Zıplanacak içerik

Legendary

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Legendary tarafından postalanan herşey

  1. Lawrence Durrell MONSIEUR YA DA KARANLIKLAR PRENSİ AVIGNON BEŞLİSİ : 1 "İskenderiye Dörtlüsü"nü yapısal özellikleri bakımından bir Avrupa romanı sayan "Lawrence Durrell", "Avignon Beşlisi" ile, Budizm'in beş ögesini (özdeksellik, duygu, algı, zihinsel biçimlenme, farkında olma) temel alan ve insan kişiliğinin ayrımını tartışma konusu yapan bir Tibet romanı yazmayı amaçladığını söylüyor. "Monsieur ya da Karanlıklar Prensi"nde anlatı, hangisi yapıntı olduğu (şimdilik) bilinmeyen, biri ensest'in, öteki eşcinselliğin izlerini taşıyan iki "aşk üçgeni"nin çevresinde yoğunlaşmakta ve Monsieur'nün (Şeytanın) egemen olduğu çağımız irdelenmektedir. Çeviri : Seçkin Selvi Can Yayınları Kaynak: lawrencedurrell canyayinlari.
  2. Lawrence Durrell AFRODIT IN BAŞKALDIRISI Durrell, kapitalizm ve teknoloji merkezli modern kültürel değerleri inceler ve eleştirirken yer yer bilim-kurgu tekniklerinden yararlanır. Olayları denetleme gücü neredeyse tanrısal boyutlara varan Merlin'e ya da onun temsil ettiği müteşebbis kültüre karşı verilen amansız özgürlük mücadelesini anlatırken, karakterler arasındaki aşk-nefret ilişkilerini de olağanüstü bir derinlikle işler, insan olmanın anlamını sorgular...Doğu ve Batı kültürleri içindeki insanlar birbirlerinden ne bakımdan farklıdırlar? Kişi, kültürünü ne ölçüde aşabilir? "Yanılsamaların en verimlisi" olan özgürlük neden bu denli gereklidir, insan ne kadar özgür olabilir? İnsanın yarattığı bir şey (bir robot, bir şirket, bir sistem) kendisinden daha özgür olabilir mi? İnsan, belleği olan bir yaratık olmanın ötesinde nedir? Aşk ve yaratım kurtuluş mudur? Güzelliği ve acımasızlığıyla insanı iliklerine kadar sarsan bir roman. Çeviri : Aslı Biçen Ayrıntı Yayınları Kaynak: lawrencedurrell canyayinlari.
  3. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Roman Forumu
    ACI LİMONLAR Bu siyasi içerikli bir kitap değildir. 1953-56 arası çalkantılı yıllar sırasında Kıbrıs'ın ruh hali ve atmosferini inceleyen, bir ölçüde izlenimci bir araştırmadır. Adaya bağımsız bir birey olarak gittim ve Güzelyurt adlı Rum bölgesine yerleştim. Bundan sonra olan ve ilerideki sayfalarda yer alan olaylar, olanaklar elverdiği ölçüde misafirperver köylü arkadaşlarımın gözünden anlatılmıştır ve bu kitabın Kıbrıslı köylülerle adanın manzarasına dikilmiş etkisiz bir anıt olmadığını umuyorum. Ada kitapları 'üçlemem' bununla tamamlanmaktadır. Koşullar Kıbrıs yaşamını ve olaylarını eşsiz açılardan görmemi sağladı, çünkü orada yaşarken bir dizi farklı işte çalıştım, hatta adada kalışımın son iki yılında Kıbrıs Hükümetinde memur olarak görev aldım. Böylece Kıbrıs trajedisine hem köy kahvesinden, hem de Hükümet Konağından bakabildiğimi öne sürebiliyorum. Bunu karakterlerim aracılığı ile betimlemeye ve siyasetler değil bireyler açısından değerlendirmeye çalıştım, çünkü bu kitabın küçük yakınmalar içermemesini ve bu dönemdeki yanlış anlaşılmalar er ya da geç sona erdikten sonra da okunabilirliğini korumasını istiyorum. (Lawrence Durrell) Belge Yayınları Çeviri : Hüseyin Aşuroğlu Kaynak: lawrencedurrell canyayinlari.
  4. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Roman Forumu
    Lawrence Durrell CLEA İSKENDERİYE DÖRTLÜSÜ : 4 "Clea", ünlü İngiliz romancısı "Lawrence Durrell"in dört kitaptan oluşan "İskenderiye Dörtlüsü"nün dördüncü ve son romanı. Daha önce yayımladığımız "Justine" (1957), "Balthazar" (1958), "Mountolive" adlı ilk üç kitapta anlatılan olaylar ve yaratılan kişiler, ancak dördüncü roman "Clea" (1960) ile bir bütünlük kazanıyor. Diyelim ki "Balthazar"da romanın kişilerinden biri olan Pursewarden intihar etti; üçüncü roman "Mountolive"de bu intiharın nedeni açıklanır gibi olur; ama "Clea"da, Pursewarden'in kendi kör kızkardeşine yasak bir aşk beslemesi olduğunu görürüz... Çeviri : Ülker İnce Can Yayınları Kaynak: lawrencedurrell canyayinlari.
  5. Lawrence Durrell MOUNTOLİVE İSKENDERİYE DÖRTLÜSÜ : 3 "Mountolive", 20. yüzyılın en büyük romancılarından biri olan "Lawrence Durrell"in, dört romandan oluşan "İskenderiye Dörtlüsü"nün üçüncü kitabı.(Ötekiler: "Justine", "Balthazar" ve "Clea") Bu dörtlü, "roman zamanı" bakımından süreç olarak birbirinin devamı değildirler. Aynı olay ve kişileri aynı zaman diliminde, dört ayrı bakış açısından anlatırlar. Böylece, yazar, bakış açıları değişince olayların ve kişilerin görünümlerinin de değişeceğini göstermiş olur. Bu yöntem, çağımız roman sanatında çok önemli bir anlatı devrimidir. Gerçekten de aynı anlatı malzemesinden dört ayrı roman çıkmıştır. Her romanda bir öncekinin birtakım düğümleri çözülürken, yeni düğümler de atılır; gizem, açılırken yeni bir gizemin örtüsüne dönüşür.... Çeviri : Ülker İnce Can Yayınları Kaynak: lawrencedurrell canyayinlari.
  6. Lawrence Durrell BALTHAZAR İSKENDERİYE DÖRTLÜSÜ : 2 Ünlü İngiliz yazarı "Lawrence Durrell"in dört kitabından oluşan "İskenderiye Dörtlüsü"nün ilk kitabı olan "Justine"i kısa bir süre önce yayımlamıştık. "Balthazar", bu dörtlünün ikinci kitabı. Üçüncü kitap olan "Mountolive" ve son kitap "Clea"yı da yakında yayımlayıp bu büyük dörtlüyü tamamlamış olacağız. Bilindiği gibi "İskenderiye Dörtlüsü", 1960'lı yıllarda İngiliz romancılığında büyük yankılar uyandırmış, kısa sürede dünya dillerine çevrilmişti. "Durrell"ın bu dörtlüde anlattığı sevgi ilişkileri, yalnızca erkek-dişi ilişkisi olarak kalmaz. "Durrell", her türlü cinsel ilişkiyi büyük bir soğukkanlılıkla ele alır ve anlatır. Cinselliğin değişik biçimlerini deneyen Justine'in ilişkilerinin tanığı olan Darley, yıllar sonra bu izlenimlerini yazar ve ortaya "Justine" adlı kitap çıkar. Ancak Darley'in olayları ve gerçekleri yorumlayışı, kendi görüş açısıyla sınırladır. Birçok ayrıntı belirsiz kalır. Bu belirsizlikler, öbür roman kişilerinin bakış açılarından anlatılarak değişik boyutlara erişecek ve böylece ortaya "Balthazar" (1958), "Mountolive" (1958) ve "Clea" (1960) adlı, dörtlünün öbür iç kitabı çıkacaktır. Çeviri : Ülker İnce Can Yayınları Kaynak: lawrencedurrell canyayinlari.
