Zıplanacak içerik

democrossian

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

democrossian tarafından postalanan herşey

  1. AB çok çabuk çark etti. Bu batılıların bu ikiyüzlülüğü ve çıkar için anında her şeyi satabilmeleri yok mu... En büyük zaafları bu. Bunlara babanı bana sat yüz euro vereceğim de, eşeği boyar, ahana bu benim babam diye satarlar... ABD de aynıdır, çok geçmez. Bugünden tezi yok, bölme parçalama yutma planlarına devam. Zaten başladılar. PKK güya geri çekildi ya, artık kime yutturuyorlarsa, Hakkari ili dahilinde yol kesip kimlik kontrolü yapıyorlar. Ordu da ateş açan dört eşkiyadan tabana kuvvet kaçıyor. Yahu yolda sırtında Bixi ile yürüyen dört eşkiya fotoğrafını yayınlayıp "işte gördünüz mü çekiliyorlar" demekle hangi kör sağır ve embesil kandırılır? Taktik artık kabak tadı verdi, yine aynı. Seçime kadar "işte bakın terör olmuyor" diye propagandayla AKP yi iktidarda tutmak! Bunu aklı olan yemez de, artık kim yer bilmem...
  2. Zaten aman ha maazallah spagetti canavarına taparsa halin nice olur diyen olmadı sana. Sen spagetti canavarına veya başka bir şeye tapana hakaret etmek haktır, doğrudur, yerindedir dedin. Biz de dedik ki sen spagetti canavarına tapana miskin diye yumuşatmaya örtmeye çalıştığın, ama aslında üstüne bir de tüy diktiğin o hakareti yaparsan, sana da arapların uydurduğu olmayan puta tapıyor diye "miskin" denilirse... Her önüne gelen önüne gelene vay şuna tapıyor vay buna tapıyor diye "miskin" derse... Bakın o hakaret sözcüğünü ben bile tekrarlamaktan utanıyorum, sadece bir kez konu açıkça ortaya çıksın diye yazdım. Herkes herkese taptığı şeyden dolayı hadi arapçasını söyleyeyim bari, Kuranda yazdığı şekliyle: "necis" derse... Bu iş nereye varır, hiç bir an beyninizi dogma karanlıklarından sıyırıp düşündünüz mü? Hiç düşünmediğiniz belli oluyor. Bunu bir düşünün... Düşünürseniz allah diye bir tanrı olamayacağını anlayacaksınız. İnsanlara bana tapmıyorlar gerekçesiyle "necis" diyen bir allah olamaz. Bunu diyen Araplar. İnsanlara allah dedi diye yutturmuşlar.
  3. Gerçekten de dinsel bağnazlığın bu derecesine, her ne pahasına olursa olsun dogmamı savunacağım inadına karşı bundan başka da söylenebilecek laf yok. Yani aslında var da edep sınırları içinde yok! Kuranda cinayete af getirmesi zaten ayrı bir fecaat. Cinayeti affetmeye hiç kimsenin yetkisi olamaz. Maktulun kardeşi, babası, eşi de olsa katili affetmeye asla yetkisi olamaz. Onun affetmesi hiç bir şeyi değiştirmez, kamu davası devam eder ve katil cezalandırılır. İnsani hukuk böyle olur. Kuranda yakına af yetkisi verilmesi sınıf ayrımını zaten hiç bir şekilde kaldırmıyor, alakası bile yok zaten. Ne affı yahu? Ölen öldüğüyle kalsın ha? Bu, özürü kabahatinden büyük değil, özrü kabahatinin karesi de yetmez, küpü bilmem yeter mi, kaçıncı üssü olur artık! Başka bir çürük savunma da eskiden kabileler köleye hür kısas edermiş filan uydurmaları. Hadi diyelim tamam. Eskiden böyle bir şey varmış diye bir an kabul edelim. Bunun çözümü hüre hür köleye köle dişiye dişi diye sınıf ayrımı yapmak olamaz ki! Öyle bir şey vardıysa her kim bir insanı öldürürse kısas yapılır. Yani çözüm diye yutturulan şey, sorundan daha beter. Haaa, öldürülen kadın. Biz de senin karını öldüreceğiz! Böyle bir şeyden söz etmek bile insanlık ayıbıdır, ayıp en hafif sözcük, insanlık suçudur. İnsan kalmaya devam ederek böyle bir laf edilemez. Bu lafı eden insanlıktan istifa etmiştir. Böyle bir laf etmek demek, insanlığın dogma çukurunda kaybedilmesi anlamına gelir. Bitmedi, kısasın zaten kendisi de insanlık suçudur. Kısas diye bir şey zaten kabul edilemez de, daha oraya gelmeye bile gerek yok. Hadi bir an tamam kısas desek bile faraza, ortada hâla korkunç bir sorun var. Kısas hüre hür köleye köle, dişiye dişi uygulanacak. Söylediğim gibi, bu sorunu çözmenin tek yolu bu Kuranı eski Arapların yazmış olduğu gerçeğini kabul etmek. Başka bir çıkar yol, yoktur.
