Legendary tarafından postalanan herşey
-
Jakob Arjouni
Jakob Arjouni (8-Ekim-1964) 8 Ekim 1964’de Frankfurt am Main’da doğdu 1983 Liseyi Odenwald’da bitirdi 2 yıl Montpellier’de (Güney Fransa) yaşadı ve garsonluk yaptı 1986 Berlin’de oyunculuk okuluna gitti (eğitimini yarıda bıraktı) 1987 Nazim schiebt ab adlı tiyatro oyunuyla Baden-Württemberg Almanca Gençlik Tiyatrosu Yazar Ödülü 1992 Ein Mann, ein Mord adlı eseriyle Alman Polisiye Ödülü Berlin ve Fransa’da yaşıyor ESERLERİ Hausaufgaben, 2004 Idioten, 2003 Kismet, 2001 Ein Freund, 1998 Magic Hoffmann, 1996 Edelmanns Tochter, 1996 Ein Mann, ein Mord, 1991 Nazim schiebt ab, 1990 Die Garagen, 1988 Mehr Bier, 1987 Happy birthday, Türke!, 1985 Türkçeye Çevrilenler Bir Adam Bir Cinayet : bir Kayankaya romanı Çeviren: Dilek Zaptçıoğlu. - Istanbul : Can Yayınları, 1996. - 159 S. – (Polisiye Dizisi) ISBN 975-510-692-8 Özgün adı / Originalsachtitel: Ein Mann, Ein Mord Daha Çok Bira Çeviren: İlknur Özdemir. - Istanbul : Can Yayınları, 1993. - 150 S. – ISBN 975-510-472-0 Özgün adı / Originalsachtitel: Mehr Bier Iyi Ki Doğdun Türk Çeviren: Dilek Zaptçıoğlu. - Istanbul : Can Yayınları, 1993. - 180 S. – ISBN 975-510-404-6 Özgün adı / Originalsachtitel: Happy Birthday Türke! Goethe institut
-
Bugün 10 Kasım
Sayın Admin Yazınızın üzerinden yıllar geçmiş olsa da, sizde aynı tutku ve heyecanı gördüm. Yazınızı okurken, Atatürk'ün herkes tarafından bilindiğini umduğum "son mektubu" aklıma geldi. tekrar hatırlamak için; Saygılar. ATATÜRK'TEN SON MEKTUP Siz beni halâ anlayamadınız . Ve anlamayacaksınız çağlarca da... Hep tutturmuş "Yıl 1919, Mayıs'ın 19'u" diyorsunuz. Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz . Mustafa Kemâl'i anlamak bu değil, Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil. Bırakın o altın yaprağı artık, bırakın rahat etsin anılarda şehitler. Siz bana, neler yaptınız ondan haber verin. Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin ? Mustafa Kemâl'i anlamak yerinde saymak değil. Mustafa Kemâl'in ülküsü, sadece söz değil. Bana, muştular getirin bir daha, uygar uluslara eşit yeni buluşlardan.. Kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı ? Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı ? Mustafa Kemâl'i anlamak avunmak değil, Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.
-
Herbert Achternbusch (d. 23 Kasım 1938 Münih)
(asıl adı Herbert Schild) Herbert Achternbusch Herbert Achternbusch (d. 23 Kasım 1938 Münih) Alman rejisör, ressam ve yazar. Herbert Achternbusch Münih'te yaşamaktadır. Nürnberg'de sanat okuyan Herbert Achternbusch, ilk sinema deneyimini 1970'de yapmıştır. Eserleri * Ella (1978) * Ayaklanmalar (1982) * Yol (1985) * Nereye? (1985-1988) * Ambach Sürgünü (1985-1986) * Çizme ve Çorapları (1993) * Son Konuk (1996) * Dulce est (1998) Der Weltmeister, 2004 Mein Vater heißt Dionysos, 2003 Der letzte Schliff, 1997 Die Einsicht der Einsicht, 1996 Hundstage, 1995 Der Stiefel und sein Socken, 1994 Es ist niemand da, 1992 Wohin?, 1988 Die Olympiasiegerin, 1982 Das Haus am Nil, 1981 Land in Sicht, 1977 Die Stunde des Todes, 1975 Die Alexanderschlacht, 1971 Das Kamel, 1970 Çevirileri Çizme ve Çorapları Çeviren: Özdemir Nutku. - 1. Basım. - Istanbul : Mitos Boyut Yayınları, 1995. - 60 S. - (Tiyatro/Oyun Dizisi ; 44) ISBN 975-7468-76-2 Özgün adı / Originalsachtitel: Der Stiefel und sein Socken vikipedi hoethe-institut
-
Cem Adrian etkinlikleri
Atatürkçü Düşünce Derneği, Bornova Gençlik Kolları Kültür Sanat Etkinlikleri kapsamında CEM ADRIAN, 8 Kasım 2009 Pazar günü (bugün) Saat : 19:00 'da Uğur Mumcu Kültür ve Sanat Merkezi'nde söyleşi yapıldı.. Söyleşiye katılan Adrian sevenler albüm imzalatıp,sanatçıyla fotoğrak çektirdiler.. Konser, büyük ilgi yoğunluğunda sevenlerin beğenisini kazandı.. Fırsat bulup gittim ve çok beğendim. SON ETKİNLİKLER 12 ARALIK 2009-Özel İdare Kültür Merkezi/Kayseri 18 Aralık 2009-Cafe Ora/Adana 15 Aralık 2009-Devlet Tiyatrosu/Gaziantep 14 Aralık 2009-Kültür Merkezi/Kahramanmaraş 12 Aralık 2009-Meclis Kültür merkezi/Hatay/Antakya 11 Aralık 2009-Şalen Bar/İskenderun 9 Aralık 2009-Mersin kültür Merkezi 19 Kasım 2009-IF Performance Hall/Ankara 11 Kasım 2009-Hayal Kahvesi/Beyoğlu (Akustik)
-
Mustafa Kemal Atatürk'ten özlü sözler
Millet'e Efendilik yoktur.Bu Millet'e hizmet eden onun Efendisi olur Mustafa Kemal ATATÜRK
-
Burcunuza göre en komik haliniz...
