evrensel-insan tarafından postalanan herşey
-
İç Savaş Tehlikesi
Aynen yalniz bu ic savas konusunda. Hem yonlendiren ABD hem de su an cekimser "sagduyu" rolu oynayan A.Gul, F.Gulen, B.Arinc ve cemaat kanadi; Diktator gibi halk direnisini kiskirtmiyor ve koruklemiyor. Onlardan bir destek alamayacagi acik. Para ile topladigi biatcilarinin ise boyle bir yurekleri yok. Polis te yakinda diktatorun degil de, devletin polisi oldugunu; ayni Istanbul valisi gibi hatirlayacak. Evet ABD ve cemaatin ulkeyi sicak tutmak kaosta tutmak islerine gelir, amaic savas gelmez. Yalniz sunu da unutmamak lazim. Oyle bir kivilcim biatci guruhu sokaklara dokebilir. Hatirlayalim, sahte polisleri ve eli sopali sivilleri. O.S.O ve teroristler de bu guruha katilabilir.
-
Halk Direnişi - Dönüm Noktası - Taksim Gezi Parkı Koruma Eylemi
Nedir bu Ankara'daki halk direniscileine uygulanan "uvey evlat" muamelesi. Bugunde vahsice Kizilay'da halkin uzerine polis saldirdi. Ayni polis Esenboga ve yesilkoy'de ise para ile tutulmus biatcilari korudu. Taksim'e bir kac gundur dokunamiyor. Nedir, bu Ankara halk direnisinin, digerlerinden farki? Kizilay'in diktatorun nezdinde "ele gecmemesi" gibi bir sabit akli mi var. Hani Taksim "ele gecirildi" ya, o bakimdan.
-
İç Savaş Tehlikesi
Diktator'un K.Afrikagezisinden dondugu aksam Yesilkoy'de, bugun de Mersin, Adana ve Ankara'da ve haftaya aldigi Ankara ve Istanbul mitingleri ile ve buralarda yaptigi ayrimci, bolucu, kiskirtici alayci, yalanci, asagilayici ve otokratik bir tavirla sahip cikisi konusmalari ile gelismekte olan sokak surecinde ve devleti n hukumetin ve polisin tarafli tavri karsisinda; Bu direnisci halk hareketi ve onlarin topluma polise ulkeye v.s. zarar vermemeleri bir yana; halkin arasina sizmis her turlu provakator eylemleri, mesela AKP ilce binasinin yakilmasi ve bazi yerlerin atese verilmesi. Bunun yaninda basta diktator ve onun Ankara usagi melih gokcek olmak uzere, halki kiskirtici soylemler, her turlu cumhuriyet kiskirtici soylemler, "Topcu kislasi" "Yavuz Sultan Selim Koprusu" Taksim AKM binasinin yikilacagi soylemi ve buna benzer kiskirtici eylemler, ister istemez akla bir ic savas tehlikesini getiriyor. Yani AKP'nin kendi tarafini kiskirtmakj ve onlari her turlu teror orgut uyeleri ile beslemek ve direnen halkas karsi meydanlara bir karsi guc surmek ustelik her turlu devlet hukumet donanimli ve olanakli. Son bir nokta da Diktatorun bugunden baslayan O.Dogu gezisi. Neden O.Dogu ve gezdigi ulkeler emperyalizmin emri altinda. Diktator buralarda ulkeye halka karsi kullanmak icin orgutlu ve silahli guclerin getirilmesi konusunda andlasma yapabilir. Zaten iktidarin diger kanadinin (A.Gul-cemaat) ve kendilerini bu kanatta gorenlerin diktator karsiti soylemleri iktidarin bu farkini gosteriyor. Su anda diyelim seriat fizikgucu olarak cemaatten bile destek alamayabilir, yalniz ulkede Suriye iktidar karsitlari cirit atiyor, basta O.S.O. hizbullahin belirli bir gucu var. Hattta bu gucler universitelerde karsi guc olduklarini govde gosterisi ile ve Diyarbakir'daki govde gosterisi ile gosterdiler. Buradaki en buyuk sorun, halkin ne bir orgutlu ne de her turlu donanimli bir guc olmamasi. Ulke ve devlet bunyesinde de herhangi bir donanim yardimi alamayacak olmasi. Askere gelince su an polise destek vermiyor, yarin boyle bir sokaga halkin karsisina bir guc olarak cikma kararinda nasil bir tavir alir? Diktator icin ulkesini satan icin halkini karsisinaalan icin ve seriat isteyenler icin zaten halk ve ulke onemli degil. Satan diktator, cikari icin ic savasta cikarir. Boyle bir sokak kapismasi "laik/antilaik, cumhuriyet/anticumhuriyet/" v.s. ne derseniz deyin, ana kutuplasma olacaktir. Ustelik bu savasi fiziki guc olarak laik v.s. tarafi kaybederse de sadece cumhuriyet degil; ulke elden gidecek ve buyuk bir ihtimalle "laik avina cikacaklardir." Su anda halkin geri cekilmesi bir sorun, devam etmesi bir sorun. Zaten oyle bir sokak kapismasinda dunya da halktan yana olamiyabilir ya da "ben hukumet devlet olarak bu kapismayi onlemeye calisiyorum" denip halka her turlu baski ve saldiri uygulanip dunyanin "gozunun de boyanmasi" saglanabilir. Isteyenler buna komplo diyebilirler, yalniz bunu yasama tehlikesi vardir ve tum yapilanlar ve soylemler de bu yone gitmektedir. Iste bu durumda "persembenin gelisi carsambadan" belli olmali ve halk en azindan kendini koruyacak donanima orgutlenmeye yonelmelidir. Sizleri bu konudaki dusuncesi nedir?
