Φ helin Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 hiç bile öyle değil inanmamak akıllılık mı oluyor neden o riski göze alıyorsun ya pişman olursan napıcaksın Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 hiç bile öyle değilinanmamak akıllılık mı oluyor neden o riski göze alıyorsun ya pişman olursan napıcaksın Valla artik bu yazdiklariniza Tanri bile guluyordur eminim. Alıntı
Φ LUCAS Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 hiç bile öyle değilinanmamak akıllılık mı oluyor neden o riski göze alıyorsun ya pişman olursan napıcaksın vatar resminizi çok beğendim;ama sanırım dinimizce bir bayanın böyle modern ve özgür bir tarz izlemesi pek vacib değil.. SİZE TAVSİYEM İÇİNİZDEKİ ZİNCİRİ KIRIN ÇÜNKÜ GERÇEK KİŞİLİĞİNİZ İÇİNİZDEN TAŞMAK ÜZERE..... Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 .... mesela "Madde" nedir bilimsel olarak izah edin sonra da nasıl oluştuğunu anlatın eğer bizi inandırırsanız sizi tebrik edeceğim (kişisel olarak) teşekkür ederim. Sizi inandırmak gibi bir amaçla olmasa da, en azından bilimin bu konuda ne dediği hakkında fikriniz olması açısından, daha önce hazırlamış olduğum bir derlemeyi okumanızı öneririm. Bknz : http://www.turkish-media.com/forum/index.p...;showentry=1544 Şuraya da bir göz atabilirsiniz : http://www.turkish-media.com/forum/index.p...;showentry=2148 Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Sizi inandırmak gibi bir amaçla olmasa da, en azından bilimin bu konuda ne dediği hakkında fikriniz olması açısından, daha önce hazırlamış olduğum bir derlemeyi okumanızı öneririm. Bknz : http://www.turkish-media.com/forum/index.p...;showentry=1544 Gerek yok siz yanlız fikrinizi söyleyin benim yazıma cevap olarak derlemelerle gidersek bayağı bir yekun olur kısa ve öz az kelime ile çok şey anlatma gibi. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Gerek yok siz yanlız fikrinizi söyleyin benim yazıma cevap olarak derlemelerle gidersek bayağı bir yekun olur kısa ve öz az kelime ileçok şey anlatma gibi. Kuru laf kalabalığı yapacaklardan değilim sayın sarıgöl. Sizin anlama/öğrenme gibi bir derdinizin olmadığı, tek derdinizin kafanızın dikine gitmek olduğu anlaşıldı... Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Kuru laf kalabalığı yapacaklardan değilim sayın sarıgöl. Sizin anlama/öğrenme gibi bir derdinizin olmadığı, tek derdinizin kafanızın dikine gitmek olduğu anlaşıldı... EMBL araştırmacıları, Science dergisinde yayımladıkları bulgularının sonunda hayvanlarda ışığa duyarlı hücrelerle gözlerin evrimi konusunda şu senaryoyu öne sürüyorlar. İlkel metazoalarda ışığın varlığını belirlemek ve ışıkla ilgili zamanlama işlevlerini (biyolojik saat) yönetmek için bir atasal opsin kullanan tek bir tür ışığa duyarlı hücre öncülü bulunuyordu. Prebilateryen (anatomide ikili simetri oluşmuş hayvanlardan önceki) atalarda opsin geni, c-opsin ve r-opsin adlı genlere dönüştü ve böylece öncül ışık algılayıcı hücrenin kamçımsı ve rabdomerik denen kardeş hücre türlerine farklılaşmasına yol açtı. Rabdomerik ışık algılayıcı hücreler, pigment hücreleriyle bir araya gelerek ilkel gözleri oluştururken, kamçımsı hücreler de evrilen beynin bir parçası haline gelerek yönsüz ışık tepkisi işlevini yüklendi. İkili simetrik anatomiye sahip hayvanlarda, örneğin günümüze kadar gelmiş Platynereis’te bu atasal düzen hala görülüyor. Omurgalılara uzanan evrim çizgisinde her iki tür ışık algılayıcı hücre, evrimleşen retinaya yerleşti. Rabdomerik ışık algılayıcı hücrelerine, gangliyon hücrelere dönüşerek görüntü işleme sürecinde farklı bir işlev üstlendiler. Omurgalı gözünün evriminin önemli bir özelliğiyse, ışık algılama görevini üstlenenlerin rabdomerik değil, kamçımsı hücrelerin, yani çubuk ve konilerin olmasıydı. Dolayısıyla omurgalı hayvanların gözleri, farklı evrimsel tarihleri olan farklı ışık algılayıcıları kapsayan bileşik bir yapıyı temsil ediyor. Sayın yamyam yukarıya alıntıladığım senin başka bir topikte coşku ile alıntıladığın yazının bir bölümünü astım ne diyor başta "SENARYO" doğru diyorsun kuru laf kalabalığı bende yapmam bana bir sürü alıntı senaryo yazacağına bilim dünyasının çoğunlukla kabul etmiş olduğu doğruları "senaryo değil" yaz. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Sizi inandırmak gibi bir amaçla olmasa da, en azından bilimin bu konuda ne dediği hakkında fikriniz olması açısından, daha önce hazırlamış olduğum bir derlemeyi okumanızı öneririm. Bknz : http://www.turkish-media.com/forum/index.p...;showentry=1544 Şuraya da bir göz atabilirsiniz : http://www.turkish-media.com/forum/index.p...;showentry=2148 Sayın yamyam verdiğin linkte bilimsel bir bulguya rastlayamadım.. Bilim bir olayın bir olgunun nedenini ve niçinini araştırmaktır.. Şu kadar yıl önce bir patlama olmuş, sonra gezegenler oluşmuş sonra okyanuslar sonra sentezlenmiş mikro organizma ve insan öylemi..? Sence bumudur bilim.. Yoksa salisen o patlamayı araştırmak mı..? Kontrolsüz bir patlama olmasa hız ve sıcaklık bir derece az olsa evrenin oluşamayacağı.. vs vs.. Madem bilimsel konuşacağız, girebilir misin, tek tek her olayın sebebine sonucuna.. Okyanusta bir milyar yıl sonra mikro organizma oluşmuş diyorsun, nasıl oluşmuş, etkenler nelerdir, aşama aşama açıklayabilirmisin.. Saygılar.. