Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

democrossian

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.954
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    24

democrossian tarafından postalanan herşey

  1. Şimdi komediye bakın: Selahattin Demirtaş diyor ki "çekilme sırasında böyle şeyler olur"!!!! Böyle zırva bir komedi az duyulur! Sen çekiliyorsun, bakıyorsun bir şantiye! "Dur ya şurayı bir basayım, işçileri de götüreyim!" Buna zırva demek bile az, bunlar herkesi kendi zeka düzeylerinde sanmıyorlar mı, bir kısım yobazlar da gerçekten onlardan da daha geri düzeyde zekada değil mi, zoruma giden bu...
  2. Muhammedin bir elime güneşi bir elime ayı verseniz davamdan vazgeçmem dediği bir rivayettir. Böyle bir şeyi gerçekten demiş olup olmadığını bilemeyiz. İş rivayetlere kaldıysa şöyle bir rivayet de var: Muhammed amcası Ebu Talib'in "tanrılarını inkar etmekle kavmini incitiyorsun, vaz geç bundan" demesi üzerine Muhammed şöyle diyesiymiş: "Bilmiyorlar amca! Bilseler tüm ehli kitabı cizyeye bağlayacaklar, ganimetler, köleler ele geçirecekler, bu dine gelirler." Şimdi bu da rivayet yani. Bunu da görmek lazım. Hadi ay güneş rivayeti doğru olsun. Muhammed ne yapsın Kureyş'in ulufelerini! Adamın hedefi büyük! Onu peygamber olarak lanse edip ihtiyaç duydukları ayetleri ısmarlayıp ona ürettiren Mekke o günkü muhalefeti, adamla anlaşmayı yapmış. Sen bize istediğimiz ayetleri üret, biz de sana istediğin kadar eş, cariye verelim, ganimetlerle zengin ol diye anlaşmışlar. Muhammed de zaten ileri yaşına kadar dul ve yaşı büyük bir kadının hizmetini görmüş, cinselliğe aç bir adam. Tabii teklifi hemen kabul etmiş. Sonra da almadık kadın bırakmamış. İşe hemen tüm kuzenlerini kendine helal etmekle başlamış. İtiraz eden sakın çıkmasın, ayeti numarasıyla şak diye yapıştırırım. Ben asla ezbere konuşmam. Her söylediğimi kanıtlamaya hazır değilsem söylemem. Sonra Mekke o günkü muhalefet ekibinden biri olan adamın küçük kızını almış. Yetmemiş kendini bana hibe eden bütün kadınlar gelsin, sayı sınırı yok demiş. Buna da itiraz olursa şak diye ayeti numarasıyla yapıştırırım. Sadece bana özel bir hak olmak üzere gelen her kadını alırım demiş. Hani bu adam en güzel örnekti? Nasıl kendine özel ayrıcalık çıkarıyor? Daha da yetmemiş, evlatlığının karısına göz dikmiş. Onu evlatlığına boşattırıp almış. Bunun üzerine ekibi artık dayanamamış ve bundan sonra sana başka kadın yok, yettin artık sen demişler. Bundan sonra sadece cariye alabilirsin demişler. Buna da itiraz olursa ayeti şak diye numarasıyla yapıştırırım, isteyen herkes açar Kuranı aynen böyle olduğunu görür. Bu adam bu kadar kadını almış da bir icraat yapmış mı? Hayır. Karıları hep isyanlarda, onları allahla korkutarak elinde tutmayı zor başarıyor. Genç karısı seferde kafileden geri kalıp gerdanlığımı aradım diye genç bir adamla birlikte geri geliyor. Muhammed aşk söylentilerini tehditlerle bastırıyor. Tabii ki bu bilgiler de Kuran kaynaklı. Benim tahminim, bu bir tezdir: Mekke işgal edilip Muhammedin ayetlerine ihtiyaç kalmayınca ekip Muhammedi öldürtmüştür. Bunu da Ayşe'ye yaptırmışlardır. Muhtemelen ilaç diye zehir içirip adamı öldürmüştür. Çünkü bir ara uyanıp "bana ilaç içirmeyin demedim mi" diye bağırdığı rivayet ediliyor. Çocuk yaşta yaşlı bir adama verilen bir kızcağızın bunu yapması bence normal. Mekke işgalinden sonra çok yaşamadı. Tevbe suresini olasılıkla ekip yazmıştır zaten. Görevi biten Muhammede gerek bile duymadan yazmışlardır. Zaten ölünce cesedi ile kimse ilgilenmemiş, toplu cenaze namazı bile kılınmamış, halife kim olacak tartışması yapılırken cesedi yatağında kokmuş ve gece alel acele gömülmüştür. Bu rivayetler islam tarihinde hep var.
  3. İnsana hiç kimse gelip bir şey öğretmemiştir. İnsan türü tüm kültürel birikimini kendisi edinmiştir. İnsan türü hayvansal bir kökenden evrimleşerek ortaya çıkmıştır. Adem ve havva diye efsaneler elbette gerçek dışıdır. Öyle bir şey kesinlikle yoktur ve insanlık bunlardan ensest yoluyla filan kesinlikle türememiştir. Bu dogma yalanları insanlığın baş düşmanı asılsız astarsız zararlı fikirlerdir. İnsan tüm canlılar gibi evrim süreci ile ortaya çıkmıştır ve tüm diğer canlılarla uzaktan veya yakından akrabadır. Bize en yakın yaşayan tür şempanzedir. Şempanzeler ile evrimsel olarak kuzen sayılırız. İnsanlar milyonlarca yıl sadece avuç içi baltadan başka hiç bir şey keşfedemediler. Bir taşın yuvarlak kısmını avuç içlerine alıp, sivri kısmını dışarı döndürerek bunu silah olarak kullandılar. Ancak bunun ucunu sivriltmek için diğer taşlarla birbirine vurmayı akıl edebildiler. Hiç kimse gelip şunu şöyle yapın bunu böyle yapın filan diye öğretmedi. Peygamber diye bir şey kesinlikle yoktur. İnsanlar her buluşu akılları ile yaptılar. Sivriltilen taşlara sap takılıp balta, mızrak yapılması milyonlarca yıllık insanlık tarihinde onbin yıllar içinde olan bir olaydır. Korkunç uzun süre boyunca bir bunu bile akıl edemediler. Tekerlek, yazı, demir ise insanlık tarihinde dün kadar yakın zamanda keşfedilmiştir. Dolayısıyla tarih bize kesinlikle gösteriyor ki, insanı tanrı yaratıp sonra da peygamber göndererek bir şey filan öğretmiş kesinlikle değildir. İnsan evrim yoluyla hayvanlardan türemiş ve ne biliyorsa kendi aklıyla bulmuştur.
