Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

EVRENİN GERÇEK FOTOĞRAFLARI


AED

Önerilen İletiler

Veileast-Mortfield-Cancelli.jpg

 

Peçe'nin Doğusunda Bir Hayalet

 

Açıklama : Havada uçuşan tehditkar varlıklar ve cafcaflı parlak renkler, Cadılar Bayramı döneminin belirtileridir. Bu belirtiler, Peçe Bulutsusu'nun doğu kısmını gösteren bu yakın çekim görüntüde de kendini göstermektedir. Peçe Bulutsusu, büyük kütleli bir yıldızın ölümüne patlamasından geriye kalmış genişleyen enkaz bulutu anlamına gelen, büyük bir üstnova kalıntısıdır. Peçe Bulutsusu, gökyüzünde Kuğu Takımyıldızı içerisinde yaklaşık 3 derecelik bir alanı kaplayan kabaca dairesel bir şekle sahipken, Peçe'nin doğusundaki bu bölüm yalnızca 1/2 derecelik, yani Ay'ın görünür büyüklüğü kadar bir yer kaplamaktadır. Bu da, Peçe'nin Dünya gezegeninden tahmini 1400 ışıkyıllık uzaklığında, 12 ışıkyılına denk gelmektedir. Dar bant süzgeçler kullanılarak elde edilen verilerden meydana gelen bu birleşik görüntüde, kalıntı içerisinde yer alan hidrojen atomlarından gelen salma kırmızı renkte, oksijen atomlarından gelen güçlü salma ise mavi-yeşil renklerde gösterilmektedir. Peçe'nin batı tarafında ise, içinde bulunduğumuz döneme uygun bir diğer görüntü olan Cadı Süpürgesi yer almaktadır.

Katkı ve Telif Hakkı : Paul Mortfield, Stefano Cancelli

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

spicules_sst_big.jpg

 

İğnecikler : Güneş Üzerindeki Fıskiyeler

 

Açıklama : Küçük bir ülke genişliğinde ve Dünya'nın yarısı uzunluğunda bir boru hayal edin. Sonra da bu borunun saatte 50.000 kilometre hızla ilerleyen sıcak gaz ile dolu olduğunu düşünün. Şimdi de bu borunun metalden değil de, şeffaf manyetik alanlardan oluştuğunu hayal edin. İşte hayal ettiğiniz o şey, Güneş'in etkin bölgelerinde binlercesi bulunan genç iğneciklerden* yalnızca bir tanesidir. Yukarıda görülen, Güneş'teki bu gizemli akıntı tüplerinin şimdiye kadar çekilmiş belki de en yüksek çözünürlüklü görüntüsüdür. Haziran 2004'te Güneş üzerinde ilerleyen 10380 numaralı etkin bölgeyi gösteren yukarıdaki karede, iğnecikler noktacıklar halinde görülmektedir; ancak en çok görüntünün sağ tarafında koyu renkli tüplerden oluşmuş bir halı gibi görülen kısımda belirgindir. Kısa bir süre önce çekilen zaman aralıklı görüntüler, iğneciklerin hızla yükselen gazdan oluşan uzun tüpler olarak ortaya çıktığını, ancak gaz tepe noktasına varıp, gerisin geriye Güneş'in üzerine döndüğünde yok olduklarını ve bu sürecin yaklaşık beş dakika sürdüğünü göstermiştir. Bu görüntüler, aynı zamanda iğneciklerin oluşma nedeninin Güneş yüzeyi üzerinde akan, fakat Güneş havaküresine de sızan ses benzeri dalgalar olduğuna işaret etmektedir.

Katkı Sağlayanlar : İsveç Güneş Teleskobu (SST), İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi, Lockheed Martin Güneş ve Gök Fiziği Laboratuvarı

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

mercuryrays_messenger_big.jpg

 

Merkür'deki Görülmeye Değer Işınlı Krater

Açıklama : Acaba Merkür'de neden bu kadar çok ışınlı krater var? Kimse bundan tam olarak emin değil. En içteki gezegenin yanından geçtikçe şimdiye kadar görülmemiş resimler çekmeye devam eden MESSENGER uzay aracı, Merkür'ün, Dünya'nın uydusu Ay'dan daha fazla ışınlı kratere sahip olduğu yolunda çarpıcı deliller elde etti. Yukarıda yaklaşık 80 kilometrelik bir alanı kaplayan görülmeye değer ışınlı bir krater görülmekte olup, görüntü geçen ayki yakın geçiş sırasında MESSENGER tarafından yaklaşık 20.000 kilometre yükseklikten çekilmiştir. Işınların yaygınlığı tam bir muammadır; çünkü toz toplanması veya güneş rüzgarlarındaki hafifleme gibi uzay şartlarına bağlı aşınma etkileri Merkür'de Ay'a nazaran daha büyük olmalıdır. Şu an için varsayımda bulunulan çözümler arasında, Merkür yüzeyindeki tozun optik özellikleri ile Merkür'ün büyük kütlesi ve Güneş'e yakınlığının daha sert çarpışmalara neden olması ve bunun da normal olarak daha fazla miktarda hafif malzemeyi havalandırması yer almaktadır. MESSENGER, 2011 yılında yörüngeye girmeden önce önümüzdeki yıl içerisinde Merkür'ün yanından tekrar geçecektir.Katkı Sağlayanlar : MESSENGER Takımı, ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Johns Hopkins Üniversitesi Uygulamalı Fizik Laboratuvarı, Washington Carnegie Bilim Enstitüsü (CIW)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili aed,

