Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Anlayamadıklarım?


emrahh

Önerilen İletiler

Sizin peygamber diye nitelediklerinizin pek çoğu, yahudi kralları ve baba-oğuldurlar. Dünya nimetlerinden de bol bol faydalanmışlardır. Öyle sefil bir hayat sürdüklerini de söyleyemezsin.Üstelik sayılan peygamberlerin hepsi arap yarımadasından çıkmışlardır. Halbuki dünyanın diğer coğrafi bölgelerinde sizin saydığınız gibi ne bir peygambere, ne de dini inanca rastlanmamıştır. Bilakis, diğer coğrafyalarda çok tanrılı dinler hakimdir. Bu bile sayılan peygamberlerin ilahi olamayacağını anlamaya yetecektir. İnsanlar sadece arap yarımadasında mı vardı? Neden diğer coğrafyalara peygamber gönderilmedi ? Evet peygamberlerin hayalgüçleri genişti. Ancak hepsi bu kadar değil. Bu forumun muhtelif yerlerinde, kutsal kitapların diğer tarihi metinlerle nasıl benzerlikler gösterdiğini yazmıştık. Hayalgücü ve etkileşim (kopya desek daha doğru olur)... Yahudilerin efsanevi tarihini anlatan bir kitap, geliştirilmesiyle birlikte dünyayı etkileyen bir akıma dönüştü. Böyle kitapları yazmak çok mu güç? O zaman diğer medeniyetlerin efsanelerini de bir inceleyin... Göreceksiniz ki, Tevrat'dan bir farkı yok...

 

Ben herkesin görüşüne saygı duyarım,ancak şunu belirteyimki bugünkü dört kutsal kitap olan Tevrat,İncil,Zebur ve Kuranı Kerim hepsi ALLAH tarafından gönderilmiştir.Peygamberlerde insanlara yol gösterici olarak ALLAH tarafından tayin edilmiştir.Müslümanlığın şartlarında kitaplara ve peygamberlerede iman vardır.Bu semavi kitapların Kuranı Kerim hariç diğerlerinde tahripat ve değişiklik yapılmıştır.İnanmak veya inanmamak insanın iradesinde olan birşey.Ben gerekli ibadetlerimi yerine getiriyorum ve bunun bana hiç bir zararıda yoktur aksine manevi yönden ve ruhen kendimi çok iyi hissediyorum,eğer ki öldükten sonra dirilip ahirette ebedi bir hayat olacaksa benim yaptığım ibadetlerin mükafatını göreceğim,ama yoksa öldükten sonra toprak olacağım ve bana hiçbir zararıda olmayacak .Peki inanmayanlar ,öldükten sonra yeni bir hayatın ,yapılanların cezasız ve ya mükaftsız kalmadığı bir yerde,yapmadığınız ibadetleriniz ve inanmadığınız peygamberler ve kutsal kitapları orda görürseniz inamadığınız için çekeceğiniz ceza var.

Herşeyi yaratan ALLAH herşeyi en iyi bilendir.ALLAH'ın yaptığı şeylerin hikmetinden sual olmaz.Dünyada sebepsiz ve kendi başına hareket eden hiçbir şey yoktur.Hiçbir şey tesadüfen olmamıştır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 60
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Muhammed'in peygamber olduktan sonra aç ve muhtaç bir hayat sürdüğü iddiası, müslümanların demogojisinden başka bir şey değildir. Kendini doyuramayan insan, o kadar cariyeyi, köleyi ve karılarını nasıl doyuracak. Buna inanmak, saflıktan öte bir şey değildir. Ayrıca dünyada 3 değil 5 kıta vardır. "açıklanabilir" diye bitirdiğin ifade, hiç bir şeyi açıklamıyor...

 

Senin sıkıntın nedir kardeş. Nedir senin olayın..İslama olan herşeyi aşağılamak senin ve senin gibilerin yaşama sebebi galiba....islamla problemin nedir arkadaş senin...

 

Bir şeye inanmamak ayrıdır, ama o şeyi aşağılamak, hakaret etmek farklıdır..Acizliktir,hazmedememezliktir..

 

Senin yaptığın nedir? Her bi kaç mesajından biri Müslümanların inandığı şeyleri aşağılamak...

 

SANA SON SÖZÜM KARDEŞ :

 

DAVANDA HAKLI BİLE OLSAN, KARŞINDAKİLERE SAYGI DUYMADIĞIN MÜDDETÇE YA ALAYA ALINIRSIN YA DA ÖFKE TOPLARSIN...FAZLA DA Bİ ŞEY OLMAZ...TERCİHİNİ KENDİN YAP...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Senin sıkıntın nedir kardeş. Nedir senin olayın..İslama olan herşeyi aşağılamak senin ve senin gibilerin yaşama sebebi galiba....islamla problemin nedir arkadaş senin...

 

Bir şeye inanmamak ayrıdır, ama o şeyi aşağılamak, hakaret etmek farklıdır..Acizliktir,hazmedememezliktir..

 

Senin yaptığın nedir? Her bi kaç mesajından biri Müslümanların inandığı şeyleri aşağılamak...

 

SANA SON SÖZÜM KARDEŞ :

 

DAVANDA HAKLI BİLE OLSAN, KARŞINDAKİLERE SAYGI DUYMADIĞIN MÜDDETÇE YA ALAYA ALINIRSIN YA DA ÖFKE TOPLARSIN...FAZLA DA Bİ ŞEY OLMAZ...TERCİHİNİ KENDİN YAP...

 

 

İletimde hiç bir aşağılayıcı ifade kullanmadım. Bunu, neye dayanarak iddia ettiğini de anlayamadım. Muhammed'in pek çok cariyesi ve karısı olduğu bilinen bir gerçek. Muhammed'in, açlıktan ayakta namaz kılamayacak duruma düşmesinin mümkün olamayacağını, bunun bir demogoji olduğunu belirttim. Bunu anlatmak için de, "Kendini doyuramayan insan, o kadar cariyeyi, köleyi ve karılarını nasıl doyuracak?" ifadesini kullandım. Burada aşağılayıcı hiç bir ifade yoktur. Verilebilecek bir cevap varsa verin... Her karşıt fikri "aşağılayıcı" olarak nitelemekten de vazgeçin artık...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

her ilmin her dinin kendi kaynakları vardır eğer bir tenkit ilmi bir tenkit getirecekseniz onlardan delil getirirsiniz Hz. Muhammedin aç olması müslümanların demogojisidir diyerek hiç bir dayanağı olmayan ındi görüşleri ilim diye kimseye yutturamazsınız, siizn şüpheleriniz inançsızlığınız kimseyi değil kendinizi bağlar.

Beş kıta biz bilmiyorduk iyiki söylediniz, ben büyük devletlerin mezopotamyada kurulduğunu ve bu üç kıtanın bilgi sirkülasyonun fazla olduğunu burada çıkan bir peygamberin tebliğinin üç kıta insanları tarafından kolaylıkla duyulabileceğini kasdettim. Diğer kıtalarda çıkan peygamberler o bölgeyi ilgilendirir sadece ve o bölgelere peygamberde gönderilmiştir ama Kur'an tercemei hal kitabı değildir. Kendilerini allemei cihan zannedip sınırsızca, sorumsuzca ve edepsizce saldıranlar saçma ve hiç bir ilmi metoda dayanmayan fikirlerine karşı çıkanlara saygıya davet etmeleri de bir hayli ilginç. Ayrıca "karıları" tabirinden neyi kasd ettiğinin anlaşılmayacağını zannetme gafletinde bulunup masum pozlar vermek te yavuz hırsız örneğine benziyor.

Peygamberin hayatını yazan insanlar devrinde senin ataların ebu cehiller, ebu lehebler ve müseylemetül kezzaplar ... vardı onlar peygamberin yaşantısını senden daha iyi biliyorlardı ve itiraz edeck nokta bulamadılar ataların kadar akıllı değilsin.

Şunu da unutma senin "sanman" bırak bilgi yerine geçmeyi, bilgi kırıntısı yerine bile geçmez.

 

"Kendi hevasını ilah edineni gördünmü?"

"Küfrünle biraz daha yaşa sen cehennemliklerdensin" ayetinin hükmüne girmemeni temenni ediyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

her ilmin her dinin kendi kaynakları vardır eğer bir tenkit ilmi bir tenkit getirecekseniz onlardan delil getirirsiniz Hz. Muhammedin aç olması müslümanların demogojisidir diyerek hiç bir dayanağı olmayan ındi görüşleri ilim diye kimseye yutturamazsınız, siizn şüpheleriniz inançsızlığınız kimseyi değil kendinizi bağlar.

Beş kıta biz bilmiyorduk iyiki söylediniz, ben büyük devletlerin mezopotamyada kurulduğunu ve bu üç kıtanın bilgi sirkülasyonun fazla olduğunu burada çıkan bir peygamberin tebliğinin üç kıta insanları tarafından kolaylıkla duyulabileceğini kasdettim. Diğer kıtalarda çıkan peygamberler o bölgeyi ilgilendirir sadece ve o bölgelere peygamberde gönderilmiştir ama Kur'an tercemei hal kitabı değildir. Kendilerini allemei cihan zannedip sınırsızca, sorumsuzca ve edepsizce saldıranlar saçma ve hiç bir ilmi metoda dayanmayan fikirlerine karşı çıkanlara saygıya davet etmeleri de bir hayli ilginç. Ayrıca "karıları" tabirinden neyi kasd ettiğinin anlaşılmayacağını zannetme gafletinde bulunup masum pozlar vermek te yavuz hırsız örneğine benziyor.

Peygamberin hayatını yazan insanlar devrinde senin ataların ebu cehiller, ebu lehebler ve müseylemetül kezzaplar ... vardı onlar peygamberin yaşantısını senden daha iyi biliyorlardı ve itiraz edeck nokta bulamadılar ataların kadar akıllı değilsin.

Şunu da unutma senin "sanman" bırak bilgi yerine geçmeyi, bilgi kırıntısı yerine bile geçmez.

 

"Kendi hevasını ilah edineni gördünmü?"

"Küfrünle biraz daha yaşa sen cehennemliklerdensin" ayetinin hükmüne girmemeni temenni ediyorum.

 

 

1- Kimseye bir şey yutturmaya çalışmıyorum

2- "Karı" kelimesi kocanın sahip olduğu eş anlamına gelir. "ları" eki de çoğul olduğunu belirtir.Türkçeyi de mi benden öğreneceksiniz?

3- Başka coğrafyalara peygamber gönderildiği iddianız sizin hüsnükuruntunuzdur. Hiç bir tarihi geçerliliği yoktur.

4- Kimseyi benim atam olarak göstermeye kalkma... Bu senin haddine değildir.

5- İddialarınız yalnızca lafta kalmasın , destekleyici unsur ve kanıt göstermeyi de deneyin...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bak yam yam ben üslübumu hiç bozmadım ve siz diye hitap ettim ama o nezaketi göstermedin ve seviyeni gösterir. Şunu söyleyeyim ki uslubun uslübumdur.

 

1-Hezeyanlarını yutturmaya çalışıyorsun çünkü ilim adına söylediğin hiç bir şey yok safsata ve şüphe ve vehimden başka.

2-Karı kelimesinin yerine refika, eş, zevce kullanmak gerekir çünkü şu an artık o kelimede mana kayması vardır(mesela sen pezevenksin kelimesinde olduğu gibi) artık toplumda karım kelimesi değil genelde eşim kelimesi kullanılır, karı kelimesi küfür ve hakaretlerde kullanılmaya başlanmıştır. "Muhammedin karıları" tabiri hakaret kasdı içeren bir ifededir. Hayır türkçeyi senden öğrenmeyeceğim köylü ağzıyla konuşan bir kimseden öğrenerek Türk diline hakaret etmek istemem.

3-Başka ülkelere peygamber gönderilmediğini söylemek a) O tarihlerde yaşamakla bilinir, bu şu ana için mümkün değil. B) Tüm ülkelerin dinler tarihini ve edebi eski metinlerini araştırmakla mümkün olur ki onu da yapmadığın herhalinden belli oluyor. c) Öyleyse atıyorsun benim dayanağım Kur'an (senikabul etsende etmesen) ama senin delilin ise senin zekan. Milyonlarca insan Kuranın delaletini kabul ederken senin zekanın delil olduğunu kaç kişi kabul ediyor bilmiyorum.

4-Ataların derken, kastım fikir atalarındı onu da anlayamamışsın ben ne diyeyim.

5-Sen ne delil gösterdin ki ben göstereyim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bak yam yam ben üslübumu hiç bozmadım ve siz diye hitap ettim ama o nezaketi göstermedin ve seviyeni gösterir. Şunu söyleyeyim ki uslubun uslübumdur.

 

1-Hezeyanlarını yutturmaya çalışıyorsun çünkü ilim adına söylediğin hiç bir şey yok safsata ve şüphe ve vehimden başka.

2-Karı kelimesinin yerine refika, eş, zevce kullanmak gerekir çünkü şu an artık o kelimede mana kayması vardır(mesela sen pezevenksin kelimesinde olduğu gibi) artık toplumda karım kelimesi değil genelde eşim kelimesi kullanılır, karı kelimesi küfür ve hakaretlerde kullanılmaya başlanmıştır. "Muhammedin karıları" tabiri hakaret kasdı içeren bir ifededir. Hayır türkçeyi senden öğrenmeyeceğim köylü ağzıyla konuşan bir kimseden öğrenerek Türk diline hakaret etmek istemem.

3-Başka ülkelere peygamber gönderilmediğini söylemek a) O tarihlerde yaşamakla bilinir, bu şu ana için mümkün değil. B) Tüm ülkelerin dinler tarihini ve edebi eski metinlerini araştırmakla mümkün olur ki onu da yapmadığın herhalinden belli oluyor. c) Öyleyse atıyorsun benim dayanağım Kur'an (senikabul etsende etmesen) ama senin delilin ise senin zekan. Milyonlarca insan Kuranın delaletini kabul ederken senin zekanın delil olduğunu kaç kişi kabul ediyor bilmiyorum.

4-Ataların derken, kastım fikir atalarındı onu da anlayamamışsın ben ne diyeyim.

5-Sen ne delil gösterdin ki ben göstereyim.

