Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

GeceKuşu

Önerilen İletiler

EVRİM MEKANİZMALARI: EVRİM NASIL GERÇEKLEŞİR?

DOĞAL SEÇİLİM...

 

***

Başlarken;

 

Bu başlık altında, bir doğa gerçeği olan Evrim'in en etkili ve güçlü mekanizmasından, Doğal Seçilim'den bahsedeceğiz. Yazımızda, Doğal Seçilimi kavram olarak ele almaktan çok, Doğal Seçilim'in neden önemli olduğundan ve gücünden bahsedeceğiz. Dolayısıyla okurken sıkılmayacağınızı ve yeni bazı noktalar öğrenebileceğinizi düşünüyoruz.

 

Doğal Seçilim'i "EVRİM MEKANİZMALARI (1)" yazımızda oldukça karmaşık bir şekilde tanımlamıştık. Bu yazımızda ise daha kısa cümlelerle, net bir şekilde tanımlamak istiyoruz:

 

İlk olarak, canlılarda genetik çeşitlilikten dolayı pek çok farklılık olduğunu biliyoruz. Örneğin siz, ikiz olmayan bir kardeşinizden ve anne-babanızdan oldukça farklısınız. Bu dış görünüşün toplamına (*1)"fenotip" deniyor. Bunu belirleyen genetik yapının tümüne ise (*2)"genotip" deniyor. Genotipiniz, fenotipinizi -ve diğer hemen her şeyinizi- belirliyor.

 

Doğal Seçilim, fenotipteki farklılıklardan dolayı, yaşadığı ortama daha uyumlu olan canlıların hayatta kalabilmesi, benzer şekilde uyumlu olmayanların elenerek yok olması demektir. Hayatta kalabilen veya daha kolay kalabilen bir canlı, üreyebilecek ve yavrularına kendi genetik materyalinin yarısını (mayoz bölünme) aktarabilecektir. Bu yarının içerisinde, kendisini doğaya karşı avantajlı kılan genlerin bulunma ihtimali de yüksektir. Bu sayede, her yavru, annesinden bir set gen, babasndan bir set gen alır. Bunların toplamının yarattığı çeşitlilik, eğer yavrunun ortama daha adapte olmasını sağlayıcı ise, yavru daha kolay hayatta kalır, büyür ve ürer. Bunun sonucunda, kendisini daha avantajlı kılan kombinasyonun yarısını yavrularına aktarır. Eşinden de bir yarı yavruya gider. Doğal Seçilim, bu şekilde, sürekli olarak, nesillere ait bireyleri eler veya "kayırır".

 

Doğal Seçilim, görebileceğiniz gibi, ilk etapta görünümsel özellikler üzerinde etkilidir. Yani, genetik özelliklerinizin (genotip) ne olduğuna bakılmaksızın, bunların görünümsel özellikleriniz üzerindeki etkileri incelenerek, Doğal Seçilim'in işleyişi anlaşılabilir.

 

***

(*1) Fenotip : Bir organizmanın fiziksel özellikleri. Bir organizmanın morfolojisi, davranışı ya da fizyolojisinin herhangi bir yönü fenotip olarak kabul edilebilir. Fenotip, hem organizmanın kendi genlerinin hem de çevresel faktörlerin etkisi altındadır.

(*2) Genotip : Bir organizmanın sahip olduğu genler. Genotip bazen organizmanın bütün genomunu, bazen de belli bir lokustaki alelleri ifade etmek için kullanılır.

 

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

EVRİM MEKANİZMALARI: EVRİM NASIL GERÇEKLEŞİR?

DOĞAL SEÇİLİM...

 

***

GİRİŞ:

 

Doğal Seçilim'in çok eski bir tarihi bulunmaktadır. Bazı canlıların doğaya karşı rastgele bir şekilde daha avantajlı hale geldikleri fikrini ilk ileri süren kişi M.Ö. 450'li yıllarda yaşamış olan Empedocles'tir. Daha sonra öğrencisi Lucretius, daha sonra Aristotales, El-Cehiz gibi isimler yaşam mücadelesini tanımlamış ve geliştirmiştir. Biruni, yapay seçilime atıfta bulunarak doğada bu tip bir seçilim bulunduğu ileri sürmüştür. 18. yüzyılda bir süre aradan sonra tekrar gündeme gelen Doğal Seçilim fikri, Pierre Louis Maupertius tarafından güncellenmiştir.

 

Ancak tüm bunların fikirlerinden yola çıkıp, müthiş bir gözlem gücü ve örnekleme başarısıyla, en geniş hali ve açıklamalarıyla ileri süren ve o güne kadar seçilimin Platoncu ve Lamarkçı yorumlarından arındıran kişi, 19. yüzyılın dehası olarak anılan Charles Robert Darwin'dir.

