Misafir Marcus Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2006 DEVRİM Mİ HAHAH güldürmeyin beni..bu jakoben ve baskıcı yapıdan ne zaman kurtulacak bu ülke..evet AKP iktidarı berbat bir yönetim sistemi ama bunu silahlı bir jakoben sistemle değil tamamen demokratik yöntemlerle seçim zamanı sandık başında akp yi sandığa gömerek yapabiliriz devrim olan ülkelerde dikta rejimi vardır demokrasi yoktur hani ATATÜRKÇÜ DEMOKRATİK CUMHURİYET sistemi bir anda bu 360 derece dönüş niye DEVRİM KAÇINILMAZ DEĞİL,DEVRİMDEN KAÇILMALIDIR HATTA MÜMKÜN OLDUKÇA UZAK DURMALIDIR Alıntı
Φ tan_vakti Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2006 İltifatlarınız için teşekkür ederim, tahkiratınız ise admine havale ediyorum. Size fazla birşey demiyorum zira sıkışınca ben yazmadım, bilgisayarım açıktı sekreterim yazdı falan diyorsuınuz ve forumu güldürüyorsunuz, Kralları güldürenler gibi... Ağzınızı bozacak kadar (***** ******* ********* ********) sizi kızdıran neydi anlamadım. Bence ağzınızı bu kötü kelimler ile kokutmayın. Gelelim meselemize işte yukarıda izah ettiğim hakikatten naşi yani bilimselcinin de hakkını teslim ettiği '' Halkı devrim değil, halk devrimi bulmuştur'' özdeyişinin bir neticesi olarak milli bayramlar yalnızca Türkiye cumhuriyetinde , Yavru vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde ve Tüm dış temsilciliklerde yalnızca Bürokratlar tarafından kutlanır. Bu husustaki açıklamalarımıza devam edeceğiz... bozan Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 Gelelim meselemize işte yukarıda izah ettiğim hakikatten naşi yani bilimselcinin de hakkını teslim ettiği '' Halkı devrim değil, halk devrimi bulmuştur'' özdeyişinin bir neticesi olarak milli bayramlar yalnızca Türkiye cumhuriyetinde , Yavru vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde ve Tüm dış temsilciliklerde yalnızca Bürokratlar tarafından kutlanır. sen hayatında herhangi bir cumhuriyet bayramına katıldın mı ? Bir milli bayramda, sabah erken kalkıp kutlamalara katılırsan, gördüğün manzaradan sonra, çark etmek için herhalde memlekette bir beşyüzbin bürokrat varmış yazman gerekir. bazı insanları gerçekten merak ediyorum. "Ben Atatürk'ü ve onun ilkelerini sevmiyorum. Cumhuriyete tahammül edemiyorum, laikliğin varlığı bile beni rahatsız ediyor" demek yerine. sürekli inkara dayalı bir saldırı, takkiye yolunu seçerler. Yada bunları söylemeye madem çekiniyorsunuz. (Ki burada sizi yargılayacak bir savcı falanda yok). Halka bunları söylemeye çekinirken daha nasıl halkın bu değerlere sahip olmadığını iddia edebiliyorsunuz anlamak güç Türk devriminin mimarı Atatürk'ün bu ulusun gördüğü, en çok sevilen, en çok desteklenen lider olmasına rağmen nasıl kalkıp halk devrimci olmamıştır diyebiliyorsunuz. Halkın devrimci olması için ne gerekiyordu. Her birinin oturup birer devrim tezi yazması mı ? Alıntı
Φ bozan Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 Sevgili cyrano ne Atatürk ne Cumhuriyet ne de Laiklik senin taht-ı himayene mahsus değildir. Sizinle hem fikir olmayan her yazarı Atatürk, Cumhuriyet ve Laiklik karşıtı göstermek, onları takiyyeci kendinizi samimi göstermek yalnızca ciddi bir hezeyandır. Samimiyet ölçer bir alet icat olunmadığına göre kimseye sen şusun ben buyum sen takiyycisin ben samimiyim demek kadar gülünç birşey olamaz. Tarih okuyan, bu ülkeyi tanıyan herkesin hakkını teslim edeceği gibi ''Halkı devrim değil, halk devrimi bulmuştur'' . İsteyen herkes duvarına asabilir bu özdeyişi... bozan Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 Sevgili cyrano ne Atatürk ne Cumhuriyet ne de Laiklik senin taht-ı himayene mahsus değildir. Sizinle hem fikir olmayan her yazarı Atatürk, Cumhuriyet ve Laiklik karşıtı göstermek, onları takiyyeci kendinizi samimi göstermek yalnızca ciddi bir hezeyandır. Samimiyet ölçer bir alet icat olunmadığına göre kimseye sen şusun ben buyum sen takiyycisin ben samimiyim demek kadar gülünç birşey olamaz. Tarih okuyan, bu ülkeyi tanıyan herkesin hakkını teslim edeceği gibi ''Halkı devrim değil, halk devrimi bulmuştur'' . İsteyen herkes duvarına asabilir bu özdeyişi... bozan Arkadaşım sen önce kendi düşüncelerinden bir bahset te görelim cesaretini.. Kolay tabiki ulu orda Cumhuriyet'i savunanlara, Laikliği savunanlara, Çağdaş, modern ve Kemalizmin aydınlık meşalesine yürekten bağlı düşünceclere çamur atmak... Biz kendi savunduklarımızı ve savunacakalarımın ne olduğun, ne kadar yüce değere sahip olduğunu ve ne kadar anlam ifade ettiğini çok iyi biliyoruz.. Ya siz siz hangi düşüncenin sonucusunuz, neye hizmet ediyorsunuz ve ütopyanız ne? Cesaretiniz varsa lütfen söyleyebilirmisiniz.. Öyle birtakım değerlere vurkaç taktiği yaparak arkadan şakşakçılarınını gümbürtüsünü seyri sefasında olmakla olmuyor bu işler... Hele bir göster bakalım düşünsel mantığınının seyri sefasını da bir bilelim... [bu arad sevgili bozan arkadaş biliyorum şimdi beninle uğraşacaksın ama ben bunu ti'ye almayacağım bun bil ama düşüncelerini açıklama konusunda sonuna kadar seninleyim. Sizden ricam Lütfen sorulan sorulara makul ve anlaşılabil cevap ver ya da ayrı bir topic açta insanlar sizin her bakımdan tanıma fırsatı yakalayabilsinler... --ya da biz bilmiyoruz--] Saygılarımla... Alıntı
