Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Türban konusuna gerçek yönden bakmalıyız.


Evrensel

Önerilen İletiler

Sevgili Arkadaşlar,

Bu Türban konusu son yıllarda ülkemizin bir türlü bitmeten bir tartışmasıdır.

Peki neden böyle bir tartışma vardır ?

Isteyen taksın isteyemeyen takmasın diyerek bu konu niçin çözülemiyor ? Esas tartışma konusu bu olmalıdır.

"Müslümanlıkta başörtüsü vardır" veya "yoktur" tartışması da bence son derece mantıksız bir tartışmadır.

Neden mantıksızdır çünkü var diyende çok, yok diyende çok.

Bu kadar çok sayıda birbirine mualif insan varsa bu insanların hepsini karşı görüşe ikna etmek imkansızdır.

Yapılacak en doğru şey, bırakalım islamda var diyen taksın, yok diyende takmasın.

Zaten şu anda yapılanda bu. Yani kimse kimseye bu konuda karışmıyor.

 

Ancak bu tartışmaya gerek yoktur derken, Türkiyedeki türban sorununu tartışmayalım demek istemiyorum.

Ben sadece islamda olup olmadığını gereksiz yere tartışmayalım diyorum.

 

Gelelim Türkiyedeki Türban sorununa:

Bu sorun nerden kaynaklanıyor ?

Çünkü bir kısım insan okullarda türban takmak ve türban takarak kamu kurumlarında çalışabilmek istiyor da ondan.

Sanırım buraya kadar herkezle hemfikiriz.

 

 

Peki bu insanlar okullarda ve kamu kuruluşlarında çalışırken türban veya başörtüsü takabilmelimidir ? yoksa takamamaları daha mı doğru olur ?

 

Ülke olarak konuyu buraya kadar getirebiliyoruz ama burdan sonrasına götüremiyoruz.

Peki neden burdan sonrasına götüremiyoruz ? şimdi ona bakalım:

Bu konuda Türban taraftarlarının hiçbir suçu yok. çünkü onlar, bahsedilen yerlerde neden türban takmak istediklerini gayet mantıklıca açıklıyorlar.

Ne diyorlar ? Biz Islamda başörtüsü olduğuna inanıyoruz ve inanç gereği bu kurumlarda başörtüsü takmak zorundayız.

Esas problem türban karşıtı olan tarafta.

Onlar karşı tarafa neden takmaması gerektiğini açıklayamıyor.

Zaten bu yüzden türbanın islamda olup olmadığını değil, türban takanların neden kamusal alanlardan uzak tutulmak istendiğini tartışmak gerekir.

Bu insanlara, "islamda türban yoktur, sen türban taktığına göre siyaset yapıyorsun. bu yüzden buralara giremezsin" diyemezssiniz.

Çünkü derseniz, oda size "o zaman sende benim siyaset için türban taktığımı ispat et" der. Sizde bunu ispatlıyamazsınız.

Kaldiki hadi çoğununkini ispatladınız diyelim, birkaç kişi dahi olsa, siyaset için değilde, gerçekten inandığı için takıyorsa o zaman ne yapacaksınız.

Bu insanları birbirinden nasıl ayırt edeceksiniz ?

Üstelik karşındaki kişi sana "Ben türbanı siyasi simge olarak takıyorum, peki bundan sana ne ?" diyebilir.

Ve dersede haklıdır çünkü siyaset yapmakta, türban takmakda yasak bir şey değildir.

Örneğin, X bir partiye üye olan bir kişi o partinin simgesi olan rozeti takarak istediği yere girebilmektedir.

 

Şunu ister kabul edin veya etmeyin; Türban karşıtlarının esas karşı çıktıkları şey, türbanın siyasi simge olması değildir.

Örneğin, şu anda herhangi bir parti bir "mavi gömlek" akımı başlatarak mavi gömleği bir siyasi simge haline getirse,

bu gömlek hiçbir üniversitede veya kamusal alanda "Bu bir siyasi simgedir" denilerek yasaklanmaz.

 

Demekki türban siyasi simge olsa da, olmasada Türkiyede bazı kesimlerce tarafından karşı çıkılacaktır.

 

Örneğin bu yazıyı okuyan siz; Eğer bu kurumlarda türbana karşı çıkan biriyseniz, Siyasi simge olmaması şartıyla,

bu kurumların türbanlı hanımlarla dolu olmasını istermiydiniz ?

 

Öyleyse şimdi hemen açıklayayım; Türbana karşı çıkanların gerçek karşı çıkma nedenleri siyasi simge

olayı filan değil, aşağıdaki gerçek nedenlerdir:

 

1- Şeriat gelecek korkusu.

 

2- Dünyaya karşı bir Arap ülkesi gibi gözüküp, utanma duygusu.

 

Şundan emin olunki bu iki sebepten başka sebep yoktur.

Bu iki sebep olmasa, isteyen istediği yerde türbanını takar ve kimsede bu yasaklamak istemez.

Fakat her nedense hiçkimse açık yüreklilikle esas sebebin bu iki etken olduğunu söylemez.

Oysaki esas tarışılması gereken, islamda türban olup olmadığı veya türbanın siyasi olup olmadığı değil,

yukarda yazdığım 2 meseledir.

Bu iki etken dışındaki tüm tartışmaları kapatmak lazımdır.

 

1- Şeriat gelecek korkusu.

Türbanı bahsettiğimiz kurumlarda serbest kalmasıyla şeriat gelirmi ? Gelmezmi ?

Bence gelebilir. Nasıl gelebilir onuda açıklayayım:

Esasen, Türkiyede şeriat isteyen insan sayısı binde biri bile bulmaz.

Bu kadar az sayıda bir insanında şeriat getirebilecek gücü olamaz.

Hatta, türban takanların içinde bile, şeriat gelmesini isteyebilecek insan sayısı çok çok azdır.

Ancak mesele bununla ibaret değildir.

Eğer türban serbest kalırsa, bir süre sonra dahada yaygınlaşacak ve şeriat isteyen

gerçek toplum ise ondan sonra oluşmaya başlayacaktır.

Nasılki, türban takanlar genellikle takmayanlara nazaran dine daha meyilli ise,

toplum türbana alıştıktan sonra, onların içinden dine dahada meyilliler çıkacaktır.

İşin dahada kötü tarafı; din işleri içine dahada fazla gömülecek olan toplum, şeriatı

getirmek isteyen kişilere de şiddetle direnmeyeceklerdir.

Örneğin şu anda şeriat gelecek olsa, bahsettiğimiz dindar kesim şeriata karşı olsa bile

çok fazla direniş göstermeyeceklerdir.

Çünkü gelecek olan rejim onları laikler kadar rahatsız etmeyecektir.

Hiçbir ülkeye birden bire şeriat gelemez, ama baştan karşı durulmazsa, yavaş yavaş gelişir.

Bu gün türban, yarın kara çarşaf, öbürsü günde şeriat.

Fakat zannetmeyinizki türban takanlar bunun planını yapıyor.

Onların böyle bir planı yok, ama buna sebep olacaklarınında farkında değiller.

İşte onlara bunu anlatmak lazımdır.

"Senin türbanın siyasi" dememeliyiz. "Senin türbanın ilerde bizi şeriata götürmeye sebep olur" demeliyiz.

 

Hristiyan bir ülketi örnek gösterip, "orada türban serbest. bak hiç yasaklamaya gerek duyuyorlarmı?" demek

de bir saçmalıktır.

Müslüman olmayan bir ülkeye şeriatın girme ihtimali yoktur.

Dolayısıylada bu tür bir yasaklamayada gerek kalmaz.

Onlarda bizdeki tehlikenin %1 olsa, bırakın okullarda türbanı yasaklamayı, türban takanları ülkelerinden bile atarlar.

 

 

Şeriat isteyen kesim normal olarak arkasında yeterli destek bulmadan harekete geçmez.

Çünkü, harekete geçerse, başarısız olacağını ve gereksiz yere yakayı ele vereceğini bilir.

Fakat bu kesim, arkalarında az da olsa şimdiden bir destek hissetmektedirler.

