En azından sürekli aynı kişilerin kullandığı çadırları, barınakları olduğu halde ilkel toplumlarda mülkiyetin bugünkü anlamda olması mümkün değil. Mülkiyet gelişimi tarımla hayvan evcilleştirme ile başladı. Sınıfların oluşması ise tarımla uğraşmayan, kızılderili, iban, dayak, eskimo, aborgin gibi toplumlardaki şeflerin şamanların var olması nedeniyle daha öncelere dayanıyor diyebiliriz. Bu hayvan topluluklarında da gerek güç kullanarak elde edilen, gerek karınca arı gibi canlılarda biyolojik farklılıklarla var. Bunlara sınıf demek söz ettiğiniz terminolojiye uymayabilir. Fakat etboburlar geçin, otobur sürelerinde dahi dominant birileri var.
Kızılderili ve aborginlere sınıfsız toplum deniliyorsa, neolitik başlangıcı da sınıfsız toplum demek. Çatalhöyük için de sınıfsız toplum demelerinin nedeni bu nedenle olabilir. Ben terminolojiyi bilmiyorum. Yeni duyduğum bir konuyu bilemediğim için ret etmem. İlgimi çeker, zamanım varsa da öğrenmeye çalışırım. Bildiklerimizle çatışıyorsa doğru yol araştırmak,kısa yol da karşı çıkmak. Karşı çıkmak hem zamansızlık, hem de bildiklerimizi kesin doğru sanmamızla yaptığımız davranış. Her şeyi de araştırabilecek değiliz ya.
Yukarılarda yazdığınız bu satırları şimdi okudum. Bu benim savım değil, bulunan binlerce belgeye dayanıyor. Evet binlerce. Halk arasında yazılmış olanlar da var, Seneca dahil filozofların yazıları, asillerin başlarından geçen hikayeler ve bir kaç imparatorun evliliğin vatandaşlık hatta askeri görev olduğunu belirten ve teşvik eden bildirileri var. İmparatorların adını yazabilmem için kitaplarda aramam gerekiyor. Çünkü evliliği kontrol altında tutan kamusal güç ve yasalar yoktu. Cinsellik gece karanlıkta mum yakmadan gerçekleşen olaydı. Hıristiyanlık oluşturulurken ten temasının yasaklanması, gece yatarken boğaza kadar kapalı elbise giyilmesi,ilk azizlerin erkek kölerin tercih edilemesinin daha hayırlı olacağı hükümlerine kadar sürüyor, ne rönesans ne yeni çağda dahi terk edilemeyen anlayış olarak yaşıyor.
Hıristiyanlık da dahil, o zamanın ahlak anlayışı ile yazıları üşenmeyip buraya yazsam beni hemen banlarlar.
Üşenmeyip buldum bir tanesini yazayım Martialis isimli yazardan: “tutku hikayelerinden, entrikalardan, kibar kadınlardan bıktık usandık, bu işleri bir delikanlı ile yapmak yeğdir, bir bardak soğuk su içer gibi, geçer gider”
Seneca'dan erkeklerin ikilemi "bazen sevgili ister canı, bazen bir eş, bir türlü karar veremez." Mudo vult concubinam habere, mudo mulierem.