Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

şeb-i yelda...

  • başlık
    51
  • yorum
    405
  • görüntü
    129.764

Bu blog hakkında

"Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilir / Muptela-i gama sor kim geceler kaç saat"

Bu blogdaki başlıklar

Peki...

“Ben sadece sevdim...” İçinde ne barındırır bu cümle?   Emek? Özveri? Acı? Çok Acı? Umutsuzluk? Ayrılık? Hepsi?   Ben söylerim, sen dinlersin. Söylemesi gereken sadece söyler mi? Umut ederek mi söyler? Daha mı çok acı çeker söylerken? Kıvranır mı acıdan?   Dinlemesi gereken peki? O ne yapar o zaman? Ne yaşar? Ne hisseder? Hiçbir şey mi? Çok şey mi?   Hiçbir şeydir belki... Sevme der, sevmeseydin der. Ne kadar kolay söyler.   Sev desem ben olur muydu peki? Sevseydin deseydim... Ben bun

gloria

gloria

Sigaramın dumanına sarsam saklasam seni

Bugünümü sana ayırıyorum, sadece sana. Senin için şarkılar dinleyip seni anlatanı bulmak, yüreğimi seninle doldurup sonra da onları kağıda dökmek ve sana yüreğimde yeniden yeniden yerler açmak için. Her yerim sen olsun istiyorum, çepeçevre seninle sarılmak, havanın ısıtamadığını seni düşünerek ısıtmak, içtiğim çayda tadını bulmak, tadını buluncaya kadar içmek. Biliyorum bunları seni bilmeden yapmak çok zor. Ben, seni bilmek istiyorum!   Sana bakmayı seviyorum, yüzündeki her izi, her hareketi e

gloria

gloria

Laplace'in Şeytanı

Keşke şöyle on beş yıl kadar geriye gitsem ve beni şu aşamaya getirmiş olan hiç bir şeyi yapmadan, tekrar bir 15 yıl yaşasam.   Merak ettiğim şey aslında o zaman da acaba yine burada, bu şekilde mi olurdu hayatım?   Kimbilir belki de vardır o hayatlar bir yerlerde, mutlaka yaşıyorlardır? Belki de milyon hatta milyar kez çeşitli hayatlara bölünmüşümdür.   Paralel evrenler gibi...   Bir sürü paralel evrende yapmadıklarımı yaparak hayatlarına devam eden bir sürü "ben" var mıdır acaba?   P

gloria

gloria

BİR İTİRAFIM VAR

BİR İTİRAFIM VAR   En küçükken ip cambazı olmak isterdim çünkü babamın beni götürdüğü sirkteki ip cambazından çok etkilenmiştim.   Sonra biraz büyüdüm çöpçü olmak istedim çünkü şu an moda olan hani şu renk renk lastik çizmeler var ya ben küçükken bir ara yine moda olmuştu ama annem “Ne o öyle, çöpçü çizmeleri gibi” diyerek bu isteğimi reddetmişti. Hani yani çöpçü olsam o çizmelerden benim de birer tane olabilirdi.   Az daha büyüdüm astronot olmak istedim çünkü çoğu arkadaşım astronot olma

gloria

gloria

Bu Aralar Rüyalarım da Bir Enteresan!

Bu aralar rüyalarım bir enteresanlaştı, sanki geçmişimle hesaplaşıyormuş gibiyim.   Eski aşklarım giriyor rüyama, özlediklerimse sarılıp öpüyorum yanaklarından, vedalaşıyorum her biriyle; konuşamadıklarım ama konuşmak istediklerimse konuşuyorum onlarla. Ne kadar çok aşkım varmış benim demiyorum, belli kişiler gördüklerim, hep içimde tuttuklarım, ısrarla saklamak istediklerim… Ama bu günlerde tek tek ayrılıyorlar içimden…   Hani sana neyin var derler oturur anlatırsın; hatırladığın, bildiğin,

gloria

gloria

Peynir seni çağırıyor!

Doğup büyüyor ve sonra ölüyor olabiliriz, ne kadar düz görünüyor değil mi? Ama bence insan yolu göründüğü kadar düz değil, aksine içinden çıkılamaz bir labirent kadar karışık. (Zaten düz olsaydı o kadar da eğlenceli, maceralı ve sürprizlerle dolu olmazdı.) Her neyse işte, labirentin sonunda bir ödül olur ya genelde, klasikten çıkmayalım bizim ödülümüz de peynir olsun (ama bizim fare olma zorunluluğumuz yok baştan söyleyeyim). Peynire ulaşıncaya kadar birçok yol denemek zorundayız, çıkmazlara gir

gloria

gloria

Ortaya yazıyorum.

