Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İmralı zabıtlarıyla tarih yazmak


Önerilen İletiler

Derya Sazak Milliyet'ten
 

Türkiye gibi ‘haber cenneti’ ülkelerde gündem oluşturmak zor değildir.
Çoğu zaman gündeme konu olan haber ve başlıklar ‘sansasyonel’dir. Ertesi güne kalmaz, uçup giderler. 24 saat sonra kimse hatırlamaz bile. Arşivler böylesine ‘sanal’ yığınla gazeteyle doludur. Eskiden bunlar kâğıt olarak SEKA’ya giderdi. Çağ değişti artık ‘dönüşerek’ daha az ağaç kesimine yol açacak şekilde tasarruflu kullanılabiliyorlar.
Milliyet, 28 Şubat Perşembe günkü ‘İmralı zabıtları’ manşetiyle gerçek anlamda ‘gündem’ oldu.
Daha doğrusu, ‘gündem’de olan bir haberin ayrıntılarını okurlarla paylaşarak gazeteciliğin temeli olan ‘haber verme’, toplumu bilgilendirme işlevini hakkıyla yerine getirdi.
Ertesi gün, 1 Mart’ta ise medyada ‘her gazetecinin rüyası’ olan bir durum yaşadık.
Türkiye’de yayımlanan gazetelerin tamamında, televizyon ve internet sitelerinde tek bir haber vardı:
Milliyet’in ‘manşet’ten duyurduğu, İmralı’da Öcalan’la BDP heyetinin görüşmelerinin ‘notları’ medyanın tamamında yer alıyordu.
Sözcü’den Özgür Gündem’e, Zaman’dan Birgün’e, Cumhuriyet’ten Yeniçağ’a, Star’dan Sabah’a, Hürriyet’ten HaberTürk’e, Radikal’den Posta’ya, Akşam’dan Yurt’a tüm gazeteler ‘sözleşmiş’ gibi Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmenin zabıtlarını yayımladılar.

fft16_mf3083248.Jpeg

Neden böyle oldu?
Çünkü haber, basit bir ihtiyacı karşılıyordu. İmralı’da neler olup bittiğini merak eden toplumu bilgilendiriyordu.
30 yılda 50 bin yurttaşımızı kaybettiğimiz Kürt sorununun barışçı çözümünde cesaret verici adımlar atılırken, çatışmaları durduracak, PKK’nın silah bırakmasına ortam hazırlayacak görüşmeler sürecinde İmralı’da hükümlü Öcalan’la doğrudan temas kurulmuştu. Görüşmenin tarafı 3 BDP’li milletvekili adaya giderek Öcalan’la buluşmuşlardı.
Milliyet, 23 Şubat tarihli görüşmenin notlarını ele geçirdi.
Ve yayımladık.
28 Şubat tarihli gazetedeki haberi ise tüm medya Milliyet’ten alıntı yaparak okurlarına duyurdu.
Böylece cuma günkü tirajımız refikimiz olan gazetelerin de katılımıyla Türkiye’de günlük toplam 5.5 milyon adede ulaştı.
Çevreye saygımız adına sevindik.
Daha fazla gazete basmamıza gerek olmaksızın en yüksek okura eriştik.
Öteki gazetelerin kâğıdından yararlanarak yeşili de korumuş olduk.


fft16_mf3083246.Jpeg
Başarılı arkadaşımız Namık Durukan’ın Uludere dosyası da
büyük ses getirmişti.

