Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İncil ve tevrat,kuranın Allahından mı


katakuta

Önerilen İletiler

Melekler ve Ruh (Cebrail) ona , süresi elli bin yil olan bir günde cikabilmektedir.(Mearic 4)

 

Bu ayete göre Cebrail'in Allah katina cikip inmesi , Allah katinda bir güne denk fakat , Dünya zamani ile 50.000 yil sürer.

 

Simdi ufak bi hesap yapalim:

 

Kuran 610 civarinda geldigine göre , Cebrail'in Hira magarasina ulasabilmesi icin Allah katindan , MÖ 49.390 yilinda yola cikmis olmasi gerekiyor.

 

Buradan önemli bir sonuc cikiyor; Demek ki; Tevrat ve Incil'i Cebrail getirmis olamaz , Cünkü Cebrail'in o siralar yolda olmasi gerekiyor.

 

Örnegin Incil ve Kuran arasi 600 sene , Cebrail Incili getirip , geri dönse ve hic oyalanmadan geri gelse arada minimum 100.000 sene gecmesi gerekir.

 

Söyle bir olasilik olabilir mi ? Cebrail Dünya'ya inmis , yaklasik 3.000 sene boyunca zamani gelen kitabi teblig etmek icin Dünyada beklemistir.(Tevrat ile kuran arasi yaklasik 3000 sene.Ayetlerin tek tek ve 23 sene icinde geldigini göz önünde tutarsak mecbur bekledigini kabul etmemiz lazim)

 

Bu sefer de söyle bir sorun var; Bekledigine göre , demek ki diger kitaplarin gecersiz olacagi ve yeni kitap gönderilecegi önceden biliniyordu (Konu sapmasin diye bunu bilen Allah neden önlemini daha ilk kitapdayken almadi ? gibi bir soru sormiyacam)

 

Diyelim ki Cebrail bekledi sirasi gelen kitabi teblig etti ve en son Kuran'i teblig edip geri dönüse gecti.

 

Allah katina ne zaman varacak?

 

Kuran'dan bu yana 1.400 sene gectigine göre demekki 48.600 sene daha yolu var.Bizim takvimle 50.600 yilinda Cebrail Allah katina ulasacak.Yani yeni bir kitap icin Cebrail'in dünyaya geri ulasmasi en azindan 100.600 senesine denk gelir.

 

Cebrail , iniyor ve cikiyorsa , Allah belli bir yerde ve yukarilarda olmali degil mi?

 

O halde inis/çıkış süresini bildigimize göre , Allah katı ile Dünya arasındaki mesafeyi ölcebilmemiz icin tek bilmemiz gereken Cebrail'in hızıdır.

 

Eger Cebrail ışık hızında gidiyorsa , basitce Allah katı'nın bize uzakligi 50.000 ışık yılı olmalıdır , yani yaklasik 475 trilyon km.Oysa bu Evren için çok kücük bir ölçü , cünkü Andromeda bile 4 milyon ışık yiolı uzaklıkta.Hem bize bu kadar yakın olsa , Allah katının Evren'in içinde bir yerlerde olması gerekmez mi ? O zaman da sorarlar , kardesim Allah , yarattigi Evren'in içinde nasil olabilir ? Allah , yarattığı Evrenden kücükmüsür ? Veya yarattigi Evren'in içine girmeyi nasil becermis diye , Evren yokken neredeydi diye ?

 

Peki farzedelim Evrenin dışında bir yerlerde.

 

Simdi süreyi bildigimize göre ve Evren'in boyutlarini yaklasik olarak bildigimize göre Cebrail'in minimum hızını bulabiliriz.

Evren'in en uzun kesiti 125 milyar isik yili.

 

Cebrail'in bunu 50.000 senede katedebilmesi için hızı saniyede 76.000.000.000 km olmalıdır.Yani Işık hızının tam 253.000 katı bir hızla gitmeli.

 

Peki , oraya bir gecede gidip dönebilmek icin gerekli hız nedir ?

 

Bu hız Cebrail'den 100 milyon kez daha hızlı olmalı.Yani ışık hızının 25 trilyon katı bir hız.

 

Peygamber'in Mirac'a çıkması olayı için böyle bir hız gereklidir.

 

Peki , peygamber aynı gece icinde Allah katına gidip dönebiliyorsa , Cebrail neden 50.000 sene ugraşıyor? Cebrail neden bu kadar yavas ?

 

Simdi , başka bir sorun var.Bizim müslümanlar der ki; 'Evren genişliyor ve bu Kuran'da bildirilmistir'

 

Eger , Evren genişliyorsa; Dünya ve Allah katı arasındaki mesafenin de genişlemesi gerekmiyor mu ? Yani Allah Katı giderek bize uzaklasiyor olmalı degil mi?

 

Galaksiler bilindigi gibi , birbirinden ışık hızına yakın hızlarla uzaklaşıyor.Peki bu durumda aradaki mesafe hep arttığından Cebrail'in her gidiş gelişinde , Süre'nin veya hızının , bir tanesinin degişmesi gerekmez mi ?

 

Kuran evrenselse ve Cebrail bu mesafeyi hep 50.000 yilda inip cikiyorsa , Evren genisledikce hizini arttirmasi gerekmez mi ? Tersine Evren büzülmeye basladikca da 50.000 yili doldurmak icin hizini düsürmeli degil mi ?

 

Buradan bir sonuc daha cikiyor:

 

Cebrail mutlaka isik hizinin üzerinde olmali.Evren , isik hizina yakin bir hizda genisledigine gore , Cebrail düsük hizlarla giderse , asla gidecegi yere ulasamiyacaktir.Cünkü o yol aldikca , varis hedefi cok daha hizla uzaklasacaktir.

 

Bu arada Cebrail'in yönünü tayin , varis hedefini bulma , Evren'in genisleme hizini bilebilme ve buna göre kendi hizini ayarlama yetenekleri var midir ? Yoksa bu merkezden otomatik mi ayarlanir bunlari henuz bilemiyoruz.

 

Ve Cebrail , 50.000 yil sonra (MS 50.600) Allah katina ulastiginda , Allah katinda sadece bir gün gecmis olacak.Allah , bakacak ki Cebrail gelmis.Ve belkide soyle diyecek; 'Cebrail, hosgeldin , sana yeni talimatları veriyorum'

 

Onlar muhabbet edip dururken , bu arada Dünya'da binlerce sene gececek ,

 

Ve Dünyadaki insanlar , yoksulluk , savaslar , hastalıklar ve adaletsizlikle boğusurken , neden unutulduklarını düşünüp duracaklar.

 

Bilmeyecekler ki 'Savaşta size melekler yardim etti' (Enfal suresi) diyen Allah'in bunu en az 50.000 sene önce planlamıs ve Melekleri yola çıkarmış olmasi gerekir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 93
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Sevgili katakuta, tek kelimeyle şapka çıkartıyorum. :clover::clover::clover:

Bu hesabı yapmak, hiç aklıma gelmemişti.

 

Yorum imkanı bırakmayan bu matematik işine odaklanmamız iyi oldu.Saygılar, sevgiler.

 

Öyle deme sevgili BrainSlapper;Müslümanlarda çareler tükenmez,mutlaka bunun içinde bir AVL yöntemi bulurlar herhalde.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Melekler ve Ruh (Cebrail) ona , süresi elli bin yil olan bir günde cikabilmektedir.(Mearic 4)

 

Bu ayete göre Cebrail'in Allah katina cikip inmesi , Allah katinda bir güne denk fakat , Dünya zamani ile 50.000 yil sürer.

Burada cevabı Kuran vermiş zaten. "Allah Katında bir güne denk fakat, dünya zamanı ile 50.000 yıl sürer" dediğine göre, Cebrail Allah'ın belirttiği süreye göre gelmiş olacaktır. Yani o 1 gün esasına göre hareket etmiş oluyor. Aslında burada verilen zamanlama söylemleri, Zaman ve mekana tabi olan insanın konuyu daha net anlaması içindir. Oysa Allah Zaman ve Mekan dan münezzehtir. Buradaki anlatım gücün öğütlenmesi ve örneklenmesidir. Allah'ın Cebrail vasıtası ile bir günde gönderdiği mesajları, siz yapmaya çalışsaydınız 50.000 yılı aşan bir sürede tamamlardınız diyor. Bu mantık bu kadar basit aslında. Yoksa 1GÜn= 50.000 YIl diye bir denklem kurmak yanlış olacaktır. Buradaki Kinaye biraz öncede belirttiğim gibi Allah'ın gücü üzerine bir betimlemedir. Saygılarımla

T.L.M

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Burada cevabı Kuran vermiş zaten. "Allah Katında bir güne denk fakat, dünya zamanı ile 50.000 yıl sürer" dediğine göre, Cebrail Allah'ın belirttiği süreye göre gelmiş olacaktır. Yani o 1 gün esasına göre hareket etmiş oluyor. Aslında burada verilen zamanlama söylemleri, Zaman ve mekana tabi olan insanın konuyu daha net anlaması içindir. Oysa Allah Zaman ve Mekan dan münezzehtir. Buradaki anlatım gücün öğütlenmesi ve örneklenmesidir. Allah'ın Cebrail vasıtası ile bir günde gönderdiği mesajları, siz yapmaya çalışsaydınız 50.000 yılı aşan bir sürede tamamlardınız diyor. Bu mantık bu kadar basit aslında. Yoksa 1GÜn= 50.000 YIl diye bir denklem kurmak yanlış olacaktır. Buradaki Kinaye biraz öncede belirttiğim gibi Allah'ın gücü üzerine bir betimlemedir. Saygılarımla

T.L.M

 

Bir kere bile olsa forumu takip edin arkadaşım.Allahın zamandan ve mekandan münezzeh olmadığına dair onlarca ayet yazdık.Sizler ise bu dediğinize tek bir ayet bile veremediniz.Allahın zamandan ve mekandan bağımsız olduğu müslümanların uydurmasıdır, kuranada böyle bir bilgi yok. Dolayısıyla aslı olmayan bir düşünceyle meariç 4 ü başka anlamlara çekmeniz mümkün değil.

