Zıplanacak içerik

Genel

Seçilmiş Blog Başlığı

Heyyyy yazmayalı çok uzun zaman olmuş..Biraz başım dumanlı ama, idare edin artık.. Kısacık birkaç kelam edip gideceğim..   Bugün mutfakta yemek yapıyordum, tam o sıra dışarıdan hoş bir kadın kahkahası işittim..Güzeldi, gülümsedim.. Ama birazda kıskandım, içim burkuldu galiba.Çünkü en son ne zaman kahkaha attığımı bile hatırlayamadım. Neyse uzun lafın kısası.. Ben artık kahkaha atmayı özledim.. İşte öyle..     http://www.youtube.com/watch?v=FTWHDChQdGY       Belki bir şarkının her s
  • Radya
..   "diyordum ki eğer siz newspaper'i gazete ve scissors'u makas olarak biçimsel algılıyorsanız ne dada hakkında bir şey biliyorsunuz ve ne kendiniz hakkında fikriniz var"   nehrin üzerindeki köprüden oltayı suya atarak balık tutmak gibi bir şey şiir yazmak belki önemsiz görünür bazılarına çok şeyi örtbas etmektedir oysa   örneğin nedir geçersiz saymak istediğin? bir ölçülü biçim mi çektiği içinin? öyleyse onu konu al kendine önemse ama bu arada etkilerinden ayır içeriğini
..   "gün karışınca gecenin kanına unuturlar insanlar.."   şimdi bu mu olmalıydı bunca saat ve herşeyi konuştuktan sonra son sözlerin sahip?   gün ışıyor işte.. bi daha toparlıyorum dinlesen beni..   gönül ani bi itilim ile tersinir ya da bi kayıtım ile ve sanki bi köpeciğin sırnaşarak sevgi istemesi gibi rast gele yazar güneşin kaderini hem kesin ve hem geçişli bi tarzda müsvedde makyaj gereçlerini soğurarak sofrasından   ve günün yataygözü çekilip gittiğinde rutin yolu
sürdürdüğüm rutin yaşam doppelganger bir şehir yaşamıydı umursamaksızın neler getireceğini sürekli duygularımı yaratıyor ve orada ruh-eşimi arıyordum proposal!   haydi.. bitsin eski yaşantılar aşalım haydi.. yeni yaratılarda rastlaşalım haydi.. siz de gelin katılın davetimize haydi.. siz de gelin katılın şölenimize   bu toplumsal bir ipnotik durum bütünüyle ironik bir yaşamdı ve her ufak şey bir giz taşıyordu vazgeçebilirdim.. ya da sürdürebilirdim.. proposal!   canımsın sen..
..   Yeni ve Üst Önerilere Açılmak:   Bir ferd, kendi potansiyel enerjisinden dolayı mevcud olmayıp, bilâkis etrafındaki varlıkların potansiyel enerjisinden dolayı mevcuddur. Bu, varlığın, bizatihi mevcudiyet sahibi olmadığını icab ettirmez. Şunu icab ettirir ki, bu realite içerisinde, bu üç buutlu âlem içerisinde bütün varlıklar kendi benzerleri ve eşya ile bir bütünü oluşturmaktadırlar. Böyle olunca, bir varlığın iştirakte bulunduğu en az üç plân mevcuddur:   Birinci plân: Kend
.. sahip! sahip; bi sahibi olduğu için sahip'tir.. öyle olmasaydı.. sahip olamazdı.. ve sahip olduğunun kanıtı; o'na bi sahip diye bağlananın olmasıdır.. o; o zaman sahiptir zaten.. ve sahipsiz de değildir.. sözünüz saptırmadır.. sahip:))   if so.. ringde karşı-güçler ile döğüşürken ben; masklı jakobenler ile tur atıyordun sen..   bahsini ettiğiniz; "beşm-i nare".. olmaktadır.. -ki mezhebsizlerin çığlıkları dinsizlerin çağrıları anlamına gelebilecektir kavram türküde o an
http://youtu.be/jYF5SFhtS1E   öyle bigeceydi işte mendirekte salıncaklar saçma gelmişti ama yanımda sen vardın sevgili   ay bile yeşil mavi titreşirken unutup da rengini ellerin ay olmuşken avuçlarımda hiç nedensiz yıkıldı birden mendirek ve sıçrayarak salıncak gönlüme kuruluverdi   öyle bigeceydi işte sevgili ay mendirek salıncak bide salınan hayallerim ..
