Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Sn ftoyd,

 

İnsan hakları evrensel bildirgesi bizim ana kitabımızdır. Sizin 3 kitap la da karşılaştırılamayacak kadar insancıldır.

 

Akıl ve mantık ürünüdür. Kendini peygamber sanan kişilerini uydurukları değildir. Hatta peygamberden sonra ekübünün uydurukları değildir.

 

Uydurabilirler sorun değil , ama bunu Allah yaptı yalanını söylemesinler.

 

Bunun yanında T.C. kanunları bizim ikinci kitabımızdır.

 

İnsan yapısıdır. Mutlak doğru değildir. Mutlak doğruya ulaşmak için , durmadan yenilenen bir kitaptır.

 

Umarım siz cihad adına yakında kılıç kalkan da alır , cihadın o türlüsüne de katılırsınız.

 

Cihada katılmayıp , geride kalanlara acayip cezalar var. Aytler var. Getirmeyeyim buraya.

 

Siz gene de hazır olun adam kesmeye.

 

Dinlerdeki tekrarın amacı , kendini zorla inandırmaktır. Hergün defalarca aynı süreyi okumak , 99 defa bilmem ne demek...

 

Siz yinde de tekrar edin 3 defa tekrar la Allahın varlığı ispatlanmaz.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İyi de öyle olduğu için demek zorundayız.. Bildiğimizi sizden mi saklayacağız.. Allahın Kitapları evrenseldir ve mutlak doğruların ta kendisidir.. Bana sizin evrensel kurallarınızı bir sıralayın bakalım, hukuk sisteminizin (şu an için ,kendi dini gelinceye kadar Allah başımızdan eksik etmesin) mükemmel evrenselliklerini anlatın bakalım..

 

Sayın ftoyd,modern hukuk sistemini beğenmiyorsunuz,beğenmeyebilirsiniz tabi.Peki bana en basidinden,iki kişinin zina ettiğine hükmetmek için nasıl olup da 4 şahit getirildiğini,bu 4 şahidin o kişilerin zina ettiğinden nasıl emin olduklarını ve bunun hangi hakkaniyete ve mantığa sığdığını açıklar mısınız rica etsem?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

TARİH, AKILLA TAKLİDİN MÜCADELESİDİR

Peygamber'ler geldikleri devirlerde hep gelenekleri sorgulamışlar, Allah'ın dinine aykırı olan geleneklere ve yerleşik inançlara karşı mücadele etmişlerdir. Kur’an’ı okuduğumuz zaman Peygamberlerin, insanları düşündürerek, akıllarını çalıştırtarak Allah'ın dinine aykırı olan geleneklere, yerleşik inançlara karşı organize ettiğini anlarız. Kur’an, insanları Allah'ın yerdeki, gökteki ve bunların aralarındaki delillerini incelemeye, bunlar üzerinde akıl yürütmeye çağırır. Oysa Kur’an'a karşı çıkanlar, atalarını üzerinde buldukları sisteme, yani geleneğe bağlı olduklarını ve bu geleneği devam ettireceklerini söylerler. Tarih boyunca Peygamber'lerin aklı çalıştırma çağrısının en büyük karşıtları, gelenek olmuştur.Ataların uyguladığı sistemi taklit etmek, birçok insana aklı işletmekten daha cazip gelmiştir.

“Yoksa onlara daha önce bir kitap verdik de ona mı bağlanıyorlar?

“Hayır; dediler ki: «Gerçek şu ki biz, atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk ve doğrusu biz onların izleri (eserleri) üstünde doğru olana (hidayete) yönelmiş (kimse) leriz.»

“İşte böyle! Senden önce de bir memlekete elçi gönderdiğimizde, oranın servetle şımarmış elit tabakası mutlaka şöyle demişlerdir:“Biz atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk, onların eserlerine uyarak yol alacağız."

“O da "Ben size atalarınızı üzerinde bulduğunuz şeyden daha doğrusunu getirmiş olsam da mı?" dedi. Onlarda “Doğrusu biz seninle gönderileni tanımıyoruz." dediler. 43/ Zuhruf Suresi 21,22,23,24

İlahi hak din, tarih boyunca aklı işletmeyi, din karşıtı görüş ise gelenekçiliği yani atalar kültürünün muhafazakarlığını savunmuşlardır. Kur’an'a göre akıl,vahyin kılavuzluğunda insanların hareketlerine yön vermelidir. Gelenekler, toplumsal dahi olsa peşin kabuller, çoğunluk kabul etse bile aklın, açık delilin doğrulamadığı görüşler insan hayatına rehberlik etmemelidir.

“ Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan söylerler.” 6/Enam 116

Kur’an'ın ayetlerinden anlıyoruz ki çoğunluğa veya toplumda hakim olan görüşe uymak insanları doğruya götürmeye yetmemektedir. Oysa bugün insanların, dini adeta bir geleneğe dönüştürdüklerini, din adına bir çok kabulleri kökenini araştırmadan, bu kabullerin dinin bir parçası olup olmadığını sorgulamadan, yaygın görüştür diye, falanca dedi diye kabul ettiklerini görüyoruz. Zuhruf suresinin alıntıladığımız 21. ayeti kitaba dayanılmadan din adına ortaya konulanların geçersiz olduğunu söylemektedir. Fakat ayetlerin devamı, atalardan gelen mirasın nasıl Allah'ın kitabının önüne konulabildiğini göstermektedir.

“Onlar (müminler Allahın) sözünü dinlerler ve en güzel bir şekilde de ona tabi olurlar.İşte onlar Allah'ın (kendi sözüyle) doğruya ilettiği temiz akıl sahipleridir.”39/Zümer Suresi 18

“Şüphesiz, yeryüzündeki hareket eden canlıların Allah katında en kötüsü aklını işletmeyen(hakka karşı) sağırlar ve(hakkı söylemede) dilsiz( tavrı takınanlardır ).8/Enfal 22

“…(Allah),pisliği akıllarını kullanmayanların üzerine kılar.”10/Yunus 100

Ayetlerde’de görüldüğü gibi Allah’ın en kötü gördüğü canlı tipi, gerçeğe karşı sağır olan, aklını işletmeyen insanlardır. Bu tipler Allah'ın, diğer canlılardan ayırt edici özellik olarak verdiği aklı kullanmamakta, akıllarını işletmemekte ve Allah'ın delillerini görmemektedirler.

(Ayrıca bkz.31/Lokman Suresi21.14/İbrahim10.11/Hud 62-109.5/Maide104.7/Araf 28)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

TÜM KAİNAT ALLAH’IN SANATI

Allah kendi sanatını, gücünü kimi zaman dünyamızın hareketlerinde, kimi zaman yağmurda, kimi zaman bir kuşun ötüşünde gösterir.Her şeyi yaratan Allah, evrendeki her şeyin ham maddesinin yaratıcısı, aynı zamanda bu ham maddelerin arka arkaya gelip herhangi bir şey oluşturmalarındaki fizik, kimya, biyoloji kanunlarının da yaratıcısıdır. İnsanlar Allah’ın yarattığı “demir” gibi ham maddeleri alır, Allah’ın yarattığı kimya kanunlarıyla demire şekil verir, fizik kanunları çerçevesinde oluşturulan makinelerle, matematiksel hesaplarla birleşimler yapılır ve arabalar, uçaklar ortaya çıkar. Bunları yapan insan, Allah’ın yarattığı gözleri, beyni ve elleriyle, Allah’ın yarattığı ham maddelerle, Allah’ın yarattığı kanunlar çerçevesinde birleşimler yaptığı için insanın arabayı, uçağı ve her şeyi icadı, aslında insanın Allah’ın evrenin içine sakladıklarını buluşudur. Kainatın her noktasında Allah’ın varlığının delillerini bulmayı bilen akıl, baktığı kadar görmeyi de bilen göz; herhangi bir sanat eserinde Allah’ın varlığının delillerini, Allah’ın yaratışının güzelliklerini görür.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tum kainat Yuce Ucan Spagetti Canavarinin eseridir.

 

Saygilar.

bütün yazdıklarına saygı duyuyor ve destekliyorum. hatta benim de sende olduğu gibi inancımda şüphelerim var. belki de hiç inanmıyorum tam emin değilim.ancak inananları rencide etmemek ve onların inançlarına saygı duymak adına daha güzel ifadeler yazmanı (tavsiye değil de ) tercih ederim. yoksa içimizdeki aşırılar seni gördükleri yerde bir kaşık suda boğabilirler :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bütün yazdıklarına saygı duyuyor ve destekliyorum. hatta benim de sende olduğu gibi inancımda şüphelerim var. belki de hiç inanmıyorum tam emin değilim.ancak inananları rencide etmemek ve onların inançlarına saygı duymak adına daha güzel ifadeler yazmanı (tavsiye değil de ) tercih ederim. yoksa içimizdeki aşırılar seni gördükleri yerde bir kaşık suda boğabilirler :D

 

Sn hakanaytac,

 

Onlar bizim Yuce Ucan Spagetti Canavarina bisey deyince ne ben kizarim nede Yuce Ucan kizar.

