Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

TÜRBAN VE BAŞÖRTÜSÜ / SIKMABAŞ ARASINDAKİ FARK... (Sevgi Suheda arkadaşımızın sorusuna atfen tartışmaya açılmıştır...)


DİPNOT

Önerilen İletiler

Ülkemizdeki kanunlara göre memurların kıyafetleri belirli sınırlar içindedir..Örneğin kolsuz giyim,transparan giyim,mini etek,dar pantolon yasaktır..Kanunlarımız dikkat çekici kıyafeti memurlara yasklamışdır..O halde kanunlarımız da medeni değil..Çünkü memur mini etek giyemıyor,demek ki devlet dairesinde öyle dolaşırsa cinsel bir içerik kazanıcak..

Kelimelerinizi kepçe ile dağıtırsanız cımbızla toplamak zorunda kalırsınız,medenidir değildir şeklinde genelleme ortaya çok yanılgı çıkarabilir..

 

Sivil kıyafet ile resmi kıyafeti birbirine karıştırırsanız elbette kendinize haklılık payı çıkarmaya çalışırsınız.Bir ahçı bile istediği gibi giyinemez,mesleğinin koşulllarına uymak zorundadır.Biz burda özel yaşamdan bahsediyoruz.Verdiğiniz örnekler türkiyeye has bir tutumdur. Sebebi ise laik olan bir ülkenin hala dincilerin dayatmalarından etkilenmsindendir. Evet o kanunlar avrupaya göre medeni değil.Avrupanın hiç bir ülkesinde memurlar için böyle kanuni bir giyim tarzı dayatılmaz. Çünkü avrupalı insanı beynine göre değerlendirir,cinselliğine/ bacaklarına göre değil.

 

Ben dinleri eleştirdiğim gibi kanunlarıda eleştiririm.Dolayısıyla türkiyeye has bir takım kanunların ardına sığınmayın.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:D Bu yüzden Polonya hükümeti kadınlarına dekolte,mini etek ve aşırı makyaj yasağı getiriyor değilmi?

Yoksa Polonya topyekun müslüman olduda bizim haberimizmi yok......

Siz herhalde cinsel duygularınızdan tamamen arınmışsınız ki böyle büyük laflar ediyorsunuz -_- Medeni insanlar istediği gibi giyindiği içinmi en çok tecavüzün yaşandığı ülkeler medeni ülkeler al sana medeniyet.

Aslında bu sizin yaptığınız nedir biliyormusunuz"kadına soyun,dökün bak benim içimde hiç kötü niyet yok cinsel yönden arınmışım"deyip soyunmayı teşvik etmek başka birşey değil.

 

 

Evet o kanunlar avrupaya göre medeni değil.Avrupanın hiç bir ülkesinde memurlar için böyle kanuni bir giyim tarzı dayatılmaz. Çünkü avrupalı insanı beynine göre değerlendirir,cinselliğine/ bacaklarına göre değil.

Ben dinleri eleştirdiğim gibi kanunlarıda eleştiririm.Dolayısıyla türkiyeye has bir takım kanunların ardına sığınmayın.

 

Pardon bir soru daha Polonya Arab yarım adasınamı taşındı??

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sivil kıyafet ile resmi kıyafeti birbirine karıştırırsanız elbette kendinize haklılık payı çıkarmaya çalışırsınız.Bir ahçı bile istediği gibi giyinemez,mesleğinin koşulllarına uymak zorundadır.Biz burda özel yaşamdan bahsediyoruz.Verdiğiniz örnekler türkiyeye has bir tutumdur. Sebebi ise laik olan bir ülkenin hala dincilerin dayatmalarından etkilenmsindendir. Evet o kanunlar avrupaya göre medeni değil.Avrupanın hiç bir ülkesinde memurlar için böyle kanuni bir giyim tarzı dayatılmaz. Çünkü avrupalı insanı beynine göre değerlendirir,cinselliğine/ bacaklarına göre değil.

 

Ben dinleri eleştirdiğim gibi kanunlarıda eleştiririm.Dolayısıyla türkiyeye has bir takım kanunların ardına sığınmayın.

 

Szde kelimelerin arksına sığınırsanız böyle bir tutum ortaya çıkar tabiki..Resmi kurumlardaki zorunlu kıyafet giyimi dincilerin dayatması değildir dikkat ediniz.Dincilerin dayatması olsaydı türbanda serbest olacaktı..Medeni değil demişsiniz kanunlar,Avrupa da memurlara böyle dayatma yok demişsiniz..o halde türbana karışılmsı da medeniyet dışı bir olaydır..ben sizin yargınızın sonucunu yazdım..saygılarla :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Turban bir semboldur....Turbani kimse ole hava almak icin takmaz,turbandaki amac dinin gereklerini yerine getirmektir ve laik sistemde turban kesinlikle kabul goremez....Memurlarin hangisinin giyimi dini temsil eder?

Avrupada bile dini simgeler yasak....Burada konu mini etek degil kesinlikle DINDIR...

Turban=din

Din <laiklikten.

sonuc...

Turban devlet yonetimine kesinlikle giremez...

Girdigi anda o Devlet sorgulanmali...!!!

 

 

Dinin gereksinimini yerine getirmekle laik sistem niye uyuşmasın???

 

Avrupa her şeyde en iyi mi; kıstas bu mu olmalı???

 

Din inançtır; hayat görüşüdür; yaşam tarzıdır; laiklik ise devletin belirli bir dini görüş eksenine girmemesidir, o zaman din< laiklik aşırı yüzeysel ve taraflı bir değerlendirmeden öte gidemez...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Turban bir semboldur....Turbani kimse ole hava almak icin takmaz,turbandaki amac dinin gereklerini yerine getirmektir ve laik sistemde turban kesinlikle kabul goremez....Memurlarin hangisinin giyimi dini temsil eder?

Avrupada bile dini simgeler yasak....Burada konu mini etek degil kesinlikle DINDIR...

Turban=din

Din <laiklikten.

sonuc...

Turban devlet yonetimine kesinlikle giremez...

Girdigi anda o Devlet sorgulanmali...!!!