-
AKP ve Biat Eden Genclik/Sorgulayan-Yaratici ve Cagdas Genclik
Bugun Turkiye genelinde olup biten sokak direnisleri ve de sokak gosterilerini ulkemizin gencligi ve bu gencligin bugun neden nerde yer aldigini degerlendirecegim. Bugunun gencligi genelde 1990 ve sonrasi dogumlu olanlardir. Bugunku halk direnisine baktigimiz zaman kitlesellik orani olarak bu gencligin direndigini goruruz. Bu genclik AKP iktidara geldiginde ya ilkokul, ya da orta okul caginda idi. Bu gencligin en buyuk avantaji dunyanin da avantaji olan her turlu dunyanin ve bilgisinin internet, sosyal medya ve teknik sayesinde ulasabilmesi ve dunya dahil herseyden haber alabilme olanagina sahip olmasi idi. Bugun basta diktatorun gonulluluk ve bilinclilik disi her turlu cikar saglanarak topladigi Yesilkoy, Mersin, Adana ve Ankara gencligi de ayni yastaki genclikti. Ben bugun DHA' dan ve daha once de DHA' dan diktatorun yaptigi her iki konusmayi da canli takip ettim. Bugunku Esenboga/Ankara diktator konusmasindan sonra da Beyaz Tv'de ropartaji yapanin genclige sorularini ve yanitlarini izledim. Ortada cok bariz bir fark vardi. Taksim gezi parki ile yola cikan genclik ile Esenboga'da 100 Tl karsiligi ve de cesitli tehditlerle toplanan genclik arasinda iki ana fark vardi. Gezi parki gencliginin yaraticiligi ve birey bilinc ve farkindaligi Esenbuga gencliginin bilgisizligi emir kullulugu ve kendi adina konusamamasi. Su anki gencligin bir onceki nesline basktigimiz da, onlar da 1960 ve 1970 dogumlular. Bu genclikte her iki askeri darbede de ya cocuktular ya da genctiler .Simdi bu iki bugunku genclige baktigimizda, AKP'nin neden iktidar oldugunu da algilamamiz mumkun. Cunku bugunku gencligin ebeveynleri, iki askeri darbeden cikmis ve askeri darbenin nasil bir insanlikdisi uygulama ortaya koydugunu gormustu. Dolayisiyle bu devrin gencleri olan bugunku neslin ebeveynleri, ve zamanlarinin sag/solcatismasina katilan politik gencleri; ister istemez, AKP'nin sivil ve demokratik soylemlerinin oyununa gelmisler ve sirf askerin gelmemesi adina, AKP'ye oy verdi. Kisaca bugunku genclik bir cesit AKP'li ebeveyn ile buyudu. Iste bu ebeveyn ve ondan bir onceki nesil olan 1940 ve 1950 dogumlular da ne zaman AKP'nin ic yuzunu politik olarak algiladilar ve bu algidaki genclik ile birlikte 2010 ile baslayan T.C. Devleti onceki milli politikasi ile direnise gectiler. Iste bugunku genclik, bu politik cekismeden (milli ve dini politik) pek rahatsiz olmadi. Iste ne zaman AKP'nin dini politikasi ideolojik olarak gencligin yasam ve iliskilerinin her turlu hak ve ozgurlugunu otokratik teokratik bir disipline diktatorce cekmeye calisti, iste bu genclik o zaman ayaga kalkti. Cunku bu genclik sorgulayan bir genclikti, hak ve ozgurluklerin bilincinde ve farkinda bir genclikti. Iste ebeveynlerinden burda ayriliyorlardi. Onlar ebeveynleri gibi politik degildiler. Yalniz ideolojik olarak ulkenin ve toplumun teokratik bir otokrasiye dogru gittigini algiladilar. Burada ilginc bir diktator cikisi, bugunku genclik ile T.C. Devletinin politik gencligi olan ebeveynlerini birlestirdi. "iki ayyas" politikebeveynlerinin "icki yasagi" da bugunku gencligin bardagini tasiran son damla oldu. Boylece ulke genelinde politik ve ideolojik olarak AKP'ye karsi cikis meydanlarda birlesti. Bu arada 1940 oncesi doganlar ve sagligi el verenler de zaten ayni T.C. Devleti politikasinin gencligi idi. Iste boylece tum ulkenin her turlu ve her yastaki vatandasi biatcilar cikarcilar seriatcilar ve teokratik otokratik ideolojik politik islam yanlilari haric gezi parki direnisinde bulustu. AKP'nin basta kendine bagladigi genclik biatci ve sorgulamayan genclik olarak sadece cikar temelinde ve egitildikleri temelinde AKP'nin yanindadir. Onlarin ebeveynleri de ya inancsal muslumanlar ya da hala AKP'nin diktatorlugunu sirf islam adina "demokratik" olarak algilayan ya da %50'yi demokrasi sanan kesimdir. Evet bu durumda bakalim. Bugunlerde baslayacagi algilanan bir sokak kutuplasmasinda, acaba kitlesel olarak gezi parki halk direniscileri mi, yoksa biatci ve henuz AKP'nin diktatorlugunun ve de politik/ideolojik islam otokrasisinin farkina varamayan ve hala AKP'yi bir yerde her turlu cikari icin destekleyen kesim mi sayi olarak biribirine ustun gelecek? Bu arada askerin ve de kendini cesitli nedenlerle seyirci durumunda tutanlarin ve cekimserlerin kitlesel %'si nedir? ve boyle bir kutuplasma da, acaba nerede yer alacaklardir? Buyun bunlari yasayipo cok yakinda gorecegiz. Buradan bugunku genclige uc genc yetistirmis olarak 1970'lerin de genci olarak soyleyecegim soz sey sudur. Yasaminizda ya biat edersiniz kul madde mal meta olursunuz. Ya yasaminizi kendiniz yasama adina her verileni sorgular birey bilincine ulasir ve kendinizin dahil tum insanligin hak ve ozgurlugu icin mucadele verirken, kimsenin de hak ve ozgurlugune mudahele etmezsiniz. Iste bu gezi parki gencligi boyle bir hak ve ozgurlukcu gencliktir, diger gencligin onlarin her turlu ebeveyninin, ve de daha onceki nesilinin toplumun her turlu ekonomik politik ve ideolojik kesiminin bugunku gezi park gencxliginden ogrenecegi cok sey var. Sadece onlari takip edin, yaptiklarini algilamaya calisin ve eger karsi cikacaksaniz da, sizlerin neden onlarin yaptiklarini yapamadiginizi sorgulayan. Cunku ulke toplum ve dunyanin insanlik ve her turlu degerinin gelecegi bu dunya sorgulayici gencliginin kendilerini duyurabilmesine ve bilincli ve farkinda olarak azimle kararla ve tam bir insanlik bilinci ile dusunup davranmasina baglidir. Hepimiz bugunun gezi parki direniscisi genclerden ogrenecegi o kadar cok sey varki. Bizler boyle bir genclik yetistirebildigimiz icin ben sahsen kendi adima ve insanlik adina cok mutlu ve umutluyum. Boyle bir gencligin yetisiminde kendi adima vermis oldugum dusunce ve bilgi paylasiminin da bosa gitmedigini boylece gormus oluyorum. Bu da beni daha bir dusunce ve bilgiye sarilmami kendimi her turlu her konuda sorgulamami ve en azindan bu gencligin gerisine dusmeme adina da kendimi en az onlarin kendilerini gelistirmesi kadar gelistirmemi sagliyor. Ulkemin ve toplumumun sorgulayici bilincli farkin farkinda olan birey olmus gencleri, sizinle kendi adima dunya gencligi adina ve insanlik adina gurur duyuyorum. Cunku bu bilincli birey cikisinizla sadece ulkemize ve cografyamiza degil; dunyaya ve cografyasina yeni bir soluk getirdiniz. Eminim sizleri yetistiren ve egitimde payi olan ebeveynleriniz de eski nesil de sizden gurur duyuyor. Cunku bugune kadar ulke ve toplumumuzda hic bir neslin yapamadigi bir seye imza attiniz. ideolojik politik bir teokratik otokratik diktatorluge, insanliginizla hak ve ozgurluklerinizle ve her turlu farkin farkinda olarak hak ve ozgurluk desteginiz ve savununuzla karsi ciktiniz ve direnmektesiniz. Durmak yok, yola devam. Sadece ule ve toplum degil; tum dunya sizleri gipte ederek saskinlikla anlamaya calisarak ve de kiskanclikla izliyor.
-
Halk Direnişi - Dönüm Noktası - Taksim Gezi Parkı Koruma Eylemi
Sozlerinde duramadilar. Kizilay'da polis saldirisi basladi. Korku daglari deldi. Hani hafta sonu mudahele yoktu? Bunlar kimi neye gore kandirmaya calisiyorlar?
-
Halk Direnişi - Dönüm Noktası - Taksim Gezi Parkı Koruma Eylemi
Halk direnisinde ilk defa "gazsiz, susuz, bulutsuz" bir hava ve ortamda halk direniscilerinin pollis devlet ve hukumet baskisi olmadan yuz binlerle Taksim'e ve Kizilay'a el ele kol kola yuruyuslerini gormek ne mutluluk verici bir manzara.
