JAN

Anlaşılan siz İsrailin Kadima Partisini hiç duymamışsınız.. Kadima partisi içinde binlerce Filistinli vardır.. Ve hepsi bizdeki (BDP li olmadığını söyleyen Kürtler) gibi ''bizim İsrail ile hiç bir sorunumuz yok'' diyerek Filistinilere karşı İsrailli desteklerler.. Bunlar İsrailli kişilerle evlenir, İsrail parlementosunda vekil olup ihalelere girerler, İsrail şirketlerinde çalışıp köşeyi dönerler.. Şimdi siz bunlardan yola çıkarak Filistin(lilerin) sorunu olmadığını mı söyleyeceksiniz? Ayrıca aşk başkadır, gözü kördür sayın yılmaz.. Öyle bir sevdalanırsınız ki karşınızdaki Firavun' un kızı dahi olsa 'Musa' olmaktan vaz geçersiniz..!! Bu arada benimde bir çok ülkücü arkadaşım vardır.. O ülkücü arkadaşlarımında bir çok Kürt (hemide BDP li) arkadaşları vardır.. Ancak biz kardeş değil yalnızca arkadaşız....!!!!

Ne 'gerçekçi' bir tespit değil mi? Yani kapcımızın, eşimizin, dostumuzun Kürt olması bizim Kürtlerle bir sorunumuz olmadığını mı gösteriyor yani? Örneğin bir Filistinli ile bir İsraillinin evli olması 'İsrail-Filistin' sorununun olmadığını mı gösterir?

Kimsenin orduyu yıkmaya çalıştığı yok.. Yapılanlar aksine (militarist/tekçi zihniyeti yüzünden) yıkılmak üzere olan bir orduyu/cumhuriyeti kurtarmaktır.. Lütfen 'mağdur edebiyatı' nı bırakalım artık.. Anlıyorum romantizm, ama siyasette pek tutmuyor kendileri..!!

Öncelikle ilk cümleniz koskocaman bir hayal ürünüdür.. Biz Türkler Kürtlerle hiç bir zaman kardeş olup barış içinde yaşa(ya)madık.. Bir kardeş başka bir kardeşine 'dışkı' yedirmez çünki.. (Bu örnek başlı başına yeterlidir) İkinci cümleniz ile birlikte asla 'kardeş' olamayacağımızı açıkça itiraf etmişsiniz zaten.. ''Burası Türkiye, dili Türkçe ve 'ya sev ya terk et''..!! Öyle mi? Yok efendim yok, 21. yüzyılda neolitik mantığı tutmuyor artık.. ***** Ben izninizle anlatayım nasıl 'uslanıp' kardeş olacağımızı..: Bu ülkede Kürtler diye bir kavim var.. Bir dili, bir kimliği, bir bayrağı, bir marşı, bir tarihi, bir coğrafyası ve bir mücadelesi var.. Bu vesileyle; Kürt kimliği tanınacak.. Kürtçe resmi dil de olacak.. Özerklikte verilecek.. Kürt bayrağı ve ulusal marşları ''EY RAQİB'', ismi 'Amed' olarak değiştirilecek olan bugünkü Diyarbakır burçlarından tüm semaya duyrulacak.. (Ha! dinlemek istemeyenler kulaklarını kapayabilirler) Örneğin Diyarbakırsıpor (Amedspor) ile maça gidecek olan bir batı takımımız orada Ey raqib okunurken ya marşa eşlik edecek ya da ellerini kalplerine koyup saygı duyacak.. Örneğin, özerk Kürt bölgesine tayini çıkan bir Türk doktor bvölgeye ya Kürtçe öğrenip gidecek ya da kolunun altına bir Kürtçe-Türkçe sözlük verilerek gönderilecek.. Örneğin bölgeye gidecek öğretmenler Kürtçe öğrenmek için Kürtçe dil kursu ya da eğitiminden yeterli puan almak için birbirleri ile yarışacaklar.. İşte budur kardeşlik...!! Buna alışmayı öğrenmeliyiz.. Iraklı Araplar Kürdistan Federe Bölgesinin Kürtçe ''peşmerge isimli'' sokaklarında şaşkınlıklarını gizleyemeden yürürken buna alışmaya çalışıyorlar.. Buna alışan ve bir zamanlar Kürt çocuklarına ''mutlu Arap'' olmayı öğreten Arap öğretmenler bugün Süleymaniye okullarında Kürtlerden iş bulmak için Kürtçe form dolduruyorlar.. Görüldüğü ve görüleceği gibi;

Eşref Bitlis diğer faili 'mechuller' ile karıştırılmamalıdır.. Üzerinde en çok durulması gereken bir cinayet.. Eşref Bitlis ordu içinde militarist yapıya karşı olan nadir insanlardan birisiydi.. Buradan yola çıkarak E.Bitlis'i kimin öldürdüğünden çok ne için öldürüldüğü üzerinde durulmalı..!!