 

değerli paylaşımın için teşekkürler..

 

bu çok yararlı ve farklı paylaşımlarının devamını merakla bekliyorum..

 

foruma sağladığın yarar tartışma götürmez bir gerçek.. ve tüm katkılarını, yazılarını takip ediyorum..

 

clover.gif

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

arp147_hst_big.jpg

 

Hubble Gözüyle Arp 147'nin Halkalı Gökadaları

Açıklama : Bir gökada, nasıl olur da halka biçimini alır? Daha da tuhafı, bu nasıl olur da iki gökadada birden olur? Yukarıdaki görüntünün sağında yer alan mavi gökadanın kenarları, yeni oluşmuş, inanılmaz derecede parlak ve büyük kütleli yıldızların meydana getirdiği, 30.000 ışıkyılı çaplı halka biçiminde çok geniş bir yapı sergilemektedir. Bu mavi gökada, Arp 147 olarak bilinen bir etkileşimli gökada sisteminin parçasıdır ve bir halkaya sahiptir; çünkü kısa bir süre önce aynı kare içerisinde yer alan soldaki kırmızı gökada ile çarpışmıştır. Her ne kadar, neredeyse tam yandan görülüyor olsa da, kırmızı gökada da alışılmadık bir biçimde kuşak şeklinde bir halka sergilemektedir. Gökadalar çarpıştıklarında, birbirlerinin içinden geçer ve gökadaların yıldızları çok ender olarak birbirleri ile temas eder. Yıldızlararası gaz ve tozdan oluşan bulutlar yoğunlaşarak, bir havuzun yüzeyindeki damlacık gibi çarpışma noktasından dışarı doğru hareket ederek bir yıldız oluşum dalgası yaratır. Yukarıdaki görüntü, kısa bir süre önce yaşanan teknik bir sıkıntı sonrası, Geniş Açılı Gezegen Kamerası 2'nin yeteneklerini sergilemek üzere NASA'ya ait Hubble Uzay Teleskobu tarafından geçen hafta içerisinde çekilmiştir.

Katkı Sağlayanlar : M. Livio ve diğerleri (Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü [sTScI]), Avrupa Uzay Dairesi (ESA), ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili aed,

 

değerli paylaşımın için teşekkürler..

 

bu çok yararlı ve farklı paylaşımlarının devamını merakla bekliyorum..

 

foruma sağladığın yarar tartışma götürmez bir gerçek.. ve tüm katkılarını, yazılarını takip ediyorum..

 

clover.gif

 

 

teşekkürler sevgili @gündem..

 

olay bittiğinde çok güzel ve tamamlanmış olacak..

 

bu gökbilim merakı amatör olarak beni içine almış durumda..

 

ayrıca belirtmeliyim ki sayfanın ağır açılmasını ihmal edip artık fotoğrafları

 

orjinal (büyük ) haliyle veriyorum..büyütüp içine daldığınızda

 

kaybolup gidiyorsunuz.. :stuart::sweatingbullets::sweatingbullets:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

enceladusupclose_cassini.jpg

 

Enceladus'un 1700 Kilometre Üzerinde

Açıklama : Yukarıda görülen, Satürn'ün buz püskürten uydusu Encaladus'un şimdiye kadar elde edilmiş en yakın çekim görüntülerinden biridir. Görüntü, robot uzay aracı Cassini geçen hafta içerisinde bu çatlamış buz topunun yanından hızla geçerken, 1700 kilometre uzaklıktan çekilmiştir. Bir otobüs büyüklüğündeki yüzey özelliklerinin ayırt edilebildiği bu detaylı görüntü, Enceladus'un hareketli kaplan çizgileri bölgesini göstermektedir. Diğer uydu ve gezegenlerin çoğundan epey farklı olarak, kanal ve tepecikler kraterlerden yoksun bu yabancı uydu manzarasını benek benek göstermektedir. Uzayın öncüleri birikmiş taze buzu, yüzey altı denizlerini ve hatta yaşamın belirtilerini araştırmak için gelecekte gönderilecek bir sondanın bu kadar kaba yüzey yapısında nereye inebileceğini merak ediyor olabilirler. Her ne kadar, karşıtlığın artırılmış olduğu yukarıdaki görüntüde koyu renkli olarak gözüküyor olsa da, Enceladus'un yüzeyi, üzerine düşen ışığın yaklaşık %99'unu geriye yansıtan tüm güneş sisteminin en parlak buzu ile kaplıdır. Bu gizemli dünyayı daha iyi anlayabilmemize yardımcı olması amacıyla, Cassini Enceladus'un yanından en az beş kez daha geçmek üzere programlanmıştır.

