Φ LluVia Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 Sayın '_AngeL_Cara',Oysa, bilimde her şey değişiyor. Fikirden maddeye, her şey. Değişmeyen hiç bir şey yok. Değişmeyen tek şey değişkenlik. Yani "doğrular" bugünün kabulleri. Gelecek için değişebilir. Tabi milyonca yıl alcağını da kabullenmek gerek. Sosyal olgular/doğrular daha çabuk değişmekte Bu, böyle bilinmeli. Bilimde birşeyler değişiyorsa, bilime körü körüne inanmak pek doğru bir davranış değildir. Öyleyse bilime de şüpheci yaklaşmak gerekir. Bu da demek olur ki bilime de şüpheci yaklaşmak gerekir. Bu da demektir ki, dünyada inanılacak bir şey yok ve her şey yanlış olabilir. (Burda felsefi bir düşünce karşımıza çıkar.) Öyleyse asıl ateizm bilime dahi inanmamak olmalıdır. Ancak yoktan var etmek yada yok etmek düşünülebilirmi ?Çaydanlığın içinden dev çıkartmaya benzer. (Sayın Kral o yazıya cevap vermedi.) Kocaman evren sihirli değnekle nasıl var edilip yok edilebilir. Bunlara artık çocuklar da inanmıyor. Burada verdiğiniz örnek bana göre uygunsuz olmuş. Çaydanlığın içinden dev çıkartmak ve sihirli değnek konuya örtüşmüyor. Sanırım bunu öylesine söylemiş olmalısın Çünkü öyle bir şey yok. Bu bir sihirbazlık gösterisi ve ya halusinasyon değildir. Bir şeyi yoktan var edip yok etmek mantıksal olmayacaktır.Var kabullenmek ve sürekli var düşünmek daha doğru olacaktır. İdealistelr bu konuda da bindiği dalı kesiyorlar. "Yoktan var olmayı" kabul edip soracaksak eğer.... Var edenin de nasıl yoktan var olduğunu da sorgulamalıyız o halde. Bu da bizi, maddenin de daha evvelininde sonsuzca var oluşuna götürür. Yoktan yaratma olamaz. Bu idealizm'e has bir kurgudur, masaldır Madde süreç içerisinde nicel olarak değişip, sonrada nitelik değiştirir. Bu yüzden, bilim ve inançlar kesinlikle örtüşmezler. Birleştirmeye çalışmak saçmalamaktır. Son zamanlarda bunu idealistler de kabullendiler artık. İnançların görüşleri, bilimsel doğrulara tamamen alternatiftir. İnançlar sadece inanılır. Doğrulanıp yanlışlanamaz. Bu ilke bilim'e aittir. Selamlar.. Öncelikle şunu sölemeliyim; herkesin zihninde oluşan yaradan, evren, varlık kavramlarının birbirinden farklı olduğunu düşünüyorum, farklı mezhep görüşleri gibi (denebilir ki herkes bi farklı mezhep oluşturabilir aslında)... Herkesin kafasında oluşturduğu inanç farklıdır. Yani aslında demeliyim ki ben şuna inanıyorum; madde vardı diyorsunuz, önceden sadece enerji olarak ( katılıyorum ). Öyleyse, bu enerji aynı zamanda yaradan olmalı. Ve her maddede bir enerji vardır, yani her madde aslında tanrısaldır. Ve tanrı aslında enerjidir. Nasıl ki dinimizde yaradanın şeklinin olmadığından bahsediliyorsa, aynen enerji de öyledir. Benim zihnimde oluşan görüntü ve inancım budur. Ayrıca şunu demiş oluyorum, daha açık olmam gerekirse; ruh madde değildir o hep ebedi olandır deriz dinimizde. Bu demektir ki enerjimiz ruhumuzdur. Ben enerjinin biteceğine de inanmıyorum. Öldükten sonra dahi! Sadece yer değiştirir. Enerjimiz -yani ruhumuz- bedenimizde hapistir, ölünce serbest kalır. Yani insan bedeni maddedir ve geçicidir ve benim görüşüme göre asıl olan enerjidir. Asıl olan enerjiyse, o tanrıdır ve bu demektir ki ben tanrıya inanıyorum ve ondan geliyorum, ona aidim. Ama benim ve ya başkasının tanrı olduğunu asla iddaa etmiyorum burda! Ve ben sana ''dönde bi kendine bak'' derken bunları anlatmak istemiştim. İnsan ruhu ve enerji... Yine söylüyorum ki ilahi inançla bilim bütündür. Çünkü benim zihnimde bir bütün olarak yer almış bir kere. Hayatın gerçeğini ben böyle algılıyorum, ayırt edemiyorum ikisini birbirinden. Ve düşüncemin doğru olduğuna inanıyorum ve benim içimde şüphe yok Bu herkesin (inançlıların ve ateistlerin) görüşüne aykırı da olsa ben bunu savunurum, çünkü varlık ve yaradan kavramlarını düşündüğümde, zihnimde oluşan ve yer eden düşüncelerim -benim gerçeklerim- bunlardır. İsteyen istediği gibi düşünsün... Saygılar, sevgiler... Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 Bilimde birşeyler değişiyorsa, bilime körü körüne inanmak pek doğru bir davranış değildir. Öyleyse bilime de şüpheci yaklaşmak gerekir. Bu da demek olur ki bilime de şüpheci yaklaşmak gerekir. Bu da demektir ki, dünyada inanılacak bir şey yok ve her şey yanlış olabilir. (Burda felsefi bir düşünce karşımıza çıkar.) Öyleyse asıl ateizm bilime dahi inanmamak olmalıdır. Sayın '_AngeL_Cara', Öncelikle buradaki tespitlerini irdeleyip birlikte bir sonuca varalım. Daha sonrada diğerlerini tartışırız. Buna bağımlı diğerleri. "uygunsuz misal" olarak gördüğün çaydanlıktaki dev bile. Öncelikle "şüpheci" kelimesi üzerinde durmak istiyorum. Şüphecilik kelimesini sanki olumsuz olarak görmektesin. Bu kelimeyi bize olumsuz gibi tanıtan dinler olmuştur. Dinlere göre dinlerdeki "mutlak doğrular"ı itirazsız kabullenmek gerekiyor. Bu böyle iken, dinlerin mutlak doğrularına "acaba" diye yaklaşım bile, Allahın sözlerini incelemeye almış olmanı gösterir. Bu yüzden idealizmde şüpheci olmak olumsuzluktur. Şimşekleri çeker. Bilimde mutlakiyet yoktur. Şüpheci olmak ilk ilkedir. Evet tespit ettiğin gibi "öyleyse bilime de şüpheci yaklaşmak gerekir". Söylediğin doğru. Doğrular günceldir. Zaman içerisinde değişebilir. Hemen basit bir misal vereyim. Daha bir asır önceki en doğru aydınlatma aracı olan gaz lambası, kandil, mum vs. ye göre "lüx lamba" iken, bugün elektrik lambası. Bugünün elektrik lambası gelecekte "led lamba" olacak. (kullanılmaya başladı bile) Bu gelişmeler niye; Bilimsel bulgulara "en doğrusu bumu acaba" şüpheci yaklaşımıdan gelmektedir. Bilimin kendisi de öyle. Gelecekte bilmediğimiz ilkelerle başka bir şekilde biçimlenebilir. Ancak insanoğlunun mantığına uygun ispatlanabilir yönü olmalıdır. Aksi takdirde "doğruluk"u temsil edemez, tek doğruda (güncel) birleşilemez. Tespitin gibi, herkesin farklı doğruları (gerçekleri) olursa; kargaşa olur. Herkesin ahlakının, dininin doğru olması çelişkisi bu yüzdendir. İşte bu yüzden şüpheci olmak sanıldığı gibi olumsuz bir duruş değil, olumlu tarafı vardır. Ancak şüpheciliği, çelişkilerin (karşıt tezlerin) ortaya çıktığında kullanman şartı ile. Yine basit misaller vereyim: (toplumsal ve pozitif bilimden) -Her toplumun "benim ahlakım, benim inancım en doğrudur" görüşünde çelişkiler vardır. Toplumsal kargaşaya yol açmaktadır. -Benzinle kullanılan taşıma araçları küresel ısınma nedeni ile felakete yol açmaktadır. Sağlıklı yaşamla çelişmektedir. İşte olgulara şüpheci yaklaşıp, çelişkilerin üstesinden gelmek, doğruları bulabilme gerekliliği için iki bariz misal. Binlercesini daha saymak mümkündür. Mutabıkmıyız sayın angel_cara ? Selamlar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 bilimselci, sözlerine katılıyorum iyi bir değerlendirme Bende diyorumki, hadi Allah'ın ezeliyetini kanıtlayamadık..O zaman siz maddenin neyini kanıtlamış olursunuz..? Madde ezeli mi olmuş oluyor.. (xlark tades) Maddenin ve enerjisinin ezeli olduğu zaten büyük bir ihtimal, çünkü yokedilemiyor, dolayısıyla yoktan var olmaması şimdilik en büyük olasılık, bir gün madde veya enerjisi deneylerle yok edilirse bu durum yanlışlanır Alıntı
