Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

BİR ATEİST'İN PSİKOLOJİSİ..


kralx

Önerilen İletiler

"Trajikomik olan, aynı anda 4 kadın ve pek çok cariye ile birlikte olmayı normal karşılayan zat-ı muhteremlerin bizi ahlaksızlıkla suçluyor olabilmeleri. Demek ki ahlak, 1400 yıl önceki bedevilerin çöl zihniyetinden ibaretmiş."

 

Sayın yamyam bu paragraf hariç diğer yazılarınıza katılıyorum..

4 kadın ve pek çok cariye ile yaşayan taraflar hallerinden memnunsalar sizin onlara hiç bir şey söyleme hakkınız yoktur..

Kaldıki bu konuda sayfalarca ileti gönderdik..

O evlilikelrdeki maksat cinsellik değildi, cinsellik olsaydı daha genç yaşlarında olurdu..

Neyse bu konu tekrar başladığı yere dönecek gibi..

 

Ama sizinde zaman zaman insanların belkide canlarından çok önem verdikleri ve sevdikleri bu değerlere bu denli yaklaşımlarınız, o şahsın sizin şahsınıza söyledikleri hakaret vari sözlerle aynı parelellikte hatta benim nazarımda daha kötü..

Size açık açık söylüyorun bana her türlü sövün, beni yerin dibine sokun olmadık laflar söyleyin ama maneviyatıma ve manevi değerlerime bu şekilde sözler sarfetmeyin..

Belkide sizleri bu sözlerinizden dolayı hedef alıyorlar..!!

 

Saygılar-sevgiler..

 

O yazının hedefi peygamber değildi kralx... 4 kadın ve dilediği kadar cariye peygambere mahsus bir hak değildir.(Biliyorsun Muhammed' daha fazlası verilmiş, sonradan o hak geri alınmıştır.) Bu , tüm müslüman erkeklere tanınmış bir haktır. Dolayısıyla kendi ahlak anlayışı içerisinde böyle bir olguyu yadırgamayanların, bizi ahlaksızlık ile itham etmelerinin ne kadar doğru olabileceğine ilişkin kullanılmış ifadelerimdir. Yanlış değerlendirmişsiniz... Yoksa bahsettiğin konuları daha önce tartışmıştık zaten...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 59
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Tamam o halde hedef peygamber değilse sorun yok..

Ama gene ufak bir sorun var..

Dikkat ediyorsan birden fazla eşle evlilik için ilk şart ilk eşin rızasıdır..

Hangi bir eş buna rıza gösterir..?

Ve sence dinin temel şartı bu olmasına rağmen eşinin rızasını almadan birden çok evlenenlerin yaptığı bu hareket islama mal edilmelimidir..

Ama lütfen islamın bu konudaki şartını göz önünde bulundur..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tamam o halde hedef peygamber değilse sorun yok..

Ama gene ufak bir sorun var..

Dikkat ediyorsan birden fazla eşle evlilik için ilk şart ilk eşin rızasıdır..

Hangi bir eş buna rıza gösterir..?

Ve sence dinin temel şartı bu olmasına rağmen eşinin rızasını almadan birden çok evlenenlerin yaptığı bu hareket islama mal edilmelimidir..

Ama lütfen islamın bu konudaki şartını göz önünde bulundur..

 

Bunu diğer başlıkta da sormuştum kralx... Yanılıyor olabilirim ama, ben Kur'an'da kadının buna itiraz edebileceğine dair bir ayet hatırlamıyorum. Bana Kur'an'dan kadının buna itiraz edebileceğine dair bir ayet getirebilir misin?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Söz konusu ayet-i Kerime..

 

"Eğer yetim (kız)lar konusunda adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, bu durumda, (onlarla değil) size helal olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. Şayet adaleti sağlayamayacağınızdan korkarsanız, o zaman bir (eş) ya da sağ ellerinizin malik olduğu (cariye) ile (yetinin). Bu, sapmamanıza daha yakındır." (Nisa-3)

 

"Kadınlar arasında adaletli davranmaya ne kadar gayret gösterirseniz de buna güç yetiremezsiniz. Hiç değilse birisine aşırı meyledip de diğerini (ne dul ne kocalı durumda) askılı bırakmayın”. (Nisa-129)

 

 

Birle yetinmek öğütleniyor..