Φ gugukcuk Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 Hep merak eder dururdum.Öyle bir kavşak olacak ki bizler,birden karşı karşıya kalacağız. Önemli olan tevazuumuza sahip çıkarak beynimizle yüreğimizle birbirimizi kızdırmadan orta yolda el sıkışabilelim. Sayın BOZAN'ın tespitine katılıyorum. "Halkı devrim değil halk devrimi bulmuştur" Nerden bulur böyle vecize sözleri bilemiyorum.Geçen gün bir forumda çok ilginç bir saptama vardı çok hoşuma gitmişti. Soru:sosyal faşist kime denir? cevap:Okumuş ayıya sanırım. Bu kadar ince mizah, bu kadar güzel bir anlatım. Forumda Bozan'a karşı enteresan bir tepki var olumlu yada olumsuz . Sevgili Bozan'ın da espiritüel bakış açısı öyle derin ki bunun dipnot'un gözünden kaçmasına inanamıyorum.Zira dipnot çok ince noktaları görebilen zarif dostlardan biri. [bu arad sevgili bozan arkadaş biliyorum şimdi beninle uğraşacaksın ama ben bunu ti'ye almayacağım bun bil ama düşüncelerini açıklama konusunda sonuna kadar seninleyim. Sizden ricam Lütfen sorulan sorulara makul ve anlaşılabil cevap ver ya da ayrı bir topic açta insanlar sizin her bakımdan tanıma fırsatı yakalayabilsinler... --ya da biz bilmiyoruz--] Ben sevgili Bozan'ın bu ülkeyi enaz benim kadar sevdiğini biliyorum. İkiyüzlülüğe enaz benim kadar tahammülsüz olduğunu da biliyorum. İrticaya enaz benim kadar karşı olduğunu da biliyorum. Ve ben diliyorum ki gerisini bu muhterem anlatsın.İnanın müthiş keyifleneceğiz yazıları ile. (lütfen dikkat :Birilerini savunma olarak kabul edilmesin zira ben sadece bendeki yansımalarını anlattım.) Alıntı
Φ bozan Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 Sevgili gugukcuk'a yanıtım... Anlayışın için teşekkür ederim dostum, doğrudur biribirimizi olduğu gibi kabullenmeliyiz ve anlamalıyız. Kendi düşüncemiz dışındaki insanları samimiyetsizlikle suçlamak kendimizden kaçmaktan başka birşey olamaz. Bütün forum arkadaşlarımın şu hakikate kulak kesilmesini isterim. Bazan olur hiç savunmadığımız bir düşüncenin bile içinde bazı hakikatler olduğunu farkederiz de bunu ifade etmeye benliğimiz müsade etmez. Bunu açıkça ikarar etmeden de ne hakikate kucak açabiliriz ne karşımızdaki insanları anlayabiliriz ve ne de moda tabirle demokratça bir tavır sergilemiş olabiliriz. Şimdi gözümüzden kaçan ya da kimi zaman ertelediğimiz bir kaç hakikate bakalım mı ?. 1. Korkmaz Yiğil ile alakalı olarak bir adam , bir siyasetçi, UG'de ( Tv anlamında, izah etmiştim ) konuşuyordu, sıkılıyordu, ve hata yapıyordu gözümüzden kaçırdık, sonraları Yiğil ben kullanıldım, birden paraya kavuştum ve birden herşeyimi kaybettim dedi bunu da duymak istemedik, Yiğil yargılandı ama yiğili kim kullandı ? İşte bunu hiç sorgulamadık hep parmağa baktık parmağın gösterdiğine değil. 2. Bir bombalama olayı oldu. Eski bir paşa ben de arasıra bombalatırdım dedi. Sivil amirlere bazan gözdağı vermek için bu yapılır fakat bu sefer biraz beceriksiz davranmışlar dedi. Eski paşanın adı mühim değil. Hatta bu eski paşamızın bir zamanların irticacı mücadelecisi olduğu hiç mühim değil. Peki ne oldu ? Paşa sözlerim yanlış anlaşıldı dedi, ben öyle demedim dedi. ve biz bu mühim vakayı unuttuk. Böyle hadiseleri bilmeden, sizce terör meseleleri hakkında sorgulama yapmak ne kadar doğru ? 3. İyi kötü çirkin ilk spagetti vestern ya da en ünlüsü mü desem. Belki 10larca defa izlemişimdir, sizler de izlemişsinizdir. Sizce en tuhaf cümlesi nerede bilmem !! Ama ilk izlediğimden bu güne bana sorarsanız İyi ile çirkinin bir köprü başında güneyliler ile kuzeyliler arasında geçen muharabe için söylediklerdir. Şöyle diyordu iyi '' hayatımda ilk defa bu kadar insanın aynı anda öldüğünü görüyorum'' işte burayı anladıysak artık filmin geri kalanı teferruattır. Yaşamı gereği öldüren bir adam savaşı bundan daha güzel eleştirebilir mi ? Elbette ben Kürşat abi ( Bumin ) gibi tüm savaş karşıtı değilim. Anlatmak istediğim mevzu şu ; Satır aralarını iyi okumak şarttır. Bu manada insanları samimiyetsizlikle itham etmek, kendisini laik, Atatürkçü, Cumhuriyetçi, demokrat, dolayısı ile aydınlık, bilimden yana, pozitif, olumlu biri olarak görüp kendi gibi düşünmeyen ne kadar insan varsa onları, cumhuriyet düşmanı, vatansatan, karanlık ve bilim dışı görmek tam da bir gerici düşünce olup hakiki manada mürtecilikten başka birşey değildir. Bu vatan bu devlet bu bayrak bu güzellikler kimsenin tekelinde değildir, kendini bu vatana bağlı hisseden, gerekli ödev ve vazifelerini yapan herkes en az benim kadar vatansever en az benim kadar olumlu ve pozitif bir insandır. İşte bu benim kucaklayıcı görüşümdür, insanları kategorize etmeden sevmek düstürumdur. Fakaat insanları kendi beyninde ayırıma tabi tutup, halkı, gerici ilerici, laik antilaik, mütedeyyin gayri mütedeyyin, gibi sıfatlarla tefrik eden bütün gerici ve mürtecilere de her alanda bunun yanlış olduğunu anlatırım. Dostlarım, hakiki gericilik kişileri kendine göre samimi ya da samimi olmayan bir şekilde tefrik edip fitne çıkarmaktır. Hakiki ilericilik insanları farklı ırk, din, dünya görüşü, renk ve sosyal statüde de olsa insan olduğu için sevmek ve kucaklamaktır. Benim vatanı sevmekten, memlekete aşık olmaktan ve bu ülkeyi sevmekten anladığım budur. Bu yüzden gugukcuk'u da bekir'i de kralx'i de nazan özkanı'da interlock'u da nicomedias'ı da ve adını sayamadığım insana saygılı ve kişileri kategorize etmeyen, farklılıkları hoşgörü ile karşılayan bütün dostlarımı selamlarım. Hitler bir kişi değil bir düşüncedir. Farklılıkları anlamak istemeyen, karşısındakini samimiyetsiz kendisini en samimi bulan kategorize edici mantık Hitlerci bir düşüncedir. Bu sözü de sivil mahkemelere asarız iyi mi ? bozan Alıntı