 

Burada, çok uzun süreceği için, bu fikrin Darwin'de nasıl geliştiğini açıklamaya girmeyeceğiz. Ancak birkaç önemli noktadan bahsetmek gerekirse: Darwin, Beagle yolculuğuna çıktığı yıllarda, Christ's College'da okumaktaydı. Burası, rahip bilim insanları yetiştiren bir teoloji (din-bilim) okuluydu. Burada Darwin, ünlü bir teolojik botanikçi olan John Stevens Henslow'un gözüne girmeyi başarmıştı. Henslow'un kafasını, doğada neden bu kadar büyük bir çeşitlilik olduğu ve canlılar arasında ufak farklılıklar bulunduğu kurcalıyordu.

 

O döneme kadar pek çok insan İncil'deki yaratılışı ispatlamaya çalışmış; ancak somut ispatlara ulaşamamıştı. Bu sebeple Henslow, İncil'deki yaratılışın güzelliği ve gücünü kanıtlamak ve somut bulgular edinmek için, en parlak öğrencilerinden biri olan Charles Darwin'i seçmiş ve Beagle gemisinin çıkacağı yolculuk için Kaptan Robert FitzRoy'a onu önermişti.

 

Yani Darwin, o sırada rahip olmak için eğitim görüyordu ve güçlü bir şekilde yaratılışa inanıyordu. Beagle teklifini kabul etme sebebi de doğaya olan durdurulamaz aşkı ve yaratılışı bilimsel olarak ispatlayan ilk kişi olma arzusuydu.

 

Darwin'in yolculuğu tam 5 yıl sürdü ve yaratılışı ispatlamak açısından hayal kırıklıklarıyla dolu geçti. Ancak hiçbir zaman, Evrim Karşıtları'nın iddiasındaki gibi Galapagos adalarında "vahiy iner gibi" Doğal Seçilim Kuramı'nı (onun zamanında Evrim Kuramı'nın adı buydu) bulmadı; zaten kendisinden önceki pek çok isim bu fikri ileri sürmüştü. O ise, bu fikirlerin ne kadar doğru, yaratılış inancının ise ne kadar asılsız olduğunu, 5 senelik uğraşlar ve araştırmalar sonucunda gördü ve bu gözlemlerini bilimsel bir kuram haline getirdi. Bu kuramının merkezine de, Yer Çekimi gibi bir doğa gerçeği olan Doğal Seçilim'i yerleştirdi.

 

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

EVRİM MEKANİZMALARI: EVRİM NASIL GERÇEKLEŞİR?

DOĞAL SEÇİLİM...

 

***

Doğal Seçilim, gerçekten de son derece güçlü ve etkili bir doğa yasasıdır. Çünkü vahşi doğa, şu anda evinizde oturduğunuzda hayal edemeyeceğiniz kadar karmaşık dinamikler üzerine kuruludur ve en ufak bir hata, ölümü getirir. Ancak hiçbir canlı mükemmel olmadığı ve "Evrimi Tetikleyen Mekanizmalar Nelerdir?" başlığında değindiğimiz Çeşitlilik Mekanizmaları sayesinde sürekli olarak canlılar arasında bazı farklılıklar meydana geldiği için, doğada bazı canlılar ortama daha uyumlu, bazıları ise daha uyumsuzdur. (ikiz olmayan kardeşinizden ve anne-babanızdan ne kadar farklı olduğunuzu düşünün)

 

Bu, doğada sürekli bir seçilimin olmasını da beraberinde getirmektedir.

Çünkü ilk canlılıktan beri evrimleşen "var oluş amacımız" bellidir: Hayatta kalmak ve üremek.

 

Bunun dışındaki tüm yaşam amaçları (sanat, müzik, eğlence, huzur, din, vb.) insan tarafından zekanın evrimiyle birlikte ortaya çıkmıştır ve başka hiçbir canlıda bu ikincil yaşam amaçları görülmez.

 

Bu ikincil amaçların doğa için hiçbir anlamı bulunmaz ve geçersizdir. Bu yaşam amaçlarından herhangi birini ve hatta hiçbirini yapmadan soyunuzu ve varlığınızı sürdürebilirsiniz. ..ki doğa için önemli olan, soyun sürdürülebilirliğidir.

 

Ancak -örneğin- insan türü hayatta kalma mücadelesine son verir veya üremekten vazgeçerse, en iyi ihtimalle 90 yıl içerisinde tek bir insan bireyi bile hayatta kalamaz (çünkü asla yeni yavrular doğmaz ve 80-90 yaşına ulaşan insanlar da ölür) ve insan türünün soyu tükenir.

 

Bu sebeple, insanların da, kendisi gibi olan diğer tüm hayvanlar ve canlılar gibi var olmasının tek amacı hayatta kalabilmek ve üremektir.