 

Kendi dogmalarını mutlak gerçek gibi gören/göstermeye çalışan birinin , elbette ki karşıt fikirleri birer hezeyan, safsata sanması kadar normal bir şey olamaz (İnancı, tarihe, ilme, akla, mantığa ters düşse dahi). İlim adına hiç bir şey söylemediğim iddialarını, forumda yeni olmana bağlıyorum. Forumu incelemiş olsaydın eğer, bu konunun daha öncede işlenmiş olduğunu ve eski uygarlıkların inançları ile ilgili örnekleri buraya aktardığımı görmüş olacaktın. (Bknz: Aşağıdaki link)

http://www.turkish-media.com/forum/index.p...indpost&p=35837

 

(Linkte gördüğün uygarlıkları yeterli görmezsen, söylemen kafi. Hemen diğerlerini de ilave debilirim)

 

"Karı" kelimesini istediğin yöne çekip bana kelime oyunları yapmaya kalkma... "Köylü ağzı" ile konuştuğumu iddia ederek yapmış olduğun sataşmayı polemik yapmamak adına şimdilik mazur göreceğim. Milyonlarca insanın bir şeye inanmış olması, inanılan şeyin doğru olduğunu göstermez. Milyarlarca insan da Kur'an'a inanmıyor. Bir argüman sunarken, aleyhine kullanılamayacak olanı seçmen yararına olacaktır.

 

"Atalar" konusuna gelince, Ateizm saydığın şahısların fikirleri ile doğmamıştır. Bilakis, puta da tapsalar neticede onlar da birer teistti. Bu konuda gerekli özeni göstermeden yazdığın anlaşılıyor.

 

Son olarak, bu forumda her iddia ettiğim konu için destekleyici bir unsur, bir delil, bir kaynak sundum. Bir iddiada bulunmadan önce iyice araştırmanı tavsiye ederim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kendi dogmalarını mutlak gerçek gibi gören/göstermeye çalışan birinin , elbette ki karşıt fikirleri birer hezeyan, safsata sanması kadar normal bir şey olamaz

SENİ NE KADAR CİDDİYE ALMALI BİLMEM...

 

BENDE SANA GÖRE "Kendi dogmalarını mutlak gerçek gibi gören çalışan birinin" BİRİYİM VE BUNDAN SANANE... SEN BENİM DÜŞÜNCELERİME VE DEĞERLERİME SAYGI GÖSTERMEK ZORUNDASIN..

 

(İnancı, tarihe, ilme, akla, mantığa ters düşse dahi).

 

SENİN İNANCINDA BENİM MANTIĞIMA TERS DÜŞÜYOR...NE YAPACAĞIZ BU DURUMDA...

 

Bİ KERE DAHA TEKRAR EDEYİM...İNANDIĞIM DEĞERLER "SANA GÖRE SAFSATA, MASAL , HİKAYE..." OLABİLİR...AMA BEN ONLARA İNANIYORUM ARKADAŞIM, İNANIYORUM.SİZİN GİBİLEREDE BEN AYNI GÖZLE BAKIYORUM...NE YANİ HER MESAJIMDA SİZLERİ KÜÇÜK DÜŞÜREN SÖZLERMİ SÖYLEMEM LAZIM...

 

NİYE ANLAMAMAKTA ISRAR EDİYOSUN KARDEŞİM....SANA SAÇMA GELEN ŞEYE İNANAN İNSANLAR VAR..EN AZINDAN O İNSANLARIN İNANCI BU SAYGIYI HAKEDİYOR...

Tarih: Düzenleyen: wyattearp
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SENİ NE KADAR CİDDİYE ALMALI BİLMEM...

 

BENDE SANA GÖRE "Kendi dogmalarını mutlak gerçek gibi gören çalışan birinin" BİRİYİM VE BUNDAN SANANE... SEN BENİM DÜŞÜNCELERİME VE DEĞERLERİME SAYGI GÖSTERMEK ZORUNDASIN..

SENİN İNANCINDA BENİM MANTIĞIMA TERS DÜŞÜYOR...NE YAPACAĞIZ BU DURUMDA...

 

Bİ KERE DAHA TEKRAR EDEYİM...İNANDIĞIM DEĞERLER "SANA GÖRE SAFSATA, MASAL , HİKAYE..." OLABİLİR...AMA BEN ONLARA İNANIYORUM ARKADAŞIM, İNANIYORUM.SİZİN GİBİLEREDE BEN AYNI GÖZLE BAKIYORUM...NE YANİ HER MESAJIMDA SİZLERİ KÜÇÜK DÜŞÜREN SÖZLERMİ SÖYLEMEM LAZIM...

 

NİYE ANLAMAMAKTA ISRAR EDİYOSUN KARDEŞİM....SANA SAÇMA GELEN ŞEYE İNANAN İNSANLAR VAR..EN AZINDAN O İNSANLARIN İNANCI BU SAYGIYI HAKEDİYOR...

 

 

Wyattearp; dikkat et , sırf saldırmak için yazıyorsun. İnancınız ile ilgili "Safsata" kelimesi kullanmadım. Bu ifadeyi kullanan benim fikirlerime karşılık "havace" nickli vatandaştır. İletilerimde, ne olursa olsun karşımdakine saygısızlık etmemek, aşağılayıcı ifadeler kullanmamak için azami özen gösteririm. Saygı göstermediğim iddialarınıza katılmıyorum. Bunu daha önce de söylemiştim. Karşıt fikir üretmek saygısızlık değildir.

 

Konuyu dağıtmayalım. Arkadaşın biri Muhammed'in ayakta namaz kılamayacak kadar aç durumlara düştüğünü iddia ediyor.

 

1- Karısı (Siz refika,eş,zevce diye de adlandırabilirsiniz) Hatice varlıklı biri değil miydi?

2- Muhammed'in çok sayıda cariyesi, kölesi, (Hatice'den sonra) birden fazla karısı (Siz refika,eş,zevce diye de adlandırabilirsiniz) yokmuydu? Kendisi aç ise, bu insanları nasıl doyuruyordu?

3- Muhammed savaşlardan elde edilen ganimetlerden yüklüce bir pay almıyor muydu?

4- Tüm bunlar bilindiği halde, neye dayanarak Muhammed'in ayakta namaz kılamayacak kadar aç, muhtaç duruma düşebileceğini iddia edebiliyorsunuz?

5- Bunu iddia etmek demogoji değil midir?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O aldıklarının hepsini infak ediyordu..

Kendisi istese tüm dünyanın nimetleri önüne serilecekti, ama dünya malına hiç bir şekilde tamah etmedi..

Yani varlık içinde, yokluğu tercih ediyordu..

O ümmeti için yaşıyordu..

Sen ben onu ne tetkik edebiliriz, ne yorumlayabiliriz nede onun büyüklüğünü kavrayabiliriz..

Biraz daha saygı lütfen..

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yam yam

İlim, mantık, tarih,akıl adına gönderdiğin ilmi (?)belegeleri okudum

Kopyala, yapıştır yöntemiyle gönderdiğin yazıların içeriğinde onların çok tanrılı olmalarından başka bir şey göremedim. Bunu da zaten Kuran belirtiyor.

1-Bulunan sümer yazıtlarının kayda geçirildiği tarihte tek tanrılı bir dine davet eden peygamberden bahsetmemesi, mantıki olarak daha önce gönderilmediği yada daha sonra gönderilmeyeceğini ortaya koymaz.

2-Senin delil diye gösterdiğin sümer yazıtlarında;

Sümerlerin O çağda dünyanın en ileri ülkesi olduğu yada içerisinde tek peygamberin olduğu başka toplumlar olup olmadığı konusunda bilgi olup olmadığı bir yana, m.ö. 3000-3200 lerde yazıyı bulan sümerlerin niye m.ö. 2500 e kadar bekledikleri bu arada kaybolan bilgilerin ne olacağı konularına girmiyorum.

3-Ataların konusunda yazdığım şahısların ilk olmadığını biliyorum. Ama araştırmacı birisi olarak seninde isimlerini bilebileceğin kişilerin ismini yazmıştım, anlaşılan onları da puta taptıkları için beğenmiyorsun. Gerçek kafirlerde olması gereken de budur zaten takdir ettim seni, ayrıca gerçek kafirlerin hiç bir ahlaki kural tanımadıkları da malumundur.

4-Hz. Haticenin varlıklı birisi olduğunu nereden biliyorsun? Sizin kafirlerin bu konuda yazdıkları kitaplar var da ben mi bilmiyorum, lütfen o kitapların isimlerini gönderirmisin?

5-Bu bilgileri islami kaynaklardan alanlardan alıyorsan ve bunu delil olarak bana sunuyorsan bu konuda benim alıntı yaptığım bilgilere niye güvenmiyorsun:

a)Benim yazdıklarımın doğru olduğuna mı inanmıyorsun (yalan bilgi yazdığım konusunda ki intibayı nereden edindin.)

b)Bu kaynaklara muttali mi değilsin.

c)Bu kaynaklardan bazılarına güvenip bazılarına güvenmiyormusun.

d)Yoksa böyle bir olayın senin zekana göre vuku bulamayacağını mı düşünüyorsun.

6-Benim verdiğim örneklere kendince (araştırma ihtiyacı hissetmeden) sorular sorarak demogoji yaptığımı yazarak sen demogoji yapmıyormusun.

7-Kullandığım "Asılsız söz" anlamına gelen safsata kelimesindeki hakaret kasdının nereden çıkardın.

8-Mevcut verilere göre tarihte hiç bir devlet kuramamış insanlık adına hiç hayırlı bir şey ortaya koyamamış kafirlerin (yanılıyorsam ikaz et), doğru oldukları, buna rağmen tarihte üstün medeniyetler kurmuş müslümanların yanlış olduklarını konusundaki kıstasın nedir.

9-Son olarak dil konusunda polemiğe girmeme lutfunda bulunmuşsun a lütfetmişsin, benim için hiç fark etmez 20 yıllık öğretmenim dili kullanmayı senden öğrenecek değilim ama öğretecek çok şeyim var tabi ki isteyene.

10-******* *********** ******* ********* *********.

Tarih: Düzenleyen: Admin
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yam yam

İlim, mantık, tarih,akıl adına gönderdiğin ilmi (?)belegeleri okudum

Kopyala, yapıştır yöntemiyle gönderdiğin yazıların içeriğinde onların çok tanrılı olmalarından başka bir şey göremedim. Bunu da zaten Kuran belirtiyor.

1-Bulunan sümer yazıtlarının kayda geçirildiği tarihte tek tanrılı bir dine davet eden peygamberden bahsetmemesi, mantıki olarak daha önce gönderilmediği yada daha sonra gönderilmeyeceğini ortaya koymaz.

2-Senin delil diye gösterdiğin sümer yazıtlarında;

Sümerlerin O çağda dünyanın en ileri ülkesi olduğu yada içerisinde tek peygamberin olduğu başka toplumlar olup olmadığı konusunda bilgi olup olmadığı bir yana, m.ö. 3000-3200 lerde yazıyı bulan sümerlerin niye m.ö. 2500 e kadar bekledikleri bu arada kaybolan bilgilerin ne olacağı konularına girmiyorum.

3-Ataların konusunda yazdığım şahısların ilk olmadığını biliyorum. Ama araştırmacı birisi olarak seninde isimlerini bilebileceğin kişilerin ismini yazmıştım, anlaşılan onları da puta taptıkları için beğenmiyorsun. Gerçek kafirlerde olması gereken de budur zaten takdir ettim seni, ayrıca gerçek kafirlerin hiç bir ahlaki kural tanımadıkları da malumundur.

4-Hz. Haticenin varlıklı birisi olduğunu nereden biliyorsun? Sizin kafirlerin bu konuda yazdıkları kitaplar var da ben mi bilmiyorum, lütfen o kitapların isimlerini gönderirmisin?

5-Bu bilgileri islami kaynaklardan alanlardan alıyorsan ve bunu delil olarak bana sunuyorsan bu konuda benim alıntı yaptığım bilgilere niye güvenmiyorsun:

a)Benim yazdıklarımın doğru olduğuna mı inanmıyorsun (yalan bilgi yazdığım konusunda ki intibayı nereden edindin.)

b)Bu kaynaklara muttali mi değilsin.

c)Bu kaynaklardan bazılarına güvenip bazılarına güvenmiyormusun.

d)Yoksa böyle bir olayın senin zekana göre vuku bulamayacağını mı düşünüyorsun.

6-Benim verdiğim örneklere kendince (araştırma ihtiyacı hissetmeden) sorular sorarak demogoji yaptığımı yazarak sen demogoji yapmıyormusun.

7-Kullandığım "Asılsız söz" anlamına gelen safsata kelimesindeki hakaret kasdının nereden çıkardın.

8-Mevcut verilere göre tarihte hiç bir devlet kuramamış insanlık adına hiç hayırlı bir şey ortaya koyamamış kafirlerin (yanılıyorsam ikaz et), doğru oldukları, buna rağmen tarihte üstün medeniyetler kurmuş müslümanların yanlış olduklarını konusundaki kıstasın nedir.

9-Son olarak dil konusunda polemiğe girmeme lutfunda bulunmuşsun a lütfetmişsin, benim için hiç fark etmez 20 yıllık öğretmenim dili kullanmayı senden öğrenecek değilim ama öğretecek çok şeyim var tabi ki isteyene.

10-******* *********** ******* ********* *********.

 

Sanırım, okuduğunuz kayıtlarda verilmek istenen mesajı tam anlayamamışsınız. İlkçağ medeniyetlerindeki inanç sistemlerinin, çok tanrılı dinlerden oluştuğu hususunda mutabıkız. Ancak orada verilmek istenen mesaj, farklı coğrafyalara da pek çok peygamber gönderildiği iddialarınıza karşılık, bahsettiğiniz gibi bir inanç sistemine rastlanmamış olmasıdır. Bu hafife alınacak bir konu değildir. Eğer iddia ettiğiniz gibi, farklı coğrafyalara pek çok peygamber gönderilmiş olsaydı, bazı medeniyetlerde de bu tip bir inanca rastlanması kaçınılmaz olurdu. Bu sümer kayıtlarının eksik olması ile ilgili bir durum değildir. Kur'an'da pek çok peygamber adı geçmesine rağmen, bunların tümünün arap yarımadasında olduğu, ve hemen hepsinin israiloğullarına liderlik eden baba-oğul, ya da yandaş olduğu sizin de malumunuzdur. Bunu daha önceki iletilerimde de belirtmiş ve "Peygamberlik nasıl bir kurumdur ki, babadan oğula geçiyor? Bunun Kral-Tanrı inancından ne farkı var?" diye de sormuştum.

