Φ sessizgece Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Sevgili Geceyağmuru; Biliyorsunuzki Türk-İslam kültürünün temelinde türbelere gidip bez bağlayıp dilek ve temennilerde bulunup hurafeler üretmek olmadığı ve şiddetle yasaklandığı gibi, yine aynı şekilde bugün kendini aydın ve çağdaş olarak nitelendiren kişilerin Anıtkabir’e giderek beton yığınlar karşısında dimdik kıpırdamadan ayakta durarak beklemeleride türbe hurefecilerinin ürettiği hurefelerle Türk-İslam kültürüne aykırılık yönünden aynı paralelliktedir. Türk tarihi boyunca Niğbolu’da, Kosova’da, İstanbul surları önünde, Çaldıran’da, Mohaç’da, Tuna nehri kıyılarında, Çanakkale’de tıpkı Atatürk gibi yüzlerce bu toprağımızı ve bayrağımızı borçlu olduğumuz tarihi şahsiyetlerimiz bulunmaktadır. Ve hepsi Atatürk kadar kıymetli ve saygıdeğerdir. Ama hepsi misyonlarını tamamlamış biz torunlarının geleceği için ellerinden geleni yapmış ve bu dünyadan göçmüşlerdir. Allah hepsine rahmet eylesin. Atatürk’e saygı bu yapılanlar değildir. O’na ve diğer Türk büyüklerine saygı göstermek istiyorsak bu Ülke insanlarının huzur, barış, güven ve mutluluklar içerisinde yaşaması için, bilgi ve bilimde birbirimizle yarışarak göstermeliyiz. Bunu başarmak gecemizi gündüzümüze katarak dili, dini, ırkı, mezhebi ve siyasi görüşü ne olursa olsun herkesin kardeşlik duyguları içerisinde elele vererek güçlü bir irade ile çalışmaktan geçmektedir. Selam ve saygılar sunuyorum..... Hem fikirim sizinle tabi ki ölülerimizi rahmetle ve saygıyla anıcağız ama biz toplum olarak biraz abartmayı seviyoruz sanıyorum herşeyi. Şimdi lütfen herkes Ata'ya bir fatiha okusun ve kurduğu düzeni korumaya söz versin. Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Sevgili Geceyağmuru; Biliyorsunuzki Türk-İslam kültürünün temelinde türbelere gidip bez bağlayıp dilek ve temennilerde bulunup hurafeler üretmek olmadığı ve şiddetle yasaklandığı gibi, yine aynı şekilde bugün kendini aydın ve çağdaş olarak nitelendiren kişilerin Anıtkabir’e giderek beton yığınlar karşısında dimdik kıpırdamadan ayakta durarak beklemeleride türbe hurefecilerinin ürettiği hurefelerle Türk-İslam kültürüne aykırılık yönünden aynı paralelliktedir. Türk tarihi boyunca Niğbolu’da, Kosova’da, İstanbul surları önünde, Çaldıran’da, Mohaç’da, Tuna nehri kıyılarında, Çanakkale’de tıpkı Atatürk gibi yüzlerce bu toprağımızı ve bayrağımızı borçlu olduğumuz tarihi şahsiyetlerimiz bulunmaktadır. Ve hepsi Atatürk kadar kıymetli ve saygıdeğerdir. Ama hepsi misyonlarını tamamlamış biz torunlarının geleceği için ellerinden geleni yapmış ve bu dünyadan göçmüşlerdir. Allah hepsine rahmet eylesin. Atatürk’e saygı bu yapılanlar değildir. O’na ve diğer Türk büyüklerine saygı göstermek istiyorsak bu Ülke insanlarının huzur, barış, güven ve mutluluklar içerisinde yaşaması için, bilgi ve bilimde birbirimizle yarışarak göstermeliyiz. Bunu başarmak gecemizi gündüzümüze katarak dili, dini, ırkı, mezhebi ve siyasi görüşü ne olursa olsun herkesin kardeşlik duyguları içerisinde elele vererek güçlü bir irade ile çalışmaktan geçmektedir. Selam ve saygılar sunuyorum..... Atatürk 68 yıl önce öldü. Diğerleri de öldüler. Mussolini, Stalin, Hitler, Franko falan filan hepsi öldüler. Basit bir soru: Bunlardan hangisinin adı bugün övgüyle anılıyor? Sadece nefret... Bin yıl sürecek diye ortaya atıp uğruna soykırımlar yaptıkları rejimlerin yerinde bugün yeller esiyor. Ama Atatürk, Atatürk'ün rejimi hâlâ yaşıyor, hâlâ ayakta... Ve bugün Türkiye'de ve dünyada kimi hazımsızlar bu tarihsel gerçeği gölgelemek için akıl almaz oyunlar, inanılmaz tezgâhlar sergiliyorlar. 1930'ların Avrupası'ndaki çağdışılığı, geriliği, ırkçılığı, onursuzluğu Türkiye Cumhuriyeti'ne pompalıyorlar. Amaçlarına ulaşabilmek için de durup dinlenmeden Atatürk'e saldırıyorlar. İşte Atatürk bu yüzden giderek büyüyor. İçeride ve dışarıda saldırıya uğradıkça devleşiyor. Bu gerçeği göremeyenler, gözlerini bugün Anıtkabir'e çevirebilirler. Görecekler. Görmek istemeyenler hâlâ başka tarafa bakabilirler... ... Su üstüne yazı yazmak... Ve hayaya sabun köpükleri göndermek... Siz başka tarafta bakmaktasınız ve yönünüzü ve kıblenizi çok iyi biliyoruz... Tam da emperyalistlerin Türk gencinden istediği gibi düşünüyorsunuz... Başka başka yollarıda kullanıyorlar ama en önemlisi ise tam sizin düşüncelerinizde gizli ve hedef MUSTAFA KEMAL ATATÜRK... Lütfean siz suüstüneyazıyazmaya devam edin... Ama kimliğinde Türk yazan bu ülkenin insanları yazı yazacak yerleri çok iyi biliyorlar sevgili dostum... Alıntı
