Misafir demirefe Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2007 Aurelius, din-bilim-felsefe üçlüsünün ayrılığını, bunların birindeki verilerle diğerindekilerin çorba yapılamayacağını en baştan beri anlatıyorum. Bu üç alandan en kısıtlı olanı dindir, dogmatik verilerle örülü olduğundan esasen dini tartışmak bile anlamsızdır. Dine inanan iki kişi bir ayeti alıp burda böyle demek istiyor, yok öyle demek istiyor diye tartışmasının bir anlamı vardır. Ama dışardan "bu dogmatik verileri kabul etmiyorum" der, işine bakarsın. Ama bu, teoride böyle. Pratikte dindar kişiler kendilerine yandaş bulma konusunda pek hevesli ve gayretlidirler. Ellerinden gelirse devlet yapılanmasını bile din bazında yapmak isterler. İşte dinin içinde olmayanların dini tartışmasının nedeni budur. Din kendi alanı içinde kalırsa kendi içinde istediği tartışmayı yapsın. Bilim alanı, ağır ilerleyen ve kanıtlarla çalışan bir alan olduğu için, orada da tartışılacak şeyler sınırlıdır. En özgür alan, felsefe alanıdır. Felsefede bilime, mantığa, sezgiye, her şeye yer verebiliriz. Felsefe alanından diğer alanlara geçişler bulabiliriz. Felsefi varsayımlar ve mantıksal çıkarsamalar ile bilimsel teorilerdeki kanıtlarla çalışılabilirliği sanırım ayrıntılı açmama gerek yok. İddia ettiklerinin aksine üçü içinde evreni en az açıklayan dindir. Hatta kayda değer bir açıklaması yoktur. Bu kalu bela meselesinde böyle bir açıklama yapmam gerekeceğini zaten tahmin ediyordum. Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2007 KALU BELA KELİMESİ İLE İLGİLİ AYETLER Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla * Hani Rabbin, Adem oğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" (demişti de) onlar: "Evet (Rabbimizsin), şahid olduk" demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir. (A'RAF SURESİ / 172) * Ya da: "Bizden önce ancak atalarımız şirk koşmuştu, biz ise onlardan sonra gelme bir kuşağız; işleri batıl olanların yaptıklarından dolayı bizi helak mi edeceksin?" dememeniz için. (A'RAF SURESİ / 173) 169. Onların ardından da (âyetleri tahrif karşılığında) şu değersiz dünya malını alıp, nasıl olsa bağışlanacağız, diyerek Kitab'a vâris olan birtakım kötü kimseler geldi. Onlara, ona benzer bir menfaat daha gelse onu da alırlar. Peki, Kitap'ta Allah hakkında gerçekten başka bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan söz alınmamış mıydı ve onlar Kitap'takini okumamışlar mıydı? Âhiret yurdu sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâla aklınız ermiyor mu? 170. Kitab'a sımsıkı sarılıp namazı dosdoğru kılanlar var ya, işte biz böyle iyiliğe çalışanların ecrini zayi etmeyiz. 171. Bir zamanlar dağı İsrailoğullarının üzerine gölge gibi kaldırdık da üstlerine düşecek sandılar. "Size verdiğimi (Kitab'ı) kuvvetle tutun ve içinde olanı hatırlayın ki korunasınız" dedik. 172. Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Adem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler. 173. Yahut "Daha önce babalarımız Allah'a ortak koştu, biz de onlardan sonra gelen bir nesildik (onların izinden gittik). Bâtıl işleyenlerin yüzünden bizi helâk edecek misin?" dememeniz için (böyle yaptık). 174. Belki inkârdan dönerler diye âyetleri böyle ayrıntılı bir şekilde açıklıyoruz. 175. Onlara , kendisine âyetlerimizden verdiğimiz ve fakat onlardan sıyrılıp çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve sonunda azgınlardan olan kimsenin haberini oku. 176. Dileseydik elbette onu bu âyetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya saplandı ve hevesinin peşine düştü. Onun durumu tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte âyetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir. Kıssayı anlat; belki düşünürler. 