Misafir magician Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Siz anlamış olmalısınız aslında ateistken "hurafe takipcisi olamaz" ın ne anlama geldiğini...Ve yazının tamamı okunduğunda o kişinin popilist yaklaşımlar içinde olduğu vurgulanmış... özetle o kişinin "sağ gösterip sol çakmaya çalışan" zihniyeti sergilenmek istenmiştir... Dinin hurafe olduğu senin inancın. Bir insanın bir görüşü savunması çok normal. Şablonlaşmış kafalarımızı değiştirmemiz gerekiyor. Bu adam bunu söylüyorsa bu böyledir böyle olamaz demek hatalı şablonlaşmış zihniyetleri gösterir. Sağ gösterip sol çakmaya çalışmak? Niye bilimsel gelişmeleri siz kullanabiliyorsunuz da biz kullanamaz mıyız? Tabi size göre bir müslümanın ağzına bilimsellik yakışmaz. Siz demiyor musunuz batı hristiyanlığı reformla darmadağın etti diye? Evet etti. Ben de katılıyorum buna. Şimdi de kalkıp Amerika’nın Irak’ta olmasını nasıl dinle yorumlarsın ki? Düpedüz materyalist dünya bakış açısının ürünüdür bu savaş. Hala neo-con masallarına, kültür savaşları safsatasına inanmamı nasıl beklersiniz? Yanılıyorsunuz ilk değilsiniz... Bu foruma kendini olduğundan farklı göstermeye çalışarak ajitasyon yapmaya çalışan bir çok kişi geldi gitti... Ama belkide siz bir ilk olabilirsiniz... Ama bildiğiniz o epey örnekleri masalımsı olmayan bir üslupla sıralayarak... Ve geçmişte olduğunuzu ifade ettiğiniz "ateist bakış açısının" ne olduğunu anlatarak... Sizin bir ilk olduğunuzu kanıtlayabilirsiniz... Yine de bir açmazınızın olduğunu düşünüyorum... Ateizmin ne menem bir şey olduğunu kanıtlamak için süper bir zekayla düşünerek yarattığınız kişilikle... Bir ateiste onun eleştirdiği "islami pencereden" bakarak ateist düşüncenin temelini anlatmaya çalışmak biraz zor olabilir... Aslında bu ayak oyunlarına hiçte gerek yok... insanlar düşünce ve inanışlarını bu yaklaşımlara gerek duymadan da savunabilmeli... Galiba siz savunulamıyacağını düşünüyor olmalısınız... Siz niye madem İslama saldırarak kendi düşüncenizi ispatlamaya çalışıyorsunuz. Ne işiniz var dini forumda gidin felsefe forumuna. Din felsefesi forumuna. Burada ne işiniz var. Sizin yaptığınız da İslamı eleştirmek değil mi? İslam eleştirilebilir de ateizm eleştirilemez mi? İslamı savunmanın tek bir yolu mu vardır? Evet ben sana karşı islamı islamla savunamıyorum. Çünkü senin bakış açın ateizm. O zaman sen de bana ateizmi ateizmle savun. Tamam amerika çıkar için gitti ama her ateist böyle değildir falan de. Ama sen ne diyorsun? Ben solcuymuşum. Ee. Ne şimdi bu? Nasıl bir savunma? Kendini kendinle savun diyorsun ama sen de kendini kendinle savunmuyorsun. Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 "Dinin hurafe olduğu senin inancın". Bir insanın bir görüşü savunması çok normal. "Şablonlaşmış kafalar"ımızı değiştirmemiz gerekiyor. Bu adam bunu söylüyorsa bu böyledir böyle olamaz demek hatalı "şablonlaşmış zihniyetler"i gösterir. Yazılanları tersten okuma çabanızdan dolayı, anlatılmak istenenleri kavramakta zorluklar çekiyorsunuz... Hiç kimse din için hurafedir tanımlamasını yapmadı... Din doğası gereği dogmatik ve kesin kabullere dayalı inançlar sistemi olduğu için... İster istemez kendi içinde ve o dine inanların kafasında hurafeler barındırmaktadır... Anlatılmak, ifade edilmek istenen bu... Dinsel görüşlerin ve inanç sahiplerinin yaklaşım ve davranışlarının çoğu zaman hurafeler içerdiğini ifade edenlerin... Ne anlatmak istediğin kavrıyamayarak, "Dinin hurafe olduğu senin inancın" diyebildiğinize göre; "Şablonlaşmış kafaya" ve "şablonlaşmış zihniyete " sizin sahip olduğunuzu göstermiş oluyorsunuz... *** Siz niye madem İslama saldırarak kendi düşüncenizi ispatlamaya çalışıyorsunuz. Ne işiniz var dini forumda gidin felsefe forumuna. Din felsefesi forumuna. Burada ne işiniz var. Sizin yaptığınız da İslamı eleştirmek değil mi? İslam eleştirilebilir de ateizm eleştirilemez mi? İslamı savunmanın tek bir yolu mu vardır? Evet ben sana karşı islamı islamla savunamıyorum. Çünkü senin bakış açın ateizm. O zaman sen de bana ateizmi ateizmle savun. Tamam amerika çıkar için gitti ama her ateist böyle değildir falan de. Ama sen ne diyorsun? Ben solcuymuşum. Ee. Ne şimdi bu? Nasıl bir savunma? Kendini kendinle savun diyorsun ama sen de kendini kendinle savunmuyorsun. Ne yazık ki; bir ilk olmadığınız ortaya çıktı... Yukarıdaki alıntıdaki,yaklaşım ve ifadeleriniz önceden ateist olduğunuz söyleminizi yalanlıyor... Ne yazık ki, mumunuz yatsıya kadar yandı... Kendinizi farklı göstermeye çalışarak ajitasyon yapmaya çalışan bir kişi olduğunuz ortaya çıktı... Burası bir tartışma platformu, eğer eleştirilmek, görüş ve düşüncelerinizin çürütülmesi sizi rahatsız ediyorsa... Sizin gibi düşünmeyenleri kovalamak yerine, Medeni olun, olduğunuz gibi görünerek,tutarlı ve dürüst olmaya çalışın... Düşünce ve görüşlerinizi öne sürdüğünüzde eksiklerinizin ve yanlışlarınızın ortaya çıkması durumunda... Bunu hazmetmeyi öğrenin, saldırmak, bocalamak, demagoji yapmak, kovalamak yerine... Bu tür ortamların eğer tartışma adabı bilinirse, kişiliklerin gelişiminde yararları olduğunu düşünün... Bırakın kişisel gelişiminiz,hatalarınızdan dersler çıkararak, doğru bildiğiniz yanlışlarınızı düzelterek olumlu bir şekilde ilerlesin... Ama ben hazmedemem, ben bilirim, en iyi ajitasyonu ben yaparım, en iyi ben algılarım diyorsanız siz bilirsiniz... "Sağ gösterip Sol vurmak" deyiminin "karşısındaki şaşırtmak, kandırmak" olduğunu kavramak yerine, Solculuk olarak algılayıp..." Ben solcuymuşum. Ee. Ne şimdi bu? Nasıl bir savunma?" diyerek... Yazdıklarınızı okuyanların dudaklarında hoş bir tebessüm yaratmaya devam edebilirsiniz... Yada Sizin bu davranışlarınızı göstererek bu forumdan yolu geçen ve bir daha uğramayan "ilk olamayan" bir çokları gibi davranabilirsiniz... *tna Alıntı
Misafir magician Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Kelime oyunları yapmışsın ne diyeiym sizin tarzınızı kullandı mı biri sıkışıyorsunuz tabi. Kuzu kuzu cevabını alıp gitmeli değil mi? Yahu asıl siz ne dediğinizi bir düşünün. ****Önce hiçbirşey üretmeyen özgür düşünceden mahrum müslüman etiketi vuruyorsunuz. O adamlar laboratuarlarda üretiyorlar diyorsunuz. Dini eleştirmişler bir yerlere gelmişler diyorsunuz. Dinsizlik adamları geliştirdi diyorsunuz. ****Ben ama bu adamlar ********* savaşlar da yapıyorlar deyince onlar dinci diyorsunuz. Hangi tutumunuza inanacağız. Emperyalizm dinci mi ateist mi? Alıntı
Φ fantastico Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 SORU : İnsanların yaratılış gayesi nedir ?.. Kendini yaratan Rabbini tanıması ve bilmesi gerekir mi ?.. CEVAP: İnsanların yaratılış nedenlerinin en başında, kendisini yaratan Rabbini tanıma ve bilmesi gelir… Hakk tealâ gizli bir hazine iken, tanınmayı ve bilinmeyi istedim ve sevdim demiştir… Bu nedenle güzelliğini, nimetini, celal ve azametini, san’at ve hikmetindeki sırlarını göstermek için ruhlar ve cinler alemini yaratmıştır… Atomdan, feleğe kadar, evrenin her zerresinde, Allah’ın güzel san’atları ve hikmetleri gizlidir… İlim, akıl, duygu ve düşüncelerle, bu gizlileri okuyup, anlayan ve mana veren herkes, kendini ve Rabbini tanıyabilir O’na ulaşabilir… Zira bu güzel san’atların her biri, insanların kendini tanımasına ve kendini tanıdıktan sonra, Rabbini tanımasına O’na ulaşmasına sebeb ve delil olan birer vesiledir… Hakk tealâ iki alemde her ne yaratmışsa, benzerini insan vücudunda da yaratmıştır… İnsanın bedeni; iki cihanın küçük özetidir… Kalbi ve Ruhu ise; iki cihanı içine alacak kadar daha büyük bir alemdir… İnsan kendini tanır, kendine ulaşabilirse, bedeni ve ruhu üzerinde yaptığı tasarruflardan, Hakkın iki cihanda nasıl tasarruf yaptığını bilir ve öğrenir… Bunun neticesi; Hakkı sevmek, O’na aşık olmak O’na hayranlık duymak ve O’nunla beraber sonsuza dek hep dost kalmaktır… Bir Hadis-i Kudsi ‘de: “Bilmiş olunuz ki, her cesette bir kalp vardır. Her kalbte bir gönül vardır. Her gönülde bir sır vardır. Her sırda bir gizlilik vardır. Her gizlilikte daha büyük bir gizlilik gizlidir. İşte BEN bu gizlilerin gizlisindeyim” buyurulmuştur… Bir Hadis-i Şerif ‘te: “Ben size Allah’ı öğretirim, O’nu tanıyıp bilmekse, o kalbin işidir.” buyurulmuştur… Allah dostları; iki alemi ve onlarda mevcud olan her şeyi insan için yaratıldığını ifade etmişlerdir… Bu nedenle şu gerçeği söyleyebiliriz; İnsanın esas ve tek yaratılış gayesi , kendini yaratanı tanımasıdır… İki alemin yaratılış gayesi ise, insanın kendini tanımasıdır… Çok güzel Forumu tam olarak okumadım ama , görüyorum ki Sevgili dostum Ateş altındasın..Ate arkadaşlarda boş durmamışlar Ayetlerle entrika çeviriyorlar yine.. Bana kızacaklar yine ama , bu böyle maalesef..