Zıplanacak içerik

Legendary

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Legendary tarafından postalanan herşey

  1. ARP İSİM : Arp AİLE : Telli Çalgılar SES ARALIĞI : Altı buçuk oktav YAPILDIĞI MADDE :Tahta, bağırsaktan yapılmış teller BÜYÜKLÜK : 1.7 metre KÖKLERİ : Arp ın esas atası olan çerçeveli arp ilk olarak milattan sonra 8. ve 10. yüzyıllar arasında görülmüş ve 15. yüzyılın ortalarına kadar, Orta Avrupa da birçok halk ozanı tarafından kullanılmıştır. Arp bugünkü formunu 1810 yılında almıştır. KATEGORİ : Telli; Enstrüman'ın sesi, tellerin titreşimi ile ortaya çıkar. BİLİYOR MUSUNUZ ? Bir konser arp ının tellerinin, kasası üzerine uyguladığı gerilim 680 kg kadar olabilir. Parmak uçlarıyla teller çekilerek çalınır.
  2. KONTRBAS İSİM : Kontrbas AİLE : Yaylı Çalgılar SES ARALIĞI : 3,5 oktavdan fazla YAPILDIĞI MADDE : Tahta; çelik teller BÜYÜKLÜK : 1,8 metreden biraz uzun KÖKLERİ : Kontrbas, 16. yüzyılın sonları ve 17. yüzyılın başlarında, Avrupa da kontrbas keman olarak türedi. KATEGORİ : Telli; Enstrümanın sesi, tellerin titreşimi ile ortaya çıkar. BİLİYOR MUSUNUZ ? Standart kontrbas günümüzün en büyük enstrümanlarından biridir. Ancak dünyanın gelmiş geçmiş en büyük kontrbası, 4,9 metre uzunluğundadır ve Paul de Wit tarafından Cincinnati Müzik Festivali kutlamaları için 1889 yılında yapılmıştır.
  3. VİYOLONSEL İSİM : Çello veya Viyolonsel AİLE : Yaylı Çalgılar YAPILDIĞI MADDE : Tahta BÜYÜKLÜK : Gövdesi 77 cm uzunluğunda KÖKLERİ : Çello hayatına kemanın büyük şekli olarak 16. yüzyılın ortalarında başlamıştır. KATEGORİ : Telli; Enstrümanın sesi, tellerin titreşimi ile ortaya çıkar. BİLİYOR MUSUNUZ ? Çello çalınırken müzisyenin aldığı oturuş pozisyonu nedeniyle, 20. yüzyıldan önce çok az kadın çellist vardı. O zamanlar enstrümanı dizlerin arasında tutmak, zarif olmayan ve bir kadına yakışmayan şeklinde yorumlanırdı.
  4. VİYOLA İSİM : Viyola AİLE :Yaylı Çalgılar SES ARALIĞI : En az 3 oktav YAPILDIĞI MADDE : Tahta; çelik teller BÜYÜKLÜK : Gövde yaklaşık olarak 43 cm. KÖKLERİ : Keman gibi viyola da Avrupa da Rebec türü enstrümanlardan türemiştir. Viyola ilk olarak 16. yüzyılın başlarında kuzey İtalya da görülmüştür. KATEGORİ : Telli; Enstrümanın sesi, tellerin titreşimi ile ortaya çıkar. BİLİYOR MUSUNUZ ? Klasik besteciler olan J S. Bach ve W.A. Mozart ın ikisi de usta birer viyolacıydı.
  5. KEMAN İSİM : Keman AİLE : Yaylı Çalgılar SES ARALIĞI : En az 4 oktav YAPILDIĞI MADDE: Tahta; çelik ve bağırsak teller BÜYÜKLÜK: Değişebilir, ancak gövde uzunluğu genellikle 36 cm civarındadır. KÖKLERİ : Keman Rebec ve Lira da braccio isimli enstrümanlardan türemiştir. İlk gerçek dört telli kemanlar 16. yüzyılın başlarında Avrupa da kullanıldı. KATEGORİ : Telli ; Enstrümanın sesi, tellerin titreşimi ile ortaya çıkar. BİLİYOR MUSUNUZ ? Keman, 4 telinin köprüsüne uygulayacağı aşağı yöndeki yaklaşık 7,7 kg.lık güçlü gerilimi taşıyabilecek şekilde yapılmak zorundadır.
