Legendary tarafından postalanan herşey
-
Heidi
Kitabın Adı:Heidi Kitabın Yazarı: Johanna Spyri Kitabın Yazılma Yılı:1983 Kitabın Yayınevi: Timaş Yayınevi Kitabın Basım Yılı: 2. Baskı/2003 Sayfa Sayısı:85 Kitabın Konusu: Heidi’nin dedesine bırakıldıktan sonra Alp dağlarındaki hayatı ve şehirdeki Clara ile olan arkadaşlığı insanlara verdiği sevgi ve bunun sonucunda meydana gelen olaylar Heidi’nin şehir yaşamındaki çektiği zorluklar ve ailesine duyduğu özlem neticesinde geçen olaylar konu edilmiştir. Kitabın Özeti: Heidi’yi teyzesi alp dağlarında yaşayan dedesinin yanına getirir. Bir süre sonra Heidi huysuz olan dedesine, doğaya ve arkadaşı Peder’le kaynaşır. Peder’le ve Peder’in gözleri kör olan büyük annesiyle güzel arkadaşlıklar yapan Heidi büyükannenin gözlerinin kör olmasına çok üzülür. 8 yaşına geldiğinde okula gitmesi gereken Heidi’yi dedesi göndermek istemez. Bir gün teyzesi çıkagelir. Heidi’yi Frankfurt’a götürmek niyetindedir. Zengin bir ailenin ayakları tutmayan kızıyla arkadaşlık yapmasını ister ve Heidi’yi götürür. Heidi Frankfurt’a gider, burada evin kızı olan Clara ile arkadaşlık eder ama Clara’ya sürekli Alp dağlarından, dedesinden Peder’den ve Peder’in büyükannesinden ayrı kalmanın zorluğundan, onlara duyduğu özlemden söz etmektedir. Heidi’nin özlemi doruğa ulaşmıştır, hatta rüyalarına girmektedir. Bir gün uyurgezer olarak gece Heidi’yi kapıda gören Bay Seseman onu Alp dağlarındaki dedesinin yanına götürür. Heidi kavuşmanın sevinci içersindedir. Ancak şehirde bıraktığı arkadaşı Clara yalnız kalmış, Heidi’yi çok özlemiştir. Ayakları tutmayan Clara sonunda Heidi’nin ziyaretine gelir, Clara Heidi’nin dünyaya bakış açısından, yaşam sevincinden ve insanlara olan sevgisinden etkilenerek, güç alır ve yürümeye başlar. Birlikte olmak onlara yaşamak için güç vermektedir. Anafikir: Heidi’nin yaşam dolu olması ve sevgisiyle insanları aydınlatması, yaşama döndürmesi ama onu yurdundan koparınca dalından kopartılmış bir çiçeğe dönüp, solması “bülbülü altın kafese koymuşlar, yine vatanım” demesi misali… çocukları yaşama sevinci buldukları yerden koparmamalıyız. Kitabın Kahramanları: Heidi: Kitabın başkahramanı Dete : Heidi’nin teyzesi. Peder: Çoban ve Hedi’nin arkadaşı Klara: Frankfurt’ta yaşayan sakat bir kız, Heidi’nin arkadaşı Bay Seseman: Frankfurt’taki evin beyi Rotenmaier: Evin yardımcı hanımı Sebastian: Evin uşağı Diğer kişiler: Büyükanne, büyük hanım, Büyükbabası ve doktordur.
-
Küçük Prens
Kitabın Adı:Küçük Prens Kitabın Yazarı: Antoine de Saint-Exupery Çeviri Yapan: Tomris Uyar Kitabın Yazılma Yılı:1. Basım 1981 Kitabın Yayınevi: Can Yayınları Kitabın Basım Yılı: 10. Basım 1995 Sayfa Sayısı:112 Kitabın Konusu: Kitabın yazarı aynı zamanda ana kahramanımız bir pilottur. Afrika üzerinde uçuş sırasında uçak bozulur. Çölde kalır. Başka bir gezegenden dünyaya gelmiş ve kendisiyle karşılaşan Küçük Prens’le tanışır. Bundan sonraki kısımlar ikisi arasındaki konuşmalar, olaylar, geriye dönüşlerle (flash back) aktarılmış bir eserdir. Kitabın Özeti: Yazar kendi yaşadığı bir olayı anlatmıştır. Yazarımız bir pilottur. Bir gün Afrika üzerinde uçarken uçağının motoru bozulur, zorunlu iniş yapar. Yardım isteyecek kimse yoktur. Çölün ortasında yapayalnızdır. Gün doğarken uykusunun arasında garip, incecik bir ses duyar. Karşısında ilginç, minik biri durmaktadır. Bu, Küçük Prens’tir. Yani yazar Küçük Prens adında birisiyle gelmiştir. Gezegeninde tek başına yaşamaktadır. Biri sönmüş ikisi hala lavlar püskürten üç tane yanardağa vardır. Ayrıca hiçbir gezegende bulunmayan eşsiz güzellikte bir tek de çiçeği vardır. Küçük Prens pilotumuza “Bana bir koyun çizer misiniz?” diye bir soru yöneltir. Pilot Küçük Prens’in bu sorusuna cevap vermek için uyanmıştır. Etrafına bakınır. Şaşkındır. Ama gördüğü gerçektir. Rüya değildir. Pilotumuz büyük bir şaşkınlık içerisinde “iyi resim yapmayı beceremem” der. Bu yeteneğini büyüklerin küçükken söylediği sözler yüzünden geliştiremediğini söyler. Küçük Prens “önemli değil” der. Aynı soruyu tekrar eder. Yazar altı yaşındayken çizdiği boğa yılanını çizer. Bu resmi altı yaşındayken büyüklerine de göstermiştir. Onlar hiç beğenmediklerini, resmin bir şapkaya benzediğini söylemişlerdir. Bunun üzerine pilot resim yapma isteğini kaybetmiştir. Çünkü büyüklerin hepsi resim çizmek yerine tarih, coğrafya, matematik ve dilbilgisiyle ilgilenmesini öğütlemişlerdir. Küçük Prens ise pilotun kendisine çizdiği resme bakar ve “Ben boğa yılanı içinde bir fil çizmeni istemiyorum. Bana bir koyun çizer misin?” diye sorusunu tekrar eder. Yazar Küçük Prens’in çizdiği resmi anlamasından dolayı şaşkındır, işte şimdi bir koyun çizmeye karar verir. Küçük Prens çizilen resmi beğenmez. Pilot