tülvent tarafından postalanan herşey
-
Her şey... Her şey Yarım!
Gölgen sıyrıldığından beri gölgemden, Yarımım! Uçsuz bucaksız kollarıyla sardığından beri yokluğun, Sende, yarım aklım! İçimde biriktirdiklerimle Hareket edemeyecek kadar ağırım artık. Ellerin çekildiğinden beri ellerimden Kolum kanadım, soluğum yarım! Yalan, zamanın ''ilaç'' olduğu! Ayazıyla yaktığından beri rüzgarın Yarımım! Yarım yanan bir mumun ışığında, Anılarda, düşlerde hep aynı resim! Gitgide yakınlaşıyorum sana Gitgide uzaklaşacağıma... Kanatların çekildiğinden beri üzerimden Yarımın kaldığı yerde, aklım! Yüreğimi eziyor sensizlik, Yüzümü, yüzüne sürmek istiyorum. Sensizliğin dipsiz kuyusuna bıraktığımdan beri kendimi, Yarımım! Sevincim, gülüşlerim, uykularım, Bir zaman seninle tamamlanan hayatım, Doldurduğum bardak bile Her şey... Her şey yarım! Diğer yarısına hasret hep bir yarım! Bir dalgada sürüklendiğimden beri apansız , Dinmedi sızım. Kalbimde kocaman, karanlık bir boşluk, Açık bir yara, Tenimde hasretinin dudak izleri, Yarım kalan sevdamın hüznüyle Notları yarım bir şarkı gibi Şimdi yarımım! Ellerim, hep seni sakladığım yere dokunuyor. Orada benimle yaşayıp, benimle yaşlanıyorsun. Sende kalan; Hala senin olan sol yanım, Geri kalan hayatım, Aldığım nefes bile... Dedim ya; her şey yarım! Suskunluklarıma tutsak edilmiş düşlerimde, Dönülmez sınırlarda, Hala senin olan sol yanımla Tükeniyorum Merak ediyorsan...
-
Son Düğüm
İlginiz ve beyenileriniz için teşekkürler ediyorum dostlar... Kalın sağlıcakla..
-
ÇOK ŞEY Mİ İSTİYORUM?
Evet, bence biraz fazla şey istiyorsun sevgili Radya... Hatta biraz da değil; çok fazla! Bir kadın ve daha önemlisi ''anne'' olduğunu untmuş görünüyorsun, canım. Biz anneler her daim, güçlü, toparlayıcı, önceliği en yakınından başlayarak tüm sevdikleri olanlar için özellikle; hemen toparlanmak ve eski güçlü Didem olmak zorundasın. Kural bu! Oynasan bile... Çok insanca ve insana çok ait ''ağlamak ''bile lüks oluyor bazen işte, sevdiklerimizi üzmemek adına... Seni tüm yüreğimle hissediyor ve anlıyorum bitanem. Hep pırıl pırıl bakan gözlerin buğulanmasın bile, dilerim.
-
bayram kutlaması
Yüreğinizde sevincini hissedeceğiniz nice bayramlar diliyorum. İçimizi acıtan görüntüleri yaşamadığımız ve yaşamayacağımız, '' Kurban '' Bayramlarına...