  4. @ dostum, dogmaların sadece dini olmadığı belirlemeni önemli bulduğum için katıldığımı özellikle belirtmek istiyorum. Elbette öyledir. Dogma sadece dini olamaz. Tabii ki felsefi dogmalar da vardır. Bilim dışı kabullerin ideoloji haline getirilmesi dogma yaratır. Atatürk bu yüzden tek yol gösterici olarak bilimi işaret etmiş ve başka yollara düşmeyi yanlış yollara sapma olarak nitelemiştir. Atatürk bir ideoloji kurmamıştır. İdeoloji kurmak için, dünyada mevcut, bilinen sisteme alternatif bir sistem önermek gerekir. Örneğin Marksizm bir ideolojidir. Çünkü alternatif bir sistem önermektedir. Atatürk ise çağdaş uygarlık düzeyi hedefini, yani mevcut, bilinen bir hedefi koymuştur. O yüzden asla ideoloji kurmuştur denemez. Ama Hitler, Mussolini, Stalin gibi o dönem liderleri hep devleti ideoloji bazında dogmatik biçimde şekillendirmişlerdir. Halbuki devletin ideolojisi olmaz. Dini veya felsefi olması farketmez. Devletler ideolojik yapılandırılamaz. Felsefi bir görüşü devlet görüşü yapmanın da din devleti kurmaktan bir farkı yoktur. Atatürk'ün görüşü ise ne dinidir, ne felsefi. Tek yol gösterici olarak bilimi kabul etmiştir. Bu yüzden dünyada eşi görülmemiş bir devrim yapan çok büyük bir liderdir. O çapta bir lider ben insanlık tarihinde tanımıyorum. Gelmiş geçmiş en büyük devrimci liderdir.
  5. İslama göre kız çocuk doğar doğmaz beşiğini kertebilirsin. Sütten kesilir kesilmez de alır götürürsün. Ne okul okutur, ne insan yüzü gösterir, köle yaparsın. Hayat böyle zanneder. Çünkü Kuran evlilik yaş sınırı koymamıştır. Hatta "boşamak istediğiniz kadınlardan henüz adet görmemiş olanlar" ifadesini kullanarak daha adet görmemiş kızla nikahlanılabileceğini vurgulamıştır. Öyle ya, nikahlamış ki boşuyor. Bu ilkel araplar adet olmamış kızı almalarını geçtik, üstüne bir de boşamaktan bahsetmişler!
  6. Dogmatik: "Sen benim karıma sarktın, ben de senin karına sarkayım da gör gününü!" Tecavüzcü Coşkun: "Hihaha... Ben bekarım." Dogmatik: "O zaman kız kardeşine sarkarım." Tecavüzcü Coşkun: "Hihaha... Benim kız kardeşim yok!" Dogmatik: "O zaman annene sarkarım." Tecavüzcü Coşkun: "Hihaha... Beni annem küçükken terketmiş! Kim olduğu belli değil! Hihaha haaa!" Dogmatik: "Nasıl ya? Hala, teyze, yenge, hiç biri mi yok?" Tecavüzcü Coşkun: "Hihaha... Olum sen benden de manyakmışsın! Hihaha haaa! Anamı tanımıyorum diyorum, adam ne diyor ya?" Dogmatik: "Neyse o zaman yoldan geçen kadının birine sarkayım bari..." Tecavüzcü Coşkun: "Hihaha... Olum gel bana sark yahu!" Dogmatik: "Olmaaaaz! Ne demiş allah? Hüre hür, köleye köle, dişiye dişi! Dişiye erkek kısas olur mu hiç, allah darılır sonra! Çarpar marpar şimdi neme lazım!" Tecavüzcü Coşkun: "Tüh beeee! Ben de kendimi alemin manyağı sanıyordum! Ne manyaklar varmış beee! Tecavüzcülüğün de itibarı kalmadı!"
  7. Demiştim ki kısas sınıf statü farkı gözetmeden de uygulansa yine insanlık dışıdır. Şimdi bunu açayım: İnsan doğada evrimleştiği, hayvandan geldiği için aslen hayvandır. Bazen ender de olsa aslına çekmektedir. Örneğin kurta niye canavar denir? Çünkü kurt bir koyun sürüsüne daldığı zaman bir koyun kapıp kaçmaz. Öyle olsa canavar denmezdi. Kurt bir sürüye girdi mi öldürebildiği kadar koyunu öldürür. Yaralayabildiğini de yaralar. Bir koyun sürüsüne kurt girmesi sürünün felaketi olduğu için koyun besicileri kurta canavar der. En az altı yedi koyunu öldürür, onlarcasını sakatlar. İnsanın evrim çizgisi geçmişe gittikçe kurt ile kesişir. Tüm canlılar birbirinin soyundan gelmedir. Birbiri ile çok uzaktan da olsa akraba olmayan hiç bir canlı yoktur. En uzak geçmişte bir bakteri ile de, bir ot ile de akrabayız. Bu gerçek nedeniyle insan da canavarlaşabilir. Örneğin beynimiz katmanlar halindedir ve en üst tabaka olan korteks insana özgü olsa da, alt beyin katmanları diğer hayvanlarla ortaktır. Örneğin beyin sapının hemen üstünde yer alan çekirdek beynimiz bir timsahın beyni ile aynıdır. Bu beyin tabakasına bu yüzden reptil beyin denir. Yani sürüngen beyni. Bu yüzden insanlar içinde bazen psikopatlar çıkar. Bu psikopatlarda hiç bir empati, acıma duygusu yoktur. İşkence ile seri cinayetler işleyebilirler. Hiç bir empati yapmazlar, acıma hissetmezler. Kurbanın çaresizliği onların öldürme duygularını daha da artırır. Hatta kendilerini de öldürtme eğilimi taşırlar. Kısas ise sadece öldürmeye karşı öldürme değildir. Katil kurbana ne yaptıysa aynısını yapmadır. Bu durumda ise kısas yapmak psikopata uyup psikopat olmak anlamına gelir. Kurbana işkence ettiyse katile de işkence edilecek. Katil kurbana tecavüz edip öldürdüyse ona da tecavüz edip öldürülecek. İşte bu, insanlığın iflasıdır. Evriminde bozukluk olan bir psikopata uyup psikopat olunamaz. Ancak ona yeni kurbanlar vermemek için idam edilebilir. Çünkü tıp henüz psikopatinin tedavisini bulamadı. Bulunsa bunları tedavi ederdik. Tedavisi olmadığı için zorunlu idam ederiz. Yaptıklarını yaparsak biz de canavar bir psikopat oluruz. Bu yüzden modern hukukta kısas olamaz. Ya müebbet hapis olur, ya idam. İdam da insan gibi, işkence çektirmeden yapılır. İsterse idam edilen psikopatın önde gideni olsun. Küçük bir çocuğu işkence ile öldürmüş olsun. Yine insanca idam edilir. Görülüyor ki kısasın sınıf ve statü gözeterek yapılması bir insanlık faciası, öyle olmasa bile yine bir insanlık faciası. Özetle Kuranda önerilen hukuk kesinlikle kaale alınamayacak ilkel ve vahşi bir hukuktur. Böyle hukuk elbette ki olmaz, olamaz. Bu sözde hukukun layık olduğu yer vahşi çağların ilkel karanlıklarıdır. Orada yok olmaya mahkumdur.
