Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

İslam dinini bildiren Hazreti Muhammed kudsal kitap Kur'an-ı Kerim ile "TANRI" kavramını reddeder; "tanrı" nın varolmayıp "sadece ALLÂH'ın mevcud" olduğunu vurgular! Bu gerçeğin farkında mıyız?

 

En ilkelinden gelişmişine kadar, hemen herkesin, düşüncesinde bir "TANRI" kavramı vardır… O'na kızar, O'nu sever, O'nu yargılar, Zaman zaman yaptığı yanlış (!) işleri yüzünden O'nu itham eder; adeta O'nu yukarıda bir yıldızda ya da galaksinin herhangi bir yerinde boşlukta oturmakta olan tonton bir dede, ya da celalli bir sultan gibi hayal ederiz!.

Biraz daha geniş düşünenler ise, bu hayalimizde var kabul ettiğimiz "TANRI"nın gerçekte varolmasının mümkün olmadığını belirterek; "biz tanrıya inanmıyoruz" derler ve bu yüzden de "ateist-tanrı tanımaz" olarak adlandırılırlar…

Oysa gerçekte, ne tanrı tanımazların (ateistlerin), ne de duyduklarına göre hiç düşünmeden şatlanma yollu bir tanrı var sananların; Hz. Muhammed'in açıkladığı "ALLÂH"tan haberleri yoktur!

Bu yüzdende "Tanrı" ile "ALLÂH" kavramlarını aynı zannedip hatta sanki iyi bir iş yapıyor sanısı ile "ALLÂH" yerine dillerine "TANRI" kavramını dolarlar… Aslında yaptıkları doğrudur; zira onlar gerçekten "ALLÂH"tan ve "ALLÂH" kavramından sözetmeyip, hayallerinde varsaydıkları "TANRILARINDAN" bahsetmektedirler…

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şunu kesinlikle bilelim ki…

Resulullah Muhammed Mustafa aleyhisselam ve Kur'an-ı Kerim şu çok önemli gerçeği vurgulamaktadır;

ÖTEDE ya da ÖTENDE bir TANRI yoktur; SADECE "ALLÂH" vardır!.

"ALLÂH"ı hakkıyla idraka çalışmadılar…(22-74)

Ayeti bizim bu konudaki ihmalimize işaret eder…

Biline ki…

Dilimizdeki "TANRI", "İLAH", "MABUD" kelimeleri ile bunların İngilizce'deki karşılığı olan "GOD", Fransızca'da karşılığı olan "DİYÖ", Almanca'da karşılığı olan "GOT" kelimeleri hep "TAPINILACAK bir varlık" kavramını ifade eden kelimelerdir…

Yani, insanlar, bu kelimeler ile ÖTEDEKİ bir mabuda, ilaha, tanrıya işaret ederler!.

"ALLÂH" kelimesi ise ÖZEL olarak bir varlığın ismidir!.Ki biz,O varlığa işaret etmek ve O varlığı tanıtmak için, ya çeşitli vasıflarıyla tarif ederiz; ya da bu vasıflarını çeşitli isimlerle işaret ederiz…Ancak, bütün bu isimler, hep, O varlığın, sadece ve sadece çeşitli vasıflarına işaret eder; ve o vasfı yönünden O'nu tarif eder…

Mesela, bu fakire "HULUSİ" derler…Bu isim, O'nun özel ismidir…Herhangi bir lisana bu ismi çeviremezsiniz…İngilizce de olsa, Fransızca da olsa hep gene "HULUSİ" denmek zorunluluğu vardır…

İşte bunun gibi, "ALLÂH" isminin de, ÖZEL bir varlığın ÖZEL ismi olması nedeniyle, başka bir kelimeye çevrilmesi, veya başka bir kelimeyle anılması mümkün değildir…

Esasen, yukarıda belirttiğimiz gibi, diğer kelimeler "tanrısallık kavramına" işaret ederken; "ALLÂH" kelimesi ise tamamiyle ÖZEL bir VARLIĞA işaret eden ÖZEL bir isimdir…

Bu sebebledir ki, tanrısallık ifade eden hiç bir kelime, asla "ALLÂH" kelimesinin yerini tutamaz!.

"ALLÂH" yerine "TANRI" kelimesini kullananlar, bunu ya cahillikten, bilgisizlikten kullanmaktadırlar; ya da kavranış yani idrak yetersizliğinden konuyu değerlendirmedikleri için yapmaktadırlar…

alıntı :ahmet hulisi(google dan ahmet hulisi yazın bu konu üzerine 40 küsur yıl araştırma yapmış bir araştırmacı yazardan sorularınıza cevap bulacaksınız)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu sebebledir ki, tanrısallık ifade eden hiç bir kelime, asla "ALLÂH" kelimesinin yerini tutamaz!.

