Zıplanacak içerik

irinçköl

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

irinçköl tarafından postalanan herşey

  1. Ben alsam size de bir cheescake versem
  2. Hayatlarını süt endüstrisine veren ve kapalı ortamda kasaplık yetiştirilen 25 ineğin bir derneğin girişimiyle ilk kez doğayla, güneşle ve özgürlükle tanışma anları.. İnsanlar birgün paranın yenilmeyecek bir şey olduğunu anlayacaklar
  3. Yürüttüğünüz mantığın doğru olduğunu düşünmüyorum sn rebul. Yukarıda da söyledim yine tekrar edeyim. Siz devlet olmakla hükümet olmayı karıştırıyorsunuz. Bu nedenle verdiğiniz örnekte bu konuya uyan bir örnek değil. Ben devlete vergi veririm. Devlet benim sağlık, eğitim, elektrik, su vs hizmetlerimi görmek zorundadır. Başa akepede gelse, mhp de gelse, chp de gelse bana vermek zorunda olduğu bu hizmetlerden imtina etmesi mümkün değildir. Burs olayı da bunlardan biridir. Bu başlığı açarken özellikle diğer senelere ait şartnameleri de inceledim. Acaba önceden vardı da sanki yeni konulmuş gibi mi aktarılıyor diye. Zira medyada bu tip şeyler fazlasıyla oluyor ne yazık ki. Önceki senelere ait şartnamelere baktığımda sadece " anarşi ve terör" olaylarına karışanlara burs verilmeyeceği söyleniyor. (Direniş, boykot, işgal, yazı yazma, resim yapma, slogan atma vs.) böyle bir eklemenin yapılması hükümete ait protestolara ilişkindir. Bunun öztürkçesi "sen beni protesto ediyorsan ben de sana burs vermem" demektir. Kaldı ki eklenen bölümlerin terörle ve anarşiye alakası yoktur. 2013 yılında halen insanların, kim olurlarsa olsun protesto haklarını, burs gibi yasal hakları olan bir şeyi vermemekle tehdit ederek engelliyorsanız ,demokrasiden söz etmeye hakkınız yoktur ve bunun savunulacak herhangi bir tarafı da yoktur. Keza sportif olaylarda da durum budur.Akdeniz olimpiyatlarında Mersin halkının bilet bulamayıp , akp il , ilçe teşkilatları ve imamlar vasıtasıyla el altından biletlerin dağıtılmasında da durum budur.İnsanların işi gücü yokta çevre illerden il ve iilçe teşkilatlarının sağladığı otobüsler vasıtasıyla olimpiyat izlemeye gelecekler. Bu ülke de bilinen tek sporun futbol olduğunu bilmesek adamların spor aşkıyla geldiklerine inanabiliriz Her şey bu kadar ortadayken ,sırf kendileri protesto edilmesin diye yapılan çağdışı uygulamaları savunmak ta ayrı garipliktir.
