Φ Canraşit Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2013 Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2013 Nedensellik kuralları dışı dogmadır efendim. Nedensellik mutlak ve değişmezdir mi diyorsunuz yani. Alıntı
Misafir amateur Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2013 Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2013 Nedensellik mutlak ve değişmezdir mi diyorsunuz yani. Nedenselliğin zaten kendisi değişkendir. Nasıl dogma olsun? Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2013 Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2013 Nedenselliğin değişkenliği nasıl oluyor ? Neden ararken, birden aramamaya mı başlıyor, ardından tekrar aramaya mı başlıyor ? Nasıl oluyor ? Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2013 Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2013 Delil olabilir zira; 3/59 (ol dedik oldu) Elbette haklısın @... Bilimin başlıca işlevi dogma yıkıcılığıdır. Bilim dogmaları yıkar. Böylece dolaylı yoldan tanrının olmadığını kanıtlar. Bu felsefedeki gibi doğrudan bir kanıtlama değildir. Ama dolaylı kanıtlamalar da çok işimize yarar... Alıntı
Misafir amateur Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2013 Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2013 Nedenselliğin değişkenliği nasıl oluyor ? Neden ararken, birden aramamaya mı başlıyor, ardından tekrar aramaya mı başlıyor ? Nasıl oluyor ? Nerden çıkardın arayıp aramamayı. Değişik zamandaki, değişik coğrafyalardaki evrimsel süreçlerin nedenselliklari farklıdır, değişkendir anlamında söyledim. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2013 Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2013 Değişik zamandaki, değişik coğrafyalardaki evrimsel süreçlerin nedenselliklari farklıdır, değişkendir Elbette. Nedensellik, donmuş, sabit ve kalıplaşmış değil, dinamiktir. Koşullar değiştiği anda nedensellik örüntüsü değişir ve farklı sonuçlar vermeye başlar. "Hiç kimse aynı nehirde iki kez yıkanamaz." Az önceki sular akıp gittiği gibi, yıkanan insanın da bedeninde ve zihninde değişiklikler olmuştur. Çok önemsiz gibi görünen nedenler, dramatik değişikliklere yol açar. Sabah kahvaltıda çok sevdiğiniz, belki hediye olan bir çay kupasını düşürüp kırmanız, canınızın sıkkın olarak işe gitmenizi ve iş yerindeki müdürünüze ters bir laf etmenize sebep olabilir. O günden sonra müdürle aranız sürekli kötüye gider ve sıkılıp iş değiştirirsiniz. Yeni iş yeri sizi başka bir şehre gönderir. Orada bir kızla tanışır ve evlenirsiniz. Çocuklarınız olur. O sabah o bardak kırılmasaydı, o çocuklar hiç olmayacaktı... O çocuklardan biri dünyayı değiştirecek bir devrimci de olursa, bak sen artık, iş nerelere geldi... Alıntı
Φ musttafa Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2013 Dinin temelinde yeralan ve insanları şekillendiren en önemli mekanizmalardan biri de Telkindir. Bir genel anlayışın sesle, sözlü olarak aktarılması ve insanların bu yola davet edilmesi, insanların icabet ederek bu oluşuma katılmaları, insanların bilgilendikçe, bu yolda ilerledikçe korkunun üzerlerinden atılması, bir temelin oluşturulması ve güvene(iman) kavuşulması birbirini izleyen süreçlerdir. İnsanın beyninin içindeki evren genişledikçe her şey daha belirgin ve anlamlı hale gelmektedir. Düşünce dünyasının genişlemesi ile insan ve insani kavramların, insanın oluşum süreçlerinin, yaradılışın, dengenin, düzenin, dinin anlaşılmasına daha da yaklaşılacaktır. İnsanlığın düşünce dünyasında çağ atlamasında dini süreçler etkili, etken, uyaran, oluşturan olmuştur. Medeniyet kuran toplumların güçlü bir din anlayışı ve yapılaşması vardır. Medeniyet kurmuş, dini değerleri olmayan bir toplum örneği yoktur. Dini değerleri, anlayışları yozlaşan, insanlıktan uzaklaşan toplumlar tarih sahnesinden silinmişlerdir. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2013 Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2013 İnanç sadece dini değildir, felsefi inançlar da var... Bence dinden çok daha da sağlam inançlar. Felsefi inançların dini inançlar gibi dogmaya yatkınlığı da daha az. Ama felsefi inançların kurumlaşamadığını kabul ediyorum. Din kurumsallaşmakta ve toplumları yönetmekte daha etkin. Bunun da nedeni belli; basit, sade, vaatkar ve korkutucular. Bunlar, kitleleri sürüklemeye yetiyor. Alıntı