İnançlarından ötürü Ateist arkadaşlara diyecek bir lafımız olamaz..Bu arkadaşların biraz daha duyarlı olmalarını bekliyoruz, şöyleki; samimi bir şekilde kafalarına takılan soruları tartışsalar, hani belki kafası yatmıyordur ,bir türlü inanamıyordur saygı duyarız,ama işin içinde düşmanlık varsa, birde ön yargı varsa, bütün duyularını kapatıp tamamen kelime oyunlarıyla Ayetleri kullanarak bu işi yaparlarsa, bu olmaz, biryere varamayız... Ateist düşünce mekanizmalarından bahsetmek istiyorum.. Allah"a iman etmezler, Allah"tan korkmazlar, Şirk koşarlar, Allah"a karşı saygısızca davranırlar, Allah"ın anılmasına tahammül edemezler [tanrı demek isterler] Allah"ın yapyıklarından habersiz sanırlar, kıyamete inanmazlar, İnançlı insanlara karşı kin ve ***** içindedirler, peygamberleri yalanlarlar, Kuran hakkında şüphe duyarlar, Öğüt almazlar, ****** ederek inançlı insanlara karşı üstün gelmek isterler ve bunu belirtirler her fırsatta, Dini alaya alırlar, inananların köyü duruma düşmelerini isterler, İnkarlarında ısrarlıdırlar, ******* kişilerdir, saldırgan ve acımasızdırlar, ***** inançları vardır, Ayetleri çarpıtmaya çalışırlar, Ayetlere karşı büyüklük ederler, Allahın yolunda saptırmaya çalışırlar, inkarı severler, mücize görseler bile inanmazlar, dine karşı savaş içerisindelerdir, kalpleri duyarsızdır, kalpleri dünya hırsıyla doludur,Batıl inaçları vardır,hakkı görmezler, *******, kendilerini akıllı zannederler, yüzeysel ve basit düşünürler, boş ve amaçsız şeylere değer verirler, kendilerine bir takım ilahlar edinirler,******** düşkündürler,korku içerisindelerdir devamlı, inananlardan kaçarlar hep, ruh hallaeri sıkıntılıdır, hemen ümitsizliğe kapınırlar, anlaşılması zor tiplerdir, birbirlerini sürüklerler, **********,*********, ******** kabul etmezler, yetinmeyi bilmezler,israf ederler, ******, yoksullsara yardım etmezler, hak yerler,gösterişi severler, mal ve güçle övünürler, kendileri gibi olanlarla övünürler, sadece malı ve gücü olana saygı duyarlar, haklıdan değil güçlüden yana olurlar, aynı sözlerden faydalanarak saparlar, kadınlara değer vermezler ve daha bir çok özellikleri vardır bu insanların Şimdi bu arkadaşlardan ne kadar samimi ve dürüst olmalarını ,bekleyebilirmiyiz...Onlara hak vermek lazım işleri gerçekten zor..Belki aralarında İnanacak arkadaşlarda vardır ve kesin vardır mutlaka , tanıdığım arkadaşlarım ve birde akrabam ateistti, ama şimdi inanıyorlar, İnanın sonumuzun ne olacağını kimse bilemez.. Badican kardeşim bu bilgi için tekrar Alıntı
Misafir magician Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Hiç kimse din için hurafedir tanımlamasını yapmadı... Hadi ya??Ateist olsa olsa Agnostist'e dönüşür. En fazla Deist olur. Hurafe takipçisi olmaz, olabilemez. Bunu başaramaz. Uçaktan inip, yayan yürünmez. Bu ne sayın gece kuşu. Okumuyor musunuz? Anlamıyor musunuz? Gerçi forumun kıdemli bir üyesi ne demiş ben gencim ya kaçıp giderim ya bakın ne diyor? Okumazlar ön yargı ile yorumlayacak ya okumaya ne gerek var,müslümanmısın?bu yeterli onlar için yoksa ne yazdığın ne düşündüğün hiç birşey ifade etmez... Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Çok güzel Forumu tam olarak okumadım ama , görüyorum ki Sevgili dostum Ateş altındasın..Ate arkadaşlarda boş durmamışlar Ayetlerle entrika çeviriyorlar yine..Bana kızacaklar yine ama , bu böyle maalesef..İnançlarından ötürü Ateist arkadaşlara diyecek bir lafımız olamaz..Bu arkadaşların biraz daha duyarlı olmalarını bekliyoruz, şöyleki; samimi bir şekilde kafalarına takılan soruları tartışsalar, hani belki kafası yatmıyordur ,bir türlü inanamıyordur saygı duyarız,ama işin içinde düşmanlık varsa, birde ön yargı varsa, bütün duyularını kapatıp tamamen kelime oyunlarıyla Ayetleri kullanarak bu işi yaparlarsa, bu olmaz, biryere varamayız... Yazdığımız yazılar zaten Kuran'daki akla mugayir şeylerdir. Sen "kafalarına takılmış" olarak algıla. Ateist düşünce mekanizmalarından bahsetmek istiyorum.. Allah"a iman etmezler, Allah"tan korkmazlar, Şirk koşarlar, Allah"a karşı saygısızca davranırlar, Allah"ın anılmasına tahammül edemezler [tanrı demek isterler] Bak Badican başka bir yerde ne yazmış: Bilimsel veriler ne Allah vardır ne de yoktur der. Esasen bu, mevcut verilerden hareketle aklı başında bir kişinin varabileceği bir sonuçtur. Varlığı veya yokluğu bilinemeyen birşeye "VAR" denemez. "VAR" denerek, bunun üzerine kanunlar oluşturulamaz. Bu bir inançtan öte birşey değildir. Varlığı veya yokluğu tespit edilemeyen şeyden korkmak şizofrenik bir vakadır. Varlığı veya yokluğu tespit edilemeyen şeye şirk koşulabilemez, zira şirk için "varlığı bilinen bir örnek" gerekir. Varlığı veya yokluğu tespit edilemeyen birsaygıdan veya saygısızlıktan bahsedilemez. Sadece hayal kurulabilir. Allah"ın yapyıklarından habersiz sanırlar, kıyamete inanmazlar, İnançlı insanlara karşı kin ve nefret içindedirler, peygamberleri yalanlarlar, Kuran hakkında şüphe duyarlar, Horus'un herşeyi gördüğüne de inanmayız, Alice'in gittiği harikalar diyarına da inanmayız, Kaf Dağının ardındaki yerlerin varlığına da inanmayız. İnançlı insanlara karşı kin ve nefret içinde olsak, Menemen'in, Madımak'ın, Sorgun'un, Malatya ve Trabzon olaylarının benzeri, dinlilere karşı yapılmış bir olay olması gerekirdi. Ama öyle bir olay yok. Dinsizlerin tek mücadelesi bu tür vahşetin yenilenmemesini sağlamaktır. Öğüt almazlar, zorbalık ederek inançlı insanlara karşı üstün gelmek isterler ve bunu belirtirler her fırsatta, Öğüt almak demek, masalları gerçek kabul etmek değildir. Zorbalık islam dünyasına özgüdür. Her müslüman Avrupa'da rahatça ibadet edebilir, dinini yayabilir, cami açabilir. Başka inançtaki insanlar aynı şeyi Türkiye'de yapamazlar. Müsdlüman kardeşlerimiz keser böylelerini. Dini alaya alırlar, inananların köyü duruma düşmelerini isterler, Sen başkasının inancını alaya alıyorsun ama. Buda'ya tapıyorlar diyorsun. Zeus'la dalganı geçiyorsun. Senin Önderin Mekke'deki inançları yerden yere vurmuş. Sen yapınca iyi oluyor, başkası senin hurafalerini eleştirince alay mı oluyor? İnkarlarında ısrarlıdırlar, İnkardan bahsedebilmik için, kanıtlanmış bir gerçeğe ihtiyaç var. Kuran'da halüsinasyondan başka birşey yok. Halüsinasyonları reddetmek normal insan davranışıdır. güvenilmez kişilerdir, Gerektiğinde yeminlerinizi bozabilirsiniz, taliyye yapabilirsiniz vs diyen bir dinin mensupları mı güvenilmezdir, yoksa başkaları mı? saldırgan ve acımasızdırlar, İntihar bombacıları, kafa kesenler, kol bacak kesenler, ölen insanların bile iç organlarını çıkarıp oynayanlar dinsizler mi yoksa müslümanlar mı? Kim acımasız? sapkın inançları vardır, Ayetleri çarpıtmaya çalışırlar, Ayetlere karşı büyüklük ederler, Ayetler bizim çarpıtmamıza gerek kalmayacak kadar çarpıktırlar zaten. Allahın yolunda saptırmaya çalışırlar, inkarı severler, mücize görseler bile inanmazlar, Varlığı veya yokluğu kanıtlanamayan birşeyin yolunun olduğunu iddia etmek halüsinasyon görmektir. Halüsinasyona itiraz etmek inkar değildir. Biz mucize falan beklemiyporuz, beklediğimiz şey insanlıktır. Muhammed, hırsızlığa ve yağmaya hiçbir zaman izin vermeseydi, "Onlar bizim malımızı çaldı, biz de onlarınkini çalalım" demeseydi, 300+ ilahı yok edecek cesareti vardı madem, "kölelik bugünden itibaren yasaktır" diyebilecek cesareti de gösterseydi, "Evlenmenin ne demek olduğu bilmeyen, daha akli yeterliliğe sahip olmayan insanlarla evlenmek günahtır/suçtur" diyebilseydi, "Ata evlatları arasında ayrım yapamazken, Allah neden ayrım yapsın?" diyebilseydi, kadını ve erkeği ayırmasaydı, Savunma savaşı yapmak zorunda kaldıklarında, esir düşen insanlara "bizim sizinle bir düşmanlığımız yok, düşşüncemiz şu, inancımız şu, karılarınıza, çocuklarınıza, evlerinize dönün" diyebilecek büyüklüğü gösterebilseydi, Ne Kızıldenizi yarmasını beklerdik, ne ayı ortadan ikiye ayırmasını beklerdik, ne de ölüleri diriltmesini beklerdik. Ama, Muhammed, hırslı, intikamcı, güç düşkünü, sevgi ve ilgi açlığı çeken bir adam hayatı yaşamış. Bu nedenle takip edilmeyi, öğretmen/peygamber sıfatını, sayılmayı, sevilmeyi haketmeyen birisi. dine karşı savaş içerisindelerdir Dünya'yı Darül Harb ve Darül İslam olarak ikiye ayıran bizler değiliz. kalpleri duyarsızdır, kalpleri dünya hırsıyla doludur, Amnesty International, Human Rights Watch, GreenPeace, UNESCO örgütleri müslümanların kurduğu kuruluşlar mı? İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi müslümanların ürettiği kurallar mı? Yoksa duyarsız olmak, Filistinli çocuklar neden öüyor deyip, Belsan'da yüzlerce suçsuz günahsız Rus çocuğun ölmüne tek damla gözyaşı dökmemek mi? Duyarsız olmak Kosova'yı görürken, Darfur'u görmemek mi? Batıl inaçları vardır, Şeytanlar var, cinler var, periler var demek gibi mi? Bu gece bin geceden hayırlı demek gibi mi? Evden sol ayakla çıkmak iyi değildir, sol elle yemek yenmez vs gibi mi? Alıntı kötü söz içerdiğinden silinmiştir Kuran'ın hakaret üslubunu iyi kapmışsın. Sen iyi bir müslümansın. Yukarıdaki sözleri müslümanlar için yazsak acaba ne derdi müslümanlar?? Saygılar. Alıntı