  8. Şimdi her ne kadar konu başlığı islamın iddiasını kaybetmesi ise de, kısasta yoğunlaştı. Fakat bu konu dışına çıkıldığı anlamına gelmiyor. Çünkü başlığımızın anafikri özetle şuydu: Bilgi yaygınlaştıkça ve bilgiye ulaşmak kolaylaştıkça, islamın akıl dışı ve insanlık dışı önermelerini gizlemek güçleşiyor. Öyle din tüccarı din baronlarının insanları kandırıp aldattığı gibi güzel şeyler yazmıyor bu dinin kitabında. Tersine insanlık dışı ve korkunç şeyler yazıyor. Örnek olarak kısas konusunu seçmemin nedeni, en iyi örnek olması. Müslümanlar habire kısasın adalet olduğu propagandasını yaparlar. Ama kısasın sınıf farkı gözeterek uygulandığını, insana karşı insan olarak kesinlikle uygulanamadığını, yani tam bir adaletsizlik ve zulüm bataklığı olduğunu devlet sırrı gibi gizlerler. Bu gerçeğin ucundan kıyısından ortaya çıkması bile islam propagandasını müthiş şekilde kırdı. Bir de bu bilginin yaygınlaştığını düşünün. Kitleler yaygın şekilde islamda kısasın ancak hüre hür, köleye köle, dişiye dişi uygulanabildiğini bir öğrenseler. Neler olur? İslam tümüyle göçer. Müslümanlar niye can havliyle her ne pahasına olursa olsun tüm basını yandaş basın haline getiren faşist diktaya destek olmak için yırtınıyorlar? Çünkü basın yayın bir kere özgür oldu mu islam biter. İzi tozu bile kalmaz. Elalemin ağzı torba değil ki büzsen? Korku, baskı faşizm de kalmadı mı seyreyle sen coşkuyu... İşte bu din dogmasından özgürlüğün arefesindeyiz. Bunu bu kadar sıkmasalar, bu kadar da faşistçe bastırmasalar iyi olacaktı. Böyle yaptıkları için islamdan çıkış patlama şeklinde olacak ve aşırıya kaçabilir.
  9. Bakın bu ülkede felaket olan, tehdit olan, ayrımcı, dikteci olan, faşizme yol açan, Türk -İslam sentezi ideolojisidir. Bu ülke bundan kurtulmadan hiç bir yere varamaz. Bu ülkede en yaygın ve ülkenin felaketi, faşizmin, diktanın kaynağı bu ideolojidir. Yoksa dinden bağımsız ırkçılık yok denecek kadar azdır. Bu ülkede sorunun ana kaynağı dinsel dogmadır. Bunun haricinde hiç ama hiç bir ideolojik sorun yoktur. Olsa da önemsizdir. Bu ülkede bu Türk - İslam sentezi sorununa bir çare bulmak gerekiyor. Ama çare bulmak ne kelime, "allahın seçtiği kurtulmuş millet" diye hezeyanlar saçan şairin resimleri gericiler tarafından her yere asılıyor. Ülkenin en acil sorunu bu Türk - İslam sentezi denen ideolojiden yakasını kurtarmasıdır.
  10. İyi ama ben kimliğin altı üstü olmaz dedim. Dediğim sözlerin tam tersiyle bana karşı çıkmak nasıl olabiliyor anlamadım. Tarih bir bilim dalıdır. Bağımsız bilimci ve akademisyenler tarafından yapılır. Defalarca başka bilim dallarından, antropoloji gibi, etimoloji gibi, arkeoloji gibi, hatta jeoloji gibi dallardan onay alır. Türklerin dünya tarihini kalıcı olarak değiştirdiği tüm dünya tarihçilerinin ortak görüşü. Bunu ister olumsuz anlamda da alsan farketmez. Olay budur. Batsın bu dünya, her şey yalan, aşk da yalan, tarih de yalan diyerek anca arabeskçi olunur. İnsanlık üç kültür alanı üretmiştir: Bilim, felsefe ve din. Buna sanat, oyun, spor gibi eklemeler yapılabilir. Fakat ana olarak bu üçüdür. Şimdi tarihi dine bırakırsan zaten batağa saplanır, felsefeye bırakırsan kanıtsız tartışmalara boğulur, o halde tarih bilimdir. Kürt yok, Laz yok, Çerkez yok, Boşnak yok, Abaza yok, Arnavut yok, bunların ne dilleri, ne kimlikleri, ne şarkıları, ne türküleri hiç biri yok diyen kim? Bunların hepsi elbette var ve bunlar bizim zenginliklerimiz. Övünç de duyarız. Ama tarihsel atama doğrultusunda atanmış ortak paydada bunları birleştirmekte hiç sakınca yok. Bu sadece tarihsel bir atama, ne Türk ırken Türk olduğunu kanıtlayabilir, ne diğerleri kanıtlayabilir. Bilimsel olarak ırk diye bir şey zaten yoktur. Köpeğin kedinin, güvercinin, atın ırkı olur. Yapay seçilimle amaç doğrultusunda üretirsin. Kediden küçük fino da, insandan büyük Bernard da kurttan türetilmiştir. Yapay seçilimle. Aman Ankara kedisi sokak kedisiyle çiftleşmesin dendiği gibi aman ırklar melezleşmesin denmez. Tersine melez güzel olur. Gen havuzu genişledikçe zararlı mutasyonlar devre dışı kalır. Anayasada ırklar melezleşmeyecek diye madde var mı? Yok! Ne yani şimdi, illa ben Kürdüm de Kürdüm demek ırkçılık değil mi? Ey bilader tamam, Kürtsen Kürtsün, öyle diyorsan öylesindir elbette. Kim ne diyor Kürtçe konuşmana, Kürtçe türkü çağırmana? İstersen bir şey uydur, "ben Toramasunalım" de. Toramasunal olursun yani, bir de Toramasunalca dili uydur, konuş! Kimse bir şey demez. Zaten Kürtlerin kökeni Farstır. Kürtçe Farsçanın Arapça ile melezleşmesi ile oluşmuştur. Ey zararı da yok, oluşsun, bir şey de demedik. Şurda bir tarihsel atamaya dayalı, ki son derece güçlü bir atamadır, tarih bilimi şahittir buna, bir ortak paydadan başka bir şey koymadık ortaya. Nasıl en yakınların ailen, sonra belden, sonra vilayetin, sonra ülken, sonra tüm insanlıksa, bu silsile içinde doğal bir aidiyet yani ulus, o kadar... Nasıl kendi çocuğunun eğitim masraflarını karşılamakla işe başlıyor, paran çoksa başka çocukların da karşılıyorsan, Singapur'da askerlik yapmıyor, bu ülkede yapıyorsun. Vergini ABD Federal Bank'a değil bu ülke maliyesine ödüyorsun, bu yani, bu kadar doğal... Paran çok olsa da tüm ülkelere yardım etsen. Ama para yağmıyor, sınırlı. Bu kadar doğal bir konuda neyin bir bardak suda fırtınası koparılıyor? Ben söyleyeyim: ABD çıkarları Hazar ve Akdeniz arasında bir piyon Kürt devleti gerektiriyor, onun bir bardak suda fırtınası bu. Aynı şeyi AB de istiyor. Tüm yalan propagandalar, kışkırtmalar, bölücülükler bundan kaynaklanıyor.