177. Âyetlerimizi yalanlayan ve kendilerine zulmetmiş olan kavmin durumu ne kötüdür! 178. Allah kimi hidayete erdirirse, doğru yolu bulan odur. Kimi de şaşırtırsa, işte asıl ziyana uğrayanlar onlardır. 179. Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır. ??? 172--senin nefsin,kalbin ,vijdanın yani sen ,bir yaratanın varlığına şahit misin değil misin? 173--sen iste ya da isteme ,inan ya da inanma ,din adına kitabın bütün ayetlerinin haberi sana ulaştı mı ulaşmadı mı?Gün gelirde helak olursan ,başkaları yüzünden mi,yoksa kendin inkar ettiğin için mi? Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2007 * Hani Rabbin, Adem oğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" (demişti de) onlar: "Evet (Rabbimizsin), şahid olduk" demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir. (A'RAF SURESİ / 172) Ben kendi nefsime karşı şahidim ki Benim tek ve eşi benzeri olmayan,herşeyi ve beni yaratan ,herşeye gücü yeten bir ve bir tek Rabbim var..Benim ondan haberim de var.. Alıntı
Φ Aurelius Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2007 Ben kendi nefsime karşı şahidim ki Benim tek ve eşi benzeri olmayan,herşeyi ve beni yaratan ,herşeye gücü yeten bir ve bir tek Rabbim var..Benim ondan haberim de var.. nefs nedir sayınn fft ? içgüdü değil midir? insan içgüdüsü herzaman olan bişey. bilinen bişey. zaten herkes içgüdü sahibi olduğunu biliyor.bilinen bişey için şahit olunduğunu söylemek konuşan bir insana a sen konuşabiliyorsun demektir. İşin ilginç yanı; Hani Rabbin, Adem oğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" (demişti de) onlar: "Evet (Rabbimizsin), şahid olduk" demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir. (A'RAF SURESİ / 172) şahid olunan kim nefis. şahid olunan kim Rab. nefis=Rab olmasın? (A'RAF SURESİ / 172) ilgili ayetteki olayları hatırlıyor musun? sorum net sanırım.. saygılar.. Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2007 nefs nedir sayınn fft ?içgüdü değil midir? insan içgüdüsü herzaman olan bişey. bilinen bişey. zaten herkes içgüdü sahibi olduğunu biliyor.bilinen bişey için şahit olunduğunu söylemek konuşan bir insana a sen konuşabiliyorsun demektir. İşin ilginç yanı; Hani Rabbin, Adem oğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" (demişti de) onlar: "Evet (Rabbimizsin), şahid olduk" demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir. (A'RAF SURESİ / 172) şahid olunan kim nefis. şahid olunan kim Rab. nefis=Rab olmasın? (A'RAF SURESİ / 172) ilgili ayetteki olayları hatırlıyor musun? sorum net sanırım.. saygılar.. Sorun içgüdümüze nefse şahit olup olmamak değil,O içgüdünün ,bizde yaratılan O nefsin,bize illa da bi noktada "Yaratan var"dedirtmesidir... Burada bulunan ,inanan ya da inanmayan herkes,ilk önce bu yoldan şahitlik ederek araştırmaya başlar... insan içinde hiç bitmeyen bir sorgulama zincirini oluşturur yaratılış,neden var ız,nasıl var ız...Başlangıç ne??Hangimiz olursak olalım,ister dünya üzerindeki bütün bilimleri önümüze serelim,ister bütün kitapları.. insanın aklının aciz ve yetersiz kaldığı ,işte tam da bu noktada şahit olduğu ya da kavradığı tek gerçek ,yoktan var nasıl olur?burada bulunan arkadaşlarım... var mısınız yok musunuz? Ben var ım, düşünüyorum o halde varım hesabı eğer ben varsam,hiçlikten ve yokluktan bir var vardır.. O da yaratandır.. başı ve sonu olmayandır... Ben nefsime karşı ,yani nefsimden ötürü ,Şahidim.. "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir. Siz de habersizdik demeyeceksiniz,çünkü haberiniz var artık... Aramızdaki tek fark, biz haberi olup inanan ve uygulamaya çalışanlarız,siz haberi olup inanmamayı tercih eden ve uygulanmasından rahatsızlık duyanlarsınız.. Alıntı
