Misafir Marcus Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2006 1. Sevgi insan değerleri üzerine değilde Mü'minlik üzerine kurulu ise doğru olamaz. Kaldıki müslümanlık diğer inançlıları da sevmeyin(dost edinmeyin) demektedir. 2. Tolumun bir kesimini aç diğerini tok kabul edip, bununda yerleşik olmasını sağlamak bir sosyal ayıptır. Kaldıkı "zekat" mefhumu (farz) böyle bir ayıbı devamlı kılmaktadır. Toklar, açlar olsunki zekatta olsun. Bu ayıp ortadan kaldırılırsa, zekat ta ortadan kalkacaktır. 1. Ne güzel işte yaşadığı toplumda verdiği mesaja bakarmısınız.!!!!!! Birbirini sevemiyenlerin hiçbir değere sahip olmadığını dillendiriyor. Bumu sizin hz.muhammede olan düşmanlığınız. 2. Sevgili bilimselci yerleşik olmasını sağlayanlar kimler.İstersen onuda tartışırız sizinle... zekat diye küçümsediğiniz kavram gerçekten yaşama yansıtılabilseydi. O zaman karl marx eşit bölüşümün tmemelleri üzerine bir düzine yazı yazmazdı... Toklar açlar olsunki zekatta olsun ne demek.... Afrikada insanlar açlıktan ölürken biz oturmuş pc de. kişisel seçeneklerimizin ne kadar erdemli olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. hz.muhammedin ahlaki değerlerini bir daha süzgeçten geçirin. ve elinizi vicdanınıza koyun. başka birşey değil.... Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2006 kur-anın"dost edinmeyin"dediği o yahudiler,eğer biraz edebiyattan anlar ve bütünlüğü bozup parçalamazsanız "müslümanlara karşı kafirlerle işbirliği yapan yahudileri kastettiğini"anlarsınız.çünkü böyle bir dostluk o kişilerin casusluğunu göze alacak olursak ve müslümanlar arasına fitne sokacağını göz önünde bulundurursak bir enayilik olur.bu yüzden allah mü'minleri bu enayilikten men etmiştir.yoksa orda dindar ehli kitaptan bahsetmez,ayetin başına ve sonuna bakılırsa bu görülür.eğer onlardan bahsetmiş olsaydı başka bir ayette "gelin ortak bir kelimeye "lailahe illallah" demezdi.kafirler toplum düzenine ,bütün faziletlere küfürleriyle büyük bir darbe vurdukları için(başka bir zaman küfrün mahiyetini açıklarken anlatırım)onları dost edinmek zaten imkansızdır.ama sadece tebliğ edilir,din bütün güzellikleriyle anlatılır,sonra inkarı ısrar ediyorlarsa bıraklır.zaten fikir büsbütün zıt olunca hangi dostluktan bahsedilir.kabul edinki inanmayan biri; eksi kutuptadır,yapıcı değil yıkıcı düşünür,bu zaten küfrün bir karakteridir.çünkü o varlığın varlığını inkar etmiştir,niçin varlığı düşünsün varlığa dair bir endişesi olsun, keyfine göre yaşar.keyfini ilah edinir,çünkü varlıkta aciz olan bizler mutlak bir nokta-i istinada mecburuz,yani dayanak noktasına .bu eğer sonsuz bir ilah olmazsa sınırlı şeyler olacaktır haliyle,bu hakikatler bittecrübe sabittir. gelelim 2.bölüme,hegel'in diyalektik ilkesini bilirmisiniz?kainatta zıtlar vardır ve zıtların sürekli bir şekilde çarpışması,hayatın adeta motoru gibidir.her ne kadar marx gelip onu materyalistleştirdiysede bu aslı itibariyle doğru bir fikirdir,islam ise bu zıtları tevhid potasında eritip sistemde en güzel yere oturtmak ister.zıtları hepten kaldırmak diye birşey sözkonusu olamaz, ki denendi ve başarısızlıkla sonuçlandı.bu konuda daha geniş bir zamanda size inşaallah farklı açıklamalarda yapacağım .şimdilik bu kadar. saygılar 1. Sırf tartışmak için tartışma gardı almak pek sağlıklı bir karar değil. Müslümanın kendisinden başka dost istemediği bu ayetlerle açıkça görülmektedir. Âl-i İmrân/28 Mü’minler, mü’minleri bırakıp inkarcıları dost edinmesin. Kim böyle yaparsa Allah ile bir ilişiği kalmaz. Ancak onlardan korunmanız başkadır. Allah asıl sizi kendisine karşı dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. Çünkü dönüş Allah’adır. Nisâ/144 Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah’a apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz? 2. Diyalektiğin kısaca karşılığı tez+karşı tez=sentez dir. Formüldende anlaşılacağı gibi genelde olumluya gidiştir. Nadiren olumsuzlukta olmaktadır. Bu yüzden diyalektik aşama sosyal ayıp olan tok, aç sınıf farkını ortadan kaldıracaktır. Açlık, tokluk diyalektik aşamanın üstesinden gelebileceği son sosyal olgu değildir. Diyalektik için sosyal sorunlar devam edecektir. Evrende yaşam sonsuzdur. Alıntı
Φ enkas Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2006 1. Sırf tartışmak için tartışma gardı almak pek sağlıklı bir karar değil. Müslümanın kendisinden başka dost istemediği bu ayetlerle açıkça görülmektedir. Âl-i İmrân/28 Mü’minler, mü’minleri bırakıp inkarcıları dost edinmesin. Kim böyle yaparsa Allah ile bir ilişiği kalmaz. Ancak onlardan korunmanız başkadır. Allah asıl sizi kendisine karşı dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. Çünkü dönüş Allah’adır. Nisâ/144 Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah’a apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz? 2. Diyalektiğin kısaca karşılığı tez+karşı tez=sentez dir. Formüldende anlaşılacağı gibi genelde olumluya gidiştir. Nadiren olumsuzlukta olmaktadır. Bu yüzden diyalektik aşama sosyal ayıp olan tok, aç sınıf farkını ortadan kaldıracaktır. Açlık, tokluk diyalektik aşamanın üstesinden gelebileceği son sosyal olgu değildir. Diyalektik için sosyal sorunlar devam edecektir. Evrende yaşam sonsuzdur. yalnız dikatinizi çekerim burada kafirleri dost edinmekten bahseder. ve allah müminlerin kendi hayırları için böyle bir dostluktan men eder.burada ehl-i kitaptan bahsetmez ki. 2.olarak işte bu,aynı şeyi söylüyoruz,kimse demiyor ki sonuna kadar bu sosyal sınıflar devam etsin ama eğer devam ediyorsa da zekatı köprü olarak kullanmaktan daha güzel bir çare biliyor musunuz?çünkü insanları kötülükten ancak kutsal ve yüce değerler men eder.ve kimse kolay kolay eğer allah rızası ve ahiret gibi yüce değerleri göz önünde bulundurmadan elini cebine atmaz bence.tevhid sıcak ile soğuğun ılık olmak için kendilerinden feragat ettiği noktadır,kadın ile erkeğin neslin devamı için feragat ettiği nokta,siyah ile beyazın gri olma yolunda rengini feda etmesi.tevhid aslı itibariyle bütünlüktür,sonsuz için herşeyin olabildiği kadar güzel olabilmesidir.ahhh tevhidi yaşıyor olsak zaten bütün sıkıntılarımıza deva olacak ama yaşamak gerek.zaten hz.peygamberin en büyük mu'cizeside aslı itibariyle tevhiddir.denge ve istikamettir.fıtratla böyle barışık,düzenin sağlanması için böyle güzel prensipler başka nerede vardır acaba? (tartışmak için tartışan eğer ben isem,ki vaktimi böyle değersiz birşey için harcamaktan haya ederim,yazıklar olsun bana..ama bende naçizane fikirlerimi paylaşmak istiyorum)saygılar Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2006 yalnız dikatinizi çekerim burada kafirleri dost edinmekten bahseder. ve allah müminlerin kendi hayırları için böyle bir dostluktan men eder.burada ehl-i kitaptan bahsetmez ki. 2.olarak işte bu,aynı şeyi söylüyoruz,kimse demiyor ki sonuna kadar bu sosyal sınıflar devam etsin ama eğer devam ediyorsa da zekatı köprü olarak kullanmaktan daha güzel bir çare biliyor musunuz?