  4. Balyoz davasından mahkum olan F-16 pilotu Yarbay Namık Kurşuncu, aleyhindeki dijital delillerin oluşturulduğu gün ve saatte Bursa’da bir bankada işlem yaptığını gösteren 10 yıllık banka dekontunu delil olarak gösterdi. Dekont ‘’Müvekkilim tüm belge ve faturalarını saklar’’ diyen Kurşuncu’nun Avukatı tarafından, temyiz incelemesi yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetine sunuldu. 16 yıla mahkum edilen Yarbay Kurşuncu’nun, Balyoz planında ‘’Gözaltına alınarak, Fenerbahçe stadına toplanacak kişileri, stadın üzerinde F-16 ile uçup, kontrolle görevlendirildiği’’ öne sürülmüştü. Kurşuncu ise mahkemede, ‘’ Ben uçan gardiyan mıyım ? Saatte 650 kilometre hızla giden F-16’nın stadın üzerinden geçmesi bir saniye sürer. F-16 pilotuna gözaltı görevi vermek, Fenerbahçeli Alex’i, çim hokeyi takımında masör yapmak kadar mantıksızdır’’ demişti. DEKONT BULUNDU Gazeteport’un haberine göre; Kurşuncu’nun Avukatı Haluk Pekşen, Yargıtay’daki temyiz duruşmasında “ F-16 ile bir stadın üzerinden geçmek bir saniye bile sürmez, nasıl emniyete alacak? Bu ordunun helikopter varken neden F-16 emniyet alsın?’’ dedi. Kurşuncu’nun yaptığı işlemlere ilişkin tüm fatura ve belgeleri sakladığını da açıklayan Pekşen, dijital verilerin oluşturulduğu tarihte, Bursa’da bir bankada işlem yaptığına ilişkin dekontu da heyete verdi. 0 DA VARŞOVA DA Avukat Pekşen, bir başka müvekkili olan F-16 pilotu Kubilay Baloğlu’nun da, dijital verilerin kaydedildiği gün Polonya’da olduğunu açıkladı. Balyoz planında, Baloğlu’nun ‘İstanbul Deniz Otobüslerine ya el koymakla görevlendirildiği’’ öne sürülmüştü. Avukat Pekşen ise bu dijital verinin kaydedildiği gün Baloğlu’nun NATO toplantısı için Varşova’da olduğunu gösteren Atatürk Hava Limanı kayıtlarını Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetine verdi.
  5. Haklısınız nedense bu başlıkta bir tane evrensel insanın iletisi yok. Benim açtığım konunun altına bu yorumu yapmışsınız. Bu iletinizi evrensel insana gönderme yaptığınızı anlamam gerekiyordu Taksim olayları ile alakalı yaptığınız yorumlar hükümetin tavrını destekler doğrultuda . Bu hükümetin emirleri ile polisin şiddet uygulamaları arttı. Sürekli eylemcileri kötülerken yaktılar yıktılar hatta ve hatta yasal bir hak olan burs almalarına bile karşıyken . Nasıl bir sonuç çıkarmamı bekliyorsunuz? Kaldı ki sizin bir cümlenizde var "polis isteyerek kimseyi vurmadı" Ben bu siteye üye olduğumdan beri 197 ileti yollamışım bununla birlikte 198 hiç öyle bir derdim olmadı her iletim beğenilsin alkış alsın gibi. İletimi beğenenlerde beğen butonlarını kullanmışlar. Kimseye de siz neden benim iletilerimi beğenmiyorsunuz neden bana katılmıyorsunuz dediğimi hatırlamıyorum. Bir başlık açılıyorsa elbetteki karşıt fikirlerde olacaktır. Buna kızıp sinirlenen ve size cevap verildiğinde bunu "linç kampanyası " olarak değerlendiren sizsiniz. Benim sinirlendiğim falan yok.
  6. Evet aynı şeyleri söylüyoruz
  7. Nasıl bir linç kampanyasıymış bu ? Biz fikrimizi yazdık siz de karşıt fikrinizi söylediniz. Biz de elimizden geldiğince sizin yazdıklarınıza cevap veriyoruz. Şahsınıza hakaret olmadığı sürece bana göre bir sorun yok. Kendi adıma hakaret ettiğimi düşünmüyorum sadece yazdıklarınıza cevap veriyorum. Kaldı ki bu arkadaşın kamuoyu oluşturduğunu iddia eden sizsiniz. Sadece düşündüklerini yazmış. Kamuoyunun oluşma tarihi 31 mayıs. Hükümetin yaptıklarıyla bu kamuoyu zaten oluşmuş durumda. Demokrasi sadece sandıktan çıkmayla olmaz .Bir kişi bile sizin gibi düşünmüyorsa onun hakkını ve isteklerini kollamak zorundasınız. Bu hükümet kaç senedir iktidarda insanların bunca senedir saygı duyup seslerini çıkarmıyor oluşu size bir şey ifade etmiyor mu acaba ? Neden şimdi?