-
Halk Direnisi Inancsal Islam ve Ideolojik/politik Islam Farki
Kucuk bir parkta ve bir agaci koruma adina baslayan once parkin semtini sonra sehrini giderek tum yurdu ve dunyayi saran halk direnisini neyin tetikledigini algilamak, ideolojik/politik islam ile inancsal islam farkini algilamak ile esdegerdir. Kisaca tarihe deginirsek, bilindigi gibi Osmanli'daki tek ayrim Muslim ve Gayri muslim ayrimi olmak ile beraber, Osmanli'nin yasadigi dunyayi ve toplumsal gelisimi goz onune alirsak ve bir yerde devsirmeyi de devre disi birakirsak; Osmanli'nin gayri muslimler uzerinde kendi baskilarini kurmak yerine; onlari kendilerine vergi veren bir toplum olarak inanclari ile bas basa biraktigini goruruz. Yani osmanli'da gayri muslimlere musluman olmalari icin uygulanan belirli bir baski yoktu. Evet, belki ikinci sinif vatandastilar. Bu temelde kimse Osmanlida, O.Dogu'daki gibi bir teokratik duzen oldugunu ve yasandigini soyleyemez. Ayrica Y.Emre, Mevlana, P.S. Abdal, B.Veli v.s. gibi tasavvuf agirlikli bir dini uygulama ve inanc vardi. Ataturk ile birlikte ulkke ve toplumu bunu daha da ileri goturerek bir cesit laik muslumanlik duzeyine tasimisti. Once isterseniz Anadolu gelenegindeki Islamdan bahsedelim. 1960'lara kadar suren tarihimizde islam anlayisi inanca dayaniyordu. Bunu en guzel algilamak aslinda bugun kendine antikapitalist musluman diyenleri algilamak ile esdegerdi. Yani "ibadette kabahatte gizli" idi. "her koyun kendi bacagindan asilir" di "herkes kendine musluman" di. Kimse kimseye hem muslumanlik baskisi yapmaz, ya da kimse kimsenin muslumanligina karismaz ve kimse kimsenin muslumanligini kendi muslumanligi ile olcmezdi. Kisaca INANCTA BIR GONULLULUK soz konusu idi. Yani islam ve muslumanlik inanc temelinde bir uygulamali yasam ve iliski bicimi idi ve herkes bu inanctan ne algiliyorsa oyle bir musluman olarak yasiyordu. Kisaca muslumanlik sadece musluman olanin kendi muslumanligi idi. Ana algi "kimse benim ile Allah'in arasina giremez" algisi ve "Ben sadece Allah'in (insanoglunun degil) kuluyum" algisi idi. Iste bu temelde toplumda o aile ve cevre yonlendirimi disinda kisilerde bir yerde nasil bir musluman olabilmelerini secme olanagi vardi. Iste inancsal islam bu temelde, yasam ve iliski bunyesinde idi. Bu arada O.Dogu'da ve genelde teokratik islam ulkelerinde ise otokratikm bir yasam ve iliski ve bunun en uc noktasi seriat vardi. Yani islam BIR INANCTAN ZIYADE YASAM VE ILISKIYI HER TURLU KONTROL EDEN YONLENDIREN VE YONETEN BIR IDEOLOJIK POLITIK DUZEN VE SISTEMDI. Iste bu ideolojik islam, bulundugu ulkelerde kendi yonlendirim ve yaptirimlarinin disinda bir yasam ve iliski ve duzen hakki tanimiyordu. Kisaca "islam dini budur ve musluman boyle olunur" temelli tek duze bir yasam ve iliski ve de buna uymayanlara ise vicdan disi ve insanlikdisi cezalar hakimdi. Tekrar ulkemize donersek, Islamin tekrar iktidara gelisini de Menderes ileele alirsak; bu sekildeki bir ideolojik islam'in aslinda ABD'nin de yonlendirmesi ile ulkeye ve topluma tanitimi baslamisti. Iste bu ideolojik islam zamanla cesitli partiler eliyle ve adiyla iktidara kadar geldi ve iktidar ortagi oldu. Yalniz hala 1970-2000 arasi bu ideolojikm islam adina yola cikmis partiler, bir yerde tam olarak islami politika ve ideolojilerine tasiyamiyor ve onlerindeki Ataturkcu ve Asker engelini asamiyordu. Iste bu ideolojik Islamin adini toplumsal olarak duyurmasi ve 1990'lar ile aldigi baski; onlari magdur ve hakli duruma getirdi ve boylece tam bir ideolojik islam icin yola cikan AKP dogdu. Burada dogan AKP'nin iki kanadi vardi. Evengalist ve dialogcu ideolojik islam, O.Dogu algili otokratik ideolojik islam. Burada "demokrasi" nin yardimi ile de bu iktidar cogunluk ile 2002 de iktidara geldi ve bu demokratik gelis, onlarin algisinda demokrasiyi "ben politikami ideolojik islama tasirim" zihniyeti dogdu. Iste bu ABD gudumlu bati yonlendirimli ideolojik islam kendince dis ve ic politika da demokrasiyi uygularken, rakipleri gorduklerini de yine kendi "demokratik" algilarinca devletin ve hukumetin tum yetkilerini eline gecirerek bertarafa soyundu ve once Ataturkcu kesimi sonra da Askeri cesitli oyunlarla iceri aldi. Boylece kendini tek guc olarak gormeye basladi. 2010'lar yani 3. kez iktidara gelme ile artik bu ideolojik islamin politikasi iyice toplumun her kesiminde bir baski ve zorlama ve de bertaraf olarak yansirken; "dindar/kindar nesil yetistirecegiz" ile doruga cikti. Kindar lik diger her turlu politikaya ve ideolojiye karsi duyulan islam ideolojisinin politik kindarligiydi. Yani toplumdan tum diger ideolojileri politik olarak izlerini silme adina yola cikildi. Iste bu yola cikista sirasiyla tum diger ana ideoloji olan Ataturk ve milliyetciliginin getirdigi her turlu kazanim yavas yavas ve aleni toplumun elinden aliniyor ve bu konuda hak ve ozgurlukler kisitlaniyor ve bu konuda hic bir geri adim atilmazken de, bir yandan basta 4+4+4 ile dindar nesil yetistirmek icin yola cikiliyor ve bu neslin hedefi de 2023 olarak konuyordu. Iste bu ideolojik islamin tamamen bir politik uygulamasi ile ve "madem ben sandiktan ciktim, her seyi yaparim" algisi ile toplumun her yas ve kesiminde sadece Ataturk politika ve ideolojisi degil; toplumun artik nasil yasayacagina ve ne yapmasi gerektigine de yonlendirim ve yaptirimlar geliyordu. Tarihsel bu baskinin ilki olan Ataturk yonu ilk patlak veren kitlesellik oldu. IP ve TGB onculugunde Ataturk ve kazanimlarinin geri alinmasina artik toplumun bu yondeki ideolojik politik bolumu sessiz kalamadi ve kitlesel eylemler basladi. 