çünkü insanları kötülükten ancak kutsal ve yüce değerler men eder.ve kimse kolay kolay eğer allah rızası ve ahiret gibi yüce değerleri göz önünde bulundurmadan elini cebine atmaz bence.tevhid sıcak ile soğuğun ılık olmak için kendilerinden feragat ettiği noktadır,kadın ile erkeğin neslin devamı için feragat ettiği nokta,siyah ile beyazın gri olma yolunda rengini feda etmesi.tevhid aslı itibariyle bütünlüktür,sonsuz için herşeyin olabildiği kadar güzel olabilmesidir.ahhh tevhidi yaşıyor olsak zaten bütün sıkıntılarımıza deva olacak ama yaşamak gerek.zaten hz.peygamberin en büyük mu'cizeside aslı itibariyle tevhiddir.denge ve istikamettir.fıtratla böyle barışık,düzenin sağlanması için böyle güzel prensipler başka nerede vardır acaba? (tartışmak için tartışan eğer ben isem,ki vaktimi böyle değersiz birşey için harcamaktan haya ederim,yazıklar olsun bana..ama bende naçizane fikirlerimi paylaşmak istiyorum)saygılar Ayetlerde kimin dost olarak istenmediği apaçık gözükmektedir. Sosyal sınıfların ortadan kalkmasını ikimizde isteyemeyiz. Bu senin çelişkin. Zira zekat mefhumu ortadan kalkar. Allahın farzını insanlığın kaldırması mümkünmü ? Tartışma konusunu da çabuk unutuverdin. "seni ontolojik açıdan psikoloji ve din adlı başlığa havale ediyorum,onu bir okuda seninle orada tartışalım.tabii tartışacak gücün varsa..." Alıntı
Φ Evrensel Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2006 Değerli arkadaşlar, Durum aynen tahmin ettiğim gibi devam ediyor. Teist arkadaşlardan hiçbiri şu ana kadar konunun özüne cevap veremedi. Bir kısmı beni eleştirmekle yetinmiş, bir kısmı ise aynen tahmin ettiğim gibi kuranın bir kitap olmadığından bahsetmiş. Oysaki içinde her ne yazarsa yazsın, Kuran herkezinde bildiği gibi bir kitaptır. Aksini iddia eden, Kuranı da inkar etmiş olur. Çünkü Kuranın içinde Allah da Kuranı bir kitap olarak nitelendirmiş. Bakınız bazı arkadaşların aksine Allah nasıl Kuranı bir kitap olarak nitelendirmiş: Âl-i İmrân(*) Sûresinin 7 . Ayetinde: O, sana Kitab’ı indirendir. Onun (Kur’an’ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihdir.4 Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar, “Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır” derler. (Bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar. Gordugunuz gibi, Kuran bir kitaptır. Herkezde bunu bilir, mesela benim evimde 3 tane var, ucude kitap oldukları icin kutuphanede duruyor. Benim anlatmak istediğim ve bazılarının anlamak istemediği şeyler ise şunlardır: 1- İslami kaynaklara göre, Allahın veya peygamberinin bir kitap yazma fikri yokken, Allah nasıl bir kitap indirmiş gibi söz eder? 2- Diyelimki islami kaynakların tümü yanlış ve Allah kitap göndermeyi istemişti ve Kuranda kuran derken yazılacak olan kurandan bahsetti. Peki öyleyse, bazı ayetlerde daha kuran bile yazılmamışken, nasıl sanki Kuran yazılmış ve dağıtılmış gibi bahsediyor? Bakınız ayete: Zuhruf Sûresinin 31 . Ayetinde: “Bu Kur’an iki şehrin birinden bir büyük adama indirilseydi ya!” dediler. Gördüğünüz gibi kuran indirilmiş ve kafirler kuranı görünce “Bu Kur’an iki şehrin birinden bir büyük adama indirilseydi ya!” demişler. Demekki yazılacak olan Kurandan bahsetmiyor, yazılmış ve dağıtılmış olan bir kurandan bahsediyor. Oysaki tüm islam kaynaklarına göre, Kuran muhammedin ölümünden sonra yazılmış. Bu vahiy de muhammedten başkasına inemeyeceğine göre, gerisini siz düşünün artık. Demekki, Kuran daha öncede yazılmış ve dağıtılmış ve okuyanlardan bazıları inanmış, bazıları inanmamış. Sonrada tekrardan başka bir Kuran yazılmış ve içine de bu ve buna benzer ayetler eklenmiş. Üstelik Allah "Kuran yazın" diye kimseye bir emir vermemiş olduğu halde, defalarca başka başka Kuranlar yazılmış. Arkadaşlar bu yazdıklarım din denen şeylerin tamamının yalan olduğunun en büyük ispatıdır. Benimle uğraşmayı bırakında bana bu ayetin cevabını verin. Zuhruf Sûresinin 31 . Ayetinde: “Bu Kur’an iki şehrin birinden bir büyük adama indirilseydi ya!” dediler. Tekrar soruyorum: "Bu Kuran" dediği hangi Kuran? Kimse anlamamazlıktan gelmesin. Nasıl yazdığımı filanda bırakıp, ne yazdığıma cevap verin. Bu ayete başka bir ayetle cevap verirseniz, Kurandaki başka çelişkileride ortaya çıkarmış olursunuz. Onun için bana bu ayetin cevabını verin lütfen. Zuhruf Sûresinin 31 . Ayetinde: “Bu Kur’an iki şehrin birinden bir büyük adama indirilseydi ya!” dediler. Kim indirmiş bu Kuranda bahsedilen Kuranı? Yoksa sayın haksöz'ün de dediği gibi, Kuranı Allah yerine şeytanmı indirdi acaba? Allah şimdiki Kuranda, şeytanın indirdiği kurandan mı bahsediyor? Saygılarımla. Alıntı
Φ hoara Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2006 1- İslami kaynaklara göre, Allahın veya peygamberinin bir kitap yazma fikri yokken, Allah nasıl bir kitap indirmiş gibi söz eder? kitap yazı demektir. bu ister ciltlenmiş olsun ister yaprağa yazılmış ve kuran levh-i mahfuzdan bir yazıdır 18/27-rabbinin kitabından sana vahyedileni oku bu ayette de oku kelimesi kuran kelimesi ile aynı anlamdadır ayeti " rabbinin yazısından sana vahyedileni oku " şekilde düşünürsen bir sorun gözükmez yani yazı ve okunan şey elçi zamanında vahyedilen ve parşömenlere yazılanı kapsarken bu gün kitap ve okumasını kapsıyor. Zuhruf Sûresinin 31 . Ayetinde:“Bu Kur’an iki şehrin birinden bir büyük adama indirilseydi ya!” dediler. Gördüğünüz gibi kuran indirilmiş ve kafirler kuranı görünce “Bu Kur’an iki şehrin birinden bir büyük adama indirilseydi ya!” demişler. okunan iki şehrin birinden büyük adama indirilse ya seklinde ayeti okuyabilirsin 6/7-eğer sana kağıt üzerinde yazılmış bir kitap indirseydik de onu elleri tutsalardı inkar edenler yine bu bir büyüdür derlerdi syg Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2006 Sayın Evrensel ve Evrensel'in sıkı takipçisi Sevgili la_bohéme; Israrınızı anlayabiliyorum.Ama sonuç alamayacağınızı görün artık.Kitap olarak adlandırılsada İlk vahiyden itibaren Kuran bir kitaptı zaten.