Φ LluVia Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 Tespitin gibi, herkesin farklı doğruları (gerçekleri) olursa; kargaşa olur. Herkesin ahlakının, dininin doğru olması çelişkisi bu yüzdendir. İşte bu yüzden şüpheci olmak sanıldığı gibi olumsuz bir duruş değil, olumlu tarafı vardır. Ancak şüpheciliği, çelişkilerin (karşıt tezlerin) ortaya çıktığında kullanman şartı ile. Yine basit misaller vereyim: (toplumsal ve pozitif bilimden) -Her toplumun "benim ahlakım, benim inancım en doğrudur" görüşünde çelişkiler vardır. Toplumsal kargaşaya yol açmaktadır. -Benzinle kullanılan taşıma araçları küresel ısınma nedeni ile felakete yol açmaktadır. Sağlıklı yaşamla çelişmektedir. İşte olgulara şüpheci yaklaşıp, çelişkilerin üstesinden gelmek, doğruları bulabilme gerekliliği için iki bariz misal. Binlercesini daha saymak mümkündür. Mutabıkmıyız sayın angel_cara ? Selamlar.. Ben şüphe etmek derken olumsuz anlamda belirtmedim, yani şüphe şüphedir. Olumludur tabi, şüphe eden biri araştırıp doğruyu bulabilir elbet ama öyleyse o an için doğruyu buluyorsa o an inanmak gerekir sadece , bilimin o kanunu değiştireceği de düşünülmeli. Yani bilim doğrudur ama sizin dediğiniz gibi şüpheyle yaklaşıldığı sürece doğru kalır. İkincisi sayın bilimselci , sizce farklılıklar olmamalı mı? Bence olmalı. Olmamasını engellemek yanlış olmaz mı? ''Herkesin farklı doğruları (gerçekleri) olursa; kargaşa olur.'' demişsin, yalnız benim dememle değil, zaten herkesin farklı doğruları vardır, herkes düşüncelerini açıklamata özgürdür. Kargaşaya neden olmamak insanların elindedir, düşüncelerini paylaşmak bunu doğru düzgün belirli sınırlar içerisinde yapmak kargaşa yaratmaz. Asıl kargaşa insanlar kendini açıklamadığı sürece olacaktır, insanlar, her insan kendini, düşüncelerini açıklama ihtiyacı duyar, bu olmadığı sürece her insan patlamaya hazır bir bombadan faksız haldedir. Yani düşüncelerimizi özgür bırakmalıyız herkese saygı duyarak ve bunu adam gibi yaparak, tartışmalıyız fakat kargaşa yaratmamalıyız. Bu senin benim, herkesin elinde olan bi şeydir. Mesela benim senin düşüncelerine saygım var ve bilmek istiyorum Saygılar.. Sevgili Arkadasim(artik arkadsiz dimi? )Degisme kotu degildir,dunyamizi kaplumbaga ustunde sandilar biz o donemlerden bu gune geldik....DEgisimi yapan bu insanlar kendi zekalariyla yapiyorlar...Bak en basiti bu calismalarinda yillarini harcayan bilimadamlarinin calismalarini bir dinci saniyede "Hayir" dogrusunu ben biliyorum diyebilir,cunku dinin yapisinda bu var..... Degisim mutlaka olmali eger olmasaydi ayni yerimizde kalirdik.... Buna koru koru demek sence ne kadar dogru? Tabiyki bilimede supheci yaklascaksin,ben bilim yuzdeyuz dogru demem,benim dedigim bilim baz alinmali,yoksa bilim herseyi bilir diyemeyiz cunku biliminde tikandigi yerler var...Bilimde deney ve gozlemlerle olur arastirmalar esas alinir...Dunyada inanilacak cok sey var ve bunlara inanmamizin tek birinci temsilciside Bilim.... Sencede ole degilmi.... Insan vucudundan basla,bakterileride icine al hatta atom....O kadar cok yazarim ki su an dersten gizli girdigim icin yakalanma korkum var Kisa kesmem lazim Ve bide ben daha kotu uyeyim uyari sayimi bilmek istemezsin.... Sevgilerimle.... Yoo ben değişime asla karşı değilim tabi ki bilime de. İnançlılar bilimi yok saymaz, ama ateistlerse sadece bilimi var sayarlar. Elbette bilimsel gelişmeler olmalı, olmamalı asla demiyorum. Yalnız değişim oluyorsa hiçbir şey sabit kabul edilmediği için, şüphe olmalıdır fakat, doğruluğuna inanç olmamalıdır, yalnış olduğuna inanç da olamamlıdır yani o an için kabullenilmesi gerekir. Elbette eğer bir bilimsel olay açıklanmışsa ve o an o doğru kabul edilmişse inanılır o doğruya. Şüpheyle ilgili açıklamamı bilimselciye de yaptım Yani ben sizden pek farklı bir şey söylemiyorum.. Bu arada arkadaşız tabi Alıntı