 

Doğru söylüyorsun. Allah kelimesi, Arap kültüründe yaratıcı olarak icat edilen özel bir isimdir. Hulusi gibi. Hulusi'ye karşılık onu tanımlayacak başka bir isim yoktur.

 

Ancak şöyle düşünürsek(mantıkça), Hulusi ismi canlılardan bir insana hatta bir erkek insana konulan isimdir. Hulusi dendiğinde bir erkek insan akla gelmektedir.

 

Allah'ta öyledir. Allah denince Arap kültürüne ait bir YARATICI akla gelmektedir. Mazdah diyince de akla Zerdüş kültürünün yaratıcısı gelmektedir.

 

Biz, bir yaratıcıya inanmayanlar için Allah, Mazdah veya her hangi bir yaratıcı ismi biribirinden farklı değildir. Sadece insanlar tarafından icat edilmiş bir yaratıcıya(!) tekabül etmektedir.

 

Çeşitli kültürlerce icat edilmiş, harf sırasına göre, sadece bilinen yaratıcıların isimleri şunlardır. Allah, Al-ilah, An, Anlil, Anu, El, Eloh, Eloha, Elohim, Eros, Ellah, El-lat, Dei, Dingir, Hodaney, Horus, Hunab-Ku, Hüda, İsis, İho, Lo, Menat, Manitu, Khoda, Kybele, Mazdah, Nirvana, Paluga, Ra, Rabb, Tao, Teng, Tengri, Thien, Theo, Torah, Törü, Töre, Tüz, Tüzen, Tanrı, Uwoluwo, Uzza, Yehova, Yezdan, Zarvan, Zeo, Zeus, Zui.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kul olarak yapmış olduğun iş için eğlenceden bahsettim.

Demek ki neymiş, arada kıyas olamayan konuları kıyasa kalkışmayacakmışsın.

 

Bu, dincilerin en çok başvurduğu yöntemdir. Alaka olmayan şeyleri kendileri kıyaslarlar, bunlar arasında kıyas olamayacağını belirttiğimizde "ama o yaradan, sonsuz kudretli" deyip çıkarlar. E madem öyleyse niye kıyas ediyorsun? Yerse diye!!!

 

Bu "sonsuz kudretli" argümanını kullanarak içinden çıkılmayacak bir mesele yoktur. En olumsuz konuyu ortaya koy, tanrının sonsuz kudreti ile o olumsuzluğu olumluluğa dönüştüreceği iddia edilir. İşte bu yüzden diyoruz dini bakış açısıyla bir yol almanın bir mümkünü yoktur. Dini bakış açısını genelleştirip toplumsallaştırmak son derece tehlikeli bir yaklaşım, başbelası korkunç bir cin tasavvur edelim, şişede hapsedilmiş, onu şişeden çıkarmaktan farkı yoktur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

burada bir kıyaslama söz konusu değil, sadece konunun derinliğine vakıf olamayanlar için bir basite indirgeme var herhalde yanlış anlaşıldı.

dinci ne demek anlayamadım? önce islam nedir neyi amaçlıyor bunları bilmek gerekir.elindeki bilgi yetersizse çelişkiler içerisinde bulursun kendini. o zaman sorularında anlamsız hale gelir.

yine basit bir örnek verirsek:diyelim sizin bildiğiniz ölçü birimi ''METREDİR'' başka ölçülerden haberiniz yok(bu bir örnektir tekrar belirteyim) ben size hava basıncından bahsedince bana bu hava basıncı kaç metredir diye sorarsanız.bu sorunun cevabını size vermekte hayli zorlanacağimı takdir edersiniz.(ama bu soru sizin bildiğiniz ölçü içerisinde çok mantıklı bir sorudur)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nasıl kıyas olmadığı iddia edilebilir? Sen robotlarla eğleniyorsun, akıl, bilinç vermişsin onlara dendiğinde bu doğrudan kıyaslamadır. Çevir kazı yanmasın taktiği, dincilerin en çok başvurduğu bir taktik oluyor.

 

Eğer biz tanrı kaç metre kaç santim boyundadır diye sorsak haklı olabilirdiniz. Böyle bir şey sormadığımız için, bu verdiğiniz örneğin de bir anlamı yok. Bizim hava basıncı kaç metredir diye bir şey sorma olasılığımız sıfır...

 

Standart bir yanıt da "İslamı bilmeden eleştiriyorsun." Ben İslam'ı çok iyi biliyorum. Turan Dursun da çok iyi bilirdi. Asıl bilmeyenler onun inanırları. Anlamsız soru soran biz değiliz ama anlamsız yanıtlar veren ortada...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bu dinci nedemek ben birtürlü anlayamadım?bunlar ne iş yaparlar dini olmayanlara dinmi satarlar.yada ellerinde fazla birikmiş dinleri dinsizlere kakalamaya çalışan türde yaratıklarmıdır.karşılığında ne beklerler?bunların amacı nedir?ne tür insanlardır bu dinciler?ne yer ne içer nerede yaşarlar?wink.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın bodrumlu, sütçü süt satar, para kazanır. Demek dinci de din satar, allah satar, peygamber satar, ayet hadis satar, menfaat kazanır.