  7. Lawrence Durrell JUSTINE İSKENDERİYE DÖRTLÜSÜ : 1 Önce yadırganan, ama büyük bir ilgiyle karşılanan, dünyanın dört bir yanında okunup tartışılan bu ünlü dörtlünün amacını, "Lawrence Durrell", "çağdaş sevginin irdelenmesi" olarak açıklar. Yazar, sevgi ilişkilerini yalnızca erkek-dişi ilişkisi olarak almaz. Dörtlünün ilki olan "Justine"de," Sade"ın sevişmenin hiçbir türlüsünü suç saymayan görüşünü de benimse. Çağdaş İngiliz romanına yepyeni bir soluk getiren "Lawrence Durrell", "Justine"de, yaşam dolu, tutkularıyla kabına sığmayan, İskenderiye'li bir Yahudi güzelini anlatır... Çeviri : Ülker İnce Can Yayınları
  8. Lawrence Durrel 1912-1990 İngiliz yazarı (Darjeeling, Hindistan 1912). Hindistan’da geçirdiği mutlu bir çocukluk ve İngiltere’de sürdüğü taşkın bir delikanlılıktan sonra dışişleri bakanlığında çeşitli görevler aldı. Bu arada İskenderiye ve Belgrad’da İngiliz basın ateşesi olarak çalıştı. Daha sonra Kıbrıs hükümetinde genel ilişkiler müdürlüğüne getirildi. Kıbrıs’ta geçen hayatını Bitter Lemons (Acı Limonlar) adlı eserinde dile getirdi (1957). Korfu’da okuduğu Henry Miller’in Tropic of Cancer (Yengeç Dönencesi) adlı eseri yazarlık yetisini keşfetmesine yol açtı. Uzun süre H. Müller ile yazıştılar. Bu mektuplarının büyük bir kısmı 1962′de yayımlandı: (Lawrence Durrell and Henry Miller. A Private Correspondence) Yunan kültürü ile Akdeniz manzaralarının etkisinde kalarak şiirlerinde ve romanlarında hayatın renkli yanlarını ele aldı. Bununla beraber zaman kavramından öte başlıbaşına bir dünya yaratmaya çalıştı. Alexandria Quartet (İskenderiye Dörtlüsü) diye adlandırdığı dörtlü roman dizisi Justine (1957); Balthazar (1958); Mountolive (1958); Clea (1960). Bunları son iki romanı izledi: Tunc (Ne zaman) [1966] ve Nunquam (Asla) [1969]. Durrel’in roman dünyası gerçek sosyal sorunlardan yoksun olmakla beraber, çoğu zaman çeşitli yönleri olan bir sembol niteliği kazanmaktadır. Kişilerin birbirlerine duygusal bağlar ve ortak anılarla bağlı oldukları bu dünya cinsi hazlarla doludur. KİTAPLARI Justine İskenderiye Dörtlüsü :1 Balthazar İskenderiye Dörtlüsü:2 Mountolive İskenderiye Dörtlüsü:3 Clea İskenderiye Dörtlüsü:4 Acı Limonlar Afrodit'in Başkaldırışı Monsieur ya da Karanlıklar Prensi Avignon Beşlisi:1 Livia ya da Diri Diri Gömülmek Avignon Beşlisi:2 Constance ya da Yalnızlıklar Avignon Beşlisi:3 Sebastian ya da Güçlü Tutkular Avignon Beşlisi:4 Quinks ya da Kusursuzluk Peşinde Avignon Beşlisi:5 Labirent Kara Defter ( Justine İskenderiye Dötlüsü 1 ) Kitabından bir bölüm " Tek gözlü Hamid bir gün bana gizemli bir ziyaretçiden söz etti.Adam ona efendisine çok dikkat etmesini söylemiş, çünkü çok yakında yüksek bir kişiden büyük bir tehlike gelmek üzereymiş.Onun tarifine bakılırsa, bu Nessim in sekreteri Selim olmalıydı; ama burada oturan 50.000 kişiden biri de olabilirdi. Bu arada Nessim in bana karşı olan tutumu da değişmişti, daha doğrusu tedirgin edici, bıktırıcı bir tatlılığa dönüşmüştü. Eski çekingenliğinden iz yoktu. Benimle konuşurken hiç alışık olmadığım okşayıcı sözler kullanıyor, sıcak bir ilgiyle koluma giriyordu. Bazen konuşurken birden yüzü kızarıyor ya da gözüne yaşlar doluyor, onları benden saklamak için başını yana çeviriyordu. Bunları gördükçe Justine in artan kaygısına tanık olmak çok acı vericiydi. Onu yaralamış olmaktan duyduğumuz utanç ve suçluluk bizi birbirimize daha çok yaklaştırıyordu. Bazen Justine gitmekten söz ediyordu, bazen de ben. Ama ne o gidiyordu ne de ben.Gerçekten de dayanılması çok korkunç bir bitkinlik ve çaresizlikle beklemekten başka bir şey yapamıyorduk. " Lawrencedurrell.org Kitap özetleri
  9. Lev Nikolayeviç Tolstoy (Rusça: Лев Никола́евич Толсто́й; genelikle Türkçe'de: Lev Nikolayeviç Tolstoy) (9 Eylül 1828 - 20 Kasım 1910, Miladi Takvim; 28 Ağustos 1828 - 7 Kasım 1910, Julian Takvim) Büyük bir rus yazarı, fikir, eğitim, sanat dünyasının en ünlü kişilerinden biridir. Zengin bir ailenin çocuğu olarak Yasnaya-Polyana'da doğdu. Çok küçük yaşlarında önce annesini, sonra babasını kaybetti, yakınlarının elinde büyüdü. Çocukluğundan beri gerçekleri incelemeye karşı büyük bir ilgisi vardı. Öğrenimini tamamlamak için Moskova'ya gitti. Çalışkan zeki bir öğrenci olarak başarı ve sevgi kazandı. Fransızcasını ilerletmiş, Voltaire'i ve J. J. Rousseau'yu okumuş, bu iki yazarın kuvvetle etkisinde kalmıştı. Yasnaya-Polyana'ya döndü, yoksul köylüler arasına katıldı. İlk eseri olan "Çocukluk'u" bu sıralarda yazdı. Bir süre sonra orduya girdi; Kafkasya'ya gitti. Kafkas halkının yoksulluk dolu yaşayışlarını ele aldığı izlenimlerle ilk gerçekçi hikâyelerini yazdı. 1854'te Kırım savaşı'na subay olarak katıldı. Sonra askerlikten ayrılıp Petersburg'a gitti. Bir kısım eserlerini oldukça sakin geçirdiği o yıllarda yazdı. Gene de içinde aradığını bulamayan bir ruh çalkalanıyordu. Batı Avrupa ülkerinde uzun bir gezintiye çıktı. Almanya, Fransa, İsviçre'de dolaştı. Yurduna dönüşünde gene Yasnaya-Polyana'ya yerleşti. Asalet ünvanlarından, lüksten sıkılıyordu. Köyünde bir okul kurdu. Bu okul, öğrenim, eğitim bakımından yepyeni bir kurumdu. Huzura kavuştuğuna kanaat getirdikten sonra, 1862'de evlendi. Tolstoy evlendiğinde karısı Sophie Behrs 16 yaşında idi.Bu evlilik onun düzenli bir hayat özlemini giderecekti.Karısına önceki yaşamı,özelliklede yanlarında çalışan kadın kölelerle olan cinsel ilişkileri anlattığı günlüklerini evlendikleri gün okuması için vermiş ve önceki hayatındaki yaptığı yanlışları öğrenmesini istemiştir.Fakat cinselliğe düşkünlüğü evlilikleri boyunca sürdü.Bu evlilkten 12 cocukları oldu bu çocuklardan 5'i öldü.Eserlerinin en kuvvetli olan iki romanı "Savaş ve Barış" ile "Anna Karenina'yı", bu sıralarda yazdı.Karısı eserlerini yazmasında en büyük yardımcısıydı,hatta "Savaş ve Barış"ı 12 kez düzeltmelerini yapıp yazmıştır. Aradan bir süre geçince yeniden, bu sefer eskilerden daha şiddetli bir moral çöküntüsüne uğradı. Geniş halk yığınlarının, özelikle Rus köylüsünün yoksul, perişan durumu onu çok üzüyordu. Bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Kaba saba giyiniyor, giydiği her elbiseyi kendisi dikiyordu. Değişmeyen tek tarafı bıkıp usanmadan yazmasıydı. "Kroyçer Sonat", "Efendi ile Uşak", "Karanlıkların Gücü", "İman nedir", "İnciler", "Kilise ve Devlet", "İtiraflarım" hep bu yılların ürünleridir. Eserlerinde insanlığın çeşitli meselelerine değinen Tolstoy'un dünya ölçüsünde bir sanat ve fikir değeri vardır. Kendi ülkesinin toplumsal siyasal çalkantılarını, halkının yaradılışını, yaşayışını gerçekten büyük bir ustalıkla yansıtmıştır. Gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden olduğu kadar, bir filozof bir eğitimci olarak da ün kazanmıştı. Yukarıda sayılanların dışında "Diriliş", "Gençliğim", "Çocukluk", "Hacı Murat", "Ayaklanış", "Sergi Baba", "Tanrı Bizim İçimizdedir", "Kazaklar", "Tesadüf", "İki Süvari" gibi eserleri vardır. 