Φ sardunyam Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Bi daha çiçek verirken dikkat edicem.. begonya, hanımeli ve uyku çiçeği verirsen ben dayanamayabilirim söyleyim Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Tamam gözönünde bulduracağım.. Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 o pembe çiçekli bitki begonyamıydı kıss ondan bende yerdim yoksa yonca yapraklı pembe çiçekmi biz ona uyku çiçeği derdik akşamları kapanırlardı ondanda yerdim... birde hanımelinin ballını yerdim... bak damak zevkimizde uyumlu diloşum... annem yemek yaparken soğan ve salçayı kavururdu biz ekmeğin arasına koyar bitirirdik kadıncağız yeniden kavururdu, margarinli ekmeğin üzerine toz şeker serper yerdik... kışın damlardan sarkan buzları dondurma yapardık... okul önlerinde muhallebi satarlardı içinden para çıkardı o tadı hiç unutmadım ve her öğrencinin vazgeçilmezi simitle gazoz, uludağ ya da çamlıca... annem beslenmemize halka patates kızartırdı harika olurdu... sizde mahalleler arası savaş yaparmıydınız, biz elimize boş bidonları alır çalardık... erkek çocuklar kuşları sapanla vururdu bizde sapanla onları vururduk... sonra kuşları alır törenle defnederdik... evet..evet..o çiçek begonyaydı ..kızım olmaz böyle şey ..damak zevkimiz bile birbirinin aynı..bakalım bu işin sonu nereye varacak ? biz Aysun'la ekmeğimizin arasına pul biber koyup yerdik..gözlerimizden yaş gelirdi ama yinede bundan mazoşistçe zevk alırdık..sonra annelerimiz kızartma yapar ekmeğimizin arasına koyardı...bahçede koştura koştura yerdik.. o zamanlarda benim en büyük zevkim tüpte şokellalar vardı..emilirdi hani...dibinde kalanı yemek için ağzım kıpkırmızı olurdu bazen bide renk renk macuncular vardı...alıç satanlar...yalnız keçiboynuzunu sevememişimdir bi türlü mabel sakızı vardı bide...geçenlerde marketin birinde gördüm..zıplayıp aldım hemen..oracıkta hasretle çiğnedim Sardunyam..margarinli ekmeğin üzerine tuz serpip yerdim ben...bak..bi noktada ayrıldık senlen...ben zıt tatların karışımını sevmiyorum besbelli..onuda babam sobanın üzerinde yapardı...ekmekleri tel ızgaranın üzerinde kızartır..üzerlerine margarin sürerdi..eriyincede tuz..kız bak...bi canım çekti ki sorma.. mahalle savaşları olmaz mı hiç?..bide borudan külah üfleyip canımızı yakan oğlanlar olurdu acısı hala durur nasıl can yakardı onlar..hatırlayanınız var mı? ahh Sardunyam ahh..eski zamanlar... Bi daha çiçek verirken dikkat edicem.. bende olsam dikkat ederdim.. Alıntı
Φ LeylaM Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Bisküvıyle peyniri denedim,geç de kalmıs olsam bana bu tadı kazandırdıgınız için teşekkürü bir borç bilirim diğer peynir çeşitlerıyle de güzel oluyor Gelelim çiçeğe..Demek benım yediğim çıçek hanımeliymis,hala bulsam yerdim begonyada da gözüm kalmıyor değıldi ama,saksıda bır kac tane olunca,annemin kıymetlısıydı onlar,tatmak cesaret ıstıyordu Ben bır de annemin kıymetlı bir mevlıd başörtüsü vardı,ılgınc sekıllı kırmızı kırmızı da oyası...nasıl keşfettiğimi hatırlamıyorum ama,o oyalar tatlıydı ve ben onları emerdım,şeker gibi.. neden öyle olduğunu da bir türlü anlayamıyordum,yani oya neden tatlı olsun,mantıksızdı..tabı bu bana engel olmuyordu,annem kızmasa da gizlice onu saklar,yerini değıstirirdi,ben arar bulurdum yine..onun sırrı kocaman oldugumda çözüldü..meger annem onu şekerle kolalıyormus,dogal kola.. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 diloş ve leyla öpüyorum sizi ya ne kadar tatlı ve sıcaksınız siz aklıma ne geldi biliyormusunuz, nereden bileceksiniz demi eskiden nikah şekerlerinin içinde beyaz bademli şekerler vardı bayırlıdım onlara birde o şekerlerin konduğu mermerimsi taştan yapılmış şekilli bibloları vardı ben o biblolarıda şeker gibi yemeye çalışırdım hafif tuzlu bi tadı vardı (çokmu iğrencim ya) horoz şekeri, elma şekeri, iğde, keçiboynuzu, alman pastası ve supangle vazgeçilmezlerimdi... gerçi elma şekerlerinden genelde kurt çıkardı ama kurda gelene kadar epey yemiş olurdum 80 lerin kıyafetleri nasıldı ama streç pantolonlar, tunikler, permalı saşlar, kelebek tokalar, iskarpinler, kocaman küpeler... Allah'ım bir daha o kadar rüküşlük görmedim... ibrahim tatlıses ve hülya avşar filmleri onlarda beter bişeydi... ama izlemişliğimiz var yapacak bişey yok... modern tolking şeri şeri lady.... benim saçlarım o denemde çok kısaydı ve önlerini perma yapmıştım şimdi onlara bakınca kendimi tanımazdan geliyorum... o fotoğraflar aleyhime delil olabilecek kadar berbatlar... ama michael jackson modeliydi canım çok popülerdi... Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 Bisküvıyle peyniri denedim,geç de kalmıs olsam bana bu tadı kazandırdıgınız için teşekkürü bir borç bilirim diğer peynir çeşitlerıyle de güzel oluyor Gelelim çiçeğe..Demek benım yediğim çıçek hanımeliymis,hala bulsam yerdim begonyada da gözüm kalmıyor değıldi ama,saksıda bır kac tane olunca,annemin kıymetlısıydı onlar,tatmak cesaret ıstıyordu Ben bır de annemin kıymetlı bir mevlıd başörtüsü vardı,ılgınc sekıllı kırmızı kırmızı da oyası...nasıl keşfettiğimi hatırlamıyorum ama,o oyalar tatlıydı ve ben onları emerdım,şeker gibi.. neden öyle olduğunu da bir türlü anlayamıyordum,yani oya neden tatlı olsun,mantıksızdı..tabı bu bana engel olmuyordu,annem kızmasa da gizlice onu saklar,yerini değıstirirdi,ben arar bulurdum yine..onun sırrı kocaman oldugumda çözüldü..meger annem onu şekerle kolalıyormus,dogal kola.. Aşmışsın Leyla'cım sen.. :D Oya he..Hele dur bakalım daha neler çıkacak.. Tamam itiraf ediyorum bende çiçek yedim..Ve hala da yiyiyorum.. Kırlarda gördüğünüz o kırmızı gelincikler varya işte onları.Hem tomurcukları hem de çiçekleri yenilebilir.. Ayrıca hanımelinin balını da yerdim ama herşeyi bilmenin sakıncasından olacak,daha sonraları o bala başka gözle bakar oldum.. Hani hanımelinin dibini kopartıp ortadaki telciği çeker dipten çıkan özü emerdik ya,işte o çektiğimiz telin,hanımelinin üreme organı olduğunu biliyor muydunuz.. :D Sevgiler.. Alıntı
Φ LeylaM Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2007 Sardunyam ablacımm.o senın sıcaklığın,bır de Dılosun.. Bıblolara ne güldüm.Hele 80 lerın kıyafet ve sac modelı,90 larda da devam etmıstı bıraz. Taurusmutıs abıcım,hanımelı zaten gordugum yok da,gorursem gelıncıgın tadına bakacagım,merak ettım Ben cıcek topıcınde gecenlerde gelıncık vermıstım.. Bır de memlekette bahce kenarlarında adını unuttum,yapraklı dikenli bır bıtkı olurdu.Yapraklarını asagıya dogru sıyırıp elımıze gelen yaprakları yerdık.Mayhoş guzel bır tadı vardı. Ne gunlermıs,yemek dısında herseyı yıyormusuz Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2007 Vay be otlayarak büyümüşüz.. :D Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2007 Sardunyam ablacımm.o senın sıcaklığın,bır de Dılosun.. Bıblolara ne güldüm.Hele 80 lerın kıyafet ve sac modelı,90 larda da devam etmıstı bıraz. Taurusmutıs abıcım,hanımelı zaten gordugum yok da,gorursem gelıncıgın tadına bakacagım,merak ettım Ben cıcek topıcınde gecenlerde gelıncık vermıstım.. Bır de memlekette bahce kenarlarında adını unuttum,yapraklı dikenli bır bıtkı olurdu.Yapraklarını asagıya dogru sıyırıp elımıze gelen yaprakları yerdık.Mayhoş guzel bır tadı vardı. Ne gunlermıs,yemek dısında herseyı yıyormusuz bundan 20 sene sonra bugünkü halimize güleceğimiz kesin değil mi leylacım... şimdi düşük belli pantolonlar, sivri burun çizmeler, dar badyler, kapriler, boncuklu abiyemsi spor tşirtler giyiyoruz anlatırken bile komik geliyor ileride bakar bakar tanımazdan geliriz yine... küçükken sokakta düşerdik birde hepimiz bilirsiniz... dizkapaklarımız yara kabuğu olurdu sonra onları soyardık kızkardeşim hafif parantez bacaklıydı pijamayla sokağa fırlardı ve koşarken bir ayağı pijamanın içine girerdi aynen 2.80 uzanırdı... babannemde düştüğü yere tuz dökerdi tam sebebini bilmiyorum ama batıl bir inançtı işte... hiç aklına gelmezdi ama kızın çarpıklıktan düştüğü bacaklar içeri dönük ve pijamalar geniş olunca düşmemek marifet oluyordu... erik çalardık bahçelerden yaşlı amcalar peşimize düşerdi çalınmamış eriğin öyle tadı olmuyor şimdi... Vay be otlayarak büyümüşüz.. :D gerçekten otlamışız ya, ama gülmekten öldürdü bu lafın beni Alıntı