 

 

Sevgili yamyam biliyorsun ki, dinin delilleri 4 tür..

Şimdi olay sünnetçi kurancıya gidebilir..

İslam fıkhındaki uygulama böyledir..

 

Peygambere uyma konusu ve hadisçi kurancı tartışmasının tekrar doğmmasını ümit ediyorum ve peygambere uyulması konusundaki bir ayetle son veriyorum..

 

"Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve elçisine itaat ederse, onu altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur." (Nisa-13)

 

 

 

Saygılar-sevgiler..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili gecekuşu; yaklaşık bir yıldır bu forumdayım ve maalesef bir çok teistten aynı yaklaşımı gördüm. Bu tamamen dogmatik inanç yapılarının bir özelliği. Kendi dinleri inanmayanları ne şekilde tarif ediyorsa, onlarda bizleri öyle biliyorlar. Zalim, hayvandan da aşağı, ahlaksız, düzenbaz ve aklına getirebileceğin daha pek çok aşağılama ifadesi...

 

Ben buraya her gelen teiste ahlak dersi vermekten bıktım. Zannediyorlar ki, ahlak yalnızca dinlere, özellikle İslam'a özgüdür, tanrıya inanmayan herkes ahlaksızdır, onlardan her şey beklenir... Bahse girerim ki, cezaevlerinde yatan insanlar arasındaki ateistlerin sayısı, toplumdaki ateist oranına göre çok daha küçüktür.

Ama bunu teistlere anlatamazsın. Zira onlarda, hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da şartlanmışlık vardır. Ne olursa olsun ateistler tanrılarının söylediği gibi olmalıdırlar... Ahlaksızlar, zalimler.. Vay Allahsızlar..

 

...

 

Müsadenizle yorum yapmak istiyorum.

sayın yamyam ahlaki değerler her insanın bakış açısına göre değişir ama genelinde dini inançların getirdiği ahlakı değerleri hedef alırız kendimize,bizden biri suç işleyeceği zaman yada sizin tabirinizle ahlaksızlık yapacağı zaman Allah'tan korkar zira biz Allah'ın herşeyi görüp işittiğine inanırız,sizde ki değerlere lafım yok tabiki her insanın vicdanı var,ama örnek verirken bile hala benim en kutsal saydığım değerlere laf atmanız nasıl bir ahlak anlayışıdır anlayamadım???

Siz ahlak dersi verirken karşınızda ki insanın değerlerine küfrederek bunu yapamazsınız benim dini inançlarımı hedef göstererek ahlak dersi vermeye kalkamazsınız....

Sizin beğenmediğiniz çöl kanunları bizim hayat felsefemizdir her ne olursa olsun herne hüküm içeriyorsa içersin kabulumuzdur sizinde yorum yaparken bunlara verdiğimiz değerleri göz önüne alarak yorum yapmanızı istiyorum sizde bilirsiniz ki saygı tek taraflı olmaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben buraya her gelen teiste ahlak dersi vermekten bıktım. Zannediyorlar ki, ahlak yalnızca dinlere, özellikle İslam'a özgüdür, tanrıya inanmayan herkes ahlaksızdır, onlardan her şey beklenir... Bahse girerim ki, cezaevlerinde yatan insanlar arasındaki ateistlerin sayısı, toplumdaki ateist oranına göre çok daha küçüktür.

Ama bunu teistlere anlatamazsın. Zira onlarda, hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da şartlanmışlık vardır. Ne olursa olsun ateistler tanrılarının söylediği gibi olmalıdırlar... Ahlaksızlar, zalimler.. Vay Allahsızlar..