Φ odessa Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 Burada katilmiyorum ikisini birlikte alirsaniz dini engellemis olursunuz din ve bilim birlikte alinamaz...Bilim mantiksal daha dogrusu maddeci gerceklere dayanir ama dinde maddecilik yoktur daha cok maneviyat vardir.. Saygialrimla bunu yanlış görüyorum çünkü kuranda yazan herşeyi bilim yeni yeni buluyor...... uçak bilim icadı ama yusufçuk böceğinden tasvir edilmiş... sanırım anlatabildim.. Alıntı
Φ odessa Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 la boheme... o kısmın kurandan alındığını sölemedim... yalnızca tabiattan örnek verdim.... saygılar.. Alıntı
Φ LluVia Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 Bak ne guzel demissin,dogrulugundan emin olmamaliyiz...Bu din icinde gecerli...Inanmak guzel ama bundan yuzde yuz emin olmak yani dogrulugundan sence ne kadar dogru..... Tabi ki benim de din konusunda şüpheye kapıldığım olmuyor değil, hala kendimce çözümünü bulmaya çalıştığım sorularım var. Yani bir dine vasıflısınızdır ama kendi kafanızda tasarladığınız bi inancınız vardır, din bilgilerinize anlam yüklersiniz. Benim anlamlandıramadığım sorunlarım var, bulmaya çalıştığım.. Ama bulamamam benim düşüncemin ve yorumumun eksikliğinden kaynaklanıyor olabilir. Ama yaradanın varlığı kafamda yer etmiş şekilde, bundan bi şüphem yok. Alıntı
Φ LluVia Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 Ama bence dini insanlar sorgulamayi bilmeli...ben ole dusunuyorum.....din sorgulanirken allah korkusuda olmamali Allah korkusu inançlı çoğu insanda vardır, fakat din sorgulanırken insan bu korkuyu görmezden gelir. Açıkçası ben dini sorgularım bazen ama artık yaradanı sorgulamıyorum. Bi ara yeterince düşündüm tanrı konusunda ve sonuçta bi karara vardım, tanrı olmalı. İnsan zekası zaten sorgulamak için vardır, yani daha doğrusu düşünmek için, düşünmeden kimse duramaz ki, her an bir şeyler düşünür haldeyizdir. Eğer bi kısım düşünerek tanrının varlığını kabul ediyorsa, bir kısımsa düşünerek kabul etmiyor. Bu yüzden gerçek kişiden kişiye değişir. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 Angel Cara Tabi ki benim de din konusunda şüpheye kapıldığım olmuyor değil, hala kendimce çözümünü bulmaya çalıştığım sorularım varYani bir dine vasıflısınızdır ama kendi kafanızda tasarladığınız bi inancınız vardır, din bilgilerinize anlam yüklersiniz. Benim anlamlandıramadığım sorunlarım var, bulmaya çalıştığım.. Ama bulamamam benim düşüncemin ve yorumumun eksikliğinden kaynaklanıyor olabilir. .demekki müslüman değilsin Ama yaradanın varlığı kafamda yer etmiş şekilde, bundan bi şüphem yok. bizimde bir yaratıcı olduğu inancımız var, ama yinede şüpheliyiz, çünkü gerçekleri bilmiyoruz sadece inanıyoruz ama bu kesinlikle dinlerdeki Allah değil, en azından şüphesiz olarak bu sonuca vardık ayrıntıları forumda yeterince var ve devam etmekte Alıntı
Φ LluVia Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 Angel Cara demekki müslüman değilsin bizimde bir yaratıcı olduğu inancımız var, ama yinede şüpheliyiz, çünkü gerçekleri bilmiyoruz sadece inanıyoruz ama bu kesinlikle dinlerdeki Allah değil, en azından şüphesiz olarak bu sonuca vardık ayrıntıları forumda yeterince var ve devam etmekte Şöyle söyleyebilirim ki, dünyadaki en mantıklı din islamiyettir, ve evet ben müslamanım ama aynı zamanda düşünüyorum beni ben yapan düşüncelerimdir, müslamanım ama benliğimden vazgeçemem. Düşüncelerimi engelleyemem, engellemek istemem. Kur'an'ı baştan sona okuyup daha iyi anlamak isterim herşeyi, tabi kendi görüş açımla da bakarak. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 Bak en basiti bu calismalarinda yillarini harcayan bilimadamlarinin calismalarini bir dinci saniyede "Hayir"dogrusunu ben biliyorum diyebilir,cunku dinin yapisinda bu var..... Bilimsel çalışmaları dinle ölçmüyoruz, lütfen bunu çok iyi anlayın.. Referans noktam akıl mantık ve diğer bilimsel çalışmalardır.. Kaç kez DNA konusu açtım.. Kim cevap verebildi..? Tesadüf dediniz sadece.. Evet iddam hala devam ediyor.. Bilimsel tartışmalarda her zaman varım.. Saygılar.. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 12 Mart , 2007 Yani tanri inancina kimse bir sey yapamaz..Bunu zaman gosterir...Ama bence dini insanlar sorgulamayi bilmeli...ben ole dusunuyorum.....din sorgulanirken allah korkusuda olmamali sevgili la boheme ben mesela diyelim ki çok tutucu bir dindarım aşırıyım mesela bana dini sorgulama tekniklerini anlatırmısın ve yaşarken dindarların Allah korkusu olgusunu da anlatırmısın, nedir ve neye tekamül eder.. yani devamlı sürette aynı şeyleri söyleyipde içini doldurmamak olmaz degil mi? Ama Sence Dini İnsanlar Sorgulamayi Bilmeli...Sen Ole Dusunuyorsun.....Din Sorgulanirken Allah Korkusuda Olmamali.......ve zamanla insanlar dinden sogumalı mı ? demek istiyorsunuz. bana göre boş laflar yazıyorsunuz........ Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 İkincisi sayın bilimselci , sizce farklılıklar olmamalı mı? Bence olmalı. Olmamasını engellemek yanlış olmaz mı?''Herkesin farklı doğruları (gerçekleri) olursa; kargaşa olur.'' demişsin, yalnız benim dememle değil, zaten herkesin farklı doğruları vardır, herkes düşüncelerini açıklamata özgürdür. Kargaşaya neden olmamak insanların elindedir, düşüncelerini paylaşmak bunu doğru düzgün belirli sınırlar içerisinde yapmak kargaşa yaratmaz. Asıl kargaşa insanlar kendini açıklamadığı sürece olacaktır, insanlar, her insan kendini, düşüncelerini açıklama ihtiyacı duyar, bu olmadığı sürece her insan patlamaya hazır bir bombadan faksız haldedir. Yani düşüncelerimizi özgür bırakmalıyız herkese saygı duyarak ve bunu adam gibi yaparak, tartışmalıyız fakat kargaşa yaratmamalıyız. Bu senin benim, herkesin elinde olan bi şeydir. Mesela benim senin düşüncelerine saygım var ve bilmek istiyorum Saygılar.. Yoo ben değişime asla karşı değilim tabi ki bilime de. İnançlılar bilimi yok saymaz, ama ateistlerse sadece bilimi var sayarlar. Elbette bilimsel gelişmeler olmalı, olmamalı asla demiyorum. Yalnız değişim oluyorsa hiçbir şey sabit kabul edilmediği için, şüphe olmalıdır fakat, doğruluğuna inanç olmamalıdır, yalnış olduğuna inanç da olamamlıdır yani o an için kabullenilmesi gerekir. Elbette eğer bir bilimsel olay açıklanmışsa ve o an o doğru kabul edilmişse inanılır o doğruya. Şüpheyle ilgili açıklamamı bilimselciye de yaptım Yani ben sizden pek farklı bir şey söylemiyorum.. Bu arada arkadaşız tabi Sayın Angel Cara, Yukarda altını çizdiğim, çelişki gözüken görüşe katılıp katılmadığın pek belli olmuyor. Ancak çelişkiye eğilimli gibi gözüküyorsun. Bu çelişkide de uzlaşalım seninle... Bilimsel doğrulara alternatif olunamayacağı için, herkesin doğrusunun olması da çelişki olmuyormu ? Bu konuyu biraz daha açmak gerekecek: İnsan yaşamında tarihten gelen, bilimsel olarak gelişen temel doğrular vardır. İnsan değeri, demokrasi, üretim ilişkileri, emeğin değeri, sosyal eşitlik, maddenin gerçekliği vs. Bunlar, bilimsel doğrulardır. İnsanların eğitim ve kültürel farklılıklarından dolayı elbette doğru sandığı farklılıklar olacaktır. Ancak genel doğruların kabulüne yaklaşımlarında "kendi doğruları(!)" için bilimsel doğruları referans alıp ölçümlemeleri gerekir. Doğru ölçek, bilimsel doğrulardır. Sosyal bilimlerde de, pozitif bilimlerde de. Sonuç olarak insanların kendi doğruları olamaz. Bilimsel doğrular olur. Bilimce yanlışlanamayan farklı yaklaşımların bilime katkısı olur. Yanlışlanmanın kabulü ise kişinin kendisine katkı olur. Yukardaki değerlendirmede uzlaşıyor isek; Bu çerçevede, kişilerin/toplumların kendi doğruları olarak gördükleri ahlak ve inançları irdelelemiz gerekiyor. Selamlar... Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Ama Sence Dini İnsanlar Sorgulamayi Bilmeli...Sen Ole Dusunuyorsun.....Din Sorgulanirken Allah Korkusuda Olmamali.......ve zamanla insanlar dinden sogumalı mı ? demek istiyorsunuz. insanlar dinden soğur mu soğumaz mı bilinmez ama sorgulamakta fayda var ne kadar sorgularsan o kadar soğursun ne kadar sorgularsan o kadar inanırsın yani çok ters tepkiler verebilir ama sonuçta sorgulamakta fayda var şüphe açısından Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 sevgili la boheme ben mesela diyelim ki çok tutucu bir dindarım aşırıyım mesela bana dini sorgulama tekniklerini anlatırmısın ve yaşarken dindarların Allah korkusu olgusunu da anlatırmısın, nedir ve neye tekamül eder.. yani devamlı sürette aynı şeyleri söyleyipde içini doldurmamak olmaz degil mi? Ama Sence Dini İnsanlar Sorgulamayi Bilmeli...Sen Ole Dusunuyorsun.....Din Sorgulanirken Allah Korkusuda Olmamali.......ve zamanla insanlar dinden sogumalı mı ? demek istiyorsunuz. bana göre boş laflar yazıyorsunuz........ Arkadaşımla aynı görüşteyiz. Onun görüşlerine ek olarak cevaplamak istiyorum. Kendisi gereken yanıtı verecektir. Korkan insan sorgulayamaz elbette. Eline silahını, sopasını almış birisini ne derece sorgulayabilirsin ? Ya da sorgulaman ne derece başarılı olabilir ? Bilimsel Eğitim de kural olarak, insanların sorgulamacı olması, bunu da kesinlikle özgür bir beyinle yapması gerekiyor. "Beni ve hükümlerimi kabullenmezseniz iç organlarınızı kızgın yağla doldururum. Yetmedi diriltip yüzlerce binlerce tekrarlarım" diyen bir olgu nasıl sorgulanabilir. Bu iddialar senin için "boş laf" gözükebilir. Bilimsel görüşler masal için, masal görüşler de bilim için boştur zaten. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Bilimsel çalışmaları dinle ölçmüyoruz, lütfen bunu çok iyi anlayın.. Ölçemessin zaten masalımsı bilgilerle bilim ölçülemez. Pozitif bilimlere gücünüz yetmiyor da, sosyal bilimleri ölçümlemekte çok maharetlisiniz. Referans noktam akıl mantık ve diğer bilimsel çalışmalardır.. İnancın böyle demiyor. Çelişiyorsun. Tek referans Allah'tır. Bunların hepsi "amel" defterine yazılıyor bilesin. Kaç kez DNA konusu açtım..Kim cevap verebildi..? Tesadüf dediniz sadece.. Evet iddam hala devam ediyor.. Bilimsel tartışmalarda her zaman varım.. Bilimsel tartışmalar bilimsel bulgular çerçevesinde yapılır. Mevcut bilimsel bulgularla henüz çözümlenemeyenler tartşılmaz. Bilimsel tartışmalar kimlerle nasıl yapılır, bilimselliği temsil edecek inasnlar kimler olmalıdır konusunda... Bilim başlığında sevgili Yam_yam ve Evrensel sana gereken cevabı vermişlerdi. Bilimsel konuları tartışacak kişi önce bilimsel kafaya sahip olmalı. Konuları getirip idealizme bağlayacak bir kişi ile bilimsel tartışma yapılamaz. Hiç bir bilim adamının HY masalcısı ile tartıştığını gördünmü? Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Bilimsel konuları tartışacak kişi önce bilimsel kafaya sahip olmalıKonuları getirip idealizme bağlayacak bir kişi ile bilimsel tartışma yapılamaz. Hiç bir bilim adamının HY masalcısı ile tartıştığını gördünmü? Benim H.Y.'ye olan yaklaşımımı, yani kendisini pek sevmediğimi bildiğinizi düşünerek bu iletiyi yazıyorum Sayın Bilimselci... Türkiye'de Evrim konusunda en önemli bilim adamlarından birisi de Ali Demirsoy'dur. Bundan 4-5 sene kadar önceydi sanıyorum, Ceviz Kabuğu programına Adnan Oktar/HY ve Ali Demirsoy davet