KOÇ BURCU Sembol: Koç Yönetici gezegen: Mars Yönetici ev: 1. Ev Element: Ateş Düzey: Kardinal Biyoloji: Baş ve yüz Slogan: Kendim Kader bağları: Aslan, Yay Yükselmek için: Yengeç, Oğlak Güç kazanmak için: Sabır Olması gereken: Heyecanlı olaylar Spor: Tekvando Hobi: Dağcılık Uygun meslekler: Etfayeci, aerobik hocası Aksesuar: Şapka Renk: Kırmızı Tatil için: Rio Karnavalı Zevk için: Eylem, yeni başlangıçlar, iddialaşma Hoşlanmadıkları: İzlemek, paylaşmak, kaybetmek Son sözü: Yolumdan çekilin. BOĞA BURCU Sembol: Boğa Yönetici gezegen: Venüs Yönetici ev: 2. Ev Element: Toprak Düzey: Sabit Biyoloji: Boğaz, gırtlak Slogan: Benim Kader bağları: Başak, Oğlak Yükselmek için: Aslan, Kova Güç kazanmak için: Ticaret Olması gereken: Saat Spor: Masaj Hobi: Yeni bir BMW Uygun meslekler: Borsacı, bankacı Aksesuar: Kaşkol Renk: Çimen yeşili Tatil için: Norveç Zevk için: Lüks, güzellik, çikolata Hoşlanmadıkları: Esneklik, kalitesizlik, acele Son sözü: Bana para gösterin. İKİZLER BURCU Sembol: İkizler Yönetici gezegen: Merkür Yönetici ev: 3. Ev Element: Hava Düzey: Değişken Biyoloji: Akciğer, kollar Slogan: İletişim Kader bağları: Terazi, Kova Yükselmek için: Başak, Balık Güç kazanmak için: Ekip çalışması Olması gereken: Saçma şeyleri çözmek Spor: Tenis (çift) Hobi: Çift kişilik bisiklet, hava paraşütü Uygun meslekler: Kütüphaneci, avukat Aksesuar: Omuz silkmek Renk: İki tonlu her renk Tatil için: Yunanistan Zevk için: Seçmek, ellerini kullanmak, bilgi Hoşlanmadıkları: Zamanında davranmak, sorumluluk, bağlanmak Son sözü: Dans iki kişiyle yapılır. YENGEÇ BURCU Sembol: Yengeç Yönetici gezegen: Ay Yönetici ev: 4. Ev Element: Su Düzey: Kardinal Biyoloji: Göğüs, sindirim sistemi Slogan: Evim Kader bağları: Akrep, Balık Yükselmek için: Koç, Terazi Güç kazanmak için: Evde parti vermek Olması gereken: Nostalji Spor: Yüzme Hobi: Evi yeniden döşemek Uygun meslekler: Ahçıbaşı, hemşire, öğretmen Aksesuar: Elde dokunmuş atkı Renk: Koyu mavi Tatil için: ABD Orlando Zevk için: Pişirmek, çocuklar, konfor Hoşlanmadıkları: Özür dilemek, unutmamak, yengeç şakaları Son sözü: Ev, kalbin olduğu yerdir. ASLAN BURCU Sembol: Aslan Yönetici gezegen: Güneş Yönetici ev: 5. Ev Element: Ateş Düzey: Sabit Biyoloji: Kalp, sırt Slogan: Zevk Kader bağları: Koç, Yay Yükselmek için: Boğa, Akrep Güç kazanmak için: Sahnede olmak Olması gereken: Liderlik Spor: Monopoli Hobi: Galalara çağrılmak Uygun meslekler: Sinema oyuncusu, rehber Aksesuar: Saç fırçası Renk: Sarı Tatil için: Singapur Zevk için: Hayal kurmak, cesaret, cömertlik Hoşlanmadıkları: Bir köşeye çekilmek, kaybetmek, patronla beraberlik. Son sözü: Hiçbir iş gösteri yapılmaksızın yapılamaz. BAŞAK BURCU Sembol: Bakire kız Yönetici gezegen: Merkür Yönetici ev: 6. Ev Element: Toprak Düzey: Değişken Biyoloji: Mide, bağırsaklar Slogan: Sağlık Kader bağları: Boğa, Oğlak Yükselmek için: İkizler, Yay Güç kazanmak için: Sayı saymak Olması gereken: Acele Spor: Araba kullanmak Hobi: Komşunun evinde temizlik yapmak Uygun meslekler: Editör, hastabakıcı Aksesuar: Sargı bezi, temizlik fırçası Renk: Koyu renkler Tatil için: İsviçre Zevk için: Organizasyon, rutin işler, kendini adamak Hoşlanmadıkları: Yetersizlik, verimsizlik, geç kalmak Son sözü: Dikiş bir kere yapılmaz. TERAZİ BURCU Sembol: Terazi Yönetici gezegen: Venüs Yönetici ev: 7. Ev Element: Hava Düzey: Değişken Biyoloji: Böbrekler Slogan: Ortaklık Kader bağları: İkizler, Kova Yükselmek için: Yengeç, Oğlak Güç kazanmak için: Arabuluculuk Olması gereken: Cazibe Spor: Kürek çekmek Hobi: First Class’da Paris uçuşu Uygun meslekler: Güzellik uzmanı, taşımacı Aksesuar: Bir şişe su Renk: Yeşil, mavi tonlar Tatil için: Fiji Zevk için: İşbirlikleri, centilmenlik, diyalog Hoşlanmadıkları: Uyumsuzluk, yalnızlık, yalnız karar vermek Son sözü: Güzellik bakınca fark edilmelidir. AKREP BURCU Sembol: Akrep Yönetici gezegen: Mars/Pluto Yönetici ev: 8. Ev Element: Su Düzey: Sabit Biyoloji: Seksüel organlar Slogan: Seks Kader bağları: Yengeç, Balık Yükselmek için: Aslan, Kova Güç kazanmak için: Soruşturmak, öğrenmek Olması gereken: Satranç Spor: Seks Hobi: İnternette chat Uygun meslekler: Dedektif, cerrah Aksesuar: Büyüteç Renk: Siyah, kırmızı Tatil için: Hollanda Zevk için: Gizem, kıskançlık, iğneli konuşma Hoşlanmadıkları: Sırları açıklamak, basitlik, yarıda bırakmak Son sözü: Evet, haydi bebeğim. YAY BURCU Sembol: Okçu Yönetici gezegen: Jüpiter Yönetici ev: 9. Ev Element: Ateş Düzey: Değişken Biyoloji: Kalça, kaba etler Slogan: Felsefe Kader bağları: Koç, Aslan Yükselmek için: Başak. Balık Güç kazanmak için: Durmadan gezmek Olması gereken: Bol uçak bileti Spor: Okçuluk Hobi: Ata binmek Uygun meslekler: Tur rehberi, park koruyucusu Aksesuar: Palyaço külahı Renk: Siyah Tatil için: Neresi olursa olsun Zevk için: Yolculuk, felsefe, konuşmak, iyimserlik Hoşlanmadıkları: Sorumluluk, detaylar, vaatte bulunmak Son sözü: Benimle düello etmeyin. OĞLAK BURCU Sembol: Deniz tekesi Yönetici gezegen: Satürn Yönetici ev: 10. Ev Element: Toprak Düzey: Kardinal Biyoloji: Deri, dişler, kemikler, dizler Slogan: Sosyal statü Kader bağları: Boğa, Başak Yükselmek için: Koç, Terazi Güç kazanmak için: Fiat belirlemek Olması gereken: Sıkı çalışmak Spor: Golf Hobi: Lüks bir restoranda akşam yemeği Uygun meslekler: Haberci, antropolog Aksesuar: Özel asistan Renk: Tüm koyu renkler Tatil için: Japonya Zevk için: Sabır, saygı, başarı Hoşlanmadıkları: Organizasyonsuzluk, hesapsızlık, can sıkıntısı Son sözü: Amaçsız yaşayamam. KOVA BURCU Sembol: Su taşıyıcı Yönetici gezegen: Satürn/Uranüs Yönetici ev: 11. Ev Element: Hava Düzey: Sabit Biyoloji: Ayak bilekleri Slogan: Dostluk Kader bağları: İkizler, Terazi Yükselmek için: Başak. Balık Güç kazanmak için: Orijinal olmak Olması gereken: Gözlemlemek Spor: Yoga Hobi: Teknoloji fuarlarını gezmek Uygun meslekler: Çevreci, bilgisayar uzmanı Aksesuar: Bir zaman makinesi Renk: Beyaz, sarı Tatil için: Kosta Rika Zevk için: Yenilikler, orjinalite, arkadaşlık Hoşlanmadıkları: Tutuculuk, sınıflandırma, duygusal patlamalar Son sözü: Dünyanın dışında düşünün. BALIK BURCU Sembol: Balık Yönetici gezegen: Jüpiter/Neptün Yönetici ev: 12. Ev Element: Su Düzey: Değişken Biyoloji: Ayaklar Slogan: Bilinçaltı Kader bağları: Yengeç, Akrep Yükselmek için: İkizler, Yay Güç kazanmak için: Başkalarına yardım etmek Olması gereken: Şiir yazmak Spor: Meditasyon Hobi: Tiyatroya ve müzikallere gitmek Uygun meslekler: TV yapımcısı, barmen Aksesuar: Yüzük Renk: Deniz mavisi Tatil için: Fas Zevk için: Romantizm, yardımseverlik, şefkat Hoşlanmadıkları: Gerçekler, orta düzey insanlar, duygusuzluk Son sözü: Savaş değil, aşk yapın.
