Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

VİCDAN NEDİR ?


Canraşit

Önerilen İletiler

Yetişkin beynindeki "korku benzeri utanma ve ahlak dışılık (şemada id)" eğer bilinçle kazanılıyorsa(ki öyle), o halde doğuştan değil.

Utanma ve ahlak dışılık vs. bunların oluşması Fallik dönem ( 3-5 yaş arası )dedir.

 

Temel korkular ( aç kalma, kontrolün elden kaçması, soyunu devam ettirememe ) doğuştan itibaren vardır, deneyimden elde edilen bilgiler ile asgariye çekilir.

 

Bazı kötü deneyimler ile ise saplantıya dönüşür. Mesela; kedi korkusu, hamamböceği korkusu..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kaltım toplumun utanılacak/övünülecek ahlaki törelerini taşıyabilir mi? Kaldı ki toplumun hepsi ayı görüşte de değil.

 

Var mı bilimsel bir tespit? "İnanç geni bulundu" gibi saçma bir teze benziyor.

Vicdan’a Evrimsel bir kazanım da denilebilir. Ancak, yalnızca şu anlamda; bu evrimsellik tamamen biyolojik değil, sosyaldir. Yani, İçgüdülerin tamamen Biyolojik evrimsel bir kazanım olduğunun aksine, Vicdan " sosyal evrim "sel bir kazanım, " sosyal evrim"in sonucu kazanılan bir değerdir denilebilir.

 

Ayna Nöronlar, bireylerinin hayatta kalma şanslarını arttırmaya yönelik toplu yaşayan canlılarda ortaya çıkan biyolojik bir özelliktir. Mutasyonik var olup, doğuştan sonra nesilden nesile aktarılan bilgiler( Vicdan ) le gelişen, doğal seçilim ve genetik sürüklenme ile genetiğe taşınan bir biyolojik oluşumdur.

 

Ayna Nöronların varlığı, yalnızca bir biyolojik oluşumun nedensizce ortaya çıkmış bir yeti olarak belirmesi ve sosyalleşmeye yol açmasını değil, sosyalleşmeye bağlı, sosyalleşme ile ortaya çıkan bir bilginin ( Vicdan ) aktarılmasının, yine bu sosyalleşmeye bağlı gelişen bir biyolojik oluşum sayesinde mümkünlüğünü gösterir.

 

Yani, dolayısıyla, Vicdan duygusu, doğuştan değil, doğuştan var olan ayna nöronlar sayesinde doğuştan sonra gelişen / öğrenilen / yapılanan bir duygu olup, tam tersine olarak ayna nöronların doğuşta var olmaması / az olması ve buna bağlı olarak doğuştan sonra Vicdanın gelişememesi sonucu oluşan Anti-Sosyal Kişilik Bozukluğunda görülmeyen bir duygudur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Efendim, vicdansız insanlar vardır. Bu mecazi anlamda değil, gerçekten. Bunlar vicdan duyguları hiç olmayan anti-sosyal kişilik bozukluğuna sahip insanlardır.

 

 

olabilir tabi ;

 

benim anlattigim vicdanini surekli bastirma telasi ile hareket eden, daha onemli ve acil bir kesimi kapsayan aciklama idi ..

 

 

antisosyal kisilik bozukluklari da tabi ki vardir ..

 

 

mesela soyle bir dusununce

 

aklima ilk gelen antony hopkinsin canlandirdigi doktor hannibal karakteri oldu ;

 

sinema karakteri olsa da verdigi psikolojik gerilim tarifine tam oturuyor ..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yani, dolayısıyla, Vicdan duygusu, doğuştan değil, doğuştan var olan ayna nöronlar sayesinde doğuştan sonra gelişen / öğrenilen / yapılanan bir duygu olup, tam tersine olarak ayna nöronların doğuşta var olmaması / az olması ve buna bağlı olarak doğuştan sonra Vicdanın gelişememesi sonucu oluşan Anti-Sosyal Kişilik Bozukluğunda görülmeyen bir duygudur.

 

 Diğer yazılanları anladım da.. Ayna nöronlar da kalıtım ise, "id herkeste eşittir" tezini nasıl değerlendirmek gerekecek?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ayna noronlari ile vicdan arasindaki ozdeslestirme hangi bilimsel temele dayanmaktadir.

 

Yoksa konu kuran=tanri ozdeslestirmesi gibi sadece inancsal bir dogru icerir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Diğer yazılanları anladım da.. Ayna nöronlar da kalıtım ise, "id herkeste eşittir" tezini nasıl değerlendirmek gerekecek?

 

İd, ego ve süperego insan zihninin katmanlarıdır. Bu katmanlar birlikte yer almalarına karşın farklı düzlemlerde fonksiyon görürler.

 

İd, zevk temelli bir istekler ve aşırı ısrarcı temel enerjinin çıkış noktasıdır. Temel ve en ilkel benliktir. Ana kaynağı cinsellik, açlık gibi ihtiyaçların en bencilce doyurulmasıdır

 

Ego ise idin bu isteklerini gerçeklikle karşılayan kısımdır. Çeşitli savunma mekanizmaları ile idi dengeler. İd ve süperego arasında dengeleyici unsurdur. Temel görevi kişisel güvenlik sağlamak ve idin bazı isteklerine izin vermektir. Freud ilerki yıllarda gerçekliği test etmek, savunma, bilgi sentezi ve zeka fonksiyonları ile hafızayı bu merkeze bağlamıştır

 

Süperego, baba figürünün ve kültürel adetlerin içselleştirilmiş bir sembolüdür. İd nin ihtiyaç ve talepleriyle çatışma halindedir. Id ye karşı saldırgandır. Tabuları ayakta tutar. Oidipus kompleksinin çözümü için baba figürünün içselleştirilmesidir.

 

( tr.wikipedia )

 

 

eii8.jpg

 

 Şimdi; bu resmin neresinde Vicdanı oluşturan değerlerin ID’e ait olduğu gösterilmiş ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ayna noronlari ile vicdan arasindaki ozdeslestirme hangi bilimsel temele dayanmaktadir.

 

Yoksa konu kuran=tanri ozdeslestirmesi gibi sadece inancsal bir dogru icerir.

 

original.gif

 

“ ANTİ SOSYAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU Semptomlar (belirtiler)

Antisosyal kişilik bozukluğu olan şahısların ortak özelliklerinin bir kısmı şunlardır:

 

·                    Yalan söyleme veya hırsızlık yapmada ısrar,

·                    Ceza adaleti sistemi ile mükerrer problemler yaşama,

·                    Diğer şahısların haklarını veya sınırlarını (mülkî, fizikî, cinsî, hissî, hukukî) ihlâl etme temâyülü,

·                    Alkol veya uyuşturucu madde suiistimali,

·                    Saldırganca, sıklıkla şiddetli davranış; kavgaya karışma temâyülü,

·                    Daimî olarak endişe, sinirlilik ve moral bozukluğu hissetme (disfori),

 .

 .

 

Evlât edinme konusundaki araştırmalar, hem genetik katkıların ve hem de çevre katkılarının hastalığın gelişmesindeki rolünü desteklemektedir. İkizler hakkındaki araştırmalar da, yetişkinlerdeki antisosyal davranışın irsen intikal edebilirliği hususuna işaret etmektedirler ve genetik faktörlerin yetişkinlerde antisosyal çocuklar veya ergenlerden daha önemli olduğunu göstermişlerdir.

 

( tr.wikipedia )

 

 

 “Empatinin dozu açısıyla bakıldığında, az empati yapan kişilerin genellikle sadece kendi doğrularını kabul ettiklerini, bir diğerine kabul ettirmekte güç (eğer varsa) kullandıklarını, kuralcı, sert ve prensipli göründüklerini kolayca söyleyebiliriz.

 

Yüksek empati sahibi kişiler ise yoğun bir duygusallığa sahiptirler, bu nedenle karşılarındaki kişinin acısından ve kötü talihinden çok etkilenirler. Örneğin, bu insanlar bir kitabı sadece okumazlar, yaşarlar; dolayısıyla potansiyel olarak büyük tehlike altındadırlar. Ancak güçlü bir karakter ve savunma mekanizması zarar görmelerine engel olabilir. Objektif ve gerçek gözlem yaptığımızda bu insanların bu dünyaya bilinen ölçülerde tutunamamış olduğunu fark edebilirsiniz. Bu tür insanların üstün pek çok özellik ve kabiliyetinin yanı sıra gereğinden fazla empatiye sahip oldukları için kendi öz haklarını gerçek anlamda koruyamamış olduklarını tespit edebilirsiniz ve sürekli karşısındakini hissetmeye çalışmaktan ipin ucunu kaçırıp, kendilerini savunmasız bıraktıklarını kolayca görebilirsiniz. Bu durumun patolojik bir hale gelmesiyle fazla empatiye sahip insanların, hayatlarının bir döneminden sonra bıkkın, bezgin ve kırgın olarak yaşamaya devam ettikleri bir gerçektir. Bu tür insanlar belki o güçlü savunma mekanizmasına sahip olmadıkları için, belki de bu savunmayı kullanmayı tercih etmedikleri için zarar görmeye devam ederler ömür boyu…

.

Ayna nöronların varlığının empati ile ilişkilendirilmesi ile konunun içinde pek çok parantez açılması sağlanmıştır. Parantezlerin her biri ise bilimdışı bildiğimiz pek çok olgu için açıklayıcı kaynak olmuştur.  Birkaç paranteze birlikte bakalım:

.

