Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2005 bakın bu konuştuğum şahıs konuşma öncesinde "zamanı allah yaratır" diyordu konuşma sonrası ise "zamanı allah yaratmaz" dedi. acayip bir konuşma. aleme ezeli diyorum ya, onu ispatlıyorum. derin konuların en derinlerinden bu konu yaaaaaaaaaa hani yorumlarınız bakim... kursat: konuya girelim kursat: alem yani (allahtan başka herşey demektir) sonradanmı varoldu yoksa ezelden(başlangıcı olmayan, hep vardı ) beri var mıydı umut: sonrası öncesi yok bana göre sadece tanrı için tek bir zaman dilimi var şimdi umut: anar siz ne düşünüyosunuz kursat: zamanı allah mı yarattı umut: evet kursat: anar ne diyon Anar AGAYAROV : evet.. Anar AGAYAROV : allahdan once denilen bi kavram yoktur kursat: sonradan mı yarattı zamanı umut: bana göre geçmiş ve gelecek insanın illüzyonu umut: zaman da bir illüzyon umut: zaman yok bence zihnimizin yanılsaması Anar AGAYAROV : aynen kursat: bencede zaman yıok kursat: ama sorularıma kısa net cevap verin siz kursat: sonradan mı yarattı zamanı Anar AGAYAROV : ewet umut: sonra yok ki tanrı için umut: insan için sonra var kursat: yani ben soracam ya ikiniz de ayrı ayrı cevap verin diyorun okey mi umut: zaman insana göre var bence Anar AGAYAROV : okey hoca kursat: madem zaman sonradan yaratıldı o halde bu sonranında öncesi olması gerekmez mi umut: sonradan yaratılmadı diyorum ben Anar AGAYAROV : tamam yanitlayayim Anar AGAYAROV : kursatcim sen Kurana inniyon mu? kursat: bi anar yanıtlasında o zaman kursat: evt Anar AGAYAROV : oke.. Anar AGAYAROV : guzel.. Anar AGAYAROV : lem yelid ve lem yuled ve lem yekullahu kufuven ahed.. Anar AGAYAROV : ne anlama geliyo sence? kursat: doğmamış doğurmamış eşi ve benzeri yoktur Anar AGAYAROV : heh.. Anar AGAYAROV : yani allah ezeli ve ebedidir Anar AGAYAROV : dimi? kursat: evet Anar AGAYAROV : afferim.. dine geliyon ha Anar AGAYAROV : e o zaman bunu tartismanin anlami var mi? kursat: en derin konudur desem ne dersin umut: din tartışılmaz ki tartışılsa din değil felsefe olur kursat: tartışılır konuşulur düşünülür kursat: neye inandığını bilmelisin Anar AGAYAROV : hocam bence sheriet tartisilir.. din tartisilmaz umut: ben çıkıyorum kendinize iyi bakın en güzel öykülerde kalın kursat: ok umut: güzel günler Anar AGAYAROV : sana d umut konuşmadan ayrıldı. kursat: bak devam edelim çok şaşıracan Anar AGAYAROV : edelim hocam kursat: madem zaman sonradan yaratıldı o halde bu sonranında öncesi olması gerekmez mi kursat: ne diyon Anar AGAYAROV : zaman kendiliginde Anar AGAYAROV : ortam icin degisen bi sey Anar AGAYAROV : yani bizim icin zaman oncesi ola bilir Anar AGAYAROV : fakat allah icin boyle bi sey soz konusu diil kursat: sorumu anlamadın galiba kursat: diyorum ki alem sonradan ise her sonradan olanın öncesi yok mu ve neye göre sonradan Anar AGAYAROV : ha.. Anar AGAYAROV : aslinda guzel soru Anar AGAYAROV : zaten Anar AGAYAROV : allah ol diye yaratdi.. deniyor kuranda Anar AGAYAROV : e o zaman hic bir sey yokmuydu ki? kursat: sen cevap ver kursat: sonradan ise neyden sonra kursat: evet kursat: konuyumu değiştireyim kursat: allahın iradesi varmı Anar AGAYAROV : yok.. Anar AGAYAROV : oncekinin cevabi noldu? kursat: ben biliyorumzaten kursat: çok zor konu dedim sana Anar AGAYAROV : e o zaman yaz biz de bilelim.. cahillik ishte.. hosh gor.. kursat: neydikonu kursat: şeymi Anar AGAYAROV : zaman kursat: hani zaman sonradan yaratıldı derlerse o mu Anar AGAYAROV : aha kursat: bkşimdianar kursat: sonradan "yaratıldı zaman" sözü aslında saçmadır çünkü Anar AGAYAROV : cunki zaman gorecelidir kursat: her sonradan olanın öncesi olması gerekmez mi sence Anar AGAYAROV : gerekit kursat: peki ama önce dediğimiz vakit zaten bir zaman kavramını kabul etmiş olmuyormuyuz Anar AGAYAROV : ediyoz kursat: o halde mana şu olmuyor mu: "zamanın yaratılmasından önce de zaman vardı" bu mana çıkmıyor mu Anar AGAYAROV : hihih Anar AGAYAROV : oyle oluyo bir az kursat: çıkıyor dimi kursat: ama bu saçma değil mi Anar AGAYAROV : saccccmmmaaa kursat: yaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa kursat: demeki "zaman sonradan yaratıldı" denemiyor, bunu kabul ettin mi Anar AGAYAROV : ettik kursat: vy be kursat: senin gibi türk gerçekten görmedim Anar AGAYAROV : ben turk degilim ki.. kursat: yeniliklere açık birisin Anar AGAYAROV : Anar AGAYAROV : azerbaycanliyim