Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

TÜRBAN VE BAŞÖRTÜSÜ / SIKMABAŞ ARASINDAKİ FARK... (Sevgi Suheda arkadaşımızın sorusuna atfen tartışmaya açılmıştır...)


DİPNOT

Önerilen İletiler

Bence de boşig ateizme ve ateist111'e gereksiz yüklendin. Ben ne kadar ateist olduğumu deklere etmiyorsam da ateizmin kendi içinde tutarlı olduğunu düşünüyorum ve hiç tuhaf bir şeyi savunuyorlar gibi bakmıyorum. Bunu savunmaya sonuna kadar hakları var.

 

Sayın demirefe...

Sanırım yanlış anlamlandırdınız...

Ateizm'e yüklenmedim ve elbette herkes kendi düşüncesine sahip çıkma hakkına sahiptir...

Kendi içindeki tutarlılığını bir yana, savunularını tuhaf ta bulmuyorum...

Nereden çıkardınız bunu anlamadım...

 

Ayrıca hatamı da kabul ediyorum;

Biraz kişiselleştirdim...

Kusura bakmayın tekrar...

 

İşte ateiste de böyle bir anlam yüklenmesi çok yanlıştır. Ateist nasıl olur? Kötü... Her kötü işi yapar.

İşte Ateistleri genelleştirerek öyle bir anlam yüklenilmesinin yanlış olduğunu zaten bu konuda ilk ben belirttim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Her zaman için yanlış anlamış olabilirim, sorun yok boşig...

 

Bu arada yam yam'ın sorduğum cümlesini biraz düşününce çözümledim. "Evrenin ve insanın niçin var olduğu" sorunundan bahsediyor. Bu anlamda, evet, bilim bunu araştırmaz.

 

"Neden" deyince benim aklıma hemen nedensellik ilkesi geliyor, o yüzden çabuk zıpladım herhalde...

 

Bunda da sorun yok...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

1. Kabulünüzde evrende maddeden başka gerçeklik olmadığını söylediğinizi yazmışım. Buna göre içinde madde olmayan bir evren tasavvur etmiyorsunuz. Maddeyi sonsuz kabul ettiğinize göre evreni de sonsuz kabul etmek zorundasınız mantık okuduysanız eğer. Ya da şu sorularla anlatayım. Madde evreni zamanda sonsuz değilse onun yok olduğu bir zaman var demektir. Yani madde evrenini zamanda sonsuz kabul etmezsen yoktan var olduğunu söylemen gerekir. Bu da maddeci ateist dine küfürdür. Madde evrenini mekanda sonsuz kabul etmezsen bigbangin şişen balonu dışında ne var diye sorulur sana yokluk mu? madde dışı birşeyler mi?

Maddeci ateizmin kabulleridir bunlar. Gidin onlara sorun. Ha yaşadığımız evren diyerek bigbang balonunu kastediyorsanız, bunun dışında evren yoktur mu diyorsunuz? Yoksa tüm evrenin bir sonu mu var? Evren kelimesinin anlamı üzerinde düşünüp imanlarınızı daha iyi öğrenin derim. Ondan sonra çıkarımlarımın absürtlüğünü tartışırız.

 

Kozmolojiyi mantık ile açıklama çabasına girmek, yapılabilecek en büyük yanlışlardan biridir. Maddenin olması için bir evren mi gereklidir, yoksa evrenin olması için madde mi? Biz kendi evrenimize bilimsel teorilerle bir başlangıç ve bir son biçebiliyoruz. Oysa ki madde için aynı şeyi söylemek imkansız. Evrenin sonsuzluğundan değil, maddenin sonsuzluğundan bahsediyoruz. Pekala bizim evrenimizden önce de madde, bilmediğimiz bir formda varlığını sürdürüyordu. Öyleyse "Madde sonsuz ise evren de sonsuzdur" gibi bir düzmece mantık kabulünün geçerliliği olabilir mi?

 

Şu an için kendi evrenimiz dışında başka evrenlerin de olup olmadığını bilmiyoruz. "Big Bang'e neden olan madde nereden menkul" diye bir soruya bilimin şu an için verebileceği bir cevap yoktur. Bilim belki zamanla bu soruya bir yanıt bulacaktır; lakin teolojinin bu soruya verebileceği bir yanıtı asla olmayacaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu arada sayın yam yam; "Bilimin öncelikli amacının evrenin ve insanın neden varolduğu sorusuna yanıt bulmak olduğunu mu sanıyorsunuz?" cümlenizi açar mısınız? Sizce öncelikli amacı bu değil nedir?

 

"Neden" sorusunun bilimin konusu olmadığını önceki iletimde söylemiştim. "İnsan neden vardır?" diye sorduğunuzda, insanın varoluşunun bir amacı olduğu kabulünden yola çıkarak bu varoluştaki amacı sorgularsınız. Bilimin bu konu ile ilgilenebilmesi için öncelikle böyle bir amacı kabullenmesi gerekir. Oysa ki bilimde böyle bir kabullenme yoktur. Bilimin cevap verebileceği doğru soru "insan neden vardır" değil, "insan nasıl vardır" şeklindedir. İkisi arasındaki ayrımı doğru yapmak gerekir; aksi takdirde kendimizi çelişkilerle dolu çıkmaz yollarda bulacağız...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Neden" sorusunun bilimin konusu olmadığını önceki iletimde söylemiştim. "İnsan neden vardır?" diye sorduğunuzda, insanın varoluşunun bir amacı olduğu kabulünden yola çıkarak bu varoluştaki amacı sorgularsınız. Bilimin bu konu ile ilgilenebilmesi için öncelikle böyle bir amacı kabullenmesi gerekir. Oysa ki bilimde böyle bir kabullenme yoktur. Bilimin cevap verebileceği doğru soru "insan neden vardır" değil, "insan nasıl vardır" şeklindedir. İkisi arasındaki ayrımı doğru yapmak gerekir; aksi takdirde kendimizi çelişkilerle dolu çıkmaz yollarda bulacağız...

