Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Ermeni sorunu


Misafir TheLastofMohicaN

Önerilen İletiler

Ermeni davasinda hep sag gösterip sol vurmak böyle olur.

Önce Ermeniler masum degildir denecek sonra da; "TEHCIRI INSANI BULMUYORUM"denerek sol yumruk vurulacak.Yani ne tarafa dönerseniz dönün Türkler insani olmayan bir uygulamayla suclanacaktir,amac budur calismalar bu yöndedir.Amac Türk milletinin ve devletinin suclanmasi,suclu gösterilmesi ve Ermeni gardaslardan özür diletilmesidir.Bakin onlarca belge ve bilgi var ortada ve arsivlerde ki Türk devleti asla bir soykirim yapmamis aksine nefsi müdafaa yapmistir diye,bizzat Ermeni tarihcileri bunu yaziyor kitaplarinda.Ama carklar dönmeli,Diaspora ve Ermeni yandasligi Türkiye karsitligi devam etmelidir.Birsey bulamayanlar,yine Kürt bölücülerin ve yandaslarinin iddialarini ortaya koyup,"TEHCIRI INSANI BULMUYORUM"diyerek illa ki Ermeni davasini savunuyorlar,Isin kolayini da bulmuslar "ya ne olur ki özür dilense"demeyi de ihmal etmiyorlar.

 

 

saygilarla

 

Bunu okuduktan sonra kendimden korktum,teşekkürler forumdaşım...

 

yalnız,ben buna "vicdan" diyorum,vicdan da bana "zulüm yapılmıştır" diyor.Şunu da ekliyor;sadece Ermeniler değil,Sadece Türkler değil,sadece Kürtler değil...bu coğrafyada yaşayan herkes bu zulme ortak!

 

 

Şu Ermeni soykırımını savunanlarla, Kürtlerin ayrı bir millet olduğunu dolayısı ile ayrı bir resmi dilleri, ayrı özerk veya bağımsız vatanları, (tabiiki Türkiye'nin büyük bir kısmını da içine alarak) ayrı bir devletleri olması gerektiğini Türkiye medyasında savunan yazarlar, nedense hep aynı kişiler.

 

Ama, Ermeniler galiba "sözde" soykırımı Türkiye'nin (de) tanımasını sadece "duygusal" nedenlerle istemiyorlar. 60 milyar dolar tazminat da istiyor, diyaspora. Onu verdikten sonra sıraya girecek bir istek daha şimdiden Ermeni yazarlar ve siyasetçiler tarafından dillendirilmeye başlandı: "Anadolu'nun doğusundaki toprakların Kürdistan dışında kalacak büyük kısmı da Ermenistan'a verilmeli"

 

Türkiye basınında yazarlık yapmakta olup, "1.5 milyon Ermeniyi Türkler öldürdü" diyerek, Ermenilerden daha fazla Ermeni soykırımı iftirasını benimseyen bazı kişiler acaba ne istiyor? Bunu anlamak için, Orhan Pamuk'un Nobel ödülünü aldıktan sonra artık aynı sözleri tekrarlamayıp, bu konuda bir suskunluğun içine girdiğini görmek yeterli.

 

Çok tanıdık bir yaklaşım...saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değerli Taypa,

 

Tüm yazdıklarınızı okudum.

 

Birincisi,benim tepkim subjektifliğinizeydi ve o bir halkı bir terörist ile aynı kefeye koyuyordu.

 

İkincisi,"tehcir yasası"nın gerekli miydi?

 

Dönemin şartlarını bilmek lazım.

 

Yalnız,ben derim ki;hiçbir gerekçe insanını yurdundan etme hakkını vermez bize,hele yurdundan ettiğimiz insanları mağdur etmek,dahası öldürmek...bu zülüm.

 

Üçüncüsü,ben masum olan bir halk yada halklardan değil,sadece olaylardan bakmaya çalışıyorum.Yazdım,yine yazıyorum...

 

HEPİMİZ YAŞANAN ZULÜMLERE ORTAĞIZ!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Hep ayni yaklasim,hep ayni iddia,israrla bir millet katil ilan edilmekte.Hicbir belge hicbir arsiv bu kin duygusunu degistiremiyor,Sartlanmislik,bir milletin bagrinda yetisip o milleti arkadan vurmak.Tehcir gereklimiydi?Gerekliydi!Eger tehcir gerekliydi diye sorabiliyorsa birisi tarafli düsünüyordur,cünkü yüzlerce binlerce belge bunun gerekliligini vurgulamaktadir,gerekli degildi diyenler Diaspora ve yandaslaridir.Bunu baska türlü aciklamanin mümkün olmadigini kabul etmeliyiz.

 

Islerini güclerini birakmislar,devleti Ermenileri katletmekle Kürtleri ezmekle sucluyorlar.Sözümona hak ve hukuktan yanalar ama acikca kimden yana olduklari ortada degilmi?Eger ben,hak hukuk ararken,kendi insanimin hakkini hukukunu hice sayip benim insanimi katledenlerin hak ve hukuku icin ortaliga düsüyorsam milletime ihanet etmis olurum.Eger benim milletim bir baska millete katliam yapmissa ve bu ispat edilmisse yani gercekse ve ben bunu inkar ediyorsam o zaman insanliga ihanet etmis olurum.Benim milletimin böyle bir katliam yapmadigini sadece ben degil yüzlerce yerli ve yabanci tarih yazmaktadir,dolayisiyla milletime ihanet etmemis olmanin huzurunu yasiyorum.Bu huzuru benim gibi düsünen herkesin yasadigina eminim,bu millete ait olmayanlarin iddialari ise bizi irgalamiyor.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hep ayni yaklasim,hep ayni iddia,israrla bir millet katil ilan edilmekte.Hicbir belge hicbir arsiv bu kin duygusunu degistiremiyor,Sartlanmislik,bir milletin bagrinda yetisip o milleti arkadan vurmak.Tehcir gereklimiydi?Gerekliydi!Eger tehcir gerekliydi diye sorabiliyorsa birisi tarafli düsünüyordur,cünkü yüzlerce binlerce belge bunun gerekliligini vurgulamaktadir,gerekli degildi diyenler Diaspora ve yandaslaridir.Bunu baska türlü aciklamanin mümkün olmadigini kabul etmeliyiz.

 

Islerini güclerini birakmislar,devleti Ermenileri katletmekle Kürtleri ezmekle sucluyorlar.Sözümona hak ve hukuktan yanalar ama acikca kimden yana olduklari ortada degilmi?Eger ben,hak hukuk ararken,kendi insanimin hakkini hukukunu hice sayip benim insanimi katledenlerin hak ve hukuku icin ortaliga düsüyorsam milletime ihanet etmis olurum.Eger benim milletim bir baska millete katliam yapmissa ve bu ispat edilmisse yani gercekse ve ben bunu inkar ediyorsam o zaman insanliga ihanet etmis olurum.Benim milletimin böyle bir katliam yapmadigini sadece ben degil yüzlerce yerli ve yabanci tarih yazmaktadir,dolayisiyla milletime ihanet etmemis olmanin huzurunu yasiyorum.Bu huzuru benim gibi düsünen herkesin yasadigina eminim,bu millete ait olmayanlarin iddialari ise bizi irgalamiyor.

 

 

saygilarla

 

Sourlarimza yanit ve yorum bekliyoruz... Nutuklara, ezbercilige doyduk Turkiye'mde!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...

Gerceklerden bihaber,AB-ABD-ERMENI DIASPORASI ve YANDASLARININ lügatlerini kullanip burada hak ve hukuktan dem vuranlara diyecek fazla bir sözüm zaten olamaz.Cok sükür seviye sorunum yoktur ve seviyemden memnunum.

*******

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin Politika

Bende Cumhurbaskani Gulun Ermenistana gitmesinden yanaydim neden yanaydim cunku eger bir sorun var ise bunlar dialogla cozumlenmelidir yani sen evinde oturursan baskalarinin senin sorunlarini cozmesini bekleyemezsin bugun avrupanin pek cok ulkesi ermeni soykirimini tanimaktadir neden cunku Ermenistanin uluslar arasi arenada aktiv bir rol almasidir

 

 

Türkiye daha önce " sözde ermeni soykırımı talebinin geri çekilmemesi , Erivan'ın Kars ve Gümrü anlaşmalarını tanımaması , Türkiye'nin toprak bütünlüğünü hedef alan resmi belgelerini değiştirmemesi ve işgal ettiği Azeri topraklarından çekilmemesi durumunda Ermenistan ile resmi diyalog kurulmaması " yönünde koşullar koymasının , uluslaraarsı hukuka göre ne anlama geldiğini bilen var mıdır?

