Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

AED

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

AED tarafından postalanan herşey

  1. AED şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    Yoksuluz ama “İddaa”lıyız Şans oyunları kimileri için zengin olmanın bir aracı, kimileri için yılbaşında alınan piyango bileti, kimileri için egonun tatmini, zevk için oynanan bir oyunken; iddaa ve at yarışı tutkunları için de alkol ve sigara gibi bağımlılık yaratıyor. Yoksuluz ama “İddaa”lıyız Şans oyunları kimileri için zengin olmanın bir aracı, kimileri için yılbaşında alınan piyango bileti, kimileri için egonun tatmini, zevk için oynanan bir oyunken; iddaa ve at yarışı tutkunları için de alkol ve sigara gibi bağımlılık yaratıyor. Türkiye"de halkın şans oyunlarına gösterdiği ilgiyi açık bir şekilde ortaya koyan şans oyunlarını yöneten kurum ve kuruluşların araştırma verileri, aslında halkın içinde bulunduğu ekonomik koşulların ne durumda olduğu ve insanların hangi sosyolojik-psikolojik ortamlarda şans oyunlarına ilgi gösterdiği sorularını akla getiriyor. Halkın şans oyunlarına gösterdiği ilginin ilerleyen yıllar içinde artması sonucunda bu oyunları organize eden kuruluşlar da yeni ve farklı şans oyunlarını piyasaya sürdüler. Günümüzde piyasadaki şans oyunlarını düzenleyen kuruluşlar; Milli Piyango İdaresi, Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Spor Toto Teşkilatı ve Türkiye Jokey Kulübü"dür. Bu kuruluşlardan Milli Piyango İdaresi, özelleştirme kapsamında bulunurken, Spor Toto Teşkilatı"nın oynattığı İddaa oyununun özelleştirmesi Ağustos ayında yapıldı. İhaleyi Çukurova Grubu ve Yunan ortağı, İnteltek-İntralot ortaklığı, kazandı. HANGİ OYUNLAR NE KADAR OYNANIYOR Milli Piyango İdaresi; Piyango, Sayısal Loto, Şans Topu, On Numara, Süper Loto ve Hemen kazan oyunlarının organizasyonlarını sağlarken, Spor Toto Teşkilatı ise halkın yoğun ilgisini çeken İddaa ve Spor Toto oyunlarını oynatmaktadır. Milli Piyango İdaresi ve Spor Toto Teşkilatı"ndan alınan verilere bakıldığında, yıllar içinde satılan bilet - kolon sayılarındaki artış, halkın bu oyunlara ilgisini gösterebilir. 1939 yılında başlatılan piyango oyunu, özellikle yılbaşı çekilişleriyle halkın ilgisini çekti ve bir yılbaşı geleneği haline dönüştü. Milli Piyango İdaresi"nden alınan son verilere göre 2000 yılında 32 milyon 437 bin 371 adet piyango bileti satılırken, 2007 yılında bu rakam 69 milyon 110 bin 951 adete ulaşmış.1989"da başlatılan Hemen Kazan oyunu kapsamında da 2000 yılında 249 milyon 658 bin adet bilet satılırken, 2007"de 295 milyon 945 bin 500 adet bilet satılmış. Milli Piyango İdaresi"nin “Sayısal Oyunlar” başlığı altında düzenlediği oyunlardan ilki 1996 yılında başlatılan Sayısal Loto"dur. 2000 yılında 1 milyar 635 milyona yakın sayısal loto kolonu satılırken, 2007"de bu rakamın 1 milyar 160 milyona yaklaştığı görülüyor. İlk çekilişi 2001"de yapılan Şans Topu oyunu kapsamında 2001"de 450 milyona yakın kolon