 

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

EVRİM MEKANİZMALARI: EVRİM NASIL GERÇEKLEŞİR?

DOĞAL SEÇİLİM...

 

***

Doğal Seçilim, temel olarak bunlardan ilkiyle, hayatta kalmak ile ilgilidir.

Doğadaki bahsettiğimiz çeşitlilikten ötürü, avantajlı olanlar sürekli olarak seçilir ve gelecek nesillere kendilerindeki avantajlı özellikleri sağlayan genleri aktarma şansı bulabilirler. Bunun sonucunda, her seferinde, bir miktar daha fazla avantajlı gen aktarılmış ve her yeni nesilde meydana gelen yavru bireylerin ortama biraz daha adapte olmuş olmaları sağlanır. Buna "birikimli seçilim" (birikimli evrim) denmektedir.(*1)

 

Bu noktada, konuyla ilişkili bir diğer doğa gerçeğinin altını çizmekte ve koyu harflerle yazmakta fayda var:

Evrim geçiren bireyler değil, popülasyonlar ve nesillerdir.

 

Bunu anlamak,"EVRİM NASIL GERÇEKLEŞİR?" sorusunu doğru yanıtlamak ve evrimi kavramak açısından çok önemlidir. Bu, pek çok yanlış anlaşılmayı giderebilecektir.

 

Bu yasanın söylediği temel olarak şudur: Canlılar, tek tek evrimleşmezler.

Yani hiçbir X canlısının tek bir bireyi (örneğin bir antilop ya da insan) kendi ömrü boyunca değişip evrim geçirmez. Bunun yerine, bir nesildeki ya da popülasyondaki en avantajlı bireyler sürekli olarak seçilir ve yavrularına genlerini aktarırlar. Böylece nesiller boyunca, birikimli bir ilerleme gözlenir; tek tek bireylerde ve bireylerin ömürleri boyunca değil.

 

Kısacası, Evrim'i incelemek için tek bir canlıyı ele alıp gözlem yapamazsınız, o canlının nesiller boyu, tüm akrabalarını (büyük büyük büyük ... büyük babasından , büyük büyük büyük ... büyük torununa kadar) ele almanız ve incelemeniz gerekir.

 

Bunun sonucunda, örneğin bir ortamda daha güçlü pençelere sahip olmak bir avantajsa, sürekli olarak, aynı popülasyon dahilindeki en güçlü pençeliler hayatta kalmayı daha kolay başaracaktır. Bunun sonucu nedir? Üremek için daha fazla enerjiye sahip olabileceklerdir, daha baskın hale geçerek dişileri daha kolay etkileyebileceklerdir ve hatta dişiler daha kolay avlanan erkekleri tercih edeceği, erkekler daha başarılı dişileri tercih edeceği için yine avantajlı konuma geçeceklerdir. Ve hatta, daha kolay avlanan bir bireyin çiftleşme için sadece daha fazla enerjisi değil, daha fazla zamanı da olabilecektir. Bu gibi faktörler sayesinde daha çok üreyebilecek ve yavrularına, kendisindeki güçlü pençe varyasyonunu sağlayan genleri yavrularına (gelecek nesillere) aktarabilecektir. Böylece yavrularda da bu özelliğin gözükmesi ihtimali artabilecektir.

 

Öte yandan, güçsüz pençeli bir birey, avlanmaya çalışmaktan üremeye zaman/enerji bulamayacak veya dişileri etkileyemeyecek ve hatta daha kolay ölüp, üreme şansını tamamen kaybedebilecektir. Bu sebeple de kendisindeki bu göreceli olarak zayıf varyasyona sebep olan genleri yavrularına aktaramayacaktır. "Doğal Seçilim", basit bir şekilde, böyle işler.

 

(*1) Konuyla ilgili örnek arayanlara EVRİM'İN İŞLEYİŞİ (1): Genel Kavramlar, Mekanizmalar ve Yöntemler başlığını okumaları yararlı olacaktır.

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

EVRİM MEKANİZMALARI: EVRİM NASIL GERÇEKLEŞİR?

DOĞAL SEÇİLİM...

 

***

Bu noktada şunu anlamak çok önemlidir: Pençe örneğimizde olduğu gibi veya aklınıza gelebilecek herhangi bir diğer örnek için önemli olan, çevre şartları ve ortam koşullarıdır.