  4. Yo, duygusal değil. Tamamen düşüncelerim bu şekilde. Atatürk'ün kim olduğu açıktır ve aynen söylediğim gibidir. Yaptıklarıyla da, algılanışıyla da. Farklılık yoktur. Duygusal olması için yarın başka türlüsünü söylemem gerekirdi. Ben Atatürk hakkında her zaman bunları söylerim. Düşüncem net biçimde böyledir. Niye duygusal olsun ki, gerçek aynen bu şekilde. Kim var başka dünyanın en dirençli, bu kadar kökleşmiş, toplumu sarmış avucuna almış dogmalarını yerle bir eden devrimci? Bu kadar az cana malolarak bu kadar büyük başarı sağlamış devrimci kim var? Hiç kimse yok.
  5. Peki. Suçsuz bir insanı başka birinin işlediği suçtan dolayı cezalandırmayı savunarak insanlıktan çıkmayı tercih ettin. Bu durumda insanlık dışı bir savunmayı eleştirmeye gerek zaten kalmıyor. Arapların uydurduğu bu dinin insanı insanlıktan çıkardığını böylece kanıtlamış olduk. Kıssadan hissemiz bu oldu. Bu başlıktaki amaç da yerine gelmiş oldu, teşekkürler.
  6. İnsanların neye tapıp neye tapmayacağını sen mi belirleyeceksin? Senin olmayan arapların uydurduğu bir puta tapmana karıştıklarında ne cevap verebileceksin? Arapların uydurduğu olmayan bir puta tapan miskin (aslında hakaret başka ama tekrarlamaktan ben bile utanıyorum, araplar utanmamış, yazmışlar, allah yazdı diye de milleti aldatmışlar) dediklerinde sana, ne yapacaksın? İnsanların böyle yok şuna tapıyor, yok buna tapıyor diye birbirlerine hakaret etmelerinin, düşmanlaşmalarının, birbirlerini öldürmelerinin bir sonu olabilir mi? Bu dogmatik kafayla insanlıktan çıkılır. İnsanlık dogmalarla düşmanlaşmaya ve birbirini öldürmeye gider. Aklınızı bir an önce başınıza alın, bu arap uydurması dogmadan kendinizi kurtarın.
  7. Bak birader, uyarımı çok ciddiyetle dikkate almalısın. İnsanlıktan çıktığını görmen gerekiyor. Ne alıkoyması, kadını alıkoysun diye bir ifadeyi yazarken hiç mi utanmıyorsun, yüzün kızarmıyor senin? Ne dediğinin farkına var! Kadın evde yemek yapıyor, çat kapı polisler! Ne var, kocan bir kadını öldürdü, hadi gidiyoruz. Nereye? Öldürülenin kocası affetmezse idama. Affederse seni alıkoyacak! Kepazeliğin de bir sınırı var artık! Katil zaten karısından kurtulmak istiyorsa ne olacak bile demiyorum artık, bunu söylemeye gerek bile yok! İnsanda biraz utanma olur. Katile bir şey olmuyor, suçsuz biri cezalandırılıyor. Bu insanlıktan çıkmanın daniskası. İlla ben Arapların uydurduğu olmayan bir allahı savunacağım, çünkü fena tırsıyorum ondan, naapıyım korku belası işte diyorsan, bu korku uğruna insanlıktan çıkacaksan hiç boşuna konuşmayalım. Sen insanlıktan çık, korkun ile baş başa kal. Ayıptır ya! Arapların boş tehditlerinden bu kadar tırsmak hiç ağrına gitmiyor mu? Adamlar bir allah uydurmuş, seni burda tir tir titretiyor, insanlıktan çıkarıyorlar!