Φ kalemcifeyzo Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2007 bizim erik bahçelerinden de çalmışınızdır mı acep, ben de komşu ören ninenin muşmullasından çalardım, arı bilem sokmuştu bir keresinde,toprak bastıydım. hey gidi hey. hoca nasreddin bir gün eşeğinden düşmüş,demiş ki, eey demiş,siz beni gençken görecektiniz, sonra bir sağa bakmış bir de sola,anlamış ki kimsecikler yok, bu sefer kendi kendine, hadi oradan nasreddin biz senin gençliğini de bilirdik... Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2007 Gelelim çiçeğe..Demek benım yediğim çıçek hanımeliymis,hala bulsam yerdim begonyada da gözüm kalmıyor değıldi ama,saksıda bır kac tane olunca,annemin kıymetlısıydı onlar,tatmak cesaret ıstıyordu Ben bır de annemin kıymetlı bir mevlıd başörtüsü vardı,ılgınc sekıllı kırmızı kırmızı da oyası...nasıl keşfettiğimi hatırlamıyorum ama,o oyalar tatlıydı ve ben onları emerdım,şeker gibi.. neden öyle olduğunu da bir türlü anlayamıyordum,yani oya neden tatlı olsun,mantıksızdı..tabı bu bana engel olmuyordu,annem kızmasa da gizlice onu saklar,yerini değıstirirdi,ben arar bulurdum yine..onun sırrı kocaman oldugumda çözüldü..meger annem onu şekerle kolalıyormus,dogal kola.. leylacım.. senden daha ilginç şeyler çıkacağa benziyor..du bakalım dimek oya kemiriyodun ha ...bak ben bunu denememiştim.. acep bizim evdeki oyalarda kolalımıdır? bi tatsam mı ne? diloş ve leyla öpüyorum sizi ya ne kadar tatlı ve sıcaksınız siz aklıma ne geldi biliyormusunuz, nereden bileceksiniz demi eskiden nikah şekerlerinin içinde beyaz bademli şekerler vardı bayırlıdım onlara birde o şekerlerin konduğu mermerimsi taştan yapılmış şekilli bibloları vardı ben o biblolarıda şeker gibi yemeye çalışırdım hafif tuzlu bi tadı vardı (çokmu iğrencim ya) horoz şekeri, elma şekeri, iğde, keçiboynuzu, alman pastası ve supangle vazgeçilmezlerimdi... gerçi elma şekerlerinden genelde kurt çıkardı ama kurda gelene kadar epey yemiş olurdum 80 lerin kıyafetleri nasıldı ama streç pantolonlar, tunikler, permalı saşlar, kelebek tokalar, iskarpinler, kocaman küpeler... Allah'ım bir daha o kadar rüküşlük görmedim... ibrahim tatlıses ve hülya avşar filmleri onlarda beter bişeydi... ama izlemişliğimiz var yapacak bişey yok... modern tolking şeri şeri lady.... benim saçlarım o denemde çok kısaydı ve önlerini perma yapmıştım şimdi onlara bakınca kendimi tanımazdan geliyorum... o fotoğraflar aleyhime delil olabilecek kadar berbatlar... ama michael jackson modeliydi canım çok popülerdi... tatlı ve sıcak öyle mi? ya sen...kurtsuz elma şekerim benim biblo mu? ne dicemi bilemiyorum... hadi yedin de miden nasıl hazmetti şikerim şaştım kaldım valla.. a ben o streç pantolanları hala severim...kışın uzun çizme ve üzerine tunik olmak kaydıyla..zati bu sene modaydılar..çok takip edermişim gibi.. benim saçlar kendilerinden kıvırcık olduğundan ..e bide iri bi küpe taktım mı al sana rüküşlük abidesi 2000'li yıllarda 80'leri yaşatma çabasındayım ondan zahir modern talking deme bana şuracıkta can veririm quote name='taurusmutis' date='Jan 27 2007, 02:43 PM' post='463763'] Aşmışsın Leyla'cım sen.. :D Oya he..Hele dur bakalım daha neler çıkacak.. Tamam itiraf ediyorum bende çiçek yedim..Ve hala da yiyiyorum.. Kırlarda gördüğünüz o kırmızı gelincikler varya işte onları.Hem tomurcukları hem de çiçekleri yenilebilir.. Ayrıca hanımelinin balını da yerdim ama herşeyi bilmenin sakıncasından olacak,daha sonraları o bala başka gözle bakar oldum.. Hani hanımelinin dibini kopartıp ortadaki telciği çeker dipten çıkan özü emerdik ya,işte o çektiğimiz telin,hanımelinin üreme organı olduğunu biliyor muydunuz.. :D Sevgiler.. valla ona buna aşmış diyosun ya sende hiç fena sayılmazsın hani hemi de bu faaliyetlerin halen devam etmekteyken... ya bu hanımeli nasıl bi şeydi? yediğim çiçekler arasında oda varmıydı..bi eşkalini verebilirmisiniz lütfen... ayrıca Leylam gibi senden de durdukça güzel itiraflar çıkıyor... amaaan çekinecek ne var?...baksana, büyük bir olasılıkla itiraf edilmesi çekinilen diğer nesneleri de muhtemelen hepimiz yemişizdir... ne mide varmış bizde yahu? Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2007 Sardunyam ablacımm.o senın sıcaklığın,bır de Dılosun.. Bır de memlekette bahce kenarlarında adını unuttum,yapraklı dikenli bır bıtkı olurdu.Yapraklarını asagıya dogru sıyırıp elımıze gelen yaprakları yerdık.Mayhoş guzel bır tadı vardı. Ne gunlermıs,yemek dısında herseyı yıyormusuz gülbeşekerim benim..tatlıların en güzeli ne doğru demişsin yemek dışındaherşeyi yerdik.. doğru annem kaşıkla arkamdan koşardı da o güzelim yemeklere dönüp bakmazdım haşlanmış yumurtaları olanca gücümle, mutfak balkonundan karşı evin bahçesine fırlatırdım...annemin görüş alanına girmesinler diye..bu dalda bir rekor varsa eminim kırmışımdır ama kimsenin haberi olmadı Vay be otlayarak büyümüşüz.. :D bundan 20 sene sonra bugünkü halimize güleceğimiz kesin değil mi leylacım... şimdi düşük belli pantolonlar, sivri burun çizmeler, dar badyler, kapriler, boncuklu abiyemsi spor tşirtler