 

Evrim incelenirken, mutlaka çok yönlü bir inceleme yapmak gerekmektedir. Çünkü Evrim üzerinde etkiyen yüzlerce, binlerce faktör bulunabilir. Örneğin, 100 yıl boyunca bir ortamda güçlü pençelere sahip olmak avantaj sağlayabilir; ancak çok hızlı koşmanın o kadar önemi olmayabilir. (çok güçlü, kalın ve kaslı pençelere sahip olmanın hızlı ve atik koşabilmeyi olumsuz etkilediğini varsayıyoruz, çitanın ince ama ona göre şekillenmiş kaslı bacaklarını düşünün)

 

Fakat ortamda meydana gelebilecek herhangi bir değişim neticesinde dengeler tersine dönebilir. (Av-avcı dengelerinin değişmesi, kuraklık, depremler, bitki örtüsü değişimi, iklim ve daha nicesi) ve güçlü, kalın, kaslı pençelere sahip olmak yerine, daha hızlı koşmak avantajlı hale gelebilir. Bu durumda, seçilim de anında tersine dönecektir ve güçlü pençeliler yerine hızlı koşanlar desteklenecektir. Bu da, seçilimin ve dolayısıyla evrimin bir yönü olmadığını gösterir. Önceden tayin edeceğiniz veya tahmin etmeye çalışacağınız yön, önceden tahmin edilemez çevre koşullarıyla birlikte sürekli ve rastlantısal olarak yön değiştirir.

 

Benzer şekilde, tek bir özelliğin değişimi de tek yönlü değildir. Örneğin pençenin evrimleşebilmesi için, sadece pençeyi yapan kasların gelişmesi yeterli değildir. Bu kasların bağlandığı kemikler, kemikleri birbirine bağlayan tendonlar, komşu kaslar, buna bağlı olarak beyindeki bazı kontrol bölgeleri, bu bölgelerin değişimine bağlı olarak bazı diğer organlar, bu organların değişimine bağlı olarak bazı sistemler, pençelerin gelişimine bağlı olarak sinir ve dolaşım sistemleri ve daha pek çok etmen evrimleşmeli ve bu pençe evrimine adapte olabilmelidir.

 

Yani pençe evrimleşir de, bir şekilde beynin pençeyi kontrol eden kısmı, bu yeni güce adapte olamazsa, bu yine canlı için dezavantaj olacaktır. Veya pençe evrimleşir de, pençeyi besleyen damarlar ve sinirler buna göre adapte olamazlarsa, pençe güçsüz kalabilecektir.

 

Dediğimiz gibi, Evrim çok yönlüdür ve tek bir açıdan incelenemez.

 

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

EVRİM MEKANİZMALARI: EVRİM NASIL GERÇEKLEŞİR?

DOĞAL SEÇİLİM...

 

***

Doğal Seçilim'in 3 temel tipi vardır:

 

1) Yönlü Doğal Seçilim

 

Yönlü Doğal Seçilim, az önceki pençe örneğimizde olduğu gibi, belirli bir özelliğin avantajlı olduğu durumlarda, Evrim'in geçici olarak o yöne doğru ilerlemesi ve o özelliğe sahip olan bireylerin avantajlı konuma geçmeleridir. Ancak bu yönün sürekli ve doğa koşullarının rastlantısal değişimiyle değişebileceğini unutmayınız. Seçilim adı sizi yanıltmasın.

 

250458_175107209214029_163940083664075_431069_4902065_n.jpg

 

Yukarıda da görebileceğiniz gibi, Yönlü Doğal Seçilim sonucunda, orjinal popülasyondaki bir özelliğin dağılımı (genellikle bir çan eğrisiyle temsil edilir), başka bir oryantasyona doğru, yönlü olarak kayar. Yukarıdaki grafikte yatay eksene "pençe gücü" yazılırsa, güçlü pençelerin avantajlı olduğu bir durumda, pençe gücü sürekli olarak artmaya meyilli olacaktır ve grafik sağa (daha güçlü pençelere) doğru kayar.

 

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

EVRİM MEKANİZMALARI: EVRİM NASIL GERÇEKLEŞİR?

DOĞAL SEÇİLİM...

 

***

2) Sabitleyici Doğal Seçilim

 

Bu ve sonraki seçilim tipini anlayabilmek için, yukarıdaki grafikte de yer alan çan eğrisini anlamak gerekir. Bunu anlayabilmek için Evrim'in İşleyişi - 1: Genel Kavramlar, Mekanizmalar ve Yöntemler konusunu okuyabilirsiniz:

 

Yukarıdaki yazımızda da görebileceğiniz gibi, bir popülasyondaki bireylerin her bir özelliği, temel olarak bir çan eğrisi dağılımı gösterir. Yani örneğin insan türü için ağırlık dağılımına bakarsak, orta ağırlıklıktaki bireylerden en fazla buluruz: mesela rastgele 100 erkek insan seçsek, bunların 60-70 tanesi ortalama erkek ağırlığı olabilecek olan 80-90 kg. arasında çıkması muhtemeldir. Ancak bu 100 kişinin içerisinde, ortalamaya göre daha az sayıda zayıf erkek (60-70 kg.) ve yine az sayıda şişman erkek (100-110 kg.) bulunacaktır. Bu da, grafiğe döküldüğünde bir çan eğrisi elde etmemize sebep olur.