 

Sanmıyorum . Bu ülke , hiç bir dönemde bu kadar ihanete uğramamıştır sanırım. Uluslararası hukuka göre; resmi görüşmeleri koşula bağlanmış olduğu için koşullar yerine getirilmeden yapılacak her resmi temas zımni kabul anlamını taşır. Ermenistanın uluslararası bir mahkemeye gidilmesi durumunda ,Gül'ün ziyareti geri adım olarak görüleceğinden Erivan yönetiminin ," Türkiye zımni olarak soykırım suçlamalarımızı ,tazminat ve toprak taleplerimizi kabul etmiştir" tezini savunmasına zemin hazırlayacaktır. Ayrıca karabağ nedeniyle kapatılan sınır kapılarının bu işgal olayı kalkmadan açılmaya çalışılması da aynı anlamı taşır. Geçmiş olsun artık bu saatten sonra ne denebilir . Bu yönetimden başka türlü nasıl bir dış politika izlenemesi beklenirdi ki?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ermenilerin yaşadığı bölgeler, XIV. ve XV. yüzyıllarda Osmanlı yönetimine girmişti. Osmanlı yönetimi, Bursa'nın başkent olmasından sonra (1326) Ermenilerin ayrı bir cemaat şeklinde teşkilatlanmalarına izin vermiş, önceleri Kütahya'da bulunan Ruhani merkezlerini Bursa'ya naklettirmiştir. İstanbul'un fethinden sonra ise 1461 vılrnda Fatih Sultan Mehmet Han, Ermenilerin Bursa'daki merkezlerini İstanbul'a taşımalarına izin verdi. İstanbul'daki ruhanî merkezleri ise Samatya'daki Sulumanastır kilisesi olarak belirlendi. Ruhanî merkezlerinin İstanbul'a taşınmasıyla birlikte Anadolu'nun birçok şehrinde bulunan Ermeniler İstanbul'a göç etmeye başlamışlardır. Anadolu şehirlerinde kalanlar ise kale bekçiliği gibi görevlere getirildiler. Farklı kültürel toplulukların bulunduğu Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde Ermenilerin devlet idaresinde önemli bir ayrıcalığı vardı. Kısacası Osmanlılar, Ermenileri diğer Hristiyan tebaadan ayrı bir konumda tutmuştur. Tanzimat'ın ilânından sonra Ermenilerin üst düzey devlet görevlerine de getirildikleri görülmüştür. Mesela, Balkan Savaşları sırasında Gabriel Norodankyan Efendi Osmanlı Dışişleri bakanıydı. Bunun yanında XIX. yüzyılda birçok Ermeni devlet görevinde bulunmaktaydı. Osmanlı, bu hizmetlerinden dolayı Ermenilere, Millet-i Sadıka tabirini kullanmıştır. Büyük kısmı Gregoryen olan Ermenilerin bir kısmı da Katolik ve Protestan mezheplerine bağlıydılar. Birçoğu şehir merkezlerinde yaşıyor ve ticaret, kuyumculuk ve mimarlıkla uğraşıyorlardı.

 

 

Sizce bu durumdan Osmanlı birdenbire neden vazgeçmiştir. Bir sabah uyandığında hadi canım bugün ermenileri mi keselim demiştir?

 

 

Hadi biraz daha tarihe bakalım:

 

 

1699 Karlofça anlaşmasından sonra RUSLAR büyük bir güç haline geldiler,artık tek dertleri sıcak denizlere inmekti..

 

Tarih 1770 yılını gösterirken,RUSLAR İSVEÇ'i yarıp,BALTIK denizine indi,akabinde 1774 yılında İngiltere'nin yardımıyla,gemilerini Akdenize sokup OSMANLININ Çeşme'deki donanmasını yaktı..

 

Savaş sonrasında,Küçük Kaynarca anlaşması imza altına alındı..

 

Bu anlaşma Osmanlı'nın Kırım ve Karadeniz'deki etkisini ortadan kaldırdı RUSLAR,Osmanlı topraklarında yaşayan HRİSTİYAN unsurların HAMİSİ ve ORTODOKS olan ERMENİLERİN koruyucusu haline geldiler..

 

Rusya,bu anlaşma sonrası Osmanlı'nın iç işlerine karışmaya başladı..

 

Artık ERMENİLER kendilerini RUSYA BAĞLILARI olarak görüp,ceplerinde RUS pasaportları taşıyorlar,Osmanlı-RUS anlaşmazlıklarında,meselelerinde TARAFTARLIK yapıyorlardı..

 

Rusya ve Batının,Kırım,Kafkaslar ve Rumeli'den kanlı şekilde Roman KOVULAN Osmanlı'nın,uzun vadede temel yurtları olan , ANADOLU'yu parçalama yolunun ERMENİLER kanalıyla gerçekleşeceğine olan inançları tamdı..

 

Plan ve stratejilerini buna göre belirliyorlardı..

 

 

Sonunda,1877-1878 Osmanlı-Rus harbinden sonra yapılan,Ayastefanos anlaşmasının 16.cı maddesi olan Ermeni ıslahatı " ve daha sonrada, İngiltere ve Fransanın baskısıyla imza altına alınan Berlin anlaşmasının 61.ci maddesinin yürürlüğe girmesiyle,bu işe ULUSLARARASI bir boyut kazandırdılar..

 

Bu savaşta Rusların Kafkas cephelerinde,muazzam sayıda Ermeni kökenli asker ve subaylar görev yapmışlardı...

 

Hatta,savaş sırasında Ayestefanos'a kadar gelen RUS askerler,Ermeni aileler tarafından misafir edildiler,YAKIN ALAKALAR gördüler....

 

 

Zamanında mezhep kavgalarından parça,parça oldukları dönemlerde,Osmanlılar tarafından bulunduğu Kütahya'dan başkent Bursa'ya ,daha sonrada Fatih Mehmet tarafından İstanbul'a nakledilen,kendilerine itibar bahşedilen PATRİKHANE artık İHANETİN-KALLEŞLİĞİN tam göbeğinde KİRLİ OYUNLAR çeviriyordu..

 

Ocak 1878'de Rus'larla - Osmanlılar Edirne'de mütakere yaparken, ERMENİ PATRİKHANESİ , Rus çarından aşağıdaki maddelerde yazılanları resmen talep ediyorlardı..

 

1-)Ermenilerin bulunduğu Fırat'a kadar olan toprakların RUSYA'ya ilhakı..

 

2-) Bu olmazsa,Rusya tarafından Bulgaristan'a verilecek imtiyazların aynısının Ermenilere verilmesi..

 

3-) Bu da olmazsa Osmanlıdan ıslahat yapmasının garanti altına alınması,bu ıslahat yapılıncaya kadar Rus askerlerinin Ermeni topraklarından çekilmemesi..

 

Talep edilen bu ıslahatın içerisinde güvenlik kuvvetlerinin Ermenilerden kurulması ile Ermenilerin askeri kuvvet tesis etmeleri gibi,HAİN ve KÜSTAH talepler de vardı..

 

Hemen arkasından 1 ay sonra, 13 Şubat 1878'de bu defa Ermeni Patrik NERSES,sayıları 9 tane olan PİSKOPOSLARIN imzasıyla Rus Çarı ve Rusya Başbakanı Gorçakof'a,"BÜYÜK KURTARICIMIZ" hitabıyla dilekçe gönderiyordu..

 

Yine NERSES,Eçmiyazin Katogikosuna'da yazdığı yazıda da şunlar belirtiliyordu...

 

Beraberce okuyalım....

 

" Çar'a müracaat etmeliyiz.Bügün Türkiye ,büyük ve önemli bir kısmını kaybetmiş bir halde ONUN AYAKLARI ALTINDA BULUNUYOR...ASYA KISMINA DA BİZİM SAHİP OLMAYA ÇALIŞMAMIZ LAZIMDIR.."

 

".................ÇOK GEÇ KALMAYACAK bir gün,meydana çıkacak olan Türkiye'nin Asya meselesi ortaya konulacağı zamanda, memleketimizdeki HİSSEMİZE SAHİP ÇIKMAK için şimdiden ERMENİ MESELESİNİ ÇIKARMAYA çalışmalıyız.." deniliyordu..

 

 

Bu çabaların dışında yine o günlerde Ermeniler,Edirne'de Grandük NİKOLA ve Kont İGNATİYEF'i ziyaret ediyorlar,AYASTEFANOS anlaşması içerisine yukarıda ve önceki mesajlarda naklettiğimiz hükümleri koydurmaya çalıştılar..

 

O görüşmede,İgnatiyef Ermenilere sitem ederek,siz ERMENİLER bugüne dek " ÖLÜ KELİME " halinde kaldınız demiş..

 

Ardından da onlara ALTIN FORMÜLÜ sunmuştu..

 

" BEN DAİMA PATRİKİNİZİ TAKVİYE İÇİN HAZIRIM..PATRİK İŞE BAŞLASIN,TAM ZAMANIDIR "diyerek,

 

Resmen kışkırtıyordu...

 

Mütakere görüşmelerinden sonra,Ayastefanos BARIŞ anlaşması imzalanması arefesinde,ERMENİ PATRİĞİNİN başkanlığındaki bir heyet,tekrar Ruslara başvurarak " ERMENİLERE ÖZERKLİK " verilmesini istedi..

 

Ruslar ÖZERKLİK isteğinin,kendi sınırları içerisindeki Ermenilere de örnek olacağından korkarak buna yanaşmadı..

 

Ancak,Ayestefanos'un 16.cı maddesinde Ermeniler'in güvenliğini sağlayacaklarını garanti ettiler..

 

Yapılan bu anlaşmaya itirazlar gelmesi üzerine, BERLİN KONGRESİ toplandı.

 

Ermeni PATRİĞİ bu kez de GİZLİ olarak, İNGİLİZ elçisi LAYARD'a başvurdu..Özerklik isteklerinin İNGİLİZLER tarafından yerine getirilmesini talep ettiler.İngilizler Ermeniler'e özerklik istedikleri bölgede MÜSLÜMAN nüfusun daha fazla olduğunu söylemesi üzerine;

 

Patrik;Müslümanlarında Osmanlı yönetiminden şikayetçi olduklarını," HRİSTİYAN HÜKÜMETİNİN" İSLAMLAR tarafından da kabul edileceğini belirterek,eğer İNGİLİZLER ÖZERLİK isteklerine yardımcı olmazlarsa,BU BÖLGENİN İSYAN EDEREK RUSYA'ya katılacakları tehdidini savurdu..

