AED

eskisi kadar fanatik olmasam da yine gs lıyım.. 30 lu yaşlarda ali sami yendeki çoğu maça giderdim.. GS kulubünün geçmişini ve ilkelerini seviyorum.. taraftarlarının düzeyini..(bu fenerlilerin düzeysizliği olarak anlaşılmasın), 1905 de işgal altındaki istanbulda ali sami yen ve arkadaşlarının < işgal kuvvetlerinin takımlarını yenmek için > ana ilkesi üzerine kurmasını.. yenilsek de yine galatasaraylı olmaya devam edeceğim.. yenersek de hiç bir fenerliyi kızdırmayacağım..sevgiler..

rafting yapmaktır..

bugün ben mutluluğun çok farklı bir şey olduğunu öğrendim..

haklısınız..editledim.

sorulara cevap verememektir

konuyu açan arkadaşa teşekkür ederim.. güzel ve düzeyli bir seçim.. evet kişisel <çocuk edebiyatı> gelişiminiz çok zengince olmuş sayın @mouchette.. şeker portakalı aslında bir <büyük >kitabıdır.. heidi bir başyapıttır.. Antoine de Saint-Exupery nin küçük prensini 1987 yılında tiyatrosunu yapmış oynamıştım.. şuna katılıyorumki şimdilerde özellikle çocukların kitaba ve araştırmaya olan ilgisi GOOGLE nin tuşları ile sınırlı.. ama edebiyattan kopmamak nerdeyse yaşamdan kopmamak ile eş anlamlı.. okumaya devam.. :

aman sevgili @fuzuli grip deyince ortalık gerliyor...çok yaşayasın.. yaşamın içinde bir duruş göstermek bile bir siyasettir.. küresel ısınma bu kışı nasıl etkiler sence?

insanlardan çok çocukları mutlu etmeyi seviyorum.. gecenin tüm sessizliğinde ne yapmak istersin?

sevilmezmi, pikniği severmisiniz?

derinliğe,sesizliğe,aşka,.... DOKUNABİLMEKTİR..

sevgi insanın üretebildiği en yüce duygu ve yaşamın tek başına anlamı.. seni seviyorum,sevgiyi seviyorum,insanı seviyorum..

mahalle baskısı vejeteryan olmama izin vermiyor.. bigün çocuğunun satanist olduğunu öğrendin,nasıl bir tepki gösterirsin?

çalışmanız analitik bir yaklaşımla çok güncel ama bir okadar da mahrem bir konuyla hesaplaşıyor. üstelik çok da cesurca..evliliğin tüm boyutunu sorgulamak o kadar kolay olmasa gerek..yazınızın kahramanı üstelik daha kendi evliliğinde bir sorun yokken yapıyor bu işi.. ve sonucu kabulleniyor: eksik birşeyler var.. yazınız işte bu noktada çok değerli.. maalesef toplumumuzda evliliklerin çoğunun içi boşalmış durumda..sadece zorunluluklar,alışkanlıklar, ve yakın çevreye vitrin olmak biraz da çocukların gelişimi kaygısıyla yürütülüyor.. her ne kadar finalde kahramanınız cesur bir karar veremiyorsada, şimdilik <teğet> geçiyor.. kaleminize sağlık..

bende sizin çalışmalarınızı çok beğeniyorum..teşekkür ederim..

kalemimiz,onurumuzdur..hoşbulduk..

tabikii olmaz..hatta sevginin bizzat kendisi bir güçtür.. forumdan arkadaş edinmekmi yoksa bilgi edinmekmi önceğindir?

Herkesi bir defa, bazılarını her zaman aldatabilirsiniz.Ama herkesi her zaman aldatamazsınız. Abraham Lincoln

Haksızlıklar karşısında boyun eğmeyiniz, çünki hakkınızla birlikte şerefinizi de kaybedersiniz. Hz.Ali

Çevrendekileri alçaltarak değil, kendini gerçekten yücelterek büyüyebilirsin. REİCH

Bir insan köprü kurar, bin insan geçer.. Özbek atasözü

Bir çivi yüzünden bir nal, bir nal yüzünden bir at, bir at yüzünden de bir süvari kaybedilir. FRANKLİN

Başkasından üstün olmamız önemli değildir. Asıl önemli olan şey, dünkü halimizden üstün olmamızdır. Hint Atasözü

ben kimseye gıcık olmadığıma göre, heralde bu topic te yazamayacağım..