.

 Utanç, mahcubiyet duygularının haysiyet, şeref duyumlarının ardında da empati vardır. Belki en çarpıcı olanı, kendimizde bir başkasını yaşatarak bu bölünmenin, aynı konuda karşıt duygular yaşamamıza yol açmasıyla vicdanı olanaklı kılmasıdır.  

 

 

 

http://arsiv.indigodergisi.com/arsiv/nesrin35.htm
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Empati farkli bir algidir. Kisaca bir dusunce ve davranisa, sempatik ya da antipatik temelli karsitlik icinde degilde, notr bir algi ile bakmaktir.

 

Bir de empati bilhassa turkce algida "kendini baskasinin yerine koymak" olarak algilanabilir.

 

Ben hala bu vermis oldugun aciklamalardaki verilmek istenenin vicdan ile bir bagini goremiyorum.

 

Mesela "acimak" duygusu. Bunu nasil acikliyorsun?

 

Vicdanin temeli sadece ve sadece YAPILAN BIR DUYGUSAL VE ZIHINSEL HAREKETTEN YAPANIN RAHATSIZLIK DUYMASI temelindedir.

 

Cesitli bilincalti core faith imani temelinde ortada bir rahatsizlik duygusu yok ise, vicdan da yoktur.

 

Bunun da bir "anti sosyal kisilik bozuklugu" ya da bir "ozurluluk/hastalik" temelinde algilamak dogru degildir.

 

Mesela bir baba evladina tokast attiginda rahatsizlik duyuyor ise, iste o vicdan sonucudur. Burada babanin vicdanini rahatlatmasi ile(mesela ozur dilemek) gereken ile, babaligin verdigi sosyo-psikolojik engeller arasinda (mesela gurur) kalmasi ve vicdanini rahatlatmak yerine, bunu kendini kandirarak gecistirmesi; aslinda babaya ikinci bir sosyo-psikolojik etki verebilir.

 

Iste bu temelde vicdan hissedilen rahatsizlik zarar ve sorun temelinde "kendine ve baskasina zarar vermemektir"

 

Cunku vicdan "rahatsizligi/azabi/rahatligi" tamamen kisinin uyguladigi dusunce ve davranis temelindeki kendince kendini ikna etme ve inandirma temelindedir. Buradaki ana sorun da, tek tarafliliktir. Vicdan algisi aslinda cift taraflidir. Yalniz kisi genelde sevgi, saygi v.s. temelli duyumlari sadece kendi tarafindan degerlendirir.

 

O yuzden her turlu vicdan duygusu hissi algisi v.s. kisinin bilinclenmesi ve insanlasmasi ile paraleldir. Bu da basta bireysel bilincin kisinin kendi disina ne genislikte ciktigi ile paraleldir. Yani vicdan siniri kisinin neresindedir? Aile, sulale, cevre, mahalle, is yeri, okul, sehir, ulke v.s. iste bu genislik evrensellige ulastiginda kisinin birey bilinci tursel bilinc ile butunlesir.  

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Empati farkli bir algidir. Kisaca bir dusunce ve davranisa, sempatik ya da antipatik temelli karsitlik icinde degilde, notr bir algi ile bakmaktir.

.

.

Vicdanin temeli sadece ve sadece YAPILAN BIR DUYGUSAL VE ZIHINSEL HAREKETTEN YAPANIN RAHATSIZLIK DUYMASI temelindedir.

Öncelikle, mantık yürütmek yerine bilgilenmek gerekir. Empati Nötr bakmak değildir.

 

Empati veya eşduyum, bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek demektir. Kendi duygularını başka nesnelere yansıtmak anlamında da kullanılır. Empatinin zıt anlamlısı antipatidir. “ ( tr.wikipedia )

 

Sonra Mantık:

 

Vicdanin temeli sadece ve sadece YAPILAN BIR DUYGUSAL VE ZIHINSEL HAREKETTEN YAPANIN RAHATSIZLIK DUYMASI temelinde ise,

 

EMPATİ YAPMADAN YAPAN NASIL RAHATSIZLIK DUYACAK ?

 

 

Cesitli bilincalti core faith imani temelinde ortada bir rahatsizlik duygusu yok ise, vicdan da yoktur.

 

Bunun da bir "anti sosyal kisilik bozuklugu" ya da bir "ozurluluk/hastalik" temelinde algilamak dogru degildir.

Bu da nerden çıktı ? Bu ikisi ayrıdır.

 

Anti Sosyal Kişilik bozukluğu ayna nöronların hiç olmamasıdır. Dolayısıyla, böyle bir kişide zihin inançsal / ideolojik doğrular da içeremez.

 

Bilincalti core faith imani temelinde rahatsızlık duygusu ise inançsal / ideolojik doğrular temelindedir.

 

Yani, vicdani düzey farklılığı vardır. Daha doğrusu birincisinde 0 dır. İkincisinde inancı / ideolojisi el verdiği kadardır.

 

 

O yuzden her turlu vicdan duygusu hissi algisi v.s. kisinin bilinclenmesi ve insanlasmasi ile paraleldir.

Evet, işte azlık-çokluk düzeyi ile ilgilidir. Ne kadar empati o kadar vicdan !

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

Öncelikle, mantık yürütmek yerine bilgilenmek gerekir. Empati Nötr bakmak değildir.

 

“ Empati veya eşduyum, bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek demektir. Kendi duygularını başka nesnelere yansıtmak anlamında da kullanılır. Empatinin zıt anlamlısı antipatidir. “ ( tr.wikipedia )

Notr bakmak, yuksuz, yorumsuz, v.s. bakmaktir. Cunku sempatik bakmak leyhte, antipatik bakmak aleyhte bir yuk tasir ve subjektiftir. Bir bakisancak notr olursa icsellestirebilir, yuklu bakis acisi subjektiftir. O yuzden bu tanim dogru degildir. Cunku empatinin zit anlami yoktur. Antipati sempatinin zit anlamidir. Empati ise bu karsitli yukten arinmis ve notr bir bakistir. Bir cesit qua felsefesi.

 

Sonra Mantık:

 

 

Vicdanin temeli sadece ve sadece YAPILAN BIR DUYGUSAL VE ZIHINSEL HAREKETTEN YAPANIN RAHATSIZLIK DUYMASI temelinde ise,

 

EMPATİ YAPMADAN YAPAN NASIL RAHATSIZLIK DUYACAK ?

Rahatsizlik duymak empati ile ilgili degildir, yuk ile ilgilidir. Yuk yuklediginin yani subjektivizmin farkindaligidir. Vicdan da ise subjektifligin getirdigi rahatsizlik soz konusudur.

 

 

 

 

Bu da nerden çıktı ? Bu ikisi ayrıdır.

 

Anti Sosyal Kişilik bozukluğu ayna nöronların hiç olmamasıdır. Dolayısıyla, böyle bir kişide zihin inançsal / ideolojik doğrular da içeremez.

 

Bilincalti core faith imani temelinde rahatsızlık duygusu ise inançsal / ideolojik doğrular temelindedir.

 

Yani, vicdani düzey farklılığı vardır. Daha doğrusu birincisinde 0 dır. İkincisinde inancı / ideolojisi el verdiği kadardır.

 

 

 

 

Evet, işte azlık-çokluk düzeyi ile ilgilidir. Ne kadar empati o kadar vicdan !

Birincisi empati karsi taraf ile ilgilidir.

Ikincisi vicdan duyana aittir ve duyulan ile bagintilidir.

 

Bak bir kac vicdan tanimi;

 

Vicdan hakkında yapılan farklı tanımlar

 

 

 

 

Vicdan insanın görgü ve bilgileriyle kendini yargılama yetisidir. (Felsefi tanım)

Vicdan kişiye eylemleri hakkında yargılayarak, onaylayarak, hesap sorarak, suçlayarak hükümler veren öznel bir bilinçtir.

Vicdan insana hata ve doğruyu bildiren bir iç sestir.

Vicdan insana iyi ve kötüyü gösteren en iyi yol gösterici, en iyi pusuladır.

Vicdan neyin doğru neyin yanlış olduğunu bildiren gerçek ve tek ahlak hocasıdır.

Vicdan hata ve doğrunun sınırını belirleyen, uyumak bilmeyen, kişiyi her an, her yerde izleyen, kişinin niyetlerine göre yargılarda bulunan bir hakimdir.

Vicdan insanın bütün duygu ve düşüncelerini, bu duygu ve düşüncelerdeki maksat ve niyetleri adım adım izleyen, hiçbirisini kaçırmayan, hatır, gönül, hoşgörü, merhamet, dostluk, iltimas vb. tanımadan yargılayıp sorumluluğu takdir eden her zaman uyanık bir hakimdir.

Vicdan, ruhun İlahi irade yasaları’nın yüce bir ses tarzında yansıdığı, İlahi İrade Yasaları’nın gereklerini bildiren bir yeteneğidir. (Neo-spiritüalist tanım)

 

 

Oyuzden vicdani ayna noronlari ya da empati ile ozdeslestirmek, ucune de yapilan yanlis yaklasimdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mesela sana iki ornek vereyim.

 

Hak-em yuksuz

Hakli/hakki-pozitif subjektif yuk

Haksiz/hakki degil/yok-negatif subjektif yuk

 

Ayrica tanri em yuksuzu, ya inancsal ya da varliksal sifat ile birlikte kullanilir.

