Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

DARWINİZM BİLİM DEĞİLDİR.

TABİATI İLAH EDİNMİŞ BİR ŞAMAN DİNİDİR!

 

• Darwinizm türlü hurafeler üzerine kurulmuş eski bir Şaman Dini’dir. Şamanizm’in kökleri ise yaklaşık 50 bin yıl öncesine dayanmaktadır.

 

• Şamanizm yağmur, şimşek, fırtına, rüzgar, güneş, kar gibi güçlere tapınmayı temel alan bir inanç sistemidir. Darwinizm de doğaya tapınma dinidir; doğayı, “efsanevi ve esrarengiz güçleri olan” bir varlık olarak tanımlar. Taşın, toprağın, güneşin, şimşeğin, rüzgarın bir araya gelerek canlılığı meydana getirdiğine iman etmeyi öngörür.

 

• Şamanlar, kabilelerin, toplulukların, hekimleri, bilgeleri, önderleri, yöneticileri oldukları iddiasındadırlar. Darwinistler de kendilerini bu şekilde tanımlarlar. Şamanlar doğanın sırlarına vakıf olduklarını, gelecekten haberler verdiklerini iddia ederler. Aynı şekilde Darwinistler de maddenin, atomun ve dünyanın sırlarını bildiklerini öne sürer, gelecekte insanın ve doğanın geçireceği hayali değişimi haber vermeye kalkışırlar.

 

• Astronomi, biyoloji, paleontoloji, fizik, jeoloji, kimya, jeofizik, embriyoloji vb. birer bilimdir. Darwinizm ise bilim değildir, ilkel bir Şaman Dini’dir.

 

Geçmiş zamanlarda timsaha tapan insanların inanışları ne derece garip ve akıl almazsa günümüzde Darwinistlerin inanışları da aynı derecede akıl almazdır. Darwinistler, tesadüfleri ve cansız şuursuz atomları yaratıcı güç olarak kabul ederler hatta bu inanca, bir dine bağlanır gibi bağlanırlar.

 

 

- Evrim teorisi ortaya atıldığı günden itibaren pek çok bilim dalında yaşanan gelişmeler, bu teorinin iddialarını birer birer geçersiz kılmıştır. Buna rağmen teori savunulmaya devam etmektedir. Bilimsel bir teori geçersiz olduğu ispat edildiğinde rafa kaldırılır ve tartışma kapanır. Ancak Darwinizm için durum farklıdır. Evrim aleyhinde gösterilen deliller ne kadar güçlü ve kesin olursa olsun, evrimciler bunları görmezden gelmekte, inançlarını şiddetli bir şekilde savunmaya devam etmektedirler.

 

- Ateşe tapınma, yıldızlara tapınma, güneşe tapınma, uzaylılar tarafından yaratıldığını düşünme, bazı hayvanları kutsal saymak nasıl bilimsel değilse Darwinizm de bilimsel değildir. Çünkü bu batıl inanışlar gibi Darwinizm de putları ve sahte ilahları olan bir dindir.

 

- Darwinizm'in putlarından en önemlisi "tesadüf putu"dur. Hangi Darwinist eseri okursanız okuyun, evrimcilerin bu putun gücü(!) ve kabiliyetleri(!) hakkındaki iddialarını görürsünüz. "Tesadüf putu", Darwinizm'in hayat damarıdır, özüdür...

 

- Evrimciler, “tesadüf putu”nun her yaptığının bir hesap üzerine olduğunu iddia ederler. Onlara göre bu put herşeyi düşünebilir(!), her adımını önceden hesaplayabilir(!).

 

- Evrimciler, garip bir güce inanırlar. Maddeye ilahlık vermektedirler. Maddenin canlıları imal edebileceğine, bir canlının başka bir canlı meydana getirebileceğine iman etmişlerdir. Bilim bunları reddetmektedir ama Darwinistler için bunlar reddedilmez, inanılması gereken gerçeklerdir.

 

- Darwinizm çılgınca, akılsızca hurafeler ve yalanlar üzerine kurulmuş eski bir Şaman Dini’dir. İslam’ın karşısına bu şirk dini getirilmiştir.

 

- Darwinist Şaman Dini’ne göre toprak, su, taş, kaya duyabilir, hissedebilir, koku alabilir, işitebilir, renk algısına sahip olabilir.

 

- Darwinizm dininin özünü, bilime ve akla aykırı olan bu saçma batıl tesadüf inancı oluşturmaktadır. Gerçekte insan aklı, hiçbir kompleks varlığın kendi kendine ve tesadüfen oluşamayacağını, mutlaka bilinçli bir planın ürünü olduğunu anlayabilecek kapasitededir. Ama, tıpkı kendi elleriyle yaptıkları putlara tapan putperestler gibi, Darwinistler sahte ilahlara inanırlar.

 

- Darwinistlerin kabul ettikleri saçma inanış ile eski putperest kültürlerin inanışları birbirine çok benzemektedir. Putperestler nasıl cansız putların tüm varlıkları yarattıklarına inanıyorlarsa, evrimciler ve materyalistler de yine cansız maddenin birtakım tesadüfler sonucunda tüm canlıları ve kendilerini yarattığına inanmaktadırlar. (Allah'ı tenzih ederiz.)

 

- Öğrencilere biyoloji adı altında Darwinist Şaman Dini öğretilmesi kabul edilemez. Ancak bu dinden arındırılmış bir bilim dalı olarak biyoloji eğitimi gereklidir.

 

- Milletimiz yerli evrimcilerin oyunlarına gülüp geçmektedir. Çünkü iftirayla, saldırıyla evrim ispatlanmaz. Bir delil varsa ortaya konur, böylelikle herkes doğru ile yanlışı kolaylıkla anlayabilir. Aylardır yurdun dört bir yanında devam eden fosil sergileri, canlıların evrim geçirmediklerini ortaya koymuş, milletimiz bilgilendirilmiştir.

 

- Evrimcilerden ise ellerinde fosil varsa sergilemeleri beklenmektedir. Hiç değilse birkaç fosili, Cumhuriyet, Vatan, Hürriyet gibi gazetelerin merkez binalarında veya bahçelerinde veya İstanbul Taksim, Ankara Ulus gibi halkın yoğun olduğu merkezlerde sergilemeleri gerekmektedir. Bunu yapamıyorlarsa evrimi savunmaktan vazgeçmelidirler. Ara fosil yoktur, çünkü böyle bir şeyin olması da imkansızdır.

 

- Bugüne kadar evrimcilerin öne sürdüğü her fosil sahte veya geçersiz çıkmıştır. Örneğin Piltdown Adamı denmiş, sahte çıkmıştır, Nebraska Adamı denmiş, fosilin domuz olduğu anlaşılmıştır, Coelacanth denmiş, normal bir balık olduğu ispat edilmiştir. İnsanın evrimi hikayeleri için gösterilen tüm kafatasları ve kemik parçalarının bugünkü insanlara veya geçmişte yaşamış ancak nesillleri tükenmiş maymun türlerine ait olduğu kanıtlanmıştır.

 

 

 

Darwinist Şaman Dini mensupları gelecekten uydurma haberler verir, insanları etki altında bırakmaya çalışırlar.

 

 

 

İlkçağlardan beri dünyada putperest toplumlar olmuştur. Her dönemde ve her toplumda insanlar kendi kendilerine farklı putlar oluşturmuşlardır. Darwinistler nasıl tesadüfleri ve cansız varlıkları yaratıcı putlar olarak kabul ediyorlarsa, sapkın inanışa sahip toplumlarda da benzer varlıklar put edinilmiştir. Üstte: Sümerlilerin Su Tanrılarını sembolize eden resimler.

 

 

 

Evrimciler, gerçekte hiç var olmamış varlıklar hayal eder ve bunları usta sanatçılara maket veya resim olarak hazırlatırlar. Ardından bu maket ve resimleri kullanarak evrimin bilimsel bir gerçek olduğuna insanları inandırmaya çalışırlar. Oysa bu materyaller sadece hayal gücünü yansıtır, fosil kayıtlarında böyle canlılar bulunmamaktadır. Gazetelerde, dergilerde ve müzelerde insanlara bu sahte deliller teşhir edilir. Öyle bir noktaya gelinir ki evrimcilerin bizzat kendileri bile ürettikleri bu sahte dellilerin büyüsüne kapılır, Darwinizm dininin, kendi elleriyle yaptıkları bu putlarına inanmaya başlarlar.

 

 

 

 

 

BİLİMSEL GERÇEKLER “DARWINİST ŞAMAN DİNİ”NİN İDDİALARINI REDDETMEKTEDİR

 

Darwinist Şaman Dinine Göre: İlk canlı kendi kendine oluşmuştur.

 

Modern Bilime Göre: Canlılık tesadüfen oluşamaz. Değil bir canlı, tek bir hücre, hatta tek bir protein bile tesadüflerle oluşamaz. Bir proteinin tesadüflerle ortaya çıkma ihtimali 10 üzeri 950’de 1’dir. Bu ise pratikte “sıfır ihtimal” anlamına gelmektedir.

 

Darwinist Şaman Dinine Göre: Canlılar birbirlerinden türemişlerdir.