 

Böyle bir şey olmadığını söyleyemezsiniz, çünkü kendi inandığınız ve savunduğunuz Kuran'da "Allahın ayetlerini az bir paha için satanlar" diye kınama vardır.

 

Gerçi domuzun haram olmasının saçma olduğunu yazarak Kuran'da yazanları savunduğunuz konusunda tereddüte neden oldunuz ama, genelde savunur bir imaj gördük sizden, bu domuz meselesi hariç, o imajın silinmediğini varsayarak söylüyorum.

 

"Dinci diye bir şey yoktur" anlamında mı, yoksa var ama "ben dinci değilim" anlamında mı itiraz ettiniz tam bilmediğim için ancak bu kadar yanıt verebildim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Objektif olmak demek "nesneye ilişkin" demektir. Bakınız etimolojik sözlükler.

 

 

 

Tersi de düzü de kimseyi ilgilendirmez. Taaki, tüm dinlerin ve bir yaratıcı(!) adına hüküm koyanların hükümlerinin toplumlara dayatılmasına kadar.

merhabe öncelikle objektif kelimesinin objeden geldiği ve nesnelere ilişkin olduğunu biliyorum.objektiflik sözcüğünün tarafsız bir bakış açısı anlamınıda toplumsal dialoglarda barındırdığını hatırlatmak istiyorum.
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın bodrumlu, sütçü süt satar, para kazanır. Demek dinci de din satar, allah satar, peygamber satar, ayet hadis satar, menfaat kazanır.

 

Böyle bir şey olmadığını söyleyemezsiniz, çünkü kendi inandığınız ve savunduğunuz Kuran'da "Allahın ayetlerini az bir paha için satanlar" diye kınama vardır.

 

Gerçi domuzun haram olmasının saçma olduğunu yazarak Kuran'da yazanları savunduğunuz konusunda tereddüte neden oldunuz ama, genelde savunur bir imaj gördük sizden, bu domuz meselesi hariç, o imajın silinmediğini varsayarak söylüyorum.

 

"Dinci diye bir şey yoktur" anlamında mı, yoksa var ama "ben dinci değilim" anlamında mı itiraz ettiniz tam bilmediğim için ancak bu kadar yanıt verebildim.

dinci olmadığımı kesin olarak belirteyim fakat islama ilgi duyduğum bir gerçek namaz kılmıyorum oruç tutmuyorum oruç tutmamam için hiçbir sağlık problemimde yok üstelik!ama bütün bunları yapmıyor olmam benim islam dinine sempati duymama engel değildir ve olmamalıdır diye düşünüyorum.günümüzde teknoloji yüksek,bir robota 5 vakit namaz kılmayı proğramlarsanız o robot bunları yerine getirirse. müslüman olurmu sizce?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dinci olmadığım

Bu iyi... Bunun dışında dine sempati duymak, antipati duymak kişilere kalmış bir konudur, hangisini duyacağınız konusunda bir empoze yapmak kimseye düşmez.

 

Ben sempati duymuyorum ama antipati de duymamak isterdim. Maalesef dinciler yüzünden bu olamıyor...

 

Bir de... Robotlarla fazlaca ilgileniyorsunuz gibime geldi...biggrin.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

siz islamı ve ruhunu anlamak isterseniz biraz araştırdığınızda islamın asla kalıplarının olmadığını aksine devamlı gelişmeyi önerdiğini farkedebilirsiniz (size sunulanlar hep kalıplaşmış bilgilerdir o zaman gelişme ve değişim asla gerçekleşmez)o yüzden islamdan nefret eder hale gelirsiniz (ahmet hulusi araştırmacı yazar google dan tıklayın biraz inceleyin bakın bakalım bize sunulan (dayatılan)islam ile onun araştırıp ortaya çıkardığı islam aynımı?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dinci olmadığımı kesin olarak belirteyim

fakat islama ilgi duyduğum bir gerçek

namaz kılmıyorum oruç tutmuyorum oruç tutmamam için hiçbir sağlık problemimde yok üstelik!

ama bütün bunları yapmıyor olmam benim islam dinine sempati duymama engel değildir ve olmamalıdır diye düşünüyorum.

 

Bu iyi...

Bunun dışında dine sempati duymak, antipati duymak kişilere kalmış bir konudur,

hangisini duyacağınız konusunda bir empoze yapmak kimseye düşmez.