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Okyanusta bir milyar yıl sonra mikro organizma oluşmuş diyorsun, nasıl oluşmuş, etkenler nelerdir, aşama aşama açıklayabilirmisin.. Bilim, yazılı tarihin, insanoğlunun şahit olmadığı bir dönemde ne olduğunu belirlemeye çalışıyor. Kimse o olaylar olurken tribünlerde değildi. Seyretmiyorsu. Fosillere, radyoayon izlerine, ota, püsüre bakarak ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Sen anlat, Tanrı nasıl yaratmış?"Ol" demiş ve sihirli çubuk ile ding ding ding yaratmış mı herşeyi? Sen anlat, Hiçbirşey yokken Tanrı'nın tahtı su üzerindeyken, su nerden gelmiş? Sen anlat, tanrı ol deyince yaratabiliyor da neden 6 gün sürmüş bu iş? Sen anlat, Tanrı neden dinlenmiş 7. gün? Çok mu yorulmuş? Sen anlat, Tanrı neden evereni yaratırken Bing Bang'a ihtiyaç duymuş da, canblıları yaratırken evrimi vesile yapmamış, sihirli çubuk kullanmış? Saygılar. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Sayın yamyam verdiğin linkte bilimsel bir bulguya rastlayamadım..Bilim bir olayın bir olgunun nedenini ve niçinini araştırmaktır.. Şu kadar yıl önce bir patlama olmuş, sonra gezegenler oluşmuş sonra okyanuslar sonra sentezlenmiş mikro organizma ve insan öylemi..? Sence bumudur bilim.. Yoksa salisen o patlamayı araştırmak mı..? Kontrolsüz bir patlama olmasa hız ve sıcaklık bir derece az olsa evrenin oluşamayacağı.. vs vs.. Madem bilimsel konuşacağız, girebilir misin, tek tek her olayın sebebine sonucuna.. Okyanusta bir milyar yıl sonra mikro organizma oluşmuş diyorsun, nasıl oluşmuş, etkenler nelerdir, aşama aşama açıklayabilirmisin.. Saygılar.. Kralx; sen bana büyük patlamanın ilk anındaki yayılma hızını ve sıcaklığı söyle, ben de sana bir derece eksiğine göre evrenin oluşup oluşamayacağını söyliyeyim. Haaa unutmadan, bunu hesaplayabilirsen fizik Nobel'ini de kaptın demektir... Yukarıda saydıklarının hiç biri bilim dışı değildir. Sana hepsinin bilimsel dökümanlarını memnuniyetle iletebilirim... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Kralx; sen bana büyük patlamanın ilk anındaki yayılma hızını ve sıcaklığı söyle, ben de sana bir derece eksiğine göre evrenin oluşup oluşamayacağını söyliyeyim. Haaa unutmadan, bunu hesaplayabilirsen fizik Nobel'ini de kaptın demektir... Yukarıda saydıklarının hiç biri bilim dışı değildir. Sana hepsinin bilimsel dökümanlarını memnuniyetle iletebilirim... Öyle yüzeysel ve üstü kapalı, şu kadar yılda şu oluşmuş, bu kadar yılda bu oluşmuş demekle bilim olmaz.. Hele tesadüfler bilmin eşiğine bile yaklaşamaz.. Teorilerde öyle kolay oluşturulmaz.. Hepsinin hesabı kitabı vardır.. Bugün big-bang'ı sadece sen ben değil, herkes biliyor.. Yani big-bangtan bahsetmiyorum.. Okyanuslardaki organizma oluşumundan ve insana kadarki serüvendne bahsediyorum.. Elinde canlı organizmanın oluşumu ve evrimi ile ilgili dökümanın var ise sadece bana değil, tüm foruma göster.. Ama klasik sıçrama, mutasyon gibi olasılık dışı bilgilerse yazmana gerek yok.. Ve Brainslapper.. Bana sen anlat Allah'ın nasıl yarattığını diye sormuşsun.. Allah bütün bunları sonsuz ilmiyle biliyordu ve ilminin kudretinin kontrolüyle var etti, yaptı.. Tamam benim söylediğime inaç diyebilirsiniz.. Aksini bilimsel olarak ıspat edemediğiniz taktirde ve hala o ıspat edemediğiniz şeye inanıyorsanız, sizinkide inançtır. Sadece isimler farklı olmuş olur.. Benimki İslam inancı, sizinki evrim inancı.. Ki, zaten öyle ama, illa ısrar ediyorsanız buyrun dakika dakika canlı oluşumunu tesadüflere bağlamadan açıklayın.. Saygılar.. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Bilim, yazılı tarihin, insanoğlunun şahit olmadığı bir dönemde ne olduğunu belirlemeye çalışıyor. Kimse o olaylar olurken tribünlerde değildi. Seyretmiyorsu. Fosillere, radyoayon izlerine, ota, püsüre bakarak ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Sen anlat, Tanrı nasıl yaratmış?"Ol" demiş ve sihirli çubuk ile ding ding ding yaratmış mı herşeyi? Sen anlat, Hiçbirşey yokken Tanrı'nın tahtı su üzerindeyken, su nerden gelmiş? Sen anlat, tanrı ol deyince yaratabiliyor da neden 6 gün sürmüş bu iş? Sen anlat, Tanrı neden dinlenmiş 7. gün? Çok mu yorulmuş? Sen anlat, Tanrı neden evereni yaratırken Bing Bang'a ihtiyaç duymuş da, canblıları yaratırken evrimi vesile yapmamış, sihirli çubuk kullanmış? Saygılar. ENBİYA-30. AYET. PEKİ, hakkı inkara şartlanmış olan bu insanlar, göklerin ve yerin [başlangıçta] bir tek bütün olduğunu ve Bizim sonradan