82 yaşında vefat eden Tolstoy birçok kez büyük sıkıntılar yaşamıştır.Tolstoy ömrünün son yıllarını büsbütün derbeder bir şekilde geçirdikten sonra, bir küskünlük sonucunda, evini bırakıp yollara düştü.Hayatı boyunca yaşamın nasıl birşey olduğunu anlamaya çalıştı,islam'ın ne olduğunu merak ettiği için bir gece tren istasyonuna binip İstanbul'a gitmeye karar verdi,ancak tren istasyonunda fenalaştı.Oradaki görevlilerden birinin evinde geceyi geçirdi,ertesi gün hayata gözlerini yumdu. Romanları * Çocukluk * İlk Gençlik * Gençlik * Sivastopol Serisi * Kazaklar * Savaş ve Barış * İnsan Nasıl Ölür? * Ivan Ilyiç'in Ölümü * Anna Karenina * Kroyçer Sonat * Diriliş * Hacı Murat * Sergi Baba * Efendi İle Uşağı * Hz. Muhammed insan ne ile yaşar Öyküleri * Toprak Ağasının Sabahı * Baskın * Ormanın Kesimi * Notes of a Billiard Marker * İki Süvari Subayı * Bir Karşılaşma * Tipi * Lucerne * Albert * Üç Ölüm * Aile Saadeti * Polikuska * The Decembrists * Caucasus Mahkumu * İvan İlyiç'in Ölümü * Holstomer * İnsanlar Arasında Boş Bir Konuşma * Usta ve Çırak * Köyde Şarkı Söylemek * Köyde Dört Gün * Yanlış Kupon * Oyun'dan Sonra Masalları * Fil ile Tilkiler * Masallar * [an Masallar] Günlük ve Mektuplar * İlk hatıralar * İtiraflarım * Sevginin Talebi Eğitim * Popüler Eğitim * Eğitim ve Öğretim Programları ve Danışmanlığın Tanımı * Bir Okuma Kitabı * Popüler Öğretim * Yeni Bir Okuma Kitabı Din ve Ahlak * Doğmatik Teolojinin Eleştirisi * İncil'in Kısa Bir İzahı * The Four Gospels Unified and Translated * Church and State * Neye Güveniyorum? * Hayat * Sevgi Tanrısı ve Komşunun Biri * Timothy Bondareff * İnsanlar Niçin Sarhoş Olurlar? * On Non-Resistance * Birinci Adım (vejeteryanlık üzerine) * Tanrı'nın Hükümdarlığı Kendi İçimizdedir * Non-Activity * The Meaning of the Refusal of Military Service * Sebep ve Din * Din ve Erdem * Hıristiyanlık ve Vatanseverlik * Non-Resistance ( Ernest H. Crosby'e bir mektup) * Kutsal Kitab'ı nasıl Okumalıyız? * Kilise'nin Aldatmacası * Hıristiyan Öğretisi * İntihar * Öldürmeyeceksin * Aziz Sinot'a Yanıt * Sadece Savaş * Dinde Hoşgörü * Din Nedir? * Ortadoks Rahiplerine * Bilgeleri Düşünceleri (derleme) * Tek İhtiyacımız * Büyük Günah * A Cycle of Reading (derleme) * Adam Öldürme! * Birbirinizi Sevin * Gençliğin Savunması * Şiddetin Yasası ve Sevginin Yasası * Tek Emir * Her Gün İçin (derleme) Sanat ve Edebiyat * Sanat Nedir? * Sanat ve Sanatsal Olmayan * Shakespeare ve Drama * Dr.Alice Stockham'ın Edward Carpenter Tarafından Yazılan "Modern Bilim Cevirisi"nin Önsözü * Orloff'un Albümü * Amiel * Guy de Maupassant Hikayelerinin Serbest Çevirileri * Bernardin de St. Pierre Halk İçin Kısa Öğretici Hikayeler * İnsan Neyle Yaşar * Sevgi Nerdeyse Tanrı da Ordadır * İki Yaşlı Adam * İhmal Edilen Bir Ateş Evi Yok Eder * Nicolas Stick (Çar 1.Nicolas ) * Bir İnsana Fazla Mülkiyet Gerekir mi? * Ifias * Tanrı'nın Oğlu * Üç Münzevî Adam * Mum * Pişman Günahkâr * İlk Damıtıcı * Aptal İvan * Boş Davul * Işıkla Birlikte Işıkta Yürümek * Üç Mesel * Esarheddon * Üç Soru * Cehenneme Dönüş * Çalışmak, Ölmek ve Hastalanmak * Bir Dua * Meyveler * Korney Vasilyeff * Niçin? * İlahiyatçı ve İnsan * Bir Köylüye Bilimsel Bir Mektup Sosyal ve Siyasi Denemeler * Moskova'nın Nüfus Sayımı (1882'de) * M. A. Engelhardt'a Mektup * O Halde Ne Yapmalıyız? * Kadınlar * El Emeği * Zihinsel Hareketlilik ve El Emeği * Kültür Şöleni (Moskova Üniversitesinin Yıldönümü'ne) * Bir Devrimci'ye Mektup * Açlık (rapor ve mektuplar) * Utandır! (bedensel cezaya karşı) * Vatanseverlik ve Barış * Liberallere * Bakanlara * Sonun Başlangıcı * Terfi Ettirilmemiş Bir Görevliye Mektup * Hague Barış Konferansı * İki Savaş * Suçlu Kim? * Carthago Delenda Est * Zamanımızın Köleliği * Çıkış Nerede? * Vatanseverlik ve Hükümet * Gerçekten Zorunlumu? * Çar'a ve Yardakçılarına * Çağın Yaklaşan Sonu * Askerlik Hatıraları * Memurluk Hatıraları * İşçi Sınıfı Problemi * Çar'a Mektup * İşçi Sınıfına * Politikacılara * Sosyal Reformlara * Pietro Mazzini'ye Mektup * Kendinizi Hatırlayın * Rus Devrimi * İşçi Sınıfı Nasıl Özgür Kılınabilir? * Büyük Bir Adaletsizlik * Rusya'da Sosyal Hareket * Çağın Sonu * Halkın Savunması * Askerlik Hizmeti * Rus Devrimi'nin Anlamı * Ne Yapılmalı? * Hükümetin, Devrimcilerin ve Halkın Bir Savunması * Mülkiyet Sorununun Tek Çözümü * Susamam * Molochnikoff'un Tutuklanmasıyla İlgili * Bosna ve Herzegovina'nın İlhakı * Kaçınılmaz Devrim * Stockholm Barış Konferansı'na Bir Adres * Faydalı Bir çare Oyunlar * Karanlığın Gücü (dram) * Aydınlanmanın Meyveleri (komedi) * Ceset (tamamlanmamış dram) vikipedi
