Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Faili Mechul Cinayetler (!)


BlackCADY

Önerilen İletiler

Bahriye Üçok

 

Bahriye Üçok, (d. 1919, Trabzon – ö. 6 Ekim 1990, Ankara). Türk tarihçi ve siyasetbilimci.

 

İstanbul Kandilli Kız Lisesi'ni bitirdi. Yüksek öğrenimini Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Ortaçağ Türk-İslam Tarihi Bölümü'nden alırken, aynı zamanda Devlet Konservatuarı Opera Bölümü'ne de devam etti ve bu bölümü de bitirdi. Samsun ve Ankara'da on bir yıl süren lise öğretmenliğinden sonra, 1953 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde öğretim üyesi oldu. Aynı zamanda bu fakültenin ilk kadın öğretim üyesidir.

 

1954 yılında "İslam Devletleri'nde Kadın Hükümdarlarla" adlı tezinde başarılı bulunarak doçentliğe yükseldi. Farsça ve Arapça'yı iyi derecede bilen Üçok, Kur'an-ı Kerim'e bağlı kalarak İslam dinini çağdaş, gerçekçi ve dinin özünde bulunan hoşgörüyle yorumladı. Bu nedenle 1960'lı yıllardan itibaren tehditler almaya başladı ve kendini güvende hissetmediği için akademik çalışmalarına ara vermek zorunda kaldı.

 

1971 yılında kontenjandan senatör oldu ve bu gelişmeyle birlikte aktif siyasi yaşama da başlamış oldu. Siyasi tercihini CHP'den yana kullanan Üçok, 1977'de CHP'ye katıldı. 12 Eylül'den sonra açılan Halkçı Parti'nin 1983'de kurucu üyesi oldu. Daha sonra 1984 seçimlerinde de bu partiden Ordu milletvekili olarak TBMM'ye girdi. 1986'dan itibaren SHP üyesi oldu ve 1990 Eylül'ünde bu partinin parti meclisi üyesi seçildi.

 

1989'da televizyonda yapılan bir açık oturumda, "İslam'da örtünmenin ve oruç tutmanın zorunlu olmadığını" açıklamasından sonra, "İslami Hareket" adlı örgütün yoğun tehditlerini almaya başladı. Tehditlerin ardından, 6 Ekim 1990 günü Ankara'da evine gönderilen kitap paketini kapısının önünde açmaya çalışırken içine yerleştirilen bombanın patlaması sonucu yaşamını yitirdi. Daha sonra adı, onun anısına İzmir'de önemli bir meydana ve Ankara'da bir caddeye verilmiştir.

 

"İslam'dan Dönenler ve Yalancı Peygamberler",

"İslam Devletinde Kadın Hükümdarlar",

"İslam Tarihi",

"Emeviler - Abbasiler ve Atatürk'ün İzinde Bir Arpa Boyu"

 

adlı yapıtları bulunan Üçok, birçok makale ve araştırma yazısı da kaleme aldı. Aly Mazahéri'nin "Ortaçağda Müslümanların Günlük Yaşayışları" adlı yapıtını da Türkçe'ye kazandırdı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Eşref Bitlis

 

Eşref Bitlis, (d. 1933, Malatya – ö. 17 Şubat 1993). Eski Jandarma Genel Komutanı.

 

1952 yılında Kara Harp Okulu'ndan teğmen rütbesi ile mezun oldu. 1966 yılında Kara Harp Akademisi'ni tamamladı. Almanya'da dil eğitimini tamamladıktan sonra 1969 yılında Silahlı Kuvvetler Akademisi'nden mezun oldu. 1973'de Alman Harp Akademisi'ni tamamladı.

 

Bir yıl Kara Harp Akademisi'nde başöğretmen olarak görev yaptı. 1978'de tuğgeneral oldu ve Bolu Komando Tugay Komutanlığına getirildi. 1982'de tümgeneral ve Kıbrıs 28. Tümen Komutanı oldu. 1986'da korgeneral rütbesi aldı. 1988'de Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı oldu. 1990'da orgeneral rütbesi aldı ve Jandarma Genel Komutanlığı'na atandı.

