Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Kur'andaki bilgiler sadece ve sadece Gözlem ve Aydınlanma (satori, düşünce/mantık) ile elde edilmiş bilgilerdir. demiş Tengeriin boşig dur be hocam senni yürüttüğün yorum yada bilimsel olgular onun dışında bişy değil öle mi ünceden yazıp sana vermişler değil mi KURAN ı anlamak istiyorsan onu yorumlamıcaksın sadece özümsüceksin kuranı yorumlşamıcaksın bilimden uzak tutmayıda anlayamadım çok merak ediyorum bilim kime göre bilimdir acaba insana göre bakarsan başka sen ki inanmıyorsun zannedersem ALLAH ın sana verdiği aklı ilimi bir nevi tasviye ediyosun demekki ki bu kendi yorumum evrimci değilsende özür dilerim oluşan tek hücre verdi değil mi bilimsel düşünceyi sana bence sadece düşünce içinde düşünerek kısır durumlar oluşturuyor kalbinizi ALLAH a kpıyorsunuz inşallah ALLAH ıslah eder

 

Yazınızın taşıdığı anlamı çözmekte zorlansam da dilimin döndüğünce cevaplamak isterim.

 

Öncelikle hareket noktamız şu olmalı:

"Kur'an indiği dönemdeki insanlara hitap eden bir kitaptı..."

 

İnanç Hükümleri bir yana toplumsal hükümleri ile özellikle indiği dönem insanlarına hükmediyordu. Ve öyle ki içeriğindeki her bilgi ya da esin o dönemin insanlarının anlayabileceği, anlamlandırabileceği, kabullenebileceği ve yorumlayabileceği düzeyde idi.

 

Şimdi bugün Kur'an-ın "Bilimsel" olduğu iddia edilen bilgilerini ele alalım. Mesela göklerin genişlemesi ya da bir ceninin anne karnında geçirdiği süre. O dönemde ilgili ayetleri, o dönem insanlarına söylediğinizde ne anlıyorlardı?

 

Eğer o ayetler bugünkü Bilimsel bulguları anlatıyorlardıysa, bugün bile bir çok insan o bulguları anlamakta zorlanırken, ki bizzat benim kafam sayılsal derslere pek basmas, o dönemde oldukça geri düzeydeki insanlar nasıl anlıyorlardı? Eğer bugünkü bulguları anlatıyorduysa o bilgiler, demek ki o insanlar Kur'an okunduğunda hiç bir şey anlamıyorlardı, çünkü henüz o dönemi bırakın, 1400yıl sonra elde edilen bilgilerden bahsediyoruz. Ama ben şöyle diyorum, o dönem insanları Kur'an-ı pek ala anlıyorlardı. Öyle ki Kur'an-ın Halik mi yoksa Mahluk mu olduğu dahi tartışılabiliyordu. Hatta bu tartışmalar arasında insanları oyamak için Binbir Gece Masalları halkı oyalamak için ortaya çıkarılmıştır. Kısaca o dönem insanları Kur'an-ın neliğini tartışabilecek kadar Kur'an-ın söylediklerini anlıyordusalar, demek oluyor ki Kur'an-ın içeriğindeki her bilgi, o dönemde var olan, tespit edilebilen, anlaşılabilen bilgilerdi.

 

Ancak bugün bir çok insan çıkıp diyor ki; "Hayır efendim, cartlar curtlar işaret edilmiştir Kur'an-da...". Bu tamamen zorlama bir ifadedir. Çünkü Kur'an açıkça "Açık ve Anlaşılır" bir kitap olduğunu söylüyor. Demek ki Kur'an o dönemde çok rahat anlaşılan bir kitaptı. Eğer bugünün bu ağır bilgilerini içeriyorduysa, demektir ki o dönem insanları için anlaşılmaz bir kitaptı. Tabii ki bunun kabulü, hem Tarihsel gerçeklere aykırıdır, hem de büyük bir çelişkidir.

 

Ayrıca ben Aklı hiç bir şekilde tasviye edemem. Kaldı ki akıl ile hareket etmeyi olumsuz bulduğuma dair bir ima bile göstermedim. Sadece neyinne olduğunu söyledim. Aslına bakarsanız bu yazımda bile Akla sizden çok daha fazla önem verdiğimi görebilirsiniz, zira mantık kuralları ile bir akıl yürütme yapıyorum. Ve bana bundan başka bir sonuçta getirmiyor bu.

 

Ayrıca ben evrimci değilim. Lakin Evrim'in olup olmaması konusunda bir şey söyleyemem. Evrimin varlığı ya da yokluğu benim inandığımı etkilemiyor. Çünkü Evrimden yada Yaratılıştan ziyade özde olana bakıyorum. Neyse bunun açıklaması hem uzun, hemde bireysel bir görüş olduğu için pek gereksiz.

