Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Hadımdan niye bahsedildiğini anlamıyorum. Hadım erkeklik organını kesmek ya da sinir bağlantılarını kopararak işlevini kaybettirmektir. Böyle bir uygulama ise söz konusu bile değil. Olmayan bir şey niye tartışılıyor, olana niye yanlış ad konuluyor? Olan ve önerilen, ilaç tedavisidir.

 

Psikopat katiller için elbette değil, ama cinsel suçlara, o kadarla kalan suçlara elbette ilaç tedavisi uygulanabilir. Hiperaktif çocuklara bile ilaç tedavisi öneriliyor.

 

Halk olarak nasıl tartışmaları rayından çıkarmakta bu kadar maharetliyiz, anlaşılır gibi değil. Bir hadım lafıdır gidiyor. Ne hadımı yahu? O nerden çıktı? Hayvanlara iğdişin yasaklandığı dünyada ne hadımı, osmanlı haremi mi burası, orta çağda mıyız?

 

Gönderi tarihi:

İdam cezasıyla ilgili bu başlık altında ne yazıldı ne çizildi bilmiyorum ama kısaca fikrimi söyleyim.Modern hukuğu ön palana çıkaracağız, dünyaya modern pencereden bakacağız diye modern hukuğu modern yanını tabulaştırıp insanı modern hukuğa feda ettiğinizde ortada ne hukuk kalıyor ne modernlik ne de insanlık görünen o...İlginç bir paradoks bu.İnsana en fazla değer veren, insanın,toplumun huzuru için insan odaklı olan modern hukuk en fazla suç işleme imkanına da aynı ölçüde imkan veriyor ve suça engel olma hususunda zayıf kalıyor.Suç hukukta değil tabi yine bizde,bizim zihnimizde bitiyor...

 

Muhabbetle...

Gönderi tarihi:

Bir insanın başka bir insan eil ile öldürülmesi fikri her ne kadar CANIMI DA ACITSA TOPLUMDA ÖLDÜLMEYE LAYIK O KADAR ÇOK İNSAN! VAR Kİ? ANLATAMAM.

BURADA YAZMAYA KALKSAM CİLT CİLT ANSİKLOPEDİ OLUR. O YÜZDEN HİÇ BOŞUNA TARTIŞMAYIN BENCE. EĞER BİR İNSAN BAŞKA BİR İNSANI ÖLDÜRDÜ İSE ( TAHRİK, TACİZ, VB. HAFİFLETİCİ SEBEPLER HARİÇ) HELE HELE DE ÖLÜSÜNE BİLE SAYGI GÖSTERMEDİ İSE O DAKİKA ÖLDÜRÜLMELİ.

Gönderi tarihi:

N'apıyoruz şimdi efendim, adamlar bekliyor, işleri var, İdam olsun mu olmasın mı ? Sonuç çıkmadı mı hala ?

 

Yine konu önce bilime sonra determinizme gelmiş. Neden acaba ? :D

 

 

Neyse, yine başlayacağız anlaşılan :

 

Doğru yoktur demek indeterminizmdir.

Doğru yoktur demek indeterminizm değildir.

 

 

bilim - felsefe -din üçlüsünün bağımsız alanlar olduğu

Felsefe ile Bilim her alanda bağımsız değildir. Mühendislik Etiği, Tıp etiği gibi uygulamalı etik yani ahlak felsefeleri, ilgilendiği uygulamalı bilimlere yön verir, karışır, dikte eder.

 

Bu felsefeler, uygulamalı bilim uygulamacılarının yani teknolojiyi üretenlerin, insanların zararına çalışmaması için üretilen kuralları içerirler.

 

Sömürü olgusu bu kurallara her zaman ters davranmaya zorlar tabii, burada tartışılan da sayın Evrenselin dediği gibi, o.

 

 

Fakat, sayın y.yılmaz çok anlaşılır cümleler yazmış ama '' söylenene değil söyleyene odaklı tartışma mantığı '' işi buraya kadar getirmiş :

 

ha ateist ha determinist ha deist hepsi aynı kapıya çıkar.

Ve bu arada sayın y.yılmaz'a sormak gerek '' hangi kapıya ? '' diye...

 

 

Bilim kullanılarak yapılan tüm kötülüklerde yapanlar sorumlu ama dini istismar ederek yapılanlarda din sorumlu, bu ikilemi nasıl halledeceğiz?

Halletmeyeceğiz, çünkü öyle bir ikilem yok. Din özde doğru, istismar edenler yamultuyor diye bir şey yok. Din özünde dogmatik. Bilim ile kesinlikle kıyaslanamaz.

Sn. Yılmaz, böyle bir ikilem yok sn. Demirefe'nin söylediği gibi.

 

Gelelim istismar konusuna. Anlamı sömürmek, iyi niyeti kullanmak olan bu fiil, bilim'in kanıtlanmış doğrularına uygulandığında istismar olur gerçekten. Ama tümünün bir diğerini yanlışladığı, doğru bulmadığı dogmalar bütünü olan dinler ve mezheplerin kurallarına uymamak, bilimselliği tercih istismar olabilirmi? Bu ikilemmidir?