Φ b@diCAN Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 sayın brain demişki; Bak Badican başka bir yerde ne yazmış: Bilimsel veriler ne Allah vardır ne de yoktur der. Esasen bu, mevcut verilerden hareketle aklı başında bir kişinin varabileceği bir sonuçtur.[/size] Varlığı veya yokluğu bilinemeyen birşeye "VAR" denemez. "VAR" denerek, bunun üzerine kanunlar oluşturulamaz. Bu bir inançtan öte birşey değildir. Varlığı veya yokluğu tespit edilemeyen şeyden korkmak şizofrenik bir vakadır. Varlığı veya yokluğu tespit edilemeyen şeye şirk koşulabilemez, zira şirk için "varlığı bilinen bir örnek" gerekir. Varlığı veya yokluğu tespit edilemeyen birsaygıdan veya saygısızlıktan bahsedilemez. Sadece hayal kurulabilir. sayın brain bak yuarıda bende alıntıladığın cümlenin sonunu hem büyüttüm hemde kırmızı font kullandım... bilimle bağdaştırırsan bu sonuca varırsın mevcut verilerden hareketle Allah'ın varlığın olduğu sonucuna varılabilecek bir sonuçtur dedim...bu kadar basit başka yerlere çekmeden duramassınız siz ama değilmi:) tabi inanmak isteyenler için geçerli alıntıladığın cümlem... saygılar... Alıntı
Φ fantastico Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Sevgili Brain öncelikle şunu belirtmek isterim..Burada müslümanların bugünkü hal ve hareketlerinden bahsetmiyorum..Müslümanların bugünkü durumları İslamiyeti Bağlamaz.... Şöyle ki; müslüman olduğu halde, halve hareketi, tutum ve davranışları İslama ters hareket eden kimseler, farkında olmadan büyük kötülük yaparlar.. Çünkü çoğu kişi ve sizin gibi arkadaşlar, İslam hakkındaki düşüncelerini ,okuyup araştırarak ve temel kuralları inceleyerek değil , aksine müslümanların yaşayış tarzlarına bakarak belirtirler.. Lakin sana yukarıda bahsettiğim düşünce mekanizmalarından bir ve bir kaçı bazı müslümanlarda da var olan bir gerçektir... Örnek müslüman örnek insandır bunu unutmamak gerekir... Sevgili brain, Serküler yaşam , yahudilik ve hiristiyanlığın geçtiği süreçler gibi İslamıda kendi varlık iddasına indirgediği gün, gerçek manada yaşayan bir din olma özelliğini yitirecektir..Nitekim senin bahsettiğin gibi İslamı bir terör dini gibi göstermekte Bu sürecin bir parçasıdır..Bu süreçten müslüman kimliğide zarar görmüştür bunu inkar edemeyiz..Peki bu noktaya müslümanlar nasıl geldiler, Serküler yaşamın tek rakibi olan İslamiyet , öncelikle dini dogma olarak gören hiristiyanlığın tersine , hem bir inanç sistemini ,hemde bir yaşam biçimini içeriyor.. Bu yaşam biçimleride dolayısıyle serküler sistemle devamlı çarpışıyor ve bu çarpışmada İslam dini zarar görüyor...İslama bakış terör , kan vahşet gibi insanlık onuruna yakışmayan ifadelerle aynı kalıba sokuluyor.. Brain Müslümanların içinde bulundukları bu ithamlar , İslamiyetin Temel inanç ve yaşam standartını bağlamaz.. Sevgili Brain inançların yaşanması hususunda söylediklerin fazla abartılı, Türkiye de var olan Kiliselerde ibatet özgürlüğü yokmu... Hiçbir gerçek müslüman , adam öldürmez, Bunu yapanlar İslam dini emrettiğ için değil , cahilce duygularla yapıyorlar..Bunuda dikkate almanı rica ederim.. Sevgili Brain islam dini inançları alaya almaz, Hak gelir batıl gider....İntihar bombacıları İslamiyetin temsilcileri olamazlar.....Müslümanlar Irakta yada dünyanın herhangibir yerinde eğer zulüm görüyorlarsa , bu müslümanlığın yaşanmadığı için veye kendi kendilerine zulüm ettikleri içindir.. Alıntı
Φ katakuta Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Sevgili Brain öncelikle şunu belirtmek isterim..Burada müslümanların bugünkü hal ve hareketlerinden bahsetmiyorum..Müslümanların bugünkü durumları İslamiyeti Bağlamaz.... Şöyle ki; müslüman olduğu halde, halve hareketi, tutum ve davranışları İslama ters hareket eden kimseler, farkında olmadan büyük kötülük yaparlar.. Çünkü çoğu kişi ve sizin gibi arkadaşlar, İslam hakkındaki düşüncelerini ,okuyup araştırarak ve temel kuralları inceleyerek değil , aksine müslümanların yaşayış tarzlarına bakarak belirtirler.. Lakin sana yukarıda bahsettiğim düşünce mekanizmalarından bir ve bir kaçı bazı müslümanlarda da var olan bir gerçektir... Örnek müslüman örnek insandır bunu unutmamak gerekir... Sevgili brain, Serküler yaşam , yahudilik ve hiristiyanlığın geçtiği süreçler gibi İslamıda kendi varlık iddasına indirgediği gün, gerçek manada yaşayan bir din olma özelliğini yitirecektir..Nitekim senin bahsettiğin gibi İslamı bir terör dini gibi göstermekte Bu sürecin bir parçasıdır..Bu süreçten müslüman kimliğide zarar görmüştür bunu inkar edemeyiz..Peki bu noktaya müslümanlar nasıl geldiler, Serküler yaşamın tek rakibi olan İslamiyet , öncelikle dini dogma olarak gören hiristiyanlığın tersine , hem bir inanç sistemini ,hemde bir yaşam biçimini içeriyor.. Bu yaşam biçimleride dolayısıyle serküler sistemle devamlı çarpışıyor ve bu çarpışmada İslam dini zarar görüyor...İslama bakış terör , kan vahşet gibi insanlık onuruna yakışmayan ifadelerle aynı kalıba sokuluyor.. Brain Müslümanların içinde bulundukları bu ithamlar , İslamiyetin Temel inanç ve yaşam standartını bağlamaz.. Sevgili Brain inançların yaşanması hususunda söylediklerin fazla abartılı, Türkiye de var olan Kiliselerde ibatet özgürlüğü yokmu... Hiçbir gerçek müslüman , adam öldürmez, Bunu yapanlar İslam dini emrettiğ için değil , cahilce duygularla yapıyorlar..Bunuda dikkate almanı rica ederim.. Sevgili Brain islam dini inançları alaya almaz, Hak gelir batıl gider....İntihar bombacıları İslamiyetin temsilcileri olamazlar.....Müslümanlar Irakta yada dünyanın herhangibir yerinde eğer zulüm görüyorlarsa , bu müslümanlığın yaşanmadığı için veye kendi kendilerine zulüm ettikleri içindir.. Sen müslüman değilmisin? Öyle ise senin burda yazdıklarında islamı hiç hiç bağlamaz. Alıntı
Φ fantastico Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Vay fantastico,hakaret dolu olmuş... hiç bu kadar hakaret içeren bir yazı daha görmemiştim uzun zamandır... Helal olsun... Brain'nin dediği gibi bu yazının öznesini değiştirip tekrar yazılsa ne olur merak ettim... Yazık... güzel tartışmalar böyle kötü söz ve hakaretlerle güme gidiyor... Saygılar Niye öyle diyorsun Benim uyarı almam seni mutlu etti galiba.."insanların köt duruma düşmelerini isterler" Alıntı
Φ fantastico Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Sen müslüman değilmisin? Öyle ise senin burda yazdıklarında islamı hiç hiç bağlamaz. Evet müslümanım, Benim tavır ve tutumlarım , yaşam biçimim İslamı bağlamaz diyorum..Beni eleştirebilirsiniz, ne biçim müslümansın diyebilirsiniz, ama İslam dininin temel inanç ve esaslarını alaya alırkende ....... görmesini istiyorum... Forumda yazılanları kelime olarak değilde bütün olarak ele alırlarsa kimseye hakaret etmediğim ortaya çıkar.. Saygılar Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Ateist düşünce mekanizmalarından bahsetmek istiyorum.. Allah"a iman etmezler, Allah"tan korkmazlar, Şirk koşarlar, Allah"a karşı saygısızca davranırlar, Allah"ın anılmasına tahammül edemezler [tanrı demek isterler] Allah"ın yapyıklarından habersiz sanırlar, kıyamete inanmazlar, İnançlı insanlara karşı kin ve ***** içindedirler, peygamberleri yalanlarlar, Kuran hakkında şüphe duyarlar, Öğüt almazlar, ****** ederek inançlı insanlara karşı üstün gelmek isterler ve bunu belirtirler her fırsatta, Dini alaya alırlar, inananların köyü duruma düşmelerini isterler, İnkarlarında ısrarlıdırlar, ******* kişilerdir, saldırgan ve acımasızdırlar, ***** inançları vardır, Ayetleri çarpıtmaya çalışırlar, Ayetlere karşı büyüklük ederler, Allahın yolunda saptırmaya çalışırlar, inkarı severler, mücize görseler bile inanmazlar, dine karşı savaş içerisindelerdir, kalpleri duyarsızdır, kalpleri dünya hırsıyla doludur,Batıl inaçları vardır,hakkı görmezler, *******, kendilerini akıllı