bu sefer bir kutu çizer ve koyunun kutunun içinde olduğunu söyler. Şimdi olmuştur Küçük Prens bu resmi beğenir. Bundan sonra aralarındaki iletişim artar. Birbirleri hakkında bilgi edinirler. Pilot bu farklı dünyadan gelin küçük adamın sırrını çözmeye, onu anlamaya çalışır. Pilot çizdiği koyun resmi ile ilgili Küçük Prens’in ona sorduğu sorulardan Küçük Prens’i daha iyi tanır. Yanı Küçük Prens’in gezegeninin küçük olduğu, üç yanardağının ve bir çiçeğinin olduğunu öğrenir. (”Koyunlar kaçar mı?, Koyunlar çiçekleri yerler mi?”). Küçük Prens yaşadığı yerden bahseder. Yaptığı gezileri anlatır. Bu gezileri, değişik gezegenlerde yaşayan insanlar ve bu insanların meslekleri, ilgi alanları, huylan ile ilgili edindiği izlenimleriyle birlikte pilotumuza anlatır. Örneğin bir gezegende kırmızı suratlı bir adam olduğunu ve onun hiç çiçek koklatmadığını anlatır. Gezegen iri birinde her şeyi yönettiğini söyleyen kral, bir diğerinde kendini beğenmiş bir adam, bir başka gezegende unutmak için içtiğini söyleyen bir adam, sayılarla uğraşan işadamı ve buluşlarını kaydeden bir coğrafyacıyla da tanıştığı ve pilota anlattığı kişilerdir. Küçük Prens bundan bir yıl önce dünyaya gezmek için geldiğini zamanda şimdiki bulundukları yerde olduğunu söyler. Diğer gezegenlere! olan şeylerden dünyada binlerce olduğunu görür. Yazar Küçük Prens’in anılarını, yaşam hakkındaki düşüncelerini dinler. Ayrılık vakti gelir. Yazarın evine, Küçük Prens’in geldiği gezegene dönme zamanıdır. Pilot yaşadığı bu güzel anıyı kimseye anlatmaz. Üzerinden altı yıl geçtikten sonra küçük dostunu unutmamak için kaleme almaya karar verir. Çocukların ve büyüklerin zevkle okuyacağı içinden kendilerine göre dersler çıkaracağı bu öykü oluşur. Kitabın Kahramanları: Yazar (Pilot) : Altı yaşındayken resim yapmasına izin verilmeyen, uçağı bozulduğu için çölde kalan pilottur. Bekleyiş sırasında tanıştığı Küçük Prens onun dostu olur. Küçük Prens : Gezegeninde yalnız başına yaşayan ve bir çiçeği olan çeşitli gezegenleri dolaşan ve dünyada da yazarımızla karşılaşan hikayenin önemli kahramanıdır. Kral : Gezegeninde yalnız yaşayan ve her şeye hükmettiğini sanan birisidir. Kendini Beğenmiş Adam : Küçük Prens’in gezdiği bir gezegende tanıştığı adının özelliğini taşıyan biridir. Sarhoş : Utancını unutmak için içki içen ve aynı gezegenin vatandaşı olan hikaye kahramanıdır. İş Adamı : Sürekli hesap yapan, bu işi çok önemseyen, yıllardır yaptığı hesabın başından ayrılmamış (2 defa hariç) birisidir. Bekçi : Gezegendeki fenerleri gece-gündüz durumuna göre yakıp söndürme görevini üstlenmiş birisi. Kaşif: Masa başından kalkmadan kaşiflerin edindikleri bilgileri not eden kişidir. Coğrafi olaylarla ilgili değerlendirmeler yapar. Demiryolu Makasçısı : insanları taşıyan trenleri bazen sağa bazen de sola gönderme görevini üstlenen kişidir. Diğer Canlılar: Çiçek, yılan, gül, tilki. Satıcı : insanlara zaman kazanmaları için susuzluk giderici haplar satan kişidir. Kitabın Yorumu: Çocukların duyarlılıkları, hayata bakışları, dünyalarının zenginliği asla gözardı edilmemelidir. Birey olarak görmeli ve onlara hak ettikleri değeri vermeliyiz.
-
BASATIN TEPEGÖZÜ ÖLDÜRMESİ – (Dedekorkut Hikayesi )
Bir gün, Oğuz otururken üstüne düşman gelir. Geceleyin ne yapacaklarını bilemezler. Yurtlarından kaçıp giderken Uruz Koca’nın oğlu düşer. Onu bir aslan bulur götürür ve besler. Günün birinde Oğuzlar gene eski yurtlarına dönerler. Bir at çobanı Hanın yanına gelerek ormanda gördüğü insan olan fakat aslan gibi davranan çocuktan bahseder. Uruz bunu duyunca düşürdüğü oğlu olduğunu anlar. Beyler aslan yatağına varırılar oğlancığı tutup eve getirirler. Ancak oğlan yine aslan yatağına döner, evde durmaz. Bunun üzerine Dede Korkut’u çağırırlar. Dede Korkut oğlancığa “sen insansın, insanlar gibi yaşa, senin kardaşının adı Kıyan Selçuk’tur. Oğuz’un bir yiğididir. Senin adından Basat olsun, adını ben verdim, yaşını yüce tanrı versin” diyerek oradan ayrılır. Oğuzlar bir gün yaylaya göçer. Konur Çoban adlı bir oğuz koyun güderken pınarın başında perileri görür. Onlarda birini yakalar. Tuttuğuyla kalmaz onunla çiftleşir. Peri çobana şöyle seslenir: “Akılsız çoban! Yıl tamam olunca gel bende emanetin olacak, gel de onu al! Oğuzun başına büyük bir bela getirdin.” Bir yıl sonra aynı pınarın başına gelen çoban orada bir karaltı yattığını görür. Bunu görünce şaşırır uzaktan taş atar. Taşı attıkça karaltı büyük ve çoban korkarak oradan kaçar. O sırada Hanlar hanı Bayındır beyleriyle at gezintisine çıkmıştır ve bu pınarın başına gelerek ne olduğunu belirsiz bu nesneyi görürler. Yığınağı tekmelemeye başlarlar. Yığınak yarılır ve içinden tek gözlü bir oğlan çıkar. Uruz bu oğlanı alır ve evlatlık