satılırken, 2007"de 481 milyon 7 bin 110 adet kolon satılmış. İlk çekilişi 2002"de yapılan On Numara oyunu için 2002"de 28 milyon adete yakın, 2007"de ise büyük bir artışla 112 milyona yakın kupon satılmış. Milli Piyango İdaresi"nin en yeni oyunu olan Süper Loto için de 2007"de 28 milyon 657 bin 837 adet kolon satılırken, 2008"de bu rakam büyük bir artışla 179 milyon 532 bin 376 adete ulaşmış. Spor Toto Teşkilatı tarafından, 1960 yılında başlatılan Spor Toto oyununun, oynanma oranındaki yüzde 1"lik dilimle İddaa oyununun gölgesinde kaldığı gözleniyor. Spor Toto Teşkilatı"ndan alınan verilere göre, 2004 yılında şans oyunu tutkunlarına sunulan İddaa oyununun oynanma oranı yüzde 99"dur. 2004 yılında 78 milyon 946 bin 552 adet İddaa kolonu satılırken, 2007"de bu rakam 360 milyon 570 bin 785"e ulaşmıştır. Türkiye"de başlama tarihi Osmanlı dönemine kadar ulaşan at yarışları, 1950 yılında kurulan Türkiye Jokey Kulübü tarafından organize edilmektedir. At yarışı tutkunlarının özel bir ilgi gösterdiği bu oyun da TJK"nın ganyan bayilerinde, atların ve jokeylerin durumları, hava ve zemin şartları dikkatle incelenip yarışı hangi atın kazanacağını tahmin ederek oynanıyor. HALKIN OYUNLARA YATIRDIĞI PARALAR Ekonomik sıkıntılar ve yoksulluk bir yana, halkın şans oyunlarına ilgisini ortaya koyan satılan kolon ve bilet adetlerine ek olarak, şans oyunlarını yöneten kuruluşların satış gelirlerinin yıllar içindeki artışı ortaya astronomik rakamlar çıkarıyor. Yıldan yıla artan satış rakamları, yoksulluk içinde yaşayan bir halkın şans oyunlarına gösterdiği artan talebini ortaya koyuyor. Sayısal Loto oyununun 2000 yılında 179 milyon 799 bin 425 YTL tutarındaki satışı, 2007"de katlanarak 545 milyon 944 bin 670 YTL"ye çıkmış. 2001"de 67 milyon 375 bin 287 YTL"lik satış geliri sağlayan Şans Topu oyunu için bu rakamın, 2007"de 233 milyon 359 bin 639 YTL"ye çıktığı gözleniyor. 2002"de 27 milyon 894 bin 36 YTL"lik satışı olan On Numara, sürekli artış göstererek 2007"de 112 milyon YTL"ye yakın satış sağlamıştır. 2007"de 28 milyon 657 bin 837 YTL satış geliri sağlayan Süper Loto da aradan bir sene geçmesine rağmen, kısa sürede büyük bir artışla 2008"de bu rakamı 179 milyon 532 bin 376 YTL"ye çıkarmıştır. Spor Toto Teşkilatı"ndan alınan bilgilere göre de İddaa oyunundan 2004 yılında 212 milyon 64 bin 431 YTL brüt satış sağlanırken, 2007"de bu rakam büyük bir artışla 1 milyar 862 milyon 331 bin 812 YTL"ye ulaşmıştır. İDDAA TUTKUNLARININ PROFİLİ Spor Toto Teşkilatı"nın yatığı, "İddaa Oynayanların Profil Saptama ve Bahis Oynama Alışkanlıklarını Belirleme Araştırması"nın sonuçları değerlendirildiğinde de İddaa oynayan kesimi yoksulluk sınırı altında yaşayan kişilerin oluşturduğu ortaya çıkıyor. İddaa oynadığını belirten toplam 1133 kişi üzerinde gerçekleştirilen araştırmaya göre, İddaa oynayan kitlenin yüzde 26,6"sının bireysel geliri yokken, bireysel geliri olanların daha çok orta ve orta alt gelir seviyesinde olduğu gözlemlenmiş; 1000 