 

Modern Bilime Göre: Canlılar birbirlerinden türeyemezler. Her canlının kendine has özellikleri vardır. Bunların bir başka canlının yavaş yavaş değişmesiyle meydana gelmesi olanaksızdır.

 

Darwinist Şaman Dinine Göre: Fosiller evrimi desteklemektedir.

 

Modern Bilime Göre: Fosiller evrimin değil yaratılışın delilidir. Bugüne kadar yaklaşık 100 milyon fosil bulunmuştur. Bunların hepsi tam ve eksiksiz canlılara aittir. Canlıların evrimleştiklerini gösteren hiçbir fosil yoktur.

 

Darwinist Şaman Dinine Göre: Canlılar mutasyonlarla çeşitlenmiştir.

 

Modern Bilime Göre: Mutasyonlar canlılığı tahrip ederler. Canlıları çeşitlendirmez; ya öldürür ya da sakat bırakırlar.

 

Darwinist Şaman Dinine Göre: İnsanlar maymun benzeri varlıklardan türemişlerdir.

 

Modern Bilime Göre: Maymunlar ve insanlar ayrı canlılardır. Birbirleriyle hiçbir soy bağları yoktur. Fiziksel benzerliklerin yanında çok büyük ve evrimin iddiaları ile açıklanamayacak farklar taşırlar.

 

Darwinist Şaman Dinine Göre: Doğal seleksiyon bir evrim delilidir.

 

Modern Bilime Göre: Doğal seleksiyon, doğada var olan sistemin bir parçasıdır. Bir canlıyı evrimleştirmez, yeni canlılar ortaya çıkarmaz.

 

 

 

EVRİMCİLERDEN İKİ YENİ ALDATMACA TIKTAALIK ROSEAE VE GOGONASUS

 

Birkaç ay önce Kanada'da bulunan ve Tiktaalik roseae adı verilen fosil, evrimin büyük bir delili olarak lanse edilmiştir. Oysa bu canlının pek çok özelliği bir arada barındıran bir 'mozaik canlı' olduğu apaçık ortadadır. Evrimciler, buna rağmen bu canlıyı bir arageçiş türü olarak sunmakta ve hayali çizimlerle sudan karaya geçiş iddiasına delil olduğunu iddia etmektedirler. Günümüzde Avustralya'da yaşayan Platypus da, memeli, sürüngen ve kuş özelliklerini aynı anda üzerinde taşıyan bir mozaik canlıdır ve evrim teorisi için hiçbir yönden delil olarak gösterilemez.

 

Evrimciler son günlerde yeni bir fosili daha gündeme getirmişler ve yıllardır sürdürdükleri “tamamlanan eksik halka” masallarını tekrarlamışlardır. Avustralya’da bulunan ve nesli tükenmiş bir balık türü olduğu apaçık olan Gogonasus isimli yeni fosilin evrim ile hiçbir ilgisi yoktur. Sudan karaya geçiş masalına malzeme yapılmak istenen sözkonusu fosil, karada yaşamla ilgisi olmayan, kusursuz bir balık türüdür. Bu canlı, özellikle yüzgeç kemikleri öne sürülerek evrim delili olarak tanıtılmaktadır. Oysa bugün yaşamakta olan Coelacanth isimli balık da yüzgeçlerinde kemiklere sahiptir, bunların balık tarafından sadece yüzme amaçlı kullanılan, sıradan yüzgeçler olduğu tespit edilmiştir.

 

Evrimcilerin, iddialarını desteklemek için bulmaları gereken canlılar "ara formlardır". Bunlar, eksik, yarım, işlevini tam göremeyen organlara sahip olan canlılar olmalıdır. Oysa bulunan bu canlıların sahip oldukları organların her biri eksiksiz ve kusursuzdur. Yarı gelişmiş organları yoktur ve başka canlılardan evrimleşmiş olabileceklerine kanıt gösterilebilecek fosil serilerinden yoksundurlar.

 

Evrimciler artık halkı yalanlarla kandırmayı bırakıp gerçekleri kabul etmelidirler.

 

 

 

 

MATERYALiST MENFAAT ODAKLARI YENi KOMPLOLAR PEŞİNDE

 

Son aylarda hem yerli hem de yabancı basın panik halde Darwinizm’in dünya çapında yenilgisini yazmaktadır. Darwinizm’in hezimeti Avrupa masonluğunu ve bazı karanlık güçleri derinden etkilemiş, ateizmin ve materyalizmin yok edilmesi tehlikesine karşı can havli ile yaptıkları bir planı devreye sokmuşlardır. İngiliz ve Fransız locaları ilgili yerlere direktif vermişlerdir. Bu işin kayıtsız şartsız çözüme kavuşturulması için intikam hırsı ile Sabetayist aileler de devreye sokulmakta, bazı kalemler satın alınmakta, vatansever insanlara derin bir komplo hazırlığı yapılmaktadır. Ana hedef Bilim Araştırma Vakfı’dır. Ancak bu çabalardan geçmişte olduğu gibi bugün de bir netice almaları mümkün değildir. Olup bitenden haberdar olan milyonlarca insan vardır. Güneş doğmuştur, ışığı her yeri aydınlatmıştır. Bu aşamadan sonra yapılacak şey gerçekler karşısında teslim olmaktır.

 

 

 

 

İSLAM BİLİMLE ÇATIŞMAZ, PAGAN DİNLERLE ÇATIŞIR

 

İslam dini her türlü bilim dalını ve her türlü ilmi araştırmayı incelemeyi emreder:

 

… Göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler… (Al-i İmran Suresi, 191)

 

Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Biz, onu nasıl bina ettik… (Kaf Suresi, 6)

 

… Rahman’ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir… (Mülk Suresi, 3)

 

İnsan bir baksın, hangi şeyden yaratıldı? (Tarık Suresi, 5)

 

Bakmıyorlar mı o deveye; nasıl yaratıldı? Göğe, nasıl yükseltildi? Dağlara; nasıl oturtulup-kuruldu? Yere; nasıl yayılıp-döşendi? (Ğaşiye Suresi, 17-20)

 

Şüphesiz, müminler için göklerde ve yerde ayetler vardır. Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır. (Casiye Suresi, 3-4)

 

Dolayısıyla İslam dini ile bilim arasında bir ayrım olması mümkün değildir.

 

Ancak İslam dini bütün sahte dinlere karşıdır. Ateşe, şeytana, tesadüfe, tabiata, hayvanlara, putlara tapınmaya, yani her türlü pagan dinine karşıdır. Şamanizm de tesadüfe, tabiata, (taşa, toprağa, maddeye, hayvanlara, bitkilere) tapan bir pagan dinidir. İslam dini şamanizme de karşıdır. Darwinizm de bir Şaman dinidir. Bu yüzden Darwinizm ile İslam çatışır.

 

 

 

 

 

Adnan Oktar’ın, HY müstear ismiyle kaleme aldığı eserlerin sayısı yaklaşık 250’dir. Bu kitaplar 46.000 sayfa ve 31.500 resimden oluşmaktadır. Bu kitapların 7.000 sayfa ve 6.000 resimlik bölümü Evrim Teorisinin çöküşünü konu almaktadır.

 

l EVRİM ALDATMACASI... l TARİHİ BİR YALAN: KABATAŞ DEVRİ... l DARWIN'İN ANLAYAMADIĞI KAMBRİYEN... l HAYATIN GERÇEK KÖKENİ... l BİR ZAMANLAR DARWINİZM... l ARAGEÇİŞ AÇMAZI... l 20 SORUDA EVRİM TEORİSİNİN ÇÖKÜŞÜ... l DARWINİZM’İN İNSANLIĞA GETİRDİĞİ BELALAR... l 40 KONUDA HÜCRE... l KUŞLARIN VE UÇUŞUN KÖKENİ... l EVRİMCİLERİN İTİRAFLARI... l DARWINİZM’İN KARANLIK BÜYÜSÜ... l 50 MADDEDE EVRİM TEORİSİNİN ÇÖKÜŞÜ... l KAİNATTAKİ KUSURSUZ TASARIM TESADÜF DEĞİL... l DARWIN'İN VARİSLERİNE... l SOSYAL SİLAH DARWINİZM... l KURAN DARWINİZM’İ YALANLIYOR... l TÜRLERİN EVRİMİ YANILGISI... l AMERİKAN ULUSAL BİLİMLER AKADEMİSİ’NİN YANILGILARI... l DARWIN YALAN SÖYLEDİ!... l DARWINİZM’İN KANLI İDEOLOJİSİ: FAŞİZM... l EVRİMCİLERİN YANILGILARI... l BİR TARTIŞMANIN ARDINDAN... l DARWINİZM’İN SONU... l DARWINİZM NASIL BİR AÇMAZ? (EVRİMCİLERE NET CEVAP-1)... l DARWINİSTLERİN BEKLEDİĞİ CEVAPLAR (EVRİMCİLERE NET CEVAP-2)... l DARWIN BU GERÇEKLERİ BİLMİYORDU (EVRİMCİLERE NET CEVAP-3)... l EVRİM AÇMAZI-1... l EVRİM AÇMAZI-2...l DARWINİSTLERİN BİLMEK İSTEMEDİKLERİ GERÇEKLER (EVRİMCİLERE NET CEVAP-4)... l DARWIN’İN TÜRK DÜŞMANLIĞI... l DARWINİZM DİNİ... l EVRİMİN FOSİLLERE YENİLİŞİ... l DARWINİZM İLE İLMİ MÜCDELENİN ÖNEMİ...

