Φ kralx Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2007 xlark tades, tüm insanlığa veya sadece çevrene katkılarda bulunacakken yarar sağlayacakken, bütün bunları terkedip cennette giderek, yan gelip yatmak ve lolita kızlarla (göğüsleri yeni tomurcuklanmış) kızlarla eğlenmek ne kadar doğru olabilir ki. İnsanlığın amacı Allaha kulluk edip cenneti kazanmak ve sonrasında yan gelip yatmak mı olmalıdır. Bize ters böyle fikirler. Valla sanada böyle bir heber gelse bir dk kalacağını hiç zannetmiyorum.. Ama sana ve bana böyle bir haber gelmez.. Bizimki hüsn-ü hayal sadece.. Hadi milletin refahına adayalım kendimizi, eğlenmeyelim, tatil yapmayalım millet için yaşayalım.. Aç insanları düşünerek çeşit çeşit yiyecekleri bırakalım bizde aç kalalım.. Soğukta kalanları düşünelim, sıcak yorganlarımızdan çıkalım bizde soğuk yerlerde yatalım.. Var mısınız..? Kaç kişi bunu yapabilir..? Saygılar.. Alıntı
Φ EMPATİ Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2007 Kuran'daki bu bilgi yanlıştır. Eski toplumlar erkek menisini "tohum" sanıyordu. Kadını da "tarla" sanıyordu. Yani kadının soya bir katkısı olmadığını, sadece tohum için bir "yeşerme mekanı" sağladığını sanıyorlardı. Sayın Brain Kur'an daki bu bilginin yanlış olup olmadığını gelin işin ehlinin açıklamalarından dinleyelim Bakara suresi ayet 223-Kadınlarınız, sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın ve kendiniz için ileriye hazırlık yapın. Allah'tan korkun ve bilin ki siz mutlaka O'nun huzuruna varacaksınız. Ey Muhammed, müminleri müjdele! ELMALILI TEFSİRİ HARS: aslında ziraat gibi ekin ekmek demek olup ekin yeri, ekilecek tarla anlamına isim de olur ki burada bu mânâdadır. Bu ifade ile kadının kadınlık organı bir yere, erkeğin spermi tohuma, doğacak çocuk da bitecek ürüne benzetilerek bir istiâre yapılmış ve bununla Allah'ın emrettiği ekin yeri açıklanmıştır ki anlam şu olur: Kadınlar sizin ekinliğinizdir, siz onlara insan ve müslüman tohumları ekip ürün olarak nesil, döl yetiştireceksiniz. Öyle ise tarlanıza (tarla anlamı unutulmamak ve ekin yerinden olmak şartıyla) dilediğiniz taraftan, hangi pozisyonda isterseniz gidiniz. Kuran'daki bilgi'yi doğru kabul edecek olsak, yani sadece "insan meniden oluşur" bilgisini doğru kabul edecek olsak, tarla'yı değiştirerek aynı ürünü alabilmemiz lazımdı. Bir ineğin rahmine insan menisi koysak mesela, insan doğmaz, hiçbirşey doğmaz. Çünkü anne sadece "tarla" değildir. Anne bu işin hem yarıyarıya ortağı, hem de bu ortak ürünün yeşerme alanıdır.[/b]Saygılar. Eğer portakal ağacı dikilen yere siz kayısı ağacı dikerseniz sadece yanacak bir odun elde edersiniz ama toprak aynı toprak.. saygılar.. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2007 Din Tanrıyı ve insanları sevmekten başka birşey değildir.. (William Pen) Din sivil toplumun ve bütün iyi şeylerin temelidir.. (Edmund Burke) Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2007 Sayın Brain Kur'an daki bu bilginin yanlış olup olmadığını gelin işin ehlinin açıklamalarından dinleyelim Bakara suresi ayet 223-Kadınlarınız, sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın ve kendiniz için ileriye hazırlık yapın. Allah'tan korkun ve bilin ki siz mutlaka