 

siz islamı ve ruhunu anlamak isterseniz biraz araştırdığınızda islamın asla kalıplarının olmadığını aksine devamlı gelişmeyi önerdiğini fark edebilirsiniz

(size sunulanlar hep kalıplaşmış bilgilerdir o zaman gelişme ve değişim asla gerçekleşmez)

o yüzden islamdan nefret eder hale gelirsiniz

(ahmet hulusi araştırmacı yazar google dan tıklayın biraz inceleyin bakın bakalım

bize sunulan (dayatılan)islam ile onun araştırıp ortaya çıkardığı islam aynımı?

 

Ilımlı İnanç Bağnazlığa Güç Katar... Bodrumlunun ifadelerini bu gerçeklik üzerine irdelediğimizde dine olan bakışı ılımlı ve yumuşak olsa bile aşırılığın doğal olarak beslendiği inanç havasının sağlanmasına yardımcı olmaya çabaladığını görüyoruz...

 

Eğer iletisinde önermelerde bulunduğu A.Hulisinin ifadelerini buradakilere ders vermek ve ithamlarda bulunmak adına kendi görüşleri olarak sunuyor olmasaydı. Öncesinde olduğu gibi gerçekten kendi kişisel gelişimini özgür iradesi ile geliştirme çabası içinde olduğunu hala düşünüyor olabilirdim...

 

Burada demirefe'ye katılıyorum "dine sempati duymak, antipati duymak kişilere kalmış bir konudur"..

Ancak bodrumlu'ya anlaması ve kavraması için şunu hatırlatmam gerekiyor:

 

Genel hatlarıyla ele alındığında dinsel inançlar kesinlikle kötü bir şeydir. Çünkü, savunma gerektirmez, kanıt kaldırmaz. Doğumunuzdan bu yana sürekli olarak savunmasız beyinlere yetişkinlik çağı da dahil olmak üzere onları günün her anında yaptığımız her şeyi sürekli izleyen görünmez bir varlığa inandırmayı amaçlar.

 

Tüm dinlerin bu görünmez varlığının insanları çok sevdiği bu nedenle onları yarattığı üzerine efsaneleri vardır.

 

Bu görünmez varlığın bizlerden yapılmasını ve yapılmamasını istediği kuralları olduğunu ona kul olmaz, itaat etmez ve istediklerini yapmaz isek sonsuza kadar kalacağımız ateş ve dumanla kaplı, ızdırap ve işkencenin yuvası olan özel bir yere gönderileceğimizi söyleyerek bizi sorgusuz kabul, itat eden kul olmamız için içimize korku salmayı amaçlarlar... "Bizi buraya gönderen orada yanmamızı,acı çekmemizi, feryat etmemizi ve sonsuza kadar ağlamamızı ister...Ama yine de biz kullarını sever..."

 

Bizlere önerdiğiniz A.Hulisi'nin söyledikleri ve önerdikleri öyle sandığınız gibi devamlı gelişmeyi amaçlayan kalıplarını kırmış bir zihniyetin önerdiği şeyler değildir. Söylediği hiç bir şey yeni bir şey değildir. Her ne kadar yaşanan çağın şartlarına uyarlamak gibi bir zorunluluk duyulsa da 657 yılından bu yana söylenenlerin rutin tekrarıdır...

 

A.Hulisinin yaptığı şey; gerçekleri kutsal kitaplardan okuyarak öğrenmeye çalışan her zihniyetin yaptığı gibi kutsal kitaplarda okuyup öğrendikleri hakkında daima haklı olduğunu düşünüp, peşin fikirli olarak söylediklerinin doğru olduğunun tartışılamayacağının, hiç bir şeyin inançlarını sarsmayacağının ve algılamalarının değiştiremeyeceğinin beyanıdır.

 

Oysa sevgili bodrumlu;

Kutsal Kitaplarda yazılı olanlar "Doğruluğu ispatsız olarak kabul edilmesi gerekli olan önermelerdir"...

Bir muhakeme sürecenin son ürünü değildir...

 

A. Hulusilere göre ise Kutsal kitaplar gerçeği anlatır. Anlattığı gerçeklere kanıt gerekmez. Çelişkilerin açığa çıktı durumlarda bilimsel kanıtlarla kitaptaki doğruların çeliştiği durumlarda çöpe atılması gerekenler kutsal varsayımlar değil bilimsel kanıtlardır.

 

Çünkü bu zihniyetlerin hikmetinden sual olunamaz,..

 

Eğer ne anlatmak istediğimi net olarak kavramak için bırak A.Hulisi'yi, Çevrende kulaktan dolma bilgilerle inançlarını yaşayan birine ya da herhangi bir imama aşağıda alıntıladığım mantık yürütmeni bir sor bakalım "Senin kutsal kitaplarda yazılı olanlar ve yerleşmiş inanç değerleri üzerine, sorgulama, düşünme ve önerme de bulunmaması gereken ne kadar aciz bir kul olduğun ve buna devam ettiğin taktirde nasıl bir günahkar olacağın üzerine" ne yanıtlar alacaksın...