  • Cevaplar 52
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Yukarda palavracı Harun Yahyanın bir sahtekarlığını daha okuduk.

Baştan sona kadar bir palavra dizisi.

"Darwinizm", "Darwinist şaman dini","Darwinizm de putları","Modern bilim"

Bu kelimeler, palavracı H.Y. tarafından üretilmiş kendine has özel kelimelerdir.

Palavracı H.Y. Şaman diniyle Evrim gerçeğine birer "izm" koyarak aklınca demagoji yapmış.

Kaldıki "Darwinizm"(kendi uydurması) dediği evrim gerçeği ; MÖ 6. y.y da Thales tarafından daha sonra sırasıyla Anaximander,Heraklitos, Aristo tarafından başlatılmış,

Daha sonra Lamarck, tarafından evrim konusunda kapsamlı ve tutarlı ilk kuram oluşturulmuştur.

Ve yıl 1859, darwin 5 yıllık gezisi sonucunda elde ettiği bulgulara dayanarak “Türlerin Kökeni” adlı kitabı yayınlıyor. Evrim gerçeği böyle bir seyir izliyor.

Darwin, canlıların ortak bir kökenden kaynaklandığı savını ilk ortaya atan kişidir.

Gözlemsel kanıtlar ortaya koymuştur.

 

Şamanizm dini ise 1250 lerde var olan bir orta asya(Türk ve Moğol) dini.

Palavracı H.Y. söylediği "Darwinzm" de"Darwinist şaman dini" de külliyen yalan.

Uzaktan yakından hiç bir ilgisi yok.

 

Şamanizm hakkında: -http://turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/21.php-

 

"Evrim gerçeği" diyorum;

Çünki artık gerçek olduğu bilimsel ilkelerin sonuncusu hariç diğerleriyle doğrulanmıştır.

İşte bilimsel ilkeler:

 

1- Gözlem yapılır.

2- Elde edilen bulgulara göre bir hipotez ileri sürülür.

3- Bu hipotez deneye tabi tutulur.

4- Deney sonuçları olumluysa bu deney yinelenir, farklı kişilerce çok miktarda deneme yapılır.

5- Hala olumlu sonuç alınıyorsa hipotez artık teoriye dönüşmüştür.

6- Teori yeni gelişmelerle desteklenirse güçlü/bilimsel teori halini alır

7- Teori artık yıkılamaz duruma geldiyse ve herkes tarafından kabul ediliyorsa kanun olur.

 

Evrim gerçeği artık bilimsel teori halini almıştır. Sadece kanunlaşması kalmıştır.

 

Evrim gerçeği hakkında:

 

-http://evrimci.freeservers.com/-

 

"Modern bilim" kelimesi, yine palavracı H.Y. tarafından uydurulmuş bir tabirdir.

Bilimin moderni, klasiği, eskisi, yenisi olmaz.

Yukarda sayılan ilkelere uygunsa adı bilimdir, yoksa değildir.

 

 

Selamlar...

Gönderi tarihi:

Yukarda palavracı Harun Yahyanın bir sahtekarlığını daha okuduk.

Baştan sona kadar bir palavra dizisi.

"Darwinizm", "Darwinist şaman dini","Darwinizm de putları","Modern bilim"

Bu kelimeler, palavracı H.Y. tarafından üretilmiş kendine has özel kelimelerdir.

Palavracı H.Y. Şaman diniyle Evrim gerçeğine birer "izm" koyarak aklınca demagoji yapmış.

Kaldıki "Darwinizm"(kendi uydurması) dediği evrim gerçeği ; MÖ 6. y.y da Thales tarafından daha sonra sırasıyla Anaximander,Heraklitos, Aristo tarafından başlatılmış,

Daha sonra Lamarck, tarafından evrim konusunda kapsamlı ve tutarlı ilk kuram oluşturulmuştur.

Ve yıl 1859, darwin 5 yıllık gezisi sonucunda elde ettiği bulgulara dayanarak “Türlerin Kökeni” adlı kitabı yayınlıyor. Evrim gerçeği böyle bir seyir izliyor.

Darwin, canlıların ortak bir kökenden kaynaklandığı savını ilk ortaya atan kişidir.

Gözlemsel kanıtlar ortaya koymuştur.

 

Şamanizm dini ise 1250 lerde var olan bir orta asya(Türk ve Moğol) dini.

Palavracı H.Y. söylediği "Darwinzm" de"Darwinist şaman dini" de külliyen yalan.

Uzaktan yakından hiç bir ilgisi yok.

 

Şamanizm hakkında: -http://turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/21.php-

 

"Evrim gerçeği" diyorum;

Çünki artık gerçek olduğu bilimsel ilkelerin sonuncusu hariç diğerleriyle doğrulanmıştır.

İşte bilimsel ilkeler:

 

1- Gözlem yapılır.

2- Elde edilen bulgulara göre bir hipotez ileri sürülür.

3- Bu hipotez deneye tabi tutulur.

4- Deney sonuçları olumluysa bu deney yinelenir, farklı kişilerce çok miktarda deneme yapılır.

5- Hala olumlu sonuç alınıyorsa hipotez artık teoriye dönüşmüştür.

6- Teori yeni gelişmelerle desteklenirse güçlü/bilimsel teori halini alır

7- Teori artık yıkılamaz duruma geldiyse ve herkes tarafından kabul ediliyorsa kanun olur.

 

Evrim gerçeği artık bilimsel teori halini almıştır. Sadece kanunlaşması kalmıştır.

 

Evrim gerçeği hakkında:

 

-http://evrimci.freeservers.com/-

 

"Modern bilim" kelimesi, yine palavracı H.Y. tarafından uydurulmuş bir tabirdir.

Bilimin moderni, klasiği, eskisi, yenisi olmaz.

Yukarda sayılan ilkelere uygunsa adı bilimdir, yoksa değildir.

Selamlar...

BAK BİLİMSELCİ SİZİN BİLİMİNİZİN YENİ YENİ KESİNLEŞTİRDİĞİ BİR OLGUYU,YANİ TEKAMÜLÜ YADA EVRİMİ ALLAH TEVRATTA NASIL AÇIKLIYOR

TEVRAT/TEKVİN BABI/1 VE 2/

Kur-an ise tevrat için der ki;"tevrat herşeyin bir açıklamasıdır"

bu yüzden tevratta hep tafsilatlı ifadeler göze çarpar.bu tafsilatların sembol,müteşabih(allegorik)olduğunu göze alırsak altından yüce hakikatler çıkar.çünkü herşeyden önce bu kitaplar evrenseldir.bir şeyin evrensel olabilmesi için genel geçer sembol ve benzetmelere bürünmeside gerekir.temsili anlatım olmadan olmaz,hiçbirşey hakkıyla anlatılmaz.kur'an asrında henüz araplarda milyon kavramı yokken,çünkü onlar "elfü elfi"derler .buda bin demektir,henüz milyon kavramının olmadığı ibtidai zihinler eğer sonsuzluğu kavrayabilecek hale geliyorsa ve kur-anın her kelimesi sonsuzluğu anlatıyorsa bu bile başlı başına bir mucizedir.

seni ontolojik açıdan psikoloji ve din adlı başlığa havale ediyorum,onu bir okuda seninle orada tartışalım.tabii tartışacak gücün varsa...

Gönderi tarihi:

BAK BİLİMSELCİ SİZİN BİLİMİNİZİN YENİ YENİ KESİNLEŞTİRDİĞİ BİR OLGUYU,YANİ TEKAMÜLÜ YADA EVRİMİ ALLAH TEVRATTA NASIL AÇIKLIYOR

TEVRAT/TEKVİN BABI/1 VE 2/

Kur-an ise tevrat için der ki;"tevrat herşeyin bir açıklamasıdır"

bu yüzden tevratta hep tafsilatlı ifadeler göze çarpar.bu tafsilatların sembol,müteşabih(allegorik)olduğunu göze alırsak altından yüce hakikatler çıkar.çünkü herşeyden önce bu kitaplar evrenseldir.bir şeyin evrensel olabilmesi için genel geçer sembol ve benzetmelere bürünmeside gerekir.temsili anlatım olmadan olmaz,hiçbirşey hakkıyla anlatılmaz.kur'an asrında henüz araplarda milyon kavramı yokken,çünkü onlar "elfü elfi"derler .buda bin demektir,henüz milyon kavramının olmadığı ibtidai zihinler eğer sonsuzluğu kavrayabilecek hale geliyorsa ve kur-anın her kelimesi sonsuzluğu anlatıyorsa bu bile başlı başına bir mucizedir.

seni ontolojik açıdan psikoloji ve din adlı başlığa havale ediyorum,onu bir okuda seninle orada tartışalım.tabii tartışacak gücün varsa...

 

Bir şeyin evrensellik kazanması için bilim tarafından doğrulanıp kanun haline getirilmesi gerekir.

İnsanlar kendi doğrularını "evrensel doğru" olarak görmemeliler.