kursat: biliyorum Anar AGAYAROV : genel olarak turkum kursat: yani senin gibi manasında kullandım kursat: bi acayipsin Anar AGAYAROV : oke tezahurat yapmayalim Anar AGAYAROV : aynen ! kursat: bu özelliğini kullanmalısın Anar AGAYAROV : arkadaslar Anar Acayip diye hitap ederler Anar AGAYAROV : nirde kullanayim? kursat: yani ilk defa duyduğun birşey eğer sana doğru geliyorsa hemen eski görşünü terkediyorsun kursat: çokönemlibir özellik kursat: yani ilimde kullan Anar AGAYAROV : hocam mantik denen bi sey var.. eger mantiga yatiyosa kabul ederim ben Anar AGAYAROV : mantik benim icin cok onemli.. meslegim gereyi Anar AGAYAROV : kursat: devam edelim Anar AGAYAROV : oke.. Anar AGAYAROV : sacma oldugunu kabul etdik.. kursat: yani zamanın yaratılmış olduğunun saçma bir görüş olduğunu değilmi Anar AGAYAROV : ewt kursat: o halde bana söylermisin alem ( allahtan başka herşey ) sonra derken neyi kasdediyorsun Anar AGAYAROV : dur bi dk.. kursat: ok Anar AGAYAROV : yani sen alemin allah tarafindan yaratilmadigini mi iddia ediyon? Anar AGAYAROV : anadimmi? kursat: heyecanlandın mı Anar AGAYAROV : kursat: ben zaten allahın yaratma sıfatı yok diyorum Anar AGAYAROV : hmm Anar AGAYAROV : ilginc Anar AGAYAROV : o zaman bunlari kim yaratdi? kursat: ama alemin sebebi alalhtır diyorum alemi vareden alalhtır diyorum kursat: anlatacam sana Anar AGAYAROV : ok. Anar AGAYAROV : devam edeli, Anar AGAYAROV : kabul edelim ki.. allah bunlari sonradan yaratmadi.. Anar AGAYAROV : zaten "sonradan" olamaz... Anar AGAYAROV : onceden olmadigi icin Anar AGAYAROV : ewt hocam devam kursat: vay be kursat: ne diyorsun bişeymi dicen Anar AGAYAROV : yok.. hala dinliyom seni kursat: haaaaaaaa kursat: nediyoduk Anar AGAYAROV : o halde bana söylermisin alem ( allahtan başka herşey ) sonra derken neyi kasdediyorsun Anar AGAYAROV : dedin kursat: ha kursat: eğer derlerse ki bize alemden önce zaman vardı derlerse Anar AGAYAROV : aptalmisin olm derim ben Anar AGAYAROV : kursat: sorarız bu zaman sonlu mu, sonsuz mu Anar AGAYAROV : bu durumda sonlu oluyo kursat: va be Anar AGAYAROV : yani eger ki daha sonra o zaman kapanip da bu zaman yarandiysa Anar AGAYAROV : kursat: devam ediyorum kursat: sonlu derse kursat: şöyle sıkıştırırım kursat: peki size göre bu sonlu zamanın bitiş vakti belli değil mi? ve bu bitiş vakti de alemin varolması değil mi derim evet derler . anladın mı anar Anar AGAYAROV : ewet oyle derler kursat: derim ki ancak size göre bu sonlu zaman diliminin başlangıç vakti belli mi diye sorarım ne diyecekler o zaman sence kursat: evet kursat: ordamısın Anar AGAYAROV : yok belli degil Anar AGAYAROV : derler Anar AGAYAROV : cunki o zaman tum alemin yashini bilmish olurlar kursat: neden öyle derler sence Anar AGAYAROV : cunki o zaman tum alemin yashini bilmish olurlar kursat: bak anar şundan belli değil derler kursat: çünkü allahın zatından sonra ve alemin başlamasından önce zaman var dediler ya Anar AGAYAROV : ee? kursat: alalh zaten ezeli başlangıcı olmayan öncesinde zaman geçmemiş olan kursat: dolayısıyla bir başlangıç veremiyorlar bu bahsettikleri sonlu süreye kursat: okeymi Anar AGAYAROV : oke kursat: peki ama başlangıcı olmayan bir süreye, sınırlı ve sonlu süre denebilir mi, sonlu süre için bir başlangıç ve bitiş lazım değilmi Anar AGAYAROV : lasim kursat: o halde bunların bahsettikleri süreye mantıken sonlu denemez değil mi Anar AGAYAROV : denmez Anar AGAYAROV : basi belli degil sonu belli degil nasil sonlu olur? kursat: peki bunlar bu süreye sonlu diyemeyince sonsuz demeye mecbur kalmadılar mı Anar AGAYAROV : kaldilar hocam kaldilar Anar AGAYAROV : uraaa Anar AGAYAROV : kursat: sonuna belli diyorlar, sonu alemin varlığa gelmesi diyorlar karıştırma kursat: okeymi Anar AGAYAROV : o zaman bu ne zaman olmush sorusunu verdik zaten kursat: şimdi onlar bu süreye sonsuz dediler ya bak ne diyecem Anar AGAYAROV : ney? kursat: sonsuz zaman tüketilebilir mi, sonuna varılabilir mi Anar AGAYAROV : sonsuzsa yok Anar AGAYAROV : zaten sonsuz ne demek tukenmez demek kursat: vay be kursat: ama eğer bu aradaki zaman dilimi sonsuz olsaydı alem varlığa gelebilir miydi Anar AGAYAROV : mantikca yok kursat: neden Anar AGAYAROV : aradki dilim tukenmez.. dolayisiyla sonlu olmaz.. ve sonu olmadigi icin shimdiki zamanin baslangici olamaz kursat: vay be kursat: ama alem varlığa geldiğine göre bu aradaki zaman dilimine sonsuz da diyemiyoruz öyle mi Anar AGAYAROV : aynen.. Anar AGAYAROV : inkarin inkari kurali kursat: bak şimdi ne noktaya geldin anar. iyi düşün ve bana bundan sence ne sonuç çıkabileceğini söyle (soruyorum ve merak ediyorum benimle konuşmak seni korkutuyormu) kursat: seni geldiğin bu noktayı çevrendeki insanların tamamına yakını lanetler ve seni kafir görürler Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2005 Bence tek ' e gidiyoruz derken çok' a gidiyoruz.. Maddelerin alt parçacıkları teknolojinin el verdiği kadarıyla bulunmaya devam ediyor.. Burada bir sır var ama ne..?? Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2005 zamanı allah varetti diyenlere soruyorum: allahın her varettiği cisim midir yani şekli var mı? evet dersen, peki bu şekli olan bir mekan kaplar mı yani bir yerde mi evet dersen, soruyorum: o halde zaman nerede? Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2005 Merhaba kursatotçu: burda da karşılaştık çok azimli çocuksun yılmıyorsun, burdan devam edelim. Herşey başladığı gibi yok olucak aklına ne gelise hepsi sonlu, ilk başlangıçı nasıl başladığını çözemedikçe işin içinden çıkamayız. Çünkü yokluk kavramını anlıyamıyoruz, varlıkda ise yaratan ağır basıyor ama bir başlangıç noktası olması gerekiyor her ne şekilde niçin neden kendini yarattı ise mekan ve zamanı olması gerekli değilmi zamanda cisimde bir enerji faktörü her ikiside mekanın parçası zaman olmazsa cisim olmaz cisim olmazsa zaman olmaz. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2005 Onun başlangıcı ve sonu yoktur..... Bahsettiğiniz zaman, zemin mekan zaten onun yaratmasıyladır. Onun yarattığı şeylerle onu nasıl kıyaslarsınız.. Bunu bu akılla ve bu dünyada anlayamazsınız... Anlayında görelim, bizi de aydınlatın.. Allah yok deseniz bile, bugünkü bu maddelerin başlangıcını bulun bakalım.. Taaa ilk' e gidin.. Boşa kürek çektiğinizi ve çok yorulduğunuzu göreceksiniz.. Öyleki bu muazzam şey bizleri aklımızdan edecek kadar muazzamdır.. Sonunda tırlatmazsanız helal olsun... Saygılar-Sevgiler.. Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2005 Beyin hücreleride 2,40 saniye yaşıyor, nerde bulunduklarını ne kadar anlıyor bilemem ama mersedesin nerden çıktığını nasıl yapıldığını anlamak isterim, bu benim içimden şevk ve arzu. Yoksa nasıl olsa mersedes var binip sefasını süreyim demek de başka bir düşünce tarzı. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2005 Elbette herşeyi öğrenmek güzeldir. Allahta bizleri buna sevkediyor.. Tefekkür farzdır.. Tefekkür ise; Yaratılan herşeyin üzerinde, o harika bilgiyi görmek ve Allaha şükretmek, Allahın yüceliğini kabul etmektir.. Yazımı yanlış algılama.. ben öğrenmeyelim demedim.. Aksine daha çok araştırma yapmalıyız. Ben bu konuların hastasıyım, hücreler, atomlar, atom altı parçacıklar, evren, yıldızlar, nebulalar, kara delikler.. vs..vs.. bunlar benim hobilerim arasında zaten.. Ama sana demk isteediğim şu.. Allahın başlangıcının olmamasını bu akıl kavrayamaz... Sana anlayamazsın dedim, sorgulama demedim, sen sorgula anlayabi,lirsen bizede anlat dedim.. Saygılar-Sevgiler.. Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2005 Benimde 2 teloskopum var biri 10 ve 8 santimetre kutrunda üçertane de okulei var, ve ay güneş içinde filitreler, biz bağzı elimize geçirdiğimiz teori kitaplarından arkadaşlarla yeni teoriler kuruyoruz ve çok ilginçde oluyor. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2005 Çok güzel.. Bende çok meraklıyım teleskopa.. Hayatımda bir kez teleskopla baktım.. Kendim için alacağım birgün... Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2005 seçimleriniz sebepli mi değil mi? evet dersen yani sebepli dersen peki o sebebin sebebi var mı evet dersen ben de böyle sormaya devam ederim ne dersin? onun sebebi ne diye soracağım. sizce bu silsile sonsuza dek geri gider mi? ya da bir yerde bu silsile durmalı mı ne dersiniz? eğer ilk soruma cevap veren şahıs seçimleriniz sebepsiz derse soruyorum: bir şey kendi kendinin sebebi olabilir mi ? açıklayım bak: biz dünyada sebep sonuç ilişkisi görüyoruz yemek yiyoruz doyuyoruz gibi önce sebep sonra sonuç olmuyor mu?(aslında bu kadar basit değil bunu araştıracağım) evet dersen, sonuç şu: o halde bir şeyin kendi kendinin sebebi olması için varlığının, kendi varlığından önce varlıkta olması gerekirdi, çünkü sebep sonuçtan zaman olarak öncedir. (aynı andadır diyende var araştıracağım) halbuki hiçbir şey varlığından önce varlıkta değildi, dolayısıyla hiçbir şey kendi kendinin sebebi olamaz. allah bile.. o halde sonradan olan herşeyin, onu varlığa geriren bir sebebi olduğu açıktır ve bu silsileyi başa doğru çevirirseniz en başta sebepsiz sebep olan allahın olduğunu anlarsınız. ancak allahla beraber ilk madde veya maddeler de vardı. bu maddelerde allahın bilgisiyle varlığa geldi ancak zaman olarak allahtan sonra değil, beraber. yani bu ilk madde veya maddeler hep varlıktaydı. bu alemin ezeliliği meselesine giren bir konudur. Alıntı