-
Son Düğüm
Ben çaresizliğin böylesini yaşamamıştım hiç. Hiç böylesine sızlamamıştı yüreğim yokluğunda. Belki yoktun yanımda; Ellerin yoktu ellerimde, ama Bir şeyler vardı aramızda sımsıcak Hani anlatılmaz… Sen hayatımdaydın ya; Hiç o kadar yaklaşmamıştım bulutlara… Unutmaya başlamıştım En içli ezgileri, hüzünleri… Yıldızlar başucumuzdaydı sanki! Sen kanıma girmiştin ya; İstememiştim senin kadar hiçbir şeyi... Tek tek bağlıyorduk düğümleri. Sen yoksun ya; Ne yapacağımı bilemiyorum şimdi Sensiz, gözlerinsiz... Dokunduğun zaman yüreğini hissettiğim ellerinsiz… Ben böylesini tatmamıştım hasretin Susuzluğun böylesini duymamıştım. Dilimde, unuttuğum içli ezgiler... Bir parçam şimdi hüzünler. Tek tek çözülüyor bağladığımız düğümler. Susma öyle! Kahrediyor susuşun, İliklerime dek işliyor soğuğun. Bir de ayazın ekleniyor yokluğuna. Bilmiyorsun... Çaresiz sıkıca bürünüp anılarıma, Daha bir gömülüyorum yalnızlığıma. Yüreğim parçalanırcasına arıyorum; Bakışlarında yaşadığım sevgini. Sesini, yüzünü, gülümsemeni... Elimde değil çok özlüyorum seni. İster miydim hiç böyle olsun? Böylesine Utancını duymak ister miydim yenilmişliğin... Belki yoksun yanımda, Gözlerin gözlerimde değil, ama Hep son bakışın var aklımda. Madem bildiğini okuyor zaman; Madem geleceğe yazmamış, yazan… Bırak! Gözlerin yine yüreğime yaşadığını hatırlatsın… Gözlerim yine gözlerinde ateşler yaksın. Çözme n'olur! Bırak, son düğüm bağlı kalsın!
-
YÜRÜYORUM
İçinde birktirdiğin sessiz çığlıklar, bir güvercin kanadında uçup gider, dilerim Radya... İçimde hissettim dizelerini...
-
LİMONLU PELTE
Canım, bitanem... Yine beni peşinden sürükleyen bir yazını, tam da sabah akşam iğne yerken okumak, nasıl bir şeydir? Hem pelte gibiyim, hem de canım resmen limonlu pelte çekti. Keşke yanımda olsaydın... Bana da pişirseydin... İnsan kendini güçsüz hissettiği anlarda sevgi ve ilgiye, şevkate ne çok ihtiyaç duyuyor. Şöyle nazlanabileceği, nazının geçebileceği birine... Özlüyorum seni, biliyorsun değil mi? Güleç, sıcacık yüzün ve tatlı enerjin bana iyi geliyor. Canım kal sağlıcakla... Kalemine sağlık. Ben yatağa gidiyorum, iğneler uykumu getirdi yine, gözlerim ha kapandı ha kapanacak... Seni seviyorum.
-
KALP BİR YUMRUK BÜYÜKLÜĞÜNDE DEĞİLDİR...
Bitanem... Bazen sözcükleri yetersiz bulur insan. Öyleyim şu an... Her anlamda sabır diliyorum. Sevgili Radya, sen yetemedin değil kesinlikle! Bebek kediler anneden ayrı tutunamıyorlar yaşama, sen nasıl bakarsan bak... Üç kez yaşadık biz bunu; üç ayrı hüsranla... Biberonunu bile kaynattık, ana sütüne çok yakın değerde süt tozu, ısı mısı her şey nafile... Yok olmuyor canım, üzülme bu konuda. Nasıl da severdin babacığını... Işıklar içinde uyusun. Acısıyla tatlısıyla... Yaşam! Biz dişlileri arasında... O ne buyuruysa yaşıyoruz işte! Tatlı anlarınızın çok daha fazla olması dileğimle...
-
ADI "PİA"
İ NAN MI YO RUM... İşte hayat, işte sevda, işte güzellik! PİA, seni görmek için sabırsızlanıyorum, ama bi süre daha gelemem sanırım İzmir' e. Ne kötü! Emre ağbi sınavlara hazırlanıyor bu yıl... Hani o üç saatte müthiş bi performans sergilemesi gereken sınav varya... Hani hayatın yönünü belirleyecek kadar ciddisinden. Hah işte o! Bebeğim, hoşgeldin o tatlı yuvaya (artık yuvana). Valla hiç birkaç günlük bi bebek gibi değilsin maşaallah... Ayol bu ne hız! Sepetten yarı beline kadar sarkmalar falan... 2. bir '' Alp vakası'' galiba anneciğin başına... Bilmem çok şanslı olduğunun farkına ne zaman varırsın, ama vardığın an şööle bi gerinip, içinden de '' heeyytt be! '' diye geçireceğinden eminim canım. Arada durup, bi resmine bakıp dönüyorum. Bak, güzel güzel iç sütünü ve bir an önce şööle ele gel, pofidik pofidik mıncıklayayım seni, inşallah. E mi! Cici PİA, tatlı ailene uğurlar getirmeni diliyor, minik burnunu öpüyorum, anneciğine sevgilerimi ilet olmaz mı...