 

Biz rahatiz yani.

 

Hiddetlenip celallenmeyiz. Bagirip haykirmayiz.

 

Saygilar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

şimdi kısastır, hırsızlık yapan elin kesilmesidir gibi kavramlar evrensel değil,sizin suçu teşvik eden,suça dur diyemeyen ve hiç bir caydırıcı tarafı olmayan kurallarınız evrensel öyle mi? Ya siz Apo yu bile idam edemediniz.. Varsın adam nice Türkün kanından beslensin.. Kısasa kısas yapalım hadi,hadi,işinize gelmez mi? bakın evrensellik nasıl önünüzde duruyor..

 

Konu şer'i hükümler olduğunda, aklıma nedense hep (nur içinde yatsın :) ) Babil kralı Hammurabi gelir... Kısas hükümleri de dahil olmak üzere, zamanına göre oldukça adil sayılabilecek hükümler içeren yasalar koymuştur Hammurabi. Daha sonra bu yasalar pek çok uygarlığı etkilemiş ve o uygarlıklar tarafından da benimsenmiştir. Kendinden yüzyıllarca yıl sonra gelen İslam da dahildir buna...

 

Ben müslüman arkadaşları anlayamıyorum... Kendilerine baktığınızda, yüce bir anlayışları vardır; karıncayı bile incitmezler.. Ancak bir de bakıyorsunuz, tarihin derinliklerinde kalmış olmasını umduğunuz işkence yöntemlerini şuursuzca savunabiliyorlar. Daha ilginç olanı ise, recm cezasının Kur'an'da olmadığından bahisle bu cezanın uygulanmasına karşı çıkanlar var. Recm cezası barbarca, ancak el ve ayak kesmek son derece adil bir ceza...

 

Suç ve ceza soyut kavramlardır, kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Ancak bir inanç uğruna binlerce yıl önceki suç ve ceza unsurlarını savunmak, din denen olgunun insanın fikirsel gelişiminin önüne set çekerek nasıl binlcerce yıl yerinde saymasını sağladığını göstermek için güzel bir örnek.. Siz hiç cezaevinde 6 yıl geçirdiniz mi ki, bir kıyaslama yapabiliyorsunuz? İslam'da olduğu gibi öldürülenin ailesi, yüklü bir çek karşılığında öldüreni affettiği zaman adaletin sağlandığını mı sanıyorsunuz? Ya da birbirini seven iki reşit insanın nikahsız olarak yatağa girmesiyle kırbaçlandıkları, hatta taşlanarak öldürüldükleri zaman adalet yerini bulmuş mu oluyor?

 

Adalet her vicdanda ayrı tecelli eder... Ama adalet asla vicdansız olmamalı...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ya da birbirini seven iki reşit insanın nikahsız olarak yatağa girmesiyle kırbaçlandıkları, hatta taşlanarak öldürüldükleri zaman adalet yerini bulmuş mu oluyor?

 

İki reşit insan , özgür iradeleri ile beraber olsalar , Allah kızar.

 

Yerdeki insanlar tarafından Allah istedi diye kırbaçlanırlar.

 

Recm yapılır. Taşlanarak vahşice öldürülür.

 

....

....

 

Ve helva yenir.. Üste de mevlüt okunur güzelce.... Bu olayın iyi yönleri de var..

 

Görmek lazım değil mi... :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kendi yazinizda bile celiski var. Sanki hikaye anlatimi gibi, basi guzel " ama" dan sonra basliyor butun kotulukler... Oyle degil mi?

Bakin benim dedigimi tam anladiginizi sanmiyorum, anlamadiginiz gibi sizde inanclilarin yaptigi seyi karsi tarafa gecip yapiyorsunuz, dayatmayi.... Onlar nasil inancsizligi kotuluyorsa, sizde onlari. Yani iki tarafinda birbirinden hic bir farki yok...

 

Benim inancim sadece beni baglar. Ben sadece tanriya inaniyorsam buda benim sorunum. Baskasi istedigini desin zerre kadar da sallamam. Sizde sallamayin, anlamadigim, inanmiyorsaniz; yanmakta, isgenge gormekte size komik gelmeli, cunku bana komik geliyor. Bunun icin polemige girmenin geregi ne.

 

Yani yazimda demek istedigim buydu.

 

 

Sevgili Candide ;

 

Nasılsınız ?

Sanırım Sizinle İlk Kez İletişim Kuruyorum, Ve Tanışacak Olmaktan Çok Memnunum.

 

Öncelikle, Kendimi ifade Edebilmek Adına Söyleyebilirim ki ;

Sizinde, Müdahil Olduğunuz, bu Hararetli ve Aktif Tartışmanın İçinde Yer Almayacağım, Yani, Kesinlikle Taraf Olmam Söz Konusu Olamaz.

 

Yalnızca Fikir ve Düşünceler Üzerine Yorum Üretmek, Kişiler ve Hadiseler Adına Düşünce Gücümü Sarfetmemek gibi Kendimce Bir Prensibim Var.

 

Lütfen Bu İletimi de, Bu Bağlam da Değerlendiriniz.

 

Şimdi Müsaadenizle Cevaplamanızı İstediğim Bir (Birkaç) Sorum Olacak , Şöyleki

 

Malumunuzdur ki ; ''AYİNESİ İŞ TİR KİŞİNİN, SÖZE BAKILMAZ'' Hükmü, İstisnasız Hepimizin Benimseyebildiği, Haklı ve Doğru Bir Beyandır.Tartışılmaz.

 

İşte Tam da Bu Doğrultuda, Konu Edindiğiniz, ''İnançlı ve İnançsız Bireylerin Savundukları İdeolojileri Karşılıklı Kabul Ettirebilme Baskısı''

(Kısaca Despotizm), Üzerine Sorgulama Yapılabileceğine İnanıyorum.

 

Dini Konular Ana Başlığını İnceleme Fırsatı Bulabildiyseniz, Şahit Olmalısınız ki, Neredeyse, Her Konuda ve Her Tartışmada,

Üyeler Arasındaki Bu İnanç Zorlamaları, ve Bu Despotluğun Önüne Geçilememektedir.

( Ancak Bilinmelidir ki; Bu Saygın Forumumuz un Değil, Üyelerin Kişisel Problemidir )

 

Pekiyi. Şimdi Siz e, Tüm Samimiyetimle Sormak İstiyorum ;

 

Siz Gerçekten İddia Ettiğiniz Gibi, İnançsal Tartışmalarda ki, Bu Saldırıların,

Her İki Taraf İçinde Aynı Seviye ve Düzey de Olduğuna İnanabiliyor mu su nuz ?

 

Yani, Binlerce Başlığı İncelediğinizde, İnançsız, ve Ateist Üyelerimizin Karşıt Görüşlü Olan Mümin ve Dindar Üyelerimiz e Yaptıkları ,

Zorlama ve Dayatma ve Baskı nın ,

Gerçekten Aynı Şekilde ,

Mümin ve Dindar Üyelerimiz Tarafından da, İnançsız Üyelerimize Karşı, Onlar Kadar Sık ve Sert Biçimde Sergilendiğine Şahit Olabiliyor mu su nuz ...?

 

Eğer, Bu Soruma İçtenlikle ve Tarafsızca Cevap Vermek İsterseniz, Mutlaka Siz i Bekliyor Olacağım.

 

Amma ve Lakin, Aslında Siz, Kendi Belirttiğiniz Gibi Tarafsız Bir Bakış Açısına Sahip Değilseniz, ve Zaten O Taraflardan Biri İseniz ;

 

Öyle İse Sizin Adınıza Diyebilirim ki ; Yolunuz Açık Olsun...

 

 

Saygılarımla. Doğan Gülbudak

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn birvarmışhiçyokmuş tan alıntı.

Ancak ; Şimdilik Biz Daha Bir Yere Gitmiyoruz. Buradayız. Mukaddes Nur Cemaati Adına Sarfedilen Her Sözcük ün,

Muhasebesini Tutar, Gerekirse Hesabını Sorarız.

 

Yukarıdaki ifade , sn forumdaşımıza ait. Birgün hesap soracaklarını beyan ediyor.

 

Sanırım hala sözünün de arkasındadır.

 

Ama mazlum rolüne de bürünmeyi elden bırakmıyor.

 

Ben iddia ediyorum , bu forumdaki hiçbir İNANÇSIZ , dine inanlardan birgün hesap sorarız dememiştir.