 

BERLİN KONGRESİ'nin 61.ci maddesi,AYASTEFANOS anlaşmasının 16.cı maddesini biraz daha yumuşatarak devreye girdi.Her ne kadar bu madde Ermeni meselesine uluslararası boyut kazandırıyorsa da,ERMENİLER TARAFINDAN DÜŞ KIRIKLIĞIYLA sonuçlandı..

 

Çünkü istedikleri ÖZERKLİĞİ temin edemediler..Ayrıca Rusya ve İngiltere dışındaki,anlaşmaya taraf ülkeler bu taleple fazla ilgilenmediler..

 

Berlin kongresinde,istediklerini alamayan ERMENİLER....

 

ŞİDDET ve SİLAHLI MÜCADELE YAPMA KARARI VERDİLER...Hem de bu kararlarını daha BERLİN Kongresinde deklare ettiler...

 

Berlin Kongresinde Ermenilerin temsilciliğini yapan,Başpiskopos HİRAMYAN,(Berlin kongresini kastederek);

 

" Ermeni delegasyonu doğuya MÜCADELESİZ ve İSYANSIZ HİÇ BİR ŞEY KAZANILAMAYACAĞI hakkında öğrenmiş olduğu derside beraberinde götürecektir." diyordu..

 

Elbette SİLAHLI mücadele,önce örgütlenmeyi gerektiriyordu..

 

Nitekim Patrik," BU GİBİ İŞLER NE BİR GÜN İÇİNDE,NE DE BİR ADAMIN ELİYLE YAPILAMAZ..GELECEK İÇİN HAZIRLANALIM" sözleriyle yolu gösteriyordu..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Soykırım, Birleşmiş Milletlerin yaptığı tanıma göre belli bir etnik grubun veya inanç grubunun sistemli olarak yok edilmesi eylemidir ve şu şartlar gerekir:

 

1 - Katliamın resmi bir devlet politikası olarak bir etnik gruba yapılması,

2 - Katliamın yöresel değil tüm ülkede uygulanması,

3 - Katliamın bir kez değil sürekli uygulanması"

 

 

Osmanlı o koşullarda yapılabilecek en insancıl tedbiri alarak techir kararı vermiştir.

 

 

Tehcir Kanunu Metni:

 

Vakt-i seferde (savaş sırasında) icraat-i hükûmete karşı gelenler içün cihet-i askeriyece (askerî yönden) ittihaz olunacak tedabir (alınacak olan tedbirler) hakkında kanun-i muvakkat. (geçici kanun)

 

Madde 1 Vakt-i seferde ordu ve kolordu ve fırka (tümen) kumandanları ve bunlarin vekilleri ve müstakil mevki kumandanlari ahâli tarafından herhangi bir suretle evamir-i hükûmete (hükûmetin emirlerine) ve müdafaa-i memlekete (ülkenin savunmasına) ve muhafaza-i asayişe müteallik (ilişkin) icraat ve tertibata karşı muhalefet ve silâhla tecavüz mukavemet görürlerse, derakap (hemen) kuvve-i askeriye (askerî güçler) ile en şiddetli surette te'dibat yapmağa (akıllarını başlarına getirmeye) ve tecavüz ve mukavemeti (direnmeyi) esasından imha etmeye (yok etmeye) mezun (görevli) ve mecburdurlar.

 

Madde 2 Ordu ve müstakil kolordu ve fırka kumandanları, icabat-i askeriyeye (askerliğin gerektirdiği kurallara) mebnî (dayanarak) veya casusluk ve hıyanetlerini hissettikleri kurâ (köyler) ve kasabat (kasabalar) ahâlisini münferiden (tek olarak) veya müctemi'an (toplu olarak) diğer mahallere sevk ve iskân ettirebilirler.

 

Madde 3 İş bu kanun tarih-i nesrinden mu'teberdir. (yayın tarihinden itibaren yürürlüğe girer)

 

Madde 4 İş bu kanunun mer'iyyet-i ahkâmina (hükümlerini yürütmeye) başkumandan vekili ve harbiye nazırı memurdur. Meclis-i umumînin (genel meclisin) içtima'ında (toplantısında) kanuniyeti teklif olunmak üzere iş bu lâyiha-i kanuniyenin (kanun metninin) muvakkaten (geçici olarak) mevki'-i mer'iyyete (yürürlük mevkiine) vaz'ini (koyulmasini) ve kavanin-i devlete (devletin kanunlarına) ilâvesini irade eyledim. (emir buyurdum)

 

13 Receb 1333, 14 Mayıs 1915

 

Mehmed Reşad

 

Sadrazam Başkumandan Vekili ve Harbiye Nazırı Mehmed Said Enver

 

Tehcir Kanunu'nun İçeriği

 

"Tehcir Kanunu" olarak bilinen; fakat geçici kanun mahiyetinde olan ve asıl adı "Savaş zamanında hükümet uygulamalarına karşı gelenler için asker tarafından uygulanacak önlemler hakkına geçici kanun" 27 Mayıs 1915 tarihinde kabul edilmiştir. Kanun, 1 Haziran 1915 günü dönemin Resmi Gazetesi Takvim-i Vekayi'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir

Kanuna tabi olanlar

 

Yer değiştirme kararı bütün Ermenilere uygulanmamıştır. Katolik ve Protestan mezhebinde bulunan Ermenilerin yanı sıra, Osmanlı ordusunda subay ve sıhhiye sınıflarında hizmet gören Ermeniler ile Osmanlı Bankası şubelerinde ve bazı konsolosluklarda çalışan Ermeniler devlete sadık kaldıkları sürece göçe tabi tutulmamışlardır. Öte yandan, hasta, özürlü, sakat ve yaşlılar ile yetim çocuklar ve dul kadınlar da sevke tabi tutulmamış, yetimhaneler ve köylerde koruma altına alınarak ihtiyaçları devletçe, Göçmen Ödeneği'nden karşılanmıştır. Yer değiştirme uygulamasına tabi tutulan nüfus içerisinde yer alan Halep'teki 26.064 Ermeni nüfusu, göç ettirilenler içerisine dahil edilmemiştir.

 

 

Bilmem yeterince açık mıdır?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Son bir tarihi bilgi daha vereyim:

 

Malta Sürgünleri

 

ERMENİ meselesi konusundaki önemli kaynaklardan biri Bilal Şimşir'in "Malta Sürgünleri" adlı eseridir. (Bilgi Yayınevi, Ankara 1985)

Diplomat Bilal Şimşir bu konuda İngiliz Dışişleri arşivindeki belgeleri de incelemiştir.

Yıl 1919... İngilizler İstanbul'da önde gelen vatansever politikacı ve aydınları tutuklayıp Malta Adası'na sürgün ediyorlar.

Toplam 140 devlet adamı ve aydın... İslamcı aydın sadrazam Sait Halim Paşa, Türkçü düşünür Ziya Gökalp, Batılılaşmacı Hüseyin Cahit bunlar arasındadır. Hepsi katıksız vatanseverdir.

 

İngilizler bunları hem "savaş suçlusu", hem "Ermeni kırımının suçlusu" olarak yargılamak kararındadır. İşte, İstanbul'daki İngiliz amirali Webb'in hükümetine gönderdiği telgraf:

"Ermenilere zulmeden herkesi cezalandırmak için Türkleri toptan idam etmeli... Cezalandırma işlemi, hem Türk imparatorluğunu parçalayarak milleti cezalandırma, hem de yüksek görevlileri ibret verici bir şekilde yargılayarak kişileri cezalandırma biçiminde olmalı..." (Sf. 70)

* * *

İNGİLİZLER buna hazırlanırken Tevfik Paşa başkanlığındaki İstanbul hükümeti bir girişimde bulunur: Madem yargılama yapılacak, öyleyse tarafsız bir uluslararası mahkeme kurulsun, hakimler İsviçre, İspanya gibi tarafsız ülkelerden seçilsin!.. (Sf. 208 vd.)

 

İngilizlerde bir telaş! Savaş galibi İngiltere hemen 'tarafsız' ülkelere baskı yapar. Onlar da bir soruna bulaşmamak için hakim vermezler! Ve İngiltere Sevr Andaşması'nın 230. maddesine şu hükmü koydurur:

 

"Osmanlı hükümeti kırım suçlularını Müttefikler'e teslim etmeyi taahhüt eder. Hakim seçme yetkisi Müttefikler'indir ve Osmanlı hükümeti bu mahkemeyi tanımakla yükümlüdür!"

 

İlk yargılama Batum'daki İngiliz askeri mahkemesinde başlar ama mahkeme bir türlü karar veremez, çünkü delil (kanıt) yoktur.

Sonra Malta sürgünlerini yargılamak için bütün İngiliz devlet organları seferler olur; "delil" bulacaklardır. Bu arada İstanbul'daki Ermeni Patrikliği "100 Suçlu Türk" diye bir dosya vermiştir.

Sonra bir dava açılmıştır ama davada tek kanıt yoktur, Gotthard Jaeschke'nin belirttiği gibi "dağ fare doğurmuştur." (Sf. 233)

* * *

İSTANBUL'DA bütün Osmanlı arşivi didik didik edilmiş, Ermeni Patrikhanesi'nin verdiği dosya kılı kırk yararak incelenmiştir. İngiliz arşivleri taranmıştır... Delil yok! İngiliz Yüksek Komiseri, Londra'daki Lord Curzon'dan yardım ister:

 

"Soykırıma dair Amerikan hükümetinin elinde bol miktarda belge bulunduğu kuşkusuzdur..." (Sf. 239)

 

İngiltere resmen Amerika'dan "tez elden delil gönderilmesini" ister. Amerika'daki İngiliz Büyükelçisi'nin resmi cevabı:

 

"Amerikan arşivlerinde Türkler aleyhine hiçbir delil bulunamamıştır..." (Sf. 244)

Ve İngiliz Başsavcılığı'nın 29 Eylül 1921'de İngiliz Dışişleri'ne gönderdiği yazı:

 

"Malta'daki sürgünleri mahkum ettirme şansımız hemen hemen sıfırdır..." (Sf. 245)

Bu arada artık Milli Mücadele zaferler kazanmaktadır. Ankara hükümeti bazı İngiliz esirlere karşılık Malta sürgünlerinin serbest bırakılması ister, anlaşma imzalanır Malta boşalır...