-
ZEHRA TEYZE:CAN BOĞAZDAN GELİR
Canımm, kah gülümseyerek kah mütebessim okudum satırlarını. Tüm kalbimle '' geçmiş olsun'' diyor, anneciğine ''acil şifa'' diliyorum, bitanecik Radya' m benim. En çok neyine bayılıyorum biliyor musun, her ne olursa olsun; yaşamın içindesin ya... İşte bu harika bir şey! Seni seviyorum...
-
Bedava çerez bulunur :)
Hadi geçmş olsun Aries, güle güle kullan. Öyle tatlı anlatmışsın ki, canım çerez çekti...
-
'' KAVRAM KARGAŞASI ''
KAVRAM KARGAŞASI Son bir kaç yıldır yaşanan olaylara baktığımda, birilerinin güç birliği yaparak ortaya inanılmaz bir bilgi kirliliği yaydığını ve bu kirlilik içinde doğruyla yanlışın birbirine karıştırıldığını görüyorum. Beyin yıkama ve kafa karıştırmanın doğal bir sonucu olan kargaşa ortamı yaratmanın; olayları yönlendirerek, kabul edilemez şeyleri kabul edilir hale getirmede inanılmaz bir yöntem olduğuna da daha çok inanıyorum. Özellikle de ‘’ kavram kargaşası ‘’ ile… Milletçe uygun kavramı bulmaya çalışıyoruz. Kavramlar iyice birbirine girdi, darmadağın, yalan yanlış… Kötüsü, toplumun toplu belleğine de yerleşmeye başladı. Dilimize yerleşen kulaktan dolma yanlışlar gibi... Güzel Türkçe’ mizi yalan yanlış, özensizce kullanan radyo, televizyon ve gazete gibi iletişim sektörü görevlileri ve konuşmacılar yaptıkları yanlışlarla milyonlarca insanın da aynı yanlışları yapmalarına yol açmıyor mu? Yanlış kullanılan bu sözcükler, duyula duyula her gün biraz daha belleklerimize yerleşerek, Türkçe’ mizin gittikçe yozlaşmasına neden olmuyor mu? Son yıllarda toplumumuz üzerinde yapılan da böyle! Ne yazık ki; '' Kavram kargaşası '' yaratma, bunu sürekli ve geçerli kılma, kriz, korku, belirsizlik, kargaşa yolunda güçlü ve bilinçli bir çaba var. Toplum devamlı bir şüphe içinde bırakılıyor. Her ne kadar sağ duyu sahibi olanlar doğruyu bulabiliyor; dikkatli ve birikimli kişiler de, olaylar arasındaki bağlantıları kurup gerçeği yalandan ayırt edebiliyor, asıl darbenin ne olduğunu kavrıyorsa da; ya, her şeyi kulaktan dolma, yarım yamalak, yüzeysel öğrenmek yolunda bir alışkanlığa sahip olanlar? İşte onlar için durum daha da karmaşık! Ekranlara, gazetelere kafası karmakarışık bakıp kalıyorlar çoğu kez. Böylece kolay aldatılan, görmezden gelen insan kümeleriyle de kampanyanın altyapısı oluşturuluyor. Ustalıkla yönetilen bu kavram kargaşası sayesinde yabancı basın ve AB kolayca aldatılıyor, biz de canlı yayın izliyoruz… Aydınlar tarafından, '' Tüm kurumları yönetme '' hırsı ile '' sivil dikta '' noktasına gelindiği dile getirilmeye başlanmış ve '' son atak, yargıyı ele geçirmek! '' denirken, bir bakıyoruz ''yargı darbesi'' kavramı ortalığı kaplamış. Amaç, kavram kargaşası yaratmak! Yine Aydınlar tarafından, ''Yargıya ve devlet kurumlarına sürdürülen baskı'' aylardır gündemdeyken ve verilen gözdağından söz edilirken, bir bakıyoruz ki, bazı basın organları '' yargı gözdağı verdi '' diye bağırıyor. Amaç, yutturmak! Gül' ün '' Acilen yargı reformu gerekli. Bunu yaparken de AB uygulamalarına bakılmalı '' sözü, basında yer alırken, sırf kavramların içi boşalsın, kavramlar birbirine girsin diye, yanı başında da '' Zaten AB raporu 'Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu' nun yapısı değişmelidir diyor '' diye yorumlar yapılmış. İşin aslı bu değil tabii… Amaç, aldatmak! Benzer örnekler o kadar çok ki… AB raporunda '' HSYK' nın başından Adalet Bakanı ve Müsteşarı çekilmesi '' ve '' siyasetten bağımsız hale getirilmesi '' nden söz ediliyorken, gerçekler ustalıkla çarpıtılmaya, aldatmacaya dönüştürülmeye çalışılıyor. Ne güzel! İlkokuldan sonra, aklımızda belki de tek kalan ‘’ yasama-yürütme-yargı’’ sacayağımız, gücü(!) bölmesin diye tek ayak haline dönüştürülecek. Ve bunun adına da yine demokrasi denilecek... Korkunç! '' Seçmen aldatma '' da da yaşandığı gibi, kavram kargaşası yaratarak, beyin yıkayarak, aldatarak, ayrıca manevi duygulara yüklenerek daha nelerin yutturulabileceğini, daha nerelere ulaşılabileceğini düşünmek bile istemiyorum. Yaşananlara bakarak; milletçe çok uyanık, dikkatli, bilgili ve kuvvetli olmamız; '' Çok çalışmamız lazım! '' '' Çoook...'' tülvent
-
Amerika'ya bir bilet lütfen :-) Eh yardım edersiniz heralde..!
Canım, tüm kalbimle şans diliyorum. Günce' ye bahsedince, O' da kendine bi profil oluşturup katıldı. Belli mi olur, bi bakmışız elele tutuşup gidiyosunuz... Günce sana oy gönderdi bile, şimdi de sıra ben de...
-
BAKUGAN ÜRETİCİLERİNE SEVGİLERİMİ GÖNDERİYORUM BURADAN:))
Benim de, dünyalar tatlısı bir evsahibem vardı... Bana nefis bir '' fincan kahvesi'' ikram etti, güler yüzünün, tatlı sohbetinin eşliğinde. Haa, Alp' le de tanıştım bu arada. Aman Tanrım! Ye, O' nu... İçim sımsıcaktı o gün! Ee.. durur muyuz, biraz da nemlendik tabee, inşallah yakında da demleneceğiz... Dideeem, özledim seni, hadi gel...
-
VER ELİNİ AMERİKA!
Yine yine çok haz veren, okurken beni alıp götüren bir yazın daha... Radya, kalemine doyamıyorum canım, sana da... Hem hayalerimizin kime ne zararı var, di mi canım? Yerim ben onun yüzüünü... Kimin mi, Kiraz' ın tabiii
-
Yağmurlu Bir İzmir Gecesi
Gerçekten de öyle yaptım tango. Taa içime, hem de... Sevgilerimle
-
Yağmurlu Bir İzmir Gecesi
- Yağmurlu Bir İzmir Gecesi
Sokaklar yine ıslak bu gece. Islak, parlak ve sahipsiz. Yine yağmur serpiştiriyor; sessiz, öylesine kendi halinde... Damlalar ince ince, dans eder gibi düşüyor karanlıklara, yanlız sokaklara. Küçüklüğümdeki gibi anlımı cama dayayıp; bir şarkı mırıldanarak yağışını izledim bir süre. Sonra da çıkıp yürümek, yaşama karışmak; günlerdir sıkışıp kaldığım şu duvarlardan kurtulmak istedim. Biraz nefes almak, kendimden bi parçacık uzaklaşmak için uzun uzun yürümek... Bu aralar kendimle o kadar başbaşa kalmıştım ki... Ama ne mümkün! Sonra da başladım yazmaya. Yazmak; sıkıntıdan, boşluktan kurtulmanın bir başka yolu... Hem de bedelsiz, hesap sormadan rahatlatan bir tarafı var yazmanın. Kalemim kağıda dokundukça kalbime dokunmuş gibi hissederim hep. Aksilik bu ya; kalemim yarenlik etmekte ayak diretiyor bu gece. Ne zamandır