 

Ama bir cemaat hakkında edilen laflardan hesap soracagını beyan edip , birde mazlum rolüne bürünmek ne kadar ETİK tir.

 

Ne kadar AHLAKİ dir.

 

Yapmacık iltifatların arkasından gelen tehdittir bu.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bunun nedeni;

Kimsenin gerçeği aramak için değilde, değişmemek için buraya yazıyor olması...

Siz nasıl ki inancınızdan şüphe etmiyorsanız, diğerleri de etmiyor...

Siz niçin değişmiyorsanız, diğerleri içinde bu geçerli...

Bakış açıları ve kabuller farklı...

neden? bir çok fikir değişedebilir aslında.. mesela sizin yoktan varlık ve vardan varlık değerlendirmeleriniz,artık bende sizin mantığınızdan işlemeye başladı.. daha sonradan öğrenip savunduğumuzdan ya da bildiğimizi sandığımız nice olgudan daha farklı anlamlara varabiliyoruz.. bırakın bu ortamı, internet sayesinde hatta farklı ülkelerden yabancı tek bir kişiyle bile olan bi kaç mesajda, nice kavram değişebiliyor.. yeter ki Rabbim, bişeyler öğrenmeyi nasip edecek olsun...

 

 

Sn ftoyd,

 

İnsan hakları evrensel bildirgesi bizim ana kitabımızdır. Sizin 3 kitap la da karşılaştırılamayacak kadar insancıldır.

 

Akıl ve mantık ürünüdür. Kendini peygamber sanan kişilerini uydurukları değildir. Hatta peygamberden sonra ekübünün uydurukları değildir.

 

Uydurabilirler sorun değil , ama bunu Allah yaptı yalanını söylemesinler.

 

Bunun yanında T.C. kanunları bizim ikinci kitabımızdır.

 

İnsan yapısıdır. Mutlak doğru değildir. Mutlak doğruya ulaşmak için , durmadan yenilenen bir kitaptır.

 

Umarım siz cihad adına yakında kılıç kalkan da alır , cihadın o türlüsüne de katılırsınız.

 

Cihada katılmayıp , geride kalanlara acayip cezalar var. Aytler var. Getirmeyeyim buraya.

 

Siz gene de hazır olun adam kesmeye.

 

Dinlerdeki tekrarın amacı , kendini zorla inandırmaktır. Hergün defalarca aynı süreyi okumak , 99 defa bilmem ne demek...

 

Siz yinde de tekrar edin 3 defa tekrar la Allahın varlığı ispatlanmaz.

 

Saygılar.

 

Sizin , akıl ve mantık ürünü dediğiniz her bir kavramın, dünyayı her geçen gün daha güzel hala getirdiği gibi bir kanıtınız varsa size katılırdım belki,ama her geçen gün artan tek olgu kötülük.. İnsanların taşıdığı içgüdüsel kötüye ve çıkarcılığa eğilimli ben merkezli hallerde, bir dinin kötülüğü yenme ve iyiliği sağlamada ki birleştirici etkisini sizin algılayabilceğinizden şüphem var.. Dünyanın en kötü insanı dahi olsa, bir kişi,sırf dini bir telkinle,bambaşka birine dönüşebilir.. Tıpkı din adı altında, belki çok iyi olabilecek bir insanın bazen çok kötü olabileceği de gibi.. Din,çok güçlü bir olgudur.. İman, çok güçlü bir olgudur. Bu yüzden bu derece güçlü bir olguyu, çok çok basite indirgeyip sıradanlaştıran ateist bakış açısı, kaybetmeye mahkumdur. Siz hiç birşey için dindar kesmezsiniz belki,ama bir dindar,Allah için ölümüne gidebilir.. Dalga geçilemeyecek kadar ciddiye alınması gereken bir olguda, bence çok yanlış noktalardan dindarlarla uğraşıyorsunuz..

 

Şimdi,mutlak doğru için yenilenen sizin savunduğunuz şu Kitabınız,bugün bence değişe değişe mutlak doğrudan iyice uzaklaşmaya başlamıştır.. Dinlerden ilhamla şekillenen Kitaplarınız,dinlerden uzaklaştıkça mutlak doğrudan uzaklaşmaktadır da ondan aslında.. Biz ise asla değişmeyecek olan mutlak doğru bir Kitaba inanıyoruz.. 1400 sene de aynıydı imanlısına,şimdi de aynı,demek ki mutlak doğrunun ta kendisi.. İnsanlar değişiyor, gelişiyor, okuma yazma ilim fen öğreniyor, cilt cilt ansiklopedi bitirebiliyor, aynı imana sahipse 1400 sene önce yaşayan belki de hiç okumamış ama duymuş bir imanlı ile aynı anlama varıyor belki..

Cihadla ilgili dileğinize sevindim bu arada, çünkü bu olsa olsa sizin gibi zararı olmadan sadece yazışan konuşan ateistlerin yaşam garantisi olur Kuran Ehli elinde.. Biz size kalkan oluruz siz bilmesenizde.. Unuttunuz mu kısas esastır dinde. Siz bize dokunmayınca, size durduk yere dokunmaya kalkana geçit verilir mi dinde? Bu yeryüzünde fesattır olsa olsa, bozgunculuktur olsa olsa..

 

Sayın ftoyd,modern hukuk sistemini beğenmiyorsunuz,beğenmeyebilirsiniz tabi.Peki bana en basidinden,iki kişinin zina ettiğine hükmetmek için nasıl olup da 4 şahit getirildiğini,bu 4 şahidin o kişilerin zina ettiğinden nasıl emin olduklarını ve bunun hangi hakkaniyete ve mantığa sığdığını açıklar mısınız rica etsem?

 

Açıklamama gerek kalmamış ki, siz kendi ağzınızla dört şahit getirmenin ne kadar zor bir olgu olduğunu itiraf ediyorsunuz aslında.. farketmiyor musunuz? bir olayda bir cezaya hüküm vermek için koşullar ne kadar zordur aslında,cidden itiaf ediyorsunuz ama farketmiyorsunuz? Yine de mantığa sığar, yine de böyle durrumlar yaşanabilir.. hani zinanın şuç sayıldığı dönemlerde eşlerden biri,diğerini bastırırdı falan polislerle.. cidden olaylar o boyutta olabilir..

Bunun dışında bi de eski adam öldürmenin kolaylığını düşünüyorum,hani namus cinayeti adı altında nice kan dökülür,bi de bu duruma bakın, ortada din varsa, aldatan tarafı aldatılan taraf öldüremez çünkü Allahın emrine karşı çıkmış olur.. Bunun bile önü kesiliyor tabi anlayana,zaten şu Yusuf un başına gelenlerde ve ona saldıran kadının eşinin tutumunda çok şey anlatılmıyor mu ayetlerde? hem de size göre 1400 sene öncesi Arap aleminde .. yok artık..

 

Ben müslüman arkadaşları anlayamıyorum... Kendilerine baktığınızda, yüce bir anlayışları vardır; karıncayı bile incitmezler.. Ancak bir de bakıyorsunuz, tarihin derinliklerinde kalmış olmasını umduğunuz işkence yöntemlerini şuursuzca savunabiliyorlar. Daha ilginç olanı ise, recm cezasının Kur'an'da olmadığından bahisle bu cezanın uygulanmasına karşı çıkanlar var. Recm cezası barbarca, ancak el ve ayak kesmek son derece adil bir ceza...

 

Suç ve ceza soyut kavramlardır, kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Ancak bir inanç uğruna binlerce yıl önceki suç ve ceza unsurlarını savunmak, din denen olgunun insanın fikirsel gelişiminin önüne set çekerek nasıl binlcerce yıl yerinde saymasını sağladığını göstermek için güzel bir örnek.. Siz hiç cezaevinde 6 yıl geçirdiniz mi ki, bir kıyaslama yapabiliyorsunuz? İslam'da olduğu gibi öldürülenin ailesi, yüklü bir çek karşılığında öldüreni affettiği zaman adaletin sağlandığını mı sanıyorsunuz? Ya da birbirini seven iki reşit insanın nikahsız olarak yatağa girmesiyle kırbaçlandıkları, hatta taşlanarak öldürüldükleri zaman adalet yerini bulmuş mu oluyor?

 

Adalet her vicdanda ayrı tecelli eder... Ama adalet asla vicdansız olmamalı...