Bir insanın beyni ve yüreği aynı anda ne zaman hareket eder acaba? Yüreğin istediğini, beyin istisnasız ne zaman kabul eder ve ‘Evet, aferin iyi yaptın, tam da bunu yapmalıydın.’ der? Çünkü bana hiç öyle olmuyor, benim beynim ve yüreğim her daim birbirinden bağımsız ve birbiriyle düşman gibi, sanırsın biri iyi, diğeri kötü polis. Biri ister diğeri olmaz der, biri yapayım der diğeri hayır kesinlikle der, bana da beyin ile yürek arasında gidip gelmece düşer. Yazarım silerim, isterim vaz geçerim vs

gloria

gloria

"Şeb-i Yelda" Hali...

Bazı sesler adamı yazmaya zorluyor, yanlış anlaşılmasın 'gaipten gelen sesler'den bahsetmiyorum, henüz o kadar şizofren olmadım ayrıca gaipten sesler gelmez bana çünkü ben ateistim, din min, gaip maip anlamam! Offf binyamin şurada ciddi ciddi bir yazı yazacağız, yine aklıma sen geliyorsun gülesim geliyor amaaaaa... Tamam konuya geçiyorum. Bazı sesler derken bazı dinlediğim sesler, yani sanatçı sesleri... Kim olduklarını söylemeyeceğim ama o sesleri bir araya topladım ve youtube da bir mix yaptım

gloria

gloria

Film İzleme Oyunu (Lütfen Bozmayın!)

Bunları senin için yazıyorum;   Şimdi izlediğim filmde diyor ki; "Hayattaki her şey bir doğaçlamadır, aslında senaryo yok..." Ne kadar güzel bir söz değil mi? Yani hayatı anlatmak için... Beğendim.   Filmi izlemeye devam ediyorum, esas oğlan filmin ilerleyen zamanlarında aslında hiç de gitmek istemediği, onun tarzı olmayan bir partiye götürülüyor ve oraya vardığı an "Burası pek benim tarzım değil, gitmek istiyorum" diyor ama onu partiye gitmeye zorlayan kişi; "Kendine 5 dakika ver dostum,

gloria

gloria

Çünkü Hep O Bana Yazıyor, Şimdi de Ben Ona Yazmak İstedim.

Yani Oruç Aruoba'ya;   Geçenlerde twitter üzerinden sohbet ettiğimiz bir arkadaş (ki ortak noktamız Oruç Aruoba olan) bana; "Bu kitabı okumuş muydun?" diye sordu.     Okumaz mıyım, hem de en sevdiğim kitabı... "İLE"   Bu kitabı elime her aldığımda aklımda hep değişik imgeler oluşur, öyle imgeler ki bazen gözlerim bile dolar... Kitabı okurken oturduğum yer, beklediğim kişi, bir türlü geçmeyen zaman, sonra zaman geçer ve gelen... Sonra gelenle gittiğim...   Bu kitap, sanki benim yazd

gloria

gloria

Ömer Hayyam Hakkı

Hellenistik dönemde yaşamak istiyorum ben… Bir sabah uyanıp kendimi Hellen uygarlığının bir yerlerinde bulmak istiyorum. Ya da en iyisi Helen’in kendisi olmak istiyorum ben; Paris beni kaçırsın da Truva Savaşı’na neden olayım istiyorum.   Sonra bir de hedonist olmak istiyorum. Tek amacımın zevk almaktan ve mutluluktan ibaret olduğunu düşünmek istiyorum. Olmuşken bir de köpük banyosu istiyorum ben… Böyle köpük köpük…   Bazen de Ömer Hayyam olmak istiyorum; “İç bade, sev güzel Var ise ak

gloria

gloria

Geç - ti.

Oruç Aruoba'dan yeni kitaplar aldım yine, bilmiyorum eksiklerim tamamlandı mı, ama tamamlanmadıysa bile neredeyse bitti...   "Geç Gelen Ağıtlar"ı okuyorum şu aralar, doyamıyor doyamıyor sonra yine, tekrar okuyorum. Bilmiyorum, sizlere ne ifade ediyor onun cümleleri, ama ben en basit gibi görüneninden bile korkunç bir haz alıyor, günlerce o kelimeleri, cümleleri kafamda evirip çevirip duruyorum. İşte bir tanesi ki; daha kitaba başlar başlamaz ilk karşıma çıkan...   Geç ti.   (Geç Gelen Ağ

gloria

gloria

Adını Ne Koysam?