  8. Kendisi gibi düşünmeyen ve inanmayanı pis ilan etme yetkisini kendinde gören bir kişi, kendisinin pis ilan edilmesine itiraz edebilir mi? Herkesin kendi gibi düşünmeyeni ve inanmayanı pis ilan ettiği bir dünyada insanlık nereye gider? Dinlerden, insanları birbirinden nefret ettiren, aralarına ebediyen bağdaşmayacağını iddia ettiği bir ayrım koyan dinden daha korkunç bir insanlık düşmanı iblis olabilmiş midir? Hayır. Olmamıştır. Çünkü bu kadar derin, bağdaşmaz bir ayrımı başka kimse icat edememiştir. İşte bu yüzden din belasından kurtulmak, insanlığın en başta gelen en büyük ödevidir. Devrimlerin en büyüğü, insanlığı dinlerden kurtaran devrimdir.
  9. Sen tut, suçu işleyeni değil de suçsuz birini öldür, bu detay oluyor öyle mi? Bu da detaysa artık, insanlık biter. İnsanlık diye bir şey kalmaz! Bakar mısınız, suçu işleyen değil, hiç suç ile alakası olmayan birini öldürüyorsun, bu da önemsiz bir detay canım, kadın değil mi, öldür gitsin oluyor! Yani bir dogmayı savunacağım diye insanlıktan da çıkılmaz. Yapacağın bu dinden çıkmak. İnsanlıktan değil. Aklını başına almazsan insanlıktan çıkarsın, son kez uyarıyorum. Bu tuttuğun yol yol değil. Bu yol seni suçsuz birini öldüren bir canavar yapar. Bunu savunamazsın, savunursan seçenek iki: Ya insanlıktan çıkmak, ya aklını yitirmek.
  10. Sen gerçekten aklını kaçırmış olmalısın. Tüyler ürperten bu kadar insanlıktan çıkmak! Burda oturmuş, suçu işleyen değil de, onun yerine suçsuz biri cezalansın dediğine, bunu bir insanın söylediğine inanmak çok güç! İki seçeneğin var: Ya aklını kaçırmışsın, ya insanlıktan çıkmışsın.
  11. Bunu nasıl söyleyebildiğini aklım almıyor! Bunu söylediğin anda insanlıktan çıkarsın! Nasıl yani, hiç suçu günahı olmayan bir kadını alıp, öldüreceksin, asıl katilin yerine suçsuz bir insan öldürülecek öyle mi? Ne söylediğinin gerçekten farkında mısın sen? Eğer aklını kaçırmadıysan insanlıktan çıkarsın. Vahşeti, zalimliği, adaletsizliği, haksızlığı daha da öteye götürdün, insanlıktan çıkardın! Suçsuz bir insanı başkasının işlediği suç nedeniyle cezalandırdın! Bu insanlıktan roket hızıyla çıkmaktır, aklını başına al!
  12. Ayetin tamamını ben de biliyorum. Kuranda ne yazdığını çok iyi bilirim. Devamı neyi değiştiriyor? Hiç bir şeyi. Yine adam kadını öldürürse kısas yapamıyorsun, ama hür bir adamı öldürse kısas yapabilirdin. Bu değişmedikten sonra devamında, önünde arkasında ne yazsa farkeden bir şey yok. "Hüre hür, köleye köle, dişiye dişi" ibaresi çıkmadan, silinmeden hiç bir çıkar yol bulamazsın.
  13. Atatürk dünyada gelmiş geçmiş en büyük devrimcidir. Elinden gelenden çok çok fazlasını yaptı ve bizi dogma karanlıklarından aydınlığa çıkardı. Onun başardığı çapta büyük bir devrimi başka hiç kimse yapamamıştır. Mirası yene yene bitmedi, bu kadar hazır yemeye dağ olsa dayanmazdı. Gördük ki yenmeye çalışıldıkça daha da kök salmış. Yok edilmesi olanaksız bir miras bırakmış. Yok oldu sanılsa, küllerinden doğan Anka kuşu gibi bir efsane adeta. Dünyada bu kadar güçlü ve büyük bir devrim daha olmadı.
