marti_name tarafından postalanan herşey
-
HERKEZ BIR ENGELLI ADAYIDIR..
çok şükür bu topiğe bakan biri çıktı
-
1 mektup hakkınız var ve ölüyosunuz kime ne yazardınız?
ne varda aldattın bilader
-
Sivil Polis Aracına Yol Vermeyen Gençlere POLİS kurşun yağdırdı...
Sivil arabalı bomba imha ekibi, trafikte yol vermeyen üç genci kovaladı. Kıstırılan araca ateş açıldı, yeni nişanlı genç öldü. İstanbul'da önceki gece yarısı eğlenceden dönen üç arkadaş, Unkapanı Köprüsü'nde, sivil plakası nedeniyle polis otosu olduğunu fark etmedikleri bir araca yol vermedi. Aracın içindeki iki bomba uzmanı sinirlenip takibe başladı. "VURMA ABİ" İŞE YARAMADI Yarım saat kovalamacadan sonra polis ekibinin sıkıştırdığı oto, geri kaçarken bir başka araca çarpıp durdu. Görgü tanıklarına göre polisler, silahsız olan gençlere ateş etmeye başladı, o sırada araçtan ölen gencin "Vurma abi" çığlığı geliyordu. EMNİYET: 21 SABIKASI VAR Ağır yaralı sürücü Aytekin Arnavutoğlu (23) hastanede öldü. Savcı tutuklama istedi ama cinayet zanlısı polis tutuksuz yargılanacak. Emniyet, ölen gencin sahte kimlik taşıdığını, gasp dahil 21 sabıkası olduğunu ileri sürdü. PLAKASIZ OTOMOBİL DELİK DEŞİK Silah sesleri kesildiğinde Arnavutoğlu'nun vücudunda iki kurşun, otomobilde de 6 kurşun izi vardı. Yerde 15 mermi çekirdeği bulundu. Polis, aracın plakasız olduğuna dikkat çekti. 'Vurma abi' dediler 15 kurşun yediler Yol kavgasında küfürleştiği gençlerin otomobilini takip edip sıkıştıran polis ekibi, "Vurma" diye yalvaran gençlere kurşun yağdırıp, birini öldürdü. İstanbul Fatih'de önceki gece seyir halindeki sivil polislerle yol verme yüzünden küfürleşen gasp zanlısı ve eski sabıkalı Aytekin Arnavutoğlu ile arkadaşlarının polisle girdikleri kovalamaca kanlı bitti. Arnavutoğlu'nun kullandığı gençlerin otomobilini takip edip sıkıştıran polis, korkup kaçan gençlerin arkasından kurşun yağdırdı. Görgü tanıklarının ifadesine göre "Vurma abi" diye bağıran gençlere sıkılan toplam 15 kurşundan, 2'sinin denk geldiği Arnavutoğlu öldü. EĞLENCE KÖTÜ BİTTİ Tanıkların ifadelerine göre olay şöyle gelişti: Bomba İmha ekibinde görevli 2 sivil polis ile eğlenceden dönen 23 yaşındaki Aytekin Arnavutoğlu ile arkadaşları, Unkapanı'nda yol verme yüzünden kapıştı. Polislere küfür eden gençler ile sivil araçtaki polisler arasında kovalamaca başladı. Fındıkzade'de sivil polis otosu tarafından şıkıştırılanArnavutoğlu geri geri kaçarken Seba Apartmanı önündeki park halindeki bir Toyota'ya çarparak durdu. Bu sırada otomobilden inen sivil polislerden Bayram E. gençlerin otomobiline doğru giderek ateş etmeye başladı. Polisin tabancasından çıkan 15 kurşundan 6'sı ön kaputa ikisi ise Aytekin Arnavutoğlu'nun vücuduna isabet etti. Sağ kolunu parçalayıp kalbine giren kurşunlarla ağır yaralanan Arnavutoğlu kaldırıldığı hastanede öldü. 24 yaşındaki Serkan S., ve 18 yaşındaki A.O., gözaltına alındı. İfade veren polis memuru Bayram E., olayın kaza kurşunuyla meydana geldiğini iddia etti. E.'nin, sürücünün bulunduğu araç kapısına gelip, kontak anahtarını almak isterken kapının birden açılmasıyla silahın patladığını söylediği öğrenildi. Bayram E. tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
-
Günün Türküsü
benden ciğerime gelsin (umarım anlamıştır ) uzundur bu yollar giderim gözüm kara sanma ki dönmem sana beni bekle seni ben alam olaki vurulmuşum senden beterim yalnız vurulmuşum dağ başına nöbetteyim sevdalı yaralıdır can'ı yüreğim hasretinle erir giderim seni nasıl unutsun bedenim gözüm dalar gariplenirim vurulmuşum besbelli dolanmışım yar beline bir türkü tutturmuşum ağlamaklı hasrete...