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Kur'an indiği dönemdeki insanlara hitap eden bir kitaptı..."

Hayır öyle değil arkadaşım..

Kur'an-ı Kerim'in içerdiği hükümler ve bildirimler dönemlik hükümler ve uygulamalar değildir..

Domuz eti o zamanda haramdı bu zamandada haramdır, günümüzde domuz etinin haramlığını ortadan kaldıracak bir durum söz konusu değildir..

İçkide öyle..

Namazda öyle..

Zekat hac vs herşey öyle..

Güzel ahlakın öğütlenmeside öyle..

Yani dönemlik ve belli zamanla sınırlı değildir..

Hükümlerin genel olduğu, hükümlerin kendi yapısından bellidir...

 

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayır öyle değil arkadaşım..

Kur'an-ı Kerim'in içerdiği hükümler ve bildirimler dönemlik hükümler ve uygulamalar değildir..

Domuz eti o zamanda haramdı bu zamandada haramdır, günümüzde domuz etinin haramlığını ortadan kaldıracak bir durum söz konusu değildir..

İçkide öyle..

Namazda öyle..

Zekat hac vs herşey öyle..

Güzel ahlakın öğütlenmeside öyle..

Yani dönemlik ve belli zamanla sınırlı değildir..

Hükümlerin genel olduğu, hükümlerin kendi yapısından bellidir...

Saygılar..

ek olarakta şunları belirtmek isterim ki:

Materyalistlerin en ısrarlı iddialarından biri, evrenin sonsuzdan beri var olduğu ve sonsuza kadar da varolacağı düşüncesidir. Bu sonsuzluk iddiasından hareketle de, evrende amaçsal bir yapının olmadığı ve evrenin tesadüfen oluştuğu gibi bir iddiada bulunmaktadırlar. Bu noktada kendilerine şu sorunun sorulması gerekmektedir : Bu evren nasıl ve nereden ortaya çıkmıştır? Bu sorunun iki cevabı vardır.

 

Birincisi materyalistlerin savundukları gibi, evren sonsuzdan beri mevcuttur. İkincisi ise teistlerin savundukları üzere, evren belirli bir süre önce yaratılmıştır. Modern bilimsel verilerin ortaya koyduğu gerçekler, evrenin hayranlık verecek şekilde hassas değerler sonucu meydana geldiğini göstermektedir. “Araştırmalar evrenin derinliklerine doğru ilerledikçe ve evrenin daha ilk aşamaları daha fazla bilinir hale gelince, sadece dünyanın etrafındaki güneş sistemi içinde veya Samanyolu galaksisinde değil, evrenin büyük patlama ile başlayan ilk saniyelerinden beri her anında çok hassasça ayarlanmış kritik bir düzenin olduğunun ortaya çıkması, rastlantısallığa dayalı iddiaları, inanılması çok zor bir duruma düşürmüş gibi gözükmektedir. Evrenin hem ezeli değil zaman içinde var olmuş olması, hem de var oluşunun başından beri canlı hayatın oluşumu ve yaşaması ile yakından ilişkili, hatta doğrudan bağlantılı bir çok farklı unsurun ve özelliğin, çok hassas dengeler ve düzenler içinde gelişimini sürdürmekte oluşu, insanın evrende rastgele bir kaynaktan tesadüfen ortaya çıkmış, evrenin kalan kısmından izole olmuş, yalnız ve yabancı bir çingene gibi olduğu iddiasının, ne bilimsellik ve nesnellik ve ne de felsefilik ve rasyonellik adına savunulabilecek fazla kesinlik ve hatta ihtimaliyet değeri taşımadığını göstermektedir”.

 