 

Bir ateist olarak Kur'an'da yazan dogmaları ıspat kabul edecek değilim. Kur'an'ı referans alarak bazı iddialarda bulunuyorsanız, bunu tarihi, ilmi gerçeklere de dayandırmanız gerekir. Kısacası farklı coğrafyalara da pek çok peygamber gönderildiği iddiası yalnızca sizin dogmatik inancınız sonucudur ve hiç bir dayanağı yoktur.

 

Gerçek kafirlerin (ateist olarak anılmayı tercih ederim) hiç bir ahlaki kural tanımadıkları iddianız da sizin kuruntunuzdur. Ateizm ve Ahlak ile ilgili bu forumda yeterince ileti yazdım. Forumu incelerseniz rahatlıkla bulabilirsiniz. Ayrıca kimseyi inancı dolayısıyla "beğenmeme" gibi bir önyargım yoktur. Sadece islamiyet ile ilgili (Muhammed'in uydurduğu) fikirlerimiz uyuşmakla beraber, tanrılar konusundaki fikirlerimizin uyuşmadığını, belirttim o kadar.

 

Hatice'nin varlıklı birisi olduğunu nereden mi biliyorum? Yapmayın sayın Havace... Ya tabi olduğunuz dinin peygamberi ve hayatı hakkında bilginiz yok, ya da ciddi konularda fikir tartışması yaparken, karşınızdakilerle dalga geçmek gibi kötü bir huyunuz var. Ben 2. şık olduğunu sanıyorum. Ancak Hatice hakkında bilgi sahibi olmayanlar için bir alıntı yapıyorum. Hem de Diyanet İşleri'nden...

 

"Kureyş’in ileri gelenlerinden şeref ve asalet sahibi Hz.Hatice güvendiği kimselere sermaye vererek ticaret ortaklığı yapıyordu.

http://www.diyanet.gov.tr/turkish/sureliya...yid=477&sayfa=3

 

a) Siz iddia ederken herhangi bir kaynak sunmadınız. İddianızı demogoji olarak nitelendirdiğimi ve nedenlerini yukarıdaki iletilerimde belirttim.

B) Kaynak belirtmediğiniz için o kaynaklar hakkında bir bilgim yok. Ancak bunun şimdilik bir önemi yok. İddianızın neden geçersiz olduğunu belirtmiştim.

c) Kaynak belirtmediğiniz için güvenip güvenmediğim konusunda bir yorum yapamayacağım

d) Bu benim zekam (inceden alay konusu yapmanız pek hoş değil) ile alakalı bir durum değil. Her normal zeka için geçerlidir.

 

Önce sorularımın nedenleriyle birlikte geçersiz olduğunu belirtmeniz gerekir ki, sonra demogoji yapıp yapmadığımı sorgulayabilesiniz..

 

Burada, basit konuların nasıl çarpıtılabileceği hususunda akademi kitaplarına girebilecek bir örnek var. Sizin, fikirlerim için sarfettiğiniz "safsata" kelimesini bir arkadaş almış ve kendi inancı için sarefttiğimi iddia etmiş. Buna istinaden de beni saygısızlıkla itham etmiş. Ben de durumu izah etmişim, arkasından da sizin tarafınızdan "hakaret kasdını nereden çıkardın?" gibi bir soruyla muhatap oluyorum. Çok ilginç doğrusu... Sizce kasıt aramalı mıyım?

 

8 numaralı mesajınızla ilgili olarak bende, çok sığ bir düşünce yapısına sahip olduğunuz kanaati oluştu. Şu an insanlık tarihi açısından en önemli buluşların, dini mahkemeler tarafından ölüme mahkum edilmeyi bile göze alan kafirlerin (!) yapmış olduğunu, hem de 20 yıllık öğretmen olduğunu iddia eden birine hatırlatmak benim için üzüntü verici bir durum. Ayrıca Mısırlılar da üstün medeniyet kurmuşlardı, Romalılar da üstün medeniyet kurmuşlardı, Mayalar da üstün medeniyet kurmuşlardı, Yunanlılar da üstün medeniyet kurmuşlardı, Sümerler de üstün medeniyet kurmuşlardı... Sizce bu medeniyetlerden hangisinin üstünlüğü, inançlarının doğruluğu ile paraleldi? Ayrıca bu kıstası yapan ben değil, "Milyonlarca insan Kuranın delaletini kabul ederken senin zekanın delil olduğunu kaç kişi kabul ediyor bilmiyorum" diyen, sizdiniz...

 

Dil konusunda polemiğe girmek istememin nedeni, "köylü ağzı" ile konuştuğum iddianızı ciddiye almamamdır. Kasıtlı bir itham olduğunu forumu takip edenler anlamıştır zaten. Benim için 20 yıllık öğretmen olmanızın bir önemi yok. Önemli olan fikirleriniz...Mesleğinizin önemi sebebiyle, layıkıyla yerine getirdiğinizi umuyorum.

 

10. iletiniz Admin tarafından tamamen sansürlenmiş. İçeriğini göremedim... Umuyorum kötü söz içeren bir mesaj değildir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yam yam a

1-Hayır mesajı okudum ve anladığımı sanıyorum. Kaynak gösterdiğiniz yerlerdeki haritalara baksaydınız hepsinin mezapotomya olduğunu görürdünüz yani farklı coğrafyalar değil. Benim dediğimi herhalde algılamamışsınız "Bulunan sümer yazıtlarının kayda geçirildiği tarihte tek tanrılı bir dine davet eden peygamberden bahsetmemesi, mantıki olarak daha önce gönderilmediği yada daha sonra gönderilmeyeceğini ortaya koymaz".demiştim, demokrasiyle yönetilen pek çok ülkede bile "Resmi ve gayri resmi olmak üzere iki tarih varsa birçok tanrının sırtından geçinen kralların yönettiği, okuma yazmanın neredeyse en asgari seviyede olduğu toplumlarda kralların kontrolündeki yazıtların ne kadar gerçekçi olduğu tartışmaya açık bir konudur. Ayrıca kaynak verdiğiniz diğer devletlerin belgeleri de bundan farklı bir durum arzetmez. Şunu da ilave edeyim ki halkı müslüman olan modern, laik demokratik bir ülke olan T.C. de resmi kayıtlarda kaç defa islam, Allah, Muhammed kavramları geçmektedir ki,kaynak olarak verdiğiniz ülkelerin kaynaklarında geçsin?

2-". Kur'an'da pek çok peygamber adı geçmesine rağmen, bunların tümünün arap yarımadasında olduğu" iddianız da gerçeği yansıtmıyor muhtemelki bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor. Hz. Muhammed, Hz. Salih dışında ve hz. Ademin havva ile arafatta buluştuğu konusunda bilgi dışında şu an Arabistanda yaşamış peygamber hatırlamıyorum. (Eğer isterseniz ve sizin için çok önemliyse araştırabilirim.) Lübnan, ürdün, mısır, Irak, türkiyeyi de arabistana dahil ediyorsanız onu bilmem.

3-"hemen hepsinin israiloğullarına liderlik eden baba-oğul, ya da yandaş olduğu sizin de malumunuzdur" K.Kerimde geçen peygamberlerden 10-11 tanesinin israil kökenli olduğu doğrudur. "Babadan oğula " ifadesi Davut- süleyman, İbrahim -ismail ishak-yakub yusuf dışında eksiktir. Peygamberlik seçimle olmaz Allah tarafından verilir ve ortada paylaşılacak mal ve devlette yoktur Hz. Davut-süleyman dışında, öldürülen peygamberlerde işin cabası.

4-"Bunun Kral-Tanrı inancından ne farkı var" demişsiniz. Kral -Tanrılar kendi uluhiyetlerini ilan ederken, peygamberler tek bir Yaratıcıya imana çağırmışlardır en önemli fark budur. Şu an unutulmaya yüz tutan değerleri; Adalet, dürüstlük sosyal adaleti emrettikten sonra babadan oğula geçmesinin ne önemi var.

5-İlmi, "kutsal bir inekmiş" gibi kabul edenler yarın ilmi veriler değiştiğinde (ki sürekli değişmektedir, mesela bir arkeologun bulacağı bir taş parçası bilim ve medeniyet tarihin seyrini değiştirecektir) inançlarını da değiştirmek zorunda kalacaklarının bilincedirler umarım.

6- "Felsefe tarihinde, ateistlikle suçlanan birçok büyük düşünür, böyle bir suçu kesinlikle reddetmiştir: Fichte ateistlikle suçlanmış, ancak o, "Bir insanın gerçek anlamda ateist olabilmesi için hiçbir ahlaki ideale sahip olmaması gerektiğini öne sürerek", kendisine yöneltilen suçu kabul etmemiştir...." yukarıda ki cümlede gördüğünüz gibi "gerçek ateistin hiç bir ahlaki kural tanımaması bana ait olan bir cümle değildir.

-http://www.sadabat.net/makale/ateizmincikmazlari.htm- okuabilirsiniz. Ayrıca ahlaki kurallar dinden neşet eder ve ateistlerin ahlaki değer taşımaları bir çelişkidir. Koministlerin iddia ettikleri komün toplumlarda ahlaki değer yoktur, bilmediğiniz meselelerde de karşınızdakini kuruntuyla itham etmek gibi bir huyunuz var.

4-"Sadece islamiyet ile ilgili (Muhammed'in uydurduğu) fikirlerimiz uyuşmakla beraber" hangi noktalarda uyuştuğumuz konusunda pek bilgim yok.

5-Hz. Hatice nin mal varlığı konusunda yeterince bilgim var ama sizin size verilen bir bilgiye "demogoji" diyerek red etme gibi bir huyunuz var, demogoji demeden önce, hakikati arayan bir insan olsaydınız "bu yazdığınızın delili ne, hangi kitapta böyle bir bilgi var demeniz gerekirdi.

Yani kaynaklara muttali olmayan birisinin o konuda bilgi ve belge istemesi gerekmez mi?

6-"safsata" kelimesiyle ilgili yazım kastiydi. Siz, "Wyattearp; dikkat et , sırf saldırmak için yazıyorsun. İnancınız ile ilgili "Safsata" kelimesi kullanmadım. Bu ifadeyi kullanan benim fikirlerime karşılık "havace" nickli vatandaştır. "demiştiniz o kelimede hakaret kasdı olduğunu zannedip, topu bana atarak kelimenin anlamını bilmediğinizi ortaya koymuşsunuz bunu ifade etmek istedim sadece.

7-Dini mahkemeler tarafından ölüme mahkum edilen insanların kafir oldukları bilgisine nereden ulaştınız. Engizisyon mahkemelerinin afarozu onları inançsız yapmaz.

8-Saydığını tüm ülkeler müşrikte olsa bir yada tanrı bir çok tanrıya inanan insanlardan oluşuyordu. (Kafir ve müşrik kavramları aynı anlamda değildir.) Yukarıdaki ifadenizle çelişkiye düşmeyin ""Atalar" konusuna gelince, Ateizm saydığın şahısların fikirleri ile doğmamıştır. Bilakis, puta da tapsalar neticede onlar da birer teistti."

9-" Karı" kelimesinde itirazımın nedeni, kafirlerin hazırladığı tüm sitelerde aynı kelimeyi kullanmaları ve bununla peygambere hakaret ederek akıllarınca ironi yapmalarıdır ve siz de hala bunda ısrar ediyor olmanızla ilgilidir.

10 madde de bu kelimeyi kullanarak bir örnek vermek istedim ama anlayamayan admin tarafından sansür edildi küfür yada hakaret kasdım yoktu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Emrahh kardeşin gerçekten güzel tespitleri var

 

Bunlara katılmamak mümkün değil

 

1.5 bin yıl önce 6000 küsur cümle/ayet dile getirmiş olan bir adam her konudan söz etmiş tıp fizik kimya edebiyat hasılı herşeyden....

 

Ve bugün bir cümlesinde bile bir hata ve çelişki bulunamıyorsa bu bir insan sözü Kur'an olabilir mi?

 

Kaldıki yeryüzünde böyle sağlam kalmış başka bir kitapta gösterilemez her kitabın illa bi yerinde bir çelişki çıkmıştır hem büyük büyük profların kitaplarında

 

Üstelik ona bir çöl adamı dendiği halde..

 

Son söz:Bütün bunlar tesadüf olabilir mi?

 

selamlar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Havace'ye

 

1 - "Mesajı okudum ve anladığımı sanıyorum" demişsiniz, ancak anlamadığınız (anlamak istemediğiniz) mesajınızdan anlaşılıyor. Çin Uygarlığı Mezopotamya'da mıdır? Hint Uygarlığı Mezopotamya'da mıdır? Yunan Uygarlığı Mezopotamya'da mıdır? "Linkte gördüğün uygarlıkları yeterli görmezsen, söylemen kafi. Hemen diğerlerini de ilave edebilirim" demiştim. Şimdi ediyorum...Maya Uygarlığı Mezopotamya'da mıdır? İskandinav uygarlıkları Mezopotamya'da mıdır? Roma Uygarlığı Mezopotamya'da mıdır?(Daha da ilave etmeme gerek varsa söylemen yeterli) Bunlar farklı coğrafyalarda değiller midir?

İlkçağ toplumlarının inanç sistemlerini gördünüz. Bir tanesinde (Yazı ile bir) bile sizin iddia ettiğiniz gibi bir inanca rastlanmış mıdır? Hele ki tanrınız, her fırsatta kendine inanmayanları helak ettiğinden bahsediyorken, bu durum iddianız açısından pek iç açıcı değildir. Bu peygamberlere inanacak bir avuç insan da mı yoktu? Bu peygamberler bu kadar mı başarısız oldular? Yapmayın sayın havace... Eski uygarlık kayıtlarında "Superman" e ait izler de yoktur. Ancak bu durum, o dönemde "Superman" in yaşayabileceği anlamına da gelmez. Üstelik, sizin eski uygarlıkların yazılı kayıtlarından da pek haberiniz olmadığı anlaşılıyor. Zira hemen hepsi, o döneme ait şair ve sanatçıların yazmış oldukları, ve dönemin kültür ve sosyal hayatını anlatan, aynı zamanda o toplumun efsanelerinin destansı hikayelerinden oluşur. Resmi devlet kayıtları değillerdir. (En azından Tarih öğretmeni olmadığınızı anlamış oldum.)

 

2- Arabistan ile arap yarımadasını karıştırdığınıza göre, Coğrafya öğretmeni de olmadığınızı anlamış olduk.(Bknz: Herhangi bir Arap Yarımadası haritası) Ayrıca, Türkiye'den kastınız da İbrahim'in Harran'da yaşamış olduğunu düşündüğünüzden olmalı sanırım. Ancak bu konu da muallaktır.