-
Balıkçılar
- Tek Türk olan mimar Serap Beygirci-Dagtekin
böyle iyi haberlere ihtiyacımız var- HAFTANIN FOTOĞRAFI
- En sadık dostlarımız...
- Günün Türküsü
yarim gezer düşünde türkü dizer kışında ay dünyayı dolanır ben güneşin peşinde bir rüzgar eser uzaktan bir ışık vurur ocaktan yarin üstü açılsa öpsem çıplak ayaktan boşboşuna söylüyorum şarkımı kimseler duymaz ben boşuna seyrediyorum güzelliğine kimse doymaz su uyur, düşman uyur haste-i hicran uyumaz- Rast gele albüm
döktürmüşsün yine gülsün- Balıkçılar
- En sadık dostlarımız...
sizce bu resim çekildikden 1 dk sonra ne olmuştur- Rast gele albüm
- HATATTAN KESİTLER...
- HERKEZ BIR ENGELLI ADAYIDIR..
tşk ederiz Gülsün çok güzel resimler...herşeye rahmen gülümsemeyi ihmal etmemişler- YAĞDIKÇA...
sefil bir nazara geldim nargile içinde duman baharsız sevişme edasındayım kimsesiz izah edemiyor durumumu hiçbir argüman ya bitir bu gelişmeyi kökünden ya da kısa dalga birşeyler çalsın yine eskisi gibi radyolarda hani mega hertz filan bazı sırlar veriyordu metalik sesleri ve bordoları olan saygın adamlar aşk yasaklandı artık halka açık yerlerde el tutmak yol açıyor diye hesapsız susmalara kaldırdık tüm tutuşmaları yasak kelime oyunu yapmak yalan söylemek mecburi ve serbest ayyuka çıkmak artık yağmur sonraları toprak kokmak yasak tomurcuklanmak günah ve bir insan sözü yüzünden yüz gün ard arda uyumamak. kimse ölmesin diye kimsenin aklında her sevdalı verdiği sözü geri alacak güneş' i ay' ı hatta hiçbir tabiat olayı şahit gösterilmeyecek hiçbir sevdaya ne deniyorsa onu atacak kalp ve süresi yirmi dört saate çıkarılacak meskun mahalde ağlamanın ne verdin de ne istiyorsun yazacak ilkokul fişlerinde ve her gün her sevişmede veresiye değil peşin satan kazanacak !- Günün Türküsü
aynur'un derlediği, sivas yöresinden bir şarkı; sözleri şöyle: dibe lê lê çiyây me bi hobe bi ava gundê me bi nobe bi mala me li çenga mala we bi duware orte bila tune bi dewo dewo bibe ez te dakim bejna fitoz paş te bakim van cahilan ji xewê rakim van xortikhan ji xwê şakim dibe lê lê bin ê malan çam e min lê rakir sogi dergam e ar bi jina koti kevi rabisana xwe weki postik e toraqa xam e lê lê bi e malan kaş û kaşe baran dibari hewa xwaş e ar bi merê koti kewi bi şev, bi ro cem jina rındikta nexweşe ___________________________ derler ki dağlarımız oba olsun köyümüzün suyu nöbetle olsun evimiz evinizin yanında olsun ortada ki duvar da olmasın ayranım, ayranım ol ki seni süzeyim güzel boyumu ardında sallayayım bu cahilleri uykudan uyandırayım bu gençleri kendime sevindireyim derler ki evlerin önü çamdır ondan aldım giriş resmini kötü kadını ateş yaksın öpücüğü çökelik postu gibi hamdır evlerin önü çakıl ve taştır yağmur yağıyordu, hava güzel kötü erkeği ateş yaksın gece gündüz güzel kadınların yanında hastadır- GÜNÜN ŞİİRİ
Canım Kızım /İclal Aydın Canım Kızım; Meğer sanaymış yolculuğum. Burgun kendime neden yasadığımı sordum; bir anlamı olmalıydı basımdan gecen onca şeyin; bir karşılığım olmalıydı hayatta.bu soruyu sorduğumda kendime yirmi üç yasındaydım. Ellerim yaslanmamıştı henüz ama soluk soluğa kalmış yorgun bir çocuktum, bildiğim her şeyden, herkesten uzaktaydım.. Yalnızlık, yabancılık, haksızlık dünya kederleri bir olup yüklenmişlerdi bir gece kalbime. Balkona çıktım, dördüncü kattaydım.soğuk bir kıs gecesiydi. Demirleri