Zıplanacak içerik

irinçköl

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

irinçköl tarafından postalanan herşey

  1. İletişim: 0538 965 20 45 Yer: İzmir/Karşıyaka Sayın Gülen iletisidir: "İzmir Karşıyaka metro durağında,kalabalık içinde korkudan tir tir titrerken bulunan bu çocuğun onu arayan bir ailesi var ise öncelikle onları bulmayı,şayet arayanı yoksa,terk edilmişse,yeni ömürlük yuvasını bulmayı ümit ediyoruz.Himaye etme vaktimiz kısıtlı..Geçici yuva içinde arayabilirsiniz.Dişi,2 yaş civarı,traşlı,siyah,1 no Terrier. Lütfen sahiplenme amaçlı aramalarınızı akşam 20:00!dan önce yapınız.."
  2. irinçköl şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    Bir haftadır süren Balyoz davasının temyiz duruşmalarında sanık avukatları sahte delilleri açıkladı. Yargıtay’da bir haftadır devam eden 361 sanıklı Balyoz davasında, dijital deliller tartışma konusu oldu. Sanık Avukatları çok sayıda delilin ‘’Sahte olduğunu’’ 2 bin ayrı konuda ise, çelişki bulunduğunu ileri sürdüler. Adli tatilde de devam edecek olan davada sanık Avukatları, Balyoz Planı ve dijital belgelerde, hem ‘’Sahte delil’’ hem de zaman, mekân, kişi çelişkisi tespit ettiklerini savundular. Avukatların ‘’Sahte olduğunu’’ ileri sürdükleri delil konuları şöyle: YAZI FONTU: 2003 tarihli dijital belgeler, darbe planları ve Balyoz Harekât Planı dokümanı yazılırken calibri fontu kullanıldı. Ancak bu font, Microsoft tarafından 2007’de piyasaya sürüldü. EZAN SESİ: Seminer 1. Orduda ve ses geçirmeyen odada yapıldı. Buna rağmen ses kayıtları olan 2’nci kasette ezan sesi duyuluyor. Mahkeme başkanı da ezan sesini duyarak tutanağa geçirdi. EYÜP CAMİİ: Sanıklarca hazırlandığı öne sürülen Eyüp Cami gözlem raporunda, caminin 3 adet girişi olduğu belirtiliyor. Ancak yapılan incelemede caminin iki giriş kapısı olduğu belirlendi. ALANYA GEMİSİ: Balyoz belgelerine göre 2003’teki darbe planında TCG Alanya isimli gemiye de görev verildi. Ancak bu gemi 2005 yılında inşa edilerek denize indirildi. MOBESE KAYDI: Plana göre bombalanacağı öne sürülen Fatih Camisi’ne ilişkin keşif raporunda MOBESE kayıtlarından söz ediliyor. Ancak 2003 yılında MOBESE sistemi olmadığı saptandı. TRT GÖRÜNTÜSÜ: Sanıklardan Albay Ali Türkşen suç tarihinde TRT’nin hazırladığı bir belgesel çekimindeydi. TRT arşivinden de Türkşen’in görüntüleri, tarih ve saati yazılı biçimde bulundu. ALBAY YOK: Darbe planında görevlendirilecek kişiler arasında Albay Fahri Ekşioğlu adlı bir denizcinin de adı geçiyor. Ancak Deniz Kuvvetlerinde bu isimde personel olmadığı belirlendi. UMUT İSMİ: 2003’deki darbe planında adı geçen Umut Ahmet Tarakçı adlı kişi, Umut adını mahkeme kararı ile 2009’da aldı. HASTANE VE FİRMA ADI: 2003’deki belgelerde geçen Medical Park Sultan Gazi Hastanesi, 2008’de bu isim ile açıldı. Belgelerdeki Yeni Recordati firması da 2009’da kuruldu. ŞEHİT SAYISI: 2003’deki Balyoz planında ‘Artan şehit cenazeleri ve öğrenci olaylarından’ bahsedildi. Ancak 2001-2009 yıllarında şehit sayısı azaldı. 11 NO’LU CD: 11 nolu CD’nin yazdırıldığı kaynak bilgisayar bulunamadı ancak bu CD’nin TSK’nın kullandığı bilgisayarlardan olmadığı kanıtlandı. EGAYDAAK: ‘Egaydaak’ ifadesi ilk kez Kardk krizi sonrası Genelkurmay’a yazılan 15 Mayıs 2003 tarihli belgede geçti. Ancak bu ifade, 10 Ocak 2003 tarihli Balyoz planında da var. UÇUŞ SAYISI: Balyoz planında Ege’deki uçuşlarda artış olduğu belirtiliyor. Ancak suç tarihlerini kapsayan dönemde 5 bin 136 uçuş yapıldı. Uçuş miktarı artmadı, azaldı. AVM’LER YOK: Darbe planında Balıkesir ve Bandırma’daki büyük AVM’lerin ismleri de yer aldı. Ancak bu AVM’lerin 2010 ve 2011’de açıldığı belirlendi. SOKAK İSİMLERİ: 2003’deki belgelerde adı geçen 10 sokak ve cadde isminin, 2007 yılında bu isimleri almış oldukları İstanbul Büyükşehir Belediyesi raporu ile belgelendi. POLİSİN ADI: Gölcük’te bulunan ve 2003’de hazırlandığı iddia edilen Balyoz belgesinde, son kaydedici olarak bir polisin adı var. Avukatlar, dijital verilere polisin müdahale ettiğini savunuyor.
