Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

AED

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    915
  • Katılım

  • Son Ziyaret

AED tarafından postalanan herşey

  1. ateşi üfleyin, ateşi üfleyin.. size düşüyor ne gördüğümü söylemek.. LUİZ ARAGON
  2. AED

    EVET & HAYIR..

    hayır ama bazan gerekli? partnerinizin türkiyenin neresinden olmasını istersiniz?
  3. :alkis: kutlarım.. erkek gözüylede öyle..
  4. iü iktisat-ekonometri.. dünyanın en güzel kadınları hangi ulustandır sizce?
  5. evets.. bayan forumdaşların profillerinde yaş haneleri boş..
  6. kırkaltıııı,,ben yanmışım abey,,, yağmurda yürümek hoşuna gidermi?
  7. gayseri eyaleti,, mantı yedin mi?
  8. elbette katılıyorum..her canlı doğal ortamında yaşamalı.. onların yaşam hakkı bu.. animal planet kanalında sürekli izliyorum: özellikle yaralanan hayvanlar tedavisi yapıldıktan sonra doğal ortamlarına bırakılıyorlar.. ama sanki bu kuzu da halinden pek mutlu gibi.. evet bir hayvana kendi isteği dışında bir giysi giydirmek onu < insansılaştırmak> hayvan haklarına aykırı olmalı..
  9. piramitlerin gizemi..
  10. kuzuların sessizliği..
  11. düzeltiyorum beni büyüleyen eser Ünlü Rus Besteci Mussorgsky`nindir..
  12. Zonguldak’ta, bir çiftin evlerinde besledikleri 2,5 aylık kuzu, aileyle birlikte televizyon izliyor, çekirdek ve cips yiyor.39 yaşındaki Tülin Durmuş, bir komşusunun hediye ettiği kuzuyu evinde beslemeye başladı. “Nazlı” adını verdikleri 2,5 aylık kuzularıyla evde televizyon izleyen Durmuş ailesi, kuzunun cips ve çekirdeği çok sevdiğini biberonla kola içmekten de keyif aldığını söyledi. Sahibinin “otur, kalk, yat ve peşimden gel” gibi komutlarını yerine getiren kuzu, hareketleriyle adeta köpeği andırıyor. Kuzunun evinin içinde kendisiyle oynamaktan büyük zevk aldığını, yedikleri her yiyecekten tattığını belirten Tülin Durmuş, Nazlı’ya çok bağlandıklarını, bakımını zor da olsa evde sürdürdüklerini söyledi. Nazlı’nın akşamları yatıncaya kadar yanlarından ayrılmadığını ifade eden Durmuş, “Kuzumun en büyük keyfi benimle birlikte uyumak. Yanından kalktığım an hemen tepki veriyor” dedi. Sinan Durmuş da eve geldiğinde kuzunun meleyerek eşine haber verdiğini belirtti. alıntıdır.
  13. AED

    Çağrışım

    deniz..
  14. AED

    Çağrışım

    felaket..
  15. Anı yazmak, ölümün elinden bir şey kurtarmaktır. ANDRE GİDE
  16. AED

    Çağrışım

    ucuzluk..
  17. <resim sergisinden tablolar> beni büyüler.. çok güzel bir konu @aries.. tşk ler..
  18. olgun bir forumdaş..
  19. AED

    EVET & HAYIR..