tuttum caddeyi seyrettim ağlayarak. Göreceksin insan nasıl acır kendine böyle anlarda... Yüz yirmi dokuz numaralı otobüs geçiyordu ve bir kız köşedeki benzinciden çıkmış; elinde bira şişesi ağlıyordu, uzundu sacları.kaldırıma oturdu elindeki bira şişesini karşısındaki saat kulesine fırlattı. Saat oniki'ye on vardı ve belli ki ikimizinde canı çok yanmaktaydı... Annem geldi aklıma bir Pazar dönüşü elimi avucunun içinde kavrayışı ve bana doğumumu anlatısı. Yalnızmış sancıları geldiğinde; çok korkmuş ya başaramazsa diye. Balkona çıkmış insanları seyretmiş başka kadınlarda çekti bu sancıyı diyerek ve başka insanların acılarından güç alarak doğuma girmiş. Doğduğumda yaptığı ilk şey saate bakmak olmuş. Saat öğlen oniki'ye on varmış. İşte böyle demiştim kendi kendime; buraya kadarmış. Sonra çilekli pastayı, çaldığım vişneleri, limonlu dondurmayı ne çok sevdiğimi düşündüm. Saclarımı uzatacaktım, para biriktirip yollara çıkacaktım ve bir daha hiç yirmi üç yaşında olmayacaktım. Büyük kararlardan önce mutlaka bir gece beklemeli eğer sabah aynıysa her şey o zaman düşünmeli bitirmeyi bir hikayeyi.. Ertesi gün güneşli bir sabahtı; çoktan düşmüştü ruhumun ve kederimin ateşi... O günden sonra neler oldu bir bilsen...sana anlatacak o kadar çok şeyim var ki. Çok korkuyorum severmisin acaba beni? İyi bir anne olabilecek miyim? Koruyabilecek miyim seni? Kalbimde ve zihnimde biriktirdiklerimi eksiksiz iletebilecek miyim sana? Takvimler bir sonbahar çocuğu olacağını söylüyor. Annende sonbaharda doğmuş bir bebekti. Bu mevsim hüzünlüdür kızım ve çok sever güneşi.şuanda minicik tekmelerinle ben burdayım diyorsun. Gelişine az kaldı. Seni sevinçle beklerken odanı hazırlıyoruz hevesle.ama ne yazık ki odan kadar sessiz ve özenli bir ülkeye gelmiyorsun. İsterdim ki benim gördüklerime sen şahit olma ama onlar sana bile yetişti. Geleceği zamanı kendi seçen biri olarak güçlü ve bendende önde olacağını biliyorum umarım sende seversin karıncaları, kedileri ve kelebekleri. Ben babasını çok özleyen bir çocuktum dilerim sen ayrı kalmazsın seni sevinçle bekleyen babandan.... Anneler ve babalar tanıyacaksın bizden başka. Oğluna söz verdiği bisikleti alamadığında notalarla oğlunun adını yazan bıyıklı yorgun babaları, ya da kendi giyemediği mavi yirmi üç nisan elbisesini sabaha dek uyumadan kızına diken anneleri, sonra kendinden başkasını düşünmeyenleri, kendi öfkesinde boğulanları ve yalancıları tanıyacaksın. AŞk'ı tanıyacaksın bir gün, kalbim kırılacak ve belki kıracaksın birilerini... İyi bir tamirci ol kızım, çabuk onar kırdığın kalplere ve çaresiz kalma kendi kırık kalbine. Sen şimdi kendi öykünü yazmaya geliyorsun. Hayat iki seçenek sunuyor: ya payına düşen kederi parlatacaksın; ya da ömrünle iyi geçinmeye bakacaksın. İkincisini tercih edersin umarım... Bana öğretildiği gibi kızım; öğrendiğin çiçek adlarını unutma, kelebekleri kitap arasında kurutma, kin büyütme kalbinde ve incitme kimseyi... Dilerim dünyaya geliş nedenini sen çabuk bulursun.yolun acık olsun....- Hayvan Özgürleşmesi