 

Inanc-em yuksuz

Inancli-pozitif subjektif yuk

Inancsiz-negatif subjektif yuk

 

Varlik-em yuksuz

Var-pozitif subjektif yuk

Yok-negatif subjektif yuk.

 

Tanrinin varligi-ikilem

Tanriya inanc-ikilem

Tanrinin varligina var ve yok

Tanrinin inancinas inanma ve inanmama.

Varlik-var ve yok-karsitlik

Inanc inanma/inanmama-karsitlik

Tanrinin varligi ikileminin varliksal karsitli teke indirgenmesi-tanri var/tanri yok

Tanriya inancin ikileminin inancsal karsitli teke indirgenmesi-tanriya inan/tanriya inanma 

 

Tanrinin varligina inanc-Ucleminin

Tanrinin varligina inan/inanma karsitligi

Tanrinin varligina inanc-ucleminin

Tanrinin inancini varla/yokla karsitligi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Notr bakmak, yuksuz, yorumsuz, v.s. bakmaktir. Cunku sempatik bakmak leyhte, antipatik bakmak aleyhte bir yuk tasir ve subjektiftir. Bir bakisancak notr olursa icsellestirebilir, yuklu bakis acisi subjektiftir. O yuzden bu tanim dogru degildir. Cunku empatinin zit anlami yoktur. Antipati sempatinin zit anlamidir. Empati ise bu karsitli yukten arinmis ve notr bir bakistir. Bir cesit qua felsefesi.

Sempati ve Antipatide subjektif olan Sempati ve Antipati besleyendir.

 

Empatide ise karşındakinin subjektifliğini algılayabilme vardır. Empati yapanın değil empati yapılanın subjektifliği hissedilir.

 

Nötr olan karşısındakinin davranışını nötr bakışla yargılayabilir ancak duygusunu hissedemez.

 

 

Rahatsizlik duymak empati ile ilgili degildir, yuk ile ilgilidir. Yuk yuklediginin yani subjektivizmin farkindaligidir. Vicdan da ise subjektifligin getirdigi rahatsizlik soz konusudur.

İnsan birisini antipatik bulduğunun subjektifliğinin farkına varınca onu antipatik bulmamaya başlar, işte o zaman nötr olur, ama empati yapması gerekmez.

 

Yapanın yaptığı davranıştan rahatsızlık duyması, karşısındakinin hissettiği acıyı hissetmesi demektir. Bu da empati ile mümkün olur. Ne kadar empati yapabilirse o kadar vicdanlı olunur. Yapmasını engelleyen de kendi doğrularıdır.

 

 

Inanc-em yuksuz

Inancli-pozitif subjektif yuk

Inancsiz-negatif subjektif yuk

Aynı değil.

 

Empati yapmayanın Antipati duyması gerekmez.

 

Empati yapanın Sempati duyması da gerekmez.

 

Çünkü, empatiyi kendi çıkarları için kullananlar da var.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

Sempati ve Antipatide subjektif olan Sempati ve Antipati besleyendir.

 

Baska turlu sempatik ya da antipatik olunmaz , zaten. Cunku notr sempati ya da antipati olmaz.

 

Empatide ise karşındakinin subjektifliğini algılayabilme vardır. Empati yapanın değil empati yapılanın subjektifliği hissedilir.

 

Empati kisinin kendinden baslar. Karsisindakini algilayabilme ve buna bir yuk yuklememe zaten algidir. Yani karsi tarafi kendi subjektivizminle degerlendirmemek.

 

Nötr olan karşısındakinin davranışını nötr bakışla yargılayabilir ancak duygusunu hissedemez.

 

Burada konu duygu degil, algidir. Yani dusunce ve davranisi kendi subjektivizmin ile degerlendirmemek. Notrluk yuksuzluktur. Tarafsizlik degil.



 

İnsan birisini antipatik bulduğunun subjektifliğinin farkına varınca onu antipatik bulmamaya başlar, işte o zaman nötr olur, ama empati yapması gerekmez.

 

Eger bilincinde ise ve rahatsiz olursa. Bilincli olarak ta antipatik bulunabilir. Notr olmak kendi subjektivizmini katmamaktir.
 

 

 

Yapanın yaptığı davranıştan rahatsızlık duyması, karşısındakinin hissettiği acıyı hissetmesi demektir. Bu da empati ile mümkün olur. Ne kadar empati yapabilirse o kadar vicdanlı olunur. Yapmasını engelleyen de kendi doğrularıdır.

 

Sart degil. Rahatsiz olmasi kendine aittir. Karsi tarafa rahatsizlik verip vermediginin algisi ise baskadir. Empatinin bu temelde vicdandan ziyade algi ile ilgisi vardir. Mesela bir kisi sirf karsisindakine rahatsizlik vermesin diye, kendine rahatsizlik verir. Bu duygusal yanasimdir. Ya da kendine rahatsizlik vermesin diye karsi tarafa verir, bu da akilci yanasimdir. Ikisinde de vicdan ya yoktur, ya da ikinci plandadir. Zaten kendi dogrulari devrede ise notrluk yoktur, subjektivizm vardir. 



 

Aynı değil.

Empati yapmayanın Antipati duyması gerekmez.

 

Ozaman sempati duyar.

 

Empati yapanın Sempati duyması da gerekmez.

 

Duyarsa subjektif olur.

 

Çünkü, empatiyi kendi çıkarları için kullananlar da var.

 

Tabiki bu akilcilik ve karsi tarafi kandirmaktir. Yani subjektif cikar soz konusudur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Baska turlu sempatik ya da antipatik olunmaz , zaten. Cunku notr sempati ya da antipati olmaz.

 

Sempati ve Antipati duygusaldır, duygusal Nötrlük duygu içermez.

 

 

Empati kisinin kendinden baslar. Karsisindakini algilayabilme ve buna bir yuk yuklememe zaten algidir. Yani karsi tarafi kendi subjektivizminle degerlendirmemek.

 

Bilakis, akılsal subjektivizm ile değerlendirilse bile yani; karşı taraf haklı veya haksız bulunsa bile burada önemli olan karşıdakinin duygusal penceresinden bakıp, onu, kendi duygusal subjektifliğini bir yana bırakıp anlayabilmektir.

 

Yani; " ben olsam üzülmem " demek veya " senin yerinde olsam şöyle yapardım " demek değildir. 

 

Yalnızca anlamak ve bunu ifade etmektir.

 

 

Burada konu duygu degil, algidir. Yani dusunce ve davranisi kendi subjektivizmin ile degerlendirmemek. Notrluk yuksuzluktur. Tarafsizlik degil.

“ dusunce ve davranisi kendi subjektivizmin ile degerlendirmemek “ tarafsızlıktır. Çünkü, akılsal Nötrlük akılla ilgilidir.

 

Duyguları kendi subjektivizmin ile degerlendirmemek ise duygusal Nötrlükle ilgilidir.

 

Empati ise duyguyu anlamakla ilgilidir. Konu duygudur. Çünkü, anlamak için duygunun duygusal nötrlükten hareketle karşıdakinin subjektivizmi çerçevesinde hissedilmesi gereklidir.

 

 

Eger bilincinde ise ve rahatsiz olursa. Bilincli olarak ta antipatik bulunabilir. Notr olmak kendi subjektivizmini katmamaktir.

İnsan birisini antipatik bulduğunun kendi duygusal subjektifliğinin bilincine ve farkındalığına vardığında, mantıken duygusal objektif olmaya çalışır. Antipatik bulmaya devam ederse gerçekten bilincine varamamış demektir. Dolayısıyla, bu duygularından arınmaya çalışır, duygusal Nötr olur. Çünkü, buradaki Nötrlük duyguyla ilgilidir, akılla değil. Ama empati yapması da gerekmez.

 

 

Sart degil. Rahatsiz olmasi kendine aittir. Karsi tarafa rahatsizlik verip vermediginin algisi ise baskadir. Empatinin bu temelde vicdandan ziyade algi ile ilgisi vardir. Mesela bir kisi sirf karsisindakine rahatsizlik vermesin diye, kendine rahatsizlik verir. Bu duygusal yanasimdir. Ya da kendine rahatsizlik vermesin diye karsi tarafa verir, bu da akilci yanasimdir. Ikisinde de vicdan ya yoktur, ya da ikinci plandadir. Zaten kendi dogrulari devrede ise notrluk yoktur, subjektivizm vardir.

 

Kişinin karşısındakine rahatsızlık vermek istemeyişi empati ( onun yerinde ben olsam nasıl hissederim) ile ilgilidir. İlla rahatsız olması gerekmez akılla denetler ve orta yolu bulur, neticede ne karşısındakini ne de kendisini rahatsız eder.

 

Kişi karşısındakinin kendisine rahatsızlık vermesini kendi rahatsızlık vererek önlemeye çalışıyorsa, ne empati yapabiliyor ne de empatiye bağlı akılla bir çözüm üretemiyor demektir.

 

İşte akıl ile denetleme doğrularla ilgilidir. Empati yapılsa bile subjektif doğrular ölçütüne vurularak ya tamamen kendini haklı görme ya da tamamen karşısındakini haklı görme arasında değerler alır.

 

Bu da vicdanın düzeyini belirler.

 

 

Ozaman sempati duyar.

Empati bile yapamayan Sempati ( duygusal özdeşleşme )mi duyacak ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sempati ve Antipati duygusaldır, duygusal Nötrlük duygu içermez.