  3. İletişim: 0538 963 03 34 Yer:Beşiktaş/İstanbul Sn üyemizin iletisidir:''Bu miniği cok kötü bi durumda bulduk bı gözu alındı amelıyat oldu.dikişleri bi kac gun ıcınde alınacak iç paraziti yapıldı.vet. 3 aylık cıvarı oldugunu söyledı ama cok ac kalmıs saglıklı beslenememıs bu yuzden bıraz daha ufak duruyo bıraz toparladı ama zayıf hala. evımızde 4 kedı var 3 u bu mınıgı kabullenemedı sureklı dövuyorlar mecbur ayrı tutuyorum ama bu seferde cok aglıyor kapalı kalmak ıstemıyor dokundugunuzda sureklı mırıl mırıl artık bı yuva bulması gerekıyor dıkıslerı alındıkdan sonra verıcem ıstanbul ıcı heryere sahıplendırebılırım en azından kalıcı yuva bulana kadar gecıcı bakacak bırılerıde olabılır .''
  4. Tabi ortam bulunur mesele o değil ki. Mesele bu zihniyetin devlet politikası haline getirilmesi.
  5. Bir Denizbilimcinin Gözünden Kanal İstanbul Birkaç gün önce Arkitera’nin web sitesinde Prof. Dr. Cemal Saydam’ın Kanal İstanbul’la ilgili şimdiye kadar hiç gündeme ve sanırım ne yazık ki akla da gelmeyen bir incelemesine rastladım. Kanal İstanbul projesi Marmara Denizi ve Karadeniz’in ekolojik dengeleri açısından uygun mu? Cemal Bey’in Kanal İstanbul’la ilgili değindiği konular o kadar çarpıcı, o kadar önemli ki öncelikle sizlere bu tespitleri yapan kişinin kim olduğunu kısaca anlatayım: Prof. Dr. Cemal Saydam bir deniz bilimcisi. ODTÜ mezunu, doktorasını Liverpool Üniversitesi Deniz Bilimleri’nde yapmış, NATO projelerinde görev alan bir bilim adamı. Cemal Bey, Karedeniz’in tatlı su kaynaklarıyla beslenmesine rağmen Marmara’dan gelen alt akıntı dolayısıyla tuzlu oluşuna, hatta bu yüzden Karadeniz’in Marmara’dan 30-40 cm daha yüksek bir deniz olduğuna dikkat çekiyor. Bu sebepten de Türk Boğazlar Sistemi’nin dünyada tek örnek olduğunu vurguluyor. Bu kadar özel oluşumları barındıran boğazların da kendi ekolojik dengelerine dikkat çekiyor. Dahası proje gerçekleştirildiğinde nelerle karşılaşacağımızı bakın nasıl anlatıyor: Kanal İstanbul hayata geçerse ne olur? 1. Karadeniz’den gelen tuzlu su, kanal dolayısıyla tuzluluk oranı hiç değişmeden Marmara ile buluşur ve bu su jet bir akımla bol besinli üst su ve tuzlu alt akıntıdan su kapar. Sistem kendini yeni bir besin zinciri alanı oluşturmaya zorlar. 2. Yukarıda anlatılan denizler açısından yeni organik yük, alt tabakadaki oksijene baskı yaparak suyun oksijensiz kalmasına neden olur. 3. Oksijensizlik önce Marmara’da mangan oksit parçaları, sonra da hidrojen sülfür oluşturur. Yani çürük yumurta kokusu. 4. Bu oksijensizlik önce Körfez’deki deniz yaşamını sona erdirir ve tüm Körfez’i bu kokuyla kaplar. 5. Zamanla bu su İstanbul Boğazı’na ulaşır, aynı koku bölgeyi sarar, denizdeki besin dengesi, suyun kalitesi değişir. Kanal İstanbul projesi gibi oldukça kapsamlı, hem ekonomik hem sosyolojik dengeleri değiştirecek kadar büyük bir proje açıklandığında bir vatandaş olarak, projelerin bilimsel araştırmalarının tamamlandığını düşünüyorsunuz. Bu varsayımla projeleri değerlendiriyorsunuz. Zira her yaratıcı fikrin bir power point sunumu haline getirilip gündeme alınmıyor olduğunu umuyorsunuz. Ancak bu umutlarınız ne yazık ki yersiz çıkıyor. Türkiye’de birçok alanda işler bilimsel veriler ışığından uzak, sessizce “hallediliyor.” Üstelik ülkemizde artık hemen her alanda eğitimli, deneyimli ve uluslararası arenada kabul gören bilim insanları olmasına rağmen. İnsan ister istemez Cemal Bey’in incelemesinin sonlarında sorduğu soruyu sesli bir şekilde tekrar ederken buluyor kendini. Sahi “Bu devlet iki denizi birleştirirken bile bize, denizbilimcilerine, sormayacaksa bizi neden yetiştirdi?” Ceren Kumbasar ***************************************** RTE herşeyi herkesten daha iyi biliyor neden sorsun ? Sanatçıdan fazla sanatçı, bilim adamından fazla bilim adamı, sosyologdan ,biyologdan psikologdan fazla vs vs vs bu işleri biliyor. Her ülkeye lazım böylesi
  6. İletişim: 0535 347 33 44 Yer:Trabzon Kızımız 4 yaşında bir Barak.2 kez yuvalandı ancak her ikisindede kıldan tüyden sebeplerle geri gönderildi.Şimdi çok acil ömürlük yuva arıyor.Çünkü yakında mecburen barınağa gönderilmek zorunda.Bahçede yaşayabilir.Akıllı uslu ve oyuncudur. Not:Referans verildiği takdirde Trabzon dışına yuvalandırılabilir.