 

Adalet yoluyla sonuç alamayanlar, şimdi ABD Temsilciler Meclisi'nden siyasi karar çıkararak "kişileri" ve bir "millet"i 'siyaseten' mahkum ettirmek istiyorlar!

 

 

Gerçi bazı arkadaşlarımız bunların resmi söylemler ve tarih olduğu kanısındalar .Ancak bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır. Bizim söylediklerimize inanmayıp , burun kıvıranlar , bu konuları rus arşivlerinden de öğrenebilirler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu konuyla ilgili Yılmaz Özdil'in bir yazısı . Bazı örgütlerin çıkış ve bitiş tarihlerie mperyal politikaları göstermesi açısından dikkat çekici.

 

 

’T’C...

Yılmaz ÖZDİL

EOKA.

"T"erör yarattı mı? Yarattı.

"T"anıttı mı? Tanıttı.

"T"azminat aldı mı? Aldı.

Şimdi sırada ne var?

"T"oprak.

*

ASALA.

"T"erör yarattı mı? Yarattı.

"T"anıttı mı? Tanıttı.

Şimdi sırada ne var?

"T"azminat.

"T"oprak.

*

PKK.

"T"erör yarattı mı? Yarattı.

Şimdi sırada ne var?

"T"anıtma.

"T"azminat.

"T"oprak.

*

Ortak hedefleri ne?

TC’nin T’si.

*

EOKA’yı ne zaman bitirdik?

Kıbrıs’a çıktığımızda...

1974.

ASALA ne zaman kuruldu?

1975.

(Hemen bir sene sonra.)

ASALA’yı ilk ne zaman vurduk?

1983.

PKK ilk ne zaman vurdu?

1984.

(Hemen bir sene sonra.)

*

"T"esadüf işte.

*

İşportacılar gibi günübirlik yaşayan Türk medyası, zoptirik tiplerin özür dileme kampanyasıyla ****** yarıştırmaya çalışıyor... "T"ehlike sanılandan büyüktür.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ermenıler osmanlıya baglı yerlesık bır halktı.yuzyıllar boyunca anadolu topraklarında barıs ıcınde yasadık.ermenıler ıstanbula tıcaret yapmaya gıttıklerı zaman cocuklarını komsuları olan turklere bırakırdı.turklerde hacca gıdeken cocuklarını yıne komsularına osmanlıyı benımsemıs ermenı kokenlı ınsanlara bırakırdı.aramızda kan bagıda var tabı.evlendık bız bu ınsanlarla analarımız atalarımız aynı.ermenılerın kaderı dogu anadolu topraklarında cogunlukta olmalarıydı.yanı o gunun sartlarında dogu anadolu bolgesınde mesela lazlar cogunlukta olsaydı erperyalıst devletler osmanlıa karsı lazları kullanmak ısteyeceklerdı.o donemın en buyuk emperyalıst devletlerı ıngıltere rusya ve fransa.ruslar dogu akdenızı ele gecırmek ıcın sıcak denızlere ınmek ıcın dogu anadoluda her dedıgını yaptırabılmek ıcın orda bır tanpon devlet kurmak ıcın ermenılerı kullandı.ıngılızler petrolun onemını en once kavrayan devlet oldugu ıcın ortadogudakı petrollerı ele gecırmek ıstıyordu ve oda dogu anadoluda guvenebılecegı bır tanpon devlet kurmak ıcın ermenılerı kullandı.fransa gene aynı surıyeyı ve cukurova bolgesıne sahıp olmak ıstıyordu.yıne aynı sebeplerden dolayı ermenılerı kullandılar.ermenılerde bu oyunlara acıkcası geldı.ıngıltere fransa ve rusya ermenılerı cok sevdıklerı ıcın deıl kendı cıkarları ıcın ermenılerı kullandılar.sonuc olarak ermenı sorununu cozmek ıcın 2 tarafında bu emperyalıst devletlerı devre dısı bırakması gerekır.bıraksalar bız ermenılerle her seyı konusuruz anlasırız barıs ıcnde kardesce yasarız..

 

eger 2 ulke arasında barıs olacaksa ermenıler kendılerını kullanan emperyalıst devletlerın oyununa gelmeyecek.tum sorun burda.gecmıste bu emperyalıst devletler bızım ermenımızı caldılar bızden.sımdı ıse kurdumuzu calmaya calısıyorlar bızı bırbırımıze dusman etmek ıstıyorlar.demek ıstedıgım bızı bolmek ısteyen emperyalıst devletlerdır.yuzyıllar boyunca kardesce yasadıgımız ermenılerı bız tabıkı sevecegız aynı gecmıstekı gıbı kardesce yasamak ıcın.ermenılerınde sunu cok ıyı gormesı gerekır.bu emperyalıst devletlerın bı cıkarı olmasa ermenılerın yuzune bakmaz.veya kendı ulkelerı tehlıke altına gırse ermenılere donup selam vermez kendı derdıne duser.ama bız oyle degılız.gecmıste ne kadar kotu olaylar yasasakta bırbırımızı oldurduysekte ulke olarak toplum olarak bırey olarak mılyonlarca derdımız de varken ermenılerın basına kotu bır olay gelse hemen bız kosarız kardesce elımızı uzatırız.kendı derdımızı bı kenara atar onlar ıcın uzuluruz onların derdıne ortak oluruz elımızden ne gelırse yaparız.bır ınsan yere dussse dusmanın bıle olsa bı tekmede ben atayım demeyız onu kaldırmak ıcın elımızı uzatırız.cunku bız annemızden babamızdan buyuklerımıızden boyle gorduk.ıste bızı yuzyıllar boyu ayakta tutan kultur bu anadolu kulturu.bızım boyle bır kulturumuz var.ve bu anadolu kulturunde ermenılerınde cok buyuk katkıları var.

 

dusmanlık ne bıze ne de ermenılere fayda saglar.burdan emperyalıst devletler cıkar saglar.bu dunya emperyalıst devletlerın elıne kalmasın.onların amacı bolmek.yuz yıl oncede bolmektı sımdıde bolmek.ellerınden gelse dunyayı 10 mılyon parcaya boler bunlar.aynı gecmıste bızım ermenımızı calıp bıze dusman ettıklerı gıbı.hersey gozumuzun onunde oluyor.ıste ırak. sunnıler sııler bunlar kardes asırlardır beraber yasamıslar ama sımdı bırbırlerını olduruyorlar.ıste fılıstın el fetıh ve hamas her gun bırbırlerını olduruyorlar.ıste bosna 2oo bın ınsan oldu kardes kardesı vurdu orda ve nerdeyse 10 tane devlete bolduler orayı.bu emperyalıst devletler ınsanı bır et parcası gıbı goruyorlar.cunku bunlar ruh hastası.altın ıcın mucevher ıcın afrıkaya yaptıklarını sımdı petrol ıcın ortadoguya yapıyorlar.bunların kardeslık barıs anlayısı yok.sonuc olarakta eger gercekten barıs sozkonusu ıse bu her ıkı devlet emperyalıst devletlerı saf dısı bırakacak.bırbırımızle konusup anlasacagız.baska turlu bu sorunun cozulecegıne ben ınanmıyorum

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türkiye daha önce " sözde ermeni soykırımı talebinin geri çekilmemesi , Erivan'ın Kars ve Gümrü anlaşmalarını tanımaması , Türkiye'nin toprak bütünlüğünü hedef alan resmi belgelerini değiştirmemesi ve işgal ettiği Azeri topraklarından çekilmemesi durumunda Ermenistan ile resmi diyalog kurulmaması " yönünde koşullar koymasının , uluslaraarsı hukuka göre ne anlama geldiğini bilen var mıdır?

 

Sanmıyorum . Bu ülke , hiç bir dönemde bu kadar ihanete uğramamıştır sanırım. Uluslararası hukuka göre; resmi görüşmeleri koşula bağlanmış olduğu için koşullar yerine getirilmeden yapılacak her resmi temas zımni kabul anlamını taşır. Ermenistanın uluslararası bir mahkemeye gidilmesi durumunda ,Gül'ün ziyareti geri adım olarak görüleceğinden Erivan yönetiminin ," Türkiye zımni olarak soykırım suçlamalarımızı ,tazminat ve toprak taleplerimizi kabul etmiştir" tezini savunmasına zemin hazırlayacaktır. Ayrıca karabağ nedeniyle kapatılan sınır kapılarının bu işgal olayı kalkmadan açılmaya çalışılması da aynı anlamı taşır. Geçmiş olsun artık bu saatten sonra ne denebilir . Bu yönetimden başka türlü nasıl bir dış politika izlenemesi beklenirdi ki?