onu ikiye ayırdığımızı ve yaşayan her şeyi sudan yarattığımızı görmüyorlar mı? Hâlâ inanmayacaklar mı? AÇIKLAMASI. Kural olarak, Kur'ânî ifadeleri, bugün doğru gibi göründüğü halde yarın yeni bir buluş ya da teoriyle pekala yanlışlığı ortaya konabilecek durumda olan "bilimsel buluş ya da teorilerle" açıklamaya, yorumlamaya çalışmak boş ve yararsızdır. Bununla birlikte, Kur'an'da deyimsel olarak "gökler ve yer" diye ifade edilen evrenin başlangıçta bir bütün, tek bir kütle olduğunu dile getiren yukarıdaki yanılmaz atıf, evrenin başlangıçta tek bir elementten, yani hidrojenden meydana gelen bir bütün, tek bir kütle olduğunu ve bu bütünsel kütlenin sonradan merkezî çekim yüzünden büzüşüp muhtelif noktalarda yoğunlaştığını ve böylece zaman içinde münferit nebula, galaksi ve güneş sistemlerine ve bunlardan da giderek yıldızlara, gezegenlere ve onların uydularına dönüştüğü yolundaki bugün hemen hemen bütün astrofizikçilerin paylaştığı görüşü şaşırtıcı bir biçimde doğrulamaktadır. ("Genişleyen evren" terimiyle ifade edilen olguya ilişkin Kur'ânî atıf Allah "yaşayan her canlıyı sudan yarattı" ifadesi, bugünün bilim dünyasının evrensel olarak kabul ettiği bir gerçeği son derece özlü bir biçimde dile getirmektedir. Bu Kur'ânî ifade üç boyutlu bir anlam ortaya koymaktadır: (1) Su -ve özellikle, deniz- tüm canlı türlerinin ilk örneğinin (prototype) ortaya çıktığı ortamdır; (2) Var olan ya da tasarlanabilen tüm sıvılar içinde yalnızca su, hayatın ortaya çıkıp tekamül etmesi için uygun ve gerekli özelliklere sahiptir; (3) Hayvansal ya da bitkisel, canlı her hücrenin fiziksel temelini oluşturan ve içinde hayat olgusunun belirebileceği yegane madde ortamı olan protoplazma büyük ölçüde sudan ibarettir ve bütünüyle suya dayanmaktadır. Evrenin başlangıçtaki fiziksel birliğine işaret eden önceki ifadeyle canlı âlemin elementer birliğini işaret eden bu ifadenin birlikte ele alınması, tüm yaratılış olgusunun dayandığı tek bir planın, tek ve tutarlı bir yaratma eyleminin ve buna bağlı olarak da tek bir yaratıcının varlığına götürmektedir. ALLAH dinlenmiş (haşa) Kur,an da geçmez muharref Tevrat,ve İncil de geçer. ALLAH ın tahtı Su üzerinde ikenden kasıt bütün yaratılmışların Sudan yaratılmasından kinaye her şeyin onun tasarrufunda olduğunun belirtir birde Suyu da ALLAH yaratmıştır her şeyi nasıl yoktan var etmişse. 6- günden kasıt (devir,devre) Yarattığı Evrende zamanıda yarattığı içindir "ışık hızı,evrenin yaşı" gibi İnsanların bilim yapması için gibi olmasın sakın çünkü "ALLAH" tan başka her şey sonlu vede zamanla ölçüldüğü için olmasın (en doğrusunu ALLAH bilir.) gerisi soru soranın varsayımları evrim yok yaratılış var. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 en sonki yazdığım iletinin konusuna cevap değil bu, konuya dönelim, ne alaka şimdi bu, kişisel olarak tartışmayacağımı söylemiştim. Daha önce tarafsızlık konusunuda açıklamıştım. dikkat edersek, hep beni kişisel polemiklere sürüklemeye çalışıyorsun gelmiyorum !!! kişisel, polemik deyip topu taça atmada nerden çıktı şimdi ben muhatabımın neyi savundugunu bilmek durumunda degilsem siz her he diyeni kişiselleştiriyor diye suçlar, tartışmayıda kesebilirsin.....ohh ne ala memleket. hem kişisel olması neden abes anlamış degilim, neyi ifade ediyor size kişisel gelen sorular.. birde gerçeklik gerçeklik diyorsun ama şimdi diyecem ki ''gerçekligin felsefi'' tanımını yap, bak kişisel olarak algılarsan yapmayabilirsin... Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 kişisel, polemik deyip topu taça atmada nerden çıktı şimdi, ben muhatabımın neyi savundugunu bilmek durumunda degilsem siz her he diyeni kişiselleştiriyor diye suçlar, tartışmayıda kesebilirsin.....ohh ne ala memleket. bak ne demişim "en sonki yazdığım iletinin konusuna cevap değil bu, konuya dönelim" hem kişisel olması neden abes anlamış degilim, neyi ifade ediyor size kişisel gelen sorular.. polemiği birde gerçeklik gerçeklik diyorsun ama şimdi diyecem ki ''gerçekligin felsefi'' tanımını yap, bak kişisel olarak algılarsan yapmayabilirsin... gerçek, duyu organlarımızla algıladıklarımızdır. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 bak ne demişim "en sonki yazdığım iletinin konusuna cevap değil bu, konuya dönelim" polemiği gerçek, duyu organlarımızla algıladıklarımızdır. gerçeklik ve duyu organları konusunda seni Sedat'a havale ediyorum polemik konusunu ise sözlük anlamına havale ediyorum. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Bilim, yazılı tarihin, insanoğlunun şahit olmadığı bir dönemde ne olduğunu belirlemeye çalışıyor. Kimse o olaylar olurken tribünlerde değildi. Seyretmiyorsu. Fosillere, radyoayon izlerine, ota, püsüre bakarak ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Sen anlat, Tanrı nasıl yaratmış?"Ol" demiş ve sihirli çubuk ile ding ding ding yaratmış mı herşeyi? Sen anlat, Hiçbirşey yokken Tanrı'nın tahtı su üzerindeyken, su nerden gelmiş? Sen anlat, tanrı ol deyince yaratabiliyor da neden 6 gün sürmüş bu iş? Sen anlat, Tanrı neden dinlenmiş 7. gün? Çok mu yorulmuş? Sen anlat, Tanrı neden evereni yaratırken Bing Bang'a ihtiyaç duymuş da, canblıları yaratırken evrimi vesile yapmamış, sihirli çubuk kullanmış? Saygılar. Ol bir tabirdir, Allah için yaratmanın zor olmadığını ifade eder, yaratmasının muhakemesini biz yapamayız, hatta bunu tam manasıyla anlayamayız, bu insan algısı üstündedir. Allah'ın tahtının su üzerinde olmadığını daha önce söylemiştim, ama siz Tevratı bize soruyorsunuz sanırım. Kuran'da onun arşı su üzerindeydi ayetinin yarattığı dünyayı kasdettiğini söylemiştim. Tevrat'ın hükmü kalkmıştır. Ol'un ne demek olduğunu anlamadığınızdan zaman kavramına sıkışıyorsunuz, Allah'a göre an bize göre süredir. Allah dinlenmiş midir? galiba yine Tevrata göre konuşuyorsunuz, Kuran'a göre onu uyku uyuklama ve yorgunluk tutmaz, dinlenme ihtiyacı yaratıklara özgüdür, Yaratan'a değil. Allah ihtiyaç duymaz, sadece düzen kurar, düzeni gerekliliğine göre programlar, ayarlar, kuralları koyar. Sihirli çubuk filmlerde olur... Şimdi siz Musa'yı sorarsınız onun asası sihirli değildi, O Allah'ın hikmetinden di. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2007 Allah'ın tahtının su üzerinde olmadığını daha önce söylemiştim, ama siz Tevratı bize soruyorsunuz sanırım. Kuran'da onun arşı su üzerindeydi ayetinin yarattığı dünyayı kasdettiğini söylemiştim. Tevrat'ın hükmü kalkmıştır. Tevrat'ı sormuyorum. Kuran'ı soruyorum. Allah'ın arşı su üzerindedir ne demek. Daha çnce verdiğin cevaba, başka bir müslüman, sarıgöl, yazdıklarıyla itiraz etti. Ayrıca senden başka "O'nun arşı su üzerindedir" ifadesindeki "O" zamirini dünya olarak tercüme etmedi. Diyelim ki sen haklısın o ayetteki Allah'ın arşı ifadesi, Allah'ın kudreti manasında kullanılmış. Bu durumda iki sorun çıkar: 1. Allah'ın cansız varlıklar üzerinde kudreti yok mu? 2. Allah'ın kudreti su üzerindeyse, yani herşey sudan yaratıldı ise, sarıgöl'ün tefsircisinin kabul edip etmemekte karar veremediği, evrim teorisini kabul ediyormusun? Ol'un ne demek olduğunu anlamadığınızdan zaman kavramına sıkışıyorsunuz, Allah'a göre an bize göre süredir. Kuran'da zaman kavramı vardır. Kuran'da zaman kavramının olmadığı iddiası 20. yüzyılda yapılan bir makyajlama girişimidir. Ayrıca "an" da bir zaman birimidir. Allah katında zaman olmaması durumunda, TARAFSIZ'ın sayfalarca tartıştığı durum ortaya çıkar. Cehennemde yanmakta veya cennette sefa sürmekte olan bir kişi neden imtihandadır? Allah dinlenmiş midir? galiba yine Tevrata göre konuşuyorsunuz, Kuran'a göre onu uyku uyuklama ve yorgunluk tutmaz, dinlenme ihtiyacı yaratıklara özgüdür, Yaratan'a değil. Kuran'da yaratılış zaman çizelgesi Tevrat'la aynıdır. Sadece haftanın altı gününden bahsedilmiştir Kuran'da, yedinci gün nerededir? Allah ihtiyaç duymaz, sadece düzen kurar, düzeni gerekliliğine göre programlar, ayarlar, kuralları koyar. Sihirli çubuk filmlerde olur... Şimdi siz Musa'yı sorarsınız onun asası sihirli değildi, O Allah'ın hikmetinden di. Sihirli çubuk mısır kökenlidir. Görünmez, herşeyi yaratan, herşeyi gören, bilen, Güneş/Nur Tanrısı Aten'in "ol" demekle herşeyi yaptığına inanmışlardır. Kuran'ın Tanrısı o puttur. Saygılar. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2007 Daha çnce verdiğin cevaba, başka bir müslüman, sarıgöl, yazdıklarıyla itiraz etti. yukarıdaki alıntı BrainSlapper e aittir. BrainSlapper senin sorunun ne biliyormusun başkasının yerinede karar vermek bu itibarla ben yukarıdaki alıntıda yazıştığın kişi ile hiç yazışmadım bu bir.İkincisi Su üzerine bir tefsir alıntısı sizinle yazışırken gönderdim oradada aynı teraneyi yinelemiş fakat cevabını da almıştın dolayısı ile sanki senin sakat görüşlerine zemin hazırlamış gibi beni başkası ile yazışırken kaynak gösterme. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2007 Sihirli çubuk mısır kökenlidir. Görünmez, herşeyi yaratan, herşeyi gören, bilen, Güneş/Nur Tanrısı Aten'in "ol" demekle herşeyi yaptığına inanmışlardır. Kuran'ın Tanrısı o puttur. Yukarıdaki alıntı BrainSlapper, dendir. Şimdi önemli bir konuya açıklık getirme zamanıdır. Yukarıda görüldüğü gibi BrainSlapper ikide bir "Mısır kökenli aten (aton) putunu" örnek verip güya Semitik Dinlerin "Yahudi,Hırıstiyan,Müslüman" atası göstermektedir (haşa). Bilindiği gibi Hz. İbrahimi İlahi (vahiy) Dinler "Yahudi,Hırıstiyan,Müslüman" Atası kabul eder ve tarihi hakikat budur. Hz. İbrahim "Milattan önce 1900,2000 bin senelerinde" yaşamıştır burdan hareketle zamanımızdan 3900,veya 4000 sene önce. Şimdi gelelim "aten,aton" putuna ne zaman mısırda ona tapılmıştır "aten.aton" kimdir ve kim icad etmiştir.Babasinin ölümünden sonra genç yastaki IV. Amenofis, büyük bir baskiya maruz kaldi. Bu baskinin sebebi, geleneksel çok tanrıli Mısır dinini degistirerek tek tanrı inancina dayali bir din getirmis olmasi, ve her alanda köklü degisikliklere girismesiydi. Ancak Teb önde gelenleri bu dini teblig etmesine müsade etmediler. IV. Amenofis ve ahalisi Teb sehrinden uzaklasarak Tell El-Amarna'ya yerlestiler. Burada "Akh-et-aton" adinda yeni ve modern bir sehir insa ettiler. IV. Amenofis de "Amon'un Hosnutlugu" anlamina gelen adini Akh-en-aton yani "Aton'a Boyun Egen" olarak degistirdi. Amon, çok tanrıli Mısır dininde en büyük toteme verilen isimdi. Aton ise, Amenofis'e göre "göklerin ve yerin yaraticisi" idi, ki bu sifatla Allah'i kast etmis olmasi kuvvetle muhtemeldir.Bu firavun MÖ 14. yüzyilda basa geçmis olan IV. Amenofis'tir.