Bir şey var içimde, belki bir duygu, bir türlü tarif edemediğim… Adını koyamadığım, bulmaya çalıştığım… Hani bazen canın bir şey yemek ister ama ne istediğini bilmezsin ya tıpkı öyle; tarif edilmesi zor, lakin içinde kokusunu, tadını duyduğun, hissettiğin ve dilinin tam ucunda…   Karanlığı çağrıştırıyor ama korkmak gibi değil, dokunmak gibi; dokunacağını sanıp dokunamamak gibi. Sesi kulağında olmak, yüzünü dönsen sanki görebilecek olmak ama görememek gibi.. Yani var gibi ama aslında yok da gib

gloria

gloria

Anladın mı?

ßen 15 yaşındaydım... Kış aylarıydı ve televizyonlar her akşam Körfez Savaşı ile ilgili haberler geçiyordu...   Teyzem gelmişti. Her kış gelirdi zaten, kışı birlikte bitirirdik ve her bahar Giresun'a ailesinin yanına geri dönerdi. Tıpkı Demeter'in kızı Persephone gibi...   Aramızda fazla yaş farkı yoktu teyzemle, zaten birlikte büyümüştük. Ondan olsa gerek bizimki teyze-yeğen ilişkisinden çok bir arkadaş, dost ilişkisi gibiydi...   Bir de kuzeni vardı teyzemin, kuzeninin de bir arkadaş

gloria

gloria

Nazlı Ay

İnsan mutlu olduğunda bu duygusunu içinde tutmak, hüzünlü olduğunda ise bu duygudan bir an önce kurtulmak ister ya hüzün gelip oturdu içime yine; o yüzden geldi bu yazma isteği birden… Sadece bir şarkı yetti buna, Nazan Öncel’den…   Git ona söyle Ah gücüme gidiyor yalnızlığım böyle Ah bu inadından.. ''   Eskiden Nazan Öncel dinlediğimde hep bir mutluluk hissederdim içimde, galiba onu anlamıyormuşum. Sonra sen beni terk ettiğinde ben yine dinledim Nazan’ı.. Ama o gün fark ettim ki bu kadın

gloria

gloria

Japon Balıklarım Ölmesin, Bir El Atın!

Bir ay kadar önce Radya arkadaşım facebooktan bana şuna benzer bir mesaj göndermiş; "Feng Shui'ye göre kırmızı balıklar huzur, uyum ve zenginlik elde etmek istediğimiz her yerde güçlü tedavi niteliğindeymiş. Örneğin dişçiler tedirgin ve gergin hastalarını bu hissiyattan kurtarmak için bekleme salonlarına kırmızı balıklar koyarlarmış. Özellikle yalnız yaşayan insanların evlerinde iki adet kırmızı balık beslemeleri hem evin hem de kişinin enerjisini yükseltirmiş. Kırmızı balıklarımız için her türl

gloria

gloria

Bir Shapeshifter Hikayesi

İçimde bir yazma, kağıda dökme ve olanı biteni ölümsüzleştirme ihtiyacı var. Gözümün önünde harfler uçuşuyor, bir araya geliyor sonra kelimeleri oluşturuyor, daha sonra onlardan da anlamlı cümleler meydana geliyor… Ve ben şu an sadece gördüklerimi yazıyorum. Yazdığım hiçbir şeyden mesul değilim yani… Gördüğüm her şeyden mesulüm de diyemeyeceğim çünkü şu an gördüklerimi yaratan ben değilim… Başka bir şey o, Belki Tanrı, belki anı, belki o, belki bu, her neyse işte takılmıyorum zaten ben o kısma

gloria

gloria

Duraktaki Poşet

Dün sabah saat 7:00 civarlarında her zamanki gibi servisimi beklediğim otobüs durağına doğru gittim. Duraktaki bankın üzerinde bir poşet duruyordu. İçi eskimiş kıyafetlerle dolu, dertop edilerek ağzı bağlanmış bir poşet. Bir de her zaman durakta karşılaştıklarımdan farklı bir adam... Poşet adamın değil gibiydi sanki; orada unutulmuş, bırakılmış gibiydi. Adamın olsa adam poşeti elinde tutardı oraya bırakmazdı, öyle ağır bir şeye de benzemiyordu… Elinde tutmasa, yanında tutardı, ama poşet durağın

gloria

gloria

YAĞMURLAR DİNMEDEN GEL

Akşam oluyor ve ben yalnız kalıyorum. Yalnız da kalamıyorum aslında.. Aklım sen, fikrim sen, ben sen, 1 kilometre ötem, 100 kilometre ötem sen… Kendimle bile yalnız kalamıyorum. Kafamın içi şehir trafiği gibi, kalabalık, gürültülü... Sessizliği özledim... Seni özledim...   Bütün şarkılar mı sen? Her yer mi sen oldun? Hepsini anladım da ben nasıl sen oldum?   Acıyor, dindiremiyorum bir türlü bu acıyı, sürekli dua ediyorum, zaman geçsin, en azından dinsin içimdeki fırtına... Süt liman denizle

gloria

gloria

Sana ithafen...