  7. İletişim: 0530 222 03 48 Yer: Beylikdüzü/İstanbul Bir eve girip 5 yavrusunu doğurmuş... Ev halkı bunu farkedince anne ve bebeklerini bahçeye koymuşlar. 4 yavrusu kaybolan annemizi tek yavrusu ile sokağın ortasında bulduk. Geçici yuvasında 2 ay geçirdi bebeği ile. Yavrusu yuvasına kavuştu. Annemiz kısırlaştı, iç-dış parazit tedavisi oldu ve şuan klinikte. Hafta sonu taburcu olucak ve onun sadece 4 günü var. Geldiği sokaklara geri dönmesini istemiyoruz. Eve çok çabuk uyum sağladı, harika sıcak kanlı bir kız. Henüz 8 aylık, dişi ve kısır. Lütfen onun şansı olun...
  8. İletişim: 0532 051 55 34 Yer: İstanbul Üyemizin iletisidir; "Üzülerek yazıyorum fakat elimden birşey gelmiyor ev sahibimle kavga etmekten, apartmandakilerle kavga etmekten ne yazık ki çok yoruldum. Mata'yı vermezsem ne yazık ki ailemle evden atılıyoruz. Maddi manevi her şeyimi verdiğim, daha fazlasını hak eden, 8-9 aylık beyaz, erkek, Golden Retriever cinsi. Mata bebek gibidir, hiç bir sorunu yoktur. Eğitimlidir; otur, yat, bekle, gel gibi temel eğitimleri vardır. Tuvalet eğitimi vardır; günde 2 defa çıkması yeterlidir, asla eve yapmaz. Herkesi, herşeyi sevebilen bir candır. Ne havlaması, ne kemirmesi, ne kavgası vardır. Köpeklerle de çocuklarla da çok iyi anlaşır. Tüylerini kestirdim, en az 3 ay tüy dökme sorunu olmayacaktır fakat ilerde elbet her golden gibi dökecektir. Karnesi vardır, her türlü aşısı yaplmıştır. İstanbul içi sahiplendirme tercihimdir."
  9. İletişim: 0541 588 96 83 Yer:İzmit Şerafettin 9 aylık bir pisi.Ona geçici olarak bakan abisi öğrenci ve okulları kapanıp memleketine dönecek.Maalesef Şerafettin'i götürme imkanı yok.Akıllı uslu bıcır bıcır bir delikanlı olan Şerafettin'e ömürlük yuva olur musunuz?
  10. irinçköl şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    Zorlu Holding, 40 bin yardım kolisi hazırlayıp AKP Kadın Kolları'na teslim etti. AKP’ye Zorlu Holding’ten 1 milyon 844 bin lira bağış geldi. Zorlu Holding, 40 bin yardım kolisi hazırlatarak AKP Kadın Kolları’na teslim ediyor. Hükümet, Gezi eylemlerinin arkasında “faiz lobisi”nin olduğunu iddia etmiş fakat bu iddia bir türlü kanıtlanamamıştı. Zorlu Holding, AKP Kadın Kolları’na teslim edilmek üzere 40 bin Ramazan kolisi hazırlatarak bu partiye bağışladı. Koliler bu günlerde çeşitli illere gönderiliyor. soL’da yer alan habere göre Zorlu Holding, geçen senelerde de benzer şekilde AKP’ye ayni bağışta bulundu. Bu sene yapılan bağışın maddi tutarı, koli ve ulaşım maliyetleri hariç 1 milyon 844 bin lira. RAMAZAN’I SİYASİ FIRSATA ÇEVİRDİLER Bu sene Ramazan ayı, Haziran Direnişi’nin ertesine gelmesinin damgasını taşıyor. AKP hükümetinin ilk adımı, mücadelenin sembolik merkezi olan Taksim Meydanı’nın ortasına yüzlerce kişilik iftar sofrası kurmak olmuştu. İlk gün meydandaki iftar şovuna halkın tepkisi ve hemen ileride polisin “resmi iftar”a katılmayan kişilerin başına TOMA ve çevik kuvvet polislerinin yığılması nedeniyle meydana kurulan masalardaki davetlilerin bir kısmı yemeklerini dahi yemeden ayrılmayı tercih etmişti. İftar sofralarının AKP tarafından