Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2013 11 yıl Yazar Beli ve sırtı kayışlarla tutmak olası. Yine bir vücut deformasyonu oluşur, çünkü omurga kalçadan kafatasına kadar vücudun ana taşıyıcısı. Üstelik yaşarken omurgamızı fazla bükülebilir görmesek de bu, kasların karşılıklı dengeli gerilmeleri sayesinde. Kaslar ölümle tamamen gevşeyince omurgayı şekilli tutmak inanılmaz zorlaşır. Bol elbiselerle bu deformasyonu gizlemek... Bilemiyorum. Bedenin askıdaki elbise gibi durması engellenebilir, diri bir duruş sağlanabilir mi? Bilemiyorum. Ayrıca kalça ile omuzlar arasını tutmak yetmiyor. Boyun omurlarını şekilli tutmak için kullanılacak aparatların boynu kavraması durumunda bunlar nasıl gizlenecek? Bilemiyorum. Yaşayan bir postmortem uzmanı olsa da sorsaydık... Heralde yok olan meslekler arasına çoktan girmiştir. Bir zaman makinesi olaydı iyiydi ama bu da doğmamış çocuğa don biçme konusu olur şimdilik
Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2013 11 yıl Emilia'nın inanılmaz çok miktarda elle çizilmiş portreleri var. Bu kadar çok hayranı olacak kadar güzel mi diye düşünüyorum, güzel tabii ama bence bu hayran miktarında dizinin fantastik çekim etkisinin de rolü büyük. Yani Emilia diziye bir şeyler katıyor, dizi de ona bir şeyler katıyor. Tam bir aktris yüzüne sahip. Daenerys karakteri için mükemmel seçim bence. Özünde iyi ama çok zorluklar yaşamış bir yüz tipini çok iyi veriyor.
Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2013 11 yıl Yazar Emilia'nın inanılmaz çok miktarda elle çizilmiş portreleri var. Bu kadar çok hayranı olacak kadar güzel mi diye düşünüyorum, güzel tabii ama bence bu hayran miktarında dizinin fantastik çekim etkisinin de rolü büyük. Yani Emilia diziye bir şeyler katıyor, dizi de ona bir şeyler katıyor. Tam bir aktris yüzüne sahip. Daenerys karakteri için mükemmel seçim bence. Özünde iyi ama çok zorluklar yaşamış bir yüz tipini çok iyi veriyor. Evet kesinlikle bu dediklerine katılıyorum. Emilia'nın Daenerys karakteri bana hep Yüzüklerin Efendisi'ndeki Legolas karakterini hatırlatır. Daenerys Targaryen Emilia Clarke Kuyutorman'ın Elf Prensi Legolas Orlando Bloom Tamam orijinal halleri de güzel ama fantastik halleri muhteşem işte bunların...
Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2013 11 yıl Yazar Ayrıca sohbete doyum olmaz ve gün olur devran döner sabah bizim de işe gideceğimiz günler gelir çatar... İşte bu gün de öyle bir gün... Bari yatayım Sabah iş var... İyi geceler herkese yaaaa çok komik bu, bye bye da diyor
Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2013 11 yıl Yani... Güzel kız şimdi... Güzel bir yüzü var. Kaş göz, ağız burun hepsi yerinde. Orlando'yu bilmem. Ben kızlardan sorumluyum.
Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2013 11 yıl Bilemedim, sevdiği ölenin fotoğrafla onu ölümsüzleştirme çabası acı aslında ve melankolik… Ben fotoğraflarda ölenlerin yakınlarının gözündeki acıyı görebiliyorum. Konu çok ilginç. Teşekkürler emeğin ve paylaşımın için. Bu arada, neden günümüzde ihtiyaç duyulmuyorun konusu da aklıma soru olarak takıldı şimdi. Neticede ölenin canlı iken en son fotoğrafı mutlaka vardır ama aynı şey değil.
Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2013 11 yıl Yazar Ben fotoğraflarda ölenlerin yakınlarının gözündeki acıyı görebiliyorum. Konu çok ilginç. Teşekkürler emeğin ve paylaşımın için. Bu arada, neden günümüzde ihtiyaç duyulmuyorun konusu da aklıma soru olarak takıldı şimdi. Neticede ölenin canlı iken en son fotoğrafı mutlaka vardır ama aynı şey değil. Bilmem ben istemem ama Sevdiklerimin de ölü fotoğrafı olsun istemem. Ben resimlere de pek bakmam zaten, benimle yaşamaya devam ediyorlar sonuçta, hafızamda kaldıkları ile devam etsinler...
Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2013 11 yıl hafızamda kaldıkları ile devam etsinler... Yüzlerin zamanla silikleşmesinden, ayrıntıların bulanıklaşmasından ben bazen dehşete kapılıyorum desem abartma olmaz. İnsan belleğinin anıları yapılandırmasından, yeniden düzenlemesinden ve yaptığı değişiklikleri kendisinin yaptığını gözardı edip, hatırladığının gerçeğin aynısı olduğunu zannetmeye başlamasından gerçekten dehşete kapılıyorum. Bazen kendimi gözlemlerim. Bir anıyı ele alır, bunun hatırladığım şekli ile oluş şekli arasında ne farklar olabileceğini, bilinç altımın hatta bizzat bilincimin bu anıda ne gibi revizyonlara gittiğini ayıklamaya çalışırım. Genelde restorasyonları belirlerim. Fakat bazen ne kadar uğraşsam bazı şeyler gerçekten o şekilde miydi, yoksa bunu ben mi değiştirdim, bunu belirleyemiyorum. Beni dehşete düşüren, belleğin bu esnek yapısı. Bu bellek esnekliği yüzünden bir masuma katil diyebiliriz. Bir katile masum diyebiliriz. Bundan dehşete kapılıyorum. Bu yüzden bir adli cinayet işlenebiliyor. Tipi hoşuna gitmeyen masum bir kişiyi bir tanık "teşhis ettim, katil buydu" deyip hapse gönderebiliyor. Gerçek katil o sırada sinsice gülümseyebiliyor. Bence korkunç... Hemen Emile Zola'nın "Gerçek" adlı romanı aklıma gelir. Bu kitap, bilemiyorum... Benim adeta kişiliğim... Emile Zola'nın hayranıyım...
Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2013 11 yıl Yazar Yüzlerin zamanla silikleşmesinden, ayrıntıların bulanıklaşmasından ben bazen dehşete kapılıyorum desem abartma olmaz. İnsan belleğinin anıları yapılandırmasından, yeniden düzenlemesinden ve yaptığı değişiklikleri kendisinin yaptığını gözardı edip, hatırladığının gerçeğin aynısı olduğunu zannetmeye başlamasından gerçekten dehşete kapılıyorum. Bazen kendimi gözlemlerim. Bir anıyı ele alır, bunun hatırladığım şekli ile oluş şekli arasında ne farklar olabileceğini, bilinç altımın hatta bizzat bilincimin bu anıda ne gibi revizyonlara gittiğini ayıklamaya çalışırım. Genelde restorasyonları belirlerim. Fakat bazen ne kadar uğraşsam bazı şeyler gerçekten o şekilde miydi, yoksa bunu ben mi değiştirdim, bunu belirleyemiyorum. Beni dehşete düşüren, belleğin bu esnek yapısı. Bu bellek esnekliği yüzünden bir masuma katil diyebiliriz. Bir katile masum diyebiliriz. Bundan dehşete kapılıyorum. Bu yüzden bir adli cinayet işlenebiliyor. Tipi hoşuna gitmeyen masum bir kişiyi bir tanık "teşhis ettim, katil buydu" deyip hapse gönderebiliyor. Gerçek katil o sırada sinsice gülümseyebiliyor. Bence korkunç... Hemen Emile Zola'nın "Gerçek" adlı romanı aklıma gelir. Bu kitap, bilemiyorum... Benim adeta kişiliğim... Emile Zola'nın hayranıyım... Emile Zola benim hafızamda fotoğraf kareleri yaratan adam... O adam benim gerçekliğime karışıyor.
Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2013 11 yıl Gerçek romanının ilk cildini bir solukta okudum. Çünkü ikinci cildinde ne olduğunu öyle merak ediyordum ki, ona geçmek için birinciyi hemen bitirmem lazımdı. İkinci cildi daha rahat ve özümseyerek, dikkatli okudum. Çocukluğumda benim kişiliğimi Oscar Wilde masalları oluşturmuştu. Çocukken Oscar Wilde gözümde ilah gibiydi, bu adama tapıyordum. Benim kişiliğimi Oscar Wilde biçimlendirmiştir. Lise dönemimde Agatha Kriste'in o ince ve hayranlık uyandıran zekasından etkilenmiştim. Bunun bana ne faydası oldu, dahi kadınların olmadığı şeklinde toplum tarafından empoze edilen tabuyu yıktı. Yoksa fikir anlamında direk etkisi tabii olmadı. Sonrası arayış ve Farabi'yi araştırırken determinizmi bulmam. Fakat Oscar Wilde hâla ilk temel harcını koyan yazar. Bir de üniversitede Suriye hanım diye bir hocam vardı. Ona gizli bir hayranlığım vardı. O anladı ve bana özel ilgi gösterdi ama ben ondan etkilenmeyi reddettim. Bu eşşekliği niye yaptığıma ömrüm boyunca hayıflanacağım. Hayatta yaptığım en eşşekçe davranıştı. Bu yüzden kendimi hiç affetmiyorum. Şimdi geriye baktığımda Suriye hanım benim fikir mimarım olmuş da benim haberim yokmuş. Tabii ki ateistti. Hiç açıkça söylemedi ama ben tabii ki biliyordum. Suriye hanım, size ulaşmam mümkün olursa, kulağımı mı çekeceksiniz, ne yapacaksanız yapabilirsiniz. Size belli etmedim ama size hayrandım. Hâla hayranım. Benim idolümsünüz... Sonsuz saygılar ve sevgiler, saygıdeğer ve çok sevgili, layık olamadığım Suriye hocam benim...
Gönderi tarihi: 7 Ekim , 2013 11 yıl Yazar post mortem fotoğrafçılığın diğer adı da bu arada 'memento mori'ymiş. İkiz Kardeşler:
Gönderi tarihi: 7 Ekim , 2013 11 yıl Bilmem ben istemem ama Sevdiklerimin de ölü fotoğrafı olsun istemem. Ben resimlere de pek bakmam zaten, benimle yaşamaya devam ediyorlar sonuçta, hafızamda kaldıkları ile devam etsinler... Ama bak ne güzel efendi efendi ölmüşler işte, böyle kravatlı falan.
Gönderi tarihi: 7 Ekim , 2013 11 yıl Şarkıcı Craig Owen'a, “Fotoğraf için poz verdiğinde ne yaparsın?” diye sorarlar. Yanıtı; “Donarım, dönüşmek üzere olduğum sabit fotoğrafı önceden sezercesine…” olur.
Gönderi tarihi: 7 Ekim , 2013 11 yıl Yazar Şarkıcı Craig Owen'a, “Fotoğraf için poz verdiğinde ne yaparsın?” diye sorarlar. Yanıtı; “Donarım, dönüşmek üzere olduğum sabit fotoğrafı önceden sezercesine…” olur. vayy güzel cevap!
Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2013 11 yıl "Öleceğini anladığında ne yaparsın?" diye sorsalarmış... Acaba "dönüşmek üzere olduğum şeyi önceden sezercesine hareketsiz kalırım" der miydi?
Gönderi tarihi: 22 Ekim , 2013 11 yıl Yazar "Öleceğini anladığında ne yaparsın?" diye sorsalarmış... Acaba "dönüşmek üzere olduğum şeyi önceden sezercesine hareketsiz kalırım" der miydi? Fotoğraf çektirmek ölmek mi yoksa ölümsüzleştirmek mi, bilemedim şu an...
Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2013 11 yıl Kimse aynı nehirde iki kez yıkanamayacağı gibi, kimse aynı fotoğrafı iki kez çektiremez. Yaşadığımız her an ölüyor, yerine başka bir an geliyor. O bakımdan fotoğraf çektirmek o anın ölümünün tanıklığıdır. Aynı zamanda o anı dondurmak, saklamak, yani ölümsüzleştrmektir. İki hissettiğin de doğru @@gloria...
Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2013 11 yıl Bunu anladığın zaman, "düne kadar yaşıyordu, konuşuyor, gülüyor, şakalaşıyorduk. Bir gün birden artık o yoktu. Ne sözleri, ne gülüşü, ne şakaları... Hepsi yok oldu gitti..." demezsin. Çünkü zaten her an her şey ölüyor. Zamanın ibresi hiç geri işlemiyor. Hayat sadece bu süreçte yakaladığımız aslında ölü, donmuş enstantanelerdir...
Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2013 11 yıl Spiritüalizme çok gıcık giderim... Boğazıma gıcık yapar. Keyfimi kaçırır. Nezle gibi bir illettir...
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.