 

Bitlis, bölgede konuşlanmış durumda bulunan Çekiç Güç Kuvvetlerinin Türkiye'den ayrılması gerektiğini açıklıyor ve ABD'nin Kuzey Irak'da oluşturmaya çalıştığı Kürt Devleti'nin Türkiye'nin zararına olduğunu söylüyordu. Bu nedenle ABD büyükelçiliği tarafından birkaç defa hükümete şikayet edildiği iddia edildi. 17 Aralık 1992'de Çekiç Güç'e bağlı Amerikan savaş uçakları, kendilerine bildirildiği halde Irak'ın Selahattin kentine gitmekte olan Bitlis'in helikopterine taciz uçuşu yaptı ve helikopteri inişe zorladı.

 

Eşref Bitlis, 17 Şubat 1993'de, uçağının henüz aydınlanamayan nedenlerle düşmesi sonucu şehit oldu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Uğur Mumcu

 

(d. 22 Ağustos 1942... ö. 24 Ocak 1993) Gazeteci/Yazar

 

Uğur Mumcu 22 Ağustos 1942-24 Ocak 1993 gazeteci, araştırmacı yazar. Eşi Güldal Homan evlilikleri (1977) süresince oğlu Özgür (1981) ve kızı Özge isimli çocukları vardır. 1993 yılında uğradığı bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetmiştir.

 

Annesi Nadire Hanım, babası, Tapu Kadastro memuru Hakkı Şinasi Bey'di. Ailesi Ankaralı olan Uğur Mumcu, 22 Ağustos 1942 tarihinde, babasının memuriyeti dolayısıyla Kırşehir'de, dört kardeşin üçüncüsü olarak doğdu.

 

İlk ve orta okulları Ankara Bahçelievler Deneme Lisesi'ndeokuyan Mumcu çok aktif bir öğrenciydi. Üniversite eğitimini 1961-1965 avukat olmak üzere başladığı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni tamamladı. 26 Ağustos 1962’de Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan Türk Sosyalizmi başlıklı makalesiyle Yunus Nadi Ödülü’nü aldı. 1963’de fakültede öğrenci derneği başkanı seçildi.

 

Askerliğini yapmaya hazırlandığı sırada 12 Mart dönemi’nde bir yazısında kullandığı "ordu uyanık olmalı" sözleriyle, "orduya hakaret etmek", "sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü kurmak" suçunu işlediği iddasıyla gözaltına alındı. Mamak Askeri Cezaevi’nde pek çok aydınla birlikte bir yıla yakın kalan Uğur Mumcu, bu davadan dolayı 7 yıl hapse mahkum edildi. Fakat Yargıtay'ca karar bozuldu ve serbest bırakıldı. Bu olaydan sonra Mumcu askerliğini, 1972-1974 yılları arasında Ağrı'nın Patnos ilçesinde, resmi tanımıyla "sakıncalı piyade eri" olarak tamamladı. Patnos'ta, ağır koşullar altında askerliğini yaparken, zaten uzun zamandan beri var olan ülseri yüzünden mide kanaması geçirdi.

 

Uğur Mumcu anısına ailesi tarafından Ekim 1994'te Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı adında bir vakıf kurulmuştur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ahmet Taner Kışlalı

 

Ahmet Taner Kışlalı, Tokat`ın Zile ilçesinde 10 Temmuz 1939'da doğdu.

Kışlalı, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi`ni bitirdikten sonra 1962-63 yılları arasında Yenigün Gazetesi’nde yazı işleri müdürlüğü yaptı. 1968-72 yılları arasında öğretim görevlisi olan Ahmet Taner Kışlalı, 1967 Paris Hukuk Fakültesi’nde doktorasını yaptı. 1988 yılında da profesör olan Ahmet Taner Kışlalı, 1977'de Cumhuriyet Halk Partisi`nden 5. Dönem İzmir Milletvekili seçildi. Kışlalı, Bülent Ecevit tarafından kurulan 42. Hükümet`te

1978-79 yıllarında Kültür Bakanı olarak görev yaptı.

 

12 Eylül sonrasında üniversiteye dönen Kışlalı, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi`nde siyaset bilimi dersleri verdi. Ahmet Taner Kışlalı, aynı zamanda Cumhuriyet Gazetesi`nde ''Haftaya Bakış'' başlığıyla köşe yazıları yazıyordu.

 

Kışlalı, 21 Ekim 1999 Perşembe günü, Ankara'da evinin önünde uğradığı bombalı saldırı sonucu vefat etti.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Necib Hamlemitoğlu

 

1954 yılında Ankara'da doğan Hablemitoğlu, 1977 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu'ndan mezun oldu. 1977-1978 yıllarında "Dilde Fikirde İşde Birlik" adlı aylık bir dergi yayınladı. Uzun yıllar çeşitli kuruluşlarda basın müşaviri olarak çalıştıktan sonra Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü'nde master ve doktora yaptı.