Sayın yam_yam...

"Neden" ve "Nasıl" sorularına dair bir eksikliğimi tamamladınız.

 

Teşekkür ederim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet burada mini bir kavram kargaşası sözkonusu oldu. Ben "neden" denince genellikle bir olgunun ortaya çıkmasını sağlayan etkeni anlıyorum.

 

Fakat "neden" ile "niçin" sorularına farklı nüanslar yüklemek mümkün. Birinci soruda olayın arkasındaki nedenleri, olguyu hazırlayan etkenleri araştırmak ve böylece bilimsel bir çabadan söz etmek olasıyken, ikinci soruda yam yam'ın bahsettiği çıkmaza saplanılabilir ve bilim dışı tartışmalara girilebilir.

 

Hatta bir açıdan bilim "niçin"i de tartışabilir. Örneğin balıkların niçin yüzgeçleri vardır? Ya da atın ayağı niçin toynaklıdır?

 

Bu sorulara bilimin yanıtı vardır: Balığın yüzmesi, atın koşması için. Ancak balığı yüzmekle, atı koşmakla görevlendiren bir iradenin olup olmadığı sorusunu bilim yanıtlayamaz. Yani balığın yüzgecinin bir amacı kuşkusuz vardır, hem de bu amacı çok iyi yerine getirmektedir. Fakat bu, uçağa pervane takmakla aynı şey midir acaba?

 

Gerçekten evrende hiç bir amaç olmadığını, her şeyin tamamen rasgele hareket ettiğini düşünebilir miyiz? Bu konuyu açmayı düşünüyorum ama bakalım fırsat olacak mı? Bu konuyu bir din konusu olarak ele almak bir fikir gelişimi sağlamaz, çünkü dine sorarsak yanıt belli. Bu sorun kuşkusuz felsefi bir sorun olacaktır. Ve yine kuşkusuz zor bir konu olacak. İyi ev ödevi gerektiren zorlu bir konu.

 

İnsanlar belki de bu bakımdan ikiye ayrılıyorlar, birinci kesim yanıtların belli olduğunu, sorulacak bir şey olmadığını ve her şeyin yanıtının bize bildirilmiş olduğunu düşünürken, diğer kesim biz yanıtlamadıkça hiç bir yanıtın olmadığını düşünüyorlar.

 

Tabii ki ikinci şekilde düşünürsek verimli oluruz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gerçekten evrende hiç bir amaç olmadığını, her şeyin tamamen rasgele hareket ettiğini düşünebilir miyiz?

 

 

Burada "Rastgele" den kastedilen şeyin mahiyeti önemli.

 

Evet evrende her şey rastgele hareket eder ; ancak bağlayıcı olan fizik kurallarıdır. Bazı insanlar evrenin insanın imtihanı için bir tanrı tarafından yaratıldığını iddia edebilir. Ancak o zaman da evrende insan denen canlının varolabilmesi için neden 15 milyar yıl geçmesi gerektiğinin ve insan denen canlının dünya adlı bir gezegende imtihanı için neden 75 milyar ışıkyılı genişliğinde bir evrenin gerekmiş olabileceğinin mantıklı bir açıklamasının yapılması gerekir.

 

Eğer birisi bana evrenin varolmasında bir amacın olduğunu iddia ediyor ise, bana bu iddianın dayanaklarını da getirmelidir. "Bir resim ressamsız olmaz" gibi absürd argümanlar evrenin bir amacının olduğu iddiası için sağlam bir dayanak olmaktan çok uzaktır. Eğer bunun için sağlam bir dayanak getirecek olan var ise, tartışmaya her zaman varım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Benim sinirlendigim nokta sudurki,ateist=ahlaksiz önermesine kiziyorsunuz ve öyle olmadigini söylüyorsunuz ama ortada olayin tam tersi söz konusu iken,görmekten gelmek istemiyorsunuz.Yani ahlaksiz olan ateistler yada müslümanlardir denilemez ama kurani bildigi halde,bu dogrudur diyen kisi,ya ahlaksizdir yada zeka özürlü.

Unutmayin,iki cesit islam vardir.

1- insanimizin var saydigi ve ahlaki temelleri oldugunu zannettigi ama gercek olmayan islam

2-Gercek islam.Nedir gercek islam?Insanimizin bilmedigi,günümüze göre ahlaksiz ve ilkel olan.

Kuran,günümüz ahlakina uymayan,ögretilerle doludur ve bunun kivirma payi yoktur.

Ne diyor kuran;bakabilirseniz birer,ikiser,ücer,dörder kadin alabilirsiniz.Adaletli davranamayacaksaniz elinizin altindaki cariye(köle kadin)le yetinin.Bunun ahlaka uygun oldugunu söyleyen kisinin serefi sorgulanmalidir.

Baska ne diyor kuran;miras hakkinda bir erkege iki disi payi.Bunu normal bulanin aklindan zoru olmali.

Baska baska,memeleri tomurcuklanmis kizlar var öte tarafta diyor.Kimin böyle bir hayali varda,allah böyle bir teklifte bulunuyor?

Daha baska;hirsizin ellerini caprazlama kesin diyor.Ya sonradan hirsiz olmadigi anlasilirsa,gerimi dikeceksiniz?