  11. Sanırsın biz burada nasıl ayet güzel mi diye sorduk! Dogmatiğe her ayetin güzel olduğunu, çünkü "bu araplar da burda çok kötü bir şey yazmışlar" demesi olasılığının bulunmadığını, bunu demeye "aman huriler elden kaçtığı gibi ateşte yanmak da var" diye ödünün koptuğunu tabii ki biliyoruz. Bu binlerce sene önce yaşamış arapların boş tehditlerinden bu kadar tırsmak çok ama çok fazla korkaklık. Bu kadar ürkek olmamak lazım. Bu kişiler tıkırtı olsa aman cin dolaşıyor diye de ödleri kopar. Aman beni çarpar diye dualar okumaya başlarlar. "Tuvalete sağ ayakla girmiş, cinler çarpmış ölmüş" diye akla zarar masallar anlatan bir dolu müslüman vardır. Akbaba leş kokusuna bayılır, iştahı açılır. Şimdi leşler mis gibi türüm türüm kokuyor mu diyeceğiz? Önemli olan objektif olmak, insani, vicdani, etik değerlere bakmak. Bunlara uyup uymaması konu. Yoksa dogmatik zaten her ayete güzel der. Zihni koşullanmış Pavlov deneği gibidir. Ayet duydu mu "maşaallah maşaallah" koşullu refleksini tabii ki verir. Koşullu refleksler beyin sapından kaynaklanır. Bize beynin korteks kısmında üretilen ve mantık süzgecinden geçirilen düşünceler gereklidir.
  12. Tevbe suresini hiç okumadığın anlaşılıyor. Müşrikleri öldürün diyor, yani inançlarına dayalı ölüm emri veriyor. Suçları allahtan başka tanrılara da inanmak. İnanç suçuna ölüm cezası yani! Daha berbatını da yazayım: "size ne oluyor da münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız allah onları kazandıklarından dolayı baş aşağı ederek küfre döndürmüştür allahın saptırdığını yola getirmek mi istiyorsunuz allah kimi saptırırsa sen onun için asla bir çıkış yolu bulamazsın sizin de kendileri gibi inkâr etmenizi istediler ki onlarla eşit olasınız o halde hicret edinceye kadar onlardan hiçbirini dost edinmeyin eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın bulduğunuz yerde öldürün ve hiçbirini dost ve yardımcı edinmeyin" (Kuran 4/88-89) Apaçık ki ,sadece müşrikleri değil, dinden dönenleri de öldürme emri apaçık şekilde var. Hicret etmemek bile dinden çıkmak ve öldürülme gerekçesi. Tekrar söylüyorum: Canavarın başını okşamakla ondan kurtulunmaz, seni yemeye elinden başlar. Müslümanların gizleme ve süslemelerine, takiyye ve taktiklerine aldanmak ölümcüldür.
  13. Çok yanılıyorsun dostum. İslam konusunda itibar ettiğim tek kaynak Kuran'dır. Hadisleri bile ayetler ile örtüşmedikçe baz almam. Bunun nedeni Kuran'ın doğru bir kaynak olması değil. Müslümanlar değişmediğini iddia ettikleri için. Herhangi konuda açar Kuran'a bakarım nedir diye. Bu tür yanlış bilgi verildiği iddialarında bulunabilmek için, doğrusu olduğunu düşündüğün şeklini söylemek gerekiyor. Burada da hüre hür, köleye köle, dişiye dişi demek benim dediğim şekilde demek değilse, ne demek açıklamak, yanlış açıklıyorsun diyene düşer. Doğru olduğunu sandığın açıklamayı yazarsın, bakarız gerçekten seninki mi doğru diye. Çarpıtma varsa nerde, hangi gerçek çarpıtılmış? Bunu yazmadan çarpıtılmış demenin bir anlamı oluyor mu? Hayır. Bilgiye en kolay ulaşılan çağda yaşıyoruz. İslami konulara yanıt verdiğini iddia eden bir yığın islami site bir tıkın ucunda. Yetmedi, çeşit çeşit mealler, ayetlerin kelime kelime çözümleri, Arapça bilmeyenler için çeviri hizmetleri, bunların hepsi sadece bir tıkın ucunda. Böyle bir bilgi çağında iddiada bulunup da kanıtlamamak düşünen insanlara yakışmaz. Ben kanıtladım. Ayetin Arapçasını ve kelime kelime çözümlemesini verdim. Yanlış verdin demek için örneğin şöyle yapacaksın: Kısas: Masal anlatmak. Hür: Huriye Abd: Abdullah Ünsa: Ünsiye Muhammede bir adam gelmiş, üç çocuğum var, birinin adı Huriye, birinin adı Abdullah, en küçüğü de Ünsiye demiş. Bunlara nasıl masallar anlatayım diye sormuş. Muhammed hepsine yaşına ve cinsiyetine uygun masallar anlat demiş. Huriye'ye Huriye masalı, Abdullah'a Abdullah masalı ve Ünsiye'ye Ünsiye masalı anlat demiş. Adam da mutlu mesut evine gitmiş. Buna benzer bir iddiada bulunman, ayet bu anlama geliyor demen lazım. Yoksa senin verdiğin anlam yanlış demekle bir yere varılmaz. O zaman doğrusunu sen vereceksin. Biz de bakacağız senin verdiğin anlam mı doğru, benimki mi diye... Korkarım bu önerdiğim uyduruk ve akıl dışı ironik anlama sarılan müslüman bile çıkabilir! İroniyi ciddiye alan müslümanlara çok rastlıyoruz. Çünkü tutunacak dal olmayınca, ne görseler denize düşmüşçesine sarılıyorlar. Yarın bakarsın bir yerde ayetin anlamının Huriyeli Abdullahlı Ünsiyeli anlamı ciddi ciddi savunuluyor görebiliriz! Müslümanlara hiç belli olmaz. Karısı öldürülen adam da gider katilin karısını öldürür diyenlerden artık beklenmeyecek bir şey yok! Bunu diyenden her şey beklenir. Bu kadar akıl dışı, mantık ve insanlık dışı bir savunuyu yapmak artık her hezeyanı olası kılar. Katil bekarsa, aksiliğe bak kız kardeşi de yoksa artık halasını mı teyzesini mi öldürecekler, ne yapacaklar bilemiyorum! İnsanlığın, vicdanın, aklın dogma çukurunun dipsiz karanlığında kaybolup yitirildiği an...