 

Buradaki anlatım gücün öğütlenmesi ve örneklenmesidir. Allah'ın Cebrail vasıtası ile bir günde gönderdiği mesajları, siz yapmaya çalışsaydınız 50.000 yılı aşan bir sürede tamamlardınız diyor.

 

Allah öyle bir şey demiyor,sen bunu Allaha söyletiyorsun,yani allaha dinini öğretmeye çalışıyorsun.

 

Yoksa 1GÜn= 50.000 YIl diye bir denklem kurmak yanlış olacaktır.

 

Niye yanlış oluyormuş,sen allahtan daha mı iyi biliyorsun. ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Oysa Allah Zaman ve Mekan dan münezzehtir.

 

Sayın Mohikan,

Şu ayette ne diyor Allah, veya Muhammed'in uydurduğu Allah?

 

Hac Suresi-47: Senden aceleyle azabı istiyorlar: Allah, vaadine asla ters düşmez. Şu da bir gerçek ki Rabbinin katındaki bir gün, sizin saymakta olduğunuzun bin yılı gibidir.

Muhammed Allah'a "Rabbinin katındaki bir gün, sizin saymakta olduğunuzun bin yılı gibidir" dedirtiyor,

 

Sen diyorsun ki Kuran'ın Allah'ına: "Senin katında gün yok, zaman yok, karıştırma ortalığı" !!

 

Kuran'ın Allah'ını, inandığın Allah'ı neyle itham ettiğini gör lütfen: YALANCILIK ile itham ediyorsun. BİLGİSİZLİK ile itham ediyorsun.

 

*

 

Muhammed ibn Abdullah ibn Abdulmuttalib'in, kendisini takibeden şu insanları düşürdüğü hale bak !

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir kere bile olsa forumu takip edin arkadaşım.Allahın zamandan ve mekandan münezzeh olmadığına dair onlarca ayet yazdık.

Sevgili Katakuta; Forumu yeterince takip ettim. Sizin zaman ve mekan anlatımlarınızın bazılarını okudum. Yazdıklarınız, bir kitabın içinde ilk okuduğunu fazla araştırmadan yorumlayan birinin tarzına dönmüş. Anlatılan ayetleri düşünmeden yapılan kritikleri okumadan aklınıza geldiği gibi yada sizin anladığınız gibi anlatmaya çalışıyorsunuz. Buna bir sözüm yok. Bu Ayetlere nasıl inanacağınıza siz karar verirsiniz ama Bize inandırma noktasındaki gergin ifadeleriniz bizi bağlamaz. İnsanlar yapıları gereği bir mekan düzleminde ve zaman bağlamında yaşarlar. Hayatları ile ilgili her şey bir zaman anlayışına bağlıdır. Kendisine anlatılan her şeyin bir zaman diliminde açıklanması önemlidir. Zaman kavramı olmayan tanımlar insanlar için zordur anlaşılamaz. Zaman ve Mekan'ın insan yaşamı için var olduğu, Allah Katında zaman olmadığı Kuran-ı Kerim içinde anlatılmıştır. Buna geçmeden önce zamanın akışının insan yaşamındaki rolünü görmek lazım. Zamanın akışı insanda ve dünyada olan tüm canlı cansız varlıklar üzerinde yıpratıcı ve öldürücü özelliği, bize her şeyin bir başlangıcı birde sonunun olacağını gösterir. Bir insan için zaman, onun doğumu ile başlar ve ölümü ile sona erer. Dünya içinde bu çıkarım geçerlidir ama aradaki süre farklılığı daha uzun olmaktadır. Eğer Allah içinde Zaman olsaydı onun doğmuş olması ve ölecek olmasıda gereklidir. Allahın ezeli sıfatı ile başlangıçsız olduğunu anlatan bir çok ayeti kuranda size gösterebilirim.

 

Deki Allah birdi. Allah öncesiz ve sonrasızdır. O, doğurmamış ve doğrulmamıştır. Ve hiçbir şey onunla mukayese edilemez (İhlas suresi)

İhlas Suresinin anlatımı zaten zaman kavramını insanlara anlatmaktadır. Aslında Zamanın algısal bir kavram olduğunu Einstein açıklayana kadar, Kuran'daki bu ayetleri nasıl yorumlayacağını bilemeyen bir çok insanın düştüğü hataya hala düşenlerin olmasıda ilginçtir. Einstein'in zamanın göreceli olduğuna dair öğretisinde

"zamanın da, onu ölçtüğümüz olaylar dizisinden ayrı, bağımsız bir varlığı yoktur. Zaman bir algıdan ibaret olduğuna göre de, tümüyle algılayana bağlı, yani göreceli bir kavramdır.(Einstein Genel Görecelik kuramı)

Bu anlatımın ışığında gece rüyasında küçücük bir zaman aralığında yıllara sığmayacak bir anlatımı görmek zamanın aslında ne kadar dar olduğunun kanıtıdır. Bununla ilgili Kuran-ı Kerim'de ;

"Sizi çağıracağı gün, O'na övgüyle icabet edecek ve (dünyada) pek az bir süre kaldığınızı sanacaksınız." (İsra Suresi, 52)

Buradaki ifade zamana dayanan bir ortamdan yine zamana dayalı bir ortama geçişten bahsetmez. Şu an Yaratılış itibarıyle bir zaman dilimi içinde anlama kabiliyetine sahip insanın bu düşünce dışında olayı gördüğünde sanki bir an yaşamış olduğunu anlayacaktır. Başka bir ayette;

"Dedi ki: 'Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor." Dedi ki: "Yalnızca az (zaman) kaldınız, gerçekten bir bilseydiniz.'" (Müminun Suresi, 112-114)

Demekki ZAMAN gerçekten göreceli bir kavramdır. Üç boyutlu evrende Başlangıcı olan varlıklar için kaçınılmaz sonu olmasından ötürü zamana tabidir. Yoksa Allah zaten öncesiz olduğundan sonrasızdırda, bu tarz Allah'ın zamandan ayrı olduğunun kanıtıdır. Bu kuramın en ilginç yanı ise bireysel zaman anlayışıdır. Bir insan için zaman, Sadece yaşadığı süre içindir. Ölünce o insan için zaman bitmiştir. Ama yaşayan için zaman devam eder, taki son yaşayan ölünceye değin.

 

"Böylelikle mağarada yıllar yılı onların kulaklarına vurduk (derin bir uyku verdik). Sonra iki gruptan hangisinin kaldıkları süreyi daha iyi hesap ettiğini belirtmek için onları uyandırdık." (Kehf Suresi, 11-12)

 

"Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık). İçlerinden bir sözcü dedi ki: 'Ne kadar kaldınız?' Dediler ki: 'Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık.' Dediler ki: 'Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir...'" (Kehf Suresi, 19)

 

Ayetlerden de anlaşıldığı gibi Kehf Ehli'nin uykuya yatmadan önceki zaman dilimi ile uykudan kalktıkları anki zaman dilimi birbirinden farklıdır. Burada zamanın tamamı ile izafi olduğunu anlıyoruz. Allah zaman hususunda tek takdir buyurucu olduğunu bu ayette olduğu gibi Bakara suresinin 259. Ayetinde de anlatıyor.

Ya da altı üstüne gelmiş, ıssız duran bir şehre uğrayan gibisini (görmedin mi?) Demişti ki: 'Allah, burasını ölümünden sonra nasıl diriltecekmiş?' Bunun üzerine Allah, onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra onu diriltti. (Ve ona) Dedi ki: 'Ne kadar kaldın?' O: 'Bir gün veya bir günden az kaldım' dedi. (Allah ona:) 'Hayır, yüz yıl kaldın, böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış; eşeğine de bir bak; (bunu yapmamız) seni insanlara ibret-belgesi kılmamız içindir. Kemiklere de bir bak nasıl bir araya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?' dedi. O, kendisine (bunlar) apaçık belli olduktan sonra dedi ki: '(Artık şimdi) Biliyorum ki gerçekten Allah, herşeye güç yetirendir.' (Bakara Suresi, 259)

Tüm bu anlatımlardan Mearic suresindeki zaman anlatımının insanların anlayabildiğindende daha farklı olduğunu, Allah'ın her şeye kadir olabileceğini ve onun tek Takdir edici olduğunun ifadesidir. Saygılarla

T.L.M

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Mohikan,

[Kuran'ın Allah'ını, inandığın Allah'ı neyle itham ettiğini gör lütfen: YALANCILIK ile itham ediyorsun. BİLGİSİZLİK ile itham ediyorsun.