 

İşte durum böyleyken, kimi zamanlar uçlarda olmak avantajsızlık getirebilir. Örneğin, bir insan bebeği normal olarak 3-4 kg ve 45-55 santimetre olarak doğar; çünkü ana rahminden çıkabilmek için ortalama olarak bu özelliklerde olmak gerekir. Ancak -özellikle kilo açısından- bu sınırlara uymayan bebekler, doğum sırasında ölebilmektedir. Yani çok ağır veya aşırı zayıf doğan bebekler, ya ana rahminden çıkamayacak ya da hayatta kalacak kadar bir ağırlığa sahip olamayacaktır. Bu sebeple de ölerek elenecekler ve her zaman ortalama duruma sahip olanlar avantajlı olacaktır (insanın durumunda sezaryen doğum olduğu için, vahşi doğayı düşünmekte yine fayda vardır; örneğin zürafa veya fillerin doğurmasını).

 

İşte bunun sonucunda, ortalama bireylerin sayısı her zaman artacak ve belirli ölçeklerde sabitlenme meydana gelecektir. Bu tip seçilimin grafiği aşağıdaki gibi olacaktır:

 

251483_175108569213893_163940083664075_431073_3516084_n.jpg

 

Yukarıda da görebileceğiniz gibi, özellik dağılımı açısından uçlarda kalanlar elenecek ve ortalardaki bireyler desteklenecektir. Bunun sonucunda uç taraftaki bireyler hayatta kalamayıp sayıları azalacak ve ortalardaki bireylerin sayısı artacaktır. Buna sabitleyici doğal seçilim denir.

 

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

EVRİM MEKANİZMALARI: EVRİM NASIL GERÇEKLEŞİR?

DOĞAL SEÇİLİM...

 

***

 

3) Bozucu Doğal Seçilim

 

Bu durumda ise, çan eğrisinin ortasındaki bireyler avantajsız konumda kalacak ve uçlardakiler avantajlı konuma geçebilecektir. Örneğin bir bitki için, çok uzun boylular yüksek uçucu hayvanlar tarafından, alçak boylular ise yere yakın yaşayan hayvanlar tarafından tozlaştırılabilecektir. Ancak ortalama boya sahip olanların seviyesinde yaşayan bir hayvan bulunmuyorsa, tozlaşmaları zorlaşacak ve üreyemeyeceklerdir. Bu durumda, iki uçta olan bireyler avantajlı konuma geçecek ve sayılarını arttıracaklardır. Bu tip seçilime ait grafik aşağıdaki gibidir:

 

250384_175108965880520_163940083664075_431074_1521770_n.jpg

 

Grafikten çıkarılacak çok önemli bir sonuç vardır: Bozucu Doğal Seçilim, bir popülasyondaki bireyleri ikiye bölmeye meyillidir ve bu, türleşmeyi inanılmaz destekleyen bir özelliktir. Bozucu Doğal Seçilim sayesinde ikiye bölünen bir popülasyon, farklı yönlerde evrim geçirebilecek ve yeni türler ortaya çıkabilecektir.

 

Görüldüğü gibi, Doğal Seçilim doğada farklı biçimlerde görülmektedir.

 

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

EVRİM MEKANİZMALARI: EVRİM NASIL GERÇEKLEŞİR?

DOĞAL SEÇİLİM...

 

***

Son olarak, Doğal Seçilim ve Evrim ilişkisiyle ilgili bir iki son söz söylemek istiyoruz:

 

İnsanların çoğu günümüzde doğada bir seçilim olduğunu ister istemez kabul etmektedirler.

Çünkü bu; Yer Çekimi kadar açık ve gözlenebilir bir gerçektir.

 

Ancak aynı insanların, Evrim'i reddedebildiklerini görmekteyiz. Halbuki bu, Yer Çekimi'ni kabul edip, bizim inşa ettiğimiz bütün binaların Yer Çekimi sayesinde inşa edilebildiğini reddetmek gibi bir durumdur.

Çünkü; Doğal Seçilim varsa, Evrim kaçınılmazdır.

 

Bireyler arasındaki farklılıklar Doğal Seçilim sayesinde ayıklanır ve bu, sürekli olarak türlerin değişmesine sebep olur.

 

Genelde insanların kabul etmekte zorlandığı nokta, türlerin birbirine dönüşümüdür.

Bunu, Evrimi çarpıtmayı amaçlayan yalancı kaynaklar "bir farenin file dönüşmesi" gibi anlatmaya çalıştıkları için, anlamak zorlaşmaktadır. Ancak yazılarımızı ve konuyla ilgili bilimsel kaynakları okuyan birinin kolayca görebileceği gibi, "türleşme bu demek değildir. Ve son derece yavaş gerçekleşir.