Itaat etmeyen kadini,uyarin,yataginizi ayirin,olmazsa dövün diyor.Erkegin kadini yatagindan ayiracak kadar iradeli olmasi icin,haremi olmasi lazim.Tipki ayette 4 kadina izin vermesi gibi.

Peygamberin,kadinlarini ,sirasini bozarak yatagina alabilecegi bir ayet bile olan bir kitapta,tecavüzün cezasini yazmayi unutmus allah c.c

Ahlak kimdeymis?Bunlari kabul edendemi,itiraz edendemi?

Beyinle ilgili yanıt bekleyen 10 soru.

 

1-Bilgi sinir hücrelerine nasıl kodlanır?

 

2-Anılar nasıl kaydediliyor ve anımsanıyor?

 

3- Beynin istirahat halindeki faaliyeti neyi

 

gösteriyor?

 

4-Beyin geleceği nasıl kurguluyor?

 

5-Duygu nedir?

 

6-Zekâ nedir?

 

7-Zaman beyinde nasıl bir yol izliyor?

 

8- Beyin niçin uyur ve rüya görür?

 

9- Beynin bir konuda uzmanlaşmış sistemleri, bir diğeri ile nasıl

 

bütünleşiyor?

 

10- Bilinç nedir?

 

Çeviri: Reyhan Oksay (Cumhuriyet Bilim Teknik)

 

Kaynak: Discover, Temmuz 2007

 

Acaba "AHLAK" hakkında yorum yapan her kimse yukarıda alıntısını verdiğim "BEYİN" i nasıl kullanır demek istediğim kendi şahsi düşüncesini hakikatmış gibi sunan üstelik sayısını bilmediğim kadar cevaplanan soruları tekrar,tekrar sorarak bilgi kirlenmesi yapmaya çalışmak hangi "AHLAKİ" kritere uyar bu itibarla "BEYNİNİ" daha bir yapıcı düşünmeye yönlendirmek ve

İnsanın "BEYİN"dede erdemin,ahlakın oluşmasını sağlamak "AHLAKİ" değilmidir.

 

;)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yam yam, güzel bir referans. Resimin ressamsız olmayacağı savı bir alegoridir, alegori konusuna "Allah yoktur" başlıklı tartışmada değindim, tekrar yazıp enflasyona yol açmayayım.

 

Raslantı konusu enfes bir bilimsel irdelemedir, olasılıkların irdelenmesine, kaos ve kuantuma kadar uzanır. Bilimde olasılıkçı yaklaşımları düşünürken bu referansını aklımda tutacağım, teşekkürler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Burada "Rastgele" den kastedilen şeyin mahiyeti önemli.

 

Evet evrende her şey rastgele hareket eder ; ancak bağlayıcı olan fizik kurallarıdır. Bazı insanlar evrenin insanın imtihanı için bir tanrı tarafından yaratıldığını iddia edebilir. Ancak o zaman da evrende insan denen canlının varolabilmesi için neden 15 milyar yıl geçmesi gerektiğinin ve insan denen canlının dünya adlı bir gezegende imtihanı için neden 75 milyar ışıkyılı genişliğinde bir evrenin gerekmiş olabileceğinin mantıklı bir açıklamasının yapılması gerekir.

 

Eğer birisi bana evrenin varolmasında bir amacın olduğunu iddia ediyor ise, bana bu iddianın dayanaklarını da getirmelidir. "Bir resim ressamsız olmaz" gibi absürd argümanlar evrenin bir amacının olduğu iddiası için sağlam bir dayanak olmaktan çok uzaktır. Eğer bunun için sağlam bir dayanak getirecek olan var ise, tartışmaya her zaman varım...

 

Evrende her şey rast gele hareket eder?(ama bağlayıcı olan fizik kurallarıdır'mış) bir kere fizik kurallarının bağlayıcılığı ne demek yani onlar rast gele hareket etmezmi demek isteniyor o zaman evrende hiç bir şey rast gele hareket etmez sebebide evrendeki her şey zaten fizik kuralları ile bağlıdır bu itibarla evrende rastgele olmaz yani kainatta tesadüfe,tesadüf edilmez.

Bir kere "EVRENDE ZAMAN GÖRECELİDİR" evvela kainatta zamanı bilmek lazım bu bir.İkincisi evrenin yaşının 15 milyar yıl genişliği 75 milyar ışık yılı olduğundan hareketle (tahmini) bunun nasıl oluştuğunu iyi kavramak lazım yaş 15 milyar,genişlik 75 milyar ışık yılı demekki görecelik var. Üçüncüsüde ( "Hiç bir şey kendi kendisinin nedeni olamaz. Çünkü, nedenin kendisi, oluşandan öncedir.") prensibidir bu itibarla tartışma sağlıklı olması için "ABSÜRT" teorilerle uğraşmamak lazımdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bazı insanlar evrenin insanın imtihanı için bir tanrı tarafından yaratıldığını iddia edebilir. Ancak o zaman da evrende insan denen canlının varolabilmesi için neden 15 milyar yıl geçmesi gerektiğinin ve insan denen canlının dünya adlı bir gezegende imtihanı için neden 75 milyar ışıkyılı genişliğinde bir evrenin gerekmiş olabileceğinin mantıklı bir açıklamasının yapılması gerekir.

 

yam_yam'cıım herkes o soruları sorabilecek ve cevaplayabilecek kadar cesarete sahip olsa, din kalmaz zaten ortada.

 

Semitik dinlerin, özellikle İslamiyet'in ve babası Museviliğin öngördüğü evren öyle 15 milyar yıl yaşında ve 75 milyar ışık yılı genişliğinde değil ki.