Evrenin oluşumunun ilk anlarının ortaya konulmaya çalışıldığı İlk Üç Dakika adlı eserin yazarı ünlü fizikçi Steven Weinberg, bu kitabın girişinde şu ifadeleri kullanmaktadır: “ İlk saniyenin ya da ilk dakikanın, ya da ilk yılın sonunda evrenin neye benzediğini söyleyebilmek müthiş bir şeydir. Bir fizikçi için, işleri sayılara dökebilmek, falanca zamanda evrenin sıcaklığı, yoğunluğu ve kimyasal bileşimi filanca değerlerdeydi diyebilmek keyif vericidir. Doğru, tüm bunlardan kesin olarak emin değiliz; ama artık bu tür şeylerden söz edebilmemiz heyecan vericidir.” Evrenin başlangıcı kadar zamanın başlangıcı da üzerinde oldukça düşünülmüş konulardandır. Einstein’ın ortaya koyduğu İzafiyet Teorisi zamanın mutlak olmadığını ve onun hız ve çekim gücü gibi değişkenlerden etkilendiğini gösterdi. Bu teori, uzayı, hareketi ve zamanı birbirine bağladı ve uzayla hareketin olmadığı bir ortamda zamanın da olamayacağını gösterdi. 1970 yılında Stephan Hawking, Roger Penrouse ile birlikte Einstein’ın formüllerinin ortaya koyduğu evrenin zaman içinde bir başlangıcı olduğunu, bir kez daha ispatladılar. Paul Davies, zamanın başlangıcı ile ilgili şöyle söylemektedir: “ Bu sonucun önemi göz ardı edilmemelidir. Bir çok kişi şöyle bir soru sormaktadır: Büyük Patlama nerede gerçekleşti? Patlama, uzayın bir noktasında oluşmadı. Uzayın kendisi Büyük Patlama ile oluştu. Benzer bir soru üzerine de aynı güçlük gözükmektedir: Büyük Patlama’dan önce ne oluyordu? Cevap, “öncesi yoktur” şeklindedir. Zamanın kendisi Büyük Patlama ile başladı.” “Big Bang olayının ilk saniyelerinde neler olup bittiği de bilimsel olarak ispatlanmıştır. Parçacık Fiziği’nde son yıllarda görülen hızlı gelişmeler, sonucunda atom altı parçacıkların nasıl ortaya çıktığı konusunda laboratuvarlarda benzer şartlar düzenlenmesi suretiyle bazı açıklamalar getirmiştir. Buna göre çok yüksek sıcaklık değerleri altında; elektron, proton, nötron ve nötrinoların fotonlarla birlikte nasıl bir reaksiyona girdikleri ve reaksiyon sırasında nasıl davrandıkları görülmüştür. Atomların, daha sonra da moleküllerin ve nihayet moleküllerden de maddenin nasıl yaratıldığı saniye dilimleri arasında aşama aşama anlaşılmıştır. Big Bang’ten önce hiçbir şey yoktu. Madde yoktu, enerji yoktu, uzay yoktu…zaman yoktu, mekân da yoktu. Bu ‘yok’ ifadesini insan zihninin tam olarak kavraması çok zordur. Çünkü ‘yok’ luk, ancak ‘var’ lığa göre tanımlanan bir kavramdır. Yok’luğu tarif edecek bir kelime, onu belirleyecek bir sıfat da yoktur. Yokluğu matematikteki sıfır kavramı ile de tanımlamak imkânsızdır. Sıfır, var olmayan bir kemiyetin (nitelik) adıdır. Yoklukta nitelik ve nicelik de olmadığından sıfır kavramı da kullanılmaz. Bu durumda, Big Bang’ten ‘önceki zamanda’ neler olduğu sorusu, mantık dışıdır. Çünkü zaman da Big Bang ile yaratılmıştır. Maddenin yaratılmaya başladığı ‘an’ zamanın da yaratıldığı ‘an’ dır. Evrenin yaşı 15 milyar yıl ise, “30 milyar yıl önce ne vardı?” sorusu hiç anlamı olmayan bir soruşturmadır. Çünkü, 30 milyar yıl önce ‘zaman’ yoktu ki, ‘ne vardı’ sorusuna bir cevap arayalım.” David Darling, Derin Zaman (Deep Time) isimli eserinin başlangıç bölümünde âdetâ bir şiir gibi, şu satırlara yer vermektedir: “Zaman yoktu, uzay yoktu.. Madde ve enerji de yoktu.. Hiçbir şey yoktu.. En küçük bir nokta, boşluk bile yoktu. Bu yokluktan küçücük, olağan üstü bir kıpırtı belirdi.. Ufacık bir titreme.. Hafif bir dalgalanma, belli belirsiz bir girdap.. Bu kozmik kutunun kapağı açıldı ve altından yaratılış mucizesinin filizleri belirdi…”

 

Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyüktür. Ancak insanların çoğu bilmezler. Mü’min Suresi Ayet 57

sanırım bi kaçınız anlamışsınızdır kendiliğinden değil Yaratıcı tarafından varolduğumuzu ve yok sayılamayacağımızı!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir kopyala yapıştırcı daha.

Güzel arkadaşım, bu siteleri seneden önce bizler defalarca okuduk.

Ayrıca sorduğun ruhla, yaratılışla ilgili bilgiler defalarca yazıldı.

Forum'un arama tuşu var. Arar okursun.

Kendi fikirlerinle tartışırsan senin için daha yararlı olacaktır.

 

Ha bu arada hoş geldin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir kopyala yapıştırcı daha.

Güzel arkadaşım, bu siteleri seneden önce bizler defalarca okuduk.

Ayrıca sorduğun ruhla, yaratılışla ilgili bilgiler defalarca yazıldı.

Forum'un arama tuşu var. Arar okursun.

Kendi fikirlerinle tartışırsan senin için daha yararlı olacaktır.