[/b]

 

*

 

Muhammed ibn Abdullah ibn Abdulmuttalib'in, kendisini takibeden şu insanları düşürdüğü hale bak !

 

Saygılar.

sayın BrainSlapper;

Bu ithamlar sizin Kuran ayetlerinden kendi zannınızca çıkardığınız sonuçlardır. Buradaki ifadelerdeki açıklamalar tamamı ile size ait. Bu Ayetlerden sizin anladığınızla, gerçekte anlatılmak istenilen arasındaki fark benim inanan biri,sizinde inanmayan olmanızla yön buluyor. İşte bu tercihler bir zaman dilimine bağlanarak İnsanın karşısına kendi kitabının (Suç Ceza- iyilik Mükafat) çıkarılmasını gerekli kılıyor. Zaman işliyor, herkes okuduğundan çıkardığı anlamla ve bu anlamları döktüğü fiille yargılanacaktır. zaman izafi bir varlıktır Ancak Allah bu zaman dilimine hükmeden Mutlak bir Yaratıcıdır.

Muhammed ibn-i Abdullah ibn Abdülmuttalip,Seni takip eden Müslümanların her şeye, her şarta rağmen Emrolunduğu gibi kalabilmenin Her şeyi takdir eden tek İlaha tapınmanın mutluluğunu yaşarken. Her şeyi materyalist bir fikirle anlatabilmenin ütopik sihrine kapılmış olanların düştüğü dalalete bak.

saygılarla...

T.L.M

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tüm bu anlatımlardan Mearic suresindeki zaman anlatımının insanların anlayabildiğindende daha farklı olduğunu, Allah'ın her şeye kadir olabileceğini ve onun tek Takdir edici olduğunun ifadesidir. Saygılarla

 

zaman insanların anlayacağından daha farklı anlatılmış olabilir

 

ama sonuçta zamansızlık söz konusu değil

 

ne olursa olsun olaylarda mutlaka bir süre var !!!

 

süresiz hiçbir şey olmaz, zaman ise farklı olarak algılanabilir, ama ne olursa olsun, bir "an" bile bir süre geçmesi demektir.

 

zaman görecelidir, her materyale göre değişebilir

 

ama "zaman" mutlaktır, bir şay varsa, mutlaka zaman(süre) vardır.

 

Hiçbirşey yoksa, hiçbir şey düşünülemeyeceği için anlamsız bir kavram olur. Yani zamansızlık diye bir kavram yoktur

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın BrainSlapper;

Bu ithamlar sizin Kuran ayetlerinden kendi zannınızca çıkardığınız sonuçlardır. Buradaki ifadelerdeki açıklamalar tamamı ile size ait.

 

Bu söz de mi bana ait?

 

Hac Suresi-47: Senden aceleyle azabı istiyorlar: Allah, vaadine asla ters düşmez. Şu da bir gerçek ki Rabbinin katındaki bir gün, sizin saymakta olduğunuzun bin yılı gibidir.

Senin verdiğin örneklerdeki, şu sözler de mi bana ait?

 

"Dedi ki: 'Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor." Dedi ki: "Yalnızca az (zaman) kaldınız, gerçekten bir bilseydiniz.'" (Müminun Suresi, 112-114)

 

"Sizi çağıracağı gün, O'na övgüyle icabet edecek ve (dünyada) pek az bir süre kaldığınızı sanacaksınız." (İsra Suresi, 52)

 

Bu örnek verdiğin ayetlerde de Allah katında zqamanın olduğu teyid ediliyor.

 

Allah Rabbinin katındaki bir gün, sizin saymakta olduğunuzun bin yılı gibidir derken, sen neye dayanarak, Allah katında zaman yok diyorsun ?

 

Ben mi deforme ediyorum, Allah sözü dediğiniz şeyi, siz mi?

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ya hep söylüyorum:

Kur'an bir Bilim kitabı değildir...

 

Güldürüklü Temaşa mahiyetinde olan şey, bunun ayan beyan ortada olduğu halde hala bir takım denklemlerle Kur'an-ın "Doğruluğu"nun ya da "Yanlışlığının" ispatlanmaya çalışılmasıdır...

 

"Ömer Çelakıl" denen şahs-ı muhterem ne kadar gerçekçi bir veri ortaya koyabiliyorsa, diğer bir çok sitede bulunabilen bu bilgilerde o kadar gerçekçi...

 

Bunu, yapılan denklemin "Matematiksel Olmamaklığı" açısından söylemiyorum...

Mesela "Keloğlan Masalları"nda da bilmem kaç "Batman" ölçekli "Tahıl"lardan, "Et"lerden falan bahsedilir hep...

İşte onların hesaplanıp "Hayır kardeşim, bu masalı kabul edemeyiz. O kadar et ve tahıl neredeymiş, ölçeği tutmuyor bir kere!" demek gibi bir şey...

 

Yukarıdaki söylemim "Kur'an" ile "Keloğlan Masalları"nı aynı kefeye koyduğum gibi bir izlenim yaratabileceği için şunu söylemek isterim ki yaptığım tek şey "Mecaz".

Yani "Bir anlamı ötekine gönderme"...

 

Yani aynen Kur'an-ın yaptığı gibi...

 

Ya da şöyle ifade edeyim:

Kur'an-da Tanrı'nın "Zaman'dan Ayrı Olduğuna Dair" bir bilginin olmadığının ispatlandığını söylediniz...

 

Ancak Tanrı, zamanın içeriğinde ya da içerisinde de değildir...

Ne aşkındır, ne de içkindir...

Ancak zamandan aşkın varsa birşey, Tanrı aynı zamanda O'dur da...

Neyse,

Artık bundan ne anlıyorsanız...

 

 

"Zaman" olgusunun uzunluğunu düşünün önce.

Ve sonra insan hayatının bu "Zaman" içerisindeki "Kısacıklığı"nı düşünün.

Sonra Hz. Muhammed'in bundan 1400yıl önce ulaşabileceği bilgileri ve edinimleri düşünün.

 

1=50.000 yıl hesaplaması, sadece ve sadece "Zaman" içersinde "İnsan Ömrünün" çok çok kısa olduğunu belirtmek için kullanılmış ve o zamanki insanların anlayabilecekleri bir şekilde tanımlanmasından ibaret bir "Mecaz"dan başka bir şey değildir.

 

 

Zamanın bu denli uzunluğundaki anlam nitelendiğine göre mecazi bir şekilde,

Bu uzuuuuuuuuun uzuuun zaman içersinde, Cebrail'in gelmesi

Doğal değişimlere dem vuruyor olabilir.

Tabii ki bu da Hz. Muhammed'in bu bilgiyi edebilecek kadar zeki olmasından kaynaklanıyor.

Olmaz demeyin, çünkü ondan daha önce Heraklietos söylemiş:

"Değişmeyen Tek Şey, Değişimin Kendisidir."

 

 

Zira söylediğim gibi tüm dinlerin ve inançların en ortak özelliği "Peri", "Cin" ve "Melek", "Ruh" kavramları hep "Doğa"yı nitelemek için kullanılmıştır.

Dolayısıyla "Cebrail" İslam'da "Akıl"ı niteler.

Diğer Meleklerde "Doğa"nın diğer öğelerini.

"Azrail" Ölüm'ü,

"Mikail" Doğa olaylarını,

"Münker-Nekir" İyiliğin ve Kötülüğün savaşımını, not tutumunu yani "Vicdan'ı,

vs...

vs...

vs...

 

Demek istediğim;

Zaman çooook uzun...

Ve "Melek"lerin o seyahatleri, temsil ettikleri doğa unsurunun zamandaki gelişimini, sürecini, edinimini niteliyor olmalı.

Zira "Zeka" ve "Akıl"da bir gelişim göstermektedir.

 

Sizi bilemem ama bana bundan başka bir anlam ifade etmiyor bu nitelemeler ve bu yüzden yanlış nitelemelerde değiller, çok ta yerindeler.

 

 

Her zaman söylüyorum ki hazin olan şey;

İnananların haklı olarak (H.Y, "Akıllı Tasarım" uydurması ve Ömer Çelakıl'dan dolayı) itham edildiği şeylerin, onları itham eden inançsızlarca ironik bir şekilde aynen yapılmasıdır ve bunun örnekleri saymakla bitmiyor.