 

Semitik dinlerin öngördüğü evren, dünya merkezli, tabak büyüklüğünde güneş ve ay tarafından sırayla aydınlatılan, tavanı olan, tavanında boncuklar gibi yıldızlar çakılı olan, tavanının üstünde de Allah'ın 8 melek tarafından taşınabilecek büyüklükteki tahtına oturup seyrettiği bir tiyatro salonu gibi bişey. Bu evren modelinde ebette Allah sıkılmamak için aşağıyı sahneyi seyredecek, kızacak, köpürecek, torpil geceçek, favori seçecek, kimisinin tepesine taş atacak, kimisine helva atacak falan filan yani.

 

Semitik dinlerin evreninin yaşı da " Allah lunu yarattı, sonra bunu yarattı, sonra ademi yarattı, sonra Adem şu kadar yaşadı, Nuh şu kadar yaşadı" falan şeklinde hesaplanabilecek uzunlukta ve bu hesaba göre evren M.Ö. 4000 yılında falan yaratılmış.

 

O nedenle bu inanca mensup insanlar dünyanın/evrenin yaşı, büyüklüğü, oluşumu vs. ile ilgili herhangi bir hesaplamaya da girşimezler, soru da sormazlar.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yam_yam'cıım herkes o soruları sorabilecek ve cevaplayabilecek kadar cesarete sahip olsa, din kalmaz zaten ortada.

 

Semitik dinlerin, özellikle İslamiyet'in ve babası Museviliğin öngördüğü evren öyle 15 milyar yıl yaşında ve 75 milyar ışık yılı genişliğinde değil ki.

 

Semitik dinlerin öngördüğü evren, dünya merkezli, tabak büyüklüğünde güneş ve ay tarafından sırayla aydınlatılan, tavanı olan, tavanında boncuklar gibi yıldızlar çakılı olan, tavanının üstünde de Allah'ın 8 melek tarafından taşınabilecek büyüklükteki tahtına oturup seyrettiği bir tiyatro salonu gibi bişey. Bu evren modelinde ebette Allah sıkılmamak için aşağıyı sahneyi seyredecek, kızacak, köpürecek, torpil geceçek, favori seçecek, kimisinin tepesine taş atacak, kimisine helva atacak falan filan yani.

 

Semitik dinlerin evreninin yaşı da " Allah lunu yarattı, sonra bunu yarattı, sonra ademi yarattı, sonra Adem şu kadar yaşadı, Nuh şu kadar yaşadı" falan şeklinde hesaplanabilecek uzunlukta ve bu hesaba göre evren M.Ö. 4000 yılında falan yaratılmış.

 

O nedenle bu inanca mensup insanlar dünyanın/evrenin yaşı, büyüklüğü, oluşumu vs. ile ilgili herhangi bir hesaplamaya da girşimezler, soru da sormazlar.

 

Saygılar.

 

:D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yam_yam'cıım herkes o soruları sorabilecek ve cevaplayabilecek kadar cesarete sahip olsa, din kalmaz zaten ortada.

 

Semitik dinlerin, özellikle İslamiyet'in ve babası Museviliğin öngördüğü evren öyle 15 milyar yıl yaşında ve 75 milyar ışık yılı genişliğinde değil ki.

 

Semitik dinlerin öngördüğü evren, dünya merkezli, tabak büyüklüğünde güneş ve ay tarafından sırayla aydınlatılan, tavanı olan, tavanında boncuklar gibi yıldızlar çakılı olan, tavanının üstünde de Allah'ın 8 melek tarafından taşınabilecek büyüklükteki tahtına oturup seyrettiği bir tiyatro salonu gibi bişey. Bu evren modelinde ebette Allah sıkılmamak için aşağıyı sahneyi seyredecek, kızacak, köpürecek, torpil geceçek, favori seçecek, kimisinin tepesine taş atacak, kimisine helva atacak falan filan yani.

 

Semitik dinlerin evreninin yaşı da " Allah lunu yarattı, sonra bunu yarattı, sonra ademi yarattı, sonra Adem şu kadar yaşadı, Nuh şu kadar yaşadı" falan şeklinde hesaplanabilecek uzunlukta ve bu hesaba göre evren M.Ö. 4000 yılında falan yaratılmış.

 

O nedenle bu inanca mensup insanlar dünyanın/evrenin yaşı, büyüklüğü, oluşumu vs. ile ilgili herhangi bir hesaplamaya da girşimezler, soru da sormazlar.

 

Saygılar.

 

8 mi cidden ,bi daha okumanızı tavsiye ederim... ya da aklınızda kalan o 8 melek ne taşımış...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

8 mi cidden ,bi daha okumanızı tavsiye ederim... ya da aklınızda kalan o 8 melek ne taşımış...

 

Herhalde bizim Brain'in zeusunu :D kafasında bizim nasıl bir yaratıcı inancına mensup olduğumuzu bir türlü tasvirleyemeyince böyle kül kedisi masallarla birşeyler anlatmaya çalışıyor işte.........

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

8 mi cidden ,bi daha okumanızı tavsiye ederim... ya da aklınızda kalan o 8 melek ne taşımış...

 

Ali Bulaç

16- Gök yarılıp-çatlamıştır; artık o gün, 'sarkmış-za'fa uğramıştır.'

17- Melek(ler) ise, onun çevresi üzerindedir. O gün, Rabbinin arşını onların da üstünde sekiz (melek) taşır.

