Karmaşık bir iş bu, hiç beklenmedik dönüşler, düşüşler, çıkışlar içeriyor. Neden öyle olduğunu anlamadığınız bir çok olayı yaşıyorsunuz, belki de anlamamak için çaba sarf ediyorsunuz kim bilebilir. Sonuçta birlikteliğiniz devam ediyor ve çok mutlu hissediyorsunuz.
Birden üstünüzdeki ilginin bıkkınlığını yaşıyorsunuz. Yaşadığınız bıkkınlık, anlatılmaz bir hal alıyor. Öyle ki baktığınız her yerde o ilgiyi görüyorsunuz.
O gün geliyor: yatağa yaklaşırken onun vücudunun çok kıvrak bir yılan
Aşkı Aşk Teselli Eder
Aşktır panzehiri aşkın
Geri dönmeyince unutacaksın
Diyebilmek ne kadar zor da olsa
Bu beklemelerin sonu yok
Sevdası gökyüzüne olan bir ağacın
Dalına tutunmuş gibi
Hayali ulaşmak istediği sonsuzluğun dibi
Masum ve sessiz
Yapayalnız
Aşıklarını bekliyor
Kimse bilmiyor ki
Anlatabilsin
Aşkı aşk teselli eder ancak
Ve
Ne kadar aşk varsa yaşanacak
Kapımdan geçsin
Ya da kapılarına yüz süreyim
Ki
Bu hayat yaşanabilsin
Oğuzkan Bö
Aşkı Anlatmak
Aşkı anlatmak
Bütün mesele bu
Önce tatmak
Fakat sıkıntı
Aşk mı değil mi anlamak
Çünkü tarifi yok hiçbir yerde ve yürekte
Herkesin öyküsü başka
Anlattığı başka o yüzden
En büyük belirti
O olmazsa yaşam yok demek aniden
Onsuz yaşamaya hayret etmek
Nasıl aşık olduğuna şaşırmak
Ve
Acaba bu aşk başka bir şey mi demek
Ve yeniden açılmak limanlarına bilinmez kıyıların
Arkanda şiirler bırakarak
Köprüler yakarak
Ağlayarak çoğunlukla
Aşk
gidiyorum, iç anadoluya doğru uzun bir yolculuk yapmaya hazırlanıyorum. İçimde bir garip telaş var, biraz heyecan, biraz korku ve biraz da mutluluk
ama sonunda gidiyorum işte hayalimin peşinden, yıllardır keşkelerimle can çekiştirdiğim "ben" ime bir ödüldür bu gidiş, yüreğim izmirde, bedenim Ankarada bir hayaldir, bir masaldır ve belki bir rüyadır bu gidiş, ve belki tatsızdır da aynı zamanda...
bilmem.....
herzamanki gibi bilmem...
aklım git dedi, gidiyorum,
çağırdılar
Dinle, bu ney nasıl şikâyet ediyor, ayrılıkları nasıl anlatıyor:
Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımdan erkek, kadın? herkes ağlayıp inledi.
Ayrılıktan parça parça olmuş, kalb isterim ki, iştiyak derdini açayım.
Aslında uzak düşen kişi, yine vuslat zamanını arar.
Ben her cemiyette ağladım, inledim. Fena hallilerle de eş oldum, iyi hallilerle de.
Herkes kendi zannınca benim dostum oldu ama kimse içimdeki sırları araştırmadı.
Benim esrarım feryadımdan uza
Çözemediğim Bir Şeyler Var Hayatımda
Çözemediğim bir şeyler var hayatımda
Sualtı gibi derinlerde sessizce bekleyen
Dirensem, daha ne kadar direnebilirim artık
Nereye kadar gidebilirim, gitsem?
Aradığım nedir, o kentten bu kente?
Adressiz yaşamak da sıkar insanı gün gelir
Gider heyecanlar, istekler, gülümseyişler
Yüreğimdeki denizin suları birden çekilir.
Özleyip de vardığım her yerden, hemen kaçsam diyorum
Ne aradığımı biliyorum, ne bulduğumu
Bilmem neresinde yanıldım be
Akvaryum
Çiçekleri koparmadan sevmeye başladım
Canımsın
Başım bulutlara değiyor şimdi
Akşam başka bir akşam
Omuzlarında şal olsam dediğim kızlardan biri
Gözleri
İri iri bakarken yakalandı
Ağlarına açık denizlerdeki balıkçıların
İllaki çırpınmak lazım şimdi
Aldığım havanın yetmediği nefeslerdeyim
Nefes nefeseyim
Sen yaşamdan koparılmış gibi
Ben yaşama sarılmış gibi
Aşkın zamanı olmaz demelerine bakma sen
Zamanımın kalmadığı zamanlarda
Karşıma çıktığınd
Ayrılık Sevdaya Dahil
Acilmis sarmasik gulleri kokulariyla baygin
En gorkemli saatinde yildiz alacasinin
Gizli bir yilan gibi yuvarlanmis icimde kader
Uzak bir telefonda aglayan yagmurlu genc kadin
Ruzgar uzak karanliklara surmus yildizlari
Mor kivilcimlar geciyor daginik yalnizligimdan
Onu cok ariyorum onu cok ariyorum
Heryerimde vucudumun agir yanik sizilari
Bir yerlere yildirim dusuyorum
Ayriligimizi hisettigim an demirler eriyor hirsimdan
Ay isigina batmis karabib
Aşk ve Savaş
hangi kelimeyle adlandırıyorsan eylemini
o kelime taşımalı
ne demek istediğini
savaş diyorsan
kan gövdeyi götürmeli
sipere girmeye zamanın olmamalı
girmişsen başını uzatmaya korkmalısın
ve düşmanın da aynı duyguları taşımalı
karşıkarşıya geldiğinde
şimşekler çakmalı
canlar yanmalı
evler yıkılmalı
böyle birşey değilse yaptığın
başka bir kelime bul savaşı rezil etme
aşk diyorsan yaşadığına
nefesin kesilmeli
seni tutan bahaneler olmamalı
deri
Aşığıdaki soruların yanıtlarını arıyorum ve düşüncelerinizi eklemenizi istiyorum
(Biz bu topraklarda yaşayan bütün bireyler anlamına geliyor):
Biz ne kadar çalışkanız?