 

3- İbrahim (Abram,Abraham)

İshak (isaak) : İbrahim’in oğlu (Karısı Saray’dan)

İsmail (Samuel-Ismael) : İbrahim’in oğlu (Cariyesi Hacer’den)

Yakub (Jakob) : İshak’ın oğlu

Lût (Lot): İbrahim’in yeğeni

Yusuf (Yasef-Josef)): Yakub’un oğlu

Şuayb (Schuaib): Şuayb (a.s), Hz. İbrahim'in torunlarından Mikâil'in oğludur. Annesi ise Hz. Lut'un kızıdır (et-Taber, Tarih, Mısır 1326,I, 167; es-Sa'leb, el-Arâis, Mısır 1951, s. 164; M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Ankara 1990, I, 327).

Şuayb (a.s) aynı zamanda Musa (a.s)'ın kayınpederi idi. Kızı Safura'yı Musa (a.s) ile evlendirmişti (İbnü'lEsir, el-Kâmil, Beyrut 1965, 177).

 

Musa (Mose) -Harun (Aaron): Kardeş

Davud (David): Yakub’un neslinden

Süleyman (Salomon) : Davud’un oğlu

İlyas (Elija): Harun’un neslinden

Elyesa (Elischa): Elyesa' (a.s.), küçüklüğünde kötürüm bir vaziyetteydi. O sırada İsrailoğullarının peygamberi olan Hz. İlyâs, bir gün yahudilerin azgınlığından kaçarak dul bir kadın olan Elyesa'ın annesinin evine sığınmış, kendisini koruyan bu kadının kötürüm oğluna yaptığı dua kabul olunarak Elyesa' sıhhatine kavuşmuştu. Bunun üzerine Elyesa', Hz. İlyâs'a iman edip ona tâbı oldu, hizmetinde bulundu, her gittiği yere onunla birlikte gitti. Hz. İlyâs'tan sonra İsrailoğullarının ıslâhı ile meşgul olan, onlara va'z ve nasihatlerde bulunan Elyesa' (a.s.) Cenâb-ı Hak tarafından peygamberlikle görevlendirildi.

 

Yunus (Jonas): Soyu, Bünyamin vasıtasıyla Ya'kûb (a.s)'a ve onun vasıtasıyla de İbrâhim (a.s)'a dayanmaktadır.

Zekeriyya (Zacharias): Soyu Dâvud (a.s)'a dayanmaktadır. Kur'ân'da anılan duâlarından (Meryem, 16/6) anlaşıldığına göre, soyu daha sonra Yâkub (a.s)'a varmaktadır.

Zekeriyya (a.s)'ın hanımı İsa (a.s)'ın annesi Meryem'in teyzesi İşâ idi. (el-Kurtubî, Ahkâmu'/-Kur'ân, IV, 69 vd).

Yahya (Yohannes): Zekeriyya’nın oğlu

 

 

4- Peygamberler de kendine inananların liderleri, devlet başkanları olmuşlardır. Krallardan pek farkları yoktur. Tanrıdan geldiğini iddia ederek, toplumları için kurallar koymuşlar, ganimetten yüklüce paylar almışlar, kendilerine harem kurmuşlar, kendileri öldükten sonra eşlerinin evlenmelerini yasaklamışlardır. (Bknz:Muhammed'in hayatı) Ayrıca Hammurabi de kendini "kralların tanrısı" olarak nitelemiş (Genel kültür ansiklopedisi cilt2 sayfa 264) ve toplumu için de kesin kurallar koymuştu. (Bknz: Hammurabi Kanunları)

"....babadan oğula geçmesinin ne önemi var" demişsiniz. Sizin için bir önemi yok tabii. Tanrınız, belli bir kavmi diğerlerinden üstün tutabildiğine göre (Bknz: İsrailoğulları), bazı soyları da diğerlerinden üstün kılabilir değil mi? Ve bunun, sizin için bir önemi yoktur...

 

5 - İlmi "kutsal bir inekmiş" gibi kabul ettiğimiz iddianız kabul edilebilir değildir. Bilimi, hayatımıza yön veren, hayatımızı kolaylaştıran bir olgu olarak kabul ediyor, buna katkı sağlayanlara saygı duyuyoruz. İlmi verilerin sürekli değiştiği ve geliştiği bir gerçektir. Ancak, binlerce yıldır gelişen ilmin bırakın sizin lehinize sonuçlar vermesini, kaynağını dinden alan dogmatik inançları birer birer yıktığı da bir gerçektir. (Bknz: Yedi Gök İnancı, Göktavan İnancı [Gökyüzünün dünya için bir tavan olduğu] Yıldızlarla Şeytan Taşlama İnancı vs)

 

6- Aynı Fichte, "Tanrı'nın zaferi adına dilediğiniz gibi yiyip için; eğer bu ahlakı çok katı çok bağnaz buluyorsanız derdinize yanın, çünkü bir başka ahlak daha yoktur" demiştir. :) Nietzsche ise, ahlakın üç eksen çerçevesinde incelenmesi gerektiğini öne sürmüş, bunlardan ilki olan "Kural koyucu ahlak" için, bazı şeylerin iyi, bazı şeylerin kötü olduğunu ileri süren tavır olarak nitelemiştir. Bu anlamda ahlaktan yoksun bir insan, yani ahlakdışı bir insan yoktur. Çünkü ahlakı bir yana bırakmak, yaşamı bir yana bırakmakla aynı kapıya çıkacaktır. Nietzsche burada, ahlak deyince "bir insanın yaşam koşullarıyla ilişkili bir değer yargıları sistemi" ni anlar.

 

Ahlak, toplumsal yaşamın “olmazsa olmaz”larından biridir. Ahlakı, sadece dini inançla özdeşleştirmek, yalnızca bağnaz beyinlerin ürünü olabilir. Kaldı ki her toplumun, her kültürün, her dönemin toplumsal şartları ve ahlak anlayışları farklıdır. Bunu şekillendiren de toplumsal şartlardır. Toplumsal şartlar değiştikçe ahlak anlayışı da değişir. Afrika’da bulunan bir yerli kabile ile, bizim toplumumuzun ahlak anlayışı çok farklıdır. Zira toplumsal şartlar farklıdır. Ahlak anlayışını “din”e indirgeyemezsiniz. İnsanın doğru ile yanlışı ayırt edebilmesi için dine ihtiyacı yoktur. Kaldı ki, din bile sana bunu tam olarak veremez. İyi bir yemek tarifleri kitabı, tadı tuzu yerinde bir yemek hazırlamak için gereken tüm durum ve koşulları belirt(e)mez. Yaşam da öyle... Sonlu sayıda bir takım kuralı bir araya getirip "işte ahlakın kesin temel taşları bunlar" demek bir yerde imkansız. Çünkü insan doğası sabit değil, toplumsal olarak koşullanıyor.

“Bu konuyu bilmediğim” yönündeki ithamınız da, sizin bu konuda bilgi sahibi olmadığınızın bir sonucudur.

 

4- (Sıralamayı karıştırmışsınız… Benim suçum değil…)

 

Oradaki ifade, atalarım (!) olarak nitelediğiniz kişiler içindi. Sizinle din konusunda aynı fikirleri paylaşmadığımız yeterince açık sanıyorum. Bunu anlayamamış olmanız beni şaşırttı doğrusu…

 

5- Sizin “Hatice” konusunda gerçekten bilgi sahibi olmadığınıza ikna oldum. Zira, demogoji yaptığınızı iddia ettiğim konuya hala, ne bir kaynak gösterdiniz, ne de sorularıma bir cevap verebildiniz. Bu konuyu boş yere eğip büküyorsunuz…

 

6- Ben o kelimenin anlamını yeterince biliyorum merak etmeyin… “Safsata“ argo bir kelimedir, ve kesinlikle bir saygısızlık ifadesidir. Konu ile ilgili başka bir anlamı olmadığından, anlam karışıklığına neden olmaz. “Karı” kelimesi gibi değildir.Zira “Karı” kelimesi Türkçe sözlükte, “Bir erkeğin evlenmiş olduğu kadın” anlamına , ve kaba söylemden önce gelir.

 

7- Bu konuda da pek fazla malumat sahibi olmadığınızı düşünüyorum. Galileo, Kopernik gibi bilginler, ve Bruno gibi düşünürler, dini öğretilerinin tam tersini savunuyorlardı. Galileo 1632’de “İki Büyük Dünya Sistemi Olan Ptolemeos ve Kopernik Sistemleri Üstüne Konuşmalar” ını yayımladı. Bu kitapta, eski inanışların saçmalığını gösteriyor ve Kilise’nin 1616’da kendisine verdiği emirleri çiğniyordu. Kaldı ki, Kur’an’da yazılanlar da, Galileo’nun eleştirdiği eski inanışları içeriyor. (Bknz:7 kat gök, Gök tavan inancı vs.vs)

 

8- Saydığım tüm medeniyetler bir değil, birden çok tanrıya inanıyorlardı. Sizin inanç sisteminizle yakından uzaktan ilişkileri yoktu. Bahsi geçen ifadem, kendi içimde çelişki ifade etmiyor. Bilakis siz bir çelişki içine düşüyorsunuz. İnanç sistemi ile üstün medeniyet kurma arasında bir paralellik olduğunu düşünüyorsanız, çok tanrılı inanç sistemlerinin de üstün olduğunu kabul etmeniz gerekir ki, bunu yapamazsınız. Zira bu inanca sahip olanlara en ağır hakaretleri, sizin tanrınız yapmıştır.

 

9- Buradaki açıklamanız geçerli değildir. “Karı” kelimesini hangi anlamda kullandığımı daha önce ifade etmiştim. Bu kelimeyi kullanmaktaki ısrarım ise, fikirlerimi ifade ederken, hangi kelimeyi seçmem gerektiği konusunda sizden icazet almayacak olmamdır. Ayrıca “Karı” kelimesi, “kadın” için kullanılan kaba bir ifade olmakla birlikte, hakaret niteliği taşıyan bir kelime değildir. Tüm bu açıklamalardan sonra anlamanız gereken şey, 20 yıl öğretmenlik yapmanın “dil” konusunda ahkam kesmek için yeterli olamayacağıdır…

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Emrahh kardeşin gerçekten güzel tespitleri var

 

Bunlara katılmamak mümkün değil

 

1.5 bin yıl önce 6000 küsur cümle/ayet dile getirmiş olan bir adam her konudan söz etmiş tıp fizik kimya edebiyat hasılı herşeyden....

 

Ve bugün bir cümlesinde bile bir hata ve çelişki bulunamıyorsa bu bir insan sözü Kur'an olabilir mi?

 

Kaldıki yeryüzünde böyle sağlam kalmış başka bir kitapta gösterilemez her kitabın illa bi yerinde bir çelişki çıkmıştır hem büyük büyük profların kitaplarında

 

Üstelik ona bir çöl adamı dendiği halde..

 

Son söz:Bütün bunlar tesadüf olabilir mi?

 

selamlar

 

Kur'an'da bulunan çelişkileri, forumun muhtelif konuları arasında bolca tartıştık. Ayrıca ortada bir "nesh" gerçeği varken, bir ayette bile çelişki olmadığı iddianız gerçekçi değildir. Kur'an, kendinden önce bilinmeyen hiç bir şeye açıklık getirmemiştir. Kaldı ki, bir çok konuda da eski inanışları aktarmış, yanlış duruma düşmüştür. (7 Gök inancı, Göktavan inancı, Yıldızlarla Şeytan taşlandığı inancı, Yıldızların insanlar yön bulabilsinler diye yaratıldığı inancı, Dağların "yer" den sonra ve insanlar sarsılmasınlar diye yerleştirildiği inancı vs.vs.)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yam yam mahlaslı kafire

 

1-Çin ve mısır medeniyetlerinin mezopatamyada olmadığı herkesin aşikarıdır ama tüm bu medeniyetlerin tarihlerini detaylı bir şekilde aratırmış onlara vakıf bir kimse olarak konuşman bilim perdesi arkasına sığınmaya çalışan ondan nemalanan birisi olduğunu gösterir. En basitinden konfiçyusun söylediği bazı sözlerle hz. Muhammedin hadisleri arasındaki benzerlikleri bir gün görebileceğini umarım dürüstçe araştırmaya devam et. Önceki verdiğin örnekte Hint, Roma ve yunan uygarlığı sonradan ilave edildi herhalde yada ben göremedim.Gerek görülmemiş olabilir bu çok önemli değil Kuranda adı geçen peygamberlerin çoğunluğunun mezapotamyada geldiğini daha önce belirtmiş ve bunun başka bölgelere gönderilmediği anlamına gelmediğini söylemiştim.

2-"Tüm peygamberler arabistandan çıkmıştır" sözünün cevabı bir önceki yazı da geçti bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor olabilir.

3-Eski medeniyetlerde tek tanrılı inanç sistemine yer verilmeyişi ile daha önceki verdiğim örneğe tekrar bak. Süperman gibi absürt bir örneği görmemezlikten geliyorum laf olsun kabilinden verilmiş bir örnek olduğu belli.

4-Tarih öğretmeni değilim ama olmayı şahsen isterdim çünkü her önüne gelenin tarihi vesikaları istedikleri gibi kullanmaları toplumu yanlış yönlendiriyor.

5-Yazıtlar da benim alanım değil, ama "Yaratılış" ve "tufan" gibi tek tanrılı dinlerde de karşılaşılan ilk dinsel anlatılar önce Sümerler ve sonrasında diğer Mezopotamya toplumları tarafından kayıt edildi." cümlesinden bir ilkokul öğrencisi zekasına sahip birisinin de anlayacağı gibi "kayıt" başka "ilk defa onlar tarafından yazıldı" ifadeleri farklıdır.

6-Arabistan yarımdası bize öğretilen kadarıyla S.Arabistan,umman, B.A.E, kuveyt ve yemen bölgesidir. Ortadoğu, arabistan yarımadasına girer mi bilmiyorum,konunun sizin yüksek coğrafya, tarih, dinler tarihi, medeniyetler tarihi,felsefe bilgileri arasına girdiği anlaşılıyor bu konuda aydınlatırsan sevinirim.

7-İlyas, elyasa ve şuyb peygamberlerim israil kökenli olduğu doğrudur.

-İnanmayanları helak eden Tanrı benim Tanrım'dır seni ve senin gibi kafirleri ne yapacağı konusundaki tehditleri seni uzaktann yada yakından ilgilendirmemeli. Zamanı geldiğinde belki helak kısmı ilgilendirebilir.