Katkı Sağlayanlar : Cassini Görüntüleme Takımı, Cassini Görüntüleme Bilimi Alt Sistemi (ISS), Jet İtiş Gücü Laboratuvarı (JPL), Avrupa Uzay Dairesi (ESA), Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

jupiter_eso.jpg

 

Bulutlu Devin Daha Net Bir Görüntüsü

Açıklama : Jüpiter'in bu etkileyici görüntüsü, söz konusu gaz devinin tamamını gösteren şimdiye kadar Yer'den çekilmiş en net resim olarak sunulmaktadır. Görüntü, Avrupa Güney Gözlemevi'nin Şili'de yer alan 8 metre çapındaki Çok Büyük Teleskop birimlerinden birine takılan ve kendi türünün ilk örneği olan MAD (Çok Bağlantılı Uyarlamalı Mercek Düzeneği) isimli cihaz kullanılarak hazırlanmıştır. Kırmızı ötesi dalga boyunda çalışan MAD cihazı, birden çok kılavuz yıldız ve birden çok biçimi değişebilen ayna kullanarak, Dünya havaküresindeki çalkantıların yarattığı çarpıklıkları algılayıp, düzelterek, yerdeki teleskopların başının derdi olan havaküre bulanıklığını ortadan kaldırmaktadır. Jüpiter'in kendi kalın havaküresinin alt kısımlarında bulunan hidrojen ve metan gazları, kırmızı ötesi dalga boyundaki ışığı soğurmaktadır. Bu sayede, yukarıda gördüğünüz net manzara dev gezegenin üst katmanlarında yer alan ve özellikle eşlek civarında ve kutuplara yakın bölgelerde belirgin olan bulutlardan yansıyan kırmızı ötesi güneş ışığını gözler önüne sererek, 300 kilometreden büyük nesneleri ortaya çıkarmaktadır. Geleceğe yönelik umut vaat eden bu yöntem, yıldız kümeleri ve bulutsular gibi diğer büyük nesnelerin görüntülenmesinde de kullanılabilecektir.

Katkı Sağlayanlar : Avrupa Güney Gözlemevi (ESO), F. Marchis, M. Wong (Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley Yerleşkesi); E. Marchetti, P. Amico, S. Tordo (ESO)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

3c75_nrao.jpg

 

3C 75 İçerisinde Dans Eden İki Kara Delik

Açıklama : Etkin gökada 3C 75'in merkezinde neler oluyor acaba? X-ışını (mavi) ve radyo (pembe) dalga boylarında çekilmiş olan yukarıdaki birleşik görüntünün merkezinde yer alan iki parlak kaynak, eş yörüngeye sahip ve devasa bir radyo kaynağı olan 3C 75'e güç sağlayan çok büyük kütleli kara deliklerdir. X-ışını yayan bir kaç milyon derecelik gazla çevrili olan ve bağıl parçacık fıskiyeleri püskürten çok büyük kütleli bu kara delikler, birbirlerinden 25.000 ışıkyılı uzaklıktadır. Abell gökada kümesi içerisinde bulunan ve birleşmekte olan iki gökadanın çekirdeğinde yer alan bu kara delikler, bizden yaklaşık 300 milyon ışıkyılı uzaklıktadır. Gökbilimciler, bu fıskiyelerin sürekli olarak geriye dönük görünüşlerinin büyük bir ihtimalle sıcak gaz kümesi içerisinde saniyede 1200 kilometrelik bir hız ile ilerledikçe meydana gelen ortak hareketleri nedeniyle ortaya çıktığını düşünerek, çok büyük kütleli bu iki kara deliğin ikili bir sistem içerisinde birbirlerine kütleçekimsel olarak bağlandıkları sonucuna varmışlardır. Böyle görkemli birleşmelerin, evrenin uzak bölgelerindeki kalabalık gökada kümeleri içerisinde yaygın olduğu düşünülmektedir. En son aşamada ise birleşen bu iki kara deliğin yoğun bir kütleçekimsel dalga kaynağı olması beklenmektedir.

