Φ Radya Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2011 Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2011 Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu'nca (BTK) hazırlanan "İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar" 22 Ağustos 2011 tarihinde yürürlüğe girecek. Bu uygulamayla kullanıcılar BTK'nın belirlediği 4 internet filtresinden birini seçmek zorunda bırakılacak. Filtreyi aşmak suç sayılacak. Filtre kıstasları ise tamamen BTK tarafından belirlenecek. Bu uygulama dünyada Çin, Küba, İran gibi internetin "tutuklu" olduğu ülkelerde kullanılıyor. Geçtiğimiz günlerde basının gündemine gelen "yasaklı kelimeler listesi" büyük tepki almıştı. Ancak bu yasaklı kelimeler listesinin buzdağının görünen kısmı olduğu çok geçmeden ortaya çıktı. Dayanağı nedir? 5809 sayılı Kanunun 4’üncü 6’ncı ve 50’inci maddeleri ile 28.07.2010 tarihli ve 27655 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Elektronik Haberleşme Sektöründe Tüketici Hakları Yönetmeliği’nin 10’uncu maddesi hükümleri kapsamında, BTK tarafından hazırlanan “İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar Taslağı” 22 Şubat 2011 tarihinde 2011/DK-10/91 no’lu karar ile onaylanarak, “İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar”ın 22 Ağustos 2011’de yürürlüğe girmesine karar verildi. 22 Ağustos'ta devreye girecek sistemde internete devlet daha doğrusu "BTK" tarafından belirlenen 4 filtre tipinden birini seçerek girebileceğiz. Filtreyi aşmak ya da aşmaya çalışmak suç sayılacak. Ayrıca internet servis sağlayıcıları filtrelerin aşılmasını engellemekle sorumlu tutuluyor, aksi halde onlara da ağır para cezaları öngörülüyor. "Ben giriyorum, siz de girin"den "Ben de giremiyorum artık"a... Düzenlemeye göre 4 tip filtre yer alacak. Aile, çocuk, yurtiçi ve standart paket. Her internet abonesi bunlardan birini seçmek zorunda kalacak. Bu filtre tipini internet kafelerde uygulanan "Websense" filtresine benzetebiliriz. Yani sadece internet kafenin belirleyebildiği sitelere girebileceksiniz. Bu tür filtre sistemleriyle içeriğinde sorun olmasa bile birçok sitenin filtreye takıldığı kullanıcılar tarafından biliniyor. Git gide uçsuz bucaksız bir dünya olma yolunda ilerleyen interneti "güvenli internet" sloganının arkasına sığınarak "terbiye edilmiş internet"e dönüştürecek bu uygulamanın dünyada sınırlı sayıda örneği var. Bu örneklerde Çin, Küba, İran gibi internetin sıkı bir sansür altında tutulduğu ülkelerle sınırlı. Bu uygulamayla ilgili olarak Yeni Medya Düzeni için bir makale yazan Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim görevlisi Prof. Dr. Mutlu Binark, 22 Ağustos'ta uygulamaya girecek bu esaslara karşı durulması gerektiğini belirtmişti. Binark bu görüşüne destek olarak bu sistemin internet kullanıcılarını sınıflandırdığını ve bu esaslarla "internetteki zararlı içerikten korunma" adı altında internetin sınırlandırıldığını ifade etti. Bu tür filtreler şu anda da var Bu tür filtre sistemleri işletim sistemleri, internet servis sağlayıcılar ya da internetten bulunabilecek programlar sayesinde isteyen kullanıcılar tarafından zaten istenildiği zaman kullanılabiliyor. Yani zaten kullanıcı böyle bir opsiyona sahip. Ancak BTK'nın