Tevrat yada Kur'an hükümleri evrensel doğru olamaz çünkü bilimsel değildir. Kaldıki Tevrat'ın gerektiğinde (!)

değiştiği söylenmektedir. En büyük kitap Kur'an'a, (evrim konusu için) değişmiş Tevrat'ın kaynak gösterilmesi ayrıca bir çelişki.

 

Bir olgunun bilimsel olması için, aşğıdaki ilkelerle ispatlanması gerekir.

 

1- Gözlem yapılır.

2- Elde edilen bulgulara göre bir hipotez ileri sürülür.

3- Bu hipotez deneye tabi tutulur.

4- Deney sonuçları olumluysa bu deney yinelenir, farklı kişilerce çok miktarda deneme yapılır.

5- Hala olumlu sonuç alınıyorsa hipotez artık teoriye dönüşmüştür.

6- Teori yeni gelişmelerle desteklenirse güçlü/bilimsel teori halini alır

7- Teori artık yıkılamaz duruma geldiyse ve herkes tarafından kabul ediliyorsa kanun olur.

 

"Güçlü bir tartışıcı" iddiasında değilim. Zaman zaman bazı konularda bildiklerimi açıklıyorum o kadar.

"Bilimselci" nick'im tartışmacı iddiamdan değil, bilime sempati (amatörce) duyduğumdandır.

Gönderi tarihi:

Akıllı Tasarım ve Evrim Bir Arada Olamaz

Bilime saldıran ve kendi düşüncelerinin doğru kabul edilmesini isteyen bir ideoloji olan "akıllı tasarım"la evrim teorisi bir arada öğretilemez. Akıllı tasarım, bilimsel eğitime ve inanç özgürlüğüne zarar veriyor.

 

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

BİA Haber Merkezi

25/02/2006 Aclu

--------------------------------------------------------------------------------

BİA (ABD) - ABD'de "Akıllı Tasarım"ın eğitim sistemine yerleştirilmesine karşı açtığı davayı kazanan ve kampanya yürüten Sivil Özgürlükler Birliği'nin (ACLU) "Akıllı Tasarım" rehberi...

 

Akıllı Tasarım nedir?

 

Akıllı Tasarım (Intelligent Design-ID) sözde bilimsel bir inançlar bütünüdür. Yeryüzündeki yaşamın, bilimsel olarak evrim teorisiyle açıklanamayacak kadar karmaşık olduğunu savunur. Bu karmaşık yapının ancak üstün bir güç tarafından tasarlanmış olabileceği görüşüne dayanır.

 

ID'nin bilimsel bir teori olduğunu söyleyebilir miyiz?

 

Hayır. Bilimsel bir teori, sınanabilir ve gözlemlenebilir kanıtlara dayanmak zorundadır. ID, daha sonra bilimsel bir yöntemle irdelenebilecek, kanıtlanabilecek varsayımlarda bulunmaz. Bu sebeple bilimsel terimlerle konuşsa bile, ID bilimsel bir teori olmanın ölçütlerini sağlayamaz.

 

ID'nin geleneksel yaratılışçılık yaklaşımlarına ve yaratılış bilimine benzer yanları veya bunlardan ayrılan yanları nelerdir?

 

ID; yaratılışçılığın en son örneğidir. Geleneksel yaratılış yaklaşımlarından farklı olarak ID, görünüşte İncil'in düz bir okumasına dayanmaz. Farklı görüşlerdeki yaratılışçıların hepsinden destek görebilmek için dünyanın yaşı gibi çetrefilli tartışmalara girmez. ID'nin geleneksel yaratılışçılık yaklaşımlarına benzer yanı, biyolojik dünyadaki tasarımın varlığına dair bilimsel kanıtlara sahip olduğunu iddia etmesidir. Onlardan farklı olarak bu tasarımcının kesinlikle Tanrı olduğunu söylemekten kaçınır. Bu görüşü savunanlardan bazıları, tasarımcının uzaydan bir yaratık ve ya gelecekten gelen bir zaman gezgini olabileceğini öne sürseler bile bunlar pek de ciddiye alınabilecek iddialar değildir. Bu bilimsel olarak dayanaksız evrim eleştirileri üzerine kurulu ID, geleneksel yaratılışçı yaklaşımların aslında bir alt kümesidir.

 

Biyolojik evrim nedir?

 

Biyolojik evrim, yeryüzünde yaşamın zaman içinde nasıl değiştiğini açıklayan bilimsel bir teoridir. Türlerin evrim geçirdiği inancı Darwin'den önce de vardı. Bu ilk olarak, artık var olmayan hayvanların fosillerinin bulunmasıyla tetiklendi. Evrim, Darwin'in zamanından beri bir çok önemli gelişmeye uğradı. Bunların en önemlisi de genetik biliminin bu teoriye eklemlenmesidir.

 

Neden iki teori bir arada öğretilemez?

 

Bu, astroloji ve astronominin,simyanın ve kimyanın aynı derste öğretilmesi gibi olur. Bilimde "her iki taraf da" yoktur. Evrim, dünyada zaman içinde hayatın nasıl değiştiğinin bilimsel açıklamasıdır. Böyleyken ID bilime saldıran ve kendi düşüncelerinin doğru kabul edilmesini isteyen bir ideolojidir. Evrim ve ID farklı yöntemler öngören, farklı standartlarda değerlendirilmesi gereken farklı başlıklardır.

 

ID bilimsel eğitime hangi açılardan zarar verir?

 

ID'yi evrime sözde alternatif olarak öğretmek, öğrencilere, bilimsel bir duruş olan evrim teorisinin ve bilimsel çalışma yönteminin aksine, çarpıtılmış bilgi vermek olur. Ayrıca, bu durum onları akademi öncesi bilimsel eğitime(liseye) eksik ve belirgin bir dezavantajla hazırlamış olur. SARS ve AIDS gibi hastalıklar üzerine çalışan bütün bilim insanları, bakterilerin antibiyotiklerle nasıl daha dirençli hale gelebileceğinin izini sürenler çalışmalarını tamamen evrim üzerine oluşturmuş ve üzerine çalıştıkları bu durumu kavramışlardır. Eminiz ki, ID bileşenleri dahi, SARS ve AIDS'in akıllı tasarım üzerine kurulduğunu ve böyle açıklanabileceğini iddia edenlerin yerine az önce bahsettiğimiz bilim insanlarının çalışmaları üzerine kurulmayı tercih etmek durumundadır.

 

ID inanç özgürlüğüne nasıl zarar veriyor??

 

ID kendi dini düşüncelerini, bu düşünceler bilimsellermiş gibi, bilimsel eğitimin içine sokmak istemektedir. Hükümetleri kendi tartışmalı düşüncelerine prestijli "bilimsel" etiketini vermesi için kullanmaya çalışarak öğrencileri ve velilerini yanlış yönlendirmektedirler. Tek bir dini görüş açısını diğerlerinden üstün tutmaya çalışarak ve dini bilimle çatışan bir noktaya oturtarak bütün Amerikalıların inanç özgürlüğünü tehlikeye atmaktadırlar. İlahiyatçı John F. Haught "benim çocuklarımdan biri ID'nin evrime alternatif olduğunu anlatan bir öğretmenin biyoloji dersine katılırsa, kendimi entelektüel ve dini olarak saldırıya uğramış kabul ederim." diyor.

 

Evrimin "sadece bir teori" olduğu iddiası neden hatalıdır?

 

Evrim teorisini sadece teorilerden bir teori olarak düşünmek yanıltıcıdır. Bu teorinin günlük dildeki anlamıyla ("fikir", "görüş") bilimsel anlamdaki teori kelimesini (test edilebilir, kanıtlanabilir, bir açıklamaya dayanan, doğal olayları bu kriterler bazında diğer teorilerden daha iyi öngören) birbirine karıştırmaktır. Evrim teorisi modern bilimdeki en güçlü teorilerden bir tanesidir. Yüz binlerce bağımsız gözlem ve araştırmayla sınanmış ve biyoloji biliminin paleontolojiden moleküler genetiğe kadar her alanında doğal olayları öngörmekte başarılı olmuştur. Son 150 yılda evrim teorisini çürütebilecek hiçbir ikna edici kanıt ileri sürülmemiştir.

 

Bilimsel bir teori olarak evrim, bir Tanrı'nın ya da akıllı bir tasarımcının varlığını inkar ediyor mu?

 

Hayır. Tanrı'nın varlığı bilimin alanının dışında kalan bir sorudur ve evrim teorisinin bu konuda bir sözü, bir iddiası yoktur. Darwin'in kendisi dahi hayatı boyunca, üstün bir tasarımcının varlığı üzerine açıkça kafa yormuştur ancak bu soruları bilimsel çalışmalarından ayrı tutmuştur. Evrimi kabul etmek ile Tanrı'ya inanmak birbirini dışlamaz. Birçok önde gelen bilimcinin; genetikçinin, biyoloğun kendi dini inançları vardır.

 

Evrim hakkında bilim insanları arasında fikir ayrılıkları var mı?