 

Hayır, karıncayı bile ezme hakkı yoktur doğrudur,ancak ve ancak yanlışlıkla bilmeden bir böceği bir canı öldürebilirsiniz,o da sokakta yürüyüşünüzde,dolaşırken bile onları düşünüp yere bakabiliyorsanız belki anlamlı..Süleyman ın ordularıyla savaşa giderken dişi karıncanın ,diğer karıncaları uyarışını düşünün.. çok anlam taşır anlayana..gelgelelim el ayak kesmek için karşı taraftan bir bozgunculuk vardır, onlar düzenin bozguncularıdır,insanlar arası güvenin sarsıcılarıdır.. Siz hırsız değilseniz nasıl durmadan hırsızı bu kadar hafif bir suç işliyormuş gibi değerlendirebiliyorsunuz.. Nice hırsız vardır ki cana kasdeder, nice hırsız dolandırıcı vardır ki insanlık adına,güven adına,sevgi adına her olgunuzu sarsabilir.. Neden bu insanların yaptıklarına bu kadar olumlusunuz da,dindar onları Allah ın emri ile kesmeye kalkınca hop oturup hop kalkıyorsunuz. Hanginiz ceza evlerine mektup gönderip, hırsızlarla mücadele,hırsızları eğitme ya da ıslah guruplarında çalışıyor.. İşiniz sadece dinlerle anlamıyor musunuz? Sizi en çok oyalayan konunun neden din olduğunu , neden sorgulamıyorsunuz? Çünkü dinle Allahla Peygamberle uğraşmalısınız,çünkü düzen böyle,keşke bilseniz..

Hırsızı yakaladınız,4-5 yıl içerde kaldı, çıktı tekrar hırsızlık yaptı yaptı yaptı ,yaptıklarından birinde yine yakalandı,yattı yattı çıktı devam etti.. Sununuz bu mu yani? Neymiş,insanı kafese sokma cezası daha medeniymiş diye.. Biz ne yaptık Allahın emriyle, hırsız yakaladık,şahitler sağlam,hırsızlık yaptığı eli kestik, ve bitti işte anlamıyor musunuz? Artık ölse bi daha hırsızlık yapamaz,artık o kişiden hırsız olmaz,anlamıyor musunuz.. Bu kavramın, bir insanın hırsızlığının tam anlamıyla bitişi demek olduğunu neden anlamıyorsunuz? Kendi cezasını hayatı boyunca kendi çeker, ama başka insanlara eza edemeden çeker.. yaptığı onun sarar sadece,ne beni ne sizi sarmaz, gün gelip kapkaçta sürüklediği siz olamazsınız artık,evine girip soyduğu ben olamam artık.. tek yakaladığı kız kardeşinizin kolunda ki bilezik için kol kesemez artık,can alamaz bu uğurda suçu artamaz yani... Din evrenseldir,kanununuz değil..

 

 

Bizlerde Allah demek yardımcımız demektir,Allah demek merhameti bol olan demektir, Allah demek sevgidir bizde.. Sevgide olmayan her aşırılık , her zulüm ,Allahtan uzaklık demektir aslında.. Bir yerde haksız yere bir bozgunculuk ve zulm varsa,orada Allahı unutanların çokluğu vardır aslında,kalben yakinen Allahtan korkmayanların ,Allahı düşünmeyenlerin cüreti vardır aslında.. Ağızda Allah kelamı ile kalpte Allah kelamı bir olmaz yani.. Söylemek başkadır ezbere sıradan bir alışkanlık gibi farkında olmadan, kalben hissedip titremek başkadır bir kulun sevgisinde korkusunda sakınmasında.. Düşünmenin ucu bucağı yoktur inanmadığınız Kutsal Kitaplarımızda, bu yüzden Allah insanın az düşündüğüne dikkat çeker az düşündüğümüzü bildiğinden .. Her sözü doğrudur çünkü ne yapsak bizi kuşatan.. Günahlıyız, hem geçmişimiz hem de geleceğimiz günahlı.. Biz her daim günah işliyenleriz.. Ama biz ümidi hiç bitmeyenleriz.. Ümidin bittiği yerde din biter.. İnsan ancak bilmediği şeyi ümitle bekleyebilir, bildiğin şeyi ümit etmezsin çünkü.. İyi ki çoğu şeyi henüz bilmiyoruz, bilgimizin azlığı bile ümidimizin körükleri.. Rabbimin merhameti üzerimize olsun..

Hayırlar İnşallah..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

neden? bir çok fikir değişedebilir aslında.. mesela sizin yoktan varlık ve vardan varlık değerlendirmeleriniz,artık bende sizin mantığınızdan işlemeye başladı.. daha sonradan öğrenip savunduğumuzdan ya da bildiğimizi sandığımız nice olgudan daha farklı anlamlara varabiliyoruz.. bırakın bu ortamı, internet sayesinde hatta farklı ülkelerden yabancı tek bir kişiyle bile olan bi kaç mesajda, nice kavram değişebiliyor.. yeter ki Rabbim, bişeyler öğrenmeyi nasip edecek olsun...

 

Sevgili Ftoyd...

Sendeki bu azmi takdir ediyorum...

 

Belki biraz uzun olabilir yazacağım şey ancak bir iki noktaya değinmek isterim...

 

Ben çok iddialı olmamakla birlikte, bildiğimden emin olmadığım hiçbir konuda tartışmam ve ispatlayabileceğimden emin olmadığım hiçbir şeyi de yazmam diye düşünüyorum...

Ve hatam ya da çelişkim ispat edilirse, bunu da kabul ederim demek geliyor içimden...

Yani bunu forumda beni tanıyan herkes bilir...

Bilmeyenlerde geçmiş iletilerimden tespit edebilir...

 

Bunları söylememin nedeni şu;

Biz insan olarak yanlış tespitlerde bulunabiliriz...

Bildiğimizi sandığımız birçok şeyi, aslında yanlış anlamlandırmış olabiliriz...

Bunlar çok normal...

Hele ben daha 25 yaşındayım ve bu foruma geldiğimde 23ümdeydim, 2 sene olmuş...

Yani yaşça büyüklerim karşısında yeterince deneyim sahibi olamadığımı düşünüp, hep bir soru işareti bırakırdım ifadelerimde...

Ve doğruluğu ispatlanan herşeyi de kabul etmeyi "Gereklilik" olarak görüyorum...

Herşeyin belirli bir tutarlılık arzetmesi gerektiği de kaçınılmaz bir gerçekliktir...

 

Şimdi sen mesela "Varlık" hakkındaki düşüncelerimin sana etki ettiğini söylüyorsun,

Eğer seni tatmin eden bir düşünceyse söylediklerim ve anlamlandırabildiysen

Ben buna sevinirim...

 

Gördüğüm ve tanıdığım kadarıyla sen, burada birilerine taraf ya da birilerine karşı-taraf olma konusunda katı değilsin.

Fakat ne yazık ki buraya "Aaa bakın ya hu bize saldıranlar var, gelin hemen savunalım be, izin vermeyelim" düşüncesi ile hareket edip sürü psikolojisi ile katılanlar var.

Ve bunlara gerçeği ya da doğru bilinenleri öğretmek imkansız...

Çünkü onlar için "Doğrulardan" ziyade "Sürü" önemli...

Ot'un bittiği yerin uçurum olup olmamasını söylemeniz önemli değil onlar için...

Onlar için önemli olan, çobanları o otun yenilmesini emrediyorsa; yenilmesidir...

Ama illa ki belirli bir çobana ve sürüye de gerek yok.

Bazen ortak bir beyin varmışçasına, o insanlar anında koşullanmış bir tepki gösterirler ve sadece ama sadece yazarlar...

Kimileri yazmaz bile, kopyalayıp yapıştırırlar...

Çünkü kendi üretebilecekleri ve üretebildikleri bir bilgileri ve birikimleri yoktur.

Sonuçta da "Ahandan ben biliyorum, ispatladım" ayağına yatarlar...

Yazıktır bunlara, acınasıdır...

 

Şimdi bu forumda dini konulara aktif olarak katılan, diyelim ki 50 insan var ise eğer...

50 tane farklı düşüncenin de var olduğundan emin olabilirsin...