YTL"den az gelire sahip oynayıcılar yüzde 83,5"lik dilime denk düştüğü belirlenmiştir. İddaa tutkunlarının profilini ortaya koyan araştırmanın diğer çarpıcı tespitleri ise şöyle: “Tamamen erkek ağılıklı bir kitlenin oluşturduğu profil söz konusudur. Bayan oynayıcıların oranı yüzde 2,9"dur. Daha çok 18-34 yaş arası kitle İddaa oynamaktadır. İddaa oynayanların ortalama yaş dağılımı 27"dir. Daha çok bekarlardan oluşan kitlede ortalama hane büyüklüğü 4 kişiden oluşmaktadır. İddaa oynayıcıları %57,3 ile ağırlıklı lise mezunuyken; daha çok öğrenciler, vasıflı ve vasıfsız işçiler ile kendi hesabına çalışanlar, ticaretle uğraşanlar İddaa oynamaktadır. Öğrencilerin dağılımında, %15,7 ile daha çok üniversite öğrencilerinin İddaa oynadığı gözlemlenmektedir. Lise öğrencilerinin İddaa oynama oranı ise 7,6"dır.” Rakamların, yoksul halkın şans oyunlarına ilgisinin arttığını ortaya koyması, AKP"nin iktidara geldiği 2002 yılından beri çizilen olumlu ekonomik tabloların tersine bir durumu işaret ediyor. AKP"nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana şans oyunlarına olan talebin artışı, bu oyunları oynayan kitlenin yapısına bakıldığında işsizliğin, yoksulluğun ve gelecek kaygısının da arttığını gösteriyor. ALINTIDIR.
  2. FAHRİYE ABLA Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar Kapanırdı daha gün batmadan kapılar Bu afyon ruhu gibi baygın mahalleden Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın sen! Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen Gözlerin , dişlerin ve akpak gerdanınla Ne güzel komşumuzdun sen fahriye abla Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi Güneşin batmasına yakın saatlerde Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede Yaz kış yeşil bir saksı ıtır pencerede Bahçede akasyalar açardı baharla Ne şirin komşumuzdun fahriye abla Önce upuzun sonra kesik saçın vardı Tenin buğdaysı , boyun bir başak kadardı İçini gıcıklardı bütün erkeklerin Altın bileziklerle dolu bileklerin Açılırdı rüzgarda kısa eteklerin Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla Ne çapkın komşumuzdun sen fahriye abla Gönül verdin derlerdi o delikanlıya En sonunda varmışsın bir erzincanlıya Bilmem şimdi hala bu ilk kocandamısın Hala dağları karlı erzincandamısın Bırak geçmiş günleri gönlüm hatırlasın Hatırada kalan şeyler değişmez zamanda Ne vefalı komşumuzdun sen fahriye abla AHMET MUHİP DIRANAS
  3. BU NE BİÇİM HAYAT Bu ne biçim Postacı Üç defa çalıyor kapıyı Bu ne biçim kel Hem merhemi var Hem sürmüyor başına Bu ne biçim biçimler İstediğiniz kadar çoğaltılabilir Memleket çok müsait buna Örneğin yeni bir komşu taşındı karşıya Bir baktım Fahriye Abla! Kırk yıllık bir rötar yapmış Erzincan Treni Ben gelmişim şu yaşıma O ise şiirdeki yaşından gün almamış daha Benimki ne biçim hayat Uymuyor ne gördüklerime ne duyduklarıma ne okuduklarıma Ben ne biçim benim Ne kendime benziyorum Ne başkalarına MURATHAN MUNGAN not: m.mungan ın sözünü ettiği <fahriye abla> aşağıdadır.