 

Domuz da Allah'ın yarattığı bir hayvan değil mi?.. Neden haram olsun bence saçma.

 

Sevgilerimle ...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yani işte ben çevir kazı yanmasın taktiği derken bunu kastediyordum. Şimdi A. Hulusi'nin domuzun haram olmasının saçma olduğu görüşüne prim vereceğini düşünmüyorum. Böyle bir takiyye görüşü egemen oldu İslam savunurlarına. Dini sempatik göstermek uğruna her taklayı atıyor, kazı bir o yana bir bu yana çevirirken bizzat inançlarına temel yaptıkları Kuran ayetlerini çiğneyip geçmekte beis görmüyorlar.

 

Oltayı at, balık takılıncaya kadar bunun olta olduğunu söyleme, oltaya takılınca çeker alırsın ve bu bir oltaydı dersin. Maksat zokayı yutturmak olduktan sonra her türlü sahte ve kirli propaganda mübah!

 

Anlayış bu!

 

Düzeltmek istediğim bir konu da şu: "Ben aslında dine sempati duyacağım, veya en azından antipati duymayacağım ama, dincilerin gerçek dini yanlış tanıtmaları yüzünden duyamıyorum" şeklinde anlaşılmasın sözlerim. Ben gerçeğinin de sahtesinin de ne olduğunu çok iyi biliyorum.

 

Aslında gerçeği iyi de, dinciler saptırıyor diye bir şey yok. Durum bunun tam tersine!

 

Gerçek, Kuran'dan doğrudan alınan dinin çağa, en temel insan haklarına uyum sağlayabilmesi gibi bir ihtimal tam olarak sıfır!

 

Dincilerin aslında iyi olan bir şeyi kötü göstermeleri şöyle dursun, son derece kötü olan bir şeyi süsleyip iyi diye yutturmaya çalışıyorlar.

 

Yoksa benim antipati de duymasam iyi olurdu demem, insanların inançlarına saygım olması yüzünden. İnançlarını onaylamam kesinlikle söz konusu değil. Bence inanç karışılmazdır, inanç özgürlüğü fikir ve düşünce özgürlüğü kapsamında temel insan hakkıdır.

 

Dinciler bu en temel insan hakkını çıkarlarına alet ettikleri için onlara antipati duyuyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kimseyi birşeye inandırayım diye bir derdim yok adamın anlattıkları ilginç (hakikatten ilginç)olduğu için söyledim 20 şer dakikalık görüntülü sohbetler de anlattığı ( bakın hepsini demiyorum ilginizi çekebilecek bir kaç konuyu) konu başlıkları altında yazıyor sonuna kadar sabırla dinlemenizi istiyorum.sonra yine ne istiyorsanız ona inanın sizin boğazınıza sarılan yok.birkaç örnek vereyim anlattıklarından:''tanrı kesinlikle yoktur'' diyor,cennet ve cehennemin olmadığını söylüyor.evrenin bir sistemi olduğunu herşeyin bu sistem içerisinde işlediğini yukarılarda bir yerde eli sopalı hesap soracak bir tanrı olmadığını,vs...vs... bunlar bize anlatılanlarla alakası olan şeylermi ?adamı biraz araştırma gereği duymadan yorumlamanız ne kadar sağlıklı acaba? sizlerde birtakım kalıplaşmış fikirlerlemi kararlar veriyorsunuz acaba diye düşünmekten kendimi alamıyorum

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gerçek, Kuran'dan doğrudan alınan dinin çağa, en temel insan haklarına uyum sağlayabilmesi gibi bir ihtimal tam olarak sıfır!

 

İnsanlar inanmadıkları ifadeleri kullanmakta hudut tanımıyor. Ve yine hukuku bile olmayan hukuk üretemeyen,ürettiği yamalı hukuk hakkında bile derin şüpheleri olanlar tarafından Kur an a yukarıdaki ifadeyi yakıştırmalarının tek bir nedeni vardır.Derin bir bilgisizlik. Gerçek asıl şudur, Kur an indiği dönemden günümüze ve sonrasına adaleti adil olarak bir hukuk sunan yeryüzündeki tek kitaptır. Her zaman ve heryerde herkese sandart uygulanabilecek hükümler manzumesine sahip Kur an dışında yeryüzünde bir bilgi birikintisi bile yoktur. Evrensellikten dem vuranlara.Kur an daki verilerle ilşkin husumane yaklaşımlardaki problem adaletsiz olmaktan kaynaklanırki bu yaklaşımda bulunanlardan doğru dürüst adil şekilde yorumda bulunup muhakeme vermeleri beklenemez. Kur an insanlığa insanlara insanca yaşamaları ve yaşamlarına anlamı doğru katabilmeleri için indirilmiş bir kitaptır. Herkese indirilmiş bir kitaptır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