Şu söze dikkat edin lütfen.Kuran tamamlandı veya kitap tamamlandı/bitti denmemiştir peygamberimizce (S.A.V) Vahiy tamamlandı denmiştir.Bu vahiyler topluluğu birarada toplanarak bizim anladığımız anlamdaki Kuran oluşturulmuştur.. Şimdi;Kuran'ın kitap olarak adlandırılması,onun Allah kelamı olmadığı sonucunu mu çıkartıyor..?Diyorsunuz ki ''değiştirilmiştir''.İman eden hiçbir müslüman bırakın bunu onaylamayı,olabilir bile diyemez.Zira Allah Kuran'ı kıyamete kadar koruyacağı garantisini aynı Kuran'da vermiştir.Allah'ın sözü dururken,peygamber kalksa senin dediğini dese o peygamberi tanımam ki sizin sözünüzü kaale alayım.. Şimdide şu sözlerini ele alalım: Dahada önemlisi sevgili la_bohéme, niye bu kadar çarpıcı mucizeler olmuşsa, bu kadar çok inanmayan insanlarda olmuş. Adam güya inananları kovalıyor, o anda deniz yarılıyor ve inananlar denizin içine kaçıyor. Kovalayanlarda denizin yarıldığını görmesi bir yana, yarılan denizin içine kendide girerek kovalamaya devam ediyor. "Denizde yarıldı, üstelikte ben bunu sadece görerek değil, içine bile girerek hissettim" deyip imana gelmiyorda inanmayanları kovalamaya devam ediyor. İnsan akılsız olurda bu kadarmı akılsız olur? Hangi insan böyle birşeyi gördükten sonra iman etmez? Onuda bırakın, bu insanların daha önce tepesine gökten alev topları yağmış, o zamanda inanmamışlar. Kendinizi o insanların yerine koyun, inanmamazlık edebilirmiydiniz? Dahasıda var. Bırakın inanmayanları, bu kadar mucizeye rağmen, denizin içinden geçen, gökten yağan alev toplarını gören, gökten yağan ekmekleri yiyen inananlar arasından bile bu kadar mucizeye rağmen hala inanmakta şüpheye düşenler oluyor. İnsan mantığına sığacak şeylermi bunlar? Bugün deniz yarılsa ve içinden geçilse bir tane ateist kalırmı acaba? Saygılarımla. Olur ve olduğuna da şahitlik edebilirim.Peygamberimizin (S.A.V) en büyük mucizesi olarak gösterilen Kuran hakkında yazıp durduğun saçmalıklar çok mu akıllıca.Ne istiyorsun,denizin yarılmasını mı,gökten tepene ateş yağmasını mı..? Eğer insanlar sözlerine sadık kalabilseler,sapkınlığa/küfre düşmeseler neden 250.000 peygamber gelsindiki.İman edenler yanında senin gibi iman etmeyenler de (Yanlıştan Allah'a sığınırım) hala mevcut görüldüğü üzre.Yalanlama gayreti içinde olduğun için Kuran'ın içindeki güzellikleri göremez duruma gelmişsin.Daha da kötü duruma düşeceğinden korkarım.. Deniz yarılmış,Hz.Musa(S.A) ve Yanındakiler geçmiş gelgelelim buna tanık olan o insanlar kısa bir süre sonra yeniden küfre saplanmışlar.Bu onların imanı ile alakalı,Allah Doğru yolu gösteriyor seçim bize ait.Dilediğin neyse onu yaşarsın.Sen öyle yapmıyormusun Sayın Evrensel..? Kes yapıştır benim adetim değildir,enazından bir 20 dakikanı ayırıp Kuran'ın içindeki mucizeleri araştırmanı tavsiye ederim.Yapmak yapmamak sana kalmış.. Saygılar.. Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2006 soyut olan vahyin,o sonsuz manaların elbisesi,göründüğü yer,belki sizin deyiminizle maddeye büründüğü haldir,ama kur'an özü itibariyle madde değildir,bu çok saçma!,çünkü bir kitapta asıl olan onun sayfaları,yada içindeki kelimeler değil o kelimelerin ifade ettiği manadır.sonsuz bir ilimden gelir,küllinin cüz'ide göründüğü yerdir kur'an,güzelliğin zuhur ettiği yer,Hakkın,Adil-i mutlakın bütün esma ve sıfatıyla tezahür ettiği yerdir.aptalların çelişki zannettiği biraz aklı olanların ikliminde huzur bulduğudur kur'an.kur'an aşktır.varlığın varlığa ilan-ı aşkıdır.kur'an hiçbirşey olamamışları herşey yapandır,hiçbirşey olmamakta ısrar edenleri cehenneminde yakıp varlığa katandır kur'an. Hz.Muhammeti nasıl bir devrin şahsiyeti sayabilirsiniz.? Yada romeo ve jullieti nasıl bir devrin öyküsü sayabilirsiniz. Hz.Muhammet ve Kur'an dünden bugüne büyük ahlaki değerler taşımışlardır.Peki her zaman 1-0 maça başlıyoruz çünkü bu dinden ve allahın varlığından uzak kişiler ne yapıyor Kendilerini bilimin kollarına bırakıyorlar.Bilimde bizim bildiğimiz kadardır ancak.Yarın 400 yıl yada hadi 200 yıl sonra bilim.Arkadaş bugüne kadar söylenen bütün bilimsel değerler bir bir çürümüştür.Düne kadar evrenin varolmasını ancak bildiklerimizle açıklıyorduk.Ancak bu gün bildiklerimiz bu evrenin bir yaratıcısı var derse ne olacak.Bakınız inanç çok farklı bir kavram bilimsel değerlere her zaman saygıyla ve kayıtsız bir öngörüyle kabule varız.Ancak bu gün bu forumdaki ateist arkadaşlarda şunu görmek mümkün.El kitapları Turan Dursun,birazda İlhan Arsel. Ben Çanakkale ve Kurtuluş savaşalarını incelerekn bir şey çok dikkatimi çekti. Asla dünyanın en büyük donanmasına karşı kıçı kırık topçu savaşıyla yada piyade savaşıyla üstün gelemezdiniz. Bu üstünlükte o elleri öpülesi,o aziz hatıraları önünde saygıyla eğilisi insanların inanılmaz bir inanç ve iman duyguları vardı.Vatan=Namus kavramıyla ölüme gitmekten bir kez bile çekinmediler. Şimdi burada bizi vıdıvıdı yapmakla suçlayan arkadaş eminimki elinde cigarası yeni yeni turan dursun-ilhan ersel kokteylleri yapacak bize.vıdıvıdı etmeyen ve gerçekleri suratımıza bir şamar gibi vurup duranlar bilmelilerki. Maneviyat olgusundan uzak kalan bir insan asla gerçekte kendi değerlerinin farkında olmayacaktır.Sizlerde varolun,sizlerde bu forumda düşüncelerinizi ifade edin.Bilinki bizim için kıymetlisiniz. her ikinizede bu güzel cevaplarınız için teşekkür ederim. Alıntı
Φ Shatin Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2006 Değerli arkadaşlar, Şimdi konuya bir açıklık getirelim. Kuran bir Kitaptır dedik. . . . Yani adı Kuran olan somut bir maddeyi, soyut bir manaya çekecekler. Onu her zamanki gibi, ruhlar alemine, bilinmezliklere sürükleyecekler. Basit mantıktan uzaklarda, mecazi anlamlarda anlatacaklarki, ortalık bulansın, kafalar karışsın. Hurafelerden uzak, mutlu bir yaşam sizlerin olsun. En derin sevgilerimle. İslamiyete inanan bir müslüman olarak söylemek istiyorum ki çok güzel hazırlanmış bir yazı Bence her müslümanın bunu yapması gerekir en az senin kadar yapması gerekir. Çünkü bu güne kadar ünlü bilim adamları her zaman islamiyeti ve kuranı sorgulamışlardır. Hiçbiri bizim yaptığımız gibi -ki inşallah yavaş yavaş bende o büyük zatlar gibi araştırma içinde olacağım- sadece öyle yazıyor öyle söylendi deyip kestirip atmamışlar. Beşer şaşar denmiş. bu bizler için söylenmiş bir söz. Ha şunu da belirteyim ki ben din yoktur kuran yalandır yanlıştırı hala kabul etmiyorum