 

Türkiye dışındaki Türk topluluklarının yakın tarihi ile ilgili olarak çalışmalar yapan Hablemitoğlu, Orta Avrupa ve Balkanlar'da Türk eserleri, Türk azınlıkları ve şehitliklerimiz konusunda alan çalışmaları yürüttü. Bu çalışmalar çeşitli gazetelerde yazı dizisi olarak yayınlandı. 1995-1996 yılları arasında Birleşmiş Milletler Örgütü'nün bir projesinde (UNDP) görev alarak Moldova'da Gagauz Türkleri'nin Latin alfabesine geçişi ile ilgili olarak danışmanlık hizmeti verdi. Buradaki görevi sırasında, Cumhuriyet döneminin başında bölgede Atatürk tarafından görevlendirilen öğretmenlerin bulunduğunu belirleyerek, bu öğretmenlerin bugün yaşayan öğrencilerinin anılarını derledi ve bir kısmını Kemal'in Öğretmenleri başlığı ile yayınladı.

 

Çalışma alanına ilişkin çok sayıda kitap ve makalesi bulunan Hablemitoğlu, şehit edildiği 18 Aralık 2002 tarihine kadar Ankara Üniversitesi'nde Doktor Öğretim Görevlisi olarak binlerce öğrenciye yirmi yıl boyunca Atatürk İlkeleri ve Devrim tarihi derslerini verdi.

 

İlk kitabı, II. Dünya Savaşı sırasında Sovyet Rusya tarafından Kırım Türkleri'nin kendi topraklarından zorunlu göç ettirilişini anlatan ve 1974 yılında yayınlanan "Yüzbinlerin Sürgünü" dür.

 

Diğer kitapları, "Çarlık Rusyası'nda Türk Kongreleri (1905-1917)", "Şefika Gaspıralı ve Rusya'da Türk Kadın Hareketi (1893-1920), "Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası" ve "Kırım'da Türk Soykırımı" isimli çalışmalardır. Hablemitoğlu'nun özellikle Türkiye dışında yaşayan Türk toplulukları ve Kırım Türkleri konusunda yayınlanmış tarihi belgelere dayalı çok sayıda makalesi bulunmaktadır. Bir Kırım Türkü olan Dr. Necip HABLEMİTOĞLU, Kırım Türkleri"nin Türkçü lideri İsmail Gaspıralı"ya ait tarihi belgelerden oluşan bir arşive de sahipdi.

 

Ayrıca, Türkiye'de ve yurt dışında faaliyet gösteren bölücü terör örgütleri ve Alman Vakıfları ile Avrupa Birliği Uyum Yasaları içinde yer alan vakıflar yasası konularında çeşitli araştırmaları bulunan Hablemitoğlu, çalışma alanına ilişkin Türkiye"de ve yabancı ülkelerde sempozyum, panel gibi toplantılarda sayısız konferanslar verdi, çeşitli televizyon ve radyo programlarına katıldı.

 

Din sömürücülerine karşı devamlı mücadele içerisinde oldu; Köstebek adlı eserinde Emniyet ve İstihbarat birimlerindeki Fetullahçı yapılanmayı derinlemesine inceledi.

 

Kendisi gibi öğretim üyesi olan Doç.Dr. Şengül HABLEMİTOĞLU ile evli, Kanije ve Uyvar adında iki kız çocuk babası idi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sivas Katliyamı

 

Gözlerini kan bürümüş gericiler, bundan 14 yıl önce 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta, 35’i aydın, sanatçı, yurtsever, 37 insanı güvenlik güçlerinin önünde saatlerce kuşatıp diri diri yakmışlar ve bu vahşeti kitlesel histeri içinde seyretmişlerdi.

Aydına, sanatçıya, bilim insanına ve ilerici düşünceye tahammülü olmayan ve onlardan korkan gericilik, her zaman histerik bir şekilde linçci ve özlemcisi olmuştur.

 

Sivas katliamı bu özlemin ne ilk ne de son örneği idi.