bir siyasi şova dönüştürülmesi sürüyor. İstanbul’un tüm ilçelerinde AKP’li belediyeler, ilçelerin en merkezi noktalarına iftar çadırları kurmuş durumda. Ancak bu faaliyet yalnızca belediye ve devlet üzerinden değil, bizzat AKP teşkilatı üzerinden de yürütülüyor. Zorlu Holding’in AKP Kadın Kolları’na bağışladığı Ramazan kolilerinde, 46 lira 10 kuruşluk mutfak malzemesi var. Kolide çay, kırmızı mercimek, fasulye, nohut, un, pirinç, şeker, makarna, fındık kreması, salça ve ayçiçek yağı bulunuyor. AL SANA FAİZ LOBİSİ Zorlu Holding’in AKP’ye “Ramazan kolisi” bağışlaması, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve diğer AKP kurmaylarının, Gezi eylemcilerine yönelik “arkalarında faiz lobisi var” suçlamasını akla getiriyor. Bu suçlamaya göre eylemleri yerli ve yabancı sermaye grupları ve banka sahipleri destekliyor ve finanse ediyordu. Bu suçlama hiçbir zaman somut kanıtlarla desteklenmedi. Daha doğrusu, neredeyse hiçbir zaman. Çünkü geçen haftasonu İstanbul Sanayici ve işadamları Derneği’nin toplantısında konuşan Erdem Holding Yönetim Kurulu Başkanı Zeynel Abidin Erdem, Gezi Parkı’ndaki eylem sürerken oraya giden bir arkadaşının kendisine anlattığı hikayeyi “kanıt” olarak sunmuş, sözleri tüm yandaş medyada büyütülerek haber olmuştu: “Geç saatte 600 tane pizza gelmiş. Arkadaşım parayı kimin ödediğini sormuş. Adam Meksika’dan bir kredi kartıyla ödendiğini söylemiş.” Oysa Gezi Parkı’na dünyanın farklı ülkelerinden destek vermek isteyen insanların ilk bir haftada bin 500 sipariş verdiklerini, yemeksepeti.com sitesi zaten bir ay önce açıklamıştı. Fakat görünüşe göre AKP’yi destekleyen “faiz lobisi”nin bağışlarının yanında, bunlar çok küçük kalıyor. Bir siyasi partinin, bir sermaye grubuyla böyle büyük miktarlarda para ilişkisi içerisinde olması, demokrasi açısından da sakıncalı bir durum. Tek seferde 2 milyon liraya yakın bağış yapan bir holdingin, karşılığında hükümetten birtakım “kolaylıklar” istemesi büyük olasılık. SERMAYEYİ DE YANDAŞLIĞA ZORLUYORLAR Tüpraş ve Koç Holding’e ait başka şirketlerin Maliye Bakanlığı’nın baskınına uğradığı hafta Zorlu Holding’in AKP’ye yaptığı bağış ayrıca manidar gözüküyor. Hükümet, sermaye gruplarını da “yandaşlığa” zorluyor. BAĞIŞ YASAL SINIRIN 60 KATI Siyasi Partiler Kanunu’na göre “(…)gerçek ve tüzel kişilerin her birinin bir siyasi partiye aynı yıl içerisinde iki milyar liradan fazla kıymette ayni veya nakdi bağışta bulunması ‘veya yayınları kullandırması’ yasaktır.” Buradaki iki milyar lira, 1999 yılına ait ve eski para birimine göre. Bu tutar, her sene devletin resmi artış oranına göre yeniden hesaplanıyor. Konuyla ilgili bilgi aldığımız Türkiye Komünist Partisi avukatları, bu hesaba göre bu seneki azami bağış tutarının 30 bin 710 lira 36 kuruş olduğunu belirtti. Zorlu Holding’in yaptığı bağış, bu yasal sınırın tam 60 katı. *************************************** Daha doğrusu ; gezi olayları nedeniyle Koç grubuna ait enerji şirketlerine müfettişleri yollayan hükümete resmi haracını vermiş oldu. İş adamlığı budur işte Adamlık nedir onu da bir öğrenseler.