giyiyoruz anlatırken bile komik geliyor ileride bakar bakar tanımazdan geliriz yine... küçükken sokakta düşerdik birde hepimiz bilirsiniz... dizkapaklarımız yara kabuğu olurdu sonra onları soyardık valla ben gülmüyorum zira o zamandan bu zamana bende pek bi değişiklik olmadı aynı rüküşlük devam ediyor o bacaktaki yaralar hiç eksik olmazdı...tam biri iyileşirken öbür dizi parçalardık...harita metod defteri gibi gezerdik öyle... bizim erik bahçelerinden de çalmışınızdır mı acep,ben de komşu ören ninenin muşmullasından çalardım, arı bilem sokmuştu bir keresinde,toprak bastıydım. hey gidi hey. hoca nasreddin bir gün eşeğinden düşmüş,demiş ki, eey demiş,siz beni gençken görecektiniz, sonra bir sağa bakmış bir de sola,anlamış ki kimsecikler yok, bu sefer kendi kendine, hadi oradan nasreddin biz senin gençliğini de bilirdik... kalemcifeyzo öncelikle hoşgeldin ..bilmem.. elimizin sizin erik bahçelerine kadar uzanmış olması ihtimal dahilinde heleki bahçenizde bagonya ve hanımeli varsa..kesin ulaşmışız dimektir.. di mi arkadaşlar? bu arada hoca Nasrettin fıkrası çok şekerdi..sanki bana birini anımsatıyor ..teşekkürler Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2007 leylacım.. senden daha ilginç şeyler çıkacağa benziyor..du bakalım dimek oya kemiriyodun ha ...bak ben bunu denememiştim.. acep bizim evdeki oyalarda kolalımıdır? bi tatsam mı ne? tatlı ve sıcak öyle mi? ya sen...kurtsuz elma şekerim benim biblo mu? ne dicemi bilemiyorum... hadi yedin de miden nasıl hazmetti şikerim şaştım kaldım valla.. a ben o streç pantolanları hala severim...kışın uzun çizme ve üzerine tunik olmak kaydıyla..zati bu sene modaydılar..çok takip edermişim gibi.. benim saçlar kendilerinden kıvırcık olduğundan ..e bide iri bi küpe taktım mı al sana rüküşlük abidesi 2000'li yıllarda 80'leri yaşatma çabasındayım ondan zahir modern talking deme bana şuracıkta can veririm valla ona buna aşmış diyosun ya sende hiç fena sayılmazsın hani hemi de bu faaliyetlerin halen devam etmekteyken... ya bu hanımeli nasıl bi şeydi? yediğim çiçekler arasında oda varmıydı..bi eşkalini verebilirmisiniz lütfen... ayrıca Leylam gibi senden de durdukça güzel itiraflar çıkıyor... amaaan çekinecek ne var?...baksana, büyük bir olasılıkla itiraf edilmesi çekinilen diğer nesneleri de muhtemelen hepimiz yemişizdir... ne mide varmış bizde yahu? cancağızım hanımeli sarmaşık türü sarı beyaz açan minik ama mis kokulu çiçekleri var ortasında bal gibi bir sıvı var dibini kopardıp o balı emerdik, hani bir sokakta hanımeli varsa o sokak mis gibi kokar, bir de iğde ve birde akasya... sende benim mis kokulu iğde dalımsın... demek 80 leri yaşatma çabasındasın ee tebrik ediyorum seni, 80'lere bu kadar bağlılık göstermen takdire şayan bir davranış... 80 kuşağı seni... streçler yine moda farkındayım, ama ben giymeyi düşünmüyorum canım zira 80 lerden kalmış gibi hissediyorum... kısım 2000 lere geldik hatırlatırım milenyuma yakışır giysiler giymeliyiz mesela gümüşi astronot kıyafetleri... çokmu uçtuk, normaldır mustafa topaloğlu ile tanışıklığımız var... Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2007 cancağızım hanımeli sarmaşık türü sarı beyaz açan minik ama mis kokulu çiçekleri var ortasında bal gibi bir sıvı var dibini kopardıp o balı emerdik, hani bir sokakta hanımeli varsa o sokak mis gibi kokar, bir de iğde ve birde akasya... sende benim mis kokulu iğde dalımsın... demek 80 leri yaşatma çabasındasın ee tebrik ediyorum seni, 80'lere bu kadar bağlılık göstermen takdire şayan bir davranış... 80 kuşağı seni... streçler yine moda farkındayım, ama ben giymeyi düşünmüyorum canım zira 80 lerden kalmış gibi hissediyorum... kısım 2000 lere geldik hatırlatırım milenyuma yakışır giysiler giymeliyiz mesela gümüşi astronot kıyafetleri... çokmu uçtuk, normaldır mustafa topaloğlu ile tanışıklığımız var... yüreğime uzanan sarmaşık dalım... maharet belkide 2000'lerde 80'li gibi yaşamak...keşke bunu başarabilsek...ama maalesef kıyafetle olacak iş değil bunlar nerde o insanlar..nerde o komşuluk bağları...yaz akşamları boyunca ayışığına karşı yapılan muhabbetler..o yapmacıksız ilişkiler..nerde? aklımda..yüreğimde..o zamanlarda kaldı.. Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 Benim çocukluğumda soframıza kuşlar konar rüyalarımıza melekler uğrardı. Kapımızdan yoğurtçu bahçemizden ishakkuşu kalbimizden yeni çıkan şarkılar geçerdi. Kışın bir sobamız olurdu sobanın yanında kedimiz kedinin önünde yün yumağı bir Hayat Bilgisi fotoğrafı gibiydik. Yerli malı kullanan yurdun üç tarafı denizlerle çevrili kuruüzüm incir fındık tütün çay narenciye kavun-karpuz yetiştiren kuru üzüm ve inciri satan karşılığında çamaşır makinesi radyo ve otomobil alan bir toprağın fertleri... Biraz yoksul biraz mütevekkil biraz mahcup biraz kırılgan biraz naif ama hep umutlu... Özlerdik. Memleketteki halamızı ince doğranmış bir dilim pastırmayı yurttan sesler korosunu akşam komşuluklarını radyo tiyatrolarını sabah ezanını kalaycıyı bozacıyı münir nureddin şarkılarını orhan boran yarışmalarını kandil gecelerini duvar sarmaşıklarını bakkalımızın utana sıkıla veresiye hatırlatmalarını okul önü koz helvalarını akşam oturmalarını ve hayatı... Top oynardık ip atlar kedi kovalar taşlarla birbirimizin başını yarar mahalle savaşları çıkarır gece olunca da tutar babalarımızın elinden yazlık sinemalara gider Sadri Alışık Vahi Öz Belgin Doruk Cüneyt Arkın seyreder Olimpos gazozları içer güler eğlenir bağırır çağırır dönerken yıldızları sayardık. Biz sıkı çocuklardık. Hepimizin birer yıldızı vardı onlara isim takardık onlar da bize isim takardı pus ve dumandan önce bu şehrin geceleri gökırpan ve isimleri takılan yıldızları vardı. Benim yıldızıma Mehlika adını vermiştik biz kimseden yana değildik. Kimsenin de kendinden yana olmasını istediği birileri olmazdı Bir değirmendeydik öğütülen öğütülürken türküler söyleyen buğday başaklarına benziyorduk. Ben çorbalardan tarhanayı yemeklerden kurufasulyayı sigaralardan Harmanı belki bunun için çok sevdim. Yollar bozuk musluklar bozuk ziller bozuk paralar bozuk ama adamlar sağlam idi. Bu şehrin yıldızları vardı. Saçlarına kurdelalar takan çivitle yıkanmaktan aşınmış beyaz çoraplarına leke bulaşmasın diye su birikintilerinden sakınan gözleri önünde yürekleri ve beslenme çantaları ellerinde küçük çocukları vardı bu şehrin bu şehrin yıldızları vardı. Ben Fenerbahçeyi amcam Vefayı tutardı. Konya tahıl ambarı Mersin muz cennetiydi. Taksimden Fatihe troleybüs kalkar Şişhanede mutlak raydan çıkardı. Vallahi hayat zor ve fakat çok matraktı. Muammer Karacan’nın adına bir tiyatro binası yoktu bizzat kendisi vardı. Başımız ağrırdı komşumuz vardı gönlümüz daralırdı komşumuz vardı Çorbamızı umutlarımızı memleket kadar kalbimiz paylaştığımız komşularımız vardı. Geceleri bekçimiz gündüzleri sütçümüz bizim kadar zayıf da olsa nohuta ve makarnaya alışmış da olsa Sarman adında bir kedimiz ceplerimizde kırık misketlerimiz çamur bulaşığı ellerimiz ve gülümseyen bir yüzümüz kimseye göstermekten utanmayacağımız bir içimiz biraraya gelerek çektirebileceğimiz bir aile fotoğrafımız vardı. Bir sabah bütün iyi şeylerin Ayvansaray iskelesinden hayal ülkesine doğru demir alan bir şirket-i hayriyye vapuru gibi aramızdan ayrıldığını gördük Sonra Ayvansaray’ın sularının çekildiğini yazdı gazeteler. Süheyla hanımın Raci beyin Melahat mehveş ablanın Niko’nun Ercüment efendinin çekildiğini ise yazmadılar nedense. Ama yok ama yoklar. Ne Harman sigarası kaldı geriye ne Olimpus gazozu ne Sadri Alışık. Kalan bir tortuydu belki. Belki kırık bir rüya denizi belki suya düşürdüğümüz suretimizin cep aynamıza nüktedan bir yansımaydı herşey. Herşey Maltepe sigarasının hep arandığında her bakkalda bulunabilmesi ile büyüsünü kaybetmişdi belki de . belki de biz bir rüya mı görmüştük? Hadi hepsi yalandı. Hadi hepsi hayaldi. Hadi hepsini ben uydurmuştum. Ama rüyalarımızın melekleri ve soframızın daim konukları kuşlar? Ya onlar? Onları siz de görmediniz mi? Sizin de sofranıza konup rüyalarınıza uğramadılar mı? Onlar da mı yalandı? Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 yüreğime uzanan sarmaşık dalım... maharet belkide 2000'lerde 80'li gibi yaşamak...keşke bunu başarabilsek...ama maalesef kıyafetle olacak iş değil bunlar nerde o insanlar..nerde o komşuluk bağları...yaz akşamları boyunca ayışığına karşı yapılan muhabbetler..o yapmacıksız ilişkiler..nerde? aklımda..yüreğimde..o zamanlarda kaldı.. biz büyüdükçe, büyüdü gözümüzde dünya, aklımız çocukluğumuzda da kalmış olsa anıdan öteye gidemiyor artık düne ait olanlar... insanlar değişiyor, biz değişiyoruz, her yeni gün bizi büyütürken, kalplerimizi güven duygusuna kapatıyor... eskiden kış gelirken tarhanalar yoğurulur, turşular kurulur, reçeller yapılırdı... şimdi hepsi hazır, eskiden komşu annelerimiz vardı, onlar memleketlerine