 

Ha bu arada hoş geldin.

kopya yada kendi yazım farkedermi?ayrıca burda anlatılmak istenenle ilgilen istersen ve sorduğum sorunu cevabı verilsin lütfen !!!

 

bu arada hoşbuldum :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kopya yada kendi yazım farkedermi?ayrıca burda anlatılmak istenenle ilgilen istersen ve sorduğum sorunu cevabı verilsin lütfen !!!

 

badican, hoşgeldin

 

Soru sormuşsun ama hayali cevabınıda kendin birsürü vermişsin (yada yapıştırmışsın), bizden istediğin nedir? biraz daha basitleştirsen yardımcı olabiliriz belki.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayır öyle değil arkadaşım..

Kur'an-ı Kerim'in içerdiği hükümler ve bildirimler dönemlik hükümler ve uygulamalar değildir..

Domuz eti o zamanda haramdı bu zamandada haramdır, günümüzde domuz etinin haramlığını ortadan kaldıracak bir durum söz konusu değildir..

İçkide öyle..

Namazda öyle..

Zekat hac vs herşey öyle..

Güzel ahlakın öğütlenmeside öyle..

Yani dönemlik ve belli zamanla sınırlı değildir..

Hükümlerin genel olduğu, hükümlerin kendi yapısından bellidir...

 

Saygılar..

Sayın Xlark...

Biraz insaf ederek okuyunuz iletimi.

Benim söylediğim ile sizin söylediğiniz şey arasında tek bir benzerlik var mı?

Ben neyden bahsetmişim, siz neyden?

Ben ibadetlerin neliğinden ya da domuz etinin haramlığından mı bahsetmişim?

Benim bahsettiğim şey açıktır.

 

Bugün "Bilimin bazı nüvelerini ve bulgularını nitelediğini" iddia ettiğiniz Kur'an ayetleri,

O dönemde okunurken insanlar ne anlıyorlardı?

 

Mesela "Evren'in Genişlemesi" ile ilgili ayet okunduğunda aynı şeyi mi anlıyorlardı?

Ya da Cenin ile ilgili ayetlerde...

Ya da vesair...

 

Eğer aynı şeyi anlıyorduysalar bu adamlar o ayetlerin nitelemelerini anladıkları halde değerlendiremeyecek kadar saf mıydılar?

 

Bahsettiğim şey ile söylediğiniz alakalı değildir.

 

Kur'an-ın bilgilerini "Bilimsel" göstermeye çalışmak, sadece abartıdır.

 

Kur'an-ın "Evrensel"liğinin ne demek olduğunu BilmeMEkten ileri gelir...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kuran-ı kerimi açıp baktıgında neyin nasıl oldugunu görürürsün bi kuranı bilen kişi olarak söylüyorum kalkıpta kimse dini tartışamaz herkesin dini kendine..................

 

Ne olcak şimdi biz senden izin almadan islamı tartıştık.Ne yapacaksın forumdan mı atacaksın bizi ?.Kuranı iyi bildiğini iddia ediyorsun ama şimdiye kadar ben bir şey göremedim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bahsettiğim şey ile söylediğiniz alakalı değildir.

Ben ifadenizi baz alırım..

"Kur'an indiği dönemdeki insanlara hitap eden bir kitaptı..." demişsiniz..

Gerçi bu ifadenizin öncesindne yada sonrasında yukarda kastetiğiniz şeylerdende bahsetmişsiniz ama ben isizn bu ifadenizde haramlar helaller yada serbestleride kapsadığınızı algıladım..

Yanlıyorda olabilirm..

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

arakdaşım bende bilimle ilgileniyorum merak etme hadi bakalım zaman verdim bilime o övdüğün bilim adamları ve siz bu küresel sınmayı duruabiliyomusunuz bakalım bilimi övenler evrenni ne akdar büyük olduğunu sen sölemişsin ağzınla o zman oluştuğu zamanı sırayı bilirsin bunlarını hızlarında olsun oluşum sıralarında olsun nasıl bi ahenk ve ince düşünce var onuda biliyosundur ALLAh ın hikmetini bulabilirsin buralarda patlama yavaş hızlı olsaydı nelerin olabileceğini az çok kavrarsın ki bir palama bile insanlığa en basitinden nükleer bomdba patladığı yerdeki zararı ve ölümleri açıklıyor değil mi big bang gibi milyonlarla ifade eedilen bir patlamada insan oğlunun oluşması nasıl açıklanır soğudu gibi cevapları kabul etmiyorum unutma hala evrende o rtadyasyon var ve hala dolanmakta ki dünyadan milyonlarca nötrino geçiyo ve bu nötrinolar bir tane molekülle bir oluşum gerçekleştirmiyor yani bunlar basit şeyler değil ALLAh ın hikmetini görebilirsin 1922 yılında mısırlılar ve ondan öncekilerin böle bir gözlem bulduklarını sanmıyorum red shift adı altında evrenni gelnişlediğini buldupğğunu bilirsin yada okuyup öğrenirsin kırmızya kaymadır kuran ı kerimde zirayat 47 de var en basitinden kendine bak bi düşün senni gibi komplex yapı nasıl olurda bağlıdır birbirine aminoasitler peptitdler hücreler yani bu işler kolay işler yada çok basit düşünülecek durumlar değildir

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kur'an-ın "Evrensel"liğinin ne demek olduğunu BilmeMEkten ileri gelir...