 

Örneğin 'Bozucu Doğal Seçilim' de gördüğümüz gibi, bir popülasyon, belirli bir özellik açısından ikiye bölünebilir (örneğin bir ağaç, bir maymun, bir fare popülasyonu). Daha sonra, bu ikiye bölünmüş bireyler, farklı ortamlarda yaşamak zorunda kalırlar ve kendi ortamlarına ait bir seçilime maruz kalırlar. Birikimli Seçilim sayesinde zamanla, minik değişimler geçirirler. Sonunda ise, birbirlerinden farklılaşırlar. Her ne kadar yeni oluşan nesiller, ata nesillere benzese de, onlarla çiftleşemeyecek kadar farklı ve morfolojik olarak da farklı olabilirler. İşte bu Evrim'dir.

 

***

Bu yazımızda, Evrim'in en etkili ve güçlü Mekanizmalarından, Evrim'in nasıl işlediğinin anlaşılması açısından son derece önemli olan 'Doğal Seçilim'iele aldık. Bir sonraki "EVRİM MEKANİZMALARI (3): Yapay Seçilim." konu başlığında 'Evrim'in bir diğer mekanizmasından; özellikle insanlar tarafından diğer canlılar üzerinde bilinçli olarak uygulanan 'Yapay Seçilim'den bahsedeceğiz.

 

***

Kaynaklar:

http://bcs.whfreeman...23/2302001.html

http://www.actionbio...on/futuyma.html

http://evolution.ber.../article/evo_25

http://www.globalcha.../selection.html

http://www.intute.ac...ogicalsciences/

http://www.biology-o...l_selection.htm

http://en.wikipedia....tural_selection

http://www.brighthub...cles/47262.aspx

http://curiosity.dis...l-selection.htm

http://faculty.clint...ion/natural.htm

https://www.msu.edu/...lselection.html

http://opinionator.b...ural-selection/

http://pablosorigins...-selection.html

http://www.allabouts...lection-faq.htm

http://www.windows2u...volution_9.html

http://www.all-about...-selection.html

ODTÜ Biyoloji ve Genetik Topluluğu_Evrim Ağacı

 

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Doğal Seleksiyon mu? Doğal Elenme mi?

 

 

Charles Darwin ortaya attığı evrim teorisini doğal seleksiyon mekanizmasına bağlamıştır denilebilir. Bu mekanizmaya verdiği önem kitabına; Türlerin Kökeni, Doğal Seleksiyon Yoluyla ismi vermesinden de açıkça anlaşılmaktadır.

 

Doğal seleksiyon doğal seçme demektir.

 

Doğadaki yaşam mücadelesi içinde, doğal şartlara uygun ve güçlü canlıların hayatta kalacağı, diğerlerinin eleneceği varsayımına dayanır.

 

Bu varsayımının doğada canlılar arasında mücadele kadar dayanışmanın da var olduğu göz önüne alınmadan ortaya atıldığı açıktır.

 

Darwin bu konuda Türlerin Kökeninde şunları yazmaktadır.

 

-Burada görüyoruz ki insanın bir ırkı yöntemli olarak geliştirirken yaptığı gibi tek tek çiftler ayırmanın gereği yoktur. Doğal seçme bütün üstün bireyleri saklayarak ayıracak ve özgürce çaprazlanmaya bırakacaktır ve elverişsiz bütün bireyleri yok edecektir.

= = =

-Geleceğe şöyle kâhince bir göz atıp diyebiliriz ki her sınıfın büyük ve başat gruplarından olan çok yayılmış ve sık rastlanan türler sonunda üstün gelecek ve yeni başat türler türeteceklerdir.

= = =

-Doğal seleksiyon ise canlılar arasındaki sadece güçlünün yaşam hakkı kazandığı amansız bir yaşam savaşıdır.

= = =

-Canlılar devamlı bir yaşam savaşı vermekte, evrimleşmeyi yeterince başaramayan canlılar, başararak üstün duruma gelen canlılar tarafından elemine edilirler. Bu nedenle bu gün yaşayan türlerden çok azı nesillerini çok uzak geleceğe iletebilecektir.

 

Darwin evrim teorisinde doğal seleksiyon mekanizmasını kurgularken Malthaus’un Nüfus isimli eserinden oldukça etkilenmiştir diyebiliriz.

 

Malthaus adı geçen kitabında canlıların orantısız olarak çoğaldıklarından, Dünyanın belirli bir kapasitesinin olduğundan, canlıların belirli olan bu kapasitesinden yaralanmak için aralarında savaştıklarından, savaşı kazananların ancak yaşama hakkını kazanabildiklerinden bahseder.