Katkı Sağlayanlar : X-ışını : ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) / Chandra X-Işını Gözlem Merkezi (CXC) / D. Hudson, T. Reiprich ve diğerleri (Argelander Gök Fiziği Enstitüsü);

Radyo : ABD Ulusal Radyo Gökbilim Gözlemevi (NRAO) / Çok Büyük Dizi (VLA) / Amerikan Donanması Araştırma Laboratuvarı (NRL)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

galacticcenter_glimpse_big.jpg

 

Gökadamızın Merkezindeki Molekül Bölgesi

Açıklama : Samanyolu Gökadamızın merkez bölgesi gizemli ve karmaşık bir yerdir. Radyo ve kırmızı ötesi dalga boyunda çekilen yukarıdaki görüntü, gökadanın merkezindeki bir derece karelik alanı en ince ayrıntısına kadar gözler önüne sermektedir. Bu bölge, "merkezi molekül bölgesi" olarak bilinmektedir. Fazladan salımların çoğu, moleküllerle bezenmiş yoğun gazdan ileri gelse de; bölgede ayrıca büyük kütleli genç yıldızlar tarafından aydınlatılan salma bulutsuları, ışıldayan üstnova kalıntıları ve de mor renkli, kavisli "gökada merkezi radyo atlaması" görülebilmektedir. Bölgedeki diğer özelliklerin özgün kimlikleri ve temel sebepleri halen bilinmezliğini korumaktadır. Gökadamızın merkezi, Yay A* adında büyük kütleli bir kara delik dışında gökadanın en etkin yıldız oluşum bölgesine de ev sahipliği yapmaktadır. Bu görüntü, yalnızca bilimsel olarak ilgi çekici olmakla kalmayıp, estetik güzelliği nedeniyle bu yıl yapılan Üniversiteler Birliği AŞ ve ABD Ulusal Radyo Gökbilim Gözlemevi tarafından birlikte gerçekleştirilen görüntü yarışmasında birincilik ödülünü de kazanmıştır.

Katkı Sağlayanlar : A. Ginsburg (Colorado Üniversitesi - Boulder) ve diğerleri, BGPS Takımı, GLIMPSE II Takımı

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

tarantula_brimacombe_big.jpg

 

Tarantula Bulutsusu'nun Evrensel Ağı

Açıklama : İlk başta bir yıldız olarak kayıtlara geçmiş olan 30 Kılıçbalığı, aslında komşu gökada Büyük Macellan Bulutu içerisinde yer alan uçsuz bucaksız bir yıldız oluşum bölgesidir. Bölgenin örümcek ağına benzer görüntüsü, kendisine yaygın ismi olan Tarantula Bulutsusu denmesine sebep olmuş olsa da, bu tarantula yaklaşık 1000 ışıkyılı genişliktedir ve güney yarımküre takımyıldızlarından Kılıçbalığı içerisinde, yaklaşık 180.000 ışıkyılı uzaklıkta yer almaktadır. Eğer Tarantula Bulutsusu Dünyamıza en yakın yıldız doğumevi olan Avcı Bulutsusu (1500 ışıkyılı) ile aynı uzaklıkta olsaydı, gökyüzünde 30 derecelik veya bir başka deyişle 60 dolunay büyüklüğünde bir alanı kaplayacak kadar büyük görünürdü. Tarantula Bulutsusu'nun uzun ve zayıf kolları, bilinen en parlak ve en büyük kütleli yıldızlardan bazılarını içeren NGC 2070 yıldız kümesinin etrafını kuşatmış durumdadır. Bulutsunun ilgi çekici özellikleri bilimsel olarak renklendirilmiş olan yukarıdaki görüntüde görülebilmektedir. Bu uzay tarantulası, aynı zamanda bize en yakın ve güncel bir üstnovanın da yakınında yer almaktadır.

Katkı ve Telif Hakkı : Joseph Brimacombe

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

earthmoon_nasa_big.png

 

Yenileme : Dünya'nın Ay'dan Çekilmiş İlk Görüntüsü

Açıklama : Yukarıda yer alan manzara, Dünya'nın Ay'dan çekilmiş ilk görüntüsüdür. Görüntü, Ay Yörünge Aracı 1 tarafından 1966 yılında çekilmiş olup, o zamanki gazeteciler tarafından "yüzyılın görüntüsü" olarak ilan edilmişti. Bu görüntü, Apollo 8 tayfası kendisinden daha meşhur olan renkli kuzenini çekmeden iki yıl önce kaydedilmişti. Çağdaş teknoloji, kısa bir süre önce Ay yörünge aracının bant kayıtları gibi eski veri kaynaklarından, öncekilere kıyasla daha yüksek çözünürlükte görüntüler çıkarmaya olanak sağladı. Özellikle yukarıdaki görüntünün tekrar ele alınması, Ay Yörünge Aracı Görüntü İyileştirme Projesi kapsamında Nancy Evans'ın liderliğinde gerçekleşmiştir. Bu gibi görüntülerin iyileştirilmesi estetik değerden öte bir anlam taşımaktadır. Eski görüntülerin daha yakın tarihli yüksek çözünürlüklü görüntülerle karşılaştırılması, bizlere Ay'ın nasıl değişmiş olduğunu araştırma imkanı vermektedir.