Fakat temelde 3 tane ortak payda var:

"İnananlar"

"İnanmayanlar"

"Taraf olmayanlar"

 

İnananlar;

Belirli bir gerçekliği arıyor değiller... Ya da başka bir gerçekliğin olduğunu düşünmeyi bile akıllarından geçirmemekteler... Veya inançlarının aslında başka bir ifadeye sahip olduğu düşüncesine bile karşıdırlar. Tek bildikleri şey, onlara dikte edilenlerin "Kaçınılmaz Doğru Olduğu" Klasik Koşullanmasıdır... Tek dertleri, inançlarına paralel olmayan bir düşünce sergilendiğinde, ne ve kim olursa olsun karşı çıkmak... Düşünmeden, üretmeden, öğretilenleri ve koşullanılanları dikte etmek... Örneği çok var; Kopyala/Yapıştır yaparlar... Kendilerine ait tek şey "Nick"leridir... Bunlar kesin çizgilerle ayırt edebilirsin, belirli söylemleri vardır... Belirli bir üstadları vardır, onu överler, diğerlerini söverler, "Ötekleştirici"dirler... Ama öyle olmadıklarını iddia ederler. Kur'an-ın alakasız bir ayetini alıp, kırk kılıfa sokup binbir anlama bulayıp "Aha bak şu bilimsel bilmem neyi ispat ediyor" diyebilirler ama aynı zamanda Kur'anda yeri olmadığı halde de "Ehl-i Kitapların Değiştirildiği", "Yoktan Var Etmenin Olduğu", "Her Yaratılanın Bir Sonu Olduğu", "Tanrı'dan Başka Bir Varlığın Daha Olduğu" "Kur'an-ın Evrime Karşı Çıktığı/Çıkması Gerektiği" gibi uydurmalara inanırlar... Bu gerçeklikleri yüzlerine çarptığınızda da sizin için dua ederler, daha fazlasını anlamazlar... Mesela "Ay Yarılması" diye birşey imkansız olduğu halde, sırf üstadları! öyle diyor diye kayıtsız şartsız yarıldığına inanırlar, gülünürler. Kur'an-daki bu ifadenin aslında başka bir anlamı ifade ettiğini düşünmekten yoksundurlar. Risale-i Nur'u ezberledikleri halde, ellerine Kur'an almışlıkları pek azdır. "Risaleler ne diyorsa o"dur onlar için.

Takdir ettiğim tek tarafları; olumsuz bir özellik olmasına rağmen, hiçbir şekilde kendi içlerinde tartışmamalarıdır/Tartışamamalarıdır... Birisi "Tanrı Ademden beri hep İslam'ı tebliğ etti" der, diğeri tam aksini söyler... Siz ikisinin aynı inanca dair çelişkilerini ortaya koyarsınız ama ikiside tartışacak cesareti gösteremezler ve Ö.M.ler ile kendi aralarında örtbas edip aramıza mutlu bir aile havası ile katılırlar... Birisi "Arapça kutsaldır" der, diğeri aksini söyler ama yine böyle çelişkilerini siz sundukça, onlar birbirlerini ifşa edebilme dürüstlüğünü gösteremezler... Ayıptır... Birisi çıkar resmi tarihçiliğe karşı durmak adına Atatürk'ü İngiliz işbirlikçisi addedecek ipe sapa gelmez iddialar ortaya atar, aynı şekilde Hz. Muhammed hakkındaki resmi tarihçiliğe karşı çıkıp çıkamadığını sorduğunuzda gıkı çıkmaz/çıkamaz/yemez... Böyledirler işte... İşlerine geldiği sürece, Cihadın her türlüsü makbuldür...

 

İnanmayanlar;

Bu arkadaşlar ise en tuhaf arkadaşlardır ve açıkçası İnançlı arkadaşları takdir ettiğim noktada bunları kınıyorum! ama aslına bakarsanız ironik bir şekilde de belki de takdir edilecek bir özellikleridir bu, bilemiyorum... Çünkü bu arkadaşlar herhangi bir ilaha inanmamakla birlikte ortak noktaları olarak dinleri eleştirirler ve ellerinden geldikçe öyle olduğunu düşündükleri çelişkilerini ortaya koyarlar... Fakat bunların öyle bir özelliği var ki, hepsi ne yazık ki! birer insan olduklarının ve insanların beyinlerini, deneyimlerini kullanarak farklı görüşler üretebileceklerini keşfetmişlerdir. O yüzden İnananların gösterdikleri "Mutlu Aile Tablosunu" örnekleyen sürü psikolojisini gösteremezler. İnançlara karşı mücadele verirken, aynı zamanda birde birbirleri ile mücadele ederler yapıcı bir şekilde, birer insan olarak birbirlerinin hatalarını ve eksik düşüncelerini birbirlerine ve tüm forum ahalisine karşı ifşa edebilecek kadar rahattırlar. Ne yazık ki! bir bütünlük sağlayamazlar aralarında ve bu yüzden bir sürü psikolojisi ile hareket edemezler. Birisi diğerinin yanlışını mı gördü, hemen yazıverir... Forumda bunun örnekleri onlarca var, ispatlanabilirdir bu... Kısaca bu arkadaşlar bir "Taraf" gibi görünse de aslında bir "Bütün" olmaktan o kadar uzaktırlar. Ortak paydaları vardır ama bu ortak paydalarının kendi öz bünyelerindeki miktarı farklıdır...

 

Taraf Olmayanlar;

Bunlar bir o taraftan, bir bu taraftan lanse edilirler... İşine gelindiğinde poh pohlanır, gelinmediğinde yuhalanırlar... Yukarıdaki her iki tarafa da ait değildirler, kendilerince bir şeylere inanırlar ya da inanmazlar... Söyledikleri açık açık her iki tarafa da zıt düşebilir, her iki tarafın kabullenebileceği şeyler de olabilir. Her iki tarafın söyleyebileceği doğrulara da açıktırlar, yanlışlara da kapalıdırlar... Kendi halindedirler... Etliye sütlüye karışmazlar pek.... Lafı gediğine koyar, köşesine çekilirler. Kendisine ait, kendine has bir duruşları vardır, inancı vardır ya da yoktur bunu pek söz konusu yapmazlar ama tutarlıdırlar. Bu gruptakiler kendilerine ait bir dünya oluşturmuş gibidirler. Doğru ve tutarlı olduğu sürece gerçeklere açıktırlar. Hiçbir yere ait olmadıklarının peşin hükmünü kolaylıkla verebilirsiniz...

 

Sonuçta demek istediğim Sevgili Ftoyd...

Tamam sen kabul ediyorsundur bazı gerçekleri ve inancınla pekiştirebiliyorsundur...

Bazıları mantıksız bulup reddediyordur ama başka gerçeklikleri kabul ediyordur...

Ama hergün gördüğümüz bir gerçektir ki, hala Evrim Teorisinin "Tesadüfleri" savunduğunu ve Evrim Teorisinin "Darwin"den ibaret olduğunu sanan ve 150 yıllık Evrim teorisinin hiç bir birikiminden ve yeniliklerinden haberdar olamayan adamlar var...

Karadelikler için "İçleri bomboştur" diyebilen adamlar var...

"Ruh"un ağırlığının ölçülebildiğini iddia edebilen adamlar var...

Enerji'nin Korunumu Kanunun (hiçbir şey yoktan var edilemez yasası), Yoktan Var Etmeyi ispat ettiğini söyleyebilen komedyenler var...

 

Yani en kötüsü yukarıda ilk gruba ait insanlar var...

Diğer iki grup tehlike arzedemiyor, çünkü onlar zararsız, bir bütün oluşturmaktan uzaklar...

 

Ama seni gerçekten takdir ettim...

Çünkü dikte edilen şudur:

"Tanrı herşeyi yoktan var etti..."

Ve bunun bir İslam Emri olduğu öğretilir, oysa kur'an-da böyle geçmez, açıklamıştım...

Farabi bile bu yüzden, hep olanın "Varlık" olduğunu düşünmüştür.

Zaten bu yüzden Cennet ile Cehennem, birer yaratılmış olmalarına rağmen sonsuza kadar var kalacaktır İslam düşüncesine göre...

Genelde öğretilen dini öğreti şudur:

"Yaratılmış herşeyin bir sonu vardır"

Fakat yaratılmış olduğu halde Ruh, Cennet ve Cehennem'in sonu yoktur...

Demek ki öğretilenlerde ve bilinenlerde çok büyük yanlışlıklar var...

Ve birçok insan, o üstad dedikleri bilmez ve sığ kimsenin söylediklerini "Eleştirememek/İman" adına, bu yanlışları görmekten acizler...

İşte sen burada böyle şeyleri keşfetmiş gibi duruyorsun...

Yani bak inancını paylaşıyorum ya da paylaşmıyorum, bu değil mesele...

Ama en azından "İslamı Savunuyorum" dediğinde, gerçekten İslam'ın mantığı ile paralel hareket eden asıl kişiliklerden sadece birisisin...

Diğerleri ise İslam'ı değil, İslam adıyla yutturulan Çelişkili akıl dışı öğretileri savunuyorlar...

Bu çok açık ve ne kadar komiktir ki bunu bile kabul edemiyorlar...

 

BrainSlapper'ındı sanırım bir sözü vardı:

Tanrı Kur'an-da "Ben şöyleyim vs." diyor...

İnançlı çıkıyor diyor ki "Yok canım, kesin sen şöyle demek istemişsindir..." diyor.

Tanrı başka yerde "Bak ben şöyleyim, Kur'an apaçık bir kitaptır vs." diyor...

İnançlı hala diyor ki "Yok canım, başka bir anlamı var mutlaka, kesin sen şöyle demek istedin..." diyor...