  14. dennise, konuyu başka tarafa çekmeye çalışman bir işe yaramaz. Hür bir adam bir kadını öldürdü. Açıyorsun bakıyorsun, Kuran'da kısasın hüre hür, köleye köle, dişiye dişi yapılacağı yazıyor. Kadına karşı adamı kısas yapamıyorsun. Ama hür bir adamı öldürse kısas yapacaktın. Hür adama kadın öldürmek serbest, kısas yok. Hür adam öldürürse kısas var. Anlayamamış olman olanaksız. Bu insanlık dışı dinden elbette çıkacaksın ama, direniyorsun. Çıkmaya korkuyorsun. Bu korkunu yendiğin zaman çıkacaksın. Korkmana ise hiç gerek yok. Allah diye bir şey yok. Kuranda yazan o cehennemde yanma tehditlerini Araplar yazdı. Arapların kof, boş tehditlerinden korkmakla insanlığını yok ediyorsun. Onlardan korkmamalı, tehditlerine pabuç bırakmamalısın. O zaman onurlu, özgür bir insan bireyi olursun.
  15. dennise, ayeti ver dedin verdim. Gördüğün gibi ayette insanlar sınıflara ayrılıyor ve hukuk ancak sınıf içi işliyor. Sınıflar arası hukuk işlemiyor bu ayete göre. Hür adam bir kadını, bir köleyi öldürebiliyor. Kısas yapamıyorsun. Açıklaman gereken, bu ayrımın insanlıkla, vicdanla, adaletle nasıl bağdaştığı. Bunu açıklayamıyorsun. Dolayısıyla tükeniyorsun. Tükenen sen değilsin. Arapların bindörtyüz yıl önce kafalarından uydurdukları allah ve o yazdı diye yutturdukları, kendi yazdıkları Kuran denen kitap denemesi. Bu tükenişten kurtulmanın tek yolu var. Bu dinden çıkmak.
  16. İyi de biz burada köle nedir kimdir, onu sormadık ki? O ayrı bir tartışma konusu. Müslümanların konuyu saptırmaktan başka elinden hiç bir şey gelmemesi konuyu tamamen netleştiriyor. Apaçık görülüyor ki Kuranı yazan insanlık haklarından habersiz adamlar, sınıf ayrımı yapmış ve köleyle kadını hür adamla bir tutmamış! Böyle insanlık dışı bir vahşete inanmaya devam eden müslümanların biz böyle ne yapıyoruz, insanlıktan haberi olmayan adamların zihinlerinden yarattığı olmayan bir allaha tapınıyoruz diye durup düşünmeleri gerekiyor. Apaçık ki, bir tanrı kalkıp da sınıf ayrımı yapmaz, hür adamları köle ve kadınlardan üstün görmez! Biter yani islam... Apaçık gerçek ortada. Bu dine inanılamaz. Bu allah adı verilmiş olmayan tanrıya tapınılamaz. Bu Kuran'da yazanlar kabul edilemez. Bu apaçık gerçeği kabul etmekten başka müslümanların hiç bir çaresi, çıkış noktası yok! Hür adamın ancak hür adamı öldürürse kısas olacağını, kadını, köleyi öldürürse kısas olmayacağını Kuran'dan silip çıkarmanız gerekiyor müslümanlar. Bunu yapamayacağınız için tek çare var: Bu dinden çıkmak. Yoksa uygar dünyada yeriniz olamayacak! Karanlık çağda takılıp uygar dünyadan soyutlanacak ve zamanla doğal seleksiyona uğrayıp yok olup gideceksiniz.
  17. Evet, bunun nedeni Atatürk devrimlerinin daha Atatürk öldüğü anda durması ve geliştirilemeyişi. Sekteye uğramadan hemen sonra da geriye gidiş, devrimlerin yozlaştırılması başladı. Sonunda gerici faşistlerin her yeri ele geçirmesine kadar geriledik. Aslında ilk kez bir umut ışığı yanıyor.