edinir. Oğlu Basat’la büyütmeye başlar. Tepegöz büyük oğlancıklarla oynar fakat oğlancıkların kiminin burnunu kiminin kulağını yemeye başlar. Halk onu Uruz’a şikayet eder. Uruz, Tepegözü döver, söver ama söz dinletemez ve sonunda onu evinden kovar. Tepegözün Peri anası gelir ve oğlunun parmağına yüzük geçirerek “Oğul sana ok batmasın, tenini kılıç kesmesin”der. Tepegöz bir dağa çıkar, yol keser, adam öldürür, harami olur. Oğuzlar ne yaptılarsa onu öldüremezler. Dede Korkut’u çağırırlar ve bir anlaşma yapması için onu Tepegöz’e gönderirler. Tepegöz aşlarını pişirmek için iki adamla bunun yanında yemek için hergün beşyüz koyun ve 2 dam ister. Oğuzlar buna uyarlar. O günlerde Basat savaşa gitmiş ve yeni dönmüştür. Yaşlı bir kadın onun yanına gelerek şunları söyler: - Yalancı dünya yüzüne bir er çıktı. Oğuz elini yaylımına kondurmadı. Kara çelik öz kılıçlar, kesilesi kılını kestirmedi. Kargı, mızrak oynatanlar, ona batıramadılar. Ak sakallı baban Uruz’a kan kusturdu, adı batası. Kardaşın Kıyan Selçuk alan ortasında böğüre böğüre can verdi. Kesim dedi kesti, günde iki adamla beş yüz koyun istedi yemeden geberesi. Yünlü ile Yapağılı kocayı ona hizmetçi verdiler. Bu kocalar onun yemeğini pişirirler. Başımıza neler geldi oğul Basat! ne belalar dağladı bağrımızı. İki oğlancığım vardı ceylan gözlü. Birini verdim biri kaldı. Döndü sıra yine bana geldi. Onu da istiyor devrilesi Tepegöz! Hanım bana medet! diye ağlar, bağırıp çağırır ve ondan bir esir ister. Basat bir tutsağı o kadına vererek “var oğlunu kurtar” der. Kadın esiri alır oğlunun yerine verir ve Uruz’a Basat’ın geldiğini müjdeler. Basat evine gelince eğlenceler düzenlenir. Oğuz beyleri toplanır, yemeler içmeler olur. Kardeş acısıyla yüreği yanan Basat beylere “Kardeşim uğruna Tepegözle buluşmak istiyorum, ne buyuruyorsunuz” diye tanışır. Yiğitliğiyle ünlü Kazan Bey “Tepegözü yenemezsin. Ak sakallı babanı ağlatma, Ak pürçekli ananı sızlatma” der. Fakat Basat onu dinlemez. Tepegöz’ün olduğu Salahan kayasına gelir. Tepegöz onu yakalar, çizmesinin içine sokar. Hizmetçilerine “Bre kocalar ikindileyin bunu çeviresiniz, yiyeyim” der. Basat hançerinin yardımıyla oradan kurtulur. Ne yaptıysa onu öldüremediğinden Tepegöz’ün hizmetçilerine “Bre kocalr, bunun ölümü nedendir diye sorar. Onlarda “Bilmeyiz fakat gözünden başka et yoktur” derler. Bunun üzerine Basat ocakta kızdırdığı kızıl şişi eline alır, adı güzel Muhammed’in yüce adını anar ve Tepegöz’ün gözüne öylesine basar ki ortada göz möz kalmaz. Tepegöz öyle bağırır öyle bağırır ki yer gök, ırmak dere yankılanır. Oğuz halkı o gün önemli bir olayın olduğunu sezer. Basat sıçrar, mağaraya koyunların arasına girer. Tepegöz mağaranın kapısını tutar Basat’ı tam yakalayacağı sırada Basat, onun budunun arasından sıçrayıp kaçar. Daha sonra Tepegöz, Basat’ı türlü kurnazlıklarla yakalamaya çalışır. Her seferinde uyanıklığı ve Tanrının yardımıyla kurtulan Basat!a en sonunda Tepegöz “Anlaşıldı ki sana ölüm yokmuş. Mağaranın kapısında biri kınlı, biri kınsız iki kılıç var. Keserse o kınsızıkeser benim başımı der. Basat kınsız kılıcın yanına varır, inip çıkan kılıcı hemen tutmaz. Yayını gerer, okla kılıcın asıldığı zinciri parçalar. Yere düşen kılıcı kabzasından tutarak Tepegöz’ün yanına gelir. “Bre oğlan daha ölmedin mi? diye soran Tepegöz’e “Ölmedim ya, ölmedim Tanrım kurtardı” der. Tepegöz karşısında umarsız kaldığı bu yiğidin kim olduğunu sorar ve beraber büyüdüğü kardeşi Basat olduğunu duyunca “Kıyma bana kardaşım, ciğerim Basat” der. Basat ise: Bre kavat oğlu kavat, ak sakallı babamı ağlatmışsın! Kardaşım Kıyan’ı öldürmüşsün! Akça yüzlü yengemi dul bırakmışsın Ala gözlü bebeklerini öksüz bırakmışsın! Bırakır mıyım sana bunları!… Kara çelik öz kılıcımı çekmeyince Kafalı börklü başını kesmeyince… Alca kanını yeryüzünde dökmeyince… Kadaşım Kıyan’ın kanını almayınca… diyerek Tepegöz’ün kendi kılıcıyla boyunu vurur. Tek gözlü kafayı deler yaygının kirişine takar. Yünlü koca ile yapağıda kocayı oğuza müjdeci gönderir. Güçlü Oğuz beyleri, Oğuzlar haberi duyunca yediden yetmişe yollara dökülür. Salahana kayasına yetişirler. Tepegözün pis başını sürüyüp alanın ortasına getirirler. Tüm Oğuz halkı bir yürek olmuştur. Basat’ı kucaklarlar. Basat Oğuz’u kurtarmıştır, onları sonsuza dek var olacak özgürlüklerine kavuşturmuştur. Oğuz arasında bir yürek sevincidir başlamıştır. Dedem Korkut geldi, ellerini açtı, Tanrı’ya yakardı. Oğuzlarda ellerini açtılar yakardılar. - Yerli kara dağların yıkılmasın. Gölgelice koca ağacın kesilmesin. Taşkın akan güzel suyun kurumasın. Yüce Tanrı, alçaklar karşısında eksiklik vermesin… Ölüm vakti geldiğinde arı imandan ayırmasın. Günahımızı, adı güzel Muhammed Mustafa’ya bağışlasın.