Φ canugur Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2005 Yunan felsefesi 2000 yil önce son derece sistematik olarak bu konulari derinlemesine incelemistir. Ondan cok daha önce de Budha ve Konfücyus idelojileri yüzlerce yil bu konulari tartisip durmuslardir. bence insan beyninin vreni ve tanri kavramini cözbilecek kadar evrimlersmesine dek sabirli olup, önümüzdeki islere baksak diyorum? Cünkü bu islerin sonu her zaman oldugu gibi, hic tahmin etmedigimiz gibi cikacaktir yine:-) Tipki tüm dünyanin bir zamanlar dümdüz oldugu inanci gibi. ama bir gün birileri cikip bu is öyle degil, böyle deyinceye dek, insanlar sonsuz ve koca bir futbol sahasinda yasadiklarini saniyorlardi. Hic bir sey sonsuz degidir. Hic bir sey kendisinin nedeni degildir. Yaptigimiz felsefeler isin icinden cikamadigimiz icin hep. Birakin biraz daha daginik kalsin. :-) Bu arayisin sonunda kendimizle karsilasacagimizi de bir köseye yazin??? saygilar 1 Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2005 Bakınız hiçbirşey sonsuz değildir diyemezsiniz neden; çünkü sonunu görmediğiniz yaratıklar var ve Alahı görmüyorsunuz onu tanımıyorsunuz.. Başlangıcı olmayan birşeyde olamaz derseniz.. O zaman maddenin ilkine gidin, ilkin de ilkine gidin.. Gitmeye devam edin.. Başlangıcı olmayan yoktur sözünüzü kanıtlayabilecekmisiniz..?? Bende başlangıcı yoktur sözünü kanıtlayamam.. Sebep; Bu bilgi bizden gizlenmiştir.. Bu akılla bunu kavrayamayız.. Saygılar-Sevgiler... Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2005 kursat: bu arada dün hayatımın istidlalini yaptım kursat: sende buna vesile oldun kursat: teselsülün batıl olduğuna dair delil yaptım süper kursat: biliyomusun o konuyu SERHAN: ilm-i kelamın bir düsturu SERHAN: Allahın varlığını teselsülün muhaliyetiyle ispatlamışlar kursat: evet ama kitaplarda bunun pek delili verilmez ve verilsede karışık anlaşılmıyor zayıf kursat: ben buldum hemde basit bir anlatımla kursat: anlatımmi SERHAN: evet, o delil bu asırda tam kafi gelmiyor SERHAN: anlat kursat: hani derlese ki bu sebep sonuç silsilesi sonsuza kadar geri gider derlerse derimki kursat: bu sonsuz silsile bize gelinceye kadar sonsuz diyolar ya kursat: ha kursat: bu sonsuz silsile tüketilebilirmi diye sorarım kursat: nedicek kursat: hayır dicek mantık olarak demi SERHAN: evet kursat: ben derimki ama bize bu silsilede sıra geldiğine göre demek ki bu geçmişe doğru uzanan silsile sonsuz olamaz o halde sonlu diyeceğiz kursat: madem sonlu o halde en başta sebepsiz sebep olmalı dicez bu da allah dicez kursat: nasıl SERHAN: çok güzel kursat: hem basit SERHAN: evet kursat: anlatımı hem anlaması kolay kursat: sen vesile oldun bunai SERHAN: neden, ben ne söyledim ki kursat: iki de bir bana ezeli sonsuz geri giden değil diye diye kafama bunu çaktın kursat: bende bu konuyu değil, başka bir konuyu düşünürken birden farkettim ki bu delil tesellsülün batıllığını ispatlıyor yani bende farkında olmadan yaptım bunu kursat: aslında ben bu konuyu çözmeyi yıllardan beri istiyordum SERHAN: buna çok sevindim. Hakikati gerçekten araştıran biri olduğun anlaşıldı kursat: çünkü dikkat edersen kitaplarda teselsül batıldır diyorlar genelde delil vermiyorlardı SERHAN: evet kursat: verdiklerinde çok karmaşık hatta ben iki tanesini kitaba yazmıştım ancak araştırma sonucu o delilleri zayıf olduğunu anladığım için kitaptan çıkarmıştım kursat: bak bu delil öyle önemli ki neden mi kursat: çünkü allahı inkar etmede aslında kullanılan en önemli yol bu konudur kursat: derler ki geçmişe sonsuz yıl giden bir ezeliyet düşün işte alemde böyledir başlangıçsızdır böyle geldi böyle gider derler ve allahı işe karıştırmazlar kursat: oysa bu yaptığım delille geçmişe doğru sonsuz bir geri gidişin