:)

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:

Bir insanın başka bir insan eil ile öldürülmesi fikri her ne kadar CANIMI DA ACITSA TOPLUMDA ÖLDÜLMEYE LAYIK O KADAR ÇOK İNSAN! VAR Kİ? ANLATAMAM.

BURADA YAZMAYA KALKSAM CİLT CİLT ANSİKLOPEDİ OLUR. O YÜZDEN HİÇ BOŞUNA TARTIŞMAYIN BENCE. EĞER BİR İNSAN BAŞKA BİR İNSANI ÖLDÜRDÜ İSE ( TAHRİK, TACİZ, VB. HAFİFLETİCİ SEBEPLER HARİÇ) HELE HELE DE ÖLÜSÜNE BİLE SAYGI GÖSTERMEDİ İSE O DAKİKA ÖLDÜRÜLMELİ.

Fakat sizin savunduğunuz İdam cezası değil '' Linç ! ''

 

Üstelik, toplumda yalnızca idam gerektiren suçları işleyenlere karşı değil, kendi subjektif liyakat ölçünüze göre oldukça kalabalık bir listeye karşı cezalandırmaya yönelik bakış açınız var. Bir eğitimci olarak çocuklara da bunları öğretiyorsanız gerçekten vay halimize !

 

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:
İnsana en fazla değer veren, insanın,toplumun huzuru için insan odaklı olan modern hukuk en fazla suç işleme imkanına da aynı ölçüde imkan veriyor ve suça engel olma hususunda zayıf kalıyor.

Efendim, bu sonuca nasıl vardınız ? Somut dayanaklarınız var mı ?

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:

TOPLUMDA ÖLDÜLMEYE LAYIK O KADAR ÇOK İNSAN! VAR Kİ? ANLATAMAM.

 

Anlattın bile.. :)

 

Senin görüşüne göre, "toplumda öldürülmesi gereken insan ÇOK". Kimbilir, belki sen de o "çok" insanın görüşüne göre öldürülmesi gereken bir insansın.. Olamazmı? Pekala mümkün. Görüşler farklıdır..

 

O halde sorun'u belirlemek gerekir.

 

"Çok insanın öldürülmesi gerekli" olan bir toplumda birtakım yanlışlıklar var. Yanlışlıklar başka yanlışlıklarla düzeltilirmi? Mesela, kan davaları cinayetleri veya devlet eli ile yapılan idamlar o toplumdaki yanlışlıkları düzeltiyormu?

 

Düzeltmiyorsa yapılması gereken nedir? Yukarda arkadaşlarımız değindiler. Zahmet edip okuyalım.

Gönderi tarihi:

3-5 entel yaklaşım, bir o kadar felsefi sözle yazmak ne kadar kolay değil mi..? Hani diyorum ki; arada bir o baktığınız pencereyi değiştirip avama inseniz, avam ne düşünür anlamaya çalışsanız. Öncelikle İdam cezasının amacını ve etkilerini iyi anlamalısınız ki, olaya daha doğru yaklaşabilin.

İdam cezasının caydırıcılığından öte toplumsal adalet duygusunu dengeleme özelliği vardır.Çocuğu tecavüze uğrayıp katledilmiş bir aile o failin ölümünü görmek ister.Yoksa onun da ödediği vergilerle yan gelip yatmasını değil ki cezaevlerimizdeki durum budur.Linç ile idamı bir tutan gördüm.Kanun önüne çıkmış ve kanunlarla yargılanıp hüküm giymiş birinin aldığı cezayı linç olarak adlandırmak, diğer tüm adli kararları da yok saymakla aynı şeydir.

"Yok efendim ben idama karşıyım" diyenleriniz:Şu kısacık yazıma cevap yazma gayretine girişirken, "acaba bunu neden yazıyorum" diye düşünürseniz biraz anlarsınız belki karşılık vermenin gerekliliğini.İdam cezası sağlıklı bir toplum için gereklidir ve iyi bir eleme ile seçilmiş suçlara karşı uygulanmalıdır.

Gönderi tarihi:

3-5 entel yaklaşım, bir o kadar felsefi sözle yazmak ne kadar kolay değil mi..? Hani diyorum ki; arada bir o baktığınız pencereyi değiştirip avama inseniz, avam ne düşünür anlamaya çalışsanız. Öncelikle İdam cezasının amacını ve etkilerini iyi anlamalısınız ki, olaya daha doğru yaklaşabilin.

İdam cezasının caydırıcılığından öte toplumsal adalet duygusunu dengeleme özelliği vardır.Çocuğu tecavüze uğrayıp katledilmiş bir aile o failin ölümünü görmek ister.Yoksa onun da ödediği vergilerle yan gelip yatmasını değil ki cezaevlerimizdeki durum budur.Linç ile idamı bir tutan gördüm.Kanun önüne çıkmış ve kanunlarla yargılanıp hüküm giymiş birinin aldığı cezayı linç olarak adlandırmak, diğer tüm adli kararları da yok saymakla aynı şeydir.