 

Diyanet Vakfı

16. Gök de yarılır ve artık o gün o, çökmeye yüz tutar.

17. Melekler onun (göğün) etrafındadır. O gün Rabbinin arşını, bunların da üstünde sekiz (melek) yüklenir.

 

Edip Yüksel

16. Gök yarılmıştır, parçalanmıştır.

17. Melekler her yandadır. Rabbinin yönetimi o gün sekiz (evren) üzerinde egemen olacaktır.

 

Elmalılı Hamdi Yazır

16-Ve gök yarılmış, o da o gün sarkmıştır.

17-Melek de kenarları üzerindedir ve üstlerinde o gün Rabbinin Arş'ını sekiz melek taşır.

 

Süleyman Ateş

16. Gök yarılmıştır; o gün o, zayıf, sarkıktır.

17. Melekler de onun kenarlarındadır. O gün Rabbinin tahtını, üstlerinde sekiz (melek) taşır.

 

Yaşar Nuri Öztürk

16 Gök yarılmıştır. O gün o, lime lime sarkmıştır.

17 Melek de onun kenarlarındadır. Rabbinin arşını, o gün onların üstündeki sekiz taşır.

 

Bu meallerde sadece Edip Yükselin çevirinde deformasyon var. Edip Yüksel ise, islam'ı kurtaracağım, rasyonelleştireceğim diye, islamı kuşa çeviren bir adamdır.

 

Bu ayetlerde de görüleceği üzere, Muhammed gökyüzünü, bedevi çadırı gibi yarılabilen, yırtılabilen, lime lime sarkan bişey sanmaktadır. Muhammed, Allah'ın sekiz melek tarafından taşınan arşı üzerinde o yarıktan geleceğini sanmaktadır. Muhammed'in evren modeli budur.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ali Bulaç

16- Gök yarılıp-çatlamıştır; artık o gün, 'sarkmış-za'fa uğramıştır.'

17- Melek(ler) ise, onun çevresi üzerindedir. O gün, Rabbinin arşını onların da üstünde sekiz (melek) taşır.

 

Diyanet Vakfı

16. Gök de yarılır ve artık o gün o, çökmeye yüz tutar.

17. Melekler onun (göğün) etrafındadır. O gün Rabbinin arşını, bunların da üstünde sekiz (melek) yüklenir.

 

Edip Yüksel

16. Gök yarılmıştır, parçalanmıştır.

17. Melekler her yandadır. Rabbinin yönetimi o gün sekiz (evren) üzerinde egemen olacaktır.

 

Elmalılı Hamdi Yazır

16-Ve gök yarılmış, o da o gün sarkmıştır.

17-Melek de kenarları üzerindedir ve üstlerinde o gün Rabbinin Arş'ını sekiz melek taşır.

 

Süleyman Ateş

16. Gök yarılmıştır; o gün o, zayıf, sarkıktır.

17. Melekler de onun kenarlarındadır. O gün Rabbinin tahtını, üstlerinde sekiz (melek) taşır.

 

Yaşar Nuri Öztürk

16 Gök yarılmıştır. O gün o, lime lime sarkmıştır.

17 Melek de onun kenarlarındadır. Rabbinin arşını, o gün onların üstündeki sekiz taşır.

 

Bu meallerde sadece Edip Yükselin çevirinde deformasyon var. Edip Yüksel ise, islam'ı kurtaracağım, rasyonelleştireceğim diye, islamı kuşa çeviren bir adamdır.

 

Bu ayetlerde de görüleceği üzere, Muhammed gökyüzünü, bedevi çadırı gibi yarılabilen, yırtılabilen, lime lime sarkan bişey sanmaktadır. Muhammed, Allah'ın sekiz melek tarafından taşınan arşı üzerinde o yarıktan geleceğini sanmaktadır. Muhammed'in evren modeli budur.

 

Saygılar.

 

3 melek ne taşır.. ?arş nedir... taht nedir.. kürsü nedir?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Forumda iki gündür takılıyorum ve bazı arkadaşların AZİMLE MÜSLÜMAN olmadıkları halde,İSLAM'ı SORGULAMAYA çalıştıklarını farkettim,şimdide bu konu gözüme ilişti!...

 

Başlıkla konu tamamiyle birbirinden farklı iki konu,konuyu gören biri ATEİZM'le ilgili bilgilerin varlığıyla karşılaşacağını düşünüyor ama konu tamamen İSLAM'ı yargılayıp kafa bulandırma gayesi güdüyor,GERÇEK İslam'ı yaşayan hiç kimse birinin hakkına göz dikmez,malını gasp etmez,dini bilgilerini kullanarak ÇIKAR elde etmeye HİÇ çalışmaz,şimdi burada konuyu açan kişinin düşünce yapısına hizmet eden SÖZDE müslüman kişilerden bahsedilmiş ve bu sayede İSLAM dini yanlış algılatılmaya çalışılmıştır,bir kişi İSLAM'ı kendince yaşıyor diye İSLAM'ın''O'' olduğu anlamına gelmez,KİŞİ;ne yazık ki günümüzün elzem sorunudur,İSLAM'ı tam olarak hayatında tadbik edebilmiş değildir,bu gibi örnekler bu konuyu açan zevat'ın amacına hizmet etmek için kimileri tarafından kasıtlı oluşturuluyor kimileride farkında olmadan bu çarkın bir dişlisi haline geliyor,İslam dinini GERÇEKTE anlayabilmiş herkez,SAHABE-İ KİRAM'ın zamanındaki(tamamen dini açıdan söylüyorum)yaşayış tarzını hayatında tadbik eder,bu şekilde bu KAFA BULANDIRMAYA ÇALIŞAN ***** gerçek gayeleride havada asılı kalır.