MUHABİRİN YÜKSELİŞİ
Aslında böyle zamanlarda ‘gazetecilik adına’ seviniyoruz. Ve biz de başka gazetelerde çıkan, gerçek ve topluma yararlı olacağına inandığımız haberleri ‘kaynak’ göstererek Milliyet’te kullanıyoruz. Ancak bunu yaparken ajans, gazete, televizyon ayrımı yapmadan mesleki saygıyı, muhabir emeğini yücelterek, haber kiminse onun adını veriyoruz. Zaten aksi etik dışı olur. İntihal/çalıntıya girer.
Kimi meslektaşlarımız Milliyet’te başarılarıyla kendisini yıllardır kanıtlamış olan arkadaşımız Namık Durukan’ın haberini ‘gazetecilik’ ürünü saymak yerine ‘kim sızdırdı?’ tartışmasından hareketle Milliyet’i yıpratmaya çalıştılar ama Cumhuriyet gibi geleneği olan kurumlar, özden uzaklaşıp ‘isim vermekten’ neden kaçındılar anlayamadım?!
Haberi, ‘Paris cinayetinden daha büyük bir sabotaj’ olarak gören ‘resmi gazeteciler’ bu olasılıklardan sadece birisine değinmediler:
O olasılık, bütün o komplolar dışında ‘haberin bir muhabir tarafından çıkarılmış’ olduğu gerçeğiydi.
Gazetecilik hayli zamandır dibe vurduğu için doğal olarak ‘haberci’nin adı da, değeri de unutuldu!
Akla her türlü komployu getirenleri, 28 Şubatvari yöntemlerle ‘andıçlayanları’ daha fazla yormamak için basit gerçeği açıklıyorum:
Namık Durukan’ı Ankara Büro’da ve Milliyet’te yayın yönetmenliği yaptığım 1995-98 yılları arasındaki dönemden bu yana tanıdığım için Fikret arayıp, ‘Namık, İmralı görüşmesinin tam metnini almış’ dediğinde sayfayı hazırlamaya başladık.
Milliyet Yayın Yönetmeni Yardımcısı Umut Alphan, Yayın Koordinatörü Tahir Özyurtseven metni okudu ve manşeti attık. Çünkü Namık’a kendim gibi güveniyordum.
Onu 28 Şubat sürecinde generallere karşı korumuştum!
Beni hiçbir zaman yanıltmadı!
Ankara Büro Şefimiz Serpil Çevikcan’a da gazete baskıya girene dek başlık ve spotları, metni noktası virgülüne okuduğu için teşekkür ediyorum.
Namık’ı bir kez daha kutluyorum. Bu yıl ödülleri toplayacak!
İtiraf ediyorum, ‘İmralı Zabıtları’ başlığı bana aittir! Parlamento Muhabirleri Derneği (PMD) üyesi kıdemli bir Meclis muhabiri olarak mesleğe başladığım yıllarda okuduğum İstiklal Savaşı’nı yöneten Birinci Meclis’e ait, ‘Gizli Celse Zabıtları’ kütüphanemde baş köşede durur. Üstadımız Altan Öymen gibi ‘eski Meclis Türkçesiyle’ konuşmayı, ‘Beyefendi’ demeyi severim. O an aklıma ‘zabıtlar’ geldi.

EVRENSEL İLKELER
Milliyet’in 62 yıllık tarihi böylesine altın sayfalarla doludur.
Pusulamız şaşmaz:
Haber doğruysa basarız!
Sayın Başbakan’ın ‘Batsın böyle gazetecilik’ sözlerini üstümüze almıyoruz!
Milliyet gazetesi, Demirören ailesiyle yeniden doğdu.
Bu grubun ‘ülke ekonomisinin gücüne, iyiliğine ve sevgisine’ olan bağlılığı tartışılmaz.
Yayın politikamızı Abdi İpekçi’den bu yana, ‘Doğru haber, nesnellik ve dengeli gazetecilik’ oluşturur.
Kürt sorununun barışçı çözümünden yanayız.
Milliyet’ten köşesinde bu konuda ‘taraf olduğumuzu’ açıklamıştım.
Tereddüdü olanlar ‘Siyaset Günlüğü’ köşesinde 20 yıldır yazdıklarıma baksınlar. Hasan Ağabey’in (Cemal) ömrü de bu sevdayla geçti.
Bizi hedef gösterenlere evrensel gazeteciliğin en saygın ödülüyle anılan Pulitzer’in ilkelerini hatırlatıyorum:
‘’Korkmayın! Ancak bir dosyaya el atmadan önce, mutlaka haklı olduğunuzdan emin olun! Bir uçtan ötekine geçmeyin ve büyük bir titizlikle tarafsız, bağımsız ve adil davranmaya dikkat edin.’’
Namık’ın haberi doğrudur.
Aksi kanıtlanırsa mesleği bırakmaya hazırım.
Saygılarımla.