..   Birisi tuzakla bir kuşu avladı. Kuş ona dedi ki:   "Ey himmet sahibi, Sen nice öküz ve koyunlar yedin, kurban için pek çok develer kestin. Onlarla bile bir zaman doymamışken, bu fakîrin vücûdu seni hiç doyurmaz! Beni âzâd et, sana üç nasîhatte bulunayım; aptal mıyım, akıllı mıyım kanâat gelsin!   Birinci nasîhati elindeyken, ikincisini ise duvar üzerinden; Üçüncü öğüdü de ağaç tepesinden söyliyeyim; böylece bu üç öğüt baht mumunun nûru olur!"   Elindeyke
..   VARLIKLARIN BAŞLANGICI ÜZERİNE..   Mlle. de L'SPINASSE - Ya biz, biz nerede kalmıştık?   BORDEU - Vallahi, pek hatırlamıyorum. Onu dinlerken zihnimde o kadar çok olay canlandı ki..   Mlle. de L'SPINASSE - Durun, durun.. Şu örümcekten söz ediyordunuz.   BORDEU - Evet, evet.   Mlle. de L'SPINASSE - Yaklaşın doktor. Ağının içerisinde dolaşan bir örümceği tasarlayın. Bu ağın ipliklerinden birini titretin, hayvanın koşuştuğunu görürsünüz; güzel. Şimdi şunu öğrenmek istiyor
..   Dakûkî , iyi bir hale sahipti. Âşık ve keramet sahibi bir zat. Yeryüzünde gökteki ay gibi seyreder dururdu. Gece yolcularının gönülleri, onunla aydınlanır, nurlanırdı. Bir yerde az otururdu, bir köyde iki günden fazla kalmazdı.   "Bir evde iki günden fazla otursam, kalbimde oranın sevgisi alevlenir. Eve barka mağrur olmaktan çekinir, hadi ey nefis zenginleşmek, bir şey elde etmek için sefere düş derim; İmtihanda muvaffak olması için kalbimi hiçbir yere alıştırmam.." d
Büyük insanlar bir zamanlar büyük mucizelere kadirdiler..   Prag varoşları basılmış ve kadınlara tecavüz edilmek, çocuklar kızartılmak ve geri kalanlar kıyımdan geçirilmek üzere iken ve artık sonuç kesin olarak gelmiş gibi görünürken, Yüce Haham Loeb Cemara'sını bir kenera bırakıp, caddeye indi ve öğretmenin evinin önündeki bir balçık yığınının başında durdu ve kilden bir figür şekillendirdi.   Haham, yarattığı Golemin burnuna üfledi böylece Golem kıpırdanmaya başladı; sonra kulağın
..   pek sayın fanatik boyut gizemci fantomlarım!   genel ve umumi istekler üzerine sizlere bu gün bazı büyülerimizi arzediceyiz   mahabbet(1) içün büyümüz;   kadının(7) tırnakı(8) alına münasip bir mahalde kaba konup yakıla (3) toz haline getirile emerging tozumuz biberimiz ile(2) karıştırıla   ayrıcana başkası biyerdede kırmızı bakıra(5) yedi sefer sevilen kimsenin adı yazıla(4) bu bakır ateşe bırakıla o ööle durucak orda   bu işlem yapılısıyada diğer mahlûl de hiç ça
Yönetmen : Sidney Lumet   Senaryo: Peter Shaffer   Oyuncular: Richard Burton (Martin Dysart) Peter Firth (Alan Strang) Jenny Agutter (Jill Mason) Eileen Atkins (Hesther Saloman Joan Plowright (Dora Strang), Colin Blakely (Frank Strang) Kate Reid (Margaret Dysart)   Müzik Richard Rodney Bennett   1977 USA   **   Onun acısını alacağım! Ya sonra? Kendini makul biri olarak bulacak! Ya sonra?   Duyguların nesnelerin üzerine yapıştırılan yara bantları gibi insan ruhuna kolayc
..   -Farkındalık; eyleme geçmiş uyum'dur. -Belli temel kabullerin bilgisini gerektirir.   -Odaklandığım nokta ve muhiti, var olduğumu bildiğim, betimleyebildiğim zaman ve mekândır.   -Bu mekân ve zamanın kendine özgü hüküm ve kaideleri vardır.   -Ve bu hâkim hükümler; tüm odak noktaları ve sahaları ile kapsadıkları ahkâmları da kapsayan üstün sistemin bir cüzüdür.   -Böylece, bulunduğum aralıkta benim, bu hüküm ve kaidelere uyum sağlamam gerekli olmaktadır. Zaten bu