gidince oradan getirdikleri erzakları paylaşırdı komşularıyla, bir evde pişen komşuya kokar diye bir tabak getirirdi herkes birbirine... ben kabak tatlısını çok severim, mahallemizde kim pişirirse benim payımı mutlaka ayırırlardı... şimdilerde yüksek katlı binalarda birbirini tanımayan insanlar var... şehirler kalabalıklaşıyor ama yalnızlaşıyor artık insanlar... iğde dalım, ben hep düşlerim yaşlandığımda bir kasabada yaşamayı, bahçemde çiçeklerim, meyve ağaçlarım olsun, küçük çocuklar çekinmeden gelip istesinler... hani çinli düşünürlerin dediği gibi, çiçek dolu bir bahçe, kitap dolu bir evim olsun... bu kozmopolit şehirlerde daha çabuk yaşlanıyor insan... Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 biz büyüdükçe, büyüdü gözümüzde dünya, aklımız çocukluğumuzda da kalmış olsa anıdan öteye gidemiyor artık düne ait olanlar... insanlar değişiyor, biz değişiyoruz, her yeni gün bizi büyütürken, kalplerimizi güven duygusuna kapatıyor... eskiden kış gelirken tarhanalar yoğurulur, turşular kurulur, reçeller yapılırdı... şimdi hepsi hazır, eskiden komşu annelerimiz vardı, onlar memleketlerine gidince oradan getirdikleri erzakları paylaşırdı komşularıyla, bir evde pişen komşuya kokar diye bir tabak getirirdi herkes birbirine... ben kabak tatlısını çok severim, mahallemizde kim pişirirse benim payımı mutlaka ayırırlardı... şimdilerde yüksek katlı binalarda birbirini tanımayan insanlar var... şehirler kalabalıklaşıyor ama yalnızlaşıyor artık insanlar... iğde dalım, ben hep düşlerim yaşlandığımda bir kasabada yaşamayı, bahçemde çiçeklerim, meyve ağaçlarım olsun, küçük çocuklar çekinmeden gelip istesinler... hani çinli düşünürlerin dediği gibi, çiçek dolu bir bahçe, kitap dolu bir evim olsun... bu kozmopolit şehirlerde daha çabuk yaşlanıyor insan... o kadar incinmişiz ki Sardunyam...birbirimizden korkar olmuşuz... uzanan her eli kuşkuyla seyredişimiz bundan...acaba tutsak mı tutmasak mı diye?...aslında nasılda ihtiyacımız var o ele...o elin sıcaklığına...onarıcılığına...yüzümüzde yaratacağı aydınlığa...ama ya o el üzerse bizi?...biraz daha kırarsa...kaldıracak gücümüz yok artık...insanın insana ettiğine...unutmaya çalışmaya...kendini kandırmaya...ve hiçbirşey olmamış gibi kalkıp yerden.. yaşamaya çalışmaya... işte bunları yeni baştan yaşama korkusundan..hiçbirşey yaşamamayı göze alıyoruz çoğu zaman...nötr bir hayat...acısız belki ama sevinçsiz de...aynı düzlem üstünde...inişsiz ve çıkışsız... amaaan bak kederlendim yine... sahi sana bişey soracaktım inci tanem ...hani portakal renginde olurdu da böyle herbirini parmaklarımıza takıp eğlenirdik..o çiçeğin adı neydi..borazan mı? Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 o kadar incinmişiz ki Sardunyam...birbirimizden korkar olmuşuz... uzanan her eli kuşkuyla seyredişimiz bundan...acaba tutsak mı tutmasak mı diye?...aslında nasılda ihtiyacımız var o ele...o elin sıcaklığına...onarıcılığına...yüzümüzde yaratacağı aydınlığa...ama ya o el üzerse bizi?...biraz daha kırarsa...kaldıracak gücümüz yok artık...insanın insana ettiğine...unutmaya çalışmaya...kendini kandırmaya...ve hiçbirşey olmamış gibi kalkıp yerden.. yaşamaya çalışmaya... işte bunları yeni baştan yaşama korkusundan..hiçbirşey yaşamamayı göze alıyoruz çoğu zaman...nötr bir hayat...acısız belki ama sevinçsiz de...aynı düzlem üstünde...inişsiz ve çıkışsız... amaaan bak kederlendim yine... sahi sana bişey soracaktım inci tanem ...hani portakal renginde olurdu da böyle herbirini parmaklarımıza takıp eğlenirdik..o çiçeğin adı neydi..borazan mı? haklısın canım... valla hatırlamadım çiçeği, bizim en sık yaptığımız kır papatyalarından tac yapmaktı mayısta... gelincik toplardık birde ama hemen dökülürdü onun yaprakları... akşamsefalarını severmisin, rüzgara karışan çok hafif kokuları olur ya ben bayılıyorum onlara... Alıntı
Φ LeylaM Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 Dilos ve Sardunyam,ne guzel seyler yazmissiniz,cok dogru.. Benim babaannemin arka bahcesinde ebruli yavruagzi,pembe tonlarinda gulleri vardi.Kocaman mis kokulu,etli yapraklari..(ehem..tabirden anlasilacagi uzere tadlarina bakmistim )Onlari goren yoktu arka bahcede,ama o toplayip gul receli yapardi.Ve rahmetli babaannem o bahcede kimse gormese de sebze meyveyle beraber cicek yetistirirdi,bir tanesi turuncu,kadife yaprakli cok guzel kokan bir cicekti,ben cok sever,toplar suya koyardim.Yillar sonra,bana gelen birisiyle o cicekten minik bir demet yapip,bir iple baglamis,gondermisti,kisa bir sure sonra da vefat etti.Ozenle kuruttum,ani kutumda sakliyorum.. Alıntı