    rahatsız olacak kadar.. sence şu ciddi konular yanında foruma biraz sulu bir konu gerekmezmi?
  20. <ünlü> ateist felsefeciyi maalesef tanımıyorum.. bu benim şahsi cahilliğime verilsin.. ancak bu kişinin ve yine ünlü olduğu belirtilen astrofizikçinin ne söylediği,ne itiraf ettiği,neye inandığı veya inanmadığı,hiç birşeyi ispatlamaz..maalsef bu yaklaşım çok yapılmaktadır: işte <bilmem şu bilim adamı ve sanatçı müslüman oldu.>..olabilir.... bu tür olayları alsa alsa dünyayı dinlerle açıklayanlar referans alır.. bunun tersi de doğrudur: dinleri kabul etmeyen insanların listesi de bir teist için birşey ifade etmemelidir.. örneğin yukarda dünyadaki dinler ve dünyadaki etki alanlarını verdiğimiz listede dünyadaki atesitlerin sayısı müslümanlardan çok çıkmıştır..bu da birşey ifade etmez. bu konu felsefi ve bilimsel bir konudur,kişileri bağlamaz.. kişilerin inançları yada inançsızlıkları bu konuda konsessusa varabilmek için gerekeli bilimsel veriyi oluşturmaz. ++++ BİG BANG olayı da evrenin nasıl oluştuğuna ilişkin bir teoridir yalnızca.. bu büyük patlamanın bir saniye öncesini yada sonrasını açıklamak yada açıklayamamak kutsal bir gücün herşeyi bir anda var ettiğini göstermez.. ama bir insan <içindeki hissiyatla> bu ancak kutsal gücün işidir diyorsa buna da denecek sözümüz yoktur..her insan kısa yaşamını istediği referans ve parametrelerle yaşar ve bunun sonucuna da katlanır. ++++ yaşamının belirli bir döneminde tüm dinlerin dünyayı doğru olarak açıklamadığını görüp dünyaya bakışını teizmden ayıran bir insan, kendisini ateist olarak şartlandırıyor demek enbüyük haksızlıktır.. belki dinleri kabul etmemek için ciltlerce kitap okumak gerekebilir.. (bir dine inanan kitap okumaz demek değildir bu.) ama bir dine kabul etmek için o dine bağlı ana babadan doğmak yeterlidir...(örneğin bana sorulmadan nufusumun din hanesine islam yazılması gibi) katı bir dinsel yapının sürdüğü bir ülkede çıkarlar inançlı olmayı gerektirir, inançsız olmayı değil.. eğer inançsızsanız enbaşta günlük sosyal hayat olmak üzere ticari çıkarlar ve çok şey sizin için daha zor olacaktır.. dolayısıyla şartlanmaya hangi kesimin ihtiyacı olduğu da apaçık ortadadır.. sevgiler..
  21. IMF nin faizle borç verirken (@s.e.t.h arkadaşın kredi kartı benzetmesi gibi) o ülke ekonomisini kontrol ve denetim altında tuttuğunu, ülke yönetimlerinin ekonomik kararlarına müdahale etmesini, bu anlamda da borç alan ülkenin ekonomik hükümranlığının büyük ölçüde bittiğinin altını çizelim..
  22. sorunuzun cevabı bilimdedir,teizmde değil.. eğer sizi tatmin edecek güncel bir cevap bulamıyorsanız metodolijiye (yöntembilime)başvurunuz.. metodoloji burada tüm sorulara cevap ararken hangi yöntemi kullandığınızı sorgular.. eğer siz cevap arama yönteminizi bilim değilde teist (dinsel buyruk ve açıklamalar)yöntemi seçiyorsanız sonuç olarak da teizm (dinlerle)dünyayı kavrar ve bu yorumlarla yaşarsınız..bilim ise tüm sonuçları sebep ilişkisi içinde tanıtlayarak ayrıca da hangi yasaya tabi olarak bu sonucun doğduğu sistematiği içinde ortaya koyar..sizin dediğiniz yöntemle çok soru sorulmakta ve bu sorulara kendilerince cevap bulunamadığı düşünülüp <hah işte bakın bunun açıklaması tanrısal kuvvettir>sonucuna ulaşılmaktadır. en iyi örnekler ise zamansal ve mekansal sonsuzluk,yaradılış öncesi veya ölüm sonrası gibi konulardır... eğer <elma çürüyorsa> bunun nedeni armutun etkisi değildir..elmanın çürüme koşullarının bir araya gelmesidir.yani herşeyin değişim içinde olduğu,tüm süreçlerde karşıtların içiçe olduğu ve sürekli mücadele ettiğine dair diyalektik yasadır... sevgiler..