 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Surece Katki

 

Milliyet’te dün yine önemli bir gazetecilik başarısına imza attık. Ankara Büromuzun deneyimli muhabirlerinden Namık Durukan, BDP’li parlamenterlerin İmralı’da Abdullah Öcalan ile yaptıkları görüşmenin tutanaklarını (zabıt) elde edince tereddütsüz yayımladık. Ankara Temsilcimiz Fikret Bila’nın dün CNN’nin canlı yayınında Şirin Payzın’ın soruları üzerine verdiği “gazetecilik dersi”ndeki gibi haber ne BDP ne de devlet/hükümet tarafından sızdırıldı. Habere konu olan “notlar” 23 Şubat’ta (beş gün önce) İmralı’ya giden heyetin Öcalan’la görüşmesi sırasında tutulmuştu. O metnin “haber değeri” taşıması için bir muhabirlik/gazetecilik faaliyeti gerekiyordu. Namık Durukan, medyaya parça bölük yansıyan görüşme haberleriyle yetinmeyip, görüşme tutanağının(zaptı) peşine düştüğü için “büyük balığı” yakaladı.
Bizim meslekte her muhabirin rüyası, “belgeli gazetecilik” yapmak, etraf dedikodu kaynarken gerçeğin peşinden koşmak, büyük balığı yakalamaktır.
    Namık bunu başardı.
Herkesin peşinden koştuğu notları bulup Büro’ya koştu.
    Milliyet Yazı İşleri’nin sabah toplantısı bitmek üzereyken Fikret aradı; “İmralı görüşmelerinin tam metni elimizde” diye haber verdi. O dakikadan itibaren en iyi sayfayı hazırlamak ve “belgeyi” eksiksiz yayımlamak üzere gece yarısına dek çalıştık. Ankara Büro Şefimiz Serpil Çevikcan, Namık Durukan’la birlikte gazeteden ayrılırken saat 01.30’du.
    Bu gazetenin üzerinde zor beğenen Abdi Bey’in ruhu dolaştığı için o saatte teşekkür beklerken, Babıali usulü bir de “fırça” yediler! Namık Durukan, Erbil’e giden BDP heyetini “Ankara’dan izlerim!” diye uçağa binmemişti. Sabah erkenden biletini alarak, Kuzey Irak’a yola çıktı.
Haber sabah erkenden patladı.
Televizyonlar Milliyet’in haberiyle dönmeye başladılar.
    Milliyet com.tr, “tam metni” gazeteye bırakarak olayı duyurdu.
    Böyle günlerde Yazı İşleri’nde “derbi” havası eser.
    Umut Alphan, Tahir Özyurtseven, Bertan Ağanoğlu, İlke Gürsoy ve tüm ekip, bugünkü gazeteyi hazırlamaya başladılar.
    Aslı Aydıntaşbaş, Viyana’da Başbakan Erdoğan’a eşlik etmişti.
    Uçaktaki havayı yazdı.
Hasan ağabey (Cemal), Namık’la Kuzey Irak dağlarında Kürt meselesini kovaladığı, Bekaa’da Öcalan’la, Kandil’de Karayılan’la görüştüğü için bir “Kremlinolog” (Sovyetler döneminde Ekim Devrimi törenlerinde Kremlin’in balkonundaki Politbüro üyelerine bakarak, Gorbaçov’un gelişindeki gibi yaşlı liderlerin hangisinin başa geçeceğini tahmin sanatı) ustalığıyla Öcalan’ın şifrelerini çözmeye çalışıyordu.
    Okumalarımız genellikle olumluydu!
    Kimilerinin barış sürecini “sabote” etmeye dönük provokatif analizlerinin aksine Abdullah Öcalan’ın BDP heyetiyle görüşmelerinde verdiği mesaj, temkinli bir iyimserlik içeriyordu.
    Öcalan, “Herkes bilmeli ki, ne eskisi gibi yaşayacağız ne de eskisi gibi savaşacağız” diyor.
    Çekilmenin şartları üzerinde hayli gerçekçi bir “yol haritası” veriyor.
“Süreç başarısız olursa Apo öldü diyeceksiniz” gibi sözlerle geri dönüş yolunu kapıyor.
    Gemileri yakıyor!
    Elbette bu süreçte herkese büyük bir sorumluluk düşüyor.
    Milliyet olarak biz de bu tarihsel süreçte üzerimize düşen sorumluluğun farkındayız.
Türkiye’yi otuz yıldır uğraştıran, kimi zaman “iç savaş” ortamı yaratan, binlerce masum insanın canını alan, Türkiye’nin trilyon dolarlık kaynaklarını yok eden PKK sorununun “barışçı” yoldan çözümü için gazetecilik çerçevesinde üzerimize düşeni yapacağız.
    Ancak bu sorumluluk gazeteciliğin “olmazsa olmaz” kuralı olan habercilikten, kamuoyunu bilgilendirme görevinden bizi alıkoymaz. Koymamalı da... Geçmişte “Johnson Mektubu”, 12 Eylül öncesi “uyarı mektubu” neyse bu da bir gazetecilik örneğidir. ABD’de Vietnam Savaşı’nın en hararetli günlerinde New York Times ve Washington Post gazeteleri tarihe “Pentagon Belgeleri” diye geçen Savunma Bakanlığı’nın gizli raporunu yayımlayabilmiştir.
İmralı Zabıtları’nı, Türkiye’nin ihtiyacı olan “şeffaflığın” gereği olarak yayımladık.
    Böylece İmralı’da “kapalı kapılar ardında” ayrılık, özerklik, toprak, APO’ya af gibi “sözler verilmediğini” de en azından bu zabıtlarda gördük. Ve kamuoyuna sunduk.
    Bu bizim “habercilik namusumuz”un gereğiydi.
    Namık’ı ve emeği geçen tüm arkadaşlarımızı kutlarım.
    Saygılarımla.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