ama yazınız gerçekten çok güzel ve emek harcanarak yapılmış. bu konuda sizi tekrar tebrik etmek istiyorum aynı zamanda teşekkür etmek istiyorum. hem inançsızlar için hem herhangi bir kavrama inanan insanlar için örnek alınacak bir çalışma Ve şüphesiz ilk işim kuranın ilk ayetlerinin oluşmaya başladığı dönemden kitap haline kadar gelen dönemde neler olduğunu gelişimin nasıl olduğunu araştırmak olacaktır. bu konuda ışık tutup öncülük ettiğiniz için çok teşekkür ederim. saygılar, Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2006 Ne sandiniz yani,inanmak icin hergün yeni bir ispatmi gösterecekti Allah sizlere,mademki aklimiz var diye iddiada bulunuyorsunuz o zaman gösterin aklinizin ne ise yaradigini,ben inanmiyorum demek cok kestirme bir yol ve ancak aklini kullanamayanlarin ragbet ettikleri bir yoldur.Inananlarla alay etmek,birkac cümle yazabilmeyi,inananlari mat etmis gibi görmek ancak kendi inancsizliklarinin daha fazla güclenmesine yardimci olur ama inananlari etkilemekten uzaktir. Kur'an degistirildi diyenlerin bunu ispat edecek hicbir dayanaklari yoktur olamaz cünkü Kur'an asla degistirilemez,Kur'ani degistirilmistir iddiasinda bulunanlar zaten hicbir inanca sahip olmayanlar veya müslüman olmayanlardir.yani Kur'anin degistirilip degistirilmemesi onlari fazlada ilgilendirmedigine göre neden oturup kalkip Kuranla kavga ederler peygamberi kötülerler bunu anlamak icin Hristiyan ve Musevi dünyasina bakmak gerekir,cünkü Islami karalamak icin bütün imkanlarini seferber etmislerdir,bu savasin nedeni, Islamiyetin hergecen gün biraz daha güclenmesini önlemektir.Bir insanin inandigi degerler neden birilerini rahatsiz ediyor neden o inanclara saldiriliyor,neden illede ayetlerde celiskiler var diye birileri isgüzarlik yapmaya basliyor,neyi kime ispat etmeye calisiyor? Bunlara akil sir ermiyor ama gercek su ki,Kur'anda böyleleri icinde yeterli ayetler vardir,bi okusunlar belki faydali olur kendilerine saygilarla Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2006 Inancsizlarn azinlikta kalmis olmalari gösteriyorki,onlar sadece inkar etmek icin varlar,karsilarina hangi delille cikilsa yine inkar icin bir neden bulurlar.Inanmamanin,farkli nedenleri vardir,bu nedenlerden bir tanesi bilmemektir,yani yüzeysel bakarak ahkam kesmektir.ikincisi,inanmamakla kendini özgür sanmaktir.yani Allah'a karsi yükümlü olmadigi kanisi,ücüncüsü,inancsiz olmakla kendini daha ilerici daha modern sanmak,veya birilerinin maksatli din karsiti calismalarinin etkisi altinda kalarak onlarin savasini vermek. saygilarla Alıntı
Φ Evrensel Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2006 İslamiyete inanan bir müslüman olarak söylemek istiyorum ki çok güzel hazırlanmış bir yazı Bence her müslümanın bunu yapması gerekir en az senin kadar yapması gerekir. Çünkü bu güne kadar ünlü bilim adamları her zaman islamiyeti ve kuranı sorgulamışlardır. Hiçbiri bizim yaptığımız gibi -ki inşallah yavaş yavaş bende o büyük zatlar gibi araştırma içinde olacağım- sadece öyle yazıyor öyle söylendi deyip kestirip atmamışlar. Beşer şaşar denmiş. bu bizler için söylenmiş bir söz. Ha şunu da belirteyim ki ben din yoktur kuran yalandır yanlıştırı hala kabul etmiyorum ama yazınız gerçekten çok güzel ve emek harcanarak yapılmış. bu konuda sizi tekrar tebrik etmek istiyorum aynı zamanda teşekkür etmek istiyorum. hem inançsızlar için hem herhangi bir kavrama inanan insanlar için örnek alınacak bir çalışma Ve şüphesiz ilk işim kuranın ilk ayetlerinin oluşmaya başladığı dönemden kitap haline kadar gelen dönemde neler olduğunu gelişimin nasıl olduğunu araştırmak olacaktır. bu konuda ışık tutup öncülük ettiğiniz için çok teşekkür ederim. saygılar, Çok Değerli Shatin, Aslında anlatılanı gerçek manada anladığınız için, ben size çok teşekkür ederim. Ve bende sizi can-ı gönülden kutlarım. İnanınki bizlerde iyilik peşine düşmüş insanlarız. İnsanları dinden çıkartarak elimize hiçbir şahsi menfaat geçirmeyeceğimizide çok iyi biliyoruz. Yani bu forumda yazdıklarımızın hiçbiri çıkar amaçlı değildir. Tam tersine bazen biraz sert üsluplada olsa, amacımız insanidir. Bizler sizlerden akıllıda değiliz. Kendi hesabıma konuşayım; eminimki siz benden daha akıllısınız. Benim dinden çıkarken yaptığım şey, sadece korkmadan, hiçbirşeyden çekinmeden Kuranı düz bir mantıkla okumaktır. Dinden çıkmadan önce yaptığım ise, Kuranda gördüğüm mantıksızlıkların üstünü kapatmaya çalışarak kendimi zorla inandırmaktı. Her seferinde "Yaa herhalde bunu demek istememiştir. Bunu söylüyor ama herhalde şunu demek istemiştir" diyerek okudum. Çünkü cehennem korkusuyla okuyordum. "Ya okuduktan sonra inanmazsam" diyerek çoğu zamanda fazla okumamaya da gayret ediyordum. Kuranda Allah kolay okunsun, kolay anlaşılsın diye Kuranı kolaylaştırdığını yazar. Öyleyse ben neden normal mantığımı bırakarak, başka mantıklarla kuranı anlamaya çalışayımki? Zaten Allah nasıl olurda insanların anlamasını beklediği Kuranda herşeyi basitçe anlatmak yerine çeşitli mecazi anlamlar ve imalarla yazsın. Eğerki biz Kuranı okuyupda yanlış yorumlayıp dinden çıkmış bile olsak bu bizim değil Allahın sorunudur. Çünkü kendisi eğer varsa ve bizi yarattıysa, bizim Kuranı okuduğumuz mantığı da kendisi vermiştir mutlaka. Eğer onun verdiği bir akıl seviyesiyle dinden çıkmışsam, bu benim değil onun hatası demektir. Çünkü biz hiçbirimiz cehennem meraklısı değiliz. "Yok, kibirden, inattan dolayı anlamak istemezler" derler ama, biz cehennemde yanmayı göze alacak kadar kibirli ve inatçı nasıl olabiliriz. Hemde sonsuza kadar en derin acılarla yanacakmışız, buna rağmen nasıl kibiri ve inadı ön planda tutabiliriz? Sizce bu kadar da akılsız yada enayi olabilirmiyiz hiç? Ben dinlerde anlatılan Allah inancını taşımıyorum. Ama başka türlü bir tanrının varlığına ihtimal veriyorum. Sizede tavsiyem, dininizi yeniden sorgularken, tanrı veya Allah meselesini ayrı tutmanızdır. Sizi tekrar tebrik ediyorum doğa dostum. Alıntı
Φ Evrensel Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2006 Evet Sevgili Arkadaşlar, Sorgulama devam ediyor. Kuran kitap değildir veya sadece kitap değildir diyenlere cevap yazmaya gerek görmüyorum. Çünkü onların neden ve niçin öyle diyeceklerine taa başından açıklamıştım. Soru devam ediyor. Allah Kuranda Kuranı bir kitap olarak nitelendiriyor. Ve sanki Kuran tamamlanmış ve üstelik dağıtılmış gibi bahsediyor. Allahın Kuranda dağıtılmış gibi bahsettiği Kuran, hangi Kuran? Eğer şimdiki Kuransa içinde o ayetlerin olmaması gerekirdi. Tekrar saygılarımla. Alıntı