Destek olarakda, işte bu türbanlı kesimi görmektedirler. Fakat, türbanlı kesim bunun farkında değildir.

Nitekim, danıştay saldırısıda, türban konusunda ve türbanlı kesimin desteği olacağı düşünülerek yapılmıştır.

İşte türbanlı kesime bunları anlatmak lazım, "Siz kişisel olarak şeriat istemeyebilirsiniz, bu yüzdende tehlikeli olmayabilirsiniz,

ama sizin türbanınız dolaylı yollardan şeriat tehlikesi yaratıyor." demek lazımdır.

 

 

Toplumlar için şeriata karşı çeşitli mesafeler vardır.

Bu mesafeler kısaldıkça, asıl tehlike çanları o zaman çalıyor demektir.

Çünkü şeriat bir mıknatıs gibidir, kendisine ne kadar yakın durursanız sizi o kadar kuvvetli çeker.

Aslında çekim isteği olan herşey böyledir. Sizi çekmek isteyen herhangi birşeye ne kadar yakın durursanız,

o şeye bir gün yapışma ihtimaliniz o kadar artar.

Bu mesafe insanların islama olan mesafeleriyle ilişkilidir.

Islam şeriatına en uzak kesimden başlayarak şu şekilde sıralayabiliriz.

1- Hristiyan ve diğer din mensupları.

Bu kesim en uzaktır çünkü, kendi dinlerinden çıkıp, islama girmeleri ve ardındanda şeriat istemeleri çok zayıf bir ihtimaldir.

2- Ateistler.

Bu kesiminde şeriat istemesi için önce islama girmesi lazımdır.

3- Dindar olmayan müslümanlar.

Bu kesim şeriata uzak olsa bile, en azından müslüman oldukları için, kolayca şeriata geçebilirler.

4- Türbanlılar dediğimiz, dindar kesim.

Bu kesimde şeriatı istemez fakat şeriat gelse bile onlar bundan diğerleri kadar kötü etkilenmeyecektir.

Bu yüzden şeriata, bir laik insan kadar direnmezler.

5- Şeriatçılar.

 

 

Eğer birgün Türkiyeye şeriat gelecek olursa, şu anki türbanlıların şeriat istemesiyle gelmeyecek ama

türbanlıların çoğalmasıyla gelecektir.

İşte onlara bunu anlatmak lazımdır. Türbanının islamda olmadığını veya türbanının siyasi olduğunu değil.

Onlara gerçek korkularınızı anlatın, bahaneler uydurmayın.

 

 

2- Dünyaya karşı bir Arap ülkesi gibi gözüküp, utanma duygusu :

Medeni toplumlara karşı "biz şu savaşı yaptık, yendik", "orayı burayı fethettik" deyip, kendinizle gurur duyamazsınız.

Çünkü karşındaki insan sizin kendinizi kötülediğinizi zanneder.

Neticede savaş bir kavga olayıdır.

Nasılki, gayet kibar ve medeni bir insana "ben şu, şu adamlarla kavga ettim, hepsinide dövdüm" diyerek hava atamazsanız,

Medeni toplumların insanlarınada yaptığınız savaşlarla hava atmazsınız.

 

Medeni toplumların milletiyle ve ülkesiyle gurur duyabilecekleri başka şeyler olmalıdır.

Mesela, ülkenizde Mercedes, BMW, porshe, Rolls Royce, Ferrari gibi otomobiller icat edilmişse.

Veya ülkenizden Darwin, Edison, Einstein ve Pastör gibi bilime damgasını vurmuş insanlar varsa.

 

Bu tür gurur duyulabilecek kriterler Arap ülkelerinden neredeyse hiç çıkmadığı için, Arap ülkelerine dünyada küçümsenerek bakılmaktadır.

 

Çünkü bir millet için gurur duyulabilecek kriterler ne kadar az ise o ülkenin medeniyet seviyesi o kadar düşük demektir.

 

Bu yüzden de hiçbir ülke insanı dünyaya karşı, Arap ülkesi gibi gözükmek istemez.

Çünkü Arap ülkesi olmanın hiçbir övünülecek tarafı yoktur.

 

Türk insanının batıya hevesli olduğunu sanırım pek fazla ispat etmeye gerek yoktur.

Hatta kendileri inkar etseler bile, bunu dinci kesimlerde dahi fazlasıyla görürsünüz.

Örneğin Amerikan kültürüne ait olan Bluejean ençok dinci kesim tarafından benimsenmiştir.

Sokakta dikkatlice dolaşın göreceksiniz; her 10 türbanlı kadının en az 7 si BlueJean elbise giymiştir.

Hatta, evlerinde araştırma yapsanız, hemen hemen hepsinin gardolaplarında en az birer

tane BlueJean Elbise bulursunuz.

 

Ayrıca gençlerimizin de Mahmudi'ye benzeme gibi bir çabası yoktur.

Hemen hemen hepsinin ya Johny ye yada David e benzemeye çalıştığını saçlarından başlarından görürsünüz.

Bütün bunların sebebi, onların Arap kültüründen utanç duyup, batı kültürüne yaklaşma çabasıdır.

 

Şimdi diyeceksinizki mademki Arap kültüründen kaçılıyor ve batı kültürüne özenliyorsa

türbanlılar neden hem türban takıp, hemde BlueJean elbise giyiyorlar ?

 

Buna öyle bir cevap vericem ki şaşıracaksınız.

 

Aslında türban ne amaçla takılıyorsa, BlueJean elbise de o amaçla giyiliyor da ondan.

Görsel olarak viski ve lahmacun gibi gözüksede bu ikili aslında aynı amaca hizmet veriyor.

Çünkü hem türban ve hemde BlueJean modern olmaya çalışmanın bir ürünüdür.

 

*** Türban neden modern olmaya çalışmanın ürünüdür ?

Hatırlarsanız, bundan 15-20 yıl öncesinde Türkiyede türban tartışması yoktu.

Neden yoktu ? çünkü türban diye birşey de yoktu.

Bu kelime bizim lugatımıza 15-20 kadar önce girdi.

Eskiden başörtüsü denen bir şey vardı ve dindar kesim bunu kullanırdı.

Şimdi ise başlarına bone takıyorlar ve başörtüsünü sımsıkı sarıyorlar ve buna da türban deniyor.

Peki kim icat etti bu türbanı ?

Kim icat ettiyse etti, bence Necmettin Erbakan icat etmiştir ama bunun hiçde önemi yok.

Önemli olan bunun nasıl olupda bu kadar talep görmesidir.

Bu kadar talep görmesinin sebebi şudur:

 

Şimdi olduğu gibi eskidende kırsaldan şehire göç edilirdi.

Kırsalda başörtüsü takıldığı için, bu gelenek şehirde de devam ettirilirdi.

Çünkü şehire taşındım diye başörtüsünü atmak ayıp karşılanırdı.

Kırsaldan gelen insanlar çoğunlukla şehirliler tarafından aşşağılanır ve küçük görülürlerdi.

Bu yüzdende bu insanlar bir yandan şehirli gibi gözükmeye çalışırladı ama başörtüsü

onların bu çabalarını boşa çıkarmaktaydı.

Çünkü ne kadar şehirli gibi yaşasanızda ve giyinsenizde başörtüsünü taktığınız için köylü damgasını yemekten

kaçamazdınız.

Dolayısıyla siz ne kadar ben artık köylü değilim modern bir insanım desenizde, başörtüsü yüzünden kimse sizi

kaale bile almazdı.

 

Bu insanlar gerçektende şehirlerde toplumdan dışlanmış olduklarını anlarlardı ve bir ********* kompleksine girerlerdi.

Örneğin, modern bir binaya "beni almazlar" yada "yine acaip acaip bana bakacaklar" endişesiyle girmek istemezlerdi.

Nişantaşı, Kadıköy, Bağdat caddesi, Bebek gibi sosyetik semtlere ise zengin bile olsalar bu

********* kompleksi yüzünden asla uğramazlardı bile.

En zengini bile vapurlarda, rahat edebilmek için 2.inci mevkilerde yolculuk ederlerdi.