  23. İMF ve dünya bankası istanbula geldi toplantılar yapıldı,gösteriler de arkasından geldi tabii... tartışmalar medyaya şenlik oldu: yok masum esnaflara zarar verildi yok efendim polis başlattı vs vs..bu gündemler yaşandı ve kapandı.. bu konulara girmeyeceğim..yeterince girildi,kesimler kendi çıkar çevresinden söyleyeceklerini söylediler.. konumuz İMF nin dünya ekonomi arenasındaki yeri ve işlevi.. ++++ TürkiyeİMF ile 19 stand-by anlaşması imzaladı. İlk stand-by anlaşması 1961 tarihliydi. 2000 yılında IMF ile stand-by anlaşması yapan 26 ülkeden 24'ü yollarını ayırdı. sonradan eklenen 6 ülke ile sadece Türkiye ve Peru kaldı. Brezilya ve Arjantin'in borçlarını ödemesinden sonra Türkiye, IMF'ye en borçlu ülke oldu. oysa dünyanın en fakir ülkesi Brezilya, ilişkileri kestikten sonra IMF'ye borç vermeye başladı. IMF'nin 31 Ocak 2007 tarihli verilerine göre, IMF'nin 73 ülkeden 19,9 milyar alacağının 10,2 milyar doları Türkiye'nin. bir başka ifadeyle, IMF'nin her 100 dolarlık alacağının 51 doları Türkiye'nin borcu. Türkiye'nin 2009 yılı itibariyle IMF'ye borcu 7 milyar 885 milyon dolar. Fona borç, geçen yıl sonunda 8 milyar 524 milyon dolar düzeyindeydi. Türkiye, 2001 yılından bu yana IMF'den toplam 46 milyar 745 milyon dolar kaynak kullandı. En fazla kaynak kullanımı 11,2 milyar dolarla 2001 ve 13,5 milyar dolarla 2002 yıllarında gerçekleşti. 2001 ve 2002 yılları, esnaf ayaklanmalarına tanıklık eden mali kriz yılları. merkezi Amerika'da bulunan IMF'nin Guvernörler Heyeti'nde en fazla oy hakkına sahip ülke, en fazla sermayesiyle ABD. dünyada İMF politikaları başta ABD olmak üzere dünyanın zenginlerini daha zengin, dünyanın fakirlerini daha fakir kılmak için çalışıtığı artık bu kadar zamanda ortaya çıktı. ABD, avrupa devletlerinin aksine 2. dünya savaşı'nda ekonomik ve askeri güç olarak çıktı, altın stoklarını arttırdı, ekonomik yardım yapacak tek ülke durumuna geldi. ABD, yıkılan Avrupa ekonomilerine doğrudan yardım yapmak yerine mali kuruluşlar yoluyla yardım yapmayı kararlaştırdı. 186 üyeli Fonun en yetkili organı, 6-7 Ekimde İstanbul'da toplanan Guvernörler Kurulu'dur. Guvernörler Kurulu'nda her üye, ülkenin sabit bir oy sayısı yanında, fona iştirak hissesiyle orantılı bir oy sayısına da sahiptir. en fazla oy hakkına sahip ülke, en fazla sermayesiyle ABD'dir. Yıllık Toplantılar, iki yılda bir Washington'da ve her üç yılda bir ise başka bir üye ülkede yapılır..1944 yılında kurulan Uluslararası Para Fonu'na (IMF) 1947 yılında üye olan Türkiye, 1961 yılında imzaladığı ilk stand-by anlaşmasından bu yana yakasını IMF'den kurtaramıyor. Türkiye IMF'nin 186 üyesi arasında halen bir düzenleme ilişkisi içinde bulunan ülke sayısı 43 iken, IMF'den kredi kullanan ülkelerin sayısı 2007'de 6'ya düştü. bu ülkeler sırasıyla Türkiye, Irak, Dominik, Peru, Uruguay ve Makedonya. altı ülkeye kullandırılan toplam kredi ise 11 milyar 874 milyon dolar. parasal desteğin 10 milyar 59 milyon dolarını sadece Türkiye kullanıyor. diğer 5 ülkenin kullandığı krediler, Türkiye'nin yanında cep harçlığı bile sayılmayacak kadar düşük. Türkiye'den sonra en borçlu ikinci ülke olan Irak'ın kullandığı kredi miktarı bunu çok açık gösteriyor. Irak'ın IMF'ye borcu 717,2 milyon dolar. Yani Türkiye, IMF'ye Irak'tan 15 kat daha fazla borçlu durumda. Diğer 4 ülkenin borçları ise sırasıyla şöyle; Dominik 661,3 milyon, Peru 258 milyon, Paraguay 