Φ Shatin Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2006 Çok sevgili Evrensel ben bir müslüman olarak şuna inanıyorum ki gerçekten insanlara bu akıl boşa verilmemiştir. herşeyi okuyup araştırıp öğrenmesi gerekir. Eğer gerçekten Kuran değişmişse bunu da araştırıp öğrenmemiz gerekir. ya da sizin bahsettiğiniz diğer konular da doğruysa bunları da araştırıp doğruluğunu ya da yanlışlığını öğrenmemiz gerekir. hiçbir islami öğretide bu budur araştırıp sormanıza gerek yok allaha havale edin demiyor. ben bunu bütün müslüman arkadaşlarımdan beklerim. sonuçta başka bir yazımda yazdığım gibi bütün büyük islami düşünürler bilim adamları belli dönemlerde islamı allahı da kendi hayatlarında sorgulamışlardır. delillerini belli çerçevelere dayandırarak inanmışlardır. sizin gibi bir bilgi birikimiyle böyle konuları paylaşmak da gerçekten güzel ama ben sizinle aynı görüşü paylaşan arkadaşları (ateistleri) sizin gibi sadece eleştirel objektif görmek isterim ama görüyorum ki bir çok arkadaşımız sadece islamiyete ya da belli kavramlara saldırmayı tercih ediyorlar. paylaşımlarınızın devam etmesi dileğiyle saygılar, Alıntı
Φ omursun Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2006 Kuran bir kitap olduğu için, elle tutulan ve gözle görülen bir maddedir. Nasıl ki, okullarda okutulan tüm kitapları görebildiğimiz ve tutabildiğimiz gibi; kuran da onlar gibi elle tutulur ve gözle görülür bir maddedir. Kuranı sayfalara ayırırsanız, kuran olma özelliğini kaybeder. Zira parçalara ayrıldıktan sonra gördüğünüz ve tutabildiğiniz maddeler Kuran değil onun parçalarıdır. Bu yüzdende o parçalara Kuran veya Kuranlar diyemeyeceğimiz için, onlara olsa olsa Kuran parçaları diyebiliriz ama tekil bir manada Kuran diyemeyiz. Tekrar ediyorum; onlara Kuranlar diyemeyiz. Sayıları birden fazla olacağı için, Kuran da diyemeyiz. Sadece Kuran parçaları diyebiliriz. YUKARIDAKİ YAZI SAYIN EVRENSEL DEN ALINTIDIR. Cevabımı biraz mizahi olarak vereceğimden dolayı şimdiden özür. KUR,AN ın elle tutulmayan gözle görülmeyen bir kitap olduğunu söyleyen mi var? KUR,AN da okullarda ki kitaplar gibi elle tutulur gözle görülür. Zaten görünmese olmaz ise neyin tartışmasını yapacağız değilmi. KUR,AN ı sayfalara ayırırsak KUR,AN olma özelliğini kaybedermiş zira parçalar KUR,AN değil onun parçaları imiş KUR,AN ı parçalara ayırıp ta ayrılan parçalara İNCİL ve yahut TEVRAT parçaları diyenmi var tabidirki KUR,AN ı parçalara ayırdığınız için KUR,AN parçalarıdır.Bu yüzden dirki o parçalara KUR,AN lar diyemeyiz ama KUR,AN dan parçalar diyebiliriz. Kim diyorki o parçalar tekil bir manada kuran dır diye? tekrar ediyorum parçalara KUR,AN diyemeyiz sayıları yani parçalar birden fazla olduğu için sadece KUR,AN parçaları diye biliriz. Sevgili arkadaşlar İnsan elle tutulan gözle görülen bir maddedir.Nasılki sokaklarda okullarda görebildiğimiz gibi İnsan da gözle görüle bilir elle tutulabilir bir madde dir. İnsanı parçalara ayırırsanız tekil bir İnsan olmaz onun parçaları olur? ne mantık ama değilmi sanki kimse bil- mez.El ayak kafa bacak göz vs ama en önemlisi de beyin değilmi şimdi bunlara İnsan diyemeyiz İnsan parçaları diyebiliriz gördüğünüz gibi ne mantık değilmi ama burada bir tuğaflık oldu şimdi ayrılan parçalardan beyini ele alalım beyin aynı zaman da akli faliyetlerimizi de yürütür İnsanı parçalara ayırdığımızda beyin madde olarak elle tutuluyor gözle görülüyor fakat aklı göremedim acaba akıl madde değilmi değilse madde olan İnsanda madde olmayan akıl nasıl olur ve yahut ayrılan İnsan parçalarından beyni ve yahut aklı çıkarsak parçalar İnsan olurmu gibi. ALLAH AKIL FİKİR VERSİN. OMURSUN. Alıntı
Φ Evrensel Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2006 ALLAH AKIL FİKİR VERSİN. OMURSUN. Sevgili omursun, Öncelikle aramıza hoşgeldiniz. Konuyu okurken birkaç şeyi gözden kaçırmışsınız sanırım. Kuran tabiki bir kitaptır ve benim amacımda onun bir kitap olduğunu ispatlamak değildi. Ama yinede konuya girmeden önce onun bir kitap olduğunu başkalarınada tastikletmek zorundaydım. Zira bazı teist arkadaşlar konuyu bulandırmak amacıyla, onun kitaptan ziyade başka manalara geldiğini söyleyeceklerdi. Nitekimde öyle yaptılar, konuyu dağıtmaya çalıştılar. Konunun özü, şudur: Kuran denen kitapta sanki kurandan önce bir başka kuran daha varmış gibi bahseden bir ayet var. Ve bu ayette onun daha önceleride yazıldığını ve sonradan değiştirildiğini ispatladığı gibi; aynı zamanda onun bir Allah kelamı değil insan yazması olduğunu da gösteriyor. Yani mesele bundan ibaret. Kitap olup olmadığı konusunu çoktan geçtik. En derin sevgilerimle, dostum. Tekrar hoşgeldiniz. Alıntı
Φ omursun Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2006 Sayın Evrensel. Kibar ve alicebaplığınıza teşekkür ederim hoş bulduk derim saygılar sunarım. OMURSUN. Alıntı
Φ omursun Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2006 ERKEKLER, kadınları, Allah'ın kendilerine onlardan daha fazla bağışladığı nimetler ve sahip oldukları servetten yapabilecekleri harcamalarla koruyup gözetirler. Dürüst ve erdemli kadınlar, gerçekten Allah'ın koru[nmasını buyur]duğu mahremiyeti koruyan sadık ve itaatkar kadınlardır. Kötü niyetlerinden korktuğunuz kadınlara gelince, onlara [önce] nasihat edin; sonra yatakta yalnız bırakın; sonra dövün; ve bundan sonra itaat ederlerse onları incitmekten kaçının. Allah gerçekten yücedir, büyüktür. NİSA-34. AÇIKLAMA. onlardan bazısına diğerlerinden daha fazla ..." -Kavvâm ifadesi, kâim'in ("bir şeyden sorumlu kişi" veya bir şeyi veya kişiyi "koruyup gözeten") mübalağa halidir. Böylece, kâme ale'l-mer'e ibaresi, "kadının geçimini üstlendi" veya "onun geçimini sağladı" anlamlarına gelir . Kavvâm gramatik kalıbı kâim'den daha kapsayıcıdır ve maddî bakım ve koruma kavramları ile ahlakî sorumluluk kavramının bileşimini ihtiva eder. Bu son zikredilen faktörden dolayı bu ibareyi "erkekler kadınları koruyup gözetirler" kavranamayanı (ğayb) koruyanlardır, çünkü Allah korumuştur [ve korunmasını istemiştir]". isyan"; burada "kötü niyet" olarak çevrildi), günümüzde "ruhsal baskı" olarak tanımlanan durumu da içine alan, kadının kocasına veya kocanın karısına karşı her türlü bilinçli kötü davranışını ifade eder. Bu terim, koca ile ilgili olarak da kocanın karısına fiziksel anlamda "kötü muamele"sini gösterir . Bu