  4. Bukowsky, bir protest ikondur adeta.. yaşamı çok fırtınalı ve problemlidir.. babası çoğu zaman işsizmiş.. bu neyse de annesini de bukowsky yi de dövermiş... bukowsky deki isyankarlık ver anarşist tavır burdan geliyor.. gençliği 1929 dünya ekonomik bunalımında geçmiş zaten. kendisinin de düzgün bir işi olmamış hiç.... alkole bağımlıymış.. o deyim yerindeyse, sokağın yazarı.. aşkları , içkisi hep sokaklıdır.. bu yazarın sevdiğim yanı, tam anlamıyla özgür ruhludur, hiç kimsyeye kuruma hayata vb <eyvallahı > yoktur.. bir mertlik anıtı adeta.
  5. KARANLIĞIM Katıksız ayrılıktı,siyah geceler Gözler yangınlarda Yıldızlar ise ateş kusardı Karanlıklarda Her yağan yağmurda Umutlar biraz daha kırılır Günahlar dökülür sağnak sağnak Avuçlara Bir ihanet filiz verir de Ya mutlu yarınlar Teker teker kurşuna dizilir Sessiz çığlıklar yürekte Taşan volkan gibidir Ay solgun umutsuz Güneş yitik Firari saatlerde, mülteci kaçışlar gözlerde Esir... Yorgun bir savaşçıyım şimdi yollarda Sözde sonsuzluğa Gecenin karanlığına Gün gelir düşer omuzlarım Batık kurtarılmayı bekleyen bir gemi misali Dalgalar vurur,sert Karaya vurur duygularım Nefesim kesilircesine İnadına ağlarım yağmura İnadına boşalır yaşlar yağmura karışarak Sebepsiz soldu hayatın rengi Ağlamak geldi,durdum; Ve sadece güldüm Zamandan intikam alırcasına Uyandım düşlerden Kırılan dallara inat Ve yeşerttim umutları Karanlığa rağmen sessizce... 29.10.2009,ELİFCE sevgilii @elifce, yıllardır şiir okuyan bir insan olarak şiirini epey inceledim.. eleştiriye açık bir insan olduğunu düşünüyor ve görüşlerimi aktarmak isiyorum.. şiirini bilerek boyadım.. sen de gör diye.. neyi mi? yoğun bir bulut gibi karamsarlığı.. açık mavi de kendine geliyorsun ama şiir bitiyor.. bir şair içten ve derin duygularını, anlatma yeteneği ve estetikle birleştirip bir bayrak yapar ve okurunu yönlendirir..ama bunu yaparken ölgün ve pasif değildir.. karamsar bile olsa bunun nedenlerini öyle bir anlatır ki adeta okuru o an için karamsarlığına katılsa bile bunun geçici olduğunu hisseder.. adeta özel yaşamındaki kırılma noktaları, travmalar kol geziyor şirinde.. okurla entegre olmak yerine bir acıyla yüzleşiyor,kendinle dertleşiyorsun.. ve okuruda bu acıdan mabette bulunmasını istiyorsun.. bütün imgelemler harika.. anlatma tekniği iyi.. sözcük dağarcığın geniş.. derinlik de,yoğunluk ta tam kıvamında.. bunlarda senin ustalıkların, güzel yanlarını da takdir ediyorum.. ancak, akıcılıkta zorlanma var.. kelimler seçilirken zorlanmış sürüklenerek getirilmiş bu şiire adeta.. salacaksın kelimeleri, her birine imgelem yada derinlik yüklemek zorunda değilsin.. vurucu tema yı bütünde vereceksin sözcükte değil.. yeni çalışmalarını görmek dileğiyle..