  6. VURMALILAR
  7. TROMBON İSİM : Trombon AİLE : Bakır Üflemeli çalgılar SES ARALIĞI : 2,5 oktav ( Ventil mekanizması olanlarda 3 oktav ) YAPILDIĞI MADDE : Genellikle bakır BÜYÜKLÜK : Boyu yaklaşık 1.18 metre. Boru uzunluğu 2.7 metre ( Kulis açık konumda boru uzunluğu 4 metreyi geçer ) KÖKLERİ : Trombon 15. yüzyılda ortaya çıkmıştır. O yüzyılda sackbut olarak tanınan enstrüman, yüzyılın sonunda bu günkü formunu almıştır. TÜRLERİ : Alto, tenor ve bas olarak üç tiptedir. Alto trombon kullanımı çok yaygın değildir. Günümüz senfonik orkestralarında genelde iki tenor ve bir bas trombon kullanılır. Trombon ayrıca caz orkestralara ve nefesli çalgılar orkestralarının önemli bir enstrümanıdır.
  8. TROMPET İSİM : Trompet AİLE : Bakır Üflemeli Çalgı SES ARALIĞI : Yaklaşık 3 oktav YAPILDIĞI MADDE : Bakır; genelde sarı ve gümüş kaplama maddesi kullanılır. BÜYÜKLÜK : Yaklaşık 46 cm uzunluğunda açıldığında ise 1.4 metre KÖKLERİ : İlk pistonlu trompetler 1820 de Almanya da ve 1825 te Amerika da yapılmıştır.Bach ve Handel çağında kullanımı yaygınlaşmıştır. KATEGORİ : Üflemeli; Enstrümanın sesi, bir hava sütununun titreşimi ile ortaya çıkar. BİLİYOR MUSUNUZ ? Trompet yaklaşık 3500 senelik enstrümandır. Mısır da Kral Tutankhamon un mezarından gümüş ve bronz trompetler çıkarılmıştır.
  9. KLARNET İSİM : Klarnet AİLE : Tahta Üflemeli Çalgılar SES ARALIĞI : 3,5 oktav YAPILDIĞI MADDE : Orta Afrika veya Madagaskar da bulunan sert, yoğun ve siyah renkli bir tahta olan grenadilla ağacından veya şekillendirilmiş plastik ; perde düzeneği metal BÜYÜKLÜK : 66 cm.den biraz uzun KÖKLERİ : Klarnet 18. yüzyılın başlarında Alman lutiye J.C.Denner tarafından, Chalumeau adı verilen enstrümandan türetilmiştir. KATEGORİ : Nefesli; Enstrümanın sesi ağızda sabitlenen bir kamışın titreşimi ile ortaya çıkar. BİLİYOR MUSUNUZ ? 19. yüzyıla kadar klarnet, beki ( ağızlığı ) bugünkü halinin tam ters şeklinde tutularak çalınıyordu.
  10. KORNO İSİM : Korno AİLE : Bakır Üflemeli Çalgılar SES ARALIĞI : 4 oktav YAPILDIĞI MADDE : Bakır BÜYÜKLÜK : Değişebilir, borunun açılmış halinde uzunluğu 2.8 3.6 metre KÖKLERİ: Korno, av borusundan türemiştir; 18. yüzyılda crook lar, 19. yüzyılda valve ler eklenmiştir. KATEGORİ: Nefesli; Enstrümanın sesi, havanın geçtiği borunun titreşimi ile ortaya çıkar. BİLİYOR MUSUNUZ ? Bir kornocunun hem en üst, hem de en alttaki notaları kolaylıkla çalabilmesi zor olduğundan, icracılar alt veya üst aralıkta uzmanlaşırlar.
  11. OBUA İSİM : Obua AİLE :Tahta üflemeli çalgılar SES ARALIĞI : 2,5 oktav YAPILDIĞI MADDE : Abanoz veya gül ağacı BÜYÜKLÜK : yaklaşık 60 cm. KÖKLERİ : Eski Yunan Mısır ve Orta Doğuda temel özelliklere sahip bir çok enstrümana rastlanmıştır. Kesin olarak kökü bilinmemekte hakkında birçok rivayet bulunmaktadır. Avrupa da gelişimini tamamlamış ve bugünkü halini almıştır. KATEGORİ : Çift kamışlı tahta üflemeli. Kamışın oluşturduğu titreşimin bir hava sütunundan geçerek şekillenmesiyle enstrümanın sesi oluşur. BİLİYOR MUSUNUZ ? Obua, klasik senfoni orkestralarında düzenli olarak yer alan ilk nefesli enstrümanlardan biridir. Obuanın orta la sesi, orkestradaki diğer enstrümanların en tiz ve en pes seslerinin tam ortasına denk gelir. Bu nedenle orkestranın rahat akort yapılabilmesi için la sesini obua verir.