-
Tanju Okan/Hayati ve Eserleri...
Tanju Okan son yıllarını İzmir'in Urla İlçesi'nde yalnız olarak geçirdi. Güzel havalarda ufak teknesiyle denize açılır,dalgalar yalnızlığına arkadaş olurdu. Ağır hastalık dönemlerinde evinden çıkmaz oldu.İzmir halkı onu çok seviyordu. Anısına Bornova Hükümet Konağı'nda kullandığı eşyaların sergilendiği bir panel bulunuyor. Kendine has yorumuyla seslendirdiği besteleri hala kulaklarımızda.. Tanju Okan sen kalbimizdesin.
-
orkide
Şu albümden: cymbidium
© Bütün resimler kendi sorumluluğunuz altında olup site bu konuda hiçbir şeklilde sorumluluk kabul etmez.
- cymbidium
-
su kaplumbağası
Şu albümden: su kaplumbağası
© Bütün resimler kendi sorumluluğunuz altında olup site bu konuda hiçbir şeklilde sorumluluk kabul etmez.
-
su kaplumbağası
-
gelin
Şu albümden: beyaz orkide
© Bütün resimler kendi sorumluluğunuz altında olup site bu konuda hiçbir şeklilde sorumluluk kabul etmez.
- beyaz orkide
-
Honoré de Balzac
Honoré de Balzac (asıl ismi Honore Balssa), (d. 20 Mayıs 1799, Tours-Fransa – ö. 18 Ağustos 1850). Fransız yazar. Hayatı ve çalışmaları Asıl adı Honore Balssa'dır.Ancak ismini Balzac olarak değiştirmiş ve soyluluk ifade eden De’ öntakısını eklemiştir. Köy kökenli bir ailenin çocuğudur. Babası tüccardır. 6 yıl Vendome'da College des Oratoriens'te öğrenim gördü. Napolyon'un devrilmesinden sonra ailesi Paris'e taşındı. Burada 2 yıl daha okula gitti. 3 yıl bir avukatın yanında çalıştı. Ama küçük yaşlardan beri edebiyata gösterdiği eğilim ağır bastı. Trajedi türünü denediği 1819'da yazılmış "Cromwell" başarı kazanamayınca romana yöneldi. Para kazanmak için tarihsel, mizahi ve gotik romanlar yazdı. Bunları değişik adlarla yazdı. Basımcılık, yayıncılık, hatta dökümcülük yaptı. Başarılı olamayınca tekrar edebiyata döndü.Edebiyat hayatında çok başarılı eserler insanlara sundu.Birçok ülkede sayılan romanları ve kitapları çok büyük ilgi gördü ve tepkileri üstüne topladı.Edebiyatta başarılı olan Balzac hayatının sonuna kadar edebiyatla ugraştı. Edebiyatta önemli yeri olan 1829'da yazdığı "Les Chouans" isimli tarihi roman tanınmasını sağladı. Bu eser Türkçe'ye (Köylü İsyanı 1974 ve Şuanlar 1977 olarak) çevrildi. 1824-1834 arasında yayıncılarından aldığı parayla bohem bir yaşam sürdü. 1829-1831 arasında yergici gazetelere yazılar yazdı. 1830’lardan sonra bir toplum tarihi yazmak amacıyla, eski ve yeni romanlarını üç bölüm altında toplamaya karar verdi. Örf ve âdet incelemeleri, felsefi incelemeler ve çözümleyici incelemeler. Bu tasarı 1834-1837 arasında 12 cilt olarak gerçekleşti. 1840’ta bu yapıtların hepsine Dante'yi anımsatan bir başlık koydu: "İnsanlık Komedisi". 1842-1848 arasında 17 ciltlik bir baskı yapıldı. 1869-1876 arasında da 24 cilt olarak yayınlandı. Eserlerinde aynı kahramanlara tekrar tekrar yer verme düşüncesini geliştirdi. Bunu gerçekçiliğin baş romanı kabul edilen ve 1834'te yayınlanan "Goriot Baba"da uyguladı. 1836 ve 1837'de İtalya gezisine çıktı. 1828'de Versailles yakınlarında pahalı bir ev yaptırdı. Borç sorunu nedeniyle Passy'de bir eve yerleşti (Bugün Balzac müzesi). Para kazanmak için tiyatroda başarısız denemeler yaptı. Edebiyatçılar Derneği başkanı olarak yazar haklarıyla ilgili girişimlerde bulundu. 1847'de Polonya'da sevgilisi Eveline Hanska'nın şatosunda kaldı. 1850'de Eveline ile evlendi Paris'e döndüler. Birkaç ay sonra yaşamını yitirdi. Geride 85’i tamamlanmış, 50’si taslak halinde eser bıraktı. Romanda gerçekçilik ve doğalcılık akımlarının yaratıcısı olarak kabul edilir. Mantıksal bir sıra izleyen olayların her şeyi gören bir gözlemcinin ağzından anlatıldığı, kahramanların tutarlı bir biçimde sunulduğu, kuralları belli "klasik roman tekniğini" Balzac'ın kurduğu benimsenir. Olağanüstü bir gözlem yeteneği ve güçlü bir hafızası vardı. Kendisini başka insanların yerine koyup onların duygularını paylaşmayı biliyordu. Eserlerinde nedenselliği ve arka plan ile karakterler arasındaki ilişkiyi açıklamakta ustadır. Bütün bu özellikleriyle "romanın Shakespeare'i sayılır. TÜRKÇEYE ÇEVRİLEN ESERLERİ *Manyak kurba (2006) *Köylü İsyanı (1974) *Tours Papazı (1949) *Eugenie Grandet (1983) *Goriot Baba (1984) *Bette Abla (1977) *Otuz Yaşındaki Kadın (1963) *Vandetta (1943) *Tılsımlı Deri (1943, 1968) *Tefeci Gobseck (1947-1961) *Kırmızı Han (1946) *Terör Devrinde (1979) *Köy Hekimi (1942-1979) *Bilinmeyen Şaheser (1945) *Lois Lambert (1946) *Albay Chabert (1944-1974) *Bir Havva Kızı (1970) *Onüçlerin Romanı (1945) *Mutlak Peşinde (1945-1965) *Altın Gözlü Kız (1943) *Kibar Fahişelerin İhtişam ve Sefaleti (1946) *Kibar Fahişeler (1972) *Kötü Kadınların Parlayış, Düşüşü (1981) *Vadideki Zambak (1941-1985) *Sönmüş Hayaller (1949) *Nucingen Bankası (1950) *Köy Papazı (1952) *Cesar Birotteau (1945-1964) *Ursula Mirouet (1949) *Karanlık Bir İş (1947) *Esrarlı Bir Vaka (1949-1964) *İki Gelinin Hatıraları (1940 - 1983) *Modeste Mignon (1947) *Köylüler (1845, 1976-1985)
-
Louıs Armstrong ( 04.08.1901)- (06.07.1971)
Louis Armstrong Müzik/Caz Doğum Yeri : New Orleans, Louisiana, ABD Doğum Tarihi : 4 Ağustos 1901 Ölüm Tarihi : 6 Temmuz 1971 Kişisel bilgiler Armstrong’un çocukluğu, annesi ve küçük kızkardeşine bakarak geçti. Babası Armstrong küçük yaştayken onları terk etmişti. Resmi bir eğitim almadı ancak zeki bir çocuktu ve hayatta kalmak için gerekli “sokak bilgisini” hemen edindi. Normal işlerin yanı sıra sokaklarda şarkı söyleyerek de para kazanmaya başladı. Ancak on’lu yaşlarının başında yaşamında çok önemli bir değişiklik oldu: yılbaşı gecesi kendine ait olmayan bir silahla sokakta rastgele ateş açmak suçuyla bir ıslahevine gönderildi. Aslında müzik yaşamında profesyonelliğe burada adım attığı söylenebilir. Kariyeri Islahevi korosunda önce şarkıcı, sonra perküsyoncu ve kornetçi olarak yer aldı. Yaşamının anlamı haline gelecek olan müzikteki yeteneği iyice gün ışığına çıkmıştı. Birkaç yıl sonra ıslahevinden çıktığında tek hedefi