  6. Siz aşk nedir bilmessiniz Siz aşk nedir bilmezsiniz dedi Bukowski Ben elli bir yaşındayım bir bakın bana Genç bir güzele aşığım Kötü saplandım bu işe ama O'nun da hali kötü Fakat olacaksa böyle olsun Kanlarına giriyorum onların ve kurtulamıyorlar benden Herşeyi deniyorlar kaçmak için Ama sonunda hep geri dönüyorlar Hepsi geri dönmüştür bana Ama gördüğüm bir tanesi dışında Ağlamıştım ardından Ama kolay ağlardım o zamanlar Çocuklar sert içkileri yaklaştırmayın yanıma Acımasız oluyorum o zaman Burada oturuyor bütün gece Bira içebilirim siz hippilerle birlikte Bu biradan on beş litre içerim ve Bana mısın demem, su gibi gelir bana Ama bir defa koklatın sert içkileri Pencereden dışarı atmaya başlarım insanları Kim olursa olsun fırlatırım dışarı Bunu yaptım daha önce Ama siz aşk nedir bilmezsiniz Bilmezsiniz çünkü hiç aşık olmamışsınızdır İşte iş bu kadar basit Genç bir fıstık buldum şimdi, öyle güzel ki.. Bukowski diyor bana, Bukowski diyor o minicik sesiyle Bense ne var diyorum Ama aşk nedir bilmezsiniz siz Size ne olduğunu anlatıyorum ama dinlemiyorsunuz Aşk buraya kadar gelip kıçınızı dürtse Bu odada içinizden birinin ruhu duymaz Şiir okuma toplantılarının boktan bişey olduğunu düşünürdüm Bana bak ben elli bir yaşındayım ve çok dolaştım Boktan diyorsam öyledir Ama sonra dedim ki kendime Bukowski Aç kalmak daha boktan Sonuçta işte buradasın ve hiçbirşey olması gerektiği gibi değil O adam neydi adı Galway Kimel Bir dergide resmini gördüm Yakışıklı bir suratı var ama öğretmen Tanrım düşünebiliyor musunuz Eyvah sizler de öğretmensiniz Size de küfrediyor oluyorum o zaman Hayır o adamın adını hiç duymadım Ne de ötekinin, hepsi birer asalak Belki egom yüzünden artık çok fazla okumuyorum Ama, şu ünlerini beş altı kitap üstüne Kuran insanlar var ya, Hepsi birer asalak Bukowski diyor bana bu kız Niçin klasik müzik dinliyorsun bütün gün Sizi şaşırttım değil mi Benim gibi kaba ayyaş birisinin Klasik müzik dinleyeceğini düşünmezdiniz Brahms, Rachmaninoff, Bartok, Tdeman Kahretsin burada yazamıyorum Çok fazla sessiz, çok sayıda ağaç var burada Şehirleri severim, en uygun yerler benim için Her sabah koyarım klasik müziğimi Ve oturup yazı makinemin başına Bir puro içerim bakın işte böyle Ve Bukowski derim sen şanslı bir adamsın Bukowski bu belaların hepsini atlattın Ve sen şanslı bir adamsın Ve mavi duman yayılır masamın üstüne Ve pencereden dışarı Delengpre Caddesi'ne bakarım Ve derin nefes alır ve yazmaya başlarım Bukowski işte yaşam budur derim kendi kendime Yoksul olmak iyidir, basur olmak iyidir, aşık olmak iyidir Ama siz nasıl