Φ musttafa Gönderi tarihi: 20 Eylül , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 20 Eylül , 2013 Dinin temeli, geçmişi ve oluşumu çok eskiye dayanmaktadır. Dini öğretiler evrilerek geldiği için çok sağlamdırlar, insanların beyninde geniş bir yer kaplamaktadırlar. Din hayatın her alanını, dönemini kaplamakta ve kapsamaktadır. Felsefi öğretiler ise yenidir, birkaç bin yıllık geçmişi vardır. Çocuklara felsefe öğretemezsiniz, anlayamazlar. Ama dini öğretiler çocukluktan başlar, hayatın her alanını kapsar. Onun için dini düzgün bir şekilde öğrenmek ve tanımlamak, işlevini kavramak gereklidir. Yanlış algılamalarla oluşan, akla dayanmayan anlayışlar din olarak öğretilirse toplum çöküşe gider. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2013 Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2013 Elbette, çocukları öcü ile korkutmak da çok kolay. Dedim ya, basit, sade, vaatkar ve korkutucu olması varlığını hâla sürdürmesinin sırrı. Din sadece bir üründür, hem de basit ve üstelik de yan ürün. Asli bir unsur değildir. Asıl olan felsefedir. Yani insanın düşünebilen bir hayvan olması... Alıntı
Φ musttafa Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2013 Din çok geniş ve kapsamlı bir bütündür, ürünü insani değerlerdir. Bu insani değerler insanın inşasındaki taşlardır. Bu taşları birleştirmek insanı ortaya çıkarmaya çalışmak verilen bir görev olup, sınavın esasıdır. Bu dünya imtihan, sınav dır. Hayatın kendisi sınavdır. Korkunun temeli çok eski olup, dinin ortaya çıkışında etkili olmuştur. Korku bir duygudur. Dinde duygular yönlendirilir, baskılanır, duygulara hakim olunur. Buda oruç ile kazanılan bir irade yeteneğidir. Korkular, duygular insana egemen olursa akıl oluşamaz. Din aklın oluşmasını teşvik eder. Dini algılayacak, anlayacak ve geliştirecek olan akıldır. Din akıl sahiplerine indirilmiştir. İnsanlığın vahşi tabiatlı bir hayvandan felsefe yapacak düzeye getirilmesi, dini süreçlerin bir sonucudur. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2013 Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2013 Değişik zamandaki, değişik coğrafyalardaki evrimsel süreçlerin nedenselliklari farklıdır, değişkendir anlamında söyledim. İyi de, bu dediğiniz nedensellik ilkesinin " bir ilke olarak " değişkenliği değildir ki. Nedensellik İlkesinin değişmez olduğu da bir Dogma olmuyor mu ? Alıntı
Misafir amateur Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2013 Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2013 İyi de, bu dediğiniz nedensellik ilkesinin " bir ilke olarak " değişkenliği değildir ki. Nedensellik İlkesinin değişmez olduğu da bir Dogma olmuyor mu ? Evet, Nedensellik ilkesinin de değişmez olması mantıklı değil. Araştıracağım. Bu temel bir konu. Bildiğini yaz. Bana bilgi olsun. Sorgulayayım. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2013 Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2013 Felsefi determinizm ile bilimsel determinizmi karıştırmamak gerek. Nedenselliğin değişmez ve evrenin de üzerinde bir kapsamı olduğu, felsefi determinizmdir. Yani felsefe konusudur. Bilimsel determinizm ise sürekli biçimde indeterminist bir olgu arar. İndeterminist kanıtlar önce kaosta arandı. Bugün kuantumda aranmaktadır. İndeterminist kanıtlar bulunursa determinizm yeniden gözden geçirileceği için nedenselliğin değişmezliği diye bir dogma yoktur. Alıntı
Misafir amateur Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2013 Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2013 Nedenselliğin değişmez ve evrenin de üzerinde bir kapsamı olduğu, felsefi determinizmdir. Yani felsefe konusudur. Değişmezlk, felsefi de olsa bilimsel de olsa(zaten bilimsel değişmezlik olamaz) dogma olur. Bu konuyu, bilimsel felsefeyi, epistemolojiyi henüz araştırıyorum. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2013 Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2013 Felsefe tümüyle özgür olduğu için dogmaya da açıktır. Dogmalaştırmamak bizim elimizdedir. Alıntı
Misafir soulless Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2015 Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2015 Kimbilir, belki de ilk insan, sanıldığından çok daha fazla akıllı ve ekonomi bilgisi sahibiydi...'' Bu cümle tüm konunun ana teması.Bugün artık bilim bile insanlığın cehalet çağlarının olmadığını itiraf ediyor.binlerce yıl önce veyahut hangi zaman dilimine bakarsanız bakın insanoğlu imkanlar elverdiği ölçüde aklını ve bedenini kullanıp elleriyle her zaman teknolojisini üretmiş ve hayatını kolaylaştırmıştır. Yapılan diğer büyük hata da bu konuyla ilgili , hep günümüzün teknolojisi uç noktalarda tutulur ama bizden önceki insanların teknolojileri alt tabakalarda tutulmaya çalışılır.Şahsi fikrim öncekiler olsun bizden çok sonrakiler olsun teknoloji seviyemiz her zaman eşittir ve hiç bir zaman ilk insana ÖĞRETİLEN* bilgi birikimine erişemeyeceğiz. Alıntı
Misafir Sanane Gönderi tarihi: 9 Nisan , 2016 Gönderi tarihi: 9 Nisan , 2016 Koyun hangi zamanda evcilleştirildi Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.