Φ bozkurtmusti Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 bozan hocam öpülesi ellerinizden yine güzel bir yazı..çok minattarız bizleri aydınlatıyorsunuz Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 Halkı devrim bulmuştur, halk devrimi değil.. Bu özdeyişimi de tüm özgür okulların kapısına asarsınız !!!! bozan Asarız tabiki asarız ki buna da hakkımız var çünkü bu ülke saçma ve donmuş bir karanlığın üzerine kurulan genç bür Cumhuriyet'tir. Beğenseniz de beğenmesinide bu gerçeği lütfen kabul edin. Bizim cezayirli, tunuslu, faslı, arap dostlarımız yok. Emperyal dostlara ise hiç ihtiyaç duymadık. Bakın bu dünyada tek örneği ve modeli olan bir devrim yaşandı. Bunu aşağılamanın, yok saymanın ve saldırmanın kimseye yararı yok. Çünkü;Türkiye Cumhuriyeti, özellikle 2'nci Dünya Savaşı sonrası bağımsızlıklarına kavuşarak çağdaşlaşma çabası içerisine giren ülkeler için alternatif bir çağdaşlaşma modeli olmuştur. Atatürkçü ideolojinin en belirgin özelliği ulusal oluşu, toplumun tarihsel, kültürel, toplumsal ve ekonomik koşullarına; yapısına göre oluşturulmuş bulunmasıdır. Dogmacı değil pragmatisttir. Hayalci değil gerçekçidir. Batı'ya dönüktür. Atatürkçü ideoloji Batı'nın siyasal sistemini benimsemiş, fakat Batı toplumundaki sınıf ayrılığı yerine sınıflar arası uyumu yeğlemiş, ülkenin tüm toplumunu 'halk devleti' olarak korumayı amaçlamıştır. Atatürkçü ideoloji, bilimi, bilimin yol göstericiliğini ve aklı benimsemiş, laik bir toplum yaratmayı çağdaş olmanın gereği olarak görmüştür. Atatürkçü ideoloji ve çağdaşlaşma modeli, bu temel nitelikleri ile kapitalizm ve Marksizmin gelişme modelleri dışında hem kendine, ülkenin, Türk toplumunun yapısına ve koşullarına özgü ulusal bir model, hem de kendinden sonra kurtuluş savaşı verecek olan ülkelere bir 'öneri' , bir 'bildiri' , bir 'örnek' olarak ortaya çıkmıştır. Aslında temel neden ve yedirilemeyen bu. Bu gerçeği bilmeyen bir insan bul ülkede neden yaşadığının bilincine ermemiş demektir. Umarım Devrimin nasıl olduğu ve oluştuğunu anlamışsınızdır... Alıntı
Φ tekturk Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 Anlayana sivrisinek saz.... Birinci Büyük Millet Meclisinde saltanatın hilafetten ayrılıp kaldırılması tartışmaları yapılıyordu. Meclis üyelerinden bir gurup( hocaefendilerden oluşan bir gurup), Atatürk’ü odasında ziyaret ederek hilafetin saltanattan ayrılamayacağı görüşünü ileri sürdüler. Atatürk son olarak söz aldı ve şöyle dedi: “ Efendiler, hakimiyet ve saltanat hiç kimseye ilim icabıdır diye müzakere ile, tartışma ile verilmez. Osmanoğulları Türk milletinin hakimiyet ve saltanatına zorla sahip olmuşlardı ve bu hakimiyet ve saltanatlarını 600 yıldan fazladır sürdürdüler. Şimdi de Türk milleti bu saltanatı mütecavizlere hadlerini bildirerek, isyan ederek hakimiyet ve saltanatı bilfiil eline almış durumdadır. Şu anda tartışılan şey millete hakimiyeti bırakacak mıyız, hadisesi değildir. Bu bir emri validir, zorla olmuştur. Burada buna katılanlar, meclisve herkes bunu anlayabilirse sorun yoktur. Aksi takdirde hakikat usulü uyarınca yerine getirilecektir. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir.” saygı ve selamlarımla... Atatürk’ün ülkemize getirdiği uygulamaların ve Atatürk ilkelerinin sonuna mutlaka bir “ izm ” ilave etmek gerekirse buna “ Realizm “ kelimesi en uygun olurdu. Ancak batılılar hep bir ağızdan “ Kemalizm “ dediler. Kendi yaptıkları için bir tanımlama yada isim koyma için pek de çaba göstermeyen Mustafa Kemal mecliste bunu şöyle anlatıyordu: “Davranış özellikleri itibarı ile düşündüğümüz zaman bizler hayatını ve geleceğini kurtarmak için çalışan zavallı bir halkız. Mahiyetimizi bilelim. Kurtulmak ve yaşamak için çalışan, çalışmaya mecbur olan bir halkız. Her birimizin hak ve yetkileri vardır fakat bu hak ve yetkileri ancak çalışmak sayesinde elde ederiz. Yoksa arka üzeri yatarak hayatını çalışmadan geçirmek isteyen insanların bizim toplum hayatımızda yeri yoktur. Hakkı yoktur. O halde ifade ediniz efendiler. Halkçılık, sosyal düzeni emeğin hakkına isnat etiiren bir sosyal düzendir. Efendiler. Biz bu hakkımızı ve istiklalimizi koruyabilmek için, toplum ve milletimizi mahvetmek isteyen emperyalizme ve bizi yok etmek isteyen kapitalizme karşı hep birlikte mücadeleyi caiz gören insanlarız. Bu esasların hepsinin toplum bilimi açısından temel ve dayanakları vardır. Fakat ne yapalım ki bu demokrasiye benzemiyormuş, sosyalizme benzemiyormuş., hiçbir şeye benzemiyormuş. Efendiler biz benzememekle ve benzetmemekle iftihar etmeliyiz. Çünkü biz bize benziyoruz efendiler.” O dönemde Avrupanın zalim emperyalist siyasetine boyun eğmeyen Atatürk çok defa rejim şekli bahsi geçtikçe, “Bizim rejim şeklimiz bize mahsustur, şu veya bu milleti taklit