Biz ne kadar akıllıyız?
Biz ne kadar bilgiliyiz?
Biz güvenilirmiyiz?
Biz adilmiyiz?
Biz terbiyelimiyiz?
Biz ne kadar yalancıyız?
Biz saygılımıyız?
Biz ne kadar hoşgörülüyüz?
Biz toplum hayatını biliyormuyuz?
Biz farklı ırklara nasıl bakıyoruz
Hiç niyetim yoktu yazmaya ama bu koku...
Aslında hiç sewmem ağlak edebiyatını bilirsiniz,lakin aha nazan ne yumurtlamış yine diye okuyorsanız eğer derhal terkedin buraları çünkü çok romantik bi yazı yazmak üzereyim....
Hep sağıma dönük yatarım ben,sağ elim başımın altında...daha rahat,cenin pozisyonu diyor ya pisikoloklar...
Yarın sabah bayram ve ben yapayalnızım...yalnız başıma geçireceğim ilk bayram bu.
Biz küçükken ve babaannem hayattayken annem kuaförde rahat rahat otursun diye
Adına Dilimin Dönmediği Bir Kokuyu Bırakıp Gittin
Adına dilimin dönmediği bir kokuyu bırakıp gittin
Yüreğimin duvarlarına
Astığım görünmez bir resimdin oysa
Ancak bir efkar masasında gösterdiğim
Gel diyeceğim
Cesaretim yok yeniden seni yaşamaya
Hasretin yaşamak gibi canlı
Ve heyecanlı maceraların ümidiyle
Gözlerin gibi değişiyor düşüncelerim
Karşılığı az olan bir sevmeydi benimki
Yalnızca varlığının verdiği bir aydınlık duyguydu
Yağmur yağdığında kirpiklerinin ı
[font=Comic Sans Ms]yazıda, gerçeklerle efsanelerin birbirine iyice karıştığı karanlık bir çağda, yakından tanıdığımız iki ünlü tarihsel simânın kan kardeşliğiyle başlayıp ölümcül bir düşmanlıkla noktalanan sıradışı öyküsüne konuk olacağız. Bir cephesinde "Cihan Fatihi" nâmlı Sultan Mehmet, diğer cephesinde ise "Kazıklı Voyvoda" nâmlı Romen Prensi Vlad Tepeş'in yer aldığı son derece trajik bir öykü bu... Öyle her yerde okuyamazsınız, o yüzden tadını çıkartın!
Türkler, 1431 yılında Orta Romanya'
Soruyorum,susuyorsun.Ben sukutun bu kadar anlamlı olduğunu bilmezdim.Bütün sorularımın cevabını bir bakışla veriyorsun,kah bir gülüşle.Zaman zaman gözlerinin içinde eriyip kaybolduğumu hissediyorum.Yanımda olmadığın günler,geleceğin güne hazırlıyor beni.Yokluğuna böyle dayanabiliyorum.Karanlıklar içinde her dakika gözlerinin aydınlık bakışlarıyla doluyor içim.Aradığım her şey orada.Cevapsız kalmış bütün soruları gün ışığına çıkarıyor gözlerin.
Bekliyorum,geliyorsun.İşte diyorum yaşamak bu.Sevme
GÖRÜNMEZLİK GERÇEK OLDU..
Bilim insanları, deneyde mikrodalgaların bükülmesini sağlayarak bakır bir silindiri ‘görünmez’ hale getirdi.
NTV-MSNBC VE AJANSLAR
Güncelleme: 13:41 ET 20 Ekim 2006 CumaWASHINGTON / LONDRA - Araştırmacılar, bilimkurgunun sınırlarına yaklaşıyor. Henüz daha Uzay Yolu’ndaki gibi insan ışınlanması için erken olsa da, Duke Üniversitesi uzmanları bakır bir silindiri ‘yok etmeyi’ başardı. Yüksek ısıda, ışığı bükünce madde de ortadan ‘kayboluyor’. İdeal bir görünmezlik