dip dibe olduğum kendimi, kendimden çok uzak hissediyorum. İçimde öyle kopuk kopuk, tanımlayamadığım, öyle başı boş duygular var ki... Bu halim kalemime de yansıyor elbet. Böyle anlarda zamanı durdurmak istiyorum. Zamanı durdursam; içimdeki boşluk da kapanacak, bu sahipsiz sızı dinecek, başı boş ve kimsesiz duygularım tanımlanacak sanki... Oysa ne zamandan kopabiliyoruz, ne de yaşamdan, duygularımızdan kaçıp saklanabiliyoruz. Biz zamandan kopmak, çalmak istedikçe zaman bizi daha çok acıtıyor. Duygularımızdan kaçıp gizlendikçe o kendini daha çok hatırlatıyor ve öyle ya da böyle ellerimizin arasından kayıp gidiveriyor yaşam... Evet, yaşam bazen bu İzmir gecesi gibi karanlık, ıslak, soğuk ve sıradan. Ama duygusallıklarımızdan daha sahici! İşte bazen de beklemediğimiz, ummadığımız güzelliklere de sürükler bizi, diye avutuyoruz kendimizi... Oysa yaşamın bizi sürüklediği falan yok! Önceden kurgulanmış bu yaşam oyununda, sahiplendiğimiz rollerle, hepimiz seçtiklerimizi yaşıyoruz. Yürüdüğümüz yolların taşını, harcını da kendimiz koyuyoruz. Herkes de geçeceği yolu kendi hazırlıyor böylece, hepsi bu! Kazandıklarımız, kaybettiklerimiz, özlemlerimiz, mutluluk ve mutsuzluklarımız, pişmanlıklarımız gibi... Bu gece anlımı çocukluğumdaki gibi cama dayayıp bir şarkı mırıldanmayı istemiştim oysa, sonra da çıkıp yürümeyi... Yaşamı irdelemeyi değil. İşte yaşam bazen; soğuk, sıradan ve yağmurlu bir İzmir gecesi gibi... tülvent- GİZEM...
Y. ÖZDİL 14 Şubat 2010 TEBRİKLER GİZEM...- Güneşin Battığı Yer!
'' Ümidini kaybeden, her şeyini kaybetmiş demektir. '' sözünün çok acıklı bir anlatımı olmuş, dizeleriniz... Yüreğinize ve kaleminize sağlık, sevgili Alem-i sır.- Dağ evi
Daha önce kapısına bir gül bıraktığım o sevimli dağ evinin önüne geldim az önce... Bıraktığım gül sevgiyle içeri alınmış ve gönlünüzce bir yere konmuş... Mutlu oldum. Ben de teşekkür ediyorum. Hava oldukça sakin. Sanki o yaramazlıkları hiç o yapmamış, şimşeklerle yarışmamış, güneşi küstürmemiş gibi... Herkesin zaman zaman kaçıp saklanacağı, kendi kendine olmak, iç sesleriyle başbaşa kaacakları, her şeyden ve herkesten uzakta bir ''dağ evi'' olmalı diye düşündüm sonra, öyle çok ihtiyacımız var ki, buna... Şu an benim de çok ihtiyaç duyduğum gibi.- Bugün, hep ''aşk''tan söz etmek geliyor içimden...
Canımm sağol. Senin de, senin de...- Bir Astsubayın Korkunç İtirafları...
Cinsiyetimiz, kimliğimiz, statümüz ne olursa olsun; '' önce insan '' olabilmemiz gerekiyor.- Bugün, hep ''aşk''tan söz etmek geliyor içimden...
Çok incesin, Aries Anlamlı bulduğun ve ilgin için teşekkürler... Her şey gönlünce olsun.- Günün Sözü
" Çaresiz kaldığım zamanlarda gider,bir taş ustası bulur,onu seyrederim. Adam belki yüz kez vurur taşa... Ama değil kırmak, küçücük bir çatlak bile oluşturmaz. Sonra birden, yüzbirincide taş ikiye ayrılıverir. İşte o zaman anlarım ki; taşı ikiye bölen o son vuruş değil, ondan öncekilerdir." Jacob Riis - Yağmurlu Bir İzmir Gecesi
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.