etmiyoruz.” demiştir. Bu konuda anlamlı bir aktarımda Yakup Kadri den: Atatürk CHP’nin ilkelerini gözden geçiriyordu. Dedim ki; Paşam, CHP her bakımdan bir inkilap partisidir. İnkilap partisi bir ideolojiye, bir doktrine dayanmaksızın yürüyemez. Atatürk gülümseyerek cevap verdi: “O zaman donar kalırız”. Atatürk demek istemişti ki, “ Ben, hür düşüncemi ve hür irademi paslanmış demir kafesler içine hapsedemem. Bu hatayı milletime karşı işlersem milletime ve kendime karşı daima ileriye gitme ve yaratma gücünü kaybettirmiş olurum.” Ancak onun ölümünden sonra Atatürk’ ün partisi CHP yabancı soylu bir söylem olan Kemalizm’ e dört elle sarıldı. Ve tıpkı Atatürk’ ün dediği gibi 1938 de dondu kaldı. Değerli arkadaşlar, Atatürkçülük Atatürk ilkelerini sonuna değin savunmak, yaşamak ve yaşatmakdır, bunun için mücadele etmektir. Atatürkçülüğü bir ideoloji haline getirmeyin lütfen. İdeoloji haline getirilen Atatürk ve Atatürkçülük hem dinamizmini kaybeder, hemde toplumda her zaman kendine karşı mücadele eden kutuplar oluşturur. Selam ve saygılarımla... Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2006 Asarız tabiki asarız ki buna da hakkımız var çünkü bu ülke saçma ve donmuş bir karanlığın üzerine kurulan genç bür Cumhuriyet'tir. Beğenseniz de beğenmesinide bu gerçeği lütfen kabul edin. Bizim cezayirli, tunuslu, faslı, arap dostlarımız yok. Emperyal dostlara ise hiç ihtiyaç duymadık. Bakın bu dünyada tek örneği ve modeli olan bir devrim yaşandı. Bunu aşağılamanın, yok saymanın ve saldırmanın kimseye yararı yok. Çünkü;Türkiye Cumhuriyeti, özellikle 2'nci Dünya Savaşı sonrası bağımsızlıklarına kavuşarak çağdaşlaşma çabası içerisine giren ülkeler için alternatif bir çağdaşlaşma modeli olmuştur. Atatürkçü ideolojinin en belirgin özelliği ulusal oluşu, toplumun tarihsel, kültürel, toplumsal ve ekonomik koşullarına; yapısına göre oluşturulmuş bulunmasıdır. Dogmacı değil pragmatisttir. Hayalci değil gerçekçidir. Batı'ya dönüktür. Atatürkçü ideoloji Batı'nın siyasal sistemini benimsemiş, fakat Batı toplumundaki sınıf ayrılığı yerine sınıflar arası uyumu yeğlemiş, ülkenin tüm toplumunu 'halk devleti' olarak korumayı amaçlamıştır. Atatürkçü ideoloji, bilimi, bilimin yol göstericiliğini ve aklı benimsemiş, laik bir toplum yaratmayı çağdaş olmanın gereği olarak görmüştür. Atatürkçü ideoloji ve çağdaşlaşma modeli, bu temel nitelikleri ile kapitalizm ve Marksizmin gelişme modelleri dışında hem kendine, ülkenin, Türk toplumunun yapısına ve koşullarına özgü ulusal bir model, hem de kendinden sonra kurtuluş savaşı verecek olan ülkelere bir 'öneri' , bir 'bildiri' , bir 'örnek' olarak ortaya çıkmıştır. Aslında temel neden ve yedirilemeyen bu. Bu gerçeği bilmeyen bir insan bul ülkede neden yaşadığının bilincine ermemiş demektir. Umarım Devrimin nasıl olduğu ve oluştuğunu anlamışsınızdır... Dünya tarihine damga vurmuş tarihsel Devrimler... "1789 Fransız Devrimi'', "1917 Rus Devrimi'', "1923 Türk devrimi", "1949 Çin Devrimi'' , "1959 Küba Devrimi'' dir. Bazı GERİCİ çevreler ve LİBARELLER 1923 'ün ''Türk Devrimi'' olarak adlandırılmasına karşı çıkarlar. NEDEN ACABA?... Alıntı
Φ gugukcuk Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2006 Sayın bozan'ın vermiş olduğu açıklama hem hüzün verici hemde didaktik özelliklere sahiptir. Devrimler ,ideoloji,inanç ve eylemden oluşur.Bu üç ögenin mikserlendiği siyasal bir karışımdır."Devrim halkı bulmuştur halk devrimi değil söylemi "bu üçlünün son bacağına uymaktadır.Bundan dolayı yüklendiği manalar zinciri kelimelerin kastını fevkalade aşar.Aslında sevgili bozan burada bir kelime oyunu yaparak biraz da mizahi yeteneğini kullanarak kalıpsallasmış bakışacılarına bir esneklik verebilme çabasındadır. Dünya tarihine damga vurmuş tarihsel Devrimler..."1789 Fransız Devrimi'', "1917 Rus Devrimi'', "1923 Türk devrimi", "1949 Çin Devrimi'' , "1959 Küba Devrimi'' dir. Dört devrimin niteliğinde ideoloji ve eylem vardı.Bizimkinde ise bir kahraman vardı.Zira ideoloji temel olarak halka inmemişti.Ama halkın yüksek desteğini almıştı.Bu bir kurtuluş savaşı idi.İdeolojilerin tartışılmasına özümsenmesine zaman yoktu.Zira düşman ülkenin içinde idi.Dikkat edilir ise tüm devrimler ülkenin kendi iktidarına yönelik halk hareketidir.Ama bizimki işgalci kuvvetlere yapılmış bir kurtuluş savaşıdır. Her mantık kendi duygularını üretir her duygu da kendi mantığını üretir felsefesi ile yol alırsak,çatışmaları uzlaştıracağımıza yeni çatışmalar üretmek kaçınılmaz olacaktır. 