 

Sayin Gelincik

 

Oncelikle Cumhurbaskani Ermenistana resmi temaslar icin gitmemistir sadece milli takimi desteklemek icin gitmistir.. ve bunda yapilan yanlis birsey yoktur.. ozaman milli takimda gitmemeliydi ermenistana simdi milli takim gitti diye milli takim oyunculari sozde ermeni soykirimini tamismi olmakta.. Benim birde anlamadigim sizler turkiyenin butunlugunu savunurken yani ermenilerin soykirimlarina karsilik bu Azeri isgali neyin nesi oluyor ben bundan acikca sunu anliyorum.. Ermeniler Azerilerden isgal ettigi topraklardan geri cekilsinler ve boylelikle ermenilerle hic bir sorunumuz kalmaz oylemi.. ?! Tamam ermenilerin isgal ettigi topraklardan cekilmesi gerekir ama bizler kendi sorunlarimizi ermenilerle cozmeye calisirken Ermenilerin isgal ettikleri azeri topraklarini kambur gibi sirtimizda tasimanin bir manasi yok bu azerilerle ermenilerin ic sorunudur bizim degil..

Saygilar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin Gelincik

 

Oncelikle Cumhurbaskani Ermenistana resmi temaslar icin gitmemistir sadece milli takimi desteklemek icin gitmistir.. ve bunda yapilan yanlis birsey yoktur.. ozaman milli takimda gitmemeliydi ermenistana simdi milli takim gitti diye milli takim oyunculari sozde ermeni soykirimini tamismi olmakta.. Benim birde anlamadigim sizler turkiyenin butunlugunu savunurken yani ermenilerin soykirimlarina karsilik bu Azeri isgali neyin nesi oluyor ben bundan acikca sunu anliyorum.. Ermeniler Azerilerden isgal ettigi topraklardan geri cekilsinler ve boylelikle ermenilerle hic bir sorunumuz kalmaz oylemi.. ?! Tamam ermenilerin isgal ettigi topraklardan cekilmesi gerekir ama bizler kendi sorunlarimizi ermenilerle cozmeye calisirken Ermenilerin isgal ettikleri azeri topraklarini kambur gibi sirtimizda tasimanin bir manasi yok bu azerilerle ermenilerin ic sorunudur bizim degil..

Saygilar

 

Sayın yakışıklı devletin başı olan biriyle sporcuların gitmesi arasında fark vardır. O halde turist olarak ta, iş yapmak içinde kimse gitmesin. İkisi farklı şeylerdir. Resmi görüşmeye gitmemiş olması bir şeyi değiştirmez. Resmi sıfatıyla gitmiş ve bu şekilde karşılanmış mıdır ? devlet olarak sen çakincelerini belirtmiş misin? Aksi davranışlar devletin ağırlığını ve ciddiyetini ortadan kaldırır. Devletlerarası ilişkiler , insan ilişkilerine benzemez. Adamların bağımsızlık bildirgelerinde ve anayasalarında Türkiye den toprak talepleri mevcuttur. Devlet olarak koyduğun çekincelerin aksi davranışlar gaflettir, dalalettir ve hatta hıyanettir. Bunu bildikleri içindir ki ; gelen büyük patronumuz obama isteklerini saydı ve gitti. Kimse kıbrıstaki rumlara bir şey yaptırabiliyor mu? Ya da ermenilere "çıkın bakayım Azerbaycan dan "diyor mu ya da anayasanda ve bağımsızlık bildirgende yazdığın toprak taleplerinden vazgeç., ya da pkk terörünü durdurun diyormu, kürtlere özerklik verin diye bize emirler yağdırılıyor . Şamar oğlanına döndük. Ermenilere senelerdir "gel arşivleri açalım" diyoruz ;

 

adamların verdiği cevap ne ;" sen önce soykırımı kabul et "

 

Devlet yönetmek ciddiyet ister en ufak hata beraberinde sömürge olmayı da getirir. Anladığınız zamanda iş işten geçmiş demektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Ermeniler acılarıyla yaşıyor ama geleceğe umutla bakıyor

 

Sovyet döneminden kalma kimi Ermeni taş ustalarının elinden çıkma binalar Erivan’ı tarihi bir şehir haline getiriyor. Ketin merkezindeki Cumhuriyet Meydanı’na hem turistler hem Erivanlılar büyük ilgi gösteriyor.

 

Ermenistan'da kime dokunsan, ucu Anadolu'ya uzanan bir hikaye çıkıyor ortaya. Ermeniler geçmişten bugüne uzanan acılarını tartışmak değil, konuşmak ve anlatmak istiyor

 

BAŞLARKEN

Ermenistan’la sınırın açılıp açılmaması tartışmalarının sürdüğü günlerde Uluslarası Hrant Dink Vakfı ve Heinrich Böll Stiftung Derneği’nin ‘Türkiye - Ermenistan Gazeteci Diyalag Projesi’ kapsamında Türkiye’den on gazeteci geçen hafta Ermenistan’daydık...

Projenin temel amacı ‘anlamak’tı. Başkent Erivan’da bir hafta geçirecek ve komşumuzu anlamaya çalışacaktık. Onlar da sordu, biz de.. Karşılıklı dinledik, ayrı dillerin müziğinde kimi zaman eğlendik, kimi zaman hüzünlendik... Ve bir hafta sonunda herkes bavuluna bu diyaloglardan birer parça koyarak geri döndü... .

Üniversitede ‘Türkoloji’ uzmanlığı yapıp, diyaloğa kapılarını tamamen kapatan gençler, dedelerinin Anadolu’dan sürgün edildiğini anlatıp, “Ben torunlarıma barışı bırakmak istiyorum” diyen yaşlı kadınla tezat oluşturuyordu. Çoğu insan sınırın açılmasını ve iki halkın kaynaşmasını istediğini söylüyor, acılarına da saygı duyulmasını istiyordu. Ermenistan’da adım adım hissedilen duygu ‘Anadolu’ya özlem’di. ‘Kırmızı çizgileri’n olduğunun herkes farkındaydı. Politikacılar bu çizgiler üzerinden konuşabilirdi, ancak Ermenistan’da halkın ortak dileği sınırın açılması ve iki halkın birbiriyle kaynaşmasıydı...

 

 

Melenyan teyze, geliniyle birlikte caddede yürürken yanına yaklaşıyoruz. Babası ve annesi Muşlu, oradan kaçıp Erivan’a gelmişler. Acı bir hikâye anlatmasını beklerken, şunları söylüyor: “Sınır açılsın. Savaş olmasın. Dost olmak istiyoruz. Yaşadıklarımız babalarımız, dedelerimizin sorunuydu. Torunlarıma barış miras kalsın istiyorum.”

Yanındaki gelini de aynı fikri paylaşıyor ve “Olumsuz düşüncelerle bir şey yapamayız. Bizim gibi düşünmeyenler de var. Biliyoruz. Bu da onların düşünce özgürlüğü” diyor.

Erivan sokaklarındayız. İki ülke arasındaki en kalın çizgi ‘soykırım’ konusu. Ermenistan, 1915 yaşanan olayları Türkiye’nin ‘soykırım’ olarak tanımasını istiyor. Yurtdışında yaşayan Ermeniler (diyaspora) bu konuda çalışmalar yapıyor ve uluslararası baskıyla Türkiye’yi buna zorluyor. Türkiye soykırımı tanımıyor.

Ermenistan’da konuştuğunuz hemen herkesle konu bir kez ‘soykırım’ kelimesine geliyor. Türkiye’nin doğusunu onlar ‘Batı Ermenistan’ olarak anıyor. Kimisi için ‘soykırım’ diyalogun önünü tıkayan siyaset malzemesi, kimisi içinse acı bir tarih... Ermenistan’da insanlar ‘soykırım’la yatıp, soykırımla kalkmıyor. Ancak konu açıldığında acılarını dile getiriyor, yaşananları uzun uzun anlatıyor. Bu anlatımın sonunda ille bir kızgınlık çıkmıyor, bazen elini dostça karşısındakinin omzuna atıp, “İşte böyle” diye bitiriyor sözünü...

Erivan’da birçok kişiyle hem soykırımı hem sınırın açılmasını hem de diyalog sürecini konuştuk. Çoğu görüşlerini söylerken sadece ‘adını’ söylemeyi tercih etti. Fotoğraf çektirmeye yanaşan pek olmadı.

 

Ekmeğimi düşünüyorum

Bunlardan biri bir taksici. Adını vermek istemiyor. Ninesinin halasının bir Türk paşasıyla evlendiğini anlatıyor ve “Paşa ona çok iyi bakmış” diyor. Soykırımı sorduğumuzda, “Her şeyden bağımsız düşünürsek, öncelikle biz komşuyuz” deyip, şöyle devam ediyor: “Ben çok fazla dış ilişkilerle ilgilenmiyorum. Evime ne götüreceğimi düşünüyorum. Halkın yüzde 80’i de böyle düşünür.”

Bu söz Erivan sokaklarında daha fazla dolaşıp, daha fazla kişiyle konuşmamız gerektiği anlamına geliyor. Bir çiçekçi dükkânın önünde oturan kişiyle karşılaşıyoruz. Tercüman aracılığıyla kendimizi tanıtıyoruz. Konuşma talebimiz kabul ediliyor. Genel bir konuşmadan sonra konuyu soykırıma getiriyoruz. Adını vermeyen dükkân sahibi şunları söylüyor:

 

Dink davası çözülmeli

“Soykırım, dedelerimizin, tarihçilerin sorunuydu. Bizim şimdi başka sorunlarımız var. Türkiye’den toprak talep etmek çok saçma. Sınırın açılması yeterli bence. Halkın yüzde 90’ı da böyle düşünür. Herkes kendi ülkesinde daha iyi yaşamak istiyor o kadar. İnternetten takip ettiğim kadarıyla Türkiye’de bize karşı daha saldırgan bir tutum var. Ancak en azından Hrant Dink davasının çözülmesi bile önemli bir adım olacak.”