Φ Gece Yağmuru Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Sevgili Geceyağmuru; Biliyorsunuzki Türk-İslam kültürünün temelinde türbelere gidip bez bağlayıp dilek ve temennilerde bulunup hurafeler üretmek olmadığı ve şiddetle yasaklandığı gibi, yine aynı şekilde bugün kendini aydın ve çağdaş olarak nitelendiren kişilerin Anıtkabir’e giderek beton yığınlar karşısında dimdik kıpırdamadan ayakta durarak beklemeleride türbe hurefecilerinin ürettiği hurefelerle Türk-İslam kültürüne aykırılık yönünden aynı paralelliktedir. Türk tarihi boyunca Niğbolu’da, Kosova’da, İstanbul surları önünde, Çaldıran’da, Mohaç’da, Tuna nehri kıyılarında, Çanakkale’de tıpkı Atatürk gibi yüzlerce bu toprağımızı ve bayrağımızı borçlu olduğumuz tarihi şahsiyetlerimiz bulunmaktadır. Ve hepsi Atatürk kadar kıymetli ve saygıdeğerdir. Ama hepsi misyonlarını tamamlamış biz torunlarının geleceği için ellerinden geleni yapmış ve bu dünyadan göçmüşlerdir. Allah hepsine rahmet eylesin. Atatürk’e saygı bu yapılanlar değildir. O’na ve diğer Türk büyüklerine saygı göstermek istiyorsak bu Ülke insanlarının huzur, barış, güven ve mutluluklar içerisinde yaşaması için, bilgi ve bilimde birbirimizle yarışarak göstermeliyiz. Bunu başarmak gecemizi gündüzümüze katarak dili, dini, ırkı, mezhebi ve siyasi görüşü ne olursa olsun herkesin kardeşlik duyguları içerisinde elele vererek güçlü bir irade ile çalışmaktan geçmektedir. Selam ve saygılar sunuyorum..... Bu yasakları Atatürk getirmiştir zaten..Ve kesinliklede tasvip etmemiştir yaşamı boyunca...Dimdik kıpırdaman durmak diye tabir ettiğiniz Saygı Duruşudur...Sadece Anıtkabirde değil Kurtuluş savaşımızda,Çannakkale Savaşında ve Ulu Önder Atatürk ile birlikte gözünü kırpmadan bu vatan uğruna canını veren Şehitlerimizi de Saygıyla anıyor ve Saygı duruşunda bulunuyoruz... Eminim ki herkes Atamızın Ruhuna Fatiha okumuştur ve okuyacaktır... Şanlı Türk Tarihini Mustafa Kemal Atatürk yazmıştır... Atatürk 68 yıl önce öldü. Diğerleri de öldüler. Mussolini, Stalin, Hitler, Franko falan filan hepsi öldüler. Basit bir soru: Bunlardan hangisinin adı bugün övgüyle anılıyor? Sadece nefret... Bin yıl sürecek diye ortaya atıp uğruna soykırımlar yaptıkları rejimlerin yerinde bugün yeller esiyor. Ama Atatürk, Atatürk'ün rejimi hâlâ yaşıyor, hâlâ ayakta... Ve bugün Türkiye'de ve dünyada kimi hazımsızlar bu tarihsel gerçeği gölgelemek için akıl almaz oyunlar, inanılmaz tezgâhlar sergiliyorlar. 1930'ların Avrupası'ndaki çağdışılığı, geriliği, ırkçılığı, onursuzluğu Türkiye Cumhuriyeti'ne pompalıyorlar. Amaçlarına ulaşabilmek için de durup dinlenmeden Atatürk'e saldırıyorlar. İşte Atatürk bu yüzden giderek büyüyor. İçeride ve dışarıda saldırıya uğradıkça devleşiyor. Bu gerçeği göremeyenler, gözlerini bugün Anıtkabir'e çevirebilirler. Görecekler. Görmek istemeyenler hâlâ başka tarafa bakabilirler... ... Su üstüne yazı yazmak... Ve hayaya sabun köpükleri göndermek... Siz başka tarafta bakmaktasınız ve yönünüzü ve kıblenizi çok iyi biliyoruz... Tam da emperyalistlerin Türk gencinden istediği gibi düşünüyorsunuz... Başka başka yollarıda kullanıyorlar ama en önemlisi ise tam sizin düşüncelerinizde gizli ve hedef MUSTAFA KEMAL ATATÜRK... Lütfean siz suüstüneyazıyazmaya devam edin... Ama kimliğinde Türk yazan bu ülkenin insanları yazı yazacak yerleri çok iyi biliyorlar sevgili dostum... Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 suüstüneyazıyamak fatiha da okuruz, minnet de duyarız, kabrinide ziyaret ederiz... lütfen kıyaslama yaparken dikkat edin, Mustafa Kemal'in kabri bir türbe değildir, türbe gibi ziyaret edilmez orada dua atmek isteyen dua edebilir, teşekkür etmek isteyen teşekkür edebilir... Sonuçta O'nu anlamak ve anlatmak için çabalıyoruz... Bütün Türklerin tekrar başı sağolsun, vatan sağolsun... Atam millet sana minnettar, seni sevmek demek seni fikren anlamak ve benimsemek demek ne mutlu ki bu forumda da bu ülkedede seni sevenler (anlayanlar) var... Varolmaya devam edecekler... hangi inançtan olursa olsunlar kendilerini Türk bilenler Atatürk'ün gösterdiği medeniyet ve ilim yolunda çalışmaya ve başarmaya devam edecekler... Alıntı
Φ suüstüneyazıyazmak Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Sevgili DİPNOT; Benim yazdığım cevap yorumumla sizin hemen akabinde yazdığınız yorum arasında IQ seviyesi vasatın üzerinde olan herkes en küçük bir illiyet bağı bulunmadığını göreceklerdir. O halde demekki sizin yazılan yorumları okuyup anlamanızı sağlayan organ veya organlarınız tam kapasiteyle çalışmıyor veya kapasitesi zaten yetersiz, bu demek oluyorki kalbine ve beynine tam kapasite çalışmaları için veya kapasitelerini arttırmak için bir kısım egzersizler yaptırmanız gerekiyor ki, yazılanları doğru ve düzgün anlayıp ve insanlara minimumda olsa bir sevgiyle yaklaşabilesiniz. Şimdi siz neler yazmışsınız beraberce irdeleyelim. Atatürk 68 yıl önce öldü. Diğerleri de öldüler. Mussolini, Stalin, Hitler, Franko falan filan hepsi öldüler. Basit bir soru: Bunlardan hangisinin adı bugün övgüyle anılıyor? Sadece nefret... Bin yıl sürecek diye ortaya atıp uğruna soykırımlar yaptıkları rejimlerin yerinde bugün yeller esiyor. Ama Atatürk, Atatürk'ün rejimi hâlâ yaşıyor, hâlâ ayakta... Burada Atatürk’le kıyaslamaya kalkıştığınız hümanizimden uzak sadist ve diktatörlerin tamamı kendilerinden öncekiler gibi arkalarında bıraktıkları kan ve gözyaşları arasında boğulup yok oldular. Atatürk’ü bu diktatörlerle aynı kefeye koyup kıyaslamanız ise tam kapasite ile çalışan bir organ işi değildi. Su üstüne yazı yazmak... Ve hayaya sabun köpükleri göndermek... Siz başka tarafta bakmaktasınız ve yönünüzü ve kıblenizi çok iyi biliyoruz... Bu cümlenizde acziyet ve çaresizliyin psikolojik olarak dışa vurmasının bir göstergesidir. Çünkü fikir fukaraları yazacak fikir bulamayınca karşısındaki insanlara hakaret edip küçük düşürmek için son çareyi hakaret ve küçük düşürme eylemi içerisine girmekte bulurlar. Oysaki aklı selim insanların gözünden bu davaranış psikolojisi kaçmamaktadır. Tam da emperyalistlerin Türk gencinden istediği gibi düşünüyorsunuz... Son olarak bu cümlenizin benim yazdıklarıma ne kadar aykırı ve marjinal düştüğü ve asıl bu cümlenizin size ne kadarda yakıştığını şimdi yazacaklarımla göreceksiniz. Emperyalist güçler daha önce bu ülke gençlerini sağcı solcu diye ayrıma tabi tutup her iki gencede silah temin edip bir birlerini kırdırıp ülkeyi bir kaos ortamına sürüklememişmiydi ? Cevap evet, şimdi de aynı güçler laik-antilaik, Atatürkçü-Şeriatçi diye ülke insanı kamplara ayırıp aynı oyunu oynamayı düşünmüyor mu ? Cevap yine evet. Ben bakınız yorumumda ne yazmışım; bu Ülke insanlarının huzur, barış, güven ve mutluluklar içerisinde yaşaması için, bilgi ve bilimde birbirimizle yarışarak göstermeliyiz. Bunu başarmak gecemizi gündüzümüze katarak dili, dini, ırkı, mezhebi ve siyasi görüşü ne olursa olsun herkesin kardeşlik duyguları içerisinde elele vererek güçlü bir irade ile çalışmaktan geçmektedir. Şimdide sizin ne yazdığınıza bir bakalım; Siz başka tarafta bakmaktasınız ve yönünüzü ve kıblenizi çok iyi biliyoruz... Tam da emperyalistlerin Türk gencinden istediği gibi düşünüyorsunuz... Başka başka yollarıda kullanıyorlar ama en önemlisi ise tam sizin düşüncelerinizde gizli ve hedef MUSTAFA KEMAL ATATÜRK... Lütfean siz suüstüneyazıyazmaya devam edin... Ama kimliğinde Türk yazan bu ülkenin insanları yazı yazacak yerleri çok iyi biliyorlar sevgili dostum... Bu iki cümleden hangisinde kardeşlik duygularını pekiştirici hangisinde kavgacı ve svimsiz ifadeler var yorumu bu sitenin sakinlerine bırakıyor; Saygı ve selamlarımı sunuyorum. Alıntı