  10. Lucretius Titus Lucretius Carus Lucretius, Latin şairi (Roma ? M.Ö. 98′e doğr. – öl. 55). Hayatı iyi bilinmemektedir. Söylentiye göre bir aşk iksiriyle sarhoş olan şair, De Natura Rerum(Tabiat Üstüne) adlı eserini ayık anlarında yazdı.. Şövalye sınıfındandı; bununla birlikte iş hayatından ve siyaset kavgalarından uzak kaldı (Lucretius’un yaşadığı dönem,Marius, Sulla, Pompeius zamanına ve Sezar çağının başlarına rastlar). Şair kırk üç yaşındayken intihar etti. Aziz Hieronymus’a göre, Lucretius’un eserini yayımlayan, hattâ düzelten Cicero’dur. Eser, yunan filozof-şairleri Parmenides ve Empedokles’de olduğu gibi, didaktik türde yazılmıştır ve Epikuros fiziğini anlatır. Fakat, Lucretius’un asıl ilgi alanı, ustası Epikuros gibi, ahlâktır. Lüksün ve tutkuların boğduğu, gizli güçlerle ve gelecekteki yaşayışıyla ilgili batıl bunalımların sarstığı bir dünyada, Lucretius insan için en yüce mutluluğu ileri sürer; bumutluluk, ilgisizlik ve kesinliktedir; evren değişmez yasalarla yönetilir, tabiat üstüyle ilgili korkulara yer yoktur. İnsan atomlardan yapılmış bir bileşimdir ve içinden çıktığıboşluğa geri dönecektir. Bir ispatlama gibi yazılmış da olsa, bu büyük şiir, her şeyden önce bir edebiyat eseridir. Modern anlamda bir bilim adamı olan Lucretius, nesnelliğiyle, metotlu gözlemciliğiyle, tümdengelişimleriyle, çok zaman peygamberliğe kaçan sezgisiyle her şeyden önce bir şairdir; onun lirizmi, ispatın kuruluğunu siler. Duyuların keskinliği,varsayımlara canlılık veren hayalgücü ve destan havası coşkun bir tabiat duygusundan, ateşli bir inançtan ilham alan bu esere bir şiir gücü kazandırır. Aslında her şeyden sıyrılmayı öğüt veren şair, tutkulu bir kişidir. Yüzyıllar boyunca unutulan Lucretius, Rönesans sıralarında, özellikle de XVII. yy.’da Gassendi sayesinde yeniden keşfedildi. Altı kitaptan oluşan Doğa Üzerine adlı eseri yazmış olan Lukretius, 1. Hiçten hiçbir şeyin çıkmayacağı, 2. hiçbir şeyin ortadan kaldırılamayacağı ilkeleriyle birlikte, maddi cismin ve boşluğun var olduğunu öne sürmüştür. Lukretius, daha sonra cismi de, bileşik ve basit diye, ikiye ayırmıştır. Bunlardan bileşik cisimler nesnelere, şeylere karşılık gelirler; buna karşın, basit cisimler atomlardır. Atomun var oluşunu öne sürdüğü için, maddenin sonsuzca bölünebilirliğine karşı çıkan Lukretius, bir yandan da atomların şekil ve ağırlıkları olduğunu, fakat renk, ses, koku ve tat gibi ikincil niteliklere sahip olmadığını iddia etmiştir. Lucretius'tan Seçme Sözler * - Her şey değişir ve hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Doğa her şeyi değiştirir ve her şeyin şeklini değiştirmeye zorlar. * - Bazı şeyler değiştiğinde ve uygun sınırlarını aştığında, bu aynı zamanda o değişimin ölümü olur. * - Değişmek, dağılmak; yok olmaktır. Parçalar oynar yerinden, bozulur düzenler... * - Ben varken ölüm yok, ölüm varken ben yokum; o halde korkacak ne var? * - Çocukların kör karanlıktan korktuğu gibi bizde aydınlıktan korkarız, çocukların karanlıktan dehşetle beklediklerinden daha korkunç olmayan şeylerden... * - Hayat bir işinize yaramadıysa, boşu boşuna geçtiyse, onu yitirmekten ne korkuyorsunuz? Daha yaşayıp da ne yapacaksınız? * - Mademki ölümün ününe geçilemez, ne zaman gelirse gelsin. Kitap-özet Filozoflar
  11. Manuel Ribeiro Portekizli yazar (Albernoa 1879-öl. 1942). Konularını toplum olaylarından alan bir lirik şiir kitabıyla edebiyata atıldı: Sentido de Viver (Yaşamak Duygusu). Katolikliği yücelten bit çeşit anlatımcılığa yöneldi. Başlıca eserleri: A Catedral (Katedral), O Deserto (Çöl), Ressurreiçao A Colina Sagrada (Kutsal Tepede Yeniden Diriliş), A Planicie Heroica (Kahramanlık Ovası), Vinculos Eternos (Sonsuz Bağlar). Kitap-özet
  12. Samuel Langhorne Clemens (30 Kasım 1835 – 21 Nisan 1910), daha çok takma adı Mark Twain olarak bilinir, Amerikalı mizahçı, satirist, roman yazarı, yazar ve öğretmen. YAŞAMI Çocukluk Yılları 30 Kasım 1835 günü ABD’nin Missouri eyaletinin Florida yöresinde dünyaya geldi. Yedi çocuklu bir ailenin altıncı çocuğu ve sağ kalan üç kardeşten birisi idi. Ailesi, o dört yaşındayken Mississippi Nehri boylarındaki Hannibal’e taşındı. İleride yaratacağı ünlü romanları bu bölgedeki gözlemlerine dayanarak yazılmıştı. Esnaflık ve avukatlık yapan babasını on bir yaşında iken zatürreden kaybedince okulunu bırakıp çırak olarak bir basımevinde çalışmaya başladı. 1851’de ağabeyi Orion’un sahibi olduğu yerel gazetede dizgicilik yapmaya başladı; yazılara da yardım ediyor ve mizahi makaleler yazıyordu. Gençlik Yılları On sekiz yaşına geldiğinde dünyayı keşfetme arzusunda bir genç olarak ABD’nin değişik eyaletlerini gezmeye başladı, bu arada çeşitli matbaalarda çalıştı. Dört yıl sonra Missouri’ye döndüğünde Mississippi Nehri’ndeki buharlı gemilerde kaptanlık yapmak istedi. Kaptanlık sınavlarına hazırlık için çalıştı; nehrin her yerini öğrenmesi iki yılını aldı. Çok iyi öğrendiği bu yerler romanlarının mekanını oluşturdu. Kendisine bu işte Henry adındaki kardeşi eşlik ediyordu. Bir gece rüyasında kardeşinin çalıştığı vapurun yanışını ve ölümünü görmesi ve bu olayın 1858’de aynen rüyasındaki gibi gerçekleşmesi onu çok etkiledi. Kardeşinin ölümünden bir parça kendisini sorumlu tuttu ve bu olaydan sonra parapsikoloji ile ilgilendi. 24 yaşında kaptanlık ehliyetini aldı ve Amerikan İç Savaşı çıkıp nehir gezileri yasaklanana kadar nehirde kaptanlık yaptı. Savaşa gönüllü olarak katıldı, ancak 14 günlük askeri eğitimden sonra ordudan ayrılıp Nevada’da vali olan ağabeyi Orion’un yanına gitti. Kardeşi ile birlikte bir süre posta arabasıyla bölgeyi gezdikten sonra zengin olma hayaliyle madencilik yaptı. Madencilik işi başarısızlıkla sonuçlandı. Yazarlığa Girişi Bazı gezi yazıları ve makaleler yazarak çeşitli eyaletleri dolaştı. Mark Twain adıyla imzaladığı ilk makalesi Carson’dan Mektup adlı makalesiydi. Mark Twain, Mississippi gemilerinde “iki kulaç derinlik” anlamına gelen bir takma addır. 18 Kasım 1865 günü New York Saturday Pres adlı gazetede yayımlanan Claravas’ta Zıplayan Kurbağa Kutlaması adlı hikaye ile edebiyat alanında çıkış yaptı. Bir madenocağı kampında madencilerden dinlediği yerel bir öyküyü kendi ağzından anlatarak ünü yakalamıştı. Hikayeyi, 1867’de yayımlanan ilk kitabında da aldı. 1866’da bir gazete adına Hawaii’ye giderek oradan yazılar gönderdi. İki sene sonra yine yerel bir gazetenin isteği üzerine Akdeniz’de bir gemi turuna çıktı ve gezi yazılarını Saflar Yabancı Ülkede adlı kitabında topladı. Bu eseri ile ülkesinde çok ünlü bir güldürü yazarı oldu. Evliliği ve Çocukları Saflar Yabancı Ülkede kitabının getirdiği ekonomik rahatlık sayesinde bir arkadaşının kızkardeşi olan ve ilk görüşte aşık olduğu Oliva Langdon ile 1870 yılı Şubat ayında New York’ta evlendi. Bir süre eşi ile birlikte New York’un Buffalo kentinde yaşadı; bir gazetede editör ve yazar olarak çalıştı. Çiftin ilk çocuğu bu yıllarda dünyaya geldi ancak 19 aylıkken difteriden öldü. 1872, 1874 ve 1880 yıllarında sırasıyla kızları Susy, Clara ve Jean dünyaya geldi. Aile, 1872’de Connecticut’ta Hartford’a taşındılar ve burada ileride Mark Twain Müzesi olacak olan evi yaptırdılar. En önemli eserlerini Connecticut’da yaşadığı dönemde yazdı. En Ünlü Romanlarının Yazılışı Öksüz ve yaramaz bir çocuğun Mississippi’de geçen maceralarını anlattığı 1875 yılında yayımlanan Tom Sawyer’in Maceraları adlı eseri çok sevildi. Avrupa ile ilgili bir kitap yazmak için bir yayınevi ile 1878’de anlaşma yapınca ailesi ile Avrupa seyahatine gitti, 1879 Eylül’ünde geri döndü. 