olmadığı ispatlanmış oldu kursat: böylece onlar da bu silsilenin sonlu dolayısıyla bir etken sebebi, sebepsiz sebebi olduğunu kabul etmeye mecbur kalacaklar kursat: hayati önemi olan bir delildir kursat: nediyorsun SERHAN: evet, gerçekten çok büyük bir delil. islamdakader.cjb.net bu kitapta sitede gazalinin insanın özgür iradesi yok dediği yerlerin sayfa numarasını veriyorum bakın. kursat: 13 ve 14 de devam ediyor kursat: 17 in alt kısmında kursat: 18 i komple kopyala kursat: 19 u komple kopyala kursat: 20 i komple kopyala kursat: 21i kopyala komple kursat: bak sayfa 49 da maturidinin kitabının incelenmesi var çelişkileri var o sayfayı komple kopyala kursat: 50 inci sayfayı da komple Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2005 İmam-ı Gazaliyi banamı soruyorsun.. Nasıl oluyorda bir ehli sünnet alimi bunları yazıyor.. O verdiğin adresleri tekrar oku.. Ne kastettiğini iyi öğren.. Saygılar.. Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2005 verdiğim adres zaten benim kitabım ve ben gazalinin hemen hemen bütün kitaplarını okudum dediğimi diyor bak gör Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2005 kursatotcu Yazdı: zamanı allah varetti diyenlere soruyorum: allahın her varettiği cisim midir yani şekli var mı? evet dersen, peki bu şekli olan bir mekan kaplar mı yani bir yerde mi evet dersen, soruyorum: o halde zaman nerede? Akli Allah yaratti diyorsan Kursat simdi sana soruyorum: Allah'in her yaratttigi cisimmmidir ? Yani Sekli var mi ? Evet Dersen , Peki Sekli ve mekani olan YER KAPLAR MI, yani kafam da evet dersen, SORUYORUM ? O zaman sendeki akil Nerde KURSAT ? radyoman evet biri böyel bir soru sordu bu ara bana hep bu soru yöneltildiğinden cevap verelim: bakınız ben şunu iyice anladım ki aslında bu milletin ekserisinin anladığı anlamda akıl yoktur. çünkü milletin ekserisinin anladığı akıl şudur: sanki allah kullarına onları varettiğinde veya belli bir yaşta iken onlara bir şey veriyor buna akıl deniyor. öyle ki o kullar bu kendilerine verilen şey ile yani akıl ile istedikleri düşünceyi yapabiliyorlar. bu esnada allah onlara müdahalede bulunmuyor başta verdi ya ha, daha düşünmelerine müdahale etmiyor. kullar istediklerini düşünüyor. bazen iyi bazen kötü düşünüyor bazen doğru bazen yanlışı seçiyorlar tamam mı? işte kulun bu seçimi tamamen kendi hür iradesinde oluyor ve sadece allah başta akıl denen şeyi veriyor. yani kul seçiyor, işte millet çoğunlukla akıl kavramından bunu anlıyor. bakın buradaki ince nokta şudur: eğer kul bu düşünmeleri sonucu seçtiklerinde doğruyu bulduğuna inanıyorsa "aklettim doğruyu buldum ben akıllıyım" diyor. eğer yanlışı seçtiğini hata ettiğini düşünüyorsa diyor ki "nefsime uydum ben akıllı değilim" diyor. misal zina edince hırsızlıkyapınca ne diyor "nefsime uydum" diyor. namaz kılınca Kuran okuyunca nediyor "akıllı davrandım" diyor. evet bu anlattıklarından çıkan sonç şudur: esasen bizim akıl dediğimiz ve nefis dediğimiz şeyler ayrıca bir varlığa sahip değildir. yani hakiki manada söylersek akıl ve nefis yoktur. sadece iyiyi seçerse kul iyi yönde düşünürse onun için akılı deniyor akletti deniyor. kötüyü seçerse kötüyü planlarsa , nefsine uydu ve akılsız, akletmiyor deniyor. ben bunu diyorum: aslında bunların temel manası düşünce olmalarıdır. ve düşüncelerimizi allah vareder. dolayısıyla bana soruluyor: ee akıl nerde o zaman nefs nerde o zaman, madem hür değiliz, o halde Kuranda niye "akletmezmisiniz" deniyor. eğer hür değilsek niye böyle densin ki gibi sorular soruluyor. bakın bu ayetlerin manası şu deriz: yani bu düşünme eylemini herne kadar allah varediyorsa da kullara isnad ediyor mesela kula yanlış seçimi, yanlış düşünceyi yaptırtanda allah fakat sonuçta "bu kul düşündü, seçti de" denebileceğinden dolayı Kuranda "akletmiyormusunuz" şeklinde kınama vardır. sonuç: aslında milletin anladığı manada akıl ve nefs yoktur. nefs meseleside aynen akılı anlattığım gibi, ama onun tersi yönde. yani kul kötülük düşündüğünde "neden nefsine uydun" denir. halbuki o sonuçta düşündü, yani bu nefs dedikleri de akıl gibi düşünceden başka bir şey değil. sadece düşüncelere yerine göre takılan bir mana. ve düşüncelerimiz cisimdir latif cisimdir yer kaplar ama nerede olduğunu ben bilmiyorum. göremediğimiz cisim türündendir. aynı ruh ve melek gibi. Alıntı