 

Herhangi bir teorinin farklı yönleri hakkında bilimde birçok tartışma yer alır, sürekli olarak, yeni ve sarsıcı bulgular edinildikçe bilimsel teoriler de gözden geçirilir. Bilimin tüm diğer alanlarında olduğu gibi evrim konusunda da bilgimiz bitmiş, tamamlanmış değildir. Evrim kuramı içinde birçok tartışma yapılmaktadır. Örneğin hayvanların hangi yönleri doğal seleksiyona karşıt olarak cinsel seleksiyona uğramaktadır? Evrimsel değişimin ne kadarı farklı çevrelere uyum sağlama amacıyla, ne kadarı rassal genetik değişime bağlı olarak gerçekleşmektedir? Doğal seleksiyon sadece tekil organizma seviyesinde mi yoksa gruplar hatta türler seviyesinde mi oluşur? Bu liste uzar gider. Fakat bunların hiçbiri evrim kuramının bilimsel duruşunu göz ardı etmez. Aslında her biri evrimin nasıl işlediği konusundaki bilgilerimize katkıda bulunur ve teorinin temel taşlarını sağlamlaştırır. (ACLU/SK)

 

* ABD'deki Sivil Özgürlükler Birliği örgütünün (ACLU) kılavuzunu, Selin Kaner bianet için özetleyerek Türkçeleştirdi. ACLU, okullarda fen bilgisi derslerinde Akıllı Tasarım'ın okutulması kararlarına karşı dava açmış ve kazanmıştı.

Gönderi tarihi:

Bir şeyin evrensellik kazanması için bilim tarafından doğrulanıp kanun haline getirilmesi gerekir.

İnsanlar kendi doğrularını "evrensel doğru" olarak görmemeliler.

Tevrat yada Kur'an hükümleri evrensel doğru olamaz çünkü bilimsel değildir. Kaldıki Tevrat'ın gerektiğinde (!)

değiştiği söylenmektedir. En büyük kitap Kur'an'a, (evrim konusu için) değişmiş Tevrat'ın kaynak gösterilmesi ayrıca bir çelişki.

 

Bir olgunun bilimsel olması için, aşğıdaki ilkelerle ispatlanması gerekir.

"Güçlü bir tartışıcı" iddiasında değilim. Zaman zaman bazı konularda bildiklerimi açıklıyorum o kadar.

"Bilimselci" nick'im tartışmacı iddiamdan değil, bilime sempati (amatörce) duyduğumdandır.

eyvallah ta,ben size çok samimi soruyorum,lütfen cevap verin.bilimsel ilkeleri açıklarken başka bir tartışmamızdada "ben akılcı değil bilimsel düşünürüm"gibi saçma ötesi bir söz söylemiştiniz.peki bu bilimsel ilkelerin ne ile karara bağlandığını o sonuçların ne ile çıkarıldığını düşünüyorsunuz?deneyi deneylemi karara bağlıyor ve düşünmüyorlarmı?bence bilimselci yerine nickinizi determinist yapın.hiç olmazsa bilim yanlış kavranmamış olur.bilim dinin kardeşidir ve asla din ile çelişmez.tevrat'ın tahrif edildiğini yanlış yerlerden işitmişsiniz.kur-anda böyle bir ayet yokki,bilakis çoğu zaman kur-an onları referans verir ve tevratla amel etmeyenler fasıkların ta kendileridir der.kur-an'a en büyük kitap deme nezaketinizden ötürüde ayrıca teşekkürler.demagoji yapmasak daha iyi olur değilmi?ben size bunu kur-andan bir ayetle açıkladım.vahyin büyüğü küçüğü olmaz ama kur'an hem tevratı hemde incili içine aldığından EN MÜKEMMEL kitaptır.aslında kur-an sadece tevrat ve incili değil bütün vahy ürünlerini içine alır sayın bilimselci.sayygılar

Gönderi tarihi:

eyvallah ta,ben size çok samimi soruyorum,lütfen cevap verin.bilimsel ilkeleri açıklarken başka bir tartışmamızdada "ben akılcı değil bilimsel düşünürüm"gibi saçma ötesi bir söz söylemiştiniz.peki bu bilimsel ilkelerin ne ile karara bağlandığını o sonuçların ne ile çıkarıldığını düşünüyorsunuz?deneyi deneylemi karara bağlıyor ve düşünmüyorlarmı?bence bilimselci yerine nickinizi determinist yapın.hiç olmazsa bilim yanlış kavranmamış olur.bilim dinin kardeşidir ve asla din ile çelişmez.tevrat'ın tahrif edildiğini yanlış yerlerden işitmişsiniz.kur-anda böyle bir ayet yokki,bilakis çoğu zaman kur-an onları referans verir ve tevratla amel etmeyenler fasıkların ta kendileridir der.kur-an'a en büyük kitap deme nezaketinizden ötürüde ayrıca teşekkürler.demagoji yapmasak daha iyi olur değilmi?ben size bunu kur-andan bir ayetle açıkladım.vahyin büyüğü küçüğü olmaz ama kur'an hem tevratı hemde incili içine aldığından EN MÜKEMMEL kitaptır.aslında kur-an sadece tevrat ve incili değil bütün vahy ürünlerini içine alır sayın bilimselci.sayygılar

 

Gerçekten tartışma için tartışılıyor.

Forumda tartışmak yada fikrini belirtmek için karar almış bir insan, düşünceninde, mantığında, felsefeninde metafizik ve bilimsel olarak ikiye ayrıldığını pekala bilmektedir.

Kısaca, birisi bilimi(maddeyi) diğeriside ruhu kaynak/referans olarak almaktadır.

Birisi soyut akılcılık(kurgu), diğeriside sorgulamacı/ilkeli akılcılıktır.

 

"Bilimselci" nickimi size sormadan kararlaştırdığım için üzgünüm. Bir dahaki sefere umarım.

 

Bilim'in dinle örtüşebilecek hiçbir kavramı olamaz.

Birisi ruh kaynaklı diğeri madde kaynaklıdır.

Aksine dinler ayakta durabilmesi için bilimsel kurallara sarılmak zorundadır.

Gönderi tarihi:

Gerçekten tartışma için tartışılıyor.

Forumda tartışmak yada fikrini belirtmek için karar almış bir insan, düşünceninde, mantığında, felsefeninde metafizik ve bilimsel olarak ikiye ayrıldığını pekala bilmektedir.

Kısaca, birisi bilimi(maddeyi) diğeriside ruhu kaynak/referans olarak almaktadır.

Birisi soyut akılcılık(kurgu), diğeriside sorgulamacı/ilkeli akılcılıktır.

 

"Bilimselci" nickimi size sormadan kararlaştırdığım için üzgünüm. Bir dahaki sefere umarım.

 

Bilim'in dinle örtüşebilecek hiçbir kavramı olamaz.

Birisi ruh kaynaklı diğeri madde kaynaklıdır.

Aksine dinler ayakta durabilmesi için bilimsel kurallara sarılmak zorundadır.

insanların dini konuları dejenere etttikleri gibi,dejenere ettikleri başka bir alanda "bilim"dir.bilim,bir açıdan dinin ikiz kardeşidir.ve ortak noktaları şunlardır;

a-)ikiside belli bir düzeni ve güzel seviyeli bir yaşam biçimini gerçekleştirmeye çalışırlar.

b-)ikiside kainatta kaosun olmadığını gösterirler.çünkü bilim demek kural demektir.kural ise,düzein varlığını kabul eder.dinde de esas temel,tevhid ve birliktir.

c-)ikiside yalnızca insan türüne ait,yüce ,ilahi nimelerdir.

d-)ikiside insanı nefsanilikten,somuttan ,yüceliğe,soyuta çıkarmayı hedefler.

İşte ortaçağda nasıl bazı devletler dini bir kısım dünyevi ,maddi meselelerde kullanmışlar,öylede materyalize olmuş ve nefsani(somut)bir yaşamdan başka bir değer tanımayan bu son asrın bilimi,insanı sonu gelmeyen yalancı lezzetlerde boğmaya çalışan,tabiat ve çevreyi katletmeye yarayan zehirli bir ışın biçimini almıştır.

somut bir şekilde yapılan deneyler ve gözlemler soyut olan akılla karara bağlanır,varlığın hiçbir metre karesinde ne soyut somutsuz nede somut soyutsuz var kalabilir.ama asıl olan,manadır,ruhdur,madde ise o manaya bir elbisedir.asl olan öze bir kabuktur.ama yinede değersizde olsa maddesiz olmaz.tıpkı kabuksuz bir cevizin meyvesini koruyamayacağı gibi soyut hakikatlerde somuta bürünmeden görünmez.saygılar..

 

(nickinize karışmam bir hataydı,fakat sizde bilimin dine karşı olduğu görüşünü bilimselci nickiniz altında yapınca ,bende bunun bilimle değil,yine bir felsefi görüş olan determinizm ile alakası olduğunu düşündüm,yinede kişiselleştirmemek adına özür dilerim.)

Gönderi tarihi:

insanların dini konuları dejenere etttikleri gibi,dejenere ettikleri başka bir alanda "bilim"dir.bilim,bir açıdan dinin ikiz kardeşidir.ve ortak noktaları şunlardır;

a-)ikiside belli bir düzeni ve güzel seviyeli bir yaşam biçimini gerçekleştirmeye çalışırlar.