Peter Singer; Tercüme: Hayrullah Doğan Ayrıntı Yayınları; Mart 2005, 1. Baskı, 13.5x19.5, 364 sayfa, Türkçe, K. Kapak. ISBN No: 9755394516 XIX. yüzyıldan bu yana tekrarlanan çok sayıda deneyde sayısız hayvanın ısıya tabi tutulduğunu ve bu deneyler sonucunda hayvanların sıcaktan fenalaşıp öldüğü dışında bir bilgiye ulaşılamadığını biliyor muydunuz? Dünyada her yıl milyonlarca hayvan, hiçbir somut fayda beklentisi olmadan, buna benzer deneylerde ısıtılıyor, donduruluyor, zehirleniyor, aç bırakılıyor, parçalanıyor, depresyona sokuluyor, ruh hastası yapılıyor. Her yıl yaklaşık 50 milyar hayvan, eti için öldürülüyor. Bunların büyük bir kısmı 'sınai hayvancılık' teknikleriyle yetiştiriliyor, hayatlarının her saniyesinde acı çekip bazen hiç güneş ışığı görmeden ya da toprağa ayak basmadan öldürülüyorlar. Dünyanın her yerinde milyonlarca vejetaryen bunun bir zorunluluk olduğu iddiasını giderek daha az ikna edici hale getiriyor. 'Spor' amaçlı avcılıkta, kürk sanayinde, eğlence sektöründe ise hayvanlara acı çektirmek için herhangi bir gerekçe göstermeye bile gerek duyulmuyor. Sürekli ahlâk, adalet ve eşitlik gibi kavramlardan söz ediyor, ama sıra hayvanlara gelince birdenbire apayrı bir ahlâk anlayışına geçiyoruz. Bu anlayışın özeti şu: Güçlü olan haklıdır ve kendisini savunacak gücü olmayan bir varlığa canımızın istediği gibi davranabiliriz.1970'lerde bu anlayış ilk kez güçlü bir protestoyla karşılaşmaya başladı. İlk baskısı 1975'te yayımlanan Hayvan Özgürleşmesi bu sürecin en önemli kilometre taşlarından biriydi. Singer bu kitapta hem hayvanların ahlaksal statülerine ilişkin bir kuram geliştiriyor, hem onlara yaklaşımımızın gerisindeki ideolojiyi irdeliyor, hem de hayvan deneyleri ve hayvancılık sanayilerini inceleyerek bu ideolojinin uygulamada yol açtığı zulmü ortaya koyuyor. Yayımlandığı günden bu yana çok büyük bir ilgi gören, dünyanın her yerinde çok sayıda hayvan hakları derneğinin kurulmasını sağlayan, milyonlarca insanın vejetaryenliği seçmesine yol açan, birçok kişi tarafından 'modern hayvan hakları hareketinin kutsal kitabi' olarak nitelendirilen Hayvan Özgürleşmesi bugün hâlâ bütün dünyada bu konudaki; tartışmaların merkezinde yer alıyor. Artık bütün dünyada felsefecilerin ve hukukçuların başlıca tartışma konularından biri haline gelen hayvan hakları, hayvanların günlük hayatımızın her alanında ne kadar yoğun biçimde kullanıldığı düşünüldüğünde, aslında bugün dünya üzerinde yaşayan hiç kimsenin göz ardı edemeyeceği bir meseledir. Bu alandaki en temel kitabi yayımlayarak Türkiye'de de bu konunun ciddi biçimde tartışmaya açılmasına önemli bir katkıda bulunacağımızı umuyoruz...- Atatürk'ün Selanik'teki evinde Tayyip Erdoğan'ın yırttığı sayfa:
buna benzer bi topic bende açmştım petrol denizi diye.yahu adam öyle araştırmalar yapmış ki bizim doğumuzda çıkaramazdığımız petrol kayıyor Irağa doğru!!!elimizden avcumuzdan gidiyor herşey!!!- Duygusal Zeka
tşk ederim- bu isim senin neyin oluyor?...
eski komşumuz İrem- --celine--'nin doğum günü...
işte bi yıl daha geçti...geçmişi unut,geleceği unut,HEDİYEYİDE UNUT doğum günün kutlu olsun nice senelere- NYSTAGMUS
çoooook geçmiş olsun arkadaşım bu bölüm yeni açıldı...sağolsun adminle konuştum açtı işte amacım buydu senin hastalığını ilk defa duydum paylaştıkça öğrenmiş olacağız...peki bu hastalığın ilerlemesi nasıl ?demek istediğim Allah korusun tamamen görme kaybına varabiliyor mu ? herkes bir engelli adayıdır- yedı tepe ıstanbul
çok kaliteli bi diziydi resmen sanatçı yağmuru vardı dizide - Tek Türk olan mimar Serap Beygirci-Dagtekin
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.