Notrluk duygu ya da akildan ziyade, bilinc icerir.

 

 

 

Bilakis, akılsal subjektivizm ile değerlendirilse bile yani; karşı taraf haklı veya haksız bulunsa bile burada önemli olan karşıdakinin duygusal penceresinden bakıp, onu, kendi duygusal subjektifliğini bir yana bırakıp anlayabilmektir.

 

Yani; " ben olsam üzülmem " demek veya " senin yerinde olsam şöyle yapardım " demek değildir.

Iste bu notrluk degil; sadece karsi tarafi kendi subjektivizmin ile kendince hakli ya da dogru bulmaktir. Ya da "teselli etmek/acimak" tir.

 

Yalnızca anlamak ve bunu ifade etmektir.

 

 

 

“ dusunce ve davranisi kendi subjektivizmin ile degerlendirmemek “ tarafsızlıktır. Çünkü, akılsal Nötrlük akılla ilgilidir.

Subjektivizimde akilci ise tarafsizlik olmaz, duyguda olabilir. Notrluk akilla ilgili degildir, cunku akil kendine yontar. Notrluk bilinc ile ilgilidir.

 

Duyguları kendi subjektivizmin ile degerlendirmemek ise duygusal Nötrlükle ilgilidir.

Aksine duygusal karsi tarafliliktir.

 

Empati ise duyguyu anlamakla ilgilidir. Konu duygudur. Çünkü, anlamak için duygunun duygusal nötrlükten hareketle karşıdakinin subjektivizmi çerçevesinde hissedilmesi gereklidir.

Empatide mantik yer alir. Akil kendine yontar, duygu ise karsi tarafa.

 

 

 

İnsan birisini antipatik bulduğunun kendi duygusal subjektifliğinin bilincine ve farkındalığına vardığında, mantıken duygusal objektif olmaya çalışır. Antipatik bulmaya devam ederse gerçekten bilincine varamamış demektir. Dolayısıyla, bu duygularından arınmaya çalışır, duygusal Nötr olur. Çünkü, buradaki Nötrlük duyguyla ilgilidir, akılla değil. Ama empati yapması da gerekmez.

Akil duygu mantik farkli hareket eder. Akilci mantik ve duygusal mantik tezattir. Buralarda notrluk yoktur. Birisini antipatik/sempatik bulmak zaten tarafliliktir. Bunun akil ya da duygu ile olmasi fark etmez. Antipatik ya da sempatik bulmamak ise bilinc isidir ve notrluktur. Yani verildigi gibi algilamak.

Notrluk akil ile de duygu ile de mumkun degildir, bilinc ile mumkundur.

 

 

 

Kişinin karşısındakine rahatsızlık vermek istemeyişi empati ( onun yerinde ben olsam nasıl hissederim) ile ilgilidir. İlla rahatsız olması gerekmez akılla denetler ve orta yolu bulur, neticede ne karşısındakini ne de kendisini rahatsız eder.

Sart degil, duygu da olabilir. Rahatsizlik senin vermen ile ilgili degildir, karsi tarafin algisi ve senin de bunun farkina varman ile ilgilidir. Iki tarafin rahatsiz edilmemesinin karsi ucu karsi tarafa aittir. Sen bunu yapmak istemesen bile, karsi tarafi rahatsiz edebilirsin. Burada onemli olan onun bu rahastsizligini dile getirmesinden sonra, senin verdigin rahatsizligi kendine de rahatsizlik vermeden sonlandirmandir.

 

Kişi karşısındakinin kendisine rahatsızlık vermesini kendi rahatsızlık vererek önlemeye çalışıyorsa, ne empati yapabiliyor ne de empatiye bağlı akılla bir çözüm üretemiyor demektir.

 

İşte akıl ile denetleme doğrularla ilgilidir. Empati yapılsa bile subjektif doğrular ölçütüne vurularak ya tamamen kendini haklı görme ya da tamamen karşısındakini haklı görme arasında değerler alır.

Akil ile denetleme senin kendi yararin ile ilgilidir. Dogrular senin dogrundur.Akil genelde kendini hakli gorur, duygu ise karsi tarafi. Buradaki amac "karsi tarafi uzmemek" tir ki bu da bilinc tasimadigindfan kisi kendini uzer.

 

Bu da vicdanın düzeyini belirler.

Vicdanin duzeyini sen ancak kendin icin belirliyebilirsin. Karsi taraf sana rahatsizligini belirtmedigi surece de, onu rahatsiz edip etmedigini algilayamazsin. Ya da dusunce ve davranislarindan cikarmaya calisirsin. Eger bu niyette isen.

 

 

 

Empati bile yapamayan Sempati ( duygusal özdeşleşme )mi duyacak ?

Sempati empati degildir. Sempati karsi tarafta olmaktir. Bu iki turlu olur,akilla hemfikir olarak ya da duygusal karsi tarafi uzmeyerek.

 

Burada akilla ozdeslesme vardir. Duyguda ise "acima/uzulme" v.s. temeli.

 

Empatide ise akil olarak bir amac vardir, duygu olarak ta karsi tarafa "sirin gozukmek"

 

Burada vicdan da notrlukte yoktur. Notrluk sadece karsi tarafa mantik ile ve bilinc ile yuk eklememektir.

 

Ortada sadece karsi tarafi kendini lanse ettigi gibi algilamak vardir.

 

Vicdandaki bilincte "kendine ve karsi tarafa zarar vermemektir" ve bunun karsi taraf ayagi, onun bunu hissettirmesi ya da senin onun dusunce ve davranisindan bu rahatsizligi hissetmen ile ilgilidir.

 

Iste burada "karsi tarafa zarar vermemek" bilinc ile kendine de zarar vermeden, karsi tarafa verdigin zarari durdurmaktir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Notrluk duygu ya da akildan ziyade, bilinc icerir.

Öyledir. Ama bu Nötrlüğün bu iki yanaşımını yanlışlamaz. Bilinçle Nötr duyguya da ulaşılabilinir, Nötr akla da.

 

 

Iste bu notrluk degil; sadece karsi tarafi kendi subjektivizmin ile kendince hakli ya da dogru bulmaktir. Ya da "teselli etmek/acimak" tir.

Onun için değildir demişim ya.

 

 

Subjektivizimde akilci ise tarafsizlik olmaz, duyguda olabilir. Notrluk akilla ilgili degildir, cunku akil kendine yontar. Notrluk bilinc ile ilgilidir.

Akılsal Nötrlük akılla ilgilidir.

 

 

Aksine duygusal karsi tarafliliktir.

Duygusal karşı taraflılık, ya Sempatidir ya da Empatinin ikinci aşamasıdır.

 

Zira, Empati 3 aşamalıdır.

 

1- Algı

2- Özdeşleşme

3- Özdeşleşmeyi İfade

 

 

Empatide mantik yer alir. Akil kendine yontar, duygu ise karsi tarafa.

O ya akılsal Nötrlük ya da Subjektif akıldır. Empati duygusal yönelimdir.

 

 

Akil duygu mantik farkli hareket eder. Akilci mantik ve duygusal mantik tezattir. Buralarda notrluk yoktur. Birisini antipatik/sempatik bulmak zaten tarafliliktir. Bunun akil ya da duygu ile olmasi fark etmez. Antipatik ya da sempatik bulmamak ise bilinc isidir ve notrluktur. Yani verildigi gibi algilamak.

Notrluk akil ile de duygu ile de mumkun degildir, bilinc ile mumkundur.

Duygusal mantık diye bir şey zaten yoktur ki akılsal mantıkla tezat teşkil etsin. Mantık akılla ilgilidir. Birisini antipatik/sempatik bulmak tamamen duygusaldır. Elbette Antipatik ya da sempatik bulmamak ise bilinc isidir ama bu akılsal Nötrlük gerektirir. Ama neticede ulaşılan nokta duygusal Nötrlüktür. Onun için buradaki Nötrlük duygu ile ilgilidir.

 

 

Sart degil, duygu da olabilir. Rahatsizlik senin vermen ile ilgili degildir, karsi tarafin algisi ve senin de bunun farkina varman ile ilgilidir. Iki tarafin rahatsiz edilmemesinin karsi ucu karsi tarafa aittir. Sen bunu yapmak istemesen bile, karsi tarafi rahatsiz edebilirsin. Burada onemli olan onun bu rahastsizligini dile getirmesinden sonra, senin verdigin rahatsizligi kendine de rahatsizlik vermeden sonlandirmandir.

İşte bu yalnızca akılla sonlandırılır. Empatinin ilk aşaması zaten algı alışverişidir. Bunun söylenmesine gerek yok.

 

 

Akil ile denetleme senin kendi yararin ile ilgilidir. Dogrular senin dogrundur.Akil genelde kendini hakli gorur, duygu ise karsi tarafi. Buradaki amac "karsi tarafi uzmemek" tir ki bu da bilinc tasimadigindfan kisi kendini uzer.

Bilinç olmazsa zaten empati de olmaz. Doğrular için zaten subjektif yazmıştım. Bilince klavuzluk eden doğrular akılla gerçekçi zemine oturtulur, oturtulamazsa kişi ya kendini üzer veya karşısındakini.

 

 

Vicdanin duzeyini sen ancak kendin icin belirliyebilirsin. Karsi taraf sana rahatsizligini belirtmedigi surece de, onu rahatsiz edip etmedigini algilayamazsin. Ya da dusunce ve davranislarindan cikarmaya calisirsin. Eger bu niyette isen.