26 FR 8DİRENENLER BİRLEŞİRMİŞ VE KARŞIT SESLERDEN EN GÜZEL UYUM DOGARMIŞ VE OLUP BİTENLERİN HEPSİ MÜCADELE YOLUYLA GERÇEKLEŞİRMİŞ. Wilhaym CAPELLE Sokrat öncesi felsefe fragmanlar 28 fr 54 Görünmeyen uyum görünenden daha güçlüdür. En önemli olan ayrıntıyı neden birey olarak atlarız ? Milattan önce lahit taşlarına yazılan fragmanları inceleyen CAPELLE'in tercüme ettiği şu güzel ve ögretici sloganlar yada deyimler bize ilerisi için ışık tutamaz mı? Hele ikinci fragman kendi başına bir bilmecedir. Görünmeyen uyumu yaratan içinde bulunan cografyadır,Tarihtir,zamandır. Bunca tepki bunca eleştri bunca fikir bu uyumu yaratıyor. Burada bizler birşeyleri yazabiliyor isek yorumluyor ve fikirlerimizi değişik açılardan sunuyor isek birbirimizi incitmeden,üzmeden aynı problem üzerinde yarışıyor isek inanın bu konseptin adı görünmeyen uyumdur. Sevgili bozan'a bu yazısından dolayı kutluyorum.Mizah katmadan ve tüm çıplaklığı ile yazdığı bu yazı inanıyorumki birçok tepki gösteren dostları farklı etkiliyecektir. sevgilerimle, Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 Sevgili cyrano ne Atatürk ne Cumhuriyet ne de Laiklik senin taht-ı himayene mahsus değildir. Sizinle hem fikir olmayan her yazarı Atatürk, Cumhuriyet ve Laiklik karşıtı göstermek, onları takiyyeci kendinizi samimi göstermek yalnızca ciddi bir hezeyandır. Samimiyet ölçer bir alet icat olunmadığına göre kimseye sen şusun ben buyum sen takiyycisin ben samimiyim demek kadar gülünç birşey olamaz. Tarih okuyan, bu ülkeyi tanıyan herkesin hakkını teslim edeceği gibi ''Halkı devrim değil, halk devrimi bulmuştur'' . İsteyen herkes duvarına asabilir bu özdeyişi... bozan hadi canım sende. gerçekten artık insanlar üçüncü sınıf takkiyelerin, yürürlükten kalktığını bilmeli. Ben, insanların fikir teatisi yöntemi olarak. Direk eleştirmeye korktuğu şeylere laf atarak, dalga geçmeye çalışarak saldırılar yapması yerine. Açık açık fikrini söylemesi taraftarıyım. Tekrar söylüyorum oturup düşünmelisiniz. Bir tarihsel kişiliğe açıkça saldırmaya çekiniyorsanız. Demek ki haksız olduğunuzun farkındasınız. Bir ideolojiyi açıkça reddetmeye çekiniyorsanız. Demek ki onun doğruluğunu teyit ediyorsunuz demektir. Alıntı
Φ jeune Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 Yeni 28 Şubat Senaryolarına TAKILMAYA DEVAM EDİN , zaten örümcek ağları dahil bir şeyede doğru bir yorum yapsanız 2027 yılına mı geldik acaba derim gerçi sizin artık girdiğiniz günahlar neticesiyle kaplerinizi Allahın en hale getiridiği ve ÖLDÜKTEN SONRADA nasıl haşir olacağınız çok net okunuyor bazılarının , onların ne gerçeği konuştukları var nede samimi bir ATATÜRKÇÜLÜĞÜ...Sorsak cevap verebilirlermi acaba O DEVRİMLERİN DARBENİN PEŞİNDE KOŞAN İŞÇİ PARTİSİ LİDERİ , CHP , SHP , TÜRKSOLU BUNLARIN BU ÜLKEYE BİR ÇAKILI ÇİVİLERİ OLMUŞ MU , MAOCU BOZKURTLARI İHTİLAL ÖRGÜTLERİNİ PKK SAVUNUCULARINI , TSK Yİ HEDEF ALANLARI , MASONLUĞU KORUYUP YAYANLARI VE ATATÜRKÜN MAKAMLARINADA O MASONLARI GETİRENLERİ ŞİMDİLİK KISA KESİYORUM SİZİN O SÖZÜNÜ DİNLEDİĞİNİZ TARAFTARI OLDUKLARINIZ MI GETİRDİ YOKSA MUHAFAZAKARLAR MI YAPIYORDU BUNLARI , CEVAP VERİN HAYDİ , BIRAKIN DEVİRM TARANESİNİ OKUMAYI DEVRİM Mİ HAHAH güldürmeyin beni..bu jakoben ve baskıcı yapıdan ne zaman kurtulacak bu ülke..evet AKP iktidarı berbat bir yönetim sistemi ama bunu silahlı bir jakoben sistemle değil tamamen demokratik yöntemlerle seçim zamanı sandık başında akp yi sandığa gömerek yapabiliriz devrim olan ülkelerde dikta rejimi vardır demokrasi yoktur hani ATATÜRKÇÜ DEMOKRATİK CUMHURİYET sistemi bir anda bu 360 derece dönüş niye DEVRİM KAÇINILMAZ DEĞİL,DEVRİMDEN KAÇILMALIDIR HATTA MÜMKÜN OLDUKÇA UZAK DURMALIDIR Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek” Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.” İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği! Mustafa Kemal ATATÜRK(bursa nutku) Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 KUVAYİ MİLLİYE DERNEĞİ'NİN 85. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ... BU SEBEBLE DERNEK BAŞKANI M.FİKRİ KARADAĞ BİR BİLDİRGE YAYINLADI... DERNEĞİN DEĞİŞMEZ ONURSAL GENEL BAŞKANI GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'TÜR. Vatanın Bütünlüğü ve Milletin Bölünmezliği tehlikededir. DEVLETİ YÖNETEN SEÇİLMİŞ KİŞİLER TÜRK MİLLETİNİN GÜVENİNİ YİTİRMEKTEDİR. VATANIN GERÇEK SAHİBİ ASIL TÜRK MİLLETİ BU KORKUNÇ TEHLİKE KARŞISINDA KAYITSIZ KALMAKTA VE SADECE İZLEMEKLE YETİNMEKTEDİR. DEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI ŞEMSİYESİ ALTINDA MİLLETİN BÖLÜNMESİ VATAN TOPRAKLARININ SATILMASI, DEVLET OTORİTESİNİN ZAYIFLATILMASI SÜRDÜRÜLMEKTEDİR. MİLLETİN GÖZBEBEĞİ KAHRAMAN ORDUMUZ HER VESİLE İLE YIPRATILMAKTA VE İTİBARI DÜŞÜRÜLMEYE GAYRET EDİLMEKTEDİR. VATAN EVLATLARI KANLARINI VE CANLARINI FEDA EDERKEN SÖZDE YÖNETİCİLER AB, ABD VE YANDAŞLARINA HOŞ GÖRÜNME YARIŞINA GİRMİŞLERDİR. HİÇ BİR ŞEHİDİN ACISI ONLARI İLGİLENDİRMEMEKTEDİR. GAZİLİK, ŞEHİTLİK, KAHRAMANLIK, VATANSEVERLİK VE TÜRKLÜK RESMEN YOK SAYILMAKTADIR. DEVLETİMİZ D TAKIMI TARAFINDAN YÖNETİLMEKTE VE TÜRK MİLLETİ KENDİNDEN OLAN TÜRK SOYLU YÖNETİCİLERE KAVUŞABİLME ÖZLEMİ DUYMAKTADIR. KUVAYİMİLLİYE TARAFINDAN HİYANETİ VATANİYE KANUNU ZAMANI GELDİĞİNDE YÜRÜRLÜĞE KONULMASI İÇİN ÇALIŞILACAKTIR. 11 KASIM 1938 DEN BU GÜNE KADAR İHANET EDEN HER ŞAHIŞ, KURUM VE KURULUŞ HESAP VERECEKTİR. BU DEVLETİ SOYAN HER KİM OLURSA OLSUN: ÇALDIKLARINI YURTDIŞINA KAÇIRDIKLARI SERVETİN HEPSİNİ BU VATANA GERİ GETİRECEKTİR. TÜRK MİLLETİ KENDİ BİRLİK VE BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUYACAK VE TÜRK YURDU KIYAMETE KADAR PAYİDAR KALACAKTIR. VATAN MUTLAKA KORUNACAK, MİLLET DAİMA BÜYÜYEREK SONSUZA KADAR YAŞATILACAKTIR. ZİRA KENDİSİNİ BU UĞURDA FEDA EDECEK ÇOK VATAN EVLADI VARDIR. TÜRK ÇOCUĞUNUN GERÇEK SIĞINAĞI KUVAYİ MİLLİYE RUHU ŞAHLANMAYA HAZIRDIR. YILDIRIMLAR YARATAN TÜRK EVLATLARININ ULU ECDATLARINA YARAŞAN BAŞARILAR KAZANACAĞINA İNANCIMIZ TAMDIR. YÜCE MİLLETİMİZE SAYGILARIMIZLA ARZ OLUNUR... M. FİKRİ KARADAĞ/KUVAYİ MİLLİYE DERNEĞİ GENEL BAŞKANI Alıntı