  8. İletişim: 0506 380 63 70 Yer: İstanbul/Ataköy Bu güzel Terrier, Ataköy'de büyük köpeklerden dayak yerken kurtarıldı. Bir bacağı hafif aksadığı için onu kurtaran üyemiz tarafından veterinere götürüldü ve uzun zaman önce vurulduğu ve bacağında 2 saçma olduğu ortaya çıktı. Veteriner hekim ameliyatın riskli olacağını düşündüğü ve üzerinden uzun zaman geçtiği için ameliyata gerek duymamış. Akıllı, sevimli, uyumlu ve tuvalet eğitimli harika bir can. İlanı yayınlandı; fakat onu arayan kimse çıkmadı. Böyle uslu bir canın terk edilmiş olduğunu düşünmek istemiyoruz. Tüyleri kötü durumda olduğu için tıraş edildi, aşıları yapıldı ve karnesi çıkarıldı. Çok yorulmadıkça bacağında sorunu yok. Bazen yukarı kaldırıyor sadece tek bacağını. Bu sevimli Terriercik tekrar sokaklara dönmesin, bizim ailemize katılsın derseniz lütfen ulaşınız.
  9. İletişim: 0537 515 97 04 Yer: Kocaeli Bir üyemizin ACİL iletisidir: "Kocaeli'de sokakta perişan halde bulundu. Misafir olduğum eve getirdim. Uzun zamandır sokakta olduğu çok belli, zayıflamış beslenememiş. 5 gün sonra buradan ayrılıyorum. Lütfen ya geçici aile veya kalıcı yuva olun. Sokaklara tekrar dönmesin."
  10. İrtibat: tubi10@@hotmail.com Yer: Göztepe / İstanbul Bir üyemizin iletisidir: "Sokakta beslediğimiz kedilerden birinin sarı, tekir-beyaz, siyaha yakin tekir olmak üzere birbirinden şirin 3 yavrusu oldu. Artık 2 aylık civarındalar, yuvalanmaya hazırlar. Çok hareketli oldukları için başlarına bir şey gelmesinden korkuyoruz. Daha geçenlerde aynı yerde 1 yavru kediye araba çarpmıştı. Fotoğrafta göründüklerinden çok daha güzeller ve daha tombikler, tam mıncıklamalıklar!"
  11. Sn rebul , konu başlığı ilginç ve komik olaylar. Bu olay doğrudur değildir ,abartılmıştır ya da değildir. Bunu bilemem . Ancak bana komik geldi ve yazdım . Bana göre burada kadını aşağılayıcı bir durum yok. Sadece komik bir olay var. Ciddi başlıklarda ciddi tartışırsınız , komik başlıklarda da güler geçersiniz . Ne yani burada laz fıkrası paylaşsaydım , beni ırkçılıkla ya da faşistlikle mi suçlayacaktınız.? Ciddi başlıklarda polisin silahsız insanlara yaptığı ve uyguladığı şiddeti neredeyse kutsarken burada kadın hakları ,insan hakları diye serzenişte bulunmanız inanın bana hiç inandırıcı değil . Sizi samimi bulmadığımı belirtmek isterim.
  12. Tarım ve hayvancılıkta uzmanlaşmayla birlikte yerleşik düzene geçiş de hızlandırmıştır. Dolayısıyla toplumsal yapıda yavaş yavaş değişmeye başlamış ve erkek özellikle tarımda belirleyici ve üretken güç haline gelmiştir. Üretken ve belirleyici güç olması nedeniyle de üretim araçlarının mülkiyeti erkeğe geçiyor ve ataerkillik yavaş yavaş yerleşiyor. Bu açıdan bakıldığında bana göre sömürü ataerkilliğe geçişle paraleldir.