 

Hoppa da vermiş olabilir bu örneği, tam ayrıntısı ile hatırlayamadım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Biz ne yaptık Allahın emriyle, hırsız yakaladık,şahitler sağlam,hırsızlık yaptığı eli kestik, ve bitti işte anlamıyor musunuz?

 

"Din insanları zombileştiriyor" diyordum da inanmıyorlardı...

 

Bir kişi "ben insanım" diyor ise, fikriyle de, zikriyle de, fiili olarak da bunun gereğini yerine getirmelidir. Ceza, bir takım "insansı"ların vandalist dürtülerini icra edecekleri ve bir takım "insansı"ların da yine vandalist dürtülerinin tatmini için stadyumları doldurmalarını sağlayacak bir olgu değildir. Ceza, bundan çok daha yüce bir amaca hizmet etmelidir.

 

Bir görevi de adaleti sağlamak olan devlet, sağlıklı bir toplumun idamesi için çaba harcamaladır; sakat bir toplum oluşturmak için değil. Sizin savunduğunuz adalet anlayışı, hem fiziken hem de ruhen sakat bir toplum oluşmasına neden olur. Siz hürriyeti bağlayıcı cezaları süre olarak eleştirebilirsiniz; buna ben de katılabilirim. Ancak siz "3 yıl değil 5 yıl olmalıdır" ya da "8 yıl değil 15 yıl olmalıdır" gibi bir öneri sunmuyor, direkt olarak şiddet içerikli ceza öneriyorsunuz. Zira maksadınız üzüm yemek değil, bağcı dövmek...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Açıklamama gerek kalmamış ki, siz kendi ağzınızla dört şahit getirmenin ne kadar zor bir olgu olduğunu itiraf ediyorsunuz aslında.. farketmiyor musunuz? bir olayda bir cezaya hüküm vermek için koşullar ne kadar zordur aslında,cidden itiaf ediyorsunuz ama farketmiyorsunuz? Yine de mantığa sığar, yine de böyle durrumlar yaşanabilir.. hani zinanın şuç sayıldığı dönemlerde eşlerden biri,diğerini bastırırdı falan polislerle.. cidden olaylar o boyutta olabilir..

Bunun dışında bi de eski adam öldürmenin kolaylığını düşünüyorum,hani namus cinayeti adı altında nice kan dökülür,bi de bu duruma bakın, ortada din varsa, aldatan tarafı aldatılan taraf öldüremez çünkü Allahın emrine karşı çıkmış olur.. Bunun bile önü kesiliyor tabi anlayana,zaten şu Yusuf un başına gelenlerde ve ona saldıran kadının eşinin tutumunda çok şey anlatılmıyor mu ayetlerde? hem de size göre 1400 sene öncesi Arap aleminde .. yok artık..

 

Şöyle bir durum var: 4 şahit bulunmadığı zaman Allah nezdinde de bunlar suçsuz olsa gerek ki, Allah böyle bir hukuk sistemi getirmiş.Baksanıza, Muhammed daha kendi eşiyle ilgili zina olayını bile çözememiş de günlerce sürüncemede kalmış, sonunda ağzından ayetler(!) dökülüvermiş her zamanki gibi.İşte, maksat her şart altında inanmak olduğunda bunlar da gayet tabi mantığa sığdırılır.Ama hangi mantığa?

 

4 eş alınınca helal.Diğer 3 eşle aldatılmış olmuyor diğeri.Hak, hukuk, sistem mistem.Herşey hak getire.Maksat, diğerlerinden daha kurnaz bir bedevinin 14 asır önceki bilgileriyle bugün bile yanılmış olamayacağını savunmak.Bugün Türkiye'de 4 kadın almak serbest olmalı mıdır, olmamalı mıdır?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Din insanları zombileştiriyor" diyordum da inanmıyorlardı...

 

Bir kişi "ben insanım" diyor ise, fikriyle de, zikriyle de, fiili olarak da bunun gereğini yerine getirmelidir. Ceza, bir takım "insansı"ların vandalist dürtülerini icra edecekleri ve bir takım "insansı"ların da yine vandalist dürtülerinin tatmini için stadyumları doldurmalarını sağlayacak bir olgu değildir. Ceza, bundan çok daha yüce bir amaca hizmet etmelidir.

 

Bir görevi de adaleti sağlamak olan devlet, sağlıklı bir toplumun idamesi için çaba harcamaladır; sakat bir toplum oluşturmak için değil. Sizin savunduğunuz adalet anlayışı, hem fiziken hem de ruhen sakat bir toplum oluşmasına neden olur. Siz hürriyeti bağlayıcı cezaları süre olarak eleştirebilirsiniz; buna ben de katılabilirim. Ancak siz "3 yıl değil 5 yıl olmalıdır" ya da "8 yıl değil 15 yıl olmalıdır" gibi bir öneri sunmuyor, direkt olarak şiddet içerikli ceza öneriyorsunuz. Zira maksadınız üzüm yemek değil, bağcı dövmek...

 

İyi de din kural olarak, öğreti olarak, felsefe olarak,ne düşünürseniz,adına ne derseniz, din Allahın kuralı olarak hırsızlığı yasaklıyor ve Allah çalmayacaksınız diyor. Bize göre, Muhammed isimli bir adam çıkıp emir vermiyor, bize göre inandığımız,önünde diz çöktüğümüz, titrediğimiz,sevdiğimiz Allahımız emrediyor. Çalmayacaksın.Yani şimdi bir çocuğum olsa, onu dinle yetiştireceğim diye çırpınsam ve etkisi olsa Allah izin verdiği takdirde,en azından hırsız olmayacak belki.. E şimdi boşuna mı din Allahın oluncaya kadar çırpınıyor nice insan. Din Allahın olsun, herkes Kitabının emrine uysun, ortada hırsızlık yapan olmasın,böylece uygulanacak cezayıda düşünmekten kurtaralım yakayı. Yani az biraz din kardeşim, az biraz din ,az biraz Allah korkusu ve sevgisi lazım. Bu millette biraz Allah korkusu kavramı olmasaydı, ben düşünemiyorum zaten ne halde olurduk,Allah olgusu varken bu haldeyiz.

 

Şöyle bir durum var: 4 şahit bulunmadığı zaman Allah nezdinde de bunlar suçsuz olsa gerek ki, Allah böyle bir hukuk sistemi getirmiş.Baksanıza, Muhammed daha kendi eşiyle ilgili zina olayını bile çözememiş de günlerce sürüncemede kalmış, sonunda ağzından ayetler(!) dökülüvermiş her zamanki gibi.İşte, maksat her şart altında inanmak olduğunda bunlar da gayet tabi mantığa sığdırılır.Ama hangi mantığa?

 

4 eş alınınca helal.Diğer 3 eşle aldatılmış olmuyor diğeri.Hak, hukuk, sistem mistem.Herşey hak getire.Maksat, diğerlerinden daha kurnaz bir bedevinin 14 asır önceki bilgileriyle bugün bile yanılmış olamayacağını savunmak.Bugün Türkiye'de 4 kadın almak serbest olmalı mıdır, olmamalı mıdır?

Niye insan bilgisi ile Allah bilgisini ve insan hükmü ile Allah hükmünü karıştırdınız. Biz düşüncelerimizden bile sorulacağız,siz zinadan suçsuzluk çıkarmışsınız. İnsanın,kolay kolay hüküm verme ve cezalandırma hakkı yoktur dinimizde. Çünkü başta kendimiz günahlıyızdır. Günahı olan, aynı günahları işleyen,nasıl diğerine ceza verebilir. Dinleri tek ayetten oturtamazsınız,onlar bütün kitaplarla birlenir.O hesap günü, hesap görücü olarak,defterimizin bize yeteceği bildirilir ve bizlerin "bu da mı yazılı" diye hayret içinde kalacağımız.. yani yazılı olamayan en ufak kavramımız olmayacak defterimizde.

Bu arada Muhammed in 4 değil, İnşallah yanlış hatırlamıyorumdur 7 eş hakkı vardı. Yine bu demek değil ki,diğer ayetleri kenara bırakıp ikinci eşle ilgili kuralları uygulayıp uygulayamama konusunda düşünmeyin. Ayetin 4 al kısmına uy, ikinciyi alman için şart koşulan koşulları umursama yalnız. Yani ayetlerin birine inan diğerine inanma ya da yüz çevir. Bunun adı sizin gibi olmaya kadar gider..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Niye insan bilgisi ile Allah bilgisini ve insan hükmü ile Allah hükmünü karıştırdınız. Biz düşüncelerimizden bile sorulacağız,siz zinadan suçsuzluk çıkarmışsınız. İnsanın,kolay kolay hüküm verme ve cezalandırma hakkı yoktur dinimizde. Çünkü başta kendimiz günahlıyızdır. Günahı olan, aynı günahları işleyen,nasıl diğerine ceza verebilir. Dinleri tek ayetten oturtamazsınız,onlar bütün kitaplarla birlenir.O hesap günü, hesap görücü olarak,defterimizin bize yeteceği bildirilir ve bizlerin "bu da mı yazılı" diye hayret içinde kalacağımız.. yani yazılı olamayan en ufak kavramımız olmayacak defterimizde.