Misafir Marcus Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 KUVAYİ MİLLİYE DERNEĞİ'NİN 85. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ... BU SEBEBLE DERNEK BAŞKANI M.FİKRİ KARADAĞ BİR BİLDİRGE YAYINLADI... DERNEĞİN DEĞİŞMEZ ONURSAL GENEL BAŞKANI GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'TÜR. Vatanın Bütünlüğü ve Milletin Bölünmezliği tehlikededir. DEVLETİ YÖNETEN SEÇİLMİŞ KİŞİLER TÜRK MİLLETİNİN GÜVENİNİ YİTİRMEKTEDİR. VATANIN GERÇEK SAHİBİ ASIL TÜRK MİLLETİ BU KORKUNÇ TEHLİKE KARŞISINDA KAYITSIZ KALMAKTA VE SADECE İZLEMEKLE YETİNMEKTEDİR. DEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI ŞEMSİYESİ ALTINDA MİLLETİN BÖLÜNMESİ VATAN TOPRAKLARININ SATILMASI, DEVLET OTORİTESİNİN ZAYIFLATILMASI SÜRDÜRÜLMEKTEDİR. MİLLETİN GÖZBEBEĞİ KAHRAMAN ORDUMUZ HER VESİLE İLE YIPRATILMAKTA VE İTİBARI DÜŞÜRÜLMEYE GAYRET EDİLMEKTEDİR. VATAN EVLATLARI KANLARINI VE CANLARINI FEDA EDERKEN SÖZDE YÖNETİCİLER AB, ABD VE YANDAŞLARINA HOŞ GÖRÜNME YARIŞINA GİRMİŞLERDİR. HİÇ BİR ŞEHİDİN ACISI ONLARI İLGİLENDİRMEMEKTEDİR. GAZİLİK, ŞEHİTLİK, KAHRAMANLIK, VATANSEVERLİK VE TÜRKLÜK RESMEN YOK SAYILMAKTADIR. DEVLETİMİZ D TAKIMI TARAFINDAN YÖNETİLMEKTE VE TÜRK MİLLETİ KENDİNDEN OLAN TÜRK SOYLU YÖNETİCİLERE KAVUŞABİLME ÖZLEMİ DUYMAKTADIR. KUVAYİMİLLİYE TARAFINDAN HİYANETİ VATANİYE KANUNU ZAMANI GELDİĞİNDE YÜRÜRLÜĞE KONULMASI İÇİN ÇALIŞILACAKTIR. 11 KASIM 1938 DEN BU GÜNE KADAR İHANET EDEN HER ŞAHIŞ, KURUM VE KURULUŞ HESAP VERECEKTİR. BU DEVLETİ SOYAN HER KİM OLURSA OLSUN: ÇALDIKLARINI YURTDIŞINA KAÇIRDIKLARI SERVETİN HEPSİNİ BU VATANA GERİ GETİRECEKTİR. TÜRK MİLLETİ KENDİ BİRLİK VE BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUYACAK VE TÜRK YURDU KIYAMETE KADAR PAYİDAR KALACAKTIR. VATAN MUTLAKA KORUNACAK, MİLLET DAİMA BÜYÜYEREK SONSUZA KADAR YAŞATILACAKTIR. ZİRA KENDİSİNİ BU UĞURDA FEDA EDECEK ÇOK VATAN EVLADI VARDIR. TÜRK ÇOCUĞUNUN GERÇEK SIĞINAĞI KUVAYİ MİLLİYE RUHU ŞAHLANMAYA HAZIRDIR. YILDIRIMLAR YARATAN TÜRK EVLATLARININ ULU ECDATLARINA YARAŞAN BAŞARILAR KAZANACAĞINA İNANCIMIZ TAMDIR. YÜCE MİLLETİMİZE SAYGILARIMIZLA ARZ OLUNUR... M. FİKRİ KARADAĞ/KUVAYİ MİLLİYE DERNEĞİ GENEL BAŞKANI İşte böyle olacak buna inancımı hiç yitirmedim yitirmeyeceğim... Sardunyamada bir teşekkür borcumuz var.Onuda bu vesileyle aktaralım. Alıntı
Φ jhonywalker Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 Asarız tabiki asarız ki buna da hakkımız var çünkü bu ülke saçma ve donmuş bir karanlığın üzerine kurulan genç bür Cumhuriyet'tir. Beğenseniz de beğenmesinide bu gerçeği lütfen kabul edin. Bizim cezayirli, tunuslu, faslı, arap dostlarımız yok. Emperyal dostlara ise hiç ihtiyaç duymadık. Bakın bu dünyada tek örneği ve modeli olan bir devrim yaşandı. Bunu aşağılamanın, yok saymanın ve saldırmanın kimseye yararı yok. Çünkü;Türkiye Cumhuriyeti, özellikle 2'nci Dünya Savaşı sonrası bağımsızlıklarına kavuşarak çağdaşlaşma çabası içerisine giren ülkeler için alternatif bir çağdaşlaşma modeli olmuştur. Atatürkçü ideolojinin en belirgin özelliği ulusal oluşu, toplumun tarihsel, kültürel, toplumsal ve ekonomik koşullarına; yapısına göre oluşturulmuş bulunmasıdır. Dogmacı değil pragmatisttir. Hayalci değil gerçekçidir. Batı'ya dönüktür. Atatürkçü ideoloji Batı'nın siyasal sistemini benimsemiş, fakat Batı toplumundaki sınıf ayrılığı yerine sınıflar arası uyumu yeğlemiş, ülkenin tüm toplumunu 'halk devleti' olarak korumayı amaçlamıştır. Atatürkçü ideoloji, bilimi, bilimin yol göstericiliğini ve aklı benimsemiş, laik bir toplum yaratmayı çağdaş olmanın gereği olarak görmüştür. Atatürkçü ideoloji ve çağdaşlaşma modeli, bu temel nitelikleri ile kapitalizm ve Marksizmin gelişme modelleri dışında hem kendine, ülkenin, Türk toplumunun yapısına ve koşullarına özgü ulusal bir model, hem de kendinden sonra kurtuluş savaşı verecek olan ülkelere bir 'öneri' , bir 'bildiri' , bir 'örnek' olarak ortaya çıkmıştır. Aslında temel neden ve yedirilemeyen bu. Bu gerçeği bilmeyen bir insan bul ülkede neden yaşadığının bilincine ermemiş demektir. Umarım Devrimin nasıl olduğu ve oluştuğunu anlamışsınızdır... Siz Kimsiniz? Biz kimiz? Dipnot arkadaşim sizler bizler mi olduk Bizim emperyalist dostlarımız yok diyorsun ama.. Senin Bu Sizin Bizim gibi ikilik yaratan kavramlar Emperyalistlerin anafikridir değil mi.. tam açilimi ile bizleri zümrelere bölmek.. SayGıLar.. Alıntı
Misafir Marcus Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 Siz Kimsiniz? Biz kimiz? Dipnot arkadaşim sizler bizler mi olduk Bizim emperyalist dostlarımız yok diyorsun ama.. Senin Bu Sizin Bizim gibi ikilik yaratan kavramlar Emperyalistlerin anafikridir değil mi.. tam açilimi ile bizleri zümrelere bölmek.. SayGıLar.. Tam onikiden vurmuşsun wolker. Ama bu siz biz meselesini çıkaran zihniyet DİPNOT'un mensup olduğu zihniyet değil...Burada ufak bir hatırlatma yapma ihtiyacı hissettim. saygılar bizden... Alıntı