Zaten Empatinin 3 aşamasını yazdım. İlk aşamadan geçilmedikçe zaten empati mümkün olmaz. Empati olmazsa da Vicdandan hiç söz edilemez.

 

 

Sempati empati degildir. Sempati karsi tarafta olmaktir. Bu iki turlu olur,akilla hemfikir olarak ya da duygusal karsi tarafi uzmeyerek.

 

Burada akilla ozdeslesme vardir. Duyguda ise "acima/uzulme" v.s. temeli.

Sempati için “ acıma / üzülme “ değil, “ şirin görme, duygusal yakın hissetme “ hali vardır. Bu da akılla değil, duygu özdeşleşmesi ile gerçekleşir. Dolayısıyla, bilinç gerektirmez. Ancak bu olmadan empati de hiç olmaz. Yani; Antipati varsa, empati hiç başlamaz. Zira, Antipatik bulmamak Nötr akıl gerektirir bu da ancak bilinç ile mümkündür.

 

 

Empatide ise akil olarak bir amac vardir, duygu olarak ta karsi tarafa "sirin gozukmek"

Bu sahte empati olur. Gerçek empatide amaç “ sempatik görünmek “ değil, duygusal olarak anlamadır. Akıl olarak da haklı görme veya haksız görme değildir mevzu bahis.

 

 

Burada vicdan da notrlukte yoktur. Notrluk sadece karsi tarafa mantik ile ve bilinc ile yuk eklememektir.

 

Ortada sadece karsi tarafi kendini lanse ettigi gibi algilamak vardir.

Vicdanda Nötrlük diye bir kavram olamaz zaten. Nötrlük empatinin ikinci aşamasında duygusal Nötrlükten yola çıkıp karşı tarafın subjektif duygularını anlamaya çalışmak, anlamaktır.

 

 

Vicdandaki bilincte "kendine ve karsi tarafa zarar vermemektir" ve bunun karsi taraf ayagi, onun bunu hissettirmesi ya da senin onun dusunce ve davranisindan bu rahatsizligi hissetmen ile ilgilidir.

 

 

Iste burada "karsi tarafa zarar vermemek" bilinc ile kendine de zarar vermeden, karsi tarafa verdigin zarari durdurmaktir.

Bu da empatinin birinci aşamasına bağlıdır. Bilinç olmazsa zaten empati hiç başlamaz. Yani; algılama. Orta yolu bulan yine bilincin yönlendirdiği akıldır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

Öyledir. Ama bu Nötrlüğün bu iki yanaşımını yanlışlamaz. Bilinçle Nötr duyguya da ulaşılabilinir, Nötr akla da.

Akilcilik ile notr olmaz. Cunku akilcilik sadece kendine yontar ve kendinden tafaflidir. Duyguda da notrluk olmaz. Bu iki temel subjektiftir. Subjektiflik varsa, notrluk yoktur.

 

 

 

 

Duygusal karşı taraflılık, ya Sempatidir ya da Empatinin ikinci aşamasıdır.

 

Zira, Empati 3 aşamalıdır.

 

1- Algı

2- Özdeşleşme

3- Özdeşleşmeyi İfade

Empati sadece ve sadece karsi tarafi bir cesit desteklemek onu uzmemek ya da ona acimak v.s. temelli bir yanasimdir ve bilincli bu temelde degildir. Bilincli empati ise yuksuzluktur.

 

 

 

 

O ya akılsal Nötrlük ya da Subjektif akıldır. Empati duygusal yönelimdir.

Burada da ayni celiski. Akil ve duygu ile notr olunmaz ve genelde empati de sadece karsi tarafi memnun etmek icindir.

 

 

Duygusal mantık diye bir şey zaten yoktur ki akılsal mantıkla tezat teşkil etsin. Mantık akılla ilgilidir. Birisini antipatik/sempatik bulmak tamamen duygusaldır. Elbette Antipatik ya da sempatik bulmamak ise bilinc isidir ama bu akılsal Nötrlük gerektirir. Ama neticede ulaşılan nokta duygusal Nötrlüktür. Onun için buradaki Nötrlük duygu ile ilgilidir.

Mantik bir seyin yon ve yontemidir. Duygusallik ta bir yon ve yontemdir. Bu algilanamadikca da ne duygusal ne de akilsal fark ve yanasim algilanamaz. Notrluk te empati de bilinc isidir, cunku yuksuzdur. O yuzden duygu ve aklin notrlugu olmaz.

 

Sahi sen notrlukten ne algiliyorsun?

 

 

 

 

İşte bu yalnızca akılla sonlandırılır. Empatinin ilk aşaması zaten algı alışverişidir. Bunun söylenmesine gerek yok.

Hayir empati ya karsi tarafi dusunmek ya da notrluktur. Bu duygu da akilda olabilir. Yalniz bilinc gerektirir.

 

 

 

 

Bilinç olmazsa zaten empati de olmaz. Doğrular için zaten subjektif yazmıştım. Bilince klavuzluk eden doğrular akılla gerçekçi zemine oturtulur, oturtulamazsa kişi ya kendini üzer veya karşısındakini.

Burada da kendi dediklerin ile celismissin. Madem bilinc olmadan empati olmaz ise, duygusal ve akilci empati nasil oluyor? Buradaki bilinc yuksuzluktur.

 

 

 

 

Zaten Empatinin 3 aşamasını yazdım. İlk aşamadan geçilmedikçe zaten empati mümkün olmaz. Empati olmazsa da Vicdandan hiç söz edilemez.

O uclun her sey icin gecerlidir. Zaten insanoglu once algilar, sonra kavramsal ozdeslestirir ve kavramsal ifade eder.

 

 

 

 

Sempati için “ acıma / üzülme “ değil, “ şirin görme, duygusal yakın hissetme “ hali vardır. Bu da akılla değil, duygu özdeşleşmesi ile gerçekleşir. Dolayısıyla, bilinç gerektirmez. Ancak bu olmadan empati de hiç olmaz. Yani; Antipati varsa, empati hiç başlamaz. Zira, Antipatik bulmamak Nötr akıl gerektirir bu da ancak bilinç ile mümkündür.

Neden birisi ile hemfikir olmak akilciliktir. Ayni aklin paylasilmasidir. Yine kendi dediklerin ile celismissin.

 

 

 

 

Bu sahte empati olur. Gerçek empatide amaç “ sempatik görünmek “ değil, duygusal olarak anlamadır. Akıl olarak da haklı görme veya haksız görme değildir mevzu bahis.

Empatinin "sahteligi" kisinin akilci cikarindadir.

 

 

 

 

Vicdanda Nötrlük diye bir kavram olamaz zaten. Nötrlük empatinin ikinci aşamasında duygusal Nötrlükten yola çıkıp karşı tarafın subjektif duygularını anlamaya çalışmak, anlamaktır.

Dedim ya kavramlari hepo biribirine karistiriyorsun.

 

 

 

 

Bu da empatinin birinci aşamasına bağlıdır. Bilinç olmazsa zaten empati hiç başlamaz. Yani; algılama. Orta yolu bulan yine bilincin yönlendirdiği akıldır.

Verdigin asamalar insanoglu soyutlamasinin her turlusu icin gecerlidir. Bilinc akli yonlendirirse bireycilik olur, bilincin dusunceyi yonlendirmesi ise birey bilincidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Akilcilik ile notr olmaz. Cunku akilcilik sadece kendine yontar ve kendinden tafaflidir. Duyguda da notrluk olmaz. Bu iki temel subjektiftir. Subjektiflik varsa, notrluk yoktur.

 

Bilinçle demişim akılcılıkla değil. “ Bilinçle Nötr duyguya da ulaşılabilinir, Nötr akla da “ demişim.

 

 

Empati sadece ve sadece karsi tarafi bir cesit desteklemek onu uzmemek ya da ona acimak v.s. temelli bir yanasimdir ve bilincli bu temelde degildir. Bilincli empati ise yuksuzluktur.

Empati zaten bilinçle yapılır. Empati karşıdaki duyguyu anlamak temelli yapılır. O yüzden devrede bilinç vardır. Empati “ vah vah …” demek değildir. Acımak, üzmemek karşıdakini küçük görmek ile alakalıdır, empati ile değil.

 

 

Burada da ayni celiski. Akil ve duygu ile notr olunmaz ve genelde empati de sadece karsi tarafi memnun etmek icindir.

Buna empati denmez. Memnun etmek için karşı tarafın ne hissettiğini anlamak gereksizdir. Yalnızca, onu kızdıracak sözlerden kaçınmak, memnun edecek sözler söylemek yetecektir. Bu samimiyetle yapılmadığı sürece empati söz konusu değildir. Burada akılcılık devrededir. Bilinç değil. Çelişki diye ifade edilen bu ikisinin farkını algılayamamaktan dolayı oluşan bir zandır.

 

 

Mantik bir seyin yon ve yontemidir. Duygusallik ta bir yon ve yontemdir. Bu algilanamadikca da ne duygusal ne de akilsal fark ve yanasim algilanamaz. Notrluk te empati de bilinc isidir, cunku yuksuzdur. O yuzden duygu ve aklin notrlugu olmaz.

Birisini antipatik/sempatik bulmak tamamen duygusaldır. Buradaki Nötrlük duygu ile ilgilidir. Empati kurmak için önce karşıdaki ile duygusal özdeşleşmek için bilinçle nötr akla ve bu sayede subjektif duygulardan sıyrılıp duygusal nötrlüğe ulaşmak gerekir.