 

Sonra da bunlardan birisi, "peki neden kanunlara uyuyorsunuz neden insanlara kötülük etmiyorsunuz?" gibi zeka düzeyi erişkinlik çağına gelmemiş bir çocuğun sorabileceği türden bir soruyla karşımıza çıkabiliyor. İşin kötüsü, ne dediğinin de farkında değil ve ciddiye alınamayacak bir soru olduğunun söylenmesine rağmen, dediklerini akıl süzgezinden geçiremiyor ve karşısındakini cevap verememekle suçlayabiliyor.

 

Şimdi gel de sen bu vatandaşa anlat bakalım, insanın sosyal bir varlık olduğunu, bir toplum içeresinde yaşamak zorunda olduğunu, her toplumun dirliği için belli kuralların olduğunu, bu kuralların zamana ve mekana göre değişiklik gösterebildiğini ve daha iyi bir yaşam sürebilmek için bu kurallara uyulması gerektiğini... Bre aymaz, ne diye durup dururken bir başkasına kötülük yapayım? İnsan temelli bir ahlak anlayışına ne zaman ulaşabilecekler bilemiyorum.

 

öncelikle 1. bölümle ilgili pek fazla bişey yazmaya gerek yok,

bize ahlak dersi veren sayın yamyam bakın imzasına ne yazmış?

GELSE DİLBER-İ AHU, OLSA YEVM-İ RAMAZAN

DİLBER-İ AHU MU EFDAL YOKSA YEVM-İ RAMAZAN

 

YE İÇ EĞLEN SÜR SEFASIN DİLBERİN

ZİRA KAZASI VAR RAMAZAN'IN KAZASI YOK DİLBERİN

 

 

2. bölümde ithafen: bir çocuğun sorusuyla darmadağın oluyorsan ve cevap veremiyorsan başka cevaplar vermeye çalışmayın mümkünse, gülünç durumlara düşüyorsunuz..

 

 

tekraren sayın yamyam demişki: Şimdi gel de sen bu vatandaşa anlat bakalım, insanın sosyal bir varlık olduğunu, bir toplum içeresinde yaşamak zorunda olduğunu, her toplumun dirliği için belli kuralların olduğunu, bu kuralların zamana ve mekana göre değişiklik gösterebildiğini

 

 

soruyu anlamadınızmı anlamamazlıktanmı geliyorsunuz?

ben size kırmızı ışığa neden uyulur neden yeşilde geçilir diye sormuyorum, :)

bu olguların, sevmenin, vicdan azabının, pişmanlık duygusunun, şefkatin, merhametin bunların kaynağının nereden geldiğini soruyorum kaynağı ne bunların diye soruyorum...

şimdi sizi anladık cevap veremeyeceksiniz, daha alimleriniz varsa onlar gelsin mümkünse çocuksu bir soruya bile cevap veremeyen sizlere bu soruyu artık sormayayım ortalığı tozu dumana katarak bana bilimsel bir açıklama yapamazsınız yada inandığım değerleri kendinize göre aşağılayarak bir yere gelemezsiniz bana ahlaktan saygıdan bilimsellikten bahsetmeyin bir soruyla ne hallere düştüğünüzü kabullenin buda bi erdemdir..

 

bu forumda başka ateist arkadaşlar varsa bu soruya cevap verebilirler saygı sevgi çerçevesi içerisinde,

 

***********************

merhamet nedir? vicdan nedir? nereden geliyor kaynağı ne?

hiçbir ateist vicdan azabı yaşamamışmıdır? özellikle gecekuşuna sormuyorum :) bu güne kadar hiçmi şefkat duymadınız hiçmi sevmediniz?

hiçmi vicdan azabı çekmediniz, eğer bu saydıklarım oluyosa bana bunun bi açıklamasını yapabilirmisiniz ateistler?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Söz konusu ayet-i Kerime..