Φ Aurelius Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2007 Sorun içgüdümüze nefse şahit olup olmamak değil,O içgüdünün ,bizde yaratılan O nefsin,bize illa da bi noktada "Yaratan var"dedirtmesidir... Burada bulunan ,inanan ya da inanmayan herkes,ilk önce bu yoldan şahitlik ederek araştırmaya başlar... insan içinde hiç bitmeyen bir sorgulama zincirini oluşturur yaratılış,neden var ız,nasıl var ız...Başlangıç ne??Hangimiz olursak olalım,ister dünya üzerindeki bütün bilimleri önümüze serelim,ister bütün kitapları.. insanın aklının aciz ve yetersiz kaldığı ,işte tam da bu noktada şahit olduğu ya da kavradığı tek gerçek ,yoktan var nasıl olur?burada bulunan arkadaşlarım... var mısınız yok musunuz? Ben var ım, düşünüyorum o halde varım hesabı eğer ben varsam,hiçlikten ve yokluktan bir var vardır.. O da yaratandır.. başı ve sonu olmayandır... Ben nefsime karşı ,yani nefsimden ötürü ,Şahidim.. "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir. Siz de habersizdik demeyeceksiniz,çünkü haberiniz var artık... Aramızdaki tek fark, biz haberi olup inanan ve uygulamaya çalışanlarız,siz haberi olup inanmamayı tercih eden ve uygulanmasından rahatsızlık duyanlarsınız.. Yoktan varolmayı nereden çıkarıyorsunuz ki? Yani yaratılmayı. bana herhangibirşeyi yoktan varedebilir misin? Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2007 Yoktan varolmayı nereden çıkarıyorsunuz ki? Yani yaratılmayı. bana herhangibirşeyi yoktan varedebilir misin? ben yapamam ... sen yapabilir misin? napalım şimdi var mıyız yok muyuz arkadaşım? Alıntı
Φ Aurelius Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2007 ben yapamam ... sen yapabilir misin?napalım şimdi var mıyız yok muyuz arkadaşım? tabi ki yapamam. ben yoktan varolmadım ki. zaten vardım. herkes ve herşey gibi. yoktan varolmayı sen iddaa ediyosun. Alıntı
Φ bastarko Gönderi tarihi: 17 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 17 Ağustos , 2010 Bu konu uzun zamandır aklımdaydı bir türlü sıra gelmemişti. araştırdım konu zaten önceden açılmış ben de bir kaç şey kelam edeyim.. şimdi inanca göre önce ruhlar yaratılıyor.. tanrı karşısına alıyor, soruyor: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" (demişti de) onlar: "Evet (Rabbimizsin), şahid olduk" demişlerdi. sonrada bu ruhlara beden giydirilmiş!!! beden giydirme işi ise anne ve babalara verilmiş.. burada imtihan olan ruhlar.. benden ise elbise sadece dünyaya gelmek için vesile? gibi görünüyor.. peki ruhların imtahanında elbisenin bir etkisi var mıdır? cevaplara göre devam edeceğim.. Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 17 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 17 Ağustos , 2010 Şehadet etmek..Şahit olmak.. Bu gezegenden başka şehadet edebileceğimiz..Şahit olabileceğimiz hiç bir yer yok.. Bu sözleşme bu gezegende ve RAB ile karşılıklı olarak gerçekleşecek..el ele diz dize.. Soruya dikkat edin..''Ben sizin ALLAHINIZ değilmiyim..''demiyor..''RABBİNİZ değilmiyim..'' diye soruyor..RAB kelimesinin ne ifade ettiğine biraz araştırarak bulabiliriz..Öğreten ve Eğiten(müREBbiye).. Alıntı