uygulamasıyla bu durum bir opsiyon olmaktan çıkıp zorunluluk haline geliyor. Binark, "Bu usul ve esasların arkasındaki zihin örüntüsünün kendi yurttaşını birey olarak görmediğini, onun adına eylemeye muktedir olarak sadece kendini ve kendinin mutlak otoritesini ve bu mutlak otoritenin doğruluğunu gördüğünü belirtmek gerekir. Bu anlamda burada herşeyi bilen muktedir özne BTK ve muteber vatandaşlar da İnternet erişim özgürlükleri ile İnternet ortamında seçme haklarının “onların iyilikleri adına” ellerinden alınmasına rıza gösterenlerden oluşmakta. Devlet eliyle, filtreleme uygulamasının topyekünleştirilmesine ve zorunlu kılınmasına yol açacak bu uygulamanın benzer örnekleri ancak Çin Halk Cumhuriyeti, Küba, İran, Tayland gibi yurttaşlarının siberuzama erişimini sınırlandıran ve engelleyen ülkelerden verilebilir" diyerek uygulamanın zararlarına dikkat çekti. Binark, "Bu internet filtresi uygulamasıyla, birey korumacı ve kollamacı bu muhafazakar ideoloji tarafından pasifize edilmekte, zihni “tek doğru, tek renk, tek söylem” çağrısına uymaya, sağduyuya davet edilmektedir. Bu nedenle, Ağustos 2011’den itibaren İnternet ortamına erişimde aklını kullanmaya muktedir bireyin akıl ve irade özgürlüğünü elinden alan bu usul ve esaslara karşı durmak, yürürlüğe girmesine itiraz etmek gereklidir" diye de yazdı. Türkiye'de internet nereye gidiyor? BM desteğiyle Freedom House tarafından Nisan 2011 de yayınlanan İnternette Özgürlük Raporu’na göre, Türkiye’nin “kötü puan’ını 42'den 45'e yükselterek” internete erişim özgürlükleri konusunda geriye doğru gitmeyi sürdürüyor. Bu uygulamayla BTK, kimin hangi siteye girebileceğine, hangi blogu okuyabileceğine, hangi tartışma grubuna katılabileceğine kendi kendine karar vermiş olacak. İstediği herhangi bir siteyi, sayfayı kara listeye alarak sizin ulaşmanızı engelleyebilecek. Böyle Türkiye'nin İnternette Özgürlük Raporu'nda kendini İran ve Çin'in arasında bulması sandığınız kadar uzak bir gelişme değil. Standart paket sansürsüz değil mi? En özgür gibi görünen Standart paket de bir filtre paketi ve BTK tarafından belirlenen erişim engellerine ve kara listelere tabi. Yani YouTube kapalıyken önceden DNS ile girebiliyordu. Ancak bu paket altında erişimi engellenmiş YouTube'a girmek mümkün olmayacak. Dava açıldı IPS İletişim Vakfı-Bianet, 13 Nisan 2011 tarihinde “yürütmenin durdurulması” talebiyle, söz konusu usul ve esaslara karşı Danıştay’a iptal davası açtı. Vakıf, Danıştay’a yaptığı başvuruda BTK’nın aldığı yeni kararın yasal dayanaktan yoksun olduğunu ve Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle tanınan temel hak ve özgürlükleri ölçüsüz şekilde kısıtladığını belirtti. Vakıf adına başvuruda bulunan avukat Ayşe Altıparmak, BTK’nın keyfi bir şekilde yasaklı siteler listesi hazırlayabileceğini, çocukları zararlı içerikten korumak için ebeveynlerin yerine devlet eliyle karar verilmesinin doğru bir uygulama olmadığını belirterek, “Gerek Avrupa Birliği gerekse Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Komisyonu çocuklar gibi zarar görmesi mümkün grupları korumak için yasal önlemler almaktansa özdenetim yollarına gidilmesini teşvik etmektedir. Bu nedenle, üye ülkeler ev ve okul bilgisayarları ile internet kafelerde filtre programlarının kullanılmasını teşvik etmeli ama devlet düzeyinde filtreleme girişimlerinden her ihtimalde kaçınmalıdır” açıklamasında bulunmuştu. CNNTÜRK 22 Ağustos'ta uygulamaya girecek “İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar” için: -www.tk.gov.tr/duzenlemeler/Hukuki/kurulkararlari/2011/2011%20DK-10-91sss.pdf- Alıntı