 

Tekrar söylüyorum ve son noktasına kadar arkasındayım:

Ömer Çelakıl, "Kur'an Formülü"nde ne kadar "Haklı" ve "Gerçekçi" ise Kur'an-ın "Bilim Kitabı Olmadığını" söyleyip, içeriğindeki bilgileri "Bilim ile açıklamaya çabalamak"ta o kadar gerçekçi ve samimi, tutarlı bir davranıştır...

 

Belki biraz sert kaçmış olabilir yazım, bu yüzden Özür Dilerim.

Kusura bakmayın ancak kaçınılmaz gerçek, anlattığım gibidir gibime geliyor...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ya da şöyle ifade edeyim:

Kur'an-da Tanrı'nın "Zaman'dan Ayrı Olduğuna Dair" bir bilginin olmadığının ispatlandığını söylediniz...

 

Ancak Tanrı, zamanın içeriğinde ya da içerisinde de değildir...

Ne aşkındır, ne de içkindir...

Ancak zamandan aşkın varsa birşey, Tanrı aynı zamanda O'dur da...

Neyse,

Artık bundan ne anlıyorsanız...

 

Sayın boşig.Sen kuran hakkında ki düşünceni ortaya koydun ve dedinki,Kuran allahtan değil,muhammedin esinlenmeleridir.

Senin açıkça söylemeye cesaret edemeyip yumuşatmaya çalıştığın kelime ********.Bizde zaten aylardır bunu anlatmaya çalışıyoruz.LÜtfen bu söylediğinin arkasında dur.

 

Senin tanrına bir şey dediğimiz yok,bunu sana söyledik.Ama kuranın allahını savunacaksan sende ayatlere bağlı kalmak zorundasın. Öyle konuyla alaksız bir yığın misal vermekle olayı geçiştiremezsin.

 

Her zaman söylüyorum ki hazin olan şey;

İnananların haklı olarak (H.Y, "Akıllı Tasarım" uydurması ve Ömer Çelakıl'dan dolayı) itham edildiği şeylerin, onları itham eden inançsızlarca ironik bir şekilde aynen yapılmasıdır ve bunun örnekleri saymakla bitmiyor.

 

Tekrar söylüyorum ve son noktasına kadar arkasındayım:

Ömer Çelakıl, "Kur'an Formülü"nde ne kadar "Haklı" ve "Gerçekçi" ise Kur'an-ın "Bilim Kitabı Olmadığını" söyleyip, içeriğindeki bilgileri "Bilim ile açıklamaya çabalamak"ta o kadar gerçekçi ve samimi, tutarlı bir davranıştır...

 

Belki biraz sert kaçmış olabilir yazım, bu yüzden Özür Dilerim.

Kusura bakmayın ancak kaçınılmaz gerçek, anlattığım gibidir gibime geliyor...

 

Sayın boşig, eğer birisi ehliyet ve liyakati olmadığı halde doktorluktan dem vuruyorsa, elbetteki tıb bilgileri ile itiraz edilir ve sen doktor değilsin denir.

 

Hem doktor olmadığını söylüyorsun hemde tıb bilgileri ile o adamı niye çürütüyorsun gibi ***** bir itiraz olamaz.Felsefenin faydaları bu olsa gerek.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Her zaman söylüyorum ki hazin olan şey;

İnananların haklı olarak (H.Y, "Akıllı Tasarım" uydurması ve Ömer Çelakıl'dan dolayı) itham edildiği şeylerin, onları itham eden inançsızlarca ironik bir şekilde aynen yapılmasıdır ve bunun örnekleri saymakla bitmiyor.

 

Sayın boşig,

 

HY ve benzerleri, genç beyinleri deforme bilgilerle yıkasınlar, biz susalım mı?

Biri bir iddiada bulursa, bir başkası da elbette o iddiya ilişkin görüşlerini bildirecek.

 

Mesela "Keloğlan Masalları"nda da bilmem kaç "Batman" ölçekli "Tahıl"lardan, "Et"lerden falan bahsedilir hep...

İşte onların hesaplanıp "Hayır kardeşim, bu masalı kabul edemeyiz. O kadar et ve tahıl neredeymiş, ölçeği tutmuyor bir kere!" demek gibi bir şey...

 

Benzer şeyler değil, sayın boşig,

Keloğlan masalının masal olduğu konusunda hiçbir uzlaşmazlık yok.

keloğlan masalları kimsenin, sosya düzenini, siyasal sistemini, yaşam tarzını etkilemiyor.

 

Allah'tan geldiği iddia edilen bir din adına bunların hepsi yapılıyor.

Allah'tan geldiği iddia edilen o dine atfen, siyasi partiler kuruluyor, terörist teşkilatlar kuruluyor.

Allah'tan geldiği iddia edilen o dine atfen, kadınlar 2. sınıf insan muamelesine tabi tutuluyor

Allah'tan geldiği iddia edilen o dine atfen, hukuk sistemi kuruluyor.

 

Keloğlan masallarına dayarak buna benzer yapılan birşey var mı?

 

Kuran herkes tarafından Keloğlan masalı düzeyine indirgeninceye kadar bu tartışmalar sürecek.

 

Zira söylediğim gibi tüm dinlerin ve inançların en ortak özelliği "Peri", "Cin" ve "Melek", "Ruh" kavramları hep "Doğa"yı nitelemek için kullanılmıştır.

Dolayısıyla "Cebrail" İslam'da "Akıl"ı niteler.

Diğer Meleklerde "Doğa"nın diğer öğelerini.

"Azrail" Ölüm'ü,

"Mikail" Doğa olaylarını,

"Münker-Nekir" İyiliğin ve Kötülüğün savaşımını, not tutumunu yani "Vicdan'ı,

vs...

vs...

vs...

 

Herşeyi mecaz sayma işi, İslam'ın varlık nedenini ortadan kaldırır.

Zira, putperestler de, tapındıkları putlara mecaz anlamlar yüklemişlerdir.

Rüzgar ilahını kastederken, rüzgarı oluşturan doğa olayını,

Yağmur İlahını kastederken, yağmuru oluşturan doğa olayını,

vs. vs. kastetmişlerdir.

Onlar da mecaz anlamda kullanmış iken, onları putperestlikle suçlamak anlamsızlaşır.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın boşig.Sen kuran hakkında ki düşünceni ortaya koydun ve dedinki,Kuran allahtan değil,muhammedin esinlenmeleridir.

Senin açıkça söylemeye cesaret edemeyip yumuşatmaya çalıştığın kelime uydurmadır.Bizde zaten aylardır bunu anlatmaya çalışıyoruz.LÜtfen bu söylediğinin arkasında dur.

 

Senin tanrına bir şey dediğimiz yok,bunu sana söyledik.Ama kuranın allahını savunacaksan sende ayatlere bağlı kalmak zorundasın. Öyle konuyla alaksız bir yığın misal vermekle olayı geçiştiremezsin.

 

Sayın Katakuta,

Sinirlenmenizi gerektirecek bir şey söylemedim.

Ben her söylediğimin arkasındayım Sayın Katakuta...

Ve merak etmeyin eksikliğim ya da çelişkim olduğu zaman bunu açıkça belirtebiliyorum.

Çelişkimi yüzüme vuran arkadaşlarıma da teşekkür edebiliyorum, minnettar kalabiliyorum farkına varmamı sağladıkları için.

Bunun örnekleri çokçadır.

Lakin başkalarının bunu yapamaması insanı üzüyor ne yazık ki...

 

Bakın, anlamadığım nokta şu, ki açıkça söyledim:

Birileri Kur'an-ın "Bilim Kitabı" gibi veriler içerdiğini söylüyor, buna karşı çıkıyorsunuz.

Amenna, bende karşı çıkıyorum...

Yine diyoruz ki Kur'an böyle formüller içermez...

E tamam, aksini söylemiyoruz...

Ama yine Kur'an-ı formülle çürütmeye çalışıyorsunuz.

Bu çelişkidir.

Açık açık söylüyorum işte;

Ömer Çelakıl ile H.Y. ne kadar tutarlı iseler,

Aynı yöntemi sizde uygulayarak o kadar tutarlı oluyorsunuz.

"İğneyi kendimize, Çuvaldızı başkasına"

 

Niçin farkınızın kalmadığını, Sayın BrainSlapper'in iletisine de cevap vererek açıklayacağım.

HY ve benzerleri, genç beyinleri deforme bilgilerle yıkasınlar, biz susalım mı?

Biri bir iddiada bulursa, bir başkası da elbette o iddiya ilişkin görüşlerini bildirecek.

Sayın BrainSlapper...

En az sizin kadar H.Y. ve Ömer Çelakıl mantığına karşıyım.

Ve bu görüşümünde her zaman arkasındayım...

 

Lakin, konuyu nasıl değerlendirdiğimi söyledim.

Size elbette ki "Susun" demiyorum.

 

Diyoruz işte ve açık açık ortada:

Hz. Muhammed o günün bilgilerini insanlara aktarmıştır, Tanrı'yı anlama çabası ile bütünleştirerek...

Siz de bunu savunuyorsunuz.

 

Kur'an-ın Formül içermediğini söylüyoruz ve bunu da kabul ediyorsunuz öyle değil mi?