kendine bir enstrüman alarak müziğe devam etmekti. Para kazanmak için bir at arabasıyla kömür dağıttı. Bu arada da ödünç aldığı kornetlerle bulabildiği her grupla müzik yapıyordu. Daha yirmi yaşına gelmeden bu çabaları karşılığını buldu ve şehrin en iyi gruplarıyla çalmaya başladı. Armstrong’un müzikle ıslahevinde tanışmasının müziği üzerinde de büyük bir etkisi oldu; o zamanın caz müzisyenleri arasında yaygınlaşan tarzlardan farklı bir tarzı vardı. Bu tarzını caza kattığında ortaya çok daha süslü ve kişisel bir müzik çıkıyordu. Bu farklı genç, çok geçmeden şehrin en önemli cazcılarından biri olan Joe “King” Oliver’in dikkatini çekti ve Oliver onu müziksel bir himaye altına aldı. Oliver’la olan ortaklığı Armstrong’a birçok kapı açtı. Önce reddetse de Oliver’ın ikinci daveti üzerine Chicago’ya, onun orkestrasında çalışmaya gitti. Armstrong’un Chicago’ya gelişiyle Oliver’ın popülerliği de artmaya başladı çünkü dinleyiciler onun müziğindeki farklılığı yaratının kim olduğunu bilmeseler de dinledikleri şeyin özel olduğunu biliyorlardı. Bir süre sonra Armstrong’la grubun piyanisti Lillian Hardin arasında bir yakınlaşma oldu ve 1924’te evlendiler. Hardin, Armstrong’un yaşamındaki ikinci büyük müziksel etki oldu ve onu Oliver’ın orkestrasını bırakarak New York’a gitmeye ikna etti. Armstrong New York’ta Fletcher Henderson’ın orkestrasına katıldı ve New York’luları hayran bırakan müziğini orada da sergiledi. Birkaç yıl New York’ta kaldıktan sonra Chicago’ya geri dönerek karısının orkestrasında “Dünyanın En İyi Trompetçisi” adı altında çalmaya başladı. Takip eden bir iki yıl boyunca aralarında ünlü Hot Five ve Hot Seven session’larının da bulunduğu kayıtlar yaptı. Bessie Smith, Clara Smith ve Trixie Smith gibi zamanın en iyi blues şarkıcılarına da kayıtlarda eşlik etti. 1926’da Carroll Dickerson ve Erskine Tate’in orkestralarına katılarak iki müzisyen arkadaşıyla ortak bir klüp işletmeye başladı. 30’lara gelindiğinde artık ülkenin en aranan cazcılarından biriydi, tüm büyük şehirlerde konserler veriyordu. Bu yıllarda korneti bırakarak tamamen trompete yöneldi. Bazen orksetralarla, çoğu zaman da tek başına konser veriyordu. Los Angeles’ta Les Hite’ın, New York’ta da Chick Webb’in orkstrasıyla çalıştı. 1932 ve 33 yıllarında Avrupa’ya ilk ziyaretlerini yaptı. Sanatçıyı sadece plaklarından dinlemiş olan elit Avrupalı cazseverler onun sahnedeki fazla samimi tavırlarına ve terlemesine pek alışamadılar. 1935 yılından itibaren Armstrong, Luis Russell orkestrasına liderlik etmeye başladı. 1938’de karısından boşanarak Alpha Smith’le evlendi. 1942’de yeniden boşanıp geri kalan yaşamını birlikte geçireceği Lucille Wilson’la evlendi. Swing’in ortalığı kasıp kavurmaya başladığı 30’lu ve 40’lı yıllarda Armstrong’un kariyeri düşüş göstermeye başladıysa da sanatçı müziğindeki ustalığını doruklara taşımaya devam etti. Bu dönemde Armstrong’un yaşamına menajer Joe Glaser girdi. Müşterilerini zengin ve ünlü yapmak için her yolu deneyen bu hırslı adam Armstrong için de yoğun promosyon çalışmaları yaptı ve Armstrong için caz yıldızlarından oluşan bir orkestra kurdu. “Louis Armstrong and His All Satrs” adıyla anılacak olan bu ekiple Armstrong aralıksız dünya turneleri yapmaya başladı. Salonları istekli dinleyicilerle doldurmaya başlayan Armstrong ve orkestrası bu dönemde birçok kayıt da yaptı. Ancak geçen zaman içinde Armstrong’un dudağı zayıfladı ve sanatçı daha az bilinen yönünü, şarkıcılığını öne çıkarmaya başladı. Armstrong’un gırtlaktan gelen sesi, rahat sunumu ve mükemmel zamanlaması tüm şarkılara eşsiz bir kişilik kazandırıyordu. Sanatçının eşsiz yorumunun en güzel örnekleri “(I Want) A Butter and Egg Mn”, “Black and Blue”, “Do You Know What it Means to Miss New Orleans” gibi şarkılardır. Armstrong 1968’de “What A Wonderful World” şarkısıyla İngiltere’de 1 numaraya yerleşti. Armstrong şarkılara, kendi yazarlarını bile hayrete düşüren bir derinlik ve anlam yükleyebiliyordu. Ayrıca “scat” (sözsüz vokal seslerinin şarkı sözlerinin yerini alması) stilini başarıyla sergileyen ilk sanatçılardan biriydi Armstrong. Her ne kadar bu stili 1926’da bir kayıt sırasında söz kağıdının yere düşmesi üzerine sözleri uydurmak zorunda kalmasıyla bulduğunu söylese de, bu teknikteki ustalığı tesadüften daha fazla birşeyler olduğunu gösteriyordu. Böylece Armstrong ilerleyen yaşlarında trompetçi değil, bir şarkıcı olarak uluslararası bir star olmayı başardı. Armstrong’un dünya çapında ünlü olması ona birez eleştiri de getirdi. Amerikalı zenciler onun kendi insanları için daha fazla şey yapmasını istiyor, tavırlarını eleştiriyorlardı. Hatta sanatçı, insan hakları için yapılan gösterilere yeterince destek vermemekle suçlandı. O sıralarda 60 yaşında olan Armstrong, politikaya ayıracağı zamanı müziğe vermeyi tercih etti ve kalp rahatsızlığını basından saklayarak konserler vermeyi sürdürdü. biyografi
-
Türk Halk Müziği
Türk Halk Müziği'nin temel çalgılarından,zurna Türk halk müziği, Türkiye'nin çeşitli yörelerinde farklı ağızlar ve formlarda söylenen Türkçe yöresel etnik müziklerin tümü. Yapısal olarak Folklorun bir parçasıdır. Türk halk müziği, (kısaca THM) sözlü halk müziği ve sözsüz halk müziği olmak üzere ikiye ayrılır. Sözlü halk müziğine genel olarak türkü adı verilir. Sözsüz halk müziği ise düzenli yöresel çalgı ezgileridir. Türk halk müziği kapsamında dikkate alınan eserler, Klasik ve modern olmak üzere ikiye ayrılır: * Klasik Türk halk müziği, çeşitli yörelerden derlenmiş birçoğu anonim olan türkülerden ve sözsüz halk müziklerinden oluşur. Anonim eserlerin sözü ve bestesinin kime ait olduğu bilinmez ve yöreye mal olmuştur. * Modern Türk halk müziği ise, 1970'li yıllardan sonraki dönemde eski yöresel müzik kalıpları örnek alınarak oluşturulmuş, sözü ve bestesi belli olan halk müzikleridir. Türk halk müziği'nde çalınan çalgılar yöreye göre değişmekle birlikte temel çalgılar; bağlama, davul, zurna, klarnet ve darbuka'dır. Bunun dışında yöreye özgü sazlar bulunmaktadır. Örneğin kemençe Doğu Karadeniz; sipsi Teke yöresi'nde sıklıkla görülen bir çalgıdır. Türk halk müziği, halk oyunları ve halkbilim ile de yakından ilgilidir. TRT kurulduğu yıllardan itibaren yöre yöre araştırma yaparak; pek çok anonim türküyü kaynağından derlemiş ve arşivlemiştir. Bu türküler, THM'nin temel kaynaklarıdır. Öte yandan, yöresel sanatçılar da yörelerindeki unutulmuş veya unutulagelen türkülerin pek çoğunu kayda geçirmişlerdir. Türk halk müziği genel itibariyle şu yörelere ayrılır: Karadeniz, Trakya, Ege, Teke, Doğu Anadolu, İç Anadolu, Kafkas. Bunun dışında genel karakteristiğine göre; bektaşi, horon, halay, teke, zeybek gibi türlere ayrılır. Ayrıca il bazında türküler kategorilendirilmiştir. vikipedi