bağlamda kadının "kötü niyet"i, evlilik sorumluluğunu kasıtlı ve sürekli olarak ihmal etmesine delalet eder. Birçok sahih rivayetten de açıkça anlaşılacağı gibi, Hz. Peygamber'in kendisi, erkeğin karısını dövmesini şiddetle kınamış ve çeşitli vesilelerle, "İçinizden biri, köle döver gibi karısını dövüp sonra da gece onunla yatabilir mi?" buyurmuştur (Buhârî ve Müslim). Başka bir Hadiste ise, "Allah'ın hizmetkarlarını hiçbir zaman dövmeyiniz" sözleriyle kadını dövmeyi yasaklamıştır (Iyaz b. Abdullah'dan rivayetle Ebû Dâvûd, Neseî, İbni Mâce, Ahmed b. Hanbel, İbni Hibbân ve Hâkim; Abdullah b. Abbas'dan rivayetle İbni Hibbân ve Ümmü Gülsüm'den rivayetle Beyhakî). İsyankar bir kadını dövme izni veren yukarıdaki Kur'an ayeti vahyedildiğinde Hz. Peygamber'in, "Ben bir şey istedim. Ama Allah başka bir şey irade etti. Allah'ın irade ettiği şey, en hayırlısıdır" dediği rivayet edilmiştir (bkz. Menâr V, 74). Bütün bunlarla birlikte, vefatından kısa süre önce Veda Haccı münasebetiyle yaptığı konuşmada, kadının sadece "gayriahlakî davranışta bulunmaktan açık şekilde suçlu bulunması" halinde dövülebileceğini ve bunun da, "acı vermeyecek şekilde yapılması" (ğayr-i müberrih) gerektiğini bildirmiştir. Bu mealdeki Hadislere Müslim, Tirmizî, Ebû Dâvûd, Neseî ve İbni Mâce'de rastlanmaktadır. Bu Hadisler ışığında bütün otoriteler, eğer her şeye rağmen dayağa başvurulursa, bunun hafif veya sembolik nitelikte olması, "bir misvakla veya benzeri bir şey" ile (ilk dönem alimlerinin görüşlerine dayanarak Taberî) veya hatta "katlanmış bir mendil" ile yapılması (Râzî) gerektiğini vurgulamışlardır; ve bazı büyük İslam bilginleri (mesela Şâfiî) dayağa istisnaî olarak izin verilmiş olduğu ve tercihen bundan sakınılması gerektiği görüşündedirler. Nitekim bu görüşü Hz. Peygamber'in konuya ilişkin şahsî hassasiyetiyle de desteklemişlerdir. KUR,AN VE İSLAM KURTULUŞTUR. OMURSUN. Alıntı
Φ Evrensel Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2006 ERKEKLER, kadınları, Allah'ın kendilerine onlardan daha fazla bağışladığı nimetler ve sahip oldukları servetten yapabilecekleri harcamalarla koruyup gözetirler. Dürüst ve erdemli kadınlar, gerçekten Allah'ın koru[nmasını buyur]duğu mahremiyeti koruyan sadık ve itaatkar kadınlardır. Kötü niyetlerinden korktuğunuz kadınlara gelince, onlara [önce] nasihat edin; sonra yatakta yalnız bırakın; sonra dövün; ve bundan sonra itaat ederlerse onları incitmekten kaçının. Allah gerçekten yücedir, büyüktür. NİSA-34. Sevgili omursun, Sanırım konuyu yine anlamamışsınız, buradaki konunun kadınlarla veya kölelerle alakası yok. Kuranda "fazlalık bir ayet var" diyorum konu o. Hatta bir değil birden fazla, fazlalık ayet var ama bir tanesi çok dikkat çekici. Topici baştan okursanız anlayacaksınız. Saygı ve sevgilerimle Alıntı
Φ omursun Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2006 Sayın evrensel sormuş. Buna göre henüz tamamlanmamış haline ne adlar verebiliriz? 1- Sureler. 2- Ayetler. Neden? çünkü henüz kuran oluşturulmamıştır. Yani henüz Kuran yoktur CEVAP. Kur'an'ın şimdiki durumu ile dizilmiş haline Habeşçe bir kelime ile "Mişhaf >>> Mushaf" denir, (kitap) bu-1. KUR,AN ın tamamlanmamış halinede KUR,AN denir sebebi KUR,AN levhi mahfuzda Kitap halindedir ve peyderpey indirilmiştir.TAMAMLANMAMIŞ halınede KUR,AN ın sureleri ve Ayetleri diyebiliriz niye o kadar zorlanıyorsunuz.buda-2. Evrensel. Şimdi gelelim son noktaya, Kuran eğer Allahın gönderdiği bir kitap olmuş olsaydı, Allah henüz Kuran diye bir şey yokken, sanki kuran diye bir kitap veya bir bütün varmış gibi bahsedermiydi? CEVAP. LEVHİ MAHFUZ. N eyi çağırıştırıyor size yoksa sizde ordamı idiniz. Evrensel. Bakara(*) Sûresinin 97 . Ayetinde: De ki: “Her kim Cebrail’e düşman ise, bilsin ki o, Allah’ın izni ile Kur’an’ı; önceki kitapları doğrulayıcı, mü’minler için de bir hidayet rehberi ve müjde verici olarak senin kalbine indirmiştir.” Dikkat ederseniz Allah yukardaki ayette henüz Kuran yokken Kurandan bahsettiği gibi, aynı zamandada indirmiştir derken geçmiş zaman eki kullanarak sanki Kuran tamamlanmış gibi bir ifade kullanıyor. Ve yine dikkat edinki Ayetler demiyor, Surelerde demiyor, Kuran diyor. Oysaki o ayet indiğinde henüz Kuran inmemiş durumdaydı. Dahada detaya gireceğim ama şimdilik birkaç ayet daha örnek verelim CEVAP. ALLAH KUR,AN ı Peygamberimize vahy ederken söylemi demeliydi Sure 10- Ayet 20. Anlıyamadığınız bir var ve yahut anlamak istemiyorsunuz kur,an hem bir bütünün adıdır hem sureler ve ayetler KUR,AN Ayetleridir KUR,AN dan Ayet ve Sureler iniyor KUR,AN inmedi diyorsunuz inen sure ve ayetler osmanlı tarih mi idi ne denilmesini bekliyorsunuz el insaf. Evrensel. Bakara(*) Sûresinin 185 . Ayetinde: (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir. Yine ayet veya sure kelimesini kullanmıyor, ramazan ayında Kuranın tamamı indirilmiş ve bitmiş gibi bahsediyor. Âl-i İmrân(*) Sûresinin 58 . Ayetinde (Ey Muhammed!) Bunu (bildirdiklerimizi) biz sana âyetlerden ve hikmet dolu Kur’an’dan okuyoruz CEVAP. AL-İ İMRAN Suresi size cevap vermiş anlıyamadınızmı eğer bunu da anlamadıysanız polemik yapmaya ajite etmeye gerek yok o zaman anlıyamadım dersiniz bizde aydınlatırız. Evrensel. Burada durum dahada vahim, çünkü ayetlerden bahsedilmiş olduğu halde yinede Kurandan bahsediyor. Yani Kuran varmış gibi vurgulanıyor. Üstelik ayetlerin ve Kuranın ayrı ayrı şeyler olduğu tastikleniyor ve ayrıcada Kuranın varlığından söz ediliyor. Üstelik "indirilecek olan Kuran" falan da denmiyor, direk olarak sanki o anda Kuran vermış gibi sözediliyor. CEVAP. Size bir soru KUR,AN olmazsa Ayet ve Sure olurmu anlıyamadınız mı şöyle açıklayayım sure ve ayet lerin KUR,AN dan indirilmediğini KUR,AN ın olmadığını nasıl biliyorsun KUR,AN varmış gibi vurgulanıyor diyorsunuz varki vurgulanıyor üstelik ayetlerin ve KUR,AN ın ayrı olduğu tastikleniyormuş nerede yazayımda beraber anlayalım( ey Muhammed bunu bildirdiklerimizi biz sana ayet lerden ve hikmet dolu KUR,AN dan okuyoruz) nerede ayrı şeyler olduğunun tastiği yine aynı terane KUR,AN varmış gibi söz ediliyormuş varki ediliyor. Evrensel. Nisâ(*) Sûresinin 82 . Ayetinde: Hâlâ Kur’an’ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından (indirilmiş) olsaydı, mutlaka onda birçok çelişki bulurlardı. Bakınız burada da sanki tamamlanmış bir kuran varmış gibi söz ediliyor. Üstelik sanki Kuran tamamlanmış ve derlenmiş vede bazı insanlara dağıtılmış bir