 

Nitekim Darwin ünlü kitabında:

 

-Doğal seçme yaşama savaşının, o da büyük bir hızla çoğalmanın sonucudur diye yazmaktan kendini alamamıştır.

 

Görüleceği gibi teoriye doğa sadece güçlü olanlara yaşam hakkı tanımakta, zayıf olanları elemine etmekte, bu elemine sonucunda canlılar zaman içinde güçlenip geliştiği sonuçta evrimleştiği ön görülmektedir.

 

Bu gelişime insanlarda dahildir.

 

Bu seçiş canlıların doğallığından olan yaşama ve üreme gayretlerinden kaynaklanmaktadır denilebilir. Bu seçişte bilinç söz konusu değildir.

 

Çünkü evrim en baştan bir planlamayı yani bilinci ret eder. Fakat pek çok bilim insanı aynı fikirde değildir.

 

= = =

 

Darwin’e göre canlılar hayatları boyunca müthiş bir yaşam mücadelesi içindedirler. Güçlü olanlar yaşar, güçsüz olanlar ise elemine edilir, hayat sahnesinden silinirler.

 

Örneğin aslanlar tarafından tehdit edilen bir geyik sürüsünde zayıf ya da hastalıklı olanlar (hızlı kaçamayanlar) yakalanacak, daha hızlı koşabilen sağlıklı ve güçlü geyikler kurtulacak, dolaysıyla hayatta kalacaklardır.

 

Böylece zayıflar elenecek, hızlı ve güçlü olanlar yaşamlarını devam edecek, geyik sürüsü hızlı, güçlü ve sağlıklı bireylerden oluşacak; bu bireyler hızlarını, güçlerini ve sağlıklarını diğer nesillere aktarma fırsatı bulduklarından daha gelişkin (evrimleşmiş) geyik sürüsü ortaya çıkacaktır.

 

Burada yakalama işi avcının geyik sürüsü içindeki zayıfları, güçsüzleri, sağlıklarını kaybedenleri diğerlerinden ayırabildiği şeklindedir.

 

Diğer ifade ile avcılar zayıf ve hastalıklı olanları diğerlerinden ayırabilmekte, bunları avlayarak sürünün sağlıklı ve güçlü bireylerden oluşmasını sağlamakta, bu yolla doğal seleksiyonu gerçekleştirmektedirler.

 

Bir avcı av sürüsünün içindeki zayıf ya da hastalıklı olanları sağlıklı ve güçlü olanlardan ayırabilir mi?

 

Bu soruya vereceğimiz cevap evettir ve doğal bir melekenin sonucudur.

 

Bu meleke hızlı koşma, keskin dişler, sivri pençeler ve bunlara uygun vücut yapısı gibi avcılara verilmiş avını daha kolay yakalamasına sağlayan özelliklerden sadece birisidir.

 

Böyle bir özelliğin veriliş amacının nedeni de basittir.

 

Böyle bir özellik sayesinde avcılar yaralı, hasta ya da zayıf bireyleri seçip üzerlerine odaklanarak daha kolay avlanmaktadırlar.

 

Şüphesiz ki hızlı kaçamayanları hızlı kaçanlara göre avlamak daha kolaydır.

 

Bu derece basit bir gerçeği allayıp pullayarak evrimin en güçlü mekanizmalarından biri olarak göstermek son derece ilginçtir.

 

Yukarıda verilen örneği göz önüne aldığımızda avcı tarafından avın seçilerek yani doğal seleksiyon sonucu yakalanmasından çok; hızlı kaçamayan hastalıklı ve zayıfların yakalanıyor olması daha mantıklı ve doğal değil midir?

 

Diğer ifade ile avcılar sürüdeki hasta ya da zayıfları kendilerine var oluşlarında verilen avlanmalarına kolaylaştıran özel melekelerle diğerlerinden seçip ayırabilmekte, hasta ve zayıf olanlar kaçamadıklarından daha kolay yakalanmakta, diğer ifade ile avcı daha kolay avlanmaktadır.

 

 

Görüleceği gibi yakalanma ya da yakalanmama işini bir seçişten çok kaçıp kaçamama olarak görmek daha doğru ve mantıklı olacağı kesindir.

 

Gerçekte doğal seleksiyonun bilime ve mantığa uygun çok daha akılcı bir açıklaması vardır.

 

Tersinim teorisi paralelinde olduğundan evrim teorisi taraftarları bunu kabul ederler mi bilemeyiz.

 

Doğruluğu kanıtlanmamış bir varsayıma körü körüne bağlanıp doğru kabul etmenin sonuçları önemli değildir. Bu öngörümüzün delilleri canlıların inkâr edilemeyen kompleks yapılarıdır.

 

Bütün canlılar türlerine uygun olarak mükemmel yaratılmışlar, yaşamak ve üremek için gerekli olan bütün mekanizmalar, yaşamsal avantajlar kendilerine eksiksiz verilmiştir.