Misafir Palaman Gönderi tarihi: 17 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 17 Ağustos , 2010 Şehadet etmek..Şahit olmak.. Bu gezegenden başka şehadet edebileceğimiz..Şahit olabileceğimiz hiç bir yer yok.. Bu sözleşme bu gezegende ve RAB ile karşılıklı olarak gerçekleşecek..el ele diz dize.. Soruya dikkat edin..''Ben sizin ALLAHINIZ değilmiyim..''demiyor..''RABBİNİZ değilmiyim..'' diye soruyor..RAB kelimesinin ne ifade ettiğine biraz araştırarak bulabiliriz..Öğreten ve Eğiten(müREBbiye).. Bu konuya cevap vermiyorum* çünkü Dayı ve ftoyd cevap vermiş. Onlar cevap verdiyse mutlaka cevabı vermişlerdir. Alıntı
Φ Kemend Gönderi tarihi: 17 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 17 Ağustos , 2010 Arkadaşlar, konunun tartışılması sırasında nefs ve rûh kelimelerinin birbiriyle karıştırıldığını gördüm. Bu konuda net bir bilgi edinmek isteyen arkadaşlar -http://www.ozemre.com/index.php?option=com_content&task=view&id=215&Itemid=57- adresinde yer alan makâlenin konuyla ilgili birinci bölümünü okuyabilirler. Alıntı
Φ bastarko Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2010 Şehadet etmek..Şahit olmak.. Bu gezegenden başka şehadet edebileceğimiz..Şahit olabileceğimiz hiç bir yer yok.. Bu sözleşme bu gezegende ve RAB ile karşılıklı olarak gerçekleşecek..el ele diz dize.. Soruya dikkat edin..''Ben sizin ALLAHINIZ değilmiyim..''demiyor..''RABBİNİZ değilmiyim..'' diye soruyor..RAB kelimesinin ne ifade ettiğine biraz araştırarak bulabiliriz..Öğreten ve Eğiten(müREBbiye).. sanki islami veya dini literatüre uygun bir cevap değil gibi.. dini açıdan cevap beklemiştim.. Alıntı
Misafir Palaman Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2010 sanki islami veya dini literatüre uygun bir cevap değil gibi.. dini açıdan cevap beklemiştim.. Neresini uygun bulmadın? Boşuna bekleme istemeden cevap bulamazsın. Biz cevap bulduk hatta gördük o zaman da birşey değişmedi... Alıntı
Φ bastarko Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2010 Neresini uygun bulmadın? Boşuna bekleme istemeden cevap bulamazsın. Biz cevap bulduk hatta gördük o zaman da birşey değişmedi... adam gibi soru sorduk cevap vermeyeceksen verme.. yok veremiyorum dersen o başka.. Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2010 sanki islami veya dini literatüre uygun bir cevap değil gibi.. dini açıdan cevap beklemiştim.. İllaki arapçamı yazalım bastarko.. Sınıftaki öğrencilere soruyor öğretmen..ben sizin öğretmeniniz değilmiyim..öğrencilerde ''beliğ'' evet öğretmenimizsin''''diyor.. Evet öğretmeninizim..bundan böyle her söylediğimi kabul edeceksiniz..itiraz istemem..gözünüzü kulağınızı açın,sınıfı geçmek istiyorsanız verdiğim derslere ve vazifelere azami dikkat gösterin.. Böyle bir şey olmasın sakın bu Kalu Bela dediğimiz sözleşme.. Alıntı
Φ bastarko Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2010 İllaki arapçamı yazalım bastarko.. Sınıftaki öğrencilere soruyor öğretmen..ben sizin öğretmeniniz değilmiyim..öğrencilerde ''beliğ'' evet öğretmenimizsin''''diyor.. Evet öğretmeninizim..bundan böyle her söylediğimi kabul edeceksiniz..itiraz istemem..gözünüzü kulağınızı açın,sınıfı geçmek istiyorsanız verdiğim derslere ve vazifelere azami dikkat gösterin.. Böyle bir şey olmasın sakın bu Kalu Bela dediğimiz sözleşme.. Cevabınız teşekkürler, müslüman arkadaşların benim nereye geleceğimi bildikleri için cevap vermediklerini biliyorum. siz ise daha çok olaylara mistik yaklaşıyorsunuz.. sizinle tartışmak gibi bir derdim yok.. çünkü ne düşünürseniz sadece kendiniz için ve kendinizde düşünüyorsunuz.. bu düşüncelerinizide sorulursa cevaplayarak eğer almak istiyen varsa buyursun alsın edası ile yapıyorsunuz.. benim bu tarz düşüncelerle hiç bir problemim yok ve olamaz.. ama