  12. İSİM : Flüt AİLE : Tahta Üflemeli Çalgılar SES ARALIĞI : 3,5 oktav YAPILDIĞI MADDE : Abanoz ağacı, nikel - gümüş karışımı, gümüş, platin ve altından yapılır. BÜYÜKLÜK : 66cm, çapı 2,5 cm.den biraz daha az KÖKLERİ : Bilinen en eski flüte M.Ö. 2. yüzyılda Mezopotamya da rastlanmıştır. Tibia adı verilen bu flüt hayvan kemiklerinden yapılmıştı. 19. yüzyılın ortalarında Alman flüt yapımcısı T. Boehm ün geliştirmiş olduğu kromatik sistem ile bugünkü modern flüt ortaya çıkmıştır. İstanbul edu web sitesi
  13. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Klasik Müzik
    fa.got fa.got, tahta nefesli çalgı. fa.got, çift kamışlı ve tek parçalı bir enstrüman olan Curtal'dan, 16. yüzyıl'da Avrupa'da türemiştir. Ses aralığı 3,5 oktav olan ve akçaağaç tahtası ve metal borudan yapılan fagotun uzunluğu 1,3 metre, borunun açılmış haliyle 2,5 metredir.[1] Konu başlıkları 1 Yapısı 2 Ses genişliği 3 Tınlama bölgeleri 4 Teknik olanakları 5 Orkestradaki en önemli görevleri 6 Kaynakça Yapısı Ana hatlarıyla fa.got, konik biçimde oyulmuş ve ikiye katlanmış bir borunun geliştirilmiş halidir. Genellikle akçaağaçtan yapılır. Dört parçanın birleşmesinden oluşur. Kanat. Çizme. (çift borulu bölüm) Bas. (veya Uzun) Kalak. Çizme bölümü en alttadır. Çizmenin içi yan yana oyulmuş ve alttan birbirine "U" şeklinde bağlanmış iki borudan oluşur. Çizmenin üzerine kanat ve bas bölümü yan yana takılır. Bas bölümün üstüne de kalak eklenir. Kanat bölümünün en üstüne "S" şeklinde kıvrılmış metal bir boru takılır. "Es borusu" denilen bu borunun ucuna da Kor angle ninkinden biraz daha büyük olan çift kamışlı ağızlık takılır. Sol el yukarıda, yan yana olan kanat ve bas bölümlerinin perdelerini denetleyebilecek şekilde, sağ el ise aşağıdaki çizme bölümünü üzerindeki perdeleri kullanabilecek şekilde tutulur. Bu tutuş, en üstteki kalak bölüğmü sol omuz yönğne, en alttaki çizme bölümü ise sağ kalça yönüne olmak üzere çapraz biçimdedir. fa.got, çalıcının böynuna takılan bir askı ile desteklenir. Boehm mekanizması fagotta başarılı olmamıştır. Günümüzde genellikle iki sistem vardır. Alman Heckel (Heykel okunur) sistemi ve Fransız Buffet (Büfe okunur) sistemi. Alman sistemi fagotlar daha yaygındır. fa.got aktarımsız bir çalgıdır. Nota üzerinde yazılan sesleri çıkarır. Kalın sesleri için Fa anahtarı, ince sesler için dördüncü çizgi Do anahtarı kullanılır. Ses genişliği İkinci ek çizgideki Si bemol sesinden itibaren incelerek neredeyse 4 oktavlık bir ses alanına sahiptir. Bu ses genişliği içerisindeki diatonik ve kromatik bütün sesler elde edilir. En ince seslerin çalınması oldukça güçtür. En ince (Do anahtarı, ikinci ek çizgideki) Si bemol sesinden sonraki sesler pek kullanılmaz. Fagotun esas sesleri en kalın sesi olan Si bemol'den dördüncü çizgideki Fa notasına kadar olan bölümdür. Bu seslerden sonraki sesler ikinci doğuşkanlar olarak (bir oktav incesi) elde edilirler. Daha incedeki sesler için esas seslerin üçüncü doğuşkanları (1 oktav ve tam 5'li aralık) olarak elde edilirler. Tüm tahta nefeslilerde olduğu gibi, fagotta da özellikle ince seslerin elde edilme şekli çalıcıya ya da çalgının yapısına bağlıdır. Tınlama bölgeleri Fagor, üç farklı tınlama bölgesine sahiptir. Kalın ses bölgesi: En kalın sesi olan Si bemolden bir oktav incesindeki Si bemol sesine kadar olan kısımdır. Koyu, dolgun ve zengin bir tınısı vardır. En kalın beş aralık içindeki sesleri kısık sesle çalmak çok güçtür. Orta ses bölgesi: Dizek üzerinde ikinci aralıktaki Do'dan, bir oktav incesindeki birinci ek çizgi do'ya kadar olan kısımdır. Bu sesler soluk, kuru, yumuşak, ağırbaşlı ve bağlı pasajlarda bariton insan sesini andıran bir tını özelliği gösterir. İnce ses bölgesi: Birinci ek çizgi üzerindeki Re'den ve ondan sonreki ince notalardır. Sesler inceldikçe yoğunlaşır, En ince sesleri kaba ve rahatsız edici olabilir. Teknik olanakları Obua'da olduğu gibi, fagotta da çift dil ve üç dil olanaksızdır. Tril ve tremololar bakımından diğer üflemeli çalgılara göre oranla daha kısıtlıdır. Bunların dışında, oldukça hızlı tempolarda bağlı veya dilli, diatonişk ve kromatik pasajlar, arpejler, hızlı tekrarlanan notalar ve stakato (İt. staccato) olarak geniş aralıklı atlamalar rahatlıkla çalınır. Orkestradaki en önemli görevleri fa.got orkestrada tek başına veya bas klarinet ile birlikte tahta nefesli grubun çaldığı armonilerin bas partisini çalmakla beraber sık sık viyolonsellerle de unison çalarak, yaylı çalgıların bas seslerini güçlendirmek ya da farklı bir karakter yaratmak için kullanılır. Her zaman bir bas çalgısı olarak kullanılmaz. Çoğu zaman da orta ses bölgesinde arka plan akorların orta partilerini doldurur. Ayrıca solo olarak, yerinde kullanıldığı zaman çok etkileyicidir. Özellikle orta ses bölgelerinde legato pasajlarda ciddi, ağırbaşlı bir hava yaratır. Diğer yandan stakato pasajlarda esprili bir etki sağlayabilir. Kaynakça:İstanbul edu web sitesi
  14. BENİ KÖR KUYULARDA MERDİVENSİZ BIRAKTIN Kürdîli Hicâzkâr (Düyek) Bestekâr : Münir Nurettin Selçuk Güftekâr : Ümit Yaşar Oğuzcan Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın Öylesine yıktınki bütün inançlarımı Beni sensiz bıraktın, beni bensiz bıraktın Ellerim Böyle Boşmu Kalacaktı? Makam: Nihâvend Usûl : Düyek Beste: Şekip Ayhan Özışık Güfte: Şekip Ayhan Özışık Ellerim böyle boş, boş mu kalacaktı? Gözümde hep böyle yaş, yaş mı kalacaktı? Aramızda sıra dağlar, dağlar mı olacaktı? Üzülme sen meleğim, gün olur kavuşuruz Ecel ayırsa bile mahşerde buluşuruz Biz de mi böyle, böyle olacaktık? Bu en güzel çağda yas mı tutacaktık? Aramızda sıra dağlar, dağlar mı olacaktı? Üzülme sen meleğim, gün olur kavuşuruz Ecel ayırsa bile mahşerde buluşuruz BiR RÜZGARDIR GELiR GEÇER SANMIŞTIM Bir rüzgardır, gelir geçer sanmıştım Meğer başımda esen kasırgaymış sevgilim Gönül oyunudur bunun izi kalmaz demiştin Meğer içimde yanan bir volkanmış sevgilim Birgün gelir unutursun demiştin Hicranını uyutursun demiştin Unutmadım unutmadım Aşka hasret sana hasret Bekliyorum sevgilim Gönül oyunudur bunun izi kalmaz demiştin Meğer içimde yanan bir volkanmış sevgilim Güfte: Anonim, Beste: Sadettin Kaynak
  15. GÖKYÜZÜNDE YALNIZ GEZEN YILDIZLAR Makam: Nihâvend Usûl : Düyek Beste: Teoman Alpay Güfte: Hikmet Münir Ebcioğlu Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar Yeryüzünde sizin kadar yalnızım Bir haykırsam belki duyulur sesim Ben yalnızım, ben yalnızım, yalnızım Kaderim bu, böyle yazılmış yazım Hiç kimsenin aşkında yoktur gözüm Bir yalnızlık şarkısı söyler sazım Ben yalnızım, ben yalnızım, yalnızım Tatmadığım zevk kalmadı dünyada Hangi kalbe girdimse kaldı izim Taşa geçer, kendime geçmez sözüm Ben yalnızım, ben yalnızım, yalnızım UNUTTURAMAZ SENİ HİÇ BİR ŞEY Nihâvend Bestekâr : Ekrem Güyer Unutturamaz seni hiç bir şey unutulsam da ben Her yer sen, her yerde sen, bilmem ki nasıl söylesem Bir sisli hazan kesilir ruhum eğer görmesem Neşem de sen, hüznüm de