Φ made in turkey! Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 büyük önder MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ü saygıyla anıyorum............................ yolundayız ATAM ........................... Alıntı
Φ suüstüneyazıyazmak Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Sonuçta O'nu anlamak ve anlatmak için çabalıyoruz... Sevgili Sardunyam; Yukarıdaki cümlene çok şaşırdım, ben Türk milletini zeki ve çalışkan olarak Atatürkten öğrendim. Sevdirip, anlayıp, anlatayım diye korkarımki genç jenerasyonu Atatürkten nefret ettireceksiniz. Evet Türk milleti zekidir ve çalışkandır bu kadar çok çaba sarfetmeye gerek yok onlar anlarlar ve anlamışlardırda. Artık tüm çabamızı ve enerjimizi bu ülkenin geleceğini aydınlık yarınlara taşıyıp "Yurtta sulh, cihanda sulh" düsturuyla Ülkemizi huzura ve barışa taşımalıyız, bunun içinde pozitif bir sinerjiye herzaman ve her ortamda ihtiyacımız olacaktır. Bu pozitif sinerjiyide yineliyorum din, dil, ırk, mezhep ve siyasi görüş gözetmeksizin tahakkuk ettirmeliyiz. Selam ve saygılar sunuyorum. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Sonuçta O'nu anlamak ve anlatmak için çabalıyoruz... Sevgili Sardunyam; Yukarıdaki cümlene çok şaşırdım, ben Türk milletini zeki ve çalışkan olarak Atatürkten öğrendim. Sevdirip, anlayıp, anlatayım diye korkarımki genç jenerasyonu Atatürkten nefret ettireceksiniz. Evet Türk milleti zekidir ve çalışkandır bu kadar çok çaba sarfetmeye gerek yok onlar anlarlar ve anlamışlardırda. Artık tüm çabamızı ve enerjimizi bu ülkenin geleceğini aydınlık yarınlara taşıyıp "Yurtta sulh, cihanda sulh" düsturuyla Ülkemizi huzura ve barışa taşımalıyız, bunun içinde pozitif bir sinerjiye herzaman ve her ortamda ihtiyacımız olacaktır. Bu pozitif sinerjiyide yineliyorum din, dil, ırk, mezhep ve siyasi görüş gözetmeksizin tahakkuk ettirmeliyiz. Selam ve saygılar sunuyorum. değerli arkadaşım sence anlaşılmış olsaydı, ölümünün 68 inci yılında ülke ilimden bu kadar uzak, çağdaşlaşma yolunda aciz, her alanda milli olmaktan uzaklaşmış, ilkelerini ezberlemekten öteye gidememiş, avrupa kapılarında beklemekten utanmadan, göstediği muassır medeniyet seviyesine ulaşamamış olurmuydu? onu anlatmaya çalışırken ondan nefret edebilenler ya ahmaktırlar ya da hain... hiç kusura bakma ama bu budur... sanayimiz milli değil, eğitim milli değil, savunmamızdan başka milli neyimiz kaldı... cumhuriyetin bütün ilkeleri bir dejenerasyona uğratılmak istenirken bunları görmezden gelip her şey güllük gülistanlık diyemiyoruz... bütün iyi temennilerinize katılmakla beraber, biraz da gözlerimizi açmamızın faydalı olacağını düşünüyorum... Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 SUÜSTÜNEYAZIYAZMAK arkadaşım önce hoşgeldiniz demek istiyorum aramıza .yazdığınız mesajları okudum bir çok yerde de sizinle hemfikirim.Bu forumda tanıdığınız insanlar var mı bilemiyorum.Ama başlıktaki ilk sayfaya bakarsanız sardunyamın yolladığı Atatürkten son mektup ve yıkın heykellerimi şiiri zaten sizin söylemeye çalıştığınız şeylerle örtüşüyor.Amacım onları savunmak değil zaten böyle bir şeye ihtiyaçları da yok.Zaman geçtikçe bizleri,bizler de tanımadıklarımızı daha iyi analiz etme şansı bulacağımızdan eminim.Lütfen en azından bu konuda gereksiz tartışmalara girmeyelim.Yazdıklarınız itibariyle bu foruma değerli katkılarda bulunacağınız zaten bu belli oluyor ve tekrardan hoşgeldiniz diyerek aramızda iyi vakit geçirmenizi diliyorum. Saygılar Alıntı