 

1980 sonrasında önce “Türk–İslam sentezi”, ardından “muhafazakâr-liberal düşünce sentezi” ile yaygınlaşan gericilik, ilerici düşünceye tarih boyunca hep düşman olmuş ve kinini çeşitli biçimler altında göstermiştir. Derinde veya yüzeyde, her zaman Türkiye’yi saran gericilik, yol açtığı kültürel, toplumsal ve siyasal sorunlar yoluyla ve bazen de yarattığı terörle bu düşmanlığını tescil etmiştir.

 

Gericiliğin “teröre sevgi” ve “teröre tapınma” günü olan 2 Temmuz’un arkasında böylesi geniş bir arka plan bulunmaktadır.

Ancak çeşitli alt eğilimler ve biçimler altında yayılmasını sürdüren gericiliği durdurmanın yolu ülkede yükseltilecek toplumsal mücadeleler ve ilerici, yurtsever aydınlık düşünce ortamının geliştirilmesidir.

Özellikle 1960 sonrasının gerici oluşumlarından Kanlı Pazar’lara, Çorum, Maraş, Sivas ve Gazi katliamlarından aydınlarımızın değişik tarihlerde öldürülmesine ve son Danıştay katliamına dek bütün karanlık noktalar aydınlatılmadıkça gericilik geriletilmiş ve Türkiye temizlenmiş sayılmayacaktır.

 

İnsanlarımızın, aydınlarımızın katledilmediği, düşüncenin suç sayılmadığı, düşüncelerinden dolayı insanların öldürülüp yakılmadığı, çetelerin ve sömürünün bulunmadığı; eşitlik, özgürlük ve adaletin egemen olduğu başka bir Türkiye özlem ve mücadelesi her şeye karşın sürmektedir, sürecektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

22-26 Aralık 1978 Kahramanmaraş ve Çorum olayları. Alevi Sünni ayrımcılığının körüklenmesi sonucu çıkan olaylarda 105 kişi hayatını kaybetti.

4 Eylül 1990 Turan Dursun cinayeti. İslam araştırmacısı Turan Dursun Koşuyolu’ndaki evinden çıktıktan sonra iki kişi tarafından susturucu takılmış silahla öldürüldü.

31 Ocak 1990 Prof Dr Muammer Aksoy cinayeti. Atatürkçü Düşünce Derneği kurucusu.

6 Ekim 1990 Bahriye Üçok cinayeti. İlahiyat profösörü Uçok, laik kimliği ile tanınırdı.

24 Ocak 1993 Uğur Mumcu cinayeti. Hizbullah hakkında da araştırmaları vardı.

2 Temmuz 1993 Sivas olayları. Pir Sultan Abdal şenlikleri sırasında 33 kişi katledildi. Öldürülen insanlar yazar,sanatçı ve ozanlardan oluşuyordu.

21 Ekim 1999 Ahmet Taner Kışlalı cinayeti. Cumhuriyet gazetesi yazarı, laik kimliği ile tanınırdı. Arabasına yerleştirilen bir bomba ile öldürüldü.

24 Ocak 2001 Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan, Hizbullah’a karşı yürüttüğü operasyonlar sonucunda öldürüldü.

15 Kasım 2003 İstanbul’daki sinegog saldırıları.

20 Kasım 2003 İngiliz Başkonsolosluğu ve HSBC saldırıları.

9 Mart 2004 Mason locası saldırısı. İki intihar komandosu İstanbul Kartal’da locaya saldırı düzenledi, 2 kişi öldü.

17 Mayıs 2006 Danıştay saldırısı. Danıştay 2.dairesi üyesi Mustafa Yücel hayatını kaybetti, 4 kişi yaralandı.

5 Şubat 2006 Rahip Santoro cinayeti.

16 Ocak 2007 Hrant Dink cinayeti.

18 Nisan 2006 Malatya zirve yayınevi cinayetleri.

Allah için adam öldürenler, bize bugün İslam karşıtı etiketi yapıştırıyorlar. Son 30 yılın kısa görüşünüşü yukarıdaki gibi işte. Öldürdükçe tanrıya yakınlaşan bir zihniyetin temeline tü kü rü rüm ben.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aydın Cinayetleri

 

Perihan Mağden

 

En büyük yazarlarını, şairlerini, sanatçılarını hapishanelerde yatırma siciline sahip bu ülkede, aydınlar, sadece adaletsiz yargılamalara, haksız hapis cezalarına, linç girişimlerine, medya sansürüne, çarpıtma, karalama ve iftiralara maruz kalmıyorlar. Bu yaranın en derin yanını, siyasi suikastlerle katledilen aydınlar oluşturuyor.