 

Bir gün sınırlar değişecek

Diyaloğu düşünmeyenler de var. Erivan Üniversitesi Türkoloji Bölümü’nde mastır yapan bir kız öğrenciyle konuyu diyaloga getirmek hayli zor oluyor. Türkiyeli hiç arkadaşının olmadığını söyleyip, şöyle devam ediyor? “Benim babam Vanlı. Oradan geldik. Türkiye soykırımı tanısın, toprakları da geri versin. Bir gün sınırların değişeceğine eminim. Bir gün Van’a gidip, evimi bulacağım. Van’da babamın evinde oturan, bir Türk ya da Kürt’le evlenmeyi ya da arkadaşlığı düşünmem.

 

Travma tetikleniyor

İnternews, merkezi Erivan’da olan bir haber ajansı. Türkiye’den gelen gazeteci ekiple ajans çalışanları bir salonda bir araya geliyor. Toplantıda iki grup arasındaki sohbet sırasında konu sınırın açılmasına ve soykırıma geliyor. Ermeni gazeteciler sınırın açılması ve diyaloğun kurulması gerektiğini söylerken, ‘soykırım’ travması’nın iki tarafıntan da tetiklendiğini ve bunun da diyalog sürecine zarar verdiğini dile getiriyorlar.

 

Soykırım Müzesi’ne Türklerin ilgisi giderek artıyor

Soykırım Müzesi, Erivan’da hâkim bir tepenin üzerinde bulunuyor. ‘Soykırım Anıtı’ da müzenin geniş bahçesinin içinde. 1995 yılında kurulan müzede, 1915 olaylarında hayatını kaybedenlerin, Anadolu’daki Ermenilerin yaşadığı bölgelerde bulunan yerleşimlerin, kilise ve okulların sayılarının olduğu tabelalar, çok sayıda fotoğraf, tarihi kitap ve belgeler bulunuyor. 1911 ile 1914 arasında İstanbul’da yapılan Ermeni Olimpiyatları’na katılan takımlar ve madalyaları da müzeye konulmuş. Müzenin çıkışında yer alan hatıra defterinde ziyaretçi Türklerin bıraktığı notlar da yer alıyor. Diyalog sürecinde müzenin Türk ziyaretçilerinin de sayısı artmış. Müzenin Müdür Yardımcısı Arpine Bablumyan, müzeyi ziyarete gelen küçük öğrencileri tarihin karamsar yanıyla sıkmak yerine onlara iyimser tarafıyla rehberlik yaptıklarını söylüyor. Aynı olayların hiçbir halkın bir daha başına gelmeyeceğinin garantisi olmadığı için unutturulmaması gerektiğini vurguluyor. Bablumyan müzeyi ziyaret eden Türklerin kimi zaman “Burası bizim için karanlık bir tarih” dediklerini aktarırken, Müze Müdürü Hayk Demoyan, şu açıklamalarda bulunuyor:

“Geçen yıldan başlamak üzere eylülden itibaren her gün olmasa bile iki günde bir Türk ziyaretçilerimiz oluyor. Gruplar özellikle gençlerden oluşuyor. Buradaki her şey onlar için çok yeni ve biz de müdahale etmek istemiyoruz. Eğer açıklama isterlerse elbette yardımcı oluyoruz. Hatta müze çalışanlarından bağıran ya da gülen kişilere müdahale etmemelerini istiyorum. Çünkü psikolojik açıdan bilinmeyen olgular ve anlatılmayan hikâyelerle karşılaşınca insanda psikolojik bir reaksiyon ortaya çıkabilir. Yoksa burası gülme, ağlama ya da tartışma yeri değil. Iğdır’da doğan ve olaylar sırasında 6 yaşında olan birisi buraya çok gelirdi, tartışmalara katılırdı. Ama üç ay önce hayatını kaybetti. Ziyaret defterine çok sayıda Türk yorum yazıyor. Çoğu üzüntülerini belirtiyor. Üzgün olduklarını söylüyorlar ve bunun utanç verici olduğunu belirtiyorlar. Bir kısmı ise bu olayların neden yaşandığını açıklamaya çalışıyor. ‘Bunu biz yapmadık, büyük güçlerin oyunuydu’ gibi açıklamalar yapıyorlar.

 

Doç. Melkonyan: ‘Soykırım’ bizim için tartışılmaz

Erivan Devlet Üniversitesi Doğu Bilimleri Fakültesi Türkoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ruben Melkonyan, gazetecileri “Merhabalar” diye karşılıyor. Melkonyan, Türkiye’nin soykırımı tanıması gerektiğini sık sık vurguluyor. Melkonyan, Muşlu bir aileden geliyor. Türkiye’nin soykırımı tanımasından sonra tazminat ve toprak taleplerinin de gündeme gelebileceğini söyleyen Melkonyan, Hrant Dink’in ölümünden sonra binlerce insanın tepki göstermesine bile şüpheyle bakabiliyor. Öğrencilerinin Ermeni resmi tezini benimsediğini ve ‘soykırım’ın yıllarca süren ve sürecek olan bir travma olduğunu savunan Melkonyan, şunları söylüyor?

“Eğer özür dileyen bir Türk ya da Kürt soykırım üzerine konuşmak isterse konuşuruz. Ama soykırımı tartışmayı kabul edemeyiz. Çünkü bizim için tartışılmaz bir konu. ‘Senin dedeni ben öldürmedim’ diyorsan ben seninle rahatça konuşamam. O açıdan böyle bir önkoşul olabilir. Bence Türk toplumunda bu konuda büyük bir bilgisizlik var, o yüzden sizi suçlayamam. Ermeniler kendi anavatanlarında bağımsız yaşamak istiyordu. Osmanlı devleti için tehlike yarattıkları için yok edildiler. Soykırımı Türkler organize etti, Kürtler yaptı. Silahla alacağız demiyoruz. Sınırların değişmesi, bugün değil ama yarın öbür gün mutlaka olacak. Sizin resmi teziniz yalandan ibaret. Bizimki ise gerçek. Bu yüzden onlar bunu hiç sorgulamıyor. Sizin resmi teziniz ‘soykırım yok’ diyor. Biz 5 bin yıl o topraklarda oturduk, şimdi o topraklarda yokuz. Ben Muşluyum neden Muş’ta değilim. Sizde milliyetçilik çok yüksek düzeye varmış. Bizde öyle değil.”

 

Kızgınım ama ne yapabilirim ki?

69 yaşındaki Aral Arekanyan, 1915’te yaşananlar yüzünden mağdur olduğunu söylüyor ancak bize içten sarılarak “Ne yapabilirim ki” diyor

 

Erivan sokaklarında dolaşırken bir banka oturup akerdeon çalan Aram Arekanyan’la karşılaşıyoruz. Arekanyan 1940 doğumlu ve ailesi aslen Erzurumlu. Babası 1909’da doğmuş ve dokuz yaşındayken yani 1919 yılında babaannesiyle birlikte Erzurum’u terk etmek zorunda kalmış, Aram Arekanyan yanına yaklaştığımızda, elindeki akerdeonu bırakıyor ve türcaman aracılığıyla sorularımızı yanıtlıyor. Türk ve gazeteci olduğumuzu öğrenince, “Ben Türkiye yüzünden şehitim. Mağdurum” diyor. Bu sözler tercüme edildikten sonra yaşlı çalgıcının bize daha mesafeli davranacağını ya da kızgınlığını ifade eden sözler sarf edeceğini sanıyorum ama öyle olmuyor.

Tam tersine Arekanyan gözlerinin içi gülerek ve oldukça içten davranarak, başlıyor hikâyesini anlatmaya: “Babam 1909’da Erzurum’da doğmuş. Sonra ninesiyle kaçıp buraya gelmişler. Burada zor bir hayat yaşadık. Babamın dedeleri varlıklıydı. Ama ben burada yetimhanede büyüdüm. Dedemle, ninemi hiç görmedim. Bu yüzden kendimi ‘mağdur’ hissediyorum. Kızgınım ama ne yapabilirim ki artık.. Sınırın açılmasını istiyorum, Türkiye’yi merak ediyorum.”

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gecenlerde Radikal gazetesinde bir grup Turk gazetecisinin Ermenistan'da Ermenilerden edindigi bir kac yorumu okumustum 1915 olaylari hakkinda ve Ermenilerin bu konuda ne dusundukleri hakkinda. Ileti de attim ama hanuz mod kontrolu altinda, umarim yayinlanir. Bir Turk vatandasimizin bu habere attigi bir yorum epey ilgimi cekmisti. Yorumu size ilettikten sonra bir kac soru yoneltmek istiyorum:

 

"Hep anyin acilar ve konular ...

 

Ece Temelkuranda kitabinda ayni seyleri yazmisti. Soykirim sadece 1915 yasananlarla sinirlanmiyor, yeni nesillerde ayni acaiyi yasiyorlar ve ve kurbanlar gittikce cogaliyor. Almanya Israil hukuemtine ve yahudilere odemeler yapti, ozurler diliyor ve Ittihat ve Terakki Hukumetinin Ermenilere yaptigi SOYKIRIM rakamca az olmasina ragmen Almanlar bugun modern bir millet olarak goruluyor. Ama TC hukumetleri 1915 den beri inkar ettigi icin hala barbar,hala cani millet olarak goruluyor. Soykirimin mimari Talat Pasa(sozde pasa) Bizim, Ermenilere yaptigimizi hic bir Ermeni unutmuyacak ve onlardan cok soz edilecektir ve buda bizim umurumuzda degil demisti...(unu yansitan ABD Elcisi Henry Morgantau dur). Soykirimi yapan millet zoru dilemedikce Eremeniler bu konuyu unutmazlar ve gun gectikce kurban sayisi artacaktir. Yeni Nesiller kurban ediliyor hal der Prof. Dr. Robert Melson(PERDUE Universitesinden). Almanlar soykirim yapmasini bizden ogrendi(Hitlerin 1933de soylemisti bunu), bizde onlardan ozur dilemesini ogrenelim.