-
Kendi Ayakları Üstünde
Kitabın Adı:Kendi ayakları üstünde Kitabın Yazarı:İPEK ONGUN Kitabın Yazılma Yılı: 1999 Kitabın Yayınevi: ALTIN KİTAPLAR Sayfa Sayısı:387 Kitabın Konusu: Kitap serranın günlüğünden bahsetmektedir.. Yaşadıkları , annesinden uzak tatili turizmci olmak istemesini ve azmi ile bir yerlere gelebileceğini.. Kitap arka kapak: Serra ve arkadaşları yeni yaşam serüvenleri peşindeler. Bu kez, gelecekle ilgili kararlar için kafa yoruyorlar. Kendi ayakları üstünde durmak istiyorlar. Mutluluğu başkalarının gözlerinde değil, kendi içlerinde aramanın önemini fark ediyorlar. Ve tüm bu savaşımı yine kah gülerek, kah hüzünlenerek ama hep birbirlerine omuz vererek sürdürüyorlar. İpek Ongun, tüm eserlerinde olduğu gibi, bu kitabında da, gençlere yeni seçenekler sunuyor: Bencilliğin, şiddetin ve çıkarcılığın karşısına sevgiyi, dostluğu, yardımlaşmayı, paylaşmayı, sıradanlığın karşısına, kişinin kendine özgü kurallarıyla, kendi kişiliği ve yeteneği doğrultusunda yaşama yürekliliğini; tekdüze bir hayatın karşısına, sanatla, sporla, kitaplarla, arkadaşlarla yoğrularak ”yaşanmış” günleri koyuyor. Ve biz de yayınevi olarak, iyi bir seçenek sunmanın her zaman için yasaklanmadan daha etkili olduğu inancını taşımaktayız. Bu nedenle ”şiddet” medyasına karşı başarılı bir alternatifi, gençlerin beğenisine, anne babaların ve ”ilgisiz” ilgililerin dikkatine sunuyoruz. Kitabın Özeti Bu kitap bir günlükten oluşmaktadır, Serra yaz tatili için gittiği İzmir’deki Kuzeni Sıla’nın anlattıklarıyla başlar. Nilgün ablasının Amerikalı bir gençle evlenme kararı almasını anlatır ve bunun evdeki yankılarından bahseder.Anne babasının olaya olumlu yaklaşımına ve genç yaşta Nilgün’ün aldığı böylesine bir kararın etrafında yarattığı izlenimlerini anlatır.Sıla’nın akıl ermez hareketlerine, ne olduğu belli olmayan mankenlik ajansına manken olmak için başvurmasına, tanımadığı kişilere kendini kaptırıp bir görüşte aşık olmasına ve sorumsuzca fevri hareketlerine yer veriyor günlüğünde. O sırada İzmir’den arkadaşları ile bir akdeniz turuna katılır.Çok heycanlıdır çünkü annesinden ayrı ilk çıkacağı yolculuklutr. Kendisi on sekiz yaşlarına yeni girmiş lise iki öğrencisidir ve bu geziyi kendi ayakları üzerinde durmanın ilk aşaması olarak görür. sevdiği erkek arkadaşının başkasıyla çıkıyor olması serayı çok yıkmıştır ama bunun gençlikte yaşanan ilk aşklardan olduğunu, unutulması gerektiğini yaşayarak ve tecrübe edinerek öğrenmiştir ve bunu da olgunlaşmanın bir aşaması olarak görmüştür. Arada bir Ankara’ya babaannesinin yanına ve ayrı yaşayan babasına ziyarete gider.Daha çok okul çevresinde olup bitenlere günlüğünde yer verir. Özellikle öğretmeni Mualla Hanım’ın hayata atılmak ve kendi ayakları üzerinde durmakla ilgili verdiği tavsiyeler öğrencileri oldukça etkilemiştir.Öğretmeni onlara meslek seçimi konusunda şimdiden karar vermelerini tavsiye etmiştir, Serra da içinde gizli kalan gezme ve görme tutkusunun onu turizm mesleğine daha yatkın olduğunu keşfetmesini sağlar. Daha sonra hafta sonları bir turizm acentasında çalışmaya gider.Ve çalıştığı süre zarfında anlarki gerçekten aradığı meslek turizmdir . Öğretmenleri Mualla hanım o yıl 10 Kasım’ı Ankara’da Anıtkabir ziyarete götürür öğrencilerini . Serra bu geziden çok etkilenir ve bu geziyle ilgili “10 Kasım ve Atatürk” diye içinden geldiğince bir kompozisyon yazıp bunu Mualla Hanım’a verir. Kompozisyon çok beğenilir ve bunu bir dershanenin düzenlediği Amerika’ya gezi ödüllü “10 Kasım ve Atatürk” konulu kompozisyon yarışmasına gönderirler. Yarışmada da Serra’nın yazısı birinci gelir ve iki haftalık Amerika gezisini kazanır. Şubat tatilinde de yine yalnız olarak yeni yerleri ve dünyayı keşfetmek için yola çıkar. Sırf bu geziye çıkmak için bile pasaport, vize, uçak bileti alma gibi birçok konuyla Serra ilk defa karşı karşıya gelir ve tüm bunları yaşayarak üstesinden gelmeyi başarır. Serra kendisinin ayakları üstünde durmasını sağlayacak yıldızını bulmuştur. Artık kararını vermiştir ve turizmci olacaktır. Akdeniz gezisi, yazı yarışmasını kazanması ve ABD gezisinin kendisine çok şeyler kazandırdığına inanır. Hem gönlü hem de kafası zenginleşmiştir. Eski sevdiği Cüneyt’e gelince tüm gezi boyunca hatırlamamıştır bile.
-
Uluç Reis
Kitabın Adı: Uluç Reis Kitabın Yazarı:Cevat Şakir Kabaağaçlı Halikarnas Balıkçısı Kitabın Yayınevi: Bilgi Yayınevi Kitabın Konusu: Bu eserinde Cevat Şakir Kabaağaçlı , başta Uluç Reisi ve çelebileri anlatıyor bu romanında Kitabın Özeti: Uluç reisin kahramanlıkları , korsanlarla savaşları askerlerin göstermiş olduğu kahramanlıklar ,acımazsız korsanların yağmalamalarını Anadolu çelebiliğini, Magrip’in büyüleyici gizemini ve Osmanlı seferleri ile Gemi filolarının avrupa kıyılarındaki Kartacaya saldıran türk gemileri anlatılmaktadır..
-
Kibritçi Kız
Kitabın Adı:Kibritçi kız Kitabın Yazarı:Andersen Kitabın Konusu: Masal Özetleri Kitabın Özeti: Soğuk bir Noel arifesinde, kentin caddelerinde herkes eğlenirken küçük kız onları seyredip kendi kendine eğleniyordur. Küçük kız kibritçi dir. Kutu ile kibrit satar. O soğuk havada insanlar eğlenirken küçük kız hayatın acımasızlığını, yoksulluğu tatmıştır. Ailesine yardım etmek için her geçene kibrit satmak ister, fakat o gece hiç satamamıştır. Havanın çok soğuk olması ve kızın yorgun oluşu yinede onu yıldıramamıştır. Birazcık olsun ısınmak için iki ev arasında bir aralığa girer ve hayallere dalar. Çocukluğunu mutlu bir şekilde yaşamak, iyi bir evde oturmak, yoksulluk çekmemek gibi; derken biraz ısınmak için bir kibrit yakar. Nasıl olsa üvey annem ve babam anlamaz diyerek sıcacık bir ev hayal ederken kibriti yakarak bitirir. Bu durumu fark edince ne yapacağını şaşırmış, korkmuş ve ölmüş büyük annesinden yardım dilenmeye, seslenmeye başlar. Durmaksızın yağan kar, küçük kibritçi kızın üstünü örter. Küçük kız, kaskatı ve donmuş kalakalır oracıkta. Büyük annesi elini uzatır ve küçük kibritçi kızı yanına alır.