Ve Kürt sorunu bir kez daha çözümsüz kaldı.. Ve çözümsüzlükten beslenecek olanlar iktidarı devraldı.. Demirel-Güreş-Çiller eli ile ülke kan deryasına sokuldu.. Kazanan yine aynı rant babaları/anaları, kaybedenler ise on binlerce halkın garibanı oldu.. İşte hepsi bu..!!

Neden isimlere 'terörist' ismi şeklinde yaklaşıyoruz ki? Bu isimler günlük yaşamda bölge halkının kullandığı kelimeler ya da isimler.. Şimdi kalkıp 'Hasan', 'Osman', 'Yusuf', 'Kamil' 'Şuayip', 'Nurullah' v.b isimleri El Kaide militanları da kullanıyor diye Türkçemizden kaldıralım yani? Lütfen biraz daha rasyonal...!!!!

Sadece iki örnek vermek yeterlidir sanırım..: Biri nazi geleneğinden gelen Alman Ordusu; (Afganistanda sivilleri vurdukları için Gn.krm. başkanlarının görevinden alınması şeffaflığa ve 'şevkatliğe' örnektir) Diğeri de 'siyonist' İsrail ordusu.. (En azından yakaladıkları Filistinlilerden parmak kolyeleri yapmamışlardır..) Gerisini siz düşünün.. Sonuç olarak ordumuz bir an önce 'militarist' zihniyetiyle yüzleşip şeffaflaşarak, 'şevkatleşmelidir'.. Kendi hayrına...!!

Kürtler söz konusu olunca kendinizle nasıl çeliştiğinizi bir anlayabilseniz.. Şu ''bin dereden su getirmeniz'' yok mu Kürtler konu olunca, tarihe düşülesi geliyor yazdıklarınızın.. Ulusal mücadeleden siz ne anlıyorsunuz? Bir mücadele çocuklara kadar inmişse orada 'terör' değil ulusal bir dava vardır.. Dünyanın her yerinde bu böyledir.. Filistinden, Cezayire kadar.. (Sakın Filistinli çocukları da inkar etmeyin).. ''Kurtuluş'' savaşı denilen mücadelemizde de bir çok yerden yardımlar alınmıştır.. Örneğin Mısırdan, Hindistana.. (Polemik olmaması için batıya gelmeyeceğim) Bu günde Kaddafiden Mandelaya Kürtlerin özgürlük mücadelelerine göndermeler yapılıyor.. Niçin bunları görmüyorsunuz? Bunlar da mı ''emperyalist''..? Peki Kürtlere ''emperyalist'' bir destek(!) olmasa, sadece kendi bilekleriyle mücadele verseler siz bir ''anti-emperyalist'' olarak destek verecek misiniz? Yoksa; ''mevzubahis Kürtlerin mücadelesiyse gerisi teferruattır'' mı diyenlerdensiniz? Size Yıldız Tilbeden ''bin dereden su getirsem'' şarkısını armağan ediyorum.. İyi ve bolca dinlemeler..

Bir kez daha bu basit gerçeği anla(ya)madığınızı ya da anlamak istemediğinizi belirtmişsiniz.. Daha öncede söyledim.. Kürtler ayrı bir kavim olduklarının (geç te olsa) farkına vardılar.. Kendi Alpertungalarının, Atilla'larının peşinden gidiyorlar.. Kendi tarihlerini araştırıp, kendi ulusal marşlarını söylüyorlar.. Yalnızca bunlar bile ulusal bir mücadele yürütmelerine yeterde artar bile.. Ancak siz bu gerçeği kabul etmek yerine 'arkasındaki güçleri' ya da çocuklarına 1 lira verip taş attıranlara bakıyorsunuz.. Arkasında kim olursa olsun (ister ABD, ister Papua Yeni Gine isterse de uzaylılar olsun) bu mücadeleyi yürütenlere bakınız öncelikle.. Bu konuda çocukların cezaevinden gönderidikleri mektubu okuyunuz.. Buyrun: (Çocukların cezaevinden gönderdikleri mektuptan) "Biz kendimizi çocuk olarak görmedik. Bizler çıksak da sorun çözülecek mi, anadilimizde eğitim alabilecek miyiz? Biz suç işlemedik bir gün tekrar beraber olmayı umuyoruz" Bu mektubu da mı emperyalistler yazdırdı size göre? Cümlelerimi Allah'a sığınarak Kuran'dan bir ayet ile bitirmek istiyorum: ''E fe lâ tubsirûn.'' ''..Hala görmeyecek misiniz..?''