"Yok efendim ben idama karşıyım" diyenleriniz:Şu kısacık yazıma cevap yazma gayretine girişirken, "acaba bunu neden yazıyorum" diye düşünürseniz biraz anlarsınız belki karşılık vermenin gerekliliğini.İdam cezası sağlıklı bir toplum için gereklidir ve iyi bir eleme ile seçilmiş suçlara karşı uygulanmalıdır.

 

İdam kesinlikle gereklidir sosyal huzuru yaratır.

Ödenmiş vergiler ile yapılan hapishaneler aslında projesi cennetten araklanmış prototiplerdir.

Babasını bıçakla yaralamış olan çoçuğun, baba tarafından öldürülmesi bir şuç değildir.

Sadece baklava yemek için baklava çalan cocuklar şuçludur.Çalan kollarının onlara acı vermeyecek şekilde uyuşturularak kesilmesi esastır.Baklavacı kolları kesme konusunda birinci önceliklidir.

İnsanların ruhu yoktur.Bütün suçları varolmaları işler.Dolayısıyla hasta ruh,deli gibi kavramlar insanların şuctan kaçmaları için ürettikleri bahanelerdir.

Korku ve dehşet insanların suç işlemelerini engeller.

Çocuk katillerini asmalıyız ya da linç etmeliyiz.

Hırsızların kolları medeni ve insancıl bir şekilde kesmeliyiz.

Katillerde öldürdüklerine göre (ölenlerde bir zamanlar cocuktu)onları da asmalı ya da linç etmeliyiz.

Kalanları da felç etmeliyiz.Uyuşturarak ve medeni bir şekilde.

Kalanları da yan gelip yatsınlar diye hapishanelerimize gönderelim.

Gönderi tarihi:

Efendim, bu sonuca nasıl vardınız ? Somut dayanaklarınız var mı ?

 

 

Saygılar sunarım.

 

 

Maalesef efendim tamamıyla kendi tesbitim ve hissiyatım.Bunun araştırmasını yapmak ve bu konuda belli bir sonuca varmak o kadar da kolay değil bana göre.Değişkeni ziyadesiyle fazla olan bir konu.Lakin modern hukuktan kastım şu.İnsanı yaşatmaya,insana değer verme hususunda kendini ön plana çıkarmaya çalışırken ipin ucu kaçıyor öyle bir noktaya geliyor ki artık suçlular hukuğa sığınarak,hukuğa güvenerek suçu daha rahat işleme psikolojisine giriyorlar galiba.Düşünsenize adam terörist dağda elinde silahala dolaşıyor tek tanıdığı hukuk kendi hukuğu hiçbir sorumluluğu yok,senin askerin onun adına onların hukuğunu koruyor ve dağda savaş ortamında sırf hukuk adına eli zayıflayabiliyor, o terörist rahatça sana ateş edebilirken sen dağda hukuki sorumluluk yüzünden terörist karşısında güçsüz duruma düşebiliyor ve terörist de bu hukuki sorumluluğa güvenerek teröristliğini daha rahat yapabiliyor.Belki aykırı bir örnekti ama aklıma geldi.

 

Hırsız yaptığı işten dolayı hapse girip kısa sürede çıkacağını bildiği zaman hukuğun kendine verdiği rahatlıkla bu işi daha uzun süre yapabiliyor.Bir bakıyorsunuz ülkede hırsızdan, arsızdan geçilmiyor ve baktığınızda gördüğünüz şu:''Noluyor kardeşim ya bu kadar da olmaz, bu insanlar niye günden güne çoğalıyor ve adalet sistemi,hukuk bu kadar caydırıcı olamıyor?''Adam tecavüz suçundan yargılanıyor hopba bir de bakmışsınız suça karşılık verilen ceza kimsenin vicdanını rahatlatmıyor,adama ödül gibi geliyor.

 

Adam bir devleti yıkmak için 35 bin kişinin katilliğine soyunuyor, hukuk böyle bir caniya karşılık çok güzel haklar sunuyor ödül gibi, ne ala ne ala...

 

Hukuk niye var, kimi,neyi korumak,neyi sağlamak için?Hukuk hukuk hukuk da adı ister modern olsun ister olmasın suçu önlemeye,caydırıcı olma özelliğine,vicadnkları rahatlatma,insanın,toplumun huzurunu sağlama adına bir işlevden öte sadece modern yanı dolayısıyla kutsallaştırılıp suçluya suç işlemesi hususunda dayanak noktası sağlıyorsa batsın böyle hukuk!!!

 

Duygusal oldu kusura bakmayın,makale türünde değil de sohbet türünde bir metin olarak algılayın!!!smile.gif

 

Muhabbetle...

 

 

Gönderi tarihi:

 

Adam bir devleti yıkmak için 35 bin kişinin katilliğine soyunuyor, hukuk böyle bir caniya karşılık çok güzel haklar sunuyor ödül gibi, ne ala ne ala...

 

Hukuk niye var, kimi,neyi korumak,neyi sağlamak için?Hukuk hukuk hukuk da adı ister modern olsun ister olmasın suçu önlemeye,caydırıcı olma özelliğine,vicadnkları rahatlatma,insanın,toplumun huzurunu sağlama adına bir işlevden öte sadece modern yanı dolayısıyla kutsallaştırılıp suçluya suç işlemesi hususunda dayanak noktası sağlıyorsa batsın böyle hukuk!!!