Φ emrahh Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2005 Öncelikle kader hakkında konuları saptırma yanlış anlama ve anlatma konusunda sarfettiğiniz olağanüstü gayreti hayret ve ibretle izlemekteyim. Gerçekte bu şekilde mi düşünüyorsunuz?Veya bilinçli olarak başka bazı sebeplerle ve niyetlerle mi konuyu böyle akla hayale gelmeyecek bir şekilde izah etmeye çalışıyosunuz?Onu henüz anlayabilmiş değilim. Fakat yine de ben sizin konuyu iyi niyetle ele aldığınızı varsayarak bazı şeyler sormak istiyorum. Yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla insanların gidecekleri yön (şükür veya küfür-hidayet veya dalalet)konusunda kendi hür iradeleri olmadığını Allah tarafından bu yönün belirlendiğini ve insanların bunu değiştirebilme güçlerinin olmadığını anlatmaya çalışmışsınız. Eğer doğru anladıysam benim buradaki sorum şu olacak.Allah burada tercihi neye göre yaptı.Yani niçin ebu leheb isimli kişi bu gün peygamber hazreti ebu leheb olarak anılmıyor.Veya Hazreti Hz.Hz.Muhammed niçin din ve allah düşmanı hanımı da odun hamalı olarak anılmıyor.Yani Allah niçin Hazreti hz.hz.hz.muhammedi hidayette yarattı da ebu lehebi dallalette yarattı.Neden Firavun museviliğin peygamberi olmadı da Hz. Musa kendini tanrı ilan eden bir hükümdar olmadı. Madem ki söylediklerine göre Allah bunları bu şekilde yarattı ve bu yönlerde yürümelerine karar kıldı. O halde Allahın buradaki kıstası ,kriteri neydi? a ) rasgele b ) (hepsini kendi yaratmasına rağmen)kaşına gözüne boyuna posuna bakarak c ) zar atarak d ) diğer bana bu soruyu cevaplamanı istiyorum. Allah hangi kritere göre birilerini sonuçta cennetlik olacak şekilde birilerini de sonuçta cehennemlik olacak şekilde yarattı? Yoksa herhangi bir kriter olmaksızın rasgele mi? Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2005 şunu samimiyetle söylemeliyim son dönemde sorulan en ince sorulardan biri, ancak siz galiba benim yazılarımın tamamını okumadınız çünkü ben Allahın belirlemesi kabul etmiyorum Onun iradesi yoktur diyorum o halde bunlar neye göre oluyor diye soruyorsunuz cevap: ezeli ilmine göre, ezeli olanın nedeni olmadığından bu işlerin nedeni yoktur yani niye öyle de bu niye böyle değil diye sorduğunda alacağın cevap sadece şudur: nedensizlik! hiçbir sebep yok bunları çok anlattım bu forumda yoksa başka forumlarda "ne dersiniz" başlığı altında allahın iradesini neden inkar ettiğimi anlattım yakında kitaba ekleme yapacağım isterseniz msn de bunları size anlatayım: [email protected] ekleyiniz msn den kursatotcu diye ararsanız diğer forumlardaki "ne dersiniz" başlıklı yazıyı görebilirsiniz.. isteyenle msn de konuşurum... Alıntı
Φ emrahh Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2005 şunu samimiyetle söylemeliyim son dönemde sorulan en ince sorulardan biri, ancak siz galiba benim yazılarımın tamamını okumadınız çünkü ben Allahın belirlemesi kabul etmiyorum Onun iradesi yoktur diyorum o halde bunlar neye göre oluyor diye soruyorsunuz cevap: ezeli ilmine göre, ezeli olanın nedeni olmadığından bu işlerin nedeni yoktur yani niye öyle de bu niye böyle değil diye sorduğunda alacağın cevap sadece şudur: nedensizlik! hiçbir sebep yok bunları çok anlattım bu forumda yoksa başka forumlarda "ne dersiniz" başlığı altında allahın iradesini neden inkar ettiğimi anlattım yakında kitaba ekleme yapacağım isterseniz msn de bunları size anlatayım: [email protected] ekleyiniz msn den kursatotcu diye ararsanız diğer forumlardaki "ne dersiniz" başlıklı yazıyı görebilirsiniz.. isteyenle msn de konuşurum... Sevgili kursat msn ye seni eklediğimde online değildin oy üzden burada yazıyorum.ezeli ilmine göre dediğin sanırım Allahın ezeli ilmine göre.Kastettiğin bu olmalı. Verdiğin cevap ise nedensizlik diyorsun.Ben bu cevabı benim şıklarımdaki rasgele ile benzeştiriyorum. Ben cevabımı yaklaşık olarak aldım. Söylediklerine göre ben şu sonuçları çıkardım doğrumu? Yani Allah nedensiz sebepsiz yere iradesiz kullar yaratarak adeta programlanmış robotlar gibi kimini cehennemlik olarak kimini cennetlik olarak dünyada yaşatıyor.Yani Allah sebepsiz yere iradesiz kullar yaratarak kimini cennete sevkediyor kimini cehenneme.Yani Allah sebepsiz yere kimilerini cezalandırıyor.Kimilerinisebepsiz yere mükafatlandırıyor. Yine bunlara göre (benim görüşüm değil) senin sözlerinden çıkardığım sonuç Allah ismi ile ismini telaffuz ettiğimiz ezeli ve ebedi varlık zalim gaddar cabbar acımasız vicdansız insafı olmayan sebepsiz nedensiz yere kimilerine ceza veren adaletsiz bir ilah öyle mi? Yine Allah ismi ile ismini telaffuz ettiğimiz ezeli ve ebedi varlık kimi kullarından hiç bir ibadet görmeden hiç bir şükür görmeden hiçbir hamdu sena görmeden(gerçekte-çünkü söylediğine göre bunlar cebri yapılıyor.Kulun hür iradesi olmadan adeta programlanmış bir robot gibi) anlamsız nedensiz sebepsiz yere bol keseden mükafat dağıtan bir bonkör öyle mi?? Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2005 bakınız allahın duygusu yoktur merhameti acıması sevgisi kini yoktur tekrar söylüyorum allah seçici değildir ona şunu veriyim buna vermiyim şeklinde bir tercih yapmış değildir dediğim yerlerde geniş açıklama var ** bu yazıyı daha bitirmedim ama şimdilik yorumunuz nedir *** Konu Allah’ın ilmi; şöyle bir durum var. Allah’ın ilmiyle ilgili kitaplarda deniyor ki olacak olayları Allah biliyordu ancak olmayacak olayları da biliyordu deniyor mesela şu an burada yazı yazıyorum ya, deniyor ki: yazıyı yazdığında dışarıda gezemeyeceğimi de biliyor ya da denize giremeyeceğimi de biliyor, yani on metre sağda ya da solda olamayacağımı da biliyor deniyor. Bu bence çocukça bir bakış açısı; zaten benim yazı yazdığımda denize giremeyeceğimi bilmesinin manası nedir? Zaten bunlar zıt durumlardır. Biri varken diğeri zaten olamaz. O halde Allah bunu yapmayacağımı biliyordu gibi laflar uygun düşmemektedir diyorum ve şunu ekliyorum: Allah’ın kendi zatıyla ilgili şeyler hariç diğer konularla ilgili olarak meydana gelecek olanlardan başkasını bilmez diyorum. Bu noktada gözden kaçırılan çok önemli bir nokta var, o da şudur: Mesela biri şöyle derse: “senin yazı yazacağın anda Allah senin denize girmeyeceğinide bilir.” İnce nokta şudur, esasen burada şahsın “Allah senin denize girmeyeceğini de biliyordu” ifadesi bir cümledir ve sestir sonuçta, bu ses ise cisimdir ve zaten o ses varlıktadır ve varlıkta olması açısından biliniyor, yani “Allah senin denize girmeyeceğini de biliyor” diyen bunu pek düşünmüyor, zaten senin bu sözün cisimdir ve bunu söyleyeceğini biliyordu. Ancak sıra Allah’ın kendi zatını bilmesine geldiğinde, keyfiyetini bilemeyeceğimiz şekilde bunu biliyor. Yani sadece kendi zatıyla ilgili bilgiler müstesna, alemde ne varsa (zaten alem Allah’tan başka herşey demektir) onlara ait bilgisi sadece onlarla sınırlıdır diyorum. Meydana gelecek ne varsa alem olarak meydana gelecekleri biliyor zaten bu alemde O’nun ezeli ilmine göre meydana geliyor. Dolayısıyla “sen Ankara’ya gittiğinde Allah senin İstanbul’a gitmeyeceğini de biliyordu” lafının manası yoktur. Çünkü o zaman şu da denir: “sen Ankara’ya giderken O senin İzmir’e gitmediğini de biliyor.” Yani bu çocukça bir bakış açısı “not: aklıma şimdi bir şey geldi, o da şu: bazen bana şu denirdi mesela sen ankaraya giderken Allah senin istanbula gidecek olma halini de biliyordu deniyordu. bu yanlıştır ben ankaraya gidiyorken nasıl Allah benim istanbula gidecek halimi de bilir denir. Eğer bu denirse ben istanbula gitmediğimden Allahın bu ilmi yanlış çıkmış denir ki bu olamaz. Bu yazıya sonra devam edecem” Alıntı
Φ emrahh Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2005 Sevgili Kürşat otcu konuları karmaşıklaştırmada daldan dala atlamada üzerinize yok gibi.Henüz sorduğum soruya açık net doğru dürüst bir cevap bile alamamışken.Henuz kader konusunda bir neticeye varamamışken yeni konuların perdelerini açmaya çalışıyorsunuz.Böyle kaçamak cevaplarla tartışmada sonuça alınabilir mi sizce? Soruma basitçe evet veya hayır cevabı verebilirdin ama sen kacamak bir "bakınız allahın duygusu yoktur merhameti acıması sevgisi kini yoktur tekrar söylüyorum allah seçici değildir ona şunu veriyim buna vermiyim şeklinde bir tercih yapmış değildir dediğim yerlerde geniş açıklama var" cevabı veriyorsun. Kaldı ki biraz önceki yazında "ezeli ilmine göre, ezeli olanın nedeni olmadığından bu işlerin nedeni yoktur yani niye öyle de bu niye böyle değil diye sorduğunda alacağın cevap sadece şudur: nedensizlik! hiçbir sebep yok" cevabı vermişsin.Burada düştüğün hatayı ya da oynadığın kelime oyununu sana bildireyim.Allahın ilminin ezeli olduğunu ve ezeli olanın nedeni olmadığını bildirmişsin.