"

 

1) Talat Pasa'nin bu sozu soyledigi dogrumudur? Kendim arastiracagim ama bilgisi olan bir varsa lutfen yardimci olsun...

2) Hitler'in Almanlarin soykirim yapmasini Turklerden ogrendigi soylemi gercek mi? Bunu da ayni sekilde arastiracagim ama bilen varsa lutfen yardimci olsun!

 

Bence bu iki soz soylenmisse gercekler hakkinda bizler biraz daha bilgilenmis oluruz. CUnku bilmeden ortaya savi atmak olmuyor... Gercekci olmuyor...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Talat Paşa'nın Evrak-ı Metrukesi - Murat Bardakçı

 

· Everest Yayınları

· Basım Tarihi : 11 - 2008

· ISBN : 9789752895607

· Sayfa Sayısı : 272

 

***************************

 

26.12.2008 - http://www.haberturk.com/haber.asp?id=1172...p;dt=2008/12/26

 

 

TEHCİRİ, TEHCİRİN MİMARI TALÂT PAŞA ANLATIYOR

 

Murat Bardakçı, 1915 tehcirinin en önemli ismi olan Sadrazam ve Dahiliye Nazırı Talât Paşa'nın tehcirle ilgili özel arşivini, kitap olarak yayınladı .

 

 

“Talât Paşa’nın Evrak-ı Metrukesi” adını taşıyan kitapta, 1915 olayları hakkında bugüne kadar bilinenlerin tümünü değiştirecek belgeler yeralıyor.

 

Türkiye’de gündemin yıllardan buyana değişmez konularından biri olan ve son haftalarda giderek daha fazla tartışılan 1915 Ermeni tehciri ile ilgili olarak, tehcirin mimarı kabul edilen ve 1921’de kendisi de bir Ermeni teroristin kurşunu ile can veren Sadrazam Talât Paşa, olayların üzerinden 93 yıl geçmesinden sonra ilk kez konuştu.

 

Murat Bardakçı’nın piyasaya bugün verilen “Talât Paşa’nın Evrak-ı Metrukesi” adlı son kitabında, Paşa’nın tehcirle ilgili tüm özel belgeleri günışığına çıkıyor. Kitapta tehcir öncesi Ermeni nüfusu, kaç Ermeni’nin nereden nereye gönderildiği ve tehcir sonrasındaki Ermeni nüfusun ne olduğu gibi senelerden buyana tartışılan soruların cevapları, Talât Paşa’nın şahsi kayıtlarına dayanılarak veriliyor. Murat Bardakçı, kitabında, İttihad ve Terakki Partisi’nin lider kadrosunun ailelerinden elde ettiği çok sayıda özel yazışmaya da yer veriyor.

 

1915 tehciri sırasında kaç kişinin hayatını kaybettiği konusunda yıllardan buyana devam eden tartışmalar sırasında, Türk ve Ermeni tarafları birbirinden çok farklı sayılar ileri sürmüşlerdi. Ermeni diasporası 1,5 milyon Ermeni’nin hayatını kaybettiğini iddia ederken, Türk tarafı yaklaşık 300 bin kişinin tehcir edildiğini ve can kaybının çok az olduğunu söylemişti. “Talât Paşa’nın Evrak-ı Metrukesi”, can kaybı konusunda iki tarafı da şaşırtacak bilgiler veriyor.

 

Kitapta, 1915 tehciri ile ilgili olarak bugüne kadar bilinenleri ve söylenenleri değiştirecek gibi görünen bilgilerden bazıları, şöyle:

 

* Osmanlı İmparatorluğu’nda 1914 yılında 1 milyon 187 bin 818’i Gregoryen, geri kalanı da Katolik olmak üzere 1 milyon 256 bin 403 Ermeni yaşıyordu. Talât Paşa, “eksik sayım yapılmış olabileceği için, bu mikdarın 1,5 milyon civarında düşünülmesi gerektiğini” söylüyor.

 

* Tehcir edilen Ermeniler’in sayısı 924 bin 158 idi. Talât Paşa’nın kayıtlarına göre, tehcirin en yoğun şekilde uygulandığı şehir 141 bin 592 kişiyle Sivas, en az sayıda Ermeni’nin nakledildiği vilâyet ise 4 bin 381 kişiyle Konya idi.

 

* Tehcir öncesi ile sonrasındaki Ermeni nüfus arasındaki fark 972 bin 246 idi. Bu sayıya çeşitli sebeplerden dolayı hayatlarını kaybedenlerin yanısıra Osmanlı topraklarını terkederek başka memleketlere, özellikle de Rusya’ya, Güney Amerika’ya ve Avrupa ülkelerine göçedenler ile tehcire tâbi tutulan, ancak 1918 sonrasında dönmüş olanlar da dahildi.

 

* Birinci Dünya Savaşı yıllarında 93 bin 88 Rum, başka bölgelere nakledilmişti.

 

* Suriye’den Osmanlı İmparatorluğu’nun değişik yerlerine nakledilen Arap ailelerin sayısı, 701 idi.

 

* Tehcir sırasında 10 bin 314 Ermeni çocuğu yetim kalmış, bunların 6 bin 858’i Anadolu’daki Müslüman ailelere verilmiş ve Türk olarak büyütülmüşlerdi.

 

* Tehcir edilen Ermeniler’den, 41 bin 117 adet boş bina kalmıştı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gecenlerde Radikal gazetesinde bir grup Turk

.

.

.

Bence bu iki soz soylenmisse gercekler hakkinda bizler biraz daha bilgilenmis oluruz. CUnku bilmeden ortaya savi atmak olmuyor... Gercekci olmuyor...

 

Hitler'in su lafi soyledigini okudum (ve belgeli):

Who, after all, speaks today of the annihilation of the Armenians?” (http://www.dailymail.co.uk/news/article-479143/The-forgotten-Holocaust-The-Armenian-massacre-inspired-Hitler.html

Tercumesi: Niyahetinde kim artik Ermenilerin yokedilmesinden konusuyor?

 

Talat Pasa'nin da su sozleri soyledigini ogrendim bir roportajda:

In a conversation with Dr. Mordtmann of the German Embassy in June 1915...

 

Turkey is taking advantage of the war in order to thoroughly liquidate (grundlich aufzaumen) its internal foes, i.e., the indigenous Christians, without being thereby disturbed by foreign intervention.

After the German Ambassador persistently brought up the Armenian question in 1918, Talat said "with a smile"...

 

What on earth do you want? The question is settled. There are no more Armenians.

 

Tercumesi:

 

1915'te Alman Buyukelciligi'nden Dr. Mordtmann ile bir sohbette:

 

Turkiye Savasi avantajina kullanarak kendi icindeki dusmanlarini, yani bolgenin yerli hristiyanlarini dis ulkelerin etkisi olmadan imha ediyor. Alman buyukelcinin Ermeni Konusu'nu israrla acmaya calisinca, Talat Pasa gulerek "Allah askina ne istiyorsunuz? Sorunuzu cevapladim. Ermeniler yok artik!" dedi."

 

-----------------

 

Minister of the Interior of Turkey publicly declared on March 15 that on the basis of computations undertaken by Ministry Experts...

800,000 Armenian deportees were actually killed...by holding the guilty accountable the government is intent on cleansing the bloody past.

Tercumesi:

 

Donemin Icisleri bakanligi da 15 Mart'ta bakanlik uzmanlarini hesaplarini baz alarak soyle demis:

800 bin sinirdisi edilmis Ermeni olduruldu...Sorumlulari cezalandirarak hukumet gecmisteki bu kanli lekeyi silmek istiyor.

 

Simdi sormak istiyorum. Bunlar kanit niteligi olan beyanlar degil mi yasananlar hakkinda?

 

----------------

 

Ataturk'un de 1 Agustos 1926'da The Los Angeles Examiner gazetesine verdigi bir roportajda sunu dedigini ogrendim:

 

These left-overs from the former Young Turk Party, who should have been made to account for the millions of our Christian subjects who were ruthlessly driven en masse, from their homes and massacred, have been restive under the Republican rule.

 

Tercumesi:

 

Milyonlarca Hristiyan vatandasimizi acimasizca evlerinden surup katlettigi icin cezalandirilmasi gereken Jon Turkler'den geriye kalan bu kisiler Cumhuriyet icinde hala vardir.

 

-----------

 

Ataturk ve Ermeni olaylari:

 

- 9 Kasim 1918'te Ataturk donemin Minber gazetesine verdigi demeclerde Ittihat ve Terraki Hareketi'nin kurulusunda ve finanse edilisinde katkisi bulundugunu soylemis ama Jon Turklerin savas sirasinda Turkiye Ermenilerine soykirim girisiminde bulunmalarini kinadigini ifade etmis.

 

- Ataturkun imzaladigi Amasya Genelgesi'nin 4. maddesi Techir'i adil ve siyasi bir gereklilik olarak gosterenlerin yargilanmasini ongoruyor.

 

- Amasya Genelgesi'ne paralel ama gizli bir gelengede de Ataturk Ermeni techiri ve olumlerinden sorumlu Ittahat ve Terraki Hareketi uyelerini cezalandirilacaklarina dair soz vermis.