Türk 'milletinin' verdiği 'ulusal mücadele' 86 yıl önce noktalandı.. Kürtler de ortak ve eşit bir ülke şiarıyla biz Türklere destek verdiler.. Ama nerden bileceklerdi ki savaştan sonra biz Türkler tarafından ''Kart-Kurt'' ilan edileceklerini.. Bir gün köylerinin yakılacağını.. Çocuklarının dillerinin yasaklanacağını.. Torunlarının havaya uçurulacaklarını.. Hatta dışkı bile yedirileceklerini.. Kürtlerin beyni çok geç olsada sonunda ''dank'' etmeye başladı.. Bir daha dışkı yedirilmeyecekleri ya da Diyarbakır Hani'de olduğu gibi çocuklarının 'mutlu Türk' olmayı kabul etmedikleri için yüzlerine dışkı sürülüp tüm ilçe boyunca gezdirilmeyecekleri bir gün ve ülke uğruna mücadele veriyorlar şimdi.. Emrah Gezer misali Kürtçe türkü söylediği için öldürülmeyecekleri bir ülke uğruna.. Bize de ya seyretmek ya da destek olmak kalıyor.. Köstek olmak değil..!!!

Sosyalizmin klasik karşıtlığı ise bir ilüzyon tutulmasıdır..!

Aramızdaki fark burada.. Ben bir halkın (arkasında kim olursa olsun, kim destek verirse versin, kimin işine yararsa yarasın) ulusal mücadelesinden bahsediyorum.. Siz (genelde) ise bu basit gerçeği kabullenmek yerine sorunu basit olaylara indirgeyerek, arkasında (illahi ki) birilerini arıyorsunuz.. Pekala, çocuklara 1 lira (bazı medyalarda çukolata vb. şekerlemelerde var) verildiğini farzedelim.. Peki çocuklara 1 lira verip(!) arkasında duranları bu eyleme itenin ulusal bilinç olduğu gerçeği dışındaki ne?? Bu insanlar (büyükler) tıpkı Basklı, Filistinli gençler gibi özgürlük isteyemezler mi? Neden Kürtlerde ulusal/özgürlük mücadelesi yürütemesin? Peki bu adam ne için dayak yemeyi göze alıyor: www.yuksekovahaber.com/video-galeri/yuksekova-savas-alani-303.htm Aş ve iş meselesine gelince.. Bunun içinde militarizme giden bütçeyi halka vermediğiniz sürece daha çok 'klasik' düşler kurgularız.. Öncelikle militarist kurum/zihniyet ile yüzleşmeniz gerekip, buna son vermeniz gerekiyor.. Militarizmi önlemek içinde savaşı önlemeniz gerekiyor.. Savaşı önlemek içinde Kürt sorununu çözmek.. İşte hepsi bu.. Yalnızca bu..!!!

Ulusal mücadelelerde (siz buna Kurtuluş mücadelesi de diyebilirsiniz) kimse kendi çocuğunu düşünmez.. Çünkü kendi çocuğunun fedakarlığı ile bir gün yüz binlerce çocuk özgür gelecek dünyaya.. Kendi dilelrinde eğitim görecekler.. İranda 'mutlu Fars', Suriyede 'mutlu Arap', Türkiyede 'mutlu Türk' olmayacaklar artık.. Kahretsin, Özgürlük mücadelesi böyledir işte.. Kendi çocuğu bile küçük bir generaldir artık büyüklerinin gözünde.. Ve bir türkü tutturur dillere; ''Güzel günler göreceğiz çocuklar..'' diye...