-
Onno Tunç (1948-1996)
Ohannes Tunçboyacıyan -kısaca Onno Tunç olarak bilinir- (1948 - 14 Ocak 1996), Müzisyen ve besteci. 1948 yılında İstanbul'da doğdu. Anne adı Setrak, baba adı ise Valentino'dur. Türk pop müziğine besteci ve aranjör (düzenlemeci) olarak eserler kazandırdı. Aynı zamanda bas gitaristtir. Okay Temiz'in Zikir (1981) albümünde bas, Sezen Aksu'nun Gülümse (1991) adlı albümünde kontrbas , MFÖ'nün Yalnızlık Ömür Boyu (1984 - Ele güne karşı yapayalnız) ve Mustafa Sandal'ın Beni ağlatma (1994 - Suç Bende) , Bülent Ortaçgil'in Benimle Oynar mısın (1974 - Benimle Oynar mısın ) albüm ve şarkılarında bas çalmıştır. Sayısız kez Eurovision Şarkı Yarışması Türkiye Finalleri'nde besteci ve aranjör olarak yer almış, 1978 ve 1981 yıllarında aranjör ve orkestra şefi olarak bu yarışmada Türkiye'yi temsil etmiştir. Pop müzik bestelerinin yanı sıra solo saksafon ve orkestra için "Su" adında bir parçası vardır. Yaptığı düzenlemelerdeki armoniler, orkestralama tekniği ve yakaladığı sound ile Türkiye'deki pek çok müzisyen tarafından hayranlıkla izlenmiştir. Ayrıca 1987 yapımı Rumuz Goncagül isimli film ve 1986 yapımı Aaahh Belinda isimli filmlerin müziklerini yapmıştır. Müzik dünyasında pek çok şarkıcının aranjörlüğünü de yapan Onno Tunç, 1996 yılında Bursa’dan Yalova’ya dönerken, 12 Ocak 1996 Cuma günü özel uçağının Selimiye köyü yakınlarında düşmesi sonucu arkadaşı Hasan Kanık ile birlikte hayatını kaybetmiştir. Cenaze töreni için kardeşi Arto Tunç'un yurtdışından dönmesi beklenmiş ve Onno Tunç 19 Ocak 1996 günü Beyoğlu Surp Yerrortutyun Ermeni Kilisesi'nde yapılan ayin sonrası Şişli Ermeni Mezarlığı'na defnedilmiştir. Ölüm sebebi olarak kayıtlara "Kalp Yetmezliği" olarak işlenmiştir. Sezen Aksu aynı yılın yazında, Onno Tunç'a ithafen Düş Bahçeleri isimli albümü çıkarttı. Ayrıca 2008 yılında Sezen Aksu'nun çıkartmış olduğu Deniz Yıldızı Albümünün tamamında Onno Tunç'a yazdığı şarkılar yer almıştır. Sanatçının ölümünün 11. yılı anısına özel olarak bir albüm hazırlanmıştır. Sezen Aksu yönetmenliğinde hazırlanan bu albümde pek çok sanatçı kendi seçtikleri Onno Tunç şarkılarını seslendirdi. Onno Tunç Anısına 2007 yılında Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Nükhet Duru, Zerrin Özer, Nilüfer gibi müziğin devleriyle Şebnem Ferah, Sertab Erener, Levent Yüksel, Mor ve Ötesi, Ceza, Emre Altuğ, Aşkın Nur Yengi, Hüsnü Şenlendirici ve Aylin Aslım bazı Onno Tunç şarkılarını seslendirmiştirler. Sanatçının ilk eşi, Canan Ateş’tir. Ayda isimli bir kızı vardır. Eserlerinden bazıları • Ah Mazi (Sezen Aksu-Git-1986) • Alev Alev (Ayşegül Aldinç-Alev Alev-1994) • Ayrılık (Zuhal Olcay-Oyuncu-1993) • Ayrılıklar Bitmez (Sezen Aksu-Firuze-1982) • Bana Ellerini Ver (Harun Kolçak-Beni Affet-1990) • Ben Yoldan Gönüllü Çıktım (Yeşim Salkım-Hiç Keyfim Yok-1994) • Beni Bırakın (Levent Yüksel-Med Cezir-1993) • Beni Unutma (Sezen Aksu-Git-1986) • Bir Başka Aşk (Sezen Aksu-Sen Ağlama-1984) • Bir Çocuk Sevdim (Sezen Aksu-Sezen Aksu'88-1988) • Bu Gece (Sezen Aksu-Sen Ağlama-1984) • Değer mi (Sezen Aksu-Git-1986) (Sezen Aksu-Gülümse-1991) • Deli Gönlüm (Sezen Aksu-Firuze-1982) • Dokun Bana (Nilüfer-Yine Yeni Yeniden-1992) • Düet (Zuhal Olcay-Oyuncu-1993) • Eğrisi Doğrusu (Nilüfer-Ne Masal Ne Rüya-1994) • Geçer (Sezen Aksu-Sezen Aksu'88-1988) • Geri Dön (Sezen Aksu-Sen Ağlama-1984) • Gir Kanıma (Harun Kolçak-Beni Affet-1990) • Git (Sezen Aksu-Git-1986) • Güzel Şeyler Söyle (Aşkın Nur Yengi&Harun Kolçak-Eurovision Türkiye Finali 1987) • Hadi Bakalım (Sezen Aksu-Gülümse-1991) • Haydi Gel Benimle Ol (Sezen Aksu-Sen Ağlama-1984) • Hep Bana (Zerrin Özer-Olay Olay-1992) • Hoşgörü (Sezen Aksu-Ağlamak Güzeldir-1981) • İyisin (Zuhal Olcay-Oyuncu-1993) • Kavaklar (Sezen Aksu-Sezen Aksu'88-1988) • Kış Masalı (Sezen Aksu-Sezen Aksu Söylüyor-1989) • Kolay Değil (Sezen Aksu-Git-1986) • Müptelayım Sana (Harun Kolçak-Beni Affet-1990) • Ne Masal Ne Rüya (Nilüfer-Ne Masal Ne Rüya-1994) • Ne Kavgam Bitti Ne Sevdam (Sezen Aksu-Gülümse-1991) • Olay Olay (Zerrin Özer-Olay Olay-1992) • Oldu mu? (Sezen Aksu-Sezen Aksu'88-1988) • Olsun Varsın (Nilüfer-Ne Masal Ne Rüya-1994) • Oyuncu (Zuhal Olcay-Oyuncu-1993) • Öyle Bakma (Fatih Erkoç-Eurovision Türkiye Finali 1989) (Aşkın Nur Yengi-Sevgiliye-1990) • Ruhun Duymaz (Emel-Ruhun Duymaz-1995) • Sen Ağlama (Sezen Aksu-Sen Ağlama-1984) • Seni İstiyorum (Sezen Aksu-Sezen Aksu'88-1988 ve Şarkı Söylemek Lazım-2002) • Son Bakış (Sezen Aksu-Sezen Aksu Söylüyor-1989) • Sonbahar (Sezen Aksu-Git-1986) • Sultan Süleyman (Sezen Aksu-Sezen Aksu'88-1988) • Şinanay (Sezen Aksu-Sezen Aksu Söylüyor-1989)[1] • Şov Yapma (Nilüfer-Yine Yeni Yeniden-1992) • Tam Bana Göresin (Nilüfer-Ne Masal Ne Rüya-1994) • Tango (Zuhal Olcay-Oyuncu-1993) • Tenna (Sezen Aksu-Deli Kızın Türküsü-1993) • Tutsak (Sezen Aksu-Gülümse-1991) • Uçurtma Bayramları (Levent Yüksel-Med Cezir-1993) • Uykun Olsam (Zuhal Olcay-Oyuncu-1993) • Ünzile (Sezen Aksu-Git-1986) • Vurulmuşum Sana (Asya-Asya-1994) • Yeni Aşk (Zerrin Özer-Olay Olay-1992) (Yeşim Salkım-Hiç Keyfim Yok-1994) • Yeniden Sev (Nilüfer-Yine Yeni Yeniden-1992) • Yıllar (Harun Kolçak-Beni Affet-1990) • Yoksun (Nilüfer-Ne Masal Ne Rüya-1994) • Zorba (Nilüfer-Ne Masal Ne Rüya-1994) • 1945 (Sezen Aksu-Eurovision Türkiye Finali 1984) (Sezen Aksu-Sen Ağlama-1984)