Şimdi buradan hareketle BrainSlapper e derimki Hz. İbrahim İlahi "Semitik" Dinlerin atası olduğuna göre vede (aten,aton) putunu icad eden "amenofis" ten yaklaşık 400,500 sene evvel yaşamış olduğuna göre demekki ilahi vahiy Dinler "semitik" (aten,aton) putundan bir şey almamış (aten,aton) putunu icad eden "amenofis" Hz. İbrahim in Tevhid Dini "HANİF" likten aşırmıştır bütün öğretilerini şimdilik bu kadar. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2007 Ol bir tabirdir, Allah için yaratmanın zor olmadığını ifade eder, yaratmasının muhakemesini biz yapamayız, hatta bunu tam manasıyla anlayamayız, bu insan algısı üstündedir.insanın algısı üstünde olan şeyler hakkında, sizin bir insan olarak, bizden daha iyi algılamış gibi konuşmanızı, algılamakta zorluk çekiyoruz. Allah'ın tahtının su üzerinde olmadığını daha önce söylemiştim, ama siz Tevratı bize soruyorsunuz sanırım. Kuran'da onun arşı su üzerindeydi ayetinin yarattığı dünyayı kasdettiğini söylemiştim. Tevrat'ın hükmü kalkmıştır. dünyayı kastettiği nerede yazıyor ? su üzerinde derken suyu kastediyor, dünyayı kastetseydi, su üzerindedir demezdi yada dememeliydi. Ol'un ne demek olduğunu anlamadığınızdan zaman kavramına sıkışıyorsunuz, Allah'a göre an bize göre süredir.sonsuza kadar cehennemde yanmak "an" değildir. BrainSlapper'in de dediği gibi an bir zamandır. dolayısıyla Allah zamandan münezzeh değildir. Allah dinlenmiş midir? galiba yine Tevrata göre konuşuyorsunuz, Kuran'a göre onu uyku uyuklama ve yorgunluk tutmaz, dinlenme ihtiyacı yaratıklara özgüdür, Yaratan'a değil. Tevrat ve Kur'an Allah tarafından indirilmiştir diye biliyordum !!!! Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2007 Daha çnce verdiğin cevaba, başka bir müslüman, sarıgöl, yazdıklarıyla itiraz etti.yukarıdaki alıntı BrainSlapper e aittir. BrainSlapper senin sorunun ne biliyormusun başkasının yerinede karar vermek bu itibarla ben yukarıdaki alıntıda yazıştığın kişi ile hiç yazışmadım bu bir. Yazdıklarınızla itiraz ettiniz, görüşlerinizle. Birbirinizle yazışmadınız, ben önerdim ama yazışmadınız. Bana cevap verirken ikinizin cevabı uyumsuzdu. İkincisi Su üzerine bir tefsir alıntısı sizinle yazışırken gönderdim oradada aynı teraneyi yinelemiş fakat cevabını daalmıştın dolayısı ile sanki senin sakat görüşlerine zemin hazırlamış gibi beni başkası ile yazışırken kaynak gösterme. Kusura bakmayın sayın sarıgöl, cevap vermediniz. Tartışma burada.Tıkla ve göre. Bahsekonu olan Hud-7'de bahsi geçen "Arşı su üstünde idi" sözü ya "Tanrı'ya mekan belirler", ya da, arş sözünü kuvveti/gücü olarak zorlama bir yorumla çevirisen, o zaman da "Evrim teorisini kabul etmek ve Tanrı'nın kudretinin cansız varlıklara geçmediğini kabul etmek zorundasın." Sen hangisini tercih ediyorsun? Tanrı'ya mekan mı, Evrimin Doğruluğu ve Tanrı'nın cansız varlıklar üstündeki kudretsizliği mi? Toplama islam dini, insanı böyle iki ucu çıkmaz çelişkilerde bırakır. Bunu cevaplarsan, yanıt vermiş olacaksın. Saygılar. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2007 Tevrat'ı sormuyorum. Kuran'ı soruyorum. Allah'ın arşı su üzerindedir ne demek.Daha çnce verdiğin cevaba, başka bir müslüman, sarıgöl, yazdıklarıyla itiraz etti. Ayrıca senden başka "O'nun arşı su üzerindedir" ifadesindeki "O" zamirini dünya olarak tercüme etmedi. Diyelim ki sen haklısın o ayetteki Allah'ın arşı ifadesi, Allah'ın kudreti manasında kullanılmış. Bu durumda iki sorun çıkar: 1. Allah'ın cansız varlıklar üzerinde kudreti yok mu? 2. Allah'ın kudreti su üzerindeyse, yani herşey sudan yaratıldı ise, sarıgöl'ün tefsircisinin kabul edip etmemekte karar veremediği, evrim teorisini kabul ediyormusun? Kuran'da zaman kavramı vardır. Kuran'da zaman kavramının olmadığı iddiası 20. yüzyılda yapılan bir makyajlama girişimidir. Ayrıca "an" da bir zaman birimidir. Allah katında zaman olmaması durumunda, TARAFSIZ'ın sayfalarca tartıştığı durum ortaya çıkar. Cehennemde yanmakta veya cennette sefa sürmekte olan bir kişi neden imtihandadır? Kuran'da yaratılış zaman çizelgesi Tevrat'la aynıdır. Sadece haftanın altı gününden bahsedilmiştir Kuran'da, yedinci gün nerededir? Allah