 

 

Hayir empati ya karsi tarafi dusunmek ya da notrluktur. Bu duygu da akilda olabilir. Yalniz bilinc gerektirir.

Karşıdakinin söylediğini algılamak mantık temelinde aklı kullanmaktır. Ama bu empati değildir. Yalnızca söyleneni verildiği gibi algılamaktır. Oysa empatide duyumsamak söz konusudur. Bunun için de önce karşıdaki ile duygusal özdeşleşmek için bilinçle nötr akla ve bu sayede subjektif duygulardan sıyrılıp duygusal nötrlüğe ulaşmak gerekir. Ancak bundan sonra karşıdaki ile aynı duygusal durum yakalanarak ne hissettiği algılanabilir ( empati ).

 

 

Madem bilinc olmadan empati olmaz ise, duygusal ve akilci empati nasil oluyor? Buradaki bilinc yuksuzluktur.

Mesela, “ karşıdakini rahatsız etmemek gerekir “ kişinin kendi doğrusu ve bilinci bu yönde iken ve bunu uygularken kendini rahatsız etmemesini akıl sayesinde yapar. Elde edilen bu bilinçle de subjektif duygulardan sıyrılıp duygusal nötrlük elde edilir. . Ancak bundan sonra karşıdaki ile aynı duygusal durum yakalanarak ne hissettiği algılanabilir ( empati ). İşte vicdani değerleri oluşturan subjektif doğruların hayata geçirilmesi empati sayesinde mümkün olur.

 

 

Neden birisi ile hemfikir olmak akilciliktir. Ayni aklin paylasilmasidir.

Fikir başkadır, duygu başka. Aynı fikri paylaşmak ile aynı duyguyu paylaşmanın farkı gibi. Sempati için “ acıma / üzülme “ değil, “ şirin görme, duygusal yakın hissetme “ hali vardır. Bu da akılla değil, duygu özdeşleşmesi ile gerçekleşir. Dolayısıyla, bilinç gerektirmez. Ancak bu olmadan empati de hiç olmaz. Yani; Antipati varsa, empati hiç başlamaz. Zira, Antipatik bulmamak Nötr akıl gerektirir bu da ancak bilinç ile mümkündür.

 

 

Empatinin "sahteligi" kisinin akilci cikarindadir.

Buna empati denmez. Memnun etmek için karşı tarafın ne hissettiğini anlamak gereksizdir. Bu yalnızca, onu kızdıracak sözlerden kaçınmak, memnun edecek sözler söylemektir. Bu samimiyetle yapılmadığı sürece burada empati söz konusu değildir. Burada akılcılık devrededir. Bilinç değil.

 

 

Bilinc akli yonlendirirse bireycilik olur

Tam tersi, asıl aklın bilinci yönlendirmesi bireycilik olur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

Bilinçle demişim akılcılıkla değil. “ Bilinçle Nötr duyguya da ulaşılabilinir, Nötr akla da “ demişim.

 

Bilinc ile notrluge ulasim, ne duygudur ne de akil; dusunce ve davranistir.


 

 

Empati zaten bilinçle yapılır. Empati karşıdaki duyguyu anlamak temelli yapılır. O yüzden devrede bilinç vardır. Empati “ vah vah …” demek değildir. Acımak, üzmemek karşıdakini küçük görmek ile alakalıdır, empati ile değil.

 

Bilincle yapilan dusunceyi icerir. Hem duyguyu hem akli algilar ve zaten yorumsuz algilamasi ve verildigi gibi algilamasi notrluktur.


 

 

Buna empati denmez. Memnun etmek için karşı tarafın ne hissettiğini anlamak gereksizdir. Yalnızca, onu kızdıracak sözlerden kaçınmak, memnun edecek sözler söylemek yetecektir. Bu samimiyetle yapılmadığı sürece empati söz konusu değildir. Burada akılcılık devrededir. Bilinç değil. Çelişki diye ifade edilen bu ikisinin farkını algılayamamaktan dolayı oluşan bir zandır.

 

Odedigin empati degil, anlayistir. Empatide karsi tarafa yanasim soz konusudur. O yuzden de karsi tarafin ne hissettigini algilamak veona ters dusmemek esastir. Buradaki samimiyetin temeli dusuncededir.


 

 

Birisini antipatik/sempatik bulmak tamamen duygusaldır. Buradaki Nötrlük duygu ile ilgilidir. Empati kurmak için önce karşıdaki ile duygusal özdeşleşmek için bilinçle nötr akla ve bu sayede subjektif duygulardan sıyrılıp duygusal nötrlüğe ulaşmak gerekir.

 

Sempati/antipati yorumsal yuktur ve aklin da duygunun da bir tezahuru olasbilir. Empati kurmak hem notrluk icerir hem de karsi tarafi algilasmak yani dusuncxe urunudur.


 

 

Karşıdakinin söylediğini algılamak mantık temelinde aklı kullanmaktır. Ama bu empati değildir. Yalnızca söyleneni verildiği gibi algılamaktır. Oysa empatide duyumsamak söz konusudur. Bunun için de önce karşıdaki ile duygusal özdeşleşmek için bilinçle nötr akla ve bu sayede subjektif duygulardan sıyrılıp duygusal nötrlüğe ulaşmak gerekir. Ancak bundan sonra karşıdaki ile aynı duygusal durum yakalanarak ne hissettiği algılanabilir ( empati ).

 

Hayir dusunceyi kullanmaktir. Akilsadece kendine yontar ve subjektiftir. Empatide onemli olan karsi tarafi karsina almamaktir.


 

 

Mesela, “ karşıdakini rahatsız etmemek gerekir “ kişinin kendi doğrusu ve bilinci bu yönde iken ve bunu uygularken kendini rahatsız etmemesini akıl sayesinde yapar. Elde edilen bu bilinçle de subjektif duygulardan sıyrılıp duygusal nötrlük elde edilir. . Ancak bundan sonra karşıdaki ile aynı duygusal durum yakalanarak ne hissettiği algılanabilir ( empati ). İşte vicdani değerleri oluşturan subjektif doğruların hayata geçirilmesi empati sayesinde mümkün olur.

 

Subjekliflikten siyrilmak, akil ile mumkun degildir; dusunce ile mumkundur. Vicdan da aklin ya da duygunun degil; dusuncenin bir urunudur. Iste burada da dusuncenin her turlu akli ve duygusal veri tabu ve deger acisindan ne kadar serbest oldugu ile paraleldir.


 

 

Fikir başkadır, duygu başka. Aynı fikri paylaşmak ile aynı duyguyu paylaşmanın farkı gibi. Sempati için “ acıma / üzülme “ değil, “ şirin görme, duygusal yakın hissetme “ hali vardır. Bu da akılla değil, duygu özdeşleşmesi ile gerçekleşir. Dolayısıyla, bilinç gerektirmez. Ancak bu olmadan empati de hiç olmaz. Yani; Antipati varsa, empati hiç başlamaz. Zira, Antipatik bulmamak Nötr akıl gerektirir bu da ancak bilinç ile mümkündür.

 

Empati dusunce urunu olarak akil ve duygunun sempatik/antipatik yukunden bagimsizdir.


 

 

Buna empati denmez. Memnun etmek için karşı tarafın ne hissettiğini anlamak gereksizdir. Bu yalnızca, onu kızdıracak sözlerden kaçınmak, memnun edecek sözler söylemektir. Bu samimiyetle yapılmadığı sürece burada empati söz konusu değildir. Burada akılcılık devrededir. Bilinç değil.

 

Akilci ya da duygusal cikar varsa zaten dusunce de empati de yoktur. Bilinc te dusunce ile paraleldir. Aklin ve duygunun sinirlari dusunce ile asildiginda bilinc te degisir.


 

 

Tam tersi, asıl aklın bilinci yönlendirmesi bireycilik olur.

 

Akil bilinci yonlendirirse,, o bilinc dusuncenin degil; aklin sorgulanmamakta olan bilincalti sartlanmisligidir. Bilinci veren dusuncedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilinc ile notrluge ulasim, ne duygudur ne de akil; dusunce ve davranistir.

original.gif Düşünce ve davranışta zaten duygu ve akıl vardır.

 

 

Bilincle yapilan dusunceyi icerir. Hem duyguyu hem akli algilar ve zaten yorumsuz algilamasi ve verildigi gibi algilamasi notrluktur.

Bilincin hem duyguyu hem akli algilaması için düşünce ve davranışın da duygu ve akıl içermesi gerekir. Yukarıdaki ile çelişmiş.

 

Bilincin hem duyguyu hem akli algilaması için düşünce ve davranışın öncelikle nötr duygu içermesi gerekir. İlk aşama kendi subjektif duygulardan sıyrılma, ikinci aşama karşıdakinin duygularının subjektifliğini kendi subjektifliği yapmaktır. Bu da bilinçle yapılır, akıl burada dengeleyici işlev görür.