 

Bu arkadaşların bahsettiği konular tamamen saçmalık kokuyor,HAK DİNLE,hak olmayan BATIL dini kıyaslamak,sade ve sadece siyonist bir amaç güder,yada hiç bir şeyden haberi olmayan bilgisiz kesim için cahilliklerini hepten karmaşıklaştıran fikir alış verişlerine döner,ama burada bir fikir alış verişinden söz etmek mümkün değil,çünkü;

Sadece karalama adına verilen beyanlar yazılıyor....

 

Burada seslendiren kişinin harika sesinden dolayı V FOR VANDETTA'dan bir söz aktarmak istiyorum bu biri kasdetilerek söylediğim bir söz değildir,tamamen konu dışıdır,söz şöyleydi;

 

BU GECE OLMAZ PİSKOPOZ BU GECE OLMAAAAZ..

 

Harika bir filimdir,izlemenizi tavsiye ederim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

3 melek ne taşır.. ?arş nedir... taht nedir.. kürsü nedir?

 

Melekler arşı,türkçesi tahtı taşırlar.Arş taht demektir. Kürsü sandelaye demek.Şimdi sakın mecaz olayına girip konuya başka anlamlara çekmeye çalışmayın.Çünkü mecaz,soyut olan bir şey taşınmaz. Ayrıca yine kurana göre allahın arşı suyun üstündedir. Suda soyut bir varlık değil somut bir varlıktır.Taşındığına göre demekli bunlar somut şeyler.

 

 

Allah nerde oturur kurana göre arşta yani tahtta. tahtı sekiz melek taşıyor.

Burda ilginç bir durum daha ortaya çıkıyor.

 

Bu sekiz melek allahı nasıl taşıyabiliyorlar,allahtan dahamı kuvvetli bu melekler ? Kuvvetli değillerse nasıl güçleri yetiyor?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ali Bulaç

16- Gök yarılıp-çatlamıştır; artık o gün, 'sarkmış-za'fa uğramıştır.'

17- Melek(ler) ise, onun çevresi üzerindedir. O gün, Rabbinin arşını onların da üstünde sekiz (melek) taşır.

 

Diyanet Vakfı

16. Gök de yarılır ve artık o gün o, çökmeye yüz tutar.

17. Melekler onun (göğün) etrafındadır. O gün Rabbinin arşını, bunların da üstünde sekiz (melek) yüklenir.

 

Edip Yüksel

16. Gök yarılmıştır, parçalanmıştır.

17. Melekler her yandadır. Rabbinin yönetimi o gün sekiz (evren) üzerinde egemen olacaktır.

 

Elmalılı Hamdi Yazır

16-Ve gök yarılmış, o da o gün sarkmıştır.

17-Melek de kenarları üzerindedir ve üstlerinde o gün Rabbinin Arş'ını sekiz melek taşır.

 

Süleyman Ateş

16. Gök yarılmıştır; o gün o, zayıf, sarkıktır.

17. Melekler de onun kenarlarındadır. O gün Rabbinin tahtını, üstlerinde sekiz (melek) taşır.

 

Yaşar Nuri Öztürk

16 Gök yarılmıştır. O gün o, lime lime sarkmıştır.

17 Melek de onun kenarlarındadır. Rabbinin arşını, o gün onların üstündeki sekiz taşır.

 

Bu meallerde sadece Edip Yükselin çevirinde deformasyon var. Edip Yüksel ise, islam'ı kurtaracağım, rasyonelleştireceğim diye, islamı kuşa çeviren bir adamdır.

 

Bu ayetlerde de görüleceği üzere, Muhammed gökyüzünü, bedevi çadırı gibi yarılabilen, yırtılabilen, lime lime sarkan bişey sanmaktadır. Muhammed, Allah'ın sekiz melek tarafından taşınan arşı üzerinde o yarıktan geleceğini sanmaktadır. Muhammed'in evren modeli budur.

 

Saygılar.

Daha önceleride bu konulara değinmemize anlatmamıza rağmen aynı konuları başlık değiştirerek tekrar konu yapıyorsunuz.

amaç farkli birilerine hizmet...

onun yorumu öyle bununki böyle diye sözde islmda çelişki gösteriyorsunuz.

o zaman diyanet işlerinin meallerini al ve örnek göster.

 

2002- yada 2003 yılında izlediğim cevizkabuğu progranmında adını hatırlamadığım bir ilahyatçı ,üstelik türkiyede bürokratlara islam hakkında da seminerler veriyor.

Bu adam asıl hristiyan, ama bizim brökratlara islam hakkında seminer veriyor ve çelişkde olanları dini inancı zayıf olanları ise daha sora hristiyan propagandası yapıp hristiyanlığa övgüler yağdırıyor vs.vs

 

Sabetaycılık, 17'inci yüzyılda yaşamış İzmirli bir yahudi hahamı olan Sabetay Sevi'nin kendini "mesih" ilan edip musevilikten ayrılarak kurduğu bir dini cemaattir.

Dış görünüşte müslüman olan fakat kendi içinde yahudiliğin tüm gereklerini yerine getirerek yaşayan ve kendilerinden olmayanlarla evlenmeyen bu topluluk, Cumhuriyet döneminde kapalı cemaat yapısından vazgeçerek toplum içine karışmıştır.

sebetayların hizmetleri ile....

Birilrine hizmet ettiğinizi düşünüyorsunuz ama yanılıyorsunuz.

Asıl amacınız çelikide olan birini saflarınıza çekmektir.

Fakat bunu başka yollarda deneseniz daha iyi......

 

Üstelik O çelişkiler sizin kafanızdaki çelişkilerdir islamdaki çelişkiler değil.

dün olduğu gibi bugünde sabetaylar vardır.

bunların işleride onlara hizmet etmek.

hangi ilahyatçıyı,hacıyı hocayı örnek verirseniz verin fark etmez.