edilmişti. Sadece ikisi tartışıyordu. Gerçi iş tam olarak tartışma değildi. Ali Demirsoy "Bilimsel" veriler sunuyordu, H.Y./A.O ise ayetler okuyordu. Yani iş bir kör döğüşüne dönmüştü ve ben çok gülmüştüm. O zaman H.Y.'nin yollarda bedavaya verilen "Evrim Aldatmacası" diye bir kitabı vardı bende. O kitabı okuduğumda 16 yaşımda falandım heralde, tam hatırlamıyorum, lise'ye gidiyordum ama... Aradan yıllar geçip, o tartışmayı gördüğümde aslında bir komediye kurban gittiğimi görmüştüm. E insan 16 yaşında net göremiyor herşeyi... Neyse zaten tartışmanın başlamasından hemen hemen 1 saat sonra kadar Ali Demirsoy, tartışmayı bıraktı ve sadece oturdu. Çünkü nasıl cevap versindi ki? O bir "Bilimsel Sav" koyuyordu ortaya, ötekisi "Ama Kitapta Öyle Demiyor" diyordu... O gün anladım Tanrı'nın falan "Bilim" ile ispat edilemeyeceğini. Ondan sonra zaten yeniden yüklenmiştim Yani o tartışmanın bana çok faydası oldu diyebilirim. Adam enzimlerden falan bahsediyor, dna zincirinden bahsediyor... Ötekisi "İyi de Burda Öyle Bir Şey Yazmıyor ki?" diyor... Demek istediğim, H.Y. ile tartışan "Bilim Adamı" çıktı Türkiye'de ama en fazla bir saat sonra bu ilki gerçekleştirmenin ne kadar anlamsız ve verimsiz olduğunu anladı kendisi de ve pişman oldu sanırım... Ve bende bir çok şeyi anladım o zaman. Zaten o tartışma bir ilk ve son oldu. Kimse H.Y.'nin karşısına çıkmaya cesaret edemedi o günden sonra... Şu geçen ayda, H.Y.'nin kitapları Fransa'da okullarda dağıtılmaya başlanmış ve finansörü gizliymiş. Dava açmışlardı dağıtım durdurulsun diye Fransa'da. Bilmiyorum şu an sonucu ne oldu. Saygılarımla... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Bugüne kadar üç-dört kez hodri meydan dedim.. Tamamen bilimsel bir şekilde varoluşu sorguluyacağız dedim, sadece yamyam çağrıma cevap erdi.. Yamyamın getirdiği argümanlar ise tabiki ikna edici olmadı.. Tekrar ediyorum hodri meydan.. Sadece bilimsel veriler ışığında varoluşu tartışalım.. Kim var..? Saygılar.. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Bugüne kadar üç-dört kez hodri meydan dedim..Tamamen bilimsel bir şekilde varoluşu sorguluyacağız dedim, sadece yamyam çağrıma cevap erdi.. Yamyamın getirdiği argümanlar ise tabiki ikna edici olmadı.. Tekrar ediyorum hodri meydan.. Sadece bilimsel veriler ışığında varoluşu tartışalım.. Kim var..? Saygılar.. Buyur meydan senin, iddianı koy ortaya. Sen bizim davetlerimize cevap vermedin ama, biz seninkine verelim. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Tekrar ediyorum hodri meydan..Sadece bilimsel veriler ışığında varoluşu tartışalım.. Kim var..? herkes var ve tartışıyor zaten başlıklar farklı olsada konu hezaman varoluşa geliyor ama yinede iddialıysan yeni bir başlık aktında tartışabiliriz sonuçta sizin doğru söylemediğinizi belirtmek çok kolay, çünkü gerçeği tartışacağımız için delillerimiz hep deneylenebilir algılanabilir olacak ama sizinkiler hep hayallerle süslenecek saygılar Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Buyur meydan senin, iddianı koy ortaya.Sen bizim davetlerimize cevap vermedin ama, biz seninkine verelim. Evrimin bilimsel açıklamasının olduğunu idda eden sizsiniz ben değil.. Evrimden bir kaç tane bilimsel bulgu yazabilir misiniz.. Yazdığınız bulgulara göre cevap yazacağım.. Saygılar.. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Evrimden bir kaç tane bilimsel bulgu yazabilir misiniz.. Daha önce yazmıştık da ne oldu ? Tek yaptığın, "Peki onlar tesadüfle mi olmuş?" gibilerinden bir şeylerle çürütmeye çalışmak olmuştu... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Daha önce yazmıştık da ne oldu ? Tek yaptığın, "Peki onlar tesadüfle mi olmuş?" gibilerinden bir şeylerle çürütmeye çalışmak olmuştu... Sayın yamyam, bana gözün oluşumu hakkında birşeyler yazdınız.. Daha ilk satırlarda beynin arka taraflarından bazı hücrelerin ön tarafa göçünden bahsediliyordu.. Sanki bilimsel bir olay değilde, kuraklıktan dolayı sulak alanlara yapılan göç gibi bişey ortaya çıkmıştı.. Bende sorgulamaya devam ettmiştim, konu yarım kaldı.. Kaldığımız yerdeb devam edebiliriz.. Tabi istersen.. Saygılar.. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Evrimin bilimsel açıklamasının olduğunu idda eden sizsiniz ben değil..Evrimden bir kaç tane bilimsel bulgu yazabilir misiniz.. Yazdığınız bulgulara göre cevap yazacağım.. Hodri meydan diyen, öncelikle temel iddiasını yazar. Sonra biz bu iddiaya yanıt veririz. Buyur meydan senin. Saygılar. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Bugüne kadar üç-dört kez hodri meydan dedim..Tamamen bilimsel bir şekilde varoluşu sorguluyacağız dedim, sadece yamyam çağrıma cevap erdi.. Yamyamın getirdiği argümanlar ise tabiki ikna edici olmadı.. Tekrar ediyorum hodri meydan.. Sadece bilimsel veriler ışığında varoluşu tartışalım.. Kim var..? Tek yaptığın, "Peki onlar tesadüfle mi olmuş?" gibilerinden bir şeylerle çürütmeye çalışmak olmuştu... Sen burada "kafandaki bir inanç" için bilimin vardığı sonuçları inatla reddediyorsun.HY nın ileri sürdüğü "insanlar hiçbir zaman ilkel olmadılar" tezinin yanlış olduğunu görmemek için çeşitli varsayımlar ileri sürüyorsun. Kendini kandırıyorsun. Herkese soyluyorum,bakin ilkonce arastirin sonra sorun,bu Kralx`in sorularinin ne sacma oldugunu anliyacaksiniz? laf oyunlarına hiç girmeyelim.Önce oturup teorinin kendisini okuyacaksın, teorinin ne deyip demediğini bileceksin. ondan sonra bilimsellikten bahsedeceksin. Pişkinliğin yetmedi, artık alenen yalan söylemeye başladın... Ne zamandan beri teoriler bilimsel vasıf taşır olmuş.. Bilimsel teorilerin bilimsel vasıf taşımadığını iddia eden birisi ile nasıl bilimsel tartışma yapılabilir ? Bakın hodri meydan..Bana evrim hakında bir tane kanıt getirin.. Ben bu forumu terkedecem.. Evrim olgusunu gösteren bilimsel kanıtlar, Dünya'nın yuvarlak olduğunu gösteren bilimsel kanıtlar kadar çoktur. Bu nedenle de aklı başında hiçbir biyolog canlıların bir evrim sonucu ortaya çıktığı olgusunu yadsımaz. Buna göre bilimde, Dünya'nın 4 milyar yaşından fazla olduğu, yeryüzünde ilk yaşam belirtilerinin yaklaşık 3.5 milyar yıl önce ortaya çıktığı, ilk ökaryotik hücreli canlıların yaklaşık 1.6 milyar yıl önce çıktığı, yaklaşık 600 milyon yıl önce de omurgasızların yaygınlaştığı, yaklaşık 450 milyon yıl önce ilk balık türlerinin ortaya çıktığı, yaklaşık 370 milyon yıl önce amfibilerin, 340 milyon yıl önce sürüngenlerin, 200 milyon yıl önce memelilerin, 150 milyon yıl önce de kuşların ortaya çıktığı tartışma götürmeyen olgulardır. Buna göre neredeyse tam bir kesinlikle ifade edebiliriz ki günümüzden 300 milyon yıl önce yeryüzünde insan yaşamıyordu, kuşlar ve memeliler de yaşamıyorlardı. Bu olgular biyokimya, moleküler biyoloji, genetik ve jeoloji gibi bağımsız bilim dallarınca da doğrulanmıştır. Bu durumda canlıların ayrı ayrı, birdenbire yaratıldığını ve bugüne kadar değişmediklerini öne sürmek, biyoloji, kimya ve fizikteki bilgilerimizi reddetmek anlamına gelmektedir. Dünya'nın Güneş'in çevresinde döndüğünü nasıl biliyorsak, canlıların evrim geçirdiğini de artık öyle biliyoruz. Prof. Dr. Aykut Kence: ODTÜ Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Evrimin kanıtı olarak neleri sayabiliriz? http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ett...amp;soru_id=352 Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.