 

Sayın Boşig,

 

Biz dostların Kur'an'ın nasıl evrensel olduğunu bilemiyoruz.

Bilmemek ayıp değil.

Hoş görerek ve de izah ederek bizlere yardımcı olmayı istermisin ?

 

Selam.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kendi beynindeki yitik hücrelerin bunlarımı söylüyor ALLAH YOK TUR....tamam senin için yok sa bu kadar gayret niye ki....Allah sız bir hayat la baş başa yaşa ..ama senin söylemek istediğin bu deil...sofistik bir şey Allahın varlığına inanmak...Nietzsche tanrı'yı öldür dük demişti.....kendisi de öldü kim öldür dü ? acaba....peki senin ölümünün kimin elinde ?

...

bence sen dini felsefe ye bağdaştırma ve kesinlikle papazların bile kabul ettiği bir Allah inancını yargılama...ama şu soru olabilir bizim beynimizce düşündüğümüz Allah tabiri ne kadar doğru bir tabir ? bunu diyosan farklı olur ama Allah yok diyosan....

...

allasen bak şu şiir e

...

Sana bakmak bir beyaz kağıda bakmaktır

Herşey olmaya hazır

Sana bakmak, suya bakmaktır

Gördüğün suretten utanmak

Sana bakmak,

Bütün rastlantıları reddedip bir mucizeyi anlamaktır

Sana bakmak,

Allaha inanmaktır

 

Yılmaz Erdoğan

:sorcerer:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Boşig,

 

Biz dostların Kur'an'ın nasıl evrensel olduğunu bilemiyoruz.

Bilmemek ayıp değil.

Hoş görerek ve de izah ederek bizlere yardımcı olmayı istermisin ?

 

Selam.

 

Sayın Bilimselci,

Bunu daha önce çokca vurguladım aslında...

Bakınız:

"Recm" "4 Kadınla Evlenmek" "El Kesme" "Kısas" "Miras ve Mirasta kadının yeri" "Şura seçimi" veyahut Kur'an-ın diğer tüm toplumsal normları veya öğütleri ve belirtkeleri, "Ortaya Çıktığı döneme ait" ve Araplara yönelik, evrensel olmayan ve hatta Hz. Muhammed vefat ettikten en fazla 30 yıl sonra bir kısmının işleyişi durdurulmuş olan kurallardır. Mesela Emevilerle birlikte Şura vs. kaldırılmıştır. Veraset usulü getirilmiştir ve bu türlü değişiklikler "Kaçınılmazdır", tarih boyunca da olmuştur, olacaktır...

 

Kur'an-ın "Evrensel" yönü ise "İnanç" hükümleridir bana göre...

Mesela "Tanrı'nın tek olması" evrensel bir görüştür. Ki bu evrensellik "Herkesin Kabul etmesi/edebilmesi" açısından değildir yine bana göre. Her dönemde kabul edilebilir olmasından kaynaklanır. Yani böyle bir görüş/kabul/inanç zamanın gerisinde kalamaz. Siz mesela bir Tanrı'nın varlığını kabul etmesenizde Panteistler, Panenteistler, Deistler bir Tanrı'nın varlığına inanabilir, kaldı ki "Bilim"e karşıt bir durum sergilemez bu. Her zaman kabul edilebilecek, "Öyle olmadığı" ispatlanamayacak bir kabuldür, lakin şu da vardır ki öyle olduğu da ispatlanamaz... İşte tam da bu yüzden "İnanç" Bireysel olmak "Zorundadır". Ve İnançların "Evrensel" bir yönü de budur; bireysel olmalarıdır. Kur'an-ın Toplumsal nüvelerini ve öğütlerini ortaya çıktığı zamana bırakın, geriye kalan şey Bireysel bir İnançtan başka bir şey olmayacaktır. Tabi ki bunlarda tüm inançların ortak paydası olmaktadır hemen hemen...

 

Kısaca Kur'an-ın "Evrensel özellikleri" olarak ele aldığım yönü, her dönemde kabul edilebilir olan ve kabulde edilen Tanrı'ya ait nitelemesidir.