 

islam dini bir dir.

 

Asıl amaçları yahudiliğe hizmet etmek ve ilahyatcı,hacı,hoca görünüpte, islamı baltalamak isteyen sabetayların görevidir.

Onların yorumları bile bu zamana kadar islama bir şey yapamadı.

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Rahman,Rahim, ALLAH ın adıyla.

 

Hakka.

 

13) O halde, [son Saat'i gözünün önüne getir,] [hesap vakti] sûru[nun] bir tek üflemeyle ses verdiği,

14) yeryüzü[nün] ve dağlar[ın] bir tek darbe ile yerlerinden sökülüp parçalandıkları (ânı)!

15) İşte böyle, olup bitmesi gereken o Gün olup bitecek;

16) ve gök yarılıp parçalanacak çünkü o Gün zayıf ve güçsüz düşecek-;

17) ve melekler onun başlarında [duracak]; ve onların da üstünde, o Gün sekiz(i) Rabbinin kudret ve egemenlik tahtını taşıyacak.

18) O Gün hesaba çekileceksiniz: en gizli işiniz [bile] gizli kalmayacak.

 

Açıklama.

 

Yani, bildiğimiz üzere dünyanın sonu; ki arkasından yeniden dirilme ve nihai yargılama gelecektir. Semâ' terimi, burada, "gök" veya "gökler"i gösterir: yani, görünür gökyüzü veya mecazî anlamıyla "semâ" yahut "evren" kavramında ifadesini bulan kozmik sistemlerin bütünü . Onun "parçalanması", muhtemelen, kozmik sistemin toplu olarak çöküşünü ifade eder. Semâ terimi, başka bir şey üzerine çadır gibi serilmiş herhangi bir şey için kullanılır. Bu nedenle, yer üzerinde kubbe gibi yükselen ve onun adeta çatısını oluşturan görülebilir göklere "semâ" adı verilir. Ve terimin Kur'an'daki asıl anlamı da budur. Daha geniş anlamda ise "kozmik sistem" çağrışımına sahiptir. "Yedi gök" ibaresine gelince, Arapça kullanımında -diğer Semitik dillerde de olduğu gibi- "yedi"nin çoğu kez "birkaç/birçok" kelimesiyle eşanlamlı olduğu unutulmamalıdır (bkz. Lisân'ul-Arab). Tıpkı, "yetmiş" veya "yediyüz"ün de, genellikle, "çok" yahut "pek çok" anlamına geldiği gibi (Tâcu'l-Arûs). "Her semâ, kendi altında bulunana nisbetle bir semâ'dır" (RâğıB) şeklindeki dilbilimsel tanım ile birlikte ele alındığında, "yedi gök" ifadesinin, kozmik sistemlerin çokluğunun bir işareti olduğu daha iyi anlaşılır. Allah hem zaman hem de mekanda sonsuz/sınırsız olduğundan, O'nun "taht"ı (arş) tamamen mecazî bir yükleme sahiptir ve Allah'ın mevcut olan veya olabilecek her şey üzerindeki mutlak ve erişilmez derinlikteki otoritesini gösterir ). Bu sebeple, O'nun kudret tahtının "taşınması", ancak bir mecaz olabilir, yani Allah'ın kudretinin Hesap Günü'ndeki tam ve kesin tezahürünün işareti. Kur'an, bu tezahürün dayandığı "sekiz"in ne veya kim olduğu hakkında bir açıklama yapmaz. Bazı ilk dönem müfessirler, onun sekiz melek olduğunu, bir kısmı ise meleklerin sekiz derecesini gösterdiğini iddia etmişlerdir. Buna karşılık, diğer bir kısmı, burada kasdedilenin "sekiz" mi, yoksa "sekiz bin" mi olduğuna karar vermenin imkansız olduğunu itiraf etmişlerdir (Hasan Basrî, Zemahşerî tarafından nakledilmiştir). Belki de burada Allah'ın (herhangi) sekiz sıfatına yahut O'nun yaratmasının sekiz yönüne/aşamasına atıfta bulunulmaktadır: ama, Kur'an'ın başka bir yerde ifade ettiği gibi, "Allah'tan başka kimse onun kesin anlamını bilemez"

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Melekler arşı,türkçesi tahtı taşırlar.Arş taht demektir. Kürsü sandelaye demek.Şimdi sakın mecaz olayına girip konuya başka anlamlara çekmeye çalışmayın.Çünkü mecaz,soyut olan bir şey taşınmaz. Ayrıca yine kurana göre allahın arşı suyun üstündedir. Suda soyut bir varlık değil somut bir varlıktır.Taşındığına göre demekli bunlar somut şeyler.

Allah nerde oturur kurana göre arşta yani tahtta. tahtı sekiz melek taşıyor.

Burda ilginç bir durum daha ortaya çıkıyor.

 

Bu sekiz melek allahı nasıl taşıyabiliyorlar,allahtan dahamı kuvvetli bu melekler ? Kuvvetli değillerse nasıl güçleri yetiyor?

 

 

 

Mecaz.

 

Vikipedi, özgür ansiklopedi

 

Sözcükleri gerçek anlamları dışında kullanma sanatıdır. Anlatımı daha etkili kılmak ve söze canlılık kazandırmak amacıyla yapılır. Mecaz, söze güzellik, güçlülük, canlılık, zerafet, derinlik ve genişlik vermek için kullanılır. Ad değişimi de denir.