zannederler, yüzeysel ve basit düşünürler, boş ve amaçsız şeylere değer verirler, kendilerine bir takım ilahlar edinirler,******** düşkündürler,korku içerisindelerdir devamlı, inananlardan kaçarlar hep, ruh hallaeri sıkıntılıdır, hemen ümitsizliğe kapınırlar, anlaşılması zor tiplerdir, birbirlerini sürüklerler, **********,*********, ******** kabul etmezler, yetinmeyi bilmezler,israf ederler, ******, yoksullsara yardım etmezler, hak yerler,gösterişi severler, mal ve güçle övünürler, kendileri gibi olanlarla övünürler, sadece malı ve gücü olana saygı duyarlar, haklıdan değil güçlüden yana olurlar, aynı sözlerden faydalanarak saparlar, kadınlara değer vermezler ve daha bir çok özellikleri vardır bu insanların Muhammed'in sozlerine bakarsak; evet Allah'tan korkmamız gerekir. Ama Allah Muhammed'in bahsettigi Allah olmadıgı gibi Allah'a en buyuk saygısızlıgı da yapan gene Muhammed'in kendisidir ne yazık ki. Gene dini alay konusu yapan da gene Muhammed'in ta kendisidir maalesef. Ayrıca inananlar da Kuran'da yazılan bu kadar tutarsız ve celiskili seylere inandıkları icin kendi kendilerini kotu duruma dusuruyorlar. Korkuya gelince: Korku icinde olanlar inananlardır, Muhammed'in ortaya attıgı Cehennem atesini dusundukce bu kisiler korkularından dolayı inanmayı surdurup bazı konuları sorgulamayı, mantıklı sonuclar elde etmeyi akıllarından gecirmiyor, geciremiyorlar. Yoksullara yardıma gelince: Denizfeneri bunun icin gayet uygun bir ornekleme degil mi??? Kadınlarımıza da gelince gene: Ateistlerin; itaat etmezse kadini ikaz edin, yataginizi ayirin, olmuyorsa dovun diyen Kur'an adında bir kitabı yok. Yani sizin bu ateistlerin dusunce mekanizaları diye yazdıklarınız ciddiye alınacak turden seyler degil, o yuzden uzerinde durmaya dahi gerek yok. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Yine etiket sözler yine desteksiz iddalar.. Lütfen biriniz çıkıpta şu iddalarınızı gerekçelerini somut somut yazar mısınız.. Yok efendim Kur'an çelişkili.. Yok efendim peygamber Allah'a hakaret ediyor.. Yok efendim Kur'an-ı Peygamber yazdı.. Ne bu.. Ne tarihte böyle bir idda görüldü ne dünyada ne yerde ne gökte.. Hani bir arkadaşımız varoluş tartışmasında tesadüflere baktı olmayacak, mutasyonlara baktı olmayacak, varyasyonlarıda delil gösteremedi, kainatın bilinçli oluştuğuna mantığı yattı ama baktiki evet derse bizi doğrulayacak, evet demedi tuttu şöyle dedi, madde akıllıdır.. Yani maddenin düşündüğünü öne sürdü(tarihte ilk defa ve yen bir teori).. Cevap verme gereği ile gereksizliği arasında gidip geliyorum.. Saygılar.. Alıntı
Φ katakuta Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Evet müslümanım, Benim tavır ve tutumlarım , yaşam biçimim İslamı bağlamaz diyorum..Beni eleştirebilirsiniz, ne biçim müslümansın diyebilirsiniz, ama İslam dininin temel inanç ve esaslarını alaya alırkende ....... görmesini istiyorum... Forumda yazılanları kelime olarak değilde bütün olarak ele alırlarsa kimseye hakaret etmediğim ortaya çıkar.. Saygılar Yaşam biçimin islamı bağlamaz ise, islam hakkında burda anlattıklarına bağlamaz. Nerde bu yaşadıkları islamı bağlayan müslümanar, başka bir gezegende mi yoksa? Alıntı
Φ fantastico Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Muhammed'in sozlerine bakarsak; evet Allah'tan korkmamız gerekir. Ama Allah Muhammed'in bahsettigi Allah olmadıgı gibi Allah'a en buyuk saygısızlıgı da yapan gene Muhammed'in kendisidir ne yazık ki. Gene dini alay konusu yapan da gene Muhammed'in ta kendisidir maalesef. Ayrıca inananlar da Kuran'da yazılan bu kadar tutarsız ve celiskili seylere inandıkları icin kendi kendilerini kotu duruma dusuruyorlar. Korkuya gelince: Korku icinde olanlar inananlardır, Muhammed'in ortaya attıgı Cehennem atesini dusundukce bu kisiler korkularından dolayı inanmayı surdurup bazı konuları sorgulamayı, mantıklı sonuclar elde etmeyi akıllarından gecirmiyor, geciremiyorlar. Yoksullara yardıma gelince: Denizfeneri bunun icin gayet uygun bir ornekleme degil mi??? Kadınlarımıza da gelince gene: Ateistlerin; itaat etmezse kadini ikaz edin, yataginizi ayirin, olmuyorsa dovun diyen Kur'an adında bir kitabı yok. Yani sizin bu ateistlerin dusunce mekanizaları diye yazdıklarınız ciddiye alınacak turden seyler degil, o yuzden uzerinde durmaya dahi gerek yok. İnanmak hiç bir şüphe taşımamalıdır, aksi halde zaten inanmış olmazsınız..Bir insan Allah"tan korkuyorsa zaten inanıyor demektir.. Korku birşeye inanıp inanmadığımızın sebebi değildir.. Korkmak için önce inanmak, sonra tanımak ,sonra bilmektir...İnanmıyan bir insanın Allah"tan korkması beklenemez..Peki inananlar neden korkar, ben bir inanan olarak Allah""tan korkmaktan ziyade, bir hayranlık ve bir sevgi besliyorum, korktuğum şey Beni affetmeyip Cehenneme atmasıdır..Şu iyi bilinmelidir ki; inanan bir insan Allah"ın gazabından yine Allah"a sığınır... Bundan hiçbir şüpheniz olmasın değerli arkadaşlar... Düşünce mekenizmaları derken , bu ateist olup insanlık gayesini yitirenler içindi, gayem sizin gibi Müslüman bir ülkede yaşayan azda olsa farkında olmadan inanç ateist düşünceyi benimseyipte, ve yine farkında olmadan, Kul olma fazileti bulunan sizleri inciltmek amacı ile söylenmiş sözler değildi..Bunun için sizlerden gerekirse özürdilemekten gocunmam..Zaten bu mekanizmalar zamanımız gerçeklerinden değilmi... Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2007 Sayın Boşig. Kur'an, Allah'ın yada Muhammedin de olsa, senin matığına göre güncel yada güncel olmayan ayetleri mevcutmuş. Güncel olmayan ayetlerin yürürlükte kalmayışının nedeni/kaynağı olan sosyal nedenler, güncel olanlar için de devam ediyormu, etmiyormu ? Cevabını Kur'an'a göre değilde bilimsel tespitlere göre verirsen sevinirim. Zira Kur'an'ın hükümlerini sadece Kur'an kendisi doğruluyor. Örneğin; insan psikolojisi ve ahlakı bilimlerine önem veren, araştıran birisi olarak, islamın beş şartının güncel geçerliliğinin sosyal (bilimsel) nedenlerini, güncel, evrensel değerleri/imkanları da dikkate alarak söyleyebilecekmisin ? Selamlar. Yani "Sosyal" olarak öğütleri vardır Kur'an-ın, doğru. Mesela savaşlar sosyal bir olaydır. Mesela Bedir Savaşı ya da Uhud Savaşı sırasında ortaya çıkmış ayetler vardır. O dönemdeki savaş anlayışına göre şekillenmişlerdir. O anlayışı yansıtırlar mesela. Ben hep düşünmüşümdür, o dönemde, aynı zamanda yaşayan Türkler o savaşın içinde olsaydı çok daha farklı bir savaşım verirlerdi mutlaka. Bilirsiniz, o savaşları örnek vererek İslam'ın "Savunma Savaşımı"nı savunduğu savunulur hep... Oysa şu vardır ki Türkler Müslüman olduktan sonra bile çok az savunma savaşı yapmışlar ve büyük büyük çoğunlukla hep taarruz/hücum etmişlerdir. Yine bu da Kur'an-ın uygulanmayan bir hükmüdür işte... Bunlar açık ve nettir. Şimdi bu ayetleri bugüne uyarlamanın bir mantığının olmadığını söylüyorum. Mesela "Penç-ü Yek/Pençik" uygulaması Kur'an-da geçen bir uygulamadır öyle değil mi? Ganimetin 5/1i devlete alınır. Ama mesela Türkler bu uygulamayı taa Osmanlılar döneminde hemde 1363te uygulamışlardır ki oda askere ihtiyaçları olduğu için... Yani işi kitabına uydurmuşlardır bir nevi. Peki Türklerin Müslüman olmasından o tarihe kadar geçen sürede niye uygulanmamıştır bu uygulama? Dine dayanılacaksa, her savaşta uygulayabilirlerdi ama yapmamışlardır... Osmanlılar 1299/1300de kuruldu, aradan 63 sene geçmiş... Türkler 1000lerde Müslüman oldu desek, 300yıl geçmiş... Selçuklularda da yok... Ya da Kur'anda "Şura"nın savunulduğu söylenir değil mi? Niye Türkler İslama öncülk etmelerine rağmen hep veraset usulünü kullanmışlar ve hakimiyeti babadan oğula teslim etmişlerdir. Şöyle bişey var bir de; Hukuk alanında mesela Ülkede İslam hukukuda uygulanmamıştır. İmtiyazlı her toplum kendi dini uygulamasını uygulamıştır mesela, bunlar hep var. Bunun yanında örfi hukukta var. Demek istediğim şey şu: Bu türlü hükümler ait oldukları döneme hitap ederler sadece... Ve kim ne derse desin bundan 500-600yıl öncesinin insanları bile bunun farkındalar, çünkü onlar uygulamamışlar en başta. Hz. Muhammed öldükten hemen sonra uygulanmamaya başlanmış, ki hemde İslam'ı en temsil edenlerce... Şunu söylemek istiyorum; Dini taassub'un esiri olmayan herkes, Kur'an-ın bu türlü hükümlerinin neyi ifade ettiğini çok iyi biliyorlar. Kölelik ya da diğer uygulamalarda da öyle mesela. Zina ile ilgili hükümlerden tutun diğer sosyal hükümlerin hepsi o dönemin kabullerine ve o döneme aittirler. Bugün uygulanmalarının ya da savunulmalarının hiç bir mantıklılığı ve geçerliliği