 

ya arkadaşlar türkiye cumhuriyetinin marşı istiklal marşı değilmi? mademki devleti dinden tamamen soyutlamak gerekiyo hani medeni, laik, demokratik vs olabilmek için o zaman önce istiklal marşını değiştirin. hem dinimiz için atıp tutuyosunuz hemde istiklal marşında ''hakkıdır HAK'KA TAPAN milletimin istiklal'' denirken saygı duruşunda bekliyosunuz. bu ne yaman çelişkidir.

korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak

sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak

o benim milletimin yıldızıdır parlayacak

o benimdir o benim milletimindir ancak

 

çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal

kahraman ırkıma bir gül ne bu şiddet bu celal

sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal

hakkıdır HAK'KA TAPAN milletimin istiklal

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dinin gereksinimini yerine getirmekle laik sistem niye uyuşmasın???

 

Avrupa her şeyde en iyi mi; kıstas bu mu olmalı???

 

Din inançtır; hayat görüşüdür; yaşam tarzıdır; laiklik ise devletin belirli bir dini görüş eksenine girmemesidir, o zaman din< laiklik aşırı yüzeysel ve taraflı bir değerlendirmeden öte gidemez...

 

:zorro:

 

Avrupa her şeyde en iyi mi; kıstas bu mu olmalı???

 

 

Bunu, işlerine geldiği için polonyadan ,evrensel insan hakları beyannamesinden örnek veren ,işlerine gelmediği zamanda avrupalı insanları sanki alenen ulu orta fuhuş yapan insanlar, babası belli olmayan çocukların cirit attğı bir ülke olarak lanse eden müslüman arkadaşlarına söylemelisin önce

 

Elbette değil.Mesela avrupada bireycilik ön plana çıkartıldığı için aile kurumu iflas etmiş durumda.Bir çok yaşlı insan aile yuvasının o sıcacık atmosferinden uzak bakım evlerinde yalnız başlarına ölümü bekliyor. Bakın ben objektif olabiliyorum.Ama maalesef sizlerde o yok.

 

Din inançtır; hayat görüşüdür; yaşam tarzıdır;

 

 

Çok güzel ifade etmişsiniz.İslam dini sadece inaçtan ibaret değildir. İnandıklarını hayat geçirmek ister.Bizimde karşı olduğumuz nokta işte tamda burası.Dini kuralların hayata geçirilmesi.Hiç bir kimse, başkasına arabın 1400 yıl önceki geleneğini kutsallık maskesini kullanarak dayatmaya hakkı yoktur.Eğer bir ülkede beraber yaşıyorsak öyleyse kuralların ne olacağına beraber düşünüp beraber karar vereceğiz. Bunun en iyi uygulandığı sistem ise demokrasidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bunu, işlerine geldiği için polonyadan ,evrensel insan hakları beyannamesinden örnek veren ,işlerine gelmediği zamanda avrupalı insanları sanki alenen ulu orta fuhuş yapan insanlar, babası belli olmayan çocukların cirit attğı bir ülke olarak lanse eden müslüman arkadaşlarına söylemelisin önce

 

Elbette değil.Mesela avrupada bireycilik ön plana çıkartıldığı için aile kurumu iflas etmiş durumda.Bir çok yaşlı insan aile yuvasının o sıcacık atmosferinden uzak bakım evlerinde yalnız başlarına ölümü bekliyor. Bakın ben objektif olabiliyorum.Ama maalesef sizlerde o yok.

Çok güzel ifade etmişsiniz.İslam dini sadece inaçtan ibaret değildir. İnandıklarını hayat geçirmek ister.Bizimde karşı olduğumuz nokta işte tamda burası.Dini kuralların hayata geçirilmesi.Hiç bir kimse, başkasına arabın 1400 yıl önceki geleneğini kutsallık maskesini kullanarak dayatmaya hakkı yoktur.Eğer bir ülkede beraber yaşıyorsak öyleyse kuralların ne olacağına beraber düşünüp beraber karar vereceğiz. Bunun en iyi uygulandığı sistem ise demokrasidir.

bizim kimseye bişey dayattığımız yok kimseyi kolundan tutup camiye sürüklemedik kimsenin zorla başını örtmedik. asıl dayatmacılık sizin yaptığınıza denir. demokrasiden bahsetmeyin çünkü uygulamayı beceremiyosunuz.çelişkilerle dolusunuz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

tabiyki uyusmaz cunku din ve devlet isleri yan yana gidemez.Biz buna Laiklik deriz...Dinin ogretileri tamamamen farkli bir kavramdir...

 

 

Avrupada basbakanin karisinin basinda bas ortusu olsa o kadin resmi yerlere dini simgileyen o seyle giremezdi....Laiklikligin temelide burdan gelir Din ve devlet isleri ayrlir---Turban bir simgedir..

Turkiyeyi siz suanda laikmi saniyorsunuz,evet sizin gibi dincilere gore belki laik ama bizim gibi korkmadan dusunen beyinlere gore Laiklik elden gidiyor...

Sizinde dediginiz gibi bu bir inanctir,yasam tarzidir...Bu yasam tarzi kendi icinde kalacaktir....laiklikde belirlilikten oteye gidip hic girilmemesi gerekir...Din insanlari geriye goturmekten baska bir sey de degildir...

Dun yasanan bombali saldirida bunun apacik bir ornegidir...

 

Din ve devlet işi değil olay

Devlet başını ört demiyor bu durumda; bu durumda isteyen istediği kıyafet tercihini yapabiliyor;yani öyle olmalı laik ve özgür anlayışça; şimdi daha net oldu mu???

 

Din size göre geriye götürücü olabilir (ki din hakkında yeterli araştırmanız olduğunu düşünmüyorum, çünkü olay kim tarafından yapıldığı açık olmayan eylemlerse ben sizi doğrudan vahşi batının sömürüsüne yönlendireyim;dini arkaplana atıp tamamen fayda güden günümüz anlayışının açık kirliliğini görelim olay bu yanda dallanmasın...)

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Haberin kaynağını rica edebilirmiyim

 

 

Ah katkuta ah gene yanlış soruyu sormuşsun... Taylan bu işi uzun zamandır yapıyor ama hala beklemede...

 

Ya hiç duyulmamış bir gazete çıkıyor ardından yada bizim bildiğimiz yalan haber makinası Yeni Şafak ve Zaman yada Fetullah G. Beyfendinin dergileri....

 

Saygılar

 

:D:D Vatan gazetesi,Brain'in açmış olduğu şeriat gelirsen neler olucak başlığında yazının tamamı ile belirtmişim zaten....

Biz başkaları gibi bilemem neremizden haber uydurmayız.