-
Selahattin İçli (1923-2006)
Selahattin İçli, (d. 6 Ekim 1923, Beşiktaş, İstanbul – ö. 14 Ekim 2006). Türk müziği bestecisi, müzisyen, tıp doktoru. 1949 yılında İstanbul Tıp Fakültesi'ni bitirdi. 1953 yılına kadar İstanbul'da özel bir hastanede ve bir şirkette çalıştı. Daha sonra Susurluk Belediye Tabibi, Susurluk Şeker Fabrikası Tabibi ve Borasit Madeni Tabibi olarak 1961 yılına kadar Balıkesir'de bulundu. 1961 yılında tekrar İstanbul'a yerleşerek bir müddet özel sektörde çalıştıktan sonra, 1967 yılında Sosyal Sigortalar Kurumu İstanbul hastanesi'nde görev aldı. 1981 yılında bu hastanedeki başhekim yardımcılığı görevinden ayrılarak Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı'nda sanatçı öğretim görevlisi ve başkan yardımcısı oldu. Konservatuarın İstanbul Teknik Üniversitesi'ne bağlanması üzerine 1986 yılında profesör unvanı alan İçli, Komposizyon Bölümü başkanlığına tayin edildi. Selahattin İçli'nin müzik ile yakınlığı çocukluk yıllarında babası İbrahim İçli'nin etkisi ile başlamıştır. Hem anne, hem baba tarafından kardeş çocukları olan udi bestekar Şerif İçli ve İbrahim İçli, 1914 yılında Beşiktaş musikî kulübüne devam etmeye başlarlar. Neyzen İhsan Bey'in hoca olduğu bu ocaktan yetişenler arasında Hakkı Derman da vardır. Babasının müziğe olan alâkası ve zengin repertuarı sebebiyle, oğlu Selahattin'in kulağı daha çocukluk yaşlarından itibaren Türk musikîsinin klâsik ve güncel eserleriyle doldu. Böylece; ilk gençlik yıllarında kendisini bestekârlığa götürecek önemli temel unsur sayılabilecek oldukça geniş bir repertuara sahip olmuştur. İlk şarkısını 17 yaşında besteledi. Güftesi, Faruk Nafiz Çamlıbel'in "Hıyâban" isimli şiirinden alınan Hüseynî makamındaki bu şarkının Şerîf İçli tarafından beğenilmesi, Selahattin İçli'yi yeni besteler yapma alanında daha büyük bir şevkle çalışmaya sevk etti. 1942 yılında büyük hayranlık duyduğu ve babasının da yakın arkadaşı olan Selahattin Pınar'la tanıştı. Selahattin Pınar'ı yıllarca hemen her hafta evinde ziyaret ederek onun bestekârlık konusundaki bilgi ve görüşlerinden faydalandı. Üniversite öğrenimi, tıp fakültesindeki derslerinin yanı sıra, Selahattin İçli'nin musikî üzerinde yoğun olarak çalıştığı bir eğitim devresi oldu. Kuruluşundan itibaren on yıl kadar İstanbul Üniversitesi korosunda bulundu ve kanuni Ekrem Karadeniz'in özel derslerine devam etti. Bu dönemde, birçok müzik çalışmalarına ve konserlere sesi ve ud ile de katıldı. Besteleri Selahattin İçli'nin çeşitli ansiklopedi, gazete ve dergilerde makale, fıkra, araştırma ve eleştiri türünden 400'ün üzerinde yazısı yayınlanmış olup 1998 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını almıştır. Özellikle güfte yazarı-şair Cansın Erol Hanım ile oluşturdukları beraberlikten ”Aşkın rengi”, ”Cimri mi cimri”, ”Gece gözlüm”, ”Güneşin battığı yerde”, ”Hoş geldin”, ”Hüzün zaman zaman”, ”Ne zaman başlar bilinmez” gibi çok farklı şarkılar ortaya çıkar. “Bitmez tükenmez bu dert”, “Zeytin Gözlüm”, “Bahara indi melekler”, “Gül Açılsın Dudağında Gülüver”, “Hüzün Zaman Zaman Deli Dalgalarla Gelir”, “Ayrılık Var Çıkan Falda” , ”Bir seni bir gülü” , ”Bir sabah bakacaksın bir tanem”, ”Bir destan dolaşır” gibi daha onlarca esere imzasını atar. İmzasını atmakla kalmayıp, Türk musıkisinde özlenen yeni bir ses, ekol, tını, tarz, üslup ve çığırı da beraberinde getirir. Ancak o da her büyük bestekâr gibi onun da gerçek değeri, ölümünün ardından yıllar geçtikten sonra daha iyi anlaşılacaktır vikipedi Güneşin battığı yerde Güneşin battığı yerde bir dönülmez ufka gittin Beni böyle dertli garip bitkin bıraktın Gittiğin gün gibi sessiz Seninle doluyum sensiz yalnız bıraktın Zaman hiç geçmemiş gibi Sensiz yaşanmamış gibi Sana geleceğim Dudağında yarım kalan Hazin hüzzam şarkılardan yanmış geleceğim Yaşamaktan başka söyle Aramızda farkmı kaldı cansın derdin can mı kaldı Duman olup geleceğim
-
Avni Anıl (1928-2008)
Avni Anıl (23 Nisan 1928, İstanbul - 14 Haziran 2008, İzmir), Türk sanat müziği bestecisi. Selimiye’deki Ondokuzuncu İlkokulu bitirdi, Paşakapısı Ortaokulu ve Haydarpaşa Lisesi’nde okudu. Askerlik sonrası Polis Enstitüsü’ne girdi. 1955 yılında polislikten ayrıldı ve gazeteciliğe başladı. Üç yıl Akşam gazetesinin sanat sayfasını yönetti. 1955-1967 yılları arsında İstanbul Radyosu’nun haber servisinde çalıştı. 1967 yılında “Anıl Yayın Ajansı”nı kurdu, Dünya gazetesinin sanat sayfasını yönetti. “Musıkî ve Nota” dergisini çıkardı. “Musıkî Sözlüğü” adı altında dört ciltlik eserinde müzik tarihi için önemli hatıralar yayımladı. 1998 yılında Kültür Bakanlığınca verilen Devlet Sanatçısı unvanını aldı. 14 Haziran 2008 günü İzmir'deki evinde, seksen yaşında vefat etti. Bestelerinden bazıları: • Rüya gibi uçan yıllar, az biraz durun durun biraz • Dilşâd olacak diye kaç yıl avuttu felek • Sevmiyorum seni artık gözlerimi geri ver • Biraz kül biraz duman, o benim işte • Kader kime şikâyet edeyim seni bilemem • Unutamıyorum, unutamıyorum gecem yok artık gündüzüm yok • Gözlerin bir aşk bilmecesi sorar gibi • Unutulmuş ne varsa sevgiden geri kalan • Aşk bu değil yapma güzel • Ne yeşili ne siyahı gözümde hep gözleri var • Mihrâbım diyerek sana yüz vurdum • İçimde nice uzun yılların özlemi var (Ağla Gitar) • Kaderimde hep güzeli aradım • Öyle dudak büküp hor gözle bakma • Bir peri masalı kulaklarına • Bir göz aşinâlığı var aramızda, sanki seninle kırk yıllık dost gibiyiz ikimiz • Gün be gün yaşanan o hatırayı unutup bir yana atmak olmaz ki • Şarkılar söyle o sahillerde • Ayrılık ümitlerin ötesinde bir şehir • Bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım İstanbul'un • Akşamın olduğu yerde bekle diyorsun gelmiyorsun • Şu yalan dünyayı aşksız geçirme • Sen ne kadar saklasan gönlündekini • Ben