2010 ile baslayan bu eylemler ve karsi durus ucuncu senesini doldururken, iste ikinci tarih olan toplumu her yonuyle yasam ve iliski olarak ideolojik islama donusturme politikasi nihayet Gezi parki halk direnisi ile tum yurda ve dunyaya yayildi. Butun bunlar bizlere sunu gosteriyor. ideolojik ve politik islama once ideolojik ve politik Ataturkculuk v.s. bas kaldirdi ve daha sonrada toplum inancsal islamlarinin politik olarak ideolojik islama donusturulmek istedigini algiladilar. Cunku inancsal islamda toplumun her turlu yasam ve ozgurlugu vardi. Butun bunlar sunu gosterir. Turkiye de ISLAM IDEOLOJIYE VE POLITIKAYA TASINAMAZ. Turkiye'de Islam SADECE VESADECE BIR INANCTIR VE HERKES BU INANCTAN NE ALGILIYORSA BIRBIRINE KARISMADAN OYLE YASAR VE ILISKI KURAR. Bu da bize ulke ve toplumumuzun hic bir sekilde bir O.Dogu ulkesi gibi teokratik ve otokratik ideolojik ve siyasi islam ile yasayamayacagini gosterir. Bunu bugun dunya da emperyalist zihniyet ve guclerde gordu ve algiladi. Yani Turkiye'yi bir O.Dogu ulkesi ve onun ideolojik politik islaminin teokratik otokratik duzen ve sistemine sokma olanagi olmadigini algiladi. Simdi halk direnisciuleri iktidarin evengalist ve cemaat kanadi ve belki de icten ice AKP biatcilari ve yetkilileri de bu konuda dusunmeye basladilar. Bu isin basini ceken diktatorun ise henuz bunu algilayamadigi icraatlerinden goruluyor. Yalniz giderek yanliz kaliyor. Bu arada diger bir nokta da, AKP bunyesindeki biatci yandasin; ideolojik/politik islam ile inancsal islam farkini algilayip algilayamadigi da henuz belli degil. Yalniz ideolojik/politik islam ile inancsal islam farkini ve AKP'nin ideolojik politik islam dayatmasinin da artik bir demokrasi olmadigini, buyuk bir ihtimalle, AKP'ye sirf askeri diktanin ortadan kaldirilmasi adina destek veren; liberaller, 2. cumhuriyetciler, eski solcular, sosyalistler v.s. de algilamaya basladi. AKP'nin siyasi ve ideolojik islam adina kendince ilerlettigi demokrasinin aslinda bir ideolojik politik islam yasam ve iliski ve de duzen/sistem dayatmasi oldugunu ve diktatortluge dondugunu yani sivil diktatorlugun hem askeri diktatorlugun hem de ideolojik politik Ataturkculugun ustunde bir islam ideolojik diktatorlugune donustugunu herhalde bu halk direnisinden sonra algilayanlar cogalacaktir. Iste o yuzden bu halk hareketi, ideolojik politik teokratik ve otokratik bir islami ve muslumanligi istemedigini dosta dusmana hem de bilincli ve yaraticiliklari ile orantisiz zekalarinin her turlu direnisi ve eylemi ile gostermistir ve gostermektedir. Bugun basta diktator ve biatcilarinin almasi gereken ve algilamasi gereken sudur. T.C. Devleti vatandaslarinin islam algisi ve anlayisi inancsal ve kisiseldir. Kimse kimseye islami da muslumanligi da dayatamaz ve bu bir gonulluluk isidir. Turkiye bir O.Dogu ulkesi olamaz. Turkiye'de hic bir zaman islam ve muslumanlik bir ideoloji politika ve toplum duzeni sistemi ve yasam ve iliskisi olamaz. Turkiye'ye hic bir zaman duzen sistem ve ideolojik politika olarak teokrasi otokrasi ve islam ve musluman diktatorlugu gelemez. Bunu bugun genelde 80 sonrasi dogan gencler soyluyor. "YASAMIMA ILISKIME KARISMA ISLAMI BANA BIR YASAM VE ILISKI BICIMI OLARAK DEMOKRATIK OLARAK TA BASA GELSEN DAYATMA, DEMOKRASI OLARAK GELISINI IDEOLOJIK POLITIK ISLAM DIKTATORLUGUNE TASIMA"
-
Halkin Direnisindeki Hak ve Ozgurluk Algisi
Bence bu konuda endiseye gerek yok. Cunku halk direnisi neyi neden ve nasil yaptiginin ve yapacaginin farkinda ve bilincinde olma acisindan niteliklidir. Herhangibir sivil hareketin ustune surulecegi durum ancak diktatoru, tahtindan eder. Cunku burada sadece ulkemizde degil; tum dunyada destek bulan ve ilklere imza atan bir halk direnisinden bahsediyoruz. Bu halk direnisinin cagdas ve aydin niteligi, bugun dunyanin gelismis ulkelerinin bile halkina bir isik yakmistir. Bu halk hareketi hic kimsenin hafife alamiyacagi kadar dunya tarihine damgasini vurmustur, hem de her alanda.
-
Video: 7 Haziran 2013 Redhack'in Halk TV Tarihi Konuşması
İsim: 7 Haziran 2013 Redhack'in Halk TV Tarihi Konuşması Dizin: Politik Videolar Ekleme Tarihi: 07 Haziran 2013 - 16:23 Gönderen: evrensel-insan Kısa Açıklama: iki Bolum Geniş Açıklama: 7 Haziran 2013 Redhack'in Halk TV Tarihi Konuşması Video Linki: Videoyu Görüntüle
-
Halk Direnişi - Dönüm Noktası - Taksim Gezi Parkı Koruma Eylemi
Üniversite öğrencisi Başak Özçelik, kendisini dövenlerin, “İşte AKP Gençlik Kolları’nın gücü” sözlerini söylediklerini aktardı T24 İzmir’de Gezi Parkı protestoları sırasında sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden direniş çağrısı yaptıkları gerekçesiyle gözaltına alınan 34 gençten 33’ü dün serbest bırakıldı. Olaylar sırasında polislerin şiddetine uğrayan 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Başak Özçelik ise kendisini dövenlerin, “İşte AKP Gençlik Kolları’nın gücü” sözlerini kullandığını, zorla “Tayyip’i seviyorum, Türk polisini seviyorum” dedirtilmek istendiğini vurguladı Cumhuriyet gazetesinin haberine göre, gözaltıların ardından özellikle İzmir Barosu ve CHP İl Başkanlığı devreye girerek gençlere sahip çıktı. Gençlerden 12’si önceki gece, 21’i de dün sabah saatlerinde serbest bırakıldı. F.E.A. adlı 1 kişinin ise sorgusu sürüyor. F.E.A.’nın Twitter hesabından, “Henüz Anıtkabir tapınağını yakmadık ama bu gece İzmir p.ç.’lerine cehennemi yaşatacağız”, “Alsancak’ı terk edin, arkadaşlarınızı arayın, polisle çatışamadan öldüresiye döveceğiz sizi” tweetlerini paylaştığı öne sürüldü. Serbest bırakılanlardan Dilara Akın’ın, isim benzerliği nedeniyle 35 saat Yeşilyurt’taki emniyet müdürlüğünde gözaltında tutulduğu da savlandı. Nişanlısı Eray Koyuncu, Akın’ın herhangi bir Twitter adresi hatta telefonunda son bir yıldır internet paketi bile olmadığını bildirdi. Akın’ın ailesinin, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunmaya ve dava açmaya hazırlandığı belirtildi. ‘Copla bayıldım, copla ayıldım...’ Bu arada İzmir’deki, “Taksim Direnişi”ne destek olayları sırasında polis şiddetine maruz kalan 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Başak Özçelik, kendisini dövenlerin, “İşte AKP Gençlik Kolları’nın gücü” sözlerini söylediklerini aktardı. Dokuz Eylül Üniversitesi Mütercim Tercümanlık Bölümü 3. sınıf öğrencisi olan Başak Özçelik, savcıya suç duyurusunda bulunacağını aktararak “Copla bayıldım, copla ayıldım” diye konuştu. 2 Haziran gecesi arkadaşlarıyla birlikte Gündoğdu Meydanı’nda olduğunu ve olası bir yaralanma riski bulunanlar için yanında tıbbi malzemeler taşıdıklarını ve sonrasında yaşadıklarını şöyle anlattı: “Bir anda ortalık karıştı. Her yer duman oldu. Kaçmaya başladık, arkadaşlarımızla birbirimizi kaybettik. Yere kapandım. Gaz bulutunun geçmesini bekledim. 2 dakika kadar sonra 100-150 polis ve eli sopalı sivil adamlar koşmaya başladı. Sırtıma darbe aldım. Beni, tahta sopalarla, coplarla dövmeye başladılar. Bayıldım. Sonra başıma yediğim copla tekrar ayıldım. Etrafımda 20 kadar kişi vardı. 3 ya da 4 tanesi resmi kıyafetli polisti. Diğerleri ellerinde sopalar olan sivil kıyafetli kişilerdi. Bana, Tayyip Erdoğan’ı, Türk polisini çok seviyorum dedirtmeye çalıştılar. Demedim. Dövmeye devam ettiler. Bir ara denize atlayarak ellerinden kurtulmaya çalıştım, izin vermediler.”