  11. Erdoğan, Ataşehir'deki Mimar Sinan Camisi'nden çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, The Times gazetesine verilen ilanla ilgili “Bunlar düşüncelerini, fikirlerini kiraya vermiş tipler. Bunlar gerçekten demokrasiye inanmış tipler olsa, bu ülkede yüzde 50 oyla iktidar olmuş bir partinin liderine diktatör deme ahlaktan yoksunluğunu gösteremezlerdi. Bu danışmanımın da ifade ettiği şekliyle dört dörtlük bir densizliktir” dedi. İngiltere’de bazı ünlülerin The Times gazetesine verdikleri ilanla ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine Erdoğan, şunları söyledi: “Bunlar düşüncelerini, fikirlerini kiraya vermiş tipler. Bunlar gerçekten demokrasiye inanmış tipler olsa, bu ülkede yüzde 50 ile oyla iktidar olmuş bir partinin liderine diktatör deme ahlaktan yoksunluğunu gösteremezlerdi. Bu danışmanımın da ifade ettiği şekliyle dört dörtlük bir densizliktir. Sen bizi nereden tanıyorsun, Tayyip Erdoğan ile kaç kere görüştün? Nasıl bir bir diktatör ki bu, bütün Türkiye’deki öyle medya grupları var ki, ağıza alınmayacak her türlü küfrü yapıyorlar, hakareti yapıyorlar ve bunları rahatlıkla yaparken şu anda kalkıp ‘medya Türkiye’de mahkum, gazeteciler içeride’ diyorlar. Nasıl içeride olan gazeteciler ki, bu yayınlarını bu kadar rahat yapabiliyorlar. Şu anda bu tür yayın organlarının yaptığı yayınlar ortada, nasıl hakaret ettikleri ortada. Bunların bir çoğu yalan yanlış haberler ama Türkiye’yi tanımadıkları ve bilmedikleri için bu tür haberleri yapıyorlar. ‘İftira at tutmazsa iz bırakır’ mantığıyla bunu yapıyorlar. Parayla Times kendi sayfasını kiraya veriyor. Bu Times’ın da çok ciddi ahlaki zaafıdır. Şu anda Times ile ilgili de gerekli hukuki girişimlerde bulunacaklar. Diğerleriyle ilgili de hukuki girişimlerde bulunackalar.” AA. ********************************************* RTE nin söylediklerine artık ağzımla gülmeyi bıraktım. Çok oy almak ya da sandıktan çıkmak demokratik yapıyor mu o ülkeyi ? Kenan Evren'in anaasaya evet oyu %92 .Anti demokratik bulduğun anayasayı değiştirdin hani aslolan "milli iradeye saygı"ydı. Üstelik sizin hükümetiniz zamanındaki değişikliklere karar o anayasa tam 16 kez değiştirilmişti. Her zaman yaptığınız gibi o anayasayı darbe anayasası ilan ettiniz ve sanki sadece siz bu anayasaya dokunmaya cesaret etmiş gibi gösterdiniz millete. Saddam Hüseyin aldığı oy 1995 te % 99,4 Hüsnü Mübarek 2005 %88.5 Esad 2012 %67,6 Siz o zaman halkın seçtiği adamlara neden saygı göstermediniz de milletin içişlerine burnunuzu soktunuz? Onları devirmek adına ülkeniz topraklarında üsler kurdurup, teröristlerini insani yardım adı altında beslediniz ? Ha sahi şu reyhanlıda gerçekleştirilen ve hükümetinizin de haberi olduğu ortaya çıkan saldırıda, El nusra 'nın kullandığı ortaya çıkan , üstüne üstlük bunların bizim topraklarımızdaki depolarda saklandığı bilinen sarin gazı olayı ne oldu? Esad sarin gazı kullanıyor diyordunuz ama reyhanlı olayını gerçekleştiren ve sizin desteklediğiniz El nusranın kullandığı ortaya çıktı Hizmet etmekle demokratik olunmuyor . Demokratik olmadığını iddia edip işlerine burnunuzu soktuğunuz ülkelerde hizmet verilmiyor mu? Efendim ekonomi iyiye gidiyormuş. Tüketim üzerine kurulu büyüme her zaman göz boyamaya yöneliktir. Ekonominin iyiye gitmesi için üretim üzerine kurulması şarttır. Sağlık hizmetleriymiş. Bunun için sağlıkta ki insanları dinlemek gerekiyor . Hepsi istisnasız bu sistemin 5 sene içersinde çökeceğini iddia ediyorlar. Gelişmeler de onu gösteriyor gören gözler için. Gezi parkındaki insanlar gelişmiş ülkeler düzeyinde kurumsallaşmış bir demokratik düzen istiyorlar. Ama başbakan ve yandaşlarının insan hakları ve demokrasi algısı bunu anlamaya müsait değil ne yazık ki.
  12. Ahlaklı insan ahlaklıdır zaten. Bunun dindarı ateisti mi olur? Ateist bir insan sadece allahın varlığını ve dini reddeder .Bunu yapması onu ne hırsız kılar, ne katil ne de sapık. "Elhamdülillah müslümanız" deyip başını secdeden kaldırmayan ,camiden çıkmayan ama her haltı karıştıran, her türlü rezilliği yapan insanların bunun dinen caiz olmadığını ,yasak ya da günah olduğunu bilmediklerini iddia edebilir misiniz? Bana göre edemezsiniz. O zaman verdiğiniz örnekteki sorunuzun cevabını insanların inanıp inanmasında değil başka yerlerde arayacaksınız.