Admin ™ Admin Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2011 Admin Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2011 Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu (BTK) Başkanı Tayfun Acarer, İnternetin Güvenli Kullanımı Yönetmeliği kapsamında öngörülen düzenlemenin çarpıtıldığını belirterek, standart pakette herhangi bir değişiklik olmayacağını ifade etti. BTK tarafından hazırlanan ve 23 Şubat 2011'de yayınlanan İnternetin Güvenli Kullanımı Yönetmeliği ile ilgili açıklamalarda bulunan Acarer, benzeri düzenlemelerin Avrupa ülkelerinde de bulunduğunu, bunun bir “sansür” olarak algılanmasına şaşırdıklarını belirtti. Düzenlemeyle standart paket dışında aile, çocuk ve yurt içi paketleri oluşturulduğunu, yeni filtrelemelerin bu üç paket için geçerli olduğunu söyleyen Acarer, standart pakette mevcut uygulamadan farklı bir filtrenin söz konusu olmayacağını vurgulayarak, şöyle devam etti: “Bir olay bu kadar çarpıtılır mı, pes diyorum. Şu anda herkes standart tarifede. Şimdi üç tane daha paket getiriliyor. Bu paketlerin de fiyatları farklı olsun deniyor. İnterneti sadece çocukların kullandığı abonelikler için belli bir filtrelemeyle hizmet verecek olan Çocuk paketi, biraz daha geniş alanda hizmet verecek Aile paketi ve erişime engelli sitelerin yüzde 99'unun yurt dışı kaynaklı olması gerçeğinden hareketle yurt içi paketi uygulamaya girecek. Şimdi biz herkesi çocuk paketine alsak eleştirilere hak verirdim. Ancak bu uygulamayla zaten herkes standart paket içinde kalacak. Ancak isterse diğer paketler için başvuruda bulunacak. Bunun neresi sansür. Standart paket şu anda neyse aynen devam edecek. Şu ankinden farklı bir filtre koyulmayacak. Standart tarifede bir internet sitesinin içeriğinde bir suç varsa zaten erişime engelleniyor. Bunun dışında artı bir şeyler yapacak halimiz yok. Filtre diğer paketlere getiriliyor.” “KONUNUN ŞİMDİ GÜNDEME GETİRİLMESİ SİYASİ” BTK Başkanı Acarer, yönetmeliğin Şubat ayında yayınlanmasına rağmen Mayıs ayında tartışılmasına anlam veremediğini, eğer bir sansür iddiası varsa neden bunu söylemek için 2.5 ay beklendiğini merak ettiklerini söyledi. Acarer, “Konunun şimdi gündeme getirilmesinin nedeni konusunda yorum yapmayacağım ama Şubat ayında alınan bir kararın Mayıs ayında gündeme getirilmesinin nedeni bence siyasi, başka bir izahını yapamıyorum” dedi. Türkiye'nin internet özgürlüğü konusunda sorunu olan bir ülke olmadığını, bu konuda açıklanan uluslararası raporlara katılmadığını kaydeden Acarer, İngiltere ve Almanya'da erişime engellenen site sayısının Türkiye'nin üç katı düzeyinde olduğunu savundu. Türkiye'de sitelerin ya mahkeme kararıyla ya da BTK'nın incelemesi sonucu kapatılabildiğini ve sansasyon yaratan tüm kapatmaların mahkeme kararlarıyla gerçekleştiğini söyleyen Acarer, BTK'nın engellediği sitelerin yüzde 55'inin aşırı