Lakin ne yapıyorsunuz?

Bir takım formüllerle, Kur'an-ın Yanlışlığını ya da Doğruluğunu yorduyorsunuz.

Çelişkidir bu.

Ne demektir: "Demek ki Kur'an bir takım formüller içeriyormuş" demektir...

Çünkü ancak formüller, başka bir formülle yanlışlanabilir.

Siz bu şekilde yanlışlama çabasına giderseniz,

Başkalarıda aynı yoldan "Doğrulama" çabasında olup bir inanç kitabının "Bilim Kitabı" olduğunu iddia edebilir.

 

Bakın, sanırım ayrıtıyı gösteremiyorum...

 

Diğer bir tartışmada da izledim.

AVL bilmem neysi çıktı ortaya...

OBEB, OKEK'ler falan...

Siz bir yerden formülle çürüteyim derken, başkası diğer bir formülle bilimselleştirmeye çalışıyor.

Bu sefer İnanç ve Bilim ayırdına varamayan insanlar kanıyorlar doğal olarak ve müsebbibi siz olmuş oluyorsunuz.

 

Bugün yanlış denilen formüller,

Gelecekte değişen ve gelişen bilim ile doğrulanabilir.

Ve bir takım yeni denklemlerin ileride ortaya çıkamayacağını iddia edemezsiniz.

Bugüne kadar Mantığın en temel doğrusunu oluşturan Aristo Mantığı'nın bile netliği, doğruluğu tartışılıyor.

Doğru ile Yanlış arasında bir seçenein olabilirliği yordanıyor...

 

Bildiğim kadarıyla 2+2 uzay matematiğinde 5 ediyormuş :):D

Matematikçi değilim, doğrusu nedir bilmiyorum...

 

Kısacası açık açık söylüyorum ki:

Bir kitabın "Formül ve Bilim kitabı olmadığını" söyleyip,

İçeriğini Formülle ve Bilim ile çürütme çabası

Bazı kimselerin bu kitabın "Formül ve Bilim Kitabı" olduğu iddialarına yağ çalmaktan başka bir şey değildir.

Ayrıca bunu yapabilen kimse açısından çelişkidir.

 

Dediğim gibi Keloğlan masalının Bilimsel Çözümlemesini yapmak gibi bir şeydir.

Ya da Tanrı'yı bir takım materyallerle deneye ve gözleme tabi tutmak! gibi bir şeydir.

 

Bir bakıma H.Y'nin diğer versiyonu olmaktır...

 

Allah'tan geldiği iddia edilen bir din adına bunların hepsi yapılıyor.

Allah'tan geldiği iddia edilen o dine atfen, siyasi partiler kuruluyor, terörist teşkilatlar kuruluyor.

Allah'tan geldiği iddia edilen o dine atfen, kadınlar 2. sınıf insan muamelesine tabi tutuluyor

Allah'tan geldiği iddia edilen o dine atfen, hukuk sistemi kuruluyor.

 

Burada beni itham etmediğinizi biliyorum.

Zira bir Din'in "İnanç"tan öteye geçmemesi gerektiğini düşünüyorum.

Ne Siyasallaşmalı, ne Hukukileşmelidirler.

 

Ha bundan yüzyıllar önce niçin Siyasi ve Hukukileşmişlerdir?

O zamanın, o çağın gerekleri ve doğruları bu yönde idi çünkü.

Bugün ki seviyede değillerdi toplumlar...

 

Herşeyi mecaz sayma işi, İslam'ın varlık nedenini ortadan kaldırır.

Zira, putperestler de, tapındıkları putlara mecaz anlamlar yüklemişlerdir.

Rüzgar ilahını kastederken, rüzgarı oluşturan doğa olayını,

Yağmur İlahını kastederken, yağmuru oluşturan doğa olayını,

vs. vs. kastetmişlerdir.

Onlar da mecaz anlamda kullanmış iken, onları putperestlikle suçlamak anlamsızlaşır.

Aksini şu açıdan söylemiyorum:

Putperest toplumlarda Putlara dediğiniz anlamı yüklemiştir, doğrudur. Buna karşı çıkmıyorum.

Atladığınız bir nokta var:

İnanç'tan bahsediyoruz.

Yani Mecaz'dan...

 

Dinler,

Ortaya çıktıkların çağların bilişsel seviyelerine bağımlı ve kaçınılmaz olarak Siyasallaşmışlar ve Hukukileşmişlerdir.

 

Ancak özleri sadece ve sadece "İnanç"tır.

Bir "Duygu"dur...

 

Ya bu çok açık...

Çok net...

Nasıl farkedilmiyor anlamıyorum.

Dinler, asla ve asla Siyasi ya da Hukuki kurumlar değildir.

Ortaya çıktıkları dönemi bilişsel seviyesi onları bu hale sokmuştur...

 

Kısacası açıkçası ben, bugün dinlerin bu Siyasi ve Hukuki eklentilerinden arındırılıp, bireyselleşmeleri gerektiğini düşünüyorum...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu söz de mi bana ait?

Senin verdiğin örneklerdeki, şu sözler de mi bana ait?

Bu örnek verdiğin ayetlerde de Allah katında zqamanın olduğu teyid ediliyor.

 

Allah Rabbinin katındaki bir gün, sizin saymakta olduğunuzun bin yılı gibidir derken, sen neye dayanarak, Allah katında zaman yok diyorsun ?

 

Ben mi deforme ediyorum, Allah sözü dediğiniz şeyi, siz mi?

 

Saygılar.

Sayın BrianSlaper;

Buradaki ikilem, Kuran-ı kerim'de yazılı olan değil, yazılanı farklı yorumlamanızdır. "Allah Katında Zaman" kavramını destekleyen bir veri elimizde yok, anlatılan zaman ise İnsanın Dünyadaki yaratılış tarzına uyan anlatım şeklidir. Allah ifadelerinde İnsanı hedef aldığına göre zamanın muhatabıda insandır. Dikkat ederseniz Heraklietos'un " Panta rei" kavramında (Her şey Akar) Mutlak bir zamanın devinim yönünü gösterir. Bu ifade ile zaman oldusuna maruz kalan şeyler Doğar, Büyür, Gelişir ve Ölür. Allah'ın "Hayy" Diri ve sonsuz olduğunu bildiğimize göre zaman bizim kavramımızdır insana ve evrendeki düzleme aittir. " Sürekli Cehennem azabı" na atılacak insanlardan bahsedilen ayetlerde zamanın olmadığını süregenliğin bizim anladığımız türden bir geçiş olmadığını anlatmaktadır. İşte Zamana ve mekana tabi insan için zamansızlığı anlamak zordur. Cünkü Fıtratta her şey mekana ve zaman göre ayarlanmıştır. Kuran-ı Kerim'de ifade edilen ve anlatılan zaman ögeleri insanın zaman anlayışına göredir. Daha dikkatli ve anlamsal bütünlük içinde değerlendirilirse sanırım daha net anlaşılacak. Saygılarla...

T.L.M

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allah'ın "Hayy" Diri ve sonsuz olduğunu bildiğimize göre zaman bizim kavramımızdır insana ve evrendeki düzleme aittir.

Öyle bişey bilmiyoruz. Sadece bildiğini iddia edenler var. Kanıtları yok.

 

Sayın BrianSlaper;

Buradaki ikilem, Kuran-ı kerim'de yazılı olan değil, yazılanı farklı yorumlamanızdır. "Allah Katında Zaman" kavramını destekleyen bir veri elimizde yok, anlatılan zaman ise İnsanın Dünyadaki yaratılış tarzına uyan anlatım şeklidir. Allah ifadelerinde İnsanı hedef aldığına göre zamanın muhatabıda insandır.

 

Sana 3. kez soruyorum: Şu benim farklı yorumladığım yeri sen bir yorumlayıver:

 

Rabbinin katındaki bir gün, sizin saymakta olduğunuzun bin yılı gibidir

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Sayın Katakuta,

Sinirlenmenizi gerektirecek bir şey söylemedim.

Ben her söylediğimin arkasındayım Sayın Katakuta...

Ve merak etmeyin eksikliğim ya da çelişkim olduğu zaman bunu açıkça belirtebiliyorum.

Çelişkimi yüzüme vuran arkadaşlarıma da teşekkür edebiliyorum, minnettar kalabiliyorum farkına varmamı sağladıkları için.

Bunun örnekleri çokçadır.

Lakin başkalarının bunu yapamaması insanı üzüyor ne yazık ki...

 

Bakın, anlamadığım nokta şu, ki açıkça söyledim:

Birileri Kur'an-ın "Bilim Kitabı" gibi veriler içerdiğini söylüyor, buna karşı çıkıyorsunuz.

Amenna, bende karşı çıkıyorum...

Yine diyoruz ki Kur'an böyle formüller içermez...

E tamam, aksini söylemiyoruz...

Ama yine Kur'an-ı formülle çürütmeye çalışıyorsunuz.

Bu çelişkidir.