Φ Ya Sev Ya Sevr Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 ATATÜRK’ün Ölümsüzlüğe Kavuşmasının 68.Yılında … 10/11/2006 Bugün Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümsüzlüğe kavuşmasının 68. yıl dönümü. Onsuz geçen koskoca bir 68 yıl… Yokluğunda Türkiye’de neler oldu, neler yaşandı; Türkiye nerelere geldi veya nerelere sürükleniyor. Gerçekten de Atatürk’ün işaret ettiği “muasır medeniyet” seviyesine ulaştık mı? Kısaca geçen 68 yılda Mustafa Kemal Atatürk’ü anlayabildik mi? 68 yıla bir göz attığımızda ne yazık ki Mustafa Kemal ATATÜRK’ ü rozet Atatürkçülüğünün dışında gerçek manâda anladığımızı söylemek pek mümkün görünmüyor. İşte 68 yılda yaptıklarımız; * Atatürk’ün ölümünden hemen sonra Amerika’nın kucağına atladık. Marshall Yardımı adıyla, halkın deyimiyle mareşal yardımı, kurtlu buğday ve süt tozu ile tanıştık. * Türkiye’yi şeyhlere, müritlere, dervişlere, tarikatlara ve irticaya terk ettik. * IMF, ABD, AB, Dünya Bankası v.s. dostlarımız(!) stratejik müttefiklerimiz oldu. * Batı ve Papaları her fırsatta Dinimize, Muazzez Peygamberimize ve Atatürk’e hakaretler yağdırıyor. * Tevhidi Tedrisat (Eğitim Birliği) ı delik deşik ettik. * İlim, bilim ve teknolojide muasır medeniyet seviyesine ulaşamadık, beyin göçünü engelleyemedik. İlim, bilim ve teknoloji adamı yetiştirmek yerine bolca imam yetiştirmeyi tercih ettik. * Nüfus plânlamasını yapamadık. * Çocuklarımıza eğitimde fırsat eşitliği tanıyamadık. Hâlâ okulu olmayan yerler, öğretmeni olmayan okullarımız mevcut. * Ekonomimizi dışa bağımlı hale getirdik. * Kaynağı belli olmayan sıcak paranın her an kaçacağı endişesiyle panik atak yaşar olduk. * Halkı üç haneli enflasyon oranlarıyla darmadağın ettik. Kredi kartı tuzağına düşürdük. * Cumhuriyet döneminde işimizden tırnağımızdan artırarak meydana getirdiğimiz millî değerlerimizi babalar gibi sattık. * Bankalarımızı yabancılara teslim ettik. * İletişim çağında iletişim kurumlarımız yabancıların ellerine geçti. * İnsanımızı “çağ atlatıyoruz” masalıyla uyutarak ithalat bağımlısı haline getirdik. * Ülkeyi iç ve dış borç batağına gömdük, dış ticaret açığına hapsettik. * “Benim köylüm”, “Benim işçim”, diye diye; tarımımızı bitirdik, köylümüzü öldürdük, küçük sanayici can çekişiyor. * Genç nüfusumuzla övündük ancak gençlerimize iş imkânı sağlayamadık. * Ülke yönetimini küresel sermayeye teslim ettik. * Büyüklerimizin “Bir avuç çapulcu” dedikleri 23 yılda başımıza bela oldu, 40 bin insanımızı teröre kurban verdik. İmralı’da bir kıble oluşturulmasına seyirci kaldık. * Bizi etnik ve kültürel olarak bölmeye çalışmalarına sesimizi çıkartmadık. Diyarbakırımız Madamların, Annan’ların âdeta ziyaretgâhı haline geldi. * Misyonerlik faaliyetlerine göz yumduk, ev kiliseler komşularımız oldu. * Topraklarımızdan kovduğumuz Emperyalist ülkelerin kapısında “bizi de aranıza alın” diyerek âdeta yalvarır durumuna düştük. * Onurlu dış politika izleyemedik, temiz alnımıza neredeyse “soykırımcı ülke” damgası yemek üzereyiz. * Kıbrıs elden gitmek üzere. * İstanbul; “Konstantinopol”, Fener; Vatikan, Patrik; Ekümenik” olma yolunda. * Sularımızın ortak paylaşıma açılması gündeme getirildi. * Topraklarımızı yabancılara satıyoruz, tarım arazilerimizi ve ormanlarımızı imara açtık. * İki atom bombası yiyen Japonya ve Türk korkusundan ülkesine boydan boya duvar çeken (Çin Seddi) Çin dünya devi, teknoloji devi oldu. Biz ise türban, lâiklik, Cumhuriyet ve benzeri tartışmalarla zaman öldürdük. * Her an deprem korkusuyla yaşıyoruz. Dere yataklarına, ekilebilecek arazilere, ormanlara, deniz kenarlarına evler, villalar yaptık. Çevreyi katlettik. Yüzlerce gölümüz ya kurudu ya da dolduruldu. Yaşadığımız büyük depremler aklımızı başımıza getirmedi. * Ülkemiz teknoloji çöplüğüne dönüştürüldü. İpini koparan çöpünü ya topraklarımıza ya da denize gömüyor. * Siyaset ahlâkı kalmadı. Köşe dönücüler, iş bitiriciler, ihale soyguncuları, vurguncular, hortumcular Meclis'e girdi. * Dinin siyasete âlet edilmesine göz yumduk. * Halkımızın dinî hassasiyetleri paraya çevrildi.YİMPAŞ’ zedeler, İMAR’ zedeler, İHLAS’ zedeler yarattık. * Ahlâken çöktük, hırsızlık, gasp, yaralama, adam