müstehcenlik, yüzde 40 civarının da çocuk ******* nedeniyle engellendiğini kaydetti. Mahkeme kararıyla gerçekleşen kapatmalarda da bir sistem değişikliğine ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Acarer, “Mahkeme karar almış, alırken de ne var ne yok tüm adresleri yazmış. Bazı kapatmaları biz de gazetecilerden öğreniyoruz. Çünkü mahkeme aldığı kararı doğrudan ISP'lere bildiriyor. Belki bunun gözden geçirilmesi lazım. Bu işlemler İletişim Başkanlığı'nın üzerinden uygulanabilir” diye konuştu. Acarer, Türkiye'de erişime engellenen site sayısıyla ilgili bilgi verilmediğini, gazetelere yansıyan 37 bin rakamının da kendileri tarafından verilmediğini belirterek, “Rakam o değil ama o civarlarda bir şey” dedi. Tüketiciyi koruma yönünde bir çok örnek düzenleme yaptıklarını, bunların kamuoyunda gündeme gelmediğini, bir çok düzenlemenin de “sansür geliyor” başlığıyla verilmesinden rahatsız olduklarını kaydeden Acarer, “Her adımımızda acaba sansür mü diyecekler diye düşünür hale geldik” diye konuştu. Kaynak: Hürriyet Alıntı
Φ dusunce_dunyasi Gönderi tarihi: 7 Mayıs , 2011 Gönderi tarihi: 7 Mayıs , 2011 Türkiye'de AKP ve Tayyip Erdoğan'ın kurmak istediği teokratik islam devleti projesi neredeyse sonuçlandırılmış, geriye kalan son rötuşlar da 22 Haziran 2011'de yürürlüğe girecek internet sansürü yasasıyla tamamlanmıştır. Çocukları koruma yasası kılığında insanlara sunulan yasa, Türkiye'deki internet özgürlüğünü bu konudaki en geri İran, Çin gibi ülkelerin düzeyine indirmektedir. Bu yasa ile mahkeme kararı bile gerekmeksizin istedikleri yasaklamayı daha merkez noktada yapabilecekler ve internette istedikleri siteye olan erişimi vana kapatıp açar gibi kontrol edebileceklerdir. Özgür düşünceyi ve basını susturma gayesi, diktatörlüklerin ve diktatörlüğe özenen rejimlerin ortak noktasıdır. Çünkü serbest düşünce ve fikirlerin özgürce ifadesi, baskıcı diktatörlüklerin önündeki en büyük tehlikedir. Baskıcı, teokratik bir islam devletini de elbette basın, yayın ve günümüzün bu alandaki en büyük nimeti olan interneti kontrol etmeden sağlam bir şekilde sağlayamazsınız. Bu yüzden bu çabanın kendileri için anlamını ve önemini görebiliyoruz. Göremediğimiz şey, Türk insanının buna nasıl izin verdiğidir. İnsanımızın bu kadar koyun olduğuna inanmak istemiyorum. Eldeki özgürlüklerin değerini bu derece bilememek, bu özgürlüklerin hak edilmediğinin bir göstergesidir belki de. Kazanılmadan tepeden indirilerek verilmiş bu özgürlükleri Türk halkı tam olarak bir türlü benimseyememiştir. Batı'nın bu konuda yaşadığı kavgaları, mücadeleleri biz yaşamak zorunda kalmadık. Atatürk gibi ileri görüşlü liderler ve onların takipçileri sayesinde bu ayrıcalıklara hazır konduk. Ne yazık ki son yıllarda bu özgürlüğün değerinin bilincinde olmayanların seçtiği, eski padişahçı zihniyetin günümüzdeki temsilcisi olan bir kesim, emperyalist ülkelerin de desteğiyle güç kazanmaktadır. Bu kesim, ülkeyi neredeyse ele geçirmiştir. Atatürkçülüğün koruyucusu Türk ordusunu ve pek çok gazeteci ve aydını zan altında bırakan pek çok bel altı taktik ve çirkin politika ile, aynı zamanda da emperyalist dış sermayenin desteği ile, zamanında vatan haini padişahçıların yaptığının benzerlerini günümüzün AKP