birşey olduğunu bilmezsiniz Sevgilimi görseydiniz ne dediğimi anlardınız Buraya gelince baştan çıkacağımı düşündüm Tam böyle olacağını bildi, böyle olacağını bana söylemişti Allah kahretsin ben elli bir yaşındayım o ise yirmi beşinde Birbirimize aşığız ve o beni kıskanıyor, Tanrım bu güzel birşey Buraya gelip baştan çıkarsam, gözlerimi oyacağını söylemişti Alın işte aşk sizlere İçinizden hangisi bilir böyle birşeyi Sizlere birşey söylemeliyim Öyle adamlarla tanıştım ki hapishanede Üniversitelere ve şair toplantılarına giden İnsanlardan çok daha fazla yol-yordam bilen insanlardı Kan emicidirler onlar, bütün görmek istedikleri Şairin çorapları kirli midir acaba ya da koltukaltları kokuyo mudur Ama sizden şunu hatırlamanızı istiyorum Bu odada yalnız bir tane şair var bu gece BELKİ DE BU ÜLKEDE YALNIZ BİR TANE ŞAİR VAR BU GECE O DA BENİM İçinizden kim biliyor yaşamı, içinizden kim biliyor herhangi birşeyi Hangi biriniz hayatında işinden kovuldu? Ya da sevgilisine dayak attı ya da sevgilisinden dayak yedi Beş defa kovuldum ben Senis and Rocbuck'tan Kovmuşlar, tekrar kovmuşlardı beni Otuzbeş yaşındayken tezgahtarlık yapıyordum onlara Sonra kurabiye çalarken yakalandım Ben nasıl olduğunu bilirim çünkü ONLARDAN GELİYORUM Elli bir yaşındayım ve aşığım Şu gencecik güzel şey diyor ki bana: Bukowski Ve ne var diyorum, O ise Sen pisliğin tekisin diyor bana Ve bebeğim beni anlıyorsun diyorum Bu dünyadaki tek güzel şey O Kadın ya da erkek bu tür hareketine katlanacağım tek kimse Ama siz aşk nedir bilmezsiniz Hepsi geri döner bana sonunda, her biri geri döner Yalnız o sözünü ettiğim bir tanesi, Hani o sözünü ettiğim bir tanesi Yedi yıl birlikte yaşamıştık, çok içerdik Bir avuç memur görüyorum ben bu odada Şair filan yok aranızda, hiç şaşırmadım bu işe Şiir yazmak için aşık olmak gerekirdi Ve siz aşık olmak nedir bilmiyorsunuz ki Sizin derdiniz bu! Şu ağır içkiden verin biraz bana Tamam buz istemem güzel Güzel işte çok güzel böyle Haydi bakalım gösteriye başlayalım Ne dediğimi hatırlıyorum Ama bir tek atacağım yalnızca Ne de güzel tadı var şu meretin Haydi uzatmadan bitirelim bu işi Yalnız bundan sonra kimse durmasın Açık pencerenin yanında Charles Bukowski
  7. şu genç yaşta kaybettiğimiz barış akarsunun amasra çalışmasını çok beğenirim..dinlemek isteyene.. herkese iyi akşamlar.....
  8. AED şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    günaydın (tünaydın) sevgili @ jön
  9. video yükleme aşamalarını açıklayan bir link verirmisiniz değerli @Bastet..?
  10. bence de saba tümer.. bazı bayan arkadaşlar hemcinslerini koruyorlar..