O zamanlar Capitol, Akmerkez gibi modern alışveriş merkezleri olsaydı, inanınki içinde

bir tane bile başörtülü genç kız göremezdiniz.

Çünkü girseler herkez onlara bakardı.

 

Heleki başörtüsüyle araba kullansan, sana bakmayan veya alay etmeyen kalmazdı.

 

İşte o zamanlar bu insanların bir kısmı, başörtüsünü akrabalarından gelecek tepkilere rağmen çıkartırlardı.

Bir kısmı ise bunu göze alamaz o şekilde devam ederdi.

Fakat iş bununlada bitmiyordu, çünkü arkadan gelen diğer kuşak ne yapacaktı ?

Şehirde doğduğu halde başörtüsü takıp köylü gözüylemi bakılacaktı ? Yoksa başörtüsü takmayacakmıydı ?

 

Size ne yaptıklarını söyleyeyim.

Aileden baskı görmeyenler başörtüsü takmadılar, diğerleri ise istemedende olsa taktılar.

 

Yani size anlatmak istediğim; ortada bir kargaşa vardı.

Taksan bir türlü, takmasan öbür türlü.

 

İşte tam bu sırada imdada türban yetişti.

O zamanlar bu kişilere dendiki "Baş örtüsünü öyle takarsan köylülük olur, ama içine bir bone takarsan,

başörtüyüde başına sımsıkı sararsan, o zaman müslümanlık olur."

 

İşte bunun adıda türban oldu.

Şimdi artık kırsaldan gelenlerin hiç başörtüsü sorunu kalmadı, köyden geldiği zaman başörtüsü zaten var,

bir bone alıp işi bitiriyor.

 

 

Yeni bir olgu ortaya çıkmış bir olgu olduğu için de modern sayılıyor.

Adınıda hemen takmışlar: "Modern müslümanlık".

 

Bu kesim şu anda kendi ataları olan, başörtülüleri de beğenmiyor, onları köylü yerine koyuyor.

Son model jiplere kullanıyor, en modern binalar giriyorlar, en lüks evlerde oturuyorlar.

Bu maddi imkanlara nasıl kavuştuklarını ise başka bir yazımda anlatırım, şu anda konu dağılmasın.

 

Şimdi türban sadece kırsaldan gelenlerdemi var demeden cevabını vereyim.

Evet, sadece kırsaldan gelenlerde var.

Belki bir kaç istisna bulabilirsiniz ama %99,9 oranda sadece kırsaldan gelenler türban takıyorlar.

Çünkü şehirli olabilmeniz için en azından baba ve anne tarafındaki iki dedenizin de şehirde doğmuş olması gerekir.

Aslında bu bile yetersizdir ama en azından idare eder.

Çünkü insanların kültürü öyle bir iki nesilde değişmez.

Ben anneden 214 babadan ise 130 yıllık Istanbulluyum ama hala ailemde kırsal kültürden gelen kırpıntılar görebiliyorum.

 

 

Türban köylülükten çıkışa bir araç olmuştur.

Bu sebeple de yoğun talep görebilmiştir.

Ayrıca hem yeni bir olgu olduğu için ve hemde artık zengin olan insanlarında taktığı için,

türban başörtülü kesim için bir modernlik sayılmaktadır.

 

 

 

*** BlueJean elbise neden modern olmaya çalışmanın ürünüdür ?

BlueJean Amerikada çok eski yıllardan beri kullanılan bir üründür.

Türkiyeye ise 1977 yıllarında gelmiştir.

Bundan önce, erkekler kumaş pantolon, bayanlarda kumaş etek giyerlerdi.

Başkada hiçbirşey giyilmezdi, örneğin şu anda giyilen keten pantolonlar dahi o zaman yoktu.

BlueJean Türkiyede kot adını almıştır.

İlk geldiği yıllarda Istanbulda sadece amerikan pazarında bulunurdu ve herkezin alamayacağı kadar pahalı birşeydi.

Yeniside pek makbul olmazdı, giyilmiş ve beyazlamış olacaktı, çünkü giyen insana James Dean havası vermesi gerekirdi.

Eskisi daha pahalı olduğu için, kimisi yenisini alır onu çamaşır suyu ile beyazlatmaya uğraşırdı.

Elinde tahta fırçası ve çamaşır suyuyla saatlerce uğraşırlardı.

 

Gelgelelim heryerde kot giyemezdiniz, ortam müsait olmalıydı.

Örneğin, varoş semtlerine kot giyip gidemezdiniz.

Özellikle köylüler ve yaşlılar ters ters bakarlardı.

Çünkü erkek adam, adam gibi kumaş pantolon, hanım kızlarda hanım hanımcık etek giymelidir derlerdi.

 

Kot giydiğimiz zaman bize "Amerikan özentisi züppe" veya hippi derlerdi.

 

Sonra bir kaç yıl içinde BlueJean orta yaş kesimine de şıçradı.

İşte o zaman modern giysi sıfatını aldı.

Fakat o yıllarda hala köylüler ve yaşlılar BlueJean giymezlerdi.

Çünkü bu kadar modern bir giysiyi bir köylünün veya yaşlının giymesinin tuaf karşılanacağını düşünürlerdi.

Aslında içleri giderdi ama giyemezlerdi.

Ardından yaşlılar ve köylülerde fazla bekleyemediler ve BlueJean'i büyük bir sevinçle giydiler.

 

İşte BlueJean'in modern olma hikayesi budur.

 

Peki aradan bunca yıl geçmesine rağmen hala mı modern ?

Bence değil, şu anda BlueJean sıradan bir giysi.

Fakat kırsaldan gelenler için hala modern.

Çünkü biliyorsunuz moda Amerikada başlar, Avrupaya gelir, oradan Istanbul ve birkaç büyük şehire,

sonra kasabalara ve enson da köylere kadar iner.

Bu yolculuğun Amerika Istanbul arası çok hızlıdır. Istanbul ve diğer büyük şehirler arasıda çok hızlıdır en fazla 2 hafta sürer.

Fakat şehirlerden kasabalara inmesi uzun yıllar alır, Köylere inmesi de dahada uzun yıllar alır.

Moda bazende Avrupada başlar fakat köylere yolculuğu yine aynı şekilde uzun sürer.

 

Örneğin bazı köy ve kasabalara giderseniz, gençlerin otomobillerine yüksek güçlü müzik setleri takıp,

ortalıkta, ağır gazla çistak çistak gezdiğini görürsünüz.

Bu olay aslında 20-25 yıl önce Istanbulda moda olan bir olaydı. Ama köy ve kasabalara ancak şimdi ulaştı.

 

--------

 

Özetle türban, kırsal kökenli dindar kişilerin modern olma çabasıdır.

Laik kesimin ise şeriat korkusudur.

 

Peki, türban takınca, bluejean giyince, modern olabildilermi ?

Onlara modern şehirli diyebilirmiyiz ?

 

Açıkca, sizin şehirlerinizi bilemem ama ben 40 yıllık hayatımda şimdiye kadar türban takan "Istanbullu" hiç görmedim.

En Istanbulluyum diyenini bile araştırsanız, ya babası, ya AnneAnnesi Istanbul doğumlu değildir.

Bunu küçümsemek için söylemiyorum.

Sadece gerçekten modern bir şehirli olunduğu zaman, türban takılmadığını göstermek amaçlı söylüyorum.

Dolayısıyla, bluejean elbise giyerek, başörtüsünü sımsıkı sıkarak modern filan olunmaz.

Eğer sadece bunlarla modern olunuyorsa, o zaman köyden gelir gelmez yapsalardı bunlarıda 1 günde şehirli oluverselerdi.

 

Zaten bence bütün bunlara da boşuna uğraştılar.

Çünkü asıl dışlanan başın örtüsü değil içiydi. Başın örtüsü sadece başın içini yansıtan bir olaydı.

Farklı düşünenler olabilir saygım sonsuz ama bence baş hala aynı baş, örtüsünün şekli değişmiş o kadar.