öldürme olayları yaşantımızın bir parçası haline geldi. * Okullarımızdaki çocuklarımıza sahip olamıyoruz. Onları şiddete, uyuşturucuya, seks tuzaklarına, organ mafyasına kaptırıyoruz. * “AB uyum yasaları” adı altında toplum yapımızı düşünmeden kanunlar, yasalar çıkardık. Güvenlik kuvvetlerimizi zayıflattık. Ortalık suçlu kaynıyor. * Televizyonlarımızı magazin programlarına kaptırdık. Ülkece dizi seyrediyoruz. * Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu, Türkiye Bilimsel Araştırmalar Kurumu (TÜBİTAK) amaçlarını ve işlevlerini kaybetti. *** Bu liste daha da uzar gider. Şimdi sorabilirsiniz; 68 yılda hiç mi iyi şeyler yapılmadı diye. Elbette yapıldı. Türkiye 68 yılda çok yol aldı. Ancak yapılanlar çağı yakalamamıza yetmedi. Geride kaldık. Son yıllarda uygulanan politikalar nedeniyle de kazanımlarımızı kaybetmek üzereyiz. Atatürk’ün ölümünün 68. yıl dönümünde her vatandaş şapkasını önüne alıp düşünmelidir; “Biz nerede hata yaptık?” “Rahat uyu ATA’m” diyemiyorum, çünkü rahat uyumadığını biliyorum. “ATA’m izindeyiz!” diyemiyorum, çünkü izinden giderken bazen yoldan çıktığımızı biliyorum. “Cumhuriyeti’nin bekçileriyiz” diyemiyorum. Bu konuda şüphelerim var. Sadece “Bizi affet ATA’m” diyebiliyorum. Utanarak, başım önümde… Tülay Hergünlü HYP Gn.Bşk.Yrd. Alıntı
Φ suüstüneyazıyazmak Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Sevgili Sardunyam; Kendilerini Atatürkçü olarak nitelendiren ve tanıtan kesimin, karşı görüşteki insanları şeriatçi, gerici veya irticacı olarak nitelendiren ve suçlayanların Atatürkçülük zırhı altında heykel ve yolsuzluk yapmaktan, kendilerini dinin tek sahibi olarak gören sözde müslümanlarında karşılarındaki kesimi kemalist, kominist, dinsiz veya ateist diye suçlayıp küfredip hakaret etmekten vakit bulamadıkki ekonomide, kültürde, sanatta, bilimde, ilimde ve irfanda mesafe katedelim. Yıllardır yapılan yanlışı devam ettirmek yerine gelin kaybedilen yılları kazanalım demek derdindeyim. Gerçek Atatürkçüler ile samimi Müslümanlar bu düzene birgün dur deyeceklerdir zaten................. Sevgili Gelincik; Hoşgeldiniz deyerek bana cevap yazmanız gerçekten asgari akademik nezaket kurallarına ne kadar dikkat ettiğinizin bir göstergesiydi, bu ince davranışınızdan dolayı size çok teşekkür ediyor ve hoşbuldum deyiyorum. Bu forumda tanıdığım herhangi bir kişi yok, google’den ararken buldum ve üye oldum. Yukarıda Sardunyam’a yazdığım gibi gereksiz tartışma niyetinde değilim. Foruma katılmaktaki amacım saygı, sevgi ve hoşgörü anlayışı içinde fikir alışverişinde bulunarak nette bulunduğumuz süreyi maksimum bir fayda ile nihayetlendirmek. Selam ve saygılar sunuyorum. .............. Alıntı
Φ gloria Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 10 KASIMlar ATATÜRK'ün ÖLDÜĞÜ GÜN değildir. ÖLÜMSÜZLEŞTİĞİ GÜNDÜR. 10 KASIMlar YAS GÜNÜ değildir, İÇİMİZE DÖNMENİN, KENDİMİZİ SORGULAMANIN GÜNÜDÜR. Benim naçiz vücudum elbet bir gün troprak olacaktir.Ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktir. Alıntı
Φ marti_name Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 on kasimin ne oldugunu ogrenmem,olumun anlamini bana ogrettikleri gune denk geliyor.besbucuk yasindaki ilk okul ogrencisinin bunu anlamasi,kim oldugunu cok iyi bildigi ataturk'un yasamadigini ogrenmesidir bu. onun oldugu saatte tum sehirde hayat duracak,sirenler calacak,gemiler duduklerini calacak ve bu sesler arasinda,evin bas kosesinde,sinifin duvarinda resmi bulunan onderin olumune sessizlik icinde saygi durulacak.neden hani olmemisti,kalbimizde yasiyordu.degilmis oyle.. serin bir sonbahar gunu okulun bahcesinde ellerim iki yanima yapismis halde aklimdan gecenlerdi bunlar.tuylerim diken diken,sessizce aglayan kucuk cocuktum daha.bana anlatilan,okudugum,anlamaya calistigim kisinin yasamadigini ogrendigimden mi, yoksa kahraman olarak belledigimiz kisilerinde insan olduklarini fark etmemden miydi akan gozyaslarim bilmiyorum. ilkti bu, oysa hayatimda daha cok on kasim gunu olacakti ve ben ayni aciyi,ayni izdirabi yeniden hissedecektim.buyudukce farkina vardim,her 10 kasimda neden mutsuzlastigimi.onun eserinin geldigi hal mi beni bu kadar aglatan,yoksa sadece olmus olmasi mi,hala bilmiyorum... seni hiç unutmayacağız, devrimlerinin izindeyiz atam... Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Atatürk’ten sonra gelen hiç bir cumhurbaşkan, başbakan veya bir asker bir çocuğu elinden tutup da resim sergisi gezmeye götürmedi. Hiç bir cumhurbaşkanı veya başbakan çocuğu protokol sırasının en önüne oturtmadı. Hiçbir cumhurbaşkanı bir çocuğu salıncakta sallamadı. Bir çocuğu taşıttan kendi elleriyle indirmedi. Bir yabancı konukla birlikteyken yanına çocuk almadı. Bir yetişkini dinlerken gösterdiği ciddiyetle dinlemedi. Onlarla birlikte denize girmedi, objektiflere poz vermedidi. Onlarla gezintilere çıkmadı. Onlara el öptürtmemezlik yapmadı. Tüm bunlar bir yana, 1938’den itibaren bu ülkede yetişkin insan-çocuk insan dostluğu, arkadaşlığı diye bir şey kalmadı. Yine oysa, sadece kendi tarihimizde değil, dünya tarihinde dahi çocuklara Atatürk ölçeğinde önem ve değer veren, onları Atatürk kadar ciddiye alan bir başka kimse yok. Bunun böyle olduğu yüzlerce fotoğrafla/belgeyle sabittir. Türkiye’nin özellikle batılı ülkelerdeki imajını düzeltecek başlıca faktör, Atatürk’ün çocuklara gösterdiği inanılmaz derecedeki olağanüstü ilgidir. Özellikle dünyanın içinde bulunduğu bugünkü sevgisizlik çağında, insanlık barışına hizmet edebilecek en etkili sevgi ve barış mesajı, Atatürk-çocuk arkadaşlığından başkası değildir. Atatürk’ün beynindeki çocuk imgesinden, gönlündeki çocuk sevgisinden en iddialı Atatürkçülerimizin bile haberi yok. Bir ulusal günün onlara armağan edilmesinin taşıdığı anlamdan öte bir şey bilmiyorlar. Oysa Atatürk’ün çocuğa beslediği sevgi ve onun görüş ve düşüncelerine gösterdiği saygı, verdiği değer, onlarla kurduğu arkadaşlık tam bir fenomendir. Türkiye bunun farkında değil. Bir tür koşullanma ve moda olagelen ucuz ve kolay Atatürkçülük; ondaki duygu ve bilinç derinliklerini anlamamıza engel oluyor. O büyük insanı sadece İstiklal Harbi ve devrimleriyle ilgili bir fenomen sanıyoruz. Oysa o insanın en ileri büyüklüğü çocuklara verdiği değerde tecelli etmiştir. Başka ülkelerin de millî kahramanları olmuştur ama, çocuklarla ilgili bir fenomen başka hiç bir ülkeden çıkmamıştır. Ama bunun da farkında değiliz. Hakkında yazılmış binlerce kitap içinde bu konuda yazılmış kitap sayısı beşi bulmuyor. Onca Atatürkçü Düşünce Derneklerinden dahi bu konuda değil bir çalışma, bir araştırma, bir teşvik bile görülmüş değildir. Çünkü onlar da işin farkında değiller. Türkiye’nin markası, Atatürk’teki çocuk sevgisi ve onun çocuğa verdiği değer olmalıdır. Eşsiz bir örnektir. Ama o büyük insanın çocuklara yaklaşımını bu ülkenin anne babaları ve öğretmenleri bile örnek almıyor ki başkalarına örnek gösterilebilsin... turkiyenincocuklari.org. Mustafa Kemal Atatürk`ü saygiyla aniyoruz... Alıntı
Φ jeune Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Ataturkun olumunun acısını ıcımıze atarız bu acıyı kaldırırız.malesef 10 kasımda sadece Ataturk olmemıs.Aaturkun ılke ve devrımlerıde olume terkedılmıs.Ataturkun olumunu kaldırırız ama onun ılke ve devrımlerının olmesını kaldıramayız.Ataturku yasatmak ıcın onun ılke ve devrımlerıne sahıp cıkmalıyız. Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, "demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek" Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir." İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği! Mustafa Kemal Atatürk Bursa, 5 Şubat 1933 Alıntı