Bu arada Muhammed in 4 değil, İnşallah yanlış hatırlamıyorumdur 7 eş hakkı vardı. Yine bu demek değil ki,diğer ayetleri kenara bırakıp ikinci eşle ilgili kuralları uygulayıp uygulayamama konusunda düşünmeyin. Ayetin 4 al kısmına uy, ikinciyi alman için şart koşulan koşulları umursama yalnız. Yani ayetlerin birine inan diğerine inanma ya da yüz çevir. Bunun adı sizin gibi olmaya kadar gider..

 

Soruma yanıt niteliğinde değildi gerçi, ama ne kadar doğru yazmışsınız: İnsanın soyuta atfedilmiş sözde bir varlık adına hüküm verme ve cezalandırma hakkı yoktur.Bunu Muhammed'e anlatmıştır birileri mutlaka.Ama sonları pek iç açıcı olmamıştır.

 

Bilindiğine göre, 4 eş almanın şartı onlara hakkaniyet çerçevesinde davranabilmek.Ama bakın, önüne gelen almış.Demek ya bazı şeyler sürekli uyduruluyor ya da Allah ileride şartların değişebileceğini bilmeyip de öylece bırakıveriyor.Birşeyler çayıra salınınca hemen Mevla kayırır mı dersiniz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hollandada bir rasathanade haftanın bir günü kapılar tüm halka ücretsiz olarak açılır gelen ziyaretçilere gökyüzüne bakmaları için teleskoplar serbest bırakılır ve gelen ziyaretçilerin merak ettikleri konular üzerine ilim adamları cevap vererek yardımcı olurlar.

yaşanan bir olayı aynen aktarıyorum.

aydından bir arkadaş hocaya seslenir hocam biz gelirken yanımıza börek çörek getirdik sizede ikram edelim derler hoca (anlamayanlar için ilim adamı olduğunu ifade etmeme gerek yoktur herhalde) olmaz, teşekkür ederim falan desede ikram edilir yedirilir. beğenip beğenmediği sorulur çok güzel der.

arkadaş durun size bunun nasıl yapıldığını anlatayım der.başlar anlatmaya

annem unu siniye (tepsi) koymuş markete gitmiş gelince birde ne görsün

cesmedeki su unla karışmış bekleyip kabarmış kabarınca patlayıp etrafa börek kek poğaca olarak dağılmış bu hale gelmişler bizde aldık geldik sizi ziyarete hem biz hem siz yediniz dedi.

hoca

olurmu öyle şey kendi kendine onu yapan bir usta vardır sonunda annen yapmıştır size şaka yapmış öyle anlatarak dedi.

arkasından arkadaş

hocam ya bizim gitme saatimiz geldi sen bize şu gezegenlerin yıldızların oluşunu bir anlatta dinleyelim dedi.

hoca anlatmaya başladı

arkadaşlar galaksimizde (ellerini havada hareket etirerek anlatıyor) yıllarca kaynayan güneş te (bin-bag dediğimiz) patlamalar meydana gelmiş ve ateş kütleleri böyle kainata dağılmış soğumuş '!!!!!!........ çocuklar siz bu sorunun cevabını benden iyi biliyorsunuz

arkadaşlar kusura bakmayın ama konu üç yıl önce acılmış baştan bir iki sayfasına ve son iki sayfasına baktım başlatanın sonlarda ismi geçmiyor normaldir iş güç falan merak ediyorum allahın olmamasını nasıl düşünebilirsiniz olmaması için hiç birşeyin olmaması gerekir hani şarkıda ne diyor herşey seni hatırlatıyor bana aynen onun gibi bu kainatta iyi kötü herşey onu gösteriyor. sizleri sevdim ben daha ilk bakışta güzel macera yaşayacağız gibi geliyor bana önceki 74 sayfayı okuyacağım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İyi de din kural olarak, öğreti olarak, felsefe olarak,ne düşünürseniz,adına ne derseniz, din Allahın kuralı olarak hırsızlığı yasaklıyor ve Allah çalmayacaksınız diyor. Bize göre, Muhammed isimli bir adam çıkıp emir vermiyor, bize göre inandığımız,önünde diz çöktüğümüz, titrediğimiz,sevdiğimiz Allahımız emrediyor. Çalmayacaksın.Yani şimdi bir çocuğum olsa, onu dinle yetiştireceğim diye çırpınsam ve etkisi olsa Allah izin verdiği takdirde,en azından hırsız olmayacak belki.. E şimdi boşuna mı din Allahın oluncaya kadar çırpınıyor nice insan. Din Allahın olsun, herkes Kitabının emrine uysun, ortada hırsızlık yapan olmasın,böylece uygulanacak cezayıda düşünmekten kurtaralım yakayı. Yani az biraz din kardeşim, az biraz din ,az biraz Allah korkusu ve sevgisi lazım. Bu millette biraz Allah korkusu kavramı olmasaydı, ben düşünemiyorum zaten ne halde olurduk,Allah olgusu varken bu haldeyiz.

 

Hırsızlık, semavi dinlerin ortaya çıkmasından çok önce de 'suç' olarak nitelendiriliyordu. Hırsızlığın kötü bir şey olduğunu kavramak için öncelikle bir tanrıya iman etme zorunluluğu teistlerin kendini kandırma yöntemlerinden biridir. Hırsızlar koğuşunda yatanların hepsinin ateist olduğunu mu sanıyorsunuz?

 

Belirli bir ahlaki anlayışa sahip olmak için, bir tanrıya ihtiyaç olmadığı gerçeğini nedense kabullenemiyorsunuz.. 12 yıllık ateistlik de dahil olmak üzere, 30 yıllık hayatım boyunca kimseden bir şey çalmadım. (Durun...Bu doğru değil..İtiraf ediyorum, 8-10 yaşlarındayken komşunun bağından bir kaç salkım üzüm aşırmıştım.) Allah'tan korktuğum için değil, insana, daha da önemlisi kendime olan saygımdan dolayı.

 

'Allahsız' ların her türlü kötülüğü yapmaya hazır ve nazır olduğu önyargınız beyninize yapışmış bir kere. Biz ne yapsak söküp atamayacağız. Ancak hiç bir şey bilmiyorsanız İslam ülkelerine bakın... Bana suç oranı sıfır olan bir toplum gösterebilir misiniz?

 

"İnsanlar dinlerini tam anlamıyla yaşasalardı olurdu" gibi abes bahaneler üretmeye kalkmayın. Tüm dünya ülkeleri ve dünya tarihi örnektir ki, din hiç bir zaman suçu önleyememiştir. Hatta pratikte uygulanamayacak kanıt yöntemiyle tecavüz gibi suçları teşvik bile etmiştir.

 

Sonuç itibariyle bize Allah sevgisi değil, İnsan sevgisi lazım. Kendinden olmayan Ana/baba/kardeşe bile düşman olmayı salık veren İslam da, insan sevgisini sağlayabilecek en son kurumdur. Bu da böyle biline....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hırsızlar koğuşunda yatanların hepsinin ateist olduğunu mu sanıyorsunuz?

 

Sonuç itibariyle bize Allah sevgisi değil, İnsan sevgisi lazım. Kendinden olmayan Ana/baba/kardeşe bile düşman olmayı salık veren İslam da, insan sevgisini sağlayabilecek en son kurumdur.