hükümeti yapmaktadır. Halkımız ise malesef bu kişilere destek vermeye ve yaptıklarının altındaki gerçeği görmemeye devam etmektedir. Tüm laik ve Atatürkçü kesim susturulduğu gibi, tüm yargı sistemi ele geçirilmiş, kuvvetler ayrılığı prensibi çiğnenmiş, baskı ve sansür uygulamaları ile tüm politik rakipler susturulmuştur. Şimdi sansür uygulaması ile bu ulaştıkları noktayı daha da sağlamlaştırmaya ve herhangi bir yumumaşamanın ve geri dönüşün mümkün olmasını da engellemeye çalışmaktadırlar. 22 Haziran'dan sonra bu sitede yazılanları okuyamayabilirsiniz. Sadece bu site değil, hükümetin işine gelmeyen içeriğe sahip pek çok site, vana kapatır gibi merkezden, sadece bir telefon direktifi ile kapatılabilecek. Mahkeme kararına bile gerek olmadan. Bu adım ile artık son noktayı da koymuşlar ve teokratik islam devletini kurmuşlardır. Başımıza ise Padişah 1. Tayyip geçmiştir. Umarız halk bu yapılanların yanlışlığını gördüğünde çok geç olmaz ve hasarlar geri dönülemez boyuta ulaşmaz. Kaynak: -dusuncedunyasi.net- Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 20 Haziran , 2011 Gönderi tarihi: 20 Haziran , 2011 Bir evde çocuk var, kadın var, genç var, yaşlı var; bu eve hangi paket lütfedilecek acaba? Her konuda olduğu gibi bu sansürde de milleti aptal yerine koyuyorlar, hakları var(!) mı? Alıntı
Φ Radya Gönderi tarihi: 5 Ağustos , 2011 Yazar Gönderi tarihi: 5 Ağustos , 2011 İnternet filtresine erteleme Ulaştırma Bakanlığı İnternet Kurulu Başkanı Serhat Özeren, 22 Ağustosta yürürlüğe girmesi planlanan Güvenli İnternet Hizmeti'ne ilişkin Bilgi Teknolojileri ve İletişim Başkanlığına (BTK) sundukları rapor doğrultusunda bu hizmete yönelik paket seçeneklerinin yeniden düzenlendiğini, işletmecilere de buna uygun altyapı oluşturabilmeleri için 3 ay ek süre tanındığını bildirdi. Özeren, İnternet Kurulu'nun Güvenli İnternet Hizmeti'ne ilişkin olarak Türkiye genelinde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle geniş çaplı bir toplantı gerçekleştirdiğini anımsattı.Kurul'un bu görüşmeler sonucunda oluşturduğu raporu, BTK'ya sunduğunu anlatan Özeren, BTK'nın raporun tamamını kabul ettiğini ve Güvenli İnternet Hizmeti'ni bu doğrultuda yeniden düzenlediğini kaydetti. Hazırlanan taslak düzenlemenin BTK'nın internet sitesinde kamuoyu görüşü alınması için duyurulduğunu ifade eden Özeren, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Yeni taslakta rapordaki önerilerimiz yer aldı. Daha önce 'aile', 'çocuk' ve 'yurtiçi' olarak belirlenen paket seçenekleri tavsiyelerimizin ardından 'aile' ve 'çocuk' olarak iki paket şeklinde değiştirildi. Metnin net anlaşılır olmasını istedik, bunu da hayata geçirmişler. Kişisel bilgilerin güvenliği taslakta ayrıca yer aldı. Tüketiciler, bu hizmete yönelik tercihlerini çağrı merkezleri ya da internet üzerinden gerçekleştirebilecek. Tüm sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin taslağa konulması tabii ki mümkün olmadı. İsteyenler 10 gün içerisinde taslağa ilişkin görüş bildirebilir.'' Taslaktaki düzenlemelere uyum sağlayabilmeleri için işletmecilere ek süre tanındığını bildiren Özeren, ''İşletmeciler, yeni taslakta yer alan hizmeti, bu sürede yetiştiremeyeceklerini söylediler. İşletmecilere, buna uygun