-
Üç zıpzıpın öyküsü
Kitabın Adı:Üç zıpzıpın öyküsü Kitabın Yazarı:Andersen Kitabın Konusu: Masal Özetleri Kitabın Özeti: Çekirge, pire ve uçan kaz bir gün saraya davet edilmişler. Kral üçünün arasında bir yarış düzenleyecek ve en yükseğe sıçrayana büyük bir ödül verecekmiş. Sonunda ödülü açıklamış. Yarışı kazanana kızımı vereceğim demiş. Yarışmaya önce pire, çekirge sonrada uçan kaz tek tek zıplayarak yarışmışlar. Bunların her biri kendini diğerlerinden üstün görüyormuş. İlk yarışan pire çok yüksek zıplayınca görünmemiş ve onu almamış olarak kabul etmişler. Çekirgede pirenin yarısı kadar zıplamış ancak kralın üstüne konduğu için kral ona çok kızmış. Sıra uçan kaza gelmiş, kaz nazikçe prensesin yanına kadar sıçramış kral bu nazikçe sıçrayışı görünce kararını açıklamış. “En yükseğe sıçrayan kızıma doğru sıçrayandır.” Demiştir ve prensesi uçan kaza vermeğe karar vermiş. Olayı duyan pire ile çekirge yaptıkları hatayı anlayıp çok üzülmüşler.
-
Küçük Deniz Kızı
Kitabın Adı:Küçük deniz kızı Kitabın Yazarı:Andersen Kitabın Konusu: Masal Özetleri Kitabın Özeti: Zamanın birinde okyanusların dibinde bir şato varmış. Burada kral büyük anne ve altı kız beraber yaşarmış. Bu kızlardan en küçüğü hepsinden güzelmiş. Büyük anneleri arada sırada masallar anlatır yeryüzünde ve insanlardan bahsedermiş. Kızlara yeryüzünü göstereceğine dair söz vermiş. Kızlar on beş yaşına geldiklerinde yeryüzünü görüp geri gelmişler. Kızların beşi geri dönmeyi ve eski yerinde yaşamayı kabullenirken en küçük kız ise dünyalı bir prense aşık olmuş ve bir an önce onun yanına gitmek istiyormuş. Büyük anneleri haberi duyunca deniz büyücüsüne gidip çözüm aramış. Deniz büyücüsü deniz kızına bacak verecek ama karşılığında kız sesini kaybedecekti. Deniz kızı zor da olsa prensi için bu şartı kabul etmiş ve hemen prensin yanına varmıştı. Prens bunun konuşamıyor olduğunu fark edince kardeşi gibi davranmaya başlamış. Deniz kızı bu duruma çok üzülmüş. Kısa bir süre sonra prens başka biriyle evlenmeye karar vermiş. Durumdan haberdar olan büyük anne büyücüye gidip yardım istemiş. Büyücü özel bir hançer yaparak, demiş “Eğer hançeri prensin kalbine saplarsa kurtulur, yapamazsa ölür.” Hançeri alan deniz kızı prensin uyuduğu bir akşam kalbine saplamak istemiş. Ancak o sırada uyanan prens tebessüm ederek bana bir şey mi söyleyecektin demiş. Deniz kızı bunu yapamayacağını anlayınca daha fazla dayanamayarak oradan ayrılır. Kısa bir zaman gezindikten sonra vücudunun değiştiğini görür. Fazla zaman geçmeden deniz kızı hayata veda eder.
-
Üç Silahşörler
Kitabın Adı:Üç Silahşörler Kitabın Yazarı: Alexandre Dumas Kitabın Konusu: Fransız edebiyatının en ünlü yazarlarından Alexandre Dumas’nın başyapıtı olarak kabul edilen “Üç Silahşörler” Kardinal Richelieu / XIII. Louis dönemindeki dört gözüpek şövalyenin maceralarının anlatılmaktadır. Kitap açıklama: Kuşkusuz Alexandre Dumas ın en ünlü romanıdır. Üçlü silahşör; Athos, Porthos ve Aramis ile aralarına yeni katılan D’Artagnan’ın (Dartanyan) (M de. treville) nin kıral ve kraliçeyi korurken yaşadıkları maceraları konu almaktadır. Binlerce kez film ve çizgi filmleri yapılmıştır.. Kitabın Özeti: Krallık Muhafız Birliği silahşörlerinden Athos, Porthos ve Aramis’e genç ve ateşli, romantik ve gözükara d’Artagnan’ın da katılmasıyla, Kardinal’in adamları için zor günler başlıyor. Kahramanlarımız Kral ve Kraliçe uğruna kılıçlarını konuşturuyor ve hiç çekinmeden hayatlarını ortaya koyuyorlar. Çünkü onlar, şövalyeliğin üç büyük mücevherine sahipler: Cesaret, sadakat, onur! Saf kötülüğün temsilcisi Milady bile çevirdiği korkunç entrikalara rağmen onları soylu hedeflerinden alıkoyamıyor. Fransa zayıflamış, Kral’ın otoritesi sarsılmaya yüz tutmuş, gitgide güçlenmekte olan senyörler ortalığı karıştırmaya başlamış, düşmanlar sınıra dayanmıştı. Gerçekten zordu durum. Richelieu’dan sonra Kardinal olan Mazarin, halkı ağır vergilerle eziyor, elinde ruhundan başka birşey kalmayan, ruhunu haraç-mezat satamayacağı için zafer öyküleriyle uyutulup, sabırlı olmaya davet edilen, zafer taçlarının karın doyuracak et ve ekmek olmadığını bilen halk da uzun süredir homurdanıyordu.Bütün zamanların en becerikli silahşörleri Athos, Porthos, Aramis ve d’Artgnan yirmi yıl sonra tekrar bir araya geldiklerinde Fransa’nın durumu böyleydi. Artık o kadar genç değildiler ama şövalyeliğin bütün üstün özelliklerine ve tabii romantizmin maharetlerine hala sahiptiler. Zaman her birini bambaşka yerlere ve yaşam tarzına savurmuştu ama hiçbir zaman yokedilemeyen ’silahşörlük ruhu’ yollarını yine kesiştirmişti. Düşmanlarının onları alt edebilmesi için yine imkansızın sınırlarını zorlamaları gerekiyordu.