Haaa birde yeni şafak yada zamanda çıksaydı yalan habermi olcaktı yani diğerleri doğru bunlar yalan,her zaman ki gibi ön yargılı boş tahmin....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Degerli kardeslerim, yaklasiminiza saygi duymakla birlikte, Kuran'i Kerim'e tam uyum icinde olmamiz gerekitigini hatirlatirim:

Ortunme ayetleri Kur'an'da Nur ve Ahzab surelerinde gecmektedir. Ikisini de aynen veriyorum:

 

24:31 Inanan kadinlara da soyle, gozlerini sakinsinlar, iffetlerini korusunlar ve acikta olmasi gereken yerleri haric, alimli yerlerini gostermesinler. Ortulerini goguslerinin uzerine kapasinlar. Vucutlarinin alimli yerlerini kimseye gostermesinler; ancak kocalari, babalari, kocalarinin babalari, ogullari, kocalarinin ogullari, kardesleri, erkek kardeslerinin ogullari, kiz kardeslerinin ogullari, diger kadinlar, cinsel iktidara sahip olmayan erkek hizmetkarlar ve isciler ve kadinlarin cinsel yonlerini henuz anlamayan cocuklar haric. Gizledikleri alimli bolgelerini sergilemek/bildirme k icin ayaklarini yere vurmasinlar. Ey inananlar, topluca ALLAH'a yoneliniz ki basarili olasiniz.

 

33:59 Ey peygamber, hanimlarina, kizlarina ve inananlarin kadinlarina dis giysilerini uzerlerine almalarini soyle. Bu, onlarin (erdemli kadinlar olarak) taninip hakarete ugramamalari icin daha elverislidir. ALLAH Bagislayandir, Rahimdir.

 

 

 

Bu iki ayette de basin ortunmesinden bahsedilmemistir. Ne kadar ilginctir ki Nur(24) suresi 31'inci ayette ortu yerine arapca "humur" gecmektedir. Humur hamr'in coguludur. Bu ortuler bu ayette ne yapiliyorlarmis? Gogusun uzerine atilirlarmis. Diger taraftan "vucudun alimli yerleri" olarak tercume edilen kelime "ziynet" kelimesidir. Ziynet kelimesi ayni turkcedeki gibi "sus esyasi" manasina geldigi gibi, diger manasi da kadinlarin memeleri ve kalcalaridir. Ayetin sonunda onun icin ayaklarin yerlere vurarak hareket etmeleri kadinlara yasaklanmistir ki, bu "ziynet" yerleri o yasaklanan hareketler ile suh bir sekilde salinirlar ve kiritirlar.

Ahzab 59'da dis giysi yerine arapca "celabe" kelimesi gecmektedir ki tam olarak dis giysisi, dis gomlegi manalarindadir.

 

Simdi ben size bambaska bir ayet sunuyorum... bu ayet bize nasil abdest alacagimizi anlatan ayettir :

5:6 Ey iman edenler!

 

Namaza kalktiginiz zaman yikayin:

 

(1) yuzunuzu,

 

(2) dirseklere kadar ellerinizi.

 

Sivazlayin:

 

(3) basinizi,

 

(4) ve topuklara kadar ayaklarinizi da................

ayet devam eder ama namaz abdestini sadece baslangicinda anlatir ayetin. Simdi burada namaza kalkilinca, yuz ve dirseklere kadar eller yikanmakta, bas ve ayaklar sivazlanmaktadir, yani mesh edilmektedir. Namaz abdesti bu kadardir ve bu kadar basittir. Hic de hiristiyanliktaki gibi ucleme, trinite yoktur, yani uc kere her uzvu yikamak sonra da her uzuv icin uc adet dua, ah bi sasirdin mi yandin, cehennemliksin

Neyse, burada abdest alinirken bu uzuvlar yikanmaktadir da neden acaba gobek yikanmamaktadir, misal? Neden acaba makat yikanmamaktadir, bi baska misal? Neden koltuk altlari yikanmamaktadir? Nedeni basittir, bu yerler kapali yerlerdir, havaya ve toza maruz kalmamis yerlerdir.

Hummm, bu namaz abdesti ayeti sadece erkeklere mi nasil abdest alinacagini ogretmektedir? Hayir, oyle bir ifade yoktur. Hitap iman edenleredir, kadiniyla, erkegiyle.

 

Simdi gelelim neden namaz abdesti esnasinda basin sivazlandigina. Bas sivazlanmaktadir, cunku BAS ACIKTIR, toza maruz kalmistir. Kur'an'daki Islam'da iman sahibi insanin BASI ACIKTIR dostlar.

 

Eh madem is boyledir, ben de burada net bir sekilde ifade ediyorum:

KURAN'DA BAHSI GECTIGI GIBI ORTUNMEK GEREKLI AMA BASI ORTMEK KURAN'A AYKIRI VE HARAMDIR

 

Bu iki noktaya soyle bir degineyim dedim.

Saygilarimla

Dr. Atil Derman

Istanbul

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Simdi gelelim neden namaz abdesti esnasinda basin sivazlandigina. Bas sivazlanmaktadir, cunku BAS ACIKTIR, toza maruz kalmistir. Kur'an'daki Islam'da iman sahibi insanin BASI ACIKTIR dostlar.

 

Eh madem is boyledir, ben de burada net bir sekilde ifade ediyorum:

KURAN'DA BAHSI GECTIGI GIBI ORTUNMEK GEREKLI AMA BASI ORTMEK KURAN'A AYKIRI VE HARAMDIR

 

Bu iki noktaya soyle bir degineyim dedim.

Saygilarimla

Dr. Atil Derman

Istanbul

 

Hocam,

 

Müslüman değilim, ama yaklaşımınızı sevdim.

Belki bu turban, çarşaf, burka fetişizmine son verilmesine katkıda bulunursunuz.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kur'an'daki Islam'da iman sahibi insanin BASI ACIKTIR dostlar.

 

Eh madem is boyledir, ben de burada net bir sekilde ifade ediyorum:

KURAN'DA BAHSI GECTIGI GIBI ORTUNMEK GEREKLI AMA BASI ORTMEK KURAN'A AYKIRI VE HARAMDIR

 

Bu iki noktaya soyle bir degineyim dedim.

Saygilarimla

Dr. Atil Derman

Istanbul

 

Medeniyyet için bir adım yaklaşım daha ama nafile. Yine örtünme yine kadınları denetleme, yine ahlak önerileri.