altyapı oluşturabilmeleri için 3 ay ek süre tanındı'' diye konuştu. Özeren, ''Hizmet kapsamındaki paketleri seçmeyen tüketicilerin IP adresleri üzerinden izlenebilecekleri'' endişelerine ilişkin de ''Kişisel bilgilerin güvenliği taslakta da var. Böyle birşeyin olması mümkün değil. Bu tamamen paranoya'' değerlendirmesinde bulundu. Serhat Özeren, Güvenli İnternet Hizmeti'nin 22 Kasım 2011'den itibaren yürürlüğe gireceğini belirtti. İki profil bulunacak: Çocuk ve aile BTK'nın internet sitesinden duyurulan Güvenlik İnternet Hizmeti'ne yönelik taslağa ilişkin 10 gün süreyle kamuoyunu görüşünün alınmasına karar verildi. Taslağa göre, Güvenli İnternet Hizmetini talep etmeyen abonelerin mevcut internet erişim hizmeti herhangi bir değişiklik olmadan sunulmaya devam edecek. İşletmeciler, bu hizmeti tercih eden abonelere ''çocuk'' ve ''aile'' profili olmak üzere iki farklı profil olarak sunacak. Aboneler, buna yönelik taleplerini hizmet aldığı işletmeciye abonelik sözleşmesinin imzalanması sırasında veya çağrı merkezi/internet sitesi aracılığıyla bildirebilecek. İşletmeciler güvenli internet hizmetini abonelere ücretsiz olarak sunacak. Güvenli İnternet Hizmeti profillerine ait listeler, işletmecilerle BTK arasında kurulmuş olan noktadan noktaya güvenli veri hatları üzerinden paylaşılacak. Kurum veritabanında tutulan veriler güvenli hat üzerinden İşletmecilere gönderilecek. İşletmeciler, Kurum tarafından gönderilen verileri ve güncellemeleri abonelerine sunacakları Güvenli İnternet Hizmeti kapsamında sistemlerine aktaracak ve uygulayacak. Bu hizmetin sunumu kapsamında geliştirdikleri yazılım ve donanım çözümlerini yedekli olarak kuracak olan işletmeciler abonelerine bu hizmetin tanıtımı için içeriği BTK tarafından oluşturulan bir bilgilendirme metnini gönderecek. Tanıtım, abonelere fiilen hizmetin sunulmaya başlanılmasından önce kısa mesaj, çağrı merkezi, açılır pencere (pop-up) ve/veya fatura aracılığıyla gerçekleştirecekler. Taslağa göre işletmeciler, Güvenli İnternet Hizmetinin sunulabilmesi için gerekli tüm altyapı ve uygulama çalışmalarını ''test süreci'' başlamadan önce hazır hale getirecekler. Bu hizmetin sunumu için test süreci, işletmeciler ile BTK arasında 22 Ağustos-22 Kasım 2011 arasında gerçekleştirilecek. İşletmeciler 22 Kasımdan itibaren geçerli olmak üzere test sürecine son vererek abonelere fiilen hizmet sunmaya başlayacak. Kaynak: Cumhuriyet Alıntı
Φ Salla Gitsin Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2011 Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2011 Saçmalık bu Ya Onca İnsanın Sitesi , Onca Pretesto Yapılmasına Rağmen Hala Filtreliyorlar Hll Olsn Alıntı
Admin ™ Admin Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2011 Admin Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2011 Sansür 22 Kasım'da geliyor Akşam gazetesi yazarı Yurtsan Atakan, 22 Kasım'a geçilecek uygulamaya dikkat çekti İşte Atakan'ın yazısı: İnternet sansürünün kurumsallaşmasına sadece 22 gün kaldı ve kimseden çıt yok. Oysa başlatılacak olan sansür uygulamasına demokratından cumhuriyetçisine, liberalinden sosyalistine kadar totaliteristlerden başka herkesin şiddetle karşı çıkması gerekiyor. Ne yazık ki medya tam tersine sansürcülerin ninnilerine borazancıbaşılık yapıyor. Sansür uygulamasını şirin göstermeye, aklamaya çalışan demagojilerin sözcülüğünü üstleniyor. Ortaya attıkları her propaganda enformasyonunu sorgulamadan aynen yayınlıyor. 