  13. Sn rebul bütün söylediklerim ve yazdıklarımdan sonra halen aynı şeyleri tekrarlıyorsunuz. Merak ettiğim bir şey var neden soyunmakla eylem olmaz. Kaldı ki bu silahsız eylem türlerinden biridir. Dünyaca ünlü femen grubundan haberiniz yok mu ? Soyunarak eylem yapıyorlar ." Siz soyunarak eylem yapar mısınız" deseydiniz ben , buna "hayır "derdim .Ama soyunarak eylem yapan bir tarzı da eleştirmezdim. Örneğin taksime de geldi bir bikinili bayan ama bu olay buram buram provokasyon kokuyordu. Çünkü bizim toplumumuz henüz bu tarz eylemleri kabul ve hoşgörü gösterecek bir yapıda değil. Bunu geçelim. Demişsiniz ki "sizi birbirinize bağlayan bir şey yok onları bağlayan din" Sizce bu kadar farklı görüşten insanı dindarı, sağcısı solcusu ateisti,Türkü Kürdü ,Lazı ,Çerkezi , gayi , lezbiyeni, transseksüeli hiç bir örgütlenme ,plan, program olmadan biraraya toplayan neydi? Kimlikler olmadan ,hayatlarına müdahale edilmeden insanca yaşama isteği olmasın sakın? Din diyorsunuz bundan bu kadar emin misiniz? Etrafı gözlemlemeyi severim ,gittiğim yerlerde insanlarala sohbet etmeyi de. Bu sohbetler esnasında bir takım konular hakkında insanların görüşlerini de öğrenme şansı buluyorsunuz. Son zamanlarda yapılan bir sürü anketler var ve bu anketlerde de benim gözlemlediğim şeyler çıkmış nerdeyse. Örneğin hükümetin insanların sosyal alanlarına din tabanlı müdahalesiyle alakalı bir anket vardı. İnsanlar orada şunu söylüyorlar : " kardeşim ben camime de giderim, içkimi de içerim , orucumu da tutarım denizime de girerim buna kimse karışamaz" Bunu diyenlerin oy oranı nedir biliyor musunuz %41 .Bu çok yüksek bir orandır. Adam dindar ama hükümetin yaptıklarına ateş püskürüyor. Yine diğer bir anket ramazan da oruç tutanların oranları bölge bölge belirlenmiş. En çok oy oranı hangi bölge biliyor musunuz ? % 35 le marmara bölgesi ,doğudaki illerde bu oran %15 ile 20 arasında seyrediyor. Yine büyük yemek firmaları ve özellikle dinci giyim şirketleri ile yapılan anketlerde ,ramazan ayında bu firmalara yemek veren şirketlerin siparişlerinde düşüş görülmemiş. Eğer dindarlıksa, AKP nin oy oranlarının yüksek olduğu özellikle doğu illerinde, Ramazan gibi müslümanlar için çok büyük bir önem arzeden bir olayda oruç tutanların oranlarının da tavan yapması gerekmiyor mu? Evet akepe dini kullanıyor ama tek neden bu değil. Bence bu bir sınıf çatışması ve akepe kendi sosyal sınıfını yarattı . Bugün yüzlerce bilim adamı , gazeteci yazar çizer, asker, ergenekon denilen uydurma bir örgüt ve uydurulmuş belgelerle içerde . Yoldan çevirin birini bu insanların neden içeride olduğunu bilmez ortaya çıkan düzmece belgelerle ,sıkıyönetim mahkemeleri DGM ve olağanüstü yetkili mahkemelerin aynı zulmün ve faşizmin devamı olduğunu bilmez. Onlar için bu güne kadar halkı küçümseyen elit kesim içerdedir ve bundan mutluluk duyarlar .Çünkü intikam alınmıştır.Bunu yapan da akepedir. Akepenin iyi eylemleri yok mu diyorsunuz ? Örnek verin. Siz bir tane örnek verin ben size 50 tane kötü iş göstereyim. Çok özür dileyerek söylüyorum uzun kulaklı hoşaftan anlamayan varlığı da iktidar koltuğuna oturtsak bu kadar süre için de yaptığı iyi bir iş bulursunuz. Bana bir tane tarımda yenileşme ve ilerleme gösterin, bir tane ağır sanayi hamlesi gösterin, hayvancılıkla alakalı bir yenilik gösterin.Bir tane köprü yapmaya kalktı yanlış yere temel attı 245.000 ağaç katledildi. Hadi geri getirsenize bu ağaçları Polis kimseyi bilerek vurmadı ? Polisin bilerek ve nişan alarak vurdu ateşli silahla insanları .O kadar kalabalığa silahınızı doğrultarak ateşliyorsanız birinin vurulabileceği ihtimali çok yüksektir. Polis 15-20 kişi bir olup elinde hiç silah olmayan bayan, çoluk , çocuk ,sakat demeden insanları döverken eminim bunu da bilerek yapmamıştır. Kimse de panik yok ,panikleyip çirkefleşen ve şiddetin dozunu arttıran bu iktidar. Senelerdir sandığa saygı duyup susan insanları salak zannettiği için.Bütün şiddete rağmen eline silah almamakta direnen halkı küçük gördüğü için.
  14. Bahçeşehir/İstanbul İletişim: 05333307077 Zilli sokaktan kurtarıldığında annesi ve diğer kardeşleri melek olmuştu. Bulunduğu geçişci yuvada aylardır yuva arıyor fakat artık son günleri. Çok acil yuva bulması gerekiyor. Aşıları yapıldı, karnesi mevcut. 5 Aylık dişi.
  15. İletişim:0538 351 57 11 Yer:Kocaeli 1 yaşında erkek ve kısır.Bebekliğinden beri evde yaşıyor.Ancak evin büyükannesindeki çok ciddi sağlık problemi nedeniyle kedinin evde kalmaması gerekiyor.Bu sebeple aile üzülerek ona yeni bir yuva aramakta.Durum acildir.Lütfen bu oğlan için evinde yeri olanlar iletişime geçsinler.
  16. İletişim: 0554 730 62 97 / 0507 219 48 37 Yer: Ankara "3-3,5 aylık civarı masum bakışlı harika bir erkek bebek.Üyemiz tarafından Kızılay'da bulundu.O kadar uslu ve sevimliydi ki ona arkalarını dönüp gidemediler.Veteriner kontrolünden geçen minik aşırı su kaybı dışında gayet sağlıklı.Acil olarak ona yuvasını açacak ailesini arıyor.Yoksa malesef sonu yeniden sokaklar olacak."