-
Video: Everyday I'm happulling
İsim: Everyday I'm happulling Dizin: Politik Videolar Ekleme Tarihi: 07 Haziran 2013 - 10:24 Gönderen: evrensel-insan Kısa Açıklama: Klibi Izle Geniş Açıklama: "Taksim Gezi Parkı Eylemleri" ne katılanlara çapulcu adının takılması tüm Türkiye'de olduğu gibi dünya basınında da yer buldu. Öyle ki wikipedia.org chappulling nedir başlığı attı. wikipedia da chappulling, yeni uyarlanmış, 2013 yılından beri kullanımda olan bir kelimedir. 2013 yılında Türkiye ’de yapılan protestolarda Başbakan Erdoğan ’ın ‘çapulcu’ kelimesini kullanmasıyla ortaya çıkmıştır. Başbakan, İngilizce karşılığı Looter ya da marauder olan bu kelimeyi, barışçıl protestolar yapan kişiler için kullanmış, ardından sosyal medyada kelime bambaşka bir anlamda kullanılmaya başlanmıştır: Kişilerin hakları için mücadele etmesi olarak açıklandı. İşte Everyday I’m chappulling Klibi İzle: LMFAO grubunun “Everyday I’m shuffling” şarkısının “Everyday I’m chappulling” şeklinde uyarlandığı video klibine yer verildi. [kaynak: radikal.com.tr] [kaynak: guncelportal.blogspot.com] I’m chappulling Klibi Video Linki: Videoyu Görüntüle
-
Video: TV 10'da canli yayinda konusan kiz
İsim: TV 10'da canli yayinda konusan kiz Dizin: Politik Videolar Ekleme Tarihi: 07 Haziran 2013 - 10:17 Gönderen: evrensel-insan Kısa Açıklama: 9 Yasinda Geniş Açıklama: '9 yaşındayım, 6 yıldır eylemlere katılıyorum Gezi Parkı'nın en genç direnişçisi neden Taksim'de olduğunu açıkladı. Küçük direnişçinin "9 yaşındayım, 6 yıldır eylemlere katılıyorum" sözleri dikkat çekici Video Linki: Videoyu Görüntüle
-
Halkin Direnisindeki Hak ve Ozgurluk Algisi
Taksim Plaformu'ndan Gezi Parkı açıklaması: Yegane koşul diyalog Taksim Platformu bir açıklama yaparak sorunun çözümü için yegane çözümün diyalog ve müzakere olduğu değerlendirmesi yaptı T24 Taksim Platformu, Gezi Parkı eylemlerinin 11. gününde bir açıklama yaparak "haklı mücadeleye gölge düşürecek her türlü çabadan uzak durmaya devam edileceğini" duyurdu. Taksim Platformu'ndan yapılan açıklama şöyle: "Taksim Gezi Parkı'nda 11 gün önce meşru taleplerimiz için başlatılan masum ve barışçı protesto gösterimiz güvenlik güçlerinin ölçüsüz güç kullanımı ile engellenmek istenmiştir. En temel demokratik hakkımızın yasadışı şekilde ve hiçbir demokratik ülkede örneği görülmedik oranda şiddet kullanılarak bastırılmaya çalışılması, protestomuzun geniş halk yığınları nezdinde destek bulmasına sebep olmuştur. Meşru taleplerimizi savunurken dışlayıcı bir dile başvurmamaya, kimseye ayrımcı bir gözle bakmadan anlamaya çalışmaya ve şiddetten uzak durmaya büyük özen gösterdik. Bundan böyle de haklı mücadelemize gölge düşürecek her türlü eylemde bulunanları uyarma ve aramıza mesafe koyma gayretimizi sürdüreceğiz. Hangi yol ve yöntemle olursa olsun hiç kimseye, hiçbir gruba, hiçbir anlayışa ve hiçbir inanca karşı şiddeti, ayrımcı ve dışlayıcı davranışı, hakareti, küfrü kabul etmiyoruz ve böyle davrananları şiddetle kınıyoruz, suçluyoruz. Demokratik bir siyaset ortamının oluşumu için son derece önemli gördüğümüz bir arada yaşama deneyimini tehdit edebilecek her türlü eylemi son derece tehlikeli ve elde edilen barışçıl ilişkileri tahrip etmeye yönelik olarak görüyoruz. Sonuç vermediğinin görülmesine rağmen günlerce sürdürülen yasalara aykırı polis şiddeti sorumlularının görevden alınmasının, cezalandırılmasının, şiddetin dinmesini ve barışçıl bir müzakere ortamının oluşmasını sağlayacağı inancındayız. Sorunun çözümü için hala yegâne koşulun, diyalog ve müzakere yolunun açılması olduğu inancımızı tekrarlıyoruz... Taksim hepimizin!"
-
Halkin Direnisindeki Hak ve Ozgurluk Algisi
Birey olarak kendi hak ve ozgurlugunu talep etmek Birey olarak baska bireylerin hak ve ozgurluk taleplerine destek vermek Birey olarak her bir bireyin hak ve ozgurlugunu savunmak Birey olarak herhangibir bireyin/zumrenin/ v.s. ideolojik inancsal, etik, etnik, dini mezhepsel, politik ve izmsel dogrusunun kendi hak ve ozgurlugunu baskasina dayatmasina, zorla/baski ile kabul ettirmesine kendi dogrusuna biat ettirmesine karsi cikmak.
-
Diktatorluge Karsi Halk Direnisi-Tarihte Ikinci Diyojen Olayi
İngilizce'ye katılan yeni kelime: chapulling. hakkını aramak / insan yerine konmayı talep etmek / baskıya direnmek A new word in English: chapulling. seeking rights / requesting to be behaved as a human / resisting oppression
-
Erdogan Kayip!?.....
Erdogan'in ucaginin nereye ne zaman inecegi, ya da indigi bilinmiyor ve gizli tutuluyor.
-
Halk Direnişi - Dönüm Noktası - Taksim Gezi Parkı Koruma Eylemi
Borsa Dususte Diktatorun, bugun Tunus'tan yaptigi kiskirtici ve korukleyici "inadim inat..." deyimini surdurmesi nedeniyle, dususte olan borsa bugunde %4 dususu gordu. Hava atilan sicak paranin suyunu cekmesi ile gercek ekonomi gundeminin artik yansimasi kacinilmazdir. Ayrica basta bakirkoy ve yenikoy olmak uzere, diktator'un havaalanina inecegi saat 19'da halk hem isiklarini yakip sondurecek hem de tencere kasik calacak. Ayrica istanbul'un sokaklarindan da kitlesel yuruyusler bekleniyor.
-
Diktatorluge Karsi Halk Direnisi-Tarihte Ikinci Diyojen Olayi
TDK diktatorun "capulcu" aciklamasindan sonra, sozlukte ayar yapmis; daha once "yagmaci/talanci" olarak acikladigi "capulcu" nun aciklamasini tanimini degistirerek "duzene karsi duran/duzene bas kaldiran" olarak degistirmistir.