kitapmış gibi değerlendiriliyor. CEVAP. Şunu artık anlamanız lazım değilmi KUR,AN ın sure ve ayetlerine ne denir KUR,AN sure ve ayetleri yani KUR,AN dan anlatılanlar yani osmanlı tarihi değil ne denilmesi gerekir KUR,AN var ve ondan sure ve ayetler indiriliyor birde nerede derlenmiş tamamlanmış bazı insanlara kitap olarak dağıtıldığını yazıyor zorlama yorum olmaz inen ayet ve sureleri düşünüp anlamaya çalışmaları öğütleniyor yani insan aklına hitap ediyor düşünmelerini salık veriyor. Evrensel. Enfâl(*) Sûresinin 32 . Ayetinde: Hani onlar, “Ey Allah’ım, eğer şu (Kur’an) senin katından inmiş hak (kitap) ise hemen üzerimize gökten taş yağdır veya bize elem dolu bir azap getir” demişlerdi. Bakınız, yine burda sanki kuran tamamlanmış ve birilerine dağıtılmış ve kimileri inanmamış gibi anlatılıyor. Oysaki bu ayetin indiği zaman kuran henüz tamamlanmamış ve kimseye de dağıtılmamıştır. CEVAP. Çarptmanın en ilginç olanını sona bırakmışlar Enfal-suresi 32. ayeti parantezsiz yazacağım durum nasıl anlaşılacak. ( ey Allah ım eğer şu senin katından inmiş hak ise hemen üzerimize gökten taş yağdır veya bize elem dolu bir azap getir.) sonra yine aynı nakarat KUR,AN Peygamberimiz zamanında mushaf edilip dağıtılmadı insanlara tebliğ edildi ikide birde aynı şey sanki KUR,AN Peygamberimiz zamanında mushaf haline getirilip dağıtılmış kimileri dediğide zaten inanmayan müşrikler hangi aklı başında müslüman der ALLAH ım gökten başımıza taş yağdır burada Enfal suresi -31-ayetide verelimde durum daha iyi anlaşılsın. ENFAL-31. Ve kendilerine her ne zaman ayetlerimiz ulaştırılsa, "Biz [bütün bunları] önceden de işitmiştik," derlerdi, "istesek, şüphesiz, biz [kendimiz] de bu tür sözler düzebiliriz: eski zamanlara dair masallardan başka bir şey değil, bunlar!" Anlaşılmıştır zannederim. Evrensel. Gördüğünüz gibi Kuran bir kitaptır. İslami kaynaklara göre muhammedin ölümünden çok sonraları yazılmıştır. Yukarıda bahsi geçen ayetler ise; Muhammedin sağlığında indirilmiştir ! Kurandaki kurandan bahseden ayetleri okuduğunuzda sanki Kuran Muhammed zamanında yazılmış ve hatta dağıtılmış olarak anlatıldığını görürsünüz. CEVAP. Görüldüğü gibi KUR,AN ın kitap olmadığını kimse iddia etmiyor KUR,AN bir kitaptır.(ne buluş değilmi ama) İslami kaynaklara göre Peygamberin vefatından sonra Mushaf haline getirilmiştir(burada nasıl mushaf haline getirildiğini yazmıyacağım çünkü islam tarihiniden biraz haberi olan olayı bilir.) Yukarıda bahsi geçen ayetler peygamberin sağlığında indirilmiştir yahu deveye sormuşlar neren eğri oda demiş nerem doğru peygamberin vefatından sonra ayet ve sure indirilmiştir diyen müslüman varmı o inanç sızların çarpıtması birde şu lafa bakarmısınız KUR,AN daki KUR,AN dan daha ne yazayım ALLAH AKIL FİKİR VERSİN. devam edecek. OMURSUN. Zaten Muhammed ölmeden Kuranın bir kitap haline getirilmemiş olması dahi başlı başına bir çelişkidir. İslami anlatımlara göre Kuranın muhammed döneminde yazılamamış olmasının sebebi muhammedin ölmesine 2 gün kalasıya kadar vahiy inmiş olmasıdır. Yani vefatına 2 gün kalasıya kadar Kuran tamamlanmamış olduğu için Muhammed kuranı yazıp, derleyip, toparlayıp dağıtamamıştır. Oysaki herşeye gücü yeten Allah, pekala muhammedi bir kaç yıl daha yaşatacak kadar güce sahip olmalıydı. Üstelik, yine islami kaynaklara göre, Kuranı yazma fikri Allaha veya Muhammede ait değil, sonrasındaki bir takım insanlara aittir. Yukarıdaki yazı sayın Evrensele aittir. CEVAP. ALLAH Peygamberini bir kaç yıl daha şüphesiz yaşata bilirdi de KUR,AN mı tamamlanmadı. Yine aynı terane islami kaynaklara göre???? KUR,AN ı yazma fikri ALLAH a ve Peygamberine ait değil sonraki bir takım insanlara aitmiş yine yazalımda belki faydası olur KUR,AN ALLAH Kelamıdır Peygamberimize vahy olmuştur Peygamberimizin vefatından sonra mushaf haline getirilmiştir. Evrensel. Üstelikte bu insanların Kuranı yazmak istemelerinin sebebi muhammede inen vahiylerin zamanla, kulaktan kulağa değişime uğramamasıdır. Üstelikte Muhammedin, "Ben ölürsem Kuranı yazınki değişmesin" diye bir vasiyeti de yoktur. Üstelikte İslama göre Allahın da "Kuranı yazın" diye bir ayeti veya isteğide yoktur. CEVAP. Yukarıda ki sayın Evrenselin sorduğu sorulara bu yazıyı okuyan sağduyu sahibi objektif insanlara soruyorum yazılanlarda sorulanlarda ne demek istediğini anlayan varmı. Lafa bak kulaktan kulağa değişime uğramaması dır ben ölürsem KUR,AN ı yazınki değişmesin diye vasiyeti yoktur????????????????? üstelik ALLAH ın da KUR,AN ı yazın diye bir ayet ve isteği yoktur. Sayın Evrensel karar verin değişmesini yazmak istiyorsunuz yoksa değişmemesinimi kopya zor zenaat birde insan kopyaladığını anlamazsa durum secaat arzederken sirkatini söylemeye benziyor. Evrensel. Madde kelimesinin neden bu kadar üstünde durduğuma gelince; şöyle anlatayım. İslamcı arkadaşlar bu yazıma itiraz sunarken, her zaman mecbur kaldıkları gibi işi mecazi anlamlara çekecekler. Yok efendim, Kuranda allahın bahsettiği kuran kelimesi, bildiğimiz kuran manasında değilde şu manada kullanılmıştır diyecekler. Yani adı Kuran olan somut bir maddeyi, soyut bir manaya çekecekler. Onu her zamanki gibi, ruhlar alemine, bilinmezliklere sürükleyecekler. Basit mantıktan uzaklarda, mecazi anlamlarda anlatacaklarki, ortalık bulansın, kafalar karışsın. Hurafelerden uzak, mutlu bir yaşam sizlerin olsun. En derin sevgilerimle. CEVAP. Sayın Evrensen Muhkem ve Müteşabihat ne demektir onu öğrenin ondan sonra mecaza geliriz sonra Ruhlar alemine gitmeye gerek yok aklınız soyutmu somutmu ondan haber verinde aydınlanalım. Tesadüflerden uzak mutlu ve umutlu yaşam dilerim. Saygılar. OMURSUN. Alıntı
Φ Shatin Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2006 güzel yazı kardeşim ellerine sağlık sevgili evrensel arkadaşımızın yazısı da çok güzeldi bende bir süredir internette araştırıyordum çok fazla tatmin edici cevap bulamamıştım açıkcası yazında biraz daha bu konuyla ilgili aydınlanmış oldum. bu forumun burasını çok seviyorum işte tezler ve antitezler çok güzel ortaya koyuluyor ve benim gibi bilgisiz insanlar bunlardan faydalanabiliyor çok teşekkürler herkese aydınlatıcı bilgilerinden ötürü Alıntı
Φ kutsalyaratik Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2006 Kuran icerigi gibi isminide Tevrattan almistir, aslinda ilham almistir. Tevrat yani TORAN buna yakin bir isim KURAN dir. Alıntı