 

Ha, ama bir gün gelir ki bakarsınız yer yüzünde tek bir insan bile artık Tanrı'nın "Tek"liğine inanmıyor ve hatta varsa bile Tanrı'nın tek olmadığını ispatlamıştır, işte o zaman artık bu görüş Evrenselliğini yitirmiştir...

 

Kur'an-ın Evrenselliğinden anladığım (doğru yada yanlış) budur ve bundan fazlası değildir... Aksinin ispatlanması için, Tanrı'nın olMAdığının ispatlanması gerekmektedir.

 

Ayrıca bu Evrenselliği "Bilim" açısından ele almayınız. Çünkü en baştan "Bilim"den veyahut bilimsel bir veriden bahsetmiyoruz. Bir düşünceden, duygudan, inançtan bahsediyoruz. Bilimsel olarak Evrenselliğin ne manaya geldiğini biliyorum, Kur'an-ın evrensel olarak anladığım özelliği Bilimsellik arzetmez. Ne kadar pek sevilmese de bir Felsefe/Görüş kalacak bir bilgidir o kadar... Ha ama Kur'an hakkındaki bu anlayışımın karşılığı "Evrensel olmak" değildir de başka bir şeydir; onu da siz ya da bir başkası tarafından dile getirildiği zaman anlamlandırırım...

 

Ayrıca sizlere yardımcı olmak haddim değil.

Yazımda eksikliğim ya da yanlışlığım varsa (ki olabilir) yardımcı olacak olan sizsiniz, o şeref size ait...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nietzsche tanrı'yı öldür dük demişti.....kendisi de öldü kim öldür dü ? acaba....peki senin ölümünün kimin elinde ?

 

Nietzsche Tanrı'nın olmamasından çok Tanrı'nın varsa bile yok olduğuna inanmak gerektiğinide söylemiştir. Yani insanın Tanrı'yı öldürmesi gerektiğini belirtmiştir. Çünkü ona göre her ne şekilde olursa olsun bir Tanrı inancı, insanı sınırlandıran en temel görüştür. O yüzden Nietzsche Tanrı'yı öldürmüştür...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Boşig,

 

Senin Kültür seviyenden "Kur'an evrenseldir" kararının çıkmasını ilginç karşıladım doğrusu.

"Kur'an evrenseldir" iddianı, Allahın tek olduğu ile izaha çalışman da ayrıca dikkat çekici.

Allahın tek olduğunu sadece Kur'an iddia etmiyor.

 

Önce Evrenselliğin ne olduğuna bakalım:

Tüm insanlık tarafından genel kabul görmüş olgu ve görüşlere "evrensel kabul" denmektedir.

 

1- Yazının başında bahsettiğin Muhammed ve onun döneminden sonra uygulanan islami hükümlerin tümü o zamana ve topluma aittir, yanlıştır evrensel olamaz. Bunlar tartışıldı. Veraset hükmü de, diğerleride..

 

2- Tek tanrı düşüncesi de, din olgusu da evrensel olamaz. Kaldıki bir milyara'a yakın ateist insan vardır yeryüzünde.

 

3- Bir olgunun evrensel olup olmaması bilimsel ölçülerle mümkündür. Aksi, kişisel yada toplumsal görüşler olacaktır..

 

4- Maddeyi temel kabul eden bilim, madde dışındaki olguyu incelemeye almaz, var olan ilkeleri ile yok kabul eder. Bu kabulle her türlü ruhsal tanım (metafizik/idealist), evrensel değildir.

 

5- Sonuç; Her toplumun değişik şekilde biçimlendirdiği, bir kitapta topladığı Din hükümleri ve Allah tanımı, kendi yerel kültürleridir evrensel olamaz.

 

Selamlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Boşig,

 

Senin Kültür seviyenden "Kur'an evrenseldir" kararının çıkmasını ilginç karşıladım doğrusu.

"Kur'an evrenseldir" iddianı, Allahın tek olduğu ile izaha çalışman da ayrıca dikkat çekici.

Allahın tek olduğunu sadece Kur'an iddia etmiyor.

 

Önce Evrenselliğin ne olduğuna bakalım:

Tüm insanlık tarafından genel kabul görmüş olgu ve görüşlere "evrensel kabul" denmektedir.

 

1- Yazının başında bahsettiğin Muhammed ve onun döneminden sonra uygulanan islami hükümlerin tümü o zamana ve topluma aittir, yanlıştır evrensel olamaz. Bunlar tartışıldı. Veraset hükmü de, diğerleride..

 

2- Tek tanrı düşüncesi de, din olgusu da evrensel olamaz. Kaldıki bir milyara'a yakın ateist insan vardır yeryüzünde.

 

3- Bir olgunun evrensel olup olmaması bilimsel ölçülerle mümkündür. Aksi, kişisel yada toplumsal görüşler olacaktır..