 

Mesela, karşımdaki üzgündür çünkü spor araba alacak parası yoktur. Benim ise doğru dürüst yiyecek ekmeğim yoktur. Subjektif doğrularımı oluşturan bilinç bana insanlara yardım etmek gerektiğini söyler. Ama akıl buna karşı çıkar bilincimi gerçekçi bir zemine oturtur. Ondan sonra oluşan bu bilinçle karşıdakine beslediğim subjektif duygulardan sıyrılmam gerekir ki, onun neden spor araba alamadığı için üzüldüğünü anlayabileyim ve bu anladığımı ona ifade edebileyim. Onu anlamazsam öfke duyarım ve karşımdakini dıştalarım. O da bana empati yapamıyorsa benim vicdansız olduğumu düşünür. İşte vicdani değerleri oluşturan subjektif doğruların hayata geçirilmesi empati yetisi sayesinde mümkün olur. Düzeyini ise bilinç düzeyi belirler.

 

 

… empati degil, anlayistir. Empatide karsi tarafa yanasim soz konusudur. O yuzden de karsi tarafin ne hissettigini algilamak veona ters dusmemek esastir. Buradaki samimiyetin temeli dusuncededir.

Anlayış zaten empati ile mümkün olur. Empati de karşı tarafa hak vermek gerekmez, esas olan duyguyu anlamaktır. Onun için, memnun etmek için karşı tarafın ne hissettiğini anlamak gereksizdir. Yalnızca, onu kızdıracak sözlerden kaçınmak, memnun edecek sözler söylemek yetecektir. Bu samimiyetle yapılmadığı sürece empati söz konusu değildir. Burada akılcılık devrededir. Bilinç değil. ).

 

 

Sempati/antipati yorumsal yuktur ve aklin da duygunun da bir tezahuru olasbilir. Empati kurmak hem notrluk icerir hem de karsi tarafi algilasmak yani dusuncxe urunudur.

Bu yazılanlar " sallapati "dir. original.gif

 

Empati yüksüzlük değildir. Yani; empatinin varlığı sempatiyi, yokluğu anti patiyi getirmez.

 

Empatinin Sempatiden Farklılığı

Bir insana sempati duymak demek, o insanın sahip olduğu duygu ve düşüncelerin aynısına sahip olmak demektir. Karşımızdaki kişiye sempati duyuyorsak, onunla birlikte acı çekeriz yada seviniriz. Empati kurduğumuzda ise karşımızdakinin duygu ve düşüncelerini anlamak esastır. Kendimizi sempati kurduğumuz kişinin yerine koymamız ve onu anlamamız şart değildir; sempatide "yandaş" olmak esastır. Empati kurduğumuzda ise karşımızdaki kişiyle aynı duyguları ve görüşleri paylaşmamız gerekmez; sadece onun duygularını ve düşüncelerini anlamaya çalışırız. Bir insanı anlamak başka şeydir, ona hakvermek başka şey. Empatide anlamak, sempati de ise anlamış olalım ya da olmayalım, karşımızdakine hak vermek sözkonusudur.

 

http://www.toplumsalempati.com/sag/detay.asp?id=46

Empati, sadece karşımızdaki kişinin ne düşündüğünü ve ne hissettiğini anlayıp bunu ona bildirmektir. Bunu en sağlıklı şekilde yapabilmenin yolu da bir an için karşımızdaki kişinin ayakkabılarını giymekten geçer. Empati, olaylara onun gözüyle bakıp, onun ne düşünüp ne hissettiğini anlayabilmektir.

 

Ona hak vermeyebiliriz hatta onu hatalı buluyor olabiliriz; o an onun duygularına ortak olmayız ama onu anlarız; ne düşündüğünü, ne hissettiğini anlarız, sadece anlarız. Onu yargılamadan, neden öyle davrandığını anladığımızı hissettiririz.

 

 

http://www.kuraldisi.com/saim-koc/yazilari/butun-yazilar/sempati-ve-empati/

 

Hayir dusunceyi kullanmaktir. Akilsadece kendine yontar ve subjektiftir. Empatide onemli olan karsi tarafi karsina almamaktir.

Karşı tarafın karşıya alınmaması gerektiği empati yapacak olanın mantık temelindeki düşüncesidir, yani akıldır.

 

Sahi akıl nedir ?

 

Immanuel Kant'a göre aklın sınırları şöyle çizilmiştir:

 

Akıl, fenomenlerin benzerliğinden kurallara varma yeteneğidir.“[1] Başka bir yerde de Akıl, kösnüllüğü kendi sınırlarını genişletemeden kısıtlar demektedir.

 

Rudolf Eisler'in kapsamlı tanımına göreyse,

 

Akıl (logos, epistêmê, intellectus, intelligentia, ratio, entendement, understanding) geniş kapasmıyla kösnüllüğün karşısındaki zekâ olan düşünme gücüdür. Daha dar bir kapsamdaysa akıl, anlayış karşısında ruhun bir bütün olarak anlama, (doğru) kavrama (soyutlama) hükme varma kapasitesidir. Kısacası akıl, birbiryle bağlantı kurarak kıyaslayan, inceleyen düşünce ve anlama, yani kelimelerin ve kavramların anlamlarını bilme yeteneği demektir. Akl-ı selim (bon sense) ise özel bir eğitim almadan normal insanda doğal olarak mevcut olan, normal, metodik olmakdan uzak ve dolayısıyla yanlış sonuçlara daha kolay varabilen kavrama ve hüküm verme gücüdür. “

 

Arthur Schopenhauer'de akıl, sebep ve sonucu ayırt etmektir:

 

Maddenin öznel bağıntısı veya aynısı olan nedensellik akıldır ve bundan başka bir şey değildir. Tek işlevi ve tek gücü nedenselliği kavramaktır. “

 

“ ( tr.wikipedia )

 

 

Subjekliflikten siyrilmak, akil ile mumkun degildir; dusunce ile mumkundur. Vicdan da aklin ya da duygunun degil; dusuncenin bir urunudur. Iste burada da dusuncenin her turlu akli ve duygusal veri tabu ve deger acisindan ne kadar serbest oldugu ile paraleldir.

Burada da aynı hata, akıl ve düşünceyi farklı anlamlarda sanmak. Vicdani değerleri oluşturan subjektif doğruların hayata geçirilmesi empati yetisi sayesinde mümkün olur. Bu değerlerin içselleştirilmesinin düzeyi ise Bilinç düzeyini gösterir.

 

 

Empati dusunce urunu olarak akil ve duygunun sempatik/antipatik yukunden bagimsizdir.

Aynı hata. Yük kuramı geçersizdir. Empati yüksüzlük değildir. Yani; empatinin varlığı sempatiyi, yokluğu anti patiyi getirmez. Fikir başkadır, duygu başka. Aynı fikri paylaşmak ile aynı duyguyu paylaşmanın farkı gibi. Sempati için “ acıma / üzülme “ değil, “ şirin görme, duygusal yakın hissetme “ hali vardır. Bu da akılla değil, duygu özdeşleşmesi ile gerçekleşir. Dolayısıyla, bilinç gerektirmez. Ancak bu olmadan empati de hiç olmaz. Yani; Antipati varsa, empati hiç başlamaz. Zira, Antipatik bulmamak Nötr akıl gerektirir bu da ancak bilinç ile mümkündür.

 

 

Akilci ya da duygusal cikar varsa zaten dusunce de empati de yoktur. Bilinc te dusunce ile paraleldir. Aklin ve duygunun sinirlari dusunce ile asildiginda bilinc te degisir.

Akılcı bilinç de bir bilinç türü ve düzeyidir.

 

 

Akil bilinci yonlendirirse,, o bilinc dusuncenin degil; aklin sorgulanmamakta olan bilincalti sartlanmisligidir. Bilinci veren dusuncedir.

original.gif Yine aynı hata. Akıl ve düşüncenin farklı sanılması. Akılın Akılcılıkla karıştırılması.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

original.gif Düşünce ve davranışta zaten duygu ve akıl vardır.

 

Akil ve duyguda dusunme yoktur, ikisi de otomatiktir, hafiza kullanir.


 

 

Bilincin hem duyguyu hem akli algilaması için düşünce ve davranışın da duygu ve akıl içermesi gerekir. Yukarıdaki ile çelişmiş.

 

Dusunce digerlerini icerir de, digerleri dusunceyi icermez. Bilinc te dusunce ile paraleldir. Akil ve duygu hafiza kullanir.

 

Bilincin hem duyguyu hem akli algilaması için düşünce ve davranışın öncelikle nötr duygu içermesi gerekir. İlk aşama kendi subjektif duygulardan sıyrılma, ikinci aşama karşıdakinin duygularının subjektifliğini kendi subjektifliği yapmaktır. Bu da bilinçle yapılır, akıl burada dengeleyici işlev görür.

 

Iste dusunce oldugunda dusunme ve sorgulama v.s. de oldugundan notrluk ancak dusunce de mumkundur. Yalniz bir de bilinc gerektirir, tek basina dusunce notrlugu saglamaz.

 

Mesela, karşımdaki üzgündür çünkü spor araba alacak parası yoktur. Benim ise doğru dürüst yiyecek ekmeğim yoktur. Subjektif doğrularımı oluşturan bilinç bana insanlara yardım etmek gerektiğini söyler. Ama akıl buna karşı çıkar bilincimi gerçekçi bir zemine oturtur. Ondan sonra oluşan bu bilinçle karşıdakine beslediğim subjektif duygulardan sıyrılmam gerekir ki, onun neden spor araba alamadığı için üzüldüğünü anlayabileyim ve bu anladığımı ona ifade edebileyim. Onu anlamazsam öfke duyarım ve karşımdakini dıştalarım. O da bana empati yapamıyorsa benim vicdansız olduğumu düşünür. İşte vicdani değerleri oluşturan subjektif doğruların hayata geçirilmesi empati yetisi sayesinde mümkün olur. Düzeyini ise bilinç düzeyi belirler.