Katkı Sağlayanlar : ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) / Ay Yörünge Aracı Görüntü İyileştirme Projesi (LOIRP)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

coneregion_noao_big.jpg

 

Koni Bulutsusu'nun Çevresi

 

Açıklama : Koni Bulutsusu'nun çevresinde tuhaf şekil ve yapılar bulunmaktadır. Bu olağandışı şekiller, genç yıldızlar tarafından dışarı atılan enerji yüklü ışınlar ile sıcak gaza karmaşık tepkiler gösteren çok ince yıldızlararası tozdan kaynaklanmaktadır. Yukarıdaki görüntünün sağ tarafında yer alan en parlak yıldız S Tekboynuzlu (S Mon) olup, onun hemen üzerinde yer alan bölge ise, rengi ve yapısı nedeniyle Tilki Kürkü Bulutsusu olarak adlandırılmaktadır. S Tekboynuzlu'yu doğrudan çevreleyen mavi ışıltı ise, çevrede yer alan tozların yıldızdan gelen ışığı geri yansıtmasının bir sonucudur. Öte yandan, bölgenin tamamını kuşatan turuncu ışıltı ise yalnızca toz yansımasının değil, aynı zamanda yıldız ışığı nedeniyle iyonlaşmış olan hidrojen gazından gelen salmaların da bir sonucudur. S Tekboynuzlu, Tekboynuzlu Takımyıldızı yönünde, yaklaşık 2500 ışıkyılı uzaklıkta yer alan NGC 2264 adlı genç bir açık yıldız kümesinin üyesidir. Bu arada, sol tarafta görülebilen ve anlaşılmaz bir biçime sahip olan Koni Bulutsusu'nun kökenleriyse halen gizemini korumaktadır.

Katkı ve Telif Hakkı : T. A. Rector (Alaska Anchorage Üniversitesi), ABD Ulusal Optik Gökbilim Gözlemevi (NOAO), Gökbilim Araştırmaları İçin Üniversiteler Birliği (AURA), ABD Ulusal Bilim Vakfı (NSF)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

glacialcraters_mro_big.jpg

 

Radar Verileri Mars'ta Gömülü Buzullara İşaret Ediyor

Açıklama : Mars'taki bu tuhaf düzlüğü yaratan şey neydi acaba? Mars'ın orta enlemlerinde bulunan Hellas Havzası içerisinde yer alan birkaç kraterin zemini, tuhaf bir biçimde oluklu, yassı ve sığ görünüyor. Mars Keşfi Yörünge Aracı'ndan alınan yeni radar görüntüleri heyecan verici bir varsayımı desteklemektedir; gömülü durumda bulunan devasa buzullar. Eldeki bulgular, bu buzulların bir şehirden daha büyük bir alanı kapladıklarını ve bir kilometre kadar derinliğe sahip olduklarını göstermektedir. Buzun buharlaşıp ince Mars havasına karışmasını ancak toprakla kaplı olması engelleyecekti. Eğer doğruysa, bu durum Mars kutupları dışındaki en büyük su buzu hacmine işaret etmektedir. Bu hacim, kısa bir süre önce Phoenix iniş aracının keşfettiği donmuş gölcüklerden çok daha büyüktür. Mars eşleğine (ekvatoruna) bu kadar yakın konumda yer alan göl büyüklüğündeki bu tür buz blokları, gelecekte Mars'ı keşfedecek astronotlar için iyi bir içme suyu deposu olabilirler. Bu buzulların ilk başta nasıl oluştukları ise gizemini koruyan bir konudur. Bu arada, Mars'ı keşfetmek üzere eşyaları toplamaya başlamadan önce, lütfen bir dakikanızı ayırıp NASA'nın bir sonraki Mars gezgini için bir isim önerin.