Eğer sadece bu yüzden komplekslerini atlattılarsa, boşuna atlatmasınlar.

Çünkü gerçek şehirliler o başı hala dışlıyor. Hatta başı açsanız bile.

 

Oy potansileyi yüksek olduğu için, türban tüm siyasi partiler tarafından körüklenerek desteklenmektedir.

Sadece siyasi partiler değil, sermayenin dini kesime kaymasından dolayı, medya bile

halkın bu zayıf yönünü suistimal etmektedir.

Bu yüzdende dikkat ederseniz, her hafta bir dini konu uydurup, ekranada bir hoca çıkartıp,

caizmidir, değilmidir şeklinde tartışmak yaratmak moda olmuştur.

Eskiden ahlak konulu bir tartışma olduğu zaman, ekrana psikologlar veya sosyal bilimler uzmanları çıkarılırdı.

Şimdi ise hacılar hocalar çıkartılıyor.

Sebebi ise sermayenin dindar kesime kaymasıdır, para nerdeyse medya ordadır.

 

Türban konusu toplumsal uzlaşmaylada çözülemez.

Bunu ben böyle çözerim diyen, aslında oy derdindedir.

Ne gibi bir uzlaşma olacak ? iki tane türbanı yokki "birini tak öbürünü takma uzlaşalım" diyeceksin.

Yada "sen üniversitede türbanını tak, bende camiye dekolte gireyim" mi diyeceksin.

Uzlaşma karşılıklı birşeyler vermeyle olur.

Ama türban konusunda iki tarfında birbirine verecek hiçbir şeyi yoktur.

 

Bu meselenin tek bir çözümü vardır.

Onuda şimdi yazmak istemiyorum.

Ancak merak edenler olurda sorarlarsa onuda yazarım.

 

Hem türbanlılara hemde türbansızlara saygı ve sevgilerimi sunarım.

Birbirinize küsmeyin. Anlamaya çalışın.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başörtü takanlar siyasi simge amacıyla takıyormus...Amaçları vss çok farklıymıs..

 

O kızlar okula gitmesin , evde otursun daha mı iyi?

 

Amaç sadece inaçlı insanları mahrumiyet içerisinde bırakmak...

 

Ve bu olay kadın - erkek eşitliginin olmadıgının da bir kanıtı bence...

 

Aynı zihniyette ki erkekler rahatca okurken bir bayan niye bir başörtüsü için okuyamıyor??

 

Yada o kişi basını açsa zihniyeti de mi değişecek?

 

Başörtüyü çıkarınca onunla birlikte o zihniyette mi siliniyor acaba? HAYIR!!

 

Demek ki burada başörtünün siyasi olup olmaması değil önemli olan kişinin başörtü takıyor olması malesef...

 

Ben siyasi simge olduguna asla hak vermiyorum..Ama gercekten var diyelim ..O zamanda derim ki o kişiler okusun , öğrensin ki o düüncelerden arınsınlarr..Evlere kapatarak insanlara birşeyler ögretemezsiniz...

 

Sadece çatışma ve huzursuzluk ortamı yaratırsınız...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben siyasi simge olduguna asla hak vermiyorum..Ama gercekten var diyelim ..O zamanda derim ki o kişiler okusun , öğrensin ki o düüncelerden arınsınlarr..Evlere kapatarak insanlara birşeyler ögretemezsiniz...

 

Sevgili Berceste,

 

Çok haklısın,

Onlara şans vernek gerekir.

Fakat unutmaki onlari türbanla üniversitelere alarak bunu çözmeye çalışmak son derece tehlikelidir.

Zaten türbana karşı çıkılmasınında sebebi bu tehlikenin varlığıdır.

Tehlikeli olmasa, istedikleri yere girsinler kimsenin karşı çıktığı yok.

Bence türbanlı kesime karşı Türkiyede yeterince hoşgörü gösteriliyor.

Örneğin, eskiden türbanlı bir bayanla türbansız bir bayanın arkadaşlık ettiğini göremezdiniz.

Çünkü türbansız olan türbanlıdan utanırdı.

Şimdi ise bu tür küçümsemeler epeyce azaldı.

 

Eskiden Istanbulda türbanlı bir genç bayan görmek isteseniz işlek bir yolda en azından 10-15 dakika beklemek gerekirdi.

Çünkü, genç kızlar türban takıp, sokaklarda dolaşmaktan utanırlardı. Dışarı çıksalar dahi, varoş semtlerinde dolaşmayı tercih ederlerdi.

Şimdi ise, Türkiyede Avrupadan gelen bir hoşgörü akımı başladı.

Bu bizim milletimizin Avrupalı olabilme çabası sayesinde olabilmiştir ve güzel bir olaydır.

 

Fakat bu hoşgörü türbanlıların sayısını azaltmaya malesef çare olamadı.

Tam tersine "demekki artık türban dışlanmıyor. öyleyse rahatça takabilirim" düşüncesi yarattı.

 

Onları Üniversitelere türbanla alarak daha fazla hoşgörü göstermeye kalkarsanız, türbanlıların sayısını azaltamaz daha da çoğaltırsınız.

 

Buda hem bizim dışarıdan bir Arap ülkesi gibi gözükmemizi sağlar ve hemde şeriatın gelmesini çabuklaştırır.

 

 

Şeriat geldiği zamanda senin türbanlılara gösterdiğin hoşgörüyü şeriatçılardan görmen mümkün olmayacaktır.

 

Yani senin türbana gösteriğin hoşgörüyü türban sana göstermeyecektir.

 

 

Artık türbanlılar, "türbansızların kurduğu" en lüks semtlere girip rahatlıkla dolaşabilmektedirler.

Hala ters ters bakanlar olsa bile kimse "senin bu kılıkla ne işin var burda" dememektedir.

Ancak, dar bir pantolonla veya mini bir etekle muhafazakar bir semte veya bir köy yerine git bakalım başına neler gelecek.

Bakalım senin onlara gösterdiğin hoşgörüyü onlar sana göstereceklermi ?

Bu daha şeriat gelmeden böyleyse, geldiği zamanki halini düşün.

 

 

Kısaca, ne onlara türbanını çıkartırbilirsiniz nede onları türbanla okula alabilirsiniz.

Bu ikiside mümkün değildir.

 

Bunun tek bir çözüm yolu var.

Bahsettiğim çözüm yolunda ise onlar türbanlarını kendiliğinden çıkartırlar ve istedikleri okulda da okurlar.

Bu problemde ortadan kalkar.

Merak edersen, bu çözüm yolunuda sana yazarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

O kızlar okula gitmesin , evde otursun daha mı iyi?

 

Daha iyi değil tabiki,

Onlar evde oturursa, bizim ülkemizin gelişmesi engellenmiş olur.

Fakat, türbanla okula gittiklerinde tehlike oluşturdukları için, türbanla okula gitmelerindense, evde oturmaları kötü bile olsa daha iyidir.

Çünkü, şeriat geldiği zaman zaten yine okula gidemeyecekler.

Şeriat olan ülkelerdeki okula giden bayan sayısından bunu anlayabilirsin.

Üstelik o zaman sadece o değil şu anda türban takmayanlarda okula gidemeyecek.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

***

 

Sevgili Arkadaşlar,

Bu Türban konusu son yıllarda ülkemizin bir türlü bitmeten bir tartışmasıdır.

Peki neden böyle bir tartışma vardır ?

Isteyen taksın isteyemeyen takmasın diyerek bu konu niçin çözülemiyor ? Esas tartışma konusu bu olmalıdır.

 

 

***

 

Gelelim Türkiyedeki Türban sorununa:

Bu sorun nerden kaynaklanıyor ?

Çünkü bir kısım insan okullarda türban takmak ve türban takarak kamu kurumlarında çalışabilmek istiyor da ondan.

"

"

Şimdi diyeceksinizki mademki Arap kültüründen kaçılıyor ve batı kültürüne özenliyorsa

türbanlılar neden hem türban takıp, hemde BlueJean elbise giyiyorlar ?