1881’de yayımlanan Prens ve Dilenci adlı romanını kızları Susy ve Clara’ya ithaf etti. 50. yaş günü kutladığı 1885 yılında yayımlanan Huckleberry Finn’in Maceraları adlı eseri kimilerince Amerikan edebiyatının ilk büyük eseri olarak değerlendirilmiştir. Bu kitapta da yaramaz ve asi bir çocuğun hikayesini anlattı. Konusu köleliğin yasal olduğu bir dönemde geçen eser, karakterlerden biri olan Jim’e zenci denmesi gibi nedenlerle zaman zaman yasaklamalara ve değiştirmelere maruz kalmıştır. İş Hayatı Huckleberry Finn’den sonra 5 yıl boyunca kitap yayımlamayı bırakan Twain, zengin olmak umuduyla işadamlığına soyunmuştu. Para kazanmak için çeşitli işlere yatırım yapan Mark Twain’in girişimleri hep para kaybıyla sonuçlandı. 1885’te kurduğu yayınevi ise iflas etmesine yol açtı. İlk olarak iç savaş kahramanlarından ve eski ABD başkanlarından çok büyük hayranlık duyduğu Ulysses Grant’ın anılarını ardından Mark Twain’in kendi kitabı Huckleberry Finn’in Maceraları’nı yayımlayan yayınevi, bu iki kitapla elde ettiği başarıyı bir daha asla yakalayamadı. İç savaş ile ilgili çeşitli anı kitaplarının ardından dünyadaki tüm Katoliklerin birer tane alıp okuyacağı düşüncesiyle Papa XIII. Leo’nun anılarını aynı anda 6 dilde yayımladı ancak ne savaş anıları ne de Papa’nın anıları okuyucunun ilgisini çekmemişti. Bu başarısızlıklarının ardından James W. Paige adlı mucitin geliştirdiği bir dizgi makinesi için harcadığı binlerce dolar da ona hiçbir gelir getiremedi. Avrupa Yılları 1891’den itibaren ailesiyle hayat pahalılığının daha az olduğu Avrupa’ya yerleşen Twain geçimini sağlamak için yazılara yoğunlaştı. 1894’te yayınevi iflas etti, dizgi makinesi Chicago Herald Gazetesi’nde denendi ve başarısız bulundu. Borçlarını ödeyebilmek için yeni bir yol bulan Mark Twain, tüm dünyayı kapsayan bir söyleşi turuna çıktı. Avustralya’dan Hindistan’a, Güney Afrika’dan İngiltere’ye kadar pek çok ülkeyi dolaştı. Bu konferanslar dizisine ait gezi notlarını Ekvatorun İzinde adlı yazısıyla paylaştı. Mark Twain, 1896’da 23 yaşındaki kızı Susy’nin menenjit nedeniyle ölümü üzerine depresyona girdi ve ruhsal bunalımları hayatı boyunca zaman zaman tekrar baş gösterdi. Borçlarını ödeyip 1900’de ülkesine dönüşüne kadar ailesiyle birlikte İsviçre, Avusturya ve İngiltere’de yaşadı. ABD’ye döndükten sonra eşi Olivia’nın sağlığı bozuldu. Doktor tavsiyesi üzerine 1903 sonunda İtalya’ya gittiler, ne var ki sağlığına kavuşamayan Olivia’yı 1904’te Floransa’da kaybetti. Son Yılları Yaşlılık yılarında sömürgeciliği, ırk düşmanlığı, kazanç hırsı, dinsel ikiyüzlülüğü sert bir dille eleştiren yazılar yazdı. 1905’te yetmişinci yaşını Beyaz Saray’da Theodore Roosevelt’in onuruna verdiği yemekte kutladı. 1907’de Oxford Üniversitesi kendisine fahri doktora verdi. 1909’da 29 yaşındaki küçük kızı Jean kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Mark Twain, 1906’da yazmaya başladığı biyografisini tamamlayamadan geçirdiği kalp rahatsızlığı sonucu 21 Nisan 1910 günü Connecticut’tan hayatını kaybetti. Başlıca yapıtları * Jim Smiley ve Zıplayan Kurbağa ve Diğer Öyküler (1867) * Saflar Yabancı Ülkede (1869) * Tom Sawyer'ın Maceraları (1876) * Bir Cinayet, Bir Sır ve Bir Evlilik (1876) * Prens Ve Dilenci (1881) * Küçük Prens ve Sokak Çocuğu / Prens ve Dilenci / Çalınan Taç (1882) * Missipi’de Yaşam (1883) * Huckleberry Finn'in Maceraları (1884) * A Connecticut Yankee in King Arthur's Court (1889) * Ekvatorun İzinde (1897) * Adem'le Havva'nın Güncesi (1904) vikipedi
  13. Hoşgeldiniz.. Sizede iyi bayramlar
  14. Michel Montaigne (1533-1592) Fransız yazar. Zengin bir ailenin 8 çocuğundan biri olarak 1533 ‘te dünyaya gelir Alman bir dadı tarafında latince konuşularak eğitilir. Kolej eğitimi sırasında Yunan mitolojisi ve latince şiirlere merak sarıyor..Eğitimini hukuk okuyarak tamamladıktan sonra Bordeaux parlamentosunda danışman iken yeni doğan kızının ölümünden sonra görevinden ayrılarak şatosuna çekilir. 1572′de ünlü Denemeler adlı eserine başlar babası vefat eder kendisine küçük bir orman satın alır ve kendini okumaya ve yazmaya adar. Hayatı boyunca denemeler adlı eserini yamayı sürdürecektir. Bu arada Bordeaux belediye başkanlığını görevini yürütür. Şehirde veba hastalığı çıkmıştır ayrıca kendiside kum sancıları nöbetlerine sık sık yakalanır. Montaigne deneme türünün dünyada en çok tanınan yazarıdır. Pek çok yazar kendisini örnek almıştır ve eserlerinde ondan bahsetmiştir. Denemelerin uzunlukları birbirinden çok farklıdır ve toplamda 107 bölümden oluşmaktadır. Epikürcü bir ahlak anlayışını sergilemiştir. "Denemeler" Türkçe’de de çeşitli çevirmenler tarafından değişik zamanlarda yayınlanmıştır.Özellikle gençlerimizin baş ucu kitabı olması gereken bu kitap insanın hayatı boyunca sürekli yararlanabileceği bir eserdir. Montaigne’den Vecizeler * Dünyadaki en bilge insan, kendisine ne bildiği sorulduğunda, tek bildiği şeyin hiçbir şey bilmediği olduğunu söyleyendir. * Dostun olsun istiyorsan dost ol. Dostluğun kolları birbirimizi dünyanın bir ucundan bir ucuna kucaklayabilecek kadar uzundur. * Ölümün bizi nerde bekledigi belli degil, iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim. * Kadınların, süs ve aylaklıklarının bizim emeğimizle beslenmesi gülünç ve haksız bir şeydir. * Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez.