  13. Kültür emperyalizmi bir ülkenin kendi kültürel değerlerini ideolojisini başka bir ülkeye benimsetmesidir. Dil, giyim ,kuşam , yemek , gelenek görenek.vs İlkel komünal düzendeki anaerkil düzenle ne alakası varsa artık
  14. Evet ataerkil düzene geçilmesiyle birlikte erkeklerin ekonomik hayattaki etkinlikleri ve üretimde ivme artmıştır. Tarım ve hayvancılıktaki uzmanlaşmayla birlikte erkeğin üretimde ve servetteki belirleyici özelliği artmıştır. Savaşlar nedeniyle ürettiğinden daha fazla tüketen insanlarda bunları yerine koymak açısından savaşta tutsak ettikleri insanları da köleleştirmeye başladılar. Ortak mülkiyet sayılan üretim araçları da yeniden yapılandırılmaya başladı.
  15. Buradaki egemenlikten kasıt sömürü değil kadının ekonomik hayata daha çok katılımı ile alakalıdır. Yazdığım iletiyi ve ilkel komünal düzenlerin tarihini okursanız ,kelimelere dayalı cımbızlama tekniği ve kulaktan dolma bilgilerle yorum yapmak yerine daha sağlıklı ve doğru yorumlar yapabilirsiniz
  16. Evet ilkel kabilelerde insanın insana sömürüsü yoktur. Ortak mülkiyet araçları vardır.Ve sadece cinsiyete dayalı iş bölümü söz konusudur. Erkekler yalnızca “av” işiyle uğraşırken, kadınlar, giysiler, ev işleri, yenilebilir bitkilerin bulunması, ekip-biçmek, yiyecek hazırlamak gibi görevleri üstleniyordu. Kadınların ev içi faaliyetleri, belirli ve düzenli bir geçim kaynağı sunarken, erkeklerin yürüttüğü avlanma işleri tesadüflere bağlı kalıyor; düzenli bir beslenmeyi güvence altına almıyordu. Bu durum, kadının ekonomik yaşamda daha etkin rol almasına neden oluyordu. Üretim aletlerinin ve emek ürünlerinin toplumsal mülkiyetinin geçerli olduğu ilkel komünal düzen, hiçbir baskı ve sömürüye dayalı olmayan kadın egemenliği nedeniyle anaerkil toplumsal düzen diye bilinir. Yerleşik düzene geçişin başlamasıyla birlikte insanın insana sömürüsü de başlamış oldu.
  17. DİREN MAKARNA! Bizler üniversitelerin direnişçileriyiz, çapulcularıyız, öğrencileriyiz. Eli satır, sopa değil; kalem tutan, biat etmeyip sorgulayanlarız! Halk, gezi direnişinde iktidar üzerinde etkisi bugün de süren büyük bir sarsıntı yaratmıştır. Gezi direnişinde sokakları dolduranları sadece “bir grup heyecanlı genç” diye göstermek isteyenler, şimdi de harçlıkla tehdit eder gibi bursumuzu keseceklerini söylüyorlar ama bizler bursun bir lütuf değil, hak olduğunu çok iyi biliyoruz. Gezi sürecinde beş arkadaşımız genç yaşlarında öldürüldüler ama bizler mücadeleden vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Makarnaya muhtaç bile olsak, bizi bursumuzu kesmekle tehdit edenlere yazı yazarak, slogan atarak, resim yaparak ve direnerek cevap vereceğiz! Bizler, sen "o"sun sen "bu"sun diye bizleri ötekileştirenlere inat birleştik ve geliyoruz! "ÜNİVERSİTELER ARASI FORUM" YARIN SAAT 14:30'DA ÇAPA KYK ÖNÜNDE "ÖĞRENCİ MAKARNA YER, ONURLU YAŞAR" DEMEYE ÇAĞIRIYOR. HERKES BİR PAKET MAKARNASINI ALIYOR ve KYK ÖNÜNDEKİ BASIN AÇIKLAMASINA GELİYOR. Not: Eylemde toplanacak paket makarnalar 23 gündür grevde olan Darphane İşçilerine dayanışma için verilecektir. Not: Eylem ortak slogan ve flamasız bir şekilde gerçekleştirilecektir. TGB
  18. Anayasa Madde 34. - Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
  19. İletişim:0532 655 51 10 Yer: İzmir/ Bornova Bir üyemizin iletisidir: "1 yaş civarı dişi kediyi sokakta kemikleri bacağından dışarı çıkmış şekilde bulduk. Bornova hayvan barınağında iki kere ameliyat edildi ama bacağı kurtarılamadı ve kesilmek zorunda kalındı. Bu süreçte kısırlaştırıldı ve parazit aşıları yapıldı sokakta bu şekilde yaşayamayacağı için bir yuva arıyoruz ."