  14. Şu asılsız astarsız savunmaların hiç bir geçerliliği olamayacağını iddia sahibi kendi de biliyor, içinden vicdanı bas bas bağırıyor, "hiç bir amaçla suçsuz bir insanı suçlunun yerine öldüremezsin, caydırma, kaydırma, baydırma, hiç bir amaçla bunu yapamazsın" diye vicdanı avaz avaz bağırıyor da... İşte ne yaparsın dogma... Bu illet vicdanı da kör eder, her türlü hakkı, hukuku, erdemi de katleder. İnsanlık tarihinde dogma kadar berbat ve korkunç bir illetle daha karşılaşmamıştır. Tüm zamanların en korkunç felaket illeti dogmadır. En büyük kötülükleri, katliamları, haksızlıkları, zorbalıkları doğru gösteren dogmadır. Buna çırpındıkça boğulma denir. Buna özrü kabahatinin ellinci kuvveti denir. Buna kaş yapayım derken kafayı uçurma denir. Rezalete bakar mısınız, suçluyu sınıf farkına dayalı cezalandırmamak durumunda kalmamak için ne yapıyor? Suçluyu cezalandırmadığı gibi, yerine başkasını cezalandırıyor. Bu tükeniştir, bu iflastır, bu bitiş ve bu tükeniştir. Ben bu kişinin yerinde olsam değil artık konuşmak, utancımdan yerin dibine girer, ters taraftan çıkıp uzaya kaçardım. benim savunduğum bir kitapta, örneğin Mustafa Kemal Atatürk'ün Nutuk'unda böyle bir şey yazıyor olsa, ben utancımdan ölürdüm. İnsan içine çıkıp yüzümü yerden kaldıramazdım. Şu dogmaya bakın ki birilerini insanlıktan çıkarıyor, ama insanlıktan çıkmakla iftihar ettiriyor! Korkunçluğun boyutlarını buradan anlayın.
  15. Her şey öldükten sonra belli olacak iddiası hiç bir şeyi değiştirmiyor. Sonuçta Araplar yazdıkları Kurana şöyle bir ayet eklemişler mi: "Muhakkak cehennemi insanlarla dolduracağım" (Kuran 32/13) Evet bunu yapmışlar. Bize empoze etmeye çalıştıkları bu. Ahmet memet, tuğrul tolga, ayşe fatma, gökçe serpil, her kimler ise... Birileri cennete, birileri cehenneme girecek diyorlar mı? Diyorlar. Bunların hangileri cennete hangileri cehenenme girecek bunun ölmeden önce belli olması neyi değiştirir, öldükten sonra belli olması neyi değiştirir? Bu insanların bir kısmının ebedi yanacağını, bir kısmının ebedi zevk süreceğini iddia etmiyor mu bu Araplar? Bu ayrımın sonsuz olduğunu, hiç bağdaşmayacağını, birilerinin ebedi orda, birilerinin ebedi burda kalacağını iddia etmiyorlar mı? Bu sonsuz ayrımı en sadistçe ve bencilce bir şekilde yapmıyorlar mı? Kuran işkence anlatımları ile dolu değil mi? Alfred Hitckcock'un aklına gelmemiş işkence anlatımları yok mu bu Kuran'da? Bu işkenceler olurken huriler, şaraplar, zevkler sefalar anlatmıyorlar mı? Tüm bu soruların yanıtı evet olduğuna göre, insanlık nasıl olabilir? Daha bitmedi. Bütün bu derin ve bağdaşmaz ayrımcılıklar, benim gibi inanmadın iddiası üzerinden yapılıyor. Kuranda şirkin affedilmeyeceği ve ebedi cehennemde yanacakları yazmıyor mu? Yazıyor. Adama demezler mi sana mı kaldı benim kaç tanrıya veya hiç tanrıya tapıp tapmayacağımı belirlemek? Sana ne benim kaç tanrıya veya hiç tanrıya tapıp tapmadığımdan yahu? Üç tanrıya, beş tanrıya, hiç tanrıya taptı tapmadı diye insan ayrılır mı yahu? Bu binlerce yılın dogmasının 21. yüzyıla taşınabilmiş olması insanlığın en büyük yüz karası, en yüz kızartıcı utancıdır. Bu utanç ve yüz karasıyla insanlık gidemez. 21. yüzyılda hâla bunları tartışıyor olmak utanç verici.