 

 

AB kriterlerine uymak için hukuk katledildi, taş atan çocuklar dendi olaylara ortam hazırlandı, dediğiniz gibi 35 bin kişinin katiline özel muamele uygulandı. Hayatı terörle mücadele ederek geçen insanlar suçlarını bilmeden iki yılı aşkın bir süre hapislerde ve suçu ispat edilmediği halde hücre hapsi veriliyor. Dile kolay iki yıl, sonra da çıkıp seni tahliye ettik güle güle diyorlar. Vesayet sistemi dendi birileri feryat etti ve kendileri geldiler daha fazla özgürlük dediler bir şeyler yaptılar bu kez başkaları feryat ediyor. Hukuk, hukukçulara bırakılmadıkça bu feryatlar hiç kesilmez.

Gönderi tarihi:

Açık yazacağım, din düşmanlığına...

Efendim, tabii birilerinin Determinizmi kendine yontarak yorumlamasına bakarsak öyle. Ama mesela sayın demirefe'nin de belirttiği gibi Farabi ve İbni Sina gibi bilginler de determinizmi keşfetmişlerdi. Hatta meşhur determinist değerli matematikçi, fizikçi Laplace'ın kadere bakışı, İslam Kelamı mezheplerden Cebriyye mezhebi'nin ulaştığı Fatalizm görüşüne benzerdir.

 

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:
3-5 entel yaklaşım, bir o kadar felsefi sözle yazmak ne kadar kolay değil mi..? Hani diyorum ki; arada bir o baktığınız pencereyi değiştirip avama inseniz, avam ne düşünür anlamaya çalışsanız. Öncelikle İdam cezasının amacını ve etkilerini iyi anlamalısınız ki, olaya daha doğru yaklaşabilin.İdam cezasının caydırıcılığından öte toplumsal adalet duygusunu dengeleme özelliği vardır.Çocuğu tecavüze uğrayıp katledilmiş bir aile o failin ölümünü görmek ister.Yoksa onun da ödediği vergilerle yan gelip yatmasını değil ki cezaevlerimizdeki durum budur.

Konu okunmadan öylesine bir şeyler yazmak amacıyla ortaya karışık bir şeyler yazmaya kalkınca yazılanları anlamamak, entellikle suçlamak kolay olur tabii.

 

Vicdan var silah kullanarak rahatlar, vicdan var topluma bilinç taşımakla rahatlar. Vicdanlar bilinçten, bilgiden soyut değildir. Onu yöneten de kişinin bilinç seviyesidir.

 

Törecilerin vicdanı da sevgilisine kaçan kızı ırmağa atarak, katliam yaparak rahatlıyor. Tekrarlıyorum "yanlışlara yanlışlarla, katliamlara katliamlara çözüm bulmaya çalışmak yanlıştır, ilkelliktir.

İdam cezası yerine verilen Ağırlaştırılmış Müebbet cezası da gerçekten çok ağır bir cezadır. Her ne sebeple olursa olsun bir kere bile birkaç saatlik olsun karakolda nezarette bulunmuş olanlar bunu çok iyi anlayacaktır. Çünkü, gerçekten '' bekara karı boşamak kolay ''dır. Ağırlaştırılmış müebbet hapis, idamdan çok daha etkili bir cezadır.

idam cezasının ana amacı suçluyu toplumdan uzak tutmak, ortadan kaldırmaksa, ağırlaştırılmış müebbet hapis de aynı işlevi görür ve daha önce dediğim gibi idamdan çok daha ağır bir cezadır. Tabii, herhangi bir affı söz konusu etmiyorum bile. Islah olsa da olmasa da ömrünün sonuna kadar içerde kalmalıdır, tahammüden, bilerek, isteyerek bir cinayet işleyen katil.

Elbette, annenin yaşadığı acılar çok ama çok önemlidir. Ve o anne, çocuğunun katilinin ömür boyu tek başına bir hücrede olacağından ve kendi yaşadıklarına benzer, ölene kadar hiç bitmeyecek ızdıraplar yaşayacağından eminse ( ki emin olmasının sağlanması da çok önemlidir ), inanın, onun idam edilmesine denk bir iç rahatlaması yaşayacaktır.
Eğer, toplumun genel vicdani bilinç düzeyi, idam cezası ile rahatlayacaksa, idam olabilir ancak bunun çağdaş olacağı, insani olacağı söylenemez.

 

Eğer, toplumun genel vicdani bilinç düzeyi, ağırlaştırılmış müebbet cezası ile rahatlayacaksa, çağdaş bir toplum olmuşuz demektir.

Düzgünce tartışan, ortaya bilgi koyan insanları entellikle suçlamak da bir avam davranışıdır. Bu davranış da doğru kabul edilmeli midir ?

 

 

 

Linç ile idamı bir tutan gördüm.Kanun önüne çıkmış ve kanunlarla yargılanıp hüküm giymiş birinin aldığı cezayı linç olarak adlandırmak, diğer tüm adli kararları da yok saymakla aynı şeydir.