Açık açık söylüyorum işte;

Ömer Çelakıl ile H.Y. ne kadar tutarlı iseler,

Aynı yöntemi sizde uygulayarak o kadar tutarlı oluyorsunuz.

"İğneyi kendimize, Çuvaldızı başkasına"

 

Saygılarımla...

 

Sinirlenmenizi gerektirecek bir şey söylemedim.

 

Sinirlendiğimi nerden çıkardınız ? Siz her eleştireni sinirli olarakmı algılıyorsunuz ?

 

Ben her söylediğimin arkasındayım Sayın Katakuta...

 

Hayır değilsiniz. Eğer söylediğinizin arkasında olsa idiniz, muhammedin ******** olduğunu söylediğiniz bu kitaba getirilen eleştirilerden rahatsız olmazdınız.Nerde durduğunuz belli değil.Hangi konuda olursa olsun şimdiye kadar sizden net bir duruş göremedim.

 

 

Bakın, anlamadığım nokta şu, ki açıkça söyledim:

Birileri Kur'an-ın "Bilim Kitabı" gibi veriler içerdiğini söylüyor, buna karşı çıkıyorsunuz.

Amenna, bende karşı çıkıyorum...

Yine diyoruz ki Kur'an böyle formüller içermez...

E tamam, aksini söylemiyoruz...

Ama yine Kur'an-ı formülle çürütmeye çalışıyorsunuz.

Bu çelişkidir.

 

Hayır çelşki değildir.Sapla samanı birbirine karıştırıyorsunuz.Birileri kuranda bilimsel veriler var diyor bu elbette doğru ama ne kadar doğru biz işte ona itiraz ediyoruz. Eğer bir kitapta göklerden,bitkilerden, dağlardan denizlerden bahsediyorsa,rakamlar varsa bunlar bilime ait iddialardır. Altını çizerek söylüyorum iddia.

 

Biz kuranda bilimsel veri olmasına karşı çıkmıyoruz, bilimsel diye verilen bilgilerin yanlış olduğunu söylüyoruz.Bunlar çok farklı şeyler.Eğer kuran mirasla ilgili oranlar veriyorsa bu bilimsel bir iddiadır.Bizde bu iddianın ne kadar doğru olup olmadığını araştırıyor ve yanlışlarını ortaya koyuyoruz.

 

Bunun neresi çeliş ki, neresi tutarsız.?Daha öncede örneğini verdim. Hiç bir bilgisi olmadığı halde,doktorluk taslayan birine,elbetteki tıb bilgileri ile karşı çıkıp çürüteceğiz,müzik dersi verecek halimiz yok herhalde.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sinirlendiğimi nerden çıkardınız ? Siz her eleştireni sinirli olarakmı algılıyorsunuz ?

Hayır değilsiniz. Eğer söylediğinizin arkasında olsa idiniz, muhammedin ******** olduğunu söylediğiniz bu kitaba getirilen eleştirilerden rahatsız olmazdınız.Nerde durduğunuz belli değil.Hangi konuda olursa olsun şimdiye kadar sizden net bir duruş göremedim.

Sinirlenmediyseniz sorun yok Sayın Katakuta...

Bakın, Kur'an-a yada Hz. Muhammed'e yaptığınız eleştirilerden rahatsız olmuyorum ben.

Sizinle bu forumda çok kez anlaşmazlığa düştük değil mi?

ancak hatırlıyorsunuz ki bir iletiniz vardı ve çok haklı bir mantık yürütmüştünüz, desteklemiştim.

Yine aynı şekilde olsa, yine desteklerim.

Benim duruşum bellidir, kimsenin kabullerine göre hareket etmiyorum.

Ve "Doğru" olduğuna inandığım şeyleri savunuyorum.

Kimsenin kalıbına girmediğim için belki de tanımlayamadınız beni.

 

Hayır çelşki değildir.Sapla samanı birbirine karıştırıyorsunuz.Birileri kuranda bilimsel veriler var diyor bu elbette doğru ama ne kadar doğru biz işte ona itiraz ediyoruz. Eğer bir kitapta göklerden,bitkilerden, dağlardan denizlerden bahsediyorsa,rakamlar varsa bunlar bilime ait iddialardır. Altını çizerek söylüyorum iddia.

 

Biz kuranda bilimsel veri olmasına karşı çıkmıyoruz, bilimsel diye verilen bilgilerin yanlış olduğunu söylüyoruz.Bunlar çok farklı şeyler.Eğer kuran mirasla ilgili oranlar veriyorsa bu bilimsel bir iddiadır.Bizde bu iddianın ne kadar doğru olup olmadığını araştırıyor ve yanlışlarını ortaya koyuyoruz.

 

Bunun neresi çeliş ki, neresi tutarsız.?Daha öncede örneğini verdim. Hiç bir bilgisi olmadığı halde,doktorluk taslayan birine,elbetteki tıb bilgileri ile karşı çıkıp çürüteceğiz,müzik dersi verecek halimiz yok herhalde.

 

Çelişkidir Sayın Katakuta...

Kur'an bir Bilim kitabı ve bununla beraber bir Formül kitabı da değilken, nasıl olurda Formüllerle ve Bilimsel Verilerle Doğruluğunu ya da Yanlışlığını ispat edebilirsiniz?

Dikkat edin, bir tek size sormuyorum burada...

 

Bu şekilde yaklaşmanız Kur'an-a, onu savunan H.Y. ya da Ö.Ç. mantığındaki insanları dahada saplantılı bir halde savunmaya itecektir. Ve itiyorda, gerek forumda ve gerek bu medyatik insanlar arasında çok çok sık rastlayabilirsiniz ve rastlıyoruz zaten...

 

Bir kitap öt'tan börtü böcekten falan bahsediyor diye "Bilim" kitabı olmaz...

Keloğlan masallarında da var yağmurun yağması, ölümün gerçekleşmesi...

1001 Gece Masallarını okuyun o zaman, eminim ki söylediklerini çürütmek pahasına dünyada ortaya çıkmış bütün bilimleri öğrenme ihtiyacı duyacaksınızdır. Lakin bunu yapınca kitabın sonunda "Gökten Düşen Üç Elma" tümcesiyle birlikte, tüm çabalarınız size "Bilim"i kazandırsa da, eleştirdiğiniz şeyin aslında "Havanda Su Dövmek"ten başka bir şey olmadığını göreceksinizdir.

Kısaca Kur'an, söylediğiniz şeylerden bahsetse bile Bilim Kitabı değildir.

Bilimsel Kuramlar sunmaz, teoriler ortaya atmaz.

 

Şimdiye kadar kimse "Kur'an Blim Kitabı Değildir" dememe karşı çıkmadı.

Lakin şu an diyorsunuz ki: "Bilimsel bilgiler içerebilir."

Şu an forumda bulunmayan bir arkadaşımızda işine gelince aynı tavrı sergilemişti (yokluğuna hürmeten adını söyleyemem)

 

Kimse Kur'an-ın Bilmsel Veri içerdiğini söyleyemez...

Eğer bunu "Olasılık" dahilinde bile ele alırsanız, gök yüzünün genişlemesinden tutun bilmem hangi ayette bahsedilen konulara kadar hepsinin açıklamasını kendilerince yapmaya çalışan ve dahi tutarlı ya da bazı insanları tatmin eden bilgiler sunan insanlar var... Forumda örnekleri fazlasıyla var... Bunun müsebbibi, benim "Tarafı belli olmayan" yapım değil, karşı tarafı itham ettikleri davranışı sergileyen arkadaşlarımdır.

 

Sizin yaptığınız "Tıp bilgisi olmadan doktorluk taslayan adama doğruları göstermek" değil, havanda su dövmek...

 

Sizden daha net ve tutarlı olarak iddia edebiliyorum ki:

Kur'an kesinlikle ve kesinlikle "Bilimsel" bir kitap değildir.

Bilimsel veriler içermez...

Bunlar ve içerdiğini düşünmek sadece "Psikolojik" bir "Sanrı"dır...

"İşine Geldiği Gibi" davranmaktır.

 

Bahsettiğimiz şey bir "İnanç".

Bunu ne kadar "Bilim" ile müspet hale getirebilirsiniz?

 

Sayın Katakuta, ayan beyan ortadadır...

Ben Kur'an-a laf söylüyorsunuz diye cevaplamıyorum,

Yaptığınız şeyin, diğer karşı tarafınızdaki arkadaşların yaptıklarından hiç bir farkının olmadığını söylüyorum...

 

Oysa çok daha tutarlı bir şekilde savunma imkanınız var inandıklarınızı...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayır değilsiniz. Eğer söylediğinizin arkasında olsa idiniz, muhammedin ******** olduğunu söylediğiniz bu kitaba getirilen eleştirilerden rahatsız olmazdınız.Nerde durduğunuz belli değil.Hangi konuda olursa olsun şimdiye kadar sizden net bir duruş göremedim.

Sayın Katakuta,

Ben bazen saplantılı olabiliyorum, Özür Dilerim...

Lakin işaretlediğim yer biraz koydu bana, çünkü ben en azından özgün olmaya çalışıyorum...