O'nun huzuruna varacaksınız. Ey Muhammed, müminleri müjdele! ELMALILI TEFSİRİ HARS: aslında ziraat gibi ekin ekmek demek olup ekin yeri, ekilecek tarla anlamına isim de olur ki burada bu mânâdadır. Bu ifade ile kadının kadınlık organı bir yere, erkeğin spermi tohuma, doğacak çocuk da bitecek ürüne benzetilerek bir istiâre yapılmış ve bununla Allah'ın emrettiği ekin yeri açıklanmıştır ki anlam şu olur: Kadınlar sizin ekinliğinizdir, siz onlara insan ve müslüman tohumları ekip ürün olarak nesil, döl yetiştireceksiniz. Öyle ise tarlanıza (tarla anlamı unutulmamak ve ekin yerinden olmak şartıyla) dilediğiniz taraftan, hangi pozisyonda isterseniz gidiniz. Eğer portakal ağacı dikilen yere siz kayısı ağacı dikerseniz sadece yanacak bir odun elde edersiniz ama toprak aynı toprak.. Elmalılı işinin ehlidir. Biyologlar da işinin ehlidir. Elmalılı "Kuran'da" ne gördüyse onu çevirmiştir. Biyologlar da insan üremesinin nasıl gerçekleştirildiğini göstermişlerdir. Biyologlar annenin sadece tarla olmadığını, tarla olmanın yanısıra "tohumun da yarısını sağladığını" kanıtlamışlardır. Portakal ağacı dikilen yere kayısı dkersek, "odunluk kayısı ağacı" elde ederiz, "odunluk portakal ağacı" değil. Ama sonuçta hangi tohumu ekersek onu alırız, verimli veya verimsiz. Ancak, insan spermi "tohum" ve anne de "sadece tarla" olmadığından, o spermi kullanarak, yamuk yumuk bir insan bile elde edemezsiniz insan dışındaki bir anneden. Bence bu konuyu tartışmayalım bile. Kuran'daki en bariz bilimsel yanlışlardan biridir. Zira Kuran Tanrı sözü değildir. Muhammed, inanç tebliği sırasında, o dönemin bilgilerini kullanmıştır, hepsi bu. Saygılar. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2007 insanoğlu düşüncelerini her devir geliştirir ve yeniler ama sonsuz düşünemez İnsanoğlu sonsuz düşünür, ama elindeki verilerle sınırlı kalır. Yani düşünceler değil veriler sınırlıdır. Peki insanoğlu ne kadar düşünmüş ki kendisini bir meni suyundan yaratan Rabbini inkara yönelebiliyor.. Sizden daha çok düşündüğü için. Valla sanada böyle bir heber gelse bir dk kalacağını hiç zannetmiyorum..Ama sana ve bana böyle bir haber gelmez.. Bizimki hüsn-ü hayal sadece.. Hadi milletin refahına adayalım kendimizi, eğlenmeyelim, tatil yapmayalım millet için yaşayalım.. Aç insanları düşünerek çeşit çeşit yiyecekleri bırakalım bizde aç kalalım.. Soğukta kalanları düşünelim, sıcak yorganlarımızdan çıkalım bizde soğuk yerlerde yatalım.. Var mısınız..? Kaç kişi bunu yapabilir..? xlark tades, bu yazdıklarının hepsi bir arada yapılılabiliyor dünyada. Zenginken yada mutluyken git fakirliği ve üzüntüyü yaşa demiyoruz. Dünyada yapılacak çok şey var, herşeyi bir arada yaşayabilirsin. Cennetteki gibi, sonsuza kadar karılarla kızlarla yaşamak bir süre sonra sıkıcı gelecektir, dünya hayatını tercih ederim. Sonsuza kadar hep aynı şeyler yapılmaz ki !!! Bir de şu var !!! ben, ailem, arkadaşlarım sevdiklerim olmadan yaşamak istemiyorum, onların çoğu cehennemlik, ben en kral mümin olsam bile onlarla buluşamayacağım, örneğin kardeşimi çok severim, ben cennette sefa sürerken onun cehennemde cayır cayır yanacağını bilmek beni nasıl mutlu edebilir ki ! ne yapayım ben böyle cenneti, örneğin benim zaten bir karım var ! onunla sonsuza kadar yaşamak isterim, neden lolita kızlarla ilgileneyim ki ! Daha da yazacak çok ama çok şey var, ama sanırım burada roman yazmaya gerek yok, bir kaç örnek yeterli olacaktır. Ancak, insan spermi "tohum" ve anne de "sadece tarla" olmadığından, o spermi kullanarak, yamuk yumuk bir insan bile elde edemezsiniz insan dışındaki bir anneden. BrainSlapper kardeş, sana katılıyorum bu konuda. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2007 Valla sanada böyle bir heber gelse bir dk kalacağını hiç zannetmiyorum.. Sayın kralx kardeş, TARAFSIZ arkadaşımın yukarıda yazdığı cevaba en de iştirak ediyorum. Benim de annem, babam, ailem, çocuklarım dünyada eziyet çekerken ve belki de bana ihtiyaçları varken, "yihhu kendimi kurtardım" diye çekip gidemezdim. Bu vicdanıma sığmaz, bu sevgi denen şeyi anlamsızlaştır, bu insanı insan yapan değerleri yerle bir eder. Bir Iraklı olsan, Bağdat'ta yaşıyor olsan, ailen hergün ölüm tehlikesi yaşarken, geleceğe umutsuzca bakarken ve akşama yiyecek ekmeğin kazanılmasında belkide senin eline bakarken, Kuzey Irak'ta satılan Milli Piyango biletlerinden tedarik ettiğin biletine Büyük İkramiye çıksa, ancak Türkiye dese ki "sadece Büyük ikramiye sahibi gelecek Türkiye'ye, Marmarise yerleşecek" gidermisin? Gidebilirmisin çocuklarını, ananı, babanı, eşini geride bırakarak? Ben yapamazdım açıkçası. Saygılar. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2007 Sayın kralx kardeş, TARAFSIZ arkadaşımın yukarıda yazdığı cevaba en de iştirak ediyorum. Benim de annem, babam, ailem, çocuklarım dünyada eziyet çekerken ve belki de bana ihtiyaçları varken, "yihhu kendimi kurtardım" diye çekip gidemezdim. Bu vicdanıma sığmaz, bu sevgi denen şeyi anlamsızlaştır, bu insanı insan yapan değerleri yerle bir eder. Benimki sadece latifeydi.. Elbette annelerimizi babalarımızı akrabalarımızı evlatlarımız bırakıp gidemeyiz.. Ki, zaten öyle bir haberde gelmez.. Yinede Allah bilir.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2007 Elbette annelerimizi babalarımızı akrabalarımızı evlatlarımız bırakıp gidemeyiz.. Annelerini babalarını akrabalarını evlatlarını bırakıp gidenlerlere dolu dünyamız. Seninkisi latife değil, gerçek. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2007 Annelerini babalarını akrabalarını evlatlarını bırakıp gidenlerlere dolu dünyamız. Seninkisi latife değil, gerçek. Evet haklısın.. Ölüm er geç gelecek.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Evet haklısın..Ölüm er geç gelecek.. Hepimiz çürüyüp toprağa karışacağız. Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Hepimiz çürüyüp toprağa karışacağız. Evet bedenlerimiz çürüyüp toprağa karışacak peki ya ruhumuz o ne olacak? Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Evet bedenlerimiz çürüyüp toprağa karışacak peki ya ruhumuz o ne olacak? Sizin tanımladığınız anlamdaki ruh inancı, bilinmeyen bir şeydir. Bilinmeyen birşeyin ne olacağını da bilemem. Bildiğim ruh ve akıl, beynin bütün sistemlerinin açık olup, üretim yapmasıdır, beyinden bağımsız değildir, böyle düşününce haliyle o da yok olacak. Alıntı