yağmur, ben güneş, ben sevgi seliyim • Aşk nedir nasıldır, bilen var mı? • Firâkınla yansa ten yine vuslat dilemem • Ağlaya ağlaya giderim diyor(Gelin alayı) • Safalar getirdiniz safa geldiniz dostlar • Sen körfeze geldiğin zaman yıldızlar güler • Bir geceye bir ömür verilir Kanlıca'da • Gözlerin kömür senin, bakışın ömür senin vikipedi Makam: Kürdilihicazkar Usul: Aksak Güfte: Yusuf Özpirinçci Best: Avni Anıl Sefalar getirdiniz, Sefa geldiniz dostlar Bezm-e revnak verdiniz, Sefa geldiniz dostlar Ye,iç,gül eğlen dostlar, Ehlen ve sehlen dostlar ey.... Raks ediyor bir peri, Mey sunuyor dilberi, Fıkır fıkır her yeri, Sefa geldiniz dostlar, Ye,iç,gül eğlen dostlar, Ehlen ve sehlen dostlar ey...... Doldukça üst üste cam, Gider gönlümüzden gam, Eğlenelim her akşam, Sefa geldiniz dostlar, Ye,iç,gül eğlen dostlar, Ehlen ve sehlen dostlar ey..... Sefalar getirdiniz, Sefa geldiniz dostlar, Bezm-e revnak verdiniz, Sefa geldiniz dostlar, Esenlikler sizin dostlar eyyyyyyyyy....
-
Tekin Aral (1941-1999)
Tekin Aral Salacak Hikáyeleri'nin yazarı Arap Kadri'nin yaratıcısı; Tekin Aral, Oğuz Aral'la birlikte Gırgır'ı kurarak Türk mizah tarihinin en büyük başarılarından birine imza atmıştı. 1985'ten beri bir Hürriyet’te çalışıyordu. Milyonlarca insanı güldüren Tekin Aral kendi hayatında ciddiydi. ‘‘Mizahçılar pek öyle kah kah, kih kih insan değildir’’ derdi. Eşinin tanımıyla ‘‘alçakgönüllü, gerektiğinde sert olabilen, dürüst bir kişiydi.’’ Tekin Aral 1941 yılında İstanbul'da doğdu. Darüşşafaka Lisesi mezunu olan Aral, karikatür denemelerine okul dergisinde başladı. Dolmuş Dergisi'nde çizmeye başlayan Aral'ın karikatürleri daha sonra Tef, Karikatür, Vatan, Yeni Tanin, Yeni Sabah ve Akşam gazete ve dergilerinde de yayınlandı. 20 yılı aşkın bir süre Günaydın Gazetesi'nde çizerlik yapan Tekin Aral, ağabeyi Oğuz Aral'la birlikte Gırgır Dergisi'nin çıkışına katkıda bulundu. Ardından Fırt Dergisi'ni yayınladı. Tarzan, Arap Kadri tiplemeleri ve Salacak Hikayeleri'yle okurların sevgisini kazanan Aral 1989 yılından bu yana dergi çıkaran genç yeteneklere yardımcı oluyordu. Aral, 7 Eylül 1985 tarihinden beri de Hürriyet Gazetesi'ndeki ‘TV'de Ne Var Ne Yok' adlı köşesinde ilk kez yazılı-çizili televizyon eleştirileri yapıyordu. Kah kah, kih kih değilim 1997'de Hürriyet Pazar için Gülden Aydın'ın yaptığı bir röportajda, mizah yazarımız kendi kişiliğiyle ilgili ilginç ipuçları vermişti: ‘‘Mizahın haince planlanıp kuyumcu terazisiyle ölçerek yapılması gerektiğine inanıyorum. Alışverişte karşılaştığım insanlar, ensesine bir tokat atıp komik şeyler söylememi bekliyor. Mizahçılar pek öyle kah kah, kih kih insan değildir. Futbolcu da sokakta yürürken her gördüğü konserve kutusuna tekme atmaz. Ama keyifli yönlerimiz vardır; hatta benim bile!’’ Tekin Aral, kendisinin de itiraf ettiği gibi aslında karikatüristliğe ‘‘öyle çok bilinçli’’ başlamamıştı, ‘‘bir baltaya sap olmak için’’ bu işe kalkışmıştı. O sıralarda 15 yaşındaydı. İyi resim yapıyordu. Bunları oraya buraya gönderiyordu. İlki Dolmuş Dergisi’nde yayınlandı. Sonra birdenbire ‘‘jönlük’’ devri geldi. Tekin Aral aynı zamanda bir film oyuncusuydu! Altan Erbulak ve Oğuz Aral, ona haber vermeden Sinema Dergisi'nin açtığı bir artist yarışmasına sokuldu ve yarışmayı kazandı: ‘‘1962 yılıydı sanırım... ‘Kanun Der ki' filmiydi. Kanunun açıklarından yararlanarak bana başrol vermişlerdi. Köy filmiydi ama Kadıköylü gibi giyinmiştik. İspanyol paça kot pantolonlar, ekose gömlekler... Başıma gelmeyen kalmadı. Attan düştüm, dayak yedim, üçüncü derece yandım! Bir keresinde at beni Sarıyer sırtlarından caddeye kaçırdı...’’ Çok yoksulluk çekti Tekin Aral çocukluğunda, gençliğinde çok yoksul günler yaşadı. Babıáli’de otellerde, dört kişilik bekár odalarında yatardı. Hatta, Üsküdar'dan Babıáli'ye gitmek, elinde karikatür kapı kapı dolaşmak mümkün olmadığından kapı diplerinde yattığı da oldu: ‘‘Parasızlıktan, aldığım barbunya konservelerini yiyip içine sinek atar, konserveyi iade ederdim. Tabii parayı geri alıp ertesi gün yeni konserve almak için. Babıáli'deki bütün bakkallar beni tanırdı. Bunun üzerine Beyazıt bakkalarına gitmeye başladım...’’ Tekin Aral'ın bu çilesi, Günaydın'ın birinci sayfasında karikatür çizmeye başlayınca bitti. 1974'te kardeşi Oğuz Aral'la Gırgır'ı çıkarmaya başladı. İki yıl sonra tek başına Fırt'ı çıkarmaya başladı. ‘‘Karikatüristler olarak herkes, hepimiz çektik’’ diyordu. ‘‘Ama işimden iyi paralar kazandım. Birlikte çalıştığım arkadaşlarım da kazandılar.’’ Eşiyle tanışması da ilginç Hayatında ilk defa Divan Pastanesi'ne gitmişti. Bir arkadaşıyla randevusu vardı. Kahve söyledi, kahvesi yanlışlıkla bir genç kızın önüne gitti: ‘‘Doğru yere gitmiş! Tanıştık böylece...’’ Tekin Aral ve eşi İnci'nin iki kızı oldu. Bir de torunu: ‘‘Damadım Savaş'la birlikte bu dişi takımına elimizden geldiği kadar direnmeye çalışıyoruz!’’ diye şakalaşıyordu. Eşi İnci Hanım onu şöyle tanımlıyordu: ‘‘Seçici, titiz, alçakgönüllü, bir adım geride durmayı yeğleyen, gerektiğinde sert olabilen, dürüst bir kişidir Tekin.’’ Babaya şiirli veda Türkiye'nin en renkli muhalefetini tek başına yıllarca sürdüren, mizahıyla her yaştan her kesimden insanı güldüren Tekin Aral Usta'ya, en zor veda tabii ki ailesinden geldi. Aral'ın küçük kızı Ayça Aral, babasına vefat ilanı yerine, bu şiirle veda etti: Yüreğinde o kadar büyük bir sevgi besliyorsun ki Bizleri öyle bir aşkla sevdin ki Yarattığın bütün güzel şeyler kalbinde nalıyordu ilhamını Ölümün bize en yakın olduğu yerde sen ölümsüzleştirdin kendini Hayatımın en büyük borcu Sana hak ettiklerini, beklentilerini sunmak olacaktır. Beni duyduğunu şimdiden hissediyorum. Mizah dünyasının ünlü ismi Tekin Aral, böbrek yetmezliği tanısıyla 3 aydır tedavi gördüğü Amerikan Hastanesi yoğun bakım servisinde kalp yetmezliğinden yaşamını yitirmişti. Hürriyet'teki köşesinde Türkiye'nin ilk çizgili televizyon eleştirmenliği yapan Aral 58 yaşındaydı...