  17. Bu halkın % 50 si bana oy verdi deniyor . Bu hesapla %50 de vermedi. Bu azımsanacak bir oran mıdır ? Bilenler bilmeyenlere matematik öğretsin lütfen Eylemlerde AKP ye oy verenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar çok .O da ayrı bir konu
  18. Sn rebul,sizin düşünce yapınızı anlamam mümkün değil özellikle gezi direnişçilerinin eylemleri hakkında. Yok tencere tavaymış yok yollarda yürümeymiş , koşmaymış. Toplumsal baskı grupları ister eline davul alır ,ister tencere tava,ister durur ,ister oturur ,ister soyunur .Ellerine silah almadıkları sürece iktidarın yaptığı işlemleri , aldığı kararları protesto etmesi anayasal bir haktır ve anayasanın 34. maddesinde belirtilmiştir. Bu konuda sosyal baskı gruplarının ne işe yaradığını tekrar bir gözden geçirip bilgilerinizi tazelemenizi tavsiye ederim. Gelelim gördüğüm kadarıyla halen alamadığınız sorunun cevabına. Mealen AKP nin yerine kimi koyacaksınız ,kim var ? AKP nin yerine birini koyup koymamam benim protesto hakkımdan vazgeçip evimde oturmamı gerektirmiyor. Çünkü bu protesto eylemleri dikkatle irdelenirse hem hükümete gözdağıdır , hem de muhalefet partilerine. İktidar partisine "sen bu ülkenin başbakanısın % 50 nin değil ve yaptıklarını görmediğimizi ,anlamadığımızı sanıyorsan yanılıyorsun derken" Muhalefet partilerine de " sizler işinizi gereği gibi yapamadığınız için bizler meydanlardayız" mesajını verdiler. Bunun içindir ki, eylemlerde hiç bir partinin bayrağına izin vermediler sadece ellerinde tek bayrak vardı .O da bu ülkenin bayrağı olan ay yıldızlı bayrağımız. Provoke edenleri de bir biçimde saf dışı bıraktılar. Tüm yandaş basının ve başbakanın ağzıyla konuşanlara karşın. 31 Mayısı 1hazirana bağlayan gece Kılıçdaroğlu gezi parkındaydı. O gece mecliste çok önemli bir yasa geçti petrolümüzün peşkeşi ile alakalı. Kılıçdaroğlu gezi parkındaydı. Gürsel Tekin gezi parkı için biz imza vermedik dedi. Ve savunmaları şu yöndeydi . "Geziparkı sit alanıdır bunun için anıtlar yüksek kurulundan izin alınması gerekir .Biz onun için imza vermedik "dedi. Oysa İBB nin resmi sitesinde bu kararlara bakıldığında yayalaştırma projesi içindeki yerler sayılırken Gezi parkı, galata vs açık açık sayılmış. O zaman neden itiraz etmediniz ? "Gezi parkı sit alanıdır bu planın içinde olamaz " diye ya da çekince koymadınız? Kararlar oy birliğiyle alınmış. Bu yakın örnekler olması açısından verebileceğim sadece 2 örnek. O halde soralım: Bu ülkede neredeyse bizim egemenlik haklarımızı en aza indiren yasalar geçerken sizler ne yaptınız ? Bizler siyasi bakış açımıza uyan partileri meclise neden yolluyoruz. Sosyal baskı grubu olarak eylemlerimizi yaparız. Ama mecliste kanunlara "evet" ya da " hayır" deme yetkisini sizlere veriyoruz. Şöyle bir cevap gelebilir. " Efendim biz mecliste çoğunluğumuz olmadığı için yasaların geçmemesini engelleyemiyoruz" Peki ; mecliste geçen egemenlik haklarımızı neredeyse yok etmeye yönelik yasalardan kaç kişinin haberi var ? Yada torba yasalarda neyin geçtiğinden ? Peki sizin göreviniz seçmenlerinizi ,halkınız aydınlatarak gücünüzün yetmediği yerde , gerekli baskı grupları oluşturarak hükümetin geri adım atmasını ya da daha uygun koşullarda yasaların yeniden düzenlemesini sağlamak değil mi? Ben bu ülke de kamyoncuların bile ayaklanarak kendi yararlarına olmayan yasayı meclisten geri çektirdiklerini biliyorum İşte gezi parkı eylemleri bu yüzden önemlidir ve olmalıdır. Herkes, muhalefet ve iktidar kendilerine çeki düzen vermek zorundadır. Ona göre parti yönetimlerinde gerekli değişiklikleri yapmak zorundalar ve gerçekten vatana ve millete hizmet edecek adamları seçmek zorundalar. Aksi takdirde bu eylemler devam edecektir ve etmelidir de. Gezi eylemlerinin verdiği mesajı iktidar da muhalefette iyi okumak zorunda. Bekleyeceğiz ve göreceğiz. Ama çapulcu ve kemirgen benzetmelerinden sonra çapula çapula çoğalacağız , kemire kemire kazanacağız.