 

***

 

Türban neden modern olmaya çalışmanın ürünüdür ?

Hatırlarsanız, bundan 15-20 yıl öncesinde Türkiyede türban tartışması yoktu.

"

"

Ayrıca hem yeni bir olgu olduğu için ve hemde artık zengin olan insanlarında taktığı için,

türban başörtülü kesim için bir modernlik sayılmaktadır.

 

***

 

BlueJean elbise neden modern olmaya çalışmanın ürünüdür ?

 

--------

 

Özetle türban, kırsal kökenli dindar kişilerin modern olma çabasıdır.

Laik kesimin ise şeriat korkusudur.

 

Peki, türban takınca, bluejean giyince, modern olabildilermi ?

Onlara modern şehirli diyebilirmiyiz ?

"

"

Zaten bence bütün bunlara da boşuna uğraştılar.

Çünkü asıl dışlanan başın örtüsü değil içiydi. Başın örtüsü sadece başın içini yansıtan bir olaydı.

Farklı düşünenler olabilir saygım sonsuz ama bence baş hala aynı baş, örtüsünün şekli değişmiş o kadar.

Eğer sadece bu yüzden komplekslerini atlattılarsa, boşuna atlatmasınlar.

Çünkü gerçek şehirliler o başı hala dışlıyor. Hatta başı açsanız bile.

"

"

Türban konusu toplumsal uzlaşmaylada çözülemez.

Bunu ben böyle çözerim diyen, aslında oy derdindedir.

Ne gibi bir uzlaşma olacak ? iki tane türbanı yokki "birini tak öbürünü takma uzlaşalım" diyeceksin.

Yada "sen üniversitede türbanını tak, bende camiye dekolte gireyim" mi diyeceksin.

Uzlaşma karşılıklı birşeyler vermeyle olur.

Ama türban konusunda iki tarfında birbirine verecek hiçbir şeyi yoktur.

 

Bu meselenin tek bir çözümü vardır.

Onuda şimdi yazmak istemiyorum.

Ancak merak edenler olurda sorarlarsa onuda yazarım.

 

Hem türbanlılara hemde türbansızlara saygı ve sevgilerimi sunarım.

Birbirinize küsmeyin. Anlamaya çalışın.

 

SEVGİLİ EVRENSEL YAZINI İLGİYLE VE DİKKATLE OKUDUM...

 

Yerinde sorularla bunlara farklı açılardan bakarak yerinde tahliller yapmışsın...

 

tamamına katıldığımı belirtmek isterim...Ve devamında gelecek yazılarını da okumak isterim...

 

Örneğin;

Bu kesim şu anda kendi ataları olan, başörtülüleri de beğenmiyor, onları köylü yerine koyuyor.
Son model jiplere kullanıyor, en modern binalar giriyorlar, en lüks evlerde oturuyorlar.
Bu maddi imkanlara nasıl kavuştuklarını ise başka bir yazımda anlatırım, şu anda konu dağılmasın.

Bu meselenin tek bir çözümü vardır.
Onuda şimdi yazmak istemiyorum.
Ancak merak edenler olurda sorarlarsa onuda yazarım.

 

Sizin olumlu bakış açınızı desteklememe ve olması gerekenin bu olduğuna inanmama karşın...

 

"Birbirinize küsmeyin. Anlamaya çalışın." cümlenizin her zaman havada kalacağını vurgulamak istiyorum...

 

Çünkü, Foruma girdiğim günden bu yana bu yaklaşımı gösteren sizinkilerde dahil bütün çağrıların,

Örneğin"Çözümden yana taraf olan, objektif, sağduyulu, duygudaş arkadaşlar aranıyor.(!) bu foruma" çağrıları ve bu çağrıyı yapanların, tam tersi bir yaklaşımla demagojik yaklaşımlarla polemiklerin içine çekilmeye çalışılarak hep birilerinin ellerinin tersiyle itilmeye yada kişilikleriyle oynanarak rencide edilmeye çalışıldılar...Arkasındaki gerekçede çok basitti, bizim gibi düşünmüyor...

 

Ve bunun yansıması olarak örnek yaklaşımlarda şöyle, Yazılan yazının ana fikri yada ne anlattığı ne olursa olsun okuduklarından sadece kendi çıkarımlarını anlamak, eğer yazılanlar onların yaklaşım, tutum ve görüşlerindeki hatalarını eleştiriliyorsa, durumu hazımsızlığa, reddetmeye, grup saldrılarına kadar götürüp kişilerin yazdıklarını bir kenara bırakın kişiliklerine kadar uzanan uygunsuz ithamlarda bile bulunmak...

 

Bu yaklaşımlardan bir kaçına da sizin bu yazılarınıza gelen yaklaşımlarla sizde muhatap oldunuz...Ve görüyorumki yinede tutarlı olarak,çizginizi korumaya ve görüşlerinizi aktarmaya çaba harcıyorsunuz...Ve ben bunu ve çizginizi taktir ettiğimi bir daha belirtmek istiyorum...Ve yine sabrınızın taşacağı bir noktada tavrınızda oluşacak değişiklere de şaşırmayacağımı ve aslında ne kadar olumlu bir yapınız olduğunu hep hatırlayacağımı da belirtmek istiyorum...

 

Ama ne olursa olsun sizinle yararlı paylaşımlarda ,karşılıklı bilgi aktarımlarında bulunabilmek tek dileğim..

 

Size selam ve sevgilerimi yolluyorum...

 

 

*tna

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çok sevgili Gecekuşu,

Şahsıma karşı gösterdiğiniz iltifatlardan dolayı şeref duydum, çok teşekkür ederim.

Bu aralar, birkaç işe bölündüğüm için forumlara ancak kısa kısa yazılar yazabilecek kadar vakit bulabiliyorum.

Girdiğim zamanlarımın çoğunu da okumakla geçiriyorum.

Ama biliyorumki özellikle ihtiyaç olan konularda, farklı fikirlerle, detaylı yazılar yazmak benim evrensel bir görevim.

En kısa zamanda, fırsat bulur bulmaz, bahsettiğiniz, konulardaki yazılarımı yazacağıma söz vererek en derin sevgilerimi sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yazınızı okudum hepsınde değil de bırkısmında doğruluk payı var..

 

şunu soracağım;bizim övunulecek geçmişimiz yokmu,buyuk türklerimiz yok mu?

 

batı karanlık çağını yaşarken gençler osmanlıya eğitime gelıyordu.. :excl:

 

nedir buu!!

 

edıson,faraday, yok efendım pastör..tamam ınsanlığa katkıları buyuk

 

ama bırde ibni sina,ali kuşçu,farabi,piri reıs var değil mi...biz nıye övunmeyelım,neden hep çocuklarımıza batı ınsanı zekı hep onlar bişey yapmış gibi anlatılmak zorunda :excl:

 

 

böyle yapıldığı,umutsuzluk aşılandığı sürece bız nereye kadar gıdebiliriz..

 

ibni sinanın tıp eserlerınden batı 600 yıl yararlandı,hala kıtapları okuutlmakta..hem astroınomı hhem matematıkte çok buyuk katkıları vardır..

 

batıda bır zaman karanlıktı unutmayın.bizimde başarı dolu bir geçmişimiz var,sadece batı hayranlığı ile aydınlanamayız..

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

.

.

.

1- Şeriat gelecek korkusu.

Türbanı bahsettiğimiz kurumlarda serbest kalmasıyla şeriat gelirmi ? Gelmezmi ?

Bence gelebilir. Nasıl gelebilir onuda açıklayayım:

Esasen, Türkiyede şeriat isteyen insan sayısı binde biri bile bulmaz.

Bu kadar az sayıda bir insanında şeriat getirebilecek gücü olamaz.

Hatta, türban takanların içinde bile, şeriat gelmesini isteyebilecek insan sayısı çok çok azdır.

Ancak mesele bununla ibaret değildir.

Eğer türban serbest kalırsa, bir süre sonra dahada yaygınlaşacak ve şeriat isteyen

gerçek toplum ise ondan sonra oluşmaya başlayacaktır.