8-Peygamberlerin kendine inananların liderleri olmaları doğrudur inanmayanlara lider olması söz konusu olamayacağına göre, "krallardan pek farkı yok" tabir yanlış, peygamberler tarihi konusunda kalınca bir kitap okuyun. Ganimetten pay aldıkları doğrudur, ganimetleri nerelere harcadıklarına dair geniş kapsamlı bir kitap okuyun işinize gelmesede.

9-Haremden kastın nikahlı eşler ise birden çok eşleri olduğu doğrudur.Günümüzde insanların metres ve sevgili (?) yada genelevlerde yaptıkları işleri onlar meşru yollardan yapıyorlardı.

10-Hz. peygamber in eşleri müminleri anneleridir. Onlar bunu bile bilerek peygamberle evlendiler. Ayrıca çok evlenmek için peygamberliğini ilan edip yıllarca mücadele etmelerine gerekte yoktu. Mesela Mekkeli müşriklerin, Peygamberliği bırakması karşılığı Ebu Talib'e teklifleri herhangi çapta bir peygamberimizi anlatan kitapta yeterli bilgiyi bulabilirsin istersen kaynak veririm.

11-İsrailoğullarının üstünlüğü hakka ve hakikate olan hizmetlerinde dolayı verilmişti Peygamberleri öldürmeleri, ve evrensel din olan islamın gelişiyle üstünlük müslümanlara geçmiştir.

12- Yıldızlarla şeytan taşlama dediğin şey ise necm le şihap arasındaki farkı bilmediğinden kaynaklanıyor. Arapça bilen birisi bul ve öğren. Yedi kat gök tabirir ise şu an ilmin kapasitesini aşan şeydir. Zamanı gelince anlarsın umarım.

13-Fichte hristiyanlık dışında başka ahlakı bilmediğini söylemişse bu onun problemi, "başka ahlak yok" diyerek diğer ahlaki sistemleri araştırmamış yada gerekli görmemiştir.Buda onun ne kadar araştırmacı olduğunu gösterir fikirlerinin peşinden gidenler bunu nazarı itibara alsınlar.

"Tanrıyı öldüren ve onun yerine insanı ilahlaştıran Nietzsche ahlaksız olmayacağını itiraf edecek kadar dürüstçe davranmış yada ikilem içerisindedir.

14-"Ahlak anlayışı dinden neşet eder demiştim". "Ahlak anlayışını “din”e indirgeyemezsiniz. İnsanın doğru ile yanlışı ayırt edebilmesi için dine ihtiyacı yoktur."demişsin bu doğrudur ib..lerin gay olduğu, fahişelerin hayat kadını olduğu toplumlarda üstün ahlaki (!) anlayışa doğru bir geçiş olması sana göre normal olabilir. Ahlaki değerleri insanların belirlediği toplumlarda sonucun ne olduğunu ve nereye doğu gidildiğini görmek için fazla beklemek yada çok zeki olmak gerekmez.

15-"Gerçek kafirlerin (ateist olarak anılmayı tercih ederim) hiç bir ahlaki kural tanımadıkları iddianız da sizin kuruntunuzdur. Ateizm ve Ahlak ile ilgili bu forumda yeterince ileti yazdım. Forumu incelerseniz rahatlıkla bulabilirsiniz. Ayrıca kimseyi inancı dolayısıyla "beğenmeme" gibi bir önyargım yoktur. Sadece islamiyet ile ilgili (Muhammed'in uydurduğu) fikirlerimiz uyuşmakla beraber, tanrılar konusundaki fikirlerimizin uyuşmadığını, belirttim o kadar." cümle sana ait bende nerede uyuştuğumu (bir kafirle uyuşmaktan Allaha sığınırım) sormuştum.

16-Hz. Hatice ve mal varlığıyla ilgili yeterince bilgim var demiştim. Ama senin onun malını Hz. Peygamberin harcayıp, harcamadığınla ilgili bilginin kıt olduğu belli oluyor. Kendi karının malını senin nasıl harcadığınla, Peygamberin eşinin malını nasıl harcadığını karıştırma.

17-"safsata " kelimesinde takıldık kaldık. Bu cümle sana ait "Wyattearp; dikkat et , sırf saldırmak için yazıyorsun. İnancınız ile ilgili "Safsata" kelimesi kullanmadım. Bu ifadeyi kullanan benim fikirlerime karşılık "havace" nickli vatandaştır. İletilerimde, ne olursa olsun karşımdakine saygısızlık etmemek, aşağılayıcı ifadeler kullanmamak için azami özen gösteririm. Saygı göstermediğim iddialarınıza katılmıyorum. Bunu daha önce de söylemiştim. Karşıt fikir üretmek saygısızlık değildir." kalın yazdığım cümleden sen benim yerimde olsan ne anlardın.

Ayrıca T.D.K. online sözlüğüne açarsan ne anlama geldiğini görürsün. Ha sözlük anlamı farklı halkın kullanımı farklı dersen o zaman "karı" kelimesiyle ilgili benim dediğim yere gelmiş olursun, birde "pezevenk" kelimesindeki, mana kaymasını örnek olarak vermiştim.

18- Galileo, Kopernik ve Bruno gibi bilginlerin bilgiyi nereden arakladıklarına dair bilgileri Prof. Fuat sezginin makalelerinden okuyabilirsin. Ayrıca yadi kat gök olmadığı ıspatlanmış gibi atıp tutuyorsun.

19-Saydığın medeniyetleri kafirlerin de büyük devletler kurabildiğini örnek olarak göstermiştin bende kendinle çelişkiye düşüyorsun sana göre onlarda teistti demiştim hatta müşrkle kafirin de farklı olduğunu söylemiştim.

20-Bunca yıllık tercübem kimin neyi hangi manada kullandığını anlamama yeter. Babının karısına hürmetler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Havace'ye

 

1- "Başka bölgelere perygamber gönderilmediği anlamına gelmediğini" söylediniz, ama hiç bir geçerli bulgu sunamadınız... Tek dayanağınız, Tanrıdan geldiğini iddia ettiğiniz Kur'an. Buna kendinize öyle inandırmışsınız ki, bir gün bilim adamlarının, dünyanın farklı bölgelerinde İslamiyet'e benzer bir dine ait bulgular elde edeceğini zannediyorsunuz. (Bulunacaksa, kayıp kıta Atlantis bulunur, öyle bir din bulunmaz). Konfiçyüs bir din adamı değil, bir filozoftur. M.Ö 551 ve 479 yılları arasında yaşamıştır. Eğer Muhammed'in Konfiçyüs'e benzer hadisleri varsa, bunu sizin anlamak istediğiniz şekilde değerlendirmek, çocuğun kendinden olduğuna inanan bir babanın (!), test sonucu %99,9 olumsuz çıktığı halde, sırf bebeğin burnunun ucu kendisine benziyor diye, %99,9 ihtimali yok sayıp, %0,1 ihtimale inanmasına benzer.

 

2-Bu tamamen sizin Arabistan ile Arap Yarımadası'nı karıştırmanızdan kaynaklanıyor...

 

3- Teist arkadaşların, anlamak istemedikleri konuları görmemezlikten gelmelerine alışığım.

 

4- Lütfen, siz de tarihi belgeleri istediğiniz gibi (doğru ve çarpıtmadan) kullanın. AMA LÜTFEN KULLANIN..

 

5- Daha önce aktardığım Tufan konusunu görmek için bknz: http://www.turkish-media.com/forum/index.p...indpost&p=61795

 

6- Ortadoğu da Arap Yarımadası'na girmektedir.

 

7- Hemen hepsinin İsrailoğullarından, ve hemen hepsinin baba-oğul, akraba-yandaş olduğu da doğrudur.

 

Helak konusunu, sizin tüm coğrafyalara peygamber gönderildiği iddianız ile ilişkilendirdim. Madem tanrınız, peygamberine uymayan kavimleri helak ediyor, o zaman arap yarımadası dışında dünyada kavim kalmaması gerekirdi. Zira hepsi çok tanrılı dinlere inanıyorlardı. (Doğal afetleri, "Helak" olarak gören zihniyete en içten (!!!) dileklerimi sunuyorum)

 

8- Tabii canım... Muhammed ganimetlerin hepsini fakirlere dağıtmış, kendisi aç, muhtaç bir hayat sürmüştür.(!!!) Hatta muhtaç durumdaki kadınlarla (!) evlenmiş, ve bir yığın cariyeyi de, bu açlığın muhtaçlığın içine sürüklemiştir.(!!!)

 

9- "Haremden kastın nikahlı eşler ise birden çok eşleri olduğu doğrudur.Günümüzde insanların metres ve sevgili (?) yada genelevlerde yaptıkları işleri onlar meşru yollardan yapıyorlardı." Bu da ahlak anlayışınızın ne kadar yüce (!) olduğunu gösteriyor. ERKEKLER ŞEYLERİNİN KEYFİ İÇİN DİLEDİĞİ KADAR KADINLA EVLENEBİLİR, DİLEDİĞİ KADAR CARİYE EDİNEBİLİR (Birini boşa birini al... Tabii medeni hukuk kuralları olmayan bir ülkede...)

 

10- Ayetlerle de tanrıdan, dilediği kadınla (diğer inananlara yasaklananlar dahil) evlenme iznini almıştır, ve de evlenmiştir. Siz de bunları kendinize, yüce bir amaç için yaptığını inandırmışsınız.. (Sizce başka türlü nasıl olabilirdi ki?)

 

11- HİÇ BİR IRK, BİR DİĞERİNE ÜSTÜN SAYILAMAZ. Hele hele, tüm insanların Tanrısı olduğunu iddia eden bir tanrı bunu hiç yapamaz. "Üstünlük müslümanlara geçmiştir"... Müslümanlık bir Irk mıdır?

 

12- Yine mi "o ayet o anlama gelmez, falanca anlama gelir".... Önceki iletilerimden biri için bknz: http://www.turkish-media.com/forum/index.p...indpost&p=37371

 

Kur'an, ilim adına ne vermiştir ki, ilmi aşan konulardan bahsedebilsin?

 

13- Fichte'den ilk örneği gösteren sizdiniz...

 

14- Siz kabul etseniz de etmeseniz de, herkesin cinsel tercihi kendini ilgilendirir. Fahişelik dünyanın en eski mesleğidir. Fahişeliği, genelevleri hiç bir toplumda engellemeye kalkamazsınız. Bunu yaparsanız, çok daha farklı toplumsal sorunlarla baş başa kalırsınız. Ahlak üzerine daha obkektif düşünmenizi tavsiye ederim (Bir kafir tavsiyesi)...

 

15- Üzerinde durmaya değmeyecek bir madde... Geçiyorum...

 

16- Bazı şeyleri kabullenmek en doğrusudur. Kabullenmezseniz, gittikçe ezilirsiniz. Muhammed'in, Haticenin malını yemediği için aç kaldığı iddiası, Muhammed'in aç kaldığı iddiasından kat be kat saçmadır, abesle iştigaldir. Daha makul bir yorum yapın bence...

 

17- Bu maddeyi de geçiyorum... Zaman kaybı...

 

18- Bir öğretim görevlisi olarak çok fazla argo kelime kullanıyorsunuz... Tavsiyeniz üzerine Fuat Sezgin'in makalelerine bir göz atacağım... Ancak şuna eminim ki, bilimsel gelişmelerin hiç biri referansını kutsal kitaplardan almamışlardır.

 

19- Benim açımdan dinlerin hepsi aynı (Hepsi insanlar tarafından uydurulmuştur). Ama sizin için değil.. Bahsettiğim konuyu, tekrar gözden geçiriniz. "Çelişkiniz" konusuna da yorum yaparsanız memnun olurum..

 

20- Bu konu hakkında sizinle aynı fikirde değilim. Her konuda kendinize bu kadar güvenmeyin...

Ayrıca son cümleniz için : "Bilmukabele"...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yam yam mahlasıyla maruf kafire

1-Sizce geçerli belgelerin bulunmayışı, geçerli belgelerin bulunamayacağı anlamına gelmediğini daha önce üç defa yazdım. Bulunup bulunmaması benim inancımı değiştirmez ama seninkini değiştirir mi bilemem. Eski kitaplarda Konfiçyus'un ilmini Lokman yada zülkarneynden aldığını gösteren bilgiler vardır. Sözlerini araştırırsan uzak bölgelerde olmalarına rağmen Hz. Peygamberin sözleriyle benzerliklerini bulursunuz.

Zerdüşizm:

"Peygamber dostları arasında en güçlüsü ey Zerdüşt, asli şeriata bağlı olanlar veya dünyayı ıslah edecek Şoşyant/hayırlı kişi'den olanlardır." Bu metinde geçen Şoşyant/hayırlı kişi'nin kim olduğunu okuyalım; "...adı ASTVAR-ERATA olacaktır. O, Şoşyant/hayırlı kişi olacaktır. O ASTUAT-ERATA olacaktır..."

Metinde geçen "Astvar" ve "Astuat" kelimesinin kökü olan "Astu" kelimesi hem Sanskrit, hem de Zend'ce de "övmek" anlamına gelir. Bunun isim hali olan "situadan" günümüz farsçasında; "övme" anlamında kullanılır. Kısaca bu kelimenin anlamı "övülmüş" veya başka bir ifadeyle "Muhammed" isminin bire bir çevirisidir. İşte bu övülmüş kişinin dostları/eshabı'nın övülmesi şöyle devam eder;

"... ve onun, Astuat-erata'nın dostları zuhur edecek. Onlar, düşmana karşı galiptirler, temiz düşüncelilerdir, temiz konuşanlardır, hayırlı iş yapanlardır, hak olan şeriati izlerler ve onların dili asla yalan söylemez."

Brahmanizm:

Hindu kutsal metinleri 3 kısma ayrılırlar. Bunlar; Vedalar, Upanişatlar ve Purana'lardır. Bu kitapların geçmişi MÖ. 4000 yıllarına kadar uzanır. Puranalar 17 ciltten oluşur. Bunlar arasında temel kitap BHAVİŞYA PURAN olarak bilinir ki, gelecekteki olaylardan bahsettiği için bu isimle anılır. Hindlilere göre kitabın derleyicisi Mahrişi Vyasa isimli birisidir fakat sözlerin sahibi Tanrı'dır. Burada iktibas ettiğimiz nüsha Bombay'da Venkteshwar Press'te basılmıştır. Şu satırlar aynen bu kitaptan alınmıştır ve kelimesi kelime tercüme edilmiştir;

Melekhalı öğretici, kendi dostlarıyla zuhur edecek. Adı MOHAMMAD olacak. Raca ona en samimi sadakatini ve bütün saygılarını sunduktan sonra şöyle dedi; "Sana bağlı kalacağım. Sen ey Parbatis Nath/Beşeriyetin Efendisi, Arabistanın sakini. Sen şerri yok etmek için büyük bir güç topladın. Ve o, Melekha'lı düşmanlardan kendi kendini korudu. .....ben senin kölenim, beni ayaklarının altına yatır."