Ne büyük lokmayı ne de büyük sözü tavsiye edrim size.. Ayrıca 'ahlak' konusunda sizinle hem fikirim.. Gelelim konumuza.. Kürtlerin yükselmiş ulusal bilinçlerine ve özgürlük istemlerine tahammül edemeyenlerin sırf inkar ve imha politikasının devamı adına dünyayla bile bağlantılarını koparmaları ne kadar da gülünç bir durum.. KORSİKA FRANSA ULUS DEVLETİNDE ÖZERKTİR.. - Başkenti AJACCİO dur.. - 1982'de 'décentralisation', adem-i merkeziyet, yerinden yönetim adı takılan ilk kanun yürürlüğe girdi. - Korsika için özel statü kanunu da aynı yıl uygulanmaya konuldu. Bir süre sonra Fransa Cumhuriyeti Anayasası 'La Republique est décentralisée', 'Cumhuriyet desantralizedir', 'Cumhuriyet adem-i merkeziyetçidir', 'Cumhuriyet yerinden yönetilir' ilkesini kabul etti. - 1982'den bugüne Korsika 'genel oyla seçilen 51 üyeli Korsika Meclisi (Assembléde de Corse) tarafından yönetilen kendi işlerini bizzat kendisi gören birleşik bir topluluk' olarak tanımlanıyor ve uygulaması bu yönde yapılıyor. - Meclis'in bizzat seçtiği Korsika Meclisi Başkanı bir anlamda adanın cumhurbaşkanı rolünü üstleniyor. (Dikkat çekerim Korsika Meclisi) - Ada'nın işleri ise bir Başkan ve altı üyeli 'Le Conseil Exécutif' tarafından yürütülüyor. Ekonomik kalkınma, kimi vergilerin toplanması, eğitim, kültür, taşıma ve ulaşım gibi konularda gerekli bütün işleri üstleniyor. - Korsika Meclisi'nin kanun çıkarma yetkisine sahip olması, epey tartışma ve uzun diyaloglardan/karşılıklı konuşmalardan sonra kabul edildi. (Fransa Ulus Devleti içindeki 2. meclise tekrar dikkatinizi çekerim..) Ne kadar yazsam boş ne yazık ki.. Çünkü 250 bin nüfuslu Korsikalıların bile ulusal mücadelelrini kabul edip 15 milyonluk Kürt halkına bırakın özerkçe yaşamalarını ana dillerinde eğitimi dahi çok görenlere ne desem boş.. Yalnızca vicdanlara son bir çığlık atıyorum ilgili konuda..

Kendi dilinizle itiraf ettiğinizin farkında mısınız..? Mücadele çocuklardan sonra (Türk medyasında sıkça dillendirildiği için bu örneği verdim) 'kasaba, bakkala, manava' kadar inmişse orada bir ''terör'' değil ulusal bir hareket vardır.. İtirafınızı ve bu gerçeği kabul etmeniz dileğiyle..

Buyrun buradan yakın; FRANSA 75 DİLİ BİRDEN TANIDI Ulus Devletin beşiği Fransa, kendi sınırları içerisinde konuşulan 75 farklı dili resmen tanıdı (Buraya özellikle dikkat etmenizi istiyorum) www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=Detay&ArticleID=894239&Date=18.08.2008&CategoryID=81 NOT: Kimsenin, vatandaşlık tanımına karşı çıktığı yok.. Yeter ki Irkî bir anlam taşımaması gerektiğini daha önce de belirttim.. Tıpkı Fransa örneğinde olduğu gibi.. Yine Fransa ULUS DEVLETİNDE ki ÖZERK Korsika' ya da bir göz atmanıza öneririm..

Ne yazık ki ülkemize 'aklı başında' sadece iki toplum bilimci uğradı bu güne kadar sayın boşig.. Biri ''bu ülkede Kürt vardır ve Kürdistan ülkesi adı konulmamış bir sömürgedir'' dediği için 20 yıl hapis yatan İsmail Beşikçi dir, Diğeri de daha çok ''Kürt kimliği'' ile tanınan ''Mısır Çarşısını havaya uçurduğu'' gerekçesiyle(henüz bu idda kanıtlnamamıştır) 3 yıl cezaevinde yatmış Pınar Selek.. Tıpkı bunlar gibi 'aklı başında' olması gereken her sosyolog (Kürt olmasına gerek yoktur) tekçi/zorunlu ulus devletler yerine farklılıkların özerk ve özgürce yaşayabileceği gönüllü birlikteliği savunur, savunması gerekir.. Mantıken ve vicdanen.....!!