Yeniden Veri Yapılandırma Katkısı : ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) / Jet İtiş Gücü Laboratuvarı - Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (JPL-Caltech) / Texas Üniversitesi-Austin / Arizona Üniversitesi / Malin Uzay Bilimleri Sistemi / Avrupa Uzay Dairesi (ESA) / Alman Gezegen Araştırmaları Enstitüsü (DLR) / JPL Güneş Sistemi Görselleştirme Çalışması

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hillpan_apollo15_big.jpg

 

Apollo 15'ten Bir Panorama : Keşif Yapan Astronot

 

Açıklama : Ay'ı keşfetmek nasıl bir şey olurdu acaba? İşte NASA'nın 1960'ların sonlarında ve 1970'lerin başlarında gerçekleştirdiği Apollo seferleri, insanlığa tam da bu fırsatı sunmuştu. Apollo 15 seferi, dağları, vadileri, koyu renkli düzlükleri ve açık renkli yüksek bölgeleri araştırarak, özel olarak Ay yüzeyini daha iyi anlamaya adanmış bir seferdi. Astronotlar David Scott ve James Irwin, Ay üzerinde neredeyse üç gün geçirirken, Astronot Alfred Worden yukarıda, komuta biriminde yörüngede dönmekteydi. Apollo 15'in 26 Temmuz 1971'de Dünya'dan fırlatılmasıyla başlayan bu seferde, gezici ay aracı ay yüzeyinde ilk kez kullanılmıştı. Sayısal olarak birbirine birleştirilen yukarıdaki mozaik panoramada, David Scott, Hadley Delta Dağı zirvesinin ön yüzünde bir kayayı incelerken görülüyor. James Irvin'in gölgesi resmin sağ tarafında yer alırken, ekranı daha da sağa doğru kaydırırsanız, iyi aydınlatılmış farklı bir bölge ortaya çıkacaktır. Apollo 15 seferi daha iyi incelenmek üzere yaklaşık 76 kilogram ay taşını Dünya'ya getirmiştir. NASA ve diğer uzay kurumları, gelecekte insanlığın Ay'ı, Mars'ı ve daha ötesini keşiflerinde öncülük yapmaya devam etmek üzere planlar yapmaktadır.

Katkı Sağlayanlar : Apollo 15 Tayfası, ABD Yer Bilim Araştırmaları, ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

mwcenter_eso.jpg

 

Samanyolu'nun Merkezinde

 

Açıklama : Samanyolumuzun merkezinde çok büyük kütleli bir kara delik yer almaktadır. Bir zamanlar tartışmalara neden olan bir iddia olan bu yargı, şimdi gökada merkezinin çok yakınında yer alan 28 yıldızın yörüngelerini haritalayan 16 yıllık gözlemlere dayanmaktadır. Avrupa Güney Gözlemevi teleskopları ile gelişmiş yakın kırmızı ötesi kameralar kullanan gökbilimciler, S2 olarak numaralandırılan ve Samanyolu merkezine 1 ışıkgünlük mesafeye kadar yaklaşan bir yıldızı yörüngesini tamamlayana kadar izleyerek, tüm bu yıldızların konumlarını zaman içerisinde sabırlı bir şekilde ölçtüler. Elde ettikleri sonuçlar , S2'nin küçük, görünmeyen bir nesnenin muazzam kütleçekim etkisi altında hareket ettiğini ikna edici bir biçimde gözler önüne sermektedir. Bu nesne, Güneş kütlesinin 4 milyon katı kütleye sahip olan bir kara deliktir. Bu bilim insanlarının gökada merkezine bu kadar yakın yıldızları takip edebilme becerileri, kara deliğin kütlesini tam olarak ölçebilmelerini ve merkeze olan uzaklığını da 27.000 ışıkyılı olarak tespit edebilmelerini sağlamıştır. Yakın kırmızı ötesi dalga boyunda çekilmiş olan bu görüntü, kalabalık Samanyolu merkezinin en içteki 3 ışıkyıllık bölgesini gözler önüne sermektedir.

Katkı Sağlayanlar : Avrupa Güney Gözlemevi (ESO), Stefan Gillessen (Max Planck Dünyadışı Fizik Enstitüsü), F. Eisenhauer, S. Trippe, T. Alexander, R. Genzel, F. Martins, T. Ott

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

nemrutorion_tezel_big.jpg

 

Nemrut Dağı Üzerinde Avcı Şafağı

Açıklama : Avcı'nın önünde yer alan o şeyler de neyin nesi acaba? Kahta / Türkiye'nin 40 kilometre kuzeyinde, 2000 yıldan daha uzun bir süre önce yapılmış devasa heykellerin parçaları ile bezenmiş bir dağ olan Nemrut Dağı yer almaktadır. Bu taş heykeller bir zamanlar yaklaşık 10 metre yüksekliğinde olup, aslanlar, kartallar, çeşitli antik tanrılar ile Kommagene Krallığı'nı MÖ 86 yılından MÖ 38 yılına kadar yönetmiş olan Kral Antiochus I Theos'u tasvir etmektedir. Oturmakta olan birkaç şahsiyete ait vücut kalıntıları, tepenin yukarısında ay ışığı ile aydınlatılmış durumda görülüyor. Zeus'un başı yukarıdaki görüntünün ortasında yer alırken, Kral'ın başı ise sıranın sonunda ufka en yakın heykelin yanında görülebilmekte. Üç ay önce çekilmiş olan bu görüntüde, çok uzaklarda ise aşina olduğumuz Avcı Takımyıldızı yer alıyor. Avcı'nın Kuşağı'nın hemen altında yer alan kırmızı benek, Avcı Bulutsusu; takımyıldızın solunda yer alan parlak yıldız ise Akyıldız (Sirius)'dır. Solda görülen aydınlanmaya başlamış kırmızı renkteki ufuk da Güneş'in yükselmeye başladığını duyurmaktadır.