ihtiyaç duymaz, sadece düzen kurar, düzeni gerekliliğine göre programlar, ayarlar, kuralları koyar. Sihirli çubuk mısır kökenlidir. Görünmez, herşeyi yaratan, herşeyi gören, bilen, Güneş/Nur Tanrısı Aten'in "ol" demekle herşeyi yaptığına inanmışlardır. Kuran'ın Tanrısı o puttur. Saygılar. Allah maddeyi yaratır yaratması ihtiyaç mıdır yoksa bu onun dilemesi midir? siz bunu kavrayın. Allah'ın canlı cansız bütün madde alemi ve madde üstü alemi üzerinde kudreti sonsuzdur. Evrimi kabul etmiyorum sizin evrim değidiğiniz şey bana göre canlılığın zaman sürecinde koşullara göre ufak değişimlerdir, örneğin günümüz insanı ellerini daha farklı kullanır, cihazlar ve araçlar geliştirmiştir, ama eski çağların insanları doğada daha zor şartlar altında yaşadıklarından derileri, tırnakları, dişleri daha dayanıklıydı zaman içerisinde bunlarda ufak değişimler gerçekleştirir ama bir maymun insana dönüşmedi. Cennet ve cehennemin tam olarak ne olduğu orada zaman ve mekan kavramlarının bugün bildiğimiz şekliyle mi olacağını tam bilemiyorum, koşullara göre imtihan diyebilirim. hafta insanların belirlediği bir zaman süresidir, istersen 8 güne çıkar, istersen 6'ya indir, bu dünyanın dönüş süresini etkilemez. takvim değişir. Allah tektir ve herşeyi kuşatmıştır, eski zamanlarda Tanrı edinilen ve Kuran'a atfettiğiniz Tanrı aslında Allah'tır. bu insanların zaman içerisinde getirilen bilgiyi dejenerasyona uğratmaları ve anlayamadıklarını kavramak için ona şekil vermeye çalışmalarındandır. Oysa Allah şekille değil, akıl ve kalp ile bilinir. Kalpten kastım, duygu ve vicdani kıstastır. Biryerlerde Tarafsız demişti ki, ben Allah'a inanmadığım için yanacaksam, insanlar yanacaksa korkmuyorum cayır cayır yanarım. Bu Allah'a inanmamaktan olmayacak, bu Allah'a kibirlenmekten ve şımartılmış egodan olacak. Zira şeytan Allah'ı inkar etmemiştir, o Allah'a karşı kibirlenmiştir... Allah'a inanmayan insanların tövbe edip af dilemeleri ile Allah dilerse onları bağışlar ama kibrinden ve şişirilmiş egosundan daha üstün bir şey tanımayanları affetmez, kaldı ki ben Allah'a inanmayan birinin olduğunu sanmıyorum inanıyorlar ki bu kadar şımarıyorlar kibirleniyorlar, onlara verilmiş akılla övünüyorlar, bilmiyorlar ki Allah dilerse o aklı başlarından alırda akılsız olurlar ama onlar akılsızlıklarını da bilmezler. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2007 Bahsekonu olan Hud-7'de bahsi geçen "Arşı su üstünde idi" sözü ya "Tanrı'ya mekan belirler", ya da, arş sözünü kuvveti/gücü olarak zorlama bir yorumla çevirisen, o zaman da "Evrim teorisini kabul etmek ve Tanrı'nın kudretinin cansız varlıklara geçmediğini kabul etmek zorundasın." Sen hangisini tercih ediyorsun? Tanrı'ya mekan mı, Evrimin Doğruluğu ve Tanrı'nın cansız varlıklar üstündeki kudretsizliği mi? Toplama islam dini, insanı böyle iki ucu çıkmaz çelişkilerde bırakır. Bunu cevaplarsan, yanıt vermiş olacaksın. BrainSlapper'in bu sorusunu cevaplayacak olan yok mu? bakın bu Kur'an'ın ayetidir, bu ayete göre cevap olmalıdır arş'tan kasıt nedir ? Biryerlerde Tarafsız demişti ki, ben Allah'a inanmadığım için yanacaksam, insanlar yanacaksa korkmuyorum cayır cayır yanarım. Bu Allah'a inanmamaktan olmayacak, bu Allah'a kibirlenmekten ve şımartılmış egodan olacak. Zira şeytan Allah'ı inkar etmemiştir, o Allah'a karşı kibirlenmiştir... Allah'a inanmayan insanların tövbe edip af dilemeleri ile Allah dilerse onları bağışlar ama kibrinden ve şişirilmiş egosundan daha üstün bir şey tanımayanları affetmez, kaldı ki ben Allah'a inanmayan birinin olduğunu sanmıyorum inanıyorlar ki bu kadar şımarıyorlar kibirleniyorlar, onlara verilmiş akılla övünüyorlar, sardunyam şımarma ve kibirlenme olayına katılmıyorum, biz sadece aklımızı kullanıyoruz. Aklımız nereye götürürse oraya gideriz. bilmiyorlar ki Allah dilerse o aklı başlarından alırda akılsız olurlar ama onlar akılsızlıklarını da bilmezler herşey Allah'tandır, dine göre Aklımızın bütün sınırlarını kullanıyoruz, gerçeğe ulaşmaya çalışıyoruz. Ne kadar aklımız varsa o kadar fikrimiz var, aklımızı bastıramayız, sınır koyamayız. Bunun istesekte yapamıyoruz, çünkü aklımız çok güçlü engelleyemiyoruz. Bu durumda bizim hatamız nedir ? Bu aklı bize kim vermiştir ? Allah dilese biz iman etmez miyiz !!!! Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2007 Yazdıklarınızla itiraz ettiniz, görüşlerinizle. Birbirinizle yazışmadınız, ben önerdim ama yazışmadınız. Bana cevap verirken ikinizin cevabı uyumsuzdu.Kusura bakmayın sayın sarıgöl, cevap vermediniz. Tartışma burada.Tıkla ve göre. Bahsekonu olan Hud-7'de bahsi geçen "Arşı su üstünde idi" sözü ya "Tanrı'ya mekan belirler", ya da, arş sözünü kuvveti/gücü olarak zorlama bir yorumla çevirisen, o zaman da "Evrim teorisini kabul etmek ve Tanrı'nın kudretinin cansız varlıklara geçmediğini kabul etmek zorundasın." Sen hangisini tercih ediyorsun? Tanrı'ya mekan mı, Evrimin Doğruluğu ve Tanrı'nın cansız varlıklar üstündeki kudretsizliği mi? Toplama islam dini, insanı böyle iki ucu çıkmaz çelişkilerde bırakır. Bunu cevaplarsan, yanıt vermiş olacaksın. Saygılar. BrainSlapper yine aynı polemiğini buradada tekrarlamışsın.Nasılmı sana verilen cevapları kendi istediğin gibi kurgulayıp soru soranada iki şık bırakıp hangisi demek laf cambazlığı ilede hangi şıkkı tercih ederse güya senin iddian kanıtlanmış olacak ama ben hiç polemik yapmadan soruna yanıt vereceğim lütfen oku. HUD-7. O'dur, gökleri ve yeri altı evrede yaratan; Ve [hayatı yarattığı sürece] O'nun kudret tahtı suyun üstündeydi. [Allah size böylece O'na olan bağımlılığınızı hatırlatıyor] ki sizi sınayıp hanginizin eylem ve davranışca iyi olduğunu ortaya koysun. Şöyle ki: eğer (sen, ey Peygamber,) [insanlara:] "Unutmayın ki, ölümden sonra diriltileceksiniz!" desen, hakkı inkara şartlanmış olanlar hemen,"Açıkçası, bu büyüleyici bir vehimden başka bir şey değil!" diye karşılık verirler. AÇIKLAMA. Eyyâm (lafzen, "günler") sözcüğünü "evre/safha" ve arş (taht) sözcüğünü de "kudret tahtı" olarak aktarmamız hakkında. bkz. "O'nun kudret tahtı suyun üstündeydi" ifadesiyle yapılan atıf, Allah'ın iradesine bağlı olarak hayatın bütünüyle suda başlayıp evrimleştiğini işaret eder gibi gözüküyor ki, bu husus Kur'an tarafından açıkça ortaya konduğu gibi yakın zamanlarda biyoloji alanında yapılan araştırmalarla da doğrulanmıştır. Yine de kesin gözüyle bakılamayacak olan bu yorumun, önceki ayette geçen "yaşayan hiçbir canlı" ifadesiyle de desteklendiği söylenebilir. Allah "yaşayan her canlıyı sudan yarattı" ifadesi, bugünün bilim dünyasının evrensel olarak kabul ettiği bir gerçeği son derece özlü bir biçimde dile getirmektedir. Bu Kur'ânî ifade üç boyutlu bir anlam ortaya koymaktadır: (1) Su -ve özellikle, deniz- tüm canlı türlerinin ilk örneğinin (prototype) ortaya çıktığı ortamdır; (2) Var olan ya da tasarlanabilen tüm sıvılar içinde yalnızca su, hayatın ortaya çıkıp tekamül etmesi için uygun ve gerekli özelliklere sahiptir; (3) Hayvansal ya da bitkisel, canlı her hücrenin fiziksel temelini oluşturan ve içinde hayat olgusunun belirebileceği yegane madde ortamı olan protoplazma büyük ölçüde sudan ibarettir ve bütünüyle suya dayanmaktadır. Evrenin başlangıçtaki fiziksel birliğine işaret eden önceki ifadeyle canlı âlemin elementer birliğini işaret eden bu ifadenin birlikte ele alınması, tüm yaratılış olgusunun dayandığı tek bir planın, tek ve tutarlı bir yaratma eyleminin ve buna bağlı olarak da tek bir yaratıcının varlığına götürmektedir. Şimdide "ARŞ" ın tarifi. (İSLAM ANSİKLOPEDİSİ) ARŞ Tavan, çatı, dam, çardak. Bir eve nisbetle tavanı; tavanına nisbetle üstündeki çatısı, kubbesi, tepesindeki köşkü. Çadır ve çardak gibi yükselen, gölge veren her şeye arş denir. İfade ettiği kelimelerden anlaşıldığı gibi ulviyyet, yükseklik manasını içerir. Bu münasebetle hükümdarların üzerine oturdukları "taht" manasında da kullanılmıştır. Hükümdarların tahtı, mülk ve saltanatın remzi olduğundan arş kelimesi, kinayeli olarak mülk ve saltanat manasını da taşır. Ayrıca, bir işi ayakta tutan şey; bir şeyin temeli; bir cemaatin reisi; tabut, kuyunun dibinden adam boyu kadar taşla örüldükten sonra ağzına kadar yukarısına yapılan ahşap bölme; ayağın parmak tarafına doğru yüzündeki yumruca tümsek; kuşun yuvası gibi manâlar da arş kelimesi ile ifade edilmiştir. Bazıları Âyetü'l-kürsî'de geçen Kürsî* ile Arş'ın (ikisini de taht manasında kullanarak) aynı şey olduğunu sanmışlarsa da Arş, Kürsî'nin üzerindedir. Bu suretle Kürsî taht manasında düşünülürse Arş, onu kuşatan saray ve sarayın tavanı olarak kabul edilir. Bir rivayette Kürsî, Arşın ayağının konulduğu yerdir. Bu iki mana itibarıyla Arş, İslâm'a göre, bütün alemi kuşatan, sınırlandırılması ve takdir edilmesi beşer aklının dışında kalan ve gerçeğini Allah'ın bildiği yüce bir makamdır. Yedi kat gök, Cennet, Sidre, Kürsî Arş'ın altında tasavvur edilir. Arş'ın sınırı, alemi tasavvurun son sınırıdır. Bilinen manasıyla taht, bir hükümdarın hükûmet işlerini yürütürken üzerine kurulduğu bir cisimdir. Fakat "tahta çıktı" denilince, "hükûmet işlerini yani saltanatı eline aldı" manası anlaşılır. Yedi kat sema'nın üstünde ve bütün âlemi içine alan Arş'ın, bilinen taht manasıyla sınırlanamayacağı şüphesizdir. Binaenaleyh bahse konu olan "el-Arş" kelimesi mecazî ve kinayi bir mânâ ifade eder. O halde Arş'ın cisim olduğu iddia edilemez. Arş'ı bütün bir cisim tasavvur etsek bile, cihet ve cismaniyyetin hepsi Arş'ın sınırında sona erdiğinden, bunun üstünde bir cisim, mekan ve cihet tasavvuru tezat olur. Allah'ın Arş'a istivası da yine mecazî manadadır. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2007 HUD-7. O'dur, gökleri ve yeri altı evrede yaratan; Ve [hayatı yarattığı sürece] O'nun kudret tahtı suyun üstündeydi. [Allah size böylece O'na olan bağımlılığınızı hatırlatıyor] ki sizi sınayıp hanginizin eylem ve davranışca iyi olduğunu ortaya koysun. Şöyle ki: eğer (sen, ey Peygamber,) [insanlara:] "Unutmayın ki, ölümden sonra diriltileceksiniz!" desen, hakkı inkara şartlanmış olanlar hemen,"Açıkçası, bu büyüleyici bir vehimden başka bir şey değil!" diye karşılık verirler. AÇIKLAMA. Eyyâm (lafzen, "günler") sözcüğünü "evre/safha" ve arş (taht) sözcüğünü de "kudret tahtı" olarak aktarmamız hakkında. bkz. "O'nun kudret tahtı suyun üstündeydi" ifadesiyle yapılan atıf, Allah'ın iradesine bağlı olarak hayatın bütünüyle suda başlayıp evrimleştiğini işaret eder gibi gözüküyor ki, bu husus Kur'an tarafından açıkça ortaya konduğu gibi yakın zamanlarda biyoloji alanında yapılan araştırmalarla da doğrulanmıştır. Yine de kesin gözüyle bakılamayacak olan bu yorumun, önceki ayette geçen "yaşayan hiçbir canlı" ifadesiyle de desteklendiği söylenebilir. Allah "yaşayan her canlıyı sudan yarattı" ifadesi, bugünün bilim dünyasının evrensel olarak kabul ettiği bir gerçeği son derece özlü bir biçimde dile getirmektedir. Bu Kur'ânî ifade üç boyutlu bir anlam ortaya koymaktadır: (1) Su -ve özellikle, deniz- tüm canlı türlerinin ilk örneğinin (prototype) ortaya çıktığı ortamdır; (2) Var olan ya da tasarlanabilen tüm sıvılar içinde yalnızca su, hayatın ortaya çıkıp tekamül etmesi için uygun ve gerekli özelliklere sahiptir; (3) Hayvansal ya da bitkisel, canlı her hücrenin fiziksel temelini oluşturan ve içinde hayat olgusunun belirebileceği yegane madde ortamı olan protoplazma büyük ölçüde sudan ibarettir ve bütünüyle suya dayanmaktadır. Evrenin başlangıçtaki fiziksel birliğine işaret eden önceki ifadeyle canlı âlemin elementer birliğini işaret eden bu ifadenin birlikte ele alınması, tüm yaratılış olgusunun dayandığı tek bir planın, tek ve tutarlı bir yaratma eyleminin ve buna bağlı olarak da tek bir yaratıcının varlığına götürmektedir. Şimdide "ARŞ" ın tarifi. (İSLAM ANSİKLOPEDİSİ) ARŞ Tavan, çatı, dam, çardak. Bir eve nisbetle tavanı; tavanına nisbetle üstündeki çatısı, kubbesi, tepesindeki köşkü. Çadır ve çardak gibi yükselen, gölge veren her şeye arş denir. İfade ettiği kelimelerden anlaşıldığı gibi ulviyyet, yükseklik manasını içerir. Bu münasebetle hükümdarların üzerine oturdukları "taht" manasında da kullanılmıştır. Hükümdarların tahtı, mülk ve saltanatın remzi olduğundan arş kelimesi, kinayeli olarak mülk ve saltanat manasını da taşır. Ayrıca, bir işi ayakta tutan şey; bir şeyin temeli; bir cemaatin reisi; tabut, kuyunun dibinden adam boyu kadar taşla örüldükten sonra ağzına kadar yukarısına yapılan ahşap bölme; ayağın parmak tarafına doğru yüzündeki yumruca tümsek; kuşun yuvası gibi manâlar da arş kelimesi ile ifade edilmiştir. Bazıları Âyetü'l-kürsî'de geçen Kürsî* ile Arş'ın (ikisini de taht manasında kullanarak) aynı şey olduğunu sanmışlarsa da Arş, Kürsî'nin üzerindedir. Bu suretle Kürsî taht manasında düşünülürse Arş, onu kuşatan saray ve sarayın tavanı olarak kabul edilir. Bir rivayette Kürsî, Arşın ayağının konulduğu yerdir. Bu iki mana itibarıyla Arş, İslâm'a göre, bütün alemi kuşatan, sınırlandırılması ve takdir edilmesi beşer aklının dışında kalan ve gerçeğini Allah'ın bildiği yüce bir makamdır. Yedi kat gök, Cennet, Sidre, Kürsî Arş'ın altında tasavvur edilir. Arş'ın sınırı, alemi tasavvurun son sınırıdır. Bilinen manasıyla taht, bir hükümdarın hükûmet işlerini yürütürken üzerine kurulduğu bir cisimdir. Fakat "tahta çıktı" denilince, "hükûmet işlerini yani saltanatı eline aldı" manası anlaşılır. Yedi kat sema'nın üstünde ve bütün âlemi içine alan Arş'ın, bilinen taht manasıyla sınırlanamayacağı şüphesizdir. Binaenaleyh bahse konu olan "el-Arş" kelimesi mecazî ve kinayi bir mânâ ifade eder. O halde Arş'ın cisim olduğu iddia edilemez. Arş'ı bütün bir cisim tasavvur etsek bile, cihet ve cismaniyyetin hepsi Arş'ın sınırında sona erdiğinden, bunun üstünde bir cisim, mekan ve cihet tasavvuru tezat olur. Allah'ın Arş'a istivası da yine mecazî manadadır. Hiçbirşey yrum yapmıyorum sayın sarugöl. Renkli yerleri oku oku mest ol, seçeneğini yap. BrainSlapper yine aynı polemiğini buradada tekrarlamışsın. Nasılmı sana verilen cevapları kendi istediğin gibi kurgulayıp soru soranada iki şık bırakıp hangisi demek laf cambazlığı ilede hangi şıkkı tercih ederse güya senin iddian kanıtlanmış olacak ama ben hiç polemik yapmadan soruna yanıt vereceğim lütfen oku. Polemik yapmıyorum. Senin tefsirci kim ise (bundan sonra adını yazarsan memnun olurum), bu ayeti RASYONELLEŞTİRME ÇABASI GÖSTERİRKEN çok çabalamış. Sonunda böyle de olur, şöyle de olur demiş. O böyle ve şöyle olarak sunduğu seçenekler de benim sana sunduğum ya katır, ya satır seçenekleri. *** Eflatun renkli son yer, sevgili sardunyam'ın dikkatine. Yorumsuz. Saygılar. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.