Nasılki, türban takanlar genellikle takmayanlara nazaran dine daha meyilli ise,

toplum türbana alıştıktan sonra, onların içinden dine dahada meyilliler çıkacaktır.

İşin dahada kötü tarafı; din işleri içine dahada fazla gömülecek olan toplum, şeriatı

getirmek isteyen kişilere de şiddetle direnmeyeceklerdir.

Örneğin şu anda şeriat gelecek olsa, bahsettiğimiz dindar kesim şeriata karşı olsa bile

çok fazla direniş göstermeyeceklerdir.

Çünkü gelecek olan rejim onları laikler kadar rahatsız etmeyecektir.

Hiçbir ülkeye birden bire şeriat gelemez, ama baştan karşı durulmazsa, yavaş yavaş gelişir.

Bu gün türban, yarın kara çarşaf, öbürsü günde şeriat.

Fakat zannetmeyinizki türban takanlar bunun planını yapıyor.

Onların böyle bir planı yok, ama buna sebep olacaklarınında farkında değiller.

İşte onlara bunu anlatmak lazımdır.

"Senin türbanın siyasi" dememeliyiz. "Senin türbanın ilerde bizi şeriata götürmeye sebep olur" demeliyiz.

.

.

.

 

bence türbanlıları üniversitelere almak değil almamak şeriatın gelmesine sebep olur

 

türbanlı insanları üniversitelere almak türbanlı sayısını arttırsa bile şeriatçilerin artmasına neden olmaz.

çünkü sandığınız gibi dindar kesim şeriat yanlısı (enazından tarafsızı değil onlarda şeriatın gelmesine karşı) değil ancak laiklikten ağzı yanan türbanlılar şeriat isteyebilir (ki onlarında çok ufak bi kısmı)

türbanlı insanlar üniversitelere giremedikçe şöle dicekler;bu laiklik benim ne işime yarıyor şeriat gelsin enazından bende özgürce okuma hakkı elde ederim

 

kaldıki üniversiteye serbestçe girmeninde türbanlı sayısını arttıracağını hiç sanmıyorum zaten insanlar üniversitelerde okumak için başını açmıyorlar ya da açsalar bile dışarda yine örtünüyorlar yani üniversitelerde yasak diye türbanlı sayısı azalmıyor

zaten yasak kalksa bile kimse aaa üniversitelere artık türbanla giriliyor hadi bizde türban takalım demez

 

üniverstelerde türbanın serbest olması üniversiteye gidecek türbanlı gençlerimizde bilgileneceği,şeriatın kötü yanlarını göreceği ve ülkenin eğitim seviyeside artacağı için şeriat yanlılarına vurulmuş ağır bir darbe olucaktır

 

yinede konuya bu farklı bakış açınız için size teşekkürler

enazından sizinde dediğiniz gibi siyasi simge bahanesiden çok daha geçerli sebepler öne sürmüşsünüz :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allahınınızı severseniz biri bana türbanla nasıl şeriat gelir madde madde anlatsın..

Ordumuz kurumlarımız asıl-ı vel-kelam devletimiz bu kadar acizmi..

Bakın bu tür söylemler bence orduya devlete hakarettir..

Bir türban takmala şeriat gelir korkusu çok mantıksızdır..

Bende şeriat istemem.. o türbanlıda..

Arkadaş yok böyle bişey ya..

Yok yok yoooook....

Düne kadar serbestti şeriatmı geldi..

Yapmayın ya...

Buyrun aşama aşama türbanla şeriat gelir meselesini anlatın..

Sakın şunu demeyiin....

Yok türbandan sonra sarık isterler, yok peçe isterler..

Sarık sünnettir farz değildir, uygulanmasında sevap terkinde bir ceza yoktur ancak şefaatten mahrum kalma tehlikesi vardır..

 

Bakın burada bir farziyetin engellenmesinden söz ediyoruz, bir farziyetin isteğinden değil..

Örneğin birileri çıkıpta içki yasaklansın haram demez, cuma günü tatil edilsin demez, hırsızın eli kesilsin demez..

Derlerse de şuan da da diyorlar ve dedikleriyle kalırlar..

Ama türban olayında engellenen bir hak vardır ve yasaklanna bir farz vardır..

Örneğin cuma namazı kılınması şeriat gelir korkusuyla yasaklansa nasıl olur..

Şimdi diceksinizki cuma namazı kurumlarla kamuyla ilgili değildir..

Bende diyorum ki, madem türban birebir kurumlarla ve kamuyla ilişkili ve bu yüzden kurumlara sızan bu tür dini temsiller şeriati getirir.. buyrun kurgu yapın aşama aşaam açıklayın... Evrenselin kurgusu çok yüzeysel ve doyurucu değil...

Daha teknik ve daha inandırıcı lütfen..

 

 

Saygılar-sevgiler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

eskiden baş örtülüler vardı, şimdi modayı takip için türbanlılar çıktı ve moda için örtünenler şeriatın gelmesine mi vesile olacak?

 

size şunu söyleyeyim şeriatın gelmesi en çok modacı türbanlıları vuracaktır. bu yüzden onlar sizden de , hristiyanlardan da daha çok korkarlar şeriatten.

 

hristiyanlar ve ateistlere gelince onların da korktukları malum, güncel konularda bu korkuyu kelime değişikliği ile açılan onlarca aynı konudan anlayabilirsiniz.

 

peki şeriatı kim savunacak?

 

eğitimden uzak, dar kalıplı insanlar. büyük ihtimal en çok bu kesim destekleyecektir.

 

peki bunlar neden eğitimden uzak?

 

çünkü dinlerini yaşamaları için eğitim haklarını elden bırakmaları gerekiyor. çünkü devletin politikasından mağdur olup başka politikalara meyilleniyorlar.

 

peki bunu tetikleyen kimdir?

 

bunu da siz cevaplayın. ama dürüst olun. şeriat denen kavramın ne olduğu bile henüz oturtulamamış bir mefhum. hemen soluğunuzu tutup "iran" demeyin. iran ve suudi arabistan gibi ülkelerde şeriat dediğiniz şey daha çok geleneksel sistemlerdir. ve geleneklerin başka geleneğe sahip ülkelerde yasalaştırılması "nazi siyaseti"ne benzer bir baskıyı gerektirir. ki bu bile sonuçsuz ve de ters tepki göstermiş bir siyasetti.

 

şeriatten korkmaya gerek yok çünkü şeriat gelmeyecek bu ülkeye. ama ülkem kanunları hakkında korkmak gerek. zira hortumcular, kapkaççılar, hırsızlar, tecavüzcüler, dolandırıcılar, katil doktorlar, caniler, vatan hainleri... bu ülke de icraatleriyle hâlâ çok mutlu. ve ben ve diğer örtülü kardeşlerim, içerideyiz. kendi evimizde, kendi çevremizde, kendi yaşamımız içinde mahkum hayatı içinde...!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allahınınızı severseniz biri bana türbanla nasıl şeriat gelir madde madde anlatsın..

 

ÜNİVERSİTELERDE TÜRBAN SERBEST KALIRSA NEDEN ŞERİAT TEHLİKESİ ARTAR? :

 

1- Herşeyden önce, kıyafet özgürlüğü adı altında genel bir kanun çıkartamazsınız.

Yani insanları kıyafet konusunda, ne üniversitelerde nede başka bir yerde "tamamiyle özgür" bırakabilecek bir yasa çıkması sözkonusu bile olamaz.

Zaten dünyanın hiçbir yerinde de böyle bir kanun yoktur. ( ! Tamamiyle kıyafet özgürlüğü )

Olması gerekir diyebilecek tek bir kişi bile çıkabileceğini tahmin etmiyorum.

Dolayısıyla, türbanı da "tamamiyle kıyafet özgürlüğü" adı altında serbest bırakmaya imkan yoktur.

Bu sebeple, türbanı serbest bırakmak için, "dini inanç özgürlüğü" adı altında, sadece dini kıyafetleri serbest bırakmak için özel bir yasa çıkarmak gerekir.