memo binanın kamelyasında yakaladı beni.. hava yağmura gebeydi.. -aydın amca derdim büyük bi konuşsak. onbeşindeydi..okul kravatı yakanın çok altındaydı.. gözlükleri 4.5 numara..ceketi yeni ergen bedeninden hafif yan sarkmıştı. bir trafik kazasında baba vefat edince anne ve kızkardeşi ile üvey babanın tek oğlu olmuştu...baba tarikatçıydı,halı yıkama makinesı vardı ilişkileri ile camilerin halılarını yıkardı..akşam olmadan iş minibüsü ile pelerini, çember sakalı görünümü ile binanın otoparkına giriş yapardı. memo ya kızmazdı ama ilgilenmezdi de onla.. memo yalnız benliğinde derin fırtınaları yaşardı..beni dost bilmişti.. çünki dinliyordum onu..alay etmiyor,öğüt bile vermiyordum.. hep şarkı dinlerdi.. çin malı cep telefonunun dış hoparlörü çok güçlüydü.. bugünlerde onur akın ın <gecenin..> diye bir şarkısı gözdesiydi.. -konuşalım memo.. -sema teklifimi reddetti.. sema komşumuzun ergen, ondördünde kızıydı.. -ne teklif etmiştin ki? -arkadaşlık -e zaten arkadaş değilmiydiniz? -yaa sen bari makaraya alma aydın amca..özel arkadaş diyom.. saf rolü hoşuma gitmişti.. -özel arkadaş nasıl oluyor genel arkadaştan farklımı? -off amca ayakta uyuyon valla binanın arka sokağında flamingo yolu var..orda geziliyor.. kimse görmüyor..özel seviyon onu..sanki bilmiyon bu işleri.. -hımm..herkesin varmı manitası? -yav varda..kabul eden kız az..valla anlamıyorum bu kızları ben.. gelecek cümleyi biliyordum ama ona anlatma fırsatı vermek eğlenceli olacaktı. -neden? -önce kızlar hep cesaret veriyor,bakıyorlar,gülümsüyorlar,imada bile bulunuyorlar teklif etsin diye..ama teklif edince bammmm..reddd.. sesi yükselmişti..canı yanmıştı, belliydi.. -onlar yüzyıllardır öyle .. diyebildim.. -e kabul edenler nasıl ediyorlar? -karışık bir iş.. -hadi amca yaa konuştur tecrübeni.. -onlar kendilerine olan güveni tazelemek istiyorlar dedim..vasat adaylarda durum böyle.bir anlamda da kendilerini değerli kılmak çevreye karşı..ama aşık aday çok hoşsa elden kaçırmayayım diye o güven tazelemek duygusunu aşıyor.. -yani ben vasat mı oluyom..eh aydın amca..bak buraya yazıyom..inşaat mühendisi olacam.. görür o.. -sen gene ol mühendis..ama daha çok manitan olur..üzülmeye değmez..yenilerine bak.. -sen ne diyon amca ,ondan başkasını gözüm görmüyor,onunla biraz gezmek dünyanın en güzel şeyi benim için..onu unutamam.. kamelyaya aileler gelince yürümeye koyulduk.. memo binanın aşk haritasını anlattı bana.. arkadaşı adem de teklif aşamasındaymış sınıf arkadaşı kıza.. <ama ben dedim ona amca bak kızı durup dururken kaybedersin diye.. azıcık konuşma vardı sema ile ne oldu bak adem sen bari bu hatayı yapma diyom dinlemiyor keriz> çok heyecanlı ve hızlı anlatıyordu..tüm benliği kalbine sıkışmış gibiydi…en ilginç aşk ise ondördündeki gizem ile on yaşındaki hüseyin cem arasındaydı..gizem aynı bina komşusu hüseyin cem in arkadaşlık teklifini reddedince hüseyin bileklerini kesmekle tehdit etmiş,onu günlük oyun içindeki deli doluluğunu iyi bilen gizem bu kez teklifini kabul etmişti..ama flamingo yoluna gitmiyorlardı.bu ilişki <yanlış> olmaması için binaya deklere edilmişti..hüseyin cem daha bir olgun davranıyordu.. birkaç hafta sonra bir cumartesi öğlesi bina önünde sakinlerle kalroriferi artık yakma zamanı geldimi gibi sohbet ederken memo nün uzaktan beni çağıran gözlerini gördüm..mutlu gözüküyordu..ayrılıp vardım yanına.. nefes nefeseydi. -amca yan binadan esra haber gönderdi bana ..eğer teklif edersem kabul edecekmiş.. kız çok güzel..sema yada ders olmaz mı ne dersin? -hemen et .. onayı alınca gözleri parladı,coşkuyla uzaklaştı yanımdan.. bina sakinlerinin yanına dönerken bina görevlisinin açık penceresindeki televizyon kanalları haşarı oğlan tarafından zap yapılıyordu durmadan.. kanallara şöyle bir baktım: <açılıma gelen barış elçileri>,gs-fb derby yorumları. .gazete reklamı vs.. akşam, başlayan yağmura eşlik ediyordu.. ................. (yaşanmış olay)

çok hoş bir çalışma.. kutlarım,ve devamını dilerim.. bir anne olarak çocuğunuzun kalbindeki ilk uyanışları bize çok duru, çok yalın aktarmışssınız. çocukların dünyası sandığımızdan daha büyük.. size bunu çok güzel anlatan birde roman önereyim eğer okunmadıysa: şeker portakalı-vasconcelos.. çocuk dünyasının derinliğine giren bir kısa roman..bir duygu seli.. The Bridges of Madison County filmi beni de çok etkilemişti.. bildiğiniz gibi yasak bir aşktır o,francesca nın düzeyli bir evliliği vardır aslında.. ama aşka o kadar susamıştırki francesca ,bir caretta nın doğar doğmaz denize koşması gibi koşar sevgiye.. ama bir kez daha aşk, o güçlu tutku aşmıştır yasağı... c.eastwood da karakter oyunculuğunun doruğundaydı o filmde..