dinlerdeki temel baskıcı ve herşeyi ben bilirim ve herkeste benim bildiğimi doğru olarak kabul edecek düşünce ve dayatması; işte benim burada kabul etmediğim ve edemiyeceğim düşünce tarzıdır.. anlaşılan kimse el sürmeyecek; ben devam edeyim, eğer önce ruhlar yaratılıp kalu bela denen bir olay yaşanmış sa bu demek oluyor ki oğlum kerem in ruhu bu olaydan beri dünyaya gelmeyi yani elbisesinin dikilmesini bekledi.. burada beden bence çok önemli, kız mı, erkek mi, uzun mu, kısamı, zenci mi, beyaz mı, köle mi efendi mi, ailesi kızılderili mi, çinli mi, vs .. uzayıp gider.. hatta hangi zamanda dünyaya geleceği bile öenmli.. bu kadar değişken keremin elinde değil..değiştirme, karar verme, seçme şansı yok.. bu birinci boyut.. gelelim ikinci boyuta; utkunun doğması için yani elbisesinin hazırlanması için, benim önce annesiyle tanışmam, ondan hoşlanmam, onun benden hoşlanması, ailelerin ikna olması vs.. ve evlenmemiz.. sonrada doğru zamanda hamile kalması gerekiyor.. neden doğru zamanda çünkü anne her ay bir yumurta yumurtlar... ve ilişki esnasında erkekten yaklaşık 300 bin sperm çıkar ve büyük bir yarışla bu yumurtaya ulaşmaya çalışır. bu 300 bin spermin içinde 300 bin değişik kod yapısı mevcut. yani hangisinin bu yarışı kazandığı elbisenin tüm özelliklerini belirleyecek.. örnek olarak bir kardeşin daha çok babaya, yada babaannesine benzemesi, diğerinin anne tarafından birisine benzemesi.. ruh ve iç,ne gireceği elbise önceden hazır olduğuna göre ben ve eşim ( tabi ki benim annem babam ve onaları aileleri - eşimin aileleri de dahil) ne yapmış olduk? a- özgür irademizle keremi dünyaya getirdik b- tiyatroda verilen rolümüzü oynadık, c- bilmiyorum.. d- fikrim yok.. Alıntı
Misafir Palaman Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2010 @bastarko Kişi kaderini büyük ölçüde kendisi yazar. Senin elini kaldırıp sallaman kendi iradendedir. Ancak çocuğunu sen belirleyemezsin. Çocuk da ailesini cinsiyetini vs. belirleyemez. Fakat bu irade dışında belirlenen şartlar kişi için en* ideal olanlardır. Ör. çocuk daha zengin bir ailede doğsa daha iyi bir hayat*(ahiret ve dünya) süremeyecektir. Bunları bilen bir çocuk, seçme imkanı olsa yine bu şartları seçmez mi? Ayrıca burada sana cevap vermeyen Müslüman varsa bilgisizliğindendir. Bu bilgiler islamın temelinde vardır. Kendi çıkarımlarımız değildir. Sunni nüfusun neredeyse hepsinin itikadda mezhebi Maturidiliktir. İmam Mansur Maturidi bu meseleleri açıklamıştır. Dayı'nın cevap verdiği soruyu daha önce ben de sordum. (bkz: Allah Bizi Sınava Sokarken Sordu mu?) Orada da bu soruyu Dayı yanıtladı. Fakat sadece Dayı'nın fikri değildir. İslam öğretileri ile uyum içindedir. Başka bir siteden: “ELESTİ BİRABBİKÜM” HİTABI“Elestü birabbiküm” hitâbında gerçekten çok büyük bir SIR saklıdır. “Ben sizin rabbiniz değil miyim” diye tercüme edilip, anlaşılan bu ifade gerçekte zâhir olan varlıkların bâtınındaki çok âzîm olan bir sırrı dile getirmektedir. Bu büyük sır “birabbiküm” kelimesinin içinde gizlidir!!. Buradaki “B”, özünü teşkil eden “rabbin” değil miyim, anlamını taşımaktadır!. Dolayısıyla kişinin ÖZ’ünden rabbini müşahede ve tesbit imkânına sahip olduğu müjdelenmektedir. Allah Ben sizin rabbiniz değil miyim? diye sordu. Sende kabul ettin. O zaman dediklerini yapacağını da kabul etmiş oldun. Bunun mistik yaklaşımla ne alakası var? Allah bizi sınava sokarken sordu mu? isimli konudan alıntı: İslam'a göre Allah, Adem'i yarattıktan sonra onun neslinden gelecek olan tüm insanların da ruhlarını yaratmış ve huzuruna çağırmış. Orada "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye sormuş. Biz o zaman yanıtlamışız: "Bilakis, sen bizim rabbimizsin" O anda Rabbimizi de tanımışız, sınavımızla ilgili olarak da bilgilendirilmişiz. Fakat dünyaya doğarken, ruhumuz bu anlaşmanın bilinciyle Allah'a ulaşmak ve kirlenmemek istese de, Nefsimiz Şeytan'a uymak eğilimi ile o anlaşmayı unutturur bize... Yani İslam'a göre şöyle bir mantık var: Evet, Allah bizi bu dünyaya yollamadan önce sınav hakkında bilgilendirmiş... Biz de bu anlaşmaya riayet etmişiz, kabul etmişiz... İnanırsınız ya da inanmazsınız Ama İslam'ın kendi içerisinde tutarlı bir algısıdır bu... Tengeriin Boşig'i tanıyorsundur herhalde. Alıntı
Φ bastarko Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2010 @bastarko Kişi kaderini büyük ölçüde kendisi yazar. Senin elini kaldırıp sallaman kendi iradendedir. Ancak çocuğunu sen belirleyemezsin. Çocuk da ailesini cinsiyetini vs. belirleyemez. Fakat bu irade dışında belirlenen şartlar kişi için en* ideal olanlardır. Ör. çocuk daha zengin bir ailede doğsa daha iyi bir hayat*(ahiret ve dünya) süremeyecektir. Bunları bilen bir çocuk, seçme imkanı olsa yine bu şartları seçmez mi? Ayrıca burada sana cevap vermeyen Müslüman varsa bilgisizliğindendir. Bu bilgiler islamın temelinde vardır. Kendi çıkarımlarımız değildir. Sunni nüfusun neredeyse hepsinin itikadda mezhebi Maturidiliktir. İmam Mansur Maturidi bu meseleleri açıklamıştır. Dayı'nın cevap verdiği soruyu daha önce ben de sordum. (bkz: Allah Bizi Sınava Sokarken Sordu mu?) Orada da bu soruyu Dayı yanıtladı. Fakat sadece Dayı'nın fikri değildir. İslam öğretileri ile uyum içindedir. Başka bir siteden: Allah Ben sizin rabbiniz değil miyim? diye sordu. Sende kabul ettin. O zaman dediklerini yapacağını da kabul etmiş oldun. Bunun mistik yaklaşımla ne alakası var? Allah bizi sınava sokarken sordu mu? isimli konudan alıntı: Tengeriin Boşig'i tanıyorsundur herhalde. nasıl tutarlı olur anlamadım.. ne zaman, nerede, kimin çocuğu olacağını seçemiyorsun, kiminle evleneceğini, dolaysıyla nasıl çocuklarının olacağını seçemiyorsun, sonra imtihana giriyorsun.. istenenler aynı, herşeyden önce insanların algıları, zekaları farklı bir kere.. hiçbirşeyi seçme sanşın yok.. mesala insanlar neden hırsızlık yapar.. bir çingene çocuğunu düşün.. eğer usta bir hırsız olmaz isen ailede, çevrede kabul edilmiyorsun bile..(aile ve çevre etkşi anlamında), mesala kaçtane tutucu yahudi veya hıristiyan ailenin çocuğu başka bir dine geçmiştir.. vs.. bunları düşündüğün zaman nasıl kendi içinde tutarlı oluyor anlamadım mesala eşin, erkeksen karın, ne kadınlar var insanı rezil de eder vezir de.. seçme şansın yok.. hakkın neyse ona razı olucan... tüm bunlardan sonra insan nasıl kendi kaderin yazar.. el sallamayı kaderini seçmek olarak görüyorsan tabiki yorumum olmaz.. Alıntı
Misafir Palaman Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2010 nasıl tutarlı olur anlamadım.. ne zaman, nerede, kimin çocuğu olacağını seçemiyorsun, kiminle evleneceğini, dolaysıyla nasıl çocuklarının olacağını seçemiyorsun, sonra imtihana giriyorsun.. istenenler aynı, herşeyden önce insanların algıları, zekaları farklı bir kere.. hiçbirşeyi seçme sanşın yok.. mesala insanlar neden hırsızlık yapar.. bir çingene çocuğunu düşün.. eğer usta bir hırsız olmaz isen ailede, çevrede kabul edilmiyorsun bile..