Yani kıyafet özgürlüğü değil, "dini kıyafet özgürlüğü" getirilmesi gerekir.

 

Bunun da manası şu olur; İstediğiniz her türlü kıyafeti giyemezsiniz ama giydiniz kıyafet dini kıyafetse o zaman giyebilirsiniz.

 

Bir üniversitenin, diğer her türlü kıyafet özgürlüğünü kısıtlarken, sadece dini kıyafetlere ayrıcalık tanıması demek, o üniversitenin dini bilimsel anlamda tanıdığını gösterir.

Oysaki, bilimde din yoktur. Hiçbir din bilimsel olarak kanıtlanmamıştır.

Eğer üniversite böyle bir şey yapmaya kalkarsa, bilime aykırı davranmış olur.

Hiçbir üniversite "Kıyafetlerinizde serbest değilsiniz ama, dini kıyafetleriniz serbesttir. Çünkü din bir gerçektir." diyemez.

Çünkü üniversiteler bir bilim yuvasıdır. Bilimde ise fal, din, burçlar, rüya tabirleri gibi bilimsel olarak ispatlanmamış durumlara yer verilmez.

 

Eğer üniversiteler dini ayrıcalıklı olarak gösterip tastiklerse, o zaman halkın dini inançları da artar.

Çünkü üniversitelerin bile özel olarak desteklediği birşeyin gerçek olduğuna inanırlar.

Halkın dini inançları artarsa da, şeriat isteyenlerin de sayısı artar. Çünkü şeriat isteyenler, dindar insanlar arasından çıkar.

Ayrıca, dindar insanların artmasıyla, sadece şeriat isteyen insanlar değil, şeriatı kabullenebilecek insanların sayısı da artar.

Şeriata karşı direniş zayıflar.

Çünkü dindar insanlar, dindar olmayanlar kadar şeriata karşı direnmezler.

 

2- Şeriat isteyen erkekler, şeriatı getirebilmek için, önce siyasete girerler çünkü siyasete girmeden, gerekli güç odaklarını ele geçiremeyeceklerini bilirler.

Bu kişilerin çoğunluğu ise üniversite mezunudur.

Çünkü üniversite mezunu olmadan, insanlara sözünüzün geçmesi daha zor olur.

Şeriat isteyen bu insanlar, AKP, Saadet partisi gibi dini partilerde siyaset yaparlar.

Çünkü diğer partilerde siyeset yapamayacaklarını bilirler.

Ancak bu dini partilerin bir eksik yanı var. Kadınlarını yeterince siyasete sokamıyorlar.

Çünkü, türban meselesi yüzünden, kadınları üniversite mezunu olamıyorlar.

Eğer bunu başarabilirlerse, o zaman kadın siyasetçileri sayesinde, kadınların oylarının neredeyse tamamını alabileceklerdir.

Ayrıca kadınları da siyasete alarak, daha çağdaş bir görüntü vererek, halkın gözünü boyayacaklardır.

Şeriat geldikten sonra ise, seçim sistemi ortadan kalkacağı için, kadınları tekrar siyasetten dışlayacaklardır.

Yani bu gün türban takanlara üniversite diye yırtınan şeriatçiler, yarın o kadınları bırakın üniversiteye göndermeyi, liseye dahi göndermeyeceklerdir.

İlkokul diye de kuran kurslarına gönderecekler.

Siyasete girmek istemelerinin nedeni ise siyaset yoluyla gerekli kamu kurumlarının içine sızmaktır.

Kamu kurumlarının içine yeterince sızdıktan sonra ise darbe ile şeriat getireceklerdir.

 

Burda yanlız, her türban takanın bunu siyasi amaçla yaptığını veya şeriat istediğini söyleyemeyiz.

Hatta çoğunluğunun böyle bir amacı yoktur.

Çoğunluk, türbanı gerçekten dini inançları açısından takmak istiyor veya en azından bunun kendisine ait bir dini inanç olduğunu zannediyor.

Ancak, çoğunluğun böyle düşünmesi şeriatın üniversiteden geçerek siyasete girmesine engel olamaz.

Ayrıca, bu gün siyaset düşünmeyen bir kişinin, yarın kendisine sağlanan menfaatleri görünce siyasete girmeyeceğine de emin olamazsınız.

 

O şeriatçılara zaten yüzbinlerce kadın siyasetçi lazım değil, 5-10 bin tane girse yeterli.

Onları da zaten mecliste değil, ilçe teşkilatlarında çalıştıracaklar.

Maddi durumu yerinde, üstelik de üniversite mezunu, üstelikde başı kapalı, 5-10 bin tane bayanın köy köy dolaştığını düşünün.

Heleki bir de maddi menfaatler vaad ediyorsa, toplayacağı oy sayısını düşünün.

Üniversite mezunuyum dediği zaman zaten köylünün can damarından girmiş olacak, çünkü köylü için üniversite mezunu olmak apayrı birşeydir.

Türbanını gördüğü zaman, köylü onu kendisinden biri olarak ayrıca sevecek.

Maddi durumunun iyi olduğunu görünce ona daha fazla güvenecek.

Üstelikde bayan olduğunu gördüğü zaman, neredeyse bayanların oylarının tamamını toplayacak.

 

Özetle, islamcı partilerin kadınlarını üniversitelere almak, onların siyasette güçlenmelerini sağlar.

Onlar siyasete girerlerse, özellikle köy ve kasabalardaki kadın oyları islamcı partilere gider.

Sonrası malum.

 

3- Okullarda türbanı serbest bırakırsanız, öğretmenlere de serbest bırakmanız gerekir.

Mademki bir okula türban giriyorsa, bu öğretmeninde hakkıdır.

Zaten öğrencilere türbanı serbest bıraktıktan sonra, eğer öğretmenlere serbest bırakmazsanız,

öğrencilerin türban sorunu bittikten 5 dakika sonra, öğretmenlerin türban sorunu başlayacaktır.

Öğretmenlere türbanı serbest bıraktığınız zaman, bu özendirme, ve aşılama yoluyla halka din pompalamak olur.

Öğretmenine özenen öğrenci sayısı hiçde az değildir.

Üstelikde "neden başınızı kapatıyorsunuz?" diye sorulduğunda, hiçbir öğretmen öğrencisine "sana ne" demeyecek,

güzel dinini anlatmaya başlayacaktır.

Oysaki laik bir devlet halka din pompalayamaz. Pompalarsa laiklikten vazgeçmesi gerekir.

Halk bu şekilde dindarlaştırılırsa, şeriat tehlikesi artar, çünkü şeriat isteyenler dindar insanlar arasından çıkar.

 

4- Türbanlı öğretmene müsade ederseniz, diğer dindar memurları da her türlü kamu görevine almak zorunda kalırsınız,

Buda dindar insanların ordunun içine kadar girebilmelerini sağlar.

Ordunun içine dindar insanlar girdiği zamanda, onlarla birlikte şeriatçılar da girer.

Gerisi yine malum.

Diğer kurumlar için de aynı.

 

Türbanlı öğretmeni karşınızda gördüğünüz ilk andan bir kaç yıl sonra ise cüppeli, sarıklı hakimleri, savcıları da karşınızda göreceksiniz.

Çünkü türbanlı öğretmene hayır diyemediğiniz zaman, sarıklı, cüppeli hakime, savcıya, polise, doktora da hayır deme hakkınız kalmaz.

Çünkü onlarda devlet memurudur. Ayırımcılık yapamazsınız.

Sonunda iş sarıklı ve cüppeli cumhurbaşkanlığına kadar gidemeden, şeriat zaten gelmiş olur.

 

4- Türbanı kamu kurumlarında ve üniversitelerde legalleştirirseniz, para ve menfaat kaynaklarının dindar kesime kaymasını daha da ilerletirsiniz.

Buda şeriat isteyen kişilere maddi imkanlar sağlar.

Maddi imkanlarını da genişleten bir şeriat daha çabuk gelir.

 

Daha bunlar gibi yüzlerce sebep sayılabilir, ancak inanmak istemeyen kişilere yüzlerce değil binlerce örnek yazsanız bile fayda etmez.