 

4- Maddeyi temel kabul eden bilim, madde dışındaki olguyu incelemeye almaz, var olan ilkeleri ile yok kabul eder. Bu kabulle her türlü ruhsal tanım (metafizik/idealist), evrensel değildir.

 

5- Sonuç; Her toplumun değişik şekilde biçimlendirdiği, bir kitapta topladığı Din hükümleri ve Allah tanımı, kendi yerel kültürleridir evrensel olamaz.

 

Selamlar.

 

Sevgili bilimselci, gayet güzel açıkmamışsın, eline aklına sağlık.

 

Ben de bazı husulara dikkat çekmek isterim:

 

Kısaca Kur'an-ın "Evrensel özellikleri" olarak ele aldığım yönü, her dönemde kabul edilebilir olan ve kabulde edilen Tanrı'ya ait nitelemesidir.

 

Ha, ama bir gün gelir ki bakarsınız yer yüzünde tek bir insan bile artık Tanrı'nın "Tek"liğine inanmıyor ve hatta varsa bile Tanrı'nın tek olmadığını ispatlamıştır, işte o zaman artık bu görüş Evrenselliğini yitirmiştir...

 

Kur'an-ın Evrenselliğinden anladığım (doğru yada yanlış) budur ve bundan fazlası değildir... Aksinin ispatlanması için, Tanrı'nın olMAdığının ispatlanması gerekmektedir.

...

 

1. Zaten sevgili bilimselci söylemiş: Dünya'da 1 miyar civarında ateist/agnostist insan var.

2. Bunlara ilah kavramı olmayan budizm, konfüçyüsizm, taozm gibi din mensuplarını ekleyin.

3. Bunlara "çok ilahlı" hinduizmi, paganist/animist inançları ekleyin.

4. Geriye sadece Yahudi kökenli semavi/göksel/gezegen tapınımına dayalı üç din kalır.

5. Yahudi kökenli dayalı dinlerden Hristiyanlık ile Müslümanlık ve Museviliğin Tanrı'ya ilişkin nitelemeleri çok farklıdır. Hirsitiyanlıkta sevecen, "merhametli bir baba"dır Tanrı. Musevilik ve Müslümanlıkta ise, "çocuklarına/kullarına/kölelerine dayak atan, sevdiğini tam seven, sevmediğinin derisini tazeleyip tazeleyip haşlayan bir korku sembolü"dür Tanrı. Yani Tanrı'nın nitelikleri üzerinde Hristiyanlık ile diğer semitik dinler arasında bile uyuşma yoktur.

 

Yani sevgili boşig, Kuran'ın evrensel olmasına neden olarak aldığın tek gerekçe oldukça tartışmalı ve üzerinde uzlaşma olmayan bir husustur.

 

Bunu bizim söylememize gerek görmüyorum, sen bunu kendin görebilecek şekilde sorgulayabilecek cesarete ve bilgiye, araştırma azmine sahipsin. Zira, okumaktan, öğrenmekten, düşünmekten ve sorgulamaktan korkmadığı yazınlarınla gösteriyorsun zaten. Bazen bizim de yıllarca dikkatimizden kaçan şeyleri görüyor, bizimle paylaşıyorsun. Bizim de faydalanmamızı sağlıyorsuın.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

...

Ha ama Kur'an hakkındaki bu anlayışımın karşılığı "Evrensel olmak" değildir de başka bir şeydir; onu da siz ya da bir başkası tarafından dile getirildiği zaman anlamlandırırım...

 

Ayrıca sizlere yardımcı olmak haddim değil.

Yazımda eksikliğim ya da yanlışlığım varsa (ki olabilir) yardımcı olacak olan sizsiniz, o şeref size ait...

 

Sayın Bilimselci

Sayın BrainSlapper...

 

Zıt düştüğümüz bir konuda olsa ılımlı yaklaşmanız beni sevindirdi.

 

Açıklamalarınız doyurucu aslında...

 

Sadece biraz farklı ele almış olduğumu ifade etmek isterim...

Lakin bu da son derece göreceli bir Evrensellik anlayışı olmuş anlaşılan. :)

 

Neyse,

Herşeyin doğrusunu bileceğim gibi bir durumum olamaz değil mi?

Benimde hatalarım olabilir...

 

Benimki sadece bir görüştü...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Bilimselci

Sayın BrainSlapper...

...........

Benimde hatalarım olabilir...

Benimki sadece bir görüştü...

Saygılarımla...

 

Sayın Tengeriin boşig,

 

Bu yapıdaki bir insanın bizlerden daha az hata yapacağına inanıyorum.

İnsanlara ve bizlere örnek oluyorsun sevgili dostum. :clover:

 

En iyi dileklerimle..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

1- Yazının başında bahsettiğin Muhammed ve onun döneminden sonra uygulanan islami hükümlerin tümü o zamana ve topluma aittir, yanlıştır evrensel olamaz. Bunlar tartışıldı. Veraset hükmü de, diğerleride..