  16. Ulusalcılığın niye birleştirici olmayacağını hiç anlayamadım. Kafatası ölçülüp kan testi yapılıp genetik harita mı çıkarılıyor da, hiç bir kimseye "kusura bakma sen Türk ırkından çıkmadın, saçların lüle lüle, hadi sana güle güle" deniyor? Yok böyle bir şey. Bu ülkeye tarihsel bir atama olarak Türkiye denmiş. Halkına da bu atamaya dayalı Türk denmiş. Türk bir atamadır, etnik kimlik değildir. Bir üst kimlik de değildir. Kimliğin altı üstü olmaz. Türk egemen, üst kimliktir, alt kimlikler bu egemenliğe boyun eğmek zorundadır diyenlere ben de karşıyım, sonuna kadar da karşı olurum. Böyle bir iddiada asla bulunulamaz. Bu iddia insanlık onuruna aykırıdır. Böyle diyenlere birlikte karşı çıkalım, onlara insanlık değerlerini birlikte hatırlatalım. Hiç kimse hiç kimse üzerinde egemen filan olamaz. İnsanlık onuru buna karşı çıkar. Ama atama olarak isim vermek son derece doğaldır. Türk ırkı dünyayı kökünden değiştiren bir ırktır. Öyle ki bu değişimden sonra dünya tarihi bir daha geri döndürülemez biçimde formatlanmıştır. Böyle büyük ve önemli bir tarihsel kökene atama yapılmayıp neye yapılacak. Bu koskoca tarihi görmezden mi geleceksiniz? Bu ülkenin Türkiye ve halkının Türk olmasını değiştirmek için tek yol var: Zaman makinesi icat edecek, geçmişe gidecek ve Türklerin batıya hareketini durduracaksınız. Dünya tarihini başka türlü yeniden formatlayacaksınız. Türkler Anadolu'ya kadar gelmeyecek, Kurtuluş Savaşı verilmeyecek ve Atatürk diye biri ortaya çıkmayacak. O zaman ne isim verirseniz verin. Kimse ben Lazım ben Kürdüm ben Boşnakım ben Gürcüyüm ben Tatarım ben Arnavutum, ben Çerkezim, ben Abazayım dedi diye bir sorguya uğramıyor. Bunları söylemek Mardinliyim, Manisalıyım, Sivaslıyım demek kadar doğal. Hiç kimse buna bir şey demez. Bununla hiç bir ayrıştırıcılık olmaz. Dilini konuşur, türkünü söylersin. Kimse de ne yapıyorsun demez. Bu söylenen teranelerin emperyalistlerin liboşların ağzına koydukları ve çiğneyip çiğneyip dincilere verdikleri kokmuş sakızlar olduğunu aslında çok iyi biliyorsunuz. Bunlardan bir cacık olmayacağını da çok iyi biliyorsunuz. Bu çürük sakızlardan nasıl midenizin bulanmadığına nasıl öğürmediğinize hayretler içindeyim. Bu çürük sakızları değil ağzıma almak, yere atıp üstüne bile basmam. Bunların yeri kanalizasyondur. Peçete ile tutup atın. Elinizi bile dokunmayın, mikropludur. Emperyalizm mikropları kaynıyor o çürümüş kokuşmuş sakızlarda.
  17. Şimdi tabii bu kısas kıssasından bir hisse çıkarmak gerekiyor. Kurandaki hüre hür, köleye köle, dişiye dişi kısas yapılması ifadesinin ele alınır bir yanı olmasının hiç bir yolu yok. Bu bir insanlık suçu ve bunu kabul etmek insanı insanlıktan çıkarır. O halde islam dini bize insanlıktan çıkmayı öneren bir din, öyle değil mi? Evet. Hatta öneren değil, buna zorlayan bir din. Bu dayatmaya karşı çıkmak ise bir insanlık görevidir. Böyle sınıf ayrımına dayalı hukuk getiren bir dayatmaya karşı çıkmamak, insanlıktan istifa etmek anlamına gelir. Ayet öyle açık, öyle net ki o yana bu yana çekmenin hiç bir yolu yok. Eğer hür bir adam bir kadını öldürdüğünde bu ayete göre kısas yapamayacağını kabul etmezsen, daha korkunç bir anlam çıkıyor: İlla kısas yapılır diye ısrar edersen daha beter bir batağa saplanıyorsun. Katilin yakını bir kadına kısas yapılacağını kabul etmek zorunlu oluyor. Bu kısasın yapılmamasından çok daha korkunç bir durum. Öncekinde katil cezasız kalıyordu, bunda katil cezasız kaldığı gibi onun yerine bir suçsuz insan cezalandırılıyor. Yani bu ayeti insanlıkla, vicdanla, adaletle, hak ve hukukla bağdaştırmanın hiç bir yolu yok. Ben bu konuda savunu yapabilmek için bu "hüre hür, köleye köle, dişiye dişi" ibaresinin Kurana Emeviler tarafından sonradan eklendiğini savunan müslüman da gördüm. Yani ayetin orijinali şöyleymiş: "ey inananlar kısas size yazıldı ama affederseniz sizin için daha hayırlıdır vs vs..." Emeviler şu hale getirmiş: "ey inananlar kısas size yazıldı hüre hür köleye köle dişiye dişi ama affederseniz sizin için daha hayırlıdır vs vs..." Bunu doğru kabul etsek bile ayet eleştiriden yine kurtulamaz o ayrı ama, insanların ilave yapabildiği bir Kuran fikri islamı yerle bir eder. Başka ne ilaveler yapıldı ne bileceğiz vs... konular gündeme gelir. Bu durumda bile ayet fecaat: Ölenin kardeşi para karşılığı katili affediyor. Hiç böyle bir şey olabilir mi? Bu insanlık dışı bir şey. Ayetin olur tutar tarafı yok. E bunun tamamını mı Emeviler yazdı yahu? Oh ne ala, adam babasının mirasını paylaşmak istemediği kardeşini kiralık katile öldürtsün, katil ile beş bine kardeşini öldürmesi için anlaşsın, al sana on bin, ver bana beş binini diyet olarak! Beş bine pazarlık tamam, hadi affettim! Kepazelik yani, böyle şey olmaz. Özetle ben bu işin içinden çıkabilen müslüman hiç görmedim. El ezherden allamelerinin feriştahını getirseler bu işin içinden çıkma yolu yoktur. Bu işin içinden çıkmanın tek yolu var: İslamdan çıkmak.