-
Diktatorluge Karsi Halk Direnisi-Tarihte Ikinci Diyojen Olayi
28 Mayis 2013 ile sadece golgesinde dinlenilen agaclara mudahele ile baslayan direnis, 31 Mayis 2013'te orada uyumakta olan park sakinlerinin sabah 5'te uzerine tazyikli su ve biber gazi sikilmasi ile hiz aldi ve bugun tum yurtta yayginlasarak 9. gunune girdi. T.C tarihinde ilk ve enlere sahne olan bu halk direnisinin ilklerini once siralayalim. Sosyal direnistir. Apolitik direnistir. Enlerinde soyle siraslayabiliriz; uzun soluklu direnistir katilimci direnistir yaygin direnistir kitlesel direnistir destekci direnistir yurt ici destegi alan direnistir yurt disi destegi alan direnistir dayanismali/yardimlasmali/paylasimli direnistir bariscil/ozgurlukcu/sagduyulu direnistir sosyal medya agi kullanan direnistir cagdas, ilerici, aydin ve devrimci direnistir dayanikli kararli azimli direnistir. toplumun her kesimini her yasgrubunu her farkini iceren gelisimdir Isteyenler bu ilk ve enleri artirabilir. Bunun yaninda, her turlu olumsuzu olumluya ceviren ve mizahi zekaya sahip bir direnistir. Bunun yaninda olaylarin katilim farki acisindan degerlendirilisi de soyledir; Hukumet ve devlet diktatorun kiskirtici ve korukleyici aciklamalari yaninda, sagduyulu ozur dileyebilen aciklamalar da yapmislardir. Hukumet ve devlet yetkilileri her turlu aciklamalarinsa halk direnisini gormemezlikten gelmis, saldiran ve vahset uygulayan polisi savunmus ve dikkati provakator gruplarin uzerine cekmeye calismistir. Polis kanunlari hukuku her turlu ihlal eden baski vahset uygulamistir. Olu sayisi resmi olarak 3 verilmekle birlikte daha cok oldugu tahmin edilmektedir. Resmi aciklanan goz altilar yaralilar rakamlari gercegi yansitmamaktadir. Bir kac linc hareketi girisimi olmus, en son Rize'deki linc girisimi "2. Madimak" olmaya ramak kalmisken onlenmistir. Polis sadece eylemcilere uzerlerine geldikleri icin baski ve vahset uygulamamis, hareketli araclarla sokaktaki her gordugu kisiye eylemi katilip katilmadigina bakmaksizin baski ve siddet uygulamistir. Polis yasak oldugu halde uyguladigi gazlari hem yakindan hem de kapali alanlarda hem de miktar olarak asiri kullanmistir. Polis taninmamak amaci ile kasktaki numaralarini tahrip etmistir. Polislerin arasinda unuformali sahte polislerin sivil polislerin ve hatta eli sopali kisilerin oldugu tesbit edilmistir. Bilhassa eli sopali kisilerin polisin gozu onundeki uyguladigi vahset tesbit edilmistir. Halk direnisine destek evlerden isyerlerinden ve her bir ortamdan cesitli eylemlerle surmustur. Halk direniscilerin her turlu ihtiyacini yine halk saglamistir. Hareket tum dunyanin her turlu kesiminden destek almis, dunyanin cesitli ulkelerinde direnise destek eylemleri duzenlenmistir. Direniscilerin istedigi cok aciktir. Yasamlarina, iliskilerine ne yiyip iceceklerine, ne giyeceklerine, ne aile yasantilarina, ne vucutlarina v.s. karisilmamasini kendilerinin cesitli soylemler ile asagilanmamasinin kucuk dusurulmemesinin ve kendilerine hakaret edilmemesinin gerekliligini, cevreye duyarli olunmasini ve her turlu farkin hak ve ozgurlugunun taninmasini istemektedir. Halk direnisi hareketinin hic bir politik etik etnik ya da ideolojik inancsal tek bir tabani yoktur. Hic bir fark tabaninin da onculugunu tasimamaktadir. Bu halk direnisi sadece Turkiye'de degil; anlam ve icerigi ile dunyada da bir ilktir. Kisaca bu halk direniscilerini soyle ustelik diktatorun asagilama maksadi ile soyledigi kavram ile tanitalim. C-Cagdas A-Aydin P-A politik/politika ustu U-Uzlasmaci L-Laik C-Cumhuriyetci U-Ulusunu seven/koruyan
-
Video: Gezi Parkı Olayları Adolf Hitler - Recep Tayyip Erdoğan Uyarlaması
İsim: Gezi Parkı Olayları Adolf Hitler - Recep Tayyip Erdoğan Uyarlaması Dizin: Politik Videolar Ekleme Tarihi: 05 Haziran 2013 - 15:58 Gönderen: evrensel-insan Kısa Açıklama: Girilmemiş Geniş Açıklama: Gezi Parkı Olayları Adolf Hitler - Recep Tayyip Erdoğan Uyarlaması Video Linki: Videoyu Görüntüle
-
Site Kitlesinin Halk Direnisinde Bulunma ve Destekleme Nedenleri
Su anda yazdigim siiri de sizlerle paylasayim. Uyanis Gelin beraber olalim Meydanlari dolduralim Diktaya korku salalim Korkusuyla korkutalim Bize halk derler Bizimdir bu yerler Eylemimiz soyler Sesimiz gurler Bizi ne sandiniz? Hulyalara daldiniz Cevabinizi aldiniz Sasiripta kaldiniz Polisin, gazin Bu kadar gucun Diktadir sucun Ulkeden ucun Halkim bir seldir Ulkem sana eldir Artik postunu deldir Eylemim evrenseldir Gucum, vicdanim Sizlar her yanim Halk benim canim Ben bir insanim.