SHALOKAS; 10-27'de;

"Melekhalılar, Arapların meşhur beldelerini yağmaladılar. Bu ülkede Arya Drahma/ilahi kanun'dan bir eser yoktur. ...Bu düşmanlar, doğru yolu göstermek ve onları hidayete çağırmak üzere MUHAMAD ...ki Pishachaları doğru yola getirmekle meşhurdur. ...Geceleyin, melek mizacında olan o zeki adam, bir Pishacha kılığında Raca Bhoj'a şöyle dedi; "...Benim takipçim sünnetli, saç örgüsü olmayan, sakal bırakan ....ibadete çağrı/ezan okuyan... bir adam olacaktır. Domuz hariç her türlü hayvanı yiyecektir. Onlar kutsal su ile değil savaş/cihadla arınacaklar. Dinsizlere karşı mücadele etmeleri yüzünden müslümanlar olarak tanınacaklardır."

Vedaların bir başka kitabı, Sama Veda'da Rişî Vatsah'ın ağzından çıkan cümleler : Ahmed, şeriati Rabbından aldı. Bu şeriat hikmet doludur. Ben ondan ışığı aldım, tıpkı güneşten aldığım gibi."

 

BUDİST METİNLERİ (Seylan kaynaklı)

"Ananda, mukaddes kişiye şöyle dedi.; "Sen gittiğin zaman bize kim öğretecek?" Mukaddes kişi şöyle cevapladı; "Ben, yeryüzüne gelen ilk mukaddes kişi değilim. Benden sonra bir başka mukaddes kişi gelecek. Bu kişi, tam anlamıyla aydınlatılmış ve davranışları hikmet dolu bir kişidir. Hayırlıdır. Kainatı bilir. Eşi olmayan bir önderdir. Benim şimdi ilan ettiğim şekilde en mükemmel ve en saf dini bir hayatı ilan edecektir. Onun bağlılarının sayısı binlerce olacaktır. Oysa benimki yüzlercedir." Ananda sordu; "Onu nasıl tanıyacağız?" Mukaddes kişi şöyle cevapladı; "O, Maitreya/hayırlı kişi olarak tanınacaktır."

Çeşitli Budist metinlerinde geleceği müjdelenen kişinin isimleri şöyle geçmektedir; Metteya (Palice), Maitreya (Sanskritçe), Aremideia (Burmaca), Maitaliye (Çince), Byamas-pa (Tibetçe), Miroku (Japonca)

Bu ve benzerleri olan Muhamet, Mahomet gibi kelimelerin tümü; Moh, Maha, Meh kelimelerinden türemiştir ki hepsi de "şerefli kişi, sempatik, büyük şeref sahibi, rahmet yağmuru, ihtişam" manalarına gelmektedir. Yukarıda saydığımız bütün kelimelerin karşılığı ise; "Sevgi öğreticisi, sevginin efendisi, adı iyilik olan, sevgi ve içtenlik, şefkatli kişi, hayırlı, muhabbetli vb." bu kelimelerin tümü hepsi arapça "rahmet" kelimesinin karşılığıdır.

Nitekim Kur'ân-ı Kerîm'de; "Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik" buyurulmaktadır. Rahmet ve rahim kelimeleri sadece Kur'ân-ı Kerîm'de 409 kere geçmektedir. Sayfa sayısı 300 bini aşkın hadis-i şerif kitaplarını buna dahil etmiyoruz. Uhud Savaşında düşmanın dört bir taraftan sardığı bir anda yaralanan Efendimiz; "Ya Rabbi, onları affet. Eğer beni tanımış olsalardı yapmazlardı" diye dua etmekteydi.

 

2-Her şey, Sir Leonard Wooley isimli amatör bir İngiliz arkeoloğun Mezopotamya'da yaptığı kazılar sırasında başlamıştı. Ele geçen bulgular, o güne kadar bir efsane gözüyle bakılan Nuh Tufanıyla bağlantılıydı. Batı insanı çok haklı sebeplerden dolayı Kitab-ı Mukaddes'i güvenilir bir kitap olarak saymadığı için bu kitapta anlatılan Tufan olayını da mitolojik bir hikaye olarak değerlendirmekteydi. Ama Wooley'in araştırması bu inancın yanlışlığını ortaya koyuyordu. Özellikle sevinenler Hıristiyan ve yahudi din adamları oldular. Derhal heyetler oluşturulup çalışmalara başlanıldı.

Bu arada dünyanın her tarafında yapılan araştırmalar, Tufanın hemen bütün toplumların efsanelerinde yer aldığını gösterdi. Asya'da 13, Avrupa'da 4, Amerika'da 37, Avustralya ve Okyanusya adalarında ise 9 adet Tufan efsanesi tespit edilmişti. Bunların en şaşırtıcısı da Hopi kızılderililerine ait olanıydı. Denizden çok uzakta, Kuzey Amerika'nın güney batısında yaşayan Hopilerin destanlarında kabaran suların ülkelerini baştan başa kapladığı, dağların tepelerine kadar yükseldiği ve yeryüzündeki canlıları yok ettiği anlatılıyordu. Amerika'nın eski sahiplerinden olan Azteklerin destanlarından ise Tufanın süresi bile veriliyordu. Bütün bunlar, insanlık tarihinin hemen hemen başlarında meydana geldiğini gösterir….

İngiliz arkeolog Sir Leonard Wooley, 1922-1929 yılları arasında, Mezopotamya'nın antik şehirlerinden Ur'da uzun kazılar yaptı. Wooley ve ekibi, büyük başarılar göstererek MÖ. 4. bin yılından kalma kral mezarlarını ortaya çıkardılar. Mezopotamya tarihinin öğrenilmesinde dönüm noktası olan bu çalışmalar sırasında arkeolojik değeri çok yüksek kap, kaçak, miğfer, silah vs. yanında Tufandan önceki kralların listesini ihtiva eden kil tabletler de bulundu. O zamana kadar kral listeleri mitolojik olarak görülüyordu. Tabletlerin bulunmasından sonra, Wooley vakit kaybetmeden aynı yerde kazılara devam etti. Ne var ki 12 metre daha derine inildiğinde izler tamamen kesilmişti. Tarihi hiç bir bulguya rastlanmıyordu. Bu arada toprağın yapısı incelendiğinde tuhaf bir şeyle karşılaşıldı. Zemin tamamen balçıkla kaplıydı, fakat bu kadar derinlikte saf balçığın ne işi vardı? Üstelik kazı çukurunun dibi, denizden çok uzakta ve nehir seviyesinden de bir kaç metre daha yukarıdaydı. Hiçbir arkeolog tatmin edici cevabı bulamamıştı.

Wooley kazıyı devam ettirdi ve daha aşağılara indi. Derken 3 metreden fazla derinlik tutan balçık tabakası birden bire kesildi. Şimdi normal toprak tabakalarına gelindiği düşünülebilirdi ama hayır, zımpara taşlarına ve kap kaçak gibi eşyalara rastlanılmıştı yeniden. Demek oluyordu ki bu çok eski medeniyetin üzerini 3 metrelik balçık tabakası örtmüş, en üstte de Ur medeniyeti yeşermişti.

Balçığın sebebi ve kapladığı sahayı öğrenebilmek için civar bölgelerde bir dizi kazı daha yapıldı. İlk çukurdan 300 metre uzakta açılan ikinci çukurda da aynı sonuç elde edildi. Wooley, bu sefer de yüksekçe bir tepeyi kazdırdı. Sonuç değişmemişti, Böylece, balçık yığılmasının, ancak çok kuvvetli bir su baskını, yani Tufanın eseri olabileceğine dair rapor hazırlandı ve bütün dünyada heyecanlı yankılar doğdu. Bu arada bazı çevreler su baskınının dar bir çevrede yaşandığını ileri sürmüşlerdi ama yeni kazılar, onların iddiasını iflas ettirdi. Şuruppak kralı Ubartutu zamanında bölgenin bütünüyle korkunç bir felakete uğradığı ve kültür izlerinin tamamiyle gömüldüğü açıkça anlaşılıyordu.

Tufanla ilgili olarak Mezopotamya dışında etraflıca bir çalışma yapılmadığından, su baskınının nerelere kadar uzandığını tam olarak bilemiyoruz. Tahmin edilen mıntıka, Basra körfezinin kuzeybatısında, 400 mil uzunluğunda ve 100 mil genişliğinde bir sahadır. Olayın tarihi ise, MÖ. 4 binden çok önceki yüzyıllardır. Bu tufan bildiğimiz Nuh tufanı değildi elbette. Ama bu bile, geniş çaplı bir su baskınının neler yapabileceğini göstermesi bakımından önemlidir.

Öte yandan yapılan jeolojik araştırmalar, mahiyeti bilinemeyen sebeplerden dolayı dünyamızın yer yer bir kaç defa suya gömüldüğünü gösteriyor. Miami Üniversitesinden jeokimyacı Jerry Stip'e göre, dünyanın yaşadığı en müthiş su baskını, günümüzden yaklaşık 11.600 sene önce olmuştur. Ancak bütün bu bulgular Nuh aleyhisselam zamanındaki tufana ait midir bilinememektedir. Mezopotamya dışında yapılacak kazıların bizi sonuca daha fazla yaklaştıracağı muhakkaktır. Özellikle Hazret-i Nuh'un inşa ettiği geminin kalıntıları ortaya çıkarılabilirse tufanın ne zaman meydana geldiğini öğrenmemiz mümkün olacaktır.

Nuh aleyhisselamdan, Kur'ân-ı Kerîm ve hadis-i şeriflerde çokça bahsedilmiştir. Çeşitli vesilelerle Kur'ân-ı Kerîm'de 43 yerde ismi geçer. Ayrıca bir surenin adı da Nuh'dur. Zamanında meydana gelen Tufan sebebiyle "İkinci Âdem" diye de anılagelmiştir. Asıl isminin Yesker olduğu, fakat kavminin kurtuluşu için çok ağladığından, ağlamak manasına gelen "nevh" kökünden türemiş Nuh sıfatının asıl ismine dönüştüğü kayıtlıdır. Bu isim sami kökenlidir. Mezopotamya metinlerinden Gılgamış Destanında bu isim yerine Utnapiştim kullanılmıştır. Gerek Nuh'un ve gerekse Utnapiştim'in sözlük manaları bilinmemektedir. Sümerlerin Tufan kahramanına verdikleri isim ise Zî-ud-Sudra'dır. Zî; hayat/can/ruh, Ud; zaman, Sudda ise; uzun manasına gelmektedir. Bu üç kelimeden meydana gelen ismin anlamı; Uzun ömürlü demektir.

Nuh aleyhisselamın kavmi içerisinde 950 sene kaldığı bildirilmektedir. Bugünkü yaş ortalamaları gözönüne getirildiğinde akıl almaz bir durumla karşılaşıyoruz. Kur'ân-ı Kerîm, Hazret-i Nuh'un dışındaki hiçbir peygamberin ömründen bahsetmez. Hemen ilave edelim ki; Mezopotamya'da bulunan tabletlerde anlatılan Tufan'dan kurtulan insanların önderi Ziussudra adını taşımaktadır ki; uzun ömür sahibi anlamına gelmektedir.

Arkeologların Mezopotamyada buldukları bütün kral listeleri birbirini doğrular mahiyettedir. Arkeoloji literatürüne göre tufandan önceki Sümer krallarına Er sülaleler 1 (ES-1) denilmektedir ki Tufan'a kadar 10 hükümdarın ismini içerir. 1932 yılında Irak'ın Horsabad şehri civarında, arkeologların WB-444 adını verdikleri 20.5 cm. kalınlığında bir tablet daha bulunmuştur. Bu tablete göre Tufan'dan önce tam 10 kral yönetici olmuştur. Bunlardan 7. nin adı Enok olarak verilmiştir ki, kayıtlardan İdris aleyhisselam olduğu tahmin edilmektedir. Eğer böyleyse İdris aleyhisselamdan 3 hükümdar sonra Nuh aleyhisselam göreve başlamış ve onuncu kral zamanında Tufan meydana gelmiştir.

Kur'ân-ı Kerîm ve hadis-i şerifler başta olmak üzere diğer İslami kaynaklar tarandığında pek çok arkeolojik, antropolojik ve jeolojik bilmece kolaylıkla çözülecek gibi görülmektedir. Tabletlerdeki kayda göre Tufanın 10. Kral zamanında meydana geldiğini belirtmiştik. Bir hadîs-i şerîfte bunu teyid eden bir ifade vardır. Efendimiz, Eshab-ı kiramdan gelen bir soru üzerine; "Âdem aleyhisselam ile Hazret-i Nuh arasında 10 karn (kuşak, asır, dönem...) geçmiştir" buyurmuşlardır. İslam alimlerinin nakillerine göre ilk peygamberler Âdem, Şit, İdris aleyhimüsselam, hem peygamber, hem de o zamanki insanların yöneticisiydiler. Tabletlerde de buna benzer bazı ifadelere rastlanmaktadır. Tabletlere göre Tufandan önce gelen hükümdarlar, aynı zamanda birer din adamıdırlar. Maalesef tabletler İslami birikimden yoksun insanlar tarafından deşifre edildiklerinden, pek çok muğlak ifadenin açıklanmasında zorluk çekilmektedir.