PKK ile yapilan pazatliklari "baris süreci"gibi gösterme egilimi genelde yandaslarin egilimidir cünkü onlar ta basindan beri AKP'ye teröristlerle anlas diye baski yapiyorlatdi ayrica bu pazarliklar AKP hükümetinin icindeki PKK sempatizani Kürtcü milletvekilleri tarafindan destekleniyor ve dis gücler tarafindan organize ediliyordu.AB'nin Türkiye'ye dayattigi KÜRTLERE ÖZERKLIK sartini hicbir yandas medyada göremiyor toplum,yandas medya bu sarti topluma anlatmamak icin her boyaya boyaniyordu.

 

PKK'nin kurucusu olan ABD ve onun gizli servisi CIA Türkiyeyi yönetenler üzerinde olusturduklari baskilarla birtakim tavizler kopardilar.Yandas medyadan Samil Tayyar'in PKK'nin kurucusu olarak MIT'isaret edip hem PKK'nin Ermenistan iliskilerini hem de PKK'nin gercek kurucusu ve de hamisi olan Amerikayi özenle devreden cikarma cabalarin ragmen bu pazarliklar Amerina'nin son dönemlerde yapmis oldugu yogun baski ve aba altindan sopa göstermesi sonucu gerceklesmistir.

 

Imrali tutanaklari'nin Türk Medyasinda yayinlanmasini iki ayri kulvarda incelemek en dogrusudur.Bu kulvarlardan birisi:Yandas medya kulvaridir,digeride yandas olmayan medya kulvaridir.Medyada iki kulvar olduguna göre haberin duyurulma amacida iki farkli amaci icerir.