İyi de ezeli olan senin de söylediğin gibi Allahın ilmi.Yoksa Allahın ilmi ile yarattıkları da Allahın ilmi gibi ezeli dolayısıyla nedensizdir diyemeyiz.Mesela ölümün olması için doğumun olması.Gecenin olması için gündüzün olması,İhtiyarlığın olması için gençliğin olması.Yaratılanın olması için yaratan olması,mazlumun olması için zalimin olması gibi. Tüm buradakiler gibi Allahın ilmi ile yaratılan cennet ve cehennem , cennetlik olmak ve cehennemlik olmak da nedensiz değildir..Bunların sebebi de özgür irademizle işlediğimiz amellerimizdir. Bu şekilde kaçamak cevaplar ,konuyu dallandırıp budaklandırma ya da kelime oyunları gibi yollara sapmaya devam etmeniz durumunda.Art niyetli olduğunuz konusundaki düşüncelerimi kesinleştirip tartışmaya nokta koyacağımı bilmenizi isterim. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2005 İnsanda sorumluluğu çeken cüz'i iradenin bulunduğunun kanıtı nedir? İnsanda sorumluluğa merci olacak bir iradenin bulunduğunu anlamak için felsefik tartışmalara girmeye gerek yoktur. Elinize yanıbaşınızdaki eşyalardan birini alınız. Bunun için yapabileceğiniz en az üç seçenek mevcuttur; 1- Bu eşyayı aldığınız yere geri koyun. 2- Duvara fırlatıp kırın. 3- Birine hediye edin. Bu seçeneklerden herhangi birini uygulamak tamamen sizin seçiminize bağlıdır. Seçimde bizi etkileyen etkenler olabilir fakat bunlar seçimin kendisi değildir. Asıl seçici insanın hür iradesidir ki mesuliyeti alacak bir mahiyet arzeder. Yanlış şık seçildiyse ve kişiyi buna iten faktörler mevcutsa bunlar hafifletici sebepler olabilir, yoksa hür iradeyi tamamen elden almaz. İradenin elde olmadığı bir durumda ise mes'uliyet de düşer. Herşeyi Allah yarattığı halde insana yaptıklarının sorumluluğunu yüklenebilecek hür iradeyi vermesi O'nun sonsuz gücünün bir eseridir. Özgür iradenin varlığını esas açıklaması gerekenler ruhun varlığını kabul etmeyip insanın robot gibi mekanik bir işleyiş olduğunu savunanlardır. Saygılar.. Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2005 biri dedi: Kaldı ki biraz önceki yazında "ezeli ilmine göre, ezeli olanın nedeni olmadığından bu işlerin nedeni yoktur yani niye öyle de bu niye böyle değil diye sorduğunda alacağın cevap sadece şudur: nedensizlik! hiçbir sebep yok" cevabı vermişsin.Burada düştüğün hatayı ya da oynadığın kelime oyununu sana bildireyim.Allahın ilminin ezeli olduğunu ve ezeli olanın nedeni olmadığını bildirmişsin.İyi de ezeli olan senin de söylediğin gibi Allahın ilmi.Yoksa Allahın ilmi ile yarattıkları da Allahın ilmi gibi ezeli dolayısıyla nedensizdir diyemeyiz.Mesela ölümün olması için doğumun olması.Gecenin olması için gündüzün olması,İhtiyarlığın olması için gençliğin olması.Yaratılanın olması için yaratan olması,mazlumun olması için zalimin olması gibi. Tüm buradakiler gibi Allahın ilmi ile yaratılan cennet ve cehennem , cennetlik olmak ve cehennemlik olmak da nedensiz değildir..Bunların sebebi de özgür irademizle işlediğimiz amellerimizdir. bu bahsettiğin hadiseler allahın ilmine göre mi olacak ya da bu olaylar bildiği gibi mi olur yoksa bildiğinin dışında da olabilir mi? olamaz dersen zaten ben şunu kasttettim allahın ayrıca bir yaratma sıfatı yoktur Onun ilmi olayların nedenidir (ilmi ise kendisidir) yani benim şu an yazı yazmamı ezeli olarak biliyordu ve bilmesi bu olayın meydana gelmesinin sebebidir Onun ilmi etkin bir ilimdir allah ilmini olaylardan edinmez aksine olaylar Onun ilmi öyle olduğu için oldukları şekilde gerçekleşirler Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2005 Eğer Allah Teâlâ, zamanla kayıtlı olmayan, yani geçmiş ve geleceği bütün teferruatiyle bilen bir bilgiye sahip bulunmasaydı, belki böyle bir soru sözkonusu olabilirdi. Allah Tebârek ve Teâlâ, kulun bunu mu, yoksa şunu mu seçeceğini; niyyetinin nerede ve ne zaman değişeceğini bilir; kaderini de bu bilgisiyle tayin eder. Daha açık bir ifadeyle; kul, yaptığı bir şeyi kaderinde yazılı olduğu için yapıyor değil; o şeyi yapacağı için Allah kaderine onu yazmıştır. Bu sebepledir ki, yaptıkları kötü ameller konusunda kaderlerini gerekçe olarak ileri süren müşriklerin bu iddiaları Kur'an'da reddedilmektedir: "(Allah'a, ortak koşanlar Allah dileseydi ne biz, ne de atalarımız O'ndan başka hiç bir şeye tapmazdık ve O'nsuz hiç bir şeyi haram kılmazdık dediler. Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Peygamberlere düşen yalnız açıkça tebliğ etmek değil mi?" (en-Nahl, 16/35) Saygılar.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.