Φ kaan_bebeto Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2006 ATATÜRK VECİZELERİ Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir. # Cumhuriyeti,ve onun gereklerini yüksek sesle anlatınız.Bunu yüreklere yerleştirmek için elverişli olan hiçbir durumu kaçırmayınız. # Bu memleket tarihte Türktü, halde Türktür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.1923 # Ben,Türk ufuklarından bir gün mutlaka bir güneş doğacağına, bunun hararet ve kuvvetinin bizi ısıtacağına, bundan bize bir güç çıkacağına o kadar emindim ki, bunu âdeta gözlerimle görüyordum. 1937 # Cumhuriyet ahlak üstünlüğüne dayanan bir ülküdür;Cumhuriyet erdemdir. # Millî egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmağa mahkûmdurlar. 1929 # Milletimiz din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete maliktir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet, milletimizin kalb ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz.1923 # Bizce: Türkiye Cumhuriyet anlamınca kadın, bütün Türk tarihinde olduğu gibi bugün de en muhterem mevkide, her şeyin üstünde yüksek ve şerefli bir mevcudiyettir. Memleket dayanışma isteyen bir birliğe muhtaçtır. Alelâde politikacılıkla milleti parçalamak, hıyanettir.1925 # Yeni nesil, en büyük cumhuriyetçilik dersini bugünkü öğretmenler topluluğundan ve onların yetiştirecekleri öğretmenlerden alacaktır. 1924 # Türk milleti kahramanlıkta olduğu kadar, istidat ve liyakatte de bütün milletlerden üstündür. Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve bağımsızlık fikrinin ölmez âbidesidir. Bu eseri meydana getiren bir milletin evlâdı, bir ordunun Başkumandanı olduğumdan daima mesut ve bahtiyarım. 1927 # Hiçbir sözümde milletime karşı geri alma durumunda kalmadım. Onları söylerken bir hayal peşinde koşan gibi, hayal şakıyan bir şair gibi değil, onları söylemekliğim bu milletteki kabiliyet unsurlarını bilmekliğimden idi.1923 # Milletimiz çok büyüktür. Hiç korkmayalım. O, esaret ve aşağılığı kabul etmez.1919 # Türk milletinin istidadı ve katî kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan, ilerlemektedir. # Türk köylüsünü 'Efendi' yerine getirmedikçe memleket ve millet yükselemez İnsaf ve merhamet dilenmekle millet işleri, devlet işleri görülemez; millet ve devlet şeref ve bağımsızlığı temin edilemez.1927 # Mesuliyet yükü herşeyden, ölümden de ağırdır.1915 # Dünya üzerinde yaşamış ve yaşayan milletler arasında demokrat doğan yegâne millet Türklerdir. 1937 # Türk, esaret kabul etmeyen bir millettir. Türk milleti esir olmamıştır. Ben gerektiği zaman en büyük hediyem olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim.1937 # Dolayısıyla ya istiklâl, ya ölüm! 1920. Ruhun şad olsun ATAMM Alıntı
Misafir seyrekler Gönderi tarihi: 11 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 11 Kasım , 2006 Atatürk'çü düşünce...! Ne ararsın Tanrı ile aramda, Sen kimsinki orucumu sorarsın? Hakikaten gözün yoksa haramda, Başı açığa neden türban sorarsın? Rakı,şarap içiyorsam sana ne, Yoksa sana bir zararı içerim. İkimizde gelsek kıldan köprüye, Ben dürüstsem, sarhoşkende geçerim. Esiriken mümkünmüdür ibadet, Yatıp kalkıp ATATÜRK'e dua et. Senin gibi dürzilerin yüzünden, Dinindende soğuyacak bu millet. İşkaldeki hali sakın unutma, ATATÜRK'e dil uzatma sebepsiz. Sen anandan yine çıkardın ammaa! Baban kimdi bilemezdin ******...! Neyzen Tevfik -------------------- Bir fıkra... Hangisini içer: Yesilayci bir profesör, "içkinin zararlari" konulu bir konferans veriyormus.Konusmasinin bir yerinde dinleyicilere sormus: " iki kovadan birine raki digerine su doldurup bunlari bir esegin önüne koysak, esek hangisinden içer acaba " Dinleyiciler hep bir agizdan " Suyu " demisler. " Neden suyu içer" demis profesör? Neyzen hemen atilmis " Esekliginden " Ahmet Rasim milletvekilligi döneminde bu espriyi Mustafa Kemal'e anlatmis.M.Kemal bunu çok begenmis. Atatürk beraberindekilerle bir aksam çiftliginde içerken,az ötede dolasan bir köylü çocugunu yanina çagirarak sormus : --Biz ne yapiyoruz ? --Raki içiyorsunuz. --Söyle bakalim, iki kovadan birine raki digerine su doldursak,bunlari esegin önüne koysak,esek hangisini içer ? --Rakiyi ! --Aman,demis,sebebini sormayalim!!! Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.