  15. Fransız oyun yazarı ve oyuncu. Moliere, sarayın döşemelerini yapan bir mobilyacının oğluydu. Paris'in en iyi okullarından College de Clermont'da öğrenim gördü. 1643'te Illustre- Theatre adlı bir tiyatro topluluğu kurdu, sahne adı olarak Moliere'i seçti. Moliere'in bilinen ilk yapıtları, 1655'te Lyon'da sahnelenen L'Etourdi ou contretemps (oynanışı Savruk, 1876; yayımlanışı Şaşkın yahut Beklenmedik Engeller, 1944). Moliere ve topluluğunun ilk başarılı temsili ise 1658'de Louvre Sarayı'nda Kral XIV. Louis önünde oynanan Corneille'in Nicomede'iydi. Moliere, ertesi yıl ilk önemli komedisi sayılan ve Paris'te sahnelenen ilk oyunu olan Les Precieuses'ü (oynanışı Dudukuşları, 1876; yayımlanışı Gülünç Kibarlar, 1943) yazdı. Sosyetenin kibar davranışlarına özenen iki taşralı genç kızı konu alan bu oyun, Moliere'in bütün yapıtlarında öne çıkan bir temanın ilk işlenişiydi: Moliere burada, toplumsal kuralların gerektirdiği yüzeysel kibarlıkla altta yatan içgüdüsel davranış arasındaki uyumsuzluğun yarattığı gülünçlüğü ele alıyordu. Moliere'in topluluğu 1661'de, Kardinal Richelieu'nün bir tiyatro binası olarak yaptırdığı Palais Royal'deki (Kraliyet Sarayı) bir salona taşındı. Moliere'in bütün "Paris" oyunları burada sahnelenecekti. 1662'de sahneye konan ünlü oyunu L'Ecole des femmes (oynanışı Kadınlar Mektebi, 1876; yayımlanışı Kadınlar Mektebi, 1941) daha ilk gecesinde skandal yarattı. Seyirciler ve yetkililer, artık hiçbir değere saygısı kalmamış bir komedyenle karşı karşıya olduklarını düşünüyorlardı. Oyun, kadınlardan çekinen ve bu yüzden de saf, gözü açılmamış bir genç kızla evlenerek onu kendi ilkeleri doğrultusunda yönetmek isteyen bir erkeği konu alıyordu. Oyunun sonunda adam genç eşine aşık oluyor, ama aşkı dile getirmesini ve kadınlara bir sevgili gibi yaklaşmasını bilmediği için gülünç durumlara düşüyordu. Moliere oyuna gelen eleştirilere 1663'te La Critique de L'Ecole des femmes (Kadınlar Mektebinin Tenkidi, 1944) ve L'Impromptu de Versailles (Versailles Tulûatı, 1944) adlı tek perdelik oyunlarıyla karşılık verdi. Bunlardan ilkinde komedi anlayışını yansıtıyor, ikincisinde ise oyuncuların dinlenme odasını ve prova sırasında sahne arkasındaki konuşmaları çok gerçekçi bir bakışla anlatıyordu. Moliere 1662'de Armande Bejart'la evlendi. Üç çocuğu oldu, ama bunlardan yalnızca biri yaşadı. 1664'te sahnelenen Le Tartuffe, ou I'imposteur (oynanışı Tartüf, 1876 ve Riyanın Encamı, 1881; yayımlanışı Tartuffe, 1944) adlı oyunun Kadınlar Mektebi'nden de daha büyük bir gürültünün kopmasına yol açtı. Oyun kilisenin baskısıyla yasaklandı ve ancak 1669'da yeniden oynanma olanağı buldu. Tartuffe, bir tür danışmanlık ve eğitmenlik rolüyle bir burjuvanın evine kapağı atmış, dindar görünüşlü bir sahtekarın serüvenleri üzerine kuruluydu. Moliere Tartuffe'ün yasaklanmasına karşın, daha da kışkırtıcı bir oyun olan Dom Juan, ou le festin de Pierre'i (oynanışı Don Civani, 1876; yayımlanışı Don Juan, 1943) sahneye koydu. Don Juan, aristokratik bağımsızlık ilkesini hiçbir borç ya da yükümlülük tanımamak ve Tanrı'yı da hiçe saymak noktasına kadar vardıran, ama herkesin kendisine karşı yükümlülüklerini yerine getirmesini de istemekten geri kalmayan tipik bir Moliere kahramanıydı. Uşağı Sganarelle ise gerçekliği, dindarlığı ve ürkekliğiyle her bakımdan efendisinin tersiydi. Bu iki kahraman, Cervantes'in Don Quijote ile Sancho Panza'sının Fransız edebiyatındaki karşılığı olarak da görülebilir. Ama Don Quijote'nin saf hayalciliğinin yerini, Don Juan'da edepsizlik almıştır. Sonunda Don Juan, tanrıtanımazlığından ötürü cehenneme gönderilir; ama bu arada seyirciyi eğlendirmeyi ve onların ikiyüzlülüklerini de açığa çıkarmayı başarmıştır. Moliere, 1666'da da en başarılı oyunlarından sayılan Le Misanthrope'u (oynanışı Adamcıl, 1876; yayımlanışı İnsandan Kaçan, 1976) sahneye koydu. Komedinin kahramanı Alceste, ilkelerine sımsıkı bağlı, hiç kimseyi beğenmeyen, ama bu arada kendi kusurlarının hiç farkına varamayan yeni tip bir budalaydı. Moliere'in en ünlü oyunlarından biri olan L'Avare (Cimri, 1938, 1991) ilk kez 1668 yılında sahnelendi. Yapıt, şiiri andıran bir düzyazıyla yazılmıştı. Geleneksel komedinin bütün kalıplarının dönüşüme uğratılarak kullanıldığı bu oyun, kahramanının çelişkisini fazla sert ve çıplak bir tarzda göz önüne serdiği için önceleri pek tutulmamıştı. Cimrinin para tutkusu, oyunun bazı sahnelerinde gaddarlık, patolojik bir yalnızlık, hatta açıkça çılgınlık noktasına varıyordu. Sonradan Goethe Cimri'nin bir komedi değil, bir trajedi olduğunu öne sürmüşse de bu yorum abartılı sayılabilir. Çünkü komediye özgü olan temel çelişki, insanca olmayan amaçlarla insani içgüdüler arasındaki karşıtlık, burada da ortaya çıkar; ama Moliere seyirciye neşeli bir gülünçlüğü değil, saçmalık ve sakinliği hissetirir. Moliere'in 1668'de sahnelenen öteki oyunu George Dandin (oynanışı Kıskanç Herif, 1873; yayımlanışı George Dandin, 1943) uzun süre bir fars olarak değerlendirilmiştir. Günümüzdeki bazı eleştirmenlere göreyse, Moliere'in belki de en özgün, en gözüpek yapıtıdır. Komedinin kahramanı Dandin, kendi budalalığını kabul eden, ama her şeyin ters gittiği bu dünyada akıllı olmanın da işe yaramadığını öne süren ironik bir tiptir. Haklı olduğu sezilmekte, ama kendisi haklı olduğunu bir türlü açıkça kanıtlayamamaktadır. Moliere'in sağlığı 1669'dan sonra giderek bozuldu. Gene de 1670'te başyapıt sayılan Le Bourgeois gentilhomme'u (oynanışı Köylü Asilzade ve Burjuva Jantilom, 1927; yayımlanışı Kibarlık Budalası, 1937) sahnelemeyi başardı. Bu, Moliere'in en sevinçli, en mutlu komedilerinden biriydi. Orta sınıf içindeki yükselme ve sınıf atlama çabalarını konu alan oyunun kahramanı Jourdain, boş ve anlamsız sözleriyle sözlerin gerçekten boş olduğunu ister istemez hissettiren, cömert yaradılışlı ama bundan da utanç duyan, sevimli bir tipti. Hastalığına karşın, ömrünün son yıllarında Moliere üç önemli oyun daha sahneledi. 