 

:clover::clover:

 

Saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hollandada bir rasathanade haftanın bir günü kapılar tüm halka ücretsiz olarak açılır gelen ziyaretçilere gökyüzüne bakmaları için teleskoplar serbest bırakılır ve gelen ziyaretçilerin merak ettikleri konular üzerine ilim adamları cevap vererek yardımcı olurlar.

yaşanan bir olayı aynen aktarıyorum.

aydından bir arkadaş hocaya seslenir hocam biz gelirken yanımıza börek çörek getirdik sizede ikram edelim derler hoca (anlamayanlar için ilim adamı olduğunu ifade etmeme gerek yoktur herhalde) olmaz, teşekkür ederim falan desede ikram edilir yedirilir. beğenip beğenmediği sorulur çok güzel der.

arkadaş durun size bunun nasıl yapıldığını anlatayım der.başlar anlatmaya

annem unu siniye (tepsi) koymuş markete gitmiş gelince birde ne görsün

cesmedeki su unla karışmış bekleyip kabarmış kabarınca patlayıp etrafa börek kek poğaca olarak dağılmış bu hale gelmişler bizde aldık geldik sizi ziyarete hem biz hem siz yediniz dedi.

hoca

olurmu öyle şey kendi kendine onu yapan bir usta vardır sonunda annen yapmıştır size şaka yapmış öyle anlatarak dedi.

arkasından arkadaş

hocam ya bizim gitme saatimiz geldi sen bize şu gezegenlerin yıldızların oluşunu bir anlatta dinleyelim dedi.

hoca anlatmaya başladı

arkadaşlar galaksimizde (ellerini havada hareket etirerek anlatıyor) yıllarca kaynayan güneş te (bin-bag dediğimiz) patlamalar meydana gelmiş ve ateş kütleleri böyle kainata dağılmış soğumuş '!!!!!!........ çocuklar siz bu sorunun cevabını benden iyi biliyorsunuz

arkadaşlar kusura bakmayın ama konu üç yıl önce acılmış baştan bir iki sayfasına ve son iki sayfasına baktım başlatanın sonlarda ismi geçmiyor normaldir iş güç falan merak ediyorum allahın olmamasını nasıl düşünebilirsiniz olmaması için hiç birşeyin olmaması gerekir hani şarkıda ne diyor herşey seni hatırlatıyor bana aynen onun gibi bu kainatta iyi kötü herşey onu gösteriyor. sizleri sevdim ben daha ilk bakışta güzel macera yaşayacağız gibi geliyor bana önceki 74 sayfayı okuyacağım.

Sende bu hikayeye inandın öyle mi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hırsızlık, semavi dinlerin ortaya çıkmasından çok önce de 'suç' olarak nitelendiriliyordu. Hırsızlığın kötü bir şey olduğunu kavramak için öncelikle bir tanrıya iman etme zorunluluğu teistlerin kendini kandırma yöntemlerinden biridir. Hırsızlar koğuşunda yatanların hepsinin ateist olduğunu mu sanıyorsunuz?

 

Belirli bir ahlaki anlayışa sahip olmak için, bir tanrıya ihtiyaç olmadığı gerçeğini nedense kabullenemiyorsunuz.. 12 yıllık ateistlik de dahil olmak üzere, 30 yıllık hayatım boyunca kimseden bir şey çalmadım. (Durun...Bu doğru değil..İtiraf ediyorum, 8-10 yaşlarındayken komşunun bağından bir kaç salkım üzüm aşırmıştım.) Allah'tan korktuğum için değil, insana, daha da önemlisi kendime olan saygımdan dolayı.

 

'Allahsız' ların her türlü kötülüğü yapmaya hazır ve nazır olduğu önyargınız beyninize yapışmış bir kere. Biz ne yapsak söküp atamayacağız. Ancak hiç bir şey bilmiyorsanız İslam ülkelerine bakın... Bana suç oranı sıfır olan bir toplum gösterebilir misiniz?

 

"İnsanlar dinlerini tam anlamıyla yaşasalardı olurdu" gibi abes bahaneler üretmeye kalkmayın. Tüm dünya ülkeleri ve dünya tarihi örnektir ki, din hiç bir zaman suçu önleyememiştir. Hatta pratikte uygulanamayacak kanıt yöntemiyle tecavüz gibi suçları teşvik bile etmiştir.

 

Sonuç itibariyle bize Allah sevgisi değil, İnsan sevgisi lazım. Kendinden olmayan Ana/baba/kardeşe bile düşman olmayı salık veren İslam da, insan sevgisini sağlayabilecek en son kurumdur. Bu da böyle biline....

 

Ahlak için din değil, ama din için Ahlak şarttır,öncelikle bunu söyleyim.. Cümlemde bile Allah izin verirse demek zorundaydım, çünkü istediğiniz kadar yırtınıp baştan sona bir çocuğa din eğitimi verin, o çocuk büyüdüğünde çok çetin bir kafir olabilir.. Ayrıca sizin koğuş örneğinizde ki tipler, bana göre ateistlerden çok çok kötü tiplerdir.. Neden mi? çünkü siz ateistlerin sürekli bir dinle alıp veremediğiniz vardır, sürekli insanlık için iyi olgulardan hareketle ve bilgi birikimlerinizde, sanki dinlerin aslında kötülüğe teşvik edici yönleri varmışcasına ,falanca din adı altında yatanlardan hareketle hep tepkilisinizdir.. Dindarla tartışmak ,belli bir seviye bile yakalamak imkansızdır sizler için, çünkü kendinizi en azından onlardan daha kültürlü ve seviyeli algılarsınız. Hatta öyle tartışmalar yaşarsınız ki, siz artık kendi başınıza üs kimlik olarak ortada kalırsınız.Ama koğuştaki insan bana göre, suçu işlerken, Allah kavramını tamamen unutmuş insandır. Ağzında Allah kelamı bile olsa,kalbinde taşımaz.. Yüzüne Allahtan konuşsanız, o yine de sizi kandırmayı ve paranızı almayı aklına koymuştur bir kere,dönmez.. asla dönmez.. Siz insanlıktan ödün vermeyin, insani değerler adı altında sizde olan ve aslında kutsala hizmet özünüze göre davranın elbet, ama onlar özlerini öldürmekten ve kendi kendilerine zulmetmekten hoşlanırlar. Onlar kötülüğe açtırlar bir kere.. Bu noktada din onları asıp kestiği için kusura bakmayın.Size dokunan yok dinde,ama yeryüzünde fesat çıkarana din dokunur,iyi ki de dokunur. Biz dokunamıyorsak, Allah haddi aşanı bu dünyada da ***** eder. Çok ama çok şey gördüm uzun vadeli zamanlarda.. Kimsenin yaptığı yanına kalmaz.

Ayrıca, insanlar tam anlamıyla din yaşayacak,ama ortada suç olacak öyle mi? Bence siz Kutsal Kitapları bi daha okuyun. Anne baba ve tecavüz ile ilgili demeçler hepten sıkıntılı. Siz Kitaptan anlamamışsınız,inanmayıp inanmadığınızla kalmışsınız, tek bir ayeti bile sindirememişsiniz. Bütünden bişey yok,arada bi kaç adeta harf kalmış sizde(kelime bile değil). Yeniden kuralları okuyun ve uygulanırsa neler olacağını yenideb düşünün

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ahlak için din değil, ama din için Ahlak şarttır,öncelikle bunu söyleyim..

 

"Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin. İçinizden kim onları dost edinirse, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir." (Tevbe 23)

 

'Anne ve babaya saygı ve sevgi' güzel ahlaklı olmanın temel taşlarından biriyse eğer, İslam'ın ahlakı sakat bir ahlaktır. Sakat bir ahlakı dikte eden bir öğretiyi, kendine hayat felsefesi olarak kabul etmiş birinden de ahlak dersi vermesi beklenemez. İki reşit insanın aynı yatağa girmesini ahlaksızlığın en büyüğü addedip de, sırf Allah'a inanmadığı için ana/babaya düşman olmayı erdem sayan bir öğretinin, yüz milyonlarca insan tarafından kutsal kabul edilmesi insanlık için ne büyük bir talihsizlik...

 

Bana kutsal kitapları okumamı telkin etmeyin lütfen; Eski Ahit de dahil olmak üzere defalarca okudum, hala da okuyorum. Binlerce yıl önce yaşamış toplumların ilkel anlayışlarına kutsallık atfedilerek, insanlığın fikirsel gelişiminin önüne nasıl set çekildiğini üzülerek izliyorum. Günümüz toplumsal normlarının binlerce yıl önceki anlayışa göre şekillendirilmesi gerektiğini iddia edenleri üzülerek izliyorum. Bana "ukala" , "kendini beğenmiş" yakıştırması yapanların, kutsal kitapların muhteviyatından bihaber oldukları halde "tekrar okuyun" telkinlerini üzülerek izliyorum....

 

Konumuza dönersek;

 

Suçu önlemek adına suç işlemek, adalet anlayışı ile örtüşmez.

 

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi

Madde 5 : Hiç kimseye işkence yapılamaz, zalimce, insanlık dışı veya onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz ve ceza verilemez.

 

Bu maddenin umurunuzda olduğunu sanmıyorum; zira İslam'ın buna benzer 4-5 maddeyi daha ihlal ettiğini biliyoruz. Peki siz tüm bunları göz ardı ederken neye dayanarak ABD'nin Irak'ta yaptıklarını ya da İsrail'in Filistinlilere yaptıklarını "zulüm" olarak nitelendireceksiniz? İşkenceyi bir "suç önleme mekanizması" olarak kabul ediyorsanız, ABD'nin Irak'ta ve Guantanamo'da yaptıklarını da onaylıyorsunuz demektir.

 

Bakın sözlerinizin ucu nerelere varıyor... "Ama ben bunu kastetmemiştim" diyeceksiniz.. Bence bir daha düşünün...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.