  11. AED şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    günaydınn,,yavaş düşeckesin bu ne coşku..
  12. umarım beğenirsiniz..ben çok güldüm.. masum olmayan kim? rıdvan dilmen mı saba tümer mi? çok komik
  13. AED şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    günaydın @Radya ,,
  14. AED şurada bir başlık gönderdi: Ressamların Biyografileri
    Şeker Ahmet Paşa (d.1841 - ö.5 Mayıs 1907), Türk ressam, Asker, Bürokrat. İstanbul'un Üsküdar semtinde doğdu. Asıl adı Ahmet Ali'dir. 1855 yılında Tıbbiye Mektebi'ne girdi. Tıp öğrenimini tamamlamadan Harbiye Mektebi'ne geçti. Harbiye Mektebi'nde aldığı anatomi ve perspektif dersleri ile resim yeteneğini geliştirdi. Resme olan ilgisi ortaya çıkınca Sultan Abdülaziz tarafından Paris'e gönderildi. Burada yedi yıl Gerome ve Boulanger atölyelerinde çalıştı. Paşa Ressamlar Geleneği Şeker Ahmet Paşa'nın yaşamını öyküsünü irdelemeden önce onu doğru bir şekilde konumlandırabilmek; içinde yetiştiği sanat ortamının yapısını ele almakla olanaklıdır. Osmanlı İmparatorluğunda Figüratif resim, ya Enderun'da yetişen, ya da tekke ve dergah gibi dinsel öğretilerin kuram ve uygulamasının gerçekleştirildiği kurumsal yapılardaki nakkaşların elinde belirli bir seviyeye gelmişti. Tanzimat'ın ilanıyla birlikte gündeme gelen yenileşme, Osmanlı seçkinlerinden halka uzanan bir harekettir. 19.yüzyılın özelikle ikinci yarısında yetişen ressamların çoğunlukla askerlerden çıkması ve paşa ressamlar olarak adlandırılması bu nedene dayanmaktadır. Topçu Kara Okulu gibi öğretim kurumlarının açılması ve hendese-i tersimiyye, resm-i hatii gibi resim sayılabilcek bilgilerin verilmesi, yetenekli gençlerin yabancı ülkelere - özellikle Fransa'ya -gönderilmesi bu sonuca neden açmıştır. Böylece batılı resim anlayışı sanatımıza girmiştir Yaşamı Asıl adı Ahmet Ali’dir. Küçük yaşta Tıbbiye Mektebine girmiştir. Resim yeteneği nedeniyle bu okulda resim öğretmenliği yardımcılığına getirildi. Daha sonra okuldan ayrılarak Harbiye’ye geçti. Abdülaziz’in ilgisini çekince, resim öğrenimi için Paris’e gönderildi (1864). Önce Mekteb-i Osmani’ye devam etti. Paris Güzel Sanatlar Akademisi’ne geçti ve G. Boulanger, J. L. Gerome gibi öğretmenlerden dersler aldı. Paris Uluslararası Fuar sergisinde resimleri sergilendi (1867). Resimleri Salon’a kabul edildi (1869, 1870) Abdülaziz, Avrupa gezisi sırasında sergideki resimleri gördü ve Ahmet Ali’yi resim seçip almakla görevlendirdi. 1870’te Akademiyi bitiren Ahmet Ali, Prix de Romeu kazanarak, üç ay süreyle Roma’ya gönderildi. Yurda dönünce kolağası rütbesiyle Sultanahmet’teki Sanat Mektebi’ne resim öğretmeni olarak atandı (1871). Uzun hazırlık ve çalışmalardan sonra, Sultanahmet'teki Mekteb-i Sanayi'de Türk ve yabancı ressamların eserlerinden oluşan bir resim sergisi açmayı başardı (27-Nisan-1873). Bu sergi, Türkiye’de açılan ilk resim sergisiydi. İkinci sergiyi 1 Temmuz 1875’te Çemberlitaş'taki günümüzde Basın Müzesi binası Darülfünun'da salonunda açtı. Bu sergide kendi resimleri, diğer Türk ressamların eserleri, çoğunlukla Hıristiyan ve yabancı ressamların eserleri yer aldı. Şeker Ahmet Paşa, Abdülaziz’in takdirini kazanarak, padişah yaverliğine atandı. Bu görevi sırasında manzara resimlerinden uzaklaştı ve İstanbul Mercan'daki konağındaki işliğinde (atölye) natürmort çalışmaları yaptı. 