Siz bu yazıyı nasıl yorumlarsınız peki ?

 

EĞER BİR İNSAN BAŞKA BİR İNSANI ÖLDÜRDÜ İSE ( TAHRİK, TACİZ, VB. HAFİFLETİCİ SEBEPLER HARİÇ) HELE HELE DE ÖLÜSÜNE BİLE SAYGI GÖSTERMEDİ İSE O DAKİKA ÖLDÜRÜLMELİ.

 

 

 

"Yok efendim ben idama karşıyım" diyenleriniz:Şu kısacık yazıma cevap yazma gayretine girişirken, "acaba bunu neden yazıyorum" diye düşünürseniz biraz anlarsınız belki karşılık vermenin gerekliliğini.

Hiç alakası yok. Öncelikle size ceza vermek istemiyoruz, tartışmak karşı tarafı cezalandırmak değildir bir, ikincisi adalet duygusunu inkar etmemiştik :

 

Ben intikamı tamamen yadsımıyorum. Yukarıdaki sayın evrensel'e ait cümleler de kendisi farkına varmasa bile intikamın algılanma düzeylerini ortaya koymuş.

 

Sizin anlayacağınız, kıssadan hisse sayın Ramazan Davulcusu, tartışmalara katılıp yorum yazmak için öncelikle biraz kendimizi yorup neler yazılmış diye okuyup anlamış olmak gerekir.

 

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:

Maalesef efendim tamamıyla kendi tesbitim ve hissiyatım.Bunun araştırmasını yapmak ve bu konuda belli bir sonuca varmak o kadar da kolay değil bana göre.Değişkeni ziyadesiyle fazla olan bir konu.Lakin modern hukuktan kastım şu.İnsanı yaşatmaya,insana değer verme hususunda kendini ön plana çıkarmaya çalışırken ipin ucu kaçıyor öyle bir noktaya geliyor ki artık suçlular hukuğa sığınarak,hukuğa güvenerek suçu daha rahat işleme psikolojisine giriyorlar galiba.Düşünsenize adam terörist dağda elinde silahala dolaşıyor tek tanıdığı hukuk kendi hukuğu hiçbir sorumluluğu yok,senin askerin onun adına onların hukuğunu koruyor ve dağda savaş ortamında sırf hukuk adına eli zayıflayabiliyor, o terörist rahatça sana ateş edebilirken sen dağda hukuki sorumluluk yüzünden terörist karşısında güçsüz duruma düşebiliyor ve terörist de bu hukuki sorumluluğa güvenerek teröristliğini daha rahat yapabiliyor.Belki aykırı bir örnekti ama aklıma geldi.

Efendim, 90'larda idam da vardı, her türlü yargısız infaz olanakları da vardı. Ne oldu ? Terör pik yaptı. Ne zaman ki Susurluk çetesi ifşa oldu ve Özel Tim lav edildi. İşte o zaman terör minimize oldu.

 

Onun için, 2003'ten sonra terörün azmasını, yeniden hortlamasını AB uyumlu yasalara değil, siyasi iradenin tavrına bağlamak gerekir.

 

 

 

Adam bir devleti yıkmak için 35 bin kişinin katilliğine soyunuyor, hukuk böyle bir caniya karşılık çok güzel haklar sunuyor ödül gibi, ne ala ne ala...

Öcalan'ın yakalanması önemli bir fırsattı. Öcalan kullanılarak terör örgütünün koşulsuz ateşkes ilan etmesi sağlanabilirdi.

 

 

 

Hırsız yaptığı işten dolayı hapse girip kısa sürede çıkacağını bildiği zaman hukuğun kendine verdiği rahatlıkla bu işi daha uzun süre yapabiliyor.Bir bakıyorsunuz ülkede hırsızdan, arsızdan geçilmiyor ve baktığınızda gördüğünüz şu:''Noluyor kardeşim ya bu kadar da olmaz, bu insanlar niye günden güne çoğalıyor ve adalet sistemi,hukuk bu kadar caydırıcı olamıyor?''Adam tecavüz suçundan yargılanıyor hopba bir de bakmışsınız suça karşılık verilen ceza kimsenin vicdanını rahatlatmıyor,adama ödül gibi geliyor.

 

Hukuk niye var, kimi,neyi korumak,neyi sağlamak için?Hukuk hukuk hukuk da adı ister modern olsun ister olmasın suçu önlemeye,caydırıcı olma özelliğine,vicadnkları rahatlatma,insanın,toplumun huzurunu sağlama adına bir işlevden öte sadece modern yanı dolayısıyla kutsallaştırılıp suçluya suç işlemesi hususunda dayanak noktası sağlıyorsa batsın böyle hukuk!!!

Tabi bunun çaresi cezaları arttırmak ile birlikte bu gibi suçluların yetişmesine olanak sağlayan sosyal ortamın, düzenin de ıslahıdır.

 

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:

birilerinin Determinizmi kendine yontarak yorumlamasına bakarsak öyle.