Φ LUCAS Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Ruh varmı yokmu bilemem ama eğer varsa ve bedeni ölümden sonra yaşamaya devam edecekse bunu ölünce görücez;ama eğer yoksa ölüm bir sonsa zaten öldükten sonra hiçbirşeyin anlamı olmayacak.yani fazlaca düşünmenin insana bir faydası yok hayat zaten geçiyor. Benim hayret ettiğim insanlar birde çok ibadet ederlerse filan cennete gideceklerini yada az ibadet ederlerse cehennemde yanacaklarını filan zannediyorlar ilginç varlık şu insanoğlu..... Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Ruh diye bir şey yoktur. "Ruh" denilen şey, insanın bilinç durumudur ve kesinlikle bedenden bağımsız değildir. Aksi takdirde alkol ve uyuşturucu kullanımında bilinçte meydana gelen bozuklukları açıklayamazsınız. İnsan öldüğünde de bilinç durumu beden ile birlikte sonlanacaktır. Dolayısıyla bilinç bir daha geri gelmemek üzere kapanmış olacaktır. Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Ruh diye bir şey yoktur. "Ruh" denilen şey, insanın bilinç durumudur ve kesinlikle bedenden bağımsız değildir. Aksi takdirde alkol ve uyuşturucu kullanımında bilinçte meydana gelen bozuklukları açıklayamazsınız. İnsan öldüğünde de bilinç durumu beden ile birlikte sonlanacaktır. Dolayısıyla bilinç bir daha geri gelmemek üzere kapanmış olacaktır. Sevgili yamyam Türkiyenin en ünlü hastanelerinden biri olan Bakırköyde ki hastanenin dış tabelasında ne yazıyor biliyormusunuz? BAKIRKÖY RUH VE SİNİR HASTALIKLARI HASTANESİ....... Neden bilinç hastanesi diye yazılmamış acaba? Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Sevgili yamyam Türkiyenin en ünlü hastanelerinden biri olan Bakırköyde ki hastanenin dış tabelasında ne yazıyor biliyormusunuz? BAKIRKÖY RUH VE SİNİR HASTALIKLARI HASTANESİ....... Neden bilinç hastanesi diye yazılmamış acaba? Ah sevgili şüheda.... Oradaki ruh, teolojinin bahsettiği ruh değildir. Bunu bilmiyor olamazsın değil mi? Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Sevgili yamyam Türkiyenin en ünlü hastanelerinden biri olan Bakırköyde ki hastanenin dış tabelasında ne yazıyor biliyormusunuz? BAKIRKÖY RUH VE SİNİR HASTALIKLARI HASTANESİ....... suheda kardeş, o hastaneye git sor bir zahmet, ölen bir insanın ruhunu test edebildiniz mi hiç diye ? eğer ruh bedenden ayrı bişeyse bunu en iyi bilen Ruh ve Sinir hastalıkları hastanesidir senin düşüncene göre. O hastanede yazan "Ruh" kelimesi dini anlamda değil, psikolojik(beyin davranışları ve çevre ile beyin iletişimi) anlamdadır. Bunu açıklamaya gerek yok sanırım. O hastane dini anlamdaki ruhları değil, insan davranışlarını ve sinir sistemini tedavi etmek için kurulmuştur, ruh çağırmak, incelemek veya görmek için değil. Alıntı
Φ LUCAS Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Evde çekirdek çıtlatıp pembe dizi takip etmekle olmaz bu işler benzemez bu işler.. Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Ah sevgili şüheda.... Oradaki ruh, teolojinin bahsettiği ruh değildir. Bunu bilmiyor olamazsın değil mi? Sevgili arkadaşım zaten anlatmak istediğim şeyde bu..ruhsal sorunlar,ruhsal hastalıklar bedensel olarak gözlemlenmeyip tespit edilen hastalıklar sadece hastalıklar değil hissiyat,duygular hepsi tüm bunların hepsi içimizde barındırdığımız ruhun ıspatı değilmidir? Peki ne oluyorda iki dk önce yaşayan insan birdenbire ölebiliyor teolojik ruhlar farklı bilimsel olarak ele alınan ruhsal şeyler farklı değildir sonuç itibari ile ruh varmı yokmu?yoksa sana göre neden tıp oteriteleri kelime olarak ruh kelimesini kullanıyor? Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Sevgili arkadaşım zaten anlatmak istediğim şeyde bu..ruhsal sorunlar,ruhsal hastalıklar bedensel olarak gözlemlenmeyip tespit edilen hastalıklar sadece hastalıklar değil hissiyat,duygular hepsi tüm bunların hepsi içimizde barındırdığımız ruhun ıspatı değilmidir?Peki ne oluyorda iki dk önce yaşayan insan birdenbire ölebiliyor teolojik ruhlar farklı bilimsel olarak ele alınan ruhsal şeyler farklı değildir sonuç itibari ile ruh varmı yokmu?yoksa sana göre neden tıp oteriteleri kelime olarak ruh kelimesini kullanıyor? Kendi içinde çelişmektesin sevgili şüheda... Eğer ruh bedenden bağımsız ise, nasıl oluyor da hastalanıyor? Eğer ruhsal tedavi sonuç vermez ise, öteki dünyaya ruh hastası olarak mı gideceksin? Bakın TDK "Ruh Bilimi" olarak nasıl bir açıklama yapmış : "Duyum, heyecan, düşünme vb. olguları ve bunların yasalarını inceleyen bilim, ruhiyat, psikoloji." Teolojide ruh, bedenden ayrı bir varlık olarak ele alınır. Halbuki burada bahsedilen, bedenden ayrı bir varlık değildir. Buradaki ruh, psikolojidir. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 suheda Ruh, zaten insan bedeninin kısmen veya tümüyle algıladığı verilerin beyinde merkezlenmesi, bilince yerleşmesi ve sürekli açık olup gerktiğinde kullanılmasıdır özetle. Yani bilinen ruh böyle özelliklerdedir ve kaynağı insan bedenidir. Dolayısıyla insan bedeniyle birlikte ölecektir. Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Kendi içinde çelişmektesin sevgili şüheda... Eğer ruh bedenden bağımsız ise, nasıl oluyor da hastalanıyor? Eğer ruhsal tedavi sonuç vermez ise, öteki dünyaya ruh hastası olarak mı gideceksin? Bakın TDK "Ruh Bilimi" olarak nasıl bir açıklama yapmış : "Duyum, heyecan, düşünme vb. olguları ve bunların yasalarını inceleyen bilim, ruhiyat, psikoloji." Teolojide ruh, bedenden ayrı bir varlık olarak ele alınır. Halbuki burada bahsedilen, bedenden ayrı bir varlık değildir. Buradaki ruh, psikolojidir. Sevgili yamyam evet eğer akıl hastasıysam o şekilde öleceğim ve sende bilirsin ki islam dininde doğuştan akıl hastaları sorugulanmaz hani bir söz vardır Allahın huzuruna ya deli yada veli olarak git. Ruh bedenden ancak bizim dinimizde ölünce ayrılır ölümün en net açıklaması budur ruhun bedeni terk etmesi ben zaten böyle bir olayı yaşamış biri olarak konuşuyorum yani ölümden dönmüş biriyim..... suhedaRuh, zaten insan bedeninin kısmen veya tümüyle algıladığı verilerin beyinde merkezlenmesi, bilince yerleşmesi ve sürekli açık olup gerktiğinde kullanılmasıdır özetle. Yani bilinen ruh böyle özelliklerdedir ve kaynağı insan bedenidir. Dolayısıyla insan bedeniyle birlikte ölecektir. Üzgünüm ama yanılıyorsun ruhumuz bedenimizden ayrılınca ölüm gerçekleşir yani ölen beden ruh değil.. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Sevgili yamyam evet eğer akıl hastasıysam o şekilde öleceğim ve sende bilirsin ki islam dininde doğuştan akıl hastaları sorugulanmaz hani bir söz vardır Allahın huzuruna ya deli yada veli olarak git.Ruh bedenden ancak bizim dinimizde ölünce ayrılır ölümün en net açıklaması budur ruhun bedeni terk etmesi ben zaten böyle bir olayı yaşamış biri olarak konuşuyorum yani ölümden dönmüş biriyim..... Ben doğuştan akıl hastası olanlardan bahsetmiyorum ki sevgili suheda... Ben sonradan ruh hastası olanlardan bahsediyorum. Alıntı