"Net Duruş"un böyle olmadığı kanısındayım...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yaptığınız şeyin, diğer karşı tarafınızdaki arkadaşların yaptıklarından hiç bir farkının olmadığını söylüyorum...

 

Sayın boşig,

 

Dünya küp şeklindedir desem, buna inansam, ve benim gibi 1 milyar insan buna inansa, dünyanın yuvarlaklığını bana nasıl ispatlarsın?

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sizin yaptığınız "Tıp bilgisi olmadan doktorluk taslayan adama doğruları göstermek" değil, havanda su dövmek...

 

Tıp bilgisi olmadan doktorluk yapan ve yaptığının doğru olduğuna inanan adama doğrular nasıl gösterilir sayın boşig?

 

Biz madem havanda su dövüyormuşuz, sen bize daha iyi bir yol göster.

 

Aydınlanalım.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Katakuta,

Ben bazen saplantılı olabiliyorum, Özür Dilerim...

Lakin işaretlediğim yer biraz koydu bana, çünkü ben en azından özgün olmaya çalışıyorum...

"Net Duruş"un böyle olmadığı kanısındayım...

 

Saygılarımla...

 

Sayın boşig, kırıcı olmak istemem ama bazı şeyleri maalesef söylemek zorundayım. Net bir duruşunuz yok derken,ne şiş yansın ne kebap mantığı ile hareket ettiğinizi iddia ediyorum. Bunun sadece ben değil başkalarıda farkında

 

sayın boşig;

 

 

 

Tanrının, insanlarla iletşim kurup kurmadıgı netleşmeden yazdıgınız diger şeylerin bir anlamı yok, yani bana göre....her tarafa çekilebilecek türden ve birazda çelişkili şeyler alt alt gelmiş gibi...

selamlar

 

Şimdi gelelim nasıl ne şiş yansın ne kebap mantığı ile hareket ettiğinize

 

 

 

 

Neyse;

Sonuçta, Tanrı'nın insan ile iletişim kurması dediğimiz şey

Tanrı'dan değil

İnsanın çabasından kaynaklanmaktadır diye düşünüyorum...

 

 

 

 

 

Açın Kur'an-ı...

Ne görüyorsanız, doğrusu odur...

Ben beni tatmin eden şeyleri görüyorum...

Güzel şeyler görüyorum, alıyorum.

Kötü bir kitap olduğunu düşünmüyorum.Ancak Tanrı'nın vermesinden ziyade,

Hz. Muhammed'in içine doğanlardır yazılanlar...

Hz. Muhammed'in görüleridir, nitelemeleridir.

 

Saygılarımla...

 

Eğer muhammedin içine doğanlar şeyler sadece kendine ait bir takım düşünceler olsa idi bizde buna itiraz etmezdik,sizin güzel görmenizede bir bir şey demezdik.

 

Lütfen bana izah edermisiniz? Birisi tutuyor içine doğan esintilere inanmayanlara ağza alınmayacak hakaretler yağdırıyor,oda yetmiyor sizi cehennemde cayır cayır yakacam diyor,oda yetmiyor inanmayanlara savaş açıyor ve siz bu kitabın hem insan ürünü olduğunu söyleyip sonrada kötü kötü bir kitap olmadığını güzel şey olduğunu söylemeneniz çelişki değilmi,ne şiş yansın ne kebap mantığı değilmi ?

 

 

Eğer böylesine bir esinlenmenin eleştirilecek bir tarafı yoksa,bu esinlenme sadece muahammede Özgü bir şey mi ? Bende kalkıp mesela içime esinlenen şeylere inanmayanlara her türlü hakareti yapsam, benimkiler içinde güzel dermisiniz. Eğer diyemiyorsanız muhammedin bu ayrıcalığı nerden kaynaklanıyor ?

 

Esinlenme hakkı bir tek onamı ait ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tıp bilgisi olmadan doktorluk yapan ve yaptığının doğru olduğuna inanan adama doğrular nasıl gösterilir sayın boşig?

 

Biz madem havanda su dövüyormuşuz, sen bize daha iyi bir yol göster.

 

Aydınlanalım.

 

Saygılar.

 

Bu şekilde giderseniz yaptığınızın "Havanda Su Dövmek"ten farkının kalmayacağını söylüyorum...

Sayın BrainSlapper, kaç kişi sizin yada diğer arkadaşların söylediklerini "Anlamak" için tek bir adım bile attı?

Bakınız o kadar bilgi sundunuz, o kadar yazı yazdınız bu forumda...

 

Kaç kişi?

 

Sizi "İnanmamak" için tatmin eden bilgileri fazlasıyla verdiniz ancak sizi tatmin eden o bilgiler diğerlerine anlamsız geldi...

Tek sorun onlar da mı?

Yoksa sizin yanlış bir yol izlemenizde mi?

 

Havanda su dövüyorsunuz, çünkü bakın kimse artık tartışmıyor bile...

Çünkü artık kısırlaştık...

Çünkü artık kimse kimseye bir şeyleri gösterebileceğine inanmıyor, yalan mı?

Bakın son günlere, bir çok değerli arkadaşımız girmiyor bile tartışmalara...

Sıkıcı oldu çünkü...

 

Çünkü ele alışlarımız yanlış...

 

Sizi aydınlatmak benim haddim değil, zira sizden bir şeyler almak niyetinde olan benim aslında.

Lakin sizin beni yanlış anladığınızı görüyorum...

 

Bakın, söylüyorum açık açık...

Ben zamanında H.Y. denen adama inanırdım, açıkça söyleyebilirim bunu.

Kitaplarını okurdum.

Bundan bir kaç sene önce Ali Demirsoy ile bir tartışmasını izledim.

Ve ben o sıralarda "Beyin" ile ilgili hakkaten saplantılı bir araştırma içindeydim, benim için önemli birisi Sara hastasıydı çünkü.

Bu tartışma bu açıdan ilgimi çekmişti, çünkü bir Bilim Adamı vardı, hatta H.Y.'yi de bilim adamı sandığımı düşünürseniz, iki bilim adamı vardı...

Belki bir şeyler öğrenebilirdim...

O tartışmayı izledim ve Ali Demirsoy gibi bir Bilim Adamı'nın H.Y.nin karşısında nasıl sustuğunu gördüm.

Susması "Haksızlığından" değildi.

Susmasının nedeni, havanda su dövdüğünü anlamasından dolayı idi...

Karşısındaki adam Evrim'i Ayetlerle çürütmeye çalışıyordu,

Kendisi de Ayetleri Bilim ile...

 

Seyirci farkına vardı sonra...

Birisi Manevi bir duygu,

Diğeri Maddi bir gerçeklik...

 

Birisi inandığında doğru, inanmadığında yanlış,

Diğeri ise her daim yanlışlanana kadar tek doğru...

 

Yani kulvarları zaten apayrı...

 

Tartışmada ne oldu sonra biliyor musunuz?

Ali Demirsoy sadece "Bilim"i ele almaya başladı...

H.Y. ne derse desin ayetlere dokunmadı ve sadece "Evrim"i anlattı...

Ve o gün ben o kitaplarını okuduğum H.Y. denen adamın ne kadar safsata olduğunu gördüm...

Ve Ali Demirsoy adeta doldurdu beni...

 

Şunu söylemek istiyorum Sayın BrainSlapper;

Ben bunu yıllar önce gördüm...

Hiç bir inancı "Bilim" ile çürütemezsiniz...

Hele o inançların "Bilimsel Veri" sunmadığını söyleyip,

İçindekileri "Formüllerle" çürütmeye kalkışırsanız, inandırıcılığınızı, sizi sevenlere karşı da yitirirsiniz.

Çünkü en başta kendinizle çelişirsiniz...

Çünkü artık baul etmişsinizdir ki o kitap "Formüller" ve "Bilimsel Veriler" içeriyor.

Sonra ne mi olur?

İnanan saplantılı bir adam çıkar;

"Bilimin verileri ve formülleri değişkendir; bu bilimin temel kanunudur, kıyamete kadar Kur'andaki yasalar ortaya çıkacak, doğrulanacak, ispatlanacak. Şimdi ispatlanamıyor olması, ispatlanamayacak olduğu anlamına gelmez..."

 

Forumda örnekleri ve örnek iletileri çok var, yalan mı?

 

Çünkü ne diyorlar?

Kıyametten önce herkes doğruyu görecekmiş değil mi?

Derler ki, "Kıyametten önce Kur'an-ın bilimsel olduğu ortaya çıkacak, yasaları o zaman ispatlanacak."

 

Yani havanda dövdüğünüz suyu bir yana bırakın,

Adama inanmayadevam etmesi için çok değerli bir nüve de vermiş oluyorsunuz...

 

Sayın BrainSlapper, tekrar söylüyorum ki beni yine "Dini Meşulaştırmakla" itham edeceksiniz biliyorum.

Lakin böyle bir niyetim yok...

Emin olun ki siz, sadece "Mantık"ı kullanarak "Dinlerde" olduğunu düşündüğünüz çelişkileri çok güzel ifade edebiliyorsunuz.