Babilonya kayıtlarına göre gemi Nisir dağına, Tevrat'a göre Ararat dağları üzerine, Kur'ân-ı Kerîm'in buyurduğu şekliyle Cûdî dağına oturmuştur. Kurtuluş anlamına gelen Nisir, Asur topraklarının doğusunda bulunan bir bölgedir ki; Musul şehrinin kuzeyinde yer almaktadır. Yeni bulgularla, Babilonyalıların hangi dağa Nisir adı verdikleri tespit edilebilir. Hahamlarca tahrif edilmiş Tevrat'ta ise Ararat dağları kaydı vardır. Metinler üzerinde çok oynanmış olmasına rağmen bu isimlendirme doğrudur. Zira Ararat, Urartu kelimesinin İbranice transliterasyonudur ve MÖ. 1.000 yıllarında Van bölgesinde hakim olan Asya menşeli Urartuların yaşadığı topraklar için kullanılmaktadır. Asurlular bu bölgeye Uruadri adını vermişlerdir ki; Ararat ve Urartu kelimelerinin değişik söylenişidir. Manası ise yüksek dağlar ülkesi veya yüksek ülkedir. Arkeolojik verilere ve tahrif edilmiş Tevrat'a göre gemi; Ağrı dağına değil "yüksek ülke"ye, yani Ararat-Uruadri-Urartu bölgesinde bir dağın üzerine oturmuştur. Yine aynı Tevrat'ta geminin, suların (Fırat-Dicle) doğduğu bölgeye yürüdükleri bildirilmektedir. Kısacası eldeki bütün belgeler bizi Ağrı dağından çok daha aşağılara götürmektedir.

Cûdî adında iki dağ vardır. Birincisi Cizre yakınlarındaki Cûdî dağıdır.İslam tarihçilerine göre Cizre, Tufandan sonra kurulan ikinci şehirdir. Mu'cemul Buldan; Cûdî dağında Nuh aleyhisselamın mescidinin, Herevi ise evinin bulunduğunu yazmaktadır. Halen Cizre'de, Nuh aleyhisselama nisbet edilen bir türbe vardır. Anadolunun en eski kavimlerinden olan Gutilere ait olan ve halen Londra'da bulunan tabletlerde de Nuh aleyhisselamın mezarının "Rayat" bölgesinde olduğu yazılıdır. Rayat, Dicle nehrinden itibaren, Cizre ovasının Silopi'ye kavuştuğu bölgenin adıdır ki, bu noktada Cûdî dağı bulunmaktadır. Daha eski bir kaynak olan ve MÖ. 250 yıllarında Babilli bir rahip olan Berossus'un yazdığı tufan kayıtlarına göre gemi, Cordiyan dağlarında durmaktadır ve yöre halkı, geminin dışını kaplayan katranı kazıyıp muska şeklinde kullanmaktadır. Berossus'un bahsettiği bölge Van gölünün güneyinde bulunmaktadır. 2 bin metrelik Cûdî, Mezopotamya ile Ararat arasındaki sınır dağdır. Bu dağ, Ağrı gibi kapsamlı bir şekilde araştırılmamıştır. Ancak bu dağda yürütülen araştırmalardan biri sırasında, geminin izlerine rastlandığı öne sürülmüşse de bu keşif ilmi açıdan kesin sonuca bağlanamamıştır. 1949 yılında batılı bir ekip tarafından yapılan araştırmanın sonuçları France Le Soir gazetesinin 31 Ağustos 1949 tarihli sayısında; "Nuh'un gemisini gördük fakat Ağrı'da değil" şeklinde sansasyonel bir başlıkla verilmiştir. Bu yazıya göre geminin boyu 150 metre, genişliği 24 metre, yüksekliği ise 15 metredir.

23 yıl önce de, Cûdî dağında bazı antik tahta parçaları bulunduğu iddia edilmiş, 6 Şubat 1972 tarihli Türk gazeteleri bu keşfi; "Nuh'un gemisinin Cûdî dağında olduğu tespit edildi" başlığıyla vermişlerdir. Keşfi yapan, Alman Devletler Araştırma Enstitüsü ilim adamlarından Friedrich Bender'dir. Bender, Cûdî dağında bulduğu katrana benzer bir madde ile birbirine yapışmış kalın tahta parçalarını Almanya'ya götürerek analiz ettirmiştir. Sonuçta katranımsı maddenin 50 bin, tahta parçalarının ise; 6630 yıllık olduğu açıklanmıştır. İlim adamları bu tarihlemedeki hata payının 300 yılı geçmeyeceğini söylemişlerdir. Bender'in, çalışmaya başlamadan önce Kur'ân-ı Kerîm'i ve Tufanı anlatan Gılgamış destanını incelediği ve geminin Dicle ile Zap suyu arasında karaya oturduğu kanaatine vardığı da bildirilmiştir.

Cûdî adını taşıyan ikinci yer ise, Doğu Beyazıt bölgesindeki Cûdî tepesidir. Halen bu tepede gemiye benzeyen bir kütle mevcuttur. Buradan alınan örneklerde, silisleşmiş ağaç kırıntıları ve saf demiroksitten ibaret parçacıklar bulunmuştur. Kütlenin yapısı, etrafındaki topraktan son derece farklıdır ve civarda yapılan jeolojik araştırmalar bu bölgede bir su baskınının meydana geldiğini doğrulamaktadır.

Kabul edip etmemek sizin bileceğiniz bir şey. Ayrıca bir takım bulgulardan hareketle delil getirmek tarzım olan bir şey değildi....

3-Müminler peygamberlerinin emri gereğince ilmi gördükleri yerde alırlar ama kafirler isimlerinin anlamı gereğince "hakkı örtmekle" ve işlerine geleni almakla insanları saptırmak için kullanmakla marufturlar.

4-İsrailoğullarının lakabının Yakuba verildiğini ve ondan öncede peygamber olduğunu herhalde atlamışsınız.

5-Kaç kavmin helak olduğu konusunda yapılmış kaç araştırma var ki bunu yazıyorsunuz. Kafirlerin peygamberlerin mucizelerini gördükten sonra ki tavırları malumdur eğer malum değilse İ.Lütfi çakan'ın Tevhid ve şirk mücadelesi isimli kitap okunabilir. Bunun dışında kaynak isterseniz arapça kaynak gösteririm işinize gelirmi bilmem.

6-Peygamberlerin yaşantısı konusunda hiç bir ciddi kitap okumamışsınız, anlama ve öğrenmeme inadınızdan dolayı lütfedip bakmıyorsunuz bile, daha önce bir linkini verdiğim sitede size yetecek bilgi kaynaklarıyla mevcut ha islami kaynak beni ilgilendirmiyor derseniz o sizin probleminiz.

7-Medeni hukuk kuralları olan ülkedeki uygulamları daha önce örneklendirmişitim. Herhalde geyrimeşru ve saatlik ilişkiler sizin gibi düşünen kişileri daha daha çok ilgilendiriyor.

8-Hitlerin, stalinin, musolinin, mao nun yaşadığı, bir türk dünyaya bedeldir sözlerinin dolaştığı, AB de ırki oluşumların olduğu dünyada ırkçılığı nasıl ortadan kaldırılacağı konusunda ayaklarınız yere bassın, ırkçılık İslamla kaldırılmıştır ve üstünlük müslümanalara verilmiştir. Bkz.Mevdudi-Tefhimil kuran. "Hiç bir arabın aceme, acemin araba üstünlüğü yoktur"hadis. hadisin şerhi için Fethul bari-askalani-

9-Şihab ile necmin arasındaki farkı yakınızdaki bir ilahiyatçıya sorun.Verdiğiniz linkle benim yazdığımın alakası yok. Kuranın ilme ne verdiği konusunda sadece şunu yazayım ilimden bahseden ayet, ibadetten bahseden den daha fazla okuyun öğreneceksiniz.

10-Fichte'den alıntıyı ahlakla ateizmin uyuşmadığı düşüncesine örnek göstermek için verdim, her örnek gösterildiği konuyla alakalıdır maymuncuk gibi her konu için kullanılmaz ayrıca düşüncesi gayet namuslu ve dürüstçe geldi.

11-Fuhşu savunmanız ilginç şu kafirlerinde ahlaki kuralları kabul etmedeki kıstaslarını öğrenemedik gitti korkmayın fuhuş yasaklanırsa kimse karınıza ve kızınıza saldırmaz bu sizin vehminiz yada işinize öyle geliyor.

12-Hz Hatice ile ilgili ve hz.peygamberin yaşantısı ile ilgili kitap okuyun doğruyu öğrenirsiniz bir gün. Sizin vehimleriniz ve öyle zannetmeniz bilgi değildir bilmiyorsunuz ve hala kıt bilginizlede inat ediyorsunuz.

13-öğretim görevlisiyim demedim, öğretmenim dedim ayrıca ilk mesajlarımda hep siz diye hitap ettim ama aynı mukabeleyi görmeyince, uslubunuz uslubumdur demiştim. "Fuat Sezgin'in makalelerine bir göz atacağım... Ancak şuna eminim ki, bilimsel gelişmelerin hiç biri referansını kutsal kitaplardan almamışlardır." diyerek bile ön yargınızı göstermişsiniz bu kafayla hakkı arıyorsan bulamazsın derdiniz hak değise okumayın bile.

14-Çelişkinizi yazdığım 19. maddeyi okursanız anlarsınız.

15- 20. maddeyle ilgili olarak Birbirimizi aptal yerine koymayalım lütfen. Benden de bilmukabele.

Not:Eğer islamı tenkid edecekseniz onun kaynaklarından kendiniz öğrenin başkalarından duyduğunuz ilim değildir. İnanıp inanmamanız beni uzaktan yada yakından ilgilendirmiyor herkes kendi yaptıklarından sorumludur. Dinimde beni nu konuda hiç kimseyi zorlamamı istemiyor zaten.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

" Kur'an'da bulunan çelişkileri, forumun muhtelif konuları arasında bolca tartıştık. Ayrıca ortada bir "nesh" gerçeği varken, bir ayette bile çelişki olmadığı iddianız gerçekçi değildir. Kur'an, kendinden önce bilinmeyen hiç bir şeye açıklık getirmemiştir. Kaldı ki, bir çok konuda da eski inanışları aktarmış, yanlış duruma düşmüştür. (7 Gök inancı, Göktavan inancı, Yıldızlarla Şeytan taşlandığı inancı, Yıldızların insanlar yön bulabilsinler diye yaratıldığı inancı, Dağların "yer" den sonra ve insanlar sarsılmasınlar diye yerleştirildiği inancı vs.vs.) alıntı yam yam"

 

Sayın yam yam

 

Çelişki ile tercihleri karıştımayın mesela siz armut seversiniz ben sevmem bu bir tercihtir ama 2x2} 5 dersem bu bir çelişkidir

 

Böyle bir tane olsun yazabilirmisiniz

 

Nesh'ten maksadınızı anlayamadım Kur'anda nesh diye bişey yoktur

Yıldızla yön tayini gerçektir ve de astronomi okumuş biri olarak bence siz baltayı taşa vurdunuz

Kutup yıldızı olmasa yön diye bişey kalmaz çünkü ondan başka her şey hareketli bir tek o hep yerinde durur

herkesin mülkiyet sınırı ve aldığı doğrultu onun sayesindedir

 

Neyse bunu sonra tartışırız

 

Sizden beklediğim bir tane olsun bir ayet çelişkisi ortaya koymanızdır

 

Lütfen copy past olmasın tek tek yazın sizinde bildiğiniz bişey olsun

Bunu başka forumlarda da dile getirdim uzun uzun kopyalamalar sunuldu sorsan ki ne kopyaladın kendiside bilmez

 

Bekliyorum

 

selam[/b]

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir buna bakın bana çelişki var gibi geldi, evvelki diyanet işleri başkanıda 7 ayetin çelişkili olduğunu bir tv programında. secde ayet 13 biz dileseydik her benliğe hidayetini elbette verirdik. Fakat benden şu yolda söz hak olmuştur yemin olsun cehennemi tamamıyla cinlerden ve insanlardan dolduracağım.

enam 6 ayet 125 allah iyiye ve güzele götürmek istediğinin göğsünü islama açar saptırmak dilediğinin de göğsünü öylesine daraltıp tıkar ki o göğe yükseliyormuş gibi olur. Allah iman etmeyenler üzerine pisliği işte böyle atıverir.

Dikkat edileceği gibi bu ayetlere göre tanrı eğer dilemiş olsa bütün insanları müslüman yapabilecek iken yapmıyor bir kısmını müslüman yapıp bir kısmını kafir kıldığını bildiriyor. Sebep olarak da cehennemi insanlarla dolduracağına dair kendi kendine kesin bir söz verdiğini söylüyor, daha başka bir deyimle insanların tümünü doğru yola sokabilecek iken böyle yapmadığını çünkü böyle yapmış olsa bu takdirde cehennemi insanlarla dolduracağına dair kendi kendine verdiği sözü yerine getirememiş olacağını apaçık bir şekilde açıklıyor. Olacak şey midir bu hiç yüce bir tanrı hiç yoktan insanları cehenneme atmak gibi bir davranışa yönelmekten zevk alıyormuş gibi konuşabilir mi siz ne dersiniz şimdi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Wyattearp; dikkat et , sırf saldırmak için yazıyorsun. İnancınız ile ilgili "Safsata" kelimesi kullanmadım. Bu ifadeyi kullanan benim fikirlerime karşılık "havace" nickli vatandaştır. İletilerimde, ne olursa olsun karşımdakine saygısızlık etmemek, aşağılayıcı ifadeler kullanmamak için azami özen gösteririm. Saygı göstermediğim iddialarınıza katılmıyorum. Bunu daha önce de söylemiştim. Karşıt fikir üretmek saygısızlık değildir.

 

Konuyu dağıtmayalım. Arkadaşın biri Muhammed'in ayakta namaz kılamayacak kadar aç durumlara düştüğünü iddia ediyor.

 

1- Karısı (Siz refika,eş,zevce diye de adlandırabilirsiniz) Hatice varlıklı biri değil miydi?

2- Muhammed'in çok sayıda cariyesi, kölesi, (Hatice'den sonra) birden fazla karısı (Siz refika,eş,zevce diye de adlandırabilirsiniz) yokmuydu? Kendisi aç ise, bu insanları nasıl doyuruyordu?

3- Muhammed savaşlardan elde edilen ganimetlerden yüklüce bir pay almıyor muydu?

4- Tüm bunlar bilindiği halde, neye dayanarak Muhammed'in ayakta namaz kılamayacak kadar aç, muhtaç duruma düşebileceğini iddia edebiliyorsunuz?