 

"Eğer yetim (kız)lar konusunda adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, bu durumda, (onlarla değil) size helal olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. Şayet adaleti sağlayamayacağınızdan korkarsanız, o zaman bir (eş) ya da sağ ellerinizin malik olduğu (cariye) ile (yetinin). Bu, sapmamanıza daha yakındır." (Nisa-3)

 

"Kadınlar arasında adaletli davranmaya ne kadar gayret gösterirseniz de buna güç yetiremezsiniz. Hiç değilse birisine aşırı meyledip de diğerini (ne dul ne kocalı durumda) askılı bırakmayın”. (Nisa-129)

Birle yetinmek öğütleniyor..

Sevgili yamyam biliyorsun ki, dinin delilleri 4 tür..

Şimdi olay sünnetçi kurancıya gidebilir..

İslam fıkhındaki uygulama böyledir..

 

Peygambere uyma konusu ve hadisçi kurancı tartışmasının tekrar doğmmasını ümit ediyorum ve peygambere uyulması konusundaki bir ayetle son veriyorum..

 

"Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve elçisine itaat ederse, onu altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur." (Nisa-13)

Saygılar-sevgiler..

 

İyi de kralx, senin getirdiğin ayetlerde kadınların buna itiraz edebileceğine dair bir ifade yok... Tamamen erkeklere yönelik ifadeler. Kadınlar için böylesine önem taşıyan bir durumun Kur'an'da yer almaması düşünülemez. Erkek "Ben kendime güveniyorum. 4 kadını idare edebilirm" dedikten sonra dini açıdan bir engel yok. Kur'an'daki hükümlerde kadının itiraz edebileceğine dair bir ifade de yok. O zaman kadın, buna neye dayanarak, nasıl itiraz edecek?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

öncelikle 1. bölümle ilgili pek fazla bişey yazmaya gerek yok,

bize ahlak dersi veren sayın yamyam bakın imzasına ne yazmış?

GELSE DİLBER-İ AHU, OLSA YEVM-İ RAMAZAN

DİLBER-İ AHU MU EFDAL YOKSA YEVM-İ RAMAZAN

 

YE İÇ EĞLEN SÜR SEFASIN DİLBERİN

ZİRA KAZASI VAR RAMAZAN'IN KAZASI YOK DİLBERİN

2. bölümde ithafen: bir çocuğun sorusuyla darmadağın oluyorsan ve cevap veremiyorsan başka cevaplar vermeye çalışmayın mümkünse, gülünç durumlara düşüyorsunuz..

tekraren sayın yamyam demişki: Şimdi gel de sen bu vatandaşa anlat bakalım, insanın sosyal bir varlık olduğunu, bir toplum içeresinde yaşamak zorunda olduğunu, her toplumun dirliği için belli kuralların olduğunu, bu kuralların zamana ve mekana göre değişiklik gösterebildiğini

soruyu anlamadınızmı anlamamazlıktanmı geliyorsunuz?

ben size kırmızı ışığa neden uyulur neden yeşilde geçilir diye sormuyorum, :)

bu olguların, sevmenin, vicdan azabının, pişmanlık duygusunun, şefkatin, merhametin bunların kaynağının nereden geldiğini soruyorum kaynağı ne bunların diye soruyorum...

şimdi sizi anladık cevap veremeyeceksiniz, daha alimleriniz varsa onlar gelsin mümkünse çocuksu bir soruya bile cevap veremeyen sizlere bu soruyu artık sormayayım ortalığı tozu dumana katarak bana bilimsel bir açıklama yapamazsınız yada inandığım değerleri kendinize göre aşağılayarak bir yere gelemezsiniz bana ahlaktan saygıdan bilimsellikten bahsetmeyin bir soruyla ne hallere düştüğünüzü kabullenin buda bi erdemdir..

 

bu forumda başka ateist arkadaşlar varsa bu soruya cevap verebilirler saygı sevgi çerçevesi içerisinde,

 

***********************

merhamet nedir? vicdan nedir? nereden geliyor kaynağı ne?

hiçbir ateist vicdan azabı yaşamamışmıdır? özellikle gecekuşuna sormuyorum :) bu güne kadar hiçmi şefkat duymadınız hiçmi sevmediniz?

hiçmi vicdan azabı çekmediniz, eğer bu saydıklarım oluyosa bana bunun bi açıklamasını yapabilirmisiniz ateistler?