Katkı ve Telif Hakkı : Tunç Tezel (Geceleyin Dünya - TWAN)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

DoubleDumbbell_Lopez.jpg

 

Halterler

 

Açıklama : Yaygın olarak Halter ve Küçük Halter olarak tanınan yukarıdaki iki bulutsu, kayıtlara M27 (solda) ve M76 olarak geçmistir. Söz konusu bulutsular, adlarını birbirine benzeyen halter veya kum saati biçimleri nedeniyle almıştır. Nesnelerin her ikisi de ölmekte olan güneş benzeri bir yıldızın fırlatıp attığı gazdan kefen anlamına gelen birer gezegenimsi bulut olup, yaklaşık bir ışıkyıllık genişlikleri ile benzer fiziksel büyüklüklere sahiptir. Burada her iki görüntü de aynı ölçekte sunulmakta olup, görünür büyüklük farkı büyük oranda birinin tanesinin daha yakında olmasından ileri gelmektedir. Uzaklık tahminleri Halter için 1200 ışıkyılı, Küçük Halter içinse 3000 ışıkyılı veya daha fazlası olarak belirtilmektedir. Dar bant süzgeçlerle çekilmiş ve yapay olarak renklendirilmiş olan görüntüler, bu uzay bulutlarının içerisinde yer alan hidrojen, azot ve oksijen atomlarından gelen salmayı ön plana çıkararak, M27 ve M76'nın dikkat çekecek biçimde karmaşık olan yapılarını gözler önüne sermektedir.

Katkı ve Telif Hakkı : Daniel Lopez, Kanarya Adaları Gök Fiziği Enstitüsü

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

LaSuperba_parkercarboni.jpg

 

La Superba

 

Açıklama : Y Avköpekleri (Y Cvn), Dünya gezegeninin gece göğünde yer alan ender rastlanır bir yıldızdır. Aynı zamanda çok kırmızı olup, görülmeye değer bir ışık tayfı sergileyen bu yıldıza, 19. yüzyıl gökbilimcisi Angelo Secchi La Superba (Muazzam) adını takmıştı. Kuzey yarımküre takımyıldızlarından Avköpekleri içerisinde, yaklaşık 710 ışıkyılı uzaklıkta yer alan bu yıldızın parlaklığı yaklaşık altı aylık dönemlerde değişmektedir. En parlak olduğu dönemlerde yıldız çıplak gözle görülebilme sınırına ancak ulaşmaktadır; fakat yıldızın güzel kırmızı rengi, bir dürbün veya küçük bir teleskopla kolayca görülebilmektedir. Aslına bakarsanız La Superba, soğuk, hayli gelişmiş ve olağanüstü miktarda karbon içeren kırmızı dev evresindeki bir yıldız anlamına gelen karbon yıldızları içerisinde, en parlak olanlardan biridir. Karbon, yıldızın çekirdeğine yakın bölgelerde meydana gelen helyum füzyonu sonucunda ortaya çıkmakta olup, yıldızın dış katmanlarına doğru ilerlemektedir. Bu sayede karbon yıldızlarının hava küresinde (CO, CN, C2 gibi) basit karbon molekülleri aşırı bollaşmakta olup, mavi renk dalga boyundaki ışığı kuvvetle soğurarak, yıldıza koyu kırmızı bir renk vermektedirler. La Superba, kuvvetli bir yıldız rüzgarı aracılığıyla karbon bakımından zengin hava küresini çevresindeki yıldızlararası malzemeye doğru yitirmekte olup, gezegenimsi bulutsu evresine geçiş döneminin başlangıcında olabilir.