  18. Türk ataması, etnik temelli bir atama değildir. Hiç bir vatandaşın ırkına bakılmıyor. Irka dayalı bir ayrım yapılmıyor. "Haaa bak sen filan ırktansın, senin hakların şu şu şu ile kısıtlı. Haaa, sen falan ırktan mısın? Senin de hakların şunlar şunlar şunlar" diye bir durum yok. Bütün vatandaşlar anayasa ve yasalar önünde hiç bir ayrım yapılmaksızın eşittir. Türk ataması, sadece tarihsel bir atama. Adamın adının muhammed olması, kendisine vahiy geldiğini iddia etmesini gerektirmez. Adamın adının kartal olması, yüksekten uçmasını gerektirmez. Adamın adının satılmış olması emperyalistlerin uşağı olmasını gerektirmez. İsim sadece bir atamadır. Terakasama diye bir sözcük uydurup isim koymayız. İsimler atamalardır. İsimlere takılıp kalınmaz. Anayasaya bakılır, uygulanıp uygulanmadığına bakılır. Anayasada bir ayrım yok. Tüm vatandaşlar eşit. Uygulamada çıkan sorunlar demokratik tutumlarla giderilir. Bu budur. O yüzden, bir isim ataması yüzünden millete: "Sen Laz değilsin, sen Kürt değilsin, sen Gürcü değilsin, sen Boşnak değilsin, sen Arnavut değilsin, sen de Zaza değilsin arkadaş kusura bakma" deniliyor şeklinde algılamak en hafif deyimle saflıktır. Bilgisizlik, medeniyetsizliktir. Adam sana "bak evladım" dedi diye "sen anamı nerden tanıyorsun da evladın oluyorum" diye tepki göstermek gibi bir banallıktır, basitlik, yozluk ve sığlıktır.
  19. Maalesef fikirlerini yanlış buluyorum @... Ulusalcılık ve vatanseverlik evini, ailesini sevmek ve korumak, daha iyi bir yer ve topluluk yapmak için çabalamak kadar doğal duygular. Yerilecek bir yanını görmüyorum. Vatan ve ulus kavramlarını yermek, emperyalizme doğrudan hizmettir.
  20. @@politika haklı bence. Etnisiteyi kaşıyanlar tabii ki art niyetli. Bunların iyi niyetinden asla söz edilemez. Emperyalizmin "böl parçala sömür" anlayışının kuklalarıdırlar. Türkiyeli diye bir şey olmaz. O zaman niye Türkiyeli? Niye Kürdiyeli değil, Laziyeli değil Gürciyeli değil? Bunun sonu var mı? Yok. Türkiye Cumhuriyetini kuran halka Türk denir. Türk adı tarihsel bir atamadır. Tarih böyle yapıldığı için böyle yazılmış. Bu ülke, tarih boyu süregelmiş olan Türklerin batıya hareketlerinin son durağı. Bu yüzden atama bu ada yapılmış. Yani çocuğun adını ya Ahmet koyuyorsun ya Mehmet, ya Ayşe, ya Fatma... Fraksul diye, Tiramo diye, ne bileyim Farasu diye bir sözcük uydurmuyorsun. Bir şeye atama yapıp bir isim vereceksin değil mi? Atama tarihe yapılır ve tarihte de batıya doğru olan Türk hareketi bu tarihin belkemiğidir. Türklerin bu hareketi dünya tarihini kökünden değiştirmiştir. O yüzden bu harekete atama yapmakta en küçük sakınca yok. Türküm diyene elbette ne mutlu. Ülkesinin vatandaşı olmaktan gurur duymak güzel bir şey. Bunun mutlu bir ailenin çocuğu olmaktan memnun olmaktan bir farkı yok. İyi ve güzel bir şey. Ülkemizi demokratik, çağdaş, özgür yapmak ve bireylerini mutlu kılmak için de güzel bir motivasyon. Atatürk çok güzel söylemiş. Vatan çok yüksek bir kavramdır. Evini nasıl seviyor, rahat ediyorsan vatanın da öyle olsun istersin. Vatanseverlik vatanını evi gibi görmektir. Millet de öyle yüksek bir kavramdır. Nasıl aileni sever, çocuğunun okul masraflarını sen karşılarsan, milletini büyük bir ailesi olarak görmek istemek, bunun için çaba göstermek de öyledir. Hele Sakarya, Kurtuluş şahlanışının bir destanıdır. Bir milletin emperyalizmi bozguna uğrattığı yerin destanıdır. Bunlar çok yüksek, çok değerli, bizi biz yapan kavramlar.
  21. Fecaat bir söylem. Dinciliğin, kinciliğin açık ifadesi. İslama uygun mudur, islama aykırı mıdır orası ayrı konu. Ama bu ifade inanca kota koyan, standart getiren, inancı kalıplayan, biçimleyen, dolayısıyla inancı siyasete alet eden son derece fecaat, korkunç bir söylem. Bu sözü dağda çoban, köy kahvesinde okul okumamış biri söylese neyse, ama bir başbakanın söylemesi korkunç derecede vahim. Bunu belirledikten sonra, bu ifade islama uygun mudur, değil midiri ayrı ele almak gerekir. Şurası apaçıktır ki islam laik bir sistemi öngörmüş filan elbette ki kesinlikle değildir. "Sizin dininiz size, benim dinim bana" sözü, muhammedin elinde hiç bir gücün olmadığı Mekke döneminde söylenmiş bir sözdür. Muhammed Mekke'yi işgal ettikten sonra müşriklerin görüldükleri yerde öldürülmelerini, ancak namazı kılar, zekatı verirlerse salıverilmelerini emretmiştir. Tevbe suresi bu amaçla yazılmıştır. Hiç bir dinde olmadığı gibi islamda da laiklik filan tabii ki yoktur, sözünü bile etmenin bir yolu bulunamaz. Ona kalsa muhammed elinde güç yokken "dinde zorlama yoktur" da demiştir. Ama bu sözünün hükmü, gücü ele geçirinceye kadardır. Bugünkü müslümanların yapmak istediği de aynısıdır. Gücü ele geçirinceye kadar milleti kerizle, hoşgörü diye uyut, ne zaman gücü ele geçirdin, kırbaçla namaza zorla götür. Yapacakları aynen ve kesinlikle budur. İslama en küçük hoşgörü göstermenizi hiç tavsiye etmem. Sizi parçalamak isteyen kurttan başını okşayarak kurtulamazsınız. Parçalamaya elinizden ve kolunuzdan başlar...