 

Örtünmek ihtiyaca göre olur hocam. Yazın etek yada pantolon üstüne de ince bir bulüz.

Kışında pardesü. İşte çağdaş ve evrensel kıyafetler. Bunları neden hor görüyorsunuz?

Bu tür kıyafetler tüm dünyada yerleşmiş ve genel kabul görmüş. Anormallik neresinde ?

 

Arapların ortaçağ örtünme kültürlerini yumuşatarak ta olsa insanlarımıza empoze etmeyi bırakın lutfen.

Bırakın inasanlar istedikleri gibi giyinsinler. Sıka sıka canını çıkarttık zaten insanların.

Bir taraftan din, diğer taraftan ananeler, namus, yasalar, ekonomi, nedir bu ? presemi sokacağız insanları ?

İnsanların beyinlerini bırakıp kıyafetleri ile uğraşmak çokmu akıllıca ?

 

Geri kalmışlığımız hep bu yüzden değilmi ? Üreticilikten bahsedin.

Sağlıklı üretimden, sağlıklı üleşimden bahsedin sayın hocam....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Medeniyyet için bir adım yaklaşım daha ama nafile. Yine örtünme yine kadınları denetleme, yine ahlak önerileri.

 

Örtünmek ihtiyaca göre olur hocam. Yazın etek yada pantolon üstüne de ince bir bulüz.

Kışında pardesü. İşte çağdaş ve evrensel kıyafetler. Bunları neden hor görüyorsunuz?

Bu tür kıyafetler tüm dünyada yerleşmiş ve genel kabul görmüş. Anormallik neresinde ?

 

Arapların ortaçağ örtünme kültürlerini yumuşatarak ta olsa insanlarımıza empoze etmeyi bırakın lutfen.

Bırakın inasanlar istedikleri gibi giyinsinler. Sıka sıka canını çıkarttık zaten insanların.

Bir taraftan din, diğer taraftan ananeler, namus, yasalar, ekonomi, nedir bu ? presemi sokacağız insanları ?

İnsanların beyinlerini bırakıp kıyafetleri ile uğraşmak çokmu akıllıca ?

 

Geri kalmışlığımız hep bu yüzden değilmi ? Üreticilikten bahsedin.

Sağlıklı üretimden, sağlıklı üleşimden bahsedin sayın hocam....

 

 

Mesajima verdiginiz yanit icin tesekkur ederim.

Korkarim, benim yazdiklarimdan "Araplarin ortacag ortunme kulturununu yumusatarak da olsa insanlarimiza empoze" etmeye calistigim sonucuna gitmissiniz. Kesinlikle Hayir. Kuran ogretisi (ozellikle bastiriyorum, UIS (Uydurulmus Islam Dini) demiyorum, Indirilmis Din den bahsediyorum) zaten modern akilci ihtiyaca gore giyinmeyi destekler, benim alinti yaptigim ayet "24:31 Inanan kadinlara da soyle, gozlerini sakinsinlar, iffetlerini korusunlar ve acikta olmasi gereken yerleri haric, alimli yerlerini gostermesinler. Ortulerini goguslerinin uzerine kapasinlar. Vucutlarinin alimli yerlerini kimseye gostermesinler" seklidedir.

Emir cok nettir... basinizdaki ortuyu goguslerinize ortun.. bu kadar acik . o yuzden bugun basortusunu siyasi bir silah olarak kullanilmasi, hele hele Yaraticinin emri olarak kullanilmasi son derece gayri Kurani, ve ustelik yasaktir. Bunu arzetmek istedim.

Kurandaki demokrasi, Ataturk ve Seriati konusundaki kisa yazimi da ekte goruslerinize sunuyorum, vakit ayirip sonunsa kadar okursaniz, degerli yorumlarinizi da bekliyorum:

 

Öncelikle şeriatın lügat anlamının doğru yol demek olduğunu söylemekle başlamak isterim sözlerime. Dinsel manada konuştuğumuzda, şeriat teokratik yani tanrısal yol demektir. İslam konuşurken şeriattan bahsedilince, bu sefer Allah yolu manasına gelmektedir. Şimdi, bu kelime bugün şu söylediğim şekillerde kullanılmakta mıdır? Hayır,

 

Ya ne şekilde kullanılmakta? Kur’an’da verilmiş toplumsal kural ve kanunlar şeklinde kullanılmaktadır. Bu yanlış bir kullanım şekli, tabii ki değildir. Yanlış olan, Kur’an’daki kural ve kanunların, diğer bir deyişle şer’i hükümlerin insanımıza anlatılış biçimidir. Hal böyle olunca, beşer, genlerinde zaten var olan temel ahlak bilgilerini dinsel öğretilerle hatırlamış, ama hükümlerin kendisine yalan yanlış aktarıldığını hissederek toplum yönetimi için konulmuş o muhteşem ilkeleri yerinde bırakarak, kendi kendine veya “batı”dan esinlenerek beşeri ilkeler koymuş ve toplumu bu ilkelerle yönetmeye başlamıştır. Makro planda bu ilkeler, krallık, diktatörlük, monarşi, oligarşi, teokratik cumhuriyet-demokrasi, laik cumhuriyet-demokrasi gibi ilkeler olurken, mikro planda liderlerin kendi ilkelerine indirgenmişlerdir ki bunlara burada değinmeyeceğim. Türkiye’de ise ilkeler yeni kurulan Cumhuriyet ile beraber gelmiş, makro ilke olarak cumhuriyette laiklik kabul edilmiş, mikro ilkeler olarak da, halkın kültürünün yanı sıra, Atatürk’ün geriye kalan 5 ilkesi mikro plan ilkeler panteonuna yerleştirilmiştir. Dikkat edilecek olursa, beşer, hayatının her safhasında ilkelere ihtiyaç duymuştur, onun içindir ki bu ilkelerin adları Helen veya Roma devirlerinde değişik fonksiyonları olan Tanrı adlarıyla karşılanmış ve panteonlarında yerlerini almışlardır.