  18. Ne yazık ki dinlerin çok büyük çoğunluğu iyilik yapmayı kendi mensupları arasında emreder. Kötülük yapmayı kendi mensupları arasında yasaklar. Bu yüzden dinler ahlak kuramazlar. Tersine ahlaksızlığa öncülük ederler. Örneğin Kuran'da "müşrikler pisliktir" yazar. (Kuran 9/28) Arapçasıyla yazayım, Arapça bilmeyen bile şıp diye anlar: "İnnel muşrikune nesesun!" Apaçık yani, hiç bir yanlış anlama filan iddiası ortaya atılamaz! Mescidi harama sokulmamaları, görüldükleri yerde öldürülmeleri emredilir. Şunu belirteyim, o pislik dedikleri müşrikler, müslümanlara "pisliktirler kabeye sokmayın, gördüğünüz yerde öldürün" dememişlerdi. Hudeybiye anlaşması ile müslümanlar silahsız olarak kabeyi ziyaret etmişlerdi. Hangi taraf erdemli, ahlaklıymış? Kendi gibi inanmıyor, başka şekilde inanıyor diye bir grup insana pislik demek hangi ahlaka, hangi insanlık erdemine sığar? İnancından dolayı öldürülmesini hangi ahlak emredebilir? Böyle insanlık olamaz. Aynı dokuzuncu surede namaz kılar, zekatı verirlerse serbest bırakın, öldürmeyin yazıyor. İnsanlara böyle inanç baskısı yapmak insanlığın, ahlakın neresindedir? O yüzden dindeki çalmayın, öldürmeyin ifadelerine aldanmayın. Dindaşlarınızın malını çalmayın, dindaşlarınızı öldürmeyin diyor. Yoksa insanları öldürmeyin demiyor. Tersine sizin gibi inanmayı reddediyorlarsa öldürün diyor. Zaten inanca dayalı bir kısım insanı ebedi cennetlik, bir kısım insanı ebedi cehennemlik ilan eden bir öğreti, insanlığa hangi ahlakı verebilir? Böyle ebedi bağdaşmayacak bir ayrım daha icat edilememiştir, dinden başka! Din insanlık değerlerinin katilidir. İnsanlık dinlerden özgür olmadıkça ilerleyemez.
  19. Elbette dostum, şimdi burada kalkıp da politika ayrı, siyaset ayrı, bambaşka kavramlardır diye bir iddiada bulunursam aptallık yapmış olurum. Böyle bir iddiam elbette yok. Ama kelimelerin arasına küçük de olsa nüans farkları koymak, bir parça nüansla daha zengin anlamlar yüklemek kültürümüzü zenginleştirir. Şöyle söyleyeyim: Bir vali, bir kaymakam siyasi kişiliklerdir değil mi? Evrensel siyasal değerlere göre davranmaları gerekir. Politik davranmalarını, bölücü, gerici, faşist bir partinin politikalarını uygulamalarını istemeyiz, değil mi? Evet. İşte bunu söylemeye çalışıyorum. Ha siz evrensel politik değerler, demokrasi, insan hakları diyebilirsiniz. Buna bir itirazım olmaz. Benim yapmaya çalıştığım, sözcüklere küçük de olsa nüans farkları eklemleyerek dili, kültürü, kavramları zenginleştirmeye çalışmak. Nihayetinde bir parti çıkıp bölücü, gerici, faşist politikalar uygulayabiliyor değil mi? Tabii ki evet. Ama siyasal bilgiler fakültesinde bu politik yaklaşımları uygulamak değil, siyasetin evrensel ilkeleri öğretiliyor değil mi? Evet. İşte kavramlara yüklemek istediğim zenginlik ve nüans farkı bu. Yoksa amacım politika kavramını değersizleştirmek, siyaset kavramını yükseltmeye çalışmak değil. Bu sadece benim yaptığım bir ayrım da değil. Politika genellikle çok yüzlülük olarak da tanımlana gelmiştir ve çıkarla, ikiyüzlülükle ve tarafgirlikle çok özdeşleştirilen bir kavramdır. Ha ama siz derseniz politikaya düzgün bir anlam yükleyelim, bu da olabilir. İtiraz da etmem. Zamanla kavramlar oturur, yerleşir, belli bir anlama bürünürler. Örneğin zaviye yerine açı, müselles yerine üçgen, ihtimal yerine olasılık sözcükleri mükemmel yerleşmiş, benimsenmiştir. Bu yeni sözcükler eskilerini silip süpürmüştür ve yerleşmiştir. Buna biz bireyler olarak karar da veremeyiz. Pratik bunu şekillendirir. Ama örneğin tünaydın sözcüğü tutmamıştır. Gün devam ettiği sürece günaydın demek daha yerinde bir yaklaşım olmuştur. Gün biter, iyi akşamlar dersin. Vakit geç olur, iyi geceler dersin. Günaydını sabah gözünü açtığın zamana hapsetmek yerinde değil. Fakat bir valiye politikacı değil, siyasi bir kişilik olarak baktığımız da ortada. Bu kişi siyasal bilgiler fakültesini bitirir ve siyaset biliminin evrensel ilkeleri ile yetişir. Politikacı ise okul okumamış bile olabilir. Bu iki kavram arasında illa bir nüans farkı oluşuyor. Benim söylediğim tamamen ve sadece bu...