ufff YSG li bir gündü... Büyük sevinç ile çıktığım 18 günlük iznim bitti yarın iş başı izin dönüşü tatilde olan 17 yaşındaki yeğenim melis'imide aldım yanıma döndüm evime... hadi alışveriş falan yapalım bir parkta soluklanalım dedik boş kalan salıncaklara oturduk derken ilk girişimim hüsranla sonuçlandı çünkü 0-1 yaş grubu için ve daha yetişkinler için 2 adet salıncak türü varmış meğersem... ahir ömrümde bunuda öğrendim. çoluk çocuk olmayınca parklada işi olmuyor insanın işte.. Ama moral b
  • simin
..   Caudwell, sadece 30 yıl kadar yaşamış, ama bu sürece hem katolik öğretimi ve hem de savunacak kadar Marksist bakış açısı/felsefesi sığdırmış dahi kitaplar yazmış bir İngiliz düşünürü/estetikçisi'dir.   Halâ Marksistler tarafından kabul görmemiş, halâ tartışılır olmakla birlikte şu özelliği dikkati çekiyor;   Caudwell, İllizyonlar ile Realite üzerine yaptığı araştırma ve varmaya çalıştığı sonuçların bu noktada, O'nun taklid ile yaratma kuramlarının birbirini tamamladığı fikrine
..   Subhadda'nın oğlu Jotikkha, Rajagaha'da kendi evinde yaşamaktaydı. Mücevherlerle süslü sandal ağacından ma'mul çok değerli bir kâse alıp, evinin önüne uzun bir direk dikti ve kâseyi direğin tepesine koyup, şu yazıyı da üzerine astı:   "Merdiven ya da kancalı bir sopa kullanmadan, veya direğe tırmanmadan, bir Samana/Zâhid, salt büyü gücünü kullanarak bu kâseyi aşağıya alabilirse, ona ödül olarak ne isterse verilecektir."   Ve halk şaşkınlık içinde, ağızları övgülerle dolu
Yılları sayılamaz, çok çok eski bir çağmış, Gökler sanki delinmiş, çok çok yağmurlar yağmış, Dünya sele boğulmuş, bu şiddetli yağmurla, Yeryüzü hep kaplanmış, sürüklenen çamurla, Sellerin önündeki, çamurlar bir yol bulmuş, Kara-Dağcı dağında, bir mağaraya dolmuş, Mağaranın içinde, kayalar yarılmışmış, Yarıkların bazısı, insanı andırırmış, Kayaların yarığı, insan kalıbı olmuş, Kalıpların içi de, kille çamurla dolmuş, Aradan zaman geçmiş, yıllar asırlar dolmuş, Yarıklarda bu toprak, sul
..   Bir zamanlar genç bir adam varmış. Bir kentte beyaz adamların arasında yaşayan yoksul bir kızılderili. Ne evi varmış bu adamın, ne bir yakını, ne bir dostu. Bu kente "köşeyi dönme" umuduyla gelmiş, ama yoksulluktan, acıdan başka bir şey bulamamış. Arada bir çoço gibi çalışıp bir kaç kuruş kazanırmışsa da bu onun ancak karnını doyurmaya yetermiş; Çoğu zaman aşını dilenerek ya da hırsızlık yaparak bulurmuş.   Bir gün bu delikanlı kentin pazar yerine gitmiş. Ne yapacağını bilemed
..   Ay meselesini ısrarla istediğinizi biliyorum. Daha önce de bir çok Dünya insanı, Ay'a ve diğer başka gezezegenlere gidip ve tekrar dünyaya dönmüşlerdir. Fakat susmaktadırlar. Zamanı gelince konuşacaklardır. Çünki şimdi, kimse onları anlayacak ruhsal seviyede değildir.   Şu anda herkesin bildiği üç dünyalı Ay üzerinde bulunmaktadır. Fakat herkesin bilmediği pek çok dünyalı da Ay'da yaşıyor. Er geç bunlar açıklanacaktır. Dünya halkını paniğe kaptırmamak şarttır. İlâhî düzen t

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.