Şimdi artık neden o telefonlarıma cevap vermediğini biliyorum, meğer sen yokmuşsun, gitmişsin, bir elveda bile demeden gidivermişsin, kıymışsın o güzel cana… Oysa o can benim huzur arayışımdı, benim huzur kelimesiyle tanımladığım, benim yanında huzuru bulduğum bir insan kendi içinde nasıl bu kadar huzursuz olabilirdi ki…   Biz seninle her şeyi konuşuyorduk, gurur yapıp kendi kendimize itiraf edemediğimiz şeyleri bile birbirimize itiraf ediyorduk. Biz birbirimizin farkındaydık, biz birbirimizi

gloria

gloria

Eğer Ben Olmasaydım...

“Sen her şeyden değerlisin ve hiçbir şey, özellikle canını acıtan hiçbir şey senden daha değerli değildir.” Bunu bu zamana kadar birçok arkadaşımdan, dostumdan ya da çevremdeki herhangi bir kimseden defalarca duymuşumdur. Sizlere de söylemişlerdir eminim. Ama hayatta bazen kendinizi başkaları yüzünden değersiz hissettiğiniz ve bu sözlerin size hiçbir anlam ifade etmediği öyle anlar oluyor ki; “canınızı acıtan o şey her neyse” sizden daha değerli sanıyorsunuz. Oysa ki unutmamak gerekir bazı şeyle

gloria

gloria

Prens, Güℓ ve ßüℓbüℓ @--๑ஐ๑--

ßir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal iken pireler berber iken ülkelerden birinde yaşayan bir yakışıklı prens varmış... Saray ahalisi Prenslerini çok severmiş, onu yerlere göklere sığdıramaz, ona olan sevgilerini kelimelerle anlatamazlarmış. Lakin Prens yıllardır sarayın dışına çıkmadığından halkı onu asla göremez, göremediği gibi de sadece saray ahalisinden duyduklarıyla onu tanırlarmış. Prens sarayın dışına çıkmak istemediğinden değil aslında sadece çekin

gloria

gloria

MUTSUZLUĞUN GERÇEKLİĞİ

Mutluluk dediğimiz şey ara ara geliyor insan ömrüne ama sonra hemen gidiyor. Mutsuzluk ise sadece mutluluğun geldiği zamanla, gideceği zaman arasında terkediyor bizi... Yani mutsuzluk neredeyse her an bizimle aslında, mutluluk ise geçici olan...   Mutsuzluk insanı ayakta tutmaya zorluyor. Mutsuzluk, aslında bizi güçlü yapan... Mutluluk ise hayata karşı olan tüm direncimizi kırıyor. Bizi savunmasız hale getiriyor. O yüzden gittiğinde kendimizi bir anda yerde ve yerle bir buluyoruz, felç oluyor

gloria

gloria

ZİRVE

Bazı insanlar vardır, bir anda hayatlarınıza girerler. Onların hayatlarınıza bir anda girmesinden şüphelenirsiniz ama yine de yapacak bir şey yoktur, çünkü onlar artık hayatınızın ta içinde, ta ortasındadırlar, hayatınızın merkezi olmuşlardır.   Güçlüdür gelişleri, duyguları güçlüdür, tutkuludurlar, doyumsuzdurlar, enerjileri o kadar yüksektir ki çok hızlı zirve yaparlar. Siz daha yarı yola gelememişken onlar çoktan zirveyi yapıp, geriye dönüyor olurlar. Heyecanları bitmiştir, dönüş yolundad

gloria

gloria

Martılarla Gitmek İstiyorum...

Bir martı olsam ne güzel olurdu ama ben martı bile olamadım. Ee madem bir martı olamıyorum o halde ben de martılarla giderim. Nereye olursa artık.   Beni bekleme kaptan, ben bugün martılarla gideceğim. Seyir defterini de sen yazıver bugünlük, olmadı başkası yazsın. Sen de dinlen biraz, martılara simit falan at. Hem geride bekleyenin mi varmış aldırma, At kendini denize, yelken ol bugün de… Kürek ol mesela ya da dümen ol. Balık ol, su ol…   Ben bir martı olayım kaptan, sen de balık ol!  

gloria

gloria

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.