-
Unutulmaz Başarı Öyküleri - Hans Christian Andersen
Unutulmaz Başarı Öyküleri - Hans Christian Andersen Peri Masalının Yaratıcısı Hans Christian Andersen İş Bankası Yayınları Çocuk Kitapları Çevirmen : Aylin Güneri İlgili Kişiler : Andrew Langley, Haydn Middleton Tarihte unutulmaz başarı öyküleri anlatan bu seri, çok usta kalemlerden çıkan yaşam öyküleri ve etkileyici resimler içeriyor. Her bir kitapta geçmiş dönemlerde yaşamış; ancak adı imza attığı başarılarla döneminin çok ötesine ulaşmış ünlü kişilerden birini yaşam öyküsünü anlatıyor.
-
Unutulmaz Başarı Öyküleri -William Shakespeare
Ustaların Ustası Haydn Middleton İş Bankası Yayınları Çevirmen : Aylin Güneri İlgili Kişiler : Andrew Langley, Hans Christian Andersen Tarihte unutulmaz başarı öyküleri anlatan bu seri, çok usta kalemlerden çıkan yaşam öyküleri ve etkileyici resimler içeriyor. Her bir kitapta geçmiş dönemlerde yaşamış; ancak adı imza attığı başarılarla döneminin çok ötesine ulaşmış ünlü kişilerden birinin yaşam öyküsünü anlatıyor.
-
Unutulmaz Başarı Öyküleri - Amelia Earhart
Unutulmaz Başarı Öyküleri - Amelia Earhart Pilotluk Tarihinde Bir Öncü Andrew Langley İş Bankası Yayınları Çevirmen : Aylin Güneri İlgili Kişiler : Hans Christian Andersen, Haydn Middleton Tarihte unutulmaz başarı öyküleri anlatan bu seri, çok usta kalemlerden çıkan yaşam öyküleri ve etkileyici resimler içeriyor. Her bir kitapta geçmiş dönemlerde yaşamış; ancak adı imza attığı başarılarla döneminin çok ötesine ulaşmış ünlü kişilerden birinin yaşam öyküsünü anlatıyor.
-
Unutulmaz Başarı Öyküleri - Kaptan Cook
Unutulmaz Başarı Öyküleri - Kaptan Cook Büyük Deniz Kaşifi Haydn Middleton İş Bankası Yayınları Çevirmen : Aylin Güneri Tarihte unutulmaz başarı öyküleri anlatan bu seri, çok usta kalemlerden çıkan yaşam öyküleri ve etkileyici resimler içeriyor. Her bir kitapta geçmiş dönemlerde yaşamış; ancak adı imza attığı başarılarla döneminin çok ötesine ulaşmış ünlü kişilerden birini yaşam öyküsünü anlatıyor.
-
Unutulmaz Başarı Öyküleri - Gandi
Unutulmaz Başarı Öyküleri - Gandi Modern Hindistan'ın Kurucusu Pratima Mitchell İş Bankası Yayınları Çevirmen : Aylin Güneri Tarihte unutulmaz başarı öyküleri anlatan bu seri, çok usta kalemlerden çıkan yaşam öyküleri ve etkileyici resimler içeriyor. Her bir kitapta geçmiş dönemlerde yaşamış; ancak adı imza attığı başarılarla döneminin çok ötesine ulaşmış ünlü kişilerden birini yaşam öyküsünü anlatıyor.
-
Çubuk Makarna Düğümü
Alexander McCall Smith Günışığı Kitaplığı Çevirmen : Nazlı Tancı Beslenme Konusunda Katı Kuralları Olan Teyze, Yeğenlerinin Makarna Yemesini Yasaklamıştır. Çocuklar, Bir Gün Kaçamak Yapıp Lokantaya Giderler, Ama Yemekler Çok Pahalıdır. Neyse Ki, Aşçıbaşı Çok Leziz Bir Makarna Pişirir Onlara. Makarnaya Bayılan Çocuklar Sosun Tarifini, Ünlü Bir Makarna Üreticisinin Düzenlediği Yarışmaya Göndermek İsterler. Ama Teyzeleri Durumu Öğrenmekte Gecikmez... •Sağlıklı Beslenme • Makarna • Fabrika • Aile Baskısı • Yarışma • Aklını Kullanma • Lezzet • Sevgi
-
Profesör Binbilir’in Maceraları -1- Sır Küpü
Profesör Binbilir’in Maceraları -1- Sır Küpü Melek Çe Uğurböceği Yayınları Melek Çe'nin yeni kitabı Profesör Binbilir'in Maceraları okurlarıyla buluşuyor Profesör Binbilir'in Maceraları, akıcı ve zengin dili, çok boyutlu kurgusuyla çocuk edebiyatımızın özgün eserleri arasında şimdiden yer almaya namzet bir çocuk kitabı. Bilim kurgu, macera türünde kaleme alınmış eserin kahramanları sürükleyici bir öykü içinde okurlarını ‘Bilim Şehri’ne doğru tarifsiz bir gezintiye çıkarıyor. Melek Çe on beşinci çocuk kitabı olarak imza attığı bu kitabında, ülkemizde çok az sınanan, çocuklar için bilim kurgu alanının başarılı bir örneğini veriyor. Evren ve bilim, insan ve bilim konularına dair insani, neşeli, komik ama daima heyecanlı ve şaşırtıcı bir bakış sunuyor çocuk okurlara. Kitabın ana kahramanı Profesör Binbilir’in Bilim Şehri’ni arayışı, Gülbiye Hanım’ın kepçesiyle Mr. Merkezkaç’a meydan okuması Kaptan İmbat’ın peşlerindeki bilim korsanlarını ustaca manevralarla atlatması, Fuat’ın Sır küpü, Binnaz’ın akıl almaz teorileri ve daha birçok ilginç kahramanın maceraları kitabın sayfaları arasında peş peşe sıralanıyor. Kitap boyunca atılan her adım okuru şaşırtıcı bir finale sürüklüyor. Profesör Binbilir’in Maceraları bir dizi olacak şekilde tasarlamış. İlk kitabın adı “Sır Küpü”.
-
Ötleğen Kuşu Seti
Ötleğen Kuşu Seti Halil Kocagöz Boyut Yayınları » 100 Temel Eser » Çocuk Kitapları Milli Eğitim Bakanlığı’nın İlköğretim öğrencileri için seçtiği 100 Temel Eser arasında yer alan ‘Ötleğen Kuşu’ ve ‘Ötleğen Kuşu’nun Sonu’ ikili set olarak okuyuculara sunuluyor. 1984 yılında aramızdan ayrılan usta yazar Halil Kocagöz tarafından kaleme alınan ‘Ötleğen Kuşu’, Türk edebiyatının önemli çocuk klasikleri arasında yer alıyor. Köyde yaşayan bir çocuğun, görmeyi çok istediği Ötleğen Kuşu’nun peşindeki hikayesini konu edinen kitap, Ege’nin kıyılarını, şiirlerle bezenen tabiat tasvirleriyle anlatıyor. Kitabın devamı niteliğinde olan ‘Ötleğen Kuşu’nun Sonu’ da yazarın keyifli anlatımıyla birlikte kitabın sımsıcak kahramanlarını bizlerle yeniden buluşturuyor. İkili set olarak okuyucuların beğenisine sunulan bu eşsiz iki eser; ‘Ötleğen Kuşu’ ve ‘Ötleğen Kuşu’nun Sonu’ aynı zamanda, Milli Eğitim Bakanlığı'nın İlköğretim öğrencileri için seçtiği 100 Temel Eser arasında yer alıyor.