 

 

Tanrısal öngörü diyor ki, bir topluluk olarak bir araya geleceksin, bu bir araya gelen ve toplumu oluşturan bireylerin indirilmiş genel ahlaka aykırı olmamak kaydıyla, örf ve adetlerinin yanı sıra kendilerinin hemfikir olarak belirledikleri ilkeleri olacaktır. Bu bireyler, adlarını kendi koyacakları bir toplumu meydana getireceklerdir. Bu toplumun her bireyi örf ve adetlerin yanı sıra tüm ilkeleri kabul edeceklerdir. Kabul etmeyenler yandaki başka yerleşim birimine gidip orada yine aynı şekilde kendi toplumlarını kuracaklardır. Böylece toplumlar “medeni” olacaklardır. Yani diğer bir deyişle bir medeni toplumda her birey olmaz ise olmaz olan ilkelerini kayıtsız şartsız ve yüzde yüz bir oran ile kabul etmek durumundadır. Buna Kur’an’da “biat” denir (doğrudur, biat Kur’an’da peygambere yapılmıştır, ama artık peygamber yoktur ve sadece ilkeler vardır, bu da halkların kendi kendine oluşturması gereken ilkelere ilk örnek olan Kur’an hükümleridir. Bu daha sonra çeşitlenecek ve temeli genel –Kur’an- ahlakına dayalı değişik ve kabul edilen ilkeler olacaktır). Daha sonra insanlar aralarında tartışarak kendilerine bir yönetici seçeceklerdir. Bu tartışmaya Kur’an’da “şura” denir. Yönetici adayları adaylıklarını belirtecekler, kabul edilmiş ilkeler dâhilinde, her adayın kadrosu (partisi) vaatlerini açıklayacak, bireyler de kendi aralarında tartışarak bu adaylar arasından yöneticisini ve yönetici grubunu seçecektir. Zira yönetim erki halkın aynadaki bir yansıması gibi olmalıdır, yani şura yapmalıdır, bundan da görüldüğü üzere yönetim erki bir topluluk, bir “meclis” olmalıdır, olmalıdır ki halkın bir yansıması olabilsin. Meclis bireyleri emaneten aldıkları yönetim görevlerinde emanetlerine hıyanet etmeyeceklerdir (3:161).

 

Şimdi soruyorum size, bu nedir?

 

Bu, kelimenin tam manasıyla “Kur’an Demokrasisidir”, sadece demokrasi demiyorum, çünkü bu şekil bugün dünyada uygulanan demokrasileri aşmış bir yönetim şeklidir. Bugünkü şekilde, ilkelere uymayanların çekip gitme anlayışı, çekip gitme özgürlüğü yoktur. Onlar bir nevi “toplumu gerici” unsurlar olarak çıbanbaşları şeklinde toplumun ortasında öbek öbek dolaşıp durmaktadırlar.

 

Atatürk’ün demokrasisi Kur’an Demokrasisine en yakın şekildir kanısındayım. Zira yeni Cumhuriyet, ilkelerini koymuştur (Atatürk ilkeleri), bu ilkeleri içeren Anayasasını yapmıştır, bu anayasayı top yekûn kabul etmiştir, yani biat etmiştir, meclisini kurmuştur halkın bir yansıması olarak, öyle ki meclisindeki bireylerin adına “milletvekili” demiştir (bu adlandırma yanılmıyorsam başka hiçbir diğer dünya ülkelerinin meclislerinde kullanılan bir adlandırma değil), bu kişiler milletten vekâlet almışlardır ve milleti yönetmek için aralarında şura yapmaktadırlar (istişare şura’dan gelmektedir), aralarında bir yönetici seçerler ve bunun adına “başvekil” derler (ne kadar muhteşem, başbakan değil, başvekil diyorlar, vekâleti alanların başı; başbakan, sen neye bakıyosun kardeşim?), tekrar toplanırlar ve toplum için çok ama çok önemli olan Cumhuriyeti koruması için, Cumhuriyetin başı olacak “Cumhurbaşkanı”nı seçerler. Görevlerini de Anayasalarında tarif ederler.

 

Kur’an Demokrasisi ile tek farkı, biat etmeyen azınlık kitleyi toplumdan uzaklaştıramamasıdır. Veya o kitle biat etmiş gibi görünüp (çünkü Anayasayı, yönetime gelene kadar kabul etmiş görünüyorlar, yoksa parti tüzüklerini YSK kabul etmezdi) toplumda sanki muhalif bir duruş sergileyedurmuşlardır.

 

 

Bu noktadan hareketle sizin “kayıtsız şartsız din kurallarıyla işleyen devlet” nitelemenizdeki indirilmiş dinin kuralları işte bunlardır. Yoksa her meclis açılışında “Allahuekber” nidaları, Cuma günleri topluca namaza gitme, günde beş vakit yönetim erkiyle namaz kılma, v.s. değildir din kuralları. Bu sıraladıklarım uydurulmuş dinin kurallarıdır (neden uydurulmuştur onu da açıklıyalım; Cuma namazı kılmak için toplanmak illa ki fiziksel bir topluluk olmasını şart koşmaz, manevi toplanma da yeterlidir. Günde beş vakit değil üç vakit namaz vardır, ve her namaz için abdeste lüzum yoktur, abdest günde bir defa alınır, ve alınan abdesti de sadece uyku ve cinsel ilişki bozar, yani o koskoca dinin direği bir tek yellenmeyle yıkılmaz demek istiyorum, Allahuekber demek şirk koşmaktır, çünkü ekber kelimesi Arapçada “en büyük” demektir, sanki bir sürü büyük vardır da aralarında en büyüğü Allahtır manasına gelir, onun yerine sadece büyük demek için “kebir” kelimesi kullanılabilir, “Allahukebir” denebilir,vs vs vs). Eh, indirilmiş dini, hazır lop önümüze sunulmuş uydurulmuş din varken, öğrenmemeye yeminli bir toplum olarak, iyisi mi biz uydurulmuş şeriattan uzak duralım, fazla bulaşmayalım, anlamaya çalışmayalım, çok iş şimdi bütün bunları öğrenecen, anlayacan, uygulayacan!! Boş ver be’cilik oynamaya devam edelim.

 

 

Çünkü, özetle, indirilmiş İslam inanışı ve hakimiyeti altında bir şeriat düzeni ancak indirilmiş İslam öğretileri, toplumun çoğunluk kesimi tarafından özümsenir, anlaşılır ve benimsenirse, kabul edilebilir, yoksa bugünkü ve yaşamış olduğumuz 15 asırda olduğu gibi, şeriat, bir takım şarlatanların şeriatı ise, o kalsın, almayalım derim ben Üstat. Diğer taraftan, toplumumuzun indirilmiş İslam öğretisini benimsemesi ve anlayabilmesi de bana çoook uzak bir gelecekmiş gibi görünüyor.