  22. Demokrasiden bahseden ayet istemiştim, insanları birbirine düşürüp kan dökülmesini sağlayan ve bundan zevk alan allah anlayışı çıktı ortaya. Gerçi numarasını vermemiş ama, bahsedilen ayet 2/251 olsa gerek. Doğrudur, nasıl ırkçılar insanları rengi kaşı gözü şöyle böyle diye ayırıp düşmanlaştırıyor, bölüyor birbirine kırdırıyorlarsa, din de bunu inanç bazında yapmaktadır. Bak neye tapıyor gördün mü, işte düşman! Öldür onu! Din belasının yaptığı da budur. Güzel itiraf yani. Tebrikler. Zaten muhammed ölür ölmez sahabeleri birbirine girmiştir. Hangi sahabe denilen adam varsa biri katil, biri maktül mutlaka. Birbirini öldürmeyeni yok bu adamların. Din işte budur. Senin gibi inanmayanı öldür! Yalnız dincilik ırkçılıktan çok daha tehlikelidir, onu söyleyeyim. Irkçı öldürür, kini, nefreti tatmin olur. Dincinin ise öldürmekle bile nefreti geçmez. Onu cehenneme yanmaya gönderdiğine, onunla arasındaki ayrımın sonsuza kadar bağdaşmayacağına inanır. Bununla da yetinmez, o sonsuza kadar işkenceler çekerken kendisinin sonsuz zevklere dalacağına inanır. Dünyada nefretin, ayrıştırmanın, düşmanlaştırmanın bundan kötüsü icat edilememiştir. Din, düşmanlaştırma ve nefretin tartışmasız şampiyonudur. Başka kimse bu kadar derin ve bağdaşmaz bir ayrım, böylesi öldürmekle de tatmin olmayan, sonsuz işkenceci bir nefret ve sonsuz zevkçi bir bencillik icat edememiştir.
  23. Aslında felsefeci de olsa, feriştahı da olsa islamın bir tutunabileceği dal yok. İlla savunacağım dediği zaman tutarsızlaşmaya eli mahkum. Bu sadece birisine has bir özellik değil. İslamı korumanın tek yolu baskı, zor ve korkutma. Bunlardan başka bir argümanı zaten olamıyor. Ben en az on yıldır müslümanlarla gerek internette, gerek yüz yüze tartışıyorum. Etiket sahibi prof ünvanlılar dahil, islamı savunmak için ellerinden gelecek hiç bir şey yok. Buna en az on yıldır tanığım. Daha önce ben de müslüman olduğum için de bu dinin ne olduğunu çok iyi bilirim. İslamda insanı oyalayan tek şey vardır: Şeyhler, efendiler, hocalar, imamlar gibi din baronları. Bunlar özenle Kuran'da gerçekte ne yazdığını gizler, araya yığınla perde çekerler. Perdenin arkasında bir şey var sanılır. Hiç bir şey yoktur. Bilgi düzeyleri çoğu kez taş devri bilgi düzeyinin bile altında olan birtakım adamlar yazmıştır Kuranı. Tek bir kişi de yazmamıştır, örneğin muhammed tek başına yazmış filan da değildir.
  24. Ciddi misin? Gerçekten ciddiysen örneğin demokrasi konusunu işleyen ayeti bir alabilir miyim? Lütfen numarasıyla olsun ki kontrol edelim doğru mu. Kaçıncı surenin kaçıncı ayetiymiş bilelim. Kuran sayfaları bitince kıyametin kopacağını da ilk kez duyuyorum. Bunu ne müslümanken duymuştum, ne de ateist olduktan sonra hiç bir müslümandan duymadım. Çünkü bu son derece dayanaksız ve yersiz bir iddia. Böyle bir şey olması için Kuranın bir konu bütünlüğü ve sırasına sahip olması gerekirdi. Hiç böyle bir düzene sahip değildir. Bir kağıt hurdalığından rasgele sayfalar toplayıp ciltlesen ve kapağını yaldızlasan, bir konu bütünlüğü olan bir kitap elde eder misin? Hayır. Kuran da aynıdır. Ne bir konu silsilesi izler, ne bir anlatım bütünlüğü vardır, ne giriş gelişme sonuç düzeni vardır. Bu Kuranı kim yazdıysa ortaokulda kompozisyon sınavına soksan alacağı not tam olarak sıfırdır. Yarım üzerinden bir bile vermezler.
  25. Şok üstüne şok! dennise yani sağol ha, sayende o kadar şok yaşıyoruz ki, espresso içmeye gerek kalmadı! Demek allah eskiden kan istediği için suçsuz kadın ve kölelerin haksız yere kısas edilmesini emretmiş ha! Ömrümde böyle bir iddia duymamıştım. Bu allahla kankasın galiba, içini dışını, gelmişini geçmişini çok iyi biliyorsun. Akşamları çilingir sofrası kurup mu dertleşiyorsunuz? "Ah be kanka! Ne güzel, ne kanlı günlerdi! Kan içmeye doyamazdım. Vay beee... Neler yaşadım ben yaaa!" "Bir zamanlar vampir!" ya da "gündüz tanrı, gece kurt!" Bu mu yani şimdi? Eee, sonra nasıl kan bağımlılığından kurtulmuş? Kliniğe yatıp bağımlılık tedavisi mi almış? Yani kusura kalmayacaksın ama, bütün bu ironileri çok fazlasıyla hakettin. Ömrümde çok anlamsız iddia duydum ama, bu kadarını inan ilk kez duyuyorum. Desene allahı bile yola getirmiş, bir kılığa sokmuşuz. Baksana, kan bağımlılığından kurtarıp medeni bir şey yapmışız. Yok biz onu daha iyi tımar ederiz de, ah şu kurban bayramları yok mu? Yapmayın şunu diyoruz, illa farzmış gibi ellerinde bıçak, hayvancağızlara saldırıyorlar. Yahu etmeyin, allahın kan bağımlılığı depreşiyor, bak tam tedavi ettiydik, insan kanının yerini tutmaz ama, kan işte! Depreşiyor allahın kan bağımlılığı! Yapmayın, bırakın şu vahşi geleneği diyoruz, yok! İlla kesecekler! Bunların yüzünden, yoksa allahı biz şimdiye gayet demokrat, çağdaş, uygar bir kıvama soktuyduk! Bir sene uğraşıyoruz, tam bir kılığa girdi derken bir kurban bayramı geliyor, gözünü kan bürüyor, hadiii, gitti bütün emekler! Baştan bir daha! Tamam bu kadar ironi yeter. Ama duyduğum en acayip ve tutarsız iddiaydı! Bir de neye çatlıyormuşuz, onıu bi anlasaydık! "Lan şöyle kan içici bi allahımız olmadı be! Milleti ne tırstırırdık! Bak allahım kanını içer haaa! dedik miydi milletin benzi atardı! Millette ne allahlar var beee! Bizim de şöyle bi allahımız olsa ne vardı!" Bu yani öyle mi?
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.