 

- Ayni zamanda Amerikan General James Harbord'un 800 bin Ermeni'nin olumu soylemini de Ataturk'un dogruladigi iddia ediliyor.

 

Onderimizin bile kinadigi bir olayi neden hala inkar ediyoruz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

* Tehcir öncesi ile sonrasındaki Ermeni nüfus arasındaki fark 972 bin 246 idi. Bu sayıya çeşitli sebeplerden dolayı hayatlarını kaybedenlerin yanısıra Osmanlı topraklarını terkederek başka memleketlere, özellikle de Rusya’ya, Güney Amerika’ya ve Avrupa ülkelerine göçedenler ile tehcire tâbi tutulan, ancak 1918 sonrasında dönmüş olanlar da dahildi.

 

- Ayni zamanda Amerikan General James Harbord'un 800 bin Ermeni'nin olumu soylemini de Ataturk'un dogruladigi iddia ediliyor.

 

Yorum Yok...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bence Turk Kurt hepimiz gecmisimizle barisip Ermeni kardeslerimize kucaklarimizi acmaliyiz. Kimse Ermeni, Turk , Musluman ya da Hristiyan olarak dogma tercihini kendisi yapamaz.

 

Valla, ben şahsen herkesle kucaklaşmaya hazırım. Bence, dünyanın neresinde olursa olsun, isteyen Ermeni kardeşlerimiz de ata topraklarına gelebilmeli. Ancak, şu ' geçmişimizle barışmak ' söylemini biraz açmak gerekir. Bu söylem, sanki, bir ön şart içeriyor. ' Soykırımı kabul ederseniz, barışırız ' gibi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Valla, ben şahsen herkesle kucaklaşmaya hazırım. Bence, dünyanın neresinde olursa olsun, isteyen Ermeni kardeşlerimiz de ata topraklarına gelebilmeli. Ancak, şu ' geçmişimizle barışmak ' söylemini biraz açmak gerekir. Bu söylem, sanki, bir ön şart içeriyor. ' Soykırımı kabul ederseniz, barışırız ' gibi...

 

Benim gorusum su, ki sorunuzla soylemem gerektigini soyledim:

 

Turkler ve Kurtler bir olup Ermeni kardeslerimize bir haksizlik yapmis olabilirler. Ama bu Ataturk'un de kinadigi, ve bastaki bir kac kendini bilmezin isledigi bir suctur. Tanimak gerekir ama iki tarafindan birbirinden SART kosmamasi gerekir. Yani onlarin toprak isteme arzulari olanlari mutlaka vardir ama ben bunu gercekci bir yaklasim olarak gormuyorum. Ama bizlerin gecmisimizle hesaplasip onlara kucak acmamiz guzel olurdu. Koku Mus'a ya da Sivas'a dokunan Ermeni kardeslerimiz gelip gorebilsinler o topraklari. Muzigimizle, yemegimizle, herseyimizle hep beraber yasadik 1915 olaylarina kadar. Bugunden sonra da beraber bir ittifak icinde yasayabiliriz. Ne katkilari oldu Ermenilerin bizim kendi Turk/Kurt kulturumuze! Hepimiz biriz!

 

Yani onlar tazminat taleplerini bizlerde kaba kibiri birakmaliyiz barisabilmek icin. On kosulsuz yani!

 

Benim gorusum bu...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Turkler ve Kurtler bir olup Ermeni kardeslerimize bir haksizlik yapmis olabilirler. Ama bu Ataturk'un de kinadigi, ve bastaki bir kac kendini bilmezin isledigi bir suctur.

 

Sanırım, yukardaki mesajımı anlamamışsınız, hani 'Yorumsuz' olan. Orda, Atatürk'ün kınadığı diye İddia Ediliyor, yani rivayetler. Doğru olduğu ne malum? Kaynaklar sağlam değil. Ayrıca, M.Bardakçı, 900 küsur kişinin ölmediğini, dış ülkelere kaçtığını, hatta bazılarının geri döndüğünü, ölen sayısının kesin olarak bilinemeyeceğini yazmış.

 

Dolayısıyla, tehcirden önceki, ermeni komitacıların doğuda giriştiği etnik temizlik girişimi neticesinde, intikam almak için yada erkeksiz kalan ailelerini koruma amacı ile savaştığı cepheden kaçıp komitacılarla savaşan yada ermeni köylerine misilleme yapan Kürt veya Türk müslümanların yaptıkları ayrı bir olaydır.Bundan dolayı devlet suçlanamaz. Savaş bölgesindeki karşılıklı bir öldürüşme durumudur. Acı olaylardır.

 

Asıl suçlama, tehcir kararı alındıktan sonra, tehcire tabi tutulan ermenilerin, yolculuk sırasında yine intikam almak isteyen Kürt yada Türk çetelerden korunmasında zafiyet olup olmadığı. Yani, devlet, tehcir kafilelerine eşlik etmesi gereken güvenlik kuvvetlerinin saysını yeterli tutmuşmuydu ? Çete saldırılarına göz yuman görevliler olmuşmuydu ? Devletin sorumlu tutulabileceği konu budur. Bu konuda da olumlu ve olumsuz, çeşitli rivayetler vardır. Belki, devlet, 4 cephede savaş halinde olduğu için yeterli koruma gücü tahsis edememiştir. Nitekim, Filistin cephesindeki İngilizlere karşı savaşan 200 bin asker, yeterli destek görmedikleri için bu yüzden ölmüştür. Eğer, çete saldırılarına göz yuman görevliler olduysa ki - ben pek ihtimeal vermiyorum -daha sonra işgal altında İstanbuldaki, Damat Ferit hukümeti, İngilizlerin baskısıyla, bazı görevlileri yargılayıp asmıştır( Masum oldukları halde ) Yani, eğer ortada bir suç varsa cezası verilmiştir.

 

Konuştuğum birçok Ermeni arkadaşım da bu şekilde düşünmektedir. Diaspora ise, kendi milli kimliklerini bu sözde soykırım iddialarına dayandırdığı için bu iddiadan vazgeçmiyorlar. Ayrıca, AB ve ABD, bu durumu, Türkiye üzerinde bir siyasi baskı unsuru olarak kullanıyor. Sanki, 94 sene evvel, Ermeni milliyetçiliğini kışkırtıp, bu acı olayların yaşanmasına sebep olan kendileri değilmiş gibi...

 

Velhasılıkelam yani sözün özü, emperyalizmin vicdanı yoktur. Emperyalizm bu dünyada varoldukça bu tip olaylar, acılar yaşanacaktır. Çok uluslu şirketler-kapitalizm makinası var oldukça da emperyalizm hep olacaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir soykirimdir gidiyor... Gercekten 1915te yani birinci dunya savasi sirasinda osmanlilar daha Turkiye Cumhuriyeti yok iken soykirim yapmismidir... Ermenistan Osmanlida ic savasi baslatmadimi ingilizlere yardim amacli peki bu durumda osmanli ve halk ne yapacakti kollarini acip gelin biz buradayiz hadi oldurunmu diyeceklerdi.. Bugun Fransizlarin Cezayir halkina yaptiklari soykirim sayilmazken Ermeni Osmanli arasindaki olaylar nasil soykirim sayilmakta.. Peki Ozamanki Osmanli imparatorlugu Ermenileri oldururken, Ermeniler hicmi birsey yapmadilar oturup siralarinin gelmelerinimi beklediler...Egerki gercekten Ermeni diasporanin elinde ciddi kanitlar olmus olsaydi tum dunya kamuoyuna bu belgeleri sunardi.. Belgeler olmadan simdi okadar ulke taniyorken soykirimi belgeler olsaydi hic bukadar bos dururlarmiydi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Egerki gercekten Ermeni diasporanin elinde ciddi kanitlar olmus olsaydi tum dunya kamuoyuna bu belgeleri sunardi.. Belgeler olmadan simdi okadar ulke taniyorken soykirimi belgeler olsaydi hic bukadar bos dururlarmiydi...

 

Kesinlikle haklısınız. Bazı parlementoların soykırımı tanımaları tamamen siyasidir. Konjüktürel iç ve dış siyasetleri için bunu malzeme yapmaktadırlar. Dünyanın hiç bir mahkemesinde görüşülüp karara bağlanmış bir suç yoktur ortada ve hiçbir ciddi tarih kurumu tarafından konu tartışılıp bir konsensüs sağlanmamıştır.

 

Not: Ufak bir düzeltme: 1914'e kadar, hem kafkas hem de bir kısım Anadolu Taşnakçı Ermeniler, Rus ordusu içinde yeralmış, 1918'de, yani, Sevrden sonra ise, Fransız ordusu içinde geri dönüp, Adana yöresinde halka zülum yapmışlardır. ( Bkz. Kaç-kaç olayı )

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ermeni soykirimi degil Türk soykirimi olmustur,gercek tarih bunu böyle yazmistir.

 

Bugün PKK'lilarin sehit ettigi askerlerimizin sirtindan bu millete vurmak bizim ezeli düsmanlarimizin bir taktigidir.Yeter artik kan dökülmesin derken kafalarinin arkasinda tamamen farkli bir ideoloji yatar,bu ideoloji kana karsi degildir,PKK'lilarin ölmesine karsidir.Ayni sekillde yapilan Ermeni duygu sömürüsü de ayni amaca dönüktür.Dün Ermeni ve Kürtcü ceteler,Dogu ve Güneydogu bölgemizde binlerce masum insanimizi katletmistir bugün bu görevi üslenen PKK'dir.

 

Ermeni iddialari karsisinda,hicbir karsi tezi kabul etmeyenlerin amaclari ortada degil mi? Bunun anlami, sartlanmislik degilmidir?

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.