Φ omursun Gönderi tarihi: 2 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 2 Kasım , 2006 Kuran icerigi gibi isminide Tevrattan almistir, aslinda ilham almistir. Tevrat yani TORAN buna yakin bir isim KURAN dir. ALINTI. Yahudiler'in kutsal kabul ettiği kitabın Türkçe ve Arapça'daki adı. Tevrat orijinal olarak İbranice yazılmıştir ve bu dildeki karşılığı Tora'dır. Beş kitaptan oluşur, bu yüzden de bazen Yunanca ismiyle Pentateuch (Penta-beş, teuch-tamamlanmış kitap, beş kitap anlamında) da denir. İbranice'de ise yine beş sayısının karşılığı Hameş'den türeme Humaş kelimesi kullanılır. Bu 5 kitabın Türkçe adları sırasıyla Tekvin (Yaratılış), Çıkış , Levililer, Sayılar ve Tesniye (Yasanın Tekrarı)'dir. Yabancı dillerde bu kitaplar Latince isimleriyle anılırlar, bunlar Genesis, Exodus, Leviticus, Numerii ve Deutronomy'dirler. Yahudiler genelde her kitabin ilk cümlesinden bir kelimeyi kitap ismi olarak kullanırlar ki, bunlar da Bereşit (Başlangıçta), Şemot (İsimler) , Vayikra (Ve çağırdı), Bamidbar (Çölde) ve Devarim (Sözler)'dir. Tevrat, Yahudilerin dini kurallarının kökeni ve temelidir. Tevrat bazen Türkçe'de Hristiyanlarca Eski Antlaşma diye bilinen 24 kitabın tümünü (Eski Antlaşma, İbranice Tanah) belirtmek için de kullanılır. Hıristiyanlık, Tevrat ve Tanah'ın diğer kitaplarını kutsal kabul eder ama Tanrı'nın yeni bir ahid kurduğunu kabul ettiğinden içerdiği uygulamaya dayalı kuralları geçersiz ilan etmiştir. İslam dini de Tevrat'ı kutsal kabul eder ama şu anki şeklinin Musa paygambere tebliğ edilmiş versiyonunun değiştirilmiş hali olduğu görüşündedir. Tevrat'ın son şeklini ne zaman aldığı kesin bilinmemektedir. Yahudi geleneğinde Tanrı tarafından Musa peygambere şahsen yazdırıldığına inanılmaktadır. Kur'an da bu görüşü destekler ve Allah tarafından Hz. Musa'ya indirilmiş bir kitap olarak kabul eder. Ancak modern bilimsel araştırmalar Tevrat'ı farklı gelenek ve hikayeleri içinde toplayan ve birkaç edisyondan geçmiş çok katmanlı ve kompleks bir eser olarak görürler. Bugüne ulaşmış eksiksiz haldeki Tevrat'lar M.S. 10 yy'dan kalma olmasına rağmen, Kumran çölü civarında tarihi M.Ö. 1 yy'a kadar uzanan Tevrat parçaları bulunmuştur. Muhtemelen küçük değişiklikler hariç son halini M.Ö. 6. yy ile M.Ö. 3. yy arası bir tarihte almıştır. VİKİPEDİ DEN ALINTI. TORAN DİYE BİR KELİME GEÇİYORMU İNSANLAR BİLMEDİKLERİ KONUDA YORUM YAPMASINLAR VE YAHUT ÇARPITMA YAPACAKLARSA BİRAZ KALİTELİ OLSUN HEPTEN KÖMİK OLMASIN SAYGILAR. OMURSUN. Alıntı
Φ katakuta Gönderi tarihi: 2 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 2 Kasım , 2006 CEVAP. Sayın Evrensen Muhkem ve Müteşabihat ne demektir onu öğrenin ondan sonra mecaza geliriz sonra Ruhlar alemine gitmeye gerek yok aklınız soyutmu somutmu ondan haber verinde aydınlanalım. Sayın omursun. Vereceğiniz cevap bu kadar mı? Sayın evrensel ben soyut olan hiç bir şeye inanmam gibi bir iddası mı varki ona; aklınız soyutmu somutmu ondan haber verinde aydınlanalım şeklinde konu ile alakası olmayan bir soru yöneltiyorsnuz. Ayrıca, konu kuranda ki hangi ayetler mecazidir hangileri muhkemdir değilki, hadi onu öğrenin sonra mecaza geliriz şeklinde saygısızca davranıyorsnuz ? Alıntı
Φ Evrensel Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Değerli arkadaşlar, Durum aynen tahmin ettiğim gibi devam ediyor. Teist arkadaşlardan hiçbiri şu ana kadar konunun özüne cevap veremedi. Bir kısmı beni eleştirmekle yetinmiş, bir kısmı ise aynen tahmin ettiğim gibi kuranın bir kitap olmadığından bahsetmiş. Oysaki içinde her ne yazarsa yazsın, Kuran herkezinde bildiği gibi bir kitaptır. Aksini iddia eden, Kuranı da inkar etmiş olur. Çünkü Kuranın içinde Allah da Kuranı bir kitap olarak nitelendirmiş. Bakınız bazı arkadaşların aksine Allah nasıl Kuranı bir kitap olarak nitelendirmiş: Âl-i İmrân(*) Sûresinin 7 . Ayetinde: O, sana Kitab’ı indirendir. Onun (Kur’an’ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihdir.4 Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar, “Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır” derler. (Bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar. Gordugunuz gibi, Kuran bir kitaptır. Herkezde bunu bilir, mesela benim evimde 3 tane var, ucude kitap oldukları icin kutuphanede duruyor. Benim anlatmak istediğim ve bazılarının anlamak istemediği şeyler ise şunlardır: 1- İslami kaynaklara göre, Allahın veya peygamberinin bir kitap yazma fikri yokken, Allah nasıl bir kitap indirmiş gibi söz eder? 2- Diyelimki islami kaynakların tümü yanlış ve Allah kitap göndermeyi istemişti ve Kuranda kuran derken yazılacak olan kurandan bahsetti. Peki öyleyse, bazı ayetlerde daha kuran bile yazılmamışken, nasıl sanki Kuran yazılmış ve dağıtılmış gibi bahsediyor? Bakınız ayete: Zuhruf Sûresinin 31 . Ayetinde: “Bu Kur’an iki şehrin birinden bir büyük adama indirilseydi ya!” dediler. Gördüğünüz gibi kuran indirilmiş ve kafirler kuranı görünce “Bu Kur’an iki şehrin birinden bir büyük adama indirilseydi ya!” demişler. Demekki yazılacak olan Kurandan bahsetmiyor, yazılmış ve dağıtılmış olan bir kurandan bahsediyor. Oysaki tüm islam kaynaklarına göre, Kuran muhammedin ölümünden sonra yazılmış. Bu vahiy de muhammedten başkasına inemeyeceğine göre, gerisini siz düşünün artık. Demekki, Kuran daha öncede yazılmış ve dağıtılmış ve okuyanlardan bazıları inanmış, bazıları inanmamış. Sonrada tekrardan başka bir Kuran yazılmış ve içine de bu ve buna benzer ayetler eklenmiş. Üstelik Allah "Kuran yazın" diye kimseye bir emir vermemiş olduğu halde, defalarca başka başka Kuranlar yazılmış. Arkadaşlar bu yazdıklarım din denen şeylerin tamamının yalan olduğunun en büyük ispatıdır. Benimle uğraşmayı bırakında bana bu ayetin cevabını verin. Zuhruf Sûresinin 31 . Ayetinde: “Bu Kur’an iki şehrin birinden bir büyük adama indirilseydi ya!” dediler. Tekrar soruyorum: "Bu Kuran" dediği hangi Kuran? Kimse anlamamazlıktan gelmesin. Nasıl yazdığımı filanda bırakıp, ne yazdığıma cevap verin. Bu ayete başka bir ayetle cevap verirseniz, Kurandaki başka çelişkileride ortaya çıkarmış olursunuz. Onun için bana bu ayetin cevabını verin lütfen. Zuhruf Sûresinin 31 . Ayetinde: “Bu Kur’an iki şehrin birinden bir büyük adama indirilseydi ya!” dediler. Kim indirmiş bu Kuranda bahsedilen Kuranı? Yoksa sayın haksöz'ün de dediği gibi, Kuranı Allah yerine şeytanmı indirdi acaba? Allah şimdiki Kuranda, şeytanın indirdiği kurandan mı bahsediyor? Saygılarımla. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.