  19. Havalimanı inşaatı, hemen yanına yapılmaya başlayınca arazilerini 326 milyon bedelle TOKİ'ye devreden Ülker, milyarlarca dolarlık kazanç elde edecek İstanbul'da yapımına başlanan 22 milyar avroluk 3. Havalimanı, en çok Ülker Grubu'nun yüzünü güldürdü. Başbakan Erdoğan'a ve ailesine yakınlığıyla bilinen Ülker Grubu, 7 yıl önce sanki içine doğmuşçasına Arnavutköy'ün kuş uçmaz kervan geçmez bölgesi Dursunköy'den tam 3 milyon 630 bin 821 metrekare arazi satın aldı. Ancak o yıllarda köylülerden kelepire düşürülen arazilerinin başına şimdilerde adeta talih kuşu kondu. Çünkü Kuzey Marmara Otoyol Projesi kapsamındaki 3. Boğaz Köprüsü uzantı yolu bu arazinin tam ortasından geçti, İstanbul'a yapılacak 22 milyar dolarlık yeni havalimanı inşaatı da Ülker'in arazisinin hemen yakınında yapılmaya başlandı. Ucuza aldığı arazileri 326 milyona TOKİ'ye devretti Arnavutköy Dursunköy Bölgesi Karahalil Çiftliği mevkiindeki arazileri köylülerden kelepir fiyata satın alan Ülker, 31 Mayıs'ta Başbakanlık bünyesindeki TOKİ'ye bağlı Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.'ye arazilerini 326 milyon lira bedelle devretti. Ülker, söz konusu kurumla hasılat paylaşımlı gelir ortaklığı sözleşmesi de imzaladı. Bu sözleşmeyle sadece arazi tespit değerinden yaklaşık 250 milyon lira kazanç elde eden Ülker, söz konusu arazide TOKİ ortaklığıyla yürütülecek inşaat projelerinden de milyar dolarlık kazanç elde edecek. Arazileri paravan şirketler topladı İşte 3. Havalimanı projesiyle kısa sürede değerlenen Arnavutköy Dursunköy'de Ülker Grubu'nun yaptığı dikkat çeken faaliyetler: Ülker Ailesi'ne ait Yıldız Holding, Arnavutköy'deki 3 milyon 630 bin 821 metrekare araziyi (3 bin 600 dönüm) kendi bünyesindeki SOFT Metal ve GİZ AJANS isimli iki şirket üzerinden topladı. Merkez adresleri Üsküdar Kısıklı'daki Yıldız Holding olan, Soft Metal Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile Giz Ajans Organizasyon Reklam Tanıtım Pazarlama Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, Arnavutköy Dursunköy Bölgesi'nden tam 14 ayrı parsel satın aldı. 2006 yılında Mart ve Nisan aylarında yapılan arazi satın alma işlemleri, gündemde henüz daha 3. Havalimanı ve 3. Köprü konusu yokken yapılmaya başladı. Ülker Grubu'na ait 2 şirket, sadece iki ay içinde neredeyse bölgedeki tüm arazileri satın aldı. Arazi fiyatlarının o günlerde düşük olması nedeniyle köylülerden ucuz fiyattan alınan arazilerin toplamı, 3 milyon 630 bin 821 metrekareyi buldu. 14 parselden, 12'sini Giz Ajans, diğer 2'sini de Soft Metal satın aldı. Mayıs'ta Havalimanı ihalesi yapıldı, 2 Mayıs'ta şirketler feshedildi Ülker'in satın aldığı araziler, 3. köprü uzantı yolunun tam ortasından geçmesi ve 3. Havalimanının sadece birkaç kilometre uzaklıkta yapılmaya başlanmasından hemen sonra kısa sürede değerlendi. Arazilerini daha da değerlendirmek isteyen Ülker Grubu, bu kez de TOKİ'yle hasılat paylaşımlı gelir ortaklığı için temasa geçti. 3 Mayıs'ta, 3. Havalimanı'nın ihalesi yapılmadan sadece bir gün önce 2 Mayıs'ta Soft Metal ve Giz Ajans için şirket kapanışı verildi. Bu iki şirket üzerine kayıtlı 3 milyon 630 bin metrekarelik arazinin de TOKİ'ye bağlı Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş'ye devredilmesi için süreç işletildi. İhaleden 10 gün sonra TOKİ ile protokol imzalandı Ülker Grubu ile Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. arasında 31 Mayıs'ta yapılan bir sözleşmeyle Arnavutköy'deki araziler, 326 milyon 773 bin lira bedelle TOKİ'ye geçti. TOKİ'yle yapılan sözleşmenin, 22 milyar avroluk 3. Havalimanı inşaatını alan LİMAK grubu (Limak-KolinCengiz-Mapa-Kalyon ortak girişimi) ile Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) arasında 20 Mayıs'ta yapılan protokolden sadece 10 gün sonra yapılması dikkat çekti. Airnews times / Türkiyenin global havacılık sitesi
  20. Belki de kendi babasının arabası olsa, annesi yeterli oksijeni almış olur bu garibimde bu halde olmazdı
  21. Hep kedi köpek olacak değil ya semenderlere de yuva lazım İletişim: 0531 762 58 79 Yer: Ankara "Biri dişi diğeri erkek iki Semender için yeni bir aile aranıyor.Bu canlar için mümkün olan en doğal ortamlarını oluşturma imkanı olan ve evde 12 yaşından küçük çocuğu olmayan bir aileye sahiplendirileceklerdir."

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.