  20. İletişim: 0530 2668667 Yer: İstanbul Barınaktan çıkarttığımız parvo ve distemper tedavisi gören bebek köpeklerimiz için beşeri olarak kullanılan ''Flebogamma'' isimli ilaçtan gerekmektedir. Elin de ''flebogamma '' isimli ilaçtan olan yada edinebilecek üyelerimiz bizimle iletişime geçebilir mi? İlacın genel bilgileri aşağıdaki linkte bulunmaktadır; http://www.ilacprospektusu.com/ilac/52/flebogamma-yuzde-5-5-gr-100-ml-1-flakon
  21. Siz kelimelerin anlamları konusunda da bir fikir sahibi değilsiniz. Ben kimsenin hisleriyle nemalanmıyorum. Aksine bu konularda verdiğim cevaplara bakarsınız fikirlerimi açık açık söylemişim. Bu arada bir araştırın internette adını sanını vererek son derece saygılı bir uslupla senelerce akepeye oy vermiş bir arkadaşın yazısı da mevcut. Bu arkadaşımızla hemen hemen aynı şeyleri yazmış. Saygılı uslup dediğiniz bir uslupla yazılmış olmasına rağmen pek yerine ulaşmamış görünüyor. Zira bunları anlayacak kapasitede bir hükümet yok karşımızda.
  22. Size bir şey ithaf ettiğim yok. Sadece sorunuzu saydıklarıma sormalısınız dedim. Siz bunlara gülüyorsunuz anlamını nasıl çıkardınız ? . Gerçi her konuda verdiğiniz cevaplarda konunun özüyle alakalı hiç bir yanıt yok. Sürekli aynı şeyleri söylüyorsunuz. Bu da ilginç bir nokta
  23. Valla sapla samanı karıştıran sizsiniz önce devlet olmakla hükümet olmanın anlamını iyice bir etüt edin. Bursu veren hükümet değil devlettir.
  24. Bu nasıl bir mantıktır ya .Siz ya dalga geçiyorsunuz ya da mesaj sayınızı artırmak amacıyla ya da başka belli bir amaçla bunları yazıyorsunuz. O zaman sizin mantığınızla devletin doktorları bana bakmasın, devletin öğretmenleri bana eğitim vermesin, devlet bana elektrik, su , vermesin .Çünkü ben direniyorum
  25. Sizce başbakanın halkına kullandığı uslüp nasıl onu beğeniyor musunuz? Kaldı ki alanlardaki bir çok insan RTE hakkında düşündüklerini yüzlerini gizleme gereği duymadan haykırdılar merak etmeyin .Size divan oteline gaz bombası yağdırdıkları günlerde halkın neler söylediği ile alakalı bir sürü videoyu tavsiye edebilirim. Hatta bu arkadaşımız çok edepli bir uslup kullanmış Arkadaşımız sanalda sadece içini dökmüş direnişe katıldığını ve vatandaşlık hakkı olan yasal protesto hakkını kullandığını söylemiş. Üstelik bunlar işsiz güçsüz takımı da değil görüldüğü gibi . Birçokları gibi işi gücü olan eğitimli insanlar. Yani gündüz işte akşam direnişteydi hepsi. Neden kalabalıklar akşam artıyordu sanıyorsunuz? Başarmış evet bir çoğumuzun hisselerine tercüman olmayı

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.