Bu soru Kürtlere sorulmuş ancak ben bir Türk olarak cevap vermek istiyorum izninizle.. Umarım sayın boşig 'burnumu soktuğum için' kızmaz ve kendi soydaşından pek beğenmeyeceği cevabım karşısında alınmaz.. Sorunun bir ulusal sorun olduğu, bir kavmin ayrı bir millet olduğunun farkına varması ve böylece her millet gibi bunun tadını çıkarmaya çalışması olduğunu ve buna egemen güçlerin tahammül edememesi ve bu gerçeği kabul edememesnden kaynaklı sorun olduğunu daha önceleri de söylemiştim.. Eğer Kürtler ulusal bir mücadelenin gerekliliği dışına çıkıp bir millete karşı ırki bir savaş yürütseydi haklı olabilirdiniz sorduğunuz sualinizle.. Örneğin Pkk çıkıp; ''Ey Kürtler elinize silah, bıçak, balta, testere, 'balyoz' alıp önünüze çıkan her Türkü öldürün'' dese idi kesinlikle haklı olabilirdiniz.. Bende bu mesajı bir Türk olarak soydaşım, asil kandaşım size değil 'cani' Kürtlere karşı paylaşırdım.. Dolayısıyla Kürtlerin yürüttükleri ulusal mücadele suçsa; Biz Türklerin 'Kurtuluş savaşı', Filistinlilerin, Basklıların, Cezayirlilerin ulusal mücadeleleri; Yine çok öncelerden ulusal bilince varmış Papua Yeni Ginelilerin, Jamaikalıların, Haitililerin, Fil Dişi Sahillerinin, Başkırdistanlıların ve yer yüzündeki tüm halkların ulusal ve özgürlük mücadeleleri suçludur..!! Özür dilerim tekrar sevgili soydaşım....!! Sevgiyle her daim...

Rahmetli Ahmet Kaya'nın bir sözü vardı benzer bir konuda: ''Biz ulusal haklardan bahsettik, kültürel kimlikten bahsettik onlar bunu 'nufüs cüzdanı' anladılar, işte böyle bir toplumlar, ne yapayım'' Bunlar nerden bilecekler Fransada 75 etnik kimliğin tamamının anayasada tanındığını.. Bunlar nereden bilecekler sürekli hakaret ettikleri İranda bile Farslarla beraber Kürtlerle Azerilerin kimliklerinin resmen tanındığını.. Bunlar nereden bilecekler bir Kuzey Irakta bile (Kürdistan Federe Bölgesinde) Türkmenlerin bile Kürt anayasında tanındığı.. Evet onurlu insan, tıpkı dediğin gibi.. İşte böyle bir milletler, ne yapalım..!!

Türk = Aslan Ermeni = Katil.. Hepimiz Ermeniyiz, Hepimiz ''Katiliz''..!!! Bu arada AGOS gazetesinin resmi sitesi Türk 'aslanları' tarafından hacklenmiş.. Siteye girince bir katilin pardon bir ''aslanın'' sureti ile karşılaşıyorsunuz..: www.sutunhaber.com/82405_Agos-Hacklendi.html

Bu soruyu bana değil bu yolda ölenlere ya da ölüm adaylarına sorunuz lütfen.. Adını, dilini, kültürünü bilmedikleri coğrafyalarda ne işleri var? Şahsen ben bir Türk olarak Papu Yeni Gine ye gidip oranın halkını ''zorla'' korumazdım.. Güvenlik adı altında köylerini yakmazdım.. Ne isterim ben elin Papualısındın? Üstelik bana çocuklarının taş attığı bir toplumun güvenliğini niçin koruyacak mışım? İstenmediğim yerde neden durayım? Önce bu soruyu sorardım kendime... Siz de sorunuz.. Her toprak bizim tarlamız değil çünki.. Saygıyla......

Mesele burada zaten.. Siz Kürt komşularınızı kendi tarihleriyle, kendi önderleriyle, kendi kimlikleriyle, kendi marşları hatta kendi bayraklarıyla kabul ediyor musunuz? Komşunuzun evinden Kürt Ulusal marşı '' EY RAQİB'' i duyduğunuzda da onları yine komşunuz olarak görebilecek misiniz? Kürtlerin ulusal mücadelesini AB ve ABD ye bırakmak istemiyorsanız tıpkı benim gibi bir Türk olarak siz destekleyiniz.. Örneğin, bu gece komşunuzu ziyaret edip ''affet beni komşi bundan sonra sizinleyim'' diyebilmekle başlayabilirsiniz.. Ne dersiniz?

Birilerinin nitelendirmesine gerek yok, zerre kafar vicdanı olan herkes yaşananların bir soykırım olduğunu söyler.. Bu ülkede Kürtler soykırımdan geçirilmişlerdir.. Ve dün Dersimde, Ağrıda, Zilanda, Koçgiride katliamlar ile soykırım süzgecinden geçirilmeye çalışılan Kürtler bugünde beyaz soykırımla (asimilasyonla) yok edilmek isteniyorlar.. 86 yıldır değişen bir şey yok yani.. Çünkü 'Betonizm' (yumuşatarak söylemek zorundayım) hala ayakta dün ve gün gibi....!!!

Şapka çıkarılacak bir tespit.. Eğer gerçekten bu sözler Bülent Arınça ait ise bu adama Nobel ödülü verilmeli..