 

Fakat zaman yeninin eskimesi gibi canlıları da eskitmekte, zaman içinde ihtiyarlamakta, yaşam avantajları zayıflamakta ve hatta bir kısmını kaybetmektedirler.

 

Dış şartların (mutasyonlar) çeşitliliği, gücü ve zaman tersinim olarak tarif ettiğimiz bu negatif değişimi derinden etkilemektedir.

 

Diğer ifade ile canlılar zaman içinde evrimleşme bir yana sahip oldukları yaşamsal avantajlarını kaybetmekte ya da zayıflatmakta tersinime uğramaktadırlar.

 

Örneğin bir canlı yaralanır, bir yerini kırar ya da hastalanırsa yaşam avantajlarının en önemlilerinden bir kısmını yitirmiş olur.

 

Bu arada savunma mekanizmaları zayıflar ya da tamamen kaybolabilir.

 

Yaşam avantajını kaybeden bir canlının sonu da şu ya da bu yolla ölümü yani yok olma demektir.

 

Anlatmaya çalıştığımız doğal seleksiyon yerine koyduğumuz doğal elenme mekanizması Darwin’in görmezlikten geldiği ekolojik düzen ile de tam manasıyla örtüşür.

 

Doğal seleksiyonun evrime neden olup olmadığı ise bir başka tartışma konusudur ama tüm doğal kanun ve ilkelere uyumlu olan, bu kanun ve ilkelerle desteklenen tersinim varsayımının evrime göre çok daha akılcı ve bilimsel olduğu açıktır.

 

Darwin de bu gerçeğin farkındaydı ve Türlerin Kökeni adlı kitabının sonlarında faydalı değişiklikler oluşmadığı sürece doğal seleksiyon hiçbir şey yapamaz demek zorunda kalmıştır.

 

Her zaman olduğu gibi bu günde rastlantılarla faydalı değişikliklerin nasıl oluştuğu konusunda evrim teorisi taraftarlarının birkaç zayıf varsayım dışında söyleyecek fazla sözleri yoktur.

 

Amerikalı ünlü biyokimya uzmanı Michael J. Behe Darwin'in Kara Kutusu adlı kitabında, doğal seleksiyon ile ilgili şunları söylemiştir:

 

-Eksiltilemez bir biçimde kompleks olan biyolojik bir sistemin varlığı, Darwin'in evrimine çok güçlü bir tehdit oluşturacaktır.

 

Çünkü biliyorduk ki, doğal seleksiyon sadece zaten önceden de çalışan sistemleri geçebilir. O halde, eğer bir biyolojik sistem aşama, aşama oluşmamışsa, geriye tek bir alternatif kalıyor demektir.

 

Tek seferde tam ve eksiksiz bir şekilde ortaya çıkmıştır ki, doğal seleksiyonun bunda hiçbir rolü yoktur.

 

Gerek teorinin kurucusu Darwin, gerekse günümüzün pek çok bilim adamı doğal seleksiyon mekanizmasının evrimleştirici bir gücü olmadığını bizzat kendileri de itiraf etmişlerdir:

 

Bu Konuda Charles Darwin:

 

-Teorimle ilgili güçlükler ve itirazlar şöyle sınıflanabilir.

 

Doğal Seçmenin bir yandan zürafanın kuyruğu gibi sinek kovmaya yarayan pek az önemli bir organ ve öte yanda, göz gibi şaşılası bir organ türetebildiğine inanabilir miyiz?

 

Günümüzün önde gelen evrimcilerinden biri olan, jeoloji ve paleoantropoloji profesörü Stephen Jay Gould ise doğal seleksiyonun evrimleştirici gücü olamayacağını şöyle ifade eder:

 

-Eğer evrimin her biri doğal seleksiyon tarafından desteklenen uzun bir ara aşamalar dizisi içinde ilerlemesi gerekiyorsa, nasıl yoktan böyle ayrıntılı bir şey elde ediyorsunuz?

 

Bir kanadın %2'si ile uçamazsınız. Başka bir ifadeyle, sadece (şu an onları gözlemleyemediğimiz için) çok daha ayrıntılı formlarda kullanılabilen yapıların bu başlangıç aşamalarını doğal seleksiyon nasıl açıklayabiliyor?

 

Bu aşamada bir nokta diğerlerinden önde geliyor: başlangıç evrelerinin çıkmazı. Mivart bu problemi en önemli problem olarak saptadı ve bu bugün hala devam ediyor.

 

Yukarıdaki eleştirilerin evrime gönülden inanmış bir bilim insanı tarafından yapıldığını dikkat çekeriz.

 

Eleştirmenin bu özelliği eleştirileri daha geniş ve derin bir boyutluk kazandırır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.