 

Kur'an'a gore peygamberlik Muhammed Nebi ile birlikte son bulmustur. Bu sona erdirmenin anlami ve ozu, insanligin artik kendini, kendi gucleriyle yonlendirecek bir tekamul, bir gelismislik duzeyine erismis olmasidir. Artik, kitleleri Allah adina yonetecek, yonlendirecek kisiler devri son nebi ile kapanmistir, yani yonetim erkinin arkasinda ilahi, tanrisal ve kutsal dayanak goren anlayis, diger bir deyisle, teokrasi devri bitmis, $uuraaya dayali demokrasi donemi baslamistir. Bu ilke laiklik ilkesinden baska ne olabilir. Ama bu demokrasi donemi bir devlet sekli olarak algilanmamalidir Kur'an'da. Kur'an, yonetimde egemen olmasini istedigi ilkeler onermektedir, bir devlet sekli onermemektedir. Bu ilkeler acik denecek bir bicimde verilmistir. bunlarin bazilari biat, $uura, adalet, ehliyet, emanete saygi,kamu kaynaklarinin talan edilmemesi, baski ve manipulasyonun dislanmasi, emege saygi, paylasmak, en yakinlara yardim etmek, sadaka vermek gibi siralanabilirler.

Sonuc olarak peygamberlik bitmistir, o halde bugun Allah adina yonetme hakki kisiler yerine ancak ilkelerin olur. Aslinda hukuk devletinin manasi adalet devletidir. Adaletin tecelli etmedigi yerde hukuk devleti aramak yanlistir.”””

 

“””Ama asil ciddiye alinmasi gereken ehil ellere teslim edilmesi gereken sey, yonetim veya onun mevkiidir. Bizler bir sekilde yonetimi bu gunku yoneticilere emanet ettik, daha dogrusu yonetim sekil bozuklugu yuzunden, bugunku yoneticilerin ellerine gecti. Bugunku yoneticiler, kendilerini Allah yolunda olarak tarif eden yoneticiler. Bakin Allah ne diyor :

 

 

 

4(Nisa):58 Su bir gercek ki, Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasinda hukmettiğinizde adaletle hukmetmenizi emrediyor. Allah size bu sekilde ne guzel oğut veriyor. Allah Semi'dir, cok iyi duyar; Basir'dir cok iyi gorur.

 

 

 

Cunku yonetim avamin konu edildigi alandir. Yonetici halki yonetmektedir. Yaradanin tarif ettigi "demokrasi"de ilkeler vardir ve bu ilkeler Yaradan tarafindan degil avamin kendisi tarafindan belirlenir. Bu ilkeler temel olan ilkelerdir. Bu ilkelere uymayanlar, zorla uydurulmazlar (2:256), baska bir yerde kendi ilkelerini mesru kilmak uzere giderler. Ilkelere uyan ve yerinde yurdunda kalan kesim, aralarinda tartisarak ($ura), demokratik bir secim ile (Biat) yoneticiyi ve mualifleri secerler. Yonetici salt cogunlukla secilmis olur. Ilkeleri kabul orani ise boyle bir toplumda yuzde yuzdur. Taraflar her konu uzerinde tartisir, konusurlar, ama temel ilkeler uzerine tartisma konusma yoktur, olamaz da. Cunku o toplumda kalanlar zaten ilkeleri kabul etmis kimselerdir. Bu arada kendi ilkelerini mesru kilmak uzere gidenlerde de durum aynidir. Ilkeleri uzerine kavga yoktur, onlar da aralarinda demokratik bir secim ile kendi yoneticilerini ve mualiflerini secerler. Bu toplumda da yonetici salt cogunlukla secilmis olur.

 

Kur'an demokrasisi budur.

 

Bize gelince, bizde ilkeler vardir, bu ilkeler Ataturk ilkeleridir. Bu ilkelere uymak istemeyenler zorla uydurulmazlar,

 

BASKA YERE CEKER GIDERLER”””””

 

 

 

Hatırlatmak babındandı.

 

Saygılar sunarım,

 

Dr. Atil Derman

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

.

Tanrısal öngörü diyor ki, bir topluluk olarak bir araya geleceksin, bu bir araya gelen ve toplumu oluşturan bireylerin indirilmiş genel ahlaka aykırı olmamak kaydıyla, örf ve adetlerinin yanı sıra kendilerinin hemfikir olarak belirledikleri ilkeleri olacaktır. Bu bireyler, adlarını kendi koyacakları bir toplumu meydana getireceklerdir. Bu toplumun her bireyi örf ve adetlerin yanı sıra tüm ilkeleri kabul edeceklerdir. Kabul etmeyenler yandaki başka yerleşim birimine gidip orada yine aynı şekilde kendi toplumlarını kuracaklardır. Böylece toplumlar “medeni” olacaklardır. Yani diğer bir deyişle bir medeni toplumda her birey olmaz ise olmaz olan ilkelerini kayıtsız şartsız ve yüzde yüz bir oran ile kabul etmek durumundadır. Buna Kur’an’da “biat” denir (doğrudur, biat Kur’an’da peygambere yapılmıştır, ama artık peygamber yoktur ve sadece ilkeler vardır, bu da halkların kendi kendine oluşturması gereken ilkelere ilk örnek olan Kur’an hükümleridir. Bu daha sonra çeşitlenecek ve temeli genel –Kur’an- ahlakına dayalı değişik ve kabul edilen ilkeler olacaktır). Daha sonra insanlar aralarında tartışarak kendilerine bir yönetici seçeceklerdir. Bu tartışmaya Kur’an’da “şura” denir. Yönetici adayları adaylıklarını belirtecekler, kabul edilmiş ilkeler dâhilinde, her adayın kadrosu (partisi) vaatlerini açıklayacak, bireyler de kendi aralarında tartışarak bu adaylar arasından yöneticisini ve yönetici grubunu seçecektir. Zira yönetim erki halkın aynadaki bir yansıması gibi olmalıdır, yani şura yapmalıdır, bundan da görüldüğü üzere yönetim erki bir topluluk, bir “meclis” olmalıdır, olmalıdır ki halkın bir yansıması olabilsin. Meclis bireyleri emaneten aldıkları yönetim görevlerinde emanetlerine hıyanet etmeyeceklerdir (3:161).

 

Şimdi soruyorum size, bu nedir?