yoktur. Bunun inanıp inanmamaklada bir alakası yoktur. Ve hiç bir zaman bu açıdan bir savunumda olmamıştır zaten. Gelelim 5 Şart meselesine. Öncelikle şunu belirteyim ki 5 Şart denilen şey, kanımca sünni kesimce uydurulmuştur. O şekilde bir sınıflamayı kabul etmiyorum. Mesela; "Zekat" denilen şey "Sosyal" bir düzenlemedir. Ancak bugün yardım kuruluşları aracılığıyla bu görev yerine getirilebilir. Çünkü Zekat'ın ilk dönemlerine bakın, devlet tarafından toplanan bir vergi özelliğindedir. Daha sonra kapsamı bireye indirilmiş ve yardım anlamı kazanmış. Tamamen toplumsal bir özelliktedir ve bugün yerini yardım kuruluşlarına bırakmıştır zaten büyük oranda. Sadece bayramlardan önce verilen ufak bir meblağ olma özelliğine bürünmüştür ayrıyeten o kadar. Ya da "Hac". "Hac" konusunda nasıl düşündüğüm zaten bellidir. Bunu çokça yazdım. Asıl "Hac" denen şeyin, aslında insanın kendisine yönelmesi olduğunu düşünüyorum. Bugün "Hac" olarak bildiğimiz şey ise, Hz. Muhammed'den önceki "Suk-u Ukaz" panayırının bir uzantısıdır. İslam'ın yükselişi ile putperestliğin yok olacağını anlayan Suk-u Ukaz simsarları hemencecik Müslüman oluvermişler ve o panayırı bu sefer İslam kimliği ile sürdürmüşlerdir. Önceden putları satarken, şimdi de ayetlerin yazılı olduğu şeyleri satıyorlar. "Hac" konusunda Yunus Emre ve Pir Sultan gibi görüşleri benimsiyorum. Oraya gidip gelmenin hiç bir faydasının olduğunu düşünmüyorum, çünkü gidip geldikten sonra dolandırıcılığı ayyuka çıkaran insanlar had safhada, ki aralarında 28-30 kere hacca giden siyasetçiler bile var yani, düşünün... Hatta buna başka bir örnek vereyim; Cumhuriyet kurulduktan sonra, Mustafa Kemal Atatürk'ün etkisiyle, Hacc'a ve Umre'ye gitmenin yasaklandığını ve bunun bir yıl sürdüğünü biliyor muydunuz? Bence çok doğru bir karardı. Ne oldu peki? M. Kemal herkesin imanına kast mı etmişti? "Hac" bu anlamıyla "Sosyal" bir hükme büründürüldüğü için zaten bugüne hitap etmez, kaldı ki Araplara hizmetten başka bir şey değildir. İnsanlar para biriktirip, Araplara boşu boşuna yatırıyorlar ve hizmetediyorlar; mantıksız. Benim anladığım "Hac" ise "Kişinin kendisine yönelmesi" olduğu için zaten son derece "Bireysel" bir anlayıştır ve hiç bir şekilde diğer bir ikinci kimseyi ilgilendirmez, kişinin sadece kendisini ilgilendirir. Mesela Budistlerde kendilerine yönelmiştir, Mevlevilerde... "Oruç Tutmak"ta zaten başlı başına bireysel bir inanç uygulamasıdır. Ben Namaz ve Oruç gibi uygulamaları "Meditasyon"a benzetiyorum biraz. Amaç Tanrı'yı hissetmek olmalıdır. Mesela bunu uzak doğuda yoga olarak gösterebiliriz belki. Eski Türklerde ise Kam'lar daha farklı hareketler yaparlardır bedenen... Bununla alakalı olmalıdır. Araplarda da bu hallerde bir uygulama vardı. Kendisini iyi hissettiriyorsa insana ve kimseye bir zararı da yoksa kimse kimsenin orucuna ya da namazına karışamaz. İsteyen kılar, isteyen kılmaz... Kelime-i Şahadet'te yine bireysel bir tanımdır. İnsanın inandığını dile getirmesidir. Ki kimine neye inandığı, diğer bir kimse için önemli olmadığına göre, Kelime-i Şahadet'in de "Toplumsal" olarak bir önemi yoktur. Kişinin bireysel olarak önemsemesi ile toplumsal olarak önemsenmesi ayrıdır ve toplumu şekillendiren şey bu olmamalıdır. Mesela "Buz'da Dans" adlı programda, adam ekran karşısında "Müslüman" olduğunu söyledi... Ne güzeldir ki izleyici toplum buna itibar etmedi ve asıl seçeneğinden sapmadı. İşte o adamın yapmaya çalıştığı şey ne kadar çağ dışı idiyse, toplumun verdiği karşılıkta o kadar çağdaçtı diye düşünüyorum. Yazdıklarım tamamen kendi anlayışımı yansıtmaktadır. Saygılarımla... Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2007 Yine etiket sözler yine desteksiz iddalar..Lütfen biriniz çıkıpta şu iddalarınızı gerekçelerini somut somut yazar mısınız.. Yok efendim Kur'an çelişkili.. Desteksiz iddialar mı? Kuran çelişkilidir, Kendi kendisiyle çelişkilidir. Bilimle çelişkilidir. Öküz (Bakara) Suresi: 29. O, yerde ne varsa hepsini sizin için yaratti. Sonra semaya yöneldi, onu yedi kat olarak yaratip düzenledi (tanzim etti). O, her seyi hakkiyla bilendir. Ruh Kapkaççısı (Naziat) Suresi: 27. Sizi yaratmak mi daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mi, ki onu Allah bina etti, 28. Onu yükseltti, düzene koydu , 29. Gecesini karartti, gündüzünü agartti. 30. Ondan sonra da yerküreyi dösedi, 31. Yerden suyunu ve otlagini çikardi, 32. Daglari saglam bir sekilde yerlestirdi. Önce semayı mı yarattı döşedi, yoksa önce yerküreyi yarattı/döşedi ve semaya mı yöneldi? Talan (Enfal) Suresi: 1. Sana savas ganimetlerini soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah ve Peygamber'e aittir. O halde siz (gerçek) müminler iseniz Allah'tan korkun, aranizi düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin. 41. Eger Allah'a ve hak ile bâtilin ayrildigi gün, iki ordunun birbiri ile karsilastigi gün (Bedir savasinda) kulumuza indirdigimize inanmissaniz, bilin ki, ganimet olarak aldiginiz herhangi bir seyin beste biri Allah'a, Resulüne, onun akrabalarina yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir. Allah her seye hakkiyla kadirdir. Ganimetlerin hepsi mi Allah'a ve Muhammed'e ait, yoksa diğer müslümanlar homurdanınca Muhammed bu iddiasından vazgeçmiş ve ganimetlerin beşte biri Allah'ın ve benimdir mi demiş? Kadın (Nisa) Suresi: 78. Nerede olursaniz olun ölüm size ulasir; sarp ve saglam kalelerde olsaniz bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa "Bu Allah'tan" derler; baslarina bir kötülük gelince de "Bu senden" derler. "Hepsi Allah'tandir"" de. Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamiyorlar! 79. Sana gelen iyilik Allah'tandir. Basina gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; sahit olarak da Allah yeter. Muhammed, karar ver artık, kötülük Allah'tan mı nefisten mi? Sığır (Enam) Suresi: 108. Allah'tan baskasina tapanlara (ve putlarina) sövmeyin; sonra onlar da bilmeyerek Allah'a söverler. Böylece biz her ümmete kendi islerini câzip gösterdik. Sonunda dönüsleri Rablerinedir. Artik O ne yaptiklarini kendilerine bildirecektir. Öküz (Bakara) Suresi: 65. Içinizden cumartesi günü azginlik edip de, bu yüzden kendilerine: ********** maymunlar olun! dediklerimizi elbette bilmektesiniz. 171. Kâfirlerin durumu, sadece çobanin bagirip çagirmasini isiten hayvanlarin durumuna benzer. Çünkü onlar sagirlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple düsünmezler. Yükseltiler/Tepeler (Araf) Suresi: 176. Dileseydik elbette onu bu âyetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya saplandi ve hevesinin pesine düstü. Onun durumu tipki köpegin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çikarip solur, biraksan da dilini sarkitip solur. Iste âyetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir. Kissayi anlat; belki düsünürler. 179. Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçogunu cehennem için yaratmisizdir. Onlarin kalpleri vardir, onlarla kavramazlar; gözleri vardir, onlarla görmezler; kulaklari vardir, onlarla isitmezler. Iste onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da saskindirlar. Iste asil gafiller onlardir. Ölçü/Kriter (Furkan) Suresi: 44. Yoksa sen, onlarin çogunun gerçekten (söz) dinleyecegini yahut düsünecegini mi saniyorsun? Hayir, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapiktirlar. Pişmanlık (Tevbe) Suresi: 28. Ey iman edenler! Müsrikler ancak bir pisliktir. Onun için bu yillarindan sonra Mescid-i Haram'a yaklasmasinlar. Eger yoksulluktan korkarsaniz, (biliniz ki) Allah dilerse sizi kendi lütfundan zengin edecektir. Süphesiz Allah iyi bilendir, hikmet sahibidir. Sığır (Enam) Suresinde "başkasının tağptığı şeylere sövmeyin" diyorsun, ondan sonra sen küfrün allahını yapıyorsun, bu ne çelişki Muhammed hazretleri? Samimiyet veya Teklik (İhlas) Suresi 1. De ki: O, Allah birdir. (Diğer birçok surede de tek yaratıcının Allah olduğu tekrar edilir duru) Saftakiler (Saffat) Suresi: 125.Yaratanlarin en iyisini birakip da Ba'l'e mi taparsiniz? demisti. 126. "Sizin de Rabbiniz, sizden önce gelen atalarinizin da Rabbi olan Allah'i?" 127. Bunun üzerine Ilyas'i yalanladilar. Onun için onlarin hepsi (cehenneme) götürüleceklerdir. 