Φ EMPATİ Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Elmalılı işinin ehlidir. Biyologlar da işinin ehlidir. Elmalılı "Kuran'da" ne gördüyse onu çevirmiştir. Biyologlar da insan üremesinin nasıl gerçekleştirildiğini göstermişlerdir. Biyologlar annenin sadece tarla olmadığını, tarla olmanın yanısıra "tohumun da yarısını sağladığını" kanıtlamışlardır. Portakal ağacı dikilen yere kayısı dkersek, "odunluk kayısı ağacı" elde ederiz, "odunluk portakal ağacı" değil. Ama sonuçta hangi tohumu ekersek onu alırız, verimli veya verimsiz. Ancak, insan spermi "tohum" ve anne de "sadece tarla" olmadığından, o spermi kullanarak, yamuk yumuk bir insan bile elde edemezsiniz insan dışındaki bir anneden. Bence bu konuyu tartışmayalım bile. Kuran'daki en bariz bilimsel yanlışlardan biridir. Zira Kuran Tanrı sözü değildir. Muhammed, inanç tebliği sırasında, o dönemin bilgilerini kullanmıştır, hepsi bu. Saygılar. Evet biyologlar işinin ehlidir lakin bilim bugün arşimed gibi buldum dediğini yarın inkar edebiliyor..Tıpkı plütonun gezegen statüsünden çıkarılması gibi Lakin Kuran da 1400 sene önce buyurulan bugün de geçerli..yani hiçbir değişim söz konusu değil.. Peygamber Efendimiz(s.a.v.) o dönemin bilgisi olarak neyi kullanabilir ki teknoloji var mıydı? gök bilimi var mıydı? bunları bilip öyle yorum yapmak gerek zira unutmayalım ki ilk olarak Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ümmi idi.. En’âm Sûresinin 96 . Ayetinde O, karanlığı yarıp sabahı çıkarandır. Geceyi dinlenme zamanı, güneşi ve ayı da ince birer hesap ölçüsü kıldı. Bütün bunlar mutlak güç sahibinin, hakkıyla bilenin takdiridir (ölçüp biçmesidir). evet bu ilim nereden gelmiştir Efendimiz(s.a.v.)'e düşünmek gerek.. ikinci olarak portakal ağacı yerine kayısı ağacı dikersek hiçbir şekilde verim alamayız zira fidan tutmaz ben onu mecazi anlamda söylemiştim siz reel kullandınız.. bu konu hakkında tartışma istememenizi de anlayışla karşılarım saygılar.. Alıntı
Φ ReFLeXioN Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 ölüm için bilinç olarak yok olmaktır diyebiliriz.. ancak fiziksel olarak yok olmaktır diyemeyiz.. çünkü madde hiçbir zaman yokolmaz.. mesela ben ölürüm ama vücudumda herhangibir madde kaybı olmaz.. madde sadece şekil değiştirir ve atom altı parçacıklarımla bu döngüye hizmet ederim.. gelelim bilinç konusuna.. insanoğlu varolduğunun bilincinde bir canlıdır.. o yüzden ölüm demek, bilincin de kapanması demektir.. bu da sonsuz bir hiçliktir.. maalesef varolduğunun bilincine varabilecek düşünce kapasitesine erişebilen insanoğlu sonsuza kadar yok olacağı gerçeğini hiçbir zaman kabullenememiştir.. halbuki diğer canlılara bakın, böyle bir kaygı yoktur.. sözün kısası; nasıl doğumdan önce yoksak, ölümden sonra da olmayacağız.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.