 

Bunun için çabalayan bilim değil, bilim felsefesi ve teknolojidir.

 

b-)ikiside kainatta kaosun olmadığını gösterirler.çünkü bilim demek kural demektir.kural ise,düzein varlığını kabul eder.dinde de esas temel,tevhid ve birliktir.

 

***** **** bir cümle olmuş... Evren için bir düzenden bahsetmek mümkün değildir. Dünya'da yaşamı tehdit edebilecek bir tehlike olasılığı her zaman mevcuttur. Üstelik evrenin yıldız kümelerinin yoğun olduğu kısımlarına göz önüne alırsanız "kaos" un ne demek olduğunu anlarsınız...

 

c-)ikiside yalnızca insan türüne ait,yüce ,ilahi nimelerdir.

 

"Yüce" kısmına diyeceğim bir şey yok da, "İlahi" kısmı olmamış.. Sanki bilimsel formülleri insanın eline tanrı vermiş gibi konuşmuşsunuz...

 

d-)ikiside insanı nefsanilikten,somuttan ,yüceliğe,soyuta çıkarmayı hedefler.

 

Bu söyledikleriniz de bilimin değil, felsefenin konusu içine girer. Bilim bize olması gerekeni değil, olanı söyler.

 

İşte ortaçağda nasıl bazı devletler dini bir kısım dünyevi ,maddi meselelerde kullanmışlar,öylede materyalize olmuş ve nefsani(somut)bir yaşamdan başka bir değer tanımayan bu son asrın bilimi,insanı sonu gelmeyen yalancı lezzetlerde boğmaya çalışan,tabiat ve çevreyi katletmeye yarayan zehirli bir ışın biçimini almıştır.

somut bir şekilde yapılan deneyler ve gözlemler soyut olan akılla karara bağlanır,varlığın hiçbir metre karesinde ne soyut somutsuz nede somut soyutsuz var kalabilir.ama asıl olan,manadır,ruhdur,madde ise o manaya bir elbisedir.asl olan öze bir kabuktur.ama yinede değersizde olsa maddesiz olmaz.tıpkı kabuksuz bir cevizin meyvesini koruyamayacağı gibi soyut hakikatlerde somuta bürünmeden görünmez.saygılar..

 

Ne kadar garip ve tehlikeli düşünceler bunlar... Siz bilimi nükleer bomba yapmakla suçlayabilirsiniz. Ancak unutmayın ki, dünya'nın kaderi bir gün o nükleer bombanın elinde olabilir. Tıpkı bilim kurgu filmlerinde Dünya'ya çarpmak üzere olan bir asteroidin nükleer bomba ile etkisiz hale getirilebilmesi gibi.

 

İşte kimileri bilimi üstün güç olmak için kullanır, kimileri teknoloji ile ticareti için, kimileri insanlığa ve Dünya'ya hizmet için... Ama en tehlikelisi de bilimsel verileri çarpıtarak insanları kandırmak, ve bu yolla kendisine çıkar sağlamak olsa gerek...

Gönderi tarihi:
****** ***** bir cümle olmuş... Evren için bir düzenden bahsetmek mümkün değildir. Dünya'da yaşamı tehdit edebilecek bir tehlike olasılığı her zaman mevcuttur. Üstelik evrenin yıldız kümelerinin yoğun olduğu kısımlarına göz önüne alırsanız "kaos" un ne demek olduğunu anlarsınız...

 

Evren için bir düzenden bahsetmek mümkün değil mi..?:)

Bana söylermisin yamyam neden güneş hep aynı yernden doğar..?

Neden bugüne kadar hiç şaşmamış yürüngeler..?

Neden dünyayı ikiye bölecek yada bir kısmını kül edecek derecede bir uzay cismi çarpmamış..

Neden ısı canlıları yok edecek dereceye çıkmıyor yada düşmüyor..?

Neden bitkilerin fotosentezi için şartlar olması gerektiği gibi..

Neden yaşamak için gereken havanın içindeki gazlar tam olması gerektiği gibi.?

Gezegenlerdeki manyetik alanlar neden çok hassas ve bir değerde..?

Neden sorusunu çoğaltmak mümkün..

Fakat buna bilim kısaca Anthropic Principle diyor..

Anthropic Principle nedir bir araştırın bakalım..

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:

Sn.Kralx ; İşte ilim le bilimle uğraşmaya,uğraşmaya bu hale geldik.Bir şeyin sebep sonucunu araştırmak yerine tembelleşmiş bir beyin,işin kolayına kaçarak bulunan yaratıcı,ol deyince oluveren bir senaryo ne güzel değilmi? Herşeyi çözdük varmı bizden mutlusu ne gerek var araştırmaya nasıl olsa allah güneşi aynı yerden doğduruyor,gezegenler yörüngesinde dönüyor,dönemeyen,patlayan,yokolan olursa ona da bir ayet uydururuz nasıl olsa bilimsel dini kitabımızda nereye çekerseniz o yöne gidecek onlarca ayet,İslamdan nemalanan milletin kafasının çalışmasından ödü kopan birsürü İlahiyatçı var.Ancak evrimde bir kural vardır sayın kral kullanılmayan organlar zamanla körleşip yok olmaya mahkum o yüzden beynimize dikkat edelim.

 

Saygılarımla

Gönderi tarihi:

Bunun için çabalayan bilim değil, bilim felsefesi ve teknolojidir.

**** ****** bir cümle olmuş... Evren için bir düzenden bahsetmek mümkün değildir. Dünya'da yaşamı tehdit edebilecek bir tehlike olasılığı her zaman mevcuttur. Üstelik evrenin yıldız kümelerinin yoğun olduğu kısımlarına göz önüne alırsanız "kaos" un ne demek olduğunu anlarsınız...

"Yüce" kısmına diyeceğim bir şey yok da, "İlahi" kısmı olmamış.. Sanki bilimsel formülleri insanın eline tanrı vermiş gibi konuşmuşsunuz...

Bu söyledikleriniz de bilimin değil, felsefenin konusu içine girer. Bilim bize olması gerekeni değil, olanı söyler.

Ne kadar garip ve tehlikeli düşünceler bunlar... Siz bilimi nükleer bomba yapmakla suçlayabilirsiniz. Ancak unutmayın ki, dünya'nın kaderi bir gün o nükleer bombanın elinde olabilir. Tıpkı bilim kurgu filmlerinde Dünya'ya çarpmak üzere olan bir asteroidin nükleer bomba ile etkisiz hale getirilebilmesi gibi.

 

İşte kimileri bilimi üstün güç olmak için kullanır, kimileri teknoloji ile ticareti için, kimileri insanlığa ve Dünya'ya hizmet için... Ama en tehlikelisi de bilimsel verileri çarpıtarak insanları kandırmak, ve bu yolla kendisine çıkar sağlamak olsa gerek...

Olması gerekeni değil sadece olanı söyleyen bilimi birileri inkar felsefelerine alet ediyorsa!

bizde sadece olanın asıl olanla nasıl bir ilişiki içinde olduğunu söyleyebiliriz sanırım. ikiside yüce ve ilahi nimetlerdir hala sözümdeyim ,ben vahyi dar bir çerçevede anlamam çünkü,"rabbin balarısına vahyetti"diye Kur-an'da buyuran Allah'tır.ve hayra yönelik bütün yönlendirişler ona aittir..kimin mülkünde kime kafa tutacağız ki,kimin mülkünde mülkün sahibine şerikler ilan edeceğiz ki,VAR diye birşey VAR oldukça O VAR dır .kaos ise kozmosun varlığını sağlayandır,kaosda bile kendi içinde bir kozmos vardır sevgili yam yam.her şey zıddıyla bilinir,eğer bir parça nisbi bir kaos olmasaydı,düzenin varlığı anlaşılmazdı.

bilim sadece olanı söyler ama o olanı insan aklı muhakeme yönüyle daha sonradan belli sebeplerle açıklar,kimi yaradıcıyı inkar etme eğiliminden bunu tesadüf diye açıklarken,kimiside bunun belli bir düzen içinde sonsuz bir kudret tarafından olduğunu savunur.size daha öncede ilim,irade,kudret üçlüsünden bahsetmiştim,bunları inkar edemeyecek bir kimsenin (ki bu bilimsel bir üçlüdür),yaratıcıyı inkar etmesi saçma gibi geliyor..ve açıkçası o kişinin akli derekesi gözümde düşüyor.

buyrun müşterek olduğumuz bir yerden tartışalım,(fikir paylaşımı)belki bende sizin fikirlerinizden istifade ederim.

plan,enerji,ve hareket.ilim,kudret,irade...aradaki fark sadece dil farkı,hakikat sabittir.değişmez.saygılar..

Gönderi tarihi:

şimdi böyle hepimiz birden üzerine gidiyor gibi olacağız bu topiği açanın da ama ben de iki kelam etmek istedim,izniniz olursa...

hemen baştan şunu itiraf edeyim ki aslında copy/paste entellektüellerinin yazılarına karşılık ileti yazmak pek adetim değil ama forumun''meşhur tarihçisi''olarak bu başlığa iki cümle yazmasam ayıplardım kendim kendimi,şahsen bizzat,heralde,galba,sanırsam...