Şimdi bu bir şeyleri toplayıp bir kefeye doldurma kolaycılığı nereden kaynaklanıyor biliyor musunuz, hep ak - kara mantığından, dogmadan. İnsanların bir bölümünü cennete doldurup sonsuz zevkler, bir bölümünü cehenneme doldurup sonsuz işkenceler vaadeden bir düşünce yapısının esiri beyinlerden başka bir tavır bekleyemezsiniz.

 

O hep iki varsayım tahayyül eder. Her şeye ikili bakar. Yönleri bile sağ - sol diye ayırdığında birine iyi, birine kötü anlam yükler. Necip Fazıl gibi bir şiir dehasına sahip kişi bile, dogmatizmin esiri beyninden "görevi olmasa sol kolumu keserdim" gibi akıl dışı, acaip ötesi bir hezeyan üretebilmiştir. Bu hezeyanı nasıl bir beyin üretir, ben anlayabilmiş değilim. Dogmaya değinmediği şiirleri gayet akıllı uslu. Öyle mantıksız biri değil. Ama dogmatik bir konu mu, aman kalsın. Sözün feriştahını söylese bir çuval inciri batırır. Halbuki iyi bir söz ustasıdır. Dogma egemen oldu mu hiç bir olumluluk, pozitif düşünce arama. Süngerin suyu içtiği gibi insanlık kültürü adına her şeyi içer, yok eder. Ortada kupkuru bir dogmatik ortam bırakır.

 

Neye bakarsa baksın. Bu baktığı ya kötü bir iştir, ya iyi bir iştir. İyi - kötüden başka bir düşünüm tarzına sahip değildir. Herhangi bir konu söyle. Bu ya iyi bir şeydir, ya kötü bir şeydir. Başka bir düşünüm yoktur.

Gönderi tarihi:

Efendim, psikiyatride '' kişilik bozuklukları '' hastalık olarak kabul edilmez. Toplumun ekserisinde çeşitli kişilik bozukluklarına bağlı '' NEVROTİK '' davranışlar vardır. Mesela, '' çekingenlik '' de bir kişilik bozukluğudur.

 

Cezai ehliyeti olmayan, yani; hastalık olarak tanımlanan yapı olan, Şizofrenik, Manik-Depresif bozukluk gibi çeşitli '' PSİKOZ ''ları olan insanlardır.

 

Bu tür cinayetleri işleyenler ise, hem Pedofilik hem de '' ANTİ SOSYAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU ''nu bünyesinde bulunduran NEVROTİK insanlardır ve cezai ehliyetleri '' vardır ''.

 

 

 

Saygılar sunarım.

Böyle bir yorumu nereden çıkardınız. Ben cümlemde cezai ehliyti olmadığından bahsetmiyorum. Sadece özellikle belirtmişim idam cezası gibi cezalar verilemez diyorum.

 

 

 

TCK.m 32/1 : Akıl hastalığı nedeniyle , işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye CEZA VERİLMEZ . Ancak bu kişiler hakkında güvenlik tedbirlerine hükmolunur .

 

TCK.m 32/2 : Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye AZALTILMIŞ CEZA (1/6 DAN FAZLA OLMAMAK ÜZERE İNDİRİLEBİLİR .)

 

ÖRNEĞİN ; Nevrotik bozukluklar hafif seyirli pisikozlar TCK 32/2 e göre azaltılmış ceza ehliyeti bulunmaktadır .

 

 

NEVROTİK BOZUKLUKLARDA CEZAİ SORUMLULUK

 

Kişi depresyondadır , sinirlidir , gergindir ve buyüzden ufak olaylarda bile çevresindekilerle tartışabilir . Ancak gidip bir bankayı soyamaz .

 

AZALTILMIŞ CEZAİ EHLİYET

1-Dürtü Bozuklukları : dürtüye bağlı kumar oynama

2-Hırsızlık davranış : kendi evini bile soyabilme hastalığıdır . ,

3-Cinsel sapıklık : röntgen , fetişizim

 

TCK.m 34/I : Geçici bir yada irade dışı alınan alkol uyuşturucu madde etkisiyle , işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye CEZA VERİLEMEZ .

 

34/II : İradi olarak alınan uyuşturucu madde yada alkol etkisinde suç işleyen kişi hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz .

 

TCK.m. 57/1,2,3,4,5,6,7 : Akıl hastalarına ait güvenlik tedbirleridir .

 

 

Daha detaylı bilgi için: http://www.turkhukuksitesi.com/makale_455.htm

 

 

Yine sizin bir iletiniz:

Efendim, ben idam cezası mantıksız falan demedim ki.

 

'' İnsani değil '' dedim.

 

Bunu savunurken şunu da düşünmeniz gerekiyor. İdam cezasına çarptırılan kişinin yaptığı eylem işkence midir değil midir? İstatistiklere baktığınızda devletin öldürme cezası uygularken o fiili işlemiş kişiden daha insani olduğunu söyleyebiliriz.Tarihta korkunç idam cezaları varken; kazığa oturtma, kaynatma , gömme, demir bakire vs. şimdi daha az acı veren çabuk ölümler tercih edilmekte. İdam konusunda tarihsel gelişim bu yönde anlayacağınız daha insani . Günümüzde istisnai durumlar hariç ; recm (bazı islam ülkelerinde halen uygulanan) ve fillerle ezme (bazı Asya ülkelerinde uygulanan) gibi, genelde insani yönde denilebilecek gelişmeler sağlanmıştır. Ülkemizdeki durum ise şöyle:

 

Türkiye’de 1920'de Meclisin kuruluşundan, 1984'de idam cezalarının fiilen kaldırılmasına kadar geçen 64 yıllık dönemde, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanan ve infazı gerçekleştirilen idam cezası kararı sayısı 712 dir. Bunlardan 15i kadın hükümlüdür.