eğer birgün birisi bana kendiliğinden hareket eden cisimlerin ve canlıların hareket kaynağını açıklayabilirse yaratıcı olmadığına inanacağım, zira inanmamak inanmaktan çok daha zor...mesela bir otomobilin nasıl hareket ettiğini biliriz ama sözkonusu mekanik cihazlar yada makinalar değildir, ben uçan kuştan bahsediyorum, koşan hareket eden bir kediden bahsediyorum yada benzeri aklınıza gelebilecek bütün örnekleri teker teker ele alabilirsiniz...bu canlılar kendiliğinden hareket ediyor olamaz...bu hareketin bir kaynağı ve bütün hareketlerin evvelinde bir ilk hareket vereni olmalı...bu ilk hareketin kaynağını bana "tesadüf" kelimesi haricinde açıklayabilen olursa ben yaratıcının varlığına inanmayacağım...

 

aslında bir yaratıcının varlığınımı yoksa yaratıcının olmadığınımı ispat etmek daha zor diye düşündüğüm zaman her defasında yokluğu ispat etmenin daha zor olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalıyorum...çünkü cevaplanması gereken ve cevapsız kalan sorular çok daha fazla oluyor...inanmamak için uğraştığım zaman yaratıcının olmadığını kanıtlayamıyorum kendime...

 

böyle bir konuda inananlar kendi pencerelerinden bakıyorlar ve karşısındakinin inanmayan biri olduğunu unutuyorlar, böylesi birine alışılageldik türden kalıplaşmış cevaplar vermek kendi ellerindeki kartları zayıflatır...inanmayanların elleri dahada zayıf, onlar ise bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda kalıplaşmış argümanlarla boy göstermekte sürekli...bu sebeple derimki inanmak için bir elin parmakları kadar cevaplanması gereken soruyu aşmak yeterli iken inanmamaya kalktığımız zaman gökteki yıldızlardan daha fazla soru beliriveriyor karşımızda...ben böylesi bir konu ile karşıma gelen birine yaratıcının varlığını kanıtlamak yerine sen bana onun olmadığını kanıtlamaya çalış, eğer başarabilirsen bende inanmayayım derim...çünkü bunu kanıtlamak diğerinden kat be kat daha güç...

 

bana gelince, ben inanmamaya çalışmış ama bunun çok daha zor olduğunu görmüş biriyim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bana gelince, ben inanmamaya çalışmış ama bunun çok daha zor olduğunu görmüş biriyim...

 

Sondan başlayalım... Derdiniz ajitasyon yapmak değilde, söylediğiniz gibi bunun üzerinde düşünce üretmiş ama bir çıkış yolu bulmamış bir kişi iseniz eğer, bu konuda size yol gösterecek zihinsel etkinliklere karşı olmayan biri olmalısınız.

 

O halde zihninizin açılması için biraz katkıda bulunabiliriz size...

 

İlk olarak uzun uzun burada tekrarlama yapmamak için aşağıda linki verilen blok başlığını okumanız gerekiyor. Orada kafanızdaki karışıklıkları çözümlemenize katkıda bulanacak, becerebilirseniz eğer -"akılcı düşünce ve eleştirel bakış açısıyla"- bakmanızı sağlayacak, şu andaki bakış açınızın hatalarını görebileceğiniz bilgiler var..

 

Varsayım ve İnançlara Dayalı Düşünceler Üzerine

 

böyle bir konuda inananlar kendi pencerelerinden bakıyorlar ve karşısındakinin inanmayan biri olduğunu unutuyorlar, böylesi birine alışılageldik türden kalıplaşmış cevaplar vermek kendi ellerindeki kartları zayıflatır...inanmayanların elleri dahada zayıf, onlar ise bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda kalıplaşmış argümanlarla boy göstermekte sürekli...bu sebeple derimki inanmak için bir elin parmakları kadar cevaplanması gereken soruyu aşmak yeterli iken inanmamaya kalktığımız zaman gökteki yıldızlardan daha fazla soru beliriveriyor karşımızda...ben böylesi bir konu ile karşıma gelen birine yaratıcının varlığını kanıtlamak yerine sen bana onun olmadığını kanıtlamaya çalış, eğer başarabilirsen bende inanmayayım derim...çünkü bunu kanıtlamak diğerinden kat be kat daha güç...

 

bana gelince, ben inanmamaya çalışmış ama bunun çok daha zor olduğunu görmüş biriyim...

 

İşte bu paragrafta yaptığınız yorumlamayla aslında ne kadar kendinizi farklı göstermeye çalışsanız da gerçekte yapmaya çalıştığınız açığa çıkıyor. Tanrı tartışmalarında inanlara diğerlerine nasıl yaklaşmalarının gerektiğini dikte eden size göre yanlışlanamayacak bir mantık olduğu savıyla ip uçları verdiğinizi düşünüyorsunuz.