 

2- Tek tanrı düşüncesi de, din olgusu da evrensel olamaz. Kaldıki bir milyara'a yakın ateist insan vardır yeryüzünde.

 

3- Bir olgunun evrensel olup olmaması bilimsel ölçülerle mümkündür. Aksi, kişisel yada toplumsal görüşler olacaktır..

 

4- Maddeyi temel kabul eden bilim, madde dışındaki olguyu incelemeye almaz, var olan ilkeleri ile yok kabul eder. Bu kabulle her türlü ruhsal tanım (metafizik/idealist), evrensel değildir.

 

5- Sonuç; Her toplumun değişik şekilde biçimlendirdiği, bir kitapta topladığı Din hükümleri ve Allah tanımı, kendi yerel kültürleridir evrensel olamaz.

 

Selamlar.

 

Size göre Kur'an-ı Kerimde ki hiç bir bilgi evrensel bilgi değildir..

Örneğin Kur'an-ı Kerimde içki haram kılınmıştır ama siz içkiyi savundunuz, oysa evrensel bir bilgidir ki, "içki sağlığa zararlıdır."

Buna benzer daha bir çok örnek var..

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Size göre Kur'an-ı Kerimde ki hiç bir bilgi evrensel bilgi değildir..

Örneğin Kur'an-ı Kerimde içki haram kılınmıştır ama siz içkiyi savundunuz, oysa evrensel bir bilgidir ki, "içki sağlığa zararlıdır."

Buna benzer daha bir çok örnek var..

Saygılar..

 

Ölçüyü kaçırırsan yemekte zararlıdır ama aklı başında olan hiç bir insan genelleme yapıp yemek zararlıdır demez

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ölçüyü kaçırırsan yemekte zararlıdır ama aklı başında olan hiç bir insan genelleme yapıp yemek zararlıdır demez

kendi ağzınla söledin işte ölçü!!Hz. peygamber zamanında içkinin ölcüsü kalmamıştı çünkü beyini uyuşturup kendinden geçiriyodu insanı..şimdide aynı deilmi!!ölçülü içen varmı acaba içkinin manevi bakımdan azıda zarar fazlasıda zarardır!ne yani azından bişe olmaz die şimdisigaramı içelim!!azla başlar sora çoğalır!!tıpkı sizin düşünceleriniz gibi bir iki soru düşünürsün sora bu soruları sorularla onlarıda yeni sorularla derken bi bakmışsın çıkmazın içindesin ve sora en iisi bunlara kafa yoracağıma bu sorumluluktan kaçayımda varsada nasıl olsa kebab olacaz mantığı gelir peşinden !!en iyisi inkar etmek denir!!iyi özetledim siz sanırım ..güzel bir örnek olarak alabilirsin içkinin azınında çoğununda zarar olabileceğini!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Size göre Kur'an-ı Kerimde ki hiç bir bilgi evrensel bilgi değildir..

Örneğin Kur'an-ı Kerimde içki haram kılınmıştır ama siz içkiyi savundunuz, oysa evrensel bir bilgidir ki, "içki sağlığa zararlıdır."

Buna benzer daha bir çok örnek var..

Saygılar..

 

Alkol tarihçesi insan tarihçesi kadar eskidir. Arkeolojik kazılarda MÖ 4000 yıllarında mezepotamyada şarap kablarına rastlanmıştır. Bu kadar eski olan alkol-insan tarihinde, alkolün insanlara olan etkileri ve sonuçları da bilinmekte idi.

 

"Evrensel kabuller" bilimle birlikte yanlışların ve doğruların ayıklanması sonucu ortaya çıkan insanların genel kabulleridir. Bu genel kabullere dinler, ayakta durabilmek amacı ile sahip çıkmak zorunda kalmışlardır.

 

Dinler genel kabullere hem sahip çıkmışlar, hemde bilimsel olmadığı için yanlış yorumlamışlardır. Alkolun bir damlasına bile haram gözü ile bakan dinler, ilaç sanayinde kullanılacak gerçeğini bile bilememişlerdir.

 

Az miktarda alkolün insana keyf verdiğini ve rahatlattığını bilen islam kültürü, cazip gözükmek amacı ile 2. yaşamda da musluklarla ırmaklarla alkolün var olabileceğini söylemiştir.

 

Dinler evrensel kabullerin tümünü yanlış yorumlarlar. Çünkü bilimsel değil, yerel kültürleri ile yorum yaparlar.

 

Kur'an'ın alkol hakkındaki görüşü evrensel değildir. "Alkol fazla alındığında zarardır" evrensel görüş, bilim tarihinden kopyadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.