 

Bu, kelimenin tam manasıyla “Kur’an Demokrasisidir”, sadece demokrasi demiyorum, çünkü bu şekil bugün dünyada uygulanan demokrasileri aşmış bir yönetim şeklidir. Bugünkü şekilde, ilkelere uymayanların çekip gitme anlayışı, çekip gitme özgürlüğü yoktur. Onlar bir nevi “toplumu gerici” unsurlar olarak çıbanbaşları şeklinde toplumun ortasında öbek öbek dolaşıp durmaktadırlar.

 

 

Kur’an Demokrasisi ile tek farkı, biat etmeyen azınlık kitleyi toplumdan uzaklaştıramamasıdır. Veya o kitle biat etmiş gibi görünüp (çünkü Anayasayı, yönetime gelene kadar kabul etmiş görünüyorlar, yoksa parti tüzüklerini YSK kabul etmezdi) toplumda sanki muhalif bir duruş sergileyedurmuşlardır.

 

 

 

 

 

Cunku yonetim avamin konu edildigi alandir. Yonetici halki yonetmektedir. Yaradanin tarif ettigi "demokrasi"de ilkeler vardir ve bu ilkeler Yaradan tarafindan degil avamin kendisi tarafindan belirlenir. Bu ilkeler temel olan ilkelerdir. Bu ilkelere uymayanlar, zorla uydurulmazlar (2:256), baska bir yerde kendi ilkelerini mesru kilmak uzere giderler. Ilkelere uyan ve yerinde yurdunda kalan kesim, aralarinda tartisarak ($ura), demokratik bir secim ile (Biat) yoneticiyi ve mualifleri secerler. Yonetici salt cogunlukla secilmis olur. Ilkeleri kabul orani ise boyle bir toplumda yuzde yuzdur. Taraflar her konu uzerinde tartisir, konusurlar, ama temel ilkeler uzerine tartisma konusma yoktur, olamaz da. Cunku o toplumda kalanlar zaten ilkeleri kabul etmis kimselerdir. Bu arada kendi ilkelerini mesru kilmak uzere gidenlerde de durum aynidir. Ilkeleri uzerine kavga yoktur, onlar da aralarinda demokratik bir secim ile kendi yoneticilerini ve mualiflerini secerler. Bu toplumda da yonetici salt cogunlukla secilmis olur.

 

Kur'an demokrasisi budur.

 

Bize gelince, bizde ilkeler vardir, bu ilkeler Ataturk ilkeleridir. Bu ilkelere uymak istemeyenler zorla uydurulmazlar,

 

BASKA YERE CEKER GIDERLER”””””

 

 

 

Hatırlatmak babındandı.

 

Saygılar sunarım,

 

Dr. Atil Derman

 

Kur’an Demokrasisi ile tek farkı, biat etmeyen azınlık kitleyi toplumdan uzaklaştıramamasıdır.

Pek önemli bir fark değilmiş.Ne büyük bir lütuf,muhalif olanlar sürgüne gönderiliyor.Yani iyiki tutupta kıtır kıtır kesmiyorlar.

 

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

Bırakın inasanlar istedikleri gibi giyinsinler. Sıka sıka canını çıkarttık zaten insanların.

Bir taraftan din, diğer taraftan ananeler, namus, yasalar, ekonomi, nedir bu ? presemi sokacağız insanları ?

İnsanların beyinlerini bırakıp kıyafetleri ile uğraşmak çokmu akıllıca ?

 

 

Zaten türban takan bir bayan da bunu isteği ile yapar,inancını isteği ile seçmişdir ve bunu kendı ister kımse zorlamaz.Kendınız belırtmişsiniz zaten,evet bırakalım da insanlar seçimlerinde özgür olsunlar.İnsanların bilgisini,kültürünü,derinliğini kıyafetle kimse ölçemez..

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Selam,

Nur Suresi 31. ayet Türkçe'ye bilinçli olarak yanlış çevrilmiştir. Kuran-ı Kerim'de ...'hımar' (yani örtü)lerinizi göğüslerizin üzerine 'feyledribne' yapın, yani koyun denmektedir. İngilizce Kuran çevirisinde bu 'draw your veils on your breasts' şeklindedir. Almanca çeviride ise 'zieht eure Tücher über eure Busen' diye doğru olarak çevrilmiştir. Bizim yobaz Kuran yorumcularımız ise bunu 'başörtülerinizi göğüslerinizin üzerine indirin' şeklinde çevirmişlerdir. Oysa indirin sözcüğü Arapça'da 'feylüdnine'dir. Burada ise feyledribne denmektedir.

Kuran-ı tahrif etme en büyük günahlardan birisidir ve bu günahı işleyenler elbette ki Allah-ü teala'ya hesap vereceklerdir.

 

Ayrıca Arapça'da örtü 'hımar', başörtüsü ise 'hımar-ür res'tir. Surede hımar-ür res değil, sadece hımar yani örtü geçmektedir.

O dönemde Arap kadınları Kabe'yi çıplak, yarı-çıplak vaziyette tavaf ediyorlardı. Bu ayet onları kastetmektedir.

Ayrıca başörtüsü bir Yahudi geleneğidir. Yahudilerin kutsal kitaplarında 'başörtüsü takmayan namussuzdur, şerefsizdir' denilmektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Malezya Devlet Başkanı’nın eşi Bayan Mohammet

resim11yc4.jpg

 

Pakistan Devlet Başkanı’nın eşi Sebha Müşerref

resim12pk3.jpg

 

Saddam Hüseyin’in eşi, kızları, gelinleri

resim13jf7.jpg

 

T.C. Başbakanı’nın eşi ve kızı

resim14il4.jpg

 

TBMM Başkanı’nın eşi

resim15or2.jpg

 

Dışişleri Bakanı’nın eşi

resim16ng8.jpg

 

AB Başmüzakerecisi Devlet Bakanı’nın eşi

resim17hi0.jpg

 

Maliye Bakanı’nın eşi

resim18dc8.jpg

 

Din tüccarlarının gerçek yüzünü unutanlara

resim19py6.jpg

 

Tayip Erdoğan

Elhamdulillah şeriatciyiz. (21.11.1994 Milliyet)

Yılbaşına karşıyım (19 12 1994 Sabah )

Ben tekkeye değil dergaha gittim. (22.1.1997 Gözcü)

Ata'ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok. (12.5.1994 Hürriyet)