1671'de sahnelenen Les Fourberies de Scapin (Scapin'in Dolapları, 1944), 1672'de sahnelenen Les Femmes savantes (oynanışı Okumuş Kadınlar, 1876; yayımlanışı Bilgiç Kadınlar, 1944) ve 1673'teki sahnelenen Le Malade imaginaire (Hastalık Hastası, 1940, 1982). Bu son oyun, ölümünden ve doktorlarından korkan bir hastalık hastasının kuruntularıyla birlikte tıp mesleğini ve doktorların bilgiçliğini de alaya alıyordu. Oyunun üçüncü gecesinde Moliere sahnede fenalık geçirdi ve evine götürüldükten hemen sonra öldü. Moliere'in ayna zamanda bir oyuncu olması yazdıklarını da etkilemiştir. Oyunlarının karakterleri, kendi tiyatro topluluğunun oyuncularını andırır. Kendisi de genellikle, çabuk kızan adam, uşak, aldatılmış koca, dar kafalı burjuva ve "Moliere denen herife" söven yobaz ihtiyar gibi rollere çıkmıştır. Gerçek yaşamda, hatta provalarda yaşadığı durumları kolayca bir oyun malzemesi haline getirmekte ustadır. Bu yüzden çoğu oyunlarında bir doğaçlama havası görülür; modeli önceden belirlenmiş bir oyun yazmaz, o anda bulduğu, eline geçen konuyu ya da insan tipini oyunlaştırır. Oyunlarının konuları ve olay örgüleri, belli bir tartışmayı başlatmak için çoğu zaman yalnızca bir araç işlevi görür. Bu konuşmalar içinde, oyun kişileri, birbirlerinin görüş ve sözlerindeki yanlışlık, anlamsızlık ya da çelişkiyi ortaya çıkarırlar. Roller sık sık değişir, akıllı adam aptal duruma düşer, budalanın da derinde yatan bir mantığın sözcüsü düzeyine yükseldiği olur. Bu nedenle, Moliere'in oyunlarını bir akılcılık savunusu olarak görmek yanlış olur: Moliere de akılla akılsızlık birbirine çok yakındır; bu yakınlık, Moliere komedisinin çağı için çok yeni bir kavramı, saçmalık kavramını öne çıkarmasını sağlar. Eğer bir söz ya da olay, her türlü akılcılık sınırını aştığı halde bizi güldürüyorsa, Moliere'e göre burada akılla budalalık sürekli yer değiştiriyor demektir. Moliere, klasik çağın ve günümüzün ölçülerine göre, profesyonel bir yazar ya da edebiyatçı değildi. Oyunlarının tümünü, yayımlamak amacıyla değil, oynanmak amacıyla yazmıştır. Başlıca Eserleri : * Tartuffe * Don Juan * Zoraki Tabip * Kibarlık Budalası * Hastalık Hastası * Kocalar Okulu * Kadınlar Okulu * Cimri * Ayyar Hamza - Les Fourries de Seopin (Âli Bey tarafından uyarlanmıştır.) Sözlerinden : Aşk genellikle bir evlilik meyvesidir. Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapamadıklarımızdan da sorumluyuz. İnsan, güldüğü kadar insandır. Beni isterseniz öldürün ama bırakın dilediğim kadar güleyim. Erdem soyluluğun ilk limanıdır. Saadete kavuşunca her şeyi kullanma. Bizi anlamışlarsa bu iyi konuştuğumuzun kanıtıdır. Bir kadın intikam almak için daima hazırdır. Biz dostlarımızı ne kadar çok seversek, onları o kadar az pohpohlarız. Özür dilemekle gerçek sevgi kendini göstermez. Çok kez şüphe içinde bırakılmak, gerçeği işitmekten daha zalimcedir. Okumuş bir çılgın cahil, bir deliden çok daha delidir. Eğer insanların senden iyi düşünmelerini istiyorsan, kendinden överek bahsetme. İnsanın durumu; istikrarsızlık, can sıkıntısı, kaygı. Benim buluşuma göre bütün insani kötülükler, insanların bir arada sessizce oturamamalarından ileri gelmektedir. İnsan ne bir melek, ne de bir şeytandır. Talihsizlik şuradadır ki, onun melek rolü oynayacağı zaman şeytan rolü aynamasıdır. vikipedi pınarağacı
  16. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Yazar-Şair Biyografileri Forumu
    22 Haziran 1964 yılında ABD’ de doğmuştur. Amherst Koleji ve Philips Exeter Akademisi’nden mezun olduktan sonra mezun olduğu okulada İngilizce öğretmenliği yapmıştır. Bu arada şifre çözme ve gizli hükümet örgütlerine ilgi ile birlikte , 1996′da ilk romanı olan Dijital Kaleyi yazmıştır. Dijital Kale, yayımlandıktan hemen sonra listelerde bir numaraya kadar yükselmiştir. Bu kitapta ; Amerika Ulusal Güvenlik Teşkilatı (NSA) konu olarak ele alınmış romanda Dan Brown sivil halkın mahremiyeti ile ulusal güvenlik arasındaki ilişkileri gözler önüne sermeye çalışmıştır.. Yazar daha sonra gerilim türündeki ikinci romanı İhanet Noktası adlı kitabında da politikada ahlak, güvenlik ve gizli teknoloji konularını işlemiştir. Dan Brown ‘ın babası Başkanlık Ödülü’nü kazanmış bir matematik profesörü annesi ise ilahiyat müzisyenidir .. Dolayısı ile bilim ve din gibi paradoksal felsefelerin egemen olduğu bir ortamda büyümüştür ve bu bilinç ve ortam tüm romanlarında etkisini göstermiştir nitekin Melekler ve Şeytanlar romanı bu serinin ilki olarak nitelendirilebilinir.Bu yapıt da bir İsviçre fizik laboratuarı ile Vatikan kenti arasında geçen, bilim ve din odaklı bir gerilim anlatılmaktadır…Bu kitabın 2008 yılında filmide çekilmiştir. Son Olarak 15.09.2009 ‘da tüm dünyada aynı anda yayına girecek olan ve dünyanın en çok merak edilen kitabı olarak lanse edilen.. Kitap depolarını özel güvenlik firmalarının koruduğu Süleyman’ın Anahtarı adlı kitabı için 5 sene çalışmıştır.. Daha sonra tüm dünyada büyük yankı uyandıran tüm dünyada satış rekorları kıran 2003 Da Vinci Şifresi kitabı gelmiştir.Bu kitabında filmi çekilmiştir.Dan Brown Sanat tarihcisi ve ressam olan eşi ile birlikte Amerikada yaşamını sürdürmektedir. ESERLERİ * Digital Fortress – Dijital Kale (1998) * Angels & Demons – Melekler ve Şeytanlar (2000) * Deception Point – İhanet Noktası (2001) * The Da Vinci Code – Da Vinci Şifresi (2003) * The Solomon Key – Süleyman’ın Anahtarı ( 2009 Eylül) kitap-özet
  17. Yazarın adı : Stephenie Meyer Doğrum Tarihi : 24 Aralık 1973 Doğduğu ülke şehir : Hartford, Connecticut USA Yazarın Ailesi :Seth, Emily, Jacob, Paul ve Heidi Yaşadığı Şehir :Phoenix, Arizona Eğitim : Scottsdale, Arizana’da Chaparral Lisesi’ne giden Meyer, üniversiteyi Provo, Utah’daki Brigham Young Üniversitesi’nde okudu. Eğitim Kariyeri: 1995 yılında Edebiyat Fakültesi’nden derece ile mezun oldu. Eşi-Çocukları : Meyer, mezun olmada bir yıl önce Arizona’da, Mormon Kilisesi’nde tanıştığı Pancho lakaplı Christian ile evlendi. Stephenie ve Christian’ın Gabe, Seth ve Eli adında üç oğlulları var. Edebi Kariyeri : Stephenie Meyer, daha önce yazmış olduğu The Host isimli bir romanı da olmasına rağmen, 2 Haziran 2003 gecesi görmüş olduğu bir rüyadan esinlenerek yazdığı Twilight serisi ile ünlendi. Meyer rüyasında, insan bir kız ve ona aşık olan ama aynı zamanda da onun kanına susamış olan bir vampiri görmüştü. Aslında, kitabın ilk 13 bölümünü oluşturan olayların kurgusunu tamamen rüyasında görmüştü. Meyer, rüyasını bir taslak haline getirdikten sonra üzerinde üç ay çalıştı ve romanı ortaya çıkardı. Yazdığı romanı 27 yayınevine gönderen Stephenie Meyer, sadece Litttle, Brown And Company adlı yayınevinden olumlu bir yanıt alabildi. Kitapta bir umut gören yayınevi, Meyer ile 750.000 dolara, üç kitaplık bir anlaşma imzaladı. İlk kitap Twilight(Alacakaranlık) 2005 yılında raflarda yerini aldı. Ödülleri : 2005 yılında Twilight sırasıyla; New York Times Gazetesi’nin Editörün Seçimi köşesinde bir numaraya oturdu, Publishers Weekly adlı haftalık dergi tarafından Yılın Kitabı ödülüne layık görüldü, Amazon.com tarafından Yılın Umut Vadedeni seçildi, Teen People’ın Hot List’inde aylarca kaldı ve Amerikan Kütüphaneciler Derneği tarafından Yılın Gençlik Kitabı ve Yılın İsteksiz Okuyucuları Ayaklandıracak Kitabı seçildi. Kitap 5 kez üst üste, New York Times Bestseller listelerine girdi ve o yıl 20 dile çevrildi. Kitapları : * 2005 Twilight * 2006 yılında NewMoon(Yeni Ay) * 2007 yılında Eclipse(Tutulma) * 2008 yılında da Breaking Dawn yayınlandı. Seriyi 5. bir kitapla sonlandırmak isteyen Stephenie Meyer, serinin başlangıç kitabı olan Twilight(Alacakaranlık)’ı bir de Edward’ın perspektifinden yazmaya karar verdi. Midnight Sun adını verdiği projesi hazırlık aşamasında iken, ilk 12 bölümünün internete sızmasından dolayı Meyer, bu projeyi erteleme kararı aldı ve açığa çıkan bölümleri sitesinde yayınladı. Stephenie Meyer, Twilight Saga The Offical Guide adını verdiği ve Twilight Serisi’nin tamamı için tamamlayıcı bir el kitabı, bir rehber özelliği taşıyacak olan kitabını piyasaya sürmek için ise 2009 yılını bekliyor. Stephenie Meyer’ın Twilight Saga’sı bugün, tüm dünyada toplam 38 dile çevirilmiş halde bulunmakta. Kaynak kitap-özet