98 milyon ve Makedonya 78,5 milyon dolar. IMF'yi Türkiye ayakta tutuyor IMF'nin 6 ülkeye sağladığı 11 milyar 874 milyon dolarlık parasal desteğin 10 milyar 59 milyon doları sadece Türkiye'ye ait. Yani IMF'yi Türkiye ayakta tutuyor. son verilere göre IMF'nin ülkelere kullandırdığı toplam kredinin yüzde 85'ini tek başına Türkiye kullanıyor. yani IMF'nin Türkiye'den başka para satacağı ülke kalmadı. ekonomisi Türkiye'den daha kötü olan ülkeler, dünyadaki para bolluğunu çok iyi değerlendirerek IMF'ye borçlarını sıfırlarken, Türkiye bu süreçte diğer ülkelerin aksine daha bağımlı hale geldi. Türkiye olmasa belki IMF'nin varlık nedeni sorgulanmaya başlanacak ve kapısına kilit vurulacak. Brezilya, 13 Aralık 2005'te, IMF'ye kalan borçlarının tamamını son ödeme tarihi olan 2007'yi beklemeden ödeyeceğini açıkladı. 22, 23 ve 27 Aralık'ta 15 milyar 460 milyon dolar ödeme yaparak IMF'ye olan borçlarını kapattı. Brezilya, 6 Eylül 2002 ve 12 Aralık 2003 stand-by'larıyla kullanımına sunulan 39 milyar 230 milyon dolardan o tarihe kadar 24 milyar 650 milyon dolarlık kısmını çekmişti. Brezilya'dan iki gün sonra 15 Aralık 2005'te yaptığı açıklamayla, IMF'ye kalan borçlarının tamamını ödeyeceğini taahhüt eden Arjantin ise bu taahhüdünü 3 ve 4 Ocak 2006 tarihlerinde yaptığı 9.9 milyar dolarlık ödeme ile yerine getirdi. Arjantin, 10 Mart 2000, 24 Ocak 2003 ve 20 Eylül 2003 stand-by'larıyla sağlanan 40.5 milyar dolardan 23.2 milyar dolarlık kısmını kullanmıştı. başbakan Erdoğan: “ İMF’ye borcumuz biz geldiğimizde 23,5 milyar dolardı şu anda 7,2 milyar dolara indi. Borcu alan onlardı, biz borç ödedik ”diyor. Türkiye’nin borcunu azalttığı dönemde dünyada IMF’ye bağımlı olan ülkeler yani diğer müşterileri ne yapmış, ona bakalım: Yıl 2002: En borçlu ülke Arjantin. Toplam borcu 25,2 milyar dolar. 2006 Ocak ayında bir kalemde borçlarının tamamını süresi dolmadan ödedi. Brezilya, 2002 yılında borcu 18,3 milyar dolardı. 2005 Aralık ayında borçlarının tamamını kapattı. Bulgaristan, Guatemala, Hırvatistan, Letonya, Litvanya, Romanya ve Uruguay; 2002’de IMF’ye borcu olan ancak şu anda borçsuz olan ülkeler. 2004 yılında IMF’den kurtulan ülkeler ise; Bolivya, Kolombiya, Ürdün ve Ukrayna. Angola, Venezuela, Ekvador da IMF?nin müşterisi değil artık. Bu dönemde IMF?den kurtulamayan ülkeler ise; Türkiye (IMF’ye 7,2 milyar dolar ile dünyanın en borçlu ülkesi) Dominik 661 milyon dolar, Irak 717 milyon dolar, Makedonya 78 milyon dolar, Paraguay 98 milyon dolar ve Peru 259 milyon dolar. Türkiye dışındaki 5 ülkenin verileri ise Nisan 2007 tarihine ait. aradan geçen bu süre içinde muhtemelen bu ülkeler de borçlarını kapatmışlardır. ortaya çıkan tablo; dünyada adını sanını dahi bile duymadığımız ülkeler 2002-2007 yılları arasında borçlarını azaltmak bir tarafa İMF müşterisi olmaktan kurtulmuş Türkiye hala IMF olmadan ayakta duracak cesareti gösteremiyoruz. başbakanımız da bunu itiraf ediyor: <İMF’nin akredite ettiği ülkelere dünyada daha güvenle bakılır > bu, ekonominin IMF'nin gözetim ve denetimiyle ayakta tutulduğunun da bir itirafıdır. yoksa Türkiye'nin işgal altındaki Irak ile Dominik Cumhuriyeti ile aynı kategoride yer alması akredite gerekçesinin dışında nasıl savunulabilir? ++++ rakamların gösterdiği gerçek türkiye İMF den kurtulma fırsatını bulduğu halde kurtulamamıştır. hala da faiz ödemektedir.. not: güncel ekonomik verler doğal olarak alıntıdır.
  24. AED

    Üstteki Üye Seni Öpse

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.