şaman dinini kötüleyerek kendinize darwinin teorisi karşısında haklı bir çaba edinmeye çalışmışsınız lakin şamanizm dünyadaki ruhani dinlerin kaynağıdır hepimiz kaniyiz değil mi?

paganizm hristiyanlığın;orta asya şamanlığı da anadolu islamının annesidir bi nevi.

hadi bana ne süpürge sapında uçan cadıların pagan tanrılarını kötülemek amacıyla orta çağda uydurulmuş hikayeler olduğundan diyorsanız,daha bizim buralardan örneklerle açıklayalım...

aslında kendini tekrar gibi olacak ama isterseniz ben burda yazmayayım meraklısı adetler ve din başlığında geniş açıklamaya ulaşacaktır,hemen bi özet geçeyim:

ağaç dallarına çaput bağlamak,hıdırellez,nevruz,dua ederken gök yüzüne bakmak,hep şaman dinimizden kalma alışkanlılarımız bizim.hala da sürdürülmete...bu tip uygulamalar o kadar içimizdedir ki siz isterseniz memleketteki bütün ilahiyatçıları tek tek tv.na çıkarıp bunların islamda olmadığını anlatın,böyle gidecektir.çünkü bunlar adettir,halklarla birlikte yaşarlar.tabiata inanmak kadar doğal ve insanı tatmin eden başka bir şey olabilir mi kuzum?

yağmur,şimşek,gök gürültüsü,güneş ay,ateş=inanıyorlardı çünkü açıklayamıyorlar,ispat edemiyorlar,korkuyorlardı.

tanrı=inanıyorlar çünkü açıklayamıyorlar,ispat edemiyorlar,korkuyorlar.

 

darwin açıklamaya çalıştı.doğru,yanlış,çok eksik,ilk adım ama bilimsel...

şamanizmi dışlamayın bence...hala biraz şamanistiz çünkü...

Gönderi tarihi:
Sn.Kralx ; İşte ilim le bilimle uğraşmaya,uğraşmaya bu hale geldik.Bir şeyin sebep sonucunu araştırmak yerine tembelleşmiş bir beyin,işin kolayına kaçarak bulunan yaratıcı,ol deyince oluveren bir senaryo ne güzel değilmi? Herşeyi çözdük varmı bizden mutlusu ne gerek var araştırmaya nasıl olsa allah güneşi aynı yerden doğduruyor,gezegenler yörüngesinde dönüyor,dönemeyen,patlayan,yokolan olursa ona da bir ayet uydururuz nasıl olsa bilimsel dini kitabımızda nereye çekerseniz o yöne gidecek onlarca ayet,İslamdan nemalanan milletin kafasının çalışmasından ödü kopan birsürü İlahiyatçı var.Ancak evrimde bir kural vardır sayın kral kullanılmayan organlar zamanla körleşip yok olmaya mahkum o yüzden beynimize dikkat edelim.

 

Saygılarımla

 

Ne alaka arkadaşım..?

Öylesine mi yazıveriyorsunuz..?

Ben hangi konudan bahsettim sen hangi konudan bahsediyorsun..

Bir arkadaşımız evrende düzen yok demiş, bende bildiğim, araştırdığım ve öğrendiğim kadarıyla cevapladım..

Ayrıca bilimsel şeyler yazdım..

Ne ayeti ne ilahiyatcısı..

İslam bilmi emretmişmi..?

Emretmiş..

Bundan gerisi boş..

Kullanılmayan organlar sen ölünceye kadar körelir ama senin nesline kör olarak geçmez..

Zaten evrimi çürüten kanıtta budur..

Ayrıca o ifadenizde şahsıma hakaret var..

Seviyemi koruyorum ve sizin tarzınızla cevap vermiyorum..

Bundan sonra hakaretsiz yazmanızı umuyorum..

O iletiyi aynen aktarıyorum bir daha oku bakalım eleştirinde haklımısın haklıysan neresinde haklısın..

Evren için bir düzenden bahsetmek mümkün değil mi..?

"Bana söylermisin yamyam neden güneş hep aynı yernden doğar..?

Neden bugüne kadar hiç şaşmamış yürüngeler..?

Neden dünyayı ikiye bölecek yada bir kısmını kül edecek derecede bir uzay cismi çarpmamış..

Neden ısı canlıları yok edecek dereceye çıkmıyor yada düşmüyor..?

Neden bitkilerin fotosentezi için şartlar olması gerektiği gibi..

Neden yaşamak için gereken havanın içindeki gazlar tam olması gerektiği gibi.?

Gezegenlerdeki manyetik alanlar neden çok hassas ve bir değerde..?

Neden sorusunu çoğaltmak mümkün..

Fakat buna bilim kısaca Anthropic Principle diyor..

Anthropic Principle nedir bir araştırın bakalım.."

 

 

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:

Evren için bir düzenden bahsetmek mümkün değil mi..?

"Bana söylermisin yamyam neden güneş hep aynı yernden doğar..?

Neden bugüne kadar hiç şaşmamış yürüngeler..?

 

Bakınız : Kütleçekimi

 

Neden dünyayı ikiye bölecek yada bir kısmını kül edecek derecede bir uzay cismi çarpmamış..

 

Çarpmadığını da nereden çıkardın? 65 milyon yıl önce çarpmıştı.

 

Neden ısı canlıları yok edecek dereceye çıkmıyor yada düşmüyor..?

 

Çıkıp düşmediğini nereden çıkardın? Daha ağzındaki lokmayı yutmaya fırsat bulamadan donan mamut fosilinden haberin yok tabii.. Son bir milyon yıl içinde yaşanan 8 buzul çağından da...

 

Neden bitkilerin fotosentezi için şartlar olması gerektiği gibi..

Neden yaşamak için gereken havanın içindeki gazlar tam olması gerektiği gibi.?

Gezegenlerdeki manyetik alanlar neden çok hassas ve bir değerde..?

 

Neden dünyanın yaşı 4,5 milyar yıl olduğu halde canlılık 3,5 milyar yıl önce başladı kralx? Sen buna cevap bulamazsın. Zira ne Kur'an'da, ne de tefsirlerde buna ilişkin bir cevap bulamazsın. İstersen ben söyliyeyim..

 

Zira 4,5 milyar yıl önce Dünya şartları, canlılık oluşumu için uygun şartları taşımıyordu. Ne zaman ki Dünya soğudu, kabuğu, atmosferi oluştu, canlılık için uygun bir ortama kavuştu, işte o zaman canlılık meydana geldi.

 

Öyle olduğu için sen yaşıyor, ya da şu anki halindesin kralx. Sen şu halinle yaşayasın diye uygun şartlar oluşmadı. Şartlar farklı olsaydı belki canlılık yine olacaktı. Ancak bu haliyle değil... O farklı şartlara uyum sağlamış canlılar olacaktı..

 

Sorularına cevaplar yukarıda. Şimdi ben de sana sadece 1 soru soracağım.

 

Son verilere göre 75 milyar ışık yılı genişliğinde olduğu düşünülen evrenin, sırf içinde insanların imtihan edilebilmeleri için gerekli olan Dünya adlı bir gezegen için yaratılmış olmasının mantıki geçerliliğini istiyorum senden. İyice düşün cevap ver....

Gönderi tarihi:

Şimdi ben de sana sadece 1 soru soracağım.

 

Son verilere göre 75 milyar ışık yılı genişliğinde olduğu düşünülen evrenin, sırf içinde insanların imtihan edilebilmeleri için gerekli olan Dünya adlı bir gezegen için yaratılmış olmasının mantıki geçerliliğini istiyorum senden. İyice düşün cevap ver....

Çok doğru sevgili Yam_yam,

Tek bir mercimek tanesini taşımak için dev bir gemi yapmaya gerek yoktu herhalde.

Hatta tüm insanların evrende kapladığı yer, evrenin içinde bir toz kadar bile yer kaplayamaz.

Bir toz kadar şey içinmi yaratıldı bu koskoca evren?

Teşekkürlerimi sunarım.

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:
Zira 4,5 milyar yıl önce Dünya şartları, canlılık oluşumu için uygun şartları taşımıyordu. Ne zaman ki Dünya soğudu, kabuğu, atmosferi oluştu, canlılık için uygun bir ortama kavuştu, işte o zaman canlılık meydana geldi.

 

Gerçkten şu yazına kendin inanıyormusun..?

Ne kadar basit dimi canlılık meydana geldi demek..

Aşama aşaam anlatsana şunu bizde bilelim..

Gönderi tarihi:
"Allah yarattı" demek kadar basit olamayacağından emin olabilirsin....

 

Tamam benim söylediğim basit olsun..

Sen anlatacakmısın canlılığı..

Miller deneyinden yola çıkarak..

Deneydeki o uygun şartlar..

Üç milyar yıl önce nasıl bir araya geldi..

Ve ilk oluşan şey neydi..?

Gönderi tarihi:
Allah iki molekülü nasıl bir araya getiriyor?

 

Hangi kuvveti kullanıyor, kütle çekimi mi? manyetizma mı yoksa başka bir kuvvet mi?

 

Soruyu örtbas etmeyelim..

Önce ben birşey sormuşum..

Cevap alayım dimi..:)

Senin cevap basit az sabret..