 

Akli ve duyguyu hafizanin otoatikliginden dusunceye tasimak bilinc gerektirir. Dusunce de bilinc te ne akil gibi kendine yontar ne de duygu gibi karsi tarafa. Buradaki yanit empatik olarak notr olarak ve bilincli olarak "kusura bakma benim de ekonomik durumum sana bu konuda yardimci olmaya musait degil" dir.  Ayrica spor arabanin gerekliligi onemi o kadar para yatirilmasi v.s. kisinin ekonomik ve her turlu sartlari temelinde degerlendirilip, kisi rahatlatilabilir.


 

 

Anlayış zaten empati ile mümkün olur. Empati de karşı tarafa hak vermek gerekmez, esas olan duyguyu anlamaktır. Onun için, memnun etmek için karşı tarafın ne hissettiğini anlamak gereksizdir. Yalnızca, onu kızdıracak sözlerden kaçınmak, memnun edecek sözler söylemek yetecektir. Bu samimiyetle yapılmadığı sürece empati söz konusu değildir. Burada akılcılık devrededir. Bilinç değil. ).
 

Bu yazılanlar " sallapati "dir. original.gif

 

Seninkiler gibi mi? :) yani "atpati"

 

 

 

Empati yüksüzlük değildir. Yani; empatinin varlığı sempatiyi, yokluğu anti patiyi getirmez.

 

Yuksuzluk o demek degildir, yuksuzluk dusunce ve davranis uzerinde subjektif bir yorum olmamasidir.

 

 

 

Empatinin Sempatiden Farklılığı

Bir insana sempati duymak demek, o insanın sahip olduğu duygu ve düşüncelerin aynısına sahip olmak demektir. Karşımızdaki kişiye sempati duyuyorsak, onunla birlikte acı çekeriz yada seviniriz. Empati kurduğumuzda ise karşımızdakinin duygu ve düşüncelerini anlamak esastır. Kendimizi sempati kurduğumuz kişinin yerine koymamız ve onu anlamamız şart değildir; sempatide "yandaş" olmak esastır. Empati kurduğumuzda ise karşımızdaki kişiyle aynı duyguları ve görüşleri paylaşmamız gerekmez; sadece onun duygularını ve düşüncelerini anlamaya çalışırız. Bir insanı anlamak başka şeydir, ona hakvermek başka şey. Empatide anlamak, sempati de ise anlamış olalım ya da olmayalım, karşımızdakine hak vermek sözkonusudur.

 

http://www.toplumsalempati.com/sag/detay.asp?id=46

Empati, sadece karşımızdaki kişinin ne düşündüğünü ve ne hissettiğini anlayıp bunu ona bildirmektir. Bunu en sağlıklı şekilde yapabilmenin yolu da bir an için karşımızdaki kişinin ayakkabılarını giymekten geçer. Empati, olaylara onun gözüyle bakıp, onun ne düşünüp ne hissettiğini anlayabilmektir.

 

Ona hak vermeyebiliriz hatta onu hatalı buluyor olabiliriz; o an onun duygularına ortak olmayız ama onu anlarız; ne düşündüğünü, ne hissettiğini anlarız, sadece anlarız. Onu yargılamadan, neden öyle davrandığını anladığımızı hissettiririz.

 

 

http://www.kuraldisi.com/saim-koc/yazilari/butun-yazilar/sempati-ve-empati/

 


Karşı tarafın karşıya alınmaması gerektiği empati yapacak olanın mantık temelindeki düşüncesidir, yani akıldır.

Sahi akıl nedir ?

Immanuel Kant'a göre aklın sınırları şöyle çizilmiştir:

Akıl, fenomenlerin benzerliğinden kurallara varma yeteneğidir.“[1] Başka bir yerde de Akıl, kösnüllüğü kendi sınırlarını genişletemeden kısıtlar demektedir.

Rudolf Eisler'in kapsamlı tanımına göreyse,

Akıl (logos, epistêmê, intellectus, intelligentia, ratio, entendement, understanding) geniş kapasmıyla kösnüllüğün karşısındaki zekâ olan düşünme gücüdür. Daha dar bir kapsamdaysa akıl, anlayış karşısında ruhun bir bütün olarak anlama, (doğru) kavrama (soyutlama) hükme varma kapasitesidir. Kısacası akıl, birbiryle bağlantı kurarak kıyaslayan, inceleyen düşünce ve anlama, yani kelimelerin ve kavramların anlamlarını bilme yeteneği demektir. Akl-ı selim (bon sense) ise özel bir eğitim almadan normal insanda doğal olarak mevcut olan, normal, metodik olmakdan uzak ve dolayısıyla yanlış sonuçlara daha kolay varabilen kavrama ve hüküm verme gücüdür. “

Arthur Schopenhauer'de akıl, sebep ve sonucu ayırt etmektir:

Maddenin öznel bağıntısı veya aynısı olan nedensellik akıldır ve bundan başka bir şey değildir. Tek işlevi ve tek gücü nedenselliği kavramaktır. “


“ ( tr.wikipedia )
 


Burada da aynı hata, akıl ve düşünceyi farklı anlamlarda sanmak. Vicdani değerleri oluşturan subjektif doğruların hayata geçirilmesi empati yetisi sayesinde mümkün olur. Bu değerlerin içselleştirilmesinin düzeyi ise Bilinç düzeyini gösterir.

 

Akil ile dusuncenin farkini farkina varanlar algilar.


 

 

Aynı hata. Yük kuramı geçersizdir. Empati yüksüzlük değildir. Yani; empatinin varlığı sempatiyi, yokluğu anti patiyi getirmez. Fikir başkadır, duygu başka. Aynı fikri paylaşmak ile aynı duyguyu paylaşmanın farkı gibi. Sempati için “ acıma / üzülme “ değil, “ şirin görme, duygusal yakın hissetme “ hali vardır. Bu da akılla değil, duygu özdeşleşmesi ile gerçekleşir. Dolayısıyla, bilinç gerektirmez. Ancak bu olmadan empati de hiç olmaz. Yani; Antipati varsa, empati hiç başlamaz. Zira, Antipatik bulmamak Nötr akıl gerektirir bu da ancak bilinç ile mümkündür.
 

Akılcı bilinç de bir bilinç türü ve düzeyidir.

 

Akil ile akilci ayni degildir. Cunku akilci olmak dusunce gerektirir ve evet bilinc turu v e duzeyidir.


 

 

original.gif Yine aynı hata. Akıl ve düşüncenin farklı sanılması. Akılın Akılcılıkla karıştırılması.

 

Evet, farkinin farkina varamayanlar icin; farkli olmayabilir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Akil ile akilci ayni degildir.

Akil ile akilci ayni olmadığını yazmıştım. Zaten sorun da bundan kaynaklanıyor. Yani; akıl ile düşüncenin farklı zannedilmesi. Tıpkı, bilincinde tek yanlı anlaşılması gibi.

 

Aslında, buradaki geneldeki çarpık bakış şudur:

 

“ Ben güzele güzel demem, güzel benim olmayınca. “ original.gif 

 

Vicdan bilinc isidir. Duygu ve akil onu yonlendirdiginde de hic bir degeri yoktur.

( Ben vicdana vicdan demem, vicdan benim doğrularıma uymadıkça )

 

Böyle olunca da, yani; mantık yürütmeler bu yanlış üzerinden yapıldığı için yanlış çıkarımlara varılıyor ve neticede aynı kavramlarla düşünülmediği için karşılıklı anlaşma ve fikir birliği oluşamıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Akil ile akilci ayni olmadığını yazmıştım. Zaten sorun da bundan kaynaklanıyor. Yani; akıl ile düşüncenin farklı zannedilmesi. Tıpkı, bilincinde tek yanlı anlaşılması gibi.

 

Aslında, buradaki geneldeki çarpık bakış şudur:

 

“ Ben güzele güzel demem, güzel benim olmayınca. “ original.gif ( Ben vicdana vicdan demem, vicdan benim doğrularıma uymadıkça )

 

Böyle olunca da, yani; mantık yürütmeler bu yanlış üzerinden yapıldığı için yanlış çıkarımlara varılıyor ve neticede aynı kavramlarla düşünülmediği için karşılıklı anlaşma ve fikir birliği oluşamıyor.

Evet bu bakis genelde egosal akilci ve kendine yontan bir bakistir.

 

Ayni bakis karsi tarafida kendi bakis celiskisinden mesul tutar.

 

O yuzden taa bastan soylemistim. Sadece kavramlari kullanmak yetmez, verilen anlam ve icerigin de aciklanmasi gerekir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O yuzden taa bastan soylemistim. Sadece kavramlari kullanmak yetmez, verilen anlam ve icerigin de aciklanmasi gerekir.

 

Qua felsefesi ile düşünen serbest düşünür, kavramları genel geçer anlamlarıyla kullanır, kendi bakış açısına göre değil. O yüzden, kullanılan kavramlardan baştan şüphelenilmemiştir tarafımca.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Qua felsefesi ile düşünen serbest düşünür, kavramları genel geçer anlamlarıyla kullanır, kendi bakış açısına göre değil. O yüzden, kullanılan kavramlardan baştan şüphelenilmemiştir tarafımca.

Ben de oyle yapiyorum zaten. ...e gorem de belli.

 

Buradaki fark ...e gore farki da olabilir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.