Osmanlı'dan günümüze, sayısız aydın, siyasi nedenlerle suikaste, saldırılara kurban gitti.

Ahmet Samim: Siyasi suikaste kurban giden Serbesti Gazetesi'nin başyazarı Ahmet Samim, aynı zamanda ilk basın şehididir.

6 Nisan 1909'da katledildi. Galata Köprüsü'nün üzerinde tıpkı Hrant Dink gibi tabancayla vuruldu.

İttihat ve Terakki'yi eleştirdiği, yolsuzlukların üzerine gittiği için...

Mustafa Suphi: Türkiye Komünist Partisi kurucusu Mustafa Suphi, 28-29 Ocak 1921 gecesi 14 yoldaşı ile birlikte Trabzon açıklarında denize atılarak katledildi. Suphi, TKP'nin Bakü'deki 1. Kongresi'nden sonra ulusal kurtuluş savaşına katılmak için Anadolu'ya geçmişti. Ne var ki Mustafa Kemal önderliğindeki Ankara hükümeti, Suphi'nin Anadolu topraklarına ayak basmasından itibaren provokasyon örgütlemeye başladılar. Erzurum'da bu amaçla gerici bir kalabalık, Suphi ve arkadaşlarına saldırmaya kalkıştı. Bunun ardından Suphi ve arkadaşları, Trabzon'dan motorla Batum'a ve oradan Bakü'ye dönmeye karar verdiler. Ancak, Ankara hükümetiyle bağlantılı Topal Osman isimli çeteci tarafından katledildiler. Topal Osman, daha sonra Mustafa Kemal'e suikast iddiasıyla idam edildi. Mustafa Suphi'lerin nasıl katledildiğini bilen son kişi de ortadan kaldırılmış oldu.

Sabahattin Ali: 1947 yılında Bulgaristan sınırında ölü olarak bulundu. Sosyalist bir aydın olan Sabahattin Ali'nin katledilmesi karşısında devlet, 'komünist komplo' açıklamaları yaptı. Sabahattin Ali'yi öldüren -silah kaçırma suçuyla askerlikten çıkarılmış- gedikli çavuş Ali Ertekin, ifadesinde, cinayeti milli hislerle açıkladı: "...Şimdiye kadar memleket içerisinde yapmış olduğu ve bundan sonra da memleket dışında yapacağı zararlı hareketleri düşünerek milli hislerim galeyana geldi..."

Ali Ertekin 'adam öldürmek'ten hüküm giydi. Ancak hafifletici sebeplerle indirilmiş hapis cezasını, '50 affı' sayesinde 21 ayda tamamladı ve serbest kaldı.

Dönemin İstanbul Emniyeti Birinci Şube Müdürü Parmaksız Hamdi, yıllar sonra şu açıklamayı yaptı: "Cinayeti işleyen polis değil, MİT'tir. İnfaz emrini veren de gazeteci, yazar, CHP'de üst düzeylerde bir kişidir. Zaten bu emri veren politikacı da daha sonra feci şekilde öldürüldü, adını veremem." Aradan 60 yıl geçmesine rağmen Sabahattin Ali cinayeti hâlâ aydınlatılamadı.

Abdi İpekçi: 1 Şubat 1979'da kontrgerilla elemanı Mehmet Ali Ağca tarafından vuruldu. İpekçi'nin öldürülmesi, 12 Eylül'e giden yolda önemli bir kilometre taşı oldu. Bir süre sora yakalanan Ağca, tutuklu bulunduğu Maltepe Askeri Cezaevi'nden kaçırıldı. Ağca'nın kontrgerilla bağlantıları, yurtdışında da Papa'nın vurulmasına kadar uzandı. Ancak Ağca'ya, İpekçi'yi vurma talimatını kimlerin verdiği hep gizli tutuldu, araştırılmadı. Dahası, Türkiye'ye iadesinin ardından Ağca'nın salıverilmesi konusunda da girişimler başladı. Aradan geçen 28 yıla rağmen cinayetin arkasındaki isimlerin açığa çıkarılmamış olması, gerçek katillerin hâlâ devlet tarafından korunduğuna işaret ediyor.

Kemal Türkler: Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun kurucusu ve ilk genel başkanı.