Φ tan_vakti Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 DERNEĞİN DEĞİŞMEZ ONURSAL GENEL BAŞKANI GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'TÜR. Vatanın Bütünlüğü ve Milletin Bölünmezliği tehlikededir. KUVAYİMİLLİYE TARAFINDAN HİYANETİ VATANİYE KANUNU ZAMANI GELDİĞİNDE YÜRÜRLÜĞE KONULMASI İÇİN ÇALIŞILACAKTIR. 11 KASIM 1938 DEN BU GÜNE KADAR İHANET EDEN HER ŞAHIŞ, KURUM VE KURULUŞ HESAP VERECEKTİR. BU DEVLETİ SOYAN HER KİM OLURSA OLSUN: ÇALDIKLARINI YURTDIŞINA KAÇIRDIKLARI SERVETİN HEPSİNİ BU VATANA GERİ GETİRECEKTİR. TÜRK MİLLETİ KENDİ BİRLİK VE BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUYACAK VE TÜRK YURDU KIYAMETE KADAR PAYİDAR KALACAKTIR. VATAN MUTLAKA KORUNACAK, MİLLET DAİMA BÜYÜYEREK SONSUZA KADAR YAŞATILACAKTIR. ZİRA KENDİSİNİ BU UĞURDA FEDA EDECEK ÇOK VATAN EVLADI VARDIR. TÜRK ÇOCUĞUNUN GERÇEK SIĞINAĞI KUVAYİ MİLLİYE RUHU ŞAHLANMAYA HAZIRDIR. YILDIRIMLAR YARATAN TÜRK EVLATLARININ ULU ECDATLARINA YARAŞAN BAŞARILAR KAZANACAĞINA İNANCIMIZ TAMDIR. Bizimde inancımız tamdır.Türkiye Cumhuriyeti ilelebet paidar kalacaktır. vatan namustur satılamaz. Alıntı
Φ KesKiNkAleM Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 Siz Kimsiniz? Biz kimiz? Dipnot arkadaşim sizler bizler mi olduk Bizim emperyalist dostlarımız yok diyorsun ama.. Senin Bu Sizin Bizim gibi ikilik yaratan kavramlar Emperyalistlerin anafikridir değil mi.. tam açilimi ile bizleri zümrelere bölmek.. SayGıLar.. Ayrıca ülkemizde uzun yıllardır pek çok konuda ayrılıkçılık yapılıyor. bizi bir değil yüz parçaya böldüler şimdi birileri de sözüm ona "vatanperver" sözlerle laik-antilaik ayrımı atıyorlar ortaya, düşündürücü değilmi? peki bu neye hizmet etmek oluyor. Türkiye Cumhuriyeti güçlüdür pek çok zorluğun üstesinden gelmiştir bu günleride atlatacaktır yeterki insanlar gerçek bölücüleri iyi ayırt etsinler. biryerde sen ben kavgası varsa orada ayrılıkçılık var demektir. Selametle Alıntı
Φ jhonywalker Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2006 Tam onikiden vurmuşsun wolker. Ama bu siz biz meselesini çıkaran zihniyet DİPNOT'un mensup olduğu zihniyet değil...Burada ufak bir hatırlatma yapma ihtiyacı hissettim. saygılar bizden... MArcuss paşam inan ki hatırlatmalarına kayıtsız kalmam doğruya sırt çewirmem.. Bir çok ileitmde yazdım tek yürek tek bilek olmalıyız diye..(benim anladığım KuvayiMilliye Bu şekilde) İnan Ki Dipnot ''un bütün iletilerini çok dikkatli okuyor ve irdeliyorum.. Ama sadece bir kısım marjinal grubu ele almiş V dikkat ediyorum her eleştirisinde İSLAM'a gönderme yapıyor.. Unutmamalı ki İSLAM ne fethullahların ne cematlerin nede tarikatların tekelindedir.. İSLAM devletin tekelindedir.. V bu devlet Dipnot'un v bazılarının dediği gibi Din dersini müfredattan kaldırdığı an İnsanlara din hizmeti vermediği an o insanların okuma hakıı alırsan İnsanlara arasında ikilik olur DİN devletin tekelinden çıkar V geçmişte olduğu gibi içisyanlar çıkar bunu Ülkesini seven hiç bir yurttaş istemez.. Ama yazılanlara bakınca demek isteyen bazıları var.. bende diyorum Ki Siz Bİz diye birbirimizi bakarsak biz KAleyi içerden yıkarız.. Ülkede bir İSLAm gercegi var bunu kimse inkar edemez.. V yineliyorum dediklerimi Devlet olarak bu yasaklara maruz kalan İnsanların sorunlarını çözmediğimiz sürece daha çok tartişiriz Ülke insanı olarak ikili oluruz siz biz diye... Dipnot''un dediği gibi yasakçi zihniyetle değiL sorunlara çözüm üretecez.. YAsaklamak sorunu çözmez bilakis zümre zümre ASİler yetiştirir.. Tarihte bir çok örnegi var bu şekilde ayaklamaların.. Bu gibi oluşumlara maruz kalmamak adına tek yürek tek Bilek olmalıyız.. Haklı oldugu noktada bir insanın kim ne olduguna bakmam Düşüncesine katılırım Ülkem yararına ise kendi idolojik düşüncelerimin egosuna kapılmadan.. Arkadaşimiz bazı devrimleri örnek vermiş.. Bu örneklerin hiç birisi ATATÜRK'ün İnkilapları ile bagdaşmaz... Diyor ki emparyelist dostlarımız yok ama bize emperyalistlerin devrimlerden örnek veriyor.. MisaL Fransız Devrimi Bir Burjuva hareketidir.. Bu Devrimleri nasıl ATATÜRK İLke V inkilapları ile bagdaştırır v örnek verir şaşiriyorum.. Bilmem Anlatabildim mi MArcuss paşam İnan satırlar bitmeyecek yazmaya başlayınca anlatacak çok Ş var aslında İnan Ki MARCUSS bir araya geldiğimiz anda sohbet ettiğimiz anda Ortak noktalarıımızın ne çok oldugunu görecegiz düşüncelerimiz farklıda olsa..Hepimiz Bu Ülkenin Bu milletin evladıyız birbirimize yabancı değiliz aslında... SAyGıLar... Ayrıca ülkemizde uzun yıllardır pek çok konuda ayrılıkçılık yapılıyor. bizi bir değil yüz parçaya böldüler şimdi birileri de sözüm ona "vatanperver" sözlerle laik-antilaik ayrımı atıyorlar ortaya, düşündürücü değilmi? peki bu neye hizmet etmek oluyor. Türkiye Cumhuriyeti güçlüdür pek çok zorluğun üstesinden gelmiştir bu günleride atlatacaktır yeterki insanlar gerçek bölücüleri iyi ayırt etsinler. biryerde sen ben kavgası varsa orada ayrılıkçılık var demektir. Selametle Tercüman olmuşsun arkadaşim sözlerime Tşkler.. SayGıLar.. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2006 Türkiye çok ciddî bir çaresizliğin içinde ve giderek derinleşen bir bunalımın eşiğindedir. Toplumu toplum yapan değerler her geçen gün yıpranmakta, ülke hızla kutuplaşmaya, dağılma ve parçalanmaya doğru gitmektedir. Halbuki, herhangi bir toplumdan söz etmek için insanların biyolojik ve fiziksel varlığını sürdürmesi gerekir; dolayısıyla fiziksel ve coğrafi bir alana, diğer bir deyişle ülkeye ihtiyaç bulunur. Bunun yanında toplumu bir arada tutacak ve o toplumu oluşturan üyelerin bir arada insanca ve onurlu yaşam sürmesini sağlayacak düzenlemelere acil ihtiyaç duyuluyor. Mevcut koşullarda Egemenlik kayıtsız şartsız halkındır/milletindir ilkesinin tam anlamıyla teoriden pratiğe geçmesi olanaksız görünüyor. Seçimlere az bir süre kala, ABD ve AB nin desteğini kazanabilmek amacıyla her türlü taviz veriliyor; öte yandan yapay gerilimler ve tartışmalarla Türkiye derin bir uçuruma doğru itiliyor. Böyle bir ortamda, kendisini halktan/milletten yana gören/gösteren tüm tarafların bir araya gelip güçlerini birleştirmesi ve büyük bir sinerji oluşturarak güçlü bir alternatif olduğunu göstermesi gerekmektedir. Kişisel kısır çekişmelerle zaman geçirilmemelidir. Alıntı