1884’te Mirliva (Tuğgeneral), 1890’da da Ferik (Tümgeneral) rütbesine yükseldi. Sanatı Şeker Ahmet Paşa, çağdaş Türk resim sanatı’nın temel taşlarından biri olarak değerlendirilmektedir. Peyzaj temasına yaptığı dünya çapındaki üslup katkısı, sanatçının mekan derinliği ve atmosfer ilişkilerini yorumlayan duyarlığının ürünü olarak görünür. Şeker Ahmet Paşa’nın düzen anlayışına mal olan lirizm, özgün bir şema geometrisiyle dengelenmektedir. Şeker Ahmet Paşa'nın yaşadığı yıllarda siyasal ve sosyal açıdan pek çok olay gerçekleşmiş olmasına karşın, Paşa'nın eserlerinde bu tür olayların ele alınmadığı gözlenebilmektedir. Bu, onun bir gözlemci olarak bakışlarını doğaya çevirmiş, yaşadığı topluma kapalı, yalnız iç dünyasında yaşayan bir sanatçı olduğunu ve bu tavrını yaşamı boyunca koruduğunu göstermektedir (Güvemli, 1975). Paris'te bulunduğu yıllarda, tabiatta, açık havada yapılan resmi savunan Barbizon ressamlardan etkilenmiştir. 1870'de Roma'ya gitmiş, 1871 yılında İstanbul'a dönmüştür. Bir yandan askerî kariyerini sürdürürken, diğer yandan resim yapmıştır. 27 Nisan 1873'te Sultanahmet'te açtığı sergi, Türk resim sanatında bir sanatçının kendi adına açtığı ilk resim sergisi olarak literatüre geçmiştir. Natürmort çalışmaları ile ünlüdür. Resimlerinin önemli bir bölümü İstanbul ve Ankara Resim Heykel Müzeleri ile, Sakıp Sabancı Müzesi ve bazı özel koleksiyonlarda bulunmaktadır. Başlıca Eserleri
  15. evet güzeldi..@FUZULİ.. bu günlük bukadar,iyi geceler dostlar..
  16. öpüşmek tokalaşmak ---OUT JAPON SELAMI ------------ İN
  17. ikisini da şairi aynı kişİ.. bir dizesini daha aktarayım ..: <herşeyi süpürebilirsin,sonbaharı asla süpüremezsin..> bulamazsanız söyleyeceğim
  18. evet neslihan hoştu.. ahmedo..aynur doğan gecenin derinliği ve gizemi....buyrun..
  19. Birisi biri için Bilerek bilmeyerek Her biçimden bir anlam Her anlamdan bir biçim Beklemiştir giderek Bekledi bekleyecek Birisi biri için. O belki de gelecek Belki de gelmeyecek. Birisi biri için Gelecekgelmeyecek Sürecek için-için Ama hiç gitmeyecek Hep başlayıp yeniden Ve de hiç bitmeyecek.
  20. değerli arkadaşlar, fıkra o kadar kaliteli ki(bence tabi) biraz edep dışına çıkmasına feda ettim.. nede olsa kocaman insanlarız idye.. ama gördüm ki kantarın topuzu kaçmış.. daha dikkatli olurum ..sevgiler
  21. AED şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Moda, Güzellik ve Kişisel Bakım
    o zaman sayın @birce ülkemizdeki,NURİ ALÇO, TECAVÜZCÜ COŞKUN gibi tarihi kişilikler yetişemeyecek demektir..
  22. münir nurettin selçuğu, hafız burhanı..vb..bir taş plak ta dinlemek iyi giderdi şimdi..
  23. evet güzeldi..@FUZULİ ama penguenlerin gerçek dansı değilde bilgisayar oyunu sanki.
  24. Bir Sürü Delikanlıya Dostça Öğütler tibet'e git deveye bin incili oku ayakkabılarını maviye boya sakal bırak kağıttan bir kanoyla dolaş dünyayı the saturday evening post'a abone ol çiğnerken sadece sol tarafını kullan ağzının tek bacaklı bi kadınla evlen ve düz bir usturayla traş ol ve kadının koluna adını kazı benzinle fırçala dişlerini bütün gün uyu ve gece ağaçlara tırman keşiş ol viski ile bira iç kafanı suyun altında tut ve keman çal pembe mum ışığında göbek at köpeğini öldür belediye başkanlığına aday ol bir varilin içinde yaşa baltayla kafanı yar yağmurda lale ek AMA ŞİİR YAZMA! Charles Bukowski

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.