  18. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Öykü Forumu
    Kitabın Adı:Prenses ve bezelye tanesi Kitabın Yazarı:Andersen Kitabın Konusu: Masal Özetleri Kitabın Özeti: Günlerden çok fırtınalı ve sağanaklı bir gündür. Tepenin yüceliklerindeki büyük şatoda bir kral, kraliçe ve yakışıklı oğulları prens oturmaktadır. Prens çok uzun yıllar boyunca kendi gibi iyi ahlaklı ve güzel bir prenses arar. Ancak bu kadar aramaya rağmen bulamamıştır ve bunun üzüntüsüyle şatoya geri dönmüştür. Durumu krala anlatacağı zaman kapı vurulur. Kapıyı açan kral karşısında sırılsıklam olmuş güzel mi güzel bir kız görür, hemen içeriye alır, kraliçe kızın bir prenses olamayacağını ve kızın asil olmadığını düşünerek prensin kızla evlenmesine karşı çıkar. Daha sonra kız için hazırlanan yatağın altına bir bezelye tanesi koyarak üstüne yumuşak yataklar koyarak kızı istirahat ettirirler. Sabahleyin kıza rahat edip etmediğini soran kraliçe, sabaha kadar uyumadığını ve yatakta bir şeyin beni rahatsız ettiğini söyler. Kraliçe gülümseyerek “ancak bir prenses bu kadar nazlı olabilir.” Diyerek prensin bu kızla evlenmesine izin verir. Kaynak Kitap-özetleri
  19. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Öykü Forumu
    Kitabın Adı:Kara Buğday Kitabın Yazarı:Andersen Kitabın Konusu: Masal Özetleri Kitabın Özeti: Fırtınadan sonra bir kara buğday tarlasından geçenler bilir. Kara buğday tarlası sanki kavrulmuş gibidir. Yaşlı söğüdün tam önünde bir kara buğday tarlası varmış. Kara buğday Pek kibirli imiş. Başı yükseklerden hiç inmezmiş. “Bende buğday başakları kadar güzelim üstelik çok daha da güzelim. Benim çiçeklerim, elma çiçeklerine benzer, herkes hayranlıkla seyreder. Benden güzeli var mı ? söyle söğüt ağacı” demiş. Söğüt, ağır ağır başını sallar. “var… var…” dermiş. Aradan zaman geçmiş, hava bozmuş, fırtınalar yağmurlar başlamış. Fırtınayı gören bütün çiçekler , bitkiler boyun bükerken kara buğday pek kibirli ya, asla boynunu eğmezmiş. Onu diğer bitkiler uyarmış fakat kara buğday duymamazlıktan gelmiş. Fırtına geçip, rüzgarlar dinince, doğa adeta bir sessizliğe bürünmüş. Her taraf sakinleşmiş, güzelleşmiş. Ama kara buğday yangından çıkmış gibi kavrulmuş kararmış, simsiyah olmuş işe yaramaz, cansız bir ot oluvermiş olayı gören ve duyan diğer çiçek ve otlar olaya çok üzülmüşler.
  20. Murat Mermer - Benden Önce & Senden Sonra 2009 Full Albüm 01. Yalan Dünya 02. İyi Düşün Taşın & For Your Information 03. Belkide Yine Beni Çok Seversin 04. Senden Sonra 05. Benden Önce 06. Uzaktasın 07. Muamma 08. Kız Sen Geldin Çerkeşten
  21. Karadeniz - Altın Şarkılar [2009] Full Albüm Karadeniz - Altın Şarkılar [2009] 1 - Hakan Altun - Maçka Yollari Tasli 2 - Emine Genç - Alsam Ha Bu Usagi 3 - Ali Gedik - Termasa 4 - Onay Sahin - Dertleri Derelere 5 - Davut Güloglu - Daglarin Karimisin 6 - Mehmet Yilmaz - Kitapsiz 7 - Gönül - Çektirdin Bana Aci 8 - Hülya Polat - Ay Vuruyor 9 - Dinçer - Haydi Sana Eyvallah 10 - Meryem Akyüz - Agasar Dik Horon 11 - Ismail Türüt - Kurtlarin Sofrasi 12 - Bayar Sahin - Borçka Hemsin(Tulum) 13 - Sevinç Ay - Ah Gülüm Gülüm 14 - Süreyya - Simsir Kafali 15 - Mehmet Akyildiz - Kimsesizim 16 - Sevim Akin - Degerimi Bilmedin
  22. Neşet Ertaş Türküleri - Buğday Sarısı Türküler (2009) 01. Bıktım Bu Hayattan 02. Feleğin İşi 03. Gönül Ne Gezersin 04. Yarin Aşkı 05. Kader 06. Felek Neler Eyledi 07. Bıraktın Gurbet Ellerde 08. Kırşehir 09. Uykudamısın Sevgili Yarim 10. Sevdiğim (Mihriban)
  23. Osman Savaş - Adıyamanlım (2009) 01.Osman Savaş - Adıyamanlım.mp3 02.Osman Savaş - Ayrılık Var.mp3 03.Osman Savaş - Derdim Coktur.mp3 04.Osman Savaş - Fani Dünya.mp3 05.Osman Savaş - Gelin Damat.mp3 06.Osman Savaş - Gözler Dogru Söyler.mp3 07.Osman Savaş - Gurbet Eli .U.h.mp3 08.Osman Savaş - Kötü Kader.mp3 09.Osman Savaş - Ne Dost Gördüm Nede Fayda.mp3 10.Osman Savaş - Senin Gibi Sevemedim.mp3 11.Osman Savaş - Sensiz Geceler.mp3 12.Osman Savaş - Unutamadım.mp3
  24. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Müzik Cafe
    Mehmet Erenler - Bozlaklar 2009 01. Avşar Bozlağı (Avşar Bozlak - Avsar Clans Immigrated) 02. Şeker Dağı (The Mount Sugar Never Lacks Hail) 03. Gayrı Dayanamam Ben Bu Hasrete (I Can’t Stand This Yearning Any More) 04. Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde (Teber Bozlağı) (Teber Bozlak - Love Why Do You Heure A Pleasure Trip) 05. Ağ Elleri Sala Sala Gelen Yar (Here Comes My Love Letting Her White Hands Hang Down) 06. Kırat Bozlağı (White Horse Bozlak) 07. Gökyüzünde Uçan Garip Turnalar (Lonely Cranes Flying In The Sky) 08. Küçükken Görmedim Ana Kucağı (When I Was A Child I Didn’t)
  25. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Müzik Cafe
    Power Türk Pop 01 - Ferhat Göçer - Sen Söyle Hayat 02 - Emre Aydin - Bu Kez Anladim 03 - Gökhan Özen - Bize Ask Lazim 04 - Yasar - Cezayir Meneksesi 05 - Rafet El Roman - Ask - I Virane 06 - Serdar Ortaç - Heyecan 07 - Betül Demir - Bütün Gece 08 - Sila - Dön Demeyi Unuttum 09 - Gripin - Sustuklarin Büyür Içinde 10 - Ajda Pekkan - ynen Öyle 11 - Ziynet Sali - Herkes Evine 12 - Sakin - Edepsiz Komedya 13 - Sezen Aksu - Yol Arkadasim 14 - Bengü - Doya Doya Tat 15 - Pinhani - Dursana Dünya 16 - Bertug Cemil & Nilgül - Yandim Yandim Yandim 17 - Seksendört - Kara Gözlüm 18 - Lara - Güvenmiyorum 19 - Murat Dalkiliç - Kasaba 20 - Murat Boz - Ben Aslinda 21 - Hepsi - Ask Herseyi Affeder mi 22 - Dört X Dört - Arada Bir 23 - Candan Erçetin - Ben Kimim 24 - Sadik Karan - Aman 25 - Yalin - Kalamadim 26 - Deniz Seki - Aptal 27 - Asuman Krause - Hep Yek 28 - Deniz Seki - Sahici 29 - Tarkan - Dilli Düdük 30 - Kutsi - Asik Olmaya Yemin Ediyorum 31 - Feridun Düzagaç - Kara Kara 32 - Özgün - Nöbetçi Asik 33 - Demet Akalin - Gururum 34 - Tugba Özerk - Masallah 35 - Gece Yolculari - Ihtimal 36 - Murat Boz - Uçurum 37 - Yonca Evcimik - Çapkin Kiz 38 - Alex - Depresif Polyanna 39 - Erdem Yener - Belki - Pasaj 40 - Pinhani - Ne Güzel Güldün

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.