Φ siyahx Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 Ufakken ne güzel telli arabalarımız vardı onu raptiyelerle,renkli kağıtlarla süsler sokakta peşi sıra dizilir motor sesleri çıkarta çıkarta koştururduk. Birde evden çaktırmadan yürüttüğümüz patatesleri bir ateş yakıp pişirip büyük bir iştahla yerdik Ama en güzeli ilkokulda elimizdeki toplu iğneyi çaktırmadan kızlara batırmaktı onlar çığlık attıkça aldığımız zevki tahmin bile edemezsiniz sapıkmıymışız nedir Alıntı
Φ LilaC Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 Dilos ve Sardunyam,ne guzel seyler yazmissiniz,cok dogru.. Benim babaannemin arka bahcesinde ebruli yavruagzi,pembe tonlarinda gulleri vardi.Kocaman mis kokulu,etli yapraklari..(ehem..tabirden anlasilacagi uzere tadlarina bakmistim )Onlari goren yoktu arka bahcede,ama o toplayip gul receli yapardi.Ve rahmetli babaannem o bahcede kimse gormese de sebze meyveyle beraber cicek yetistirirdi,bir tanesi turuncu,kadife yaprakli cok guzel kokan bir cicekti,ben cok sever,toplar suya koyardim.Yillar sonra,bana gelen birisiyle o cicekten minik bir demet yapip,bir iple baglamis,gondermisti,kisa bir sure sonra da vefat etti.Ozenle kuruttum,ani kutumda sakliyorum.. Cnmm çok güldürdün walla beni Gerçekten herkes çok güzel şeyler anlatıyo Ben de çok özlüyorum eski günleri..en çokta erkek olmalarına rağmen kuzenlerimle oynadığım oyunları..o zamanlar (çokta eski diil ama 10 yıl önce fln..)gazeteler hergün birer oyuncak veriyordu,kuzenlerimle anlaşmıştık,aldığımız 2 gazete vardı dönüşümlü olarak bi gün birini ertesi gün diğerini alıyorduk,böylece baya bi oyuncak biriktirmiştik biraz da bizde vardı bişiler..hayvanat bahçesi,bi takım da kızılderili .Bi araya geldik mi odalardan birini zapteder hemen yayardık oyuncaklarımızı.4 kişiydik en büyük kuzenim hep büyük bi askeriyenin sahibi olurdu,ben de nedense hep bi restoran sahibi askeriyenin yemekleri bendendi diğer kuzenim ve kardeşim pek çok işi bi arada yaparlardı;hem restorantın ihtiyaçlarını karşılayacak bi marketleri vardı,bi oto galerileri.. bi de tüp satarlardı(tüpler de kinder süprizin sarı plastik yumurtaları olurdu ) bu şekilde akşama kadar oynardık,hiç bıkmazdık,sesimiz soluğumuz çıkmazdı,annelerimiz de bu işten gayet memnun olurlardı Ahh ahh.. özledim o günleri.. toplanın hadi oynuyoruz yine deseler hazırım hemen büyümedim ben hala.. Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 akşamsefalarını severmisin, rüzgara karışan çok hafif kokuları olur ya ben bayılıyorum onlara... sevmez olur muyum?..bayılırım onlara... Dilos ve Sardunyam,ne guzel seyler yazmissiniz,cok dogru.. Benim babaannemin arka bahcesinde ebruli yavruagzi,pembe tonlarinda gulleri vardi.Kocaman mis kokulu,etli yapraklari..(ehem..tabirden anlasilacagi uzere tadlarina bakmistim )Onlari goren yoktu arka bahcede,ama o toplayip gul receli yapardi.Ve rahmetli babaannem o bahcede kimse gormese de sebze meyveyle beraber cicek yetistirirdi,bir tanesi turuncu,kadife yaprakli cok guzel kokan bir cicekti,ben cok sever,toplar suya koyardim.Yillar sonra,bana gelen birisiyle o cicekten minik bir demet yapip,bir iple baglamis,gondermisti,kisa bir sure sonra da vefat etti.Ozenle kuruttum,ani kutumda sakliyorum.. canım benim babaannen umarım şimdi cennet bahçelerinde yine çiçekleriyle beraberdir Ufakken ne güzel telli arabalarımız vardı onu raptiyelerle,renkli kağıtlarla süsler sokakta peşi sıra dizilir motor sesleri çıkarta çıkarta koştururduk.Birde evden çaktırmadan yürüttüğümüz patatesleri bir ateş yakıp pişirip büyük bir iştahla yerdik Ama en güzeli ilkokulda elimizdeki toplu iğneyi çaktırmadan kızlara batırmaktı onlar çığlık attıkça aldığımız zevki tahmin bile edemezsiniz sapıkmıymışız nedir siyah x...seni buralarda görmek...hoşgeldiniz efendim.. bak..gelir gelmez..konuya farklı bir yaklaşım kattın yine...demek toplu iğne batırdıkça zevk alırdınız ha... anlaşılan karşı cinse olan bu şiddet eğilimin taa çocukluk yıllarına kadar uzanıyor... artık seni daha iyi anlıyoruz... Cnmm çok güldürdün walla beni Gerçekten herkes çok güzel şeyler anlatıyo Ben de çok özlüyorum eski günleri..en çokta erkek olmalarına rağmen kuzenlerimle oynadığım oyunları..o zamanlar (çokta eski diil ama 10 yıl önce