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:

Soruyu örtbas etmeyelim..

Önce ben birşey sormuşum..

Cevap alayım dimi..:)

Senin cevap basit az sabret..

Saygılar..

 

Emin ol, örtbas konusunda senden daha başarılı değiliz kralx...

 

Sorduğun soruların bilimsel cevapları aşağıda. Eminim okumayacaksın bile.

 

"Son bulgular, pek çok organik maddenin uzaydan gelen tozda, meteorlarda bulunduğunu kanıtlamıştır. Dünya'da okyanuslarda ve atmosferde amonyum, metan, karbon dioksit, amonyaktan sentezlenebilen organik maddenin, uzaydan da gelebileceği NASA'nın araştırmalarının kesin bir sonucudur. Eğer günde 30 ton organik madde uzaydan düşen tozla Dünya'ya karışmaktaysa, (kuyruklu yıldızlarla, meteorlarla gelenleri saymıyoruz) yılda, 10 000 ton çeşitli organik madde okyanuslara karışır. Bu ilk bir milyar yıl için 109 x 104= 1013 ton (10 trilyon ton) organik madde eder. Bu miktarda organik madde, Dünya'da girdikleri reaksiyonlar da işin içine katılırsa, kesinlikle ilk yaşamın tohumlarını atabilir.

 

Halley, Hale-Bopp, Hyakutake isimli kuyruklu yıldızlarda pek çok organik madde olduğu kanıtlanmıştır. Bir kuyruklu yıldız, güneş sisteminin sıcak bölgelerinden geçerken, bir kısmı erir, gaz ve toz olarak dünyanın (veya başka gezegenlerin) çekimine kapılıp, zamanla dünyaya düşer. NASA'daki bilim adamları, ER2 tipi uçakla, yaklaşık 20 km yükseklikte bu tozları toplayabilmektedirler. Scott Sandford, bu parçacıkları analiz

ettiğinde %50'den fazla organik kökenli karbona rastlamıştır. Meteoritlerde ise, ketonlara, nükleobazlara,

quinonlara (klorofil benzeri yapılarda yer alır), karboksilik asitlere, ve 70 farklı çeşit amino asite rastlanmıştır. Dünya'daki yaşamda kullanılan amino asit sayısı ise sadece 20'dir, yani uzay bize ihtiyacımız olandan çok daha fazlasını hediye etmektedir!

 

..................

 

4,5 milyar yıllık Dünya tarihini, kolay anlayabilmek için, 1 saatlik bir zaman dilimi olarak alırsanız, doğa ilk 55 dakikayı, bu temel yapı taşlarını ve tek hücreli yaşamı oluşturmak için harcamış, geri kalan beş dakikada da diğer tüm bitkileri, çok hücreli organizmaları meydana getirmiştir.

.................

 

Dünya'da yaşamın başlaması için, büyük olasılıkla temel yapıtaşları hem uzaydan gelmiş hem de milyarlarca

yılda, uzaydan gelenlerin de etkisiyle dünyada okyanuslarda, sıcak su kaynaklarının okyanusa karıştığı yerlerde, bataklıklarda, volkanik yapıların okyanusla birleştiği yerlerde vb. ortamdaki serbest enerji sayesinde sentezlenmişlerdir. Amino asitler, nükleik asitlerin yoğunlaştığı ortamlarda termal proteinler ve RNA, otokatalitik RNA büyük olasılıkla ilk genetik bilginin şekillenmesinde rol oynamışlardır. Burada şu temel unsurlar unutulmamalıdır: 1) Sözü edilen milyar yıllık süreler aklımızda kolayca canlandırabileceğimiz süreler

değildir. 2) Doğada kararlı yapıların oluşması çok zordur. Belki bir tek kararlı yapının oluşmasına karşı, binlerce katrilyon kararsız yapı bozunup gitmektedir; biz bilgiyi bu güne kadar gelebilen kararlı yapıdan alabilmekteyiz; kararlı yapıların gelişmesini sağlayan reaksiyon ve biyolojik olay sayısı ise neredeyse sonsuzdur. "

 

Bilim ve Teknik Dergisi / Mayıs 2000

 

Ve sana kötü (!) haber...

 

Yanardağ kayaçları üzerinde çalışan araştırmacıların yeni keşfi, yaşamın geçmişine ışık tutuyor. Güney Afrika, Norveç ve ABD’deki çeşitli üniversitelerden araştırmacılar, 3,5 milyar yıllık kayaçlarda mikroorganizma etkinliklerinin izlerini buldular. Araştırmacılar, Güney Afrika’daki Barberton Greenstone Kuşağı’ndaki Arkeozoik Dönemde oluşmuş lavlardan alınan örnekleri incelemişler. Barberton Greenstone Kuşağı, yeryüzü kabuğunun okyanus dibindeki bölümünde oluşmuş bir oluşum. Milyonlarca yıllık yer hareketlerine bağlğ olarak bugün artık sualtında değil, yeryüzünde bulunuyor. Araştırmacılar buradan alınan lav örneklerinde, yaşam açısından önem taşıyan karbon, azot, fosfor ve potasyum gibi elementlerin izleriyle,

mikroorganizmalara ait DNA kalıntılarına ve mikroorganizma kolonilerinin varlığına işaret eden mineralleşmşl, “tünel” benzeri yapılara rastlamışlar. Bunlar, yaşamın 3,5 milyar yıl önce ortaya çıktığına işaret eden bugüne kadarki en sağlam bulgular olarak değerlendiriliyor. Son 50 yıldır birçok araştırmacı ilk bakterilerin izlerini bulmaya çalışıyor. Daha önceleri de yeryüzünde yaşamın ortaya çıkışını bu kadar geriye

götüren çalışmalar yapılmştı; ancak, önceki çalışmalarda incelenen kayaçların oluşumu ve nereden geldiği konusunda hep tartışmalar vardı. Ancak bu araştırmada incelenen kayaçların deniz tabanından geldiğine herkes emin. Araştırmacılar, okyanus kabuğundaki bölgelerin, yaşamın başlangıcı için elverişli yerler olduğunu belirtiyorlar. Çünkü buralardan deniz suyuna ve derin sulardaki hidrotermal sistemler gibi, yaşamın başlangıcı için katalizör görevi görebilecek ögelerin bulunduğu ortamlara erişim çok kolay.

 

Bilim ve Teknik Dergisi / Haziran 2004

 

Ve son söz ;

 

Ünlü bilim dergisi Science, Haziran 1999 tarihli sayısını, "Evrim Kuramına ve Evrim Kuramının Gerçekliğine" ayırdı. Bu sayı için giriş yazısı yazan ünlü evrimci Stephen Jay Gould şöyle demekte: "Evrim bir gerçektir ve ancak gerçek bizi bağımsızlığa kavuşturabilir!" ve Gould eklemekte, "Darwin'in ilk teorileri açıklandığı zaman, bir soylu 'Darwin'in söylediklerinin doğru olmadığını umalım; ama tutun ki doğru, o zaman tüm dünyaya yayılmaması için dua edelim!' demişti; ne yazık ki, 21. yüzyüla girerken, bu şahsın söyledikleri çıktı: Evrim kuramı doğru, ama dünyanın çoğunluğu, en azından ABD ulusunun büyük kısmı tarafından

bilinmiyor".

Gönderi tarihi:

Sorularına cevaplar yukarıda. Şimdi ben de sana sadece 1 soru soracağım.

 

Son verilere göre 75 milyar ışık yılı genişliğinde olduğu düşünülen evrenin, sırf içinde insanların imtihan edilebilmeleri için gerekli olan Dünya adlı bir gezegen için yaratılmış olmasının mantıki geçerliliğini istiyorum senden. İyice düşün cevap ver....

 

Hala bu soruya da bir yanıt alabilmiş değilim kralx. Bence iyi düşün... Zira belki bugün bu soruya yanıt vermekten kaçacaksın ama, yarın torunların sorduğunda ne yapacaksın?

Gönderi tarihi:

Sayın Yamyam..

Neden alıntıyla cevap verdiniz..

Ben senin alıntına güvenmiyorum deme hakkına sahibim dimi şuan..

Çünkü sizin sorularınıza alıntıyla cevap verdiğimizde o adam şöle o adma böyle diyerek, daha yazılanları bile okumadan kesitirp atıyordunuz..

Ben kaynakları bırkalım kendi aklımızla bilgimizle ve mantığımızla tartışalım, yani birde bunu deneyelim dedim..

Ama siz hem sorduğum soruya bir alıntıyla cevap verdiniz hemde muhatamelen alıntı bir soruylada soru soruyorsunuz..

Alıntı yaptığın yazı bilimsel bir gerçeklik taşımadığı gibi ne kaynağı belli nede detayları..

Kuyurklu yıldızdan organik kökenli karbon atomları bulmuşlar nasıl bulmuşlar toz parçacıklarından bulmuşlar..

Arkadaşım bu bilgilerin doğru kabul edilebilmesi için uluslar arası düzeyde tartışmaya araştırmaya yani özetle tetkiğe açık olması ve sonuç olarakta doğrulanması gerekiyor..

Değilse kendi ideolojileri uğruna yazılmış kanıtsız yazılardan öteye geçmez..

 

 

 

Saygılar..

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.