22 Kasım'da başlatılacak uygulamanın 'Temiz İnternet'ten, basit bir filtrelemeden, halka ücretsiz hizmetten, çocukları ve aileleri korumaktan ibaret olmadığı apaçık ama daha da açık olmaya çalışalım: Sansür zaten var 22 Kasım'da başlatılacak uygulamayla bir şeyin değişmeyeceği, sadece arzu edilen abonelere temiz İnternet seçeneği getirileceği açıklamaları tam bir masaldan ibaret. Türkiye'de on binlerce site hiçbir yargı kararı olmaksızın, bir devlet kurumunun keyfi kararlarlarıyla şu anda zaten sansürlenmekte. 22 Mayıs'ta başlatılacak uygulama doğrudur, bu açıdan bir şey değiştirmeyecek çünkü sansür zaten var ama mevcut sansürü daha da kurumsallaştıracak. Tek tuşla sansür altyapısı 22 Kasım'da başlatılacak uygulamanın mevcut sansür uygulamasına getireceği yenilik, sansürü merkezi bir teknolojik altyapıya kavuşturması. 22 Mayıs'ta devreye sokulacak sansür altyapısı sayesinde devlet, gerek duyduğu zamanlarda istediği siteyi istediği gibi kolayca sansürleme olanağına sahip olacak. Bugün çocuklara zararlı ya da devletin uygun gördüğü aile örf ve adetlerine aykırı sitelere sansür uygulamayı sağlayan altyapı, ilerleyen günlerde devlet tarafından istendiği takdirde Facebook'un, Twitter'ın, Google'ın kısacası her türlü sitenin sansürlenmesinde kullanılabilecek. Vatandaş seçecek masalı Başlatılacak uygulama kimseye bir zorlama getirmiyor, isteyen vatandaş istediği filtre paketini seçecek, istemeyen seçmeyecek söylemiyle uygulamanın demokratik bir yapıya sahip olduğu izlenimi yaratılmaya çalışılıyor. Uygulamanın bir sansür uygulaması değil, vatandaş seçimine bağlı bir filtre paketi seçiminden ibaret olduğu telkini yapılıyor. Medyadaki sessizliğe bakılırsa bu propaganda başarılı da oluyor. Oysa 22 Kasım'da başlatılacak uygulama katıksız bir devlet sansürü. Siyaset Bilimi derslerinde devlet sansürüne örnek olarak bile okutulabilir. Devlet sansürü çünkü erişimin hangi siteye engelleneceğine bir devlet kurumu karar veriyor. Üstelik yargısız, infazsız... Ücretsiz hizmet masalı 22 Kasım sansürünün ardına saklandığı bir başka masal ise uygulamanın ücretsiz bir hizmet olduğu... Oysa uygulama ile İnternet erişim sağlayıcısı şirketler sansür altyapısını kendi öz kaynaklarıyla kurma yükümlülüğündeler. Sansür altyapısını kurmak için gereken yatırım maliyeti şirketlere gökten yağmayacağına göre, İnternet erişim sağlayıcıları yatırım ve sonrasındaki işletme maliyetini eninde sonunda abonelerine yansıtacaklar. İşin liberalizme en aykırı yanı ise sansür altyapısı maliyetinin sansür paketini istemeyen abonelere de, sansüre gönüllü abonelerle aynı oranda yansıtılacak olması. Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2011 Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2011 Saçmalık bu Ya Onca İnsanın Sitesi , Onca Pretesto Yapılmasına Rağmen Hala Filtreliyorlar Hll Olsn Protesto lafla olmaz, insanlar abonelikleri iptal etseler eminim netice verir, çünkü bunlar maddiyattan anlıyorlar. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.