İlla da türban diyorsanız, o zaman yukarıda yazdıklarımı da boşuna okumanıza da gerek yoktur.

Aslında bu tür kişilere de benim ne söylemek istediğimi anlıyorlar ama, anlamak istemedikleri için sadece eleştiri bulabilmek amacıyla okuyorlar.

Eminimki birçok kişi bu yazdıklarıma kurgu diyecektir.

Ama ben ve benim gibi düşünenlerin fikrine göre de türban yoluyla şeriatın gelmeyeceğini düşünmek bir kurgudur.

Bunun da en kesin kanıtı, şeriat isteyenlerin üniversitelerde türban istemeleridir.

Bunu boşu boşuna istemiyorlar herhalde.

 

 

Türban meselesinin adaletli tek bir çözüm yolu vardır.

Onuda bu forumda yazdım: http://www.turkish-media.com/forum/index.p...c=33193&hl=

 

Herkeze sevgilerimi sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

özünde hoş görü olduğunu iddea eden bir toplumun her türlü kendinden başkasına yaşam hakkı tanımaması bence hoş görü altında barbarlıktır...

ben aldığım hizmete bakarım ; devlet darisinde ban iyi hizmet veren travesti asık suratlı adamdan iyidir ... lütfen belden aşağı vurmayın :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu konularda çok yazıp çiziliyor ve ne söylense boş!

 

Bence bu tür sonu gelmeyecek boş polemikleri uzatmanın anlamı yok...

 

Acıyı çeken çekiyor...Burada gelipte üç beş kişinin pozitif yada aksi bir yorum yapması neyi değiştirecek?

 

Yaraları deşmenin anlamı yok...

 

Bu ülkenin tek eksiği ''saygı ve empati''.......

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bakın baş örtüsü tartışmasına son.

 

Başörtüsü'nde yeni tartışma...

Bugün, 13:16

 

Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Şahin Filiz, islam dininde başörtüsünün yeri olmadığını ve Kuran'da da başörtüsünün farz olduğuna dair herhangi bir ayetin bulunmadığını ileri sürdü. Doç. Dr. Filiz, başörtüsünün Yahudilikte bir gelenek olduğuna dikkat çekerek, Yahudi geleneğinin İslamı etkilediğini iddia etti.

 

Hürriyet-DHA-Doç. Dr. Filiz, başörtüsünün İslam dininin bir emri olmadığını savunarak, bu konuda şu görüşleri ileri sürdü:

“Dini temeller bakımından başörtüsü, kesinlikle dinin bir emri, ya da farz ibadeti değildir. İnançla da ilgili uygulanan bir ibadet olmadığı halde, sanki dini bir emirmiş ve farzmış gibi yansıtılıyor. Başörtüsü takılmadığı takdirde de, dini yönden büyük cezaları varmış gibi hareket ediliyor.

 

Burada, siyasi ve sosyal anlamda çözüme ilişkin kamusal bir dinsellik yaratılmıştır. Normalde başörütüsü ile ilgili olduğu belirtilen ayetlerde Nur Suresi 30,31, 33. Ahzab Suresinin 59’uncu ayetlerinde, sadece bir tanesinin başötüsü ile ilgili olduğu iddia ediliyor. O da Arapların, İslam öncesinde başlarına taktıkları örtünün çeki düzeni ile ilgili bir ayettir. Daha önce Arap kadınlarının göğüsleri ve pek çok bölgeleri açıktı.

Hatta Kabe’yi bile çıplak tavaf ederlerdi. Çıplak tavaf etmenin bir fazilet olduğunu düşünürlerdi. Örtünme ayetleri, gerek kadının, gerekse erkeğin her ikisine birden geçerlidir. Temel, kaba avret yerlerinin açık olmasından dolayı toplum içinde hoş karşılanmayan kaba avret yerlerinin (ön ve arkalarını) ve kadınların göğüslerinin örtülmesine yönelik emirlerdir.

 

Ama son dönemlerde başörtüsü siyasallaştığı için, kamusal bir dinsellik yaratıldığından dolayı, insanın temel örtünmesine ilişkin ayetleri, tamamen başörtüsü simgesinde toplamışlar ve bunun bir farz ve emir olduğu söylenmiştir. ‘Başörtüsüne özgürlük ve kadına özgürlük’, tamamen siyasi ve sosyolojik bir hadisedir. Başörtüsünün farz olduğunu kimse iddia edemez.”

 

‘KURAN’DA BAŞÖRTÜSÜ DEĞİL, HIMAR GEÇİYOR’

 

Kuran da başörtüsü ifadesinin yer almadığını savunan Doç. Dr. Filiz, “Kuran-ı Kerim’de sadce ‘Hımar’ kelimesi giçiyor. ‘Hımar’ kelimesi, normal bir örtüyü ifade etmektedir. Başörtüsünü değil. Giysi sıkıntısının çekildiği, hatta çıplak ibadet edildiği dönemde, Kuran’ı Kerim’in söylediği şuydu: ‘Nasıl Hz. Adem ile Havva’nın cennet açıldığında ön ve arkaları açılınca, doğal olarak, kendi yaratılışları icabı örtündülerse, siz de öyle örtünün’ demektedir. Yoksa başınızı, saçınızı örtün, örtmediğiniz takdirde yaptığınız haramdır anlamına gelmez.” dedi.

 

‘KADININ İNSAN OLDUĞUNU HAZMEDEMEDİK’

 

Doç. Dr. Filiz, “Başörtüsü söyleminin arkasında yatan unsur; İslamın, insana ve kadına vermiş olduğu hak ve şeref payesini, henüz islam toplumu içine sindirebilmiş değildir.

Kadını, insan diye görmeyen kültürden gelen müslümanlar, henüz daha islamın, kadını insan olarak görmesi emrini hazmetmiş değiller. Hala daha akademik seviyede bile cariyeler ve hür kadınlar şeklinde ayrımlar vardır. Hatta, deniyor ki, “Hür kadınlar örtünür de, cariyeler örtünmez.’ Peki kim bu cariyeler, denince. Buna cevap yok. Burada başörtüsünün, belirli sınıfa ait hür kadınların, bir simgesi olarak gösterilmesi ve başını açanların ise kadın bile sayılmadığı söylemleriyle karşılaşıyoruz.” dedi.

Hz. Muhammed’in de başörtüsü ile ilgili net bir hadisinin bulunmadığını belirten Filiz, başörtüsü ile ilgili olan rivayetlerin birbiri arasında çelişki içerdiğini söyledi.

 

‘YAHUDİ GELENEĞİ İSLAMI ETKİLEDİ’

 

Başörtüsünün Yahudi geleneği olduğunu da anlatan Doç. Dr. Filiz, Tevrat ve Talmud’da başörtüsü ile ilgili ayetlerin bulunduğunu belirterek şunları söyledi:

“Yahudi geleneğini inceledim. Yahudilerde, ‘Başörtüsüz kadınlar iffetsizdir, namussuzdur. İffet ve namusun korunmasının ölçüsü baş örtüsüdür.

Baş çirkindir, örtülmesi gerekir. Başörtüsüz hiçbir kadın dışarı çıkmamalıdır’ denilmektedir. Yahudi geleneği direkt olarak islamı etkilemiştir. Yoksa islamda başörtüsü kesinlikle söz konusu değildir. İslamda, oruç tutmadığınızda, tutmadığınız oruçu ya sonradan tutarak telafi edersiniz, ya da parasını ödersiniz.

Başörtüsü, örtemeyenler ile ilgili kesin bir ceza yoktur. 76 tane temel farzdan bahsedilmektedir. Bu 76 farzda kesinlikle başörtüsü geçmemektedir. Kesin bir dini emir diyeceksiniz ve yapmayan hakkında da bunun bir cezası yok diyeceksiniz. Allah ile kul arasında diyeceksiniz. Allah ile kul arasında ise, kamusal alana dinsellik taşınmak isteniyor. Dinsel kanıtlarda dil oyunu yapılıyor.”

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.