sen, bilmem ki nasıl söylesem müzeyyen senar YEŞİL ÖRDEK GİBİ Muazzez Ersoy yesil ordek gibi daldim gollere sen dusurdun beni basim alip gidem gurbet ellere ne sen beni unut ne ben seni sevdigim cemalim gunesim ayim seni seven asik ceker bu nazi getir el basayim kelam allah'i ne sen beni unut ne ben seni Yeşil Ördek Gibi Daldım Göllere Yeşil ördek gibi daldım göllere Sen düşürdün beni dilden dillere Başım alıp gidem gurbet ellere Ne sen beni unut ne de ben seni Gel seninle ahd-ü peyman edelim Bağlanalım bir ikrara varalım Söylediğin sözde hemen duralım Ne sen beni unut ne de ben seni Sevdiğim semanın güneşi mahı Seni seven aşık çekmez mi ahı Getir el basayım Kelamullahı Ne sen beni unut ne de ben seni Kaynak: Sabahattin Alparslan Yöre: Sivas Veda Busesi Zeki Müren Hani o bırakıp giderken seni Bu öksüz tavrını takmayacaktın Alnına koyarken veda busemi Yüzüme bu türlü bakmayacaktın Hani ey gözlerim bu son vedada Yolunu kaybeden yolcunun dağda Birini çağırmak için imdada Yaktığı ateşi yakmayacaktın Gelse de en acı sözler dilime Uçacak sanırdım birkaç kelime Bir alev halinde düştün elime
  16. Anla artık, anla beni (Son mektup) Makam: Nihâvend Usûl : Sofyan Beste: Yıldırım Gürses Güfte: Aydın Ünsal Anla artık, anla beni Unut bütün geçenleri Bitsin herşey bütün aşkın, bunu senden istiyorum Son mektubu yazarken ben saadetler diliyorum Biliyorum ayıracak bu son mektup ikimizi Bu son mektup koparacak yıllar süren sevgimizi Bitsin herşey bütün aşkın, bunu senden istiyorum Son mektubu yazarken ben saadetler diliyorum Üzülsen de artık yeter Gelmez güzel günler geri Bitsin herşey bütün aşkın, bunu senden istiyorum Son mektubu yazarken ben saadetler diliyorum Yorgunum Güfte: Sami Derin Tuna Beste: Selçuk Tekay Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım ömrümce acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık AGORA MEYHANESİ Burası agora meyhanesi Burada yaşar aşkların En divanesı en şahanesi Bu gece benim gecem Bu gece benim gecem Cama vuran her damlada Seni hatırlıyorum Ve sena susuzluğumu Bu aksam ümitlerimi Meze yapıp içiyorum İçiyor içiyorum MÜZEYYEN SENAR
  17. Ağlamakla inlemekle ömrüm gelip geçiyor Makam: Nihâvend Usûl : Düyek Beste: Sâdi Hoşses Güfte: Sâdi Hoşses Ağlamakla inlemekle ömrüm gelip geçiyor Devâsı yok, garib gönlüm günden güne eriyor Feryâdıma efgaanıma kimse bir ses vermiyor Devâsı yok, garib gönlüm günden güne eriyor Ağlar gezerim sâhili, sanki benimlesin Makam: Hicâz Usûl : Düyek Beste: Dr Alâeddin Yavaşça Güfte: Selim Aru Ağlar gezerim sâhili, sanki benimlesin Ayda yüzün, geceyi öpen sularda sesin Bilmek istemem şimdi, nerede, nasıl, kiminlesin Dünyâ gözümde değil, çünkü sen gönlümdesin Ben gamlı hazan, sense bahâr, dinle de vazgeç Makam: Hicâz Usûl : Aksak Beste: Melâhat Pars Güfte: Sıtkı Argınbaş Ben gamlı hazan, sense bahâr, dinle de vazgeç Sen kendine kendin gibi bir tâze bahâr seç Olmaz meleğim böyle bir aşk, bende vakit geç Sen kendine kendin gibi bir tâze bahâr seç Bende hicrân yarasından da derin bir yara var Makam: Hicâz Usûl : Düyek Beste: Sâdi Işılay Güfte: Necdet Atılgan Bende hicrân yarasından da derin bir yara var Ona bi-çâre gönül boş yere bir çâre arar Kurtuluş yok, aradan geçse de aylar yıllar Ona bi-çâre gönül boş yere bir çâre arar