-
Keçi Adası
Keçi Adası Eray Karınca Bilgi Yayınevi Kahramanımız Doruk, yelkenlisi ile sessizce uzaklaşırken birbirinden ilginç serüvenlere doğru yol aldığını biliyor muydu acaba? '... Burasının Cenevizlilerin bu denizdeki en önemli sığınma limanı olduğunu düşünmekte haklıydı Doruk. Koyun ağzının deprem sonucu yuvarlanan taşlarla tıkandığına ilişkin saptaması da doğruydu. Ancak kendisinden başka kimsenin bilmediğinde yanılıyordu. Gerçekten de iki yüz yıl kadar önceki büyük depremden beri koya çok az kişi gelmişti...' Gelin serüvenin devamını Doruk'la birlikte yaşayalım... · 9 yaş grubundaki çocukların zevkle okuyacakları, hayal dünyalarına hitap eden yepyeni bir roman. · Çocukların büyük bir zevkle okuyacakları, serüven dolu bir roman.
-
Uzayda Yaşam
Uzayda Yaşam Sharon Dalgleish Literatür Yayıncılık Çevirmen : Murat Padar 47 adet roketin bağlandığı bir sandalyeyle havaya fırlatılmak ister misiniz? Doğru yönün olmadığı bir yerde yaşamanın nasıl olduğunu biliyor musunuz? Uzayda biraz zaman geçirin ve astronotların Dünya’dan uzaktaki yaşamla nasıl başa çıktığını keşfedin.
-
Nasıl Hayatta Kalırsınız?
Nasıl Hayatta Kalırsınız? Ian Rohr Literatür Yayıncılık Çevirmen : Murat Padar Aktif bir volkana çarpan helikopter kazasında hayatta kalabilir miydiniz? Hayatta kalmak çok zor ; özellikle insanlar büyük tehlike altındaysa. Şaşırtıcı maceralar ve zorlu kaçışlarla ilgili bu gerçek hikâyeleri okuyun.
-
Keşfedin Vücudunuz
Keşfedin Vücudunuz Colin King, Katie Daynes İş Bankası Yayınları Çevirmen : Sevgi Atlıhan Açıp Bakabileceğiniz 50'den Fazla Pencere
-
Çığır Açanlar
Çığır Açanlar Ian Rohr, Murat Padar Literatür Yayıncılık Bir sonraki kara parçasını nerede ve ne zaman bulacağınızı bilmeden yelken açar mısınız? İnandığınız şey uğruna tehlikeye gözü kapalı atılabilir misiniz? Cesaretleri ve görüşleriyle dünyayı değiştiren üç insanın hikâyesini okuyun. İçindekiler; - Bilinmeyene Yelken Açmak: Macellan - Zenginlik İçin Batıya Doğru - Yolculuğun Sonu - İyilik İçin Mücadele: Emmeline Pankhurst - Savaşçı Ruh - Yasa Koruyuculara Karşı Yasayı Çiğneyenler - Engelleri Yıkmak: Nelson Mandela - Yolları Değiştirmek - Mahkûmiyetten Başkanlığa - Bunları Biliyor musunuz? - Sözlük - Dizin
-
Hüner Dolu Buluşlar (6 Kitap)
Hüner Dolu Buluşlar 1 - Uzun Zaman Önce Gerry Bailey Caretta Yayınları Çevirmen : Neşe Akın Bir öykü var, bir problem ve pek çok -Farktı çözüm yolu - vız evet / Doğru çözümü buldunuz. Artık zaman içinde yolculuk ederek bir Mucit olma zamanınız geldi. Sorunları çözerken kendi kendinize yapacağınız oyuncaklar ve çeşitli deneylerle, öğrendiklerinizi tekrar etmeyi ve el becerinizi sınamayı unutmayın. Bir nehirden geçmekten tutun da, ağır yükleri taşımaya kadar pek çok zorlu problemi konu alan Hüner Dolu Buluşlar serisinin ilk kitabı, günlük yaşamın 10 çok önemli İlk Buluşu'na ışık tutuyor. Uzun Zaman Önce'yle, tekerleğin insan yaşamının her anında nasıl yer almaya başladığını öğrenecek, kendi mağara duvarınızı boyayacak, kendi salınızı ve köprünüzü inşaa edecek, kendi kuvvet-ölçerinizi yapacaksınız. Hüner Dolu Buluşlar 2 - İşler Yoluna Giriyor Gerry Bailey Caretta Yayınları Çevirmen : Neşe Akın Bir öykü var, bir problem ve pek çok -Farktı çözüm yolu - ve evet/ Doğru çözümü buldunuz. Artık zaman içinde yolculuk ederek bir Mucit olma zamanınız geldi. Sorunları çözerken kendi kendinize yapacağınız oyuncaklar ve çeşitli deneylerle, öğrendiklerinizi tekrar etmeyi ve el becerinizi sınamayı unutmayın. Romalılar'ın uzun yollar yapmasının ardında yatan nedenler neydi? Ya da Arşimed acaba dev bir vida mı yapmak istemişti? Hüner Dolu Buluşlar serisinin ikinci kitabı, günlük yaşamın daha detay isteyen 10 çok önemli Buluşu'na ışık tutuyor. İşler Yoluna Giriyor'la, rüzgâr enerjisinden nasıl yararlanıldığını öğrenecek, kendi köprünüzü inşaa edecek, patates baskı kalıplarıyla istediğiniz tişörtü tasarlayacaksınız. Hüner Dolu Buluşlar 3 - İlk Dönem İcatlar Gerry Bailey Caretta Yayınları Çevirmen : Neşe Akın Bir öykü var, bir problem ve pek çok -Farktı çözüm yolu - ve evet/ Doğru çözümü buldunuz. Artık zaman içinde yolculuk ederek bir Mucit olma zamanınız geldi. Sorunları çözerken kendi kendinize yapacağınız oyuncaklar ve çeşitli deneylerle, öğrendiklerinizi tekrar etmeyi veel becerinizi sınamayı unutmayın.