5- Bunu iddia etmek demogoji değil midir?

sana cevap vermemin senin fikirlerine yada şahsiyetine saygı duymam la bir alakası yok bunu baştan söyleyeyim

bütün yazdıklarınızı okudum ve sen yazılan şeyleri işine geldiği gibi kabul etmişsin yada reddetmişsin burada da aynı şey söz konusu sen hz. muhammedin hayatına ilişkin bilgileri veriyorsun ve bunlar doğru ama sen bu bilgileri aldığın yere iyi bak bu bilgilerin yanında o kabul etmediğin ilimler yokmu varmı hadi canım hadi burada gelipde ateizm propagandası yapma biraz mantıklı ol

ve sana son tavsiye git de yansız olarak 'muhammed kutup-islam inancı'nı oku

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Lena

Ayetleri cımbızla alıp yorum yapmak yanlış olur. Ayeti ya ayet açıklar ya hadis açıklar ya da müphem bırakılmıştır.

Hidayetle ilgili ayeti açıklayan şu ayettir: "Onlar sapmayı istediler Allah ta onları saptırdı" ayrıca oryantalistlerden goldzierin "dalalet" kelimesinin açıklamasını okursanız ayeti daha iyi anlamanızı sağlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Havace’ye :

 

1- Bulunup bulunmaması senin inancını değiştirmeyecektir. Ancak tüm coğrafyalara peygamber gönderildiği iddianız böyle bir din bulununcaya kadar geçersizdir.

 

LOKMAN HEKİM: Bitkilerin dilinden anladığına, her türlü hastalığı iyileştirdiğine inanılan ve İslamlıktan önce yaşadığı kabul edilen efsane kahramanı hekim

....

Lokman hekim konusunda çok değişik görüşler vardır. Bazı kaynaklar, onun ilkçağda yaşamış yunanlı hekim Galenos olduğunu öne sürerler. Aisopos, Bile’am, Ahikar efsaneleriyle yakın benzerlik göstermesi nedeniyle Lokman Hekim efsanesinin ilkçağ kaynaklı olduğunu ve çeşitli milletlerin inanış ve efsaneleriyle birleşerek değişik nitelikler kazandığını öne sürenler de vardır. Nitekim, Lokman Hekim efsanesinde , değişik inanışların etkisiyle üç ayrı motif oluşmuştur.

(Büyük Larousse Ans.Cilt 14 s:7526)

 

Zülkarneyn: Kur’an’da adı geçen ve peygamber mi, yoksa veli mi olduğu tartışılan bir efsane kahramanının adı. Büyük İskender ile aynı kimse olduğu da öne sürülür. (İskender-i Zülkarneyn)

(Büyük Larousse Ans.Cilt 24 s:12780)

 

Lokman ve Zülkarneyn birer efsane kahramanıdır. Yaşayıp yaşamadıkları, ya da haklarında inanılan şeyler bile muallakta iken “Eski kitaplarda Konfiçyus'un ilmini Lokman yada zülkarneynden aldığını gösteren bilgiler vardır.” ifadeniz saçma ve tamamen yanıltıcıdır.

 

“Sözlerini araştırırsan uzak bölgelerde olmalarına rağmen Hz. Peygamberin sözleriyle benzerliklerini bulursunuz” ifadeniz için: Bu benzerlikleri burada gösterin ki, üzerinde tartışalım…

 

Sanırım saymış olduğunuz dinleri (Zerdüştlik, Brahmanizm ve Budizm) kutsal kabul ediyorsunuz ki, metinlerindeki bazı ifadeleri cımbızla çekerek Muhammed’in gelişine örnek gösteriyorsunuz. O halde, ya onların tanrılarını da kabul ediyorsunuz, ya da dinlerinin tamamiyle bozulduğu halde sadece cımbızla çektiğiniz kısımlarının doğru olduğuna inanıyorsunuz ki, ikisi de birbirinden saçmadır. Bu ciddiye alınamayacak kadar abes bir konudur. Bahsetmiş olduğunuz dinlerin, sizin dinlerinizle yakından uzaktan alakaları yoktur. “Astvar” kelimesinin alınarak “övülmüş” kelimesine ulaşılmasına bir diyeceğim yok ama, bu kelimenin “Muhammed” ismine bire bir çevrilebileceği iddiası beni ziyadesiyle tebessüm ettirdi.

 

2-Tufan efsanelerinin, bir çok medeniyetin metinlerinde farklı şekillerde görüldüğü doğrudur. Dünyanın bir zamanlar bir buzul çağından geçtiği, ve buzulların daha sonra eridiğini göz önüne alırsak, bu efsanelerin kaynağının ne olabileceğini anlamak da pek zor olmasa gerek. Burada bahsedilen konu, Kur’an’a Tevrat’daki anlatımlardan geçen (ki Tevrat’da bu konu Kur’an’dan çok daha detaylı anlatılmıştır) Tufan olayının, Sümer kayıtları ile hemen hemen aynı olmasıdır. (Bknz: Bir önceki mesajımın 5 numaralı maddesinde verdiğim link) Bu haliyle, Tevrat’da anlatılan Tufan olayının Gılgamış Destanı’ndan alındığı da bir gerçektir. (Gılgamış’da Tufan olayı , Tevrat’dan daha ayrıntılı anlatılmıştır. Ancak Sümerler’in dini inanışlarının, sizin dininizden çok farklı olduğunu tekrar etmeme gerek yok. Bu bağlamda, Gılgamış’da anlatılan Tufan olayının ilahi olamayacağı da aşikardır. Kaldı ki, Nuh’un tüm hayvanları (hem de çift olarak) nasıl temin edebileceği, bir gemiye nasıl sığdırabileceği, tufan bitene kadar tüm hayvanlar ve kendisi için yetecek miktarda besini ve temiz suyu nasıl sağlayabileceği, bu besini ve temiz suyu gemiye nasıl sığdırabileceği, doğaları gereği bir arada bulunamayacak hayvanların (av-avcı) bir arada nasıl tutulabileceği, Nuh’un bu kadar büyük bir gemiyi tek başına nasıl yapabileceği gibi konuların izahı mümkün değildir. Tüm bu sorular “Allah’ın hikmetinden sual olunmaz” denemeyecek kadar absürddür. Ayrıca Nuh’un yaşı ile ilgili olarak da, Sümer yazıtlarında, krallarının yaşam süreleri olarak binli yıllardan normal rakamlara doğru düşerek geldiğini, Tufan olayını Sümerlerden alan kutsal (!) kitapların da, Nuh’un yaşını 950 olarak belirlemesinin normal olduğunu başka bir iletimde belirtmiştim.

 

 

3- Bu maddede söylediklerinizi ciddiye almaya değer bulmuyorum. “Hak(hakikat-gerçek)” ile “dogma” ları karıştırmayacak kadar olgun bir yaştayım.

 

4- 2/122- Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve (bir zamanlar) sizi cümle âleme üstün tuttuğumu hatırlayın.

2/47- Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve (bir zamanlar) sizi cümle âleme üstün kıldığımı hatırlayın.

(Not : Ben mükerrer yazmadım, Kur’an mükerrer yazmış. Bunun gibi mükerrer olan pek çok ayet var Kur’an’da. Tanrıdan geldiğine inanılan bir kitapta, neden bu kadar çok mükerrer ayet olabileceği düşündürücüdür. Ancak bu konuyu başka bir başlık altında değerlendirmeyi düşünüyorum)

 

45/16- Andolsun biz, İsrailoğullarına kitap, hükümranlık ve peygamberlik verdik. Onları güzel ve temiz yiyeceklerle rızıklandırdık ve onları (dönemlerinde) âlemlere üstün kıldık.

 

Sami soyundan gelen ve Filistin’de yaşamış olan Yakup’un ikinci bir adı da “İsrael” dir. Bundan dolayı, Yakup’un soyundan gelenlere , bundan sonraki dönemlerde, Ben-i İsrail (İsrailoğulları) adı da verilmiştir.

 

İsrailoğulları bir ırkdır. Tüm insanların tanrısı olduğunu ve tüm coğrafyalara peygamber gönderdiğini iddia eden bir tanrının, ırk ayrımı yaparak, bir ırkı diğerinden üstün görmesi kabul edilebilir bir durum değildir. İsrailoğulları’nın, kendi kutsal kitaplarına göre, tanrılarının kendilerini üstün kıldığına inanmalarına bir diyeceğim yok. Ancak, Muhammed’in bu iddiayı kendi kitabına alması, Yahudilere kendini kabul ettirmek için gösterilmiş bir çabadır.

 

5- O mucizeler, kutsal kitaplarınızdan kaynaklanan dogmalardır. Hiçbir geçerliliği yoktur…Tarihteki pek çok milletin efsanelerinde, kahramanlarının bu tür mucizelerine rastlayabilirsiniz.

 

6-Peygamberlerin (efsanevi) yaşamları konusunda yeteri kadar malumat sahibiyim. Bunun için sizin gösterdiğini linklere bakmama gerek yok. Zira verdiğiniz link, Muhammed’in açlıktan ayakta namaz kılamayacak duruma düştüğünü iddia eden kaynaklarınız gibiyse, bunun ne kadar doğru olabileceği, benim için tartışma konusu dahi değildir.

 

7-Cinsellik yeme-içme gibi bir ihtiyaçtır. Evli olanlara has olamayacak kadar da ciddi bir ihtiyaçtır. Günümüzde evlenmek için gerekli şartların ne kadar zor olduğunu, ve bunun için ne kadar gecikilebileceğini de göz önüne alırsanız, “Fahişeler” konusundaki görüşlerinizi de tekrar gözden geçirmeniz gerektiğini anlayacaksınız. Lütfen bunu yaparken, “Çok parası olan birden çok kadınla evlenebilir ve yığınla cariye alabilir. Parası olmayan tek kadınla idare etmelidir” zihniyetinizi de bir gözden geçiriniz.

 

Gay olmak da kişinin kendi tercihidir. Kendi güdülerinden (hormonal), ya da cinselliği karşı cinsle yeterince yaşayamamasından kaynaklanabilir. Ahlak yozlaşmasıyla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Tarihin her döneminde bu tür eğilimlere rastlanmıştır. Ancak bulundukları toplumun değer yargıları sebebiyle cinsel tercihlerini ifşa etmekten kaçınmışlardır. Bu konuyu ahlak yozlaşmasına örnek göstermenizi, bağnaz zihniyetinize bağlıyorum. Zira, bazı hayvanlarda da bu tür eğilimlere rastlandığını göz önüne alırsanız, eşcinsel olmanın insana özgü olmadığını anlayabilirsiniz. Bir de, fahişeliği yasaklarsanız, bu tür eğilimlerin artacağından emin olabilirsiniz. Yani bir taraftan “yozlaşmayı engelleyeyim” derken, diğer taraftan eşcinselliğin artmasına neden olabilirsiniz. Kendi dininizin aktardıklarını düşünmekten, toplumsal yaşam ve insan doğası üzerine yeterince kafa yormadığınız anlaşılıyor.

 

8-Irkçılığın her türlüsünün karşısında olduğumu bilmenizi isterim. Hiç kimse de dini inancından dolayı, bir başkasından üstün değildir. Zira siz ne derseniz deyin (Kur’an da da yazsa) tanrınız, Müslümanları üstünlükleri sebebiyle kollamıyor.Bunun pek çok örneğini görebilirsiniz.

 

9- Şihab : Parlak yıldız. * Kıvılcım. * Yıldızdan fırladığı zannedilen ve dünyanın atmosferinde bir an görünüp kaybolan gök taşı.

Necm : (Necim) Yıldız, ahter, kevkeb. Ülker yıldızına da denir. Ülker, onbir yıldızdır. Altısı görünür, gözü kuvvetli olan yedinciyi de görebilir.

 

"Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle donattık. Onları şeytanlara atılan taşlar yaptık ve (ahirette de) onlara alevli ateş azabını hazırladık." (Mülk Suresi 5)

 

Ne demek istediğinizi açıklayın da anlayalım.. Bu ayette bahsedilenin yıldız değil de, meteor olduğunu mu anlatmaya çalışıyorsunuz?

 

10-Ben de Fichte’nin ahlak anlayışı ile ilgili bir örnek verdim. Kafanızdaki “ahlak nedir” anlayışınızı, bir önceki iletime göre yeniden gözden geçiriniz.

 

11-Fuhuş ile ilgili görüşlerimi 7. maddede görebilirsiniz.

 

12-Hala bir cevap veremediniz….

 

13- Kutsal kitapların muhteviyatları hakkında yeteri kadar malumat sahibi olduğum için, bu bir önyargı değildir. Tekrar ediyorum, kutsal kitaplar kendilerinden önce bilinmeyen hiçbir şeye açıklık getirmemişlerdir. Hiçbir bilimsel buluşa da önayak olmamışlardır.

 

14-“Mevcut verilere göre tarihte hiç bir devlet kuramamış insanlık adına hiç hayırlı bir şey ortaya koyamamış kafirlerin (yanılıyorsam ikaz et), doğru oldukları, buna rağmen tarihte üstün medeniyetler kurmuş müslümanların yanlış olduklarını konusundaki kıstasın nedir.”

 

Bu ifade size ait…Üstün medeniyet kurmanın dini inanç ile doğru orantılı olduğunu savundunuz (Müslümanların üstün medeniyetler kurduğunu öne sürerek) . Ben de size, üstün medeniyetler kurmuş, buna rağmen çok tanrılı dinleri benimsemiş olan bir çok medeniyet saydım. Bu noktada, bu medeniyetlerin inançları da üstünmüdür? Buyrun cevap verin….

 

Fikir atalarım olarak Ebu Leheb ve Ebu Cehil’i örnek gösterdiniz. Ben bir ateistim. Bu saydığınız şahıslarla, İslam’ı Muhammed’in uydurduğu noktasında uyuşsak da , din konusunda uyuşmadığımızı belirttim. Zira onlar, puta da tapsalar birer teistti. İfadelerimi çarpıtıp da, çelişki içinde olduğumu iddia etmeyin…

 

15-Sayın Havace, ben ne demek istediğimi gayet iyi biliyorum. Bunu açıkça ifade de ettim. “Karı” kelimesini farklı bir anlamda kullanmış olsaydım (ki “kadın” kelimesinin kaba söyleminden başka bir anlamı da yoktur) bunu açıkça söylerdim. Dil konusundaki eksiğinizi ve kendi kuruntularınızı, karşınızdakileri sebepsiz yere itham etmek için kullanmayınız.

 

Sanıyorum kinayeli ve çirkin ifadeniz için “bilmukabele” karşılığı zorunuza gitti ki, “benden de bilmukabele” demişsiniz.

 

Sizin için bir kez daha tekrar ediyorum. Ben bir Müslüman olarak yetiştirildim. İslamiyet hakkındaki ilk bilgilerim de sizin islami kaynaklarınızdandır. Konuyu bu açıdan değerlendirirseniz daha doğru olur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.