 

Oysa; Varsaymanın dışında, olmayan bir şeyin olduğuna dair kanıtların olamayacağını bilmiyor musunuz?...

 

Bunu bilemiyorsanız size aydınlanmanız için bir şeyler ifade etmek mümkün -tabi anlamak için çaba harcamanız kaydıyla-... Yok bunu biliyor ve cin fikirili olamak adına böyle bir demagojik yaklaşımla polemik yapmaya çalışıyorsanız. Bu durumda yapılabilecek bir şey yok. Olmayan bir şeyin var olduğuna dair kanıtları sunmak sizin sunmanız gerekirken, olmadığına dair kanıtları isteyen hilekarca bir taktik uyguluyorsunuz demektir...

 

Aslında farkına varsanız, "İnançlarının kişisel olduğunu kavramış birçok insan gibi gerçeği anlamaya yönelik akılcı çıkarımlarla tanrı varsayımının ispatlanamayacağını anlamış olursunuz." Çünkü İlahi varlıkları tanımlama aşaması problemlerin başladığı yerdir. Bir yaratıcıyı tanımladığınız anda niye onu o şekilde tanımladığınızı, ona atfettiğiniz her özellik için ayrı ayrı izah etmeniz gereklidir. Varlığını yokluğunu tartışmadan önce "varsayılan yaratıcının" tanımlamasını yapabiliyor olmanız gereklidir, eğer bunu yapamıyorsanız, "Bir yaratıcı-Bir Tanrı" tanımı olmadan inanılacak bir şey de yok demektir. Ve bu da var olduğunu iddia eden insanların tökezledikleri yerdir.

 

Çünkü varsayılan yaratıcıya atfedilen özelliklerinin mantıkla açıklayamayacağının farkında olan insanlar, bu tanımlamaları yapmaktan kaçınırlar. Onun yerine sizinde yapmaya çalıştığınız gibi "sen yokluğunu kanıtla, ben de yaratıcı olmadığına inanacağım" türünden "demagojik ve hilekarca" bir yaklaşım sergilerler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

şöyle ki;

 

benim sözümün özü ve içeriği ilk cümlemde saklı idi, "bana ilk hareketin kaynağını yada hayatın kaynağını "tesadüf" kelimesi haricinde makul bir şekilde izah edebilen olursa bende inanmayacağım" demiştim...bu kısımı nedense görmezden gelip teferruat kısımlarıyla ilgilenmişsin ve hilekar olduğumdan bahsetmişsin...ayrıca bir yaratıcı tanımlaması istemişsin buyur sana bir yaratıcı tanımlaması "hayata ve cisimlere ilk hareketi veren bir güç ve onları tesadüflerle açıklanamayacak derecede akıl almaz muhteşemlikte yönlendiren bir irade var" diyorum...ilk cümlem buydu...ilk hareketin ve hayatın kaynağı...ben sorguladım akla gelebilecek her soruyu ve hepsine bir cevap buldum kendimce ama ilk hareketi kim verdi sorusunu aşamadım, ilk hareket için "big bang" ve "cambrian" kelimelerinden söz ederler fakat bu patlamalar içinde bir ilk hareket gerekli nedense sadece patlamadan bahsederler ama patlama öncesinden ve mutlaka bir patlatıcı olmalı sorusundan bahsetmezler..."big bang" ve "cambrian explosion" öncesi izah edilmeli, benim cevapsız kalan sorum bu...

 

eğer bende yazı içersinde zaman zaman sert yada kırıcı olduysam şimdiden özür dilerim...ama tartışmada maksat kişilerin birbirlerinin fikirlerinden faydalanmasıdır birbirlerini yıpratmamaları değildir ve eğer mümkünse ikna olmalarıdır, ikna mümkün değilsede tartışma karşılıklı taarruz değildir ve birinci kural karşı tarafa saygı göstermektir...

 

saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ve sorumun cevabı sözü edilen "nebula" tanımlamasıda değildir, bu yetersizdir, akıl dışına ve bilimsellik dışına çıkılmasın deniyor ama cevaplanamayan sorular akıl dışı "tesadüf" gibi kelimelerler yada "tek hücreliler" kelimesi ile açıklanmaya çalışılıyor...ben ilk var olan maddenin ve zamanın başlangıcının ötesini merak ediyorum, ki sanıyom bunun cevabını kimse bilmiyor zaten bu sır perdesi aralansa ya herkes inanır yada herkes inanmazdı...herkes aynı şeye inanırdı çünkü akıl ve bilim yolu ile herşey açıklığa ve izaha kavuşturulmuş olurdu...izah edilmesi gereken birşey kalmazdı cevaplanması gereken hiçbir soruda kalmazdı...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