  18. Affetmem asla seni (Ateş olup yaksan da) Makam: Nihâvend Usûl : Düyek Beste: Yıldırım Gürses Güfte: Mustafa Sevilen Ateş olup yaksan da Gonca güller taksan da Ahu olup baksan da Affetmem asla seni Som altından taç olsan Aşkıma muhtaç olsan Derdime ilaç olsan Affetmem asla seni Yakut yüklü dal olsan Al ipekten şal olsan Peteklerde bal olsan Affetmem asla seni Şarkı olsan dillerde Gonca olsan güllerde Leyla olsan çöllerde Affetmem asla seni Som altından taç olsan Aşkıma muhtaç olsan Derdime ilaç olsan Affetmem asla seni Yakut yüklü dal olsan Al ipekten şal olsan Peteklerde bal olsan Affetmem asla seni
  19. GEZDİĞİM DİKENLİ AŞK YOLLARINDA Hüzzâm (Sofyan) Bestekâr : Necdet Atılgan Güftekâr : Kadri Şençalar Gezdiğim dikenli aşk yollarında Elimden bir kırık saz geldi geçti Kara talihimden yine bu yıl da Baharı görmeden yaz geldi geçti Adını andıkça titrerim hala Var mı benim gibi aşka müptela Muhabbet denilen püsküllü bela Sanmayın başımdan az geldi geçti GÖKYÜZÜNDE YALNIZ GEZEN YILDIZLAR Nihâvend Bestekâr : Teoman Alpay Güftekâr : Hikmet Münir Ebcioğlu Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar Yeryüzünde sizin kadar yalnızım Bir haykırsam belki duyulur sesim Ben yalnızım, ben yalnızım, yalnızım Kaderim bu, böyle yazılmış yazım Hiç kimsenin aşkında yoktur gözüm Bir yalnızlık şarkısı söyler sayım Ben yalnızım, ben yalnızım, yalnızım Tatmadığım zevk kalmadı dünyada Hangi kalbe girdimse kaldı izim Taşa geçer, kendime geçmez sözüm Ben yalnızım, ben yalnızım, yalnızım GÖNLÜM SEHER YELİ GİBİ Hüzzâm Bestekâr : Sadettin Kaynak Gönlüm seher yeli gibi daldan dala essem diyor Coşsam bahar seli gibi setler yıkıp geçsem diyor Hazân vakti erişmeden ecel gelip yetişmeden O çeşmeden, bu çeşmeden kana kana içsem diyor Gönlüm seher yeli gibi daldan dala essem diyor Coşsam bahar seli gibisetler yıkıp geçsem diyor Bugün gördüm iki civan, dizimde kalmadı derman Biri candır, biri cânân, hangisini sevsem diyor Gönlüm seher yeli gibi daldan dala essem diyor Coşsam bahar seli gibi setler yıkıp geçsem diyor GÖZLERİME BAKTA SÖYLE Nasıl bir aşk yaşadık biz, Oturda bir düşün şöyle, Artık ayrılalım diye, Gözlerime bakta söyle Kaçıp gitmek çare değil, Hiçbirşey çözülmez böyle, Seni unuturum diye, Gözlerime bakta söyle Kurduğumuz hayalleri, Duaları, yeminleri, Nasıl unutursun beni, Gözlerime bakta söyle Bir neden, bir sebep yokken, Bu zamansız gidiş niye, Bu aşk nasıl biter böyle, Gözlerime bakta söyle Senin yerin benim yanım, Kalbine yaz bunu böyle, Sensiz yaşayamam diye, Gözlerime bakta söyle
  20. ESKİ DOSTLAR Rast (Semai) Bestekâr : Gültekin Çeki Güftekâr : Hayri Mumcu Unutulmuş birer birer Eski dostlar eski dostlar Ne bir selam ne bir haber Eski dostlar eski dostlar Hayâl meyâl düşler gibi Uçup giden kuşlar gibi Yosun tutmuş taşlar gibi Eski dostlar eski dostlar Unutulmuş isimlerde Bilinmezki nasıl nerde Şimdi yalnız resimlerde Eski dostlar eski dostlar GAMZEDEYİM DEVA BULMAM Uşşâk (Sofyan) Bestekâr : Tatyos Efendi Gamzedeyim devâ bulmam Garibim bir yuva kurmam Kaderimdir hep çektiren İnlerim hiç reha bulmam Elem beni terketmiyor Hiç de fasıla vermiyor Nihayetsiz bu takibe Doğrusu takât yetmiyor GECENİN MATEMİNİ Hüzzâm Bestekâr : Selahattin Pınar Güftekâr : Mustafa Nafiz Irmak Gecenin matemini aşkıma örtüp sarayım Gittin artık seni ben nerde bulup yalvarayım Şimde ben tıpkı şifasız kanayan bir yarayım Gittin artık seni ben nerde bulup yalvarıyım GEÇTİ SEVDALARLA ÖMRÜM Hüseynî (Düyek) Bestekâr : Şükrü Tunar Geçti sevdalarla ömrüm ihtiyar oldum bugün Ak pak olmuş saçlarımla bi karar oldum bugün Bir muhabbet neşesi ile ilkbahar oldum bugün Ak pak olmuş saçlarımla bi karar oldum bugün