(aile ve çevre etkşi anlamında), mesala kaçtane tutucu yahudi veya hıristiyan ailenin çocuğu başka bir dine geçmiştir.. vs.. bunları düşündüğün zaman nasıl kendi içinde tutarlı oluyor anlamadım mesala eşin, erkeksen karın, ne kadınlar var insanı rezil de eder vezir de.. seçme şansın yok.. hakkın neyse ona razı olucan... tüm bunlardan sonra insan nasıl kendi kaderin yazar.. el sallamayı kaderini seçmek olarak görüyorsan tabiki yorumum olmaz.. Verdiğim örnekten anladığın bu mu? Git istediğin kadınla evlen seçemiyormusun? Ben yapmadım Allah yaptırdı. Hala bunlara mı inanıyorsunuz. İsteyen istediğini yapıyor işte. Tiyatro, rol saçmalığı kendini günahkar hissedenlerin uydurduğu masallar. Bu konuyu daha fazla tartışmıycam. İslam'a inanmasa bile İslam hakkında bilgisi olan kişiler neyin tutarlı olduğunu anlayabiliyorsa sende bu yazılanlardan herşeyi anlayabilirsin. Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2010 Birde BİAT etmek var..oradada BELİĞ var..bir kişinin bir İnsana biat etmesi..inançları yönünde her söylediğini kabul etmesi..bir çeşit doğru ve kesin haberler getirmiş biri olarak kabul edip Biat etmesi..vs..vs..uzar gider.. Merkezinde İNSAN olmayan,İnsan oluşmadan olup bitenlerin anlatımları birer misaldir..anlatan İnsan dinleyende İnsandır..söz alanda söz verende İnsandır..bir İnsana BELİĞ demediyseniz henüz siz daha o hitabı duymamışsınız..o yüzden hatırlayamıyorsunuz.. HATIRA,hatırlama ANI yani.. Alıntı
Φ bastarko Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2010 Verdiğim örnekten anladığın bu mu? Git istediğin kadınla evlen seçemiyormusun? Ben yapmadım Allah yaptırdı. Hala bunlara mı inanıyorsunuz. İsteyen istediğini yapıyor işte. Tiyatro, rol saçmalığı kendini günahkar hissedenlerin uydurduğu masallar. Bu konuyu daha fazla tartışmıycam. İslam'a inanmasa bile İslam hakkında bilgisi olan kişiler neyin tutarlı olduğunu anlayabiliyorsa sende bu yazılanlardan herşeyi anlayabilirsin. nasıl seçeceksin.. senin cocuğunun ki olacağı belli.. çünkü ruhu yaratılmış.. sadece beden lazım.. beden de sadece senden ve senin berebar olduğun kadından beraber olduğun anda kadındaki "mevcut o anki" yumurtayla senden çıkan yaklaşık 300 bin spermin içinden "belirlenmiş bir tanesinin" hedefe ulaşması lazım, yoksa mesal göz rengin ela, boyun 1,80 olabilir.. benim kardeşimin buyu 1.90 ben ise 1.70, o babama benzer hemen hemen her şeyi ile, ben ise daha çok anneme benzerim.. ikimizde erkekiz, o el becerilerinde daha başaralı, ben ise kalem tutma.. vs, vs,, neden herşey farklı? aynı anne, aynı baba, bir düşün bakalım.. tutarlılığın ne olduğunu yazmıyor ki kendi yorumunu yazmış.. herşeyin belirli olduğu bir ortamda imtihan ve seçim olmaz.. insan bir çok şeyi genlerinde taşıyorda.. eğer anne yada baba kanser ise senin de kanser olma ihtimalin olmayanlara göre iki katı artıyor.. neyin seçiminden bahsediyorsun.. yada neyin tutarlılığından.. anlatılan mantığa göre bırak eşini seçmeyi, ne zaman birlikte olucağını bile seçemiyorsun.. Alıntı
Misafir cahide Gönderi tarihi: 18 Kasım , 2014 Gönderi tarihi: 18 Kasım , 2014 benim yemin borcum var. Bu işi alırsam 1 tanesini vericem dedim. İşi aldım. aldığım parada az bir rakam 200 lira kadar. bende öğrenciyim ve bu sene bursum kesildi ailem zorlanıyor açıkçası bursum da kesilince. Bende parayı vermek yerine 3 gün oruç tuttum. Çünkü bana lazım bende öğrenciyim. Günah olur mu? İşi alırsam 100lirasını vericem diye niyet edip işi alınca parayı vermedim ve oruç tuttum günah değil gibi geliyor ama ya o para o niyetim için geldiyse diye düşünmeden edemiyorum açıkçası. Yemin takıntım var herşeye yemin ediyorum. Parayı vericem diye yemin etmedim ama söz verdim diye hatırlıyorum net değil kafamda söz verip vermediğim. yardımcı olur musunuz lütfen.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.