-
Halk Direnişi - Dönüm Noktası - Taksim Gezi Parkı Koruma Eylemi
Ak Parti’li Direnişçiden Başbakana Mektup… Sayın Başbakanım, Mektubumdaki başlığın mahiyetine bakarak olur da hakkımda “provakatör” yaftası yapıştırmayasınız diye derdimi anlatmadan önce kendimden bahsetmek zorundayım ne yazık ki… 33 yaşında, Uluslararası İlişkiler ve Siyaset tahsili yapmış, iki yabancı dil bilen, teknoloji dahil dünyadaki tüm gelişmeleri yakından takip eden, hayatının 3’te 1’ini 30’a yakın ülkeyi gezerek ve yaşayarak geçirmiş, aslen Karadeniz’li ve Gürcü kökenli ama aslanlar gibi bir Türk evladıyım… Bugüne kadar Asya, Avrupa, Amerika, Afrika ve Avustralya kıtalarında bulunmuş, genç yaşıma rağmen ülkem daha 2023 hedefiyle tanışmadan yıllar önce kuşun uçmadığı kervanın geçmediği Pakistan-Afganistan sınırlarında ticaret yaparak bayrağımızı gururla taşımış, bugün hala bu birikim ve deneyimle iş yapmaya çalışan gururlu bir Türk girişimcisiyim. Beş vakit namazında ve niyazında olan annem ve babam dâhil ailemin hiçbir ferdi bugüne kadar hiçbir yasa dışı oluşum, toplantı, gösteri vb eylemler içerisinde yer almamış, var gücüyle vatanı ve milleti için çalışmış - yani özetle ötekileştirebileceğiniz hiçbir sosyolojik, ekonomik ve siyasal bir gruba ait olmayan - standart bir Türk aile yapısına mensubum. Bütün bu söylediklerimi emriniz altında çalışan istihbarat teşkilatımıza teyit ettirebileceğiniz gibi, buna hiç ihtiyaç dahi duymadan -bugün tam bir baş belası olduğunu söylediğiniz- sosyal medyadaki twitter hesabımdan yıllardır yazdıklarıma ve paylaştıklarıma bakarak da rahatlıkla anlayabilirsiniz… (@bulent_peker) Buraya kadarı hikayenin sıkıcı kısmı… Sizi ilgilendiren tarafı bundan sonrası… Sayın Başbakanım, hikayemin sizi ilgilendiren tarafı asıl bundan sonra başlıyor… Bilmenizi isterim ki; iktidara geldiğiniz ilk günden bu yana bir seçmen ve destekçiniz olarak partinizin yanında yer aldım. Oy kullandığım bütün seçimlerde Ak Parti’ye oy verdim. Ak Parti’ye ait yerel yönetimlerin ulusal ve uluslararası ölçekteki projelerine danışmanlık yaptım. Toplantılarınıza katıldım. Size ve birlikte yola çıktığınız insanlara yapılan tüm haksızlıkların karşısında durdum. Siz, 28 Şubat, askeri vesayet, baş örtüsü, özgürlükler, Mavi Marmara, Ergenekon, Anayasa ve en nihayetinde çözüm süreci gibi onlarca konuyu savunurken aklım ve ilmim yettiğince sizi savundum ve destekledim. O meşhur balkon konuşmanızı gözlerim dolu ve mağrur bir şekilde dinledim. Defalarca etrafıma dinlettim. Sahip olduğum bütün imkânlara rağmen bir kez olsun hak yemedim, haram yemedim ve kendi gücümce yedirmedim. Tüm bunlara rağmen etrafım ve çevreme göre; kimi zaman “yavşak” oldum, “yandaş” oldum, “düzenin adamı” oldum ama bir gün olsun “doğru bildiğimden şaşmadım”. Biz kimdik, ne olduk? Biz, hayatımızın baharında yerleşik düzenle mücadele etmeyi, yapılan tüm haksızlıklara ve taşkınlıklara rağmen sabırla direnmeyi, her ırktan, görüşten, milliyetten insanı dinlemeyi öğrendik. “Kefeni giyip çıktım” dediğiniz yolda gencecik bedenlerimizi, akıllarımızı ve ruhlarımızı size emanet ettik. Hiçbir zaman “sandıkta bir oy” değildik. Eğitimi, tahsili, ahlakı, kültürü, vicdanı ve tüm insani birikimi ile olsa olsa bu memleketin geleceği bizler idik. Öyle gördük, öyle bildik, öyle inandık… Şimdi ne oldu da bir avuç provakatör, darbeci, çapulcu olduk? İşte bu bizim hikâyemiz… Anlatacaklarımın bundan sonraki kısmına derdimi daha iyi ifade edebilmek için resimlerle devam edeceğim Sayın Başbakanım. Gerçi siz benden daha iyi biliyorsunuzdur ama olur ya atladığınız bir şeyler vardır diyerek bu resimleri seçerken kronolojik bir sıralama yapmaya özen göstereceğim… Önce “biz” değildik… Onlar vardı… Bir hafta önce başladı her şey. Önce birkaç görüntü ilişti gözüme televizyonlarda. Yukarıda Allah var, “hiç önemsemedim”. “Tevekkeli zeki insanlar ama bunların da hayatı muhalefet be” dedim ve geçtim… Ya kardeşim olsaydı… Derken bir gün ansızın bu görüntüler düşmeye başladı sosyal medyadaki hesabıma… Gerçi siz Twitter başa bela dediniz ama biz Sizi, Cumhurbaşkanımızı, Suat abimizi ve hatta Melih Gökçek’i bile hep oralardan takip ettik bugüne kadar… Bir gece yarısı ansızın Gezi Parkı’na giren kolluk kuvvetlerimizin nefretine ve şiddetine tanık olduk ekranlarda. Ortalığı nasıl dağıttıklarını, çadırları nasıl yaktıklarını, bilmem kaç bar basınçla insanların kafasına nasıl su sıktıklarını izledik. Üzüldük… Ben bunlara bakarken, memlekette olan eli öpülesi anam aradı telefondan. İstanbul’a gittiğimi biliyordu. Dikkatli olmamı salık verdi her zaman ki. Dua edip kapattı. Bir resimlere baktım, bir de kendime… Düşündüm… Dedim, ya bu kızcağız benim kardeşim olsaydı..? Ve bir kardeşimiz daha ilişti gözüme… Memlekette adam kalmamış gibi sanki, dikilip tek başına bir TOMA’nın karşısında göğsünü siper eden… Ve o büyük vatanperverin dizeleri yankılandı beynimin içinde… Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim “iman dolu göğsüm” gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, ‘Medeniyet!’ dediğin tek dişi kalmış canavar? Mehmet Akif Ersoy Büyüklerimden öğrenmiştim. Parayla “imanın” kimde olduğu bilinmez diye. Sizce de öyle değil mi Sayın Başbakanım? (Bilmenizi isterim ki; ben bundan sonra katıldım bu direnişe…) Ben hiç gitar çalmadım… 65 yaşındaki kamu emeklisi babam, saz çalmamı isterdi çocukluğumdan beri. Yeteneğim yoktu, yapamadım. Sonra bir kardeşimizi gördüm elinde gitarıyla. İmrendim… Dedim; “ya bizim topraklardan bir şeyler çalıyorsa?” Ne bileyim bir Âşık Veysel, bir Âşık Mahsuni, bir Neşet Ertaş, bir Ahmet Kaya, bir Kazım Koyuncu biliyorsa… Sonra U2’nun solisti Bono ile buluşmanız geldi aklıma… Hani hatırlarsınız dünyada çok az sayıda lidere nasip olan - reformist - şahsiyetinizi bizzat tanımak ve destek vermek için ülkemize gelip bir IPod hediye etmişlerdi size ve çocuklarınıza… Düşündüm sonra… Müziğe de karşı olamazdınız ya? Basit bir eylem bir direnişe nasıl dönüşür? Hani hep diyorlar ya bunların derdi üç beş ağaç değil diye… Doğrudur, ne yalan söyleyeyim. Karadeniz’in yeşilliklerinde büyümüş, yeşile doymuş bir evlat olarak doğa için canımız feda ama soruyorum size “insan” olmadıktan sonra, doğa neye yarar? İsterseniz bu görüntülere birlikte bakıp anlayalım ben neden düştüm “insanlık peşine”… (Eylemler esnasında Mobese kameralarımız kapalı veya havaya bakar durumda olduğu için görüntülerimizi “haddimiz olmayarak” sivil halktan edinmek durumunda kaldık maalesef, kusura bakmayınız.) (Arkadaşın elindeki pankartta isminiz yazıyor. Saygısızlık ettiğimi düşünüp okumaktan vazgeçersiniz diye bu plandan çekilmiş resmi verdim.) Olimpiyatlara hazırlanan şehrimizin uzak doğu sporları takımından arkadaşlarla #GeziParkı Keyfi… Bu arkadaş da voleye hazırlanırken… Çiçek sulayan