paylaştığın linkte ise eğer varsa bir yaratıcının akılla ihata edilemeyeceği anlatılmak isteniyor, ayrıca tanrıya (siz tanrı diyorsunuz ben başka bir isimle isimlendiriyorum yada tanımlıyorum, mesela bir irade diyorum) atfedilen çelişkilerden bahsedilmekte fakat o çelişkilerin herbirinin birer cevabı var, ben bu cevapları verebildim kendime...ayrıca tanımlanmamış bir tanrıdan bahsedilmiş ama iddia sahibi kendisini zaten tanımlamış kuran isimli bir kitapta...eğer o kitabı incelemediyseniz iddia sahibinin iddianamesini okumamış olursunuzki buda sizin ciddiyetsiz önyargılı bir yaklaşımda olduğunuzu ifade eder...ben iddia sahibinin kendini tanımlamalarını inceledim okudum, çelişki zannedilen sorularada cevap bulabilme imkanım oldu...ve kendisini esma-ul hüsna ismini verdiği sıfatlar ile tanımlamakta bu isimlerin manasınıda araştırmak lazım...

 

mesela madem bir tanrı var ve tanrı kusursuz o halde neden somalide kuraklık oluyor diyenler var...bu sorunun cevabı iddia sahibinin kendini tanımlamasına göre şöyle izah edilmekte... derki; yeryüzünde kendisine bir halife olarak seni yarattım, sana benim özelliklerimden verdim, çünkü insanı kendi ruhundan var ettiğini söylemekte...bakalım ne kadar temsil edebileceksin beni...yeryüzünde halife sensin o halde o kuraklığı gördüğün halde neden ona yardım etmedin, neden kapitalistçe sömürüldü onlar, neden kapitalist sömürü düzenine seyirci kaldın, ki kuran isimli kitapta zenginin fakire yardım etmesi gerektiği öğütleniyor...eğer bu öğüt tutulsaydı somaliye bir damla yağmur düşmese bile orada kimse aç kalmaz idi...yani iddia sahibi halife olarak insanı yeryüzüne temsilci kıldığını kendi özellikleri ile donattığını ve o yeryüzünde yaşaması için kuran isimli bir kılavuzda indirdiğini söylüyor...halifeliğimiz test edilecekse o testte kısmen kendi halimize bırakıldığımızdan bahsediliyor ve somalideki kuraklık insanlık sınavımızdır, somalideki aç kalanlara gelince onların aç kalmasına karşılık o zor koşullarda ibaddet etmeleri halinde rahat koşullarda ibadet edenlerden daha fazla mükafat görecekleri ve bu sayede bir adalet dengesi oluşturulacağından bahsediliyor...madem temsilci insandır ve ne kadar temsil edebileceği denenmektedir o halde buraya kadar mantıksız bir kısım yoktur, bu izah isteyenlere mantık dışı olmayan bir izah kesitidir, ki kuran isimli kitapta öğütlenen birçok kısım bugün insanlığın kanayan yaralarına merhem niteliğindedir, zenginlerin fakirlere yardım etmesi gibi...bu sadece basit bir misaldir, ikna edici bir cevap bulabilmem açısından...ve madem tanrı herşeyi biliyor o halde bizim varlığımızın ne anlamı var derler...tanrı herşeyi biliyor fakat herşeyi bilmesi onun el-alim(herşeyi bilen) sıfatı ile çelişmemsi için gerekli bir durumdur...herşeyi bilmesinde bir sakınca yok, çünkü o bütün zamanları ihata etmiştir ki buda el-vasi (herşeyi kuşatan) sıfatıyla çelişmemesi içindir...evet herşeyi bilmesinde bir sakınca yok...benim irademe bir müdahale söz konusu değil sonuçta...

 

evet kesinlikle inanmamak üzere yola çıktığımda herşeye kesin ve net izahlar aramam sebebiyle cevapsız birçok soruma cevap buldum...aslında inanmamak üzere yola çıktım demekte yanlış, inanmamak üzere değil sorgulaya sorgulaya ilerlemeye çalıştım desek daha yerinde olacaktır...ilk başlarda inanmamak tarafında inat ettim fakat parçalar bir araya geldikçe inanmamak değilde cevabını bulduğum her sorunun üzerine bir çentik atmaya başladığımı farkettim...demek isterimki inanmayanlarda inanmamak üzere yola çıkıp sorguladıklarında araştırmak ve öğrenmek için iddia sahibinin iddianamesini okuyup araştırmalılar...benden önceki faraziye sahiplerinin fikirlerine körkrüne alkış tutmak bana göre değil...ben ne necip fazıldan örnekler peşinde koştum nede nietzsche nin fikirlerini kendi fikirlerim yerine koydum...esas kaynağı inceledim...henüz kesinbir sonuca ulaştığımda söylenemez....ulaştığım kesin bir sonuç vardı onuda paylaştım ve yine tekrarlıyorum, inanmamak inanmaktan daha zor...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.