Örneğin:

Kandilli yüzerken uykularda

Mehtabı sürükledik sularda

Bu dizelerde Kandilli'nin sularda yüzmesi, mehtabın sularda sürüklenilmesi, söz ve sözcüklerin asıl anlamının dışında, güçledirme, güzelleştirme, anlanlamdırma, zarifleştirme ve güçlendirme amacıyla kullanılmasına örnektir.

Mecaz, Sözcük ve fikir mecazları olmak üzere ikiye ayrılır. Sözcük mecazında bir sözcük gerçek anlamı dışında, fikir mecazında ise herhangi bir fikir kendi anlamının dışında bir amaçla kullanılır. Batı dillerınde mecaz için metafor kelimesi kullanılır. Bu kelime Antik Yunancada taşıma (bir anlamı ötekine gönderme) demektir.

Bir edebi sanat türüdür. Ad Aktarması, Düz değişmece ya da metonomi diye de adlandırılır.

Bir sözcüğü benzetme amacı gütmeden başka bir sözcük yerine kullanma sanatıdır. Günlük yaşamda da yaygınlıkla kullanılan mecaz-ı mürsel, iki nesne ve kavram arasında çok çeşitli ilgiler kurulmasıyla gerçekleşir. Neden yerine sonucun (bereket yağdı gibi), içindeki yerine kabın (sobayı yaktık gibi), özel yerine genelin (at yerine hayvan gibi), soyut kavram yerine somut adın (gözüme girdi gibi), yapıt yerine yazar adının (Siham-ı Kaza okuyorum demek yerine Nef’i okuyorum demek gibi) kullanıldığı çeşitli türleri vardır.

 

Viki sözlük.

 

“AK”

İsim.

Anlamlar:

[1] (renk) Beyaz

[2] (mecaz) Temiz, pak

[3] (halk ağzı) Ayran

1] Beyaz

[2] Doğuş, doğum

 

[3] Yükseliş

[4] Parlaklık

[5] Devinim, hareketlilik

[6] (mecaz) Namusluluk, iffet ve güvenirliğin sembolü

Mecaz

Sözcük mecazlari Fikir mecazlari

 

İstiare Tesbih

Alegori Tezat

Mecaz-i mürsel Telmih

Kati Mübalaga

Hasiv Teshis

Intak

 

Türk Edebiyatında Mecaz Aanlamları

Mecaz edebiyatta sözcükleri gerçek anlamlari disinda kullanma sanatidir Degismece olarak da tanimlanabilir. Bir sözcügün ya da sözcükler toplulugunun, gerçek anlami disinda anlatimda bir anlam inceligi elde etmek, daha etkili, daha çarpici kilmak amaciyla bir baska anlamda kullanilmasidir

 

Bir baska ifadeyle söze hosluk canlilik, kuvvet vermek için kelimelerin kullanilisinda yapilan degisikliklerdir Anlatimi daha etkili kilmak ve söze canlilik kazandirmak amaciyla basvurulan mecaz, Türkçe dilinin zenginliginin de bir göstergesi kabul edilebilir Bir örnek vermek gerekirse; Sözgelimi bir kimse için yüreksiz'' denildiginde bu yüregi olmayan'' anlaminda degil korkak'' anlaminda kullanilmistir Ayni sekilde

 

Burnu havada'' sözü magrur ve kendini begenmis'' anlaminda eli siki'' ise cimri'' anlaminda kullanilir

Mecazlar sözcük ve fikir mecazlari olarak iki ayri baslikta toplanir Sözcük mecazlari kelimelerin gerçek anlamindan baska anlamlarda kullanilmasidir Bunun da istiare, yaygin istiare, hasiv Mecaz-i mürsel gibi türleri vardir. Sözcük mecazlari arasinda en çok basvurulan istiare ve Mecaz-i Mürsel´dir Fikir mecazlari ise kelimelerde bir degisiklik yapmadan anlaminda baskalik göstermeye yarar Onun da çesitleri vardir

:)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Melekler arşı,türkçesi tahtı taşırlar.Arş taht demektir. Kürsü sandelaye demek.Şimdi sakın mecaz olayına girip konuya başka anlamlara çekmeye çalışmayın.Çünkü mecaz,soyut olan bir şey taşınmaz. Ayrıca yine kurana göre allahın arşı suyun üstündedir. Suda soyut bir varlık değil somut bir varlıktır.Taşındığına göre demekli bunlar somut şeyler.

Allah nerde oturur kurana göre arşta yani tahtta. tahtı sekiz melek taşıyor.

Burda ilginç bir durum daha ortaya çıkıyor.

 

Bu sekiz melek allahı nasıl taşıyabiliyorlar,allahtan dahamı kuvvetli bu melekler ? Kuvvetli değillerse nasıl güçleri yetiyor?

 

 

KATAKUTA;bu soruyu sanada sormak zorundayım''hangi dine mensupsunuz''söyleyebilirmisiniz,sonrasında size gerekli cevabı vereceğim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnançların betimlemeleri "İma", "Niteleme" ve "Mecaz"dan ibarettir.

İlkel inançlardan beridir Gerçek Doğa, "Mecaz" ile anlatılmıştır.

Dini imgelerde (toplumsal normları kastetmiyorum) görünenlere bakıp "Mecaz"sız bir anlatım aramak mantıksızdır...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

HAK DİNLE,hak olmayan BATIL dini kıyaslamak,sade ve sadece siyonist bir amaç güder,..

 

Hak din diye bişey yoktur, zira olabilemez.

Kafandaki bu "hak din" şartlanmasını attığın zaman, dinde en doğrusunu Allah bilir", "vardır bir hikmeti" gibi "topu taca atacağın" bir yer kalmadığını göreceksin.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.