Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

antalyaren

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    10
  • Katılım

  • Son Ziyaret

antalyaren Hakkında

  • Doğum Günü 25-10-1978

Profil Bilgileri

  • Cinsiyet
    Erkek
  • Yer
    Antalya

antalyaren - Başarıları

Çırak

Çırak (3/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • İçerik Başlatan
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. antalyaren

    Hıdırlık Kalesi - Antalya

    Hıdırlık Kalesi - Antalya
  2. antalyaren

    Tahtalı Dağı, Antalya.

    Tahtalı Dağı, Antalya
  3. İngiltere'de doğmuş ve büyümüş bir yazar. İçindeki ruhi dinamiği durduramadığını söyleyerek proteston olmuş, umduğunu bulamamış ve sonra ateist olmuş. Ateistliğin de ruhi huzuru vermediği anlaması üzerine, Avrupa'da ki çok küçük bir Müslüman topluluğu ile iletişime geçerek, 1 yıl Müslamlığı kabul ediyor. Olaylar bundan sonra başlıyor. Öğretim görevlisi olarak gittiği Mısır'da, İslam ahlakı, yaşamı ve tasavvuf hakkında yaptığı araştırmalar tez konusu olur ve daha sonra kitap olarak basılır. Bir çok kitabı bulunan M.Links, Hz. Muhammed'in hayatını anlattığı bu kitabı ile bir çok Müslüman ülkeden ödüller alır. 2005 yılında vefat eden yazar, orta yaşlarında Müslümanlığı seçer ve Ebu Bekir Siraceddin ismini alır. Birçok kitap okudum Peygamber Efendimiz hakkında. Ama inanın bana, bunun kadar açık, bunun kadar yalın bir dil ve üslupta okumadım. Kitap insanı içine çekiyor. Kitap bitince aklınızda şu kalıyor; HUZUR. "İç Huzur" yani "Siret". Kesinlikle okunmalı.
  4. Üçlemenin ilk filmi geliyor. Fragmanları bile Amerika'da tartışılmaya başlandı.
  5. harika bir paylaşım yapmışsınız. BU konu üzerine kitap bile yazılabilir ki, hatta var. Okunmalı. her fikir okunmalı.
  6. Kitabın Yazarı Afganistan kökenli Khaled HOSSEINI. Uçurtma avcısı ile listeleri altüst eden yazar, Bin Muhteşem Güneş ile tavan yaparak son romanı "VE DAĞLAR YANKILANDI" 'yı yayımladı. Yine Afganistan yine Afgan Köyü ve yine sefillik. Roman her ne kadar böyle başlasa da, kahramanımız Peri Fransa'da devam eden yaşam içinde bulur kendini. Fransa'ya kadar gidiş öyküsünde Kabil'de ki bir aile evlatlık verilmesi kitabın başında insanı bunalıma sokmaya yetiyor. Dayısının hizmetkarlık ve şöförlük yaptığı malikanede üvey evlat olarak alınan Peri, Üvey annesinin kocasından ayrılma kararı sonrası Fransa'ya gider. Kitabın ilk bölümünde ki heyecanı ve duygusallığı orta bölümlerinde pek bulamayacak ama son finale doğru tekrar yazarın o duygu boğulmasına sizde tanık olacaksınız. 10 üzerinden (7) verilebilir, nacizane.
  7. Hayalperest, Robert HILLMAN. Avusrtalya' da yaşayan 16yaşında genç bir erkek. Evden ayrılan anne. İkinci evliliğini yapan baba. Hayallerinde yazar olmak var. Babasının anlattığı deniz aşırı ülkelerden birine gitmek ister. Gemi yolculuğu sırasında gelişen bir takım olaylar genç delikanlıyı Yunanistan'dan başlamak üzere, Türkiye, İran ve ve en son Pakistan' da biten bir serüven başlar. Her ülkeye özgü küçükte olsa yorumlarla dolu anlatımlardan sonra, 1 yıllık macera kendi topraklannda son bulur. Zaman zaman insana tebessüm ettiren paragrafların yanın da, gerçek hayattan verilen kesitlerde dikkat çekici. İllaki yıldız vereceksek (5) üzerinden, (3) diyorum ben.
  8. antalyaren