-
MUHABBET MEKANI
Muhabbet bağına girdim bu gece, Açılmış gülleri derdim bu gece, Vuslatın çağına erdim bu gece; Muhabbet doyulmaz bir pınarmış. Ararım, ararım, ararım seni her yerde; Sorarım ıssız gecelerde, sevgilim nerde? Açıldı bahtımın gonca gülleri, Gönül bağında öter bülbülleri, Aşkıma sarayım hep gönülleri, Muhabbet doyulmaz bir pınarmış. Ararım, ararım, ararım seni her yerde; Sorarım ıssız gecelerde, sevgilim nerde? Sadettin Kaynak'ın bestesi güzel başlığa renk getirsin
-
Klasik Müzik Dönemleri
Klasik Müzik Dönemleri Ortaçağ Dönemi "Önemli Bestecileri" Pérotin Guillaume de Machaut Renaissance Dönem (1400-1600 yılları arası) "Önemli Bestecileri" Josquin Desprez Orlande de Lassus Giovanni Pierluigi da Palestrina Barok Dönem (1600-1750 yılları arası) "Önemli Bestecileri" Claudio Monteverdi Heinrich Schütz Olgun Baroklar Antonio Vivaldi Johann Sebastian Bach George Frideric Handel Klasik Dönem (1750-1825 yılları arası) "Önemli Bestecileri" Joseph Haydn Wolfgang Amadeus Mozart Ludwig van Beethoven Franz Schubert Romantik Dönem (1825-1900 yılları arası) "Önemli Bestecileri" Richard Wagner Johannes Brahms Anton Bruckner Piotr Tchaikovsky Gustav Mahler Richard Strauss Modern Dönem (1900-1945 yılları Arası) "Önemli Bestecileri" Claude Debussy Arnold Schönberg Alban Berg Anton von Webern Belá Bartók Igor Stravinsky 1945 'den Sonrakiler "Önemli Bestecileri" John Cage Luigi Nono Witold Lutoslawski
-
Klasik müzik;orkestra düzeni
- İzmir'de yaşanmış olaylar:)
Yaşanmış İZMİRden GIRGIRLAR Cuma akşamı gecenin bir yarısı Alsancak'ta taksi arıyordum. Fakat etrafta bir tane bile yoktu. Arabasını park etmiş yemek yiyen bir taksi şoförü gördüm. Adama yaklaşıp, "Abi müsait misin?" dedim. O da, "Ehliyetin var mi?" diye sordu. Karşıyaka'ya kadar taksiyi ben kullandım, o paşa paşa yemeğini yedi. Bunu hangi ülkede yaşayabilirsin. ------------------------------------------------------------------------------ Bir arkadaş anlattı. Geçenlerde Alsancak'ta yürürken sıkışınca McDonalds'in tuvaletine girmiş. Tuvaletten sonra elini kolunu sallaya sallaya restorandan çıkarken elemanlardan biri arkasından seslenmiş: "Bir gün yemeğe de bekleriz..." ------------------------------------------------------------------------------- İzmirliler bilir, toplu taşımada Kentkart uygulaması vardır. Karta para yüklersiniz,otobüslerde manyetik okuyucuya tutarsınız ve okuyucu okuduğuna dair sinyal sesi Kentkart uygulamasının ilk yılı idi. Yaşlı ama çok tonton bir teyze elinde Kentkartla otobüse bindi. Nedense kartı şoförün suratına doğru tuttu (Herhalde paso gibi gösterilecek zannetti). Şoför iki-üç saniyelik şaşkınlık periyodunu atlattıktan sonra, "Biiiiip!" dedi. Teyze bi şey olmamış gibi geçip şoförün arkasına oturdu. Otobüsteki herkes kahkahalarla gülerken bense şoförün zekasına hayran olmuştum Böylesine aşırı güzelliklerle dolu bir şehri ve insanlarını sevmemek mümkün mü Gülücükleriniz eksik olmasın- Kocanın Ha(s)ı Sarhoşken Belli Olur
Kocanın Ha(s)ı Sarhoşken Belli Olur.. Akşamdan kalma adam, büyük bir baş ağrısı ile sabah uyanmış. Zorlukla gözlerini açıp, yerinden doğrularak, şöyle bir etrafına bakınmış. Komodinin üstünde bir bardak su ve iki aspirin duruyor. Yatağın ayak ucundaki sandalyede elbiseleri temiz ve ütülenmiş.. Aspirinleri içerken, komodindeki not dikkatini çekmiş; 'Sevgilim, günaydın. Kahvaltın mutfakta, ben alışverişe çıkıyorum, erken dönerim. Seni seviyorum'. Kalkıp, giyinmiş ve kahvaltı için mutfağa gitmiş. Bakmış oğlu oturmuş, kahvaltı ediyor. Masada da kendi servisi ve gazeteleri duruyor. Oturmuş, kahvaltısına başlamış ve oğluna sormuş; Evlat, dün gece ne oldu, biliyor musun? Evet, dün gece saat 3'ü geçiyordu, sarhoş olarak eve geldiğinde. Önce koridordaki sandalyeyi devirdin, ardından kustun, daha sonra da odanın kapısına kafanı çarptın, bir gözün morardı. Adam, şaşırmış vaziyette: Anlayamadım. O zaman niye her şey temiz, kahvaltı hazır ve gazetem alınmış? Onu mu soruyorsun. Annem seni sürükleyerek yatak odasına götürüp, pantolonunu çıkarmaya çalıştığında, 'Bayan, beni yalnız bırakın, ben evli bir adamım' dedin. - İzmir'de yaşanmış olaylar:)
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.