128. Ancak Allah'in ihlâsli kullari müstesna. Madem bir Surede Yaratıcı tekdir diyorsun, ona Halık adını veriyorsun, peki başka Yaratıcılar mı var ki, yaratanların en iyisi gibi bir ifade kullandırıyorsun peygamber diye bize tanıttığın İlyas'a? Lokman Suresi: 14. Biz, insana anne-babasını önerdik: Annesi onu güçsüzlükle taşımıştır. sütten kesilmesi de iki yılda (24 ay) olmuştur. O halde bana ve ana-babana şükret. Dönüş banadır. Kum Tepesi (Ahkaf) Suresi: 15. Biz insana, anne-babasına çok iyi davranmasını önerdik. Annesi onu zahmetle taşıdı, zahmetle doğurdu. Taşınması ve sütten kesilmesi otuz aydır. Nihayet, yiğitlik çağına gelip kırk yıla erdiğinde şöyle der: "Rabbim; beni, bana ve ebeveynime verdiğin nimete şükretmeye, hoşnut olacağın iyi bir iş yapmaya yönelt! Soyum içinde, benim için barışı gerçekleştir. Sana yöneldim ben, sana teslim olanlardanım ben!" Bir yerde insanın sütten kesilmesi 2 yıldır diyor, başka bir yerde taşınması ve sütten kesilmesi 30 aydır diyor. 30 aydan, taşınma süresini çıkaralım: 30-9 = 21 Karar ver artık, sütten kesilme 24 ayda mı 21 ayda mı olucak? vs. vs.. Sayın kralx, Sevgili katakuta (haksöz) Kuran'daki çelişkiler konusunda kocaman bir başlık açtı. Devamı için oraya bak. Boş zamanaım olunca Kuran'daki çelişkiler konusunda kocaman bir liste yapacağım. Saygılar. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2007 Yok efendim peygamber Allah'a hakaret ediyor..Yok efendim Kur'an-ı Peygamber yazdı.. Ne bu.. Ne tarihte böyle bir idda görüldü ne dünyada ne yerde ne gökte.. Hani bir arkadaşımız varoluş tartışmasında tesadüflere baktı olmayacak, mutasyonlara baktı olmayacak, varyasyonlarıda delil gösteremedi, kainatın bilinçli oluştuğuna mantığı yattı ama baktiki evet derse bizi doğrulayacak, evet demedi tuttu şöyle dedi, madde akıllıdır.. Yani maddenin düşündüğünü öne sürdü(tarihte ilk defa ve yen bir teori).. Cevap verme gereği ile gereksizliği arasında gidip geliyorum.. Saygılar.. Muhammed Yaratıcı'ya Allah adını verip, onu narsist, megaloman, işkenceci ve psikopat olarak tanıtıyor. Bir adamı narsist, megaloman, işkenceci, psikopat olarak tanımlamak hakaret olmuyor mu? * Beynin düşünmüyor mu? Beynin madde değil mi? Bilgisayar, öğretildiği kadar düşünmüyor mu? Sen uyurken, virüs programını güncelleştirip, virüs taraması yapmıyor mu? Belirli bir süre aktivite olmayınca, ekran koruyucusunu devreye sokmuyor mu? Bilgisayarınıza falanca ip nurmarasından girme girişimi var diye uyarmıyor mu? Bunlar silikon, metal ve elektriğin "akıllı" eylemler yapması değil mi? Sana milyon kere mi tekralayacağım, maddeler tek tek bilinçsizdir, ama ortaya çıkan eylemler bilinçlidir diye? Yağmur yağarken, su "buharlaşayım, yukarı çıkınca soğuk havayla karşılaşırım, sonra yoğunlaşırım yere inerim, bitkilere can veririm, insanlara faydalı olurum" demez. Soğuk hava "Şu su buharları gelse de soğutsam da yağmura dönüştürsem" demez. Ama ortaya çıkan şey bilinçli bir eylem gibidir. "Bilinçi bir eylem gibi göründüğünden dolayı" bazı insanlar yağmuru Mikail adını verdikleri bir hayali yaratığın yağdırdığını sanırlar. * Mutasyon, varyasyon tartışmasını kimle yaptın bilmiyorum, ama benle yapmadın. * Ama senin akıllı tasarım mantığının çürük bir mantık olduğunu ben de söyledim. Her mamülün bir imalatçısı varsa, bu mantıktan yola çıkarak bir ialh olması gerektiği sonucuna varıyorsan, o ilah'ın da bir imalatçısı olması gerektiğini de görmek gerekir. Benim iddiam da şu: Herşey başka birşeyin ürünü, başka birşeyin imalatçısıdır. Bunu bir yerde sonlandıramazsın. Bütün tabiat buna şahittir. Yumurta tavuktan olur; tavuk yumurtadan. Sen annaneden-babandan doğarsın; çocukların senden. Yağmur nehirleri, gölleri ve denizleri doldurur; nehirler, göller ve denizler buharlaşır yağmuru oluşturur. Sen topraktan beslenen bitkileri hayvanları yiyerek vücudunu büyütürsün, yani topraktan oluşursun; ama yine aynı sen toprağı oluşturusun, toprağa dönersin, toprak olursun. Saygılar. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2007 Yani "Sosyal" olarak öğütleri vardır Kur'an-ın, doğru. .................... Şimdi bu ayetleri bugüne uyarlamanın bir mantığının olmadığını söylüyorum. ............ Yazdıklarım tamamen kendi anlayışımı yansıtmaktadır. Saygılarımla... Sayın boşig. Bu yazıdan daha önceki yazında, güncelliğini kaybetmiş ayetler hariç, bazı ayetlerin de bu günün sosyal yapısına yön veren ayetler olduğunu savunduğunu sanmıştım. Ama son yazından anladığım kadarıyla islamım şartlarının dahi bu günün sosyal yapısıyla örtüşemeyeceğini ancak kişisel tercih olarak kalması gerektiğini belirtmişsin. Tespitlerin bizim tespitlerimizi doğruluyor. Bu tespitlerine katılıyorum. Ancak kişisel tercihlerin diğer inasanlara dayatma olarak kullanılmadığı sürece. Hatta kendi eşine ve ailesine bile. Her ne kadar kendi anlayışım demiş isende; böyle bir anlayış diğer teist arkadaşlara örnek olarak gösterilmeli. Katılırsın sanırım ahlaki değerlerin tamamı o zamanın sosyal yaşamdan oluşmuş, ama birileri bunları dini hükümlere mal etmiştir. Bu günün sosyal yaşamından tamamen geri kalmış dini hükümlerin, halen güncel ahlaki değerler taşıyor diye insanlığa dayatılmasının, aileye dayatılmasının yanlış olacağı da açıkta. "Din, kişisel tercih olarak kalmalı" için söylenecek çok şeyler var elbette. Ama konu dışına çıkmamak için burada bitiriyorum. Görüşlerimizi diğer başlıklarda açıklıyoruz zaten. İyi dileklerimle.. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2007 Sayın kralx, Sevgili katakuta (haksöz) Kuran'daki çelişkiler konusunda kocaman bir başlık açtı. Devamı için oraya bak. Boş zamanaım olunca Kuran'daki çelişkiler konusunda kocaman bir liste yapacağım. Evet sayın Brain o verdiğin linkte haksözle tartışan bendim zaten. yani bir çok çelişki iddasına en ince ayrıntısına kadar cevap verdim, link orada isteyen bakabilir.... Muhammed Yaratıcı'ya Allah adını verip, onu narsist, megaloman, işkenceci ve psikopat olarak tanıtıyor. Bir adamı narsist, megaloman, işkenceci, psikopat olarak tanımlamak hakaret olmuyor mu? Bu saydığın sıfatlar insanlarda bulunur yaratıcıda bulunmaz o zaten en güçlüdür ve dilediğini yapar.. Beynin düşünmüyor mu? Beyin veri saklama, veri alış verişi, veri kıyaslama gibi işlevleri yerine getirir ama bunları yaptıran yaptırma kararı alan ve sonuçları kendisine sunulan şey ruhtur.. Yani bilgi işlem olayını Pc yapar ama o Pc ye bu işlemleri yaptıran insandır ve sonuçlarda veri yada hizmet olarak o yaptıran insana sunulur.. Bilgisayar, öğretildiği kadar düşünmüyor mu Sadece ondan istenileni yapıyor, kendisi isteyememiyor yani programlama.. Sen uyurken, virüs programını güncelleştirip, virüs taraması yapmıyor mu? Pc nin virüs taraması yapmasını isteyen insandır ve bu isteğinin yerine getirilmesi için programı belli saatlere programlamıştır.. Belirli bir süre aktivite olmayınca, ekran koruyucusunu devreye sokmuyor mu?Bilgisayarınıza falanca ip nurmarasından girme girişimi var diye uyarmıyor mu? Bunlar silikon, metal ve elektriğin "akıllı" eylemler yapması değil mi? Evet bunlarıda Pc kendisi yapmıyor, önceden programlana işlemleri yerine getiriyor, ne başlarken nede biterken kendi iradesi yoktur.. Daha doğrusu Pc de irade yoktur, yani bir işlemi yapmak yada yapmamak gibi bir istek söz konusu değildir.. Sana milyon kere mi tekralayacağım, maddeler tek tek bilinçsizdir, ama ortaya çıkan eylemler bilinçlidir diye? İstersen trilyon kere söyle, söylediğin şeyler yanlış olduğu için tekrar etmen gerçeği değiştirmez.. Maddeler tek tek bilinçsizdir diyorsun, peki birleştiklerinde bilinç bu maddelerin neresinde..? Zaten en başta maddeler bilinçli bir hal almayı nasıl murad ediyorlar..:)Yani bir madde düşünün bilinçsiz, yanında bir madde daha var o da bilinçsiz, ikisi yada daha fazlası tesadüfen birleşiyor tabi bu birleşme yüzeysel anlatılıyor, nasıl birleşirler hiç değinilmiyor ve bilinçli madde oluşturuyorlar öyle mi..? Yani bir milyar atom birleşiyor gözü oluşturoyor ne oldu.? Bilimsle bir bilgimi bu şimdi.. Bu cümle ile ilgili bin tane soru çıkar ve hiç biriside cevaplanamaz.. Bilinçsiz bir madde (artık bilinçsiz madde dediği şey hangi düzeydeyse yani atom düzeyindemi kuark düzeyinde mi) bilinci olmamasına rağmen bilinçli yapı oluşturacak bir programa kendisini nasıl dahil ediyor..? Bilinçsiz maddeler her zaman bilinçsizdir, neyle birleşirlerse birleşsinler bilinçli olmazlar.. Şuanda kainatta bir tane bilinçli madde gösteremezsiniz.. Her biri önceden tain edilmiş bir fizik programını yaşıyorlar.. Zaten sende belirtmişsin bak "Ama ortaya çıkan şey bilinçli bir eylem gibidir." "Gibidir" demişsin gibi nedir benzer ama aslı değildir demektir. Yani, aslen maddede bilinç yoktur, sadece bilinç varmış gibidir sende böyle diyorsun zaten.. Bu durumda mesele "madde bilinçlimidir" olduğuna göre sonuç madde bilinçsizdir.. Ama senin akıllı tasarım mantığının çürük bir mantık olduğunu ben de söyledim. Evet söylemiş olabilirsin ama sadece ifade boyutunda söyledin açılımında ne söyledin..? Akıllı tasarımın en belirgin ıspatı indirgenemez kompleksliktir.. Yani çalışan bir organ evrimsel boyutta geri götürüldüğünde kaybedeceği ilk özellikle birlikte komple işlevsiz hale gelecektir.. Yani Evrim sürecinde önce beyin vardı sonra karaciğer oluştu gibi bir olay yoktur, birinin yokluğu diğerininde yokluğu demektir.. Buraya mantığı anlamanız açısında böyle bir örnek verdim daha detaylı tartışabiliriz.. Benim iddiam da şu: Herşey başka birşeyin ürünü, başka birşeyin imalatçısıdır. Bunu bir yerde sonlandıramazsın.Bütün tabiat buna şahittir Haklısın doğru bir mantık yani herşey bir imalat yani tesadüflere yer yok.. Ama ilk imalatcıyı imal eden yoktur o kendisi ezelden vardı.. Zaten mantık bunun tersini söyleyemiyor çünkü silsile sonsuza gidiyor oysa sonsuz diye bir şeyde yoktur çünkü zaman yaratılmıştır, ilk ve son kavramları zamanlılığa aittir, zamandan önce ilk ve son diye bir şey yoktur.. Allah'ın varlığındaki ezeliyetlik zamansız olarak algılanmalıdır, yani an'da vardı ve hep vardı.. Saygılar.. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2007 Sayın boşig. Bu yazıdan daha önceki yazında, güncelliğini kaybetmiş ayetler hariç, bazı ayetlerin de bu günün sosyal yapısına yön veren ayetler olduğunu savunduğunu sanmıştım. Ama son yazından anladığım kadarıyla islamım şartlarının dahi bu günün sosyal yapısıyla örtüşemeyeceğini ancak kişisel tercih olarak kalması gerektiğini belirtmişsin. Sayın Bilimselci aslına bakarsanız hep bunu söylüyorum. Bahsettiğimiz şey sadece ve sadece "İnanç" Yani şöyle söyleyeyim; aynı Tanrı'ya inandığını söyleyen insanlar bile aslında inandıkları şey açısından farklılıklar gösterirler. "Ben Müslümanım" diyen iki insan arasında bile "Tanrı"nın "Neliği" hakkındaki anlayış açısından, her ne kadar dile getiremeselerde mutlaka ve mutlaka farklılıklar vardır ve biliyorum ki "Şeyhlik" ya da "Şıhlık" yani "Dini Önder" tanımları bu farklılıkları engellemek için uydurulmuş bir yapıdır. Mezhepler bile bu farklılıkları en aza indirgemek için kalıplaşmış, kemikleşmiş kollarıdır dinlerin. Oysa nasıl ki yaşam bir yolunu bulmaktadır, "Bilinç"te bir yolunu bulmakta ve farklılıklar sonsuza kadar sürememektedir. O yüzden en temel ve kaçınılmaz olan şey, İnançların "Bireysellikten" yada "Kişisel Tercih"ten öteye geçemeyeceğidir. "İslam'ın Şartları"nın bugüne uymaması bir yana, böyle bir şartlanmanın olduğuna dahi pek inanmıyorum.. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın bahsedilen şeyler "Toplumsal" şeylerdir. Ve toplumlar değişime maruz kalan en birinci yapıdır. Devamlı değişmektedirler ve kaçınılmaz olarak kabulleride değişmektedir. Değil din hiç bir dikte insanları 50yıl öncesine dahi mahkum edemez. Kaldı ki dinlerin toplumsal kabulleri ortaya çıktıları dönemlere aittir... Tespitlerin bizim tespitlerimizi doğruluyor. Bu tespitlerine katılıyorum. Ancak kişisel tercihlerin diğer inasanlara dayatma olarak kullanılmadığı sürece. Hatta kendi eşine ve ailesine bile. Her ne kadar kendi anlayışım demiş isende; böyle bir anlayış diğer teist arkadaşlara örnek olarak gösterilmeli. Katılırsın sanırım ahlaki değerlerin tamamı o zamanın sosyal yaşamdan oluşmuş, ama birileri bunları dini hükümlere mal etmiştir. Bu günün sosyal yaşamından tamamen geri kalmış dini hükümlerin, halen güncel ahlaki değerler taşıyor diye insanlığa dayatılmasının, aileye dayatılmasının yanlış olacağı da açıkta. ...da denilebilir. Ama belki kapsam açısından farklı düşünüyor olabiliriz. Ben toplumsal kuralları, toplumun kendisinin belirleyebileceğini ya da toplumunca ortak ve gönül rahatlığıyla benimsenebilen şeylerin toplumsal kural olabileceğini düşünüyorum. Bu anlamda "Bireysel Ahlak" ya da "Din Ahlakı" gibi kabulleri pek geçerli ve kabul edilebilir görmüyorum... Tabi bu konuyla pek alakalı ve şu an tartışabileceğimiz bir şey değil. Sadece bir ayraç... "Din, kişisel tercih olarak kalmalı" için söylenecek çok şeyler var elbette. Ama konu dışına çıkmamak için burada bitiriyorum.Görüşlerimizi diğer başlıklarda açıklıyoruz zaten. İyi dileklerimle.. Evet... "Din Kişisel Tercih Olarak Kalmalı"dan ziyade, Din ya da İnançlar zaten kişisel olmaktan öyteye gidemezler günümüzde... Dinin "Kişi Dışına Çıkması", yani günümüzde insanların toplumsallaşmasının dine dayandırılması son derece mantıksız ve tehlikelidir. Saygılarımla... Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2007 Evet sayın Brain o verdiğin linkte haksözle tartışan bendim zaten. yani bir çok çelişki iddasına en ince ayrıntısına kadar cevap verdim, link orada isteyen bakabilir.... O başlığı ben de takip ettim. İlaç niyetine tek bir çelişkiye cevap veremedin. Yukardıa ben de sıraladım bazılarını. Burada cevap ver de, herkese göster nasıl cevap verdiğini. Bu saydığın sıfatlar insanlarda bulunur yaratıcıda bulunmaz o zaten en güçlüdür ve dilediğini yapar.. Kuran'ı red mi ediyorsun? Bütün Kuran baştan sona, ben şöyleyim, ben böyleyim, şöyle güçlüyüm, böyle güçlüyüm naralarıyla dolu. Şöyle kebap yaparım, böyle kızartırım tehditleriyle dolu. Bunları ben mi söylüyorum? Beyin veri saklama, veri alış verişi, veri kıyaslama gibi işlevleri yerine getirir ama bunları yaptıran yaptırma kararı alan ve sonuçları kendisine sunulan şey ruhtur..Yani bilgi işlem olayını Pc yapar ama o Pc ye bu işlemleri yaptıran insandır ve sonuçlarda veri yada hizmet olarak o yaptıran insana sunulur.. Sadece ondan istenileni yapıyor, kendisi isteyememiyor yani programlama.. Pc nin virüs taraması yapmasını isteyen insandır ve bu isteğinin yerine getirilmesi için programı belli saatlere programlamıştır.. Evet bunlarıda Pc kendisi yapmıyor, önceden programlana işlemleri yerine getiriyor, ne başlarken nede biterken kendi iradesi yoktur.. Daha doğrusu Pc de irade yoktur, yani bir işlemi yapmak yada yapmamak gibi bir istek söz konusu değildir.. Ruh mu? Hangi ruh? Senin cevapların böyle mi? Sayın boşig sana, veri saklama yeri ve düşünme/değerlendirme/karar verme yerinin ayrı olamayacağını bir yazısında güzelce açıklamıştı. PC'nin virüs taraması yapmasını ben söylemiyorum. Kendi yapıyor. Virüs programı güncelleşmiş mi güncellenmemiş mi ben gidip virüs programını yazan siteye bakmıyorum, güncelleştir diye komut vermiyorum. Bilgisayar kendi yapıyor. Nasıl yapıyor bunca şeyi bu silikon, metal, plastik, elektrik yığını? Programları nasıl hatırlıyor? Sakın maddenin özelliğinden dolayı olmasın? İstersen trilyon kere söyle, söylediğin şeyler yanlış olduğu için tekrar etmen gerçeği değiştirmez.. Gerçek ne? herşeyi Zeus mu yapıyor? Maddeler tek tek bilinçsizdir diyorsun, peki birleştiklerinde bilinç bu maddelerin neresinde..?Zaten en başta maddeler bilinçli bir hal almayı nasıl murad ediyorlar..:)Yani bir madde düşünün bilinçsiz, yanında bir madde daha var o da bilinçsiz, ikisi yada daha fazlası tesadüfen birleşiyor tabi bu birleşme yüzeysel anlatılıyor, nasıl birleşirler hiç değinilmiyor ve bilinçli madde oluşturuyorlar öyle mi..? Yani bir milyar atom birleşiyor gözü oluşturoyor ne oldu.? Bilimsle bir bilgimi bu şimdi.. Bu cümle ile ilgili bin tane soru çıkar ve hiç biriside cevaplanamaz.. Bilinçsiz bir madde (artık bilinçsiz madde dediği şey hangi düzeydeyse yani atom düzeyindemi kuark düzeyinde mi) bilinci olmamasına rağmen bilinçli yapı oluşturacak bir programa kendisini nasıl dahil ediyor..? Bilinçsiz maddeler her zaman bilinçsizdir, neyle birleşirlerse birleşsinler bilinçli olmazlar.. Şuanda kainatta bir tane bilinçli madde gösteremezsiniz.. Her biri önceden tain edilmiş bir fizik programını yaşıyorlar.. Zaten sende belirtmişsin bak "Ama ortaya çıkan şey bilinçli bir eylem gibidir." "Gibidir" demişsin gibi nedir benzer ama aslı değildir demektir. Yani, aslen maddede bilinç yoktur, sadece bilinç varmış gibidir sende böyle diyorsun zaten.. Bu durumda mesele "madde bilinçlimidir" olduğuna göre sonuç madde bilinçsizdir.. Madde bilinçli demedim, oryata çıkan şey bilinçli bir hareketöiş gibi görünür dedim. Yağmur örneği verdim sana, daha basit diye. tek bir molekül var içinde, karmaşık değil diye. Dön bir daha oku, yağmur olayını. Başka bir başlıkta yanardağ olayını verdim. O nu da oku. Evet söylemiş olabilirsin ama sadece ifade boyutunda söyledin açılımında ne söyledin..?Akıllı tasarımın en belirgin ıspatı indirgenemez kompleksliktir.. Yani çalışan bir organ evrimsel boyutta geri götürüldüğünde kaybedeceği ilk özellikle birlikte komple işlevsiz hale gelecektir.. Yani Evrim sürecinde önce beyin vardı sonra karaciğer oluştu gibi bir olay yoktur, birinin yokluğu diğerininde yokluğu demektir.. Buraya mantığı anlamanız açısında böyle bir örnek verdim daha detaylı tartışabiliriz.. Haklısın doğru bir mantık yani herşey bir imalat yani tesadüflere yer yok.. Ara-Bul tuşuna bas ve tesadüfü savunduğum tek bir yazımı getir bana. Herşey, herşeyin yaratıcısıdır. Bir ilk imalatçı yoktur. Herşeyin bir imaltçısı varsa senin ilk dediğin imalatçının da imalatçısı var. Ama ilk imalatcıyı imal eden yoktur o kendisi ezelden vardı.. Herşeyin bir imalatçısı vardır mantığını keyfi olarak nasıl kesiyorsun bir noktada? Zaten mantık bunun tersini söyleyemiyor çünkü silsile sonsuza gidiyor oysa sonsuz diye bir şeyde yoktur çünkü zaman yaratılmıştır, ilk ve son kavramları zamanlılığa aittir, zamandan önce ilk ve son diye bir şey yoktur..Allah'ın varlığındaki ezeliyetlik zamansız olarak algılanmalıdır, yani an'da vardı ve hep vardı.. Sonsuz diye birşey yok mu? Şu sayı doğrusunu tamamla Sayın kralx: ....