    Phaselis, Antalya

    Merhabalar. Aşağıda Phaselis hakkında Müze Müdürlüğüne ait tarihi bilgiler vardır. Ancak Bilinmesi gereken başka bir şey daha var ki, o daha da ilgi çekiçi. Müze tarafından korunan antik şehir ve koy, girişten itibaren farklı bir hava olduğunu zaten belli ediyor. Kente ilk girdiğinizde, kemerli bir taş yığın ve hemen arkasında DENİZ. Ama öyle böyle değil, resmen denizden arındırılmış minnacık bir koy. En fazla 1,50 cm. Sağınız da tarih, solunuz da muhteşem bir koy daha. Tarih ve deniz birbirine girmiş. Hangisinden zevk alsam diyorsunuz. İnanın bana sanki gizli bir dünya.Antalya' ya gelip burayı görmeden dönmeyin sakın. İ.Ö. 333'de Büyük İskender'i altın taçla karşılamaları şehir tarihinin en renkli sayfalarından biridir. İskender'den sonra bir çok kere el değiştiren Phaselis, İÖ. 167'de Likya Birliğine üye olup birlik sikkeleri basar. Bir süre komşu kent Olympos ile korsanların talanlarına maruz kalmasının ardından İ.Ö. 43'de Roma egemenliğine girer ki, bu dönem şehirde yeniden yapılanma Phaselis antik kentinin Akdeniz'e uzanan küçük bir yarımada üzerinde İ.Ö. 7.y.y.'da Rodoslu kolonistlerce kurulduğu söylenir. Kuruluş efsanesinde kolonistlerin yöre halkına mısır veya kurutulmuş balık önerilerine, balık isteği ile cevap verildiği anlatılır. Coğrafi konumu önemli bir liman kenti olduğunu gösterir. Biri yarımadanın kuzeyinde diğeri kuzeydoğuda üçüncüsü ise güneybatı kıyısında yer alan üç limana sahiptir. Limanları, agoraları ve şehir sikkeleri üzerindeki gemi betimlemeleri Phaselis'in ticari liman hüviyetini vurgular. Phaselis bazen Likya bazen Pamfilya bölgesi şehri olarak gösterilir. Gerçekte her iki bölgenin sınırları arasında yer almaktadır. Şehirde sırasıyla İ.Ö. ö.y.y.'da Pers, 4.y.y.'da Karia Satrabı Mausolos ve nihayet komşu şehir Limyra Kralı Perikles'in egemenlikleri görülür. İ.Ö. 333'de Büyük İskender'i altın taçla karşılamaları şehir tarihinin en renkli sayfalarından biridir. İskender'den sonra bir çok kere el değiştiren Phaselis, İ.Ö. 167'de Likya Birliği'ne üye olup birlik sikkelerini basar. Bir süre komşu kent Olympos ile korsanların talanına maruz kalmasının ardından İ.Ö. 43'de Roma egemenliğine girer ki, bu dönem şehirde yeniden yapılanma ve en az 300 yıl sürecek refahın başlangıcıdır. Şehir 129'da İmparator Hadrian tarafından ziyaret edilir. Güney limandan başlayan ana caddenin girişindeki tek kemerli anıtsal tak bu ziyaretin anısına dikilmiştir. 5. ve 6. yüzyıllar Bizans egemenliğindeki yüzyıllardır ki, Phaselis 451'de Kadıköy Konsülüne katılan şehirler arasında yer alır. 7. y.y.'da Arap akınlarından sonra 8.y.y.'da yeni bir refah dönemi başlar. Phaselis 1158'deki Selçuklu kuşatmasından sonra gerek depremler ve gerekse limanının işlevselliğini kaybetmesi ardından önemini kaybedip 13.y.y. başlarından itibaren tamamen terk edilir. Günümüze çokluk Roma ve Bizans dönemi kalıntıları ulaşmıştır. Bunlar şehrin ana aksını oluşturan ve Kuzey-Güney limanlarını birleştiren ana caddenin iki yanında sıralanır. Cadde, agora ile tiyatro arasında genişleyerek küçük bir meydan oluşturur. Meydanın güneydoğu köşesinde basamaklar tiyatro ve akropolise ulaşımı sağlar. Tiyatro küçük boyutlu tipik bir Hellenistik dönem tiyatrosudur. Roma döneminde sahne binasının eklendiği, Geç Bizans'ta ise sahne binası duvarının kısmen şehri koruyan yeni surların bir parçası olduğu kalıntılarından anlaşılır. Örenyerinin girişindeki virajın sağında şehrin eski surlarıyla (İ.Ö. 3.y.y.), tapınak veya anıtsal mezar olabilecek temel kalıntılarına rastlanır. Kuzey limanı arkasındaki yamaç ise şehrin mezarlık alanıdır. Günümüze ulaşan en anıtsal yapı ise su kemerleridir. Şehrin ihtiyacı olan su, kuzeydeki tepede yer alan kaynaktan getirilmekteydi. Biri tiyatro karşısında, diğer ikisi güney limana giden ana caddenin sağında olmak üzere 3 agora bulunmaktadır. Tiyatronun karşısındaki agoranın içinde bugün Bizans dönemine ait küçük bir bazilikanın kalıntıları yer alır. Şehrin diğer iki önemli kalıntısı ise şehir meydanındaki biri küçük diğeri büyük iki hamam kalıntısıdır. Özellikle küçük hamam kalıntıları Roma hamamının ısıtma sistemi hakkında bilgiler verir. Tarihçiler şehrin baş tanrıçasının savaşın ve bilgeliğin tanrıçası Athena olduğunu yazarlar. Henüz bulunmamış Athena tapınağı ve diğer önemli yapıların bugün ormanla kaplı akropol tepesinde yer aldığı düşünülmektedir. (Antalya Müzesi Resmi Web sayfası)
  9. Antalya' dan aranıza katılıyorum. Sanırım biraz geç kalmışım
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.