 

Bakın, haddim değil ama madem ki benden aydınlık alabileceğinizi düşündünüz

Ufak bir ipucu vereyim size, haddimi aşarak.

 

Ben "Bilimlerin Sınıflandırması"na çok inanırım.

Adamlar sınıflandırmışlar ve Maddeden bağımsız olarak iki bağımsız Bilim ortaya çıkarmışlar en tepede...

Matematik ve Mantık...

 

Matematik: Pozitif Bilimlerin dili olmuş.

Mantık: Sosyal Bilimlerin...

 

İnançları Sosyal Bilimlerin içersinde ele alın ve hep yaptığınız gibi "Mantık" ile çürütmeye devam edin...

Öteki türlü hiç kimseyi inandıramayacağınız ve hatta onların kıyamete dair ümitlerini besleyeceğiniz ortada çünkü.

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Öyle bişey bilmiyoruz. Sadece bildiğini iddia edenler var. Kanıtları yok.

Sana 3. kez soruyorum: Şu benim farklı yorumladığım yeri sen bir yorumlayıver:

 

Rabbinin katındaki bir gün, sizin saymakta olduğunuzun bin yılı gibidir

 

Saygılar.

Sayın brainslapper;

İddia edilen şeyler üzerine kanıt beklemek sizin kabul ediş biçiminiz, yani varlığı ancak gözle görünür şekli ile kabul etmektir bu. Göremediğim şey bence yoktur demek materyalizmin savunduğu bir düşünce olup, buda bir kabul ediliş biçimidir. ben materyalizme inanmıyorum diyerek, materyalizmi yok sayamadığım gibi, sizinde ben İmani oluşumlara inanmıyorum derken onu yok sayamazsınız. Allah'ın " Hayy" diri vasfını kanıtlamak bana düşmez, onun kanıta değil imani bir anlayışa ihtiyacı vardır. Kanıtlamak gerekseydi Allah kendini kanıtlardı zaten. allah'ın yapmak istemediğini ben yapamam. O zahiri olarak kendisini görmeden iman etmeyi buyuruyor Müminlere. Biz bu davete uyanlarız. İman gücü ile biz varlığın sonuçlarından kendisinin varlığına yine kendi tarifi ile ulaşıyoruz. Allah'a göre kendisini kabul etmeyen yine ona aittir. yani Allah'ı reddeden Allah'ın yasalarından kendini soyutlamış değildir. Reddeden reddin, kabul edende kabulün mükafatını görecektir. Tüm oluşum adına kabul ve reddetmek bir tercihtir ancak bu tercih zaten kişiyi bağlayacağından genel manada bir ayrım kabul edilemez. Bu Tevhid dinlerinin temel anlayışıdır.

Gelelim sizin 3 kere sorup benimde 3 kere yanıtladığım sorunuza. Yaratılımış her şey 3 boyutlu evrende ancak zaman diliminde bir tarza sahiptir. Bu zaman bütünlüğü her ne kadar izafide olsa zihnin algılaması, insanın düşünebilmesi, karara varabilmesi bu düzlemin işleyişi ile doğru orantılıdır. Zamana göre kurgulanmamış hiç bir şey insan için anlaşılır değildir. Allah burada zaman anlayışından çok kendisinin zaman üstü olmasını anlatmaktadır. Allah katında her iş o denli çabuk ve gereğinde yapılır ki, Biz onu yaptığımızda, sizin anlayışınızla bin yılda yapılmış gibi anlayabilirsiniz. Oysa süre bilgisi verilmeseydi insanlar yapısı gereği bu anlatımı kavrayamayacaktı. Gerçekten Allah katında zaman olsaydı Allah'ın sonsuz olmasının bir anlamı kalmayacaktı. Zaman insan için var olma ve yok olma çizgisidir. Bu çıkarımla vadedilmiş bir sürenin işlediğide apaçık kendini kanıtlamaktadır. Aramızdaki görüş ayrılığı bu. Sanırım katılmasanızda ifade ettiğimi anlaşılmışınızdır. Saygılarımla.

T.L.M

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Bu şekilde giderseniz yaptığınızın "Havanda Su Dövmek"ten farkının kalmayacağını söylüyorum...

Sayın BrainSlapper, kaç kişi sizin yada diğer arkadaşların söylediklerini "Anlamak" için tek bir adım bile attı?

Bakınız o kadar bilgi sundunuz, o kadar yazı yazdınız bu forumda...

 

Kaç kişi?

 

Sizi "İnanmamak" için tatmin eden bilgileri fazlasıyla verdiniz ancak sizi tatmin eden o bilgiler diğerlerine anlamsız geldi...

Tek sorun onlar da mı?

Yoksa sizin yanlış bir yol izlemenizde mi?

 

Havanda su dövüyorsunuz, çünkü bakın kimse artık tartışmıyor bile...

Çünkü artık kısırlaştık...

Çünkü artık kimse kimseye bir şeyleri gösterebileceğine inanmıyor, yalan mı?

Bakın son günlere, bir çok değerli arkadaşımız girmiyor bile tartışmalara...

Sıkıcı oldu çünkü...

 

Çünkü ele alışlarımız yanlış...

 

Saygılarımla...

 

Bu şekilde giderseniz yaptığınızın "Havanda Su Dövmek"ten farkının kalmayacağını söylüyorum...

 

Neden havanda su dövmek olsun?

 

Sayın BrainSlapper, kaç kişi sizin yada diğer arkadaşların söylediklerini "Anlamak" için tek bir adım bile attı?

Bakınız o kadar bilgi sundunuz, o kadar yazı yazdınız bu forumda...

 

Kaç kişi?

 

Sizi "İnanmamak" için tatmin eden bilgileri fazlasıyla verdiniz ancak sizi tatmin eden o bilgiler diğerlerine anlamsız geldi...

 

Ne yapaılm şimdi,bizi anlamıyorlar diye oturup ağlayalımmı ? Müslümanlar sadece bu forumda aktif yazanlardan ibaret değil sayın boşig.Forumu okuyan binlerce sessiz okuyucular var.

 

Asırlardır islamı eleştiren veya olumsuzlayan insanlara cevap vermek yerine öldürüldü.Bilgisayar çağında burdaki müslümanların verilen onca bilgilere rağmen tek adım bile atmaması, şiddete başvurma olanakları olmadığı için artık verecek cevapları kalmadığına işaret olamaz mı.

 

Yanlış anlaşılmasın,burdaki müslümanlar şiddet yanlısıdır demiyorum.Bilgisayar çağında şiddete başvurmadan tartışarak islamı savunmanın olanaksız olduğunu gözler önüne sermiş olabiliriz.

 

Düşünen ve sorgulayan insanlar karşısında pes etmek zorunda kaldıkları anlamına gelmez mi? Veya başka sebepleri de olabilir.O insanların iç dünyalarında neler düşündüklerini bilmiyoruz.Öyle kolaymı sannediyorsunuz bir şeyi kabullendiği halde itiraf etmeyi ? Ben bile eşim hariç cevremde kimse ateist olduğmu bilmez.Çünkü çevreme söylediğim andan itibaren nasıl tepkiler geleceğini, hatta aile yuvamın yıkılmasına bile neden olacağını çok iyi biliyorum.

 

Neden biliyorum ? Ben müslüman olduğum zamanlarda bile böyle tepkiler geliyordu.Tek kaynak kuran fikrini savunduğumda ve bunu çevreme anlattığımda,etrafımdaki en yakın insanlar eşime '' senin kocan,hadisleri,mezhepleri reddeden bir kafir,nasıl bu insanlar bir arada yaşarsın, diye sürekli eşime telkinde bulunuyorlardı. Eğer şimdi ateist olduğumu bilseler daha neler yaparlar artık siz düşünün.

 

İslamın ve müslümanların baskısı ve dayatmacılığı halen acımasızca sürüyor.kendileri gini inanmıyor diye başkalarının aile yuvasını bile yıkacak zihniyette insanlar. Kolaymı tüm bu baskılara her insanın göğüz germesi,açıkca ben müslüman değilim demesi ?

 

Biz şu anki insanları değil gelecek nesilleride düşünmek zorundayız.Burdaki insanlar kabul etmese bile genç kuşakların araştırmasına sorgulamasına vesile olabiliriz.Buda hiçte öyle zannettiğniz gibi havanda su dövmek sayılmaz.

 

Tek sorun onlar da mı?

Yoksa sizin yanlış bir yol izlemenizde mi?

 

Havanda su dövüyorsunuz, çünkü bakın kimse artık tartışmıyor bile...

Çünkü artık kısırlaştık...

Çünkü artık kimse kimseye bir şeyleri gösterebileceğine inanmıyor, yalan mı?

Bakın son günlere, bir çok değerli arkadaşımız girmiyor bile tartışmalara...

Sıkıcı oldu çünkü...

 

Çünkü ele alışlarımız yanlış...

 

Hadi buyrun siz doğrusunu yaparak islamı eleştirin bakalım kaç kişiyi ikna edebileceksiniz ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.