  20. Bu çok olgun ve çok büyük bir jestti. Bu sahip çıkış bir tokat, bir insanlık dersiydi aslında, eğer anlayabilirlerse. Bu gençler bana büyük gurur veriyor gerçekten, çok bilinçliler. Hep elinden telefon düşmeyen, bilgisayar başından kalkmayan, hiç bir politik konudan anlamayan diye yerden yere vurduğumuz, beğenmediğimiz bu gençler hepimize bir ders verdiler. Onaltı, onyedi, onsekiz, en çok yirmi yaşındalar ama büyümüş de geri küçülmüş gibiler. Onlar gözbebeklerimiz, gururdan gözlerimizi yaşartıyorlar. Onlar bizi hayata döndürdüler, yaşadığımızı tekrar hissettik. Ne kadar kıvanç duysak azdır, pırıl pırıl bir gençlik yetişiyor. Bu kadar bilinçli olmaları gurur verici. Artık gelecekten asla karamsar değiliz. Gericiliğe, yobazlığa, dogmatizme, faşizme teslim olacağımız karanlık günler endişemizi bir anda ışığa boğup aydınlattılar. Onlara minnettarız. Bizi yeniden hayata döndürdüler...
  21. Katılıyorum. Türk halkı daha önce hiç böyle bir bilinç düzeyi göstermemişti. Bu gençler aydınlık geleceğin müjdesi. Dinci yobaz bir gençlik beklenirken, tüm tuzaklar buna göre kurulmuş, tüm ağlar bunun için gerilmişken, Türk gençliği birden tüm bu ağları yırttı, kendisine kurulan tüm gerici tuzakları parçaladı. Bu daha çok küçük bir başlangıç. Yobazlık, gericilik ve faşizmin bu yeni gelen, çığ gibi gelen gençlik tarafından bu ülkeden süpürüleceğine inancım tamdır.
  22. Biz bu müslümanları çok şımarttık. İnanca saygı adı altında, Kuranlarında yazan tüm insanlık dışı ifadeleri yüzlerine vurmadık. Ama artık yüz vere vere iyice çizmeyi aştılar. Artık bu ülkede şu: "Türkiye'nin yüzde doksandokuzu müslümandır" safsatasını yıkma zamanı geldi. Birileri çıkıp açıkça "ben müslüman değilim" demeli. Bunu artık mutlaka yapmamız gerekiyor. Bunlar açılan kredinin de hoşgörünün de limitini çoktan aştılar. Çok değil, ülke nüfusunun yüzde onu islamdan çıktığını açıkça beyan etse, nüfus kimliklerindeki din hanesini boş bıraksa, bu ülkede olabilecek en büyük devrim olur. Bundan daha büyük bir devrim olmaz yani. Bu şekilde giderek insanlık, uygarlık liginden sürekli küme düşmekten kurtulamayacağız. Herkesi islam dininden çıkmaya çağırıyorum.
  23. Ulusal Kanal'da çok güzel bir yorum yapıldı. Habercilikte bir köpeğin bir insanı ısırması haber değil, bir insanın bir köpeği ısırması haberdir denir ya. İşte bugün polis göstericilere gaz ve su sıkmadı! Büyük haber! Hayret! Nasıl yapmadılar? Anlaşılan Obama sıkıyı bayağı bir göstermiş! Direniş kahramanlarımızdan ölümsüz Ethem kardeşimiz bir bayrak olarak özgürlük arayışının sembolü halinde sonsuza kadar dalgalanacaktır. O ve Abdullah Cömert ve Mehmet Ayvalıtaş... Ölümsüz birer bayrak oldular...
  24. Daha fazla açıklama gerektiğini sanmıyorum. Toplumsal eylemlere kişisel inanç, duruş, durum gibi kimliklerle gelmeyelim diyorum. Atatürkçü, demokrat, özgürlükçü, laik, insan haklarından ve evrensel değerlerden yana toplu bir duruş gösterelim. Bayrağımız Ayyıldızlı Türk bayrağı, liderimiz Mustafa Kemal Atatürk. Bu yani söylediğim. Özgürlük, insan hakları ve demokrasi savunulduğunda zaten herkes, her türlü farklılık savunulmuş olacaktır.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.