10 Kasım'da yaygara kopartıldı. (14.11.1994 Hürriyet)

İstanbul'u Medine yapacağız. (Akis)

Ben İstanbul'un imamıyım. (8.1.1995 Hürriyet)

Yeşil(kaldırım rengi)medeniyettir. (25.6.1994 Hurriyet) Ben Meclis'in dua ile açılmasından yanayım. (8.1.1996 Milliyet) İmamlar da nikah kıysın. (9.5.1995 Milliyet )

 

 

CUMHURİYETİNE SAHİP ÇIK OYUNU KULLAN ; OYUNU BOZ

 

Yukardaki fotoraflar diğer arap ülkelerin atatürk devrimlerine bizden daha fazla sahip çıktıklarının bir göstergesi olabilirmi Onlarda bu devrimler yokken ki uygulamaları bizde ise var olduğu haldeki durumlar Bizdeki bu akımın sonucunun başarılı olması gibi bir durumun vahiyetini aklım dahi almıyor öngöremiyorum bile bağnazlığın en üst seviyedeki en aşırı uçlara kaçması muhtemel olan bir insanlar topluluğunun varolduğu gözönüne alınırsa iran Modern kalır ozaman ................................

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nedir o oyle, neydugu belli olmayan, sevimsiz ve cirkin kiyafetler

Valla kimse kimseye beğenilmek zoruda değil, kimse kimseyi beğenmek zorundada değil renkler ve zevkler tartışılmaz Sana göre çirkinse bana göre güzel olabilir..

Şuan bu forumda tesattürlü bayanlarımızda yazıyorlar..

Bence bu tür ifadeler hoş değil..

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...
Dipnot;

Gel vazgeç bu sevdadan uğraşma boşuna çırpındıkça batıyorsun görmüyormusun? güncel konularda TÜRBANIN DİLİ VARDIR başlığı altındaki topicde bu yazıyı sen yazmadınmı?

ALINTI(DİPNOT @ May 11 2006, 01:23 AM)

 

Ben de Atatürk'ümüzün ümmetiyim sevgili abendstern...

Çünkü Mustafa Kemal ATATÜRK'ümüzde bana göre bir peygamber, Elektriği bulan edisonda ve sosyolak Maks Weber gibi yani...

Sen Arabın peygamberine, ben ise Türk'ün peygamberine inanıyorum...

Ben Mustafa Kemal ATATÜRK'E inanıyorum...

Bu ülke değerlerine sahip çıkılmadığı ölçüde yabancıların boyunduruluğundan kurtulumayacaktır ve onların oyunlarına alet olmaya devam edecektir...

Lütfen bu Ülkenin liderine sahip çıkın...

Arap milliyetçiliğinin ve bize düşman Arabın, Suudinin vb. nin değil...

Ülkemizi ziyaret eden müslüman liderlerin eşleri bile başları açık ve alınları dik bir şekilde gelirken... Bizim dini politikaya alet eden allahın zebanileri başlarını bağlamaktan büyük zevk almaktadırlar...

Ne için?

Tabiki dini sömürmek,

Tabiki dini politikalarına alet etmek,

Tabiki eğitim düzeyi bul halkı etkilemek ve oylarını almak için...

Ah benim halkım..

Zavallık halkım...

Ne tür oyunlara geldiğini bir bilebilse.

Bir bilebilse dinin dolar ve euro ettiğini...

Bir bilebilse gerçek, ulusalcı ve vatansever kimliği ile vatandaş olabilmenin onuru ve erdemini...

Bir bilebilse...

Saygılarımla...

 

Bizim bu yazıdan sonra seni ciddiye almamızı nasıl beklersin? şöyle foruma bir dön ve bak açtığın bütün topiclere içlerini okumaya gerek yok sadece başlıklarına bak ve sizlerde bakın arkadaşlar....

 

 

 

Din seciminde zorlama yoktur.. dolayısıyla peygember seciminde de zorlama yoktur.. İstediğiniz şahsiyeti peygamber olarak kabul etme özgürlüğüne sahipsiniz.... Kişi sevdiği ile beraberdir.. Allah(cc) sizi peygamberinizle birlikte haşretsin...

 

 

Oysaki yakın zamanda, ülkemize gelmiş, Peygamber soyundan gelen Ürdün Kralı'nın, Suriye Devlet Başkanı'nın, Pakistan Devlet Başkanı'nın eşlerinin hepsinin başları açıktı. Onların uygar, çağdaş, pırıl pırıl görünümlerinin yanında, yalnızca bizimkilerin başları bağlıydı ve bu durum hepimizin yüreğini yaralıyor, ülkemizin aydınlık yüzüne aykırı düşmuyormu?.

 

 

 

 

Ayrıca biz dinimizi dinimizin vecibelerini, emir ve yasaklarını Pervezmüşerrefin( pakistan devlet başkanı) eşinden ya da ürdün kralının eşinin tutum ve davranışlarından , yaşam biçimi ve yaşam tarzından öğrenmek durumunda değiliz... Bizim dinimizin kaynağı Kur'an 'dır. Kur'an 'da bize Yukarda feneriumx kardeşimizin not düştüğü ayetlerde örtünmemiz emrediliyor.. biz dinimizin kaynağından bunu anlıyoruz ve gereğini buna göre yapıyoruz.

 

 

Siz peygamberinizi belirttiniz ama dininizin kaynağını belirtmediniz... YAzılı bir kitabınız var mı ? Kur'an 'a inanmıyorsanız neye göre inanıyorsunuz, canınızın istediğine göre mi dininizi yerine getiriyorsunuz , sizin dininizin kaynağı ne?? Dolayısıyla biz size son kelam: sizin dininiz size bizim ki bize !!!! diyoruz ve asıl meseleye dönüyoruz ...

 

 

 

dinimizin emri gereği başımızı kapatıyoruz siz adına türban deyin , basörtüsü deyin, siyasi simge deyin , ne derseniz deyin ama biz inancımızın gereğini yapıyoruz .....Sizin dininizde başörtüsü emri olmayabilir ama bizim dinimizde var biz bunu biliyoruz siz de saygı göstermek zorundasınız...Bu zorundalık insanlığın bir gereğidir ....

 

Bir gün o Cok güvendiğiniz yasalarınız yer ile yeksan olacaktır .. Allah'ın hizbi elbet bir gün galip gelecektir

 

 

Ela İnne hizbAllahu Humul Galibun........ Kur-an 'ı Mucizül Bey'an

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.