fln..)gazeteler hergün birer oyuncak veriyordu,kuzenlerimle anlaşmıştık,aldığımız 2 gazete vardı dönüşümlü olarak bi gün birini ertesi gün diğerini alıyorduk,böylece baya bi oyuncak biriktirmiştik biraz da bizde vardı bişiler..hayvanat bahçesi,bi takım da kızılderili .Bi araya geldik mi odalardan birini zapteder hemen yayardık oyuncaklarımızı.4 kişiydik en büyük kuzenim hep büyük bi askeriyenin sahibi olurdu,ben de nedense hep bi restoran sahibi askeriyenin yemekleri bendendi diğer kuzenim ve kardeşim pek çok işi bi arada yaparlardı;hem restorantın ihtiyaçlarını karşılayacak bi marketleri vardı,bi oto galerileri.. bi de tüp satarlardı(tüpler de kinder süprizin sarı plastik yumurtaları olurdu ) bu şekilde akşama kadar oynardık,hiç bıkmazdık,sesimiz soluğumuz çıkmazdı,annelerimiz de bu işten gayet memnun olurlardı Ahh ahh.. özledim o günleri.. toplanın hadi oynuyoruz yine deseler hazırım hemen büyümedim ben hala.. hangimiz büyüdük ki Lilac ...boşver.. hem böylesi daha iyi belkide... Alıntı
Φ siyahx Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 siyah x...seni buralarda görmek...hoşgeldiniz efendim.. bak..gelir gelmez..konuya farklı bir yaklaşım kattın yine...demek toplu iğne batırdıkça zevk alırdınız ha... anlaşılan karşı cinse olan bu şiddet eğilimin taa çocukluk yıllarına kadar uzanıyor... artık seni daha iyi anlıyoruz... Yok be ne alaka varya konuyu saptırmada üstünüze yok yani Bir de çocukken cüneyt abimin filmlerini izledikten sonra o gazla sokağa çıkıp bütün çocuklar ordan kaptıklarımızı birbirimizin üstünde denerdik Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 Ufakken ne güzel telli arabalarımız vardı onu raptiyelerle,renkli kağıtlarla süsler sokakta peşi sıra dizilir motor sesleri çıkarta çıkarta koştururduk.Birde evden çaktırmadan yürüttüğümüz patatesleri bir ateş yakıp pişirip büyük bir iştahla yerdik Ama en güzeli ilkokulda elimizdeki toplu iğneyi çaktırmadan kızlara batırmaktı onlar çığlık attıkça aldığımız zevki tahmin bile edemezsiniz sapıkmıymışız nedir bak ne güzel ifade etmişsin kendini arkadaşlar ben sizin kadar zevk sahibi değildim ama o çiçeğin tadına benimde bakmışlığım vardır hani şu dibi tatlı olana bizim güzel bahçeli bir evimiz vardı karacabeyde ve çok güzel komşularımız...bahçede annemin kiler yaptığı bir yer vardı oraya karpuzları istiflerlerdi arkadaşımız nagihanda yüklenip bissürü küçük karpuz getirirdi...biz orda kendimize karpuz ziyafeti verirdik...tabi sonrasındaki karın ağrılarını anlatmaya gerek bile duymuyorum bahçede koşuştururken ilk kurbağanın üstüne basışım,güzel kedim yumoşum,bodrumda tanıştığımız kirpi melehat,akşam üstleri sokaktan geçen ve benim manyak korktuğum mandalar,taze ayçekirdekleri,erkek çoçukların kafalarına geçirdiğim çuvallar,arkadaşımızın annesinin incik boncuğunu ve makyaj malzemelerini katledişimiz,annesi gelince arkadaşı bırakıp kaçışımız vs....vs....vs..... en çok kardeşimle bahçede karıncaları çıt çıt öldürüşüm vicdanımı hala rahatsız ediyor bide kedim yumoşun bıyıklarını fazla uzun diye kesişim güzel günlermiş.... Alıntı
Φ siyahx Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 bak ne güzel ifade etmişsin kendini arkadaşlar ben sizin kadar zevk sahibi değildim ama o çiçeğin tadına benimde bakmışlığım vardır hani şu dibi tatlı olana bizim güzel bahçeli bir evimiz vardı karacabeyde ve çok güzel komşularımız...bahçede annemin kiler yaptığı bir yer vardı oraya karpuzları istiflerlerdi arkadaşımız nagihanda yüklenip bissürü küçük karpuz getirirdi...biz orda kendimize karpuz ziyafeti verirdik...tabi sonrasındaki karın ağrılarını anlatmaya gerek bile duymuyorum bahçede koşuştururken ilk kurbağanın üstüne basışım,güzel kedim yumoşum,bodrumda tanıştığımız kirpi melehat,akşam üstleri sokaktan geçen ve benim manyak korktuğum mandalar,taze ayçekirdekleri,erkek çoçukların kafalarına geçirdiğim çuvallar,arkadaşımızın annesinin incik boncuğunu ve makyaj malzemelerini katledişimiz,annesi gelince arkadaşı bırakıp kaçışımız vs....vs....vs..... en çok kardeşimle bahçede karıncaları çıt çıt öldürüşüm vicdanımı hala rahatsız ediyor bide kedim yumoşun bıyıklarını fazla uzun diye kesişim güzel günlermiş.... Vay be senle bayağı ortak yönümüz varmış kız frozen bide biz sinekleri yakalayıp kanatlarını kopartıp yakardık onları sende yapmışsındır eminimki çünkü o cevheri görüyorum sende Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.