İlk karanlık odaların gökbilimciler tarafından kullanıldığını biliyor muydunuz? Ya da uçurtmanın ilk olarak haber gönderme aracı olarak kullanıldığını? Hüner Dolu Buluşlar serisinin üçüncü kitabı, daha heyecan verici ve karmaşık,10 çok önemli Buluşu'na ışık tutuyor. İlk Dönem İcatlar'la, abaküs sayesinde hesap yapmanın nasıl daha kolay hâle geldiğini öğrenecek, kendi pusulanızla yön bulmanın keyfine varacak, kendi geminizi yüzdüreceksiniz. Hüner Dolu Buluşlar 4 - Yeni Fikirler Çağı Gerry Bailey Caretta Yayınları Çevirmen : Neşe Akın Çocuklar bu seriyi çok sevecek. Çünkü Hüner Dolu Buluşlar serisinin her kitabında zamanın çeşitli dönemlerini ziyaret edecekler. Sorunları çözerken kendi kendilerine yapacakları oyuncaklarla ve çeşitli deneylerle öğrendiklerini tekrar edecek ve el becerilerini sınayacaklar. Toplam 6 kitaptan oluşan Hüner Dolu Buluşlar serisi, farklı yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Kitapta, kısa bir öyküyle ortaya konulan buluşun hangi aşamalardan geçtiği üzerine kafa yoruluyor, sonrasında ise konu bilimsel gerçeklerle destekleniyor. Son olarak yapılan çalışma ya da deneylerle konunun iyice özümsenmesi sağlanıyor. Leonardo'nun paraşütü nasıl icat ettiğini biliyor musunuz? Hüner Dolu Buluşlar serisinin dördüncü kitabıyla, tarihin derinliklerinden 10 çok önemli Buluşla tanışacaksınız. Yeni Fikirler Çağıyla, çocuklar -ve büyükler- elektriğin nasıl depolanır hale geldiğini öğrenecek, kendi termometrenizle ısıyı ölçecek ve kendi mikroskobunuzu yapacaksınız. Hüner Dolu Buluşlar 5 - Dünya Gelişiyor Gerry Bailey Caretta Yayınları Çocuklar bu seriyi çok sevecek. Çünkü Hüner Dolu Buluşlar serisinin her kitabında zamanın çeşitli dönemlerini ziyaret edecekler. Sorunları çözerken kendi kendilerine yapacakları oyuncaklarla ve çeşitli deneylerle öğrendiklerini tekrar edecek ve el becerilerini sınayacaklar. Toplam 6 kitaptan oluşan Hüner Dolu Buluşlar serisi, farklı yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Kitapta, kısa bir öyküyle ortaya konulan buluşun hangi aşamalardan geçtiği üzerine kafa yoruluyor, sonrasında ise konu bilimsel gerçeklerle destekleniyor. Son olarak yapılan çalışma ya da deneylerle konunun iyice özümsenmesi sağlanıyor. İlk uçan balonu kimin gökyüzüne bıraktığını biliyor muydunuz? Hüner Dolu Buluşlar serisinin beşinci kitabı, daha heyecan verici ve karmaşık 10 çok önemli buluşa ışık tutuyor. Dünya Gelişiyor'la, çocuklar -ve büyükler- lokomotifin nasıl kullanılmaya başladığını öğrenecek, kendi mors alfabesi tabelanızı yapıp, pille çalışan vincinizle yük taşıyacaksınız. Hüner Dolu Buluşlar 6 - Geleceğe Adım Atmak Gerry Bailey Caretta Yayınları Çocuklar bu seriyi çok sevecek. Çünkü Hüner Dolu Buluşlar Serisinin her kitabında zamanın çeşitli dönemlerini ziyaret edecekler. Sorunları çözerken kendi kendilerine yapacakları oyuncaklarla ve çeşitli deneylerle öğrendiklerini tekrar edecek ve el bacerilerini sınayacaklar. Toplam 6 kitaptan oluşan Hüner Dolu Buluşlar serisi, farklı yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Kitapta, kısa bir öyküyle ortaya konulan buluşun hangi aşamalardan geçtiği üzerine kafa yoruluyor, sonrasında ise konu bilimsel gerçeklerle destekleniyor. Son olarak yapılan çalışma ya da deneylerle konunun iyice özümsenmesi sağlanıyor. Slikon çiplerin icat edilmesinin nedenini biliyor muydunuz? Hüner Dolu Buluşlar serisinin altıncı kitabı, daha heyecan verici ve karmaşık 10 çok önemli Buluş'a ışık tutuyor. Geleceğe Adım Atmak'la, çocuklar ve büyükler şişeden yaptığınız kendi uçağınızı uçuracak, kendi telefon ağınızı kurup, kendi robotunuzu yapacaksınız.
-
Yazının Öyküsü
Yazının Öyküsü Carol Donoughue İş Bankası Yayınları Çevirmen : Sevgi Atlıhan Yazının çağlara uzanan şaşırtıcı hikayesini keşfedin. Düşüncenin vazgeçilmez aracının bulunuşundan, günümüzün modern metinlerine ve hatta e-postalarına kadar olan yolculuğunu izleyin. - Neden Yazı? Yazıya neden ihtiyaç oldu? - Sümerler ve Çivi Yazısı Eski Sümerlerin çiviyazısını icadı - Mısırlılar ve Hiyeroglifler Eski Mısırlıların güzel yazısı ve büyük gizemin çözülmesi - İlk Alfabe Fenikeliler günümüzde kullandığımız alfabelerin temellerini nasıl oluşturdular? - Romalılar ve Yazı Roma İmparatorluğu'ndan özel mektuplar ve yazının imparatorluğun egemenliğindeki bütün bölgelere yayılması - Keşişler ve El YazmalarıKEŞİŞLER VE ELYAZMALARI Keşişlerin Ortaçağ'da el yazısıyla çoğaltıp süslediği olağanüstü kitaplar - Matbaanın İcadı Gutenberg ve matbaanın garip tarihi - Güzel Yazı Her zaman gözde olan bir beceri - Çin Yazısı KArakterleri Çinliler hala 3000 yıl önceki yazılarını kullanıyorlar - Sırada Ne Var? Yazının geleceği ne olacak? - Yazı Dünyası Dünyanın farklı bölgelerinde kullanılan alfabeler
-
Doğanın Kabusları
Doğanın Kabusları Ian Rohr Literatür Yayıncılık Köpekbalıklarıyla dolu sularda bir gemi enkazında olduğunuzu düşünün. İnsan yiyen köpekbalıklarından dev örümceklere, yılanlardan minik kan emicilere kadar her şeyiyle, doğa bir kâbustan daha korkutucu labilir. Okuyun ve doğanın şiddetli öfkesine şahit olun!