  21. DUYDUM Kİ UNUTMUŞSUN Muhayyer Kürdî (Semai) Bestekâr : Selahattin Altınbaş Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini Yazık olmuş o gözlerden sana akan yaşlara Bir zamanlar sevginle ateşlenen başımı Dizlerinin yerine dayasaydım taşlara Hani bendim yedi renk hani tende can idim Hani gündüz hayalin geceler rüyan idim Demek ki senin için aşk değil yalan idim Acırım heder olan o en güzel yıllara DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNDAYIZ Segâh Bestekâr : Münir Nurettin Selçuk Güftekâr : Yahya Kemal Beyatlı Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile Avunmak istemeyiz böyle bir teselliyle Aah geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece Gruba karşı bu son bahçelerde keyfince Ya şevk içinde harap ol ya aşk içinde gönül Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül Aah dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç ELBET BİR GÜN BULUŞACAĞIZ Muhayyer Kürdî (Semai) Bestekâr : Mustafa Seyran Elbet bir gün buluşacağız bu böyle yarım kalmayacak İkimizinde saçları ak öyle durup bakışacağız Belki bir deniz kenarında elele maziyi konuşacağız Benim içimde yanar ateş var sevgilim ne zaman buluşacağız ELLERİM BÖYLE BOŞ Nihâvend Bestekâr : Şekip Ayhan Özışık Güftekâr : Şekip Ayhan Özışık Ellerim böyle boş, boş mu kalacaktı Gözümde hep böyle yaş, yaş mı olacaktı Aramızda sıra dağlar, dağlar mı olacaktı Üzülme sen meleğim, gün olur kavuşuruz Ecel ayırsa bile mahşerde buluşuruz Biz de mi böyle, böyle olacaktık Bu en güzel çağda yas mı tutacaktık ENGİNDE YAVAŞ YAVAŞ Hicâz (Düyek) Bestekâr : Sadettin Kaynak Enginde yavaş yavaş günün minesi soldu Derdim bana arkadaş bugün de akşam oldu Gölgeler indi suya kuşlar vardı uykuya Gurbeti duya duya bugün de akşam oldu Su uyur fısıldaşır gider yare ulaşır Yolcu yolda yaraşır bugün de akşam oldu
  22. BİR TATLI TEBESSÜMÜN Uşşâk (Düyek) Bestekâr : Zeki Müren Bir tatlı tebessümün bin vuslata bedeldir Gözlerin hayat verir aşkın ise eceldir İnan sevgili sana benden başkası eldir Gözlerin hayat verir aşkın ise eceldir BÜYÜLEYEN GÖZLERİNLE Nihâvend Bestekâr : Aleattin Şensoy Büyüleyen gözlerinle / Yeşil yeşil bakıyorsun Sevdalanmış yüreğime / Damla damla akıyorsun Karanfiller gibi renkli Bülbüller gibi ahenkli Neşeli sevinçli zevkli Nağme nağme şakıyorsun Samur samur saçlarınla / Kalem kalem kaşlarınla Çıldırtan bakışlarınla Alev alev yakıyorsun BÖYLE Mİ ESECEKTİ SON GÜNÜMDE Hüzzâm Bestekâr : Teoman Alpay Güftekâr : Teoman Alpay Böyle mi esecekti son günümde bu rüzgar Bütün kuşlar vefasız mevsim artık sonbahar Kalbim acılarla hep bölünmüş dilim dilim Bütün kuşlar vefasız mevsim artık sonbahar DEDİLER ZAMANLA HEP Hicâz (Düyek) Bestekâr : Bilge Özgen Dediler zamanla hep azalırmış sevgiler Olsun bana seninle geçen yıllarım yeter Nasıl olsa herşeyin zamanla sonu yok mu? Ömür dediğimiz şey küsecek kadar çok mu? ( N ) Dediler ki gün gelir unuturmuş gidenler Olsun bana aşk dolu geçen günlerim yeter Nasıl olsa her şeyin zamanla sonu yok mu? Ömür dediğimiz şey küsecek kadar çok mu? ( N DERTLERI ZEVK EDINDIM Kürdîli Hicâzkâr (Düyek) Bestekâr : Selahattin İnal Dertleri zevk edindim Bende neşe ne arar Elem dolu gönlümden Gitmiyor hatıralar Maziden kalan her iz Beni içten yaralar Elem dolu gönlümden Gitmiyor hatırala DERTLİ Gülizâr (Sofyan) Bestekâr : Erol Sayan Dertli ne ağlayıp gezersin burda Ağlatırsa mevlam yine güldürür Nice aşık kondu göçtü buradan Ağlatırsa mevlam yine güldürür (n) Sevdaya salma şu garip başını Akıtır gözünden kanlı yaşını Kerimdir onarır kulun işini Ağlatırsa mevlam yine güldürür (n)