 

İdam cezasının bir tarafı devlet diğer tarafı ; suçu ve ve yaşadığı düzende oluşturulmuş kurallar gereği idam cezasına çarptırılan İnsan.

 

Peki insanın gelişimi devlet kadar ileri düzeyde midir?

 

Bunun için her geçen gün gazete sayfalarında yüzlercesini gördüğümüz ve görsel , yazılı basına yansımayan , hiçte insani olmayan cinayetlere bakmak yeterli olacaktır.

 

 

Tabir yerindeyse devletler her geçen gün insana yakışır uygun kurallar getirmeye doğru evrilirken -istisnalar mevcuttur- , insan bunu başaramıyor.

 

Evrilme sürecinde bir yerlerde kopukluk var ya da eksiklik ya da daha olduğunu düşündüğüm hata. Bunu neye bağlamalıyız araştırmak gerekli genlere mi , çevresel föktörlere mi eğitime mi. Açık olan bir şey var ki ; bunları tek bir nedene bağlamanın yanlışlığı.Bir yerde bir hata yapılıyor.

 

Bir gerçek daha var oda şu: Tek taraftan bakarsan tek şey görürsün

 

İdam cezasına karşı biri olarak tüm idam cezalarının kaldırılması gönlümün dileği.

Gönderi tarihi:

Sayın politika, idamın cezasının insan haklarına aykırı olduğunu mu düşünüyorsunuz, bu 30 bin kişiyi, çoluk, çocuk demeden hunharca katletse bile mi?

Sanırım hadım etme yasası komisyondan geçti ve büyük bir ihtimalle TBMM den de geçecek, geçmezse referanduma götürürler yeter ki istesinler. Bazı arkadaşlar idamı onur kırıcı buluyorlardı peki hadım edilmek çok onurlu bir olay mı?

 

30 bin kisiyi,coluk cocuk demeden hunharca ve üstelik ideolojik nedenlerle katletmek büyük bir suctur.Amerika'da idam cezasi uygulanmadan önce,suclu uzun bir süre hapis hayati yasiyor ve sonra idam ediliyor.Yani hemen canini almiyorlar.

Öcalan'in idamini bende istemisimdir ne varki etraflica düsündügümde Öcalan'in idami belki Türk Milleti ver özellikle sehit aileleri,adaletin yerini bulmasi gibi bir psikolojik teselli olabilirdi fakat ne sehitlerimizi ne de katledilen insanlarimizi geri getirmeyecekti.Bence bu suc karsiliginda ömür boyu özgürlükten men edilmek daha etkili bir cezadir.Ne var ki son günlerde AKP'nin siyasi manevralari,Kürtcülerden oy kapma hirsi ile "Öcalan'a ev hapsi"söylemleri milletin vicdanini sizlatan bir yaklasimdir.TÜSIAT denilen bal kaymakla yasayan kesimin gözünde Öcalan cok degerlidir,Türkiye'nin bölünmesi ise TÜSIAT'i asla rahatsiz etmemektedir.Bunuda degisik ortamlarda dile getirmislerdir ve ne yazikki Öcalan ve Türkiye'nin bölünmesi yanlilari daha baskin durumdadir.Ishak Alaton'un acikca bölünme yanlisi sözlerine AKP'den tek bir tepki sözü gelmemistir.

 

Idam cezasi evet onur kiricidir,bu cezayi hak edenlerin icersinde onurlusu veya onursuzuda vardir.Imrali canisi bu onursuzlar kategorisindedir.Ama buna ragmen idam cezasini ben yeterli bir ceza olarak degil bir kurtulus olarak yorumluyorum.Insanlari katledenlerin böyle ucuz kurtulma sanslari olmamalidir.

 

Hadim etmek ise baslibasina bir konudur.Dedigim gibi böyle kestirme tedbirlere basvurmadan önce,toplumu egitmek,cagdas sartlarin gerektirdigi sekilde sorunlara egilmek gerekir.Cinsel sorunlar yönünden toplumumuz, maalesef daha bircok ayni agirlikta sorun gibi geri kalmistir.Sapiklik sadece bizde yoktur dünyanin her kösesinde vardir bunlar.Ve her sapigin sapikliginin temelinde bir sorun yatar,iste asil maharet bu sorunlara egilebilmek ve toplumu kangren olmus düsüncelerden arindirmaktir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Böyle bir yorumu nereden çıkardınız. Ben cümlemde cezai ehliyti olmadığından bahsetmiyorum. Sadece özellikle belirtmişim idam cezası gibi cezalar verilemez diyorum.