Katkı ve Telif Hakkı : Görüntü İşleme - Noel Carboni, Görüntüleme - Greg Parker, New Forest Gözlemevi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

as8-14-2383HR.jpg

 

Dünya Doğumu

 

Açıklama : Apollo 8 tayfası, bundan 40 yıl önce Aralık 1968'de, Dünya'dan Ay'a gidip, geri gelmişti. Frank Borman, James Lovell ve William Anders, 21 Aralık'ta bir Satürn V roketinin tepesinde fırlatılıp, komuta birimi içerisinde Ay'ın etrafında 10 kez döndükten sonra 27 Aralık'ta Dünya'ya dönmüştü. Apollo 8 seferinin etkileyici ilkler listesi; Dünya'nın uydusuna ilk kez seyahat eden, Satürn V roketini kullanarak ilk kez uçan ve Dünya'yı derin uzaydan ilk kez görüntüleyen insanlar olmayı içeriyordu. Uzay aracının yörüngesi nedeniyle, Apollo 8 komuta birimi Ay'ın arkasından dolandığında, mürettebat Ay'ın ufkuna bakıp Dünya'yı doğuyormuş gibi görmüştü. Ay'ın kenarı üzerinde uzaktaki mavi Dünyamızı gösteren bu meşhur fotoğraf ise, tüm dünyaya harikulade bir hediye olmuştu.

Katkı Sağlayanlar : Apollo 8, ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ngc2264wide_gabany.jpg

 

Bir Tilki Kürkü, Bir Tekboynuzlu ve Bir Yılbaşı Ağacı

Açıklama : Işıldayan hidrojen gazı bulutlarının doldurduğu bu rengarenk gökyüzü manzarası, soluk fakat hayal ürünü takımyıldız Tekboynuzlu'da yer almaktadır. Yaklaşık 2700 ışıkyılı uzaklıktaki bu gaz ve toz karmaşası, NGC 2264 olarak kataloglanmış bir yıldız doğum bölgesidir; ve koyu renkli yıldızlararası tozla yeni doğan yıldızların enerji yüklü ışınları tarafından harekete geçirilen kırmızımsı salma bulutsularını da içermektedir. Genç ve sıcak yıldızlara yakın biçimde dağılmış olan toz bulutları, yıldız ışığını yansıtarak mavi yansıma bulutsularını oluşturur. Yaklaşık 3/4 derecelik ya da hemen hemen 1,5 dolunaylık bir alana yayılan geniş mozaik görüntü, NGC 2264'ün bu uzaklığında 40 ışıkyıllık bir alanı kapsamaktadır. Bu manzarada rol alan oyuncular, sarılmış postuyla sol üst tarafta uzanan Tilki Kürkü Bulutsusu, onun hemen altında maviye bürünmüş bir pusun içine dalmış olan parlak değişen yıldız S Tekboynuzlu (S Mon) ve en sağ köşedeki Koni Bulutsusu'dur. NGC 2264'ün yıldızları aynı zamanda Yılbaşı Ağacı Yıldız Kümesi olarak da bilinir. Uç kısmı Koni Bulutsusu'nda, taban kısmı S Tekboynuzlu yakınında bulunan bu üçgen ağaç biçimi, burada yanlamasına yer almaktadır.

Katkı ve Telif Hakkı : R Jay Gabany

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

crabpulsarwind.jpg

 

Yengeç Atarca Rüzgarı Bulutsusu

Açıklama : Yörüngedeki Chandra Gözlemevi tarafından çekilen bu olağanüstü görüntünün merkezinde, kendi etrafında saniyede 30 kez dönen ve bir şehir büyüklüğünde mıknatıslanmış bir nötron yıldızı olan Yengeç Atarcası yer almaktadır. X-ışını dalga boyunda çekilen bu uzun poz görüntü, Yengeç'teki atarca rüzgarı bulutsusunun helezon biçimindeki dış sınırlarını ilk defa olarak bu kadar net biçimde gözler önüne sermiştir. Aynen uzaydaki bir jeneratör gibi, bu atarca da x-ışını salımına enerji sağlamaktadır. Atarcanın enerjisi, yüklü parçacıkları hızlandırarak, kutuplardan dışarı doğru yönelen ürkütücü, ışıltılı x-ışını fıskiyeleri ile eşlek yönünde yoğun bir rüzgâr oluşturmaktadır. Şaşırtıcı kenar çizgileri ise yüklü parçacıklar dışarı doğru akıp, önünde sonunda enerjilerini kaybedince, atarcanın güçlü manyetik alanı ile etkileşime girdiklerinde oluşmaktadır. Güneş'ten büyük bir kütle ve de yoğun bir atom çekirdeği ile fırıl fırıl dönmekte olan bu atarca, çok büyük kütleli bir yıldızın kendi üstüne çökmüş merkezidir. Yıldız merkezinin çöküşü, 1054 yılında şahit olunan bir üstnova patlamasının sonucudur. Yukarıdaki Chandra görüntüsü, Yengeç'in 6000 ışıkyıllık tahmini uzaklığında 9 ışıkyılının biraz altında bir alanı kaplamaktadır.

Katkı Sağlayanlar : ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) / Chandra X-Işını Gözlem Merkezi (CXC) / Smithsonian Gök Fiziği Gözlemevi (SAO) / F. D. Seward, W. H. Tucker, R. A. Fesen

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.