  23. BU AKŞAM BÜTÜN MEYHANELERİNİ Kürdîli Hicâzkâr (Curcuna) Bestekâr : Avni Anıl Bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım İstanbul'un Seni aradım kadehlerdeki dudak izlerinde ( n ) Canım doya doya sarhoş olmak istiyordum Seni aradım kadehlerdeki dudak izlerinde ( n ) BU NE SEVGİ AH Hüzzâm Bestekâr : Abdullah Yüce Bu ne sevgi ah bu ne ızdırap zavallı kalbim ne kadar harap Nasibim olsun bir yudum şarap Sun da içeyim yârin elinden Al şu kadehi yasla doldurma Düşürme yeter gönlümü gama Grubun rengi vurmadan cama Ver mezesini tatlı lebinden Bahtım sarılmış simsiyah tüle Yaşlı gözlerle yalvardım güle Uzak kalırsan bana acele Selamlar gonder seher yeliyle BİR DÜNYA YARATTIM Hicâz Bestekâr : Erol Sayan Güftekâr : Taner Şener Bir dünya yarattım yalnız ikimiz için Seninle ağlayıp seninle gülmek için Bir başka sevgiye yer yok benim dünyamda Orda tüm sevgiler yalnız ikimiz için
  24. BİR DEMET YÂSEMEN Nihâvend Bestekâr : Zeki Müren Bir demet yâsemen aşkımın tek hatırası Bitmiyor ayrılık, dinmiyor gönlümün hicrân yarası Ağlasam, inlesem silinmez bahtın karası Bitmiyor ayrılık, dinmiyor gönlümün hicrân yarası BİR İHTİMAL DAHA VAR Nihâvend Bestekâr : Osman Nihat Akın Güftekâr : Osman Nihat Akın Bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin Söyle canım ne dersin Vuslatın başka alem, sen bir ömre bedelsin Sen bir ömre bedelsin Sükut etme nazlı yâr beni mecnun edersin Beni mecnun edersin Vuslatın başka alem,sen bir ömre bedelsin Sen bir ömre bedelsin BIR SABAH BAKACAKSIN Kİ Kürdîli Hicâzkâr Bestekâr : Selahattin İçli Bir sabah bakacaksın ki birtanem ben yokum Dünyayı sana bırakıyorum birtanem Söz aldım saatlerden sana koşacaklar Söz aldım gecelerden seni uyutacaklar Gözlerimdeki son yağmurlar pencerende Şarkılardan söz aldım hatırlatacaklar Beni anlatır sana bir bir ilerde Buğday misali düştüğüm yerde çaresiz Kimbilir nerelerde Bir sabah bakacaksın ki birtanem ben yokum Dünyayı sana bırakıyorum birtanem
  25. BAK YEŞİL YEŞİL Segâh Bestekâr : Mustafa Seyran Güftekâr : Mehmet Erbulan Kapat gözlerini kimse görmesin Yalnız benim için bak yeşil yeşil Gözlerin kimseye ümit vermesin Yalnız benim için bak yeşil yeşil Seni öyle sevdim ölürcesine Tanrı' nın yazdığı şiircesine İçimden geçeni bilircesine Yalnız benim için bak yeşil yeşil BENİM YARİM GELİŞİNDEN Hicâz (Raks Aksağı) Bestekâr : Sadettin Kaynak Benim yarim gelişinden bellidir Ak elleri deste deste güllüdür İbrişim kuşaklı ince bellidir İnce bellerini sar dedi bana Gel gel aman gelişine Gül gül aman gülüşüne kurban olayım Karacoğlan sırrın kime danışır Siyah zülfün mâh yüzüne kıvrışır Ayrılanlar bir gün olur kavuşur Ağlama sevdiğim gel dedi bana Gel gel aman gelişine Gül gül aman gülüşüne hayran olayım Mestinede deli gönül mestine Aşık olan gül gönderir dostuna İpek mendilini attı üstüme Terlersen sevdiğim sil dedi bana Gel gel aman gelişine Gül gül aman gülüşüne kurban olayım BİR BAHAR AKŞAMI Hicâz (Aksak) Bestekâr : Selahattin Pınar Güftekâr : Fuat Edip Baksı Bir bahar akşamı rastladım size Sevinçli bir telaş içindeydiniz Derinden bakınca gözlerinize Neden başınızı öne eğdiniz İçimde uyanan eski bir arzu Dedi ki yıllardır aradığım bu Şimdi soruyorum büküp boynumu Ah daha önceleri nerelerdeydiniz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.