Misafir Marcus Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 MArcuss paşam inan ki hatırlatmalarına kayıtsız kalmam doğruya sırt çewirmem.. Bir çok ileitmde yazdım tek yürek tek bilek olmalıyız diye..(benim anladığım KuvayiMilliye Bu şekilde) İnan Ki Dipnot ''un bütün iletilerini çok dikkatli okuyor ve irdeliyorum.. Ama sadece bir kısım marjinal grubu ele almiş V dikkat ediyorum her eleştirisinde İSLAM'a gönderme yapıyor.. Unutmamalı ki İSLAM ne fethullahların ne cematlerin nede tarikatların tekelindedir.. İSLAM devletin tekelindedir.. V bu devlet Dipnot'un v bazılarının dediği gibi Din dersini müfredattan kaldırdığı an İnsanlara din hizmeti vermediği an o insanların okuma hakıı alırsan İnsanlara arasında ikilik olur DİN devletin tekelinden çıkar V geçmişte olduğu gibi içisyanlar çıkar bunu Ülkesini seven hiç bir yurttaş istemez.. Ama yazılanlara bakınca demek isteyen bazıları var.. bende diyorum Ki Siz Bİz diye birbirimizi bakarsak biz KAleyi içerden yıkarız.. Ülkede bir İSLAm gercegi var bunu kimse inkar edemez.. V yineliyorum dediklerimi Devlet olarak bu yasaklara maruz kalan İnsanların sorunlarını çözmediğimiz sürece daha çok tartişiriz Ülke insanı olarak ikili oluruz siz biz diye... Dipnot''un dediği gibi yasakçi zihniyetle değiL sorunlara çözüm üretecez.. YAsaklamak sorunu çözmez bilakis zümre zümre ASİler yetiştirir.. Tarihte bir çok örnegi var bu şekilde ayaklamaların.. Bu gibi oluşumlara maruz kalmamak adına tek yürek tek Bilek olmalıyız.. Haklı oldugu noktada bir insanın kim ne olduguna bakmam Düşüncesine katılırım Ülkem yararına ise kendi idolojik düşüncelerimin egosuna kapılmadan.. Arkadaşimiz bazı devrimleri örnek vermiş.. Bu örneklerin hiç birisi ATATÜRK'ün İnkilapları ile bagdaşmaz... Diyor ki emparyelist dostlarımız yok ama bize emperyalistlerin devrimlerden örnek veriyor.. MisaL Fransız Devrimi Bir Burjuva hareketidir.. Bu Devrimleri nasıl ATATÜRK İLke V inkilapları ile bagdaştırır v örnek verir şaşiriyorum.. Bilmem Anlatabildim mi MArcuss paşam İnan satırlar bitmeyecek yazmaya başlayınca anlatacak çok Ş var aslında İnan Ki MARCUSS bir araya geldiğimiz anda sohbet ettiğimiz anda Ortak noktalarıımızın ne çok oldugunu görecegiz düşüncelerimiz farklıda olsa..Hepimiz Bu Ülkenin Bu milletin evladıyız birbirimize yabancı değiliz aslında... SAyGıLar... Tercüman olmuşsun arkadaşim sözlerime Tşkler.. SayGıLar.. Zaten düşüncelerinizde bir samimiyet ve paylaşım bulmasam sizi bu denli önemsemezdim. Umalımki ortak dileklerimiz ülkemizin ortak değerleri olma yolunda hızla ilerlesin. Saygılar.... Alıntı
Misafir Marcus Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Türkiye çok ciddî bir çaresizliğin içinde ve giderek derinleşen bir bunalımın eşiğindedir. Toplumu toplum yapan değerler her geçen gün yıpranmakta, ülke hızla kutuplaşmaya, dağılma ve parçalanmaya doğru gitmektedir. Halbuki, herhangi bir toplumdan söz etmek için insanların biyolojik ve fiziksel varlığını sürdürmesi gerekir; dolayısıyla fiziksel ve coğrafi bir alana, diğer bir deyişle ülkeye ihtiyaç bulunur. Bunun yanında toplumu bir arada tutacak ve o toplumu oluşturan üyelerin bir arada insanca ve onurlu yaşam sürmesini sağlayacak düzenlemelere acil ihtiyaç duyuluyor. Mevcut koşullarda Egemenlik kayıtsız şartsız halkındır/milletindir ilkesinin tam anlamıyla teoriden pratiğe geçmesi olanaksız görünüyor. Seçimlere az bir süre kala, ABD ve AB nin desteğini kazanabilmek amacıyla her türlü taviz veriliyor; öte yandan yapay gerilimler ve tartışmalarla Türkiye derin bir uçuruma doğru itiliyor. Böyle bir ortamda, kendisini halktan/milletten yana gören/gösteren tüm tarafların bir araya gelip güçlerini birleştirmesi ve büyük bir sinerji oluşturarak güçlü bir alternatif olduğunu göstermesi gerekmektedir. Kişisel kısır çekişmelerle zaman geçirilmemelidir. Bütün bir insanlığı kucaklamak gerektiğini unutmayalım sardunya.İnsan olmanın biçimselliğinden daha önemli birşeyde insanca kucaklama dürtüsüdür.Karşındakini asla yılan gibi,cıyan gibi,vebalı vede hummalı gibi görmemek gerekir.Kardeşleşme denilen kültürel mirasımız bize bunu işaret ediyor.Bizler Yunus Emrelerin,Mevlanaların,Pir sultanların,Şeyh Bedrettinlerin kültür mirasının üzerinde oturuyoruz. Ve bunu anlamak mecburiyetindeyiz. Saygılar. Alıntı
Φ FAUST Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 ya darbe kaçınılmaz ise,bırazda burdan yaksanız Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.