çevreci polis kardeşlerimiz… Gözümle gördüm. Bu kızcağız ahlaksızca geziyordu Kordon’da.. Bu arkadaş da mevsimi gelmeden şort giymiş, ondan olabilir… Bunun da sakalları var. Devrimci midir nedir? Beyin travması nasıl yaratılır adlı eser……. Bacağımızı da aldık geldik der gibi… Siz yanlış biliyorsunuz Sayın Başbakanım… Biz bunlar değiliz… Eli kanlı şuursuzlar değiliz… Gezi Parkı’ndaki barakaları, kamu mallarını yakanlar bizler değiliz… Maşa ve piyon HİÇ değiliz… Biz aslında bunlarız… Onbinlerce olsak da polisini her fitneden sakınan bir milletiz… Mizacımız biraz “kaba ve sert” de olsa kurallarımız var……. Birlikte yaşamak nedir iyi biliriz… Yardımseveriz… Merhametliyiz…. Maskelerin arkasına saklanmayacak kadar yürekliyiz… (Teyzecim affet, ellerinden öperim) Özetle… Biz; bu ülkenin düşünen, okuyan, üreten sağduyulu evlatlarıyız. Ülkemiz ve milletimiz kadar özgürlüğüne düşkün, hakkını aramasını bilen, aslında apolitik yetişmiş ama yeri geldiğinde politikanın alasını yapabilen fikri genç, kimliği genç beyinleriyiz. Biz; Ak Parti, CHP, MHP, BDP, TKP, İP değiliz. Biz apolitik yetişmiş bir neslin yine apolitik kitleleriyiz. Biz bindirilmiş kıtalar da değiliz üstelik. Örgüt değiliz, örgütlü de değiliz. Şiddet ve provokasyon taraftarı şerefsizlerden hiç değiliz. İlla bir provokatör görmek istiyorsanız lütfen önce kendi çevrenizden başlayınız. Bizlerin arkasına geçmiş provokatif tipler olamaz mı? Elbette olabilir. Ama siz de iyi bilirsiniz ki; bir devlet kendi halkının arkasını kollamadığı zaman o halkın arkasına geçen çok olur. Gençliğimiz sizi yanıltmasın, biz tarihi dogmalarla değil, internet aleminde milyon tane farklı kaynaktan okuyarak öğrendik. Biz; elimizde telefonlar, kucağımızda laptoplarla “pasif ve barışçıl direnişi” ve “orantısız zeka kullanımını” benimsemiş, “teknolojik devrimi” yaşamış yeni jenerasyonuz. Biz; yeri geldiğinde kendiyle dalga geçen, en sıkıntılı zamanlarda bile gülümsemesini bilen (bkz. aşağıda), gündüz ekmek parası peşinde ama iş çıkışı davasını gütmeye gidenleriz. Şiddet anlamında değil ama duygusal dünya olarak bizler dengesiz tipleriz vesselam. Duygularımız patlamayagörsün yeter ki… Kısacası biz; ülkemizin bize, yaratıcılığımıza ve üretkenliğimize ihtiyacı olduğunun farkındayız. Zaten bu yüzden buradayız. Sayın Başbakanım, Biz sizinle geçmişle hesaplaşmaya, alışılagelmiş tüm doktrinleri yıkmaya, halkına, milletine, doğasına ve özgürlüğüne saygı duyan, dünya devi bir Türkiye yaratmaya da varız, insanca yaşayabilmek için gerekirse kavga etmeye de… Bu bizim değil, aslında sizin tercihiniz… Biz sadece demokratik hakkımızı kullanıyor ve iletişim kurmak istiyoruz. Dinlenmek, anlaşılmak ve saygı duyulmak istiyoruz. Derdimiz, meselemiz sizin istifanız değil. Haa ben bu ülke için faydalıyım, ille de ben olacağım diyorsanız o zaman biz de “balkon konuşmasındaki Recep Tayyip Erdoğan”ı istiyoruz, bugün bize sunulanı değil. Bir sürü danışmanınız varken, ne yapmanız gerektiği konusunda bizden size tavsiye vermek düşmez Sayın Başbakanım. Ama illa somut bir şey söylememizi isterseniz, size yine sizin kullandığınız bir cümleyle cevap verelim. “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı…” Bilmem anlatabildim mi? Saygılarımla, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı / Gezi Parkı Direnişçisi
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Yok kimin kavramidir. Yok var olanin olumsuz bir ifadesidir. Cunku yok diye bir soylem varsa, bu zaten algidir ve pozitiftir, yok sadece var olanin negatif ifadesidir. Onemli olan zihinlerde olmasi degil; fenomen olarak insanogluna gozlem vermesidir. Bu ya ordadir, ya da insanoglu gozlem verecek sekilde bir seyi fenomenlestirir. Zaten kavramsal bilgi de budur, gozlem veren fenomenden insanoglunun turettigi. Dedim ya insanoglu zamansiz ortaya koyamaz diye. Cunku zaman bir olcumdur. Ustelik olandan eskiye gecmise tarihe gider. Bu tarih insanoglunun varliginin olmadigi zamana da gider.
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Efendim, Dilbilgisi ve Mantık kuralları bellidir. 21. y.y. da değiştiğini iddia edemezsiniz herhalde. Bir seyin kurali baskadir, bir seye verilen anlam ve icerik tanim tarif v.s. baskadir. Benim bahsettigim ikincisi. Yani bir kelimeden kimin neyi neden o olarak algiladigi. Bilimde sonucta bir felsefe icerir, burada onemli olan bilime felsefi degil; felsefeye bilimsel bakmaktir. Evet en basit bir kavramin tanimi her temele gore degisir. Bilime gore varlik gozlem veren olarak fenomendir ve fenomen metafizikte fenomonoloji olarak farkli bir varlik felsefesidir. Evet cunku zaman tartisilmayacak sekilde nesnellesmis ve insanoglu her turlu ortaya koyumunun icine islemistir. Kisaca olgunun tarifine uyar ve ancak gozlem ile yanlislanabilir. Ayrica zaman fenomenlestigi icin kullanilir. Ama cami baskadir cunku cami insanoglunun fenomenlestirdigi bir fenomendir ve gozlem verir. Fakat beyefendi, daha önce itibar edilmemektedir ama geçerlidir demiştiniz. Bakın aşağıda :
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Anlamadim, doga zaten evren mekani bunyesinde parcasal bir mekandir, onun uzerindeki daglarin da mekani vardir. Mekan olmadan doga da parcalar da olmaz. Bunun metafizik neresinde? Bu tamamen gozlem veren bir fenomen. Buradaki konu metafizik naturalizmin ontolojiye yani varliga dayandigidir. Yontemsel naturalizm ise birlige epistemolojiye dayanir. Ilki klasik ikincisi moderndir. Zaten sorunda ontolojideki teklikte. Sonucta teklik akilciliktir ve gozlemi de yoktur mutlak olarak bilimsellige de ters duser. Bilgi ise hem varliga dayanmaz gozlemine dayanir, hem de gecerlilik ve yanlislanabilirlik uzerinedir. Mutlak degil. Bu sizin gorusunuz. Nedeni de varliksal bakmaniz. Yapilandirmaci epistemolojinin yapilandirilmisliginin temeli varliga degil bilgiye dayanir. Onun icin insanoglu sadece gozlemini ortaya koyabilir. GOZLEMI VEREN FENOMEN TABANINI FENOMENIN ADINA VE KENDISI OLARAK ORTAYA KOYAMAZ. Burada gozlem vardir, inanc yoktur. Zaten insanoglu olmadan bir sey ortaya konamayacagi icin her ortaya konan ucludur. Yani varliksal temellerden hepsini ve ayrilmaz bir sekilde icerir. Madde, dusunce ve kavram. Insanoglu ve bu uc yetisi olmadan hic bir sey ortaya konamaz. Ortaya konan da sadece kavramsal bilgidir, varligin kendisi degil. Peki doga ile ilgili bir sey soylendigi zaman bu dogaya mi aittir, insanogluna mi? Kisaca doga kendini mi ortaya koyar, dogayi ortaya insanoglu mu koyar? Degil cunku klasik bilim bilimi varliktan cikarak degerlendirir, modern bilimin temeli ise varlik degil; varligin gozlemi yani bilgidir. Iste burada felsefenin varlik tabani olan metafizik bilime temel olurken; epistemoloji bilgi olarak bilime temel olur. Fark budur. Ben teori oldugunu soyluyorum zaten.