1961 yılında Türkiye İşçi Partisi kurucuları arasında yer aldı. 1970'te, 15-16 Haziran işçi ayaklanması nedeniyle tutuklandı. 1977 yılına kadar DİSK Genel Başkanlığı'nı yürüten Türkler, askeri darbe arifesinde, 22 Temmuz 1980 günü, ülkücü katillerce Merter'deki evinin önünde katledildi. Türkler davası, 27 yıllık bir hukuksuzluk öyküsü olarak tarihe geçti. Türkler'in katilleri arasında olduğu belirtilen Ünal Osmanağaoğlu, 8 Aralık 2001'de görülen duruşmada, Kemal Türkler'i, 1 Mayıs 1977'de 34 kişinin katlinden sorumlu olanların öldürdüğünü söyledi. Osmanağaoğlu'na, 6 Mart 2007'de yapılan mahkemeden beraat kararı çıktı.

Muammer Aksoy: Atatürkçü Düşünce Derneği Kurucu Başkanı Muammer Aksoy, 31 Ocak 1990 yılında Ankara'da öldürüldü.

Laik tutumuyla tanınan Aksoy'un öldürülmesi, İslami örgütlere mal edilmeye çalışıldı. Aradan geçen yıllar boyunca, yalnızca suikastta kullanılan silahın ele geçtiği açıklandı.

Çetin Emeç: Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Emeç, 7 Mart 1990 tarihinde İstanbul'da evinin önünde şoförüyle birlikte öldürüldü. Dönemin İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, "Çetin Emeç cinayetinin terörle ilgisi yok. Kendi çevresi ile ilgili bir cinayet o" dedi. Ancak aradan 16 yıl geçmesine rağmen olayla ilgili hiçbir bağlantı açığa çıkarılmadı.

Turan Dursun: İslam dininin yozlaştırılmasına karşı yazıları ve kitaplarıyla tanınan aydınlanmacı yazar Turan Dursun, 4 Eylül 1990'da İstanbul'da öldürüldü. Devlet, cinayetin hemen ardından, Muammer Aksoy cinayetinde olduğu gibi İslami örgütleri işaret etti. Dört yıl sonra da İslami Hareket Örgütü operasyonunda cinayetin çözüldüğünü açıkladı. Ancak, yakalananlar daha sonra serbest bırakıldı. Gerçek katilleri 16 yıldır hâlâ yakalanmadı.

Bahriye Üçok: 6 Ekim 1990'da Ankara'daki evine gönderilen bombalı kargoyla öldürüldü. Laik kimliğiyle öne çıkan İlahiyat Profesörü Üçok'un da İslami örgütler tarafından öldürüldüğü iddia edildi. Soruşturmanın ilk adımlarında, NATO menşeli olarak açıklanan patlayıcının cinsi, sonradan yapılan açıklamalarda Ortadoğu kökenli örgütlerin kullandığı Çekoslovak malı C-4 olarak değiştirildi. Dönemin MİT Müsteşarı Teoman Koman, Üçok'u, ölümünden kısa bir süre önce bombalı paketin nasıl açılacağı konusunda eğittiklerini açıkladı.

ADALET GEMİSİ YARGILAMALARI Aydın Cinayetleri Dosyası

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili BlackCADY,

Sevgili zedan,

 

*********************

 

19.04.2007 "Ne sihirdir ne keramet" başlıklı konuda belirtmiştim;

"anahtar kelimeler AKP-Cumhurbaşkanı-Ahmet Necdet Sezer-Ordu-Laiklik-Demokrasi vb. olduğunda atıp tutan bir kaç kişi var bu forumda. Tek tek deşifre etmek istemem, nitekim kendilerini benden iyi bilirler. Bu insancıklar bu rakamlarla dolu başlık altına yazabilecek hiçbirşey bulamadılar. Okumadılar mı dersiniz? Hiç sanmam."

demiştim.

 

Geçen 1 hafta sonunda anlıyoruz ki, o konuyu görmek istemedikleri gibi, bu konuyu da görmek istemiyorlar. Algıda seçicilik bu olsa gerek!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsanlarımızın, aydınlarımızın katledilmediği, düşüncenin suç sayılmadığı, düşüncelerinden dolayı insanların öldürülüp yakılmadığı, çetelerin ve sömürünün bulunmadığı; eşitlik, özgürlük ve adaletin egemen olduğu başka bir Türkiye özlem ve mücadelesi her şeye karşın sürmektedir, sürecektir. :clover::clover::clover: ..tüm temennimiz..

 

 

 

--black cady.. taylan abi..ve zedan..aydınlatıcı ve samimi sunumlarınızdan dolayı teşekkür..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.