 

Sanırım imzam zoruna gitmiş... :D İmzamla ilgili açıklamayı bir başka yerde yapmıştım. Bul ve oku..

 

Darmadağın olmak mı :wacko: Neyse ahlak hakkında gerekli açıklamaları yaptıktan sonra arkadaşın anlamakta zorluk çektiği diğer konulara geçelim...

 

İnsan neden vicdan azabı duyar, neden merhamet eder.... Neden diğer canlılarda bu duygu yoktur da, insanda vardır. vs.vs

 

Bunun tek sebebi "bilinç"tir. Hayvanlar içgüdülerine göre hareket ederler. Bu içgüdüler doğuştan gelen, öğrenilmemiş, ne için yapıldığının farkında olunmayan davranışlardır. Dolayısıyla farkında olunmayan davranışlardan dolayı merhamet ya da vicdan azabı duyulamaz. Bir ceylanı avlayan aslan, ceylana merhamet etmez. Zira aslan için o fiil, beslenmek için avlanma içgüdüsüdür. Ceylanı yedikten sonra da bir pişmanlık duymayacaktır. Zira yaptığı şeyin farkında değildir. Yalnızca bir av bulmuştur ve yemiştir.

 

Fakat insan öyle değildir. Yaptığı her davranışın farkındadır . Ancak bazen insanlar da içgüdülerine göre hareket edebilirler. Örneğin hayati tehlikenizin bulunduğu ve o korku ile ne yaptığınızı bilmediğiniz bir anda çevrenizdekileri düşünmeyecek, belki onların ölümüne bile sebep olabileceksiniz. (Örneğin boğulmak üzereyken sizi kurtarmaya çalışan, ya da tesadüfen orada bulunan birini boğmanız muhtemeldir.) Bu hayatta kalmak için içgüdüsel bir davranışınızdır. Burada bizi diğer canlılardan ayıran nokta, fiilden sonra ne yaptığımızın farkına varabilmemizdir. Yani ne yapıldığının farkında olmak. Yani sizin hatanızdan dolayı bir başkasının zarar görmüş olduğunu bilmek sizi manevi olarak huzursuz eder. İşte bunu sağlayan da bilinçtir.

Ancak bu bilincin tanrı ile bir alakası yoktur. Böylesi bir durumda hiç kimsenin aklına ilk olarak tanrı gelmez. Eğer merhamet ve vicdan denen duyguların rahatsız olmasını gerektirecek bir duruma sebep olur da, ilk aklınıza gelen şey tanrıya karşı olan yükümlülüğünüz olursa, siz o olay için merhamet ya da vicdan azabı çekmiyorsunuz demektir. Zira düşündüğünüz şey, zarar verdiğiniz kişi ya da nesne değil, direkt kendinizdir. Böylesi bir durumda da merhamet ya da vicdandan söz edilemez.

 

Üstelik merhamet ve vicdan da izafi kavramlardır. Örneğin şeri hükümlerle idare edilen ülkelerde uygulanan ve fiziksel şiddet ihtiva eden cezalar için, benim ceza uygulanana karşı merhamet duygularım kabarır. Ancak işlediği suça karşılık bu size doğal gelebilir, gördüğü cezayı hakettiğini düşünerek merhamet etmeyebilirsiniz. Demek ki, merhamet ve vicdan da kişiden kişiye değişebiliyormuş. Kırsal bir bölgede yetişmişsinizdir, ya da babanız kasaplık yapıyordur. Büyük bir ihtimalle bir süre sonra siz de hayvan kesmeye başlayacak, bunu yaparken de hayvana merhamet etmeyecek ve vicdan azabı da duymayacaksınız. Ancak tüm bunlara alışkın olmayan biri için aynı şeyi söylemek söz konusu değildir. Bu tamamen kişinin yetişme tarzı, karakter ve bilinç yapısıyla ilgilidir.