 

Diger tarafta yani PKK ile pazarliga karsi cikan kesime baktigimizda orada cumhuriyetci,Kemalist,laik Türkiye sevdalilari,bagimsizliktan ödün vermeyen gücleri görürüz.

 

PKK ile pazarliga göz kirpan kesimler karsi olanlara hep yni sloganlarla saldirirlar:Barisa karsi olanlar,kan heveslileri,savas yanlilari,daha ileri giderek basbakanlarinin agizindan kaptiklari Fasistler irkcilar kafatascilar sekiinde vicdandan ve ahlaktan yoksun yakistirmalar görürüz.Yani ülkeyi bölmeyi baris olarak yutturmaya calisan herkes ayni cati alitnda birlesmistir.

 

Simdi bu tutanak haberinin hangi amaclarla verildigine bakalim:Milliyet Gazetesi bu haberi sadece sansasyon yaratmak amaciyla vermistir ve de yaratmistir.Dinci ve yandas medya bu haberi verirken hedefte millet vardir.Millet okusun ve tehlikeyi görsün eger PKK ile baris olmazsa Türkiye'yi cok zor günler bekliyor amaciyla bu haberi vermislerdir yani korku psikolojisi ile milleti PKK ile pazarligi "aman olsun"konumuna getirmek amaciyla bu haberi vermislerdir,yandas olmayan medyanin amaci ise,bu tutanaklari toplumun okumasi ve iktidarin nasil bir yanlis yolda oldugunu anlamasi pazarligin perde arkasi ve AKP'nin kimlerin oylariyla 10 yildir iktidar oldugunu milletin ögrenmesi amacini tasimaktadir.Yani tabi ki bu haber hangi medyada olursa olsun bir sansasyondur ancak haberin verilis amaci farkli misyonlar icermektedir.Simdi burada Samil Tayyar'in PKK'yi MIT kurdu manipülasyonu ile yandas medyanin bu haberi verme misyonu bir noktada örtüsmektedir.Yani AKP'den önce derin devletin MIT'i PKK'yi kurdu simdi AKP bu PKK'ya son vermek icin baris adimlari atiyor gibi bir izlenim verme cabasi var ortada.Gercekte ise bugün Türkiye'de AKP'nin daha dogrusu basbakanin derin devleti vardir ve PKK ile pazarlik bu derin devletin plan ve projeleri ile yürütülmekte dis güclerde bu süreci desteklemektedir,yani SEVR'dir bunu öz Türkcesi.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

PKK ile görüsen ilk iktidar AKP degildi. Son 30 yilda görüsmeyen hic bir iktidar olmadi. Gecmistede PKK ile görüsmelerin yapildigini bizzat sayin Kilicdaroglu kendisi ifade etmistir. Kilicdaroglu'nun suanki görüsmelere olan itirazi ise iktidarin bunu aciktan yaparken muhalefeti görüsmelerin icerigi üzerien bilgilendirmemesidir. Gecmistekiler PKK ile olan müzakereleri, gürüsmeleri halktan gizli yapmislardir. Bu anlamda idamin kaldirilmasi dahi PKK ile yapilan anlasmalar sonucunda olmustur. Simdilerde ne hikmetse gecmiste PKK ile görüsmeler yapan iktidarlarin siyasi partileri ve liderleri sanki kendileri döneminde asla böyle bir sey yokmus gibi davranarak ne kadar yalanci olduklarini göstermektedirler ve amaclari sadece oy.

 

PKK ile müzakere dogru olandir. Bu savasi, kini, kavgayi,.... bitirmek istiyorsak beraber oturup bir cözüm aramak zorundayiz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Benim burada vermek istedigim konu gazetecilik ve milliyetteolan olaylar uzerine idi. O yuzden konu yazilanlarin iceriginden ziyade, butun bu olanlarin kitleye duyurulmasi ve aciga cikarilmasi.

 

Burada yazilan tarih bu anlamdadir. Yani kitleye duyurulmasi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.