Pekela, bakalım hemen :

 

Buradaki başlık özellikle son zamanlardaki çocuk tecavüzleri ve ölümleri nedeniyle alevlenen "idam olmalı mıdır " tartışmaları yüzünden açılmıış anladığım kadarıyla. Bu bağlamda bakıldığında bu davranışları sergileyen insanların normal olmadığı psikolojik olarak hasta oldukları kabul edilir. Bu nedenle ceza almaları -idam gibi- olanaksızdır
Efendim, psikiyatride '' kişilik bozuklukları '' hastalık olarak kabul edilmez. Toplumun ekserisinde çeşitli kişilik bozukluklarına bağlı '' NEVROTİK '' davranışlar vardır. Mesela, '' çekingenlik '' de bir kişilik bozukluğudur.

Cezai ehliyeti olmayan, yani; hastalık olarak tanımlanan yapı olan, Şizofrenik, Manik-Depresif bozukluk gibi çeşitli '' PSİKOZ ''ları olan insanlardır.

 

Bu tür cinayetleri işleyenler ise, hem Pedofilik hem de '' ANTİ SOSYAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU ''nu bünyesinde bulunduran NEVROTİK insanlardır ve cezai ehliyetleri '' vardır ''.

Kendi kelimelerinizle, çocuk tecavüzleri ve ölümleri davranışları sergileyen insanların normal olmadığı psikolojik olarak hasta oldukları için ceza almaları -idam gibi- olanaksızdır demişsiniz. Yani, bunları Psikoz hastası sınıfına sokup, cezai ehliyetleri yoktur demeye getirmişsiniz.

 

Fakat, güzel, araştırıp doğruyu bulup, dediğime geldiğinize memnun oldum. :)

 

 

 

Bunu savunurken şunu da düşünmeniz gerekiyor. İdam cezasına çarptırılan kişinin yaptığı eylem işkence midir değil midir?

Düşündük efendim, hatta düşünmekle kalmayıp yazdık da :

 

Bir suçlu hapse götürülürken mi daha çok direnir, kabullenemez, yoksa idama yani ölüme götürülürken mi ?

 

İdama götürülürken direnen, bunu kabullenemeyen bir suçluyu -mecburen- döverek, hakaret ederek, sürükleyerek idam sehpasına götürmek işkence değil midir, zalimce değil midir, insanlık dışı değil midir, onur kırıcı değil midir ?

her idam mahkumunun Saddam misali '' erkek gibi '' idam sehpasına gittiğini mi sanıyorsunuz ? Kapalı kapılar ardında neler yaşanıyor bilemezsiniz. Sabaha karşı idam infaz edilecek dendi mi, bundan dönüş yok. Ölümün soğuk nefesi bu kadar yakın ve kesin hissedildiğinde ne gibi duygular yaşandığını, nasıl davranışlara sebep olduğunu gerçekten bilemeyiz.

 

 

 

Tabir yerindeyse devletler her geçen gün insana yakışır uygun kurallar getirmeye doğru evrilirken -istisnalar mevcuttur- , insan bunu başaramıyor.

Bunu da söyledik, yazılanları okumuyorsanız ben napayım efendim ?

 

hukuk kurallarının niteliği, toplumdaki vicdani bilincin gelişmişlik düzeyine göre belirlenir. Hukuk, toplumun ne gerisinde ne ilerisinde olmalıdır. Topluma tam paralel olmalıdır ki huzursuzluk ve sıkıntı doğmasın.

 

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:

 

Her neyse, idam olmaz falan derken dini idam etmeye kadar getirdiniz işi, tebrikler !

 

 

Asıl sizi tebrik etmek gerekir, asıl konudan sapılmasına ben sebep olmuştum yine asıl konuya bağladığınız için teşekkürler. :lol:

Gönderi tarihi:

Bir diğer şikayet konusu ise konunun sapması. Bu şikayeti gidermeye yönelik de bir girişimde bulunayım:

 

İdam cezasının olmayışı insan hayatına değer vermemenin, insan hayatını hiçe saymanın ve savsaklamanın bir belirtisidir. İdam cezası olmaması demek, insan hayatını değersiz görmekle eşdeğerdir.

 

Siyasi görüşlerinden, fikirlerinden dolayı idam ise dünyada olabilecek en korkunç, en kabul edilemez iştir. İdamdan nefret edilmesinin nedeni budur.

 

Böyle bir yüze göze bulaştırma, becerememe ve bir çuval inciri değil, dünyayı, insanlığı ve her türlü insanlık değerini berbat etme durumu ortaya çıkacaksa, idam olmaması hayırlıdır elbette.

 

Dağına göre kar olurmuş. Bu elimizdeki halihazırda mevcut, envanterde kayıtlı :) dağımıza, Everest veya Klimanjaro kadar kar yağmayacağı çok açık!

Gönderi tarihi:

İdam cezasının olmayışı insan hayatına değer vermemenin, insan hayatını hiçe saymanın ve savsaklamanın bir belirtisidir. İdam cezası olmaması demek, insan hayatını değersiz görmekle eşdeğerdir.

Kısasa kısas diyorsunuz yani. :)

 

 

 

Saygılar sunarım.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.