-6, -5, -4, -3, -2, -1, 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, ..... Sonsuz var mı yok mu? Kuran'ın ilahında zamansızlık diye birşey yoktur. Allah katında 1 gün, insan katında 1000 günmüş, öyle diyor Kuran'ın ilahı. Zamansızlık hızın ışık hızına erişmesiyle sadece "ışık hızında hareket eden açısından" mümkündür. Işık hızında hareket eden kimseyi gözleyen için zamansızlık diye birşey yoktur. Zamansızlık eylemsizliktir. Allah katında zamansızlık var dersen, Kuran'ın ilahına atfettiğin yaratma, ol, vs. gibi şeyler anlamsızlaşır. Ayrıca mekan olursa hız olabilir. Kuran'ın ilahını mekana hapsetmiş olursun. Saygılar. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2007 O başlığı ben de takip ettim. İlaç niyetine tek bir çelişkiye cevap veremedin.Yukarda ben de sıraladım bazılarını. Burada cevap ver de, herkese göster nasıl cevap verdiğini. Bu değerlendirmeyi sen yapıyorsun ve cevap veremedin diyorsun, çünkü sen şuan tarafsın.. Bende tam tersini söylüyorum gayet açık venet cevaplar verdim.. Bence ikimizde yorum yapmayalım, link orada tıklasınlar görsünler.. Kuran'ı red mi ediyorsun? Bütün Kuran baştan sona, ben şöyleyim, ben böyleyim, şöyle güçlüyüm, böyle güçlüyüm naralarıyla dolu. Şöyle kebap yaparım, böyle kızartırım tehditleriyle dolu. Bunları ben mi söylüyorum? Evet o (c.c) övünmekte haklı, büyüklüğünü ifade etmekte haklı, varsa ondan büyük o zaman haksız olur, olmadığına göre...... Büyük olmamasına rağmen büyüğüm diyenlerin durumu ile zaten büyük olanın durumunu aynı kefeye koyma.. Madde bilinçli demedim Evet dememelisin zaten.. Desende doğru bir bilgi olmaz.. Kısa ve öz, madde bilinçli midir bilinçli değilmidir..? Cevap Bilinçli değildir.. Ara-Bul tuşuna bas ve tesadüfü savunduğum tek bir yazımı getir bana Tasarım mı..? Herşeyin bir imalatçısı vardır mantığını keyfi olarak nasıl kesiyorsun bir noktada? Bu saydığın silsile zaman mefumunda gerçekleşir, zaman yaratılmıştır sonradan vardır.. Zamansızlık öncersizliktir bu da hep var olan demektir yani varlığı zatından.. Öncesi omayanın sonrası olmaz, zamansızlıkta zamanı yarattı ve zamanı harekete bağladı, iki hareket arasındaki geçen süre zamandır.. Zaman yoksa ezeliyet devrededir.. Yani başlangıca gitmeye çalıştıkça başlangıcıı bulunamayan, başlangıcının bulunamaması var ve erişilemiyor değil, başlangıcının olmamasından kaynaklanıyor, fizik yasalzrına ters ama bilki bu fizik sadece bu evreni anlatır hatta bazen bu evrenide anlatamaz.. ....-6, -5, -4, -3, -2, -1, 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, ..... Rakamlardan bahsetmiyoruz, zamandan bahsediyoruz.. Allah katında zamansızlık var dersen, Kuran'ın ilahına atfettiğin yaratma, ol, vs. gibi şeyler anlamsızlaşır. Ayrıca mekan olursa hız olabilir. Kuran'ın ilahını mekana hapsetmiş olursun. Allah'ın yaratması zamandan münezzehtir, çünkü geri ve şleri yoktur an'da yaratmıştır.. Ol sözünün hareketle ve zamanla ilgisi yoktur.. Cetvele geriden bakana göre 1. santimle 30. santim anında vardır.. Ama Cetvelin 1. santimine inen ve ileriye o santimden bakan adamın önünde 2., 3., 4. ..... santimler vardır ve bu santimler arasındaki hareketi zaman içerisindedir.. Cetvele yüksekten bakan adam santimleri anında ve tüm gördüğü için hareket söz konsu değildir, durağandır.. Saygılar.. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 29 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 29 Mayıs , 2007 Bu değerlendirmeyi sen yapıyorsun ve cevap veremedin diyorsun, çünkü sen şuan tarafsın..Bende tam tersini söylüyorum gayet açık venet cevaplar verdim.. Bence ikimizde yorum yapmayalım, link orada tıklasınlar görsünler.. Zamanı olan gider o linke bakar. Baksın. Ama neden sen burda benim verdiğim örnekleri iki kezdir görmüyorsun veya görmek istemiyorsun? Onlara bir cevap ver de, nasıl çelişki olmadığını herkes görsün, diğer çelişkilere nasıl cevap verdiğine ilişkin bir fikirleri olsun, okuma arzusu duysunlar. Evet o (c.c) övünmekte haklı, büyüklüğünü ifade etmekte haklı, varsa ondan büyük o zaman haksız olur, olmadığına göre......Büyük olmamasına rağmen büyüğüm diyenlerin durumu ile zaten büyük olanın durumunu aynı kefeye koyma.. Övünmek kötüdür kardeşim: 2x2=4. Kim yaparsa yapsın. İnsanları güçle korkutmak kötüdür. Tasarım mı..? Tasarım olabilmesi için tek merkezli bir akıl olması gerek, böyle birşey yok. Bu saydığın silsile zaman mefumunda gerçekleşir, zaman yaratılmıştır sonradan vardır..Zamansızlık öncersizliktir bu da hep var olan demektir yani varlığı zatından.. Öncesi omayanın sonrası olmaz, zamansızlıkta zamanı yarattı ve zamanı harekete bağladı, iki hareket arasındaki geçen süre zamandır.. Zaman yoksa ezeliyet devrededir.. Yani başlangıca gitmeye çalıştıkça başlangıcıı bulunamayan, başlangıcının bulunamaması var ve erişilemiyor değil, başlangıcının olmamasından kaynaklanıyor, fizik yasalzrına ters ama bilki bu fizik sadece bu evreni anlatır hatta bazen bu evrenide anlatamaz..Rakamlardan bahsetmiyoruz, zamandan bahsediyoruz.. Allah'ın yaratması zamandan münezzehtir, çünkü geri ve şleri yoktur an'da yaratmıştır.. Ol sözünün hareketle ve zamanla ilgisi yoktur.. Cetvele geriden bakana göre 1. santimle 30. santim anında vardır.. Ama Cetvelin 1. santimine inen ve ileriye o santimden bakan adamın önünde 2., 3., 4. ..... santimler vardır ve bu santimler arasındaki hareketi zaman içerisindedir.. Cetvele yüksekten bakan adam santimleri anında ve tüm gördüğü için hareket söz konsu değildir, durağandır.. "Allah'ın yaratması zamandan münezzehtir", "ol sözünün hareketle ve zamanla ilgisi yoktur" sözü kadar akla mantığa aykırı birşey yoktur. Olmak ve yaratmak, hareketi içinde barındırıan fiillerdir. FİİL. FAALİYET. HAREKET! Cetvele yüksekten bakan bir adam, cetveldeki karıncanın yokluk anı ile, varlık anı arasındaki hareketi görür. Saygılar. Alıntı
Φ fantastico Gönderi tarihi: 2 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 2 Haziran , 2007 Ya benimle kafa mı buluyorsun arkadaşım bir sürü küfür ediyorsun burada ve sonrada uyarı almandan, bahsediyorsun senin uyarı alıp almadığın beni ilgilendirmez, senin burada küfür ve kötü sözle hakaret ettiğin ilgilendirir. Tartışma adabı içinde karşındakilere saygılı olmak dururken mahalle kabadayısı edasıyla sana böyle şeyler hoş değil diyenlere çamur atıyorsun... Yaratılış gayesi demiştik, insanoğlunun yaratılış gayesi olduğu gibi, yaratılıştan gelen bir takım özellikleri vardır...İyi yada kötü bir takım özellikler bunlar...Her bir insanda farklılık gösteren bu özellikleri, bir dine mal etmek çok yanlış olur..Tıpkı ateistlerin düşünce mekanizmalarından bahsettiğim gibi, nasıl tepkime verdiniz, üzerinize alındınız belkide...O yıldızların altındaki yazılanlar sanki bir şahsa atıf edilen bir takım kötü sözler olarak algılandı...Oysa İslama göre sizin inandığınız bir takım değerler zaten topyekün bir küfürdür... Nasıl ki ateistlerin düşünce mekanizmaları bir kesimi rahatsız etmişse, ateistlerinde din hakkındaki düşünceleri o derece tepki bulur ki, bu da tek taraflı düşünce mekanizmasının ateistler tarafından nasıl da kullanıldığının bir örneğidir.. Şöyleki; burada atıf edilen, islama yönelik adam kesenler , peygambere yönelik bir takım yakışıksız ifadeler bunun en güzel göstergesidir..Saygılar Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.