 

Şimdi tüm bu açıklamalardan sonra konunun muhatabı arkadaş bu açıklamaları yok sayacak (zira tüm dayanağı, bunların tanrıdan başka bir açıklaması olmadığı yönündedir) "peki o vicdanı insana kim koymuş" diye sorarak beni yeni bir dumura uğratacaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sanırım imzam zoruna gitmiş... :D İmzamla ilgili açıklamayı bir başka yerde yapmıştım. Bul ve oku..

 

Darmadağın olmak mı :wacko: Neyse ahlak hakkında gerekli açıklamaları yaptıktan sonra arkadaşın anlamakta zorluk çektiği diğer konulara geçelim...

 

İnsan neden vicdan azabı duyar, neden merhamet eder.... Neden diğer canlılarda bu duygu yoktur da, insanda vardır. vs.vs

 

Bunun tek sebebi "bilinç"tir. Hayvanlar içgüdülerine göre hareket ederler. Bu içgüdüler doğuştan gelen, öğrenilmemiş, ne için yapıldığının farkında olunmayan davranışlardır. Dolayısıyla farkında olunmayan davranışlardan dolayı merhamet ya da vicdan azabı duyulamaz. Bir ceylanı avlayan aslan, ceylana merhamet etmez. Zira aslan için o fiil, beslenmek için avlanma içgüdüsüdür. Ceylanı yedikten sonra da bir pişmanlık duymayacaktır. Zira yaptığı şeyin farkında değildir. Yalnızca bir av bulmuştur ve yemiştir.

 

imzan'nın zoruma gidecek bir durumu sozkonusu değil :) sadece küçük bi örnekti...

 

 

bunun sebebi bilinç mi, ne bilinci sayın yamyam bilinç nerden geliyor kafasından alıyorsunuz kuyruğuna atıyorsunuz! kuyruktan nereye atacaksınız merak ettim? bana kaynağını açıklayın bu insanoğlunu hayvandan farklı kılan bilincin kaynağı nedir bana kaynak gösterin kaynak burada kanıt konuşur dimi? oyleyse bana kanıtlayın, nerede o bilincin fosili? insanda merhamet vicdan şefkat gibi organlarmı varda evrimleşti bizim haberimiz yok! bana kanıt getirin lutfen o bilincin fosilini gormek istiyorum!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İyi de kralx, senin getirdiğin ayetlerde kadınların buna itiraz edebileceğine dair bir ifade yok... Tamamen erkeklere yönelik ifadeler. Kadınlar için böylesine önem taşıyan bir durumun Kur'an'da yer almaması düşünülemez. Erkek "Ben kendime güveniyorum. 4 kadını idare edebilirm" dedikten sonra dini açıdan bir engel yok. Kur'an'daki hükümlerde kadının itiraz edebileceğine dair bir ifade de yok. O zaman kadın, buna neye dayanarak, nasıl itiraz edecek?

 

Bu ayetlerde kadınların itiraz edebilecekleri söyleniyor demedimki..

Dörde kadar olan müsadeyle ilgili ayetleri yazdım..

Ama birde işin tatbik yönü vardır..

Şu iki kelimenin yanyana kullanılmasından nefret ediyorum hadisçiler kurancılar ama malesef iş bu yöne doğru gidiyor ve tartışma yeni bir boyut kazanıyor..

Bazı kimseler her ne kadar peygamberle hadislerle amel edilmez desede..

Bizler namazı, zekatı, orucu abdesti vesaire peygamberden öğrendik..

Erklerin ikinci bir evlik için ilk eşinin rızasını almaları gerektiği fıkhi bir hükümdür ve uygulama da bu yöndedir..

Dinin bir delili, şartı, hükmüdür..

Her konuyu kuranda çok açık